HIZLI KONUŞMA KONUŞURKEN HEYECANLANMA SONUCU BOZULAN AKICILIK NASIL DÜZELİR?

8.9K 37 0
                                    



Kekemelik nedir?



Kekemelik konuşma anında yanlış nefes alımından dolayı boğazda blok oluşması sonuncunda meydana gelen takılmalar, tutulmalar, teklemeler şeklinde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Kekemeliğin 5 alt boyutu vardır. Bu alt boyutları daha sonra çok detaylı anlatacağım ama burada kısaca yine bahsedeceğim. Kekemelik tek yönlü bir sorun değildir. Sadece bir yöntemle kekemeliği tedavi edemezsiniz. Şimdi bu alt boyutları kısaca anlatayım.


1- Düşünce boyutu: Hiçbir kekeme evde tek başına, kendi kendine konuşurken kekelemez. Ama aynı kekeme topluluk önüne çıktığında pe...pe...pe....pe konuşamaz. Neden acaba? Hiç düşündünüz mü? Bunun sebebi kekeme evde tek başına kendi kendine konuştuğunda onu denetleyen ve gözetleyen birisi yok. Bundan dolayı kekeme sosyal baskı hissetmez. Ama topluluk önünde konuşacağı zaman sosyal baskı hisseder. Bu baskıyı hissettiği andan itibaren de bilincine hemen negatif düşünceler gelmeye başlar. "Kekeleyeceğim... Bana gülecekler... Rezil olacağım. Benimle alay edecekler" gibi düşünür. Negatif düşünce = Negatif davranıştır. Böyle düşünen birisi kesin kekeler. Adam bana geliyor. Asansörde kendi kendine konuşuyor, sorun yok. Bir dakika sonra benim karşıma geliyor. Bu sefer dut yemiş bülbül gibi tık yok. Konuşamıyor. Yahu aynı dil, aynı çene, aynı kafa, aynı biyoloji, aynı anatomi... Ne oldu da bu adam bir dakika sonra konuşamadı? Olan şey bilince negatif düşüncenin gelmesidir. O zaman bu negatif düşünceyi nasıl ortadan kaldıracağız? Bunun teknikleri nelerdir? Bu konuya odaklanacağız.


2- Nefes boyutu: Kekemelerin nefes alış veriş ritimleri bozuktur. Her kekeme nefesini göğüsten alır. Bu göğüs nefesi zararlı ve yetersiz bir nefestir. Hiçbir kekeme şarkı türkü söylerken kekelemez. Ama heyecanlandığı zaman konuşamaz. İlginç değil mi? Bunu sebebi kekemelerin nefes alış veriş ritimlerinin bozuk olmasıdır. Şarkı türküde nefesini alır, sesini inceltir, kalınlaştırır. Sorun yaşamaz. Ama heyecan anında hemen kilitlenir. Bunun için kekemelerin düzenli bir nefes terapisine katılması gerekir. Arabanın benzini olmazsa araba gitmez. Kekeme nefesi düzenli alamazsa konuşamaz. Nefes terapileri ile bu sorunu da ortadan kaldırıyoruz.


3- Hız boyutu: Yapılan nörolojik araştırmalar kekemelerin beyninin hızlı çalıştığını göstermiş. Normal insanlarda düşence hızı ile konuşma hızı paralel gidiyor. Konuşuyorum, anlatıyorum.


------------------ Düşünme hızı


------------------ Konuşma hızı


Yukarıdaki tablo normal insanların düşünme ve konuşma hızını gösteriyor. İkisi de eşit...


------------------------------------- Düşünme hızı


------------- Konuşma hızı


Yukarıdaki tabloda kekemelerin düşünme ve konuşma hızını gösteriyor. Dikkat ederseniz düşünme hızının önde olduğunuz göreceksiniz. Yani bu iki hız paralel değil. Ben kekeme değilim. Benim konuşma hızımla düşünme hızım paralel. Örneğin ben bir saniyede 5 kelime düşünüyorum. Bu 5 kelimeden birisini alıp cümlede kullanıyorum. Ama kekeme bir saniyede 25 kelime düşünüyor. Çünkü düşünce hızı çok yüksek... Bu 25 kelimeden birisini seçecek ve cümle içinde kullanacak. Bu sırada bocalıyor. Şey... yani... mesela... ha... hı... gibi asalak sesleri çok kullanırlar. Kekemelerde de düşünme hızı ile konuşma hızının paralel hale getirilmesi gerekir. İşte bunun tekniklerini öğreneceksiniz.



