Baykal'a Meydan Larousse'lu Cevap

Son Güncelleme:

Esenboğa Havalimanı'nda Basın Mensupları Tarafından İlgi ile Karşılanan Erdoğan, Basın Mensuplarının Merakla Beklediği Türban Konusunda Açıklamada Bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Forumu'na katıldığı ve çeşitli temaslarda bulunduğu İspanya'dan ANA uçağı ile Ankara'ya döndü. Esenboğa Havalimanı'nda basın mensupları tarafından yoğun ilgi ile karşılanan Erdoğan, İspanya temaslarını aktararak, basın mensuplarının da merakla beklediği türban konusunda açıklamada bulundu. Sorulara hazırlıklı olduğu gözlenen Erdoğan, türbanın tanımını bir ansiklopediye dayandırarak yaptı ve "Bunun çözümü çok zor değil, kolay. Yeni


Anayasayı beklemeye gerek yok. Otururuz beraberce mutabık kalınan bir cümleyle bu iş çözülür" dedi.


Medeniyetler İttifakı Forumu'na katılmak üzere İspanya'ya giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli temaslarının ardından Madrid'ten ANA uçağı ile Ankara'ya döndü. Başbakan Erdoğan'ı Esenboğa Havaalanı'nda, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer yetkililer karşıladı.Esenboğa Havaalanı'ndan basın açıklaması yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İspanya'ya yaptığı ziyaretin verimli


geçtiğini belirtti. 13-16 Ocak tarihlerinde resmi bir ziyarette bulunmak ve Medeniyetler İttifakı 1. Forumu'na katılmak üzere İspanya'ya yaptığı 4 günlük ziyareti tamamlayarak Ankara'ya döndüğünü belirten Erdoğan, sözlerine söyle devam etti. "Ziyaretim sırasında İspanya Başbakanı Zapatero ile yaptığım ikili görüşmelerin yanı sıra İspanya İspanya Kralı Juan Carlos biraraya gelme imkanı buldum. İspanyol devlet ve hükümet yetkilileri, İspanya iş çevreleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, uluslararası basının


temsilcileri ve diplomatik çevrelere hitap etme fırsatımız oldu. Bu arada bir çok ülkenin gerek devlet başkanları gerekse başbakanlarıyla görüşme imkanı yakaladım. Bunun yanında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile ikili bir görüşmemiz oldu. İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile bir görüşmemiz oldu. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile görüşmemiz oldu. Bu arada bazı sivil toplum örgütlerinin yöneticileriyle görüşme imkanımız oldu. Sunuculuğunu İspanya ile birlikte


yaptığımız Medeniyetler İttifakı 1. Forumu'nun açılış oturumunda bir konuşmamız oldu ve ziyaret vesilesiyle yaptığımız görüşmelerde özellikle Türkiye-İspanya İş Konseyi toplantısında İspanya Başkanı Zapatero ile birlikte kapanış konuşması yaptık ve işadamlarımızın İspanya ilişkilerinde inşallah yeni bir dönemin başlamasına vesile olur temennisindeyiz" dedi. İspanya'nın Türkiye'de yatırımı olan kuruluşların yetkilileri ile sabah kahvaltısında biraraya geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, "Kahvaltıda onlarla


ülkemizden olan taleplerini dinledik. Yapılan görüşmeler gayet güzel geçti. Öğlen yemeğinde ayrı bir girişimci gurupla daha geniş yaklaşımlı bir toplantı yaptık. Hitabımızdan sonra soru cevap şeklinde oldu" dedi.


Bir gazetecinin "Siz 'türban simge de olsa yasaklanmamalı' dediniz. Bu türban sorununun çözümüne yönelik bir adımın işareti mi?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, yaptığı açıklamaları çok iyi hatırladığını ifade ederek, "Konuya yaklaşımımızı belirterek, bundan önceki yaklaşımımız neyse o şekilde yaklaştık. Şunları söyleyeyim, Türkiye'de siyaset maalesef hala belden aşağı vurma teknikleriyle devam ediyor. Ana Muhalefet'in yaklaşım tarzı bu. Benim konuşma metnimin içerisinde türban, başörtüsü konusu yoktu.


Ama sorular kısmında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na uluslararası medya, işadamları grubundan bu tür bir soru geldi. Ben de cevabını verdim. Cevabım da konuya yönelik olarak, bunun özgürlükler noktasında ele alınmasını ifade ettim ve bu özgürlüğün engellenmemesi gerektiğini ifade ettim. Ondan sonra da 'velev ki simge dahi olsa dünyanın hiçbir yerinde hangi simgeye yasak konulmuştur' şeklinde benim bir cevabım oldu. Hiçbir simge yasak olamaz" dedi. Türkiye'ye dönerken basın mensuplarının bu soruyu soracağını


bildiği için uluslararası ansiklopedilerde türbanın tanımını araştırttığını belirten Başbakan Erdoğan, "Ana Muhalefet lideri Sayın Baykal, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın kafasının karışık olduğundan bahsetti. Ben Sayın Baykal'a diyorum ki bilgi açısından çok ciddi bir bunalımın içerisindesiniz. Önce bu ansiklopedileri aç. Türban nedir? Baş örtüsü nedir? bunu iyi öğren. Eğer buna fırsatı yoksa ben burada kendisine okuyayım. Belki o da şu anda dinliyordur. Bu fırsatı kaçırmamasında fayda var diye