4- Duygusal boşalım: Aşırı sıkıntı, stres, kaygı, korku kekemeliği artırır. Kekemeler mutlu ve huzurlu olduklarında rahat konuşurlar. Ama gergin oldukları dönemde kekemelik artar. Şimdi daraldığınızda, bunaldığınızda, korktuğunuzda anneniz, babanız ne der? "Evladım korkma! Korkacak ne var? Hadi git konuş. O da senin gibi bir insan" Söylenen bütün bu sözler nasihattir. Hiçbir faydası olmaz kekemeye. Ama biz psikolog olarak nasihat etmeyiz. Her şeyin bir tekniği vardır. Biz teknik öğretiriz. "Ahmet'ciğim" "Efendim Hocam" "Hocanın karşısında konuşurken korkuyor musun?" "Evet hocam" "O zaman al sana teknik. Bu tekniği uygula" deriz. Bizi diğer insanlardan ayıran en önemli şey teknik öğretmemizdir. Yüzmenin bir tekniği var, değil mi? Şimdi adam suya düşmüş. Su yutuyor, boğuluyor. Normal vatandaş derki "Kardeşim yüzde gel. Hadi kulaç at" Yahu adam yüzmeyi bilse zaten yüzecek. Ama bilmiyor. Biz adama önce yüzmenin tekniğini anlatırız. Biz kişilerin kekemeliğini çözerken kendisine teknik öğretiyoruz. Yoksa "güzel konuş, takılma, heyecanlanma" dememizin bir anlamı yoktur. İşin ehli olmayan kişiler nasihat ederler. "Ayşe topluluk önünde konuşurken heyecanlanıyor musun?" "Evet hocam" "Al sana teknik... Uygula" deriz. Ayşe tekniği uygular ve iki dakika sonra heyecanı kaybolur. İşte korkuyorsunuz, bastırılmış duygularınız var. Bütün bu duyguları "duygusal boşalım teknikleri" ile boşaltıyoruz. Boşaltılmayan duygular sizi her zaman gerer. Topluluk önünde konuşma korkusu, alay edilme korkusu, telefonla konuşma korkusu gibi korkularınızı boşaltmanız gerekli... "Korkunun üzerine git... Korkma" demek olmaz. Bütün bunlar eskiden kalma, basit ve yanlış yönlendirmelerdir. Muhakkak duygusal boşalım tekniklerini öğrenmeniz gerekir. Size bu tekniklerden bazılarını bu kitapta öğretiyoruz.


5- Travmatik olaylar: Her insanın hayatını geçmişte yaşamış olduğu acı veren, üzüntülü, stresli travmatik olaylar etkiler. Bilinçaltı her şeyi kaydediyor. Mutlak unutma yok. İlk defa nasıl kekeme oldunuz? Sınıfta konuşurken kekelediniz ve size güldüler. Bir marketten alış veriş yaptınız. Para verirken takıldınız, size güldüler. Bütün bunları bilinçaltı kaydediyor, kodluyor. Kodlanan bu veriler hayatınızın her aşamasında sizi yönlendiriyor. Sınıf ortamına benzer bir yere girdiğinizde bilinçaltı hemen ilk olumsuz anınıza gidiyor. "Sen 7 yaşında sınıfta sorun yaşamıştın. Sana gülmüşlerdi. Bak burası da oraya benziyor. Aynı şeyleri burada da yaşayacaksın. Hadi hemen buradan uzaklaş" diyor. Siz durduğunuz yerde geriliyorsunuz, daralıyorsunuz, heyecanlanıyorsunuz. Oradan çıkmak istiyorsunuz. Tabi bu psikolojik ve fizyolojik gerginlik sizin kekelemenize yol açıyor. İşte biz ilk olaylara hipnozla format atıyoruz. İlk olayları siliyoruz. Bu işlemi yapmazsanız bilinçaltı sizi her zaman ilk olaya göre yönlendirir. Hipnoz uygulamaları onun için önemlidir.