düşünüyorum. Bakınız, Meydan Larousse göre, moda deyimi, her çeşit yumuşak kumaştan kenarsız kadın başlığı, Türkçesi tülbent, Fransızcası türban. Başörtüsü yine Meydan Larousse'da kadınların saçlarını kapamak için başlarına örttükleri işlemeli veya düz eşarp. Bunları ben söylemiyorum Meydan Larousse söylüyor. Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği sözlüklerine göre, türban, ince kumaştan yapılmış başı sıkıca kavrayan bir başörtüsüdür. Başörtüsü ise kadınların saçlarını örtmek için kullandıkları örtü, eşarp. Ayrıca


Oxford İngilizce Sözlük ve Britanica İngilizce'yle paralel Vikipedi'ye göre ise türban farsça tülbent kökenli, Türkçe tülbent, Fransızca'ya türban olarak geçmiş. Türkçe de tülbent veya başörtüsü anlamlarında kullanılır. Türban genellikle pamuklu veya ipek kumaştan yapılmış, başa veya fes, kavuk gibi iç şapkanın üzerine sarılan uzun başörtüsüdür. Özet etimolojik kökenine bakıldığında türbanın Fransızca olduğu, Türkçe'de tülbent dendiği görülür. Eşarp, tülbent ve başörtüsü, kumaş ve uzunluk ile birbirinden


ayrılan aslında aynı şeylerdir. Bizim kafamız gayet nettir. 'Karmaşıktır' diyenler kendi kafalarının durumunu düşünsünler. Bu ülkede istismarı da kimlerin yaptığını da çok açık ortaya koymam lazım. İstismar, bir şeyi yaşamıyor da yaşıyor gibi görünmeye çalışıyorsa, veyahut da bunu yaşayanlardan bir şey elde etmek için onu kullanmaya çalışıyorsanız, buna denir. Eğer yaşıyorsanız kimse buna 'siz bunu istismar ediyorsunuz' diyemez. Bunun için bize de kimse bu konuyu istismar ediyorsunuz ifadesini kullanamaz.


Böyle bir hakkı yoktur. Kaldı ki biz bu işleri konuşmayız, yaşarız. Ama bu ülkede iktidar olarak biz hep şunu konuştuk, dedik ki biz toplumsal mutabakatın olduğu bu konuyu, çünkü toplumsal anlamda bir sıkıntı yok, ama kurumlar arasında bir sıkıntı var ve bu konuda istismar ifadesini kullanan yine Parlamento'daki değerli muhalefet partililerine sesleniyorum, biz bu konuda her şeye hazırız. Gerekirse ben randevu talebinde de bulunurum, kendileriyle de bu konuyu konuşurum ve ondan sonra demokratik, laik,


sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde bu işleri, halkımızın sorunlarını çözme noktasında çözer ve her gün bu ülkede tartışmaktan da bu işi hep birlikte kaldırırız, ama dayanışmayla, gerilim politikalarıyla değil. Çünkü bugün özgürlüklerin tartışıldığı bir dünyada, dünyanın neresine giderseniz gidin, herkesin istediği şekilde giyindiği bir dünyada, Türkiye hala bu sorunu çözemiyorsa, bu özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıdır. Bunu beraber aşarız. Biz bu noktada varız. Milliyetçi Hareket Partisi ben de


varım diyor. Mesele yok, CHP yoksa yok. olanlarla yola devam ederiz.''


- "TÜRBAN İÇİN YENİ ANAYASAYI BEKLEMEYE GEREK YOK"


Başbakan Erdoğan, ''Yeni anayasayı beklemeye de gerek yok. Bunun çözümü zor değil, kolay. Otururuz beraberce mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür" dedi. ''Bazı siyasi parti liderleri Başbakan türbanı simge olarak kabul etti diye değerlendirdi. Türbanı simge olarak kabul ediyor musunuz?'' sorusuna da Erdoğan, şu cevabı verdi:


''Bir defa şimdi, bunun siyasi simge olması için sadece AK Parti'nin çatısı altında, başörtüsü veya başörtülülerin olması lazım. CHP çatısı altında veya CHP'ye oy verenlerin arasında başörtülü, türbanlı olan yok mu, MHP'de yok mu? DP'sinde, ANAP'ında yok mu, DTP'sinde yok mu? Hepsinde var. Dolayısıyla kimse kalkıp da burada birbirine çamur atmaya kalkmasın. Her vatandaş siyasi iradesini sandıkta ortaya koyuyor, başörtülüsü de başörtüsüzü de koyuyor. Ama başörtülülerin içinde çok değişik partilere dağılmış


bir irade var. Kalkıp da başörtülülerin içerisinden AK Parti'ye oy verenleri cezalandırma yetkisini kim kendinde buluyor? Veyahut da başı açık olan vatandaşlarımın değişik partilere oy kullanması kimleri, niçin rahatsız eder? Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. Böyle şey olamaz. Herkesin buna saygı duyması gerekir, bizim vatandaşlarımızın tümünü ayırt etmeksizin saygı duyduğumuz gibi."


(TB-KK-KK-Y)

Kaynak: İHA