Şimdi 5 boyutu saydım. Siz sadece bir boyutu ele alıp kekemelik tedavisi uygularsanız başarılı olamazsınız. Bu 5 boyuttan 4 tanesini ortadan kaldırın. Sadece birisi kalsın kekemelik gene devam eder. Bu 5 boyutu da düzeltmeniz gerekir. Biz bu 5 boyutu 1993 yılından beri deneyimlerimizle ve tecrübelerimizle tek tek bulduk. Kekemeliği bu 5 boyut ile ele alan Türkiye'de ve dünyada bizden başka bir merkez yoktur. İngilizce biliyorsanız internetten araştırabilirsiniz. Bu kitabı okuduğunuzda bir çok teknik öğreneceksiniz. Ama şunu ifade etmeliyim ki dünyanın en iyi kitabı dahi olsa hiçbir kitap terapi sürecinin yerini tutmaz. Çünkü uyguladığım bir çok tekniği kitaba koyamadım. Çünkü teknikler uygulama ağırlıklı... Uygulamalı olan bir tekniği anlatmak çok zor. Mesela bir nefes terapisi... Bunu size uygulamalı göstermem lazım. Kitap olunca yüzeysel anlatmak zorunda kaldım. Terapi sürecine katılırsanız, başarıyı yakalama şansınız yüzde yüz artar.



Sorunlara tutunmak: İnsan ilginç bir varlık... Hiçbir insan kendi nefsini, egosunu eleştirmek istemez. Ve her insan kendi benliğini korumak ister. Bu çok zor bir olaydır. Nefsimizi, egomuzu eleştirmemek için dışımızdaki dünyadan bahaneler uydururuz. "Evladım, neden ödevini yapmadın?" "Şey öğretmenim, akşam evimize misafir geldi. Ondan dolayı yapamadım" Bu cümleler tanıdık değil mi? "Aslında ben iyi bir öğrenciyim. Ödevimi de yaparım. Ama bu akşam ki aksilikten dolayı, misafirden dolayı, elektriklerin gitmesinden dolayı ödevimizi yapamadım", der miyiz?" "Evet' deriz" Bütün amacımız benliğimizi korumaktır. Benliğimize zarar verilmesi bizi yıkar. Bunun için yalan söyleriz. Bunun için gerçekleri gizleriz. Benliğimizi korurken aslında çok büyük bir hata yaparız. Bizim dışımızdaki bahanelere sarılırız. Onlardan medet umarız. "Bu sene üniversite sınavını kazanamadım. Ya çalışma şartlarım çok kötüydü" dersiniz. Hemen başarısızlığınıza bir kılıf uydurdunuz. "Çalışma şartları çok kötüydü" "Aslında ben hekim olabilirdim ama bu kekemeliğim yüzünden okuyamadım" Ne yaptın? Kekemeliğe tutundun. Bana kekemelik tedavisine gelen bir çok doktor var. Onlar nasıl doktor olmuşlar acaba? Eski milli eğitim bakanlarından birisine atfedilen bir söz var. "Şu okullar olmasa ben bu milli eğitimi çok güzel idare ederim" demiş zatı şahane. Terapilere katılırsınız. 100 kekemeden 95'i gayet güzel konuşur, sonuca ulaşır. 5 tanesi ise yapamaz, çalışmaz, başarısız olur. Bu 5 kişi hemen başlar konuşmaya: "Ya Hayrettin Hocaya gittim ama adam beni düzeltemedi". "Diğer 95 kişi neden düzeldi de ben düzelmedim?" diye düşünmez. Sevgili okuyucu eğer dışımızdaki sorunlara, hastalıklara, kişilere tutunursak hayatta mutlu, huzurlu, başarılı olamayız. Öncelikle kendi özümüze, kendi benliğimize yönelmeliyiz. "Öğretmenim, akşam canım ders çalışmak istemedi. Sıkıldım, çalışmadım" deseniz ne olur? Çünkü, işin özünüzdeki doğrusu bu... "Üniversite sınavını kazanamadım, çünkü yeterli miktarda çalışmadım" deseniz eksiğinizi, hatanızı göreceksiniz. İkinci sefer sınava girdiğinizde çok daha başarılı olursunuz. Hayatta mutlu, huzurlu, başarılı olmak için öncelikle kekemeliğe tutunmayı bırakmalısınız. Siz istediğiniz andan itibaren hiçbir engel sizi durduramaz. "Ailem beni okutmadı hocam. Ben şimdi aileme tutunuyorum değil mi? Peki! Ne yapabilirim" Öncelikle ailene tutunmayı bırakacaksın. Çünkü o dünde kaldı. Şimdi ne yapabilirsin? Açık öğretim liseleri ve üniversiteleri var. Hemen oradan okumaya başlayabilirsin. Terapi sürecine başlarken hiçbir şeye tutunmamanızı istiyorum. Çalışmadıysanız çalışmamışsınızdır. Sebeplere, bahanelere tutunmayı bırakın. Şimdi aşağıdaki tabloyu inceleyelim.


Kekemelik ve 5 Boyut TerapisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin