ba Å kanlık raporu yönetim kurulu çalıÅma raporu - Türkiye Barolar ...
ba Å kanlık raporu yönetim kurulu çalıÅma raporu - Türkiye Barolar ...
ba Å kanlık raporu yönetim kurulu çalıÅma raporu - Türkiye Barolar ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ<br />
XXIII. OLAĞAN GENEL KURUL<br />
27-28 MAYIS 1995 BALIKESİR<br />
BA Ş KANLIK RAPORU<br />
YÖNET İM KURULU ÇALI ŞMA RAPORU
ci<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ<br />
• XXIII. OLAÖAN GENEL KURUL<br />
27- .28 MAYIS 1995 BALIKES İR•<br />
BA Ş KANLIK RAPORU<br />
YÖNET İM KURULU ÇALIŞMA RAPORU
TURKİYE BAROLAR BİRLİĞİ XXIII. OLAĞAN<br />
GENEL KURUL GÜNDEMI<br />
1 - Yoklama,<br />
Toplant ı Tarihi : 27-28 May ıs 1995<br />
Toplant ı Saati : 10.00<br />
Toplant ı Yeri : Belediye Çok Amaçl ı<br />
Toplant ı Salonu - BALIK-ESIR<br />
2 - Bir Başkan bir Başkan Vekili ve iki Üyede olu şan Genel Kurul Ba ş-<br />
kanl ık Divan ı Seçimi,<br />
3- Sayg ı duru şu,<br />
4 - Birlik Başkan ı'n ı n toplant ıy ı aç ışı ,<br />
5 - Bal ıkesir 'Barosu Başkan ı'n ı n konu şmas ı ,<br />
6- Başkanl ık <strong>raporu</strong> ve Birlik Yönetim Kurulunun 1993-1 995 y ı llar ı çal ışma<br />
<strong>raporu</strong>, bilanço, gelir-gider ve giderlerin bütçe ile mukayese tablolar<br />
ın ı n ve Denetleme Kurulu <strong>raporu</strong>nun okunmas ı ve görü şülmesi,<br />
7 - Geçmi ş dönem çal ışmalar ından dolay ı Birlik Yönetim Kurul'nun aklanmas<br />
ı ,<br />
8 - Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Organlar ında görev alan ve ayr ıca meslekte 40<br />
y ı l ı n ı dolduran meslektaşlar ı m ıza plaket verilmesi töreni,<br />
9 - Yönetim, Disiplin ve Denetleme Kurulu Üyelerine Avukatl ık Yasas ı n ı n<br />
112. maddesi uyar ınca ödenmesi gereken huzur hakk ı , yolculuk, ikametgah<br />
ve di ğer zorunlu gider miktar ının saptanmas ı ,<br />
10 - Gelecek dönem bütçesi ile bütçe yönetmeli ğinin görü şülmesi ve kabulü,<br />
11 - <strong>Barolar</strong>dan al ı nacak, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği keseneklerinin saptanma-<br />
Si,<br />
12 - Yerli ve ya<strong>ba</strong>nc ı kongrelere gidecek delegelerin seçilmesi veya bu<br />
konuda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi<br />
13 - Hukukun, Yarg ı n ın, mesleğin ve meslekta şlar ın diğer sorunlar ı ile ilgili<br />
görü şme,<br />
14 - Gelecek Olağan Genel Kurul toplant ı gün ve yerinin saptanmas ı ,<br />
15 - Dilek ve temenniler,<br />
16 - Birlik Başkan ı n ın kapan ış konuşmas ı - II<br />
'
BAŞKANLIK RAPORU<br />
23. Genel Kurulumuza katılan değerli delege arkadaşlarımı<br />
ve Baro Başkanlanmızı, mesleğimizde 40 yılını dolduran üstadlanmızı<br />
ve sayın konukları saygılanmla selamlıyorum.<br />
22-23 Mayıs 1993 tarihinde Erzurum'daki Genel Kurulumuzda<br />
alınan karar gereği Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 23. Olağan<br />
Genel Kurulunu Balıkesir'de yap ıyoruz.<br />
Genel Kurulun hazırlik çalışmalanm büyük bir özveri ve gayretle<br />
tamamlayan Balıkesir Baromuzun değerli <strong>ba</strong>şkam sayın<br />
Onder Kırlı ve Baro Yönetim Kurulu Üyelerini, Birli ğimizin Genel<br />
Kurul Delegeleri Av. Hurşit Kangal, Av. Ergün Unsal, Av.<br />
Vehbi Görgün ve Balıkesir'li tüm meslektaşlanmı, içtenlikle kutluyorum.<br />
Genel Kurul öncesi çal ışmalarına katkıda ve yardımda bulunan,<br />
ilgisini esirgemeyen herkese, her kurum ye <strong>kurulu</strong> şa bütün<br />
Barolanmız ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği adına teşekkür etmeyi,<br />
zevkli bir görev sayıyorum.<br />
Geride bıraktığımız dönemde yitirdiğimiz meslektaşlanmızı,<br />
üstadlarımızı, hala öldürülenleri bulunmayan meslaktaşlanmız<br />
Av. Şevket Epözdemir, Av. Yusuf Ekinci, Av. Medet Serhat ve<br />
Av. Faik Candan' ı sevgiyle, saygıyla amyoruz.<br />
Erzurum'daki Genel Kurul'umuzdan buyana geride kalan dönemdeki<br />
faaliyet ve çal ışmalarımızı Yönetim Kurulu'nun Raporunda<br />
belirtmi ş bulunuyoruz. Bu konu şmayı, sadece Başkanlık<br />
adına değil, tüm Yönetim Kurulu adına yaptığımı ifade etmek<br />
isterim. Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu<br />
Uyelerimiz, çok özverili, yararl ı ve verimli çal ışriıalanyla Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne ve <strong>ba</strong>na büyük destek verdi, güç katt ı.<br />
v
Başta Baro Başkanlarımız olmak üzere bütün Barolanmız,<br />
büyük bir birliktelik ve dayan ışma örneği göstererek sorunlar ı-<br />
mızm kamuoyuna yansıtılmasına önemli ve güçlü katkılar yaptılar.<br />
<strong>Barolar</strong>ımıza, Baro Başkanlarımıza, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
organlarında görev yapmakta olan arkadaşlarımıza, bundan sonra<br />
da destek ve yard ımlanm esirgememelerini dileyerek huzurunuzda<br />
şükranlarımı sunuyorum.<br />
23 Mayıs 1993 günü, Erzurum Genel Kurulu'muzun kapan ış<br />
konuşmas ını aşağıdaki sözlerle tamamlam ıştım:<br />
"Ümit ediyorum ki, bu Genel Kurul'da alt ını çizdiğimiz sıkıntılar,<br />
sorunların büyük bir kısmı Balıkesir'de yapılacak Genel<br />
Kurul'da konu bile edilmez; belki Balıkesir Genel Kurulu'nda<br />
sağ tarafimda bulunan "Yargının <strong>ba</strong>ğımsız olmadığı ülkede <strong>Barolar</strong>ın<br />
<strong>ba</strong>ğımsızlığı yoktur" pankartımızı kaldırmış olacağız.<br />
Barolanm ız ve TBB <strong>ba</strong>ğımsızlığına kavuşmuş olacak; daha<br />
özgür Baroyu, daha serbest avukatl ığı, yargının, mesleğin, demokratik<br />
hukuk devletinin sorunlarını tartışacağız."<br />
Aradan geçen iki yılda sorunlar, s ıkıntılar azalmanıış, varolanlara<br />
yenileri eklenmi ştir. İki yıl önce TBMM Adalet Komisyonu'nda<br />
görü şme sırası bekleyen Avukatlık Yasas ı Değişiklik Tasans<br />
ı, şimdi, TBMM Genel Kurul Gündeminde görü şme sırası<br />
beklemektedir.<br />
Başta Sayın Baş<strong>ba</strong>kan olmak üzere TBMM'de grubu bulunan<br />
bütün siyasi partilerin yetkilileri, karşılıklı görüşmelerimizde ve<br />
en son 5 Nisan 1995 "Avukatlar Günü" toplant ımızda söz vermiş<br />
olmalanna karşın Avukatlık Yasas ı Tasarısı'nın gündemdeki alt<br />
sıralardan Danışma • Kurulu Karar ı ile üst sıralara alınması<br />
mümkün olmam ıştır Anavatan Partisi Genel Ba şkan Vekili Lütfullah<br />
Kayalar 5 Nisan 1995 günündeki toplant ımızda yaptığı<br />
konuşmadaki sözünü tutarak, mensubu oldu ğu partinin, konuyu<br />
TBMM Danışma Kurulu'na götürmesini sa ğlamıştır.<br />
10 Nisan 1995 tarihinde toplanan TBMM Danışma Kurulu'ndaki<br />
İktidar Partilerinin Grup Ba şkanvekillerinin anlaşılmaz<br />
VI
tutumu ve karşıkoyması nedeniyle Avukatl ık Yasası Değişikliği<br />
Tasarısı, TBMM Gündeminin ilk s ıralarma almamamıştır. 5 Nisan<br />
1995 günü söz veren en yetkili a ğızlara rağmen böyle bir<br />
olumsuz gelişme, eğer iktidar partilerinin organları arasında iletişim<br />
eksikliğinden kaynaklanm ıyorsa, somut bir içtensizliği vurguluyor<br />
demektir.<br />
Siyasal iktidarın demokratikle şme paketi içinde olan Avukatlık<br />
Yasası Değişikliği'ni geciktirenler, böylece hem kendilerine,<br />
hem avukatlığa, bunlardan daha önemli olarak "Adaletin Temeli"<br />
olan "Savunma"ya, giderilmesi olanaks ız zararlar vermektedirler.<br />
Sonuç olarak savunman ın <strong>ba</strong>ğımsızlığı sağlanarak güçlenecek<br />
olan "Yargı Bağımsızlığı"da yara almaya devam etmektedir.<br />
Bütün engellemelere, umursamazl ıklara kar şın uğraşımızı<br />
sürdüreceğiz. Bağımsızlığımız engelleniyor, vesayet kaldınlmıyor,<br />
özlenen yasal düzenlemeler yap ılmıyor diye susup kenara<br />
çekilmeyece ğiz. Adaletin gören gözü, duyan kula ğı ve konuşan<br />
ağzı olan avukatlığı, savunmayı etkisizleştirmeye kimsenin gücü<br />
yetmeyecektir.<br />
Avukatlik Yasasının önemli uygulamalarından olan "Avukatlık<br />
Asgari Ücret Tarifesi" 8 May ıs 1995 tarihli 22281 sayılı Resmi<br />
Gazetede yayınlanarak yürürlü ğe girmi ştir. Gerek "Genel Hükümler"<br />
de gerekse parasal kalemlerde çok önemli de ğişiklikler<br />
yapıldığını meslektaşlarımızın ayırd ettiklerini sanıyorum. Barolanmızın<br />
da görüşü alınarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin hazırladığı<br />
tarife konusunda Adalet Bakanl ığı'ndan bu zamana kadar<br />
görmediğimiz ilgi ve anlayışı gördüğümüzü aç ıklamak isterim;<br />
Adalet Bakanı Sayın Moğultay'a zaman ayırıp bizzat yaptığı çalışma<br />
ve yakın ilgi için hepimiz ad ına bir kez daha te şekkür ediyorum.<br />
CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen ve demokratikle şmede<br />
önemli bir uygulama olarak gösterilen san ık sorgulamas ında ve<br />
yargılamada şefTaflaşmayı amaçlayan yenilik ve değişiklikler,<br />
Barolanmızın ve hukuki yardım için görevlendirilen meslekta ş-<br />
larımızın büyük gayreti, titizliği ve özverili çalışmaları ile amacına<br />
ulaşabilmektedir.<br />
Vİ'
Meslektaşlarımızın özverilerine karşın Maliye Bakanlığı, yasa<br />
gereği üzerine düşen para gönderme yükümlülüğünü düzenli biçimde<br />
yerine getirmemektedir. Yönetim Kurulu <strong>raporu</strong>nda aynen<br />
al ınan 2.5.1995 tarihli en son yaz ımızda durum bütün aç ıklığı<br />
ile anlatılmıştır. CMUK. değişikliği uygulamas ınm <strong>ba</strong>şladığı<br />
1992 yılı sonundan bu yana Maliye Bakanlığı, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği'ne 91.058.894.000.- TL. gödermiştir. 11.10.1994 tarihinde<br />
gönderilen 25.000.000.000.- TL.'dan sonra 8 ayd ır hiç para aktarılmamıştır.<br />
<strong>Barolar</strong>ca görevlendirilen meslekta şlarımızın alacakları birikmiş,<br />
CMUK. artık angaryaya dönü şmüştür. Maliye Bakanlığı'mn<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne 90.331.876.650.- TL. borcu vardır.<br />
2.5.1995 tarihli yaz ımız ile acilen istenen 60 milyar lira da gönderilmemiş,<br />
Maliye Bakanlığı'mn samk ya da yakalanan ki şilere<br />
CMUK. gereği ödeme yap ılmasına gereken önemi vermedi ği belli<br />
olmuştur. Bu genel <strong>kurulu</strong>müzda, bundan böyle hukuki yard ım<br />
yapmama kararı almacağı uyansmda bulunuldu ğu halde duyarsız<br />
davranılmıştır.<br />
Maliye Bakanlığı'nın anlaşılmaz tutumu nedeniyle CMUK.un<br />
maddeleri uygulanamaz hale gelmektedir. Siyasal iktidarm demokratikle<br />
şme için gösterebildi ği ender örneklerden birisi, rafa<br />
kaldırılmaktadır. Toplumumuz ve demokrasimiz bunun hesabını,<br />
Maliye Bakanl ığı'ndan elbette soracaktır; ama önce siyasal iktidann<br />
kendisi bunu sormalıdır.<br />
Il<br />
"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünün ayrılmaz unsuru olan<br />
"Savunma"nın, avukatlık mesleğinin sorunları, Avukathk Yasasının<br />
boyutlarını aşmakta, kimi anayasa ve di ğer yasa maddelerinin<br />
değişikliklerini gerektirmektedir.<br />
Son yıllarda diğer Hizmet Sınıflarına göre mali yönden geride<br />
bırakılan kamu avukatlarınm sorunları, 657 Sayılı Devlet Personel<br />
Kanununda yeni düzenleme yapılarak çözümlenebilir. Kamu<br />
avukatlarının ek göstergeleri, yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet<br />
tazminatları, avukatlık onuruna uygun biçimde düzenlenmelidir.<br />
Serbest çalışan avukatların "Hayat Standardı" sorununun<br />
<strong>ba</strong>şlıca çözüm yeri Gelir Vergisi Kanunudur. Her yıl otomatik<br />
vIII•
olarak arttırılan "Hayat Standardı" artık çekilmez bir Maliye<br />
Salması'na dönüşmüş, "Mali güç kriteri" bir kenara itiip, kazansın<br />
kazanmasın her avukatın ödemesi, zorunlu "BAŞ VERGİ-<br />
Sİ"ne dönüştürülmüştür.<br />
Serbest çalışmakla birlikte avukatm yaptığı görev bir "Kamu<br />
Hizmeti"dir; avukat da yargıç ve savcı gibi yargının ayrılmaz bir<br />
unsurudur. Avukatm hizmeti, vergilendirme i şinde diğer serbest<br />
meslek mensuplarının hizmeti ile kıyaslanamaz.<br />
Avukat, birinci s ınıf tacirlerle eşdeğer görülemez. Devlet, avukatların<br />
vergilendirilmesinde yapagelmekte oldu ğu temel yanlışlığ-ı,<br />
sür'atle düzeltmeli, avukatların gerçek kazançları üzerinden<br />
vergilendirilmesi anlayışım kabul etmelidir. Bizler, avukatl ık<br />
mesleğinin onuruna uygun biçimde, kazanc ımızın son kuruşu da<br />
değerlendirilerek vergi alınmasından yanayız; vergi kaçıranlarla<br />
aynı kefede tartılmak da istemiyoruz.<br />
Maliye Bakanlığı'nın "Hayat Standardı"nda yaptığı yanlişhğı<br />
düzeltmesini beklerken bir <strong>ba</strong> şka önemli yanlışlığın uygulayıcısı<br />
olması avukatları son derece üzmüştür.<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesindeki yasal<br />
yetkisini, birliğimizin bütün iyi niyetli uyanlar ına karşın son derecede<br />
sert ve yanl ış kullanan Maliye Bakanlığı, gelir vergisi<br />
mükelleflerinin özelliklerini dikkate almadan avukatlarm gelir<br />
vergisi beyannamelerini de Serbest Muhasebeci veya Serbest<br />
Muhasebeci Mali Mü şavirlere imzalatmalan mecburiyetini, bir<br />
Genel Tebliğ ile getirmi ştir.<br />
Anılan tebliğ, beyanname imzalatman ın zorunluluğunun yanında,<br />
defter tutturma ve yıllık sözleşme -imzalama zorunluluklanm<br />
da getirmi ştir. Maliye Bakanl ığı'mn bu "oldu bittisi"ne boyun<br />
eğemezdik.<br />
Baro Başkanları toplanarak oybirliği ile 23.2.1995 tarihli (1)<br />
Sıra No.lu Genel Tebliğin iptali için Danıştay'da dava açılmasına<br />
karar verdi; açılan davada Danıştay 4. Dairesi Yürütmeyi<br />
Durdurma kararı verdi. Maliye Bakanlığı bu kararı etkisiz kılmak,<br />
sonuçsuz bırakmak için 31.3.1995 tarihli (2) s ıra No.lu Gene!<br />
Tebliğ'i çıkarttı; onun için de iptal davas ı açıldı ve Yürütmeyi<br />
Durdurma kararı alındı . -
Yüksek Yargı Organı ve Hukuk "DUR!" diyor ama Maliye Bakanlığı<br />
durmak bilmiyor. "Devlet içinde ayr ı bir Devlet"gibi davraııan<br />
"Ben yaptım oldu" diyen Maliye Bakanlığı'na "Hukukun<br />
Üstünlüğü"nü hatırlatmak, istese de istemese de benimsetmek<br />
gerekiyor. Bunun u ğraşını vermek, diğer meslek mensuplarından<br />
çok biz hukukçulara düşmektedir.<br />
Maliye Bakanlığı, Genel Tebliğ ile kullandırmak istediği yetkilerin<br />
yürümesi durdurulunca bir <strong>ba</strong> şka yol denemiş, Vergi<br />
Usul kanunu'na mükerrer 175. maddenin eklenmesi tasarısım<br />
gerçekle ştirmiştir.<br />
Anılan mükerrer 175. madde ile Maliye Bakanlığı'na "Bu Kanun<br />
hükümlerine göre tutulmas ı mecburi olan defterlerin 3568<br />
Sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci veya serbest<br />
muhasebeci mali mü şavirler tarafından tutulması mecburiyetini<br />
getirmeye, bu mecburiyeti defter çe şitleri, yıllık satış hasılatı veya<br />
gayrisafı kazanç toplam ı Maliye Bakanlığı'nca belirlenen tutarı<br />
aşmayan mükellefleri bu mecburiyetten muaf tutmaya,...<br />
Mükelleflerle serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci<br />
mali mü şavirler arasında bu maddede belirtilen konularla ilgili<br />
olarak düzenlenmesi gereken sözleşmelerde yer alacak hususları<br />
belirlemeye" yetki verilmek istenilmektedir.<br />
(1) ve (2) No.lu Genel Tebliğlerdeki haks ız yetkilerin, yasa<br />
maddesi haline getirilmesine ili şkin bu tasarının Plan ve Bütçe<br />
Komisyonunda verilen bir önerge ile eklendi ğini haber aldığımız<br />
günden iti<strong>ba</strong>ren bu tasarı ve anlayış ile de mücadele ettik.<br />
Vergi Usul Yasasına eklenmek istenen mükerer 175. madde<br />
önergesini imzalayan Plan Bütçe Komisyon Ba şkanı, TBMM'de<br />
grubu bulunan siyasi parti yetkilileri ile yapt ığımız yoğun görüşmelerde<br />
anılan maddenin TBMM Genel Kurulu'nda yap ılacak<br />
olan oylamas ında RED edilmesinin sağlanmasını, bu gerçekle ştirilemezse<br />
Anayasa Mahkemesi'nde dava aç ılmasmı istedik. 4<br />
Mayıs günü yapılan TBMM oturumunda madde oylamp reddedildi<br />
ve kanun tasarısı metinden çıkartıldı .<br />
Maliye Bakanlığı'nın Genel Tebliğlerindeki hukuksuzlu ğa,<br />
haksızlığa karşı çıktığımız, konuyu idari yargıya götürdüğümüz<br />
için Avkuatlara, <strong>Barolar</strong>a ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne "Kayıt<br />
x
dışı ekonomiye bel <strong>ba</strong>ğlayanlar, vergi kaçıniması için uygun iklim<br />
arayanlar, bozuk düzeni savunanlar - ŞER ODAKLARI" diyen<br />
haddini bilmezleri, terbiye smırları içinde konuşmaya çağırıyoruz.<br />
Bürolanm ıza, ceplerimize el uzatanların mesleğimize ve<br />
onurumuza dil uzatmasma asla izin vermeyiz.<br />
Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlere<br />
yasa ile tanınan üstü örtülü yetkiler, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />
Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakkı için verdiği uğraşın<br />
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kamtlamaktadır.<br />
Bununla da yetinilmemeli, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin, Anayasa'nın<br />
"Yürütme" bölümünde de ğil, "Yargı" bölümünde yer alması,<br />
Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen üye bulundurulmas ı<br />
sağlanmalıdır.<br />
TBMM.nin geride kalan çahşma döneminde de ğiştirilmesi için<br />
anlaşma sağlanan anayasa maddeleri bile henüz görü şülmemi ştir.<br />
Yapılmak istenen değişiklikler, düzenleniş ve içerik <strong>ba</strong>kımından<br />
yeterli olmamakla birlikte, çal ışmaların <strong>ba</strong>şlatılmış olması<br />
memnuniyet vericidir; ancak de ğiştirilmesi düşünülen Anayasa<br />
maddelerinden daha önemli maddelere hiç de ğinilmemesi, sessiz<br />
kalınması ise fevkalade dikkat çekicidir.<br />
Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın özellikle yargı ile ilgili görev ve yetkilerine<br />
ilişkin 104. maddesi ile Yargı Bağımsızlığı'nı engelleyen 159.<br />
maddesinden ve 130-134. maddelerden söz edilmemesi çok düşündürücüdür.<br />
Hukuk Devleti Kurumla şmasına aykırı olan bu<br />
maddelerin ele alınmayışı yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığı ve hukukun üstünlüğü<br />
ilkesinin benimsenmesi anlay ışlannda, hiç de iç açıcı bir<br />
konumda olmadığımızın göstergesidir.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki kimi siyasi partiler ve siyaset<br />
adamlan, hukuk davletine ve yargıya mesafe aldırmak yerine<br />
yanlışlık yapmayı, yanlışlık ve hukuksuzluklann düzeltilmesine<br />
tavır almayı yeğliyorlar. Kimi zaman Anayasa Mahkemesi'ne <strong>ba</strong> ş-<br />
vurma ve mahkemenin kararlan haks ız yere eleştiriliyor, Anayasa<br />
Mahkemesi'nin Parlamentonun üstüne çıktığı söyleniyor.<br />
İnsan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik hukuk devletinin<br />
önemli güvencelerinden olan Anayasa Mahkemesi, KHK karxI
şamasmdaki yol gösterici kararları "Yasanın Devredilmezliği"<br />
kuralına saygısı, yargının denetim etkinli ğini artırıcı koruma önlemi<br />
olarak Yürürlüğü Durdurma kararlar ı vermesi, hukukun<br />
üstünlüğüne aykırı yasaları iptal etmesindeki kararl ıhğı için<br />
kutlanmalıdır. Kaynağım Anayasa'dan almayan yetkileri kullananlar,<br />
bile bile Anayasaya aykırı yasa çıkaranlar, Anayasa<br />
Mahkemesinden siyasi nitelikte karar vermesini isteyenler, Anayasa<br />
Mahkemesi'nin anayasa yapmas ını isteyenler kınanmalidır.<br />
Ülkemiz, Demokratik hukuk devleti olman ın ve demokratikleşmenin<br />
gereğini, zamanında yerine getiremediği, yasal düzenlemeleri<br />
yapmadığı için bugün uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlarca zorlanıyor.<br />
Türkiye art ık Amerika, Avrupa istiyor, Uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar<br />
istiyor diye zorlan ıp anayasas ını, yasalarını değiştiren ülke<br />
olmak ayıbından kurtulmal ıdır. Anayasamızı, yasalarımızı,<br />
çağdaş ve uygar ölçülerin dışında kaldığı, insan hak ve özgürlüklerine,<br />
hukukun üstünlüğüne, demokratik hukuk devleti anlay ı-<br />
şına aykırı bulduğumuz için zamanmda ve dış <strong>ba</strong>skı olmaksızın<br />
özgürce değiştiren, <strong>ba</strong>ğımsızlığına egemenliğine gölge düşürtmeyen<br />
bir ülke olmanın onurunu ya şamalıyız.<br />
Son günlerde tartışılmakta olan Terörle Mücadele Yasası'nın<br />
8. maddesi, demokrasimiz ve ülkemiz için ciddi bir s ınavdır. Anılan<br />
maddeye dayan ılarak verilen kararlarla mahkum olanların<br />
ve davaları sürenlerin durumları bütün hızıyla tartışıliyor. Türkiye,<br />
bilim adamlarını, yazarlarım, gazetecilerini, kimi ayd ınlarını,<br />
sendikacılan düşüncelerini açıkladıkları için yargılayan ve<br />
onlara adi suçların çok üstünde cezalar veren bir ülke olarak<br />
gösteriliyor.<br />
Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, ko şul<br />
ve sınırlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />
bir devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; hukukun üstünlüğü<br />
ilkesi ile de çelişmektedir. Yasanın tümünün değiştirilmesi<br />
beklenmeden 8. maddenin yasa metninden ç ıkartılması,<br />
kaldırılması gerekir. 8. maddeyi gizlemeye kalkışmak, oraya buraya<br />
taşımayı düşünmek, var olan demokrasi ayıbım korumak<br />
olur. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi sür'atle kaldırılmalı,<br />
bir demokrasi ayıbına son verilmelidir.<br />
XH
Bir yandan Terörle Mücadele Yasas ı'mn 8. maddesinin kald ı-<br />
rılması sorun olarak sürmekte, diğer yandan terör, acımasızca<br />
yeni kur<strong>ba</strong>nlar almakta caniler bulunmamakta, faili meçhul cinayetler<br />
artmaktadır.<br />
Meşlektaşlanmız Muammer Aksoy ve U ğur Mumcu'nun, Bahriye<br />
Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun'un katilleri hala bulunamadı.<br />
Oldürenleri bulunmayan cineyetlere meslekta şlarımızın<br />
esrarengiz ölümleri de eklendi. Av. Şevket Epözdemir, Av. Yusuf<br />
Ekinci, Av. Medet Serhat ve Av. Faik Candan'm ve daha pek çok<br />
insanın katilleri bulunamıyor.: Kim ya da kimler, hangi güç, öldürüyor<br />
ama iz bırakmıyor, ya da izi bulunam ıyor? Bom<strong>ba</strong> yerleştiren,<br />
adam kaçırıp tetik çeken ellere kim hükmediyor?<br />
• Cinayetlerin failleri bulunamad ıkça caniler cesaretleniyor, yeni<br />
kur<strong>ba</strong>nlar seçiyorlar. " Şimdi sıra kimde aca<strong>ba</strong>" sorulan sık soruldukça<br />
cinayetleri ayd ınlatamayan devlet, y ıpranıyor. Cinayetlere<br />
seyirci kalanlar, yeni cinayetleri önleyemiyorar.<br />
Devlet, çağdaş, iyi örgütlü bir devlet gibi davranmak, cinayetleri<br />
aydınlatmak kamu vicdanım rahatlatmak zorundad ır.<br />
• Büyük kentlerdeki faii meçhul cinayetlerin yanısıra <strong>ba</strong>şta Güneydoğu<br />
Anadolu'daki kürt kökenli vatanda şlarımız olmak üzere<br />
tüm toplum sistemli, y ıkıcı, öldürücü, acımasız terör örgütünün<br />
eylemlerinden rahatsızdır, tedirgindir. Terör örgütü ile vatandaşlann<br />
etnik köken farkl ılığını kanştırmamak gerekir, Güneydoğu'daki,<br />
Doğu'daki vatandaşlarımızın bir kısmını, terör örgütü<br />
sempatizan ı saymak yanlışhğındaıı süratle kurtulunmalıdır.<br />
Kimse ırkı, dini, dili, mezhebi, etnik kökeni nedeni ile s ıkıntı<br />
duymamalıdır. Çağdaş devlet ırkı, dini, dili, mezhebi, etnik kökeni<br />
farklı vatandaşların oluşturduğu dinamik bir toplum yapısıyla,<br />
güçlü kültür mozayiği ile ayakta durur. Böyle bir toplum<br />
yapısındaki karşılıklı sevgi—güven ve dayan ışma, birlikte dostça<br />
yaşama duygusu, en büyük güvencedir. Demokrasi içinde, hukuk<br />
kuralları, insan hak ve özgürlükleri çiğnenmeden, terörist<br />
örgütlere ödün verilmeden sorunlar a şılmalıdır.<br />
Hiçbir vatandaş, etnik kimliği nedeniyle horlanmamal ı, sıkıntı<br />
çekmemeli ya da imtiyazl ı olmamalıdır. Bunun içindir ki TürxIII
kiye <strong>Barolar</strong> Birliği olarak özenle ve ısrarla "Kürt Şovenliğine de<br />
Karşıyız, Türk Şovenliğine de Karşıyız" diyoruz.<br />
En az terör kadar toplumu tedirgin eden bir husus da Din<br />
Devleti özlemcilerinin tav ırlandır. Ülkemizde devlet işlerinde<br />
hukukun üstünlüğünü rafa kaldırıp "Devlet işlerinde dini egemen<br />
kuma" uğraşlan sürüyor. Bunlara şirin görünmek isteyen<br />
kimi siyaset adamlar ı da hukuk devletinden ödün vermekte sakınca<br />
görmüyorlar.<br />
Demokrasiyi, herkesin kendi hukuk ve adalet düzenini kurması<br />
olarak tarif edip devletin, dinin emrinde olmas ını isteyenlere<br />
ödünler verilerek, demokratik hukuk devletine varılamaz; olsa<br />
olsa şeriat devletine varılır.<br />
Bosna ve Hersek'deki Sırp Saldırganlığım tel'in <strong>ba</strong>hanesi ile<br />
İstanbul'da yapılan izinsiz gösteride, açıkça şeriat provas ı yapılmıştır.<br />
Cumhuriyet tarihinde İstanbul'da ilk kez Taksim'de sanklı,<br />
takkeli, fesli, cüppeli insanlar "Kahrolsun laik diktatörlük<br />
- Laik devlet y ıkılacak elbet" diye <strong>ba</strong> ğırabilmiş, üzerinde Arapça<br />
harfler yazılı ve şeriatın simgesi olan ye şil <strong>ba</strong>yrak dalgaland ırmışlardır.<br />
Dün Kubilay' ı Menemen'de kör test re ile kesen Dervi ş Mehmet<br />
ve arkadaşları da ye şil <strong>ba</strong>yrak açar eylemlerini gerçekle ş-<br />
tirmişlerdi. Sivas'ta 35 insanı, bir oteldt kıstınp yakanlar da<br />
Taksim'de toplananlarla aynı sloganları atmışlardı.<br />
Cumhuriyetin 70. yılında Sivas sokaklanna 7.5 saat süre ile<br />
şeriat slogalan atanlar "Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta<br />
yıkılacak!" diye <strong>ba</strong>ğıranlar, Cumhuriyete, demokratik laik hukuk<br />
devletine <strong>ba</strong>şkaldırmış, Cumhuriyet tarihinin en önemli gerici<br />
ayaklanmas ım gerçekleştirmişlerdir.<br />
Sokaklara dökülenler, onları ustaca kışkırtanlar, şeriat düzenini,<br />
teokratik devleti kurmayı ulusu, tekrar ümmet yapmayı ,<br />
Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü olan laiklik<br />
ilkesini geriletip dışlamayı, anıaçlamışlardır.<br />
Sivas olaylarından sonra kimi <strong>ba</strong>sında çıkan yazılar, fevkalade<br />
ibret verici, aymaz ayd ınlan uyancı niteliktedir. 1993 Ağustos<br />
ayında Türkiye'de kimi <strong>ba</strong>s ında şunlar söylenip yazılabildi:<br />
x1v
"Demokrasi, islam şeriatına zıt bir rejimin adıdır. Müslümanların<br />
asıl hedefi, Cumhuriyet'in ta kendisidir; bu asla unutulmamandır."<br />
"Geçen ay (Temmuz ayı) çok hareketli ve bereketli geçti, 70<br />
yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük direni şlerinden biri, Şanli<br />
Sivas Kıyamı 2 Temmuz'da yaşandı."<br />
"Sivas'ta müslümanlar yargılama ve cezaland ırma haklarını<br />
kullandılar. Lamı cimi yok - Dileğimiz daha nice Sivas'lar!"<br />
Buram buram vah şet ve şeriat devleti özlemi kokan bu sözlerle<br />
yetinilmeyip alaycı bir uslupla Sivas yangınını az bularak "birileri<br />
Anıtkabir'i yaktınp Ankara'yı aydınlatmak istiyor" denilmiş,<br />
"Anıtkabir de yakılabilir" işareti ve ihtarı verilmiştir. Anıtkabir,<br />
ulusumuzun en önemli simgelerindendir. An ıtkabir'e çakılacak<br />
kibrit önce çakanlan yakacakt ır.<br />
Türkiye bu değerlendirmelere, bu yaklaşımlara birgünde gelmedi,<br />
<strong>ba</strong>şta Tevhidi Tedrisat Kanunu olmak üzere ink ılap kanunlanndan<br />
ödün yerle verile Cezayir örne ği din devleti kurulması<br />
uğraşı verilmesi aşamasma getirildi.<br />
Gençlik kampı adı altında dini eğitim yaptınla-yaptırıla, hızla<br />
çoğalan tarikat yurtlannda gençlerimizin beyinleri, y ıkanayıkana,<br />
gerici hareketlere "Masum dini inanç patlamaları" denile-denile,<br />
teokratik devlet özlemciliği yapıla-yapıla, şeriat özlemcilerine<br />
teokratik devlet yanlılanna yazıları ve düşünceleri<br />
ile karşı koyan aydrnlar öldürüle-öldürüle bugünlere gelindi.<br />
Bu geli şin, getirilişin büyük günahı kimi aymaz aydınların,<br />
aydın geçinenlerin omuzundad ır. Laik Cumhuriyet böyle omuzu<br />
çürüklere emanet edilmeyecek kadar yücedir. Onu, dimdik ayakta<br />
tutup teslimiyetçi, umursamaz aymazlan bir kenara itip hep<br />
beraber sonsuza dek yaşatacağız.<br />
Saygılanmla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
MY
YÖNETİM KURULU ÇALIŞMA RAPORU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin 22-23 Mayıs 1993 tarihlerinde Erzurum'da<br />
yapılan genel <strong>kurulu</strong>nda göreve getirilen Yönetim Kurulumuz,<br />
genel kurulda ileri sürülen dilekler ve ele ştirileri de<br />
dikkate alarak a şağıda belirtilen konularda çal ışmalar yapm ış -<br />
tır.<br />
- Avukatl ık yasa tasarısının T.B.M.M. gündemine getirtilerek<br />
yasalaştıniması<br />
- Meslektaşlarımızı ekonomik sıkıntıya sokan, gerçek kazancına<br />
<strong>ba</strong>kılmaksızın "Hayat Standardı" esasına göre vergilendirmenin<br />
kaldırılması<br />
- - Kamu kurumlarında çalışan avukatların sorunları<br />
- Avukatların genel menfaatlerinin, mesle ğin ahl.k, düzen<br />
'e geleneklerinin korunması<br />
- Meslektaşlarımız arasındaki dayanışmayı kuvvetlendir- -<br />
mek, <strong>ba</strong>rolan ilgilendiren konularda görü ş belirlemek için ortak<br />
toplantılar yapılması<br />
- CMUY, uygulamasının izlenmesi, aksaklıklannın saptanması<br />
- Demokratik laik hukuk devletinin kurumla şması ve "Hukukun<br />
Ustünlüğü" ilkesinin benimsenmesi<br />
- Genci, ırkçı, şeriatçı tırmanışlara karşı çıkılması<br />
1
Barölanm ızdan ve meslektaşlanmızdan Birlik Yönetimi'ne iletilen<br />
her sorun, titizlikle ele al ımp koğuşturulmuş ve çözümüne<br />
yardımcı ölunmuştur.<br />
Toplum ve ülke sorunları yakından izlenerek, güncel olaylar<br />
hakkmda kamuoyunu ayd ınlatıcı açıklamalar yapılmış, TBB'nin<br />
konumuna ve hukuka uygun tav ırlar konulmaya çalışılmıştır.<br />
Ç alışmalanm ızda <strong>ba</strong>rolann ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığını, hukukun<br />
üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunduk. Meslekta<br />
şlarımızın, ekonomik s ıkıntılardan kurtulmuş olarak, huzurlu<br />
bir hukuk ortamı içerisinde çalışma ve hizmet vermelerini<br />
sağlamak için uğraş verdik. Hertürlü teröre, şiddet olaylarına,<br />
ırk ve din ayrımcılığına, laiklik kar şıtı eylemlere karşı çıktık.<br />
Geçtiğimiz iki yıl içinde yapamadığımız işleri veya ele al ıp 50-<br />
nuçlandıramadığımız çalışmalarımızı, genel <strong>kurulu</strong>muzdan da<br />
alacağımız yeni bilgiler ışığında sürdüreceğiz. İki yıllik çalışma<br />
dönemimizdeki faaliyetlerimizi yansıtan <strong>ba</strong>sın açıklamalan, <strong>ba</strong>sın<br />
toplantıları, <strong>ba</strong>ro <strong>ba</strong>şkanları toplantıları, konuşmalar, kararlar<br />
ve yazışmalardan büyük bir kısmı, konularına göre bölümlenmiş<br />
olarak, aşağıda bilgilerinize ve değerlendirmenize sunulm ııştur.<br />
2
(1)<br />
HAYAT STANDARDI,<br />
KAMU KURUMU AVUKATLARININ<br />
SORUNLARIYLA ILGILI YAZIŞMALAR VE<br />
AVUKATLIK YASASI GENELGES İ<br />
A - HAYAT STANDARDI<br />
Bu konuda da Yargı Yılı Konuşmaları, Baro Başkanları Toplantıları<br />
ve Avukatlar Günü konu şmasında görüşlerimiz ve değerlendirmelerimiz,<br />
önerilerimiz aç ıklanmıştır. Çalışma <strong>raporu</strong>nda<br />
bu konu ile ilgili bölümlerde soruna.etrafl ıca değinildiği görülecektir.<br />
Bu nedenle bu bölümde, sorunun anla şılabilmesi açısından<br />
aşağıdaki yazışmaları aktarmakla yetiniyoruz.<br />
BARO BAŞKANLIĞI' 30.11.1993<br />
GENELGE NO: 1498/60<br />
Hayat Standardı uygulamasına mesektaş1anmız <strong>ba</strong>kımından<br />
son verilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta olan avukatların<br />
ücret ve özlük haklar ında iyile ştirmeler yapılması için Baş<strong>ba</strong>kanlığa,<br />
Adalet Bakanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanl ığına<br />
<strong>ba</strong>şvurulmuştur.<br />
Her iki konu birer üst yaz ı ile, <strong>ba</strong>şta Saym Cumhur<strong>ba</strong>şkam olmak<br />
üzere TBMM Başkanı ve Başkanvekillerine, Parti Genel<br />
Başkanları ile Grup Başkan ve Başkanvekillerine, Komisyon Başkanlarına,<br />
Hukukçü Bakan ve Milletvekillerine iletilmi ş, ilgi, girişim,<br />
katkı ve destekleri istenilmi ştir. Yazı örnekleri ilişiktedir.<br />
Anılan yazılanmızda belirtilen sorunlar yakınen izlenmektedir.<br />
Durumu bilgi ve takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
EKİ :4<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAy<br />
3
Sayı : 1484 Ankara, 26.11.1993<br />
Sayın Süleyman DEMİREL<br />
Cumhur<strong>ba</strong> şkani<br />
ANKARA<br />
Saym Cumhur<strong>ba</strong> şkarnm,<br />
Türk Tabipler Birliği'nce Makam ı'mza yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />
ile Teknik Hizmetler Sınıfi'nın imknlannın Genel İdare<br />
Hizmetleri S ınıfı'na göre geride kald ığından yakınan <strong>ba</strong>şvuru<br />
üzerine 22 Ekim 1993 gtınlü ve "HUK.KAN.KAR.B ŞK. 29-83-<br />
392-83" sayılı yazı ile Baş<strong>ba</strong>kanlığa "Konunun bir an evvel çözümlenmesi<br />
için yasal düzenlemenin yap ılması'nın emredildiğini<br />
memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.<br />
Anılan talimat uyarınca Sağlık Bakanlığı'nca Yasa Tasarısı<br />
hazırlandığı, Basın'da haber olarak ç ıkmıştır. Ekonomik yönden<br />
mağdur olan bir kitlenin durumunun iyile ştirilmesi ayni nitelikteki<br />
bir meslek <strong>kurulu</strong>şu olarak bizi mutlu eder.<br />
Kamu avukatlarının yanısıra serbest çalışan meslekdaşlanmızın<br />
da TBMM Adalet Komisyonunda olan Avukatl ık Yasası Tasarısı<br />
<strong>ba</strong>şta olmak üzere pekçok sorunu bulunmaktad ır; ancak<br />
en güncel olan ı, "HAYAT STANDARDI" sorunudur. An ılan sorun,<br />
bu yıl sonuna kadar çözümlenemedi ği takdirde ileride giderilmesi<br />
güç s ıkıntılar ve meslekten kitle halinde ayrılmalar kaçınılmaz<br />
olacaktır.<br />
Yukarıda açıklanan her iki sorun da Birliğimizce 15.11.1993<br />
tarihli yazılanm ız ile Baş<strong>ba</strong>kan'lığa, Adalet, Maliye ve Gümrük<br />
Bakanlıklan'na iletilmiştir. Örneklerini ili şikte sunuyorumz.<br />
"Hukukun üstünlüğü"nü her zaman inançla ve kararlılıkla<br />
vurgulayan zat ıalinizin arzettiğimiz sorunlarımızı çözümünde<br />
gerekli talimatı vereceğiniz inanc ı ile saygılar sunuyorum.<br />
4<br />
Eki:2<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV
Sayı : 1500 Ankara, 29.11.1993<br />
Sayın Hüsamettin C İNDORUK<br />
TBMM Başkam<br />
ARA<br />
Hükümet tarafından yeni bir 'Vergi Reformu" tasarısının hazırlanmakta<br />
olduğu Basin'dan öğrenilmiştir. Ayrıca Kamu Personelinin<br />
ücretlerinin ve bunlarla ilgili di ğer ekonomik ve mali<br />
haklarının da görüşülmekte olduğu günlerdeyiz.<br />
Meslekdaşlanmızın Hayat Standardı uygulamas ından doğan<br />
s ıkıntılarının giderilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta<br />
olan avukatların mali ve ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ile<br />
ilgili yazılarımız ekte gönderilmi ştir.<br />
Anılan yazılarımızda belirtilen sorunlar bu yılın sonuna kadar<br />
çözümlenemediği takdirde ileride giderilmesi güç sıkıntılar ve<br />
meslekte kitle halinde ayrılmalar kaçınılmaz olacaktır.<br />
Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'na ve Baş<strong>ba</strong>kanlığa sünulan her iki yazı,<br />
aynı zamanda Adalet Bakanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na<br />
da iletilmiştir.<br />
Belirtilen konularda ilinizi, giri şiminizi, desteğinizi ve katkınızı<br />
diliyor, saygılar sunuyorum.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKI:<br />
- Hayat Standardı ve Kamu<br />
Avukatları ile ilgili yazılar<br />
5
Sayı : 1417 Ankara, 15.11.1993<br />
BAŞBAKANLIK<br />
ANKARA<br />
Gelir Vergisi Kanununun 116. maddesinde belirtilen ve geçici<br />
maddelerle farkl ı düzenlemeler yapılan Hayat Standardı uygulaması,<br />
Gelir Vergisinin gerçek gelir üzerinden al ınması kuralim<br />
dışlayan bir tür "BAŞ VERGİS İ" ıiiteliğindeki Maliye salmas ıdır.<br />
Maliye Bakanlığı, elindeki elemanları, çağdaş aygıtlan, teknolojik<br />
ilerlemeyi ve geni ş olanaklarını devreye sokup mükelleflerin<br />
gerçek gelirlerini saptayaca ğına işin kolayına yönelmiştir.<br />
"Mükellefler ölmediğine göre yaptıkları giderleri karşılayacak gelirleri<br />
de vardır, elde edilen gelirler, asgari gider düzeyinin altında<br />
kalamaz". Mant ığı fevkalade sakat ve tehlikelidir.<br />
Hayat Standard ı, gerçek usulde beyanname verme kural ım<br />
benimsemiş olan bir sisteme monte edilmi ş "Götürü Asgari Vergi"<br />
yamasıdır. Ama yama artık elbisenin yandan çoğunu kaplamaya<br />
<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />
Hayat Standardı uygulamasında, Anayasanın "Herkes, kamu<br />
giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />
yükümlüdür." Şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri<br />
bir kenara itilmi ştir. Gelir Vergisi Kanunun 1. maddesindeki<br />
"Gelir, bir gerçek ki şinin bir takvim yılı içinde elde etti ği kazanç<br />
ve iratlann safi tutarıdır." Hükmü unutulmu ştur. Vergi Usul<br />
Kanununun 3. maddesindeki "vergilendirmede vergiyi doğuran<br />
olay ve bu olaya ili şkin muamelelerin gerçek mahiyeti esast ır."<br />
Kural ı terkedilmi ştir.<br />
Anayasa Mahkemesi Karannda, "Hayat Standard ı Esası" gerçeğin<br />
bulunmasına yardımcı bir yöntem olarak kabul edilebilir<br />
denilerek böyle bir esas kerlen benimsenmi ş görülmektedir.<br />
Karine ve "Ne yapalım kazansaydı" varsayımı, gerçeğe tercih<br />
edilmektedir. Bu sakat anlayış sürerse, ki şilerin kazanmad ıkları,<br />
kazanamadıkları mevhum gelirler üzerinden salma vergiler yerleşirse<br />
diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>b ını bilemeyiz ama avukatlar<br />
"ONUR"lanndan vazgeçemeyeceklerine göre mesleklerinden yazgeçeceklerdir.<br />
6
Avukatlar için Hayat Standardı temel gösterge tutan, faaliyetin<br />
yapıldığı takvim yılı sonunda geçerli olan ve 16 yaşından büyük<br />
sanayi kesiminde çal ışan işçiler için uygulanan asgari ücretin<br />
yıllık bürüt tutarının (2,8) katıdır.<br />
Büyükşehir Belediyesi s ınırları içinde faaliyette bulunan avukatlar<br />
için % 25 oranında arttırma yapılır.<br />
Şimdi bu yıl Ankara'da serbest çal ışan bir meslekdaşımızın<br />
Hayat Standardı temel göstergesini hesaplayal ım.<br />
2.497.500 x 12 x 2,8 = 83.916.000.- TL.<br />
83.916.000 x 25/100 = 20.979.000.- TL.<br />
83.916.000 + 20.979.000 104.895.000.- TL.<br />
Bu rakama, ilave gösterge tutan dahil de ğildir.<br />
104.895.000.- TL'lık temel gösterge için kazans ın, kazanmasın,<br />
isterse zarar etsin bir avukat fon kesintisi dahil yakla şık 40<br />
milyon lira vergi ödeyecektir.<br />
Meslekdaşlanmızın büro gideri, sigorta primi, katma de ğer<br />
vergisi ve diğer zorunlu giderlerini gözönüne al ırsak alınan vergi,<br />
altından kalkılamayacak bir yük olacakt ır.<br />
Hayat Standardı uygulamas ı, kamu kurumunda çalışan mükelleflerin<br />
vergi yükü ile serbest avukatlar ın vergi yükü arasında<br />
da fahi ş fark doğurmaktadır.<br />
(1 Ocak 1992 - 1 Aral ık 1992) tarihleri arasında 35 sene hizmet<br />
veren bir kamu avukatının gelir vergisi 13.211.000;- TL., 10<br />
sene hizmet gören bir avukatınki ise 7.812.000.- TL'dir. Oysa aynı<br />
dönem için iki yıllık bir • serbest avukat fonlar . dahil<br />
19.581.321.- TL. ödemi ştir.<br />
Avukatlarla diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı arasında farklılık<br />
vardır; avukatlar birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer tutulanıaz. Ay<br />
ından düzenlenen vekaletnamelerde <strong>ba</strong> ğlı-katlara Noterler taraf<br />
oldukları Vergi Dairesi ve Mükellef Sicil Numaraları yazılmas ı<br />
zorunludur. Vekaletnameler, Maliye Bakanlığı'ndaki bir merkezi<br />
birime de bildirilmektedir .. . Bu birimden her serbest çalışan avukatın<br />
gerçek gelir durumunu belirlemek mümkündür, kolayd ır.<br />
7
Böyle bir çalışma ile avukatların gerçek gelir durumuna göre<br />
vergi alınması, Hayat Standardının uygulannıamas ı, buna göre<br />
yasal düzenleme yap ılması kaçınılmazdır.<br />
Hayat Standardı uygulamas ında bir <strong>ba</strong>şka sıkıntı da Anayasa<br />
Mahkemesinin 3689 Say ılı Yasanın 7. maddesi ile 193 Say ıli Gelir<br />
Vergisi Kanununa eklenen geçici 35. maddenin 3. fikras ının<br />
iptali nedeniyle yaşanacaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.11.1992<br />
Sayılı kararı, 23.7.1992 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış<br />
olup 23.1.1993 tarihinde yürürlü ğe girmiştir.<br />
• Maliye Bakanlığı'nı yazı ile uyarmam ıza rağmen yeni bit düzenleme<br />
yapilmam ıştır. 1993 yılının ilk aylarında yapılan ve iptal<br />
edilen hükmü düzelten bir taslak ise hükümet tarafından geri<br />
alınmıştır.<br />
Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi an ılan maddeyi, "Yükümlünün<br />
emekli, maluliyet, dul ya da yetim aylığı dışında hiçbir gelirinin<br />
temel gösterge tutanndan dü şülmesine olanak vermediği,<br />
ayrıca eşine, çocuklarına ya da <strong>ba</strong>kmakla yükümlü oldu ğu kişilere<br />
ili şkin çeşitli gelirlerin gerek temel gerekse ek gösterge tutarlanndan<br />
düşülmesini engellediği, açıklama olanağına tümüyle<br />
değil, kısmen yer verdiği" gerekçesiyle Anayasanın 2-49 ve 73.<br />
maddelerine aykırı bularak iptal etmi ştir.<br />
Bu yılın sonuna kadar yasal bir düzenleme yap ılmadığı takdirde<br />
pekçok meslekda şımız bırakalim Anayasa Mahkemesi kararında<br />
sayılan gelirleri, iptal edilen maddedeki belgeleyebilecekleri<br />
sınırlı gelirleri bile temel ve ek gösterge tutarlanndan<br />
düşemeyeceklerdir. Bu konuda daha tutarl ı, adil ve sağlıklı bir<br />
düzenleme getirilemeyecekse son hükümet tarafından geri alınan<br />
Vergi Paketi içindeki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun<br />
"Mükellefler, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait ve üzerinden<br />
Gelir Vergisi ödenen veya ödenecek olan gelirleri (hamiline<br />
yazılı mevduat ve menkul k ıymetlerden elde edilen gelirleri hariç)<br />
ile kendilerine ve e şlerine ait emekli maluliyet, dul ve yetim<br />
aylığı bulunduğunu belgeledikleri takdirde bu gelirler, Hayat<br />
Standardı esas ına göre kazanc ın tesbitinde izah nedeni gelir olarak<br />
kabul edilir." Şeklindeki geçici 135. maddesinin 3. fıkrası yasalaştırılmalıdır.<br />
8
Yukanda etrafl ıca değinilen sorunların çözümü ile ilgili çalışmalar<br />
için ilgililere gerekli talimat ın verilmesini takdirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
B - KAMU AVUKATLARININ SORUNLARI<br />
Kamu Avukatlah'mn sorunları ile ilgili olarak da çalışma raropurun<br />
diğer bölümlerinde etraflıca bilgi verildiği için bu bölümde<br />
aşağıda gösterilen açıklama ile yetinilmiştir.<br />
Sayı : 1420 Ankara, 15.11.1993<br />
BAŞBAKANLIK<br />
ARA<br />
Yargıç ye Savcılann yetersiz ve mesle ğe yakışmayan ekonomik<br />
durumlan 486 Sayılı KHK. ile haklı olarak iyileştirildi. Bununla<br />
da yetinilmedi Danıştay ve Sayıştay'da gorev yapan ve<br />
Hukuk Fakültesi mezunu olmadıkları halde Hakimlik ve Savc ı-<br />
lık mesleğinden sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve Savc ı-<br />
lar gibi yeni hak ve olanaklar sa ğlandı.<br />
"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde iki kesim "Say ve Karar"<br />
düşünülürken "Savunma"n ın hiç düşünülmemesi, yargınmn<br />
olmazsa olmaz koşulu savunma mensuplarının ayrık tutulması ,<br />
sosyal devlet ve eşitlik ilkelerini zedelemiştir. Devlet ve ulus adına<br />
adaletin gerçekle ştirilmesini sağlayan Yargıçlann ve Savcıların<br />
ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken Devlet adma<br />
savunma görevi yapan Kamu Avukatlar ına yargının üvey evladı<br />
muamelesi yapılması fevkalade üzücü olmu ştur.<br />
Milyarlarca liral ık çekişmeleri çözen Yargıçlann, devletin milyarlannı<br />
çalanların kamu adma cezalandınlmalanm isteyen<br />
9
Savcıların yaptıkları hizmette, devletin milyarlar ının çarçur edilmesine<br />
engel olan kamu avukatlannm hizmetleri ve önemleri<br />
arasında ne fark vardır? Hiç bir fark yoktur. Peki ekonomik durumları<br />
arasındaki fark nedir? Dağlar kadar büyüktür.<br />
Devlette 25 yıl hizmet gören 1/4. derecede bulunan bir kamu<br />
avukatının aylik maaşı 7.400.000.- TL's ıdır, aynı görev süresi ve<br />
aynı derecekedik bir yarg ıç ve savcınm ve bu smıftan sayılanlann<br />
aylık maaşı yaklaşık olarak 22.000.000.- TL'dir.<br />
Kamu Avukatları, herhangi bir geçerli ve inand ırıcı gerekçe olmaksızın,<br />
Kamu tda görev yapan "Denetim Elemanlan" "Sa ğlık<br />
Hizmetleri S ınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında bile ek<br />
göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan Odemeler göstergeleri<br />
yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir. Geriletilme ve dengesizlik<br />
1988 yılından sonra yap ılan düzenlemelerde hızlanmıştır.<br />
Emekli keseneğine tabi olan ve sonuçta <strong>ba</strong> ğlanacak emekli<br />
maaşına da yansıyacak bulunan Ek Göstergeler incelendi ğinde<br />
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı'mn 1. derece kadrosunda olanların<br />
1993 yılı iti<strong>ba</strong>riyle 500 puan geride kaldığı görülmektedir. Bu<br />
dengesizlik düzeltilmedi ği takdirde 1994 ve 1995 y ıllarında 600<br />
puan geride kalacakt ır.<br />
Özel Hizmet Tazminat ı <strong>ba</strong>kımından da Avukatl ık Hizmetleri<br />
sımfı yönünden hiç de iç aç ıcı durum yoktur. Genel İdare Hizmetleri<br />
s ınıfında 1. derece kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />
göre en yüksek devlet memuru ayl ığının (Ek gösterge dahil)<br />
bürüt tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminat ı ödenmekte,<br />
bu oran sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />
teknik hizmetler sınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />
Sınıfına da % 55 uygulanmaktad ır.<br />
Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve e şitsizlik sürmektedir.<br />
Bugün için Avukatlık Hizmetleri Sınıfına verilen i ş güçlüğü<br />
puanı 600, temininde güçlük puan ı 650'dir. Oysa Bakanlık,<br />
Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan Müfetti şlere<br />
verilen i ş güçlüğü puanı 1350, temininde güçlük puanı bunun<br />
yarısı 675, toplam 2025 puandır.<br />
Kamuda görev yapan di ğer sınıflara göre ekonomik durumları<br />
geriletilen Kamu Avukatları, işçi statüsünde çalışan bir eleman-<br />
10
dan da çok düşük maaş almaktadır. Kamu Avukatının yakla şık<br />
7.000.000.- TL. aldığı bir kurumda "tablacı" kadrosunda çalışan<br />
bir işçi yaklaşık 15.000.000.- TL. almaktad ır.<br />
Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkani, kendilerine yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />
ile Teknik Hizmetler Sınıfımn imkanlarının Genel ve İdare<br />
Hizmetleri Sınıfına göre geride kaldığından yakınan bir <strong>ba</strong>şvuru<br />
üzerine "Konunun bir an evvel çözümlenmesi için Yasal düzenlemenin<br />
yapılmasım" emretmişlerdir.<br />
Sorunun büyük bir kısmı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun<br />
Ek , Geçici 8. maddesine "Avukatl ık ruhsatma sahip olmak<br />
koşulu ile Kurumlarını yargı mercilerinde temsile yetkili<br />
bulunanlar" i<strong>ba</strong>resi eklenerek yukar ıda sayılan haks ızlıklar giderilerek<br />
diğer meslek grupları, Hakimlik ve Savc ılık ile olabildiğince<br />
eşitlik ve denge sağlanarak çözümlenebilir.<br />
Hazine Avukatları yönünden bir <strong>ba</strong> şka hukuki çarpıklık 516<br />
Sayılı KHK. ile getirilmiştir.<br />
Vergi Dairesi Başkanlarının taraf olduğu davaların ilgili mercilerde<br />
takip ve savunmas ını yapmak üzere Vergi Dairesi Ba şkanı<br />
emrinde yeterli sayıda Hazine Avukatı görevlendirileceğine<br />
ilişkin 516 Sayılı KHK.nin ilgili maddesi, maddi s ıkıntılara manevi<br />
bir sıkıntı da eklemi ş, bir hukuk ayıbı oluşturmuştur, gülünç<br />
bir uygulama denemesi olmu ştur. Sür'atle düzeltilmemesi<br />
halinde fevkalade haks ız ve sıkıntılı durumlar ortaya çıkacaktır.<br />
Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />
Kamu İktisadi Te şebbüslerinde çalışan avukatlar, bu<br />
<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />
bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK.na tabi sözleşmeli, bir<br />
kısmı Emekli Sandığına tabi sözle şmeli statüde çal ışmaktadırlar.<br />
Bu meslekdaşlarmıız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı ücret<br />
ve özlük haklarıyla hizmet vermektedirler.<br />
Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde hizmet güvencesinin bulunmaması<br />
ise en büyük olumsuzluğu oluşturmaktadır.<br />
Bütün bu sakıncalann önlenmesi için farklılıkları giderecek<br />
ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktad ır.<br />
11
Yukarıda etraflıca değinilen ve aktarılan sorunların çözümü<br />
ile ilgili çalışmalar için ilgililere gerekli talimatm verilmesini<br />
takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
6.12.1993<br />
GENELGE NO: 1566/66<br />
ILGI : 30.11.1993 gün ve 1498/60 say ılı genelge.<br />
Hayat Standardı uygulamaşına meslekdaşlarımız <strong>ba</strong>kımından<br />
son verilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta olan Avukat-'<br />
ların ücret ve özlük haklarının iyileştirilmeleri konusundaki girişimler<br />
ilgi genelgemizle bilgilerinize sunulmu ştu.<br />
Konuyla ilgili olarak Adalet Bakanl ığı'ndan ilgili Devlet Bakanlığı'ndan<br />
alınan cevabi yazılar da aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />
sunulmaktadır.<br />
12<br />
Saygılarımla..<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : B.03.KGM.0.00.00.0111373 Ankara, 24.11.1993<br />
Konu : G.V.K. yer alan hayat standardı.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda yer alan hayat standardı
uygulamas ına avukatlar <strong>ba</strong>kımından son verilmesi istemini konu<br />
alan 15.11.1993 tarih ve 1419 sayılı yazımz ilgisi nedeniyle<br />
Maliye Bakanl ığı'na gönderilmiştir.<br />
Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />
BAKAN ADINA<br />
Ali GÜVEN<br />
Hakim<br />
Kanunlar Genel Müdür Yrd.<br />
( İMZA)<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />
Sayı : B.03KGM.0.00.00.01I1378 Ankara, 24.11.1993<br />
Konu : Kamu avukatlar ının maaşlarında<br />
iyileştirme yapılması.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI'NA<br />
Kamu avukatlarınm maaşlannda iyileştirmeler yapılması,<br />
16.9.1993 tarih ve 21700 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak<br />
yürürlüğe giren 516 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14.<br />
maddesinin değiştirilmesi ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan<br />
avukatların tek personel rejimine tabi olarak ücret ve özlük<br />
hakları <strong>ba</strong>kımından hizmet güvencesine kavu şmalarını sağlayacak<br />
yasal düzenleme yap ılması istemlerini konu alan 15.11.1993<br />
tarih ve 1421 sayılı yazınız ilgisi nedeniyle Maliye Bakanl ığı ve<br />
Devlet Personel Ba şkanlığı'na gonderilmiştir.<br />
Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />
BAKAN ADINA<br />
Ali GÜVEN<br />
Hakim<br />
Kanunlar Genel Müdür Yrd.<br />
(İMZA)<br />
13
T.C.<br />
BAŞBAKANLIK<br />
DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI<br />
Sayı : B.02.1.DPB.0.12.01/09443 Ankara, 29.11.1993<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : Baş<strong>ba</strong>kanlığın Müsteşarlık ifadeli 22111/1993 tarih ve<br />
B.02.0.Müs.111/02705 sayılı yazısı.<br />
Kamu kurum ve <strong>kurulu</strong>şlarında görevli Avukatların ek gösterge<br />
ile zam ve tazminatlarının iyileştirilmesi hakkındaki ilgi yazı<br />
ekinde alınan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nın 15.11.1993<br />
tarih ve 1420 sayıh yazısı Devlet Personel Ba şkanlığınca incelenmiş<br />
ve 6.7.1993 tarih ve 21629 Sayılı Resmi Gazete'de yay ımlanan<br />
Hükümet Program ı gereğince Devlet Personel Reformuna<br />
ilişkin olarak yap ılmakta olan mevzuat çalışmalarında dikkate<br />
almmak üzere not edilmiştir.<br />
Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />
DAÖITIM:<br />
GEREĞI:<br />
Baş<strong>ba</strong>kanlığa<br />
Cemil ERHAN<br />
Devlet Bakam<br />
( İMZA)<br />
BILGI:<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanlığına.<br />
'4
C - AVUKATLIK YASASI DE ĞİŞİKLİĞİ<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
7.6.1994<br />
GENELGE NO: 771/26<br />
İLGİ 26.4. 1993 gün ve 507/26 sayılı genelge<br />
Adalet Komisyonunda kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet<br />
Meclisi'ne sunulan 1136 sayılı Avukatlık Kanun ı.inda Değişiklik<br />
Yapılmasına Dair Kanun Tas ans ı ile gerekçesi TBMM üyelerine<br />
'dağıtılacak ve Genel Kurul'da görü şmelere esas al ınacak şekliyle<br />
TBMM'den temin edilerek ilişikte gönderilmi ştir.<br />
11.3.1993 tarihinden beri Komisyonda bulunan tasarı ,<br />
17.5.1994 tarihinde Genel Kurul'a sevkedilmi ş kolup TBMM<br />
gündemine girmesi aşamasındadır.<br />
Durumu bilgilerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
Eki:1<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Tasarı yukarıda belirtilen genelgemizin ekinde tüm <strong>Barolar</strong> ı-<br />
mıza gönderilmiştir. <strong>Barolar</strong>ımızdan <strong>ba</strong>zıları bu tasarımn Meclisten<br />
çekilerek güncelle ştirilmesini ve yeni bir tasarı hazırlanmasını<br />
isterken, <strong>ba</strong>rolarımızın büyük çoğunluğu bu haliyle tasarının<br />
ivedilikle yasalaşmasına çalışılmasını istemektedir.<br />
Çalışma <strong>raporu</strong>muzun diğer bölümlerinde "Yargı Yılı Açılışı<br />
Töreni", "Baro Başkanlar ı Toplantıları" ve "Avukatlar Gününde<br />
Yapılan Konuşma" ve yazışmalarda Avukatlık Yasası Değişikliği<br />
ile ilgili değerlendirmeler yer aldığı için tekrardan kaçınmak<br />
için bu kısımda daha fazla aç ıklama yapılmamıştır. Ancak bir<br />
hususa değinmeden geçemeyeceğiz.<br />
15
5.4.1995 tarihinde düzenlenen "Avukatlar Günü" toplant ısmda<br />
<strong>ba</strong>şta Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı ve<br />
Devlet Bakanı Saym Hikmet Çetin ve Anavatan Parsiti Genel<br />
Başkanvekili Sayın Lütfullah Kayalar, yaptıkları konuşmalarda<br />
Avukatlık Yasası Değişikliği Tasansının, bir an önce yasalaşma-<br />
Binin sağlanacağını, bunun için TBMM. gündeminin alt s ıralarından<br />
Sür'atle görüşülebilecek üst s ıraya getirilmesine yard ımcı<br />
olacaklarmı vaad etmişlerdi.<br />
Sayın Lütfullah Kayalar, kürsüde verdi ği sözü tutarak mensubu<br />
olduğu Anavatan Partisi'nin Grup Başkanvakilinin TBMM.<br />
Danışma Kurulu'na konuyu götürmesini sağlamıştır. 10 Nisan<br />
1995 tarihinde toplanan TBMM. Dam şrna Kurulu'n'da toplantıya<br />
katılan DYP Grup Ba şkanvekili Saym Nevzat Ercan ve CHP<br />
Grup Başkanvekili Sayın Abdülkadir Ateş'in olumsuz görü şleri<br />
nedeniyle maalesef sonuç al ınamamıştır. Tasarının, TBMM. gündeminin<br />
ilk s ıralara alınması ile ilgili çalışmalarımız ve giri şimlerimiz<br />
sürmektedir. Bunlardan sonuç al ınırsa tasarının TBMM.<br />
de görüşülmesi sıras ında otürumlar yakından izlenecek, eksik<br />
gördüğümüz <strong>ba</strong>zı hususların, genel kurulda tasarıya eklenerek<br />
yasalaşmasma çahşılacaktır.<br />
16
(II)<br />
BARO BAŞKANLARIYLA<br />
ORTAK TOPLANTILAR<br />
VE ELE ALINAN<br />
MESLEK SORUNLARI<br />
BARO BAŞKANLIĞI 12.11.1993<br />
İLGİ : 1349/57 sayılı genelge.<br />
ĞENELdE NO: 1408/59:<br />
ilgide belirtilen genelge ile, 11.11.1993 tarihinde Ankara Adliyesi<br />
Konferans Salonunda mesle ğin ve meslekdaşlarımızın sorunlan<br />
ile ilgili olarak bir <strong>ba</strong>s ın toplantısı düzenleneceği duyurulmuştu.<br />
Aynı tarihte gerçekle ştirilen toplantıya Ankara, İstanbul, İzmir,<br />
Bursa, Konya, Mersin, Antalya, Zonguldak ve U şak Baro<br />
Başkanları, çok sayıda kamu kesimi avukatı ve serbest çalışan<br />
meslekda şlanmız ile TV <strong>kurulu</strong>şları, <strong>ba</strong>sın ve dinleyici katılmış,<br />
izleyenlerin sayısının çokluğu nedeniyle salon yeterli olmam ış ,<br />
konu şma önemli yaknılar yapmıştır. Bas ın toplantısında değinilen<br />
konular ilgili mercilere götürülecek, ısrarla izlenecek ve sonuçtan<br />
bilgi verilecektir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın bütün <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlar<br />
adına yapmış olduğu konuşmanın metni ekte bilgi ve takdirlerinize<br />
sunulmaktadır.<br />
Saygılarımla<br />
EKI : Konuşma metni.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
17
Sayı : Ankara, 11.11.1993<br />
SAVUNMA MESLEĞİNİN GÜNCEL SORUNLARI<br />
İLE İLGİLİ OLARAK DÜZENLENEN<br />
BASIN TOPLANTISINDA<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAVIN YAPTIĞI KONUŞMA<br />
Değerli Baro Başkanlarına, Sevgili Meslekdaşlarıma, Sayın<br />
Konuklara, düzenlediğimiz bu önemli toplantıya katildıklan için<br />
teşekkür ediyor, kendilerini saygılarımla selamlıyorum.<br />
Savunma mesleğinin ve meslekdaş arımızın, soruıılanm artması,<br />
çözümsüzlük noktas ına doğru yol almas ı, ivedileşmesine<br />
karşın ilgili ve yetkililerin umursamaz tutumlanmn sürmesi nedeniyle<br />
bu toplantıyı düzenlemiş bulunuyoruz.<br />
15.5.1992 tarihinde Bakanlar Kuruluna gönderilen Avukatlık<br />
Yasası, nihayet TBMM. Adalet Komisyonuna gelebilmi ştir; görüşme<br />
sırasım beklemektedir.<br />
AvukathkYasasmdaki yararlı ve olumlu değişiklikleri bilinçli<br />
ya da biinçsiz yava şlatan veya geciktirenler, avukatlığa değil,<br />
aslında "Adaletin temeli Olan Savunma"ya zarar verdiklerinin<br />
farkında değillerdir.<br />
Biz, Avukatl ık Yasasındaki değişiklikleri, mesleğimiz ve<br />
meslekdaşlanmız açısındaki öneminden çok demokrasi, demokratikleşme<br />
hukukun üstünlüğü, yargırnız ve vatandaşın savunma<br />
hakkı açısından taşıdığı önem nedeniyle kaçımimaz sayıyoruz.<br />
Yoksa TBB ve <strong>Barolar</strong> Avukatlık Yasasında hiç bir değişiklik<br />
yapilmasa da inandıklan doğuralan, toplum, ülke, demokrasi,<br />
insan hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk<br />
devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkeleri doğrultusunda söyleme<br />
ve mücadele etme kararlılığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedir.<br />
Kuruluşumuzdan bu yana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız BASKI<br />
GRUBU olarak yaptığımız. gibi bundan böyle de ilkelerimizden<br />
ödün vermeyiz, .<strong>ba</strong> ğımsızlığımıza saygı isteriz, vesayete boyun<br />
eğmeyiz; ayıplar ve yam şlarla mücadele ederiz, doğrulan bölüşuruz.<br />
18
Nitekim Yargıç ve Savcıların yetersiz ve mesleğe yakışmayan<br />
ekonomik durumlarının sürdürülmesi yanlıştı, ayıptı, düzeltilmesini<br />
istedik; iyile ştirilmesi ça<strong>ba</strong>larına en büyük destek <strong>Barolar</strong>dan<br />
ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden geldi.. 486 say ılı KHK. ile<br />
Yargıç ve Savcıların ekonomik • durumları iyileştirildi. Bununla<br />
da yetinilmedi Danıştay ve Sayıştay'da görev yapan ve Hukuk<br />
Fakültesi mezunu olmadıkları halde Hakimlik ve Savcılık mesleğinden<br />
sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve Savc ılar gibi<br />
yeni hak ve olanaklar sağlandı.<br />
"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde iki kesim "Say ve Karar"<br />
düşünülürken "Savunma"nın hiç düşünülmemesi, yargının<br />
olmazsa olmaz ko şulu savunma mensuplarının ayrık tutulmas ı ,<br />
sosyal devlet ve eşitlik ilkelerini zedelemi ştir. Devlet ve ulus<br />
adına adaletin gerçekle şmesini sağlayan Yargıçların ve Savcıların<br />
ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken Devlet ad ı-<br />
na savunma görevi yapan "Kamu Avukatlanna yarg ının üvey<br />
evladı muameseli yapılması fevkalade üzücü olmuştur.<br />
Kamu Avukatlarını, Baş<strong>ba</strong>kan, Maliye Bakan ı ve Adalet Bakanı<br />
üvey evlat sayabilir, ama biz saymıyoruz. Saymadığımız<br />
içindir ki buradayız, onların sorunlarını serbest avukatlık yapan<br />
meslekdaşlar ımızın durumlarıyla birlikte konuşuyoruz.<br />
Milyarlarca liralık çeki şmeleri çözen yargıçların, devletin milyarlarım<br />
çalanlann, kamu adına cezalandırılmalmarını isteyen<br />
savcılarm yaptıkları hizmetle, devletin milyarlar ının çarçur edilmesine<br />
engel olan, geceleri uykulan kaçan kamu avukatlann ın<br />
hizmetleri ve önemleri arasmda ne fark vard ır? Hiç bir fark yok-<br />
;ur. Peki ekonomik durumlar ı arasmdaki fark nedir? Dağlar kadar<br />
büyüktür.<br />
Devlette 25 yıl hizmet göre 114. derecede bulunan bir kamu<br />
avukatının aylık maaşı 7.400.000.- TL'sıdır, aynı görev süresi ve<br />
aym derecedeki bir yargıç ve savcımn ve bu s ınıftan sayılanların<br />
aylık maaşı yaklaşık olarak 22.000.000.- TL'd ır.<br />
Yargıç ve Savcilarla kıyaslamayı şimdilik unutalim ve diğer<br />
meslek grupları ile "Avukatlık Hizmetlerini" k ıyaslayahm. Kamu<br />
Avukatlan, herhangi bir geçerli ve inand ırıcı gerekçe olmaksızın,<br />
Kamu'da görev yapan "Denetim Elemanlar ı" "Sağlık Hiz-<br />
19
metleri Sınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında bile Ek<br />
göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan Odemeler göstergeleri<br />
yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir. Geriletilme ve<br />
dengesizlik 1988 yılından sonra yapılan düzenlemelerde h ızlanmıştır.<br />
Emekli keseneğine tabi olan ve sonuçta <strong>ba</strong> ğlanacak emekli<br />
maaşına da yansıyacak bulunan Ek Gestergeler incelendi ğinde<br />
Avukatlık Hizmetleri Sınıfının 1. derece kadrosunda olanların<br />
1993 yılı iti<strong>ba</strong>riyle 500 puan geride kaldığı görülmektedir. Bu<br />
dengesizlik düzeltilmediği takdirde 1994 ve 1995 yıllarında 600<br />
puan geride kalacakt ır.<br />
Özel Hizmet Tazminatı <strong>ba</strong>kımından da Avukatlık Hizmetleri<br />
suııfı yönünden hiç de iç aç ıcı durum yöktur. Genel İdare Hizmetleri<br />
sınıfinda 1. derece kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />
göre en yüksek devlet memuru ayhğmın (Ek gösterge dahil)<br />
bürüt tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminat ı<br />
ödenmekte, bu oran sağlık personeli ve denetim elemanları için<br />
% 80, teknik hizmetler s ımfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />
Sımfına da % 55 uygulanmaktadır.<br />
Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />
Bugün için Avukatl ık Hizmetleri S ınıfiı a verilen iş güçlüğü<br />
puanı 600, temininde güçlük puanı 650'dir. Oysa Bakanlık,<br />
Genel Müdürlük ve bölge düzeyinde görev yapan müfettişlere verilen<br />
iş güçlüğü puanı 1350, temininde güçlük puan ı bunun yarısı<br />
675, toplam 2025 puandır.<br />
Kamuda görev yapan diğer sınıflara göre ekonomik durumları<br />
geriletilen kamu avukatları, işçi statüsünde çalışan bir elemandan<br />
da çok düşük maaş almaktadır. Kamu avukatımn yakla şık<br />
7.000.000.- TL. aldığı bir kurumda "tablacı" kadrosunda çalışan<br />
bir i şçi yaklaşık 15.000.000.- TL. almaktad ır.<br />
Vergi Dairesi Başkanlıldanmn taraf olduğu davalann ilgili<br />
mercilerde takip ve savunmasını yapmak üzere vergi dairesi<br />
<strong>ba</strong>şkanı emrinde yeterli sayıda hazine avukatı görevlendirileceğine<br />
ilişkin 516 Sayıh 1(11K. maddesi, maddi s ıkıntılara manevi<br />
bir sıkıntı da eklemiş, bir hukuk ayıbı oluşturmuştur, gülünç bir<br />
uygulama denemesi olmu ştur.<br />
20
Bu durumlara kamuda sözle şmeli statüde çahşan meslekdaşlarımızın<br />
iş güvenliği, sicil değerlendirilmesi ve bunun ücrete<br />
yansımas ı, harcırah sorunlarını ve iş kanunu hükümleri uyarınca<br />
istihdam edilen kapsam dışı i şçi statüsündeki kamu avukatlarımn<br />
hukuki statülerindeki belirsizlikleri, ücret politikasmdaki<br />
dengesizlikleri, genel olarak kamu avukatlarının vekalet ücretlerinde<br />
limit konulmasını ekle diğimiz zaman kamu avukatlarının<br />
<strong>ba</strong>şlı <strong>ba</strong>şına bir kanun konusu olacak e şitliksiz durumları apaçık<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Sorunlar ka<strong>ba</strong>nk ve karma şıktır, fakat çözüm zor değildir; yeter<br />
ki çözüme yanaşacak merciler bulunsun. Sorunun büyük bir<br />
kısmı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek geçici 8.<br />
maddesine "Avukatlık ruhsatına sahip olmak ko şulu ile kurumlarını<br />
yargı mercilerinde temsile yetkili bulunanlar" i<strong>ba</strong>resi eklenerek<br />
yukarıda sayılan haksızlıklar giderilerek diğer meslek<br />
grupları, hakimlik ve savcılık ile olabildiğince eşitlik ve denge<br />
sağlanarak çözümlenebilir.<br />
Kamu iktisadi Te şebbüslerinde ise ayr ı bir karmaşa yaş.anmaktadır.<br />
Kamu iktisadi Te şebbüslerinde çalışan Avukatlar, bu<br />
<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />
bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />
kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözleşmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />
Bu meslekda şlarımız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı ücret<br />
ve özlük haklar ıyla hizmet vermektedirler.<br />
Kamu iktisadi Te şebbüslerinde hizmet güve ıcesinin bulunmaması<br />
ise en büyük olumsuzluğu oluşturmaktadır.<br />
Bütün bu sak ıncaların önlenmesi için farkl ılıkları giderecek<br />
ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.<br />
Öte yandan, Bakanlıklar Hukuk Müşavirliklerinde hizmet gören<br />
ve asıl mesleği Avukatlık olan meslekdaşlanmız, Genel İdari<br />
Hizmetleri sınıfinda bulunmakta olup, "Avukat" s ıfatlarım dahi<br />
kullanamamaktadırlar. Meslekdaşlanmız katıldıkları davalarda<br />
cübbesiz ve vekaletnamesiz olarak yetki belgesi ile görev yapmaktadırlar.<br />
Çağ dışı bu uygulamaya bir an evvel son vermek<br />
gerekmektedir.<br />
/ 21
Uzun vadede sorunun kalıcı çözüm biçimi, eski Yüksek Hakimler<br />
Kurulu yapısma benzer bir modelde; <strong>ba</strong>ğımsız, kendi özlük<br />
haklarını kendisi düzenleyen, kendi denetimini kendisi yapan<br />
"Yüksek Avukatlar Kurulu'nun" olu şturulması ve tüm kamu<br />
avukatlarının btı kurula <strong>ba</strong>ğlanmasıdır. Böyle bir yap ılaşma ile<br />
Avukatların her türlü <strong>ba</strong>skıdan uzak verimli çal ışması sorunların<br />
tek kurumda toplanıp çözümlenmesi sağlanabilir.<br />
Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, kendilerine yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />
ile Teknik Hizmetler S ımfımn imkanlarının Genel ve İdare<br />
Hizmetleri sınıfina göre geride kald ığından yakınan bir <strong>ba</strong>şvuru<br />
üzerine "konunun biran evvel çözümlenmesi için yasal düzenlemenin<br />
yapılmasını" emretmişlerdir. Elbette böyle bir düzenleme<br />
yapılırken kamu avukatları da düşünülmelidir; dü şünülmeleri<br />
sağlanacaktır.<br />
Kamu Avukatlarının sorunları kadar güncel bir sorun da serbest<br />
çalışan Avukatların "Hayat Standardı" uygulaması hususudur.<br />
Hayat Standardı uygulamas ı, Gelir Vergisinin gerçek gelir<br />
üzerinden alınması kuralını dışlayan bir tür "BAŞ VERGİSİ" niteliğindeki<br />
Maliye salmas ıdır. Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer<br />
116. maddesine Geçici Maddeler eklene eklene Hayat Standardı<br />
kalıcı vergilendirme unsuru haline getirilmi ştir.<br />
Maliye Bakanlığı, elindeki elemanları, çağdaş aygıtlan, teknolojik<br />
ilerlemeyi ve geni ş olanaklarını devreye sokup mükelleflerin<br />
gerçek gelirlerini saptayaca ğına işin kolayına yönelmiştir.<br />
"Mükellefler ölmediğine göre yaptıkları giderleri karşılayacak gelirleri<br />
de vardır, elde edilen gelirler, asgari gider düzeyinin altında<br />
kalamaz" mantığı fevkalade sakat ve tehlikelidir.<br />
Hayat Standard ı, gerçek usulde beyanname verme kural ını<br />
benimsemi ş olan bir sisteme monte edilmiş "Götürü Asgari Vergi"<br />
yamasıdır. Ama yama artık elbisenin yandan çöğunu kaplamaya<br />
<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />
Hayat Standard ı uygulamasında, Anayasanın "Herkes, kamu<br />
giderlerini kar şılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />
yükümlüdür" şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri bir<br />
22
kenara itilmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesindeki "Gelir,<br />
bir gerçek ki şinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve<br />
iratlann safi tutarıdır" hükmü unutulmu ştur. Vergi Usul Kanununun<br />
3. maddesindeki "Vergilendir ıiıede vergiyi doğuran olay<br />
ve bu olaya ili şkin muarnelelerin gerçek mahiyeti esast ır" kuralı<br />
terkedilmiştir.<br />
Anayasa Mahkemesi kararmda "Hayat Standard ı Esası" gerçeğin<br />
bulunmasma yardımcı bir yöntem olarak kabul edilebilir.<br />
denilerek böyle bir esas kerhen benimsenmi ş görülmektedir.<br />
Karine ve "Ne yapalım kazansaydı" varsayımı gerçeğe tercih<br />
edilmektedir. Bu sakat anlayış sürerse, kişilerin kazanmadıkları<br />
kazanamadıklan mevhum gelirler üzerinden salma vergiler yerleşirse<br />
diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>bm ı bilemeyiz ama avukatlar<br />
"ONUR"larından vazgeçemeyeceklerine göre mesleklerinden yazgeçeceklerdir.<br />
Avukatlar için Hayat Standardı temel gösterge tutan, faaliyetin<br />
yapıldığı takvim yılı sonunda geçerli olan ve 16 ya şından büyük<br />
sanayi kesiminde çal ışan işçiler için uygulanan asgari ücretin<br />
yıllık bürüt tutarının (2,8) katıdır.<br />
Büyükşehir Belediyesi smırlan içinde faaliyette bulunan avukatlar<br />
için % 25 oranında arttırma yapılır.<br />
Şimdi bu yıl Ankara'da serbest çalışan bir meslekdaşımızın<br />
Hayat Standardı temel göstergesini hesaplayal ım.<br />
2.497.50Ö x 12x 2,8 = 83.916000.- TL.<br />
83.916.000 x 25/ 100 = 20.979.000.- TL.<br />
83.916.000 + 20.979.000 104.895.000.- TL.<br />
Bu rakama, ilave gösterge tutan dahil değildir.<br />
104.895.000.- TL'lık temel gösterge için kazansın, kazanmasm,<br />
isterse zarar etsin bir Avukat fon kesintisi, dahil yakla şık 40<br />
milyon lira vergi ödeyecektir.<br />
Meslekdaşlarımızın büro gideri, sigorta primi, Katma Değer<br />
Vergisi ve diğer zorunlu giderlerini gözönüne al ırsak anılan vergi,<br />
altından kalkılamayacak bir yük olacaktır.<br />
23
Hayat Standardı uygulaması kamu kurumunda çalışan mükelleflerin<br />
vergi yükü ile serbest avukatlar ın vergi yükü arasmda<br />
da fahiş fark doğurmaktadır.<br />
(1 Ocak 1992 - 1 Aral ık 1992) tarihleri arasında 35 sene hizmet<br />
gören bir kamu avukatının gelir vergisi 13.211.000 TL., 10<br />
sene hizmet gören bir avukat ınki ise 7.812.000.- TL'd ır. Oysa aynı<br />
dönem için 2 yıllik bir serbest avukat fonlar daih 19.581.321<br />
TL. ödemiştir.<br />
Hayat Standard ı uygulamasında bir <strong>ba</strong>şka sıkıntı da Anayasa<br />
Mahkemesinin 3689 Sayılı Yasanın 7. maddesi ile 193 Sayıh Gelir<br />
Vergisi Kanununa eklenen Geçici 35. maddenin 3. fikras ının<br />
iptali nedeniyle ya şanacaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.11.1992<br />
Sayılı kararı, 23.7.1992 tarihli Resmi Gazetede yay ımlanmış<br />
olup 23.1.1993 tarihinde yürürlü ğe girmi ştiı .<br />
Maliye Bakanlığı'nı yazı ile uyarmamıza rağmen yeni bir düzenleme<br />
yapılmamıştır. 1993 yılının ilk aylarında yapılan ve iptal<br />
edilen hükmü düzelten bir taslak isehükümet tarafından geri<br />
alınmıştır.<br />
Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi an ılan maddeyi, "Yükümlünün<br />
emekli, maluliyet, dul ya da yetim ayl ığı dışında hiç bir<br />
gelirinin temel gösterge tutanndan dü şülmesine olanak vermediği,<br />
ayrıca e şine, çocuklarına ya da <strong>ba</strong>kmakla yükümlü oldu ğu kişilere<br />
ili şkin çeşitli gelirlerin gerek temel gerekse ek gösterge tutarlanndan<br />
dü şülmesini engellediği, açıklama olanağına tümüyle<br />
değil, kısmen yer verdi ği" gerekçesiyle anayasan ın 2-49 ve 73.<br />
maddelerine ayk ırı bularak iptal etmi ştir.<br />
Bu yılın sonuna kadar yasal bir , düzenleme yapılmadığı takdirde<br />
pek çok meslekda şımız bırakalım Anayasa Mahkemesi kararında<br />
sayılan gelirleri, iptal edilen maddedeki belgeleyebilecekleri<br />
sınırlı gelirleri bile temel ve ek gösterge tutarlarından<br />
düşemeyeceklerdir. Bu konuda daha tutarl ı, adil ve sağlıklı bir<br />
düzenleme getirilemeyecekse son hükümet tarafından geri ahnan<br />
vergi paketi içindeki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun<br />
"Mükellefler, kendilerine, e şlerine ve çocuklarına ait ve üzerinden<br />
gelir vergisi ödenen veya ödenecek olan gelirleri (hamiline<br />
24
yazılı mevduat ve menkul k ıymetlerden elde edilen gelirleri hariç)<br />
ile kendilerine ve e şlerine ait emekli maluliyt, dul ve yetim<br />
aylığı bulunduğunu belgeledikleri takdirde bu gelirler, Hayat<br />
Standardı esasına göre kazancın tesbitinde izah nedeni gelir olarak<br />
kabul edilir" şeklindeki geçici 35. maddesinin 3. fıkrası, yasalaştırılmalıdır.<br />
Yargıç ve Savcılann ekonomik durumlarımn iyile şmesi çalışmaları<br />
uzayınca ve bir süre semere vermeyince yurt düzeyinde<br />
yargıçlar ve savcılar, kendilerini çaresizlik içinde görüp çözümü<br />
zorlamak için Hazinenin ve Devlete ait tüm <strong>kurulu</strong>şlann açtığı<br />
ve açacağı davalara <strong>ba</strong>kmama anlayışına, kimi sanıkların tutuklanması<br />
kararına yönelmi şlerdir.<br />
Biz o zaman 10 Mayıs 1993'de Danıştayın 125. Kuruluş Yıldönümü<br />
konu şmamızda bu tür eylemlerle ilgili olarak "Adalette<br />
kaos yaratacağını, sorunların yargı mensupları sokağa dökülerek,<br />
isyana itilerek çözümlenemiyece ğini" belirtmi ştik. Bu gün<br />
de ayni görü şümüzü koruyoruz. TBB ve Barolanm ız, bugüne kadar<br />
yrgının ayrılmaz unsuru olan, devletin temeli adaletin de•<br />
temeli olan savunma mesleğinin mensuplarının sokağa dökülmesini<br />
engellediler. Hukukçu vekarına yaraşır çözüm önerileri ve<br />
girişimler yap ılmas ını istediler ve yaptılar. Baskı grubu sorumluluğunun<br />
gereğini yaptılar.<br />
En son bu yılın sonuna kadar bugün belirtti ğimiz sorunların<br />
çözümü için bekleyece ğiz. Sayın Baş<strong>ba</strong>kanı, Maliye ve Adalet Bakanlarını<br />
görevlerini yapmaya, Avukatların sorunlarını çözmeye<br />
çağırıyoruz. Biz de girişimlerimizi, çözüm önerilerimizi duraksamadan<br />
sürdürece ğiz.<br />
Bugüne kadarki umursamaz, öteleyici tutumlar, sürecek olurs<br />
biz TBB ve <strong>Barolar</strong> olarak hukukçuluk sorumluluğumuzun gereğini<br />
yerine getirmenin iç rahatlığı ile önleme, set çekme i şlevimizi<br />
kaldıracağız; Siyasal iktidarı ülke düzeyinde hem devletin<br />
hem de özel şahısların yargı işlerinin aksamas ının sorunluluğu<br />
ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakacağız.<br />
25
Ankara, 30.12.1994<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 2048/59<br />
İLGİ : 15.12.1994 tarihli yaz ımız.<br />
Ilgide belirtilen yazımız ile, 17.12.1994 tarihinde Ankara'da<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği binasında, mesleğin ve Kamu Avukatlarının<br />
sorunları, Hayat Standardı ve Serbest Muhaşebeci, Serbest<br />
Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Mü şavir konulanyla<br />
ilgili olarak Baro Ba şkanları toplantısı düzenleneceği bildirilmişti.<br />
Ayni tarihte gerçekle ştirilen Toplantıya Anayasa Mahkemesi<br />
Başkanı ve Adalet Bakam, olumsuz hava ko şullarına karşın listesi<br />
ekte sunulan 50'ye yak ın Baro Başkanımız katılmış, çok sayıda<br />
TV. Kurulu şu ve Basın mensubu da izlemi ştir. Aym gün Baro<br />
Başkanlanmızla birlikte Baş<strong>ba</strong>kan ziyaret edilmiş ve sorunlarımız<br />
aktanimıştır.<br />
Baş<strong>ba</strong>kanlıktaki toplantıda Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısi Murat Karayalçm<br />
ve Adalet Bakam Mehmet Mo ğultay da hazır bulünmuşlardır.<br />
Sayın Baş<strong>ba</strong>kan sorunların çözümüne yardımcı olacaklarını,<br />
öncelikle Avukatlık Kanununun TBMM gündeminde ön s ı-<br />
ralara alınması sözünü vermi ştir. -<br />
Konu ile ilgili konuşma metni ekte bilgilerinize sunulmaktadır.<br />
26<br />
Saygılanmla<br />
Ek: 2<br />
(Metin ve katılan Baro Başkanları<br />
ve temsilcileri listesi)<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY
Ankara, 17.12.1994<br />
AVUKATLIĞIN, YARGININ VE ÜLKENIN SORUNLARI<br />
İLE ILGILI OLARAK BARO BAŞKANLARI İLE<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ' NİN<br />
ORTAK TOPLANTISINDA BIRLIK BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAV'IN YAPTIĞI KONUŞMA<br />
Sayın Baro Başkanları, Birliğimizin Geçmiş Dönem Başkanları,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin ve Ankara Barosu'nun de ğerli Yöneticileri<br />
ve Birlik Delegeleri, sayın konuklar hoşgeldiniz.<br />
Mesleğimizin sorunları, serbest avukatlığı da, kamu avükatl ı-<br />
ğım da yapmayı çok zorlaştırdı; Sorunların, taşmamaz yük hali-.<br />
ne gelmesi nedeniyle bu toplantıyı düzenledik. Elveri şsiz mevsime<br />
ve güç hava koşullarına karşın önem verip toplantaya katıldığınız<br />
için teşekkür ediyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.<br />
15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />
olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />
aşarak TBMM.nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />
anılan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurdu ğu ve angaje olduğu-<br />
"Demokratikle şme Paketinde" de bulunmaktad ır. Gündemin<br />
180. s ırasındaki tasanmn ilk s ıralara alınıp görüşülmesi,<br />
önceki gecikmelerin yarattığı sıkıntıları belki hafifletebilir. Ba ş-<br />
ta Adalet Bakan ı Sayın Moğultay olmak üzere TBMM.ndeki tüm<br />
hukukçu milletvekillerinin ve siyasi parti yetkililerinin bu konuda<br />
ilgi ve katkılannı bekliyoruz.<br />
Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasının boyutlanm<br />
aşmakta, <strong>ba</strong>şka yasalardaki değişikliklerle çözüm bulunmasm ı<br />
getektirmektedir.<br />
Uygulanmaya <strong>ba</strong>şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />
meslekda şlarımızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergi ödemeleri<br />
zorunda b ırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />
belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standard ı, artık çekilemez<br />
bir Maliye Salmas ına dönüşmüş, "Mali güç kriteri" unutulup<br />
kazansın kazanmasın her avukatın ödemesi zorunlu "BAŞ<br />
VERGİSİ" haline gelmiştir.<br />
27
Meslekdaşlanmızın tamamının üçte ikisinden fazlası, büyükşehir<br />
belediyesi olan illerde avukatl ık yapmaktadır. 1995 yılı<br />
Mart ayında kendilerine uygulanacak Hayat Standard ı temel<br />
göstergesi, 175.297.500.- TL.sıdır; bu rakama ek göstergeler tutarı<br />
dahil değildir. Bu miktar için bir meslekda şımızın, fon kesintisi<br />
dahil ödeyeceği en az vergi, 65.000.000.- TL.y ı bulacaktır.<br />
• Meslekdaşlanmız, ayrıca sigorta pirimi, katma de ğer vergisi,<br />
geçici vergi ödemekte, büro gideri ve diğer zorunlu giderleri de<br />
karşılamaktachrlar. Bunlara,. 1994 y ılında yaşadığımız türden,<br />
beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan % 10 Ekonomik<br />
Dengi Vergisi ve Net Aktif Vergisi gibi sürpriz ve adaletsiz vergiler<br />
de eklenmektedir. Vergiler dahil tüm giderlerini kar şılaya-.<br />
bilmesi, evine <strong>ba</strong>kıp vasat ya şayabilmesi için bir avukat ın her<br />
ay en az 40.000.000.- TL. kazanmas ı gerekmektedir. Üzülerek<br />
söylemek gerekir ki pekçok meslekda şımızın aylık geliri bu rakamın<br />
çok altındadır.<br />
Devlet, avukatların vergilendirilme işinde temel bir yanlışhk<br />
yapmaktadır. Avukat, Yarg ıç ve Savc ı gibi yargının ayrılmaz unsurudur;<br />
bu özelliği ve niteliği nedeniyle diğer serbest meslek<br />
mensuplarından çok farklıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatın<br />
yaptığı görev, yargıç ve savcının statüsünde kamu hizmetidir.<br />
Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mesleklerle<br />
bir tutmak, birinci sınıf tacirlerle e şdeğer görmek fevkalade<br />
sakıncalıdır.<br />
inılan sakıncaların giderilmesi için önerilerimizi de belirtmek<br />
isterim:<br />
Öncelikle, avukatl ık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />
da birinci s ınıf tücaarlardan ayrı tutulmalıdır; avukatlar,<br />
kazanmadıklan hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamalıdır.<br />
Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />
Hayat Standardı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />
avukatlar için uygulanmamalı, yasal değişiklik sür'atle yap ılmalıdır.<br />
Hayat Standard ı uygulamas ı sürdürülecekse avukatl ığın ilk<br />
beş yılı içinde uygulanmamal ıdır.<br />
28
Beş yıldan fazla meslek k ıdemi olan avukatlar için (2,8) olan<br />
gösterge azaltılmalı, örneğin (1,5) olmah, Büyük şehir sınırları<br />
için %25 farkh vergi uygulamas ı kaldırılmalıdır.<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ılı<br />
Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />
3568 Sayılı Kanuna göre yetki alm ı serbest muhasebeci,<br />
serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler<br />
tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu<br />
mecburiyeti beyanname çe şitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />
konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanlığı yetkili<br />
kıhnmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yazımızla<br />
Maliye Bakanlığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatların kapsam<br />
dışında bırakılmas ı istenilmi şti. Haz ırlanmakta olduğu söylenen<br />
tebliğde bu uyarımızınĞ gözönünde bulundurulmad ığı söylentisi<br />
yaygındır. Böyle bir uygulamayı mesleğimize yönelik bir<br />
saldırı kabul edeceğimizi şimdiden vurgulamakta yarar görüyoruz.<br />
Kamu görevlisi statüsünde hizmet veren kamu avukatlar ı,<br />
çağdaş demokratik hukuk devletinde rastlanamayacak statüde<br />
ve gelir düzeyinde çal ıştırılmaktadır. Kamu avukatl ığı sınıfi, diğer<br />
hizmet sınıflarına göre özlük haklar,ı mali ve sosyal haklar<br />
yönünden çok gerilerde b ırakılmıştır.<br />
Birinci derecenin 4. kademesinde bulunan 30 yıla yakın hizmeti<br />
olan bir kamu avukat ının eline, ek gösterge, yan ödeme<br />
göstergesi ve özel hizmet tazminatı dahil toplam 10.800.000.-<br />
TL. geçmektedir.<br />
Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savc ı ve yargıçlar<br />
24.000.000.- TL. alırken kamu avukatı bunun yarısından az para<br />
'almaktadır. Hatta ayn ı kurumda çalışan kimi i şçiler, kamu avukatından<br />
6 milyon lira fazla ücret almaktadır.<br />
Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukatlar ının mali durumu,<br />
sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağlık Hizmetleri<br />
Sınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ımfi" karşısm'da geriletilmi ştir.<br />
Halen 1. derecedeki Avukatlık Hizmeti Ek Göstergesi 2500'-<br />
dür; aynı durumdaki diğer meslek s ınıflanmn ek göstergesi<br />
29
3200'dür. Bu fark, emekli maa şına da yans ıdığı için kamu avukatınin<br />
kaybı fazla olmaktadır.<br />
Özel Hizmet tazminatı <strong>ba</strong>kımından da Avukatlık Hizmetleri<br />
Sınıfı hiç de iç açıcı durumda değildir. Genel İdare Hizmetleri Sınıfinda<br />
birinci derecede kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />
göre en yüksek devlet memuru ayh ğının (Ek gösterge dahil) bürüt<br />
tutarımn % 100'ıme kadar Ozel Hizmet Tazminatı ödenmekte,<br />
bu oran, sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />
Teknik Hizmetler Sınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />
Sımfı'na da %55 uygulan ınaktadır.<br />
Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />
Halen Avukatl ık Hizmetleri Sınıfına 800 işgüçlüğü puanı,<br />
750 temininde güçlük puanı, toplam 1550 puan verilmektedir.<br />
Oysa Bakanlık, Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan<br />
müfetti şlere 1800 temininde güçlük puam ve bunun yarısı kadar<br />
iş güçlüğü puam, toplan 2700 puan göstergesi, teknik elemanlarda<br />
2050 puan göstergesi verilmektedir.<br />
Diğer meslek sınıflarma göre gelir durumundaki azli ğın nedeni<br />
olarak kamu avukatlarımn vekalet ücreti ald ıkları sayı, tamamen<br />
geçersizdir; bir aldatmacad ır. Vekalet ücreti, kamuda çalışan<br />
tüm avukatlar için e şit olmadığı gibi, her zaman tam olarak<br />
ele geçen meblağ da değildir. Kimi kurumlarda yılhk 17 milyon<br />
lira olan bürüt vekalet ücretinin, kamu avukatınrn mali durumuna<br />
katkısı yok denecek kadar azdır.<br />
Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />
Kamu Iktisadi Teşebbüslerinde çahşan Avukatlar, bu<br />
<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />
bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />
kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözle şmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />
Bu meslekda şlarımız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı üc.<br />
ret ve özlük haklanyla hizmet vermektedirler.<br />
Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanmda idari vesayet altmda<br />
olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlann ın <strong>ba</strong>skı altmda<br />
meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamu avukatm ın atanmasından,<br />
nakline, çal ışma şartlarından siciline, hakkrnda disip-<br />
30
un kovuşturması yapılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />
mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />
Kamu avukatlarmın sorunları, samidığı kadar karmaşık değildir;<br />
kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayrı bir "Kamu<br />
Avukathğı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel kişiliği olan "Kamu<br />
Avukatları Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />
turulmalıdır.<br />
Kamu avukatları için hakim ve savcılara verilen ek göstergeler,<br />
yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan gözönünde<br />
bulundurularak"Sav—Savunma—Karar" bütünlü ğü de dikkate<br />
alınarak makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yap ılmalıdır;<br />
aksi takdirde devlet ad ına talepte bulunan, savcılarla, ulus adına<br />
karar veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar<br />
arasındaki uçurum denecek kadar çok ayr ımın çağdaş demokratik<br />
hukuk devleti ölçülerine uyduğu söylenemez.<br />
Kamu avukatlar ına savcılar ve yargıçlara benzer haklar tamnamayacaksa<br />
657 Sayılı Devlet Personel Kanununda yeni, düzenleme<br />
yapılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum düzeltilmeli,<br />
Avukatlık Hizmetleri. Sımfı'nın ek göstergeleri, yan<br />
ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan di ğer sımflardan<br />
geride bırakılmayacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />
Devlet, sayılan 2000 civarında olan kendisinin vekillerine<br />
üvey evlat muamelesi yapmamah, kendisine fazla mali yük getirmeyecek<br />
olan Kamu Avukatlarımn sorunlarını vakit geçirmeden<br />
çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip olmayan Kamu<br />
Avukatlığma elemanı zor bulan devlet, elindeki yetişmiş deneyimli<br />
avukatları da kaybedecektir.<br />
Son günlerde Terörle Mücadele Yasas ı'nda yapılması düşünülen<br />
değişiklikler yoğun biçimde tartışılıyor. Üzülerek söylemek<br />
gerekir ki tartışan ve eleştirenler, tasarının içeriğinin mevcut<br />
yasa ile benzerlik ya da farkl ılığımn ayırdıda değillerdir. Kimileri,<br />
tasanmn ülke bütünlü ğünü sarsıcı nitelikte olduğunu, bölücülere<br />
uygun ortak haz ırlayacağmı, vicdan ve i<strong>ba</strong>det özgürlü ğünü,<br />
fikir ve ifade özgürlü ğünü kaldıracağını, inancımn gereğini<br />
yerine getirmekten <strong>ba</strong>şka hiç bir kaygısı olmayan isanlan terör<br />
31
suçlusu konumuna dü şüreceğini, TCK. 163. maddesinin hortlat ı-<br />
lacağını söylemekte ve toplumu ve insar ılanmızı telaşa sürükleyerek,<br />
tahrik etmekte bir <strong>ba</strong>rdak suda firtma kopartmak istemektedirler.<br />
Ne yazıktır ki bu kampanyan ın öncülüğünü de aralarında<br />
hükümet orta ğı da bulunan tüm sağ partilere mensup<br />
Belediye Başkanları, masrafı müteahhitlerce kar şılanan paralı<br />
ilanlarla üstlenmi şlerdir.<br />
Bunu yapanlar, dernek, vak ıf, siyasi parti, i şçi ve meslek <strong>kurulu</strong>şları<br />
ve bunlann yan. <strong>kurulu</strong> şları, bunlara ait bina, lokal,<br />
büro ve eklentilerine, kapat ılmaları halinde malların müsaderesine<br />
ilişkin yeni hükümler getirilmi ş gibi aslında mevcut yasada<br />
varolan maddeyi çarp ıtarak toplumu yanıltmaya çalışmaktadırlar.<br />
Açık ve yakın tehlike kriteri de eklenerek Adalet Bakanl ı-<br />
ğı'nca hazırlanan ilk tasa metninde bulunan "Devletin sosyal,<br />
ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din<br />
kurallarına dayandırmak amacıyla şiddet ve tehdide <strong>ba</strong> şvuru!-<br />
mas ının cezalandırılmas ı" maddesine benzer bir düzenleme yapılması<br />
kaçınılmazdır.<br />
Mevcut yasanın, düşünce özgürlüğünü, korkutucu derecede<br />
daraltan 8. maddesi, <strong>ba</strong> şta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ölmak<br />
üzere Ülkemizin de imzaladığı uluslararas ı sözle şmelere<br />
aykırıdır. Bu madde, hem yasan ın diğer maddeleri ile çeli şmekte<br />
hem de hukukun üstünlü ğüne ve düşünce özgürlüğüne uymamaktadır.<br />
Türkiye, bu maddenin uygulanmas ının sancılarını, sıkıntılannı<br />
yaşıyor; bilim adamlanm, yazarlarım, gazetecilerini,<br />
kimi aydınlarını sendikacılarını düşüncelerini açıkladıkları için<br />
yargılayan ve acımas ızca cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor.<br />
Bu madde nedeniyle yayınevlerine kolayca altından kalkılması<br />
olanaksız yüklü para cezaları verilebiiyor, bilim adamlarının<br />
kitaplan toplat ılabiliyor.<br />
Tasarının 8. maddesi, düşünce özgürlüğüne "bir nefes ald ırma"<br />
maddesidir. Buna göre her türlü yaz ılı ve sözlü propaganda<br />
değil, "inceleme, tartışma ve ele ştirme sınırlarım aşarak açık ve<br />
yakın tehlike yaratacak biçimde veya terör örgütlerini desteklemek<br />
için propaganda yapanlar" .cezaland ırılmaktadır. Anlaşılıyor<br />
32
ki 8. maddedeki bu düzenlemeye karşı çıkanlar, düşünce özgürlüğüne<br />
nefes aldırmak istemiyorlar; düşünceyi yok etme özgürlüğünü<br />
sürdürmek istiyorlar. -<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, düşünce özgürlüğünün ve düşünceyi<br />
açıklama özgürlüğünün uluslararası sözleşmelerde tammlanan<br />
biçim ve içeriği ile engelsiz kullamimas ından yanadır. Demokrasi<br />
düşmanlannın özgürlükleri bile, demokratik kurallar ve hukukun<br />
üstünlüğü ilkelerine aykırı anayasa ve yasa hükümlerinin<br />
süratle temizlenip düşünce özgürlüğünün çağdaş boyutlata getirilmesi<br />
gerekir. -<br />
Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, her türlü terörü önleme ve<br />
düşünce açıklama özgürlüğünü engelsiz sağlama <strong>ba</strong>kımından yeterli<br />
değildir. "12 Eylül Hukuku Kahnt ıları"m; kısıtlamalan<br />
Sür'atle yürürlükten kaldırmak, tam demokratik bir siyasal ortam<br />
yaratmak iddiasıyla kurulan ve protokolünde "Terörle Mücadele<br />
Yasası, Temel Hak ve Ozg ırlüklerin özüne dokunulamaz<br />
ilkesi ışığında yeniden ele al ınacaktır" vaadi bulunan bir hükümet<br />
ve onu oluşturan siyasi partiler, bu tasar ıya bile sahip çıkmazsa<br />
içtenlilderini kimseye anlatamazlar.<br />
Mesleğimizin sorunlarını konuşurken, meslekdaşlarımızın<br />
mesleklerini yaparken çektikleri sıkıntılara, savunma hakk ı engellemelerine,<br />
can güvenliğine yönelik saldırılara da değinmek<br />
istiyorum.<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır, Van ve Batman <strong>ba</strong>şta olmak üzere meslekta şlarımız<br />
Doğu ve Güneydoğu'da çok güç ko şullarda görev yapmaktadırlar.<br />
Çoğu zaman asılsız ih<strong>ba</strong>rlarla evlerinden, bürolan ııdan,<br />
mahkeme koridorlarından toplanarak gözaltına aimmaktadır.<br />
Kimi güvenlik güçleri yetkilileri, savunmanın temsildilerini savundukları<br />
kişilerle özde ş görme, suçu şahsii.kten çıkartıp vekille<br />
bütünleştirme ahşkanhğından kurtulamamaktad ırlar.<br />
Son günlerde çeşitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlanmıza saldınlar,<br />
savunma görevini engellemeler yo ğunlaşmış, kimi meslekdaşlarımız<br />
yaralanmış, kimileri öldürülmüştür.<br />
Konya Barosu mensubu Avukat Hüseyin Fahri Atalay ve BaI ı<br />
kesir Barosu mensubu Avukat Selçuk Erakku ş, görevlerini yaparken<br />
hayati tehlike doğuracak şekilde yaralanmışlardır.<br />
33
Ankara Barosu Avukatlanndan Yusuf Ekinci'nin niçin ve<br />
kimlerce öldürüldüğü aydınlatılamamışken İstanbul Barosu<br />
mensubu meslekda şımız Avukat Medet Serhat, kurulan bir tuzak<br />
sonucu öldürülmüştür.<br />
Meslekdaşlanmızın katilleri bulunamam ışken, 12 gündür kayıp<br />
olan meslekda şımız Avukat Faik Candan da 14.12.1994 günü<br />
ölü olarak bulundu. Avukatlara yönelen sald ırıların ve öldürme<br />
olaylarının arkası gelmiyor. Savunma mesle ğinin mensuplarının<br />
katilleri bulunam ıyor. Faili meçhul cinayetler zincirine avukatlardan<br />
da yeni halkalar ekleniyor.<br />
Meslekdaşlanm ız Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu'nun, Bahriye<br />
Üçok, Çetin Emeç ve Turan Dursun'un da katilleri hala bulunamadı.<br />
Faili meçhul cinayetler arttıkça caniler, cesaretleniyor,<br />
yeni cinayetler planlayıp işliyorlar.<br />
Kim ya da kimler, hangi güç, öldüren ama iz b ırakmayan<br />
hangi profesyonel örgüt, meslekda şlarımızı öldürüyor? Neden öldürüyör?<br />
Sorular cevaplandırılamıyor, caııiler bulunamıyor. Devletin<br />
gücü, canilere yetmiyor mu? Artık savunma mesle ği mensuplarına<br />
yönelik saldırılar önlensin; hangi nedenle işlenmiş<br />
olursa olsun avukatlara kar şı işlenen cinayetler aydrnlat ılsın istiyoruz.<br />
Tüm ilgili ve yetkilileri, görevlerini yapmaya, canileri bulup<br />
adalet önünde hesap sorulmas ını sağlamaya çağırıyoruz; aksi<br />
takdirde <strong>Barolar</strong>ımız ve meslekdaşlarımız görevlerini yapmayanlara<br />
hesap soracaktır.<br />
Beni sabırla dinlediniz te şekkür eder saygılar sunanm.<br />
17.12.1994 tarihinde Ankara'da yap ılan "Baro Başkanları<br />
Toplantısı'nda büyük çoğunluğu Baro Ba şkanları ile temsil edilen<br />
<strong>Barolar</strong>ımızın katılımına ilişik liste a şağıda gösterilmiştir.<br />
34
ADANA<br />
Av. İbrahim YEN İCE<br />
AĞRI<br />
Temsilci Nihat SUNAY<br />
AMASYA<br />
Av. Adnan Hasip YALÇIN<br />
ANKARA<br />
Av. Tuncay ALEMDAROĞLU<br />
ANTALYA<br />
Av. Osman GÜVEN<br />
AYDIN<br />
Av. Hürrem ŞAH İNC İ<br />
BALIKES İR<br />
Av. 1. Önder KIRLI<br />
B İLECİK<br />
Temsilci Av. Cnül SALGIN<br />
BARTIN<br />
Av. Esin EREN<br />
BATMAN<br />
Av. Mehmet Sabih ATAÇ<br />
BURDUR<br />
Av. S ım ÇOKSAK<br />
BURSA<br />
Av. Yahya ŞIMŞEK<br />
ÇANAKKALE.<br />
Av. Cengiz TUGRAL<br />
ÇANKIRI<br />
Av. Aynur BULUTÇU<br />
DENİZLİ<br />
Av. Tuncer YILMAZ<br />
D İYARBAKIR<br />
Av. Hüseyin TAYFUN<br />
• ELAZIĞ .<br />
Av. Mehmet ALTINTAŞ<br />
ERZURUM<br />
• Av. Nizamettin SELÇUK<br />
ERZİNCAN<br />
Tem. Av. Gülay GÖRMoĞLIL<br />
ESKİŞEH İR<br />
Av. Aydın GÜNGÖR<br />
GAZ İANTEP<br />
Av. Haşim MISIR<br />
GİRESUN<br />
Av. Erhan Şansal DIKMEN<br />
HATAY<br />
Av. Nabi INAL<br />
ISPARTA•<br />
Av. Çetin AKÖZ<br />
İSTANBUL<br />
Av. Turgut KAZAN<br />
IZMİR<br />
Av. Kasım SÖNMEZ<br />
KASTAMONU<br />
Av. Sait YILANLIOĞLU<br />
KOCAELİ<br />
Av. İzzet DAL<br />
KÜTAHYA<br />
Av. Emin KARAA<br />
K. MARAŞ<br />
Av. M. Mesut KARSLIOGLU<br />
MALATYA<br />
Av. H. Cemal AKIN<br />
MAN İSA<br />
• Av. Hüseyin ERKENC İ<br />
MARD İN<br />
Av. Cemal ARTIK<br />
MERS İN<br />
• Av. Uğur YÜREKLI<br />
MUĞLA<br />
Av. A. Birdal ERTUĞRUL<br />
NEVŞEH İR<br />
Av. Mehmet POLAT<br />
ORDU<br />
Av. Kaşif ENGINYURT<br />
RİZE<br />
Av. Alaaddin YILMAZ<br />
SAKARYA<br />
• Av. Erdoğan SARUHANOĞLU<br />
SAMSUN<br />
Av. Alpay SUNGURTEKİN<br />
SIVAS<br />
Av. Orhan SAGLAMER<br />
TEKİRDAĞ<br />
Av. Mehmet Nuri SAYGUN<br />
TOKAT<br />
Tem. Av. Ömer DEDEOĞLU<br />
TRABZON<br />
Av. Coşkun GÜNER<br />
VAN<br />
Tem. Av. Yılmaz CAMUŞCU<br />
ZONGULDAK<br />
Av. Kaya TAŞÇAKMAK<br />
35
Sayın Tansu ÇİLLER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan<br />
ANKARA<br />
17.12.1994<br />
1988<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />
<strong>Barolar</strong>ın Başkan'larının katılımı ile yapılan toplantıda, Sayın<br />
Baş<strong>ba</strong>kan'ı ziyaret ederek mesleğimizle ve meslekdaşlarımızla<br />
ilgili önemli <strong>ba</strong>zı sorunları sunmak ve çözümlenmesinde destek<br />
ve yardımlanm istemek görüşü oybirliğiyle kararlaştırılmıştır.<br />
Bu karar doğrultusunda sorunlar ımızı ilişikte saygılarımızla<br />
sunuyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Ba şkanları ve 'Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Adına<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Eki:<br />
Avukatlık mesleğinin, Serbest çalışan<br />
kamuda görev yapan avukatların sorunları<br />
<strong>raporu</strong>.<br />
Ankara, 4.1.1995<br />
AVUKATLIK MESLEĞİNİN, SERBEST ÇALI ŞAN VE<br />
KAMU GÖREVİ YAPAN AVUKATLARIN SORUNLARI<br />
1- AVUKATLIK KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ<br />
15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />
olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />
aşarak TBMM.nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />
anılan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurduğu ve angaje ölduğu<br />
"Demokratikle şme Paketinde"de bulunmaktad ır. Günde-<br />
36
min 180. sırasındaki tasarının ilk s ıralara alınıp görüşülmesi,<br />
öneki gecikmelerin yaratt ığı sıkıntıları belki hafifletebiir. Avukatlık<br />
Kanünıı değişikliği konusunda kamuoyuna angaje olan hükümeti<br />
oluşturan Siyasi Partiler olmak üzere tüm Siyasi Partilerin<br />
yetkililerinin bu konuda ilgi, katk ı ve desteklerini bekliyoruz.<br />
İİ - KAMU AVUKATLARININ SORUNLARI<br />
Kamu görevlisi statüsünde hizmet veren kamu avukatları ,<br />
çağdaş demokratik hukuk devletinde rastlanamayacak statüde<br />
ve gleir düzeyinde çal ıştırılmaktadır. Kamu avukatlığı sınıfı, diğer<br />
hizmet sınıflanna göre özlük hakları, mali ve sosyal haklar<br />
yönünden çok gerilerde b ırakılmıştır.<br />
Birinci derecenin 4. kademesinde bulunan 30 yıla yakın hizmeti<br />
olan bir kamu avukatının eline, ek gösterge, yan ödeme<br />
göstergesi ve özel hizmet tazminat ı dahil toplam 10.800.000.-<br />
TL. geçmekteclir.<br />
Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savcı ve yargıçlar<br />
24.000.000.- TL. al ırken kamu avukatı bunun yarısından az para<br />
almaktadır. Hatta aynı kurumda çalışan kimi i şçiler kamu avukatından<br />
6 milyon lira fazla ücret almaktad ır.<br />
Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukatlann ın mali da<br />
rumu, sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağık Hizmetleri Sı<br />
nıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında geriletilmiştir.<br />
Halen 1. derecedeki Avukatlık Hizmeti Ek Göstergesi<br />
2500'dür; aynı durumdaki di ğer meslek sınıflannın ek göstergesi<br />
3200'dür. Bu fark, emekli maa şına da yans ıdığı için kamu avukatının<br />
kaybı fazla olmaktadır. -<br />
Özel Hizmet Tazminatı <strong>ba</strong>kımmdan da Avukatl ık Hizmetleri<br />
Sınıfı hiç de iç açıcı durumda değildir. Genel İdare Hizmetleri Sınıfında<br />
birinci derecede kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />
göre en yüksek devlet memuru ayl ığının (Ek gösterge dahil) bürüt<br />
tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminatı ödenmekte,<br />
bu oran, sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />
Teknik Hizmetler S ınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />
Sınıfı'na da % 55 uygulanmaktadır.<br />
37
Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />
Halen Avukatl ık Hizmetleri Sınıfına 800 işgüçlüğü puam,<br />
750 temininde güçlük puanı toplam 1550 puan verilmektedir.<br />
Oysa Bakanl ık, Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan<br />
müfettişlere 1800 temininde güçlük puan ı ve bunun yarısı kadar<br />
iş güçlüğü puam, toplam 2700 puan göstergesi, teknik elemanlarda<br />
2050 puan göstergesi verilmektedir.<br />
Diğer meslek s ınıflanna göre (gelir durumundaki azl ığın nedeni<br />
olarak kamu avukatlanmn vekalet ücreti ald ıkları sayı tamamen)<br />
geçersizdir; bir aldatmacad ır. Vekalet ücreti, kamuda<br />
çalışan tüm avukatlar için e şit olmadığı gibi, her zaman tam olarak<br />
ele geçen meblağ da değildir. Kimi kurumlarda yıllık 17 mil-.<br />
yon lira olan bürüt vekalet ücretinin, kamu avukatının mali durumuna<br />
katkısı yok denecek kadar azd ır.<br />
Kamu İktisadi Teşebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />
Kamu iktisadi Te şebbüslerinde çalışan Avukatlar, bu<br />
<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />
bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />
kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözle şmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />
Bu meslekda şlanmız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğli olarak farkl ı ücret<br />
ve özlük haklarıyla hizmet vermektedirler.<br />
Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanında idari vesayet altında<br />
olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlannın <strong>ba</strong>skı altında<br />
meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamuavukatının atanmas<br />
ından, nakline, çal ışma şartlarından siciline, hakkında disiplin<br />
kovu şturmas ı yap ılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />
mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />
Kamu avukatlarının sorunları, sanıldığı kadar karma şık değildir;<br />
kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayrı bir "Kamu<br />
Avukatlığı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel ki şiliği olan "Kamu<br />
Avukatları. Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />
turulmal ıdır.<br />
Kamu avukatlan için hakim ve savc ılara verilen ek göstergeler,<br />
yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan gözönünde<br />
bulundurularak "Say—Savunma—Karar" bütünlüğü de dikkate<br />
38
alınarak makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yap ımandır;<br />
aksi takdirde devlet adına talepte bulunan, savc ılarla ulus qdına<br />
karar veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar<br />
aras ındaki uçurum denecek kadar çok ay ırımın çağdaş demokratik<br />
hukuk devleti ölçülerine uydu ğu söylenemez.<br />
Kamu avukatlanna savcılar ve yargıçlara benzer haklar tanınmayacaksa<br />
657 Sayılı Devlet Personel Kanununda düzenleme<br />
yapılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum .düzeltilmeli,<br />
Avukatlık Hizmetleri Sınıfi'nın ek göstergeleri yan ödeme göstergelri<br />
ve özel hizmet tazminatlan diğer sınıflardan geride b ırakılmayacak<br />
şekilde ayarlanmalıdır.<br />
Devlet, sayıları 2000 civarında olan kendisinin vekillerine<br />
üvey evlat muamelesi yapmamal ı, kendisine fazla mali yük getirmeyecek<br />
olan Kamu Avukatlann ın sorunlarını vakit geçirmeden<br />
çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip olmayan Kamu<br />
Avukatlığına eleman ı zor bulan devlet, elindeki, yeti şmiş deneyimli<br />
avukatları da kaybedecektir.<br />
111 - SERBEST ÇALIŞAN AVUKATLARIN SORUNLARI<br />
1- HAYAT STANDARDI<br />
Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasının boyutlarını<br />
aşmakta, <strong>ba</strong> şka yasalardaki de ğişikliklerle çözüm bulunmas ını<br />
gerektirmektedir.<br />
Uygulanmaya <strong>ba</strong> şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />
meslekdaşlanmızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergö ödemeleri<br />
zorunda bırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />
belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standardı, artık çekilmez<br />
bir Maliye Salmas ına dönüşmüş "Mali güç kriteri" unutulup kazansız<br />
her avukatın ödeesi zorunlu "BAŞ VERGİSİ" haline gelmiştir.<br />
Meslekdaşlanmızın tamamının üçte ikisinden fazlas ı, Büyükşehir<br />
Belediyesi olan illerde avukatl ık yapmaktadır. 2.1.1995 tarihli<br />
Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe konulan 179 No.lu<br />
Gelir Vergisi Genel Tebli ği'nde bu yıl artırılmış bulunan asgari'<br />
ücrete (4.173.750.- TL.) göre 175.297.500.- TL. olmas ı gereken<br />
39
Hayat Standardı Temel Göstergesi (ek gsötergeler hariç), yeniden<br />
değerlendirme oranında % 107,6 artış yapılarak Büyükşehir<br />
Belediyesi Sınırları içinde görev yapan avukatlara uygulanmak<br />
üzere (diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>bı gibi) 1995 yılı Mart ayı için<br />
217.700.000.- TL'ya yükseltilmi ştir. Bu miktar için bir meslekdaşımızın<br />
ödeyeceği en az vergi, 70.000.000.- TL'yı bulacaktır.<br />
Meslekdaşlarmıız, ayrıca sigorta primi, katma de ğer vergisi<br />
geçici vergi ödemekte, büro gideri ve di ğer zorunlu giderleri de<br />
karşılamaktadırlar. Bunlara, 1994 y ılında yaşadığımız türden,<br />
beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan % 10 Ekonomik<br />
Denge Vergisi ve Net Aktif Vergisi gibi sürpriz ve adaletsiz vergiler<br />
de eklenmektedir. Vergiler dahil tüm giderlerini kar şılayabilmesi,<br />
evine <strong>ba</strong>kıp vasat yaşabilmesi için bir avukatın her ay<br />
en az 40.000.000.- TL. kazanması gerekmektedir. Üzülerek söylemek<br />
gerekir ki pekçok meslekda şımızın aylık geliri bu rakamın<br />
çok altındadır.<br />
Devlet, avukatların vergilendirilme işinde temel bir yanl ışlık<br />
yapmaktadır. Avukat, Yargıç ve Savcı gibi yargının ayrılmaz unsurudur;<br />
bu özelli ği ve niteliği nedeniyle di ğer serbest meslek<br />
mensuplarından çok farkl ıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatın<br />
yaptığı göre, yargıç ve savcının statüsünde kamu hizmetidir.<br />
Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mesleklerle<br />
bir tutmak, birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer görmek fevkalade<br />
sakıncalıdır. -<br />
Anılan sakıncalann giderilmesi için önerilerimizi de belirtmek<br />
isterim:<br />
Öncelikle, avukatlık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />
da birinci sınıf tüccarlardan ayrı tutulmalıdır; avukatlar,<br />
kazanmadıkları hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamalıdır.<br />
Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />
Hayat Standardı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />
avukatlar için uygulanmamalı, yasal değişiklik sür'atle yapılmalıdır.<br />
Hayat Standardı uygulamas ı sürdürülecekse avukath ğın ilk<br />
beş yılı içinde uygulanmamalıdır.<br />
40
Beş yıldan fazla meslek kıdemi olan avukatlar için (2,8) olan<br />
gösterge azaltılmalı, örneğin (1,5) olmalı, Büyükşehir sımriarı<br />
içinde % 25 farklı vergi uygulaması kaldırılmalıdır.<br />
2- MALİ MÜŞAVİRLERİN, AVUKATLARIN<br />
BEYANNAMELERİNİ DE İMZALAMASI SORUNU<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ıh<br />
Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gereğince "Vergi beyannamelerinin<br />
3568 Say ılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />
serbet muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler<br />
tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu<br />
mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />
konuları iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanlığı yetkili<br />
kıhnmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yazımızla Maliye<br />
Bakanlığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatlar ın kapsam<br />
dışında bırakılması istenilmişti. Hazırlanmakta olduğu söylenen<br />
tebliğde bu uyanmızın gözönünde bulundurulmadığı söylentisi<br />
yaygındır. Böyle bir uygulamayı mesleğimize yönelik bir saldırı<br />
kabul edeceğimizi şimdiden vurgulamakta yarar görüyoruz.<br />
Sayın Baş<strong>ba</strong>kan'a sunulan rapor, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlık<br />
Divanınca yapılan ziyaretlerde a şağıdaki yazılara eklenerek<br />
Anavatan Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz ve Refah<br />
Partisi Grup Ba şkanvekili Sayın Abdüllatif Şener'e ve SHP.<br />
Grup Başkam'na elden sunulmu ştur.<br />
5 Nisan 1995 tarihinde yap ılan "Avukatlar Günü" Toplant ı-<br />
sı'nda da sorunlar etrafl ıca ele alınmış olup bu konudaki bilgiler,<br />
ilgili bölümde verilmi ştir.<br />
Sayın Mesut YILMAZ<br />
Anavatan Partisi<br />
Genel Başkanı<br />
AMARA<br />
4.1.1995<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />
<strong>Barolar</strong>ın Başkan'lanmn katılımı ile yapılan toplantıda,<br />
TBMM.de grubu bulunan siyasi parti sayın genel <strong>ba</strong>şkanlarım<br />
ziyaret ederek mesleğimizle ve meslekda şlarımızla ilgili önemli<br />
41
azı sorunları sunmak ve çözümlenmesinde destek ve yard ımlarım<br />
istemek görüşü oybirliği ile kararlaştırılmıştır.<br />
Bu karar doğrultusunda sorunlanm ız ilişikte saygılarımizla<br />
sunuyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Adına<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKI:<br />
Avukatlık mesleğinin, Serbest çal ışan kamuda<br />
görev yapan avukatlarm sorunları <strong>raporu</strong>.'<br />
Sayın Abdüllatif ŞENER<br />
Refah Partisi Grup Başkanvekili<br />
ANKARA'<br />
4.1.1995<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />
<strong>Barolar</strong>rn Başkanlan'mn katılımı ile yapılan toplantıda,<br />
TBMM.de grubu bulunan siyasi parti sayın yetkililerini ziyaret<br />
ederek mesleğimizle ve meslekdaşlarımızla ilgili önemli <strong>ba</strong>z ı sorunları<br />
sunmak ve çözümlenmesinde destek ve yardmlarını istemek<br />
görü şü oybirliği ile kararlaştırılmıştır.<br />
Bu karar doğrultusunda sorunlarımızı ilişikte saygılarımızla<br />
sunuyoruz.<br />
42<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Adına<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKI:<br />
Avukatlık mesleğinin, Serbest çal ışan<br />
kamuda görev yapan avukatların<br />
sorunları <strong>raporu</strong>.
(II!)<br />
YARGITAYDA YAPILAN<br />
"YARGI YILI AÇILIŞ TÖRELERFNDEKİ<br />
KONUŞMALAR<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 19.7.1993<br />
GENELGE NO: 886/34<br />
Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın 30.3.1990 tarih ve 1765 Sayılı<br />
yazısı ekinde Birliğimize gönderilen 28.5.1990 tarihli "Yargıtay<br />
Başkanlar Kurulu Kararı" ile 6 Eylül 1990 tarihinde adli yıl açılış<br />
töreninde Birlik Başkanı'nın yapacağı konuşmanın metninin<br />
gönderilmesi isteği, Birliğimizce reddedilmi ş ve 1990-1991-1992<br />
yıllarında ayrı "Adi Yılın Açılışı" Toplantıları düzenlenmiştir.<br />
15.7.1990 tarihinde yap ılan Baro Başkanları Toplantıs ında,<br />
"Ayrı bir adli yı1 toplantısı düzenlenmesi uygulamasının, Yargıtay<br />
Başkanlığı'nın "Say—Savunma—Yargı" bütünlüğünü bozan<br />
anlayışı değişmedikçe gelecek yıllarda da sürdürülmesi benimsenmi<br />
ş, 11 Mayıs 1991. tarihinde Mersin'de yap ılan 21. Genel<br />
Kurül'da "Yeni Yargı yılında Yargıtay'ın tutumu aynen devam<br />
ettiği takdirde Ankara'da ayrı bir toplantı yapılması kabul edilmi<br />
ştir. Eğer Yargıtay'dan olumlu bir yakla şım gelirse Birlik Yönetim<br />
Kurulu'nun bunu de ğerlendirip toplantıya katılması"da<br />
kararlaştırılmıştır.<br />
30.6.1990 tarihli Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği açıklamasında, Yargıtay<br />
Birinci Ba şkanı'nın tutumu, "Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın<br />
konuşmasını, hiç ilgilendirmeyen Yargıtay Kanununun<br />
59/2. maddesine sığınılması, aczin ve sansür isteğinin kurnaz bir<br />
kamuflaj ıdır" şeklinde değerlendirilmiş, Bar olann <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />
saygı göstermeyenlerce Yargıtay'm örselenmesine müsaade edilmeyeceği"<br />
vurgulanmıştı.<br />
14.7.1990 tarihli Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın açıklanmasında,<br />
"Sorunumuz, uğraşımız anayasal <strong>kurulu</strong> ş olan Yargı-<br />
43
tay ile değildir. Yargı erkinin ve onun en temel direği Yargıtay,<br />
Türk insanımn güvencesidir, hepimizindir, yanlışlık, Yargıtay'ı<br />
yönetenlerdedir" te şhisi yapılmış ve 25.7.1990 tarihli açıklamada<br />
da, "Elbette tarihi, köklü Yargıtay, bilinçli ve gerçek hukukçu<br />
üyelerinin bilinci ve direnci ile BU KRIZI ATLATACAKTIR,<br />
"Say-Savunma-Yargı" bütünlüğü ve güzelliği tekrar yaşanacaktır"<br />
denilmi şti.<br />
14.7.1990 tarihli Birlik Ba şkam'mn konu şması, "...yanlış, dar,<br />
kısır bir yorumla Yargıtay Kanunu'nun 59/2. maddesine sığınmak<br />
yerine savunmanın temsilcisi Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın<br />
koşulsuz konuşmasma açık Yargıtay Başkanları'nm geleceğine<br />
olan umudumuzu koruyoruz" sözleri ile bitmekteydi.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin soruna koyduğu teşhis doğru çıkmış,<br />
avukatlara, <strong>Barolar</strong>a ve Savunma mesle ğine yakla şımı<br />
olumsuz olan 7 Eylül 1992 tarihli Yargı Yılı Açılışı töreninde<br />
"AVUKAT, YARGI ORGANININ B İR UNSURU DEĞILDIR ve<br />
BÖYLE DE GÖRÜLEMEZ" sözleri ile "Say-Savunma-Yargı" bütünlüğüne<br />
inançs ızlığını açıklayan Yargıtay Başkanı İsmet<br />
Ocakçıoğlu, seçim turlannda 236 Yargıtay üyesinin en çok 43<br />
oyunu alarak son turda 26 oyda kalmıştır. Yargıtay tarihinde ilk<br />
kei, görevdeki bir <strong>ba</strong>şkan, tekrar talip olmas ına rağmen seçilmemiştir,<br />
seçilememi ştir. Bu <strong>ba</strong>şarısızlık ve yenilgide <strong>Barolar</strong> ve<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne ayukatlara ve Savunma mesleğine<br />
karşı tutumu önemli etken olmu ştur.<br />
Yeni seçilen Yargıtay Başkanı Sayın Müfit UTKU'yu Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği ilişikte metni sunulan bir yaz ı ile kutlamış ve ayrıca<br />
Başkanlık Divanı olarak ziyaret etmiştir.<br />
Hem bu ziyarette hem de iade-i ziyarette Sayın Müfit UTKU,<br />
<strong>ba</strong>sının ve TV.nin önünde ayrı tören döneminin bittiğini yargının<br />
ve savunman ın sorunlarının "Yargıtay-Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği"<br />
birlikteliği ile çözümleneceğini vurgulamış ve Birlik Ba şkamnı<br />
6 Eylül 1993 adli y ıl açıhşı törenine önceden herhangi bir konuşma<br />
metni istemeden konuşma yapmak üzere davet etmi ştir.<br />
Sayın Başkana yaptığımız Yargıtay tören Salonunda toplantıyı<br />
izlemek isteyen Baro Ba şkanları ve meslekdaşlanmız için yer<br />
ayırtılması önerimiz de olumlu kar şılanmıştır.<br />
44
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Yargıtay kürsüsünde koşulsuz<br />
konu şmasına açık Yargıtay Başkanları'nın geleceğine<br />
olan umudumuz gerçekle şmiş, Yargıtay, Yönetim krizini atlatmıştır;<br />
böylece Baro Başkanları toplantısmda ve Mersin Genel<br />
Kurulunda alınan kararlar gereği olarak yapılmakta olan ayrı<br />
"Adli Yılın Açılışı" toplantılan dönemi kapanm ış olmaktadır.<br />
Bütün yurtta tüm <strong>Barolar</strong>ımızın katılımı ile sadece Ankara'da<br />
tek bir toplantı yapılması uygulaması ve kararı da kalkmış olup,<br />
Barolanmız kendi illerinde "Adli Yıl Açılışı" toplantıları düzenleyebileceklerdir.<br />
Bütün <strong>Barolar</strong>ımız, anlamlı ve güzel bir geleneğin (Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Yargıtay Başkanı ile birlikte Adli Yılın<br />
Açılış Töreninde konuşmasının) bozulması üzerine fevkalade<br />
duyarlı, tutarlı, diğer meslek <strong>kurulu</strong> şlanna örnek olacak bir dayanışma,<br />
titizlik ve sab ır gostermişlerdir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
bu kararlı ve itici destekle, inançla, bilinçle ve inatla sansüre<br />
olur vermemi ş, sabırla "Biz ne pahas ına olursa olsun Yargıtay'da<br />
konuşalım demiyoruz. Yargıtay kürsüsünde, <strong>ba</strong> şımız dik, ainımız<br />
açık, <strong>ba</strong>ğımsız yargıyı, <strong>ba</strong>ğımsız Baroyu hukukun üstünlü ğünü,<br />
demokratik hukuk devletini koruyal ım istiyoruz, sansürsüz konuşalım<br />
istiyoruz. ÇAGDAŞ TURK AVUKATINA, ÇAGDAŞ<br />
TÜRK BABOSUNA YAKI ŞAN, İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜK-<br />
LERİNİ SAVUNAN KONUŞMA YAPALIM D İYORUZ" sözlerinin<br />
uygulama alanına geçmesini beklemiştir. Gelecekte Avukatlık<br />
ve <strong>Barolar</strong>ın tarihinde, <strong>Barolar</strong>ın bu dayanışması, kararlı ve<br />
ödünsüz tutumları, çok anlamlı ve önemli biçimde yer alacakt ır.<br />
1990-1991 ve 1992 yılında <strong>Barolar</strong>ımızca ortak olarak düzenlenen<br />
toplantılara büyük bir özveri ve heyecanla kat ılan özel otobüsler<br />
tutarak Ankara'ya ak ın eden dayanışma ile her güçlüğün<br />
üstesinden gelineceğini kanıtlayan ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi<br />
Konferans Salonunu çiçek <strong>ba</strong>hçesi haline getiren tüm Barolanmıza<br />
ve meslekdaşlanmıza içten ve sonsz teşekkürlerimizi ve<br />
saygılanmızı sunuyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
45
k1<br />
Eki:<br />
Yargıtay Başkanı'na gönderilen<br />
kutlama yaz ısı örneği. »<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
Sayın Müfit UTKU Ankara, 6.7.1993<br />
Yargıtay Başkanı Sayı : 844<br />
ANKARA<br />
Yargıtay Başkanlığı'na seçilmenizi yürekten ve en iyi dileklerimle<br />
kutluyorum. Kişiliğinizle, <strong>ba</strong> şarılı çalışmalarınızla ve deneyiminizle<br />
Yargıtay'a güç katacağınıza inanıyorum.<br />
Savunmaya ve onun meslek <strong>kurulu</strong> şları olan <strong>Barolar</strong>a ve Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne verdiğiniz değer ve önemi yakından biliyorum.<br />
Sizin <strong>ba</strong>şkanlığınız döneminde son yıllarda nedensiz biçimde<br />
aksatılan ve yaralanan (Yargıtay—Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği) ilişkilerinin<br />
"Sav_Savnuma_Yarg ır' bütünlüğüne yakışacak düzeyde<br />
yürüyeceği, sıcak ve sağl ıklı ili şkilerin süreceği inancını taşıyor,<br />
yaşatıyorum.<br />
Bu inanç ve duygularla size <strong>ba</strong>şan ve esenlikler diliyor, saygılar<br />
sunuyorum.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
• Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İ MZA)<br />
Ankara, 20.7.1994<br />
GENELGE NO: 1033/34<br />
1990 yılından 1993 yılına kadar 3 yıl süre ile "Adli Yılın Açılış<br />
Töreni"nde Yargıtay'da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın ko-<br />
46
nu şturulmaması nedeniyle ayrı toplantı yapılması uygulamasına<br />
Yargıtay'ın yeni Başkanı Sayın Müfit UTKIJ'nun seçilir seçilmez<br />
sergilediği olumlu yaklaşımı ve çağrısı üzerine son verilmiş ve 6<br />
Eylül 1993'te Yargıtay'da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı konuşmuştur.<br />
Bu yıl da 6 Eylül 1994 günü Yargıtay'da yap ılacak "Adli Yılın<br />
Açılışı Töreni"nde Yargıtay Başkanından sonra Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Başkanı konuşacaktır.<br />
Ayrı ve Ankara'da tek bir "Yargı Yılı Açılışı" toplantısı uygulamasına<br />
son verdiğimiz için. Barolanmız, isterlerse kendi çevrelerinde<br />
ayrı toplantılar düzenleyebileceklerdir.<br />
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yargıtay'ın Sayın Başkanı, Baro<br />
Başkanlarımız için protokolde (10) ki şilik yer ayrıldığını, yer<br />
durumu müsait oldu ğu takdirde töreni izlemek isteyen bütün<br />
Baro Başkanlarımıza Yargıtay Salonu'nun açık olduğunu belirtmiştir.<br />
Töreni izlemek, için gelmek isteyen Baro Ba şkanlarımızın önceden<br />
en geç 1.9.1994 tarihine kadar bizi haberdar etmeleri uygun<br />
olacaktır. Aksi takdirde önceden ayr ılacak yerlerin bo ş olmasının<br />
hoş olmayacağı, habersiz gelinmesi halinde ise salondaki<br />
yer durumunun olanaks ızlığı nedeni ile ayakta kalma sıkıntıs<br />
ı doğması doğaldır.<br />
Baro Başkanlarımızdan toplantıya bizzat katılacak olanların<br />
durumu önceden Birliğimize bildirmeleri halinde yukarıda belirtilen<br />
s ıkıntıların aşılması kolaylaşacaktır.<br />
Durumu bilgilerinize sunanm.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
47
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 7.9.193<br />
GENELGE NO: 1056150<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın, 1993-1994 Adalet Yıli'nın<br />
açılişı nedeniyle Yargıtay Konferans Saom ı'nda düzenlenen toplantıda<br />
yaptığı konuşma. metnini yazımiz ekinde bilgi ve takdirlerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
EKİ :<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
- Konuşma metni -<br />
- Yargıtay Başkanı Sayın Müfit Utku'nun<br />
konüşmalarımn mesleğimizle ilgili bölümleri.<br />
Yargıtay Başkam Sayın Müfit Utku'nun Adalet Yıhm<br />
Açış Konuşması'nın <strong>Barolar</strong> ve Mesleğimizle ilgili<br />
Bölümleri<br />
1993-1994 Adalet Yıh'mn Açış Konuşmasında Yargıtay Başkanı<br />
Sayın Müfit Utku, önemli yargı, hukuk, demokratik laik<br />
hukuk devleti, ulus ve toplum sorunlarına değinmiştir.<br />
Son yıllarda Yargıtay Başkanlarının <strong>Barolar</strong> ve avukatlarla<br />
ilgili hiçbir görüşe yer vermeden yapmış olduğu konuşmaların<br />
aksine bu yıl mesleğimiz ve meslek <strong>kurulu</strong>şlarımızla ilgili olarak<br />
Saym Müfıt Utku'nun konuşmasmda a şağıdaki hususlara özellikle<br />
yer verildiği gözlenmiştir:<br />
"1- Kaı un1arda Değişiklikler : Genel olarak hemen ifade<br />
edelim ki kanunların geli şi güzel, değiştirilmesi fevkalade mali-<br />
48
zurludur. Çünkü Kanunlar, bir sisteme oturtulmu ş kurallar<br />
manzumesidir. Bu iti<strong>ba</strong>rla de ğişiklikler tatbikat mahkemelerinin,<br />
bu mahkemelerin zirvesi ve içtihat mahkemesi olan Yargıtay'm<br />
ve diğer yüksek mahke ın'eler ile <strong>ba</strong>roların görüşü alınarak,<br />
uygulama ile doktrin mezcedilmek suretiyle, modern hukukun<br />
gereklerine uyularak, sistenıler zedelenmeden yapılirsa yararlı<br />
ve verimli olur.<br />
2- Seminer ve Sempozyumlar : Bozma kararlarımn artış<br />
gösterdiği konularla toplum için önem arzeden yeni konulara ait<br />
seminer ve sempozyumlar, Yargıtay, Üniversiteler ve <strong>Barolar</strong>la<br />
birlikte düzenlenmelidir.<br />
3- Yargıda Avukatların Rol ve Işlevi<br />
Demokratik bir toplumda adli yargılama süreci, e şitler arasındaki<br />
medeni bir tart ışmayı gerektirdiğinden savunmanm demokratik<br />
hukuk düzeni için vazgeçilmez oldu ğunu ve bu ölçüde de<br />
önemli olduğunu belirtmek isterim. Avukatlar hukuk diyalektiğinde<br />
zorunlu unsurlardır. Bu düşüncelerle; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı'm, yöneticilerini ve değerli mensuplarını aramızda<br />
görmekten duyduğum büyük hazz ı belirtmek istiyorum".<br />
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAV1IN<br />
1993 - 1994 ADALET YILININ AÇILI ŞI<br />
TOPLANTISINDA YAPTIĞI xoruşı<br />
1993-1994 Adalet Yıh'mn Açılışı Törenine onur veren Yüksek<br />
Yargı Organları nın değerli Başkanlan'm, yüce yargıç ve savcıları,<br />
Baro Başkanlan'm, meslekdaşlanmı ve değerli konukları, <strong>ba</strong>sının<br />
ve televizyonlann temsilcilerini, en iyi dileklerimle ve saygılarımla<br />
selamlıyorum.<br />
6 Eylül 1989 günü bu salonda yap ılan ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı olarak konuştuğurnuz toplantıdan 4 yıl sonra tekrar<br />
buluşmanm, bu yüce kürsüden, bir güzel ve anlaml ı geleneği<br />
sürdüren bugünkü toplant ıda konuşmamn onurunu taşıyor, mutluluğunu<br />
yaşıyorum. "Say-Savunma-Yargı" bütünlüğünü vurgulayan<br />
böyle bir toplant ı programı için Yargıtay Başkanı Sayın<br />
49
Müfit Utku'ya ve Yargıtay camiasına içtenlikle teşekkür ediyorum.<br />
Geride bıraktığımız adli yıl, demokratik hukuk devleti, hukukun<br />
üstünlüğü ilkeleri, adaletimiz, yargımız ve savunma mesleği<br />
yönünden sorunlarla yüklü bir dönem olmu ştur. Bu dönemde,<br />
vatandaşların, yargıçlann, savcılann ve avukatların yakınmalan<br />
sürmüştür. Davalar, yine uzam ış, yargıçlar fazla i ş yükü altmda<br />
ezilmiş, avukatlar savunma hakk ım, özlenen düzeyde gerçekle ş-<br />
tirememiş, vatandaşlar, yavaş yargılamadan ve geciken adaletin<br />
etkisizliğinden şikayet etmişlerdir.<br />
Yargıtay'da yeni daireler kurarak, üye sayısını arttırarak, yıllarca<br />
önce sakıncaları görülüp terkedilmi ş istinaf mahkemeleri<br />
kurularak hukuksal ve yargısal sorunlar çözülemez. E ğitimi, insan<br />
unsurunu iyileştirmek ve geliştirmek, rahat ve seri çalışabilecek<br />
müstakil Adliye binaları yapmak, yargılamayı hızlandırmak,<br />
en son teknolojiyi yargıya sokmak, olanakları ve özlük haklarını<br />
güçlendirmek gerekir. Adalet, gecikirse gücü ve k ıymeti<br />
azalır. Yurttaşların mahkeme kapılarında yıllarca beklerneleri,<br />
mahkemeye gitmekten kaçınmaları, haklarını almak için hukuk<br />
dışı yollara <strong>ba</strong>şvurmak istemeleri, bütün hukukçuları düşündürmelidir.<br />
Vatandaşın adalete ve devlete güveni daha fazla sars ılmadan<br />
çözüm yollan bulunmal ıdır.<br />
Devlet ve ulus adma "Adalet"in gerçekle şmesini sağlayan yargıçların<br />
ve savcıların ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken,<br />
devlet adına savunma görevi yapan "Kamu Avukatlan"mn<br />
durumlarının hiç düşünülmemesi, üzücü olmu ştur. Son on<br />
yılda yap ılan düzenlemeler nedeni ile Kamu Avukatları mali <strong>ba</strong>kımdan<br />
sıkıntıya itilmişlerdir.<br />
En son 486 Sayılı KHK. ile Danıştay ve Sayıştay'da görev yapan<br />
ve Hukuk Fakültesi mezunu olmad ıkları halde Hakimlik ve<br />
Savcılık mesleğinden sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve<br />
Savcılar gibi yeni <strong>ba</strong>k ve olanaklar sağlanmış, "Say-Savunma-<br />
Karar" üçlüsünün önemli bir unsuru olan avukatlar ayr ık tutulmuştur.<br />
Bu son düzenlemeyle Hakim ve Savcılar ve bu meslekten<br />
sayılanlar ile kamu avukatları arasında ücret yönünden kamu<br />
avukatları aleyhine çok büyük bir farklılık yaratilmıştır.<br />
50
Bırakalim yargıç ve savcılar gibi düşünülmelerini, Kamu Avukatları<br />
herhangi bir geçerli gerekçe olmaks ızın, kamuda görev yapan<br />
denetim elemanları, sağlık hizmetleri sınıfı ve teknik hizmetler<br />
smıfı karşısında bile ek göstergeler, özel hizmet tazn ıinatlan ve<br />
yan ödeme göstergeleri yönünden büyük ölçüde geriletilmi şlerdir.<br />
Kamu Avukatlarına devlet eliyle reva görülmekte olan haks ız, yersiz<br />
ve eşitliksiz ayınma süratle son verilmesini istiyoruz; aksi takdirde<br />
Devlet kendisini savunacak deneyimli avukat bulmakta s ı-<br />
kıntı çekecektir. Nitekim kamuda görev yapan avukatlarda Hakim<br />
ve Savcıliğa geçmek üzere taleplerin arttığı gözlenmektedir.<br />
Son zamanlarda artan üniversite ve fakülte sayılarma ve sınav<br />
kazansın—kazanmas ın her öğrenciye üniversitede okuma<br />
olanağı jraratılmasına <strong>ba</strong>karak hukukçu sıkıntısı çekilmeyeceği<br />
belki savunulabiir.<br />
Altyapısı, kadrosu olu şturulmadan binası ve olanakları yaratılmadan<br />
açılan Hukuk Fakültelerinin istenilen düzeyde hukukçu<br />
yetişmesini sağlamaktan uzak oldu ğu görülmü ştür. Bu fakültelere<br />
yenilerinin eklenebilece ğine dair belirtiler ve son uygulama<br />
ile açık öğretim yoluyla hukukçu yetiştirme girişimleri, endişelerimizi<br />
yoğunlaştırmıştır.<br />
Erzincan ve Dicle Hukuk Fakülteleri'nin perişan hali ortada<br />
iken, bunlara öğretim elemanı ve eğitim binas ı bile bulunamazken<br />
yeni, temelsiz ve sistemsiz Hukuk Fakültesi düşünebilmek,<br />
sorunu önemsememek demektir. Bir de ğerli Yargıtay üyesinin<br />
haklı olarak söylediği gibi, "Hukuk bilimi ve hukuk öğretisinin<br />
gereği olan bilgileri yarım—yamalak ve çağdaş hukuk öğretiminin<br />
yöntemleriyle <strong>ba</strong>ğdaşmayacak şekilde vermek ve bu yölla<br />
"Hukuk Fakültesini bitirmi ş gibi" diploma dağıtmak zaten sağlıklı<br />
olmayan hukuk öğretiminin ve hukukçunun ölüm fermam<br />
olacaktır."<br />
Siyasal hesaplarla hareket edenler, k ısa vadeli <strong>ba</strong>şarılar yerine,<br />
uzun vadeli köklü çözümleri düşünmeli ve önermelidir. Gelecekte<br />
pi şman olunacak uygulamalardan kaç ınılmalıdır. -<br />
Ça<strong>ba</strong>mız yanlış anlaşılmasın, hiçbir yetenekli gerçek hukukçu<br />
yetişecek gencimizin önü kapatılmasın, dürüst, yetenekli,bilgili<br />
hukukçular yetişsin, mesleğimiz yozlaşmasın istiyoruz.<br />
51
Savunma hakkı yönünden bu ça<strong>ba</strong>lanm ızın ürün vermesi için<br />
halen TBMM. Adalet Komisyonu gündeminde olan Avukatl ık<br />
Yasası Değişikliği Tasans ı'nın yasalaşması ğerekmektedir. Bakanlar<br />
Kurulu'na 15.5.1992 tarihinde sevkedildikten sonra <strong>ba</strong>z ı<br />
Bakanlıkların, değişik maddelere itiraz etmeleri nedeni ile tasan,<br />
TBMM.ne bir yıla yakın süre sonra, 11.3.1993 tarihinde gönderilmiştir.<br />
Bakanlar Kurulu'na sunulan metin ile TBMM.ne gönderilen<br />
metin arasmdaki farkl ılıklar incelendiğinde, tas arımn bir yıl<br />
bekletilmesini gerektirecek önemde olmad ığı, Adalet Komisyonu'ndaki<br />
kısa bir çalışma ve uzlaşma ile çözümlenecek boyutta<br />
olduğu kolayca görülecekti'r.<br />
Avukatlık Yas asındaki yararl ı ve olumlu değişiklikleri bilinçli<br />
ya da bilinçsiz yavaşlatan veya geciktirenler, avukatl ığa değil,<br />
aslında "Adaletin Temeli Olan Savunma"ya zarar verdiklerinin<br />
farkında değillerdir.<br />
Biz, Avukatlık yasasındaki değişiklikleri, mesleğimiz ve meslekdaşlanmız<br />
açısındaki öneminden çok, demokrasi, demokratikleşme,<br />
hukukun üstünlüğü, yargımız ve vatandaşın savunma<br />
hakkı açısından taşıdığı önem nedeniyle kaçınılmaz sayıyoruz.<br />
Yoksa T.B.B. ve <strong>Barolar</strong>, Avukatl ık Yasası'nda hiçbir değişiklik<br />
yapılmasa da inandıklan doğruları, toplum, ülke, demokrasi, insan<br />
hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk devleti<br />
ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda söyleme ve mücadele<br />
etme kararlılığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedir. Kuruluşumuzdan<br />
buyana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafs ız BASKI GRUBU olarak<br />
yaptığımız gibi bundan böyle de ilkelerimizden ödün vermeyiz,<br />
<strong>ba</strong>ğıms ızlığımıza saygı isteriz, vesayete boyun eğmeyiz; ayıplar<br />
ve yanlışlarla mücadele ederiz, doğruları bölüşürüz.<br />
Doğrularını bölüşüp, <strong>ba</strong>şarılı ve kalıcı olması için gayret ettiğimiz<br />
bir konu, CMUK.daki olumlu de ğişikliklerdir. Yasamn yürürlüğe<br />
girmesinden sonra işlemesinin ve uygulamas ının sağlıklı<br />
yürümesinin ancak Barolanm ızın ve meslekdaşlanmızın olağanüstü<br />
ve özverili çal ışmaları ile mümkün olabileceği görülmü ş-<br />
tür. Geriye dönük 9 aya yakın uygulamaya <strong>ba</strong>karak Barolanm ı-<br />
zm ve meslekda şlarımızın CMUK. değişikliklerinin uygulanma-<br />
52
sında övünülecek bir düzen, çal ışma ve <strong>ba</strong>şan içinde ölduklarını<br />
gururla söyleyebiliriz.<br />
Yasanm uygulanmas ı ile ilgili her kurum, <strong>kurulu</strong> ş ve kişi, <strong>Barolar</strong>ımız<br />
ve meslekda şlarımızın gösterdiği titizlik içinde olursa<br />
yasa değişikliği, amacına fazla aksamadan ulaşabilir.<br />
Yasa değişikliklerinin temel amac ı, yakalanan kişinin savunma<br />
hakkını güçlendirmek, keyfi tutuklama ve i şkenceyi önlemek,<br />
insan hak ve onuruna yara şır sorgulama ve yargılamayı<br />
sağlamaktır.<br />
Yasa değişikliği ile gerçekle ştirilmek istenen demokratikle şme<br />
adımı, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın vetosu ve bu vetoya uygun yeni düzenleme<br />
ile onanlması güç yaralar almıştır.<br />
CMUK.daki değişikliklerin refornı niteliği taşıması için öncelikle<br />
30 ve 31. maddedeki e şitsizlik yaratan hukuk ayıbı temizlenmelidir.<br />
Daha sonra Adli Kolluk Yasas ı çıkartılmalı, Polis Vazife<br />
ve Selahiyet Yasası, Terörle Mücadele Yasas ı değiştirilmeli,<br />
ceza infaz sistemi ça ğdaş yapıya kavuşturulmalı, ceza ve usul<br />
yasalarındaki antidemokratik hükümler ay ıklanmalıdır.<br />
CMUK.nun 146. ve geçici 3. maddesi ile getirilen değişikliklerin<br />
yeterince açık olmayışı nedeni ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı<br />
ile Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği arasında ödeneklerin miktar ı, aktarılması<br />
ve zaman ı ile ilgili olarak ortaya çika ıı anlayış ve yorum<br />
farklılığı, Birliğimizin giri şimleri ile olumlu sonuca <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />
Konuya gösterdiği ilgi ve çözüme yönelik verdiği talimatlan<br />
için Maliye ve Gümrük eski Bakan ı Sayın Sümer Oral'a teşekkür<br />
ediyorum.<br />
Bugün siyasal iktidan olu şturan partiler, "Türkiye'de ANA-<br />
YASA dahil bir hukuk reformu gerçekle ştirmek, "12 EYLÜL HU-<br />
KUKU KALINTILARI" olarak nitelendirilebilecek, yasal düzenlemeleri,<br />
uygulamaları ve kısıtlamaları sür'atle yürürlükten kaldırmak<br />
yolundaki isteklerini, kamuoyuna aç ıklamışlardı.<br />
Bütün bu iyi niyetli sözlere karşın 12 Eylül Hukuku'nun en<br />
önemli KALINTISI 1982 Anayasas ı, her nedense ele alınamamıştır.<br />
İnsan hak ve özgürlüklerine, ça ğdaş düşünceye, demokratik<br />
53
hukuk devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkelerine aykırı pek çok<br />
göze <strong>ba</strong>tan çarpıklık ortada iken bir iki cılız ve öze yönelik olmayan<br />
biçimsel değişiklik önerileri toplumda düş kırıklığı yaratmıştır.<br />
1982 Anayasas ı, bir toplumsal uzlaşma anayasası değildir, seçeneksizlik<br />
yaratılarak dayatma, topluma benimsetme anayasasıdır.<br />
Böyle bir metnin sadece <strong>ba</strong>z ı maddelerini değiştirmek yeterli<br />
olamaz. Başlangıç bölümünden <strong>ba</strong>şlayarak son kelimesine<br />
kadar yeniden gözden geçirilip tartışılmas ı ve kaleme alınması<br />
gerekir.<br />
Anayasa'nın "BAŞLANGIÇ" bölümü, çağdaş demokratik hukuk<br />
devleti anayasas ına yakışmamaktadır; bu bölüm, hukukun<br />
üstünlüğü ilkesine de uygun düşmemektedir. Askeri darbeleri<br />
meşru sayan, benzerlerine yol açacak nitelikteki Başlangıç bölümü,<br />
Anayasa metninden çıkarılmalıdır.<br />
TBMM.nin verimli, düzenli çalışması sağlanmalı Genel Kurula<br />
gelen konuların, yasa taslak ve tasanlar ımn fazla bekletilmeden<br />
ele al ınmas ını sağlayıcı düzenleme yapılmalıdır.<br />
AGİK'te benimsenen, "insan haklan ve temel özgürlüklere her<br />
insan doğduğu anda sahip olup, bunlardan feragat edilemez ve<br />
HUKUKUN GÜVENCESI altındadır. Yönetimin ilk sorumluluğu,<br />
bunlan, gelebilecek zararlardan korumak ve geliştirmektir.<br />
Bunlara saygı, aşırı GÜÇLÜ B İR DEVLETE karşı ASLİ BİR TE-<br />
MİNATTIR". ilkeleri esas alınmalı ve Anayasada somutla ştırılmalıdır.<br />
Bunun için Anayasa'daki hukuka ayk ırı insan hak ve<br />
özgürlükleri kısıtlamaları kaldırılmalıdır.<br />
TBMM.nin "YASAMA YETKISININ DEVRED İLMEZLİĞİ"<br />
kuralı, titizlikle korunmalıdır. KHK. uygulamas ına çok zorunlu<br />
olmadıkça <strong>ba</strong>şvurulmamalı, hukuka aykırı düzenlemeler yapılmamal<br />
ıdır. Belli bir süre içinde TBMM.de görüşülmeyen<br />
KHK. nin yürürlükten kalkmas ı ilkesi benimsenmelidir. Olağanüstü<br />
Hal Kararnamesi veya KHK. ile yürütmeye yerli yersiz ve<br />
çoğu gereksiz yetkiler verilmemelidir; aksi uygulama, yasa yolunun<br />
savsaklanıp rafa kald ırılmas ı, TBMM.nin devredışı bırakılması<br />
KHK. yolunun genelle şmesi sonuçlarım doğuracaktır. Son<br />
kez, çıkarılan ve yetki yasas ına dayanmayan Genelkurmay Ba ş-<br />
54
kanlığı ve vergiler konusundaki KHK.ler, hukukun üstünlüğü ilkesiyle<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmayan talihsiz uygulamalard ır.<br />
"Hukukun Üstünlüğü" ilkesi ve anlayışı Milletvekili ve Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın<br />
"Andiçmesi" metinlerinde unutulup kalmamah,<br />
Anayasa'nın en belirgin ve temel yapısını oluşturmalıdır. Hukukun<br />
üstünlüğü ilkesinin, demokrasinin temeli oldu ğu ve kimsenin<br />
hukukun üstünde olamayacağı anlayışı Anayasada açık ve<br />
belirgin bir biçimde belirtilmeli, maddelerde, kurumlarda somutlaştırılmalıdır.<br />
Bu ilke ve anlayış benimsenince Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın yetkilerinin<br />
ne denli hukukun üstünlüğü ilkesi ile <strong>ba</strong>ğdaştığı da tartışılmalı,<br />
yeniden ele alınıp düzenlenmelidir. Cumhur<strong>ba</strong> şkanı, Danıştay<br />
Üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını<br />
ve Başsavcı Vekilini, Askeri Yarg ıtay Üyelerini, Askeri Yüksek<br />
İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimler ve Savc ılar Yüksek<br />
Kurulu Üyelerini ve görevi ile ilgili suç i şlediği zaman kendisini<br />
"Yüce Divan" s ıfatı ile de yargılayacak olan Anayasa Mahkemesi'nin<br />
Üyelerini seçmemelidir.<br />
Hukukun üstünlüğü ilkesine tamamen ayk ırı ve antidemokratik<br />
olan Geçici 15. madde kald ırılmalıdır. "GEÇİC İ" adına karşm<br />
Anayasa'nın temel ve kalıcı pek çok kurum ve maddesinden daha<br />
"KALICI" olan Geçici 15. madde bir hukuk ay ıbıdır. Böyle bir<br />
ayıplı maddeyi içinde <strong>ba</strong>rındıran Anayasa, bir demokratik hukuk<br />
devleti Anayasas ı olamaz.<br />
Hukuk Devletinin olmazsa olmaz ko şulu "YARGI BAĞIMSIZ-<br />
LIĞI" titizlikle korunmal ı, Yargıç ve Savcı teminatı sağlanmalıdır.<br />
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, siyasal iktidarın güdümünden<br />
ç ıkartılıp, <strong>ba</strong>ğımsız statüye kavuşturulmalıdır. Adalet<br />
Bakanı ve Müste şarı, Kurulda görev almamalıdır. Kurulun<br />
diğer üyeleri de kendi Genel Kurullar ınca doğrudan seçilmelidir.<br />
Anayasaya göre "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarI"<br />
olan siyasi partiler, kolayca kapat ılmamalıdır. Ancak siyasi<br />
partilerde de "Ne tür suç i şlersek işleyelim partimiz kapat ılmayacaktır.<br />
Bizi ancak seçmen tasfiye eder" mantığı yerle şmemeli,<br />
ülke, ulus ve devlet bütünlüğünü yıkma, demokrasiyi zedeleme<br />
gayretleri siyasi parti kurarak kolaylaşır sanılmamalıdır.<br />
55
Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir Anayasa, kendi devlet varlığına<br />
kasteden siyasi partinin faaliyetini sürdürmesine olanak tanımaz.<br />
Partisinden istifa ederek <strong>ba</strong>şka bir partiye giren Milletvekilinin<br />
düşmesi kuralı, fiilen işletilemez hale getirilmiştir. Hukuku<br />
dolanarak Anayasaya, Kanuna kar şı hile yaparak ömürsüz ve<br />
geçici sözde partiler kurarak parlamenterli ği ve parlamentoyu<br />
halkın gözünde küçük düşüren uygulamalara yol açan 84. madde<br />
tamamen değiştirilmelidir.<br />
Hem siyasi parti kapatılmasına hem de 84. maddenin tamamen<br />
kaldırılmasına ilişkin görüşleri, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği tarafından<br />
çok önce söylenmi ş, hazırlanan ve TBMM. Ba şkanlığına<br />
da sunulan Anayasa değişikliği metninde dile getirilmi ştir.<br />
Zamanında gerekli değişiklikler yapılmadığı için bugün bu<br />
maddelere göre karar veren Anayasa Mahkemesi, yanlış ve haksiz<br />
biçimde ele ştirilmektedir.<br />
Bir siyasi parti yetkilisinin "Meclis, Anayasa Mahkemesi'nin<br />
karanna bu kez, demokrasimiz ve ulusal egemenlik ad ına direnmeli<br />
ve kararı tebellüğ etmemelidir" şeklindeki sözleri bir hukuk<br />
ve anayasa ayıbı oluşturmuştur. Anayasa'nın öz yönünden denetimi,<br />
Anayasa Mahkemesi'ne kapal ı olduğuna göre Anayasa<br />
Mahkemesi, elindeki metne göre karar vermi ş ve Anayasa'nın<br />
84/3. maddesi otomatik olarak i şlemiş, ilgilinin milletvekilliği sona<br />
ermi ştir. -<br />
Ele ştirenler, karan hukuka ayk ırı bulanlar, Anayasa Mahkemesi'ni<br />
suçlayacaklarına davanın açılış tarihi olan 3.7.1992'den<br />
kararın verili ş tarihi olan 14.7.1993 tarihine kadar en az bir yıllık<br />
süre içinde gerekli Anayasa değişikliğini yapmadıklan için<br />
önce kendilerini özele ştiriye tabi tutmalıdırlar. Anayasa'nın 133.<br />
maddesinin deği şikliğinde gösterilen giri şim, gayret ve kararl ılık<br />
84. maddede de gösterilebilirdi.<br />
Anayasa Mahkemesi kararlannm uygulanmas ı, hiçbir nedenle<br />
aksatılmamalıdır. Iptal edilen bir yasa ya da KHK. yeniden çıkanlmamalı,<br />
ilgisi olmayan yetki yasas ına dayanarak hukuki<br />
düzenleme yapılmamalı, iptal edilen kural ın yenisinin düzenlen-<br />
56
mesi için yayım koşulu beklenmemeli, iptal gerekçesine uygun<br />
yeni metin yürürlüğe konmandır. Bu kurallara uyulmadığina somut<br />
bir örnek verelim:<br />
Anayasa Mahkemesi'nin Hayat Standard ı ile ilgili iptal kararı,<br />
23.7.1992 tarihinde yayınlanmıştır. 23.1.1993 tarihine kadar<br />
hiçbir düzenleme yapılmadığı gibi, daha sonra Vergi Kanunlar ı<br />
Paketi içinde yap ılan düzenleme de geri çekilmi ştir. Vergi yılı sonu<br />
olan 31.12.1993 tarihine kadar yeni düzenleme yap ılmadığı<br />
takdirde Anayasa Mahkemesi kararımn çiğnenmesi bir yana,<br />
Serbest Kazanç Vergi Mükellefleri yönünden fevkalade s ıkıntılı,<br />
haksız ve içinden çıkılmaz durum yaratılmış olacaktır.<br />
Son zamanlarda, Anayasa Mahkemesi kararları nedeniyle çıkarılan<br />
tartışmalar, bu yüksek yargı organmı yaralamaktad ır.<br />
Anayasa Mahkemesi'nin bizim de eleştirdiğimiz ye katılmadığımız<br />
eksik bulduğumuz kararları vardır. Ama insafla söylemek<br />
gerekir ki Anayasa Mahkemesi, ülkemizde demokratik laik sosyal<br />
hukuk devletinin ve yarg ımn temel dayanaklann ın <strong>ba</strong>şında<br />
gelmektedir.<br />
Anayasa Mahkememiz, demokrasimizin, insan hak ve özgürlüklerinin<br />
ye hukukun üstünlü ğünün güvencesi olma i şlevini,<br />
dikkat ve inançla sürdürmektedir.<br />
Anayasa de ğişiklikleri ile ilgili görü şümüzü belirtirken Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasal konumuna değinmekte yarar görmekteyiz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasa'nın YÜRÜTME bölümünde<br />
değil, YARGI bölümünde yer almal ıdır. "Sav-Savünma-Yargı"<br />
bütünlüğü, Anayasada da belirtilmelidir. Yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığı<br />
anlayışı doğrultusunda Barolann da <strong>ba</strong>ğımsızlığı vurgulanmalidır.<br />
Vesayete ilişkin hiçbir hüküm Anayasada yer almamal ıdır.<br />
Anayasa Mahkemesinde ve Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulunda<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini temsilen üye bulunmalıdır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesinde dava açma<br />
hakkı tanınmalıdır.<br />
Yeri gelmişken Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkammızın bu yıl Mayıs ayında<br />
Erzurum'da yap ılan 22. Olağan Genel Kurulumuza gönder-<br />
57
dikleri mesaja değinmek ve bir kez daha kendilerin kutlamak ve<br />
teşekkür etmek istiyorum. An ılan mesajda aynen, "Savunma<br />
hakkı adaletin tecellisinde vazgeçilmez asli bir unsurdur. <strong>Barolar</strong><br />
Birliği, savunmayı sağlayan ve hakkın yerine getirilmesinde<br />
büyük katkısı olan ve yargının ayrılmaz bir parçasım oluşturan<br />
avukatlanmızın kamu kurumu niteliğindeki en yüksek bir <strong>kurulu</strong>şudur"<br />
denilmektedir.<br />
Bu mesaj, bu kürsüden böyle bir toplant ıda söylenen "Avukatlarm<br />
yargı organının bir unsuru olmadıkları" sözlerine de anlamlı<br />
cevap oluşturmaktadır.<br />
Aylardır, ülkemizin dışında ve içinde fevkadale önemli olaylar<br />
yaşanıyor, Türkiye'nin Kıbrıs, Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'te<br />
<strong>ba</strong>şlangıçtaki etkinlik ve iddialarımn gerisine düşmekte olduğu<br />
kuşkuları yaygınlaşıyor.<br />
Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'te uluslararas ı hukuk, insan<br />
hak ve özgürlükleri çiğneniyor, katliamlar yap ılıyor, insanlar göçe<br />
zorlamyorlar. Uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar, dünyanın etkin ve güçlü<br />
ülkeleri, bunlara <strong>ba</strong>rışçı, uzlaştırıcı çözümler bulup uygulatacaklarına<br />
sadece seyrediyorlar.<br />
Ermenistan, günbegün adım—adım Azer<strong>ba</strong>ycan'dan toprak kopartıyor,<br />
Bosna—Hersek'te dünyamn gözüönünde aylard ır bir kiyım,<br />
vahşet ve insanl ık dramı yaşanıyor. İnsanlar evlerinden kaçıyor,<br />
kentler ate şe veriliyor, evlerinden toplanan çocuk, ya şlı ve<br />
kadınlara işkence yapılıyor.<br />
Kuzey Irak'ta, Türkiye'de insan hakları ihlallerini tesbite gelenler,<br />
önce burunlann ın dibindeki vah şeti görmeli, SOYKI-<br />
RIM'a dur demelidir. Körfez Savaşına gözönü kırpmadan müdahale<br />
edenler, Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'teki katliama müdahalede<br />
çok geç kalm ışlardır. Bosna Hersek için Cenevre'deki <strong>ba</strong>rış<br />
görüşmeleri sağlıklı bir sonuca varamamıştır. Bosnalı küçük<br />
kız İRMA'yı tedavi etmeye çalışmak, bunun çal ımım satmak yetmez,<br />
yüzbinlerce İRMA'nın, sakat, aç—susuz, anas ız—<strong>ba</strong><strong>ba</strong>sız,<br />
yurtsuz kalmasma artık gözyumulamaz.<br />
Başta Birleşmiş Milletler, ABD ve AG İK'e imza atan ülkeler<br />
olmak üzere <strong>ba</strong>rıştan yana tüm devletleri, uluslararası <strong>kurulu</strong>ş -<br />
58
ları, insan hakları ile ilgili bütün <strong>kurulu</strong> şları Bosna—Hersek ve<br />
Azer<strong>ba</strong>ycan'daki SOYKIRIM'ı—VAHŞETI önlemeye çağırıyoruz.<br />
Azer<strong>ba</strong>ycan'da, Bosna—Hersek'te olup bitenler, çok anlaml ı ve<br />
ibret vericidir. Bu olaylar, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Gürcüsüyle,<br />
Çerkeziyle, Arabıyla, Arnavutuyla bütün Türkiye halkının<br />
kardeşçe yaşamasının kaçmılmazlığmı vurguluyor.<br />
Cumhuriyetimiz, Kurulu şundan bu yana zaman-zaman ya şadığı<br />
ve atlattığı güç dönemlerin belki de en önemlisi ile yüzyüzedir.<br />
Türkiye, Misak-ı Milli Sımrlarını değiştirmeyi, ülke bütünlüğünü<br />
ve devlet yapısını bozmayı amaçlayan sistemli, yıkıcı, acımasız,<br />
masum çocuk, ya şh ve kadın demeden öldürücü bir terörle<br />
karşı karşıyadır.<br />
60 milyon vatanda şımız, tarihin derinliklerinden gelen sa ğduyu<br />
ve kaynaşma ile T.C. sımriarı içinde ulus bilinci ile, ırk-dindil-etnik<br />
yapı farklılığı gözetmeksizin karde şçe, dostca e şit yaşamak<br />
istemektedir. Vatandaşların bu temel istencirıi herkes iyi<br />
özümsemelidir.<br />
Bölücü politikaları, "Asker—Halk" çatışmasına "Türk—Kürt"<br />
şovenliğine oturtmak isteyenlere, topluca kar şı çıkılmalıdır. Biz<br />
şovenliğin her türlüsüne Türk Şovenliğine de Kürt Şovenliğine<br />
de karşıyız.<br />
Doğu—G.Doğu'daki sıkıntılara, 1979 yılından bu yana olağanüstü<br />
hal rejimi içinde, sadece askeri tedbirlerle çözüm aramak,<br />
olağanüstü hali, olağanlaştırmak, kimi zaman Hukuku askıya<br />
almak yanlış olmuştur.<br />
Tüm siyasi partiler, terör sorununa köklü, kal ıcı çözüm bulmak<br />
konusunda anlaşmalı, terörün demokratik düzenle <strong>ba</strong> ğdaşmadığı<br />
gerçeğini benimsemelidirler. Hiçbir siyasi parti, hiçbir<br />
nedenle teröre sempati duydu ğu kuşkusunu yaratmamal ıdır.<br />
Doğu'da, G.Doğu'da görev yapan korucular, özel tim ve güvenlik<br />
kuvvetleri görevlileri, vatanda ş için var olduklarını, unutmamali,<br />
vatanda şa potansiyel suçlu gibi davranmamal ı, ön yargılı olmamalıdır,<br />
gözetim altma ahnanlara I ŞKENCE yap ılmamalıdır.<br />
59
Devlet, gerçek bir demokratik hukuk devleti gibi davranmalı,<br />
<strong>ba</strong>skıcı olmamalı, vatandaşlara farklı muamele yapmamalı, sevecen<br />
olmalıdır.<br />
Kültürel haklara sayg ı gösterilmeli, kimse, konu ştuğu dilden<br />
dolayı, sıkıntı çekmemelidir.<br />
Terör örgütünün etkin olduğu yörelere ekonomik yatırımlar<br />
hızlandırılmalı, bunun yamnda ve daha önemlisi, sevgi, <strong>ba</strong>rış,<br />
güven ve DEMOKRASI yatırımı yapılmalıdır.<br />
Insanlarımızın kimileri, din u ğruna, kimileri devrimcilikleri,<br />
ilericilikleri gölgelenir ku şkusu ile, kimileri .ayrılıkçılık uğruna,<br />
kimileri de devletin güvenlik güçlerini zay ıflatırız endişesi ile teröre,<br />
yeterince kararlı, inançlı ve güçlü şekilde karşı çıkamazlarsa<br />
bu KAN, bu OLUMLER, bu TEROR DURMAZ.<br />
Teröristin, solcusu, sağcısı, mukaddesatçısı, uluscusu, ırkçısı<br />
olmai. Hepsi aynıdır, sonunda öldürme, yıldırma yatmaktadır.<br />
Tek tanımıyla teröristin HAKLISI yoktur, KANLISI vardır.<br />
Türkiye'de Ulusal Kurtuluş Savaşı ile yoğrulmuş TBMM.den<br />
ayrı meclis, ayrı bir devlet özleyenlerle ve bunun sava şını verenlerle<br />
ve iç sava ş kışkırtıcılığı yaparak çocuk, kadın, yaşlı demeden<br />
adam öldürenlerle ve "VUR PKK VUR, KIJRD İSTAN'I<br />
KUR" diyenlerle Türkiye <strong>Barolar</strong> ımn ve avukatların yollan ayrıdır.<br />
Ülkemizde Doğu ve Güneydoğu olaylan yaşamrken bir <strong>ba</strong>şka<br />
yaşamsal önem taşıyan Cumhuriyetin değişmez, değiştirilemez<br />
ilkesi laikliğin de tartışılması sürüyor. Laikliğin din dü şmanlığı<br />
olduğu savıyla yola çıkanlar, laik insarları dinsiz sayarak şeriat<br />
özlemciliği yapıp, teokratik devlet yapılaşmasına yeşil ışı k yakmaktadırlar.<br />
Laikliğe karşı son <strong>ba</strong>şkaldırı, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşandı;<br />
37 vatanda şınıız yanarak can verdi. An ılan olaylarm davaları<br />
açıldığı için bunlarla ilgili beyanda bulunacak değilim, fakat<br />
yeri gelmi şken tahkikatın her türlü etki ve şüphe söylentilerinden<br />
uzak, özgürce, hukukun üstünlüğüne ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />
yakışır bir şekilde dava emniyeti sağlanarak yapılmas ı<br />
60
için davaların Ankara'ya naklini isteyen Adalet Bakan ı Sayın<br />
Oktay'ı ve isteği karara <strong>ba</strong>ğlayan Yargıtay ilgili dairesini hukuk<br />
adına kutluyorum.<br />
Davalarm iddianamelerinde Sivas sokaklarında 7,5 saat süre<br />
ile 'Yaşasın Hizbullah - Laiklik gidecek, şeriat gelecek - Laikliğe<br />
son, laik düzen yıkılacak" şeklinde <strong>ba</strong>ğrıkliğı belirtilmektedir.<br />
Kur<strong>ba</strong>n keserken kasab ın getirdiği tekbir getirilerek otel yakılmış,<br />
insanlar boğulmuştur.<br />
Olayların temelinde, değişik nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler<br />
aramak yanli ştır, boşunadır. Olaylar, Cumhuriyetin 70. y ılında,<br />
onun en temel ilkesi olan LA İKLİGİn kimi çevrelerce ve kişilerce<br />
hala özümsenemedi ğini kamtlamaktad ır. Sokaklara dökülenler,<br />
"Şeriat isteriz" diye <strong>ba</strong>ğıranlar ve onları kışkırtanlar, Laiklik ilkesini<br />
geriletip dışlamayı, ulusumuzu ortaçağ karanliğına çekmeyi,<br />
ümmet yapmayı düşlemekte, demokratik hukuk devletini<br />
yıkıp teokratik devlet kurmayı amaçlamaktadırlar.<br />
Sivas olayları, nedeniyle topluma sürülen kara lekeyi silemeyiz,<br />
ölenlerin yakınlannm tarifsiz acılarını dindiremeyiz, ölenleri<br />
geri getiremeyiz; ama hiç olmazsa laiklik yolunda ölümü göze<br />
alanların anılarma ve ölüme yiğitçe yürüyü şlerine sahip çıkalım.<br />
Devletin, toplumun ve anayasal <strong>kurulu</strong> şların, yakılarak öldürülen<br />
37 vatandaşımıza karşı utancı, borcu ve görevleri vardır.<br />
Hızlı iletişim ve ulaşım çağında vatandaşın yardımına koşamayan<br />
DEVLETIN kusuru vard ır.<br />
Devletin, yasama, yürütme ve yargı erkleri, Cumhuriyetin temel<br />
ilkelerini korumakla yükümlüdür. Bu ilkelerden ödün veremezler,<br />
ödün verilmesine seyirci kalamazlar.<br />
Teokratik devlet özlemdileri, Laikli ği benimseyip toplumu<br />
UMMETTEN ULUS yaptığı için Atatürk'e dü şmandırlar. Atatürk<br />
<strong>ba</strong>şhedefleridir, casustur, dinsizdir, masondur. Onlara göre<br />
Laiklik yanl ısı bizler de ATATURK'ün AVENES İYİZ: "Mustafa<br />
Kemal ve Avenesi, belli zaman müslüman görünmü şler, müslümanları<br />
avutmuşlarsa da çoğu zaman D İNSİZLİKLERİNİ göstermişlerdir"<br />
diyorlar ve bizler gibi laiklik savunucularına dinsiz<br />
deyip küfürlü mektuplar, kasetler, kitaplar yağdırıyorlar.<br />
61
Toplumun, Cumhuriyet'in, demokrasinin ve ulusun bütün değerlerine<br />
saldıranlar gibi sözde dindar olacağımıza, onların dinsiz,<br />
zalim LAIK D İKTATOR dedikleri Atatürk'ün LAIK AVENE-<br />
St olmayı yeğleriz.<br />
Laiklik, bir Yasa ve Anayasa maddesine s ığmayacak, "din ve<br />
devlet i şlerinin ayrılmasıdır" daraltmasına oturmayacak kadar<br />
engin, kapsamli ve anlaml ıdır.<br />
Laiklik, dini toplum yaşamını düzenleyen yönlerden bir güç<br />
mihrakı olmaktan çıkarmış, din sömürusüne son vermiş, dini, kişi<br />
vicdanının korumasına almıştır. Laiklik, TEOKRATİK devletten<br />
DEMOKRATIK hukuk devletine geçi şin simgesidir. Şeriat<br />
devletinden çağdaş devlete yol al ıştır. Bir uygarlık, özgürlük ve<br />
çağdaşlik ilkesidir.<br />
Dinine saygılı gerçek dindarlar, laikli ğe karşı değildirler. Laikliğe<br />
karşı olanlar, laik insanları dinsiz sayanlar, şeriat özlemcileridir,<br />
teokratik devlet yanhland ır ve bunları ustaca kullan ıp<br />
yönlendiren yo<strong>ba</strong>zlard ır.<br />
23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim'i "KARA GÜNLER" olarak niteleyenlere,<br />
demokrasiden 'YIKILMASI GEREKEN PUT" şeklinde<br />
söz edenlere, sokaklarda "Şeriat isteriz, laik düzen yıkılacak!"<br />
diye <strong>ba</strong>ğıranlara "Gençlik Kampı" adı altında dini eğitim yaptıranlara,<br />
hızla çoğalan tarikat yurtlarına, üzerinde Map harfleri<br />
yazılı yeşil <strong>ba</strong>yrak açanlara, siyasi hesaplarla gözyumulmamahdır.<br />
Laikliğin zedelenmesine, şeriat avazelerine "Bunlar masum<br />
inanç patlamalarıdır" diye gözyumuldukça demokrasi, Cumhuriyet<br />
ve laiklik düşmanlarının, teokratik devlet özlemcilerinin cesaretleri<br />
artacak, yeni eylemler gerçekle ştireceklerdir.<br />
Laiklik yolunda ödün yermek yoktur, Kubilay'ları, Muammer<br />
Aksoy'lan, Bahriye Uçok'lan, Uğur Mumcu'ları öldürenler, Sivas'ta<br />
37 kişiyi diri diri yakanlar, aydınlıktan yana laik insanları<br />
gerilettiklerim, korkuttuklarm ı sanıyorlarsa aldanıyorlar.<br />
Türk ulusunu ortaçağ karanlığma çekmeye, ümmet yapmaya, şeriat<br />
düzenini kurmaya, güçleri yetmeyecektir.<br />
Laikliğe karşı olanların yanında CUMHURİYETi eskimiş,<br />
devrini tamamlamış sayıp ikinci Cumlıuriyet'in kurulmas ını isteyenler<br />
de Cumhuriyetin temel niteliklerine sald ırmaktadırlar.<br />
62
Birinci Cumhuriyetin kurulmas ında HALK' ın desteği yokmuş,<br />
Cumhuriyet zorla, emirle tepeden inme kurulmuş. Bunu yazan<br />
ve söyleyenler dünyanın <strong>ba</strong>şka yerlerinde, <strong>ba</strong>şka yapılaşmayla<br />
kurulan Cumhuriyetlerle Türkiye Cumhuriyeti'ni kar ıştırıyorlar.<br />
Türkiye Cumhuriyeti'nin farkl ı özellikleri var.<br />
Bu Cumhuriyetin temelinde halkın tam desteği ile oluşan<br />
Samsun Çıkartması, Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve<br />
bütün dünyaya parmak ısırtan ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI<br />
VARDIR. Katılımı yok denilen Anadolu halkının alınteri, kanı ,<br />
onurlu Türk kadımmn nasırlaşan elleri ve s ırtı vardır. Bu Cumhuriyetin<br />
temelinde tüm emperyalist ülkelere karşı direniş, savaş<br />
ve BAŞARI vardır.<br />
Başka ülkelerde bilmem kaçıncı Cumhuriyet kurulabilir ama<br />
Türkiye'de BIRINCI ve SONUNCU CUMHURIYET VARDIR ve<br />
Atatürk'ün sözleriyle "SONSUZA DEK YA ŞAYACAKTIR". Onu<br />
yıkmaya kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir.<br />
Bu inanç ve duygularla sizlere <strong>ba</strong>şarılı, sağhkh bir YARGI YI-<br />
LI diliyorum, teşekkür ediyorum, saygılarımla, selamlıyorum.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 7.9.1994<br />
GENELGE NO: 1221/42<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın, 1994-1995 Yargı Yılı'nın<br />
açılışı nedeniyle Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda<br />
yaptığı konuşma metnini yazımız ekinde bilgi ve takdirlerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
EKI: Konu şma metni.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
63
TÜRKIYE BAROLAR BİRLIĞI BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />
1994 - 1995 YARGI YILININ AÇILIŞI TOPLANTISINDA<br />
YAPTIĞI KONUŞMA<br />
1994-1995 Adalet Yıh'nın Açıhşı Töreni'ne onur veren say ın<br />
konukları, yüce yargıç ve savcıları, değerli meslekdaşlarımı, <strong>ba</strong>smın<br />
ve televizyonlarm temsilcilerini en iyi dileklerimle ve saygılarımla<br />
selamlıyorum.<br />
Güzel ve anlamli bir toplantıda yargımızın, hukukumuzun,<br />
ülkemizin ve demokrasimizin sorunlarım konuşmak üzere buluşmaktan<br />
duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum; toplant ı<br />
programı için Yargıtay Başkanı Sayın Müfit Utku'ya ve Yargıtay'm<br />
diğer sayın yetkililerine teşekkür ediyorum.<br />
Geçen yıl, bu kürsüde dile getirdiğimiz sorunların çözümlenemediğini,<br />
çözüm için de ça<strong>ba</strong> harcanmad ığım görmenin, ya şamanin<br />
üzüntüsü içindeyim.<br />
Anayasamız, "Yasama—Yürütme—Yarg ı" yetkileri deyimlerini<br />
kullanmış, hukuk dilinde kuvvetler ayrılığı denilen sistemi benimsemiş<br />
ama nedense YARGI'yı diğer iki güce karşı arka plana<br />
atmış, üvey evlat muamelesi yapm ıştır. Gelmiş-geçmiş siyasal<br />
iktidarlar, Adalet Hizmetleri'ne gerekli önemi vermemi ş, milli<br />
gelirden yeter pay ay ırmamış, YARGI'ya az yatırım yapmıştır.<br />
Yargı'ya bu <strong>ba</strong>kış açısı nedeniyledir ki Yarg ıçlik ve Savcılik,<br />
bir türlü özenilecek meslekler haline getirilememi ş, yargıç, savcı<br />
açıklan giderek büyümü ş, davalann uzaması önlenememi ştir.<br />
Sorunlara adliye binalanmn yetersizli ği, nitelikli adli personel<br />
yetiştirilememesi de eklenince yargıdaki sıkıntı daha da artmıştır..<br />
Her kademede Yargı'ya en son teknoloji sür'atle sokulmah,<br />
sadece yargı işleri gören binalar yap ılmalıdır. Kendi binasmın<br />
temeli olmayan Adalet, devletin temeli olamaz.<br />
Yargının sorunlan artarken, onun ayr ılmaz parçası olan savunma<br />
mesleğinin, avukatlığın da sorunları büyümektedir.<br />
64
İster serbest çalışsın, isterse kamu kesiminde avukatl ık yaps<br />
ın, bütün avukatların mali ve ekonomik sorunları çığ gibi büyümüştür,<br />
anılan sorunlar, savunma mesle ğinin yürütülmesini güçleştirmiştir.<br />
Yargıç ve savcilann ekonomik durumları iyileştirilerek "Say-<br />
Savunma-Karar" bütünlüğünde iki kesim "Say ve Karar" dü şünüliip<br />
"Savunma"n ın hiç düşünülmemesi, yargının olmazsa olmaz<br />
koşulu savunma mensuplarının aynk tutulmas ı, sosyal devlet<br />
ve eşitlik ilkelerini zedelemiştir.<br />
Kamu Avukatları, Kamu'da görev yapan diğer sınıflar karşısında<br />
maaş, Ek Göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan<br />
Odemeler Göstergeleri yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir.<br />
Hatta Kamu Avukatları kimi kurumlarda i şçi statüsünde çalışan<br />
bir elemandan da çok dü şük maaş almaktadır.<br />
Zaman geçirmeden sorunların çözümü için farkl ılıkları giderecek<br />
ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.<br />
Hayat Standardı Uygulamas ı, Gelir Vergisinin gerçek gelir<br />
üzerinden al ınmas ı kuralını dışlayan bir tür "BAŞ VERGİS İ" niteliğindeki<br />
Maliye Salmas ıdır.<br />
Hayat Standardı uygulamas ında Anayasa'nın "Herkes, kamu<br />
giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />
yükümlüdür." şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri bir<br />
kenara itilmi ştir.<br />
Avukatlarla diğer serbest meslek mensupları arasında tartışılamaz<br />
farkl ılıklar vardır. Avukat, yargının tıpkı savcı yargıç gibi<br />
ayrılmaz bir unsurudur; serbest çal ışmakla birlikte yaptığı görev,<br />
kamu hizmetidir. Bu nitelikteki bir mesleği, vergilendirme<br />
işledıinde serbest mesleklerle bir tutmak ve birinci s ınıf tacirlerle<br />
eşdeğer görmek fevkalade hatal ıdır, sakıncal ıdır.<br />
Hayat Standardı uygulaması sürdürülecek olursa 1995 y ılında<br />
Büyük Şehirlerde avukatl ık yapan meslekdaşlanmız kazans ınkazanmasın<br />
200.000.000.- TL.'ye yakın matrah üzerinden vergi<br />
ödemek zorunda kalacaklardır. Bu yükün altında ezilmek iste-<br />
65
ıneyen meslekdaşlarımızın çoğu bu yılm sonunda yazıhanelerini<br />
kapatacaldardır.<br />
Bu nedenlerle sür'atle avukatlar diğer serbest meslek mensuplarından,<br />
birinci s ınıf tüccarlardan ayrı tutulmalı, kazanmadıkları<br />
hayali gelir üzerinden salınan haksız vergi olan Hayat<br />
Standardı uygulaması değiştirilmeli, yeni yasal düzenleme yapılmalıdır.<br />
Bu s ıkıntılara 1994 yılında beyan edilen matrahlar üzerinden<br />
hesaplanan % 10 tutanndaki Ekonomik Denge Vergisi ve 1993<br />
yılı hesap dönemindeki gayri safi has ılat üzerinden hesaplanan<br />
ve en az 10.000.000.- TL. tutarındaki Net Aktif Vergisi gibi sürpriz<br />
ve adaletsiz vergiler de eklenince avukatl ık, kamu hizmetinden<br />
çıkarılıp angaryaya dönü ştürülmektedir.<br />
Avukatlar, mali sikıntılara itilirken yasalarımn değiştirilmesi<br />
de bir türlü sağlanamamaktadır. Büyük hukukçu Sayın İmran<br />
Oktem, 1136 Sayılı Avukatlık Yasası çıkmadan 1967-68 Adli Yılı'nı<br />
açış konuşmasında "Türk Avukatlarını BAGIMSIZ BAROLA-<br />
RA kavuşturacak, kendilerini yönetmek imkan ını verecek, BARO-<br />
LARI VESAYETTEN KURTARACAK Avukatl ık Kanunu'nu beklemekteyiz"<br />
demi şti. Sayın Oktem'in ömrü yetmedi. Artık TBMM.<br />
gündemine girmi ş olan Avukatlık Yasası Değişikliği, biran önce<br />
gerçekle ştirilmelidir. Yasa tasarısının bugünkü hale ' gelmesinde<br />
emeği geçen Adalet eski <strong>ba</strong>kanları Sayın Oltan Sungurlu ve Sayın<br />
Seyfi Oktay'a ve katkıda bulunan herkese te şekkür ediyoruz.<br />
Bundan sonra da <strong>ba</strong>şta Adalet Bakanı Sayın Mehmet Moğultay<br />
olmak üzere tüm siyasi parti temsilcilerinin deste ği ve katkılarıyla<br />
tasarının yasalaşacağına inamyoruz.<br />
Avukatlık Yasas ındaki bu de ğişiklikler, Anayasa'daki değişikliklerle<br />
tamamlanırsa savunma mesleği daha anlamlı hale gelecek<br />
"Sav—Savunma—Karar' bütünlüğü içinde gerçek yerini bulacaktır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, Anayasa'nın YÜRÜTME bölümünde<br />
değil YARGI bölümünde yer almal ıdır. Yargının <strong>ba</strong>ğımsizlığı anlayışı<br />
doğrultusunda <strong>Barolar</strong>ın da <strong>ba</strong>ğımsızlığı belirginleşmelidir.<br />
Vesayete ili şkin hükümler Anayasa'dan çıkartilmalidır.<br />
66
Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini temsilen üye bulunmal ıdır. Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakki<br />
tanmmalıdır.<br />
Anayasa değişikliği tartışmaları, TBMM'nin geride kalan çalışma<br />
döneminin son günlerinde gündeme tekrar geldi. Anayasa'nm<br />
Başlangıç Bölümü ile 14-15-24-33-51-52-53-67-68-69-76-<br />
82-84. 135 ve Geçici 15. maddelerinin de ğiştirilmesi düşünüldü;<br />
<strong>ba</strong>zılarında anlaşma sağlanmasına karşın <strong>ba</strong>şarılamadı. "Once<br />
Anayasa sonra Tatil" diyenler, "Once Tatil - sonra Anayasa" dediler.<br />
25 Kasım 1991 tarihinde TBMM'de okunan Hükümet Programında<br />
"Hükümetimiz", 12 Eylül Hukuku al ıntılan" olarak nitelendirilebilecek<br />
yasal düzenlemeleri, uygulamalar ı, kısıtlamalan,<br />
sür'atle yürürlükten kaldırarak, her alanda tam demokratik<br />
bir siyasal ortam yaratmak gerekliliğine inanmaktadır.... Hükümetimiz,<br />
Türkiye'de bir HUKUK REFORMU gerçekle ştirmek<br />
karanndadır. Bu reform, ANAYASA dahil, hukuk sistemimizin<br />
hemen tüm boyutlarını kapsayacaktır" denilmektedir.<br />
12 Eylül Hukukunun en önemli kal ıntısı 1982 Anyasas ı, ne<br />
yazıktır ki bütün kurum ve kuralları daha doğrusu hukuksuzluğu<br />
ile yürürlüktedir. Anayasa'n ın Askeri darbeleri me şru sayan,<br />
benzerlerine yol açacak nitelikteki <strong>ba</strong> şlangıç bölümü, bir demokrasi<br />
AYIBI olarak duruyor.<br />
Geçici adına karşın Anayasanın temel ve kalıcı pek çok kurum<br />
ve maddesinden daha KALICI olan Geçici 15. maddesi, bir<br />
HUKUK AYIBI olarak duruyor.<br />
Demokratik laik hukuk devletinin olmazsa olmaz ko şulu<br />
YARGI BAGIMSIZLIGI'n ı engelleyen, Ana 'yasa'nın 159. maddesi,<br />
değişiklikler kapsam ında bile değil. Herkes, Hakimler ve Savcılar<br />
Yüksek Kurulu'nun siyasal iktidarın güdümünde olmas ından<br />
memnun görülüyor Kurulun üyelerinin atama ile gelmeleri<br />
ve Kurulda Adalet Bakam ve müste şarının üye olarak bulunmalan<br />
benimseniyor. Kurulun müstakil binas ı ve sekreteryasınm<br />
olmayışı, kimseyi rahats ız etmiyor.<br />
67
Anayasanın 104. maddesinde yeralan Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın<br />
özellikle Yargı ile ilgili ve hukukun üstünlü ğü ilkesine aykırı görev<br />
ve yetkileri, demokratik hukuk devletinin yerle şmiş kuralları<br />
sayılıyor. Siyasi Partilerimizin, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın Yargıtay<br />
C. Başsavcısını ve Başsavcı Vekilini, Askeri Yarg ıtay Üyelerini,<br />
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimler ve Savc ı-<br />
lar Yüksek Kurulu Üyelerini ve görevi ile ilgili suç i şlediği zaman<br />
kendisini`YÜCE D İVAN" sıfatı ile yargılayacak olan Anayasa<br />
Mahkemesi'nin Üyelerini seçmesini, yarg ı <strong>ba</strong>ğımsızlığına ve<br />
hukukun üstünlüğü ilkesine uygun buldukları anlaşılıyor. Bir<br />
dönem, ki şilere <strong>ba</strong>ğlı olarak bu yetkilerin olumlu kullan ılması,<br />
sorunu ötelemez. Onemli olan, Hukukun Ustünlü ğü'nün ve demokratik<br />
hukuk devleti ilkelerinin korunmas ıdır; kimsenin HU-<br />
KUKUN ÜSTÜNDE olamayaca ğı anlayışının anayasada somutlaşmasıdır.<br />
Çok istenildiği halde bir hukuk garabeti olan 84. madde, bir<br />
türlü değiştirilememiştir. Bu madde değişikliğinin bir <strong>ba</strong>şka<br />
madde değişikliği ile pazarh ğımn yapılması, anlamsızdır, çirkindir,<br />
ayıptır.<br />
84. madde değiştirilemediği için partilerinden ayrılan milletvekillerinin<br />
uydurma ve günlük partiler kurarak <strong>ba</strong>şka partilere<br />
geçme oyunu sürmekte, parlamento hem kendisinin hem de milletvekiiliğinin<br />
aşınmas ına bilerek gözyummaktad ır. 84. madde<br />
nedeniyle ve maddedeki işlem, TBMM tarafından yapılmadığı<br />
için büyük bir kentin Belediye Başkanı,. TBMM Üyeliği sıfatını<br />
beş aydır, anayasaya aykırı olarak ta şımaktadır. 84. maddenin<br />
hiç bir fikrasına katılamayız ama bu madde yürürlükte iken<br />
Meclis Üyeliği ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz bir görevde bulunan Belediye Baş--<br />
kamnin tasarruflann ın hukuki olduğuna da katılamayız. TBMM<br />
toplanıp üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Belediye Ba şkanı'nın<br />
milletvekilliğinin düşmesine karar vermediği için bu hukuksuzluğu<br />
bölüşmüştür.<br />
Siyasi Partiler Yasas ının 101. maddesi gereği olarak siyasi<br />
partiler, kapatılmaktadır. "Demokratik siyasi hayatm vazgeçilmez<br />
unsurları" olan siyasi partiler, kolayca kapat ılmamandır.<br />
Ama kişiler ve siyasi partiler de, sakrncal ı ve yasak i şleri, parti<br />
kurarak yürütme yol ve anlayışına sapmamal ı "Ne tür.suç işler-.<br />
68
sek işleyelim bizi ancak seçmen tasfiye eder" şemsiyesine s ı<br />
mamalıdır. Dünyanın hiç bir devleti, simgesi olan BAYRAGI'n<br />
tanımayan, meciisine ve istik11 mar şma saygı duymayan bir siyasi<br />
partiye ho şgörülü yakinşamaz, hiç bir Anayasa, kendi devlet<br />
varlığına kasteden siyasi partinin varl ığını sürıjürmesine olanak<br />
tanımaz. .<br />
Anayasanın 84. maddesine göre kapat ılan siyasi partinin kapatılmasına<br />
ili şkin davanın açıldığı tarihte parti üyesi olan milletvekillerinin<br />
üyeliği, kapatma karannm TBMM'ne tebli ğ edildiği<br />
tarihte sona ermektedir. Hiç bir suçu olmayan milletvekilinin,<br />
partisi kapatıldığı için milletvekilhi ğinin sona ermesini, hukukun<br />
üstünlüğü ilkesi ile <strong>ba</strong>ğdaştıramayız.<br />
Konunun yarg ının gündemine geldiği 3.7.1992 tarihinden bu-.<br />
yana iki yılı aşkın zamandır 84. maddenin bir türlü de ğiştirilemeyişi<br />
konuyu, TBMM Ba şkanı Sayın Cindoruk'un "Meciisimizin<br />
84. maddeyi değiştirmekteki gecikmesi, Avrupa Konseyi'ne hakl ı-<br />
lık kazandırmıştır" yakınmasına vardırmıştır.<br />
Bu sözler bir gerçeği vurguluyor ama <strong>ba</strong> şka acı bir gerçeği de<br />
anımsatıyor. Biz Amerika, Avrupa istiyor, uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar<br />
istiyor diye zorlanıp anayasasını, yasalarını değiştiren ülke<br />
olmak ayıbmdan kurtulmal ıyız. Anayasam ızı, yasalarımızı, çağdaş<br />
ve uygar ölçülerin dışında kaldığı, insan hak ve özgürlüklerine,<br />
hukukun üstünlüğüne, demokratik hukuk devleti anlayışına<br />
aykırı bulduğumüz için zamanında ve özgürce değiştiren, <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />
ve egemenliğine gölge düşürtmeyen ülke olmanın onurunu<br />
yaşamal ıyız.<br />
Değişiklikler kapsamında olan Anayasa'nın 14 ve 15. maddeleri,<br />
dolayısı ile 25. maddedeki Dü şünce ve kanaat hürriyeti ve<br />
26. maddedeki dü şünceyi açıklama ve yayına hürriyeti ile yakından<br />
ilgilidir.<br />
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Anayasamızda "Herkes<br />
dü şünce ve vicdan özgürlüğüne sahiptir" kural ı vardır. Her<br />
iki metinde ayrıca "Herkes görü şlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne<br />
sahiptir" denilmektedir.<br />
Avrupa sözle şmesinin 10/2. maddesinde kullan ılması görev ve<br />
sorumluluk isteyen bu özgürlüklerin, demokratik bir toplumda<br />
69
ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, kamu güvenli ği gerekleriyle ve<br />
kamu düzeninin korunmas ı ve suçun önlenmesi, genel sağlık ve<br />
ahlakın, <strong>ba</strong>şkalarının ün ve haklarının korunması, gizliliği olan<br />
bilgilerin açıklanmasının önlenmesi ya da yargı orgaıumn otorite<br />
ve yansızlığınm sağlanması için gerekli olan ve yasayla konulan<br />
kural, koşul, kısıtlama ve cezalara <strong>ba</strong>ğlanabileceği yazılıdır.<br />
Demokrasi dü şmanlarının özgürlükleri bile demokratik kurallar<br />
ve hukukun üstünlüğü ilkesi zedelenmeden kısıtlanmalıdır.<br />
Demokrasi dışı çözümler, demokrasinin özünü tahrip eder.<br />
Terörle Mücadele Yasas ının Hukukun Üstünlüğü ilkesine aykırı,<br />
antidemokratik ve yasan ın diğer maddeleri ile de çelişen 8.<br />
maddesine dayan ılarak verilen kararlarla mahkum olanlar ın durumu<br />
bütün hızıyla tartışılıyor.<br />
Türkiye, bilim adamlarını, yazarlannı, gazetecilerini, kimi aydınlannı,<br />
sendikacılannı düşüncelerini açıkladıklan için yargılayan<br />
ve adi suçlar ın çok üstünde cezalar veren ülke durumunda<br />
gösteriliyor.<br />
Bir gerçeği görmezlikten gelmeyelim. TCK. 141-142. maddeleri<br />
kaldırıldı ama Terörle Mücadele Yasas ı'nın 8. maddesi korunarak<br />
dü şünce açıklama cezalandırılıyor. Yayınevleri, altından<br />
kalkılması olanaksız para cezalanna mahkum ediliyor. Ortaça ğ<br />
zihniyeti ile, aralarında değerli bilim adam ı Anayasa Hukuku<br />
Profesörü İlhan Arsel'in "AYDIN—AYDIN" isimli eseri de bulunan<br />
kitaplar toplat ılıyor. Kimi zaman mevkute niteliğinde olmayan<br />
yaz ılı eserleri yayınlatanlar, mevkutelerin sorumlu müdürleri<br />
gibi değerlendirilip cezaland ırılıyor.<br />
Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, ko şul<br />
ve sınırlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />
bir devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; Hukukun<br />
Üstünlüğü ilkesi ile çeli şmektedir.<br />
Elbette, demokratik ve anayasal hak ve özgürlükler, <strong>ba</strong> şka<br />
hak ve özgürlükleri yoketmek, ülke bütünlüğünü ve kamu düzenini,<br />
yargı organlarının otoritesini sarsmak, devleti tahrip etmek<br />
için kullanılmamalıdır, ama aydınlar bilim adamları, yazarlar<br />
gazeteciler ve sendikac ılar, yok yere düşüncelerinden ve onları<br />
70
açıklamaktan dolayı suçlanmamalı, ağır cezalara çarptırılmamalıdır.<br />
Son zamanlarda kimi <strong>ba</strong>kan ve siyaset adamlann ın tutukevlerindekibilim<br />
adamı, yazar ve gazetecileri sık-sık ziyaret ettiği-.<br />
ne tanık oluyoruz. İnsani duygularından dolayı kutluyoruz. Hapishane<br />
önünde "Demokrasi istemleri nedeniyle mahkum edilen<br />
insanlarımız demokrasinin gerçek kahramanland ır" diye söylemde<br />
bulunmak, onları övmek yetmez. Siyaset ve hele iktidar, şikayet<br />
yeri değil çözüm yeridir. Çözüm için demokratikle şme türküsü<br />
ile 3 yılı boşa geçirenlerin bugün şikayete ve dövünmeye haklan<br />
yoktur.<br />
Adalet Bakanı Sayın Moğultay'ı "düşünce özgürlüğü ile ilgili<br />
çalışma yapmak" üzere olu şturduğu komisyon için kutluyorum<br />
ve zaman yitirilmeden demokratik, ça ğdaş ve hukukun üstünlüğüne<br />
yakışır bir düzenleme yapılmasını diliyorum.<br />
Düşünce açıklama ve anlat ım özgürlüğü ile iç-içe olan <strong>ba</strong>sın<br />
özgürlüğü konusunda da çok iyi s ınav verildiği söylenemez.<br />
TBMM gündeminde olan Bas ın Kanunu demokratikle şme paketine<br />
alınmamıştır.<br />
Bas ın Özgürlüğü'nün temelinde vatanda şın haber edinme ve<br />
iletişim özgürlüğü yatmaktadır. Ama bu özgürlük, günümüzde<br />
1982 Anayasası'nın getirdiği ve hala korunarı engeller ve kısıtlamalarla<br />
darboğaza sokulmaktadır.<br />
Demokraside dördüncü güç diye nitelenen <strong>ba</strong>s ının, demokrasinin<br />
diğer güç ve kurumlarının varlığına, ayakta durmas ına katkısı<br />
büyüktür. Bu anlamda <strong>ba</strong>s ın özgürlüğü sadece <strong>ba</strong>sın mesleğiyle<br />
uğra şanlann değil, tüm vatanda şların temel hak ve özgürlüklerinin<br />
<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Bu özgürlük herkes, her kurum<br />
ona uyduğu ve aynı oranda savunduğu zaman güzelleşir ve anlam<br />
kazanır.<br />
Herkes, hepimiz <strong>ba</strong>sının saygınliğnı koruyalım ama öncelikle<br />
<strong>ba</strong>sın, kendi saygınlığını korumalıdır. "Basın özgürlüğü kullanılıyor"<br />
görüntüsü verilerek <strong>ba</strong>şka özgürlükler ve hukuk devletinin<br />
güvenceleri zedelenmemelidir. Yaz ılı ve görsel yayın organlarının<br />
kural tan ımazlığını, <strong>ba</strong>ğımsız yargı organlarını bile haks ız<br />
71
yere hedef al ıcı tutumlarını, herkesten önce <strong>ba</strong>s ın, kendisi önlemelidir.<br />
"Temiz Toplum" için öncelikle "Temiz Basın" gerektiği<br />
unutulmamal ıdır.<br />
Yazıli ve görsel yayın organlanmn önemli kö şe yazarlannın<br />
ve programcılann, yüksek yargı organlarım ve mahkemeleri hedef<br />
alan, kararlanm hafife alan, halk ın gözünde küçük dü şürücü,<br />
kuşku yaratıcı değerlendirmeleri, demokrasimiz aç ısından<br />
fevkalade tehlikeli ve üzüntü vericidir.<br />
Bağımsız yargı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />
koşuludur. Montesquieu'nun 250 yıl önce söylediği gibi "Herşeyin<br />
sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı, toplumda<br />
en büyük güven duygusunu sağlar".<br />
Bu duyguyu bu güveni, insan hak ve özgurlüklerinin en<br />
önemli güvencesi yargıyı örselemeyelim, sarsmayal ım. Ulus adına<br />
karar veren <strong>ba</strong>ğımsız yargı hepimizindir, tüm uhisundur.<br />
Yargının temelleri yıkılırsa bilinmelidir ki önce, y ıkanlar altında<br />
kalır.<br />
Yargı konusu ile ilgili bir önemli hususa daha değinmek isterim.<br />
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Cumhuriyet tarihinin en<br />
önemli genci ayaklanmalar ından birisi gerçekle ştirilmiş, laikliğe<br />
Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine <strong>ba</strong> şkaldıranlar, 35<br />
kişiyi otelde yakmıştı .<br />
Olaylarla ilgili yargılama sürdüğü için bu konuda bir de ğerlendirme<br />
yapmak istemiyorum; ancak iletişim ve ulaşım olanaklarının<br />
geliştiği çağımızda 35 insanını yanmaktan kurtaramayan<br />
devletin umursamazl ığına değinmek istiyorum.<br />
Siyasal iktidar orta ğı bir partinin <strong>raporu</strong>nda bile olaylara yetkililerin<br />
zaman ında müdahale etmedikleri, ciddi önlem almad ıkları,<br />
otelin kundaklanmas ını önleyemedikleni ve sonuçta 35 insanın<br />
yanmasına neden oldukları yazıhdır.<br />
Ağır hizmet kusurundan dolayı ölenlerin yakınlarına ve olayda<br />
kendi olağanüstü ça<strong>ba</strong>ları ile kurtulanlara maddi ve manevi . tazminat<br />
ödenmesi için yapılan <strong>ba</strong>şvuru, "üçüncü şahısların eylemin-<br />
72
den meydana gelen zararlardan DEVLET'in sorumlu olmayacağı "<br />
gerekçesi ile reddedilmi ş, devlet, bir kuru ş bile vermeye yanaşmamış,<br />
olayın mağdurlarım idari yargıda hak aramaya itmiştir.<br />
Bir benzer olaya, <strong>ba</strong>t ılıların yaklaşımım örnek vermek isterim.<br />
ABD Savunma Bakanl ığı, 14 Nisan 1994 tarihinde Çekiç<br />
Güç operasyonu çerçevesinde Kuzey İrak üzerinden uçarken<br />
Amerikan Savaş uçaklarınca vurularak dü şürülen A.B.D. helikopterlerinde<br />
ya şamını yitiren Türk, İngiliz ve Fransız su<strong>ba</strong>ylarının<br />
her birinin ailelerine yakla şık 3.300.000.000 TL. verilece ğini<br />
açıkladı.<br />
Yapılan açıklamada bu ödemenin, ABD mevzuat ı ve uluslararası<br />
hukuk açısından zorunlu olmadığı, Savunma Bakanı'nın talimatıyla<br />
"INSANI B İR JEST" olarak yap ılacağı bildirildi.<br />
Sivas ölayı mağdurlannın yakınları, ABD'nin düşündüğü insani<br />
jestin altıda biri kadar istekte bulunmu şlardır.<br />
Şeriat isteriz diye <strong>ba</strong> ğıran teokratik devlet özlemcilerinin, laik.<br />
düzen ve Cumhuriyet yıkıcılarının yakarak öldürdükleri 35 insanın<br />
ailelerinin, en az helikopterde ölen yerli ya<strong>ba</strong>ncı su<strong>ba</strong>yların<br />
yakınları kadar "INSANI JESTE" müstehak olduğunu düşünüyorum,<br />
vatandaşın yardımına koşmayan, ölenlere borçlu olan Devlet<br />
yetkililerinin kayıtsızlığını, uınursamazlığrnı, hüzün verici,<br />
hukuk adma umut k ırıcı buluyorum; bir hukukçu olarak utamyorum,<br />
kınıyorum, ayıplıyorum. Yetkilileri bir an önce, yürüyen<br />
idari davalara en seri• şekilde çözüm bulmaya, kusurlannı hafifletmeye<br />
çağırıyorum.<br />
KHK. tartışmas ı ve karmaşası, Anayasa saygısını sarsmaya<br />
<strong>ba</strong>şlamıştır. Kanunlardan çok KHK. çıkanlarak yürütme, yasamamn<br />
yetkilerine el atmakta, "Yasaman ın Devredilemezliği" kuralı<br />
zedelenmektedir. Ayrıca yetki yasas ı ve 'buna dayal ı olarak<br />
çıkartılan KHK'nin hukukiliği, yasa gücünde 'olması, öncelikle<br />
dayandığı yetki yasasının' Anayasaya uygun olması, sonra<br />
KHK'nin konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden yetki yasas ı<br />
ile konulan esaslara uygun olması ile ortaya çıkar. Anayasa'ya<br />
aykırı bir yetki yasasma dayan ılarak çıkartılan KHK. lerin Anayasa'ya<br />
uygun görülmesi hukuken mümkün de ğildir. 'Böyle<br />
KHK.nin içeriği Anayasa'ya aykırı olmasa bile hukuken Anaya-<br />
73
sa'ya uygunluğu iddia edilemez ve dava aç ılması halinde iptali<br />
kaçınılmazdır.<br />
Kaynağım Anayasa'dan almayan yetkileri kullanmak ve buna<br />
sık-sık <strong>ba</strong>şvurmak, hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığı<br />
ilkesine aykırı ve tehlikelidir.<br />
KHK. uygulamas ı sürdürülecekse çok önemli ve zc 'rurilu durumlarda<br />
ve yasama yetkisinin devri anlam ına gelmeyecek anayasal<br />
ölçülerle kullanılmalıdır. Anayasal yetkileri, gerçek sahipleri<br />
kullanırsa hukuk güzelle şir, uygulama da anlam kazanır.<br />
Yetki kanunlarının ve KHK.lerin iptali davalarında Anayasa<br />
Mahkemesi'nin Yürütmeyi Durdurma Kararı verip vermeyeceği<br />
yoğun biçimde tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi, Kanunların, Kanun<br />
Hükmünde Kararnamelerin ve TBMM. İçtüzüğü'nün Anayasa'ya<br />
şekil ve esas <strong>ba</strong>k ımlanndan uygunlu ğunu denetler.<br />
Anayasa Mahkemesi'nin, Yürürlü ğü Durdurma kararı verilmesi<br />
kural ını kabul etmesinden önceki dönemlerde, "Anayasa<br />
Mahkemesinin iptal kararı verip bu yayımlanıncaya kadar kuralların<br />
Anayasa'ya ayk ırı niteliğiyle yürürlüğünü ve kamu yararı<br />
açısından olumsuz etkisini sürdürmesinden yakm ıliyordu.<br />
Şimdi yürütmeyi durdurma yetkisi kullan ılarak kamu yarar ının<br />
kollanmas ı ve ileride giderilmesi güç ve olanaks ız durumların ortaya<br />
çıkması önlenmiş oldu.<br />
Bir Yasan ın ya da KHK.nin Anayasa'ya ayk ınlığı nedeniyle<br />
iptal edilmesi yetkisini, Anayasa Mahkemesi'ne tammış olan<br />
Anayasa ve Yas akoyucunun, daha az önemdeki yürürlü ğü durdurma<br />
yetkisini tanımadığı ileri sürülemez.<br />
Bu zamana kadar yaz ılı kurallarda boşluk olmas ı nedeniyle<br />
Anayasa Mahkemesi'nin uygulamay ı durdurma yetkisini kullanmayışı,<br />
bundan böyle de hiç kullanamayacağı anlam ına gelmez.<br />
iptal kararlarının gerekçeleri yaz ılmadan açıklanamamas ı ve<br />
geriye yürümemesi pek çok önemli konuda kararların etkinliğini<br />
yitirmesine ve kimi zaman sonuçsuz kalmasına neden olmu ştur.<br />
Bu süre zarfında yasama organı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal<br />
kararı varken aynı konuyu, benzer içerikte yeniden yasalaştır-<br />
74
mıştır. Ya<strong>ba</strong>ncıya taşınmaz mal satışı, imar Affi, Milletvekillerinin<br />
emekli aylığı ve KHK. çıkarma yetkilerinde bu hukuki çarpıklık<br />
yaşanmıştır. Yürürlüğü Durdurma Kararı bu tür hukuksuzlukları<br />
da önlemi ştir.<br />
Yargının denetim etkinliğini arttırıcı bir koruma önlemi olan<br />
Yürürlüğü Durdurma Kararının yargı yetkisinin bütünlüğü dışında<br />
görülmesi anlayışı yanlıştır.<br />
Anayasa'nın 138. maddesinde Yarg ıçlann Anayasa'ya yasaya<br />
ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre' hüküm verecekleri<br />
belirtilmi ştir. Yasadaki bo şluğu, Anayasa Mahkemesi,<br />
hukuka uygun olarak doldurmu ştur. Bundan gocunmamak aksine<br />
Anayasa'nın özüne ve amacına uygun olarak hukukun üstünlüğünü<br />
ve kararlarının etkinliğini koruyan Anayasa Mahkemesi'ni<br />
kutlamak gerekir.<br />
Anayasaya ve hukuka uygunluğa, en <strong>ba</strong>şta saygı duyması gereken<br />
kimi siyaset adamlar ının, bırakalım kutlamayı, eleştiri boyutlarını<br />
çok aştıklan görülüyor. "Anayasa Mahkemesi'nin iptal<br />
kararı, Anayasa'nın temel ilkelerine terstir, bir engeldir, bir dirençtir;<br />
özelle ştirmenin önünü tıkamak affedilecek davranış değildir.<br />
Iptal yetkisi s ınırlanmalıdır, Yürürlüğün durdurulmas ı kararı,<br />
Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi, parlamentonun<br />
üstüne çıkıyor. Anayasa Mahkemesi'nin görevleri tekrar gözden<br />
geçirilmelidir. Milli iradeyi yok sayan sonuçlara kar şı parlamento,<br />
kendi hassasiyetini göstermelidir." türünden de ğerlendirmeler<br />
yapılıyor ve yasa deği şikliği girişimleri gündeme getiriliyor.<br />
Dün muhalefet döneminde DYP.'nin kapat ılması davas ının<br />
reddedilmesi üzerine "Rejimin önünü açtınız, demokrasi size çok<br />
şey borçludur" diye şükranlarını belirtenlerin, iptal kararlarına<br />
alkış tutup övenlerin, siyasi partiler kapatılırken mahkemeyi<br />
ulusal birliğin koruyucusu olarak görenlerin, özelleştirme ile ilgili<br />
iptal kararlanna kar şı tavır koymaları hukuk anlayışlanndaki<br />
subjektifliği ortaya koymaktadır.<br />
Dünyanın hiçbir yerinde Anayasa Mahkemesi, davan ın mali<br />
ve ekonomik önemine ve yönüne <strong>ba</strong>kmaz; iptal davas ı, anayasa<br />
ve hukuka .uygun mu değil mi ona <strong>ba</strong>kar. Hukukun üstünlüğü<br />
ilkesi herkesi <strong>ba</strong>ğlar, kimse hukukun üstünde olamaz. HukuJ ve<br />
75
yargı, kimi politikacılann özel heves ve isteklerine alet edilemez,<br />
feda edilemez.<br />
Anayasa değişikliğinde siyasi partiler, kimi maddelerde görü ş<br />
birliğine varmışken bir siyasi parti,. Anayasa'mn 24. maddesinin<br />
son fikrası kaldırılmazsa hiçbir madde de ğişikliğine razı olmayacağmı<br />
açıklamıştır. Anılan fikra, "Kimse, Devletin Sosyal ekonomik,<br />
siyasi veya hukuki temel düzenini k ısmen de olsa, din kurallarına<br />
dayandırma veya siyasi veya ki şisel çıkar yahut nüfuz<br />
sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygulannı<br />
yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve<br />
kötüye kullanamaz". şeklindedir. 24. maddenin son fıkrasının<br />
kaldırılması görü şünde olanlar, "LAIKLIK" sözcüğünün 141-142<br />
ve 163. maddelerle birlikte hukukumuza yerle ştiğini, 141-142-<br />
163 devirlerini doldurup kaldırıldığına göre "LAIKLIK" sözcüğünün<br />
de kaldırılmasını istemektedirler.<br />
Dini hizmetlerin yap ılması göreviyle yükümlü olacak memurların,<br />
imamlann yeti şmesi için ayrı okullar açılmasma dair Tevhicli<br />
Tedrisat Kanununun fiilen i şlemez hale sokularak imam<br />
hatip okulu uygulamas ının yozlaştınlmasıyla <strong>ba</strong>şlayan Laikliğin<br />
altını oyma ça<strong>ba</strong>ları semere vermi ştir. Daha sonralan siyasi hesaplarla<br />
Gençlik Kamp ı adı altında dini eğitime gözyunıulmuş,<br />
hızla çoğalan tarikat yurtlan, el alt ından beslenmi ş, Kur'an<br />
kurslannın üç yıllık zorunlu eğitime dönü ştürülmesine çanak tutulmuştur.<br />
Kimi TBMM üyeleri, aç ıkça şeriat övücülüğü yapmış, Cumhuriyet<br />
tarihinde ilk kez İstanbul'un göb ğinde Taksim'de Atatürk<br />
Anıtı'nın etrafında üzerinde Arap harfleri yaz ılı yeşil <strong>ba</strong>yraklar<br />
dalgalandrnlmıştır. Sivas'ta "Şeriat isteriz, kahrolsun laik düzen"<br />
diyerek sokaklara dökülenler, 35 insan ı yakmışlardır.<br />
Bütün bu yapılanlar, kimi çevrelerden destek görünce s ıra<br />
LAİKLİGİ kaldırmaya gelmi ştir. Mildiği kaldırmak isteyenler,<br />
bindikleri dalı kesmeye çalışmaktadırlar. L.iklik, kendisini kaldırmak<br />
isteyenleri parlamentoya getiren demokrasinin dayanaklannın<br />
<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Cumhuriyet'in değiştirilmesi teklif<br />
bile, edilemeyecek temel ilkesi ve özüdür.<br />
76
Likliği kaldırarak demokratik hukuk devleti yerine teokratik<br />
devleti getirmek, kendi çarp ık hukuk düzenlerini kurmak, yeni<br />
SİVAS olayı tezghlamak isteyenlere Türk Ulusu olur vermeyecektir.<br />
Atatürk'ün sözleriyle "GAFLET—DALALET ve HATTA<br />
HIYANET içindekiler, ŞERİATve KANLI İKTİDAR provalan ile<br />
Türk Ulusu'nu yıldıramayacaklardır. Ulusu ümmet yapmaya, ortaçağ<br />
karanlığına çekmeye, demokratik laik hukuk devletini, teokratik<br />
devlet yapmaya güçleri ve nefesleri yetmeyecektir.<br />
Cumhuriyetimiz, <strong>ba</strong> şka tehlikelerle de yüzyüzeclir; silhh, bölücü<br />
saldırı durmamıştır. Doğu ve Güneydoğuda çocuk, yaşlı, kadın,<br />
hasta demeden insanlanmızı öldürüp korkutarak sindirmek,<br />
yıldırmak isteyen ayrılıkçı terörün geriletilmesi sevindiricidir.<br />
Herşeyden önce yöre halkının devlete güven duymas ı sağlanmalıdır.<br />
Bu güvenin yarat ılmas ında devlet ve siyasal iktidar,<br />
yalnız bırakılmamalıdır. Tüm siyasi partilere ve demokrasi güçlerine,<br />
büyük görevler düşmektedir.<br />
Hiçbir siyasi parti, yörede etnik ve dinsel duygular ı okşayıp<br />
kaşıyarak, el altından ayrılıkçı terör örgütüyle ili şki kurarak oy<br />
avcılığı uğruna küçük çıkarları için ulusal büyük hedefleri yıkmamalıdır.<br />
Böyle davrananların, Misak- ı Milli sınırlanm ve devlet<br />
yapısmı değiştirmek isteyenlerden, ulusal birliği ve ülke bütünlüğünü<br />
bozmayı amaçlayanlardan hiçbir fark ı yoktur.<br />
Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ülkemizin, toplumumuzun<br />
yargımızın ve demokrasinin kimi sorunlarına değindik, çözüm<br />
yollan önerdik, önermeye de devam edece ğiz. Sorunların çözümünde<br />
aydınlarımıza önemli ve ötelenernez görevler ve sorumluluklar<br />
düşmektedir.<br />
Ülkemizin aydınları, öncelikle ülkelerine borçludurlar; çocuklarına<br />
kendilerininkiııden daha iyi bir demokratik ortam, daha güzel<br />
bir Türkiye, yüzünü ça ğdaşlığa, uygarlığa ve aydınlığa döndürmüş<br />
bir Türkiye bırakmak zorundadırlar. Konumları ne olursa<br />
olsun, ister bilim adam ı, hekim, mühendis olsun, ister general,<br />
yargıç, savcı, avukat olsun AYDINLAR, bildikleri, inand ıklan<br />
gerçekleri, hiç çekinmeden yüreklice söylemekle yükümlüdürler.<br />
Korkmak, duraksamak ve titremek toplum, hukuk ve demokrasi<br />
düşmanlarma cesaret vermektir. Demokratik, laik hukuk<br />
77
devletinin, ülkenin ve toplumun gerçeklerini, s ıkıntılanm görüp,<br />
bilip susanlar, "BANA NE! ADAM SENDE! Beni sokmayan y ılan<br />
bin yaşasin!" diyenler, diplomalan, birikimleri ne olursa olsun,<br />
isimlerinin önünde hangi ünlü, şanlı sıfatlar olursa olsun IHA-<br />
NET içindedirler. Tarihin tozlu sayfaları, ihanet içindeki aydınların,<br />
sonradan işe yaramayan pişmanlıklarıyla doludur.<br />
Kimi zaman verdi ğim tarihsel bir örnekle sözlerimi noktalamak<br />
istiyorum. Duru şmalan 14.7.1949'da sona eren Nürnberg<br />
Mahkemesi, 3. Reich'in mensuplann ı, Hitler döneminin savaş<br />
suçlularım yargıladı ve 99 kişiye muhtelif cezalar verdi. San ıklardan<br />
dördünün suçu di ğerlerine göre daha ağırdı. Dönemin<br />
önemli hukukçularından, Adalet Bakanlığı görevini de üstlenmi ş<br />
olan Ernst Jahning, duru şmalarda uzun süre sustu, konu şmadı,<br />
ifade vermekten kaçındı. Sonra vicdamna, ülke sevgisine yenik<br />
düşerek konu ştu.<br />
İlk sÖzle ıi, "Bu davada SESS İZ OTURMAK i şime geliyordu;<br />
yerin dibine <strong>ba</strong>t ınimak bile hoşuma gidiyordu; ama Almanya<br />
için en ufak kurtuluş yolu varsa biz suçunu bilenler, itiraf etmeliyiz;<br />
her türlü acı ve utanç pahasma" olmu ş, suçunu itiraf edip<br />
diğer üç önemli sanığı tahlil etmi ştir.<br />
Birincisi için, 'Toplama kamplar ına gönderdiği her ki şinin<br />
mallarından çalarak servet yapmış yaşlı bir adam", ikincisi için<br />
"Emir almayı iyi bilen bir Alman. İnsanları, gözünü kfrpmadan<br />
sterlizasyona gönderen adam", üçüncüsü için de "Çürük, koku ş-<br />
muş bir <strong>ba</strong>ğnaz, içindeki şeytanın esiri" demiştir. Sonuncu olarak<br />
kendisini tahlil ederken kendisine seslenip" Ernst Jahning!<br />
hepsinden kötü, çünkü onların ne oldu ğunu biliyordu, onlara<br />
ayak uydurdu. Ernst Jahning! gırtlağına kadar pislik içinde,<br />
çünkü ONLARLA YÜRÜDÜ" demi ştir.<br />
Bizler, yüksek yargı organları mensupları yüe yargıçlar, savcılar,<br />
avukatlar, tüm hukukçular, tüm ayd ınlar! Bir gün Ernst<br />
Jahning gibi pişman olmak, utanç duymak istemiyorsak, SESSIZ<br />
OTURMAK I?IMIZE GELMESIN. Bunu bir ya şam biçimi olarak<br />
benimsemeyelim. Ayıplarla yürümeyelim, onlara ayak uydurmayalım<br />
diyorum, sağlıklı ve <strong>ba</strong>şarılı bir yargı yılı diliyor, hepinizi<br />
saygılarımla selamlıyorum.
(IV)<br />
DANIŞTAY İN KURULUŞUNUN<br />
126. YILDÖNÜMÜ TÖRENI<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 11.5.1994<br />
GENELGE NO: 667/23<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın Danıştay'ın Kuruluşunun<br />
126. Yıldönümü ve "Danıştay ve İdari Yargı Haftası" nedeniyle<br />
düzenlenen törende 10 May ıs 1994 günü yaptığı konuşmayı ekte<br />
bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
Eki: Konu şma metni<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />
DANIŞTAY1IN KURULUŞUNUN 126. YILDÖNIJMUNU<br />
KUTLAMA TÖRENİNDE 10 MAYIS 1994 GÜNÜ<br />
YAVHĞI KONUŞMA<br />
Danıştay'ın Kurulu şunun 126. yıldönümü ve "Danıştay ve<br />
Idari Yargı Haftası" nedeniyle düzenlenen törene onur veren sayın<br />
konukları, yüce yargıç ve savcılan, değerli meslekdaşlarımı<br />
en iyi dileklerimle ve saygılarımla selamhyorum.<br />
"Say-Savunma-Karar" bütünlüğüne ve birlikteliğine büyük bir<br />
titizlikle saygı gösteren Danıştayımızın, her kutlama yıldönümünde<br />
olduğu gibi bu yıl da kürsüsünü "Savunma"n ın sesine aç-<br />
79
masını fevkalade anlamlı ve önemli bulduğumu vurgulamak istiyorum.<br />
Danıştay'ın değerli Başkanı Sayın Füruzan İkincioğullan'na<br />
ve diğer sayın yetkililere, savunma mesleği mensupları adına<br />
içtenlikle te şekkür ediyorum.<br />
Bu anlamlı günde çok değerli ve seçkin topluluk önünde Idari<br />
Yargımızın; hukumuzun, toplumumuzun ve demokratik laik hukuk<br />
devletinin önemli gördüğüm kimi sorunlarına değinmek istiyorum.<br />
İnsanlar, hak ve özgürlükleri için uzun ve çetin u ğraşlar vermişler,<br />
iktidarı elinde bulunduranlara kar şı HAKLARINI, belgelere,<br />
güvencelere <strong>ba</strong>ğlamanın etkili yollarını aramışlardır. Kimi<br />
zaman uluslararası sözleşmelere, kimi zaman Anayasa ve yasalara<br />
sığınmışlardır.<br />
Çağımızın son on yılı içinde düzenlenen en etkili belge, AGIK<br />
de imzalanan Yeni Bir Avrupa için Paris Şartı'dır. Bu belgedeki<br />
şu sözler fevkalade anlaml ı ve önemlidir: "Insan hakları ve temel<br />
özgürlüklere her insan, doğduğu anda sahip olur, bunlardan<br />
FERAGAT edilemez.... Demokrasinin temeli, insan ın şahsına<br />
saygı ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜ ĞÜDÜR.. KIMSE HUKUKUN<br />
ÜSTÜNDE OLAMAZ"<br />
Kimsenin Hukukun üstünde olamayaca ğı devletin adı demokratik<br />
hukuk devletidir; ancak böyle bir devlet anlayışı insan hak<br />
ve özgürlüklerine gelebilecek zararldr için güvencedir.<br />
Bunun içindir ki, hukuk devleti, siyasal iktidarın keyfihiğini<br />
önlemenin, onu huk4k kurallarıyla s ınırlamanın, kişi hak ve özgürlüklerini<br />
korumanın tek yoludur.<br />
"Kuvvetler ayrılığı . Yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığı - <strong>Barolar</strong>m <strong>ba</strong>ğımsızlığı<br />
- Temel hak ve özgürlükler - Idari tasarrufların Bağımsız Yargıçlarca<br />
D netlenmesi" gibi kavram ve kurumlar ın sağlıklı işlemesi<br />
ile devlet, "Hukuk Devleti" niteliğini taşır. Bunlardan herhangibirindeki<br />
aksaklık, hakları anayasalarda sayıp, uluslararas ı<br />
sözleşmelerde benimseyerek kağıt üzerinde bırakmak, insanından<br />
esirgemek, ya şama geçirmenek HUKUK DEVLET İ'ni zedeler.<br />
"Idari Tasarruflann Bağımsız Yargıçlarca Denetlenmesi" Hukuk<br />
Devletini güçlendirir. Ülkemizde, idarenin bütün i şlemleri-<br />
80
nin yargı denetiminde olduğu söylenemez. Cumhur<strong>ba</strong> şkanı ' nın<br />
tek <strong>ba</strong>şına yapabileceği işlemler, Yüksek Askeri Şura Kararları ,<br />
Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulu'nun kararları yargı denetimi<br />
dışındadır. Savaş, sıkıyönetim, seferberlik ve olağanüstü hallerdeki<br />
yargı denetimi kısıtlamalan da bunlara eklenirse az ımsanmayacak<br />
bir sayı ortaya çıkar. Çok zorunlu da olsa hukuka<br />
aykırı idari işlemlere karşı yargı denetimini kapatmak, demokrasiyi,<br />
insan hak ve özgürlüklerini zedelemektedir. Bir ülkede yargı<br />
denetimi dışında tutulan i şlem karar ve atamalar art ıyorsa, demokrasi<br />
ve hukukun üstünlüğü ilkesi yara alıyor demektir.<br />
Yıllardır Adli Yıl ve Danıştay Yıldönümü toplant ılarında<br />
usanmadan dile getirdiğimiz " İdari Yargıda Gizlilik" ayıbının sona<br />
ereceğine ilişkin işaretler, bizi sevindiriyor.<br />
1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Yasas ı'nın 52.<br />
maddesinden devral ınan idari yargılamadaki GIZLILIK maddesi,<br />
2577 Sayılı Yasanın değişikliğine ilişkin tasarıda kaldırılmış<br />
"verilmeyen bilgi ve belgelere dayan ılarak ileri sürülen savunmaya<br />
göre karar verilemez" kural ı getirilmiştir. TBMM Adalet<br />
Komisyonundan geçmi ş olan tasarının bu . maddesinin yasalaşması<br />
bir hukuk ayıbına son verecektir.<br />
Ama ayn ı tasarıyla birle ştirilen bir milletvekilinin 2. maddeyi<br />
değiştiren önergesinin Komisyonda kabulü, <strong>ba</strong>şka bir hukuk ay ı-<br />
bini gündeme getirmi ştir. 2577 Sayılı Yasadaki "menfaatleri ihlal<br />
edilenler" sözcükleri yerine "ki şisel menfaatlerin doğrudan ihlal<br />
edilmesi" koşulu getirilmiş, bu haliyle TBMM Genel Kuruluna<br />
inen tasanya, Barolanm ız ve diğer ilgili <strong>kurulu</strong> şlar çok sert<br />
tepki göstermi şler, üniversite öğretim üyeleri, gazetelerde aleyhine<br />
yazılar yazmışlar, çe şitli toplantılarda eleştirmişlerdir.<br />
Yasa önerisi Adalet Komisyonu tarafından geri çekilmi ş ve<br />
"çevre, tarihi ve kültürel de ğerlerin korunması, imar uygulamaları<br />
gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar HAR İÇ<br />
olmak üzere kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan iptal<br />
davaları" denilmiştir.<br />
Bu değişiklik, sanki ele ştirileri karşılamış gibi görünmekte<br />
ama yine de "kişisel menfaatleri doğrudan ihlal edilenler" i<strong>ba</strong>resini<br />
bünyesinde gizlice taşımaktadır.<br />
81
Yasa önerisi ile getirilen ve komisyondan geçen "De ğiştirilmiş<br />
olan bu kanunun yürürlüğünden evvel açilm ış olup devam eden<br />
veya hükme <strong>ba</strong>ğlanmış olup da KESLNLEŞMEMİŞ bulunan davalarda<br />
da uygulan ır" şeklindeki GEÇICI 2. maddesi tam bir Hukuk<br />
dramıdır. Bu madde ile objektiflikten uzakla şılmıştır. Kimler, neler,<br />
niçin korunuyor sorulan ister-istemez akla tak ıhyor.<br />
içine düşülen ayıptan kurtulmamn yolu 2577 Sayılı Yasaya<br />
yapılan bu yakışıksız yamayı TBMM Genel Kurulundi tasar ıdan<br />
çıkarmaktır.<br />
Hukukun üstünlüğünün özünü olu şturan kavramlardan en<br />
önemlisi olan Yargı Bağımsızlığı, hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />
koşuludur. Hukuk Devleti, kendisini <strong>ba</strong> ğımsız yargı ile korur.<br />
Bağımsızlık, her türlü ETKI, KU ŞKU, BASKI ve yöıılendirmeden<br />
uzak olarak gerçekle ştirilebilir.<br />
'Yargı lama erkinin, yasama ve yürütmenin etkisinden kurtulamadığı<br />
bir ülkede OZGURLÜK yoktur. Herşeyin sonunda adil<br />
bir mahkemenin bulunabileceği inancı, toplumda en büyük güven<br />
duygusunu sağlar" diyen Montesquieu'nun bu sözleri, 250 yıl<br />
sonra da tüm canlılığını ve anlamını koruyor.<br />
Ama günümüzde hala s ığımlacak adil mahkemelerin önemini<br />
göremeyen, de ğerlendiremeyenler var.<br />
Son zamanlarda yüksek yarg ı organlarının, Yüksek Seçim Kurulu'nun,<br />
mahkemelerin ve kararlanndan dolayı yargıçlann olur<br />
olmaz, acımasızca, hakarete varıncaya kadar ele ştirilmeleri fevkalade<br />
üzüntü verici ve düşündürücüdür.<br />
Bu toplantı nedeniyle bir gerçeği bir kez daha vurgulamak isterim.<br />
Bağımsız yargı, hepimizindir; tüm ulusundur. Yargının<br />
zedelenmesine gözyumulursa, hukukun üstünlüğü kuralı rafa<br />
kaldırılırsa devletin en üst <strong>ba</strong>samağındaki yönetilciler dahil Türkiye'de<br />
kimsenin güvenece ği, sığınacağı yer kalmaz; yargınm temelleri<br />
yıkılırsa herkes altmda kal ır.<br />
İnsan hakları içinde SAVUNMA HAKKININ çok özel bir yeri.<br />
vardır. Savunma hakkına gereken önem verilip, hukukun üstün-<br />
82
lüğü ilkesi benimsendikten sonra polis devleti anlayışı, yerini<br />
süratle hukuk devletine b ırakmaya <strong>ba</strong>şlamıştır.<br />
Insanlara, kağıt üstünde çok ideal, çok güzel haklar tan ınmış<br />
olabilir, ama insanlar, bu haklarını özgürce SAVUNAM İYOR-<br />
LARSA, hakkın özüne yönelik tehditlere kar şı kendilerini koruyamıyorlarsa<br />
hakların ne anlamı kalır. İnsanlar, hakları çiğnendiği,<br />
tehdit edildiği, <strong>ba</strong>skı altma al ındığı zaman "SAVUNMA<br />
HAKKI"nı kullanmışlardır.<br />
"Say—Savunma—Karar", demokrasilerde sa ğlıklı -argılamarnn<br />
birbirinden ayrılmaz üç unsurudur. Savunma hakkı ve onun<br />
simgesi avukatlar ve <strong>ba</strong>rolann, adaletin gerçekle şmesindeki payları,<br />
azımsanamayacak ölçüdedir. Savunma hakk ı ve <strong>ba</strong>rolarm<br />
önündeki engellerin kaldırılması, yargıyı daha güçlü ve etkin kilacaktır.<br />
<strong>Barolar</strong> ve avukatlar, yargının ve adaletin gören gözü, duyan<br />
kulağı, konuşan ağzıdır. "Savunmayı Kaldırınız", adalet temelsiz,<br />
gözsüz ve kulaksız olur.<br />
Barolann susturulmu ş, tutuk ve <strong>ba</strong>ğımlı olduğu ülkelerde<br />
YARGI, etkin ve <strong>ba</strong>ğımsız değildir. <strong>Barolar</strong>ın <strong>ba</strong>ğımsızlığından<br />
ürkmemek, <strong>ba</strong>ğımlı olmasına üzülmek gerekir.<br />
Ülkemizde <strong>Barolar</strong> ve avukatlar olarak üzüldü ğümüz, yakın.:<br />
dığımız konular vardır. Serbest çalışan avukatlar, bir Maliye<br />
Salmasına, haksız ve hukuksuz bir BAŞ vergisine dönüşen "Hayat<br />
Standardı" cenderesinde bunalmaktadır. Kamu avukatları<br />
ise diğer meslek gruplarına göre mali haklar yönünden geriletilmiş,<br />
benzer i şleri yapan yargıç ve savcılarla ise kıyaslanamayacak<br />
şekilde dü şük maaşa mahkum edilmi şlerdir.<br />
Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'na, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan'a ve Sayın Maliye<br />
Bakanı'na geniş bir şekilde yazılı olarak aksettirdi ğimiz bu çok<br />
önemli mesleki s ıkıntılara, önümüzdeki günlerde kal ıcı çözümler<br />
bulunamamas ı halinde yargının önemli bir unsurunun hiç arzulamadığırnız<br />
halde eyleme geçeceğini ve Avukatl ık mesleğinden<br />
kitle halinde aynimalar olacağım açıkça belirtmek istiyorum.<br />
<strong>Barolar</strong>ı, Adalet Bakanlığı'nın vesayetinden kurtarıp Bağımsız<br />
yapacak olan Avukatlık Yasası Değişikliği ise TBMM Adalet Ko-<br />
83
4<br />
misyonunda görü şülmüş ve TBMM Genel Kurulu'na gönderilmi ş-<br />
tir. Bakanlar Kurulu'nda ve Adalet Komisyonu'ndaki uzun bekleme<br />
sürecinin Genel Kurul'da yaşanmayaca ğını ve bir an önce yasalaşacağını<br />
ümit etmek istiyoruz; <strong>ba</strong> şta Adalet Bakan ı Sayın<br />
Oktay olmak üzere eme ği, katkısı ve desteği olan ve TBMM. Genel<br />
Kurulu'nda yard ımcı olacak herkese te şekkür ediyoruz.<br />
<strong>Barolar</strong>ın mensuplarının müşterek ihtiyaçlarının karşılanması<br />
ve mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılması görevlerinin yanında,<br />
bunlardan önemli dembkratik BASKI GRUBU olma nitelikleri<br />
vardır.<br />
Çağdaş, uygar ve demokratik ülkelerde <strong>Barolar</strong>, savunma<br />
hakkının, insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik sosyal<br />
hukuk devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkelerinin yılmaz takipçi<br />
leridir.<br />
Sağl ıklı, tarafsız ve <strong>ba</strong>ğımsız demokratik BASKI GRUBU olmanın<br />
gereği olarak demokratik laik hukuk devleti ve hukukun<br />
üstünlüğü ilkeleri ile ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum.<br />
Demokrasimiz ve ülkemiz oldukça güç ve sıkıntılı bir dönemden<br />
geçiyor. Ülke içinden ve d ışından beslenip körüklenen ayrflıkçı<br />
terör, Misak- ı Milli sınırlarını değiştirmeyi, ülke bütünlü ğünü<br />
ve devlet yap ısını bozmayı amaçlamak.ta, yüzy ıllardır dostça<br />
birarada ya şayan insanlarımızı birbirine düşman etmek istemektedir.<br />
Vatandaşlarımız, bu sinsi, çirkin ve acımasız tuzağa düşmemekte,<br />
çoluk çocuk, ya şlı kadın demeden adam öldürmeyi marifet<br />
sayan bir çeteye teslim olmamaktadır. Bütün siyasi partilerimizi,<br />
terör örgütüne, etkili, açık ve ku şku götürmez biçimde karşı<br />
koymaya, hukuk devletine ve demokrasiye birlikte sahip ç ıkmaya<br />
çağırıyoruz. Demokratik siyasi hayat ın vazgeçilmez unsurları<br />
olan siyasi partilerden hiçbirisi ayrılıkçı terörist örgüte hoşgörülü<br />
davranmamal ıdır.<br />
Türkiye Barolan ve savunma mesle ği mensupları olarak ayrı<br />
bir devlet, TBMM.den ayrı bir meclis özleyen ülke bölücüleriyle,<br />
açıkca "VUR PKK VUR KURD İSTAN'ı KUR" diyenler ve onlara<br />
sempati duyanlarla bizim yollanm ız ayrıdır.<br />
84
Ülkemizde devlet i şlerinde HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ bir<br />
kenara itip, "Devlet i şlerinde dini üstün kuma" uğraşlan sürüyor<br />
ve maalesef siyasal hesaplarla bunlara gözyumuluyor.<br />
Kimileri, demokrasiyi, demokratik hukuk devletini, dünyaca<br />
benimsenmi ş ve yerleşmiş bilimsel tanımlannı reddedip herkesin<br />
kendi hukuk ve adalet düzenini kurmas ı olarak tarif ediyorlar;<br />
devletin, dinin emrinde olmas ını savunuyorlar. Bunların hiçbir<br />
ciddi demokratik kar şılık görmemesinin, toplumu bir maceranın<br />
eşiğine getireceğinden endi şe ediyorum.<br />
450 yıl öncesinin fantazi ve hayalci Utopia anlayışından da ilkel<br />
ve soyut çarp ık hukuk ve adil düzen tarifleri ile demokratik<br />
laik devlet zedelenmektedir. Demokrasinin nimetlerinden yararlanılarak<br />
elde edilen k ısmi <strong>ba</strong>şarılar, demokratik rejimi sarsmak<br />
için kullanılmamalıdır.<br />
Bosna ve Hersek'teki S ırp saldırganlığını tel'in <strong>ba</strong>hanesi ile<br />
İstanbul'da ve Ankara'da yap ılan izinsiz gösterileri, halk ayaklanması<br />
olarak niteleyip "Bunun alt ında Adil düzen ihtarı vardır"<br />
diyerek aklamaya çal ışmak fevkalade tehlikelidir. Bu yetmezmi<br />
ş gibi "Türkiye'de adil düzene mutlaka geçilecektii. Bu geçiş<br />
sert mi olacak yumuşak mı, acı mı olacak, tatlı mı, KANLI<br />
MI OLACAK—KANSIZ MI?" şeklinde sözler söylemek, varl ığını<br />
demokrasiye borçlu olan siyaset adamlar ına yakışmaz. Böyle sözler,<br />
ancak tarikat şeyhlerinden icazetli ki şilere ve şeriat yanl ısı<br />
siyasi partilere yakışır.<br />
Siyaset adamları böyle sağlıksız, rejim için de tehlikeli sözler<br />
söylerse elbette onlarla birlikte davranan insanlar, İstanbul'un<br />
göbeğinde ŞERIAT provas ı yaparlar. Cumhuriyet tarihinde ilk<br />
kez Istanbul'da, Taksim'de sarıklı, takkeli, fesli, cüppeli insanlar,<br />
"Kahrolsun laik diktatörlük - Laik devlet y ıkılacak elbet" diye<br />
<strong>ba</strong>ğırabilmi ş, şeriat simgesi olan üzerinde Arapça harfler yazılı<br />
yeşil <strong>ba</strong>yrak dalgalandırmışlardır.<br />
Dün Kubilay' ı kör testere ile kesen Derviş Mehmet ve arkadaşlan<br />
da, ye şil <strong>ba</strong>yrak açarak eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.<br />
Sivas'ta bir otelde 36 din karde şini yakarak öldürenler de Taksirn'de<br />
toplananlarla aynı sloganları atmışlarch. Yaratılan <strong>ba</strong>haneler<br />
farkl ı ama eylem şekli ayn ıdır. Tek tesellimiz İstanbulda<br />
85
ir facia yaşanmamış olmas ıdır. Ben, kışkırtılarak sokağa dökülen<br />
ve şeriat isteyen bu insanlara acıyorum. Ama İstanbul'un göbeğinde<br />
Cumhuriyet ve demokratik rejim aleyhtar ı gösteriyi engelleyemeyen,<br />
Cumhuriyet'in simgesi Taksim'deki Atatürk an ıtını<br />
güç bela koruyabilen güvenlik güçlerini ve yetkilileri k ımyorum,<br />
ayıphyorum.<br />
Ülkemizde demokratik laik hukuk devletine, rejime ve Cumhuriyete<br />
karşı eylemler sürdürülürken Cumhuriyet Savcılarımn,<br />
"Laiklik karşıtı eylemler karşısında Cumhuriyetin temel ilkelerine<br />
1ıer zamankinden daha çok sahip ç ıkılması ve bu konuda gerekli<br />
duyarl ılığın gösterilmesini" vurgulamaları, kimilerince kamu<br />
görevinde politika yapmakla suçlandı.<br />
Devletin yasama, yürütme ve yargı erkleri, Cumhuriyet'in temel<br />
ilkelerini korumakla yükümlüdürler. Bu ilkelerden ödün veremezler,<br />
ödün verilmesine de seyirci kalamazlar.<br />
Ülkemizde insan hak ve özgürlükleririin temelini atan, ulus<br />
bilincini ve ülke tekliğini ulusumuza armağan eden Atatürk için<br />
bir TBMM üyesi "M. Kemal katildir, Devleti ve milleti katletti,<br />
bizi maddeten ve manen peri şan etti. Lozan bir ihanettir" dedi ği<br />
zaman TBMM. kürsüsünde ettikleri laiklik yeminini yutup susanların,<br />
Cumhuriyet'ten ve rejimden yana aç ıklama yapan C.<br />
Savcılarını eleştirmeye hiç, ama hiç hakları yoktur.<br />
C. Savcılarımızı, teokratik devlet özlemcilerinin, şeriat heveslilerinin<br />
yüzlerine bir şamar gibi inen sözlerinden dolay ı kutluyorum.<br />
Yargının ayrılmaz parças ı olan Avukatların, Cumhuriyet'e,<br />
demokratik laik hukuk devletine ve rejime sahip ç ıkan her<br />
davramşiarında yanlarında olduğunu belirtmek istiyorum.<br />
70 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en büyük gerici ayaklanmalanndan<br />
olan Sivas Olaylarında 37 insan yakılarak öldürüldü.<br />
Sanıklar hala yargılanıyor.<br />
Olayları izleyen Ağustos ayında bir kısım <strong>ba</strong>sında <strong>ba</strong>kımz neler<br />
yazıldı :<br />
"- Demokrasi islam şeriatına zıt bir rejimin adıdır. Müslümanların<br />
asıl hedefi Türkiye Cumhuriyeti'nin ta kendisidir; bu<br />
asla unutulmamal ıdır.<br />
86
ı<br />
- Geçen Ay (Temmuz Ay ı) çok hareketli ve bereketli geçti. 70<br />
yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük dlireni şlerinden biri, Şanli<br />
Sivas Kıyaim 2 Temmuz'da yaşandı .<br />
Sivas'ta muazzam bir fışkınş gerçekleşmiştir.<br />
Sivas'ta müslümanlar yarg ılama ve cezaland ırma haklarını<br />
kullandılar. Lamı cirni yok - Dileğimiz daha nice Sivaslar!"<br />
Binleri ANITKAB İR'i yaktınp Ankara'yı da aydınlatmak istiyor.<br />
"Yani Anitkabir de yakılmalıdır" denilmek isteniyor.<br />
Anıtkabir'e çakılacak kibrit önce çakanlan yakar, An ıtkabir'e<br />
kibrit çakacak ç ılgın deli de daha anasından doğmadı .<br />
Şeriata yeşil ışık yakıla-yakıla, yo<strong>ba</strong>zlığa ho şgörülü davran ı-<br />
la-davran ıla Derviş Vandeti kılıklı yo<strong>ba</strong>zlar, i şi TC.nin mahkeme<br />
salonlarında Çağ dışı kılıklanyla gösteri yapmaya kadar vardırdılar.<br />
Tepki koyan, tutuklama kararı veren değerli yargıcı ne<br />
kadar içtenlikle kutluyorsam, yo<strong>ba</strong>zları bu <strong>ba</strong>samaklara tırmandıran<br />
tüm siyaset adamlarını o derecede nefretle kınıyorum.<br />
Laiklik yolunda ödün vermek, gerilemek yoktur. Kubilay'lar ı ,<br />
M. Aksoy'ları Ç. Emeç'leri, B. Üçok'lan, U. Mümcu'lan, Sivas'ta<br />
37 insanı ve daha nicelerini yitirdik.<br />
Hepsinin acılarını içimize atıyor, anılan önünde sevgi ve özlemle<br />
eğiliyor ve Atatürk'ün anlamlı sözleriyle "GAFLET, DALA-<br />
LET VE HATTA HİYANET" içindekilere sesleniyoruz.<br />
Türkiye'de laikliğin topluma açtığı uygar, çağdaş, insana ve<br />
dine saygılı kapılarını kapatamayacaklardır. Biz ulusuz, bizi<br />
ümmet yapanıayacaklardır. Türk ulusunu ŞERIAT DUZENİNE,<br />
ortaçağ karanlığına çekmeğe, çağdaşlıktan koparmaya, Türkiye<br />
Cumhuriyeti'ni yıkmaya güçleri ve nefesleri yetmeyecektir.<br />
Ama aydınlanm ız, olaylar karşısında "Adamsendeci-Bana neci"<br />
tutumlarını ve pısırıklıklannı sürdürürlerse demokratik laik<br />
hukuk devletinin geleceğini güvenceli göremeyiz.<br />
Din, devleti ve toplum yaşamını yönlendiren bir güç mihrakı<br />
gibi sunuluyor, laiklik dinsizlikmi ş gibi çarpıtılıyor. Teokratik<br />
devlet özlemciliği yapılıyor, aydınlanmız susuyor.<br />
87
Gençlik kampı adı altında dini eğitim yaptırılıyor, hızla çoğalan<br />
tarikat yurtlannda gençlerimizin beyni yıkanıyor, üzerinde<br />
Arap harfleri yazılı yeşil <strong>ba</strong>yrak açılıyor; aydınlanmız susuyor.<br />
Ankara'da Modern Otel Sheraton'da görkemli DIN ŞURALA-<br />
RI düzenlenerek, burada Kur'an kurslanmn üç yıllık zorunlu<br />
eğitime dönüştürülmesine çanak tutuluyor, Laik eğitim hırpalanıyor;<br />
aydınlarımız susuyor.<br />
"Laiklik terördür - Hilafeti kaldıranlar kafirdir - Ya hilafet<br />
yeniden can bulacak ya da çok kan akacak Değişimin önündeki<br />
tek engel: Kemalizm! Türkiye çoktan Cezayir oldu!" diye yayınlar<br />
yap ılıyor; aydınlarımız susuyor..<br />
Kimi Milletvekilleri, " Şeriat din kurallarının bütününü ifade<br />
eder, insanları yüceltmeyi amaçlar" diye şeriat övücülüğü yapıp<br />
Anayasa Mahkemesi Başkanı'na muhtıra veriyor; aydınlarımız<br />
gene susuyor.<br />
Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Sivas'ta sokaklarda "şeriat<br />
isteriz, laik düzen yıkılacak, kahrolsun laik devlet" diye <strong>ba</strong> ğırılıp<br />
37 insan otelde yakılıyor; aydınlanmız susuyor.<br />
Şeriat ozlemcilerine, teokratik devlet heveslilerine yazıları ve<br />
düşünceleri ile karşı koyanlar, Muammer Aksoy, Çetin Emeç,<br />
Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu gibi öldürülerek susturuluyor; ay-<br />
1<br />
dınlarımız gene susuyor.<br />
Aydınlar, aydın geçinenler, susarak, gerçekleri görüp konu ş-<br />
maktan kaçınarak hiçbir yere varamazlar.<br />
Sözlerimi, ünlü bir yazar ve düşünürün günümüze ve kimi aydın<br />
geçinenlere uyan çok anlaml ı sözleri ile bitirmek istiyorum.<br />
Bu ünlü yazar ve dü şünür şöyle söylüyor:<br />
"Gerçeği gören kimse, BAŞKALARI ayrı düşünüyor diye onu<br />
söylemekten çekiniyorsa hem budala, hem de ALÇAKTIR!"<br />
Gerçeği görüp de susan sözde aydın geçinenlere sesleniyorum:<br />
Gelin susmayın! Gördüğünüz gerçekleri çekinmeden söyleyin,<br />
çocuklannıza lekesiz şöhret bırakın, AYIPLARLA yaşamayın diyorum,<br />
sabrınız için te şekkür ediyorum saygılar sunuyorum.<br />
88
(\T)<br />
CMUK İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR ve<br />
YAZIŞMALAR<br />
CMUKnun 3842 Sayılı Kanunla değiştirilen maddeleri uyarınca<br />
1992 yılı sonundan iti<strong>ba</strong>ren yakalanan ki şi ya da sanıklara<br />
<strong>Barolar</strong>ımızca görevlendirilen ve hukuki yard ımda bulunan meslekdaşlarımıza<br />
yapılan ödemeler, Maliye Bakanlığı'mn Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'nin emrine gönderdiği paralardan kar şılanmaktadır.<br />
Maliye Bakanlığı, göndermesi gereken paralan yasan ın tanımladığı<br />
oranda göndermemiştir.<br />
CMUK. uygulamas ı ile ilgili geli şmelere aşağıda etraflıca değinilmektedir.<br />
Sayı 742 Ankara, 18.6.1993<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
ÇANAKKALE<br />
İLGİ : 25.05.1993 gün ve 1993/265No.lu yazu ıız.<br />
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 No.lu Kanunla<br />
değişik 140. maddesine göre yakalanan ki şi veya sanığa, isteği<br />
halinde, müdafi tayini görevi soru şturmanın veya yargılamanın<br />
yapıldığı yer Barosuna aittir. Bu hükme göre, yakalanan ki şi veya<br />
sanığın talimatla ifadesinin al ınması halinde, soru şturmanın<br />
yapıldığı veya talimat mahkemesinin bulunduğu yer Barosu tarafından<br />
müdafi tayini gerekecektir.<br />
Ancak, soruşturmanın yap ıldığı veya talimat mahkemesinin<br />
bulunduğu yer Barosu tarafından tayin edilen müdafiin görevi,<br />
bu işlemlerin bitmesiyle sona erecek, <strong>ba</strong> şka bir Baronun m ıntıkasında<br />
dava açılması halinde, dava aç ılan yer Barosu tarafından<br />
ayrı bir müdafi tayini gerekecektir.<br />
Bilgilerinizi rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
89
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 26.7.19.93<br />
GENELGE NO: 913136<br />
CMUK.nu değiştiren 3842 Sayılı Kanun uyannca Birliğimize<br />
aktarılan ödenekten <strong>Barolar</strong>ımıza iki kez faks havalesi yap ılmış<br />
ve 14.4.1993 tarih ve 444/22 sayılı genelgemiz ekinde yollanan<br />
<strong>raporu</strong>n yönetmeliğin 9/2 maddesine göre ayhk düzenli şekilde<br />
gönderilmesi istenilmişti.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki bugüne kadar kimi <strong>Barolar</strong>ımızdan.<br />
hiç bir rapor gelnıemiştir. Bu <strong>Barolar</strong>ıraızın CMUK. uygulamasını<br />
aksatmadan sürdürdüklerini haricen biliyoruz, gözlüyoruz,<br />
fakat bunu Birli ğimize de resmen bildirmeleri gerekir. 'Düzenli<br />
rapor gönderen hatta ödene ği bitip tekrar isteyen Barolanmız<br />
da vardır. Bunların listesi ve ek olarak gönderilen ödenek<br />
tutarlan ilişikte gönderilmi ştir.<br />
Yönetmelik hükümlerine ve Birlik genelgelerine uymayan Barolanmıza<br />
3. dönem ödeneklerini gönderme dayana ğımız ve gerekçemiz<br />
olmayaca ğı için üzgünüz.<br />
<strong>Barolar</strong>ımızın <strong>ba</strong>şka genelge ve yazışmailara gerek bırakılmadan<br />
yönetmelik ve genelge hükümleri uyannca raporlar ını göndermeleriııi<br />
rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder'SAV<br />
90
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
HUKUK. İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
İ VED İ<br />
Sayı : B030Hİ0000000/8-T.B.B.B. Ankara, 14.10.1993<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
Sayın .Bakanımıza verilen yazılı soru önergesine verilecek ceva<strong>ba</strong><br />
esas te şkil etmek üzere, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun<br />
3842 sayılı yasa ile değişik 146. maddesinde belirlenen<br />
esaslar dairesinde Maliye Bakanl ığınca Birliğiniz hesabına aktarılan<br />
kaynaktan müdafi ücreti olarak bugüne kadar ödenen miktar<br />
ve rücu hakkının kullanilmas ıyla geri gelen miktarların<br />
mümkünse bildirilmesini rica ederim.<br />
BAKAN ADINA Neslihan KARAKAYA<br />
Hakim<br />
Genel Müdür<br />
ADALET BAKANUI<br />
ANKARA<br />
15 Ekim 1993<br />
1293<br />
İLGİ : 14.10,1993 tarih ve B030H İG000000/8-T.B.B.B.-43820<br />
sayılı yazımz.<br />
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 say ılı yasa ile<br />
değişik 146. maddesi uyarınca Maliye Bakanh ğı tarafından Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği hesabına bugüne kadar aktarılan meblağdan<br />
26.775.000.000.- TL.-yasa ve yasaya uygun olarak haz ırlanan yönetmelik<br />
hükümleri uyarınca <strong>Barolar</strong>a gönderilmi ştir. <strong>Barolar</strong>dan<br />
gelen muntazam raporlardan bu meblağıntamaniına yakıninın<br />
sanık ya da yakalanan ki şilere <strong>Barolar</strong>ımız tarafından hukuki<br />
yardım yapılmas ı için görevlendirilen meslekdaşlanmıza<br />
ödendiği anlaşılmaktadır.<br />
» 91
İki taksit halinde gönderilen ödeneğin yapılan hukuki yardımları<br />
karşılamadığı <strong>ba</strong>zı Barolanmızca biidirilmi ş ve ek ödenek<br />
gönderilmiştir. e<br />
Gelen raporlar ı gözönünde tutarak önümüzdeki günlerde tüm<br />
Barolanmıza ödeneğin 3. taksidinin gönderilmesi gerekecektir.<br />
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda belirtilen ve mahküm<br />
olan sanığa rücu edilmesine ili şkin hüküm, yönetmeliğin (Geri<br />
Alma) <strong>ba</strong>şlıklı 7. maddesinde "Bu yönetmelik hükümlerine göre<br />
avukata ödenen ücret, mahküm olan ve ödeyebilecek durumdaki<br />
sanıklardan geri alınır. Geri alma hakk ının kullanılması için ilgili<br />
Baro Yönetimine gerekli yetki verilebilir. Bu yolda tahsil<br />
olunan parlar Baroca aynı amaçla kullan ıl]:r" şeklinde düzenlenerek<br />
<strong>Barolar</strong>a duyurulmuştur. Bugüne- kadar hiç bir Baromuzdan<br />
anılan yasa ve yönetmelik hükmüne göre rücu hakkımn kullanılmasını<br />
gerektirecek bir bilgi ve duyuru gelmemi ştir.<br />
Durum bilgilerinize sayg ı ile sunulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 19.10.1993<br />
GENELGE NO: 1295/56<br />
İLGİ : 2.9.1993 günlü 1047/4 - 29.9.1993 gün ve 1195/54 say ı-<br />
lı genelgelerimiz.<br />
Baromuzca, CMUK. ödeneği ile ilgili raporlann, bugüne kadar,<br />
çe şitli tarihlerdeki yazışmalara rağmen gönderilmedi ği anlaşılmıştır.<br />
Yönetmeliğin ilgili maddesinde belirtilen raporların, genelgemizin<br />
tebliğ tarihinden iti<strong>ba</strong>ren 5 gün içinde gönderilmesini rica -<br />
ederim. Bu husus yasa ve yönetmelik gere ği karşılıklı hesap mu-<br />
92
ta<strong>ba</strong>katı için zorunludur Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin CMUK ödeneğinin<br />
son durumunu bilmeden herhangi bir ödeme yapmas ı<br />
mümkün olmayacaktır.<br />
'Gereğini bilgilerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
Uluslararası Hukuk ve D ış İlişkiler Genel Müdürlüğü<br />
ÇOK İ VED İ<br />
Sayı : B.03.0.U İG.0.00.00.00.0.. 3.5.44.1992-7324 Ankara, 9.2.1994<br />
Konu : Bilgi talebi<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : Dışi şleri Bakanlığının, 26.11.1993 gün ve AKGY/3004-<br />
3262 'sayılı yazıları.<br />
Dışişleri Bakanlığının ilgide kayıtlı yazılarıyla, yurt dışındaki<br />
muhtelif <strong>kurulu</strong> şların İnsan Hakları konusunda ülkemizdeki gelişmelerden<br />
bilgi istedikleri ve bilhassa 3842 Sayılı Yasayla Ceza<br />
Muhakemeleri Usulü Kanununda yap ılan değişikliklerin bugüne<br />
kadar uygulanmas ı hususunda, özellikle gözaltında, CMUK.nun<br />
deği şik 135. maddesinin 2. fıkrasının 3. bendinde öngörülen müdafi<br />
tayininde Devletçe kaç Avukata ne kadar ödeme yap ıldığı<br />
hususunda malumat talep ettikleri bildirilmektedir.<br />
Dışişleri Bakanlığınca uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlara verilecek cevaha<br />
esas olmak üzere yukanda belirtilen hususlarda derlenebilecek<br />
bilgi ve sayısal verilerin gönderilmesine' müsaadeleri rica<br />
olunur.<br />
BAKAN ADINA<br />
Turgut AYDIN<br />
Hakim<br />
Genel Müdür<br />
93
ADALET BAKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
ILGI: 9.2.1994 gün ve B.03.0.U İG.O.00.00.00.0.3.5.44.<br />
1992-7324 çok ivedi sayıh yazınız.<br />
11.2.1994<br />
214<br />
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 Sayıh Yasa ile<br />
Değişik 146. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birli ği hesabına bugüne kadar aktarılan meblağdan<br />
41.266.790.000.- TL yasa ve yasaya uygun olarak haz ırlanan yönetmelik<br />
hükümleri uyar ınca <strong>Barolar</strong>a gönderilmiştir. <strong>Barolar</strong>dan<br />
gelen muntazam raporlardan bu meblağın tamamına yakınının<br />
sanık ya da yakalanan ki şilere <strong>Barolar</strong>ımız tarafından hukuki<br />
yardım yap ılması için görevlendirilen meslekda şlanmıza<br />
ödendiği anlaşılmaktadır.<br />
Yukarıda açıklandığı gibi meslakdaşlara ödemeyi doğrudan<br />
Barolanm ız yapmaktadır. Barolanmızın bugün iti<strong>ba</strong>riyle kaç<br />
meslekdaşımızı görevlendirdiğini saptamak olanaks ızdır. Ancak<br />
.elimize bugüne kadar ula şan raporlardan CMUK.nun Değişik<br />
135. maddesinin 2. fikras ının 3. bendinde öngörülen müdafi tayini<br />
işleminde bir aksama olmadığı hemen hemen ülke düzeyinde<br />
bütün taleplerin karşılandığı anlaşılmaktadır.<br />
Barolanm ıza gönderilen 41.266.790.000.- TL.nin büyük bir<br />
kısmı gözaltındaki sanık ya da yakalanan ki şilere hem hazırlık<br />
aşamasında hem de mahkemelerde yap ılan hukuki yardım için<br />
ödenmiştir. Çoğ t yerde bir rneslekda şımız birkaç olayda görevlendirildiği<br />
için avukat adedi vermek olanaks ızdır; ancak hukuki<br />
yardım yapılan ve müdafı görevlendirilen soruşturma adedinin<br />
yaklaşık olarak 55.000 olduğunu söylemek mümkündür.<br />
94<br />
Durumu bilgilerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY
MALIYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI<br />
AkRA<br />
7.7.1994<br />
962<br />
1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasm ın .146. maddesini<br />
değiştiren 3842 Sayıh Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />
uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafmdan tayin edilen müdafilere ödenmek<br />
üzere 492 Sayılı Ilarçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />
göre alınan yargı harçlannm % 15'inin ve idari nitelikteki<br />
para cezaları hariç olmak üzere para cezalarmın % 15'inin bir<br />
önceki yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas al ınarak<br />
Bakanlığınızca, Birliğimiz hesabına aktarılması gerekmektedir.<br />
01.01.1993-31.12.1993 dönemi için fotokopisi ili şik 27.4.1993<br />
tarih ve B.07.MGM.0.28/15026 sayılı yazınızda sözü edilen miktarlar<br />
için' hesabımıza toplam 40.219.696.000.- TL. gönderilmi ş-<br />
tir. Bilahare 31.12.1993 tarihinde' 22.615.644.000.- TL. daha gönderilmiş<br />
1992 yıh kesin hesabına göre toplam 62.835.290.000.-<br />
TL. gönderilmi ştir.<br />
1992 yılı kesin hsab ında yargı harçlan 324.678.668.000.- TL.<br />
idari nitelikteki para cezaları hariç para cezaları da<br />
120.139.412.000.- TL.'dır. Toplam 444.818.080.000.- TL.n ın %<br />
15'i 66.722.712.000.- TL. tutmaktad ır. Bakanlığımzın 01.01.1993-<br />
31.12.1993 dönemi için 1992 yılı kesin hesabma göre Birli ğimize<br />
daha 3.887.422.000.- TL. gönderilmesi gerekmektedir.<br />
Ayrıca 01.01.1994-31.12.1994 dönemi için de 12.2.1993 tarihli<br />
örneği ilişik yazımızda belirtilen ve 27.4.1993 tarihli yaz ınız ile<br />
uygun görülen şekilde, sonradan 1993 y ılı Kesin Hesap Kanunu<br />
Tasarısında yer alacak yargı harçlan ile adli nitelikte para cezaları<br />
gelir yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak<br />
miktara tamamlanmak üzere en az 1992 yılı kesin hesabmdaki<br />
miktar olan 66.722.712.000.- TL'nın hesabımıza gönderilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Birliğimizin herhangi bir yazılı istemi olmadan 31.12.1993 tarihinde<br />
Bakanhğımzca 22.615.644.000.- TL'mn gönderilmiş olması<br />
bundan böyle 1993 y ıh içindeki (avansm en geç Nisan so-<br />
95
nuna kadar gönderilmesi) uygulamas ının sürdürüleceği ve yazışmalara<br />
neden olmadan ödenek gönderilece ği kanısını yaratmıştı ;<br />
01.01.1994-31.12.1994 dönemi için Say ın Bakanlığımzın Biniğimize<br />
avans olarak 66.722.712.000.- TL'y ı en geç 1994 Nisan<br />
ayı sonuna kadar göndermesi gerekirken hiç, para göndenilmediği<br />
gibi yukarıda sözü edilen 1992 yılı kesin hesab ına ait<br />
3.887.422.000.- TL. da gönderilmemi ştir. Yasada belirtilen meblağın<br />
göndenilememiş olması, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin planlı<br />
bir dağıtım yapmasını imkansızlaştırmış, <strong>Barolar</strong>cagörevlendinilen<br />
müdafilere ödemeler durma nöktasma gelmi ştir. Yazımızda<br />
sözü edilen 66.722.712.000.- TL. ve , 1992 yılına ait 3.887.422.000.-<br />
TL'nın gönderilmediği takdirde Baro[ara CMUK. hizmeti için<br />
avukat görevlendirilmesi yap ılamayacak, hukuki yardım götürülemeyecektir.<br />
Aslında CMUK. uygulamas ı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve Barolanmızdan<br />
çok, hükümetin sorunudur. Sözedilen meblağ göndenilmezse<br />
demokrtik1e şme için yurtdış]Lnda ve içinde örnek gösterilen<br />
CMUK. uygulamas ı, <strong>Barolar</strong>ımızın ve meslekdaşlarımızın<br />
tüm özverili gayretlerine rağmen yürünıeyecektir.<br />
Toplam 70.610.134.000.- TL'nın mümkün olabilecek en hızlı<br />
biçimde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin TC. Ziraat Bankas ı Ankara<br />
Kızılay Şübesindeki 30440/3066/010 NQ.lu hesa<strong>ba</strong> aktarılmasını<br />
dilerim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKİ :<br />
1)27.4.1993 tarihli yazı<br />
2) 12.2.1993 tarihli yaz ımız<br />
96
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 08.07. 1994<br />
GENELGE NO: 969/30<br />
CMUK'nu değiştiren 3842 Sayılı Kanun uyarınca Birliğimize<br />
aktarılan ödenekten <strong>Barolar</strong> ımıza havaleler yapılmakta ve<br />
14.4.1993 tarih ve 444/22 say ılı genelgemiz ekinde yollanan <strong>raporu</strong><br />
Barolanm ızın Yönetmeliğin 9/2. maddesine göre aylık düzenli<br />
şekilde göndermeleri istenilmektedir.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki birbuçuk yıllık uygulama döneminde<br />
bugüne kadar kimi Barolanm ızdan hiç rapor gelmemiştir.<br />
Bu <strong>Barolar</strong>ımızın CMUK. uygulamasını aksatmadan sürdürdüklerini<br />
haricen biliyoruz, gözlüyoruz, fakat bunu Birli ğimize de<br />
resmen bildirmeleri gerekir. Aksatmadan çok düzenli rapor gönderen<br />
<strong>Barolar</strong>ımız çoğunluktadır.<br />
Yönetmelik hükümlerine ve Birlik genelgelerine uymayan Barolanmıza<br />
bundan böyle ödeneklerini gönderme dayana ğımız ve<br />
gerekçemiz olamayacakt ır. Kendi görev ve sorumluluğunu yerine<br />
getirmeyen Barolanmızın Tıirkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden ilgi beklemeleri<br />
düşünülmemelidir.<br />
<strong>Barolar</strong>ımızın <strong>ba</strong>şka genelge ve yaz ışmalara gerek bırakmadan<br />
yönetmelik ve genelge hükümleri uyar ınca raporlarını göndermelerini<br />
eksik aylara ait olanları tamamlamalarını rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
NOT:<br />
Bazı <strong>Barolar</strong>ımızın gönderilmi ş olan<br />
rapor örneğini kaybettiği, değişik ve<br />
eksik rapor gönderdikleri gözlenmektedir;<br />
rapor örneği ilişiktir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
97
13.2.1993 tarihli yönetmeliğin 9/2. maddesine göre <strong>Barolar</strong>ca<br />
düzenlenecek hesap durumuna ili şkin rapor örneği:<br />
Baromuzca CMUK. gere ği tayin edilen müdafilere yap ılacak<br />
ödemeler için CMUK. 146. maddesi uyar ınca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği tarafından gönderilen ............................. TL. ödenekle ilgili<br />
..................dönemine ait hesap durumu a şağıda gösterilmi ştir:<br />
1—a) Hazırlık aşamasındaki i ş adedi ...............<br />
b) Hazırlık aşamasındaki işler için ödenen miktar ...........-TL.<br />
2—a) Sulh Mahkemelerindeki i ş adedi ...........<br />
b) Sul Mahkemelerindeki i şler için ödenen miktar ............-TL.<br />
3—a) Asliye Mahkemelerindeki i ş adedi ............<br />
b) Asliye Mahkemelerindeki i şler için ödenen miktar ....... TL<br />
4—a) Çocük Mahkemelerindeki i ş adedi ............<br />
b) ÇocukMahkemelerindeki işler için ödenen miktar ........ TL.<br />
5 a) Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen i ş adedi ............<br />
b) Ağir Ceza Mahkemelerindeki işler için ödenen miktar<br />
................... TL.<br />
6—Yönetmeliğin 8/3. maddesi uyarınca ödenen zorunlu giderler<br />
...........TL.<br />
7—Toplam olarak ödenen miktar .................................-TL.<br />
8—Ödenekten artan miktar ..........................................-TL.<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
ILGI : 7.7.1994 gün ve 962 No.lu yaztm ız.<br />
BAROSU BAŞKANLIĞI<br />
29.7.1994<br />
1073<br />
Örneği ilişik ilgi yazımıza, 1412 Sayıh CMUK.nun 146. maddesini<br />
değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />
gereğince, CMUK. uygulamasında görev verilen avukatlara<br />
98
ödenmek üzere Bakanlığınızca Birliğimize gönderilmesi gereken<br />
ödeneğin, TC. Ziraat Baknas ı Ankara Kızılay Şubesindeki<br />
30440/3066/010 No.lu hesab ımıza aktarılması istenmişti.<br />
Bu yazımıza cevap verilmediği gibi, ödeneğin - hesabımıza da<br />
aktarılmadığı anlaşılmaktadır.<br />
İlgi yazunızda da açıklandığı üzere CMUK. uygulamas ı Saym<br />
hükümetin yasal görevidir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği ve <strong>Barolar</strong>,<br />
istenen ödenek gönderilmedi ği takdirde CMUK. uygulamasından<br />
kendilerini sorumlu kabul etmeyecekler, zorunlu olarak uygulamayı<br />
durduracaklardır.<br />
d<br />
Gereğinin ivedilikle yap ılmasını, işin önemini dikkate alarak,<br />
tekiden, takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
EKI:<br />
7.7.1994 gün ve 962 No.lu<br />
yazımız örneği.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Önder SAV<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Tarih: 15.8.1994<br />
GENELGE NO: 1145/39<br />
Adalet Bakanlığı müfettişlerince Barolanmızın yıllık teftişleri<br />
sonucunda düzenlenen raporlarda CMUK ödenekleriyle ilgili aksaklıklara<br />
değinilmektedir. An ılan raporlarda belirtildiği üzere<br />
CMUK. uygulaması nedeniyle, avukatlara ödenmek üzere Birliğimize<br />
gönderilen avans paralarının, Baronun gelir—gider hasabıyla<br />
karıştırılmaması, bu avans paralannm ayrı bir hesapta tutularak,<br />
uygulama gereği yapılan giderlerin bu hesaptan öden-<br />
99
mesi hususunda gerekli dikht ve hassasiyetin gösterilmesini rica<br />
ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
CMUK. uygulamalar ında <strong>Barolar</strong>ca hukuki yardım için görevlendirilen<br />
meslekta şlarımıza yapılacak ödemeler için Maliye Bakanlığınca<br />
gönderilmesi yasa gereği zorunlu olan paralar, <strong>ba</strong>şlangıç<br />
ayları hariç hep aksatılmış ve 1994 yılından iti<strong>ba</strong>ren ise<br />
hiç gönderilmemi ştir.<br />
Aşağıdaki yazışmalar, bu sıkıntıyı somut olarak yansıtmaktadır.<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
ANKkRA<br />
ILGI: 7.7.1994 gün ve 962 No.lu yaz ımız.<br />
297.1994 gün ve 1073 No.lu yaz ımız.<br />
4. 11. 1994<br />
1699<br />
1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) 146.<br />
maddesini deği ştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />
uyarınca, Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar<br />
olan dönem için Bakanl ığımzca; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne:<br />
100<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
29.04.1993 tarihinde<br />
31.12.1993 tarihinde<br />
11.10.1994 tarihinde<br />
gönderilmiştir.<br />
3.223.604.000.-TL<br />
20.000.000.000.-TL<br />
20.219.646.000.-TL<br />
22.615.644.000.-TL<br />
25.000.000.000.-TL.<br />
1058,894.000,-TL.
Anılan miktarlar (1.12.1992 - 31.12.1992) - (01.01.1993 -<br />
31.12.1993) - (01.01.1994 - 31.12.1994) dönemleri içinde yapılan<br />
ve yapılacak olan hukuki yard ımlardan harcanmak üzere gönderilmiştir.<br />
Sayın Bakanlığın ödenek gönderilmesinde 1993 yılı içindeki ihtimam<br />
ve titizliği göstermediğinden duyduğumuz üzüntüyü ifade<br />
etmek isterim. Asl ında ilişikte sunulan ve 31.3.1993 tarihinde yürürlüğe<br />
giren CMUK. Avukatl ık Ücret Tarifesindeki ücretlerin<br />
fevkalade dü şük olmas ı ve yine ilişikte sunulan 13.12.1993 tarihli<br />
CMUK. Yönetmeliği hükümlerini titizlikle uygulamas ı ve <strong>Barolar</strong>ı<br />
çok yakından izlemesi sayesinde ödemelerde ve hizmette aksama<br />
yaratılmamıştır. Onümüzdeki dönemde böyle dü şük ücretlerle<br />
hizmetin )rürütülmesi mümkün olamayacakt ır. Adalet Bakanl ığı<br />
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan 31.10.1994 tarihli fotokopisi<br />
ilişik yaz ısından da anla şılacağı üzere mevcut CMUK.<br />
Asgari Ücret Tarifesi en geç 31.3.1995'de değiştirilecektir.<br />
Bugüne kadar Bakanlığı'nızca gönderilmi ş olan 91;058.894.000.-<br />
TL'den Barolanmıza ilişik listede gösterilen miktarlarda ve toplam<br />
69.400.000.000.- TL. gönderilmi ştir. Geride 21.658.894.000.-<br />
TL. kalmıştır.<br />
ilgi yazılarımızdaki hesaplamalar çerçevesinde gerekli ödeneğin<br />
gönderilmesini takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKLERİ :<br />
1-31.3.1993 yürürlük tarihli CMUK<br />
Asgari Ücret Tarifesi.<br />
2- 13.2. 1994 tarihli Yönetmelik.<br />
3- 31.10.1994 tarih ve 019374 Sayılı Adalet Bakanl ığı<br />
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü yazısı .<br />
4-2.11.1994 tarihine kadar CMUK ödene ğinden<br />
<strong>Barolar</strong>a gönderilen paralar ın listesi.<br />
101
ADALET BAKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
8 Kasım 1994<br />
1729<br />
ÖZÜ: CMUK. gere ğince Maliye Bakanlığı'ndan gönderilen<br />
paraların dağıtımımn denetimi hakkında.<br />
1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasas ınm 146. maddesini<br />
değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />
uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen müdafilere ödenmek<br />
üzere 492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />
göre alınan yargı harçlarının % 15'ini ve idari nitelikteki para<br />
cezaları hariç olmak üzere para cezalarımn % 15'inin bir önceki<br />
yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas almarak Maliye<br />
Bakanlığı'nca Birliğimiz hesabına aktarılması gerekmektedir.<br />
Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 8.11.1994) içnide, Maliye<br />
Bakanlığı'nca:<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
29.04.1993 tarihinde<br />
31.12.1993 tarihinde<br />
11.10.1994 tarihinde<br />
gönderilmi ştir.<br />
3.223.604.000.-TL<br />
20.000.000.000.-TL<br />
20.219.646.000.-TL<br />
25.000.000.000.-TL.<br />
22.615.644.000.-TL;<br />
IJkM:J1<br />
ıIsIıb<br />
İncelendiğinde 1994 yılı içinde ve o da 11.10.1994 tarihinde<br />
25.000.000.000.- TL'lık ödeme yapıldığı görülecektir; oysa 1994<br />
yılı içinde en az 70.610.134.000.- TL. gönderilmesi gerekmektedir.<br />
• Bu husus yazıh ve sözlü olarak Maliye Bakanlığı yetkililerine<br />
bildirilmiştir. En son Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürü ile telefon görü ş-<br />
memizi izleyen günlerde, tahminen 15 gün kadarönce kendisinin<br />
Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlüğü Kontrolörü olduğunu bildiren Rıza<br />
Çiftçi, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni arayıp Başkan olarak benimle<br />
görüşmek istediğini söylemi ş ve görüşme içeriğini açıklamıştır.<br />
102
Bir özel görüşme olacağım düşünerek ve Barolann Genel Kurullarının<br />
yapılması nedeniyle yoğun olduğumuz için bu görüşme<br />
isteğine cevap veremedik. 4 Kas ım 1994 günü öğleden sonra<br />
Rıza Çiftçi ve Mustafa Aydoğan isimli Maliye Bakanlığı Kontrolörleri,<br />
habersiz, randevusuz Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne gelip<br />
CMUK. ödemeleri ile ilgili denetim yapmak istediklerini belirttiler.<br />
Gerekçelerini ve denetimin hukuki dayana ğını sorduğumuzda,<br />
3941 Sayılı 1994 Mali Yılı Bütçe Kanünunun kendilerine bu<br />
hakkı tanıdığını belirterek CMUK. 146. maddesi uyarınca Maliye<br />
Bakanlığı'ndan gönderilen paraların amacına uygun olarak<br />
dağıtılıp—dağıtılmadığını inceleyebileceklerini ifade ettiler.<br />
Kendilerine CMUK'la ilgili bütün belge ve dökümanlar ın eksiksiz<br />
olarak haz ır olduğu derhal gösterilebilece ği, denetime yanaşmamak<br />
gibi bir niyetimizin olmadığı ancak Maliye Bakanlığı<br />
Kontrolörlerinin Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni denetlemelerinin yasal<br />
dayanağının olmadığı, "Anayasa'n ın 135. maddesi uyarınca<br />
"kanunda gösterilen şekilde devletin idari ve mali denetimi yapılabileceği"<br />
bunun, 1136 Sayılı Yasasının Ek 4. maddesinin "Adalet<br />
Bakanlığı, <strong>Barolar</strong> ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği organlarının görevlerini<br />
kanun hükümlerine uygun olarak yap ıp yapmadıklarmı<br />
ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre denetlemeye<br />
yetkilidir. Bu idari ve mali denetim, Adalet Müfetti ş-<br />
lerince yapılır" hükmü gereği ancak Adalet Bakanlığı Müfettişlerince<br />
yapılabileceği söylendi. Aksine bir anlayışın kabulü, Barolanmızın<br />
da illerinde Mal Müdürleri tarafından denetlenmesi sonucunu<br />
ve yaratacağı kaos ifade edilip örne ği ilişik 4.11.1994 tarihli<br />
yazı ve ekleri gösterilerek bunların Maliye Bakanlığı'na<br />
gönderilmiş olduğu da belirtildi.<br />
Maliye Bakanl ığı Kontrolörleri, dayanak yap ılmak istenen<br />
1994 yılı Bütçe Kanununun tarafımızdan inceleneceği, konunun<br />
Adalet Bakanlığı'na yansıtılacağı, Maliye Bakanlığı'nın anılan<br />
yasa kapsamında bir denetim hakkı sözkonusu işe ve bu da hukuka<br />
aykırı değilse kendilerine bilgi verilece ği, de belirtilerek<br />
yolcu edildi.<br />
Maliye Bakanl ığı Kontrolörlerinin denetim için esas aldıkları<br />
3941 Sayılı 1994 Mali Yılı Bütçe Kanununun hiç bir maddesi<br />
böyle bir yasal hakk ı tammarnaktadır. Türkiye <strong>Barolar</strong> Bini-<br />
103
ği'nin denetimi, bu yasa kapsamında mütalaa edilemez. Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birli ği, anılan yasanın 6. maddesinde say ılan "Bütçenin<br />
transfer tertibinden yardım alan <strong>kurulu</strong> şlar" kapsamında olmadığı<br />
gibi, 13. maddede yazılı "Genel ve katma bütçeli <strong>kurulu</strong>şların<br />
ödeneklerinden yardım alan" <strong>kurulu</strong> şlardan da değildir.<br />
Ayrıca CMUK'un 146. maddesinde de Maliye Bakanl ığı'na<br />
herhangi bir inceleme ve denetim hakk ı da verilmemiştir. Elbette,<br />
bu madde uyarınca Maliye Bakanlığı'mn gönderdiği paraların<br />
harcanmaları, dağıtımı denetlenebilir; ancak bunun 1136 Sayılı<br />
Yasanın Ek 4. maddesine göre Devlet adına Adalet Bakanlığı<br />
Müfettişlerince yapılmas ı gerekir; <strong>ba</strong>şka türlü denetimler, yasaya<br />
ve hukuka aykırıdır.<br />
Maliye Bakanl ığı'nın denetim konusundaki ısrarı sürerse hukuka<br />
aykırı böyle bir denetime olur verilemeyeceği, CMUK. gereğince<br />
<strong>Barolar</strong>ca müdafi tayini işleminin eldeki miktar kadar<br />
sürdürüleceği ve hiç para talep edilmeyeceği ve CMUK. için gönderilen<br />
para bitince hukuki yardımların durdurulacağı bilgilerinize<br />
saygı ile sunulur.<br />
EK:<br />
4.11.1994 tarihli yazımız ve ekleri,<br />
20.12.1993 tarihli 3941 Sayılı Yasanın<br />
ilk 13. madde fotokopisi.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : 0303H İG000000- ANKARA<br />
No : 20931 21.11.1994<br />
MALIYE BAKANLIĞINA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden alınan 8.11.1994 tarih ve 1729<br />
sayılı yazıda, Bakanlığınızm Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlü ğü Kont-<br />
104
olörlerinden Rıza Çiftçi ve Mustafa Aydoğan'ın Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği'nin denetimi için gittikleri, Ceza Muhakemeleri Usulü<br />
Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca gönderilen paraların usulüne<br />
uygun olarak da ğıtılıp dağıtılmadığının incelenmesini istedikleri,<br />
kendilerine <strong>Barolar</strong>m mali ve idari denetiminin ancak Adalet<br />
Bakanlığı Müfettişlerince yapılabileceğinin söylenerek denetime<br />
olur verilmediği belirtilmektedir.<br />
(<br />
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 146. maddesi,<br />
"Baro tarafindan tayin edilen müdafle, görevin ifas ından doğan<br />
masrafları hariç avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak<br />
bu tarifenin hazırlamş yöntemine göre tespit edilecek ücret ödenir.<br />
Ileride yargılama giderleri ile mahkum olan. sanıklardan<br />
müdafle ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'nin rücu hakkı vardır.<br />
492 sayılı Harçiar Kanunu'na <strong>ba</strong>ğli (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />
göre alınan yargı harçlarının % 15'i ve idari nitelikteki para cezaları<br />
hariç olmak üzere para cezalarının % 15'i bir önceki y ıl<br />
kesin hesabına göre tesbit edilen toplam miktar esas al ınarak yılı<br />
içinde Maliye ve Gümrük Bakanl ığınca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
hesabına aktarılır. Birinci fikraya göre ödenecek ücretler bu hesaptan<br />
karşılamr.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından <strong>ba</strong>rolar aras ında yapılacakdağıtımın<br />
usul ve esasları <strong>Barolar</strong> Birliğince çıkarılacak yönetmelikte<br />
gösterilir" hükmünü içermektedir.<br />
Buna göre de Maliye Bakanl ığı hesaplanan miktarı <strong>Barolar</strong><br />
Birliği hesabına aktarmakta ve Birlikçe bu paraların dağıtımı ve<br />
sarfı sağlanmaktadır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin bu uygulaması Adalet Müfettişlerince<br />
denetlenir. Zira 1136 say ılı Yasanın Ek 4. maddesinde aynen:<br />
"Adalet Bakanl ığı, <strong>Barolar</strong> ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliki organlarmın<br />
görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yap ıp yapmadıklarım<br />
ve mali i şlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara<br />
göre denetlemeye yetkilidir. Bu idari ve mali denetim Adalet<br />
Müfettişlerince yapılır" denilmektedir. Böylece denetim yönünden<br />
özel bir düzenleme getirilmi ş bulunmaktadır.<br />
105
Bu durumda, Maliye Bakanlığının CMUK. uygulaması nedeniyle<br />
Barolan ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini mali denetim yetkisi<br />
olmadığı, bu cihetle Maliye Bakanli ğı kontrolörlerine verildiği<br />
söylenen Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini denetleme talimatının tekrar<br />
gözden geçirilmesinin ve CMUK harcamalarm ın dağıtımı ile ilgili<br />
gerekli denetimin Bakanh ığımız Müfettişlerince yapılmasımn<br />
uygun olacağı düşünülmektedir.<br />
Takdirlerinize arz ederim.<br />
Mehmet MOĞULTAY<br />
Bakan<br />
Yukarıda aktarılan yazışmalardan sonra çok ilginç bir geli şme<br />
olmuş, Maliye Bakanlığı, <strong>Barolar</strong>ın ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini<br />
CMUK. harcamaları nedeniyle Adalet Bakanl ığı Müfettişlerinden<br />
ayrı olarak kendisinin de denetlernesine olanak sağlayacak<br />
yasal değişikliği, Bütçe Kanununda gerçekle ştirmiştir.<br />
28 Aralık 1994 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanan 1995 Mali<br />
Yıl Bütçe Kanunu'nun 6. maddesine eklenen bu değişiklikle ilgili<br />
olrak Anayasa Yargısına gidilmesi için Anamuhalefet Partisine<br />
yazılı olarak <strong>ba</strong>şvurulmuş ve Anayasa Mahkemesinde dava açılması<br />
sağlanmıştır.<br />
Anavatan Partisi Genel Ba şkamSayın Mesut Yılmaz'a yazılan<br />
yazı örneği aşağıya alınmıştır.<br />
Sayın Mesut YILMAZ<br />
Anavatan Partisi Genel Ba şkanı<br />
ANKARA<br />
Sayın Genel Başkan,<br />
4.1.1995<br />
29<br />
• 28 Aralık 1994 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanarak yürürl ı-<br />
ğe giren 4061 Sayılı "1995 Mali Yılı Bütçe Kanunu"nun 6. maddesine,<br />
bu yıla kadarki bütçe kanunlanna konulmamış olan bir<br />
fıkra eklenmiştir.<br />
106
6. maddenin 3. tikras ı, Kamu kurumu niteli ğindeki meslek<br />
<strong>kurulu</strong>şlarma ilgili rnevzuat ı gereğince genel bütçe gelirlerinden<br />
her ne ad ile olursa olsun aktarılan paralarm, verili ş amacına<br />
uygun olarak harcan ıp harcanmadığmı incelemeye, amacına uygun<br />
harcama yapmadığı tespit edilen <strong>kurulu</strong> şa aktarılacak tutarlan<br />
gerektiğinde kesmeye ve durdurmaya Maliye Bakam yetkilidir"<br />
şeklindedir.<br />
Anılan fıkrada adı söylenlimemekle birlikte kastedilen "Kamu<br />
Kurumu Niteliğindeki Meslek Kurulu şları" "Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği" ve "<strong>Barolar</strong>"d ır; çünkü Maliye Bakanl ığı'ndan kendilerine<br />
para aktarılan <strong>ba</strong>şkaca kamu kurumu niteliğinde meslek kuruşulu<br />
bulunmamaktadır. Bilindiği üzere CMUK'nun 146. maddesi<br />
uyarınca Baro tarafından tayin edilen müdafilere ödenecek<br />
ücretler için Maliye Bakanlığı'nca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği hesabına<br />
para aktarılması zorunludur.<br />
Anayasamn 135. maddesinin 5. fikrasına göre "Kamu kurumu<br />
niteliğindeki meslek <strong>kurulu</strong>şları, kanunda gösterildiği şekilde<br />
devletin idari ve mali denetimine tabidir."<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong>ın devlet adına idari ve mali<br />
denetimi, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun Ek 4. maddesine<br />
göre Adalet Bakanl ığı Adalet Müfetti şlerince yapılmaktadır.<br />
Anayasanın 135. maddesinde mali denetim için aramlan kanun<br />
koşulu, böylece 1136 Say ılı özel nitelikteki Avukatlık Yasası ile<br />
gerçekle ştirilmştir. Bütçe kanunu ile mali konuda, ayrıca ve mükerreren<br />
Maliye Bakanlığı'nın mali inceleme ve denetim yetkisi<br />
kullanması Anayasaya aykırıdır. Ayrıca, kanun maddesi, "Bütçe<br />
Kanununa, bütçe ile ilgili hükümler d ışında hiç bir hüküm konulamz"<br />
şeklindeki Anayasa'mn 161. maddesi hükmüne de aykırıdır.<br />
- Anavatan Partisi'nin Bütçe Kanunu'nun pek çok maddesinin<br />
Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesi ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne<br />
2.1.1995 tarihinde <strong>ba</strong>şvurduğunu yazılı ve görsel yayın<br />
organlarrndan öğrenmiş bulunuyoruz.<br />
Anavatan Partisi'nin yukarıda belirtilen ve Anayasa'ya ayk ırılığı<br />
çok açık bulunan Bütçe Kanununun 6/3. maddesi için de<br />
107
Anayasa Mahkemesi'ne <strong>ba</strong>şvurması, <strong>Barolar</strong>unızı ve meslekdaşlarımızı<br />
fevkalade memnun edecektir.<br />
Durumu takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
CMUK. ile ilgili gelişmeler ve Maliye Bakanli ğı'mn para göndermedeki<br />
kayıtsızlığı Adalet Bakanl ığı'na yazılan 17.3.1995 tarihli<br />
aşağıdaki yazı ile açıklanmıştır.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
ANKAIRA<br />
17.3.1995<br />
411<br />
ÖZÜ: CMUK. gereğince Maliye Bakanl ığı'ndan gönderilen<br />
paralar hakkında.<br />
1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasas ının 146. maddesini<br />
Değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri uyarınca,<br />
<strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen ınüdafilere ödenmek üzere<br />
492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong>ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere göre<br />
alınan yargı harçlarımn % 15'ini ve idari nitelikteki para cezaları<br />
hariç olmak üzere para cezalar ının % 15'inin bir önceki yıl kesin<br />
hesabına göre tesbit edilen miktar esas alınarak Maliye Bakanlığı'nca<br />
Birliğimiz,hesabına aktarılmas ı gerekmektedir.<br />
Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 17.3.1995) içinde, Maliye<br />
Bakanlığı'nca:.<br />
108<br />
16.02.1993 tarihinde 3.223.604.000.-TL<br />
16.02.1993 tarihinde 20.000.000.000.-TL<br />
29.04.1993 tarihinde 20.219.646.000.-TL<br />
31.12.1993 tarihinde 22.615.644.000.-TL<br />
11.10.1994 tarihinde 25.000.000.000.-TL.<br />
gönderilmiştir.<br />
1058.894.000.-TL.
Incelendiğinde görüleceği üzere Maliye Bakanl ığı, 1994 yılı<br />
içinde sadece 11.10.1994 tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne<br />
25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. Oysa 01.01.1994 - 31.12.1994<br />
dönemi için 1993 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısında yer alacak<br />
olan yargı harçiarı ile adli nitelikteki para cezalar ı gelir<br />
yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara<br />
(yani 111.444.454.650.- TL'ya) tamamlanmak üzere en az<br />
66.722.712.000.- TL. gönderilmesi gerekmekte idi. Buna göre<br />
Maliye Bakanlığı'nın 01.01.1994 - 31.12.1994 dönemi içi Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne 86.44.454.650.- TL. daha göndermesi gerekmektedir.<br />
Daha önceki 01.01.1993 - 31.12.1993 dönemi için gönderilmemiş<br />
olan 3.887.422.000.- TL.da eklenince Maliye Bakanl ı-<br />
ğı'nın toplam 90.331.876.650.- TL. göndermesi gerekmektedir.<br />
Buna ek olarak 01.01.1995 - 31.12.1995 dönemi için, sonradan<br />
1994 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasar ısında yer alacak yargı<br />
harçlan ile adli nitelikte para cezalar ı gelir yardımcı hesaplarındaki<br />
tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara tamamlanmak<br />
üzere en az 1993 yılı kesin hesabındaki % 15 miktar olan<br />
111.444.454.650.- TL'nm da avans olarak ayr ıca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Hesabına gönderilmesi gerekmektedir.<br />
Bugüne kadar gönderilen toplam 9 1.05.894.000.- TL'dan <strong>Barolar</strong>ımıza<br />
82.875.000.000.- TL. gönderilmi ş olup, geride<br />
8.183.894.000.- TL kalmıştır.<br />
Maliye Bakanlığı'ndan özellikle 1994 yılında çok az para gönderildiğinden<br />
zaman zaman Barolanm ıza para gönderilememi ş<br />
ya da gerekenin altında gönderilmi ştir. Eldeki miktarın yetmeyeceği<br />
düşünülerek bu yola gidilmi ş olmas ı, meslekdaşlanmıza<br />
<strong>Barolar</strong>ca yapılacak olan ödemeeri geciktirmi ştir. Halen <strong>Barolar</strong>ımızın<br />
hukuki yardım veren meslekdaşlarımıza borçları vardır.<br />
Her nekadar CMUK da yargılama giderleri ile mahkum olan<br />
sanıklardan müdafle ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin rücu hakkı olduğu belirtilmişse de<br />
bu maddenin i şletilmesi mümkün olamamaktad ır. Bugüne kadar<br />
<strong>Barolar</strong>ımızca ödeyebilecek sanık bize bildirilmedi ği için rücu<br />
hakkınm kullanılması da gündeme gelmem ştir.<br />
<strong>Barolar</strong>ımızın bugün iti<strong>ba</strong>riyle kaç meslekda şımızı görevlendirdiğini<br />
saptamak olanaks ızdır. Ancak elimize bugüne kadar<br />
109
ulaşan raporlardan CMUK'nun Değişik 135. maddesinin 2. fıkrasmın<br />
3. bendinde öngörülen müdafi tayini i şleminde bir aksama<br />
olmadığı hemen hemen ülke düzeyinde bütün taleplerin kar şılandığı<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Barolanmıza gönderilen paraların büyük bir kısmı gözaltındaki<br />
sanık ya da yakalanan kişilere hem hazırlık aşamasında hem<br />
de mahkemelerde yapılan hukuki yard ım için ödenmiştir. Çoğu<br />
yerde bir meslekdaşımız bir kaç olayda görevlendirildiği için<br />
avukat adedi vermek olanaks ızdır; ancak hukuki yardım yapılan<br />
ve müdafi görevlendirilen soru şturma adedinin yaklaşık olarak<br />
100.000 olduğunu söylemek mümkündü:r.<br />
CMUK'da 3842 Say ılı Yasa ile getirilen ve demokratikleşmeyi<br />
sanık sorgulamas ında ve yargılamada şeffaflaştırınayı amaçlayan<br />
yenilik ve değişiklikler, <strong>Barolar</strong>ımıın ve hukuki yardım için<br />
görevlendirilen meslekdaşlanmızm büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />
çalışmaları ile uygulanabilmektedir.<br />
<strong>Barolar</strong>dan ve Avukatardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />
çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />
gereken olanak yaratılmamakta, aksine engeller çakırtılmaktadır.,<br />
Maliye Bakanl ığı'nın CMUK. gereği ödemelerle ilgili tavr ı<br />
sürecek olursa bundan böyle 146. madde uyarınca Maliye Bakanlığı'nın<br />
göndereceği para istenmeycek, Barolanmız da<br />
CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gere ği sanık ya da yakalanan<br />
kişilere hukuki yardım için müdafi tayin etme i şlemlerini durduracaklardır.<br />
Böylece Maliye Bakanl ığı'nın anlaşılmaz uttumu nedeniyle<br />
"Savunma Suçlama ile Ba şlar" kuralı rafa kaldırılmış<br />
olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama, giderilmesi<br />
olanaksız yaralar alacaktır.<br />
Durumu ve gereğini bilgilerinize ve takdirlerinize sayg ılarım<br />
la sunarım.<br />
110<br />
Ek: Liste<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı .<br />
Avukat Önder SAV
8.3.1995 tarihi de dahil olmak üzere CMUK fasimdan <strong>Barolar</strong>ımıza<br />
bugüne kadar gönderilen havale1re ait liste.<br />
ADANA BAROSU<br />
ADIYAMAN BAROSU<br />
AFYON BAROSU<br />
AĞRI BAROSU<br />
AKSARAY BAROSU<br />
AMASYA BAROSU<br />
ANKARA BAROSU'<br />
ANTALYA BAROSU<br />
ARTVİN BAROSU<br />
AYDIN BAROSU<br />
BALIKES İR BAROSU<br />
BARTİN BAROSU<br />
BATMAN BAROSU<br />
BİLECİK BAROSU<br />
BOLU BAROSU<br />
BURDUR BAROSU<br />
BURSA BAROSU<br />
ÇANAKKALE BAROSU<br />
ÇANKIRI, BAROSU<br />
CORUM BAROSU<br />
DENİZLİ BAROSU<br />
DİYARBAKIR BAROSU<br />
EDİRNE BAROSU<br />
ELAZIÖ BAROSU<br />
ERZURUM BAROSU<br />
• ERZİNCAN BAROSU<br />
• ESKİŞEHİR BAROSU<br />
GAZ İANTEP BAROSU<br />
GİRESUN BAROSU<br />
GÜMÜŞHANE BAROSU<br />
HATAY BAROSU<br />
ıĞDm BAROSU<br />
ISPARTA BAROSU<br />
İSTANBUL BAROSU<br />
İZM İR BAROSU<br />
KARAMAN BAROSU<br />
2.300.000.000.-<br />
700.000.000.-<br />
825.000.000.<br />
750.000.000.-<br />
600.000.000.-<br />
350.000.000.-<br />
8.300000.000.-<br />
1.600.000.000.-<br />
450.000.000.-<br />
1.925.000.000.-<br />
1.700.000.000.-<br />
300.000.000.-<br />
60Ö.000.000.-<br />
225.000.000.-<br />
900.000.000.-<br />
500.000.000.-<br />
1.700.000.000.-<br />
850.000.000.-<br />
375.000.000.-<br />
625.000.000.-<br />
1.250.000.000.-<br />
2.600.000.000.-<br />
650.000.000.-<br />
1.025.000.000.-<br />
1.200.000.000.-<br />
375.000.000.-<br />
i000.000.000-<br />
1.850.000.000.-<br />
800.000.000.-<br />
300.000.000.-<br />
1.525.000.000.-<br />
750.000.000.-<br />
825.000.000.-<br />
8.750.000.000.-<br />
4.975.000.000.-<br />
600.000.000.-<br />
111
KARS BAROSU<br />
KASTAMONU BAROSU<br />
KAYSERİ BARÖSU<br />
KIRKLARELİ BAROSU<br />
KIRIKKALE BAROSU<br />
KIRŞEHİR BAROSU<br />
KOCAELİ BAROSU<br />
KONYA BAROSU<br />
KÜTAHYA BAROSU<br />
KAHRAMANMARAŞ BAROSU<br />
MALATYA BAROSU<br />
MANİSA BAROSU<br />
MARD İN BAROSU<br />
MERS İN BAROSU<br />
MUĞLA BAROSU<br />
MUŞ BAROSU<br />
NEVŞEHİR BAROSU<br />
NİĞDE BAROSU<br />
ORDU BAROSU<br />
RİZE BAROSU<br />
SAKARYA BAROSU<br />
SAMSUN BAROSU<br />
S İNOP BAROSU<br />
S İVAS BAROSU<br />
ŞANLIURFA BAROSU<br />
TEKİRDAĞ BAROSU<br />
TOKAT BAROSU<br />
TRABZON BAROSU<br />
UŞAK BAROSU<br />
VAN BAROSU<br />
YOZGAT BAROSU<br />
ZONGULDAK BAROSU<br />
600.000.000.-<br />
400.000.000.-<br />
1.525.000.000.-.<br />
375.000.000.-<br />
400.000.000.-<br />
500.000.000.-<br />
1.575.000.000.-<br />
1.575.000.000.-<br />
625.000.000.-<br />
1.200.000.000.-<br />
750.000.000.-<br />
1.700.000.000.-<br />
800.000.000.-<br />
1.475.000.000.-<br />
725.000.000.-<br />
225.000.000.-<br />
550.000.000.-<br />
300.000.000.-<br />
950.000.000.-<br />
375.000.000.-<br />
1.050.000.000.-<br />
1.400.000.000.-<br />
450.000.000.-<br />
1.175.000.000.-<br />
1.175.000.000.-<br />
600.000.000.-<br />
950.000.000.-<br />
750.000.000.-<br />
750.000.000.-<br />
2.100.000.000.-<br />
750.000.000.-<br />
1.050.000.000.-<br />
•:.!:b1filI$IsII<br />
AKTARILAN PARA<br />
)kJ:JliiI,is<br />
KALAN PARA<br />
112
Maliye Bakanl ığı'nın bugüne kadar göndermi ş olduğu toplam<br />
91.058.894.000.- TL.dan 1995 Nisan ayı sonu iti<strong>ba</strong>riyle hiç para<br />
kalmamıştır. Bundan böyle <strong>Barolar</strong>ın hukuki yardım için avukat<br />
görevlendirmesi olanağı bulunmayacaktır.<br />
Bu husus aşağıya aynen aktarılan 2.5.1995 tarihli yazımızla<br />
Maliye Bakanlığı'na son bir kez anlatılmaya çalışılmıştır.<br />
Sayı 799 Ankara, 2.5.1995<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
ANRA<br />
ÖZÜ: CMUK. gere ğince Bakanlığınızca gönderilmesi gereken<br />
paralar hakkında.<br />
1412 Sayıh Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 146. maddesini<br />
Değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />
uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen müdafilere ödenmek<br />
üzere 492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />
göre al ınan yargı harçlarının % 15'ini ve idari nitelikteki para<br />
cezaları hariç olmak üzere para cezalarının % 15.'inin bir önceki<br />
yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas al ınarak Maliye<br />
Bakanlığı'nca Birliğimiz hesabına aktarılmas ı gerekmektedir.<br />
Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 17.3.1995) içinde, Bakanlığmızca:<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
16.02.1993 tarihinde<br />
29.04.1993 tarihinde<br />
31.12.1993 tarihinde<br />
11.10.1994 tarihinde<br />
gönderilmiştir.<br />
3.223.604.000.-TL<br />
20.000.000.000.-TL<br />
20.219.646.000.-TL<br />
22.615.644.000.-TL<br />
25.000.000.000.-TL.<br />
91.058,894.000.-TL.<br />
Incelendiğinde görüleceği üzere Maliye Bakanlığı, 1994 yılı<br />
içinde sadece 11.10.1994 tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne<br />
25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. Oysa 01.01.1994 - 31.12.1994<br />
113
dönemi için 1993 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısında yer alacak<br />
olan yargı harçları ile adli nitelikteki para cezalar ı gelir<br />
yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara<br />
(yani 111.444.454.650.- TL'ya) tamamlanmak üzere en az<br />
66.722.712.000.- TL. gönderilmesi gerekmekte idi. Buna göre<br />
Maliye Bakanlığı'nın 01.01.1994 - 31.12.1994 dönemi içi Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne 86.44.454.650.- TL. daha göndermesi gerekmektedir.<br />
Daha önceki 01.01.1993 - 31.12.1993 dönemi için gönderilmemiş<br />
olan 3.887.422.000.- TL.da eklenince Maliye Bakanhğı'nın<br />
toplam 90.331.876.650.- TL. göndermesi gerekmektedir.<br />
Buna ek olarak 01.01.1995 - 31.12.1995 dönemi için, sonradan<br />
1994 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasar ısında yer alacak yargı<br />
harçları, ile adli nitelikte para ceialan gelir yardımcı hesaplarındaki<br />
tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara tamamlanmak<br />
üzere en az 1993 yılı kesin hesabındaki % 15 miktar olan<br />
111.444.454.650.- TL'n. ın da avans olarak ayrıca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Hesabına gönderilmesi gerekmektedir.<br />
Bugüne kadar gönderilen toplam 91.058.894.000- TL'n ın tamam<br />
ı Barolanm ıza gönderilmi ştir.<br />
Bakanlığınızca özellikle 1994 yılında çok az para gönderildiğinden<br />
zaman zaman Barolanm ıza para gönderilememiş ya da<br />
gerekenin altında gönderilmi ştir. Eldeki miktarın yetmeyece ği<br />
düşünülerek bu yola gidilmi ş olması meslekda şlarımıza <strong>Barolar</strong>ca<br />
yapılacak olan ödemeleri geciktirmiştir. Halen Barolanm ızın<br />
hukuki yardım veren meslektaşlarımıza borçları vardır.<br />
CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen demokratikle şmeyi sanık<br />
sorgulamasında ve yargılamada şeffaflaşmayı amaçlayan yeniik<br />
ve değişiklikler, Barolanm ızın büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />
çalışmaları ile uygulanabilmektedir.<br />
Maliye Bakanlığı'nın gönderdiği paralar bittiği ve göndermesi<br />
gereken miktarlar bugüne kadar gönderilmedi ği için, daha önceki<br />
görevlendirmelerden de avukatlara borçlu olan Barolanm ız büyük<br />
bir sıkıntı içindedir. Bundan böyle hukuki yardım için avukat<br />
görevlendirmesi yap ılmas ı tamamen angarya haline gelecektir.<br />
<strong>Barolar</strong>dan ve Avukatlardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />
çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />
114
gereken olanak yaratılmamakta, maalesef askine engeller çıkartılmaktadır.<br />
Bu yazımızda sözü edilen birikmi ş paralara mahsuben<br />
60 milyar liranm acilen Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin TC. Ziraat<br />
Bankası Kızılay Şubesindeki 30440/3066/010 No.lu hesabına<br />
gönderilmesi halinde CMUK gere ği hukuk yardımların sürdürülmesi<br />
mümkün olacaktır.<br />
Maliye Bakanlığı'nın CMUK. gereği ödmelerle ilgili anlaşılmaz<br />
tavrı sürecek olursa bundan böyle 146. madde uyar ınca Bakanlığımzın<br />
birikmiş borçları ve göndereceği para istenmeyecek,<br />
<strong>Barolar</strong>ırnız da CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gereği samk<br />
ya da yakalanan ki şilere hukuki yardım için müdafi tayin etme<br />
işlemlerini tamamen durduracaklardır. Bu hususta 27-28 Mayıs<br />
1995 tarihinde yap ılacak olan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Genel Kurulunda<br />
ülke düzeyinde CMUK'la ilgili hiçbir yard ım yapmama<br />
kararı alınacaktır. Böylece Maliye Bakanlığı'nın anlaşılmaz tutumu<br />
nedeniyle "Savunma Suçlama İle Başlar" kuralı rafa kaldırılmış<br />
olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama da<br />
giderilmesi olanaksız yaralar alacakt ır.<br />
Durumu ve gereğini bilgilerinize ve takdirlerine sayg ılanmlasunarım.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAY<br />
115
(VI)<br />
SİVAS OLAYLARİYLA ILGILI<br />
ÇALIŞMALAR, YAZIŞMALAR, AÇIKLAMALAR<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 6.7.1993<br />
GENELGE NO: 843/33<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nın 2.7.1993 tarihinde Sivas'ta<br />
meydana gelen ve pekçok yurtta şımızın ölümüne ve yaralanmasına<br />
yol açan olaylar nedeniyle kamuoyuna yapt ığı duyuru<br />
metni aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
5.7.1993<br />
"Pir Sultan Abdal Şenlikleri" çok haks ız şekilde <strong>ba</strong>hane edilerek,<br />
çarp ıtılarak Cumhuriyet tarihimizin önemli bir genci ayaklanması<br />
Sivas'ta yaşandı, yaşatıldı.<br />
Teokratik devlet özlemcileri, " Şeriat isteriz!" diye açık açık<br />
<strong>ba</strong>ğırarak demokratik hukuk devletine sald ınıp insanların ölümüne<br />
neden oldular.<br />
Olayların temelinde, değişik nedenler aramak yanlış ve boşunadir.<br />
Olaylar, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin 70. y ıhnda<br />
Cumhuriyetin ve en temel ilke olan laikli ğin hala özümsenemediğinin<br />
somut göstergesidir.<br />
116
• Olay, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />
<strong>ba</strong>şkaldırıdır. Sokaklara dökülenler ve onlar ı kışkırtanlar, şeriat<br />
düzenini, teokratik devleti kurmay ı, ulusu tekrar ümmet yapmayı,<br />
Cumhuriyetin ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü olan laiklik<br />
ilkesini geriletip dışlamayı, ulusumuzu insanlarımızı tekrar ortaçağ<br />
karanlığına çekmeyi amaçlamaktad ırlar.<br />
Kimse kendisini aldatmasın ve avutmas ın, <strong>ba</strong>hane aramas ın<br />
hedef, laik Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dün Kubilay' ı kesenler, bugün<br />
Sivas'ta 36 ki şiyi yakarılar gereken tepkiyi ve cezayı görmedikçe,<br />
yarın kitle katliamına geçeceklerinin işaretini bir kez daha<br />
vermi şlerdir.<br />
Olayda devletin, siyasal iktidarın ve yerel yönetimin ağır kusuni<br />
ve ihmali vardır. Siyasal hesaplarla hareket edenler, laikliğin<br />
zedelenmesine, genci hareketlere "Masum dini inanç patlamalarıdır"<br />
diye göz yumdukça laiklik düşmanları, şeriat özlemcileri<br />
ve teokratik devlet yanl ılan yurt içinde de, yurt d ışında da<br />
cesaretleneceklerdir.<br />
Genci hareketlerin din ve vicdan özgürlü ğüyle hiçbir ilgisi<br />
yoktur. Devlet ve siyasal iktidar, demokratik hukuk devletinden,<br />
Cumhuriyetten ve laiklik ilkesinden ödün veremez, vermemelidir.<br />
Bu olay son yıllarda <strong>Barolar</strong> Birliği'nin sürekli uyanılanna<br />
kulaklanını kapatan gericili ğe prim veren sözde demokratlara ibret<br />
dersi olmal ıdır.<br />
Olayların üzerine kararlı ve bilinçli şekilde gidilmeli, failleri<br />
biran önce yakalan ıp <strong>ba</strong>ğımsız yargıya teslim edilmelidir. Gereken<br />
tepki gösterilip bu yap ılmadıkça "Şeriat isteriz!" avezeleri<br />
daha da yükselecek, devlet ve siyasal iktidar, önlenmesi daha<br />
zor ve güç olaylarla karşı karşıya kalacaktır. Olaylan nefretle kinıyoruz.<br />
Olen vatanda şlara rahmet ve yakınlarına <strong>ba</strong>şsağlığı diliyoruz.<br />
Bir kez daha en sorumlusundan en sade vatanda şa kadar<br />
herkesi demokratik hukuk devletine,. Cumhuriyete ve laikliğe<br />
sahip çıkmaya çağırıyoruz.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
• (MÜHÜR)<br />
117
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 17.8.1993<br />
GENELGE NO: 966/42<br />
• 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />
ölümüne neden olan olaylarla, ilgili olarak Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği'nin 17.8.1993 tarihli "Kamuöyu duyurusu" ili şikte<br />
sunulmuştur.<br />
Duyuruda sözü edilen Komisyonumuzun Başkanlığını Ankara<br />
Barosu Başkanı Avukat Erdal Merdol yürütecektir. Sivas ölayları<br />
nedeni ile açılmış olan davalarda ölenlerin yakınlarının müdahil<br />
vekilliğini üstlenmek isteyecek olan meslekda şlarımızın ve<br />
katkıda bulunacak olan <strong>Barolar</strong> ımızın Ankara Barosu Ba şkam<br />
Sayın Avukat Erdal Merdol ile süratle temasa geçmeleri uygun<br />
olacaktır.<br />
EKI:<br />
- 17.8.1993 "Kamuoyu Duyurusu" metni..<br />
- "16, 17.8.1993 tarihli "Basın Bülteni"<br />
BASIN BÜLTEN<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
16-17.8.1993<br />
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta meydana gelen olaylar nedeniyle<br />
Kayseri DGM.de Sivas Ağır Ceza ve Asliye Ceza Mahkemelerinde<br />
kamu davaları açılmış bulunmaktadır. Ayrıca ölenlerin yakınlarımn<br />
maddi ve manevi tazminat davaları açmaları sözkonusudur.<br />
Bilindiği üzere Kayseri DGM.de açilan dava, "Cumhuriytin<br />
niteliklerini, laik düzeni değşitirmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak<br />
temel hak ve hürriyetleri yokemek" suçlannm . işlenmiş<br />
olduğuna dayandırılmaktadır.<br />
118
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği 5.7.1993 tarihindeki kamuoyu duyurusunda,<br />
"olay, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />
<strong>ba</strong>şkaldırıdrr" şeklinde değerlendirmede bulunmuştu. Her<br />
Anayasal Kurulu şun Cumhuriyetin temel ilkelerine vaki sald ırılar<br />
karşısmda üzerine dü şeni yapması, kaçmılmaz görevidir.<br />
Sivas olaylan, açılan ve açılacak davalar ile ilgili olarak Birlik<br />
Merkezinde 17.8.1993 günü saat 10.30'da geniş açıklamalar yapmak<br />
üzere bir Basın Toplantısı düzenlenmi ş bulunmaktadır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
17.8.1993<br />
Sivas'ta pek çok ölüme yol açan olaylarla ilgili olarak 5.7. 1993<br />
tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce yapılan açıklamada aynen<br />
"Olay, laikli ğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />
<strong>ba</strong>şkaldırıdır" denilmi şti.<br />
Kayseri DGM.de açılan davanın iddianamesinde, "Cumhuriyetin<br />
niteliklerini, laik düzeni de ğiştirmek, devlet otoritesini zaafa<br />
uğratmak, temel hak ve hürriyetleri yoketmek" suçlar ımn işlendiği<br />
yazılıdır.<br />
Sivas Ağır Ceza Mahkemesi'nde de, 37 ki şiyi birlikte yanıcıpatlayıcı<br />
madde ile yangın çıkartarak öldürmek ve 45 ki şiyi yangın<br />
çıkartmak suretiyle öldürmeye tam kalk ışmak suçlarından<br />
78 sanık hakkında dava aç ılmıştır. Ayrıca, Sivas Asliye Ceza<br />
Mahkemesi'nde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Karıununa aykırı<br />
davranış nedeniyle 102 sanık hakkında dava açılmıştır.<br />
Toplantımızm ve duyurumuzun amacı amlan davalarla ilgili<br />
beyanda bulunmak değildir. Bağımsız mahkemelerimiz, gereken<br />
yargılamayı yapacak, adaleti gerçekle ştireceklerdir.<br />
119
Sayılan davaların iddianamelerinde Sivas sokaklarında 7,5<br />
saat süre ile "Yaşasin Hizbullah—Laiklik, gidecek, şeriat gelecek-<br />
Laikliğe son, laik düzen yıkılacak" şeklinde <strong>ba</strong>ğrıldığı belirtilmektedir.<br />
Olayların temelinde, değişik nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler<br />
aramak yanlıştır, boşunadır. Olaylar, Cumhuriyet'in 70. yılmda,<br />
onun en temel ilkesi olan LAİKLİGİN kimi çevrelerce ve ki şilerce<br />
hala özümsenemedi ğini kanıtlamaktadır. Sokaklara dökülenler,<br />
"Şeriat isteriz" diye <strong>ba</strong> ğıranlar ve onları kışkırtanlar, Laiklik<br />
ilkesini geriletip
alanların anılarına ve ölüme yiğitçe yürüyüşlerine sahip çıkalım.<br />
Toplumun ve anayasal <strong>kurulu</strong> şların yakılarak öldürülen 37 yatandaşımıza<br />
karşı utancı, borcu ve görevleri vardır.<br />
Bu görev bilinci ile Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, Sivas'taki "Kültür<br />
Etkinlikleri'ni düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür ve Tamtma<br />
Derneği'nin ve ölenlerin yakınlarının da isteklerini gözönünde<br />
bulundurarak 2 Temmuz Sivas olayları ile ilgili açılmış ve açılacak<br />
davalarda her türlü hukuki yard ımı ve danışmanlığı yapmaya<br />
karar vermiştir.<br />
Davalar nedeni ile ilk yapılması gereken şey, tahkikatın her<br />
türlü etki ve şüphe söylentilerinden uzak, özgürce, hukukun üstünlüğüne<br />
ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığına yakışır bir şekilde yapılmasını<br />
asğlamaktır. Bu konu hem dava emniyeti, hem yarg ıç,<br />
savcı ve avukatlar, hem san ıklar, hem de ölenlerin yakınları yönünden<br />
fevkalade önemlidir. Buni ın için yetkili hakim veya<br />
mahkemelerin, davaların <strong>ba</strong>şka yerde görülmesi için nakline karar<br />
vermelerini beklemeden Adalet Bakanlığı, sür'atle "Amme<br />
Emniyeti" için davalar ın naklini istemelidir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, yukarıda belirtilen hukuki yardım ve<br />
danışmanlığı planlamak, uygulamak, <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlarla<br />
sürekli iletişim içinde olarak çalışmak üzere bir komisyon kurmuştur.<br />
Anılan komisyon, Ankara Barosu Başkanı Avukat Erdal<br />
Merdol, Sivas Barosu Ba şkanı Avukat Yaşar Yakın, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Sayman Üyesi Avukat Hakk ı Süha Okay, Ankara<br />
Barosu Genel Sekreteri Avukat Sami Kahraman, Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Avukat Kemal Akkurt, Avukat Halit Çelenk, Avukat<br />
Eraip Ozgen, Avukat Şenal Sarıhan, Avukat Mehdi Bektaş, Avukat<br />
Necati Yılmaz, Avukat Ismail Hakkı Konar, Avukat Metin<br />
Karadeniz, Avukat Ali Sangül ve Avukat Süleyman Ate ş'ten<br />
oluşmaktadır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAY<br />
(IMZA)<br />
121
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 25.8.1993<br />
İLGİ : 966/42 Sayılı Genelge.<br />
GENELGE NO: 1010144<br />
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />
ölümü ile sonuçlanan olaylar ve Kayseri DGM.de, Sivas<br />
Ağır Ceza ve Asliye Ceza Mahkeme]erinde açılmış olan davalar<br />
ile ilgili olarak ilgide belirtilen 17.8.1993 tarih ve 966/42 sayılı<br />
genelge ile bilgi verilmi şti:<br />
Anılan davalann tümünün (Kayseri DGM.deki dahil) Ankara'ya<br />
naklinin istenmesi için Birli ğimiin ilişikte metni bulunan<br />
17.8.1993 tarih ve 965 say ılı yazısı ile Adalet Bakanlığı'nın girişimde<br />
bulunması da talep edilmişti.<br />
Anılan davalarm tümü Adalet Bakanl ığı'nın isteği ve Yargıtay<br />
ilgili dairesinin kararı ile Ankara'ya nakleditlmi ş bulunmaktadır.<br />
17.8.1993 tarih ve 966/42 sayılı genelgede belirtildiği şekilde davalarla<br />
ilgileneek <strong>Barolar</strong>ımız ve meslekdaşlarımızın bu yeni ve<br />
son gelişmeyi bilmelerinde yarar görülnaü ştür.<br />
Saygılarımla<br />
• Turkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
EKİ : Adalet Bakanl ığı'nıa yazılan<br />
17.8.1993 tarih ve 965 sayı lı<br />
yazı fotokopisi.<br />
Sayı : 965 Ankara, 17/8.1993<br />
ADALET BAKANILĞI<br />
ANKARA<br />
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />
ölümü ile sonuçlanan olaylarla ilgili olarak Birli ğimi-<br />
122
zin düşünce ve giri şimlerini içeren "Kamuoyu Duyurusu" ilişikte<br />
sunulmuştur.<br />
Amlan duyurunun 3. sayfasınm ilk paragrafinda da belirtildiği<br />
gibi davaların "Amme Emniyeti" yönünden nakli kaç ımizam<br />
görülmektedir.<br />
Kayseri DGM'de, Sivas A ğır Ceza Mahkemesinde ve Sivas Asliye<br />
Ceza Mahkemseinde aç ılmış olan davaların Ankara'ya nakliilin<br />
istenmesi için gereken giri şimde bulunulmas ını takdirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygı anmla<br />
EKI: 17.8.1993 tarihli<br />
"Kamuoyu Duyurusu"<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
BARO BAŞKANI IGI<br />
Ankara, 8.2.1994<br />
GENELGE NO: 197/7<br />
İLGİ : 17.8.1993 günlü 966/42 sayıli genelgemiz.<br />
2 temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Madımak Oteli'nde meydana<br />
gelen ve 37 insanın ölümüne neden olan olay, 17.8.1993 tarihinde<br />
ilgi genelgemizle duyürulmuştu.<br />
Olayla ilgili olarak Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde<br />
• açılan ve halin devam etmekte olan dava nedeniyle 7.2.1994 tarihinde<br />
kamuoyuna yap ılan duyuruyu da aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
123
KAMUOYUNA DUYURU<br />
7.2.1994<br />
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta Mad ımak Oteli'nde yanarak<br />
ölenlerin yakınlarının, otelden sağ kurtulanların ve "Kültür Etkinlilderi"ni<br />
düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma<br />
Derneği'nin istek ve <strong>ba</strong>şvurusu üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />
her türlü hukuki yard ımı ve dam şmanlığı yapmaya karar vermiştir.<br />
17 Ağustos'ta Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinde Sivas olaylarında<br />
yakınları ölenlerin, maddi ve manevi zarara u ğrayanlann katılımı<br />
ile yapılan toplant ıda, açılmış ve açılacak davalarla ilgili bir<br />
Çalışma Komisyonu kurulmu ştu.<br />
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan davada, samklar,<br />
"Cumhuriyetin niteliklerini, laik düzeni de ğiştirmek, devlet<br />
otoritesini zaafa u ğratmak, temel hak ve hürriyetleri yoketmek"<br />
suçlarından yargılanmaktadırlar. Davan ın iddianamesinde yaz ılı<br />
olduğu üzere "Şeriat isteriz, laiklik gidecek" şeklinde <strong>ba</strong>ğırarak<br />
37 insanın yakılmasırnn yargılanmasının yapıldığı dava, bize göre<br />
Cumhuriyet tarihinin en önemli davalanndan birisidir.<br />
Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davaya,, görevlendirilenmeslekdaşlarımız<br />
müdahil vekili sıfatLyla katılmakta ve dava<br />
dikkatlice izlenmekte, olumlu katkılar yapılmaktadır. Davada,<br />
deliller toplanmakta olup duru şma 14.2. 1994'dedir.<br />
Halen devam etmekte olan dava ile ilgili herhangi bir değerlendirme<br />
yapacak değiliz. Sanıkların yargılanması sonucunda<br />
suçlu bulunanlar, elbette hakettikleri cezlara çarpt ırılacaklardır.<br />
Ancak ölenlerin yakınlarının acılarını dindi.rmek, dostları, arkadaşları<br />
gözleri önünde yanan, kendi olağanüstü gayretleri ile<br />
mucize kabilinden sağ olarak kurtulan insanların belleklerinden<br />
olayın izlerini ve korkusunu silmek olanaks ızdır.<br />
İletişim ve ulaşımın kolay olduğu bir çağda 7,5 saat süre ile<br />
otelde mahsur kalan 37 insanın yardı mına yetişemeyen, onları<br />
göz göre—göre, diri diri yanmaktan ku:rtaramayan devletin a ğır<br />
kusuru olduğu kuşkusuzdur.<br />
124
Devlet, laik düzene karşı <strong>ba</strong>şkaldırıyı ve vatanda şlannın yanmasını<br />
önleyememi ştir. Sivas katlia ımmn elbette siyasi, idari ve<br />
hukuki sorumluları vardır. Olaydan sonra <strong>ba</strong>şta Vali olmak üzere<br />
<strong>ba</strong>zı kamu görevlilerine i şten el çektirilmesi devleti sorumluluktan<br />
kurtaramaz.<br />
Ağır hizmet kusurundan dolayı devletin, ölenlerin yakınlarına<br />
ve olaydan sa ğ kurtulanlara maddi ve manevi tazminat ödemesi<br />
gerekir.<br />
Devlete, bu görevi 4.2.1994 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na yapılan<br />
<strong>ba</strong>şvuru ile hatırlatılmıştır. Sivas'ta ölenlerden 25 insan ın<br />
anneleri—<strong>ba</strong><strong>ba</strong>lan, çocukları ve karde şleri için toplam<br />
12.250.000.000.- TL. maddi ve 46.200.000.000.- TL. manevi tazminat<br />
istenmi ştir. Olaylardan sa ğ kurtulan ve hala olayın şoku<br />
altında yaşayanlardan <strong>ba</strong>şta Aziz NES İN olmak üzere 19 kişi<br />
için de 9.500.000.000.- TL. manevi, bunlardan ikisi için ayrıca<br />
1.100.000.000.- TL. maddi tazminat talep edilmi ştir.<br />
Yapılan maddi ve manevi tazminat ödemesi istekleri için yasalarda<br />
yaz ılı süreler beklenecek, bu süre içinde devlet ödemekten<br />
kaçınırsa <strong>ba</strong>ğımsız yargıya <strong>ba</strong>şvurulup, dava ile devletten<br />
alınması yoluna gidilecektir.<br />
Devlete düşen göre, titiz, dikkatli ve sağlıkh hesaplamalara<br />
göre bulunmuş olan toplam 69.050.000.000.- TL'y ı —200 milyon<br />
liraya varan dava açnıa harcı ödenmesine gerek bırakmadantartışmasız,<br />
davaya zorlamadan ödemek, ölenlerin kemiklerini<br />
sızlatmamak, ölenlerin yakmiann ı ve ölümden mucize olarak<br />
sağ kurtulanlan, bir kez daha yaln ız bırakmamak ve hayal kırıklığına<br />
uğratmamaktır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
( İMZA)<br />
125
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 29.4.1994<br />
GENELGE NO: 618/22<br />
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşrn<br />
ölümü ile sonuçlanan olayla ilgili davada, mahkemece verilen<br />
duruşmaların GIZLI sürdürülmesi karar ına karşı, 26.4.1994<br />
tarihinde Birlik Merkezinde düzenlenen <strong>ba</strong>sın toplantısma çok<br />
sayıda TV <strong>kurulu</strong>şları, <strong>ba</strong>sın mensupları, yakınlarını yitirenler<br />
ve mağdurlar ile vekilleri katılmıştır.<br />
Olayla ilgili olarak kamuoyuna yapılan duyuru metinler a şağıda<br />
bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
AN"-at Önder SAV<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Ankara, 26.4. 1994<br />
2 'Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta meydana gelen ve pekçok<br />
yurttaşımızm ölümüne ve yaralanmas ına yol açan olaylar nedeniyle<br />
açılmış olan davanın, yargılaması, Ankara DGM.de sürmektedir.<br />
Davanın iddianamesinde sanıkların, "Kahrolsun laiklik - Yaşasın<br />
Hizbullah - Laiklik gidecek Şeriat gelecek Şeriat isteriz"<br />
şeklinde <strong>ba</strong>ğırarak laik devlete saldırdığı ve insanların otelde yakılarak<br />
öldürüldüğü yazılıdır.<br />
Cumhuriyetin 70. yılında Cumhuriyet'e ve onun özü olan laildiğe<br />
karşı <strong>ba</strong>şkaldıranlarm yargılanmasrnda, olayda ölenlerin<br />
ve ancak kendi ça<strong>ba</strong>ları ile kurtulabilenlerin haklanm sayıları<br />
200'ü aşan meslökdaşlarımız üstlenmi şlerdir.<br />
126 -
Hiçbir maddi karşılık almadan ve beklemeden ilk günkü duruşmadan<br />
buyana meslekdaşlarımız her ay en az bir hafta hergün<br />
sürekli olarak ve büyük bir özveri ile müdahil vekili s ıfatı<br />
ile duruşmaları dikkat ve titizlikle izlemi şler, yargılamaya gerekli<br />
yardım ve katkıyı yapmışlardır.<br />
Müdahil vekili meslekdaşlanmız, iddia maka ımnm duruşmalarda<br />
bile saldırganlıklarım sürdüren sanıklara hoşgörülü davranmasına<br />
ve mahkeme heyetinin bir k ısım mağdurların müdahilliklerini<br />
aradan uzun zaman geçmesine kar şın hala karara<br />
<strong>ba</strong>ğlamamasma ve benzeri pekçok usul ve yarg ılama yanlışlıklann,<br />
eksikliklerine sabırla katlanmaya çalışmışlardır.<br />
Mahkemece, 25.3.1994 tarihli durumada, ammenin selameti<br />
ve KAMU GUVENL İGİ gerekçe gösterilerek duruşmalann GİZ-<br />
Lİ olarak devamına karar verilmi ştir.<br />
Yargılamada ALENIYET kuralını kaldıran bu karara karşı<br />
müdahil vekilleri meslekda şlarımız, 25.4.1994 tarihinde gerekçeli<br />
olarak ve yazılı şekilde karşı çıkarak ve duruşmada da sözlü<br />
ifade ederek kararm değiştirilmesini, duru şmalann AÇIK yapılmasını<br />
istemişlerdir.<br />
GIZLILIK kararının kaldırılması isteği, mahkeme heyetince<br />
reddedilerek duruşmalara gizli olarak devam edilmiştir; GIZLI-<br />
LIGIN ne kadar süreceği de belli değildir.<br />
GIZLILIK KARARI, duru şmaların <strong>ba</strong>şladığı ilk günden iti<strong>ba</strong>ren<br />
mahkemece yap ılan ve zaman içinde düzeltilebileceği düşünülerek<br />
karşı çıkılmayan usul yanl ışliklanndan değildir. Aksine<br />
bugüne kadar yargılama tarihimizde e şine ender rastlanacak<br />
cin sten fevkalade a ğır ve sorumlu bir karardır.<br />
Abdülhamit Anayasas ı'nda bile "Duruşmalann herkese açık"<br />
olduğu kuralı benimsenmi şti. Duruşmaların açik olmas ı, sadece<br />
müdahilleri ilgilendirmemektedir, yargilamanın tarafsızlığımn<br />
da etkin bir güvencesidir. Bu açıklık, kamuoyunda huzur ve güven<br />
yaratır; halkın haber alma hakkım gerçekleştirir, aynı zamanda<br />
da mahkemenin işlem ve kararının güvenilirliğini de<br />
vurgular.<br />
127
Şeriat heveslilerinin, TEOKRAT İK DEVLET özlemcilerinin<br />
yargılandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalarındarı<br />
olan S İVAS OLAYLARI DAVASI'n ın her yönüyle topluma, halkımızaaçık<br />
olması gerekir.<br />
Müdahil vekilleri olarak, gerekçesi ve nedenleri bile tutana ğa<br />
yazılmamış olan GIZLILIK KARARI'nın sürmesini asla benimseyemeyiz,<br />
yargılamanın kamuoyundaki iııandırıcılığına gölge düşmesine<br />
göz yumamayız, halkın haber alma hakk ımn tıkanmasını<br />
içimize sindiremeyiz ve bunu hukuka da uygun bulamay ız.<br />
Bu nedenlerle meslekda şlarımız, müdahil vekillerinin de isteklerini<br />
gözönünde bulundurarak, mahkemece verilmi ş bulunan<br />
GIZLILIK KARARI kald ırıhncaya kadar duruşmalar halka açık<br />
olarak yapılıncaya kadar duruşmalara girmemek ve mahkemeyi<br />
tarihi sorumluluğu ve hukuki yanlışliğı ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakmak<br />
kararını vermişlerdir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
SİVAS'ta yakınlarını yitiren müdahillerin<br />
ve sağ olarak kurtulabilenlerin<br />
200'ü aşkın vekilleri adına<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
AVUKAT Onder SAV:<br />
( İmza)<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Ankara, 26.4.1994<br />
Sivas olayları davasının 25.3.1994 tarihindeki duru şmas ında,<br />
mahkemece verilen duruşmalann GIZLI olarak sürdürülmesi<br />
kararının kaldırılması için müdahil vekillerince yap ılan yazılı ve<br />
sözlü istekler, dün (25.4.1994) tarihinde reddedilmi ştir; Bundan<br />
böyle duru şmalarda gizliiğin ne zaman kalkacağı ve aleniyetin<br />
sağlanacağı da belli değildir.<br />
Olaylarda ölenlerin yakınları ve sağ olarak kurtulabilen müdahiller<br />
ile vekillerinin birlikte.kat ılı:rnıyla Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Merkezinde bugün saat 11.30da bir BASIN TOPLANTISI<br />
yapılacaktır.<br />
128
Anılan toplantıda gizlilik kararı ile ilgili değerlendirme yap ı-<br />
lacak ve bundan sonra izlenecek hukuki yol konüsunda önemli<br />
bilgiler verilecektir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İmza)<br />
NOT:<br />
Basın toplantisini görüntülemek<br />
isteyen Televizyon <strong>kurulu</strong> şlarının<br />
saat 11.30'u geçirmemeleri rica olunur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 4.7.1994<br />
GENELGE NO: 916/29<br />
Sivas Katliamının birinci yılı nedeniyle, 1 Temmuz 1994 tarihinde<br />
kamuoyuna yapılan duşuru metnini ekte bilgi ve takdirlerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
1.7.1994<br />
2 Temmuz 1993'deki Sivas Katlia ımnın üzerinden bir y ıl geçti.<br />
Anımsanaca ğı gibi "Pir Sultan Abdal Etkinlikleri" çok haksz<br />
şekilde <strong>ba</strong>hane edilerek, Sivas'ta kimi insanlar kışkırtılarak<br />
Cumhuriyet tarihimizin en önemli gerici ayaklanmalanndan birisi<br />
gerçekle ştirildi.<br />
Sivas olayları davasının iddianamesinde Sivas skaldar ında<br />
7,5 saat süre ile "Yaşasin Hizbullah, Laiklik Gidecek, ŞERIAT<br />
GELECEK—LA İKLİĞE SON—LAIK DÜZEN YIKILACAK" ve<br />
129<br />
/
enzeri sloganlar at ılarak <strong>ba</strong>ğrıldığı, insanların Madımak Otelinde<br />
yakıldığ-ı ve "Cumhuriyetin niteliklerini, laik düzeni de ğiştirinek,<br />
devlet otoritesini zaafa uğratmak, temel hak ve hürriyetleri<br />
yoketmek" suçlar ımn işlendiği yazılıdır. Olayın samkian, bu suçlan<br />
işlemekten yargılanmaktadırlar.<br />
Atılan sloganlar, gerçekle ştirilen eylemler ve yapılan vahşet,<br />
teokratik devlet özlemcilerinin, demokratik laik hukuk devletini<br />
yıkma amaçlarını açıkça se rgilemektedlir. olayların temelinde değişik<br />
nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler aramak yanl ıştır.<br />
Sivas katliamı, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk<br />
devletine <strong>ba</strong>şkaldırıdır. Sokaklara dökülenler ve onları kışkırtanlar,<br />
şeriat düzenini, teok:ratik devleti kurmay ı, ulusu tekrar ümmet<br />
yapmayı, Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü<br />
olan laiklik ilkesini gerileti p dışlamayı, ulusumuzu insanlarımızı<br />
tekrar ortaçağ karanlığına çekmeyi amaçlamışlardı.<br />
Madımak otelinde yakılarak ölenleri geri getirerneyiz, ölenlerin<br />
yakınlarının bir yıldır süren tarifsiz acılarını dindiremeyiz;<br />
ama toplum olarak devlet olarak bu insanlara kar şı görevimiz<br />
borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Maalesef Devlet, Sivas olaylanm,<br />
ölenleri ve yak ınlarını unutmuş görünmektedir.<br />
Devlet, laik düzene kar şi <strong>ba</strong>şkaldırıyı ve vatandaşlarının yanmasını<br />
önleyememiştir. Sivas katliam ının elbette siyasi, idari ve<br />
hukuki sorumluları vardır.<br />
Ağır hizmet kusurundan dolayı, ölenlerin yakınlarına ve olaydan<br />
sağ kurtulanlara maddi ve manevi tazminat ödenmesi için<br />
müdahillerin talebini, Devlet reddetmi ş, ölenlerin yakınlarına<br />
bir kuruş bile vermeye yana şmamış ve idari yargıda davalar<br />
açılmas ı zorunluluğunu yaratmıştır. Devletin bu kayıtsızlığı, hüzün<br />
verici ve umut k ırıcı olmuştur.<br />
Bir <strong>ba</strong>şka umut kırıcı, hukuk adına düş kırıklığı yaratan gelişme<br />
de, 25.3.1994 tarihli oturumda Ankara Devlet Güvenlik<br />
Mahkemesi'nin "Ammenin Selameti ve Kamu Giivenliği'ni gerekçe<br />
göstererek duruşmalann GIZLI yapılmas ına karar vermesi olmuştur.<br />
130
Abdülhamit Anayasas ı'nda bile "Duru şmaların herkese açık"<br />
olduğu kuralı benimsenmi ştir. Duruşmaların açık olması, sadece<br />
müdahileri ilgilendirmemektedir, yarg ılamanın tarafsızlığının<br />
da etkin bir güvencesidir. Bu açıklık, kamuoyunda huzur ve güven<br />
yaratır; halkın haber alma hakkn ı gerçekle ştirir, aynı zamanda<br />
da mahkemenin işlem ve kararlarınm güvenilirliğini de<br />
vurgular.<br />
Şeriat heveslilerinin, TEOKRAT İK DEVLET özlemcilerinin<br />
yargılandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalar ından<br />
olan S İVAS OLAYLARI DAVASI'n ın her yönüyle topluma, halkımıza<br />
açık olması gerekir. Yargılama ve gizlilik kararı sürdüğü<br />
için dava ile ilgili de ğerlendirme yapma olana ğı yoktur.<br />
Müdahil vekilleri, GIZLILIK KARARI'n ın sürmesini benimseyemediklerini<br />
vurgulamak, yargılamanın kamuoyundaki inand ı-<br />
rıcılığına gölge dü şmesine göz yummamak, halkın haber alma<br />
hakkım tıkamamak için müdahil asillerin de isteklerini gözönünde<br />
bulundurarak, mahkemece verilmi ş bulunan GIZLILIK<br />
KARARI kaldırılıncaya kadar yani duruşmalar halka açık olarak<br />
yapılıncaya kadar duru şmalara girmemek ve mahkemeyi tarihi<br />
sorumluluğu ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakmak kararını vermi şlerdir.<br />
Şimdi sadece mahkeme değil, tüm devlet yetkileri, siyaset<br />
adamları, demokratik laik hukuk devletini yaşatmak geli ştirmek<br />
isteyenaydınlar, demokratik <strong>kurulu</strong> şlar, herkes tarihi sorumlulukla<br />
yüzyüzedir. Gelecek kuşaklar, Sivas olaylarını, sanıkların<br />
yargılanmasım, yapılan işlem ve uygulamaları, sonuçta verilen<br />
kararı en ince noktalarına kadar inceleyecekler, gerçek de ğerlendirmeyi<br />
yapacaklardır. Herkes demokratik laik hukuk devleti<br />
uğraşında hakettiği yeri alacaktır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
131
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 30.12.1994<br />
GENELGE NO: 2049/60<br />
17.8.1993 günlü 966/42 sayılı genelgemiz ile Sivas olayları davaları<br />
için Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği bünyesinde komisyon olu şturulduğu<br />
bildirilmişti.<br />
Sivas olaylan davas ı ile ilgili Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği denetiminde<br />
yapılan çalışmalar ve duyurulann metinleri ili şikte sunulmuştur.<br />
Durumu bilgilerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
KAU OYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 26.12.1994<br />
Bugün yapılmakta olan Sivas Olayları davas ının duruşmasında<br />
son kararın verilmesi boklenmektedir. DGM..nin yasa gere ği<br />
zorunlu bir şekilde <strong>ba</strong>s ına ve kamuoyuna gizli olarak sürdürülen<br />
duruşmayı aleni yapacak olmas ı bu duruşmada avukatlann yargılamaya<br />
hiçbir katk ısı olarnayaca ğından müdahil vekilleri ve<br />
müdahil asiller son duru şm aya da girmeme kararı almışlardır.<br />
• Duru şmaya girmeme k:arann ın nedenlerini belirten DGM.ye<br />
sunulan dilekçe örneği il:i şil::tedir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Eki : Dilekçe<br />
Müdahil Vekilleri Adma<br />
Avukat Onder SAV<br />
132
(1) NO.LU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMES İ<br />
BAŞKANLIĞI'NA<br />
26.12.1994<br />
DOSYA NO: 993/106<br />
Konu : Duru şmaya katılmama kararımızın sürdürüldüğü<br />
hakkında.<br />
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta 35 insan ın ölümü ve çok sayıda<br />
kişinin yaralanması ile sonuçlanan S İVAS KATL İAMI davas ı,<br />
karar aşamasına gelmi ş bulunmaktadır.<br />
25.3.1994 günlü duru şmada " ... ammenin selameti <strong>ba</strong>k ımından<br />
ve kamu güvenliği açısından duruşmalann gizli olarak devam ı-<br />
na..." karar verilmiş ve böylece de <strong>ba</strong>s ının ve kamuoyunun bilgi<br />
edinme, yasal ve demokratik denetimde bulunma hakk ı yasaklanmıştır.<br />
22.4.1994 günü mahkemeye sundu ğumuz dilekçemizde yargılamanın<br />
tarafs ızlığının etkin bir teminatı olan duruşmaların<br />
açık yapılması kural ının zedelendiğini, "gizlilik kararının hukuki<br />
dayanaktan yoksun" olduğunu belirtmiş, kaldırılmasını istemiştik.<br />
Davanın <strong>ba</strong>şından beri, özellikle 2.4.1994 günlü duru şmada,<br />
sanıkların müdahil ve vekillerine yönelik hareketlerinin ve saldırgan<br />
davranışlarının yaptırımsız bırakılması, müdahil vekillerinin<br />
görev yapamaz duruma düşürülmeleri yan ında bir de "aleniyet"<br />
istemimizin reddedilmesi, duru şmalann <strong>ba</strong>s ına ve kamuoyuna<br />
sürekli kapatılması ve böylece halkın bilgi edinme ve denetleme<br />
hakkının ortadan kaldırılması karşısında, yargılamada<br />
açıklığı sağlamak için, müdahil asillerin de istemiyle 26.4.1994<br />
günü sunduğumuz dilekçesiyle "....gizlilik kararı kaldınlıncaya<br />
kadar duruşmalara girmeyeceğimizi..." bildirmiştik; o zamandan<br />
buyana da duruşmalara katılmamaktayız.<br />
Mahkemece, 28.11.1994 günlü duruşmadaki ara kararında,<br />
... dosyadaki deliller ve <strong>ba</strong>s ının haberleşme hürriyeti de gözö-<br />
133
nünde tutularak ilgili gazetelere herhangi bir cezai ih<strong>ba</strong>r yap ılmasına<br />
yer olmadığına daha önceki ara kararlarımızdan vazgeçlimesine..."<br />
denilerek "KARARIN TEFH İMİ" için duruşma,<br />
26.12.1994 tarihine bırakılmıştır.<br />
Anılan ara kararı, müdahil vekillerinin yargılamaya hukuksal<br />
katkıda bulunmalanm sa ğlamaktan, görsel ve yaz ıh yayın organlarının,<br />
halkı özgürce b ilgilendirmesini halk ın da yargılama<br />
üzerindeki yasal, me şru, demokratik gözetim ve denetim hakkını<br />
kullanmas ını amaçlamaktan öte tamamen yasal bir zorunluluktan<br />
kaynaklanmaktad ır.<br />
CMUK.nun 373/son fikras ında yer alan "..HÜKÜM ... HER,<br />
HALDE ALEN İ TEFHİM OLUNUR.." emredici kural ı uyarınca<br />
mahkeme, nihai kararım aleni (açık) duruşmada bildirmek zorundadır.<br />
Aksine bir görüş ve davranış, CMUK. ve Yargıtay kararlarına<br />
göre, bozmayı gerektirmektedir. Bu nedenle mahkeme,<br />
kendi iradesi ve iste ği dışında yasa gereği olarak "GIZLILIK KA-<br />
RARINI" kakhrmıştır.<br />
Müdahiller ve vekilleri olarak 24A.1994 tarihinden buyana<br />
yargılamanın hiçbir oturumuna katılmamakla birlikte soru şturmanın<br />
genişletilmesi ve davanın esasına ilişkin görüş belirtilmesi<br />
dahil üzerimize düşen bütün görevleri eksiksiz yerine getirmiş<br />
bulunmaktayız.<br />
"Mahkemce verilen G İZLİLİK KARARI geri alınmadığı sürece<br />
duruşmalara girmeme" karar ımızm özünde ve temelinde duru ş-<br />
malarda aleniyetin, kamu un denetiminin ve bilgilenmesinin<br />
sağlanması yanında, müdahil vekilleri olarak yargılamadaki kimi<br />
eksiklikleri, usuli ve hukuki yanl ışlıkları anında tartışmak, düzeltilmesini<br />
sa ğlamak, iç hukukun ve ulusal üstü hukukun tamdığı<br />
meşru haklar doğrultusunda katkıda bulunmak ve yargılamanın<br />
ayrılmaz parçası ve önemli bir unsuru olmam ızın gereğini<br />
yerine getirmek anlayışı yatmaktaydı. Buna olanak tanınmadığı<br />
için duruşmalara girmeme kararlilığımız, sürdürülmüştür.<br />
Yukarıda açıklanan de ğerlendirme tutum ve anlay ışımrn değiştirecek<br />
hiçbir olumlu geli şme olmadığı için yargılamanın tamamlanıp,<br />
bu aşamada hiçbir hukuki katkımn yapılamayacağı<br />
134
ve sadece "KARARIN TEFHİM" edileceği anlaşılan bugünkü dıiruşmada<br />
biçimsel olarak durmay ı uygun bulmuyoruz; müvekkillerimizin<br />
de isteği doğrultusunda duruşmaya katılmıyoruz; mahkemeyi<br />
yargılama boyunca süren usul ve hukuk yanl ışları ve tarihi<br />
sorumluluğu ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakıyoruz.<br />
Saygılanmızla<br />
'KAMUOYUNA DUYURU.<br />
Müdahul Vekilleri<br />
Ankara, 27.12.1994<br />
Sivas Olayları davas ında dün, karar verilmi ş bulunmaktadır.<br />
Kararın yankılan da sürmektedir.<br />
Müdahil asiler ile müdahil vekillerinin katılacağı ve <strong>ba</strong>sma<br />
açık olan toplantıda davanın değerlendirilmesi yapılacak, önemli<br />
açıklamalarda bulunulacakt ır.<br />
Toplantı, 27:12.1994 (bugün) saat İİ.30'da Türkiye <strong>Barolar</strong>,<br />
Birliği merkezinde yapılacaktır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
NOT:<br />
Toplantı tam saat 11.30'da <strong>ba</strong>şlayacaktır.<br />
Toplantıyı görüntülemek isteyen TV. Kuruluşlarının,<br />
zamanında-hazır bulunmaları<br />
rica olunur.<br />
Müdahil Vekilleri Ad ına<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
135
27 Aralık 1994<br />
SİVAS KATLİAMI DAVASI'NIN<br />
MÜ1)AII1L AVUKATLARININ<br />
KAMUOYUNA DUYURUSU<br />
Sivas'ta 37 insan ın öhimiıne neden olan olayların sanıklarmın<br />
yargılanmas ı dün sona erdi. Mahkemece, toplam 124 sanıktan<br />
22 sanığa ONBEŞER YIL, ya şı küçük 3 sanığa ONAR YIL, 1 sanığa<br />
BEŞ YIL Ağır hapis ctzas ı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri<br />
Kanununa aykırı eylemlerinden odlay ı 54 sanığa ÜÇER YIL, yaşı<br />
küçük 6 sanığa İKİŞER YIL HAPIS cezaları verildi; 37 sanık<br />
da BERAAT ettirildi. -<br />
Bilindiği üzere davanı.n iddianamesinde "Cumhuriyetin niteliklerini,<br />
laik düzeni değiştirmek, devlet otoritesini zaafa u ğratmak<br />
temel hak ve hürriyetleri yoketmek" suçlar ımn işlendiği yazılıchr.<br />
Sanıkların bu suçları işlerken 7,5 saat süre ile Sivas sokaklarında<br />
ve insanların yak:Lldığı Madımak Oteli önünde "Ya şasın<br />
Hizbullah, Laiklik Gidecek, Şeriat Gelecek!-Laik Düzen Yıkılacak!-Yaşasın<br />
Şeriat!-Curnhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!"<br />
şeklinde sloganlar attıkları da dosya içeriğine göre sabittir.<br />
Bu sloganları atarak Cumhuriyet devletinin laik düzenini y ı-<br />
kıp yerine şeriat düzenini getirmek isteyenlerin, bu isteklerini<br />
gerçekleştirmek için insanları yakanların hiçbiri masum değildir.<br />
Sanıklar, laikliğe, Cumhuriyet'e <strong>ba</strong>şkaldırmışlardır.<br />
Mahkemece verilen cezaların azliğını-çokluğunu tartışacak<br />
değiliz. Çok daha a ğır cezalar da verilmi ş olsaydı; kamu vicdanı<br />
yine tatmin olmayacakt ı 1 Iiçbir mahkeme kararı, ölenlerin yakınlarının<br />
acısını dindireaıoz. Bu hızli iletişim ve ulaşım çağında<br />
35 insanın otelde kıstınlıp öldürülmesinin ayıbı silinemez.<br />
Devletin yürütme orgam ve onun emrindeki güvenlik güçleri,<br />
35 insanın yakılarak öldürülmesine engel olamam ıştır. Devletin<br />
yargı gücü de olaylara sağ! Lklı teşhisi koyup yargılamayı bu teşhis<br />
doğrultusunda yapamamıştır. Cumhuriyetin temel nitelikle-<br />
136
inin örselenip yıkılmak istendiği bir toplu katliam olay ına, yangın<br />
çıkararak insanları öldürme gibi s ıradan ve adi bir Suç te şhi-..<br />
si konulması hukuka uygun düşmemiştir.<br />
Dün Kubilay' ı kör testere ile kesen Derviş Mehmet ve arkardaşlarının<br />
eylemi ile bugün "Şeriat İsteriz" diye <strong>ba</strong>ğırıp Sivas'ta<br />
Madımak Otelini yakarak insanları öldürenlerin eylemi arasında<br />
hiçbir fark yoktur. Cumhuriyetin nitelikleri konusunda devletin<br />
her organı kararlı olmak zorundadır. Onemli olan verilen cezalar<br />
değil, sanıkların eylemine <strong>ba</strong>kış açısıdır; Eylemin kaynağına inmektir.<br />
Yargılama boyunca bir türlü bu husus, gerçekle ştrilememiştir.<br />
Sivas katliam ı, tesadüfen bir araya gelen şuursuz bir kala<strong>ba</strong>lığın<br />
oteli yakıp insanları öldürme eylemi olarak nitelenemez;<br />
planlı, örgütlü önceden kararla ştırılmış bir (genci) ayaklanmadır;<br />
devlete, Cumhuriyete bir <strong>ba</strong> ş kaldırıdır.<br />
Demokratik yönetim düzenini, ulusal birlik ve bütünlü ğü temelden<br />
dinamitlemeğe, Anadolu insanının kardeşliğini yoketmeye<br />
yönelik Sivas katliam ı türündeki cinayetler ve örgütlü kalk ışmalar,<br />
ibret dersi olmal ıdır.<br />
Yargılamada, olayın örgütlü kakkışma olduğu, hiç tartışılmamış,<br />
ihmal edilmi ştir. Bu konuda müdahil vekilleri olarak yarg ı-<br />
lama boyunca mahkemeye yard ımcı olma ça<strong>ba</strong>larımız semere<br />
vermemiştir.<br />
Yargılamada "ALENİYET" kural ını kaldıran, önemli bir davada<br />
kamuoyu denetimini ve bilgelenmesini "GIZLILIK KARARI"<br />
gibi taşınmaz bir usul hatas ı ile örten mahkeme, yargılama boyunca<br />
hatırlattığımız kuşkulanm ızı, nihai kararı ile doğrulamış<br />
bulunmaktadır.<br />
DGM'ye anlatamadığımız hukuksal doğrulan, temyiz aşamasında<br />
Yargıtay'a sunacağız; o nedenle şimdilik kararın tartışmasına<br />
girmeyi uygun bulmuyoruz.<br />
Mahkeme kararının hukuken değerlendirilmesi gereken çok<br />
önemli bir yönü de AZIZ NES İN'in "tüm müslüman halk ı" ve tabii<br />
bu arada sanıkları, haksız şekilde tahrik edip olayların çıkmasına<br />
neden olduğu hususudur.<br />
137
"Haksız Tahrik" kurumu ceza yargılaması tarihimizde örne ği<br />
görülmemi ş, ceza hukuku ilkeleri ile asla <strong>ba</strong> ğdaşmayacak biçimde<br />
ele alınmış ve sanıkların cezalarımn azaltılmasına dayanak<br />
yapılmıştır; Böylece kararla, san ıklar "MAZUR". hatta "MAG-<br />
DUR" gösterilmi ştir.<br />
Haks ız bir tahrikin var[:ığı için haksız ve hukuka aykırı bir<br />
tahrik fiili olmalıdır. Suç da bu haksız eylemi nedeni ile hiddet<br />
ve şiddetli bir eylemin etkisi altında işlenmiş bulunmandır; ayrıca<br />
tepki—suçun tahrik edene kar şı işlenmiş olması da şarttır. Eylemin,<br />
suçu kendisini haksz tahrik etmi ş bulunan kişiye karşı<br />
işlenmiş olması da gerekir..<br />
AZIZ NES İN'e atfedilen bir yayın ile katliam arasmda "Haksız<br />
Tahrik" <strong>ba</strong>ğlantısı kurmak, gerçeklere ayk ırıdır, ürkütücüdür.<br />
Mahkeme karanndaki hukuk mant ığı, geçerli olursa bundan<br />
böyle Sivas Olaylarına benzer tüm eylemler için hafıfletici<br />
nedenlere, <strong>ba</strong>hanelere sığınmak mümkün olabilecektir. Sağlıklı<br />
bir ceza yargılamasını sakatlayan ve hukuka ters dü şen bu tür<br />
değerlendirmelerin sonucu olarak kökten dinci eylemlerin sanıkları<br />
her zaman "MAZUR" gsterilebi1ecektir. Böyle bir vehameti<br />
düşünmek bile istemiyoruz.<br />
Sanıkların karar açıklaıı dıktan sonra ve kamu vicdanm ı tatmin<br />
etmeyen cezalara kar şın bile sergiledikleri vah şet ve mahkemede<br />
güvenlik güçlerinin çemberi içinde estirdikleri terör, serbest<br />
iradeleri ile neler yapabilecelderini.apaçık ortaya koymu ştur.<br />
Sanıkların attıkları sloganlar, kullandıkları işaretler, mahkeme<br />
kürsüsüne hücum etmeleri ve mahkeme salonunu harabeye<br />
çevirmeleri, aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen "ŞERİAT-<br />
ÇI—GERİC İ", Cumhuriyet 'e yönelik tutumlar ından vazgeçmediklerini,<br />
pişmanl ık duymad ıkiarını vurguluyor. Bu, aynı zamanda<br />
bir <strong>ba</strong>şka gerçeği de ortaya koyuyor. Salonda Aziz Nesin ve Müdahiller<br />
de yoktu; sanıkları kim ya da kimler TAHRIK etti diye<br />
sormak gerekir.<br />
Olayın vehametinin, niteliğinin ve boyutiarınm algılanamadığını<br />
ortaya koyan karar MAI)IMAK YANGININI söndürememi ş-<br />
tir; benzer eylemleri tasarlayanlar için cayd ırıcı olamamıştır.<br />
138
Gözlemlediğimiz ve ya şadığımız gerçekleri kamuoyunun bilgisine<br />
sunmayı müdahil vekilliğimizin ötesinde bir yurtta ş, bir aydın<br />
ve hukukçu oimanm kaçınılmaz ödevi sayıyoruz..<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Sivas Olayları Davası Müdahil Vekilleri Adına<br />
/ Av. Önder SAV Av. Erdal MERDOL<br />
Av. Şenal SARIHAN Av. Mehdi BEKTAŞ<br />
139
• (Vİİ)<br />
UĞUR MUMCU C İNAYETİ İLE ILGILI<br />
DUYIJRULAR VE ÇALI ŞMALAR<br />
BARO BAŞKANLI[ĞI<br />
Ankara, 25.1.1994<br />
GENELGE NO: 91/3<br />
Değerli Gazeteci Yazar Uğur MUMCU'nun ölümünün birinci<br />
yıldönümü nedefliyle T. <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nca kamuoyuna<br />
yapılan duyuruyu aşa ğ da bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
24. 1. 1994<br />
Değerli Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'yu ölümünün birinci yılinda<br />
sevgiyle, saygıyla amyoruz.<br />
1 yıl geçmesine rağmen Uğur Mumcu'nun katili ya da katillerinin<br />
bulunamayışı, toplumda ciddi bir üzüntü ve tedirginlik yaratmıştır.<br />
Bu tür cinayeti. işleyenler bulunamadıkça caniler cesaretlenecek,<br />
yeni cinayetler planlayacak ve yeni kur<strong>ba</strong>nlar bulacaklardır<br />
diye endişeleniyoruz.<br />
Uğur. Mumcu, korkmadan doğruları yazdı ve yaşadı; ulusu,<br />
demokratik laik devlet, insan hak ve özgürlükleri u ğruna yiğitçe<br />
öldü.<br />
Aradan bir yıl geçti; Uğur Mumcu'ya saygımız, sevgimiz arttı,<br />
gittikçe de büyüyüp yaygııilaşıyor. Uğur Mumcu'yu öldürenler,<br />
bir gün "Ke şke Yaşasaydı" diye pi şman olacaklardır.<br />
140
Uğur Mumcu bir simgedir. Ça ğdaş aydının, özgür düşüncenin<br />
ödünsüz ve yılmaz Atatürkçülüğün ve laikliğin simgesidir. Uğur<br />
Mumcu'yu öldürenler, emellerine ula ştıklanm samyorlarsa aldanıyorlar.<br />
Uğur Mumcu'nun, uğruna mücadele edip canım verdiği değerler,<br />
ilkeler ve Uğur Mumcu gibi düşünenler dimdik ayaktadırlar.<br />
Türkiye'yi ortaçağ karanlığına çekmeye, şeriat düzenini yerle ş-<br />
tirmeye, teokratik devleti kurmaya, laik düzeni y ıkmaya ve Türk<br />
ulusunu ümmet yapmaya kimsenin gücü ve rnfesi yetmeyecektir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞ t BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 22.6. 1994<br />
GENELGE NO: 863/27<br />
Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili olarak, 21.6.1994 tarihinde<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan Komisyon Üyeleri<br />
ile birlikte düzenlenen toplant ıya çok sayıda TV. Kuruluşları<br />
ve Basın mensupları katılmıştır. Bu toplantılarla ilgili konu şma<br />
metinleri ekte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılarımla<br />
mu<br />
Konuşma metni.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAY<br />
141
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Ankara, 21.6.1994<br />
Değerli gazeteci yazar U ğur MUMCU'nun öldürülmesinden<br />
buyana birbuçuk yıla yakın bir zaman geride kaldı. Bu sürede<br />
çok şeyler yazıldı, çok şey söylendi, çok sözler verildi.<br />
Bu arada TBMM'de "Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu"<br />
kuruldu. Bu komisyonun <strong>ba</strong> şkanmm "Siyasal cinayetler<br />
çözülmedikçe DEVLET, TOHMET altındadır" sözleri fevkalade<br />
üzüntü verici ve dü şündürücüdür. Bu sözler, devletin.ihmalinin<br />
ifadesi de ğilse, aczinin ifadesidir. Maalesef bu görüntü,<br />
"Uğur Mumcu'nun katilini bulmak bizim ONURUMUZDUR" diyen<br />
siyaset adamlar ının aczini, yetersizli ğini, onur a şındırmalannı<br />
vurgülamaktad ır..<br />
Uğur Mumcu korkmadan yazdı, yaşadı, onurlu mücadele verdi,<br />
alçakça öldürüldü. Uğur Mumcu'yu kim ya da kimler öldürdü,<br />
neden öldürdü?<br />
Uğur Mumcu'yu öldürenler isimleriyle belli değil ama, düşünceleriyle<br />
bellidir; onu, ulusal birlik ve bütünlükten korkanlar,<br />
Atatürk ilkelerini, çağdaş toplum olmayı hiçbir zaman benimsememiş<br />
olan ve ülkeyi ortaça ğ karanlığına çekmek isteyen ve düşüncenin<br />
aydınlığından korkanlar, demokratik laik hukuk devleti<br />
düşmanları öldürdü.<br />
Yılmaz, yorulmaz, gözüpek bir laik devrimciyi, co şkulu bir<br />
Atatürkçüyü, gerçek çağdaş bir yazan, bir aydın düşünürü, bir<br />
hukuk ve demokrasi sava şçısını yaşamında koruyamayan devlet,<br />
ölümünden sonra ne yapt ı?<br />
• Uğur Mumcu cinayetinin soru şturmasında, delil toplamada<br />
gerekli dikkat ve özen gösterilmedi. U ğur Mumcu'nun katillrini<br />
gördüğünü söyleyen bir tan ık hakkında yalancı tanıklıktan dava<br />
açılmıştır. Eğer tanık yalancı ise, kimler için ne için yalan söylemiştir,<br />
arkasında hangi güç vard ır; bu bile araştınimamış, <strong>ba</strong>sit<br />
bir, dava ile iş, geçiştirilmeye çalışılmıştır. Eğer DGM Savcısımn<br />
söylediği gibi "Uluslararas ı bir örgütün elemanları gelip cinayet<br />
işlemişler ve ülkeyi terketmişler"se gerekli istih<strong>ba</strong>rat yapıldı mı?<br />
Zanl ıların firannın sorumlusu ya da sorumluları kimler?<br />
142
"Devlet isterse suçlular ortaya ç ıkanlir" demek fevkalade dikkat<br />
çekici ve tehlikelidir.Bu sözlerden devletin, suçluların ortaya<br />
çıkarılması için gerekli dikkat ve özeni göstermedi ği yargısma<br />
varıhr.<br />
Bizim de kanımız budur, devletin en yetkilisinden <strong>ba</strong> şlayarak<br />
hiçbir. sorumlu devlet adamı, siyasi parti lideri; DGM Savc ısı,<br />
Emniyet sorumlusu Uğur Mumcu cinayetine yeterli ve gerekli<br />
biçimde eğilmemiştir. Uğur Mumcu cinayeti de daha önce işlenen<br />
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve benzerleri gibi faili meçhul<br />
cinayetler zincirine eklenen bir halka olmaya doğru gidiyor.<br />
Biz hukukçular buna gözyumamayız, müsaade edemeyiz. Cinayetlerin<br />
failleri bulunamadıkça caniler, cesaretleniyor. Katilleri<br />
bulamayan cinayeti ayd ınlatamayan devlet, y ıpranıyor. "Sıra<br />
kimde aca<strong>ba</strong>? Şimdi toplum, hangi de ğerinin ardından gözyaşı<br />
dökecek" endi şesi ve korkusu, çağdaş demokratik hukuk devletinin<br />
insanlık ayıbıdır.<br />
Kimi devlet yetkilileri, göevlileri ve sorumluları bu ayıpla yaşayabiirler.<br />
Biz hukukçular, bu ay ıpla yaşamak istemiyoruz.<br />
Uğur Mumcu cinayeti, bir yumağın ipucudur, sökülmeye <strong>ba</strong>şlarsa<br />
çok şey aydınlığa çıkacaktır. Bom<strong>ba</strong> yerleştiren, tetik çeken<br />
ellere kimlerin emretti ğini ortaya çıkarmak için ça<strong>ba</strong> harcamak<br />
demokratik laik hukuk devletinden yana olan herkesin görevidir.<br />
Bu görev bilinci ile Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması<br />
için Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde bir komisyon oluşturulmuştur.<br />
Komisyonda Türkiye ,<strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat<br />
Onder Say, Ankara Barosu Başkanı Avukat Erdal Merdol, İstanbul<br />
Barosu Ba şkanı Avukat Turgüt Kazan, Prof. Uğur Alacakaptan,<br />
Prof. Eraip Ozgen, Avukat Beyhan Gürson, Avukat Ceyhan<br />
Mumcu ve Avukat Emin Değer görev almışlardır. Komisyon her<br />
kurum ve kişiden yararlanacaktır. Daha önce olu şturulmuş olan<br />
Uğur Mumcu Cinayeti izleme Kurulu'nun çal ışmaları da gözönünde<br />
tutulacak bu Kurul'da görev almış olan Uğur Mumcu<br />
dostlanndan da çalışma ve katkı istenecektir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan Uğur Mumcu<br />
Cinayeti Komisyonu, cinayetin ortaya ç ıkmas ı için çalışmalınm<br />
143
hızlandıracak, yasama, yürütme ve yargin ın her kademesindeki<br />
yetkili ve sorumlularla görü şecek, gelişmeleri anında değerlendirecek,<br />
kamuoyunu bilgilendirecektir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nde kürulan<br />
"Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu" adına<br />
Birlik Başkanı Avukat Onder SAV<br />
Sayı : 97 Ankara, 17.1.1995<br />
Sayın Tansu Ç İLLER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan<br />
ARA<br />
Gazeteci—Yazar U ğur Mumcu'nun ölümünün ikinci yılı dolarken<br />
katilinin bulunamayışının üzüntüsü ya şanıyor.<br />
Elim öldürme olayı nedeniyle ülke düzeyinde, vatandaşlarımızın<br />
duygularını ve üzüntülerini yans ıtan imzalı metinler, Uğur<br />
Mumcu'nun ailesine ulaşmaktadır.<br />
Rahmetli Uğur Mumcu'nun eşi, kardeşleri ve konu ile ilgilenenler,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nde daha önce olu şturulmuş bulunan<br />
"Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu" Ba şkanı sıfatım nedeniyle,<br />
toplanmış olan imzalı dilekçe metinlerin benim tarafımdan<br />
size sunulmas ı isteğini yansıtmışlardır.<br />
Aralarında üniversite öğretim üyeleri Ankara ve İstanbul Baro<br />
Ba şkanları da bulunan "Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Uğur Mumcu<br />
Cinayeti Komisyonu" üyeleri ile birlikte sizi ziyaret etmek ve imzah<br />
dilekçe metinlerini sunmak istiyoruz.<br />
Uygun görürseniz tercihen 23 Ocak 1995 Pazartesi günü<br />
(10.00-12.30) saatleri veya ayn ı gün (13.30-15.00) saatleri arasındaki<br />
bir zamanda bildirilecek makamda haz ır olacağız.<br />
Durumu takdirlerinize sayg ılarımla sunarım.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
144
Sayı : 139 Ankara, 20.01.1995<br />
Sayın Tansu ÇİLLER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan<br />
AMRA<br />
İLGİ : 17.1.19951arihli ve 97 sayılı faks yazımız ve görüşme<br />
isteğimiz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği btinyesinde oluşturulmuş olan "Uğur<br />
Mumcu Cinayeti Komisyonu" üyelerinin 23.1.1995 günü sizi ziyaret<br />
etme isteği, ilgi yazımızla iletilmişti.<br />
• Yazılı <strong>ba</strong>şvurumuzun dışında özel kaleminize de üç kez telefonla<br />
konu hakkında bilgi için <strong>ba</strong>şvurulmuş ve en son 19.1.1995<br />
günü saat 18.00'de Ozel Kalem Müdür Yard ımcısı Nafiye Aktuna'dan<br />
tekrar sorulmuş ve olumlu-olumsuz yanıt alınamamış ,<br />
hafta sonu Istanbul'da olacağınızöğrenilmiştir.<br />
Programınızın sıkışıklığından ya da böyle bir görü şmeyi ve isteğimizi<br />
uygun bulmadığımzdan bir zamanlama yap ılamadığı<br />
anlaşılmaktadır. Bu nedenle 17.1.1995 tarihli yaz ımızda sözü<br />
edilen ziyaret ve imzalı dilekçe metinleri sunma isteğimizi geri<br />
aldığımızı bildirmek zorunluluğu doğmuştur.<br />
Durumu bilgilerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
BASIN BÜLTENİ<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
Ankara, 21.1.1995<br />
• Bilindiği üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde "Uğur<br />
Mumcu Cinayeti Komisyonu" olu şturulnıuştu. Komisyonda Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Av. Onder Say, Ankara BarosuBaşkanı<br />
Av. Tuncay Alemdaro ğlu, İstanbul Barosu Başkanı Turgut<br />
Kazan, ankara Barosu eski Ba şkanı Av. Erdal Merdol, Prof.<br />
Uğur Alacakaptan, Prof. Eralp Ozgen, Av. M. Emin De ğer, Uğur<br />
145
Mumcu'nun kardeşleri Av. Beyhan Gürsön ve Av. Ceyhan Mumcu<br />
bulunmaktadır.<br />
Değerli gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun ölümünün ikinci y ılı<br />
dolarken katiinin bulunamayışmın üzüntüsü yaşanıyor.<br />
Elim öldürme olayı nedeniyle ülke düzeyinde, vatanda şlarımızm<br />
duygularını ve üzüntülerini yansıtan imzalı metinler, Uğur<br />
Mumcu'nun ailesine ula şmaktadır.<br />
Uğur Mumcu'nun e şi Güldal Mumcu, yakınları ve konu ile ilgilenenler,<br />
toplanm ış olan imzal ı dilekçe metinlerinin "U ğur<br />
Mumcu Cinayeti Komisyonu" tarafından TBMM Ba şkanı Sayın<br />
Hüsamettin Cindoruk'a sunulmas ım istemişlerdir. Komisyon,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı Av. Önder Sav'ın Başkanl ığı'nda<br />
23.1.1995 günü Saat 10.30'da Sayın Cindoruk'u ziyaret ederek<br />
cinayetlerin hala aydınlatılamamış olması ile ilgili düşüncelerini<br />
yansıtacaklar ve dilekçeleri sunacaklardır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı .<br />
Avukat Önder SAV<br />
Sayı :. 141 Ankara, 23.1.1995<br />
BASIN BÜLTENİ<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan "Uğur Mumcu<br />
Cinayeti Komisyonu"nun TBMM Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'u<br />
ziyaretinde kendilerine sunduğu .yazınm örneği iişiktir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
146
Sayı : 142 Ankara, 23.1.1995<br />
Sayın Hüsamettin CİNDORUK<br />
TBMM Başkanı<br />
ARA<br />
Sayın Başkan,<br />
İki yıl önce, gizli ve karanlık güçler, bir ödünsüz Atatürkçü'yü,<br />
çağdaş bir aydını, bir demokrasi fedaisini, hukukun üstünlüğünün<br />
yılmaz bir savaşçısını bom<strong>ba</strong> ile öldürdüler. Uğur<br />
Mumcu cinayetinin ayd ınlatılamamış olması, toplumda derin bir<br />
üzüntü, tedirginlik ve güvensizlik yaratm ıştır. Hükümet şetkililerinin,<br />
canilerin bulunacağı yolundaki sözleri ise havada kal-,<br />
mıştır. Uğur Mumcu cinayetine gereken titizlik ve önemin verilmeyişi<br />
iki yıldr kamu vicdamm sızlatmaktadır.<br />
Uğur Mumcu cinayetini i şleyenler bulunmazsa canilerin cesaretleri<br />
artacak katiller, yeni cinayetler planlayacak, yeni kur<strong>ba</strong>nlar<br />
seçeceklerdir. Ülkemizin yeti şmiş insanlarının, Muammer<br />
Aksoy gibi vurularak, Uğur Mumcu gibi bom<strong>ba</strong>lanarak, Sivastaki<br />
gibi yakılarak yokedilmesi sürecektir.<br />
Terör, korku, yılgınlık ve umutsuzluğu yaygınlaştırarak ülkemizin<br />
en gözde insanlann ı aramızdan alıp yokediyor. Teröre ve<br />
sergilediği cinayetlere karşı kararlı, kalıcı ve sonuç alıcı bir mücadele<br />
verilemedi ği kaygısı, toplumumuzda maalesef yaygınlaşıyor.<br />
Uğur Mumcu, bir simgedir; çağdaş aydının, özgür düşüncenin<br />
demokratik laik hukuk devleti savunucul'u ğunun, ödünsüz Atatürkçü'lüğün<br />
simgesidjr. Uğur Mumcu, yılmadan, ödün vermeden<br />
yazdı, konuştu; korkmadan dimdik ya şadı; onurundan bir<br />
adım gerilemeden —kendi sözlerindeki gibi— "Bu teröre, bu kanlı<br />
silahlara karşı, 0 yenilmez tek güç HALKLA beraber tek yumruk,<br />
tek bir yürek gibi dimdik duraca ğız; çünkü cesur bir kez<br />
ölür, korkak bin kez ölür" diyerek yi ğitçe öldü.<br />
Yenilmez tek güç dediği halkı, onu unutmadı. Halkın sevgisi,<br />
saygısı arttı, gittikçe bir çığ gibi de büyüyor. Uğur Mumcu'nun<br />
uğruna mücadele edip camn ı verdiği değerleri, ilkeleri, ödünsüz<br />
147
savunanlar çoğalıyor. Yurdun dört bir yanında Uğur Mumcu d-<br />
nayetinin aydmlatilmaa ı için dilekçe imzalayanlar, ayni zamanda<br />
aydınlık, özgür, adil, <strong>ba</strong>rışçı ve laik bir toplum ve dünya istemelerini<br />
vurgulamak istiyorlar.<br />
Uğur Mumcu'nun kişiliğinde sinıgelenen bu isteklere kulak tıkayarak<br />
bir yere vanlamaz. Cinayetlere seyirci kalanlar, <strong>ba</strong> şka<br />
cinayetleri önleyemezler. Toplumumuz, siyasal iktidar sessiz kalmasın<br />
istiyoruz. Ulusun temsilcilerinden olu şan ve egemenli ğin<br />
kaynağı olan TBMM artık olaya el koysun, Cumhuriyet'in temel<br />
niteliklerinin yok edilmesi amac ına yönelik cinayetlerin üzerine<br />
yürüsün istiyoruz.<br />
Ülkenin her yöresinde vatanda şlarımızın imzaladıklan dilekçeleri,<br />
demokratik laik hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden<br />
ödün vermedi ğine inandığımız ve terörün her türlüsüne<br />
karşı olduğunu bildiğhııiz TBMM. Başkanı Sayın Hüsamettin<br />
Cindoruk'a saygılarımızla tevdi ve emanet ediyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu<br />
Adına<br />
Başkan Avukat Onder SAV<br />
148
(Vİİ!)<br />
MESLEK KONULARIYLA İLGİLİ OLARAK<br />
TAKİP EDİLEN DAVALAR<br />
Mesleki konularla ilgili olarak ve kimi meslekta şlarm ve stajyerlerin<br />
Meslek Kurallar ına aykırı davramşian nedeniyle açılmış<br />
olan pek çok davada Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği taraf olmuş genellikle<br />
olumlu sonuçlar alınmıştır. Sözkonusu davalardan birkaç<br />
örneği aşağıya aktanyoruz.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 995/43<br />
Ankara, 24.8.1993<br />
Uyarılara rağmen <strong>ba</strong>şörtüsünü çıkarmamakta direnmesi üzerine<br />
adayın, stajyer listesinden kayd ının silinmesine dair İzmir<br />
Barosu Yönetim Kurulu kararına ilgilice yap ılan itirazın reddi<br />
ve staj listesinden kaydınn silinmesine ili şkin istemi reddeden<br />
Konya Barosu Yönetim Kurulu kararına karşı C. Savcılığınca yapılan<br />
itirazın kabulü yolundaki Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim<br />
Kurulu kararlarının onaylanmayarak geri çevrilmesine ili şkin<br />
Bakanlık işlemlerinin iptali isteği ile Birlikçe açılan davaların<br />
reddine ili şkin İdare Mahkemesi kararlar ı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />
temyizi üzerine Dam ştay'ca bozulmuştur.<br />
Konuyla ilgili ve yalnız bir davaya ilişkin temyiz dilekçesinin<br />
ve Danıştay 8. Dairenin 5.7.1993 günlü, Esas 1992/3342 ve Karar<br />
1993/2611 sayılı karannm fotokopileri ekte gönderilmi ştir.<br />
Durumu bilgilerinizle sunar, 1.6.8.1993 tarih ve 963/40 say ılı<br />
genelgemizi doğrulayan yargı kararı doğrultusunda gerekli duyarlılığın<br />
gösterilmesini rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
EKI : Danıştay kararı ile temyiz dilekçesi fotokopileri.<br />
149
20 Ağustos 1992<br />
943.<br />
DANIŞTAY BAŞLANLIĞINA SUNULMAK ÜZERE<br />
7. IDARE MAHKEMESI BAŞKANLİĞINA<br />
ARA<br />
ESAS : 1990/168<br />
KARAR : 1992/656<br />
TARİH : 23.6.1992<br />
TEMYİZ EDEN<br />
DAVACI: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı;<br />
Karanfil Sok. No. 5/62, K ızılay, ANKARA.<br />
DAVALI : Adalet Bakanlığı, ANKARA<br />
KONU : Ankara 7. İdare mahkemesi tarafindan verilen<br />
23.6.1992 tarih ve Esas : 990/168, Karar: 992/<br />
656 sayıh kararın bozulması isteminden i<strong>ba</strong>rettir.<br />
TEBLIĞ T.: 5.8.1992<br />
OLAY: Ankara 7. İdare Mahkemesine ait 23.6.1992 tarihve<br />
e. 990/168, K. 992/656 say ılı kararı, Anayasaya, Avukatlık Yasasina<br />
ve meslek kurallar ına aykırıdır.<br />
Gerçekten:<br />
1— Tüm dosya kapsamına göre avukatlık staj yeri Melahat<br />
Güngör Akgün'ün devaml ı ve ısrarlı bir şekilde staj yaptığı adli<br />
birimlerde <strong>ba</strong>şörtüsü (tür<strong>ba</strong>n) taktığı, ikaz edilmiş olmasına rağmen<br />
bu davram şında israr 'ettiği, bu davramşa bilinçli yöneldiği<br />
tartışmasızdır.<br />
Stajyer Melahat Akgün'ün an ılan davramşında süreklilik vardır<br />
ve davranış tamamiyle din, esaslarına göre yönetim amac ına<br />
yöneliktir.<br />
Daha açık bir anlatıınla Melahat AkgÜn'ün tutum ve davranışının<br />
arkasında din esaslarına göre kurulacak ve yönetilecek bir<br />
devlet ve yönetim anlay ışı vardır.<br />
Melahat Akgün'ün bu davranışı önce anayasanın laiklik ilkesine<br />
aykırıdır. Diğer yandan bu davran ış Avukatlık mesleğinin<br />
gereklerine, meslek kurallarına da aykırıdır.<br />
150
Melahat Akgün ve düşüncesini paylaşanların varmak istedikleri<br />
hedef, şartları oluşturmak, Türkiye Devletinin Yönetim biçimini<br />
değiştirmek, ülkede bir İslam Cumhuriyeti kurmak ve şer'i<br />
nizam ve yönetim şeklini geri getirmektir.<br />
2—Melahat Akgün'ün ulaşmak istediği hedefte Çağdaş hukukun,<br />
yönetimin, ça ğdaş hukuk ve demokrasinin yeri yoktur. Bu<br />
hedefte KADIN - erkek e şitliğinin ve kadımn ye'ri yoktur.<br />
3—Anayasanın laiklik ilkesini, anayasayı ve çağdaş cumhuriyet<br />
yasalanm kabul etmeyen bir görü şün içinde olan ve bu görüşe<br />
göre davranan ve davran ışım her yerde ısrarlı bir şekilde sürdüren<br />
bir ki şinin (Avukatlık Mesleğine yaraşmayacak tutum ve<br />
davramşlar içinde olmadığını ve davranışlarının çevresince bilinmediğini)<br />
kabul her halde düşünülemez.<br />
4—Ankara 7. İdare Mahkemesine ait temyiz konusu karar,<br />
DANIŞTAY 8. Daire Başkanlıı tarafından verilen 25.2.1974 tarih<br />
ve E. 973/2064, K. 974/960 sayılı içtihada da tam anlamı ile<br />
aykırıdır.<br />
5—Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen karar <strong>ba</strong> şta Anayasaya,<br />
Avukatlık Yasasına ve özellikle Avukatl ık Yasas ının 5.<br />
maddesinin (c) bencil hükmüne, avukatlık meslek kurallarına ve<br />
çağdaş hukuka aykındır.<br />
H. NEDENLER: Idari Yargılama Usulü Yasası, Avukatlık<br />
Yasası ve ilgili Yasal Düzenlemeler.<br />
KANITLAR: Ankara 7. İdare Mahkemesine ait 23.6.1992 tarih<br />
ve 990/168 E. 992/656 K. sayılı karar ve kararla ilgili dava<br />
dosyası ve içeriği.<br />
S Ci N U Ç : Yukarda sunulan ve temyiz edilen kararın muhşlif<br />
üyenin (AZLIK OYU) gerekçesinde belirtilen ve re'sen tesbit<br />
edilecek diğer nedenlerle Ankara 7. İdare mahkemesine ait<br />
tarih ve sayıs ı sunulan kararın bozulmas ına, yargı giderlerinin<br />
daval ıya yükletilmesine, karar verilmesini sayg ı ile talep ederiz.<br />
20.8.1992<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> -Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
151
M.<br />
DANIŞTAY<br />
Sekizinci Daire<br />
Esas No : 1992/3342<br />
Karar No : 1993/2611<br />
Temyiz isteminde Bulunan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Karanfil Sokak No: 5/62<br />
Kızılay / ANKARA<br />
Karşı Taraf: Adalet Bakanlığı - ANKARA<br />
istemin Özeti : İzmir Adliyesinde Staja <strong>ba</strong>şlayan bir avukat<br />
adayının <strong>ba</strong>şörtülü olarak gelmesi nedeniyle, 1136 say ılı Yasanin<br />
5/C maddesi uyarınca staj listesinden kaydımn silinmesi yolundaki<br />
istemi kabul eden İzmir Barosu Yönetim Kurulu kararına<br />
karşı yapılan itirazrn reddi yolundaki Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Yönetim Kurulu kararının onaylanmıyarak geri gönderilmesine<br />
ilişkin Adalet Bakanlığı işleminin iptali istemiyle aç ılan davayı ;<br />
1136 sayılı Avukatlık Yasasmın 5/C maddesinde avukatl ık mesleğine<br />
yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmi ş<br />
olmak eylemini avukath ğa kabulde engel durumlar aras ında sa-.<br />
yılmış bulunduğu, davacının staja <strong>ba</strong>şörtülü olarak devam etmesi<br />
meslek kurallarına aykırılık oluşturuyorsa da sözü edilen yasal<br />
kuralın amaçladığı avukatlık mesleğinin kutsallığı ve saygınlığı<br />
ile çeli şen bir tutum olarak kabul edilemeyece ği, olayda meslek<br />
kurallarına aykınlığn bulunup bulunmadığımn değerlendirilmesi<br />
gerekirken davacı Birlikçe sonuç olarak ahlaki de ğer yargılarına<br />
yönelik olan Yasal kural ın uygulanmas ında isabet bulunmadığı,<br />
öte yandan 4.12.1989 günü staj ına <strong>ba</strong>şlayan ve staj<br />
listesine yaz ılan stajyerin yine 4.12.1989günlü Cumhuriyet Savcılığı<br />
yazısı üzerine durumunun de ğerlendirilmesine geçildiği,<br />
1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi olaya uygulansa bile "çevresince<br />
bilinmek" koşulunun, stajyerin tutumunun somut olarak tam<br />
anlamıyla belirlenmeden karar verilmesi yoluna gidildi ğinin görüldüğü<br />
gerekçesiyle davayı reddeden Ankara 7. İdare Mahkemesinin<br />
23.6.1992 günlü 656 say ılı kararının; stajyer avukatın<br />
tutum ve davranışının arkasında din esaslarına göre kurulacak<br />
ve yönetilecek bir devlet ve yönetim anlayışı bulunduğu, davra-<br />
152
nışımn laiklikilkesine, avukatlık mesleğinin gereklerine ve meslek<br />
kurallarına aykırı olduğu, kararın Anayasaya, Avukatlık Yasasına<br />
ve özellikle Avukatlık Yasasının 5/C maddesine aykırı olduğu<br />
öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca<br />
temyizen incelenerek bozulması istemidir.<br />
Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.<br />
Danıştay Tetkik Hakimi: Özdal Özeren<br />
Danıştay Savcısı Yücel Irmak' ın Düşüncesi : Dava; İzmir<br />
adliyesinde staj yapan bir avukat aday ının, stajyer listesinden<br />
kaydınm silinmesi yolundaki istemi uygun gören Baro Yönetim<br />
Kurulu kararına karşı yapılan itirazın reddi yolundaki <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Yönetim Kurulu kararının onaylanmayarak geri çevrilmesine<br />
ili şkin Bakanhk i şleminin iptali isteğiyle açılmıştır.<br />
Dosyanın incelenmesinden; stajyer avukat Melahat Akgün'ün<br />
savcılığm uyarısına karşın, <strong>ba</strong>şörtüsünü çıkarmamakta direnmesi<br />
üzerine kaydmın silinmesi yolundaki savc ılık isteminin Baro Yönetim<br />
Kurulunca kabul edilip itiraz üzerine Birlik Yönetim Kurulunca<br />
bu kararın onandığı ancak kararın yasanın özüne ve sözüne<br />
aykırı görülerek Bakanl ıkça onaylanmadığı anlaşılmaktadır.<br />
Bu olumsuz i şleme karşı Birlikçe açılan dava; ortada avukatlık<br />
mesleğinin onur ve saygınlığına aykırı bir durum olmadığı,<br />
staja <strong>ba</strong>şörtü ile devam etmek meslek kurallarına aykırı ise de,<br />
olayın 1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi kapsamında değerlendirilip<br />
kaydımn silinmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle idare<br />
mahkemesince reddedilmi ştir.<br />
Davacının staj ını <strong>ba</strong>şörtülü olarak sürdürdüğü ve bundan sonra<br />
da sürdüreceği konusunda uyu şmazlık yoktur. Bu durumun<br />
avukatlık görevi ve gelenekleri ile, mesleğin icrası sırasmdaki kılık<br />
ve kıyafetle <strong>ba</strong>ğdaşmadığı da açıktır.<br />
Türkiye'de bu tür giysilerle resmi kurumlar ve okullara devam<br />
etmeyi ısrarla sürdüren bir grubun bu durumu laiklik karşıtı<br />
gösteri ve slogan haline getirdiği de herkesçe bilinmektedir.<br />
olayın bu yönü ile din ve vicdan özgürlüğü ile iişkilendirilmesi<br />
de yanlış olur.<br />
153
Burada tartışılacak konu, laik ve ça ğdaş kıyafet zorunluluğunun,<br />
avukatlar yanında stajyerlerde de aranıp aranamayacağı,<br />
daha doğrusu <strong>ba</strong>şörtülü olarak .stajm devm ına olanak bulunup<br />
bulunmadığıdır.<br />
Her meslekte olduğu gibi, stajla mesleğin daha sonraki asil<br />
bölümünü birbirinden kesin çizgilerle ay ırmaya olanak yoktur.<br />
Avukatlık staj ı, her yönüyle avukatl ık mesleğine hazırlanmayı<br />
sağlayan bir dönem olduğundan, avukatlarda aranan sayg ınlık<br />
ve güven verici davranışların stajyerlerde de aranmas ı gerekir.<br />
Yasa hükümlerinin de bu dü şünce doğrultusunda yorumlanmas<br />
ı zorunludur.<br />
1136 sayılı Avukatlık Yasas ının stajda aranacak koşulları düzenleyen<br />
16. maddesinde, bu yasanın avukathğa kabulü düzenleyen<br />
3. maddesine atıf yapılarak stajla, avukatlık mesleği arasında<br />
doğrudan ilişki kurulmuş, 3/C maddesinde yer alan "avukatliğa<br />
engel bir hali olmamak" koşulu stajın ön şartı sayılmıştır.<br />
Avukatlığa engel durumları düzenleyen 5. maddenin (C) fıkrasında<br />
ise, "Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları<br />
çevresinde biinenlerin" mesle ğe kabul edilemiyeceği belirtilmi<br />
ştir.<br />
Ilginin staj s ırasında <strong>ba</strong>şına açmayarak mesleki geleneklere<br />
ve laikliğe aykırı kılık ve kıyafetlerde direnmesi ve uyarılara<br />
karşın bu tutumu bilinçle sürdürmesi mesle ğe yaraşmayacak tutum<br />
ve davranıştır. Bu nedenle aynı koşullarla staj ını sürdürmesine<br />
olanak yoktur.<br />
Sonuç olarak <strong>Barolar</strong> Birliği kararı yasanın özüne ve sözüne<br />
uygun olup, kararın onaylanmamasma ili şkin Bakanlık işlemi<br />
hukuka aykırıdır..<br />
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmas<br />
ı gerekir.<br />
TÜRK MILLETI ADINA<br />
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:<br />
154
• Uyuşmazlik, staja <strong>ba</strong>şlayan avukat adayınm <strong>ba</strong>şörtülü olarak<br />
gelmesi nedeniyle staj listesinden kaydımn silinmesine ili şkin<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu kararının Adalet Bakanlığmca<br />
onaylanmamas ına iişkindir.<br />
1136 sayılı Avukatlık Yasasının avukatliğa kabul koşullarım<br />
düzenleyen 2178 sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinde, avukatl ık<br />
mesleğine kabul edilebilmek için; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı<br />
olmak, Türk Hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya<br />
ya<strong>ba</strong>ncı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye<br />
hukuk fakülteleri programlanna göre eksik kalan derslerden<br />
<strong>ba</strong>ş anlı sınav vermiş bulunmak, avukatlık staj mı tamamlayarak<br />
staj bitim belgesi almış bulunmak, levhas ına yazılmak istenen<br />
<strong>ba</strong>ro bölgesinde oturuyor bulunmak, bu Yasaya göre avukatlığa<br />
engel bir durumu olmamak gerekti ği, 5/C maddesindede, avukatlık<br />
mesleğine yaraşmayacak tutum ve davran ışları çevresince<br />
bilinmiş olmak, avukatlığa kabulde engel olabilecek durumlar<br />
arasında sayılmıştır. Aynı yasanın stajda aranacak ko şulları düzenleyen<br />
16. maddesinde ise, bu Yasanın 3. maddesinin (a), (b)<br />
ve (c) bentlerinde yaz ılı koşulları taşıyanlar ve 5. maddede gösterilen<br />
engeli bulunmayanlann staj yapacakları yer <strong>ba</strong>rosuna <strong>ba</strong>şvuracaklan<br />
öngörülmüştür.<br />
Dava dosyasının incelenmesinden, stajyer listesine yaz ılarak<br />
staja <strong>ba</strong>şlayan avukat adayınm <strong>ba</strong>şörtülü olarak staja gelmesi<br />
üzerine Cumhuriyet savcılığınca <strong>ba</strong>şındaki tür<strong>ba</strong>nı çıkarmamakta<br />
direndiği bildirilerek gereğinin yapılmasmın istenildiği, ilgili<br />
<strong>ba</strong>ro yönetim kuriilunca 1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi uyarınca<br />
stajyerin staj listesinden kaydının silinmesine karar verildi ği,<br />
bu karara yapılan itirazın reddine ili şkin 3.3.1990 günlü 263/16<br />
sayılı Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu karannın Adalet<br />
Bakanhğmca onanmayarak geri gönderildi ği anlaşılmıştır.<br />
Avukat adayları, • stajlannı 1136 sayılı Avukatlık Yasas ı kurallarına<br />
göre yaptıklanndan, meslek kurallarına aykırı davranışlarının<br />
da aynı yasa kurallarına göre belirleneceği ve haklarında<br />
gereken işlemlerin yapılacağı kuşkusuzdur.<br />
İlgililerin uyarmalarına karşın tür<strong>ba</strong>nlı olarak staja devam<br />
eden stajyerin bu davranışınm laik hukuk devleti ilkesine ayk ı-<br />
rı, avukatlık mesleği ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz nitelikte ve 1136 sayılı Ya-<br />
155
samn 5/C maddesinde tan ımlanan avukatlığa engel durumu<br />
oluşturduğu açıktır.<br />
Bu durumda, stajyer avukat hakk ında davranışına uyan staj<br />
listesinden adının silinmesi işlemini, genel nitelikte olan yasa<br />
maddesini yalnızca ahlaki bir kavram olarak dar biçimde niteleyerek<br />
davayı reddeden idare mahkemesi kararmda hukuka<br />
uyan ık bulunmamaktadır.<br />
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına,<br />
dosyanın anılan mahkemeye göndenilmesine 5.7.1993 gününde<br />
oyçokluğu ile karar verildi.<br />
Rüştü Altay Nurşeh Çatal<br />
Başkan üye<br />
f<br />
Güngör Demirkan<br />
üye<br />
Ahmet Nuri Çolakoğlu<br />
Üye<br />
Zuhal Çokar<br />
üye<br />
Azlık Oyu: İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından, verilen<br />
kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı<br />
İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında.<br />
yazılı nedenlerin bulunmasına <strong>ba</strong>ğlıdır.<br />
Temyiz konusu kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun<br />
olup, bozulmas ını gerektiren <strong>ba</strong> şka bir neden de bulunmadığından,<br />
temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onaııması gerekeceği<br />
oyu ile karara kat ılmıyorum.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ahmet Nuni Çolakoğlu<br />
üye<br />
Ankara, 6.1.1994<br />
GENELGE NO: 17/1<br />
Ankara Barosu Başkanı Av. Erdal Merdol'un haber almas ı ve<br />
durumu Birliğimize bildirmesi üzerine Danıştay Idari Dava Daireleri<br />
Genel Kurulu'nda görülmekte olan davalara müdahale<br />
edilmiş ve ilişikte örneği sunulan biçimde karara varılmıştır.<br />
156
Av. Recep Bodur'un "Karar ın Düzeltilmesi' istemiyle ilgili davasmda<br />
da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin müdahalesi üzerine aynı<br />
gün aynca benzer bir karar daha (Dan ıştay İdari Dava Daireleri<br />
GenelKurülu E. 1992/276-K. 1993/542) verilmi ştir.<br />
Durumu bilgilerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY<br />
EKI:<br />
1) 16.9. 1993 tarihli müdahale dilekçemiz.<br />
2) Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu<br />
E. 1992/580-K. 1993/544 sayılı, kararı.<br />
Sayı : 1116 Ankara, 16.9.1993<br />
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ<br />
GENEL KURULU SAYIN BAŞKANLIĞI'NA<br />
DOSYA NO: 1992/580<br />
DAVAYA MÜDAHALE TALEP EDEN.: Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği, Karanfil Sokak 5/62 Kızılay - ANKARA<br />
DAVACI (Temyiz Eden) : Av; Hasan Fehmi KORKMAZ, In<br />
kılap Sokak 15/18 Kızılay - ANKARA<br />
DAVALI (Karşı Taraf) : Maliye ve Gümrük Bakanlığı<br />
KONUSU: Dayalı yanında davaya katılmamıza karar verilmesi<br />
isteğidir.<br />
İSTEĞİN HUKUKSAL DAYANAI:<br />
2577 sayıli İYUK. 31. maddesinde, "Bu kanunda hüküm bulunmayan<br />
hususlarda .... ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN DAVAYA KA-<br />
TILMASI... hallerinde" Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun<br />
ilgili hükümlerinin uygulanaca ğı belirtilerek anılan yasaya yollama<br />
yapılmıştır.<br />
157
HUMK. 53. maddesinde, "Hakkı veya borcu bir davanın neticesine<br />
<strong>ba</strong>ğlı olan üçüncü şahıs iki taraftan birine iltihak için DA-<br />
VAYA MÜDAHALE edebilir" denilmekte, 54. maddede ise müdahalenin<br />
muhakeme bitinceye kadar dermeyan olunabilece ği yazılı<br />
bulnmaktadır. Yargıtay'ın yerle şmiş görüş ve kararları da temyiz<br />
ve karar düzeltmesi aşamasında davaya müdahalenin kabul<br />
edileceği doğrultusundadır. Aşağıda açıklanacağı üzere Sayın<br />
Genel Kurul önündeki davanın neticesi Avukatların, <strong>Barolar</strong>ın<br />
ve bunların üst <strong>kurulu</strong>şu olan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin HAK-<br />
LARI, dolayısı ile de savunma hakkının :vekaleten yerine getirilmesi<br />
ile yakından ilgilidir.<br />
Istek doğrultusunda Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />
ve Yeminli Müşavirlik Yönetmeliğinin 43. maddesi iptal edilecek<br />
olursa davacı, davasında da özellikle konu ettiği, dava nedeni<br />
yaptığı AVUKATLIK ve MAL İ MÜŞAVIRLIK ÇALIŞMALA-<br />
RINI birlikte yapma olanağına yüce genel <strong>kurulu</strong>n yorumu ile<br />
kavuşmuş olacaktır.<br />
Bu nedenle Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin davaya müdahale isteğinin<br />
kabulünü talep etmekteyiz.<br />
DAVANIN ESASI ILE İLGİLİ GÖRÜŞÜMÜZ:<br />
1) Danıştay 8. Dairesi hukuka, yasaya uygun Karar vermiştir,<br />
Yönetmeliğin 43. maddesindeki dava konusu kural ın iptali, yersizdir.<br />
Tersine bir i şlemle 8. Daire kararının bozulması, hukuka<br />
aykırı olacaktır. Serbest Muhasebeci Serbest Mali Müşavir ve<br />
Yeminli Mü şavirlik mesleği ile diğer serbest meslekleri ve özellikle<br />
Avukathğı karşı karşıya getirecek bir hukuk kaosu yaratacaktır.<br />
2) Davacı, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir<br />
ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve Esasları<br />
Hakkındaki Yönetmeliğin 43. maddesindeki "Meslek mensupları<br />
kendi mesleki faaliyetleri d ışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar"<br />
hükmiinün 3568 say ılı yasaya aykırı olduğunu iddia<br />
ederek dava açmıştır.,<br />
3568 Sayılı Yasanın 45. maddesinin 1. fikras ında genel olarak<br />
yasaklar sayılmış 3. fıkrasmda özellikle meslekle <strong>ba</strong>ğdaşan işler<br />
158
ayılmıştır. Bunlar arasında "Diğer serbest meslek faaliyetleri"<br />
sayılmamıştır. Dar ve katı bir yorumla yönetmeli ğin 43. maddesindeki<br />
kuralı, 3568 sayılı Yasanın 45. maddesinini. fıkrasında<br />
sayılmıyor diye iptal etmek hukuken yanl ıştır. 45. maddenin 3.<br />
fıkrasında <strong>ba</strong>ğdaşabilen işler sayıldığına göre iki fıkrayı birbirinin<br />
tamamlayıcısı saymak ve ona göre hüküm kurmak gerekir.<br />
3) 3.1.1990 tarihli yönetmeli ğin 47. maddesinde, "Meslekle<br />
Bağdaşan Işler" sayılmış yasaya göre geni şletilmiş ve fakat bunlar<br />
arasında 'Diğer Serbest Meslek faaliyetleri"nden say ılanlardan<br />
hiçbiri konulmamıştır. Yönetmelik bu konuda kendi içinde<br />
bir bütünlük de taşımakta, yasanm 45/3. maddesine de uygun<br />
bulunmaktadır.<br />
4) Davacı, özellikle aynı zamanda "Avukatlık" yapabilmek için<br />
ya da iki mesleği birlikte yürütmek için yönetmeliğin 43. maddesindeki<br />
kuralın iptalini istemektedir. Diğer serbest mesleklerinin<br />
kendi yasaları bu arada 1136 Sayılı Avukatl ık Yasasının 11<br />
ve 12. maddeleri de Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />
ve Yeminli Mali Mü şavirlik mesleğinin Avukatlıkla birlikte yürütülmesine<br />
engeldir. Davac ının yönetmeliğin ilgili kurallarının<br />
iptali ile Avukatl ık yapabilmesine de olanak olmayacaktır. Dolayısı<br />
ile davanın lehine sonuçlanması bile kendisine hiç bir yarar<br />
sağlarnayacaktır. Hiç bir Baro, kendisine iki mesle ği birlikte yürütme<br />
hakkını tanımayacaktır. Böylece davacımn, dava açmaktaki<br />
yararı da tartışmalı olmaktadır.<br />
Dava kabul edilecek olursa. Avukatl ık mesleği yönünden karmaşa<br />
çıkacak pek çok bürokratik i şlem ve yeni davalarla idari<br />
yargı meşgul edilecektir. Bir. süre için savunma mesleği gidenimesi<br />
güç sıkıntılara da itilecektir.<br />
İSTEK ÖZETİ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Davaya müdahale<br />
isteği kabul edilip, iptal isteğinin ilgili yasaya ve diğer mevzuata<br />
aykırı olması nedeni ile reddine karar verilerek Danıştay 8.<br />
Dairesinin Kararının ONANMASINI saygılarımızla diliyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
159
.ı .u.<br />
DANIŞTAY<br />
idari Dava Daireleri<br />
Genel Kurulu<br />
Esas No : 1992/580<br />
Karar No : 1993/544<br />
Temyiz isteminde Bulunan: Hasan Fehmi Korkmaz<br />
Inkılap Sok. Arı Ap. No. 5/18<br />
Kızılay / ANKARA<br />
Karşı Taraf: Maliye ve Gümrük Bakanhğı - ANKARA<br />
Davah Yamnda Davaya Kat ılan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Karanfil Sokak No. 5/62 Kızılay - ANKARA<br />
istemin Özeti : Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />
ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkmda<br />
Yönetmeliğin 43. maddesinin ikinci cümlesi hükmünün iptali<br />
istemiyle açılan• davada, Dam ştay Sekizinci Dairesince verilen<br />
ve davamn reddine ili şkin bulunan 6.5.1992 günlü E. 1990-1624,<br />
K 1992-889 sayılı kararı davacı temyiz etmekte ve 3568 sayılı<br />
Kanunun 45. maddesinde, esas iti<strong>ba</strong>riyle üç ana yasa ğın bulunduğu;<br />
bunların, hizmet akdi ile bir yere <strong>ba</strong> ğımlı çalışma yasağı,<br />
ticari faaliyette bulunma yasa ğı ve meslek ve meslek onuru ile<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmayan i şler yapmak yasa ğı olduğu; <strong>ba</strong>şka serbest meslek<br />
faaliyetinde bulunmama, şeklinde bir yasağın kanunda yer almadığı,<br />
yönetmelik ile getirilen yasaldamamn kanuna ayk ırı olduğu<br />
ve Avukatl ık ile Yeminli Mali Müşavirlik mesleklerinin birbiriyle<br />
<strong>ba</strong>ğdaştığı iddialarıyla, kararın bozulmasım istemektedir.<br />
Savunmanın Özeti : Davacımn temyiz istemine cevap yenimemiştir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin İsteminin Özeti : Serbest Muhasebeci,<br />
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlenin<br />
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 43.<br />
maddesinde yer alan hükmün, 3568 sayılı Kanuna aykırı bir<br />
yüknün bulunmadığı ve maddede yer alan "meslek mensupları<br />
kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde<br />
160
ulunamazlar" kuralının iptali halinde, birarada yürütülmelerine<br />
yasal olanak bulunmayan avukatl ık ve yeminli mali mü şavirlik<br />
meslekleri yönünden karma şa ve giderilmesi güç s ıkıntıların<br />
doğacağı belirtilerek, .davaya, davah idare yan ında katılma istemlerinin<br />
2577 sayılı Kanunun 31. maddesinin yollamada bulunduğu<br />
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 53 ve 54.<br />
maddeleri uyarınca kabulü ve davacının temyiz isteminin reddi,<br />
istenilmektedir.<br />
Danıştay Tetkik Hakimi : Suna Türköğlu<br />
Danıştay Savc ısı Yücel Irmak' ın Düşüncesi : Dava, serbest<br />
muhasebecilik, serbest muhasebeci mali mü şavirlik ve yeminli<br />
mali mü şavirlerin çalışma usul ve esaslar ı hakkındaki yönetmeliğin<br />
43. maddesinin 2. cümlesinin iptali istemiyle aç ılmış ;<br />
Danıştay Sekizinci Dairesince iptali istenen yönetmelik hükmünde<br />
3568 sayılı Yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın<br />
reddine karar verilmi ştir.<br />
iptali istenen yönetmelik hükmü ile, bu meslek mensuplar ı-<br />
nın kendi meslek çalışmaları dışında, serbest meslek yapamayacaklan<br />
kurala <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />
Danıştay Sekizinci Dairesince daha önce verilen düşüncemizde<br />
açıklandığı gibi, yönetmeliğe, serbest muhasebeci müşavir ve<br />
yeminli mali müşavirlerin kendi meslekleri d ışında serbest meslek<br />
yapamayacakları yolunda genel bir hüküm konulmas ı yerinde<br />
ve yasanın amacına uygundur. Bu hüküm iptal edilince, her<br />
türlü meslek sahibinin müşavirlik yapması olanakh hale gelir.<br />
Davacı, bu engel hükmün kald ırılarak, meslekle <strong>ba</strong> ğdaşmayan<br />
diğer işlerin ayrıca belirtilmesi ile sorunun çözümleneceği, böylece<br />
avukatlığm mali müşavirlik ve serbest muhasebecilikle <strong>ba</strong> ğdaşır<br />
duruma getirilip yasaya ve hukuka ayk ınhğın giderileceği<br />
düşüncesindedir. *<br />
Başka bir anlatımla diğer serbest mesleklerin hangilerinin<br />
meslekle <strong>ba</strong>ğdaşmayacağının (Yasanın 45/3. maddesinde oldu ğu<br />
gibi yönetmeliğe alınmasının uygun olacağı ilerı sürülmüştür.<br />
Ancak kurali kaldırıp, istisnaları saymaya <strong>ba</strong>şlamakla bu sorunun<br />
içinden çıkılamaz. 0 kadar çok meslek mevcut ve yenileri<br />
161
oluşmaktadır ki, bunların hangilerinin meslekle <strong>ba</strong> ğdaşmayacağının<br />
sayılması düzenleme (yönetmelik yapma) tekniğine uygun<br />
olamaz.<br />
Ancak daha önce gerekçelerini ayr ıntılarıyla açıkladığımız gibi,<br />
avukatlıkla serbest muhasebeci ve mü şavirliğin <strong>ba</strong>ğdaştığı<br />
görüşünde olduğumuzdan, yasadaki diğer istisnalar gibi, yönetmeliğe<br />
de avukatlıkla ilgili bir istisna getirilmesi gerekir. İşte bu<br />
tür bir sonuca yargı kararı ile varılamayacağı açıktır.<br />
Açıklanan nedenlerle, Daire kararrndaki gerekçeye kat ılmamakla<br />
birlikte, sonucu iti<strong>ba</strong>riyle yerinde görüldü ğünden temyiz<br />
isteminin reddi gerekir.<br />
TÜRK MILLETI ADINA<br />
Hüküm veren Damştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca<br />
gereği görüşüldü:<br />
Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir ve Yeminli<br />
Mali Mü şavirlerin Çal ışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin<br />
43. maddesinde yer alan "meslek mensuplar ı, kendi<br />
mesleki faaliyetleri d ışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar"<br />
hükmünün iptali istemiyle aç ılan davada, Danıştay Sekizinci<br />
Dairesince verilen ve davanın reddine ilişkin bulunan<br />
6.5.1992 günlü E. 1990-1624, K. 1991-889 sayılı kararı davacı<br />
temyiz etmekte, usul 've hukuka ayk ırı olduğu iddiasıyla, bozulmasımistemektedir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü<br />
Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Jsulü<br />
Muhakemeleri Kanununun 53 ve 54. maddeleri uyar ınca, davah<br />
idare yanmda davaya katılma istemi oybirliği ile kabul edilerek,<br />
davacırnn istemi incelendi.<br />
Maliye ve Gümrük Bakanl ığında hesap uzmanlığı yapması nedeniyle<br />
yeminli mali mü şavirlik belgesi verilen ve avukatl ık yapmakta<br />
olan davacımn, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavir ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve<br />
Esasları Hakkında Yönetmeliğin, doğrudan ya açıkça yeminli mali<br />
müşavirlerin ayrıca avukatlikta yapamayacaklarından söz et-<br />
162
memiş olmakla beraber, genel bir yasaklama ile dolayl ı olarak bir<br />
avukatın ayrıca yeminli mali müşavirlik yapamayacağmı hükme<br />
<strong>ba</strong>ğlamış olduğu ve bunuı Kanuna aykırı bulunduğu iddiasıyla,<br />
düzenlemenin kaldırılmas ı için dayalı idareye <strong>ba</strong>şvurduğu ve bu<br />
<strong>ba</strong>şvurunun da cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine yönetmelik<br />
hükmünün iptali istemiyle dava açt ığı anlaşılmaktadır.<br />
Danıştay Sekizinci Dairesince, 1568 sayılı Kanunun "Yasaklar"<br />
<strong>ba</strong>şlıklı 45. maddesinin 1 ve 3. fikralarında yer alan hükümlerin<br />
birlikte değerlendirilmesi sonucunda, serbest muhasebeci,<br />
serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin<br />
mesleki çalışmaları dışmda, kendilerine sürekli gelir sağlar biçimde<br />
serbest meslek çal ışmaları yapmasının yasaklanmas ında<br />
anılan yasa kuralına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın<br />
reddine ili şkin olarak verilen kararın, usul ve hukuka uygun<br />
olduğu ve dilekçede ileri sürülen temyiz sebeplerinin, kararm<br />
bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacımn<br />
temyiz isterninin REDDINE, Dam ştay Sekizinci Dairesinin<br />
6.5.1992 günlü E. 1990-1620, K 1992-889 sayılı kararınm<br />
ONANMASINA 12.11.1993 gün oyçoklu ğuyla karar verildi.<br />
Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu.<br />
Başkanvekili<br />
Salim Özkan<br />
6. Daire Üyesi<br />
Gürbüz Önbilgin<br />
5. Daire Üyesi<br />
Ahmet Şükrü Özeren<br />
5. Daire Üyesi<br />
Ender Çetinkaya<br />
5. Daire üyesi<br />
Yüksel Taşkın<br />
5. Daire Üyesi<br />
Zafer Kantarcıoğlu<br />
5. Daire Ba şkam<br />
Nuri Alan<br />
6. Daire Üyesi<br />
Salim Tansuk<br />
6. Daire Üyesi<br />
Yaşar Selim Asmaz<br />
10. Daire Üyesi<br />
Aysel Pekiner<br />
6. Daire Üyesi<br />
Acar Okulu<br />
6. Daire Üyesi<br />
Tülay Tuğcu<br />
5. Daire Üyesi<br />
Gülsen Yeni şebirli<br />
6. Daire Başkanı<br />
Füruzan Ikincioğulları<br />
10. Daire Üyesi<br />
Erol Dündar<br />
8. Daire Üyesi<br />
Nurşen Çatal<br />
10. Daire Üyesi<br />
Burhan ôç<br />
5. Daire Üyesi<br />
Tansel Çölaşan<br />
5. Daire Üyesi.<br />
Reşat Şamiloğlu<br />
163
KARŞI OY<br />
3568 sayıli Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlik ve Yeminli Mali Mü şavirlik Kanununun "Yasaklar"<br />
<strong>ba</strong>şliklı 45. maddesinde, yeminli mali müşavirlerin bu ünvan ve<br />
tasdik yetkisiyle, 2. maddede yaz ıh işlerin yürütülmesi amac ıyla<br />
gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onlarm işyerlerine <strong>ba</strong>ğlı 'olarak<br />
hizmet akdi ile çalişmayacakları, ticari faaliyette bulunamayacakları,<br />
meslek ve meslek onuru ile <strong>ba</strong> ğdaşmayan işlerle uğraşamayacakları<br />
hükmüne yer verilmi ştir.<br />
Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir ve Yeminli<br />
Mali Mü şavirlerirı Çalişma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin,<br />
yasak haller ve istisnalar ın düzenlendiği (F) Bölümünün<br />
"Ticari Faaliyette Bulunamama" <strong>ba</strong> şliğım taşıyan 43.<br />
maddesinde ise "meslek mensupları kendi mesleki faaliyetleri dışmda<br />
serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar" kurali getirilmiştir.<br />
Gelir Vergisi Kanununun 65. maddesinde de, serbest meslek<br />
faaliyeti, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki<br />
bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan i şlerin<br />
işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam<br />
ve hesab ına yapılması olarak tanımlanm ış bulunmaktadır.<br />
Bu iti<strong>ba</strong>rla, serbest meslek faaliyetlerini ticari faaliyet olarak<br />
kabul etmek mümkün oLmad ığı gibi, gerçek ve tüzel ki şilere veya<br />
onların işyerlerine <strong>ba</strong>ğlı, olarak hizmet akdi ile çal ışma şeklinde<br />
nitelendirmek de söz konusu olamaz.<br />
Diğer yandan, 3568 sayılı Yasanın 45. maddesinde, sair serbest<br />
meslek faaliyetlerinin, yeminli mali mü şavirlik mesleği ile<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmadığını belirten bir kurala da yer verilmediğine göre, ilgililerin<br />
bir <strong>ba</strong>şka serbest meslek faaliyetini yapmalaruu engeller<br />
bir yasal düzenleme de bulunmamaktad ır.<br />
Bu iti<strong>ba</strong>rla, yasa hükmünde yer almayan bir kural ın, yasa<br />
hükmü geni şletilmek suretiyle yönetmelik düzenlemesinde ve<br />
hiçbir ayrım yapmaks ızın. her türlü serbest meslek faaliyetinin<br />
yasaklanmasmda hukuka uyarhk bulunmamaktad ır.<br />
164
Açıklanan nedenlerle, davac ınm temyiz istemiriin kabulü gerektiğioyuyla,<br />
aksine verilen karara katılmıyoruz.<br />
5. Daire Başkam 6. Daire Üyesi 10. Daire Üyesi<br />
Nuri Alan Salim Tansuk Erol Dündar<br />
5. Daire Üyesi 10. Daire Üyesi 6. Daire Üyesi<br />
Ahmet Şükrü Özeren Aysel Pekiner Acar Oltulu<br />
5. Daire Üyesi<br />
Tansel Çölaşan<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara,8.3.1994<br />
GENELGE NO: 324/15<br />
Ankara 4. İdare Mahkemesince disiplin i şleminin iptali yönünde<br />
açılan dava nedeniyle verilen ve avukat olan davac ının<br />
kamu hizmeti gören bir kamu görevlisi sayılması ve 3817 Sayılı<br />
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı<br />
Hakkındaki Yasa Kapsam ına Girdiği yolunda görü ş içeren kararı,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin temyizi üzerine, Danıştay 8. Dairesince<br />
bozulmu ştur. 29.7.1992 tarihli 864/30 sayılı genelgemizi<br />
doğrulayan yargı kararı fotokopisi ekte gönderilmi ştr.<br />
Durumu bilgilerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
EKI: 1.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı .<br />
Avukat Onder SAV<br />
165
T.C.<br />
DANIŞTAY<br />
Sekizinci Daire<br />
Esas No : 1993/177<br />
Karar No : 1994/306<br />
Temyiz isteminde Bulunan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Karanfil Sokak No: 5/62<br />
Kızılay/ANKARA.<br />
Karşı Taraf: Cenap Gemici - Avukat, Adliye Karşısı, No. 12/D<br />
AYDIN.<br />
istemin Özeti :Avukat olan davacınm kınama cezası ile cezalandırılmasma<br />
ilişkin i şlemin iptali istemiyle aç ılan davada;<br />
Avukatlık Yasasının 1. maddesinde avukatl ığın kamu hizmeti<br />
olarak nitelendirildi ği, bu durumda avukat olan davac ımn kamu<br />
hizmeti gören bir kamu görevlisi olduğundan 3817 sayılı Af Yasasındaki<br />
kamu görevlileri kapsam ına girdiği, durumunun 3817<br />
sayılı Af yasası kapsamında değerlendirilerek, davaya devam dilekçeside<br />
vermeyen davacı hakkında Af Yasas ı uyarınca karar<br />
verilmesine yer olmadığına karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesinin<br />
14.10.1992 gün ve 1099 say ılı karannın avukatl ık hizmetinin<br />
kamu hizmeti niteliğinde olmasının, serbest çalışan avukatın<br />
kamu görevlisi olarak kabulünü , gerektirmeyece ği, avukatların<br />
3817 sayılı Yasa kapsam ına girmediği öne sürülerek 2577<br />
sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyi2:en incelenerek bozulması<br />
istemidir.<br />
Savunmamn Özet!: Yanıt verilmemiştir.<br />
Danıştay Tetkik Ha kimi : Yücel Bulmuş<br />
Damştay Savcısı Alaattin Öğüş'üıı Duşüncesi : Dava, serbest<br />
avukat olan davacı:nm eyleminden ötürü verilen kınama cezasının<br />
iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince cezanın ve<br />
avukatlığm kamu hizmeti olduğu 3817 sayılı Af Kanunu kapsamına<br />
girdiği gerekçesiyle dava hakk ında karar verilmesine yer<br />
olmadığına karar verilmi ş, İdare Mahkemesi kararı Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliğince temyiz edilmiştir.<br />
166
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde avukatl ık kamu<br />
hizmeti ve serbest bir meslek olarak tan ımlanmış, 3817 sayılı<br />
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalanmn Afl ı<br />
Hakkında Kanunun 1. maddesinde ise Yasan ın memurlar ile diğer<br />
kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında<br />
verilmiş, disiplin cezalarını kapsadığı kuralı yer almıştır.<br />
Olayda, serbeşt avukat olan davacmın kamu hizmeti görmesine<br />
karşın, memur yada kamu görevlisi niteli ği taşımadığından<br />
disiplin cezas ının Af Kanunu kapsamına alınmas ında usul ve<br />
yasaya uyan ık bulunmamaktadır.<br />
Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının<br />
bozulmas ı gerektiği düşünülmektedir.<br />
TÜRK MILLET! ADINA<br />
Hüküm veren Dan ıştay Sekizinci Dairesince i şin gereği görüşüldü:<br />
Uyuşmazlık Avukat olan davacıya Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin<br />
<strong>kurulu</strong>nca kınama cezası verilmesine ilişkin işlemden kay<br />
naklaıımaktadır.<br />
1136 sayılı Avukatlık Yasas ının 1. maddesinde Avukatlık, kamu<br />
hizmeti ve serbest bir meslektir şeklinde tammlanmıştır.<br />
Anılan yasa kuralından anlaşılacağı üzere avukatl ık mesleği<br />
bir kamu hizmeti olmakla berabe serbest bir meslek olduğundan<br />
avukatların memurlar gibi kamu görevlisi olarak kabulüne<br />
olanak yoktur.<br />
Bu durumda davacıya verilen ceza 3817 sayılı Memurlar ile<br />
Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin cezalann ın Affı Hakkındaki<br />
Yasa kapsammda bulunmamaktadır.<br />
Açıklanan nedenlerle Ankara 4. İdare Mahkemesi kararının<br />
bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine<br />
27.1.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.<br />
Başkan Üye<br />
Rüştü Altay Semin Tekin<br />
Üye<br />
Ahmet Nuri Çolakoğlu<br />
Üye<br />
Güngör Demirkan<br />
Üye<br />
Nurşen Çatal<br />
167
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 165.1994<br />
GENELGE NO: 683/24<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin Kurulu'nun tür<strong>ba</strong>nl ı olarak<br />
duruşmalara giren avukatın 150.000 TL. para cezas ı ile cezalandrnlmasına<br />
ilişkin işleminin iptali nedeniyle Birlik aleyhine aç ı-<br />
lan dava, Ankara 2. İdare Mahkemesi'nce, '<strong>ba</strong>şörtünün ve' onunla<br />
birlikte kullanılan belli biçimdeki giysinin çağdaş bir görünüm<br />
taşımadığı ve Anayasa'n ın 174. maddesi kapsam ındaki devrim<br />
yasakları ile ilgili güdülen amaçla <strong>ba</strong>ğdaştırmanın mümkün olmadığı<br />
gerekçesiyle reddedilmiştir.<br />
Konu ile ilgili 22.2.1994 tarihli E. 1993/1508 ve K. 1994/219<br />
sayılı Idari Yargı Kararı aynen aşağıya ahn ı nştır.<br />
Durumu bilgilerinize sunar; bu konuda gerekli duyarl ıliğın<br />
gösterilmesini rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
T.C.<br />
ANKARA<br />
IKINCI IDARE MAHKEMES İ<br />
Esas No :1993/1508<br />
Karar No : 1994/219<br />
Davacı : Canan KAMBUR<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Vekili : Av. M. Ali ALAN Strazburg Cad. No. 3/6 Sıhhiye -<br />
ANKARA<br />
Davah : Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği / ANKARA<br />
Davanın Özeti : Avukat olan davacının, 150.000.- TL. para<br />
cezas ı ile cezalandırılmas ına ilişkin dayalı idare işleminin iptali<br />
isterninden i<strong>ba</strong>rettir.<br />
168
Savunmanın Özeti: Dava konusu disiplin cezas ında hukuka<br />
aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmuştur.<br />
TÜRK MILLETI ADINA<br />
Hüküm veren Ankara 2. İdare Mahkemesince davac ımn hak<br />
kında verilen cezamn iptali istemiyle dava sonunda mahkeme<br />
mizce verilen 25.9.1992 gün ve E. 1990/490 K. 1992/904 say ılı<br />
kararın Danıştay 8. Dairesinin 26.5.1993 gün ve E. 1993/121, K.<br />
1993/2187 sayılı kararıyla bozularak dosyanın mahkememize<br />
gönderilmesi üierine gere ği görüşüldü:<br />
Dava, avukat olan davac ının 150.000 TL. para cezas ı ile ceza<br />
landırılmasına ilişkin, işlemin iptali istemiyle aç ılmıştır.<br />
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 134. maddesinde, Avukat<br />
lık amacına yahut meslek düzen ve geleneklerine uymayan eylem<br />
ve davran ışlarda bulunanlara bu kanunda yazılı disiplin cezalarının<br />
uygulanacağı hükme <strong>ba</strong>ğlanmış, 135. maddesinde disiplin<br />
cezalarının uyarma, kınama, onbin liradan yüzellibin liraya<br />
kadar para cezas ı, i şten çıkarma ve meslekten ç ıkarma cezası<br />
olduğu belirtilmi ştir.<br />
Öte yandan, aynı yasanın 49. maddesinde avukatlarm mahkemelere<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin belirteceği resmi kılıkla çıkmak<br />
zorunda oldukları kurala <strong>ba</strong>ğlanmış, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin<br />
düzenlediği meslek kurallann ın 20. maddesi ile de avukatların<br />
mesleğe yaraşır kılıkta olmaları yükümlülüğü getirilmiştir.<br />
Dosyanın incelenmesinden; avukat olan davacının, üstlendiği<br />
bir davanın Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmasına<br />
tür<strong>ba</strong>nl ı olarak katılması üzerine hakk ında soruşturmaya<br />
<strong>ba</strong>şlandığı, yazılı savunmas ında <strong>ba</strong>şını örtmesinin ve duruşmaya<br />
tür<strong>ba</strong>nlı olarak çıkmasının Anayasa ile teminat altına<br />
alındığını belirttiği, <strong>ba</strong>ro yönetim <strong>kurulu</strong>nun kendisini dinlemek<br />
için yaptığı toplantıya da tür<strong>ba</strong>nlı olarak katıldığı, Samsun Barosu<br />
Disiplin Kurulunca yapılan soruşturma sonucunda, davacının<br />
hakimin uyar ısı üzerine tür<strong>ba</strong>nım çıkardığı gerekçesiyle ceza<br />
tayinine yer olmadığı yolunda karar verildiği, bu karara <strong>ba</strong>ro<br />
<strong>ba</strong>şkanı tarafından itiraz üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disip-<br />
169
un <strong>kurulu</strong> tarafından davacının 150.000.- TL. para cezas ı ile cezalandırılması<br />
yolundaki dava konusu i şlemin tesis edildi ği anlaşilmıştır.<br />
Anayasa Mahkemesince verilen çeşitli kararlarda da vurgulandığı<br />
gibi çağdaş bir görünüm taşımayan <strong>ba</strong>şörtüsü ve onunla<br />
birlikte kullanılan belli biçimdeki giysiyi Türk Devriminin ilkeleri<br />
ve Anayasanın 174. maddesi kapsammdaki devrim yasakları<br />
ile güdülen amaçla <strong>ba</strong>ğdaştırmak mümkün değildir. Bu durumda<br />
serbest meslek üyesi de olsa bir kamu görevi yapan davac ının<br />
mahkemeye yukarıda belirtilen 1136 say ılı Yasanın 49. ve meslek<br />
kurallanmn 20. maddesi hükümlerine aykırı olarak tür<strong>ba</strong>nla<br />
geldiği açık olduğundan ve hakimin uyans ı üzerine tur<strong>ba</strong>nı çıkarımş<br />
olması suçun niteliğini değiştirmediğinden tesis edilen işlemde<br />
mevzuata ayk ırıhk bulunmamaktad ır.<br />
Davacı her ne kadar, birlik disiplin <strong>kurulu</strong> kararına karşı<br />
Samsun Barosu Ba şkanının itiraz hakkı olmadığını iddia etmekteyse<br />
de, 1136 sayılı Yasanın 157. maddesinde yer alan ilgililer<br />
deyimi kapsamı iti<strong>ba</strong>riyle, olaya resen el koyup soruşturmayı<br />
<strong>ba</strong>şlatan <strong>ba</strong>roya itiraz yetkisi verildiğinden, Samsun Barosu Yönetim<br />
Kurulu adına Baro Başkanı sıfatıyla yapılan itirazda usulsüzlük<br />
olmadığı sonucuna varılmış, davacın:ın bu yöndeki iddiası<br />
yerinde görülmemi ştir.<br />
Açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderinin<br />
davacı üzerinde bırakılrnasma, 22.2.1994 gününde oybirli ğiyle<br />
karar verildi.<br />
Başkan<br />
Üye Üye<br />
Vahit Polatkan Perihan Alkusal Seval Kırklar<br />
26344 26673 27051<br />
İT/K<br />
28.4.1994<br />
ASLI GIBIDIR<br />
Başkan<br />
(Mühür)<br />
170
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Tarih, 19.7.1994<br />
GENELGE NO: 1015/32<br />
Ahmet Fadıl Kocagöz tarafmdan kendisine sakall ı fotoğraf nedeyle<br />
Avukatl ık ruhsatnamesi verilmemesi üzerine İzmir Barosu<br />
aleyhine açılan ve İzmir 3. İdare Mahkemesi'nde görülmekte<br />
olan davaya Birliğimizce müdahale edilmi ş ve dava, yetkisizlik<br />
sebebiyle 7.6.1994 tarihli örneği ekli kararla reddedilmiştir.<br />
Durumu ve <strong>Barolar</strong> aleyhine aç ılan bu tür davalarda "YET}(J"<br />
itirazında bulunulmasım bilgi ve takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Eki: Karar<br />
T.C.<br />
IZMİR<br />
3. İDARE MAHKEMESI<br />
Esas No : 1993/177<br />
Karar No ':1994/774<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Davacı : Ahmet Fadıl Kocagöz, Mithatpaşa Cad. No: 921/9<br />
Faikbey - İZM İR<br />
Davah: İzmir Barosu Başkanlığı<br />
Vekili : Av. Ahmet Aksüt, 859. Sok. Saray İşhanı A. BI. 5/507<br />
Konak - İZMİR<br />
Davah İdare Yanında Davaya Kat ılan : Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Başkanlığı<br />
Vekili : Av. sabri Kurt, SSK İşhanı C Blok 1/107 Konak -<br />
İZMrn<br />
171
Davanın Özeti : Baro levhas ına kaydedilmesine rağmen avukatlık<br />
ruhsatımn verilmemesine dair İzmir Barosu Ba şkanlığının<br />
22.12.1992 gün ve 656 sayılı yazısı ile öğrenilen i şlemin, dilekçede<br />
yazıh nedenlerle iptali istemidir.<br />
Savunmanın Özeti :: Avukatlık ruhsatı vermeye Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği yetkili ve görevli oldu ğundan ke ı dilerine husumet<br />
yöneltilemeyeceği, sakallı fotoğraf nedeniyle ruhsat vermeyen kurumun<br />
Birlik olduğu, İzmir Barosunun davac ıyı Baro levhasma<br />
kaydettiği yolundaki iddialarla davan ın reddi savunulmuştur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanliğı İddialarınm Özeti<br />
Avukatlık ruhsatlarını <strong>ba</strong>stırmak ve tek tip olarak düzenlemenin<br />
kendi yetki ve görevlerinde olduğu, meslek disiplini nedeniyle<br />
öteki koşullar yanında sakals ız fotoğraf koşulu getirilmesinin<br />
hukuka aykırı bir yönünün bulunmad ığı, davanın reddi gerektiği<br />
yolundadır.<br />
TÜRK MILLETI ADINA<br />
Hüküm veren İzmir 3. İdare Mahkemesince, duruşma için önceden<br />
belli edilen 7.6.1994 gününde davacımn, İzmir Barosu<br />
Başkanlığı vekili Av. Ahmet Aksüt'ün, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanlığı vekili Av. Sabri Kurt'un geldiği görülerek uşulüne<br />
uygun biçimde duruşma yapılarak i şin gereği görüşüldü:<br />
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 32. maddesinin<br />
(1) bendinde, görevi ili şkin hükümler saklı kalmak koşuluyla bu<br />
kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş<br />
olmas ı halinde, yetkili idare mahkemesinin, dava konusu<br />
idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu<br />
yerdeki idare mahkemesi Olduğu kurala <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />
Olayda, davacı tarafından İzmir Barosu Başkanlığımn<br />
22.12. 1992 gün ve 656 say ılı yazısı ile öğrenilen avukatlık ruhsatı<br />
verilmemesine ili şkin işlemin iptali istendi ğirıe, avukatlık ruhsatı<br />
vermeye yetkili kurum da İzmir Barosu değil, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği olduğuna ve ruhsatta foto ğrafın sakal[ı olmas ı gerekçe gösterilerek<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından verilmediğine göre,<br />
bu durumda, uyuşmazlığ]n çözümü yukar ıda yazılı yasa kurah<br />
uyarınca Mahkememizin değil, <strong>Barolar</strong> Birli ğinin bulunduğu yerdeki<br />
Ankara İdare Mahkemesinin yetkisine girmektedir.<br />
172
Açıklanan nedenlerle, davaıım, 2577 sayılı İdari Yargılama<br />
Usulü Kanununun 14. maddesinin 6. bendi ve 15. maddesinin 1/<br />
a bendi uyarınca yetkisizlik nedeniyle reddine ve dava dosyas ı-<br />
nın yetkili mahkeme olan Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine<br />
7.6.1994 gününde oyçoklu ğuyla karar verildi.<br />
Başkan Üye 1Üye<br />
Feyzi Özgeneller G. Gönül Özulus Kudret Ulutürk<br />
(26363) (27336) (26358)<br />
Ayrışık Oy: Davacı, Mahkememizin 9.6. 1993 günlü yürütmenin<br />
durdurulmas ı kararında detaylı biçimde açıklandığı gibi avukatlık<br />
ruh şatını vermeye yetkili <strong>kurulu</strong>şun <strong>Barolar</strong> Birli ği değil<br />
ilgilinin <strong>ba</strong> şvuruda bulunduğu Baro olduğu esasmdan hareketle,<br />
ruhsatının İzmir Barosunca verilmesini istemi ş, verilmemesi üzerine<br />
İzmir Baro Başkanlığım has ım göstererek dava açm ıştır. Bu<br />
durumda, denetlenecek i şlem, İzmir Barosunun i şlemidir.<br />
Bir an için avukatl ık ruhsatını vermeye yetkili <strong>kurulu</strong>şun <strong>Barolar</strong><br />
Birliği olduğu kabul edilse dahi durum yine değişmeyecektir.<br />
Çünkü dava dilekçesinde davac ının iradesi açık biçimde ortaya<br />
konmuş, İzmir Barosu i şleminin iptali istemiyle bu Baroya<br />
karşı dava açılmıştır. Bu açık iradeye rağmen davanın yönlendirilmesi<br />
usul hükümlerine uygun dü şmez.<br />
Öteyandan, dava dilekçesi incelendiğinde açıkça görüldüğü gibi<br />
uyuşmazlığın özünü, avukatl ık ruhsatını vermeye hangi <strong>kurulu</strong>şun<br />
yetkili olduğu hususu oluşturmaktadır. İşin esasına girerek<br />
önce bu sorunu çözmek sonra geriye dönüp usul hükümleri<br />
uyarınca davayı yetki nedeniyle reddetmek usul kurallanyla<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmaz. Ortada bilinçli davacı iradesiyle İzmir Barosuna<br />
karşı İzmir Barosu işleminin iptali istenerek aç ılmış bir dava<br />
varken ve bu işleme karşı açılan davaya <strong>ba</strong>kmak Mahkememizin<br />
yetkisinde iken, önce i şin esasına girerek ruhsat vermeye İzmir<br />
Barosunun değil <strong>Barolar</strong> Birliğinin yetkili olduğu sonucuna ulaşan<br />
böylece bir anlamda uyu şmazlığın esasım çözen, sonra usul<br />
kuralları gereği davayı yetki nedeniyle reddeden ço ğunluk kararına<br />
karşıyım.<br />
Üye<br />
Kudret Ulutürk<br />
(26358)<br />
173
(IX)<br />
BAZI YILDÖNÜMLERİNDE ve<br />
ADLI TAT İL BAŞINDA YAPILAN<br />
AÇIKLAMA VE DUYURULAR<br />
BARO BAŞKANLIGI<br />
Ankara, 27.7.1993<br />
GENELGE NO: 915/38<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat Önder SAY ın Sansürün<br />
kaldırılışmın 85. yıldönümü nedeniyle yaptığı kamuoyu açıklaması<br />
metni aşağıda bilgilerinize sunulmaktad ır.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYU AÇIKLAMASI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV Y.<br />
24.7.1993<br />
Sansürün kaldırıhşının 85. yıldönümünde ülkemizde hala dolayh-dolaysız<br />
SANSUR'ü, gazetecilere <strong>ba</strong>skı ve saldırılan, gazetecilerin<br />
gözaltında tutulmalanm, cezaevlerinde yatmalanm,<br />
kurşunlanıp öldürülmelerini konu şuyoruz. "Bas ın Ozgürlüğü",<br />
insan hak ve özgürlükleri, demokratik hukuk devleti ve hukukun<br />
üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda daha pek çok engeli, yasaklan<br />
aşmamız gerekiyor.<br />
Basın Özgürliiğü'nün temelinde vatandaşın haber edinme ve<br />
iletişim özgürlüğü yatmaktadır. Ama bu özgiirlük günümüzde bile<br />
soyut kavramlardan yola çıkan engeller ve 1982 Anayasasm ın<br />
getirdiği ve hala korunan diğer engeller ve k ısıtlamalarla dar boğaza<br />
sokulmaktad ır.<br />
174<br />
Basın özgürlüğünü kısıtlayan hiç bir tutum, önlem ve düzen-
leme <strong>ba</strong>skı, şiddet ve gazetecileri yıldırma ve öldürme Birliğimizden<br />
olur alamaz. Birliğimiz, demokratik hukuk devletinde Bas ın<br />
Ozgürlüğunun vatanda şm en temel hak ve özgürlüğü olduğunun,<br />
bundan ödün verilemeyece ğinin inancı ve bilinci içindedir.<br />
Bundan böyle de bu inanc ını büyük bir titizlik ve kıskançlikla<br />
korumaya kararlıdır.<br />
Siyasal iktidarın <strong>ba</strong>smla ilgili hususların gerçekleştirilmesi<br />
yolunda somut adım atmamas ına, gazetecilere yap ılan bütün.<br />
eleştiri ve suçlamalara karşın <strong>ba</strong>sınımız, görevini, demokratik<br />
hukuk devleti ve <strong>ba</strong>sin meslek ilkeleri doğrultusunda engelsiz<br />
<strong>ba</strong>sın özgürlüğünü sağlamak için duraksamadan sürdürmelidir.<br />
• Gazetecilerimizin önlerine çıkabilecek her türlü saldın, gözaltı,<br />
vurma, kurşunlama ve öldürülme eylemlerine, ve engele gö ğüs<br />
gererek ödünsüz, inançla ve büyük bir kararlılıkla Bas ın Ozgürlüğü<br />
uğruna uğraş vermeleri, halkın haber alma özgürlü ğünün<br />
ve demokrasimizin de güvencesi olmaktad ır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.'<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İ MZA)<br />
Ankara, 26.7. 1994<br />
GENELGE NO :1069/35<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı Avukat Önder SAV'ın Türk<br />
Basınından Sansür'ün Kaldırılişmın 86. Yıldönümü nedeniyle<br />
yaptığı Kamuoyu D ııyurusu aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV Y.<br />
175
KAMUOYUNA DUYURU<br />
24.7.1994<br />
Türk Bas ını'ndan "Sansürün Kaldırılişırun 86. Yıldönümü ve<br />
Geleneksel Gazeteciler Günü" dolayısiyle Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı Av. Onder SAY Kamuoyuna a şağıdaki açıklamayı yapmış<br />
ve yıldönümü ile ilgili görü şlerini içeren birer yazıyı Türkiye<br />
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli'ye ve Ankara Gazeteciler<br />
Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'e göndermi ştir.<br />
Sansürlü <strong>ba</strong>sın anlay ışmdan, Anayasas ında "Basın hürdür,<br />
sansür edilemez" anlayışına geldik; ama itiraf etmek gerekir ki<br />
bugün <strong>ba</strong>s ımmız sansür kadar tehlikeli tehdit ve <strong>ba</strong>skılar altındadır.<br />
Anayasa'da çağdaş deyimler, sözler kullanmak yetmiyor;<br />
bu deyimlerin, sözlerin ya şamda somut olarak görülmesi geMyor.<br />
Ülkemizde gazeteciler, <strong>ba</strong>s ın özgürlüğünün bedelini çok ağır<br />
ödüyorlar. Sansür yok fakat dolaylı sansür var.. Gazetecilere <strong>ba</strong>skı<br />
var, saldırı var. Gazeteciler gözaltmda tutuluyor; cezaevlerinde<br />
çile dolduruyor; hatta kimi zaman kurşurılamp öldürülüyor.<br />
Basın özgürlüğünü, gazete ve gazeteci, <strong>ba</strong>s ınla uğraşanlar özgürlüğü<br />
olarak algılamak çok yanl ıştır. Basın özgürlüğü, her insanla,<br />
her kurum ve <strong>kurulu</strong> şla hepimizle yakından ilgilidir; en<br />
önemli kamu özgürlüklerinden birisidir; vatanda şm haber alma<br />
ve iletişim özgürlüğü ile içiçedir.<br />
Geride bıraktığımız aylarda Güney Doğuda <strong>ba</strong>sın özgürlüğünü<br />
kaldırmayı hedefleyen bir örgüt ve anlayışa karşr <strong>ba</strong>sın mensuplarımn<br />
ve <strong>ba</strong>sın <strong>kurulu</strong>şları yöneticilerinin bizzat yöreye giderek<br />
koydukları tavır, <strong>ba</strong>sın özgürlüğünde:n ödün verilemeyeceğinin<br />
anlaml ı ve somut göstergesi olmuştur,<br />
Boyle önemli bir özgürlük u ğruna hapsolunmay ı, kurşunlanmayı;<br />
hatta ölümü göze alanlara saygı duyuyorum. Basm özgürlüğü<br />
yolunda ödünsüz, inançlı ve kararlı uğraş veren <strong>ba</strong>smımız,<br />
demokrasimizin, demokratik laik hukuk devletinin, insan hak ve<br />
özgürlüklerinin açık ve şeffaf toplum olmanın önemli güvencelerinden<br />
biri olma i şlevini büyük bir özveriyle sürdürmektedir.<br />
176
Toplumsal ve mesleki sorunlarının ve sorumluluklarının bilincinde<br />
olan <strong>ba</strong>sına destek ve yard ımcı olmak herkesin görevidir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY<br />
( İ MZA)<br />
Ankara, 31.12.1993<br />
GENELGE NO: 175 1/73<br />
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 45. y ılı nedeniyle<br />
9.12.1993 tarihinde yap ılan kamuoyu açıklamasını aşağıda bilgi<br />
ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
9.12.1993<br />
" İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi"nin kabul edili şinden buyana<br />
45 yıl geçti. " İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan<br />
onurun ve onların eşit ve vazgeçilmez haklarının tanınması hususunun,<br />
özgürlüğün, adaletin ve dünya <strong>ba</strong>n şısının temeli olması"<br />
dileğiyle benimsenen Bildirgedeki ilkeler ça ğımıza ışık tuttu.<br />
• 21 Kas ım 1990 tarihinde kabul edilen "Yeni Bir Avrupa İçin<br />
PARIS ŞARTI" adlı bildiri, insan hak ve özgürliiklerinin geride<br />
kalan 42 yıl içinde çok mesafe aldığım kanıtladı. Avrupa'da ve<br />
dünyada Sözde Yeni Bir Demokrasi, Bar ış ve Birlik Dönemi <strong>ba</strong>şlatılmış<br />
oldu. Kağıtlarda, bildirgelerde, sözle şmelerde yazılanlar,<br />
çağımızın " İNSAN HAKLARI" ça ğı olduğunu vurguluyor.<br />
177
Biryandan Bosna Hersek ve Azer<strong>ba</strong>ycan'daki etnik arındırma<br />
eylemleri diğer yandan Somali ve benzer yerlerdeki s ıkınbiar,<br />
insan hak ve özgürlükleri konusunda • dünyanın henüz ortak dili<br />
konuşamadığım kamthyor. İnsanın en tnıel hakkı "YAŞAMA<br />
HAKKI" korunam ıyor, çağdaş uygar ülkelerin Bosna Hersek'teki,<br />
Azer<strong>ba</strong>ycan'daki vah şete, katliama, soykırıma "DUR!"<br />
diyemeyi şi, Körfez Savaşı bitip Hukuksal ve Barışçı çözüm benimsendiği<br />
halde İrak halkının özellikle çocuklarının dramı, insanlık<br />
ayıbı olarak apaçık sırıtıyor.<br />
Demokrasinin temeli, insanın şahsına saygı ve hukukun üstünlüğüdür.<br />
İnsanların doğduğu anda sahip oldu ğu, feragat edilemez<br />
nitelikteki hak ve özgürlükleri a şın güçlü devlete karşı<br />
hukukun güvencesi alt ındadır.<br />
Son zamanlarda teröre kar şı önlem olarak "ÖLÜM CEZA-<br />
S İ"nın yeniden gündeme getirilmesi, insan haklarına saygısızlığın<br />
somut örne ğidir. Anayasas ında "...kimse insan haysiyeti ile<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmayan bir cezaya tabi tutulamaz" hükmü bulunan ülkemiz,<br />
ölüm cezas ını insan haysiyeti ile <strong>ba</strong> ğdaştırmak çelişkisine<br />
düşürülmemelidir.<br />
Ayrılıkçı, bölücü, çocuk, kad ın, yaşlı demeden adam öldürmeyi<br />
marifet sayan terör örgütünün özellikle Avrupa'da ve bütün dünyada<br />
maskesi düşmektedir. Bu örgütün Türkiye'de insan hak ve<br />
özgürlüklerinin ihlal edildi ği propagandasına kulak verenler, öncelikk<br />
örgütün cinayetlerinin insan hak ve özgürlükleri ile, insanm<br />
kutsal yaşama hakkıyla ne denli <strong>ba</strong>ğdaştığım açıklamalidırlar.<br />
Hangi gerekçeye dayandırılirsa dayandınlsın, ister kişi, ister<br />
örgüt, isterse devlet tarafından yapılsın terör bir insanl ık ayıbıdır,<br />
insan hak ve özgürlüklerine sald ındır, asla hoşgörü ile karşılanamaz.<br />
Ülkemizde Cumhuriyet'in özü devletin temel niteliği LAIK-<br />
LIK ilkesi, demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin olmazsa<br />
olmaz koşuludur. Teokratik devletten demokratik devlete geçişin,<br />
şeriattan çağdaş toplum düzenine yol alışın simgesi olan laiklik<br />
ilkesi hırpalanıp, zedelenerek geriletilmek istenilmekte,<br />
ulusumuzun tekrar ümmet yapılması gayretleri sergilenmektedir.<br />
178
Irtica ve yo<strong>ba</strong>zlık okşanarak elalt ından körüklenerek laikliğe<br />
aykın uygulamalara, davranışlara göz yumulmaktadır. Sivas'ta<br />
37 insanı yakarak yaşama hakkına son veren laiklik aleyhtan<br />
zilmiyete, hiç bir kimse <strong>kurulu</strong> ş ya da siyasi parti ho şgörü ile<br />
<strong>ba</strong>kamaz, <strong>ba</strong>kmamal ıdır. Devletin ve Cumhuriyet'in temelleri yıkılırsa<br />
herkes enkazın altında kalır.<br />
Tek çare, çözüm insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan<br />
hukukun üstünlüğünü sağlamak, demokratik laik sosyal hukuk<br />
devletini bütün kurum ve kurallanyla i şletmektir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Ankara, 9.8.1993<br />
GENELGE NO: 946/39<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin Kuruluşunun 24. yılı münasebetiyle<br />
yapılan kamuoyu açıklamas ının metnini aşağıda bilgilerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılanmla<br />
KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV Y.<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ 24 YAŞINDA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin <strong>kurulu</strong>ş tarihi olan 1969 y ılından<br />
bugüne 24 yıl geçti.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği 1 yılı daha gerideb ıraktı, ama mesleğin,<br />
hukukun, yargınm ve demokrasinin sorunlan aşılıp geride<br />
bırakılamadı .<br />
179
Siyasal iktidarın demokratikleşme paketi içinde oldu ğu savunulan<br />
Avukatlık Yasası Değişikliği, hala TBMM Adalet Komisyonunda<br />
görüşülme sırasmı bekliyor. Bundan önce de, 1 y ıldan<br />
fazla Bakanlar Kurulu gündeminde beldetiLen Avukatl ık Yasası<br />
Değişikliği'ııi geciktireniter, Avukatlığa değil "Adaletin Temeli"<br />
olan "Savunma"ya zarar vermi şlördir.<br />
Hukukun üstünlüğü ilkesinin temel göstergesi, "Yasama Yetkisinin<br />
devredilmezli ği kurandır. Bu kuralın son yıllarda olduğu<br />
gibi KHK.lerle çiğnenip zedelenmesi yolundaki yoğun çalışmaları<br />
görmek, bizi demokratik hukuk devleti ad ına endişelendir.<br />
Bir yasa konusu olan yarg ıç ve savcıların maaşlarının arttınimas<br />
ının, özlük haklarının iyile ştirilmesi ııin bile KHK'ye s ığınılarak<br />
gerçekle ştirilebilmesi fevkalade dikkat çekicidir; özünde haklilik<br />
olmakla birlikte yöntemi hukuken sak ıncalıdır.<br />
Devlet ve ulus adına Adaletin gerçekleşmesini sağlayan yargıçlann<br />
ve savcılarm ekonomik durumları iyile ştirilirken, devlet<br />
adına savunma görevi yapan kamu avukatlar ının durumlanrnn<br />
hiç düşünülmemesi "Sav.-Savunma-Karar" üçlüsünde devlet<br />
eliyle haksız ve yersiz ayırım yapıldığının kanıtıdır.<br />
T. <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasanın pek çok maddesini, bu arada<br />
84. maddenin de tamamen de ğiştirilmesini ısrarla söyleyegelmiştir.<br />
Siyasi Partilerin ve TBMM'nin uzun süre hiç konuyla ilgilenmeyip<br />
Anayasa Mahkernesinin mevcut metne uygun olarak verdiği<br />
bir Siyasi Parti ile ilgili karar nedeniyle uyanması, gerçekten<br />
üzülünecek bir husustur.<br />
Önümüzdeki dönemde yap ılacağı söylenen Anayasa Değişikliklerinde<br />
T. <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin konumu ve yetkileri de gözönünde<br />
tutularak "Sav-Savunma- .Karar" bütünlüğü kağıtlardan çıkartıhp<br />
hukukun üstünlü ğüne uygun gerçek konumuna getirilmelidir.<br />
T. <strong>Barolar</strong> Birliği, An.ayasa'nın YÜRÜTME Bölümünde de ğil,<br />
YARGI Bölümünde yeralmandır. "Say-Savunma-Yargı" Bütünlüğü<br />
ve Avukatların yargının ayrılmaz bir unsuru oldu ğu Anayasada<br />
da belirtilmehidir.<br />
Yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığı anlayışı doğrultusunda, Barolann da<br />
<strong>ba</strong>ğımsızlığı vurgulanmalıdır. Vesayete ili şkin hiç bir hüküm<br />
Anayasa'da yer almamalıdır.<br />
180
Anayasa Mahkemesi'nde ve Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulu'nda<br />
T. <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen üye bulunmal ıdır.<br />
Bu yıl, 1990 yiimdan buyana Yargıtay'dan ayrı olarak düzenlediğimiz<br />
"Adli Yılın Açılışı Toplantıs ı" uygulamas ına Yargıtay'ın<br />
son üç yıldaki tutum ve anlaşım değiştirmesi nedeniyle son vermiş<br />
bulunmaktayız.<br />
Yargıtay'a yeni seçilen Ba şkan Sayın Müfit UTKU, Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği Yöneticilerinin kutlama ziyaretinde ve Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne yaptığı mukabil ziyarette, geçen y ıllardaki tartışmaa<br />
neden olan Birlik Ba şkanı'nın Yargıtay'daki konu şmasınm<br />
metninin önceden görülmesi isteğinin yanlışlığım belirtmiş ve<br />
6 Eylül 1993 tarihinde Yarg ıtay'da düzenlenen "Adli Yılın Açılış<br />
Töreni"ne T. <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanım resmen davet etmiştir.<br />
Böylece Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Adli Yılın Açılışında<br />
Yargıtay Başkam ile birlikte konu şması geleneği bu yıl<br />
tekrar işletilecek, Birlik Başkanı Yargıtay'daki toplantıda özgürce<br />
konuşacak, "Say-Savunma-Karar" üçlüsü eski birlikteli ğe,<br />
dayanışmaya, güzelliğe ve anlama kavu şacaktır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Tarih, 9.8. 1994<br />
GENELGE NO: 1122/37<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin Kuruluşunun 25. Yıldönümü nedeniyle<br />
yapılan kamuoyu açıklaması metni aşağıda bilgilerinize sunulmu<br />
ştur.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Ondör SAV<br />
181
KAMUOYUNA DUYtJRU<br />
TURKİYE BAROLAR BİRLİĞİ 25 YAŞINDA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, 25 yılı geride bıraktı; 25 yıldır "SAY-<br />
SAVUNMA—KARAR" bütünlüğünde SAVUNMA hakkımn güçlü<br />
ve özgür sesi olarak ödünsüz biçimde çalışmalarım sürdürüyor;<br />
ülke, toplum, demokratik hukuk devleti ve mesleki sorunlara<br />
ilişkin görüşlerini açıklıyor.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> 'Birliği, 1969 yılından beri HUKUKUN ÜS-<br />
TUNLÜGÜ ilkesini yılmadan usanmadan savunmuş, demokratik<br />
rejimin temeli olmas ı için uğraşmıştır. "Hukukun Üstünlüğü" ilkesi,<br />
Anayasa'daki Cumhur<strong>ba</strong>şkam ve Milletvekili "Andiçmesi"<br />
maddelerinde yer alm ış ancak yasama ve yürütme erkleri, zaman<br />
zaman bu ilkeyi ka ğıtlara ve Andiçme metinlerine hapsetmişlerdir.<br />
Hukukun Üstünlüğü'ne uygulamada hak ettiği yer verilmemi<br />
ş, kimsenin hukukun üstünde olamayaca ğı kuralı sık sık<br />
çiğnenmiştir.<br />
Zorunfu olmadıkça <strong>ba</strong>şvurulmamas ı gereken KHK. uygulaması,<br />
'Yasama Yetkisinin Devredilmezli ği" kuralinı zedelemiş, hukukun<br />
üstünlüğüne aykırı KHK'ler, Anayasa Mahkemesi'nce iptal<br />
edilmiştir. Hukukun Ustünlüğü'ne aykırı düzenleme yapanlar<br />
kusuru, kendilerinde arayacaklanna Anayasa Mahkemesi'nde<br />
aramışlar, yüksek yargı organını suçLama kolaylığına yönelmişlerdir.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki toplumumuzun gündeminde<br />
Anayasa Mahkemesi'nin görev alar ıınm iyice daraltıhp,<br />
sıradan bir biçimsel mahkeme haline sokulmas ı tartışmaları getirilmiştir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız bir BASKI GRU-<br />
BU olarak kimden ve nereden gelirse gelsin hukukun üstünlü ğü<br />
ilkesinin zedelenmesine gözyumamaz. Yasama yetkisinin devredilmezliği<br />
ve yargı <strong>ba</strong>ğırnsızhğı, hukukun üstünlüğünün özünü<br />
oluşturan kavramlard ır.<br />
Yargı Bağımsızlığı, savunma <strong>ba</strong>ğımsızlığı ile güçlenir, anlam<br />
kazanır. Savunma hakkı ve onun simgesi avukatların ve <strong>ba</strong>roların<br />
adaletin gerçekleştiri[mesindeki payları büyüktür. Savunma<br />
hakkının ve <strong>ba</strong>rolann önündeki engellerin kald ırılması, yargıyı<br />
182
daha güçlü ve etkin k ılacaktır. Bunu sağlamaya yönelik olan<br />
Avukatlık Yasası Değişikliği, bir türlü yap ılamamıştır. Tasarı,<br />
TBMM. gündeminde görü şülme sırasını beklemektedir<br />
Adalet Bakanlığı'mn vesayetinin yanmda Maliye Bakanl ığınm<br />
vergi hukukuna aykırı uygulamaları, avukatları bezdirmektedir.<br />
Adil e şit ve katlanilabilir bir vergiden çok bir MALIYE SAL-<br />
MASI'na, haks ız adaletsiz bir BAŞ VERGİSİ'ne dönüşen "HA-<br />
YAT STANDARDI" cenderesi, her yıl, daha fazla sayıda meslekdaşı,<br />
avukatliktan uzakla ştırmaktadır. Yargım ayrılmaz bir unsuni<br />
olarak kamu hizmeti yapan avukatların, yanlış bir uygulama<br />
ile diğer serbest meslek mensupları gibi düşünülüp, adaletsiz<br />
biçimde vergilendirilmelri, <strong>ba</strong> ğımsız yargı,, <strong>ba</strong>ğımsız savunma<br />
anlayışım da sarsmaktadır. Avukatların, elde etmedikleri<br />
kazanç vergilendirilerek savunmamn temsilcileri, ekonomik s ı-<br />
kıntıya itilmekte, görevlerini yapamaz duruma sokulmaktadır.<br />
Barolanmız, gerçek bir demokratik hukuk devletindeki gibi<br />
sağlıklı bir BASKI GRUBU olmal ıdır. Savunma mesleğinin, çağdaş<br />
demokratik bir yapıya kavuşmas ı için savunma hakkının<br />
önündeki hukuki, ekonomik ve mali engeller kald ırılmah, etkili,<br />
güçlü ve eksiksiz adaleti gerçekle ştirecek olan savunma, hukukumuzdaki<br />
saygideğer yerini almalıdır.<br />
Yargımn ayrılmaz unsuru olan SAVUNMA'mn temsilcileri,<br />
Hakimler ve Savcılar <strong>kurulu</strong> ile Anayasa Mahkemesi'nde yer almalı,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava<br />
açma hakkı kabul edilmelidir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
183
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara,19.7.1993<br />
GENELGE NO: 887/35<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat Önder SAV'm 20<br />
Temmuz 1995 günü adli tatilin <strong>ba</strong> şlaması nedeniyle yaptığı kamuoyu<br />
açıklamas ını aşağıda bilgilerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYLFRU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
19.7.1993<br />
20 Temmuz 1993 günü, adli tatil <strong>ba</strong> şlıyor. Kaldırılması tartışılan<br />
adli tatil, hukukumuz, mahkemeleriniz, yargıçlarımız, say<br />
-c<br />
ılanmız, <strong>Barolar</strong>ımız ve avukatlanm ız yö ııünden önemli ve yararlı<br />
bir uygulamadır. Hukukçular yoğun çalışma dönemini ve<br />
yorgunluklarını geride bırakacak dinlenecek, yeni adli yıh zinde<br />
bir şekilde karşılayacaklard]r.<br />
1992-1993 adli y ılında vatandaşların, yargıçların ve avukatların<br />
yakınmaları sürmüştür. Davalar yine uzam ış, yargıçlar fazla<br />
iş yükü altında ezilmiş, avukatlar savunma hakk ım, özlenen düzeyde<br />
yapamam ış, vatandaş geciken adaletin etkisizliğinden şikayet<br />
etmiştir.<br />
Yargıç ve savcılar, ekonomik ve mali s ıkıntıdan yakınmışlar,<br />
maaşlarının ve özlük haklar ının iyileştirilmesi için yasa ç ıkarılması<br />
'gerçekleştirilememi ştir. Hakim ve Savcılarm aylık ve ödemelerinin<br />
kanunla düzenleneceğine ilişkin anayasa kural ı çiğnenerek<br />
kanun hükmünde kararname ile sorunun çözümlenmesi<br />
yoluna gidilmi ştir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği olarak Hakim ve Say<br />
-c<br />
ılann maa şlarının artırılmasından memnunluk duyduk, ancak<br />
hukukun zorlanarak soruna çözüm aranmasma da üzüldük.<br />
184
Flükümeti oluşturan partilerin de muhalefette iken yak ındıklan<br />
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yap ısımn oluşumunun<br />
ve işleyişinin YARGI BAGIMSIZLIGI ilkesine uygun hale<br />
getirilmesi için hiç bir gayret ve giri şimde bulunmadıkları fevkalade<br />
ilginç ve dikkat çekicidir.<br />
Bakanlar Kurulu'na biryil önce gönderilen Avukatl ık Yasası<br />
değişikliğinin halen TBMM Adalet Komisyonu'nda görü şme sırası<br />
beklemesi de şaşırtıcıdır, üzücüdür.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği önümüzdeki adli yılda Avukatlık Y-<br />
sası değişikliği için uğraşını sürdürecek, Türk avukatına ve<br />
vunma hakkına yaraşır düzenlemenin yap ılmasının takipçisi olacaktır.<br />
Yargıtay Başkanli ğı'na seçilen Sayın Müfit UTKU, Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlık Divanının kendisini kutlama ziyaretinde<br />
ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne iade ziyaretinde, 6 Eylül 1993<br />
adli yılın açılışı töreninde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın<br />
konuşması geleneğini sürdüreceklerini açıklamış ve <strong>ba</strong>sının ve<br />
TV. temsilcilerinin önünde, Birlik Ba şkanı'nı Yargıtay'da konu ş-<br />
ma yapmak üzere davet etmi ştir.<br />
Sayın Yargıtay Başkanı'nın bu olumlu tavır, anlayış ve çağrısı<br />
üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği de önceden Birlik Ba şkanının konuşma<br />
metni istenmeden özgürce konuşmas ı sağlandığı için üç<br />
yıldır ayrı olarak yapmakta olduğu "Adli Yılın Açılış" toplantısı<br />
uygulamas ına son vermi ştir. Bu yıl, ayrı tören yapılmayacak 6<br />
Eylül 1993 tarihinde Yargıtay'da düzenlenecek "Adli Y ılın Açılış"<br />
Töreninde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı, Yargıtay Başkanı ile<br />
birlikte konu şacaklardır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İ MZA)<br />
185
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Tarih, 16.8.1994<br />
GENELGE NO: 1147/40<br />
20 Temmuz'da <strong>ba</strong> şlayan ve genel olarak 6 Eylül'e kadar sürecek<br />
olaıi Adli Ara Verme dönemi içindeyiz. 60 yıldan bu yana uygulanmakta<br />
olan ve yayg ın tanımı ile "Adli Tatil"in kaldınhp<br />
kaldırılması tartışılagelmiştir. Her tartışma sonucunda da Adli<br />
Tatil'in kaldırılmas ından vazgeçilmiştir.<br />
Adli Tatil pek çok önemli ve temel yasanıızda "Adli Ara Verme—Çalış<br />
maya Ara Verme—Tatil" sözcükleri ile yeṛ almıştır. Tatil<br />
HUMK., CMUK. ve bu yasalardan çoksonra yürürlü ğe giren Yargıtay—Askeri<br />
Yargıtay—Damştay—Askeri Yüksek İdare Mahkemesi—Hakimler<br />
Savc ılar Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda<br />
kurumlaşmıştır.<br />
Resmi Gazete'de 18.6.1994 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe<br />
giren 10.6.1994 tarih ve 4001 Sayılı Yasa ile İdari Yargılama<br />
Usulü Kanunu'nun61/1. maddesinde yap ılan değişiklikle "Bölge<br />
İdare Mahkemeleri—İdare ve Vergi Mahkemeleri heryıl Teıhmuz<br />
ayının 20'sinden Ağustos ayuun . 21'ine kadar çalışmaya ara verirler"<br />
hükmü getirilmi ştir. Madde gerekçesinde "Yarg ı hizmetinin<br />
kırkbe ş gün gibi uzun bir süre acele belli işler dışmda durdurulması,<br />
hizmet ve çağ]n gereği <strong>ba</strong>hmından zorunlu görülmediğinden<br />
yargıdaki tıkanıklığın giderilmesi amacıyla çalışmaya<br />
ara verme süresi k ısaltılmakta..." denilmek.te, özetle 45 günlük<br />
tatil, 30 güne indirilmektedir.<br />
Madde gerekçesindeki kimi yanlışlıkların tartışmasına girmeden<br />
bu uygulamanm yargı <strong>kurulu</strong>şları aras ında tatil yönünden<br />
bütünselliği zedelediği ve uyumsuzluk yarattığı rahatlıkla söylenebilir.<br />
»<br />
Bırakalım sade vatandaşı, kimi hukukçuların dahi sadece Bölge<br />
İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeleri için adli ara<br />
vermenin 21 Ağustos'ta biteceğinden haberleri yoktur. TBB'ne<br />
gelen <strong>ba</strong>zı meslektaşlanmızın telefonlarından bu husus daha iyi<br />
anlaşılmaktadır. Kimileri de büyük bir yan ılgı içinde bütün yar-<br />
186
gı <strong>kurulu</strong>şları için adli tatilin 21 Ağustos'ta sona erece ğini sanmaktadırlar.<br />
Sadece Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeiri<br />
için 21 Ağustos'ta sona erecek olan adli ara verme içinde biten<br />
yasal müddetler konusunda Idari Yargılama Usulü Kanunu'nun<br />
31. maddesinin "Bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda...<br />
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulan ır" şeklindeki<br />
hükmüne göre hareket edilecektir.<br />
HUMK. 177. maddesi, İdari Yargılama Usulü Kanunu için de<br />
geçerlidir, yani Kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi tatil<br />
zamanına tesadüf ederse bu müddetler, ayr ıca bir karar vermeye<br />
lüzum olmaksızın tatilin bittiği günden (yani 21 Ağustos'tan)<br />
iti<strong>ba</strong>ren yedi gün uzatılmış addolunur.<br />
Durum bilgilerinize saygı ile sunulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 461/18<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
• Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 5.4.1994<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanhğı'nın 5 Nisan Avukatlar. Günü<br />
nedeniyle yaptığı kamuoyu duyurusu metni a şağıda bilgi ve<br />
takdirlerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
5.4.1994<br />
5 Nisan Avukatlar Günü, bugün bütün Barolanmızda çeşitli<br />
toplantı ve etkinliklerle kutlan ıyor.<br />
187
İnsan Hakları içinde SAVUNMA HAKKI'nm çoz özel bir yeri<br />
vardır. Savunma hakkına gereken önemin verilip hukukun üstünlüğü<br />
benimsenen ülkelerde, "Polis Devleti" anlay ışı, yerini<br />
süratle "Hukuk Devleti"ne b ırakmıştır.<br />
Yargınm en önemli temel unsuru, SAVUNMA'd ır. Haklan çiğnendiği,<br />
tehdit edildiği, <strong>ba</strong>skı altına alındığı zaman insanlar, savunma<br />
hakk ını özgürce kullanamazla.rsa Yargı Bağımsızlığı,<br />
önanimas ı güç yaralar al ır.<br />
Ülkemizde de çağdaş, uygar ülkelerdeki gibi Adalet Bakanlığı'nın<br />
vesayetinden arınmış, <strong>ba</strong>ğımsızlığı sağlanmış <strong>Barolar</strong> için<br />
uğraşlarımız geride b ıraktığımız yıl içinde de sürmü ştür. Uzülerek<br />
söylemek gerekir ki al ınan mesafe, çok umut verici de ğildir.<br />
Avukatlık Yasası Değişikliği, ancak TBMM Adalet Komisyonu<br />
gündemine girebilmi ş olup görüşme sırasuıı beklemektedir.<br />
Serbest çalışan 'meslekda şlarımızın bir Maliye Salması haksız<br />
ve hukuksuz bir vergi olan "Hayat Standardı" uygulamasından<br />
çektikleri eziyet, sürmekte, Kamu Avukatları hakettikleri mali<br />
ve ekonomik haklarına kavuşamamaktadır.<br />
Savunmanın temsilcilerinin Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />
ve Anayasa Mahkemesi'nde yer almaları, Türkiye <strong>Barolar</strong>.<br />
Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakkmrn tamnması<br />
sağlanamamıştır. .<br />
Bütün bu sayılan sıkıntı ve olumsuzluklara kar şın <strong>Barolar</strong>ımız<br />
ve meslekda şıanmız "Avukatlar Günü"nü, geleceğin daha<br />
sağlıklı ve mesleğimiz yönünden engelsiz ve sıkıntısız olacağı<br />
umudu ile kutlamaktad ırlar.<br />
1995 yılı Avukatlar Gününü mesleğimizin ve meslekda şlarımızın<br />
sayılan dert ve sorunları çözümlenmiş olarak kutlayacaklarına<br />
inanmak istiyoruz.<br />
188<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR BIRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 17.3.1995<br />
GENELGE NO: 415/13<br />
11.3.1995 tarihinde Ankara'da toplanan Baro Başkanları ,<br />
avukatlık mesleğinin sorunlarını kamuoyuna duyurmak amacı<br />
ile 5 Nisan 1995 tarihindeki Avukatlar Günü'nde bütün avukatların<br />
Ankara'da toplanmasm ı, Anıtkabir'de cüppeli yürüyü ş yapılmasını<br />
ve aynı gün Ankara'da kapalı salon toplantısı düzenlenmesini<br />
uygun görmü şlerdi.<br />
5 Nisan 1995 tarihinde, <strong>ba</strong>şta bütün' Baro Ba şkanları ve yöneticiler<br />
olmak üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Genel Kurul Delegeleri<br />
ve mazereti olmayan di ğer bütün meslekdaşlarımızın Ankara'da<br />
bulunmalarını istiyoruz. 5 Nisan Avukatlar günü, Türkiye'de<br />
<strong>ba</strong>şka hiçbir Baro'da yerel etkinlik yap ılmayacak, meslekdaşlanmız,<br />
sadece Ankara'daki etkinliklere katılacaklardır. Bu<br />
nedenle meslekda şlanmızın ülke düzeyinde duru şmalara girmemeleri<br />
sözkonusu olduğundan mazeret dilekçelerini önceden ilgili<br />
yargı mercilerine vermeleri yararlı olacaktır.<br />
Toplantının saat 11.00'de yapılması, meslekdaşlarımızın toplantıyı<br />
da cüppeli olarak izlemeleri uygun görülmektedir. Meslekdaşlarımızın<br />
beraberlerinde cüppelerini de getirmeleri gerekmektedir.<br />
Toplantı öncesi sa<strong>ba</strong>h saat 09.45'te An ıtkabir'de Aslanlı<br />
Yol'un <strong>ba</strong>şlangıcında merdivenlerin önündeki tören alan ında Baro<br />
Başkanları ve toplantıya katılacak bütün meslekdaşlarımız,<br />
cüppeleri ile hazır bulunacaklardır. Tören alanında cüppeler giyilecek've<br />
Atatürk'ün huzuruna kadar cüppe ile yürt ınecek, saygı<br />
duruşu yap ılıp, çelenk konacakt ır, Anıtkabir resmi tören ve<br />
konuk defteri imzalanacakt ır.<br />
Toplantıya, Cumhur<strong>ba</strong>şkam, TBMM. Başkanı, Siyasi Partilerin<br />
Genel Başkanları ve temsilcileri, Ankara'daki Yüksek Yargı<br />
Kuruluş'ları Başkanları, Hukukçu olan Bakan ve Milletvekilleri,<br />
Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Başkanları ,<br />
çağrılacaktır.<br />
189
Saym Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan, Anamuhalefet Genel<br />
Başkanı, Yüksek Yargı Kuruluşları Başkanları ve Adalet Bakanfna<br />
toplantımızda konuşma yapmaları için yazılı talepte bulunulacaktır.<br />
Bu genelgemizin 14.3.1995 tarihli "Kamuoyu Duyurusu" ile<br />
birlikte Baronuz mensubu bütün meslekta şlarımıza duyurulmasını,<br />
yürüyü şe ve salon düzenlemesi yönünden toplant ıya ne kadar<br />
sayıda meslekdaşımızın katılacağının en geç 31.3.1995 tarihine<br />
kadar birliğimize ulaşacak şekilde bildirilmesini rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
NOT:<br />
Gelişmeler ve gelişmelere göre ek bilgiler<br />
ve toplantı program ı size iletilecektir.<br />
(Toplantı, muhtemelen Karayolları Genel<br />
Müdürlüğü Salonunda olacakt ır.)<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 15.3.1995<br />
ANKARA'DA TOPLANAN BARO BA ŞKANLARI<br />
AVUKATLIĞIN SORUNLARINI GÖRÜŞTÜLER<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin çağrısı üzerine Ankara'da<br />
11.3.1995 tarihinde toplanan Baro Başkanları Avukatlik mesleğinin<br />
sorunlarını konuşup, önümüzdeki günlerde yap ılacak işlerle<br />
ilgili olarak görüş birliğine vardılar.<br />
Baro Ba şkanları, toplantı da, Avukatların Serbest Muhasebeci<br />
ve Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerie 1995 yılı Mart ayından<br />
iti<strong>ba</strong>ren yılhk sözle şme imzalamas ı, defter tutturması ve 1996<br />
yıh gelir vergisi beyannamelerini, bu meslek mensuplar ına imzalatmalan<br />
zorunluluğunu getiren 23.2.1995 tarihli Resmi Gazete'de<br />
yayınlanan (1) No.lu Genel Tebli ğin iptali için Danıştay'da<br />
dava açılması görüşünde birleşmişler, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı'nın "...hiç bir Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavir ile sözle şme yapmayaca ğım, defter tutturma-<br />
190
yacağım, yıllık gelir vergisi beyannamemi de imzalatmayaca ğım"<br />
şeklindeki eylemine katılarak kendilerinin de böyle davranacaklarım<br />
belirtmişlerdir.<br />
Baro Başkanlan, Avukathk Yasas ı Değişikliği Tasansı'nm<br />
TBMM'de görüşülmesinin sağlanamayışını da eleştirmişler, Avukatları,<br />
elde edemedikleri gelir üzerinden vergilendiren "Hayat Standardı'mn<br />
yargının tıpkı yargıç ve savcı gibi ayrılmaz parçası olan avukatlara<br />
uygulanmasmın ve ayrıca yıldan yıla 'ağırlaştınlarak sürdü-,<br />
rülmesinin fevkalade sakıncalı olduğunu ifade etmi şlerdir.<br />
Baro Başkanları, kamu avukatlannın mali ve ekonomik haklar<br />
yönünden diğer meslek grupları karşısında geriletilmelerinin<br />
avukatlık mesleğini rencide ettiğini vurgulamışlardır.<br />
Baro Ba şkanları,' Siyasi Partilerin anla ştıkları söylenen anayasa<br />
maddeleri de ğişikliğinde, yürütmenin yargıya ve yasamaya<br />
müdahalesinin engellenmesine, yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığının sağlanmasına,<br />
savunmanın önündeki engellerin kaldırılmas ına ili şkin<br />
maddeler olmayışından demokratik hukuk devleti ilkesi yönünden<br />
üzüntü duyduklarını belirtmi şlerdir.<br />
Baro Başkanları, CMUK uyarınca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />
Maliye Bakanl ığı'nın göndermesi gereken paraların gönderilmeyi<br />
şinin sanık ya da yakalanan kişilere hukuki yardım yapılmasını<br />
zorlaştırdığını, demokratikle şmeye örnek gösterilen bir yasanın<br />
karakollarda uygulanmasında ve şefraflaşmasının sağlanmasında<br />
aksaklıklar meydana geldiğini de vurgulamışlardı .<br />
Sorunların büyük bir kısmını 17.12.1994 tarihinde yaz ılı ve<br />
sözlü olarak Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller'e aktaran Baro Ba ş-<br />
kanları, geride kalan 3 ay içinde somut hiç bir olumlu adım atılmayışı<br />
karşısında 5 Nisan 1995 tarihindeki Avukatlar Günü'nde<br />
bütün Avukatların Ankara'da toplanmas ını dolayıs ı ile o gün ülke<br />
düzeyinde duruşmalara girilemeyeceğini belirterek Anıtkabir'de<br />
cüppeli yürüyü ş yapılmasını ve aym gün Ankara'da kapalı<br />
salon toplantısında daha sonraki eylem biçiminin saptanmasını<br />
uygun görmüşlerdir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
191
Sayın Tansu Ç İLLER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan<br />
AM(ARA<br />
22.3.1995<br />
446<br />
Her yıl kutlanmakta olan "5 Nisan Avukatlar Günü" bu y ıl <strong>ba</strong>rolar<br />
tarafmdan ayrı ayrı kutlanamayacak, bütün Baro Ba şkanları<br />
ve avukatların katılım ı ile Ankara'da ı bir kapah salon toplantısı<br />
yapılacaktır. Bu toplantıda, mesleğimizin, yargımızın ve ülkemizin<br />
sorunlarına değinilecek, "Avukatlar Günü" ile ilgili toplantımn,<br />
Ankara'da yap ılmasının nedeni ve anlam ı vurgulanacaktır.<br />
Toplantıya Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />
Başkanı, Siyasi Partilerin Genel Ba şkanlan ve Temsilcileri, Ankara'daki<br />
Yüksek Yarg ı Kuruluşları Başkanları, hukukçu olan-<br />
Bakan ve Milletvekilleri, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek<br />
Kurulu şları Başkanları çağrılacaldardır.<br />
Ülkemizin dört bir yan]Lndan gelecek olan çok say ıdaki meslektaşımızın<br />
izleyici ve dinleyici olarak kat ılacağı toplantı, Karayolları<br />
Genel Müdürlüğü Salonunda 5 Nisan 1995 günü saat<br />
11 .00'de yapılacaktır.<br />
Yukarıda anlamı açıklanan ve Türk Avukatl ık camiası ve Ba- -<br />
rolarımız yönünden fevkalade önemli böyle bir toplantıda bir konuşma<br />
yapmanız, Baro Ba şkanlanmızı ve meslektaşlanmızı çok<br />
sevindirecektir.<br />
Toplantımızı onurlandırmanızı takdirlerinize sunar, göstereceğiniz<br />
ilgi ve esirgemeyece ğinize inandığırnız önemli katkı içir<br />
teşekkür eder, saygılar sunarım.<br />
192<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
NOT:<br />
Toplantıya katılma konusunda Birli ğimizi<br />
haberdar etmeleri için ilgililere talimat vermeniz,<br />
program düzenlemesi açısıdan yararlı olacaktır.
Sayın Tansu ÇİLLER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan<br />
ARA<br />
3.4.1995<br />
549<br />
22.3.1995 tarih ve 446 sayıh yazımızdaki talebimizi uygun görüp<br />
5 Nisan 1995 ggünü saat 11.00'de yapacağımız toplantıya<br />
onur vereceğinizi, özel kalem müdürünüzün telefonundan ö ğrenmiş<br />
bulunuyorum.<br />
Ülkenin çokyüklü iç ve dış sorunlarından ve yoğun i şlerinizden<br />
bize zaman ayırdığınız için müte şekkiriz.<br />
Toplantıya Devlet Bakanı ve Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı Sayın Hikmet<br />
Çetin, Adalet Bakan ı Sayın Mehmet Mo ğultay, Anayasa,<br />
Yargıtay, Damştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi<br />
Başkanları ve Başsavcılan, Anayasa Mahkemesi Üyeleri,<br />
Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kurulu şlannm Başkanları ,<br />
Yargıtay ve Dam ştay Daire Başkanlarıyla çağrı gönderilen hukukçu<br />
milletvekillerinin bir kısmı, Türkiye'deki <strong>Barolar</strong>ın Başkanları<br />
ve yurdun her yöresinden gelecek olan avukatlar katılacaklardır.<br />
Sayın, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı yurtdışmda olduğu, Sayın TBMM Başkanı<br />
da o tarihte Antalya'da bir toplant ı için daha önce söz vermi ş<br />
bulunduğu için toplantıya katılamayacaldarım bjldirmişlerdir.'<br />
Anamuhalefet Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz da<br />
kendisine gönderilen çağrıyı, henüz yanıtlamamıştır.<br />
Sorunlarımızı, sizi ziyaretimizde 17.12.1994 tarihinde, sözlü<br />
olarak aktarmış yazılı da sunmuştuk; tekrar ili şikte sunuyoruz.<br />
Yapacağınız konu şmayı Baro Başkanlanmız ve meslektaşlarımız<br />
büyük bir heyecanla beklemektedirler. Avukathğın yılların<br />
biriktirdiği sorunları tıpkı diğer kimi sorunlar gibi sizin hükümet<br />
<strong>ba</strong>şkanlığı döneminize rastlam ıştır. Sorunlarımızın sizin kararlılıkla<br />
vereceğiniz talimatlarla hızla çözüme kavu şacağına içtenlikle<br />
inanıyorum.<br />
193
Sorunlarim ız ve izin verirseniz çözüm için yaklaşım yöntemi<br />
ile ilgili bir kısa notu da program ile birlikte ili şik olarak sunuyorum.<br />
Esirgemediğiniz ilgi ve yapacağınız konuşma için te şekkür<br />
eder, saygılar sunarım.<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 3.4. 1995<br />
Her yıl 5 Nisan'da bütün ülkede <strong>Barolar</strong> ve Avukatlar tarafından<br />
kutlanmakta olan "AVUKATLAR GÜNÜ" bu y ıl ayrı ayrı<br />
kutlanmayacak, bütün Baro Ba şkanları ve Avukatlar Ankara'da<br />
toplanacaklard ır.<br />
Yurdun her yöresinden çok sayıda avukat, Ankara'da olaca ğından<br />
pek çok yerde duru şmalara girilemeyecektir.<br />
Avukatlar, 5 Nisan 1995 günü sa<strong>ba</strong>h saat 09.45'de Anıtkabir'de<br />
"Aslanli Yol"un <strong>ba</strong> şlangıcındaki tören alanında cüppeli olarak<br />
hazır bulunacaklar, Atatürk'ün huzuruna kadar cüppeli yürüyeceklerdir.<br />
Avukatlar, daha sonra Karayolları Genel Müdürlü ğü Toplantı<br />
Salonuna gidecek ve saat 11.00'de <strong>ba</strong> şlayacak olan toplantıya katılacaklardır.<br />
Toplantıya, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,<br />
Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin<br />
Saym Başkanları ve Başsavcıları, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı,<br />
Sayın Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi tJyeleri, hukukçu milletvekilleri,<br />
kamu kurumu niteli ğindeki, meslek <strong>kurulu</strong> şlarının<br />
<strong>ba</strong>şkanları, Yargıtay ve Danıştay Daire Ba şkanları, diğer davetliler<br />
ve çok sayıda Baro Başkanı ve Avukat katilacakt ır.<br />
Toplantı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı Avukat Önder<br />
SAV'ın açış konuşması ile <strong>ba</strong>şlayacak, avukatlık mesleğinin, yar-<br />
194
gının ve ülkenin sorunlarına değinilecek, "Avukatlar Günü" ile ilgili<br />
toplantının, Ankara'da yapılmasının nedeni ve anlamı vurgulanacaktır.<br />
Toplantıda, Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı<br />
Sayın Hikmet Çetin, Adalet Bakam Sayın Mehmet Moğultay<br />
konuşacaldardır. Toplantıya katılması ve konuşma yapması için<br />
Ana Muhalefet Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz da çağırılmıştır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
NOT:<br />
Anıtkabir'deki cüppeli yürüyü ş, saat tam<br />
09.45'te, Karayolları Genel Müdürlüğü<br />
Salonundaki Toplantı da tam 11.00'de<br />
<strong>ba</strong>şlayacağından görüntülemek isteyen TV.<br />
Kuruluşlarının anılan saatlerde haz ır<br />
bulunmaları önemle rica olunur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 11.4.1995<br />
GENELGE NO: 590/16<br />
ILGI :17.3.1995 gönlü ve 415/13 sayılı genelgemiz.<br />
ilgide belirtilen genelgemiz ile 11.3.1995 tarihinde toplanan<br />
Baro Başkanlanmızca, Avukatlık mesleğinin sorunlarını görüşmek<br />
amacı ile 5 Nisan 1995 tarihindeki "Avukatlar Günü"nde bütün<br />
Avukatlarm Ankara'da toplanmasının, Anıtkabir'de cüppeli<br />
yürüyüş yapılmasının ve aym gün Ankara'da kapah bir salon toplantısı<br />
düzenlenmesinin uygun görüldüğü, toplantıya Cumhur<strong>ba</strong>şkanı,<br />
TBMM Başkanı, Baş<strong>ba</strong>kan, Siyasi Partilerin Genel Ba ş-<br />
kanları ve Temsilcileri, Ankara'daki Yüksek Yargı Kuruluşları<br />
Başkan ve C. Ba şsavcıları, Hukukçu olan Bakan ve Milletvekille-<br />
195
i, Kamu Kurumu Niteli ğindeki Meslek Kurulu şları Başkanlarımn<br />
çağrıldığı bildirilmişti.<br />
Aym tarihte üçbini aşkın meslektaşımızm katılımı ile Anıtkabir'de<br />
cüppeli yürüyü ş yapılmış ve Karayolları Genel Müdürlüğu'ndeki<br />
toplantıya, Baş<strong>ba</strong>kan, Anayasa Mahkemesi Başkam,<br />
Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı, Ana Muhalefet Partisi Genel Ba şkan Vekili,<br />
Devlet Bakanları Bekir Sami Daçe, Necmettin Cevheri, Adalet<br />
Bakanı, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi<br />
Başkanları ve Başsavcıları ile Yargıtay, Danıştay Daire Ba şkanları,<br />
Hukukçu Milletvekilleri, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek<br />
Kuruluşları Başkanları, Adalet Bakanlığı üst düzey yetkilileri,<br />
56 Baro Başkammız ve salon kapasitesinin üstündeki say ıda<br />
meslektaşımız katılmış ve çok sayıda TV Kuruluşu ve Basm Mensubu<br />
toplantıyı görüntülemi ş ve izlemi ştir.<br />
Toplantıda Baş<strong>ba</strong>kan, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı, Ana Muhalefet<br />
Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Adalet :Bakan ı birer konuşma<br />
yapmışlar Hayat Standardı, Serbest Muhasebeci veya Serbest<br />
Muhasebeci Mali Mü şavir ve Kamu Avukatları ile ilgili sorunların<br />
çözümüne yard ımcı olacaklarını, özellikle Avukathk Kanunu'nun<br />
TBMM gündeminde ön s ıralara ahnmas ı sözünü bir kez<br />
daha vermişlerdir.<br />
Konu ile ilgili olarak TBB Başkanmın ve en kıdemli Baro Başkanımız<br />
Hatay Baro Başkam Av. Nabi İnal'ın toplantıda yaptığı<br />
konuşma metinleri ekte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılarımla<br />
EKI: Konuşma metinleri.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
196
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />
AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />
AVUKATLAR GÜNÜ NEDENIYLE DÜZENLENEN<br />
TOPLANTIDA YAPTIĞI KONUŞMA<br />
5 Nisan "Avukatlar Günü" nedeniyle düzenledi ğimiz toplantıya<br />
onur veren çok de ğerli konukları, yüce yargıç ve savcılan, değerli<br />
milletvekillerini, Ankara dışmdan ve Ankara'dan kat ılan<br />
Baro Başkanlarım ve bütün meslekta şlanmı en iyi dileklerimle<br />
ve saygılarımla selamhyorum.<br />
<strong>Barolar</strong>ımızın ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin tarihinde "Avukatlar<br />
Günü" nedeniyle ilk kez ayrı ayrı toplantılar yapmayıp<br />
Ankara'da biraraya gelmi ş oluyoruz.<br />
Bütün Barolanmızın ortak isteği doğrultusunda yap ılması kararlaştırılan<br />
bu toplantıda, sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi<br />
dile getireceğiz.<br />
Avukatlık mesleğinin sorunlarını konuşurken ülkemizin sorunlarını<br />
da unutmuyoruz; toplantımızı ülkemizin çok önemli iç<br />
ve dış sorunlar yaşadığı bir dönemde yapmakta oldu ğumuzun<br />
ayırdındayız.<br />
Güneydoğu'da ve Doğu'da yıllardır iç huzuru tehdit eden çocuk,<br />
yaşlı, kadın demeden acımas ızca öldüren, vuran teröre karşı<br />
<strong>ba</strong>şlatılan ve Kuzey Irak topraklannda sürdürülen harekat ın,<br />
amacı dışına asla taşırılmadan bir an önce tamamlanmasm ı dilemekteyiz.<br />
Kıbrıs, Bosna Hersek, Çeçenistan ve benzeri uluslararası<br />
pekçok konuda çifte standart kullanan, Türkiye'ye gelince<br />
de demokrasi, insan hak ve özgürlükleri havarisi kesilen kimi<br />
değişik amaçli ülkelere karşı ülkemiz, Kuzey Irak harekat ından.<br />
yüzü ak ve demokrasi puvamnı düşürmeden çıkmak zorundadır.<br />
Senelerdir, etnik ayrılık körüklenerek Doğu ve Güneydoğu'da<br />
iç <strong>ba</strong>rış ve ulusal bütünlük yokedilmek istenirken bu kez, Istanbul'da<br />
mezhep ve dini inanç kar şıtlığı süsü verilerek sadece Istanbul'da<br />
değil tüm ülkemizde dostluk, <strong>ba</strong>rış, karde şlik ve ulusal<br />
birliğimiz kundaklanmak istenilmi ştir.<br />
Saldırganlar, hedeflerini özellikle bilinçli şekilde seçiyorlar.<br />
Gaziosmanpaşa'da sadece kahvehaneler, pastane ve cemevi ta-<br />
197
anmadı; ulus bilinci, demokratik rejim, insan1arııı yaşama hakları<br />
kurşunlandı, tarandı .<br />
Terör ve kimi karanlık güçler, aym 12 Eylül öncesinde sergilediği<br />
oyunları yine sahneliyor, kentlerdeki kardeşliği, iç <strong>ba</strong>r ışı<br />
sarsıp insanlarımızı birbirine düşürerek korkutma, yıldırma ve<br />
kanlı bir iç savaşa luşkırtma amacma yoneliyor.<br />
12 Eylül öncesi Kahramanmara ş'da, Çorum'da, Ankara Piyangotepe'de<br />
ve Üniversitelerde yaşanan acı olaylar, değişik <strong>ba</strong>haneler<br />
yaratılarak bugün Sivas'da, İstanbul-Gaziosmanpaşa'da, Üniversitelerde<br />
yeniden tezgahlan ıyor. Ülkemizin değerli aydın, düşünür<br />
ve yazarları kurşunlamp bom<strong>ba</strong>lanarak yokediliyor. Bununla<br />
da yetinilmeyip kentlerde duyarl ı bölgeler seçilip bilinçli<br />
şekilde suikastler düzenleniyor.<br />
Din duygularını öne çıkartıp inanan-inanmayan ayrımcılığı<br />
yaparak dini dü şünceleri farklı olanları, silahlı çeteler örgütleyip<br />
Cezayir'deki öldürme eylemleri sergilenmek isteniliyor. Bunlara,<br />
çağdaş devlet olmanın gereği kararl ı ve ödünsüz biçimde karşı<br />
çıkılmalıdır.<br />
Ülkemizin içinde ve d ışında, Terörle Mücadele Yasas ının antidemokratik<br />
S. maddesine dayan ılarak verilen kararlarla mahkum<br />
olanların durumları bütün hızıyla tartışılıyor. Türkiye, bilim<br />
adamlarını, yazarlannı gazetecilerini, kimi aydmlann ı, düşüncelerini<br />
açıkladıkları için yargılayan ve adi suçların çok üstünde<br />
cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor. Protokolünde<br />
"Terörle Mücadele 'Yasas ı, Temel Hak ve Ozgürlüklerin özüne<br />
dokunulamaz ilkesi ışığında yeniden ele alınacaktır" vaadi ve<br />
23.3.1995 tarihli Uygulama Programı'nda, 'herşeyden önce ülkemizde<br />
düşüncenin sağlıklı bir biçimde oluşmasının ve özgürce<br />
ifade edilmesinin önündeki anayasal ve yasal engellerin kald ırılmasım,<br />
insanlara duyduğumuz saygının ve demokrasiye olan<br />
<strong>ba</strong>ğlılığımızın vazgeçilmez bir gereği sayıyoruz" yazan bir hükümetin<br />
ilk yapacağı iş, Terörle Mücadele Yasas ınm 8. maddesini<br />
sür'atle kaldırmak, bir demokrasi ay ıbına son vermek olmalıdır.<br />
Aksi takdirde hükünıet ortakları, içtenliklerini, önce birbirlerine<br />
ve ülkemiz insanları na, sonra dünyaya anlatmakta güçlük çekeceklerdir.<br />
198
Aslında her yıl bugün kutladığımız "Avukatlar Günü"nü meslektaşlarımızın<br />
biraraya geldiği böyle anlamlı bir toplantıda benim<br />
de nezaket sözcükleri ile kutlamam gerekirdi. Kutlamaya<br />
dilim varmıyor.<br />
Gerçek kutlamayı, Avukatların ve Baro'lann <strong>ba</strong> ğımsızlığının<br />
kanunen de kabul edileceği, mesleğimizin ve meslekta şlarımızın<br />
"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde hak ettikleri yeri alaca ğı,<br />
Avukatlık mesleğinin özellikle Maliye Bakanlığı'nın tasallutundan<br />
kurtulaca ğı günlere erteliyorum.<br />
İnsanlar, haklarını güvence altına alabilmek ve hukuk devletini<br />
kurmak, hukukun üstünlü ğünü benimsetmek için uzun, çileli<br />
ve çetin uğraşlar vermişlerdir; haklarının çiğnendiği, tehdit<br />
edildiği, <strong>ba</strong>skı altına alındığı zaman "SAVUNMA HAKKI"nı kallanmışlardır.<br />
"Say— Savunma—Karar", demokrasilerde sağlıklı yargılamanın<br />
birbirinden ayrılmaz üç unsurudur. Savunma hakk ı ve onun<br />
simgesi Avukatlar ve <strong>Barolar</strong> ın, "Adalet"in gerçekle şmesindeki<br />
paylan, azımsanmayacak ölçüdedir. Savunma hakk ının, avukatlık<br />
mesleğininve Barolann önündeki engellerin kald ırılması yargıyı<br />
daha güçlü ve etkin kılacaktır.<br />
Çağdaş uygar ve demokratik ülkelerde <strong>Barolar</strong>, savunma hakkının,<br />
insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik hukuk devletinin<br />
ve hukukun üstünlüğü ilkesinin yılmaz takipçileridir.<br />
Ülkemizde de avukatlar ve <strong>Barolar</strong>, demokratik laik hukuk<br />
devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden ödün vermeden, yargıya<br />
katkılannı yapmaktadırlar. <strong>Barolar</strong> ve avukatlar, yargının<br />
ve adaletin gören gözü, duyan kula ğı, konuşan ağzıdır. Savunmayı<br />
kaldınmz, adalet, temelsiz, gözsüz ve kulaks ız olur.<br />
<strong>Barolar</strong> ve avukatlar olarak üzüldü ğümüz, yakındığımız konular<br />
vardır. Mesleğimizin sorunları, serbest avukatlığı 'da, kamu<br />
avukatlığını da yapmayı çok zorlaştırdı.<br />
Mesleğimizin sorunlarını, 17 Aralık 1994 günü Baro Başkanlanmızla<br />
yapılan toplantıda konuşmuş ve toplu olarak Sayın<br />
Baş<strong>ba</strong>kan'ı ziyaret edip kendilerine aktarm ıştık.<br />
199
Daha sonra Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlık Divanı olarak<br />
TBMM. de grubu olan Siyasi Parti Genel Ba şkanları ve yetkililerine<br />
sorunlarımız anlatılmış, yazıli metinler verilmiş ve çözüm<br />
için vaadler aimmıştır.<br />
15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />
olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />
aşarak TBMM. nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />
amlan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurdu ğu ve angaje olduğu<br />
"Demokratikle şme Paketinde" de bulunmaktad ır. Gündemin<br />
182. s ırasındaki tasarınm ilk sıralara alınıp görüşülmesi,<br />
önceki gecikmelerin yarattığı sıkıntıları belki hafifletebiir.<br />
Avukatlık Yasası I)eğişikliği Tasarısı'nın TBMM gündemindeki<br />
alt sıralardan çıkarılıp Danışma Kurulu Kararı ile ilk sıralara<br />
almması ve kimi olabilir düzeltmelerle yasala ştınlması için<br />
TBMM.de grubu olan tüm Siyasi Partiler "OLUR" demelerine<br />
karşm hala somut bir geli şme olmayışı son derece üzücüdür.<br />
Gecikmeye, hükümetin yeniden yapılanmasınm uzaması kadar<br />
TBMM.nin yeterince çal ışmayışı da etken olmuştur. Avukatlık<br />
Yasası Değişikliği Tasarısı'nın yasala şamamasında asıl sorumluluk,<br />
muhalefet partilerinden çok iktidar partilerine dü ş-<br />
mektedir.<br />
Demokratikle şme paketinde yer alan bir tasarıya, muhalefet<br />
partilerinin de deste ği slııımışken konunun, TBMM.4e görüşülmesinin<br />
sağlanamayışı fevkalade şaşırtıcıdır.<br />
TBMM gündeminde bulunan Avukatl ık Yasası Değişikliği Tasarısı'nda<br />
avukatların ekonomik durumlarını arttırıcı, iş sahasını<br />
ve iş olanaklarını geli ştirici değişiklikler yoktur. Baz ı mahkemelerde<br />
açılmış olan davaların ancak avukatla takip edilmesine,<br />
<strong>ba</strong>zı sözleşme ve belgelerin avukat imzas ı ta şıması, sermaye şirketlerinde<br />
avukat bulundurulmas ı gerekliliğine ilişkin isteklerirniz<br />
ve benzerleri, maalesef de ğişiklik metninde yer almam ıştır.<br />
Biz, Avukatlık yasasmdaki de ğişiklikleri ;, mesleğimiz ve meslektaşlarımız<br />
açısından öneminden çok, demokrasinin, demokratikleşmenin<br />
hukukun üstünlü ğü, yargımız ve vatandaşın savunma<br />
hakkı açısından taşı dığı önem nedeniyle kaçınılmaz sayıyoruz.<br />
Yoksa T.B.B. ve <strong>Barolar</strong>, Avukatl ık Yasası'nda hiçbir deği-<br />
200
şiklik yapılmasa da inandıkları doğruları, toplum, ülke, demokrasi,<br />
insan hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk<br />
devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkeleri doğrultusunda söyleme ve<br />
mücadele etme kararhu ığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedirler.<br />
Kuruluşumudan buyana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız BASKI GRUBU<br />
olarak yaptığımız gibi bundan böyle de ay ıplar ve yanlışlarla<br />
mücadele ederiz, do ğrulan da çekinmeden bölüşürüz.<br />
Toplumun gündeminde olan ama bir türlü sa ğlıklı çözüme kavuşturulamayan<br />
bir diğer konu da Anayasa Değişikliği'dir. Siyasi<br />
Partilerin üzerinde anla ştığı açıklanan madde ve konular, yeterli<br />
değildir. YÖK ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kuruluna<br />
hiç değinilmemiştir.<br />
Yürütme'nin yasamaya ve yarg ıya müdahalesinin engellenmesine,<br />
yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığının önünü -tıkayan yapılaşmanın kaldırılmasına,<br />
<strong>ba</strong>şta 104, 159. maddeler olmak üzere pek çok önemli<br />
anayasa maddesine ili şkin değişiklik önerilmemi ş olması fevkalade<br />
düşündürücü ve üzücüdür.<br />
Anayasa Değişikliği yapılırken savunma hakkının önündeki<br />
tüm engellerin kaldırılması, etkili, güçlü adaleti gerçekle ştirmeye<br />
önemli katkı yapacak olan savunmanın, hukukumuzda ve<br />
anayasada da hakettiği yeri almas ı sağlanmalıdır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasa'nın "YÜRÜTME" Bölümünde<br />
değil, "YARGI" bölümünde yer almalıdır. "SAy—SAVUNMA-<br />
KARAR" bütünlüğü Anayasa'da da açıkça belirtilmelidir. Yargınm<br />
<strong>ba</strong>ğımsızlığı anlayışı doğrultusunda BAROLARIN DA BA-<br />
GIMSIZLIGI sağlanmalıdır. Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler<br />
ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen<br />
üye bulunması hükmüne yer verilmeli, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />
Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakk ı benimsenmelidir.<br />
Yukarıda belirtilen Anayasa Değişiklikleri gerçekleştiği zaman<br />
"SAVUNMA HAKKI" ça ğdaş bir içerik ve anlam kazanacaktır.<br />
Kamu görevlisi olarak hizmet veren kamu avukatları, çağdaş<br />
demokratik hukuk devletinde rastlanmayacak statüde ve gelir<br />
201
düzeyinde çalıştırılmaktadır. Kamu avukatlığı smıfı, diğer hizmet<br />
sımflarına göre özlük haklan, mali ve sosyal haklar yönünden<br />
çok gerilerde bırakılmıştır.<br />
Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukntlann ın mali durumu,<br />
sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağlık Hizmetleri<br />
Smıfı" ve "Teknik Hizmetler Sınıfi" karşısında bile Ek Göstergeler—Özel<br />
Hizmet Tazminatlan ve yan ödemeler göstergeleri yönünden<br />
büyük ölçüde geriletilmi şlerdir.<br />
Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savc ı ve yargıçlar,<br />
kamu avukatlarının 3 misline yakın para almaktadırlar. Hatta<br />
<strong>ba</strong>zen aynı kurumda çalışan kimi işçiler de kamu avukatlarından<br />
fazla ücret almaktadır.<br />
Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanmda idari vesayet altmda<br />
olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlannrn <strong>ba</strong>skı altında<br />
meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamu avukatımn atanmasından,<br />
nakline, çal ışma şartlanndan. siciline, hakk ında disiplin<br />
kovuşturmas ı yapılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />
mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />
Kamu avukatlarının sorunlan, san ıldığı kadar karmaşık değildir;<br />
kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayr ı bir "Kamu<br />
Avukatlığı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel ki şiliği olan "Kamu<br />
Avukatları Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />
turulmal ıdır.<br />
Kamu avukatları için hakim ve savcılara verilen ek göstergeler,<br />
yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlar ı gözönünde<br />
bulundurularak "Say--Savunma—Karar" bütünlü ğü de dikkate<br />
alınıp makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yapılmalıdır; aksi<br />
takdirde devlet adına talepte bulunan, savcilarla, ulus adma karar<br />
veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar arasmdaki<br />
uçurum denecek kadar çok ay ırımm, çağdaş demokratik<br />
hukuk devleti ölçülerine uyduğu söylenemez.<br />
Kamu avukatlarına savcılar ve yargıçlara benzer. haklar tanınamayacaksa<br />
657 sayılı Devlet Personel Kanununda yeni düzenleme<br />
yap ılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum düzeltilmeli,<br />
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı'nın ek göstergeleri, yan öde-<br />
202
me göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan di ğer smıflardan geride<br />
bırakılmayacak şekilde ayarlanmal ıdır.<br />
Devlet, sayılan 2000 civarında olan kendisi un vekillerine<br />
üvey evlat muamelesi yapmamal ı, kendisine fazi ı mali yük gevakit<br />
geçirme-<br />
tirmeyecek olan Kamu Avukatlarınm sorunlarını<br />
den çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip imayan Kamu<br />
Avukathğma elemam zor bulan devlet, elindeki yetişmiş deneyimli<br />
avukatları da kaybedecektir.<br />
Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasımn boyutlarını<br />
aşmakta, <strong>ba</strong>şka yasalardaki değişikliklerle çözüm bulunmasm ı<br />
gerektirmektedir.<br />
Uygulanmaya <strong>ba</strong>şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />
meslekdaşlanmızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergi ödemeleri<br />
zorunda bırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />
belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standard ı, artık çekilmez<br />
bir Maliye Salmasma dönü şmüş, "Mali güç kriteri" unutulup kazansın<br />
kazanmasm her avukatın ödemesi zorunlu "BAŞ VERGİ-<br />
Sİ" haline gelmi ştir.<br />
2.1.1995 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanarak yürürlüğe konulan<br />
179 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebli ği'nde bu yıl artırılmış<br />
bulunan asgari ücrete (4.173.750.- TL.) göre 175.297.500.- TL. olması<br />
gereken Hayat Standardı Temel Göstergesi (Ek Göstergeler<br />
Hariç), yeniden değerlendirme oran ında % 107,6 artış yapılarak<br />
Büyükehir Belediyesi sm ırları içinde görev yapan avukatlara<br />
(toplam meslektaş sayısının üçte ikisi) uygulanmak üzere 1995<br />
yılı Mart ayı için 217.700.000.- TL.'ye yükseltilmi ştir. Bu miktar<br />
için bir meslekta şımızın ödeyeceği en az vergi, 70.000.000.- TL.yı<br />
bulacaktır. Bir avukatın, eklenen diğer giderleri ve bu miktar<br />
vergiyi karşılayabilmeleri için ayda en az 50.000.000.- TL. , kazanması<br />
gerekmektedir.<br />
Devlet, avukatlar ın vergilendirilme i şinde temel bir yanl ışlık<br />
yapmaktadır. Avukat, Yargıç ve Savcı gibi yargımn ayrılmaz unsurudur;<br />
bu özelli ği ve niteliği nedeniyle diğer serbest meslek<br />
mensuplarından çok farklıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatm<br />
yaptığı görev, yargıç ve savcınrn statüsünde kamu hizmetidir.<br />
Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mes-<br />
203
leklerle bir tutmak, birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer görmek, fevkalade<br />
sakıncandır.<br />
Öncelikle, avukatl ık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />
da birinci sını f tüccarlardan ayrı, tutulmalıdır; avukatlar,<br />
kazanmadıkları hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamandır.<br />
Gelir Vergisi Kanunun'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />
Hayat Standard ı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />
avukatlar için uygula.nmamal ı, yasal değişiklik sür'atle yapılmahdır.<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ılı<br />
Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />
3568 Sayılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />
serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü•<br />
şavirler tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu<br />
mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />
konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanl ığı yetkili<br />
kilınmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yaz ımızla<br />
Maliye Bakanl ığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatların kap<br />
sam dışında bırakılması istenilmişti.<br />
Maliye Bakanl ığı, kanunda kendisine tamnan yetkileri de<br />
açıkca çiğneyerek bir genel tebliğ ile avukatl ık mesleğine saldırmıştır.<br />
23 Şu<strong>ba</strong>t 1995 tarihli Resmi Gazete'de yaymianan Genel<br />
Tebliğ ile mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen<br />
gelir vergisi mükellefleri aras ında yasa, olanak vermesine<br />
karşın hiçbir ayırım gözetmeden avukatların gelir vergisi beyannamelerini<br />
de Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlere imzalatmas ı mecburiyeti getirilmi ştir.<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 227. maddesi ile<br />
"Bu mecburiyeti, mükellef gruplar ı ve faaliyet konulan iti<strong>ba</strong>riyle<br />
ayrı ayrı uygulatmaya" yetkili kılınan Maliye Bakanlığı, Yasanın<br />
hem lafzına hem de ruhuııa aykırı bir Genel Tebliğ çıkarmıştır.<br />
Anılan tebliğin hazırlık aşamasmda avukatların vergi beyannamelerinin<br />
de Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlerce imzalanması mecbuniyetinin camiam ızda yoğun tartışmalara<br />
ve giderilmesi olanaks ız manevi zararlara ve büyük tepkileré<br />
neden olaca ğı, avukatların tebliğ kapsamı dışında tutulma-<br />
204
sı Maliye Bakanlığı'na 18.1.1995 tarihli yaz ımız ile bir kez daha<br />
ammsatılmış, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Moğultay'ın Maliye<br />
Bakamm bu konuda uyarmas ı sağlanm ış fakat Maliye Bakanlığı .<br />
bürokrasisi hiç bir uyarıyı dinlememiştir.<br />
23.2.1995 tarihli tebliğ, her ne kadar 1995 yılı gelirleri için<br />
1996 yılı Mart ayında verilecek gelir vergisi beyannameleri için<br />
uygulanacakmış gibi görülüyor ve anlaşılıyor ise de durum hiç<br />
de böyle değildir.<br />
Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavirlerce Imzalanması Hakkında Genel Tebliğ'in<br />
(C) bölümünde "Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavirler, defterlerini tutmad ıkları ve mali tablolarını<br />
tanzim etmedikleri mükelleflerin BEYANNAMELER İNİ İMZA-<br />
LAYAMAZLAR" denilerek defterlerin de tutulması zorunlu hale<br />
getirilmekte, (F) bölümünde 1995 yılı Mart ayı sonuna kadar<br />
Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerle<br />
rYILLIK SOZLE ŞME" imzalanması zorunluluğu konulmaktadır.<br />
Bu zorunluluklann avukatlara manevi yükü d ışındaki maddi yükü<br />
şimdilik en az 15-20 milyon liraya ula şmaktadır.<br />
Serbest Meslek sahipleri içinde Avukatların özel bir yeri vardır.<br />
Bunu Maliye Bakanl ığı, hep görmezlikten hep anlamazl ıktan<br />
geliyor. Mesleği gereği, <strong>ba</strong>şkalarımn haklarını savunan, kanünu,<br />
yasayı, tüzükleri, yönetmelik ve genel tebliğleri (Vergi Hukuku<br />
Dahil) en iyi şekilde bilip yorumlayan Avukatlar ın, kendi<br />
vergi beyannamelerini doldurmayı beceremeyeceklerini kabul<br />
eden ve onları <strong>ba</strong>şka meslek mensuplanyla sözle şme yapip beyannamelerini<br />
imzalatmaya mecbur tutan bir anlayışa gülüp geçemeyiz.<br />
Bu anlayışın altında yatan çıplak gerçeği görmek, diğer serbest<br />
mesleklerden çok, avukatlık mesleğine yönelik ve ustaca<br />
gizlenmiş saldırı ile mücadele etmek zorundayız.<br />
Biz hukukçular, kimden ve nereden gelirse gelsin hukuksuzlukla<br />
mücadele etmezsek, di ğer meslek mensuplanmn mücadele<br />
etmesini nasıl bekleriz? Mücadele kararl ılığını sürdürmezsek bugün<br />
mesleğimize, bürolanmıza ve ceplerimize el uzatanlar, yarın<br />
onurumuza dil uzatacaklard ır.<br />
205
Hiçbir kişi ya da <strong>kurulu</strong> şun avukatların onuruyla oynamasma<br />
izin veremeyiz. Bir ünlü hukukçunun söyledi ği gibi "G$revimizi<br />
yaparken, kimseye, ne müvekkile, ne hakime hele ne iktidara<br />
TAB İYİZ... AVUKATLAR ESIR KULLNMADILAR fakat<br />
EFENDİLERİ DE OLMADI."<br />
İlgilileri, mükellefleri uyarmak için Birlik Başkanı ve serbest<br />
çalışan ve gelir vergisi mükellefi olan bir avukat olarak 11 Mart<br />
1995 tarihinde "Ben, hukuka, yasaya, insan hak ve özgürlüklerine<br />
açıkça ve pervas ızca aykırılığı ortada olan böyle bir genel tebliğ<br />
ile kendimi <strong>ba</strong>ğlı saym ıyorum. Sorun, yarg ı kararına <strong>ba</strong>ğlanmadan<br />
hiç bir Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirle sözle şme yapmayaca ğım, defter tuturmayacağım,<br />
yıllık gelir vergisi beyairnamemi de imzalatmayaca ğım" dedim.<br />
Bütün Baro Başkanlanınız ve tüm meslek<strong>ba</strong> şlanmız, aynı yolu<br />
izleyeceklerini ifade ettiler.<br />
Neden böyle dedik!<br />
Anılan tebliğle Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavirlerin açıkça korunduğunu, hukuka aykırı biçimde<br />
ödüllendirildilderini gördük; say ılan milyonları bulan vergi mükelleflerinin<br />
sırtından tirilyonlara varan kazanç olanağı yaratildığım<br />
hesapladık. Tabii böylece üstü örtülü biçimde Maliye Bakanlığı<br />
mensuplanmn memuriyet sonras ı geleceği de rahat ve<br />
güvenceli şekilde garanti edilmektedir. Maliye Bakanl ığı yetkilileri,<br />
Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirler ve Yeminli Mali Müşavirler<br />
Odaları ile işbirliği yaparak ve bunu da bir yetkilinin a ğ-<br />
zindan "Odanın desteği olmasaydı tebliğ yanlış ve hatalı çıkacaktı,<br />
önce bunu belirtmeyi bir görev saymaktay ım" diyecek kadar<br />
teslimiyetcilikle tebliğin çıkarıldığını itiraf etmektedirler. Ama<br />
görülüyor ki bu ortak çalışma, yanh şlan, hataları azaltmamış,<br />
aksine arttırmıştır.<br />
Tebliğdeki kanunsuzluğa, hukuksuzluğa, haksızlığa karşı çıkanları,<br />
"Kayıt dışı ekonomiye bel <strong>ba</strong>ğlayanLar, vergi kaçınlması<br />
için uygun iklim arayaniar, bozuk düzeni savunanlar" olarak nitelemek<br />
haddini bilmemektedir; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği için<br />
"?ER ODAGI" deyimini kullanmak ise en hafif tabiri ile terbiye<br />
sınırlarını aşmaktadır.<br />
206
Bunu söyleyenler, serbest meslekleri, Serbest Muhasebeci ve<br />
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin çiftliği olarak görenlerdir;<br />
ama bilinmelidir ki mükellefler yolunacak kaz de ğildir.<br />
Görülüyor ki Maliye Bakanl ığı, "Devlet" içinde ayrı bir devlettir.<br />
"Ben yaptım, oldu" diyerek hukuku çiğnemektedir. Türkiye'de<br />
birilerinin, Maliye Bakanli ğı'na "KEYFI DEVLET"le yönetilmediğimizi<br />
"HUKUK DEVLET İ" küralları ile yönetildiğimizi<br />
söylemesi gerekmektedir.<br />
11.3.1995 günü Ankara'da bütün Baro Ba şkanlan'mn katılımı<br />
ile yap ılan toplantıda, yasaya, hukuka, insan hak ve özgürlülderine<br />
açıkça aykırılığı ortada olan genel tebli ğle ilgili olarak Danıştay'da<br />
iptal davas ı açılmasına oybirliği ile karar verdik.<br />
Şimdi Danıştay 4. Dairesi, 21.3.1995 tarih ve E. 1995/1195 sayılı<br />
kararı ile Maliye Bakanl ığı'na kanunla tanman yetkinin<br />
aşıldığım vurgulayarak hukuka aykırı tebliğe "DUR!" demiştir.<br />
Hukuk, "DUR!" dedi ama Maliye Bakanl ığı üst bürokrasisi ve<br />
Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirler bir<br />
türlü durmuyorlar.<br />
Yargıyı etkileyeceklerini sanarak Danıştay koridorlannı, yargıdan<br />
sonuç alamayacaklann ı anlayınca yeni bir hukuki düzenleme<br />
için TBMM koridorlar ını dolduruyorlar.<br />
Yürütmeyi durdurma karar ının verilmesinin ertesi günü<br />
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görü şülmekte olan Vergi<br />
Kanunu Tasarısı nda bulunan Vergi Usul Kanunu'na mükerrer<br />
175. madde eklenerek yargı aşamasındaki bir davaya ve yürütmenin<br />
durdurulmas ı kararına gölge düşürülmüştür; yürütmenin<br />
durdurulmas ı kararı işlemez hale sokulmak istenilmi ştir, bize<br />
göre bir hukuk ayıbı işlenmiştir.<br />
Vergi Usul Kanunu'nun anayasaya aç ıkça aykırı olan mükerrer<br />
127. maddesine dayan ılarak çıkartılan bu maddeye bile aykırı<br />
olan 23.2.1995 tarihli (1) Sıra No.lu tebliğ ile vanlmak istenen<br />
hedefe bu kez yeni düzenlenen ve o da anayasaya ayk ırı olan<br />
mükerrer 175. madde ile vanlmak istenmektedir. Hiç ku şku duyulmasm<br />
bu düzenleme ile de mücadele ediyoruz ve sonuna kadar<br />
da mücadele edeceğiz.<br />
207
Bizi derinden sarsan ve üzen as ıl neden. Vergi Kanun Tasar ı-<br />
smda olmayan bir maddenin, Dam ştay'ca verilen Yürütmeyi<br />
Durdurma kararım izleyen günde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda<br />
her ikisi de sayg ı duyduğumuz iki meslektaşımızın imzaladıkları<br />
önerge ile kanun tasarısı metnine girmesinin sağlanmış<br />
olmasıdır.<br />
Getirilmek istenen mükerrer 175. madc[ede "Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği ve ona <strong>ba</strong>ğlı mesleki <strong>kurulu</strong>şlara kayıtlı mükellefler" i<strong>ba</strong>resi<br />
yer aldığına göre bu de ğerli iki üye dostumuz, lütfedip bizim<br />
görüşümüze <strong>ba</strong>şvursalardı sanırım daha isabetli olurdu.<br />
Belki o zaman biz, kendilerine hem Vergi Usul Kanunu'na<br />
4008 sayılı Yasa ile eklenen Mükerrer 227. maddenin, hem de<br />
getirilmek istenen mükerrer 175. maddenin anayasaya ayk ırı olduğunu<br />
anlatma olana ğL bulurduk.<br />
Kanun ve Genel Tebliğ ile Anayasanın 10. maddesinde yazılı<br />
"Kanun önünde e şitlik" ilkesi yok sayılıp Maliye Bakanlığı tarafından<br />
bir sınıfa "Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci<br />
Mali Müşavirler"e " İMTİYAZ" tanınmıştır. Vergi Usul Kanunu'nunMükerrer<br />
227. maddesi, Vergi, resim, harç ve benzeri mali<br />
yükümlülüklerin kanunla konulup, değiştirilmesi yetkisini Bakanlar<br />
Kurulu'na veren anayasanın 73. maddesine de aykırıdır.<br />
Bakanlar Kurulu'na ait bir yetki Maliye Bakanl ığı'na veriimekte,<br />
kanunun uygulanmas ını göstermek veya emretti ği işleri belirtmek<br />
üzere Danıştay'ın da incelenmesinden geçirilmek şartıyla çıkartilacak<br />
"TÜZÜK"' yerine hukuk sisternimizde yeri olmayan<br />
"Genel i Tebliğ" ile kanunda olmayan yetkiler kullan ılmak istenmektedir.<br />
Anayasa Mahkememiz, özel ki şilere "Kamu görevi" niteliğinde<br />
yetkiler verilmesinin anayasaya aykırı olduğu hususunu, E.<br />
1985/11. K 1986/29 saydı ve 11.12.1986 tarihli kararıyla açıklığa<br />
kavuşturmuştur. Anılan karar, 3194 numaralı İmar Kanunu'nun<br />
21 ve 22. maddesinde yer alan "yeminli serbest mimarlık<br />
ve mühendislik büroları" konusunda verilmiş olup bunların "serbest<br />
meslek faaliyeti icra etmekte olan" OZEL KİŞİLER olduğu<br />
ve memur veya kamu görevlisi sayilamayacakları, gerekçesine<br />
dayandırılmıştır.<br />
208
Yukarıda belirtilen karar, özel ki şilere inşaat ruhsatı ve yapı<br />
kullanma izni verme yetkisinin anayasaya aykırılığım vurgulamaktadır.<br />
Bunlardan daha önemli ve kamusal niteliği daha çok<br />
olan "vergi incelemesi ve denetlenmesi görevlerinin" Serbest Muhasebeci<br />
veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlere verilmesi,<br />
hiç bir şekilde anayasa kuralları ile <strong>ba</strong>ğdaştınlamaz.<br />
Anayasanın 48. maddesi ile güvence altına alınan "Sözle şme<br />
Hürriyeti", Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlerle sözleşme imzalamak mecburiyeti getirilerek kaldırılmaktadır.<br />
Bütün bu hukuksuzl klara Maliye Bakanli ğı, 29.3.1995 tarihli<br />
Resmi Gazete'de (2) S ıra No.lu Genel Tebli ğ ile bir yenisini daha<br />
eklemi ştir. (1) Sıra No.lu Tebliğ'de yer alan 31 Mart 1995 tarihine<br />
kadar sözle şme imzalamak mecburiyetine yönelik Dan ıştay'ın<br />
verdiği "Yürütmeyi Durdurma" kararı çiğnenerek haklunda<br />
yargı kararı olan bir konuda yetki kullamlm ış, süre iki ay<br />
uzatılmıştır.' İdare Hukukunda " İdare, yanlışından her zaman<br />
dönebilir" kural ı vardır. Ama Ulkemizde idare, yanlışa yanlışlar<br />
eklemektedir. Hukuka aç ıkca aykırı olan bu yeni yanh şı da idari<br />
yargıya götüreceğiz.<br />
Ayrıca fevkalade çarpıcı, ilginç bir hususa daha de ğinmek isterim.<br />
Maliye Bakanl ığı, 22.3.1995 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunca<br />
kabul edilip 27.3.1995 te TBMM Genel Kurulu'na<br />
sevkedilen Vergi Kanunları Değişikliği tasarısında yer alan mükerrer<br />
175. madde sanki yasalaşmış gibi davranıp henüz yasas ı<br />
çıkmamış bir genel tebliğ yayınılamakta, tasarıdaki i<strong>ba</strong>relere yer<br />
vermekte hiçbir sak ınca görmemiştir; çunkü onlara göre Vergi<br />
Usul Kanunu'nun mükerrer 175. maddesinin TBMM.den geçmesi<br />
çantada kekliktir.<br />
Getirilmek istenen mükerrer 175. madde ile gayrisafi kazanç<br />
toplam ının Maliye Bakanlığı'nca belirlenen tutan a şmayan mükelleflerin,<br />
Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlere defter tutturma mecburiyeti kald ınlmaktadır.<br />
29.3.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan (2) No.lu tebliğde<br />
"serbest meslek faaliyetlerinde bulunanlardan bir önceki y ıl<br />
209
gayrisafi hasılatları tutarı 125 milyon lirayı" aşmayan mükellefler,<br />
beyanname imzalatma zorunlulu ğu dışında bırakılmışlardır.<br />
Serbest meslek faaliyetinde bulunan miikellefler için hayat<br />
standardım 217.700.000.- TL. olarak belirleyen Maliye Bakanliğı,<br />
hangi kritere dayanarak 125 milyon lirayı belirlemi ştir, doğrusu<br />
anlaşılması çok güç bir hesaplamad ır.<br />
Maliye Bakanl ığı, CMUK'nun 146. maddesi uyarınca Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne gönd ı3rmesi gereken paralan da göndermeyerek<br />
<strong>Barolar</strong>ımızı ve CMUK gereği hukuki yardım için <strong>Barolar</strong>ca<br />
görevlendirilen meslekta şlarımızı sıkıntıya sokmuş, demökratikleşmeye<br />
örnek gösterilen bir yasal uygulamada ve şeffaflaşmada<br />
aksaklıklara neden olmuştur.<br />
Maliye Bakanlığı en son 1994 y ılı içinde 11.10.1994 tarihinde<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne 25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. oysa<br />
01.01.1994-31.12. 1994 dönemi için 1993 yıli Kesin Hesap Kanunu<br />
Tasansmda yer alacak olan yarg ı harçiarı ile adli nitelikteki<br />
para cezaları gelir yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden<br />
hesaplanacak miktara (yani 111.444.454.650.- TL.'ya) tamamlanmak<br />
üzere en az 66.722.712.000.- TL. göndermesi gerekmekte idi.<br />
Yukarıda belirtilen miktar, 1994 yılı içinde bir kaç kez yaz ı<br />
ile ve telefonla Maliye Bakanh ğı'ndan isterLmesi üzerine Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlüğü Kontrolörleri<br />
gönderilip denetim yapt ırılmak istenmiştir. <strong>Barolar</strong>ın mali ve<br />
idari denetiminin ancak Adalet Bakanl ığı Müfettişlerince yapılabileceği<br />
söylenerek buna izin verilmemi ş durum Adalet Bakanlığı'na<br />
yansıtılmış ve Adalet Bakam Sayın Moğultay'ın imzalı yazısı<br />
ile denetim yetkisinin Maliye Bakanl ığı'nda olmadığı ilgili<br />
Bakanliğa bildirilmiştir..<br />
CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen ve demokratikleşmeyi,<br />
sanık sorgulamas ında ve yargılamada şefFaflaşmayı amaçlayan<br />
yenilik ve değişiklikler, <strong>Barolar</strong>ımızın ve hukuki yardım için görevlendirilen<br />
meslektaşilarımızın büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />
çalışmaları ile uyguianabilmektedir.<br />
<strong>Barolar</strong>dan ve avukatlardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />
çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />
210
gereken olanak yaratılmamakta, aksine engeller ç ıkarılmaktadır.<br />
Maliye Bakanlığı CMUK. gereği görevini yapmazsa Barolanmız<br />
da CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gere ği sanık ya da yakalanan<br />
kişilere hukuki yard ım için müdafi tayin etme i şlemlerini<br />
durduracaklard ır. Böylece Maliye Bakanh ğı'mn anlaşılmaz<br />
tutumu nedeniyle "Savunma Suçlama ile <strong>ba</strong> şlar" kuralı rafa kaldmlmış<br />
olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama<br />
da sona erecektir.<br />
Avrupa Birliği'ne girme aşamasındaki ülkemizle ilgili olarak<br />
uluslararası <strong>kurulu</strong>şlann ve çağdaş uygar ülkelerin fevkalade<br />
duyarlı oldukları bir dönemde ortaya çıkacak böylesine olumsuz<br />
bir gelişmenin yaratacağı sıkmtılann hesabını, buna neden olarlar<br />
verecektir.<br />
17.12.1994 tarihinde Saym Ba ş<strong>ba</strong>kan ı ziyaretimizde, "Say<br />
-Savunma—Karar" bütünlü<br />
ğü içinde, yer alan ve yarg ının ayrılmaz<br />
unsuru olan Avukatların, onların örgütlü <strong>kurulu</strong> şu olan <strong>Barolar</strong>m,<br />
diğer meslek mensuplarından ve meslek kurufuşlanndan<br />
farklı yönleri olduğunu belirtmi ştik. Serbest çalışan ama aynı<br />
zamanda önemli ve ötelenemez kamu hizmeti gören insanlar<br />
olarak sorunları sokağa döküp çözümleri sokakta aramak istemediğimiii,<br />
bu nedenle ve öncelikle sorunlar ı siyasal iktidara<br />
anlatmak istediğimizi vurgulamıştık ve "Çözümlenebilecek hakh<br />
sorunlar, askıda bırakılırsa hukuk dışı çözüm arayanlar, haklılık<br />
kazanmaya <strong>ba</strong>şlar" demiştik. Şimdi bugün, çözümsüzlüğe terkedilen<br />
sorunlarımızı son olarak tartışıyoruz.<br />
27-28 Mayıs 1995 tarihinde Bal ıkesir'de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />
Genel Kurulu toplanacakt ır. Bu tarihe kadar sorunlar ın<br />
çözümü için herhangi bir geli şme olmazsa Genel Kurulumuzda,<br />
CMUK. gereği hukuki yardımları durdurma dahil ülkenin her<br />
tarafinda uygunacak çe şitli EYLEM'lerin kararım alacağız.<br />
Beni sabırla dinlediniz, teşekkür ederim saygılar sunarım.<br />
211
Hatay Barosu Başkanı Av. Nabi İnal' ın 5 Nisan Avukatlar<br />
Günü nedeniyle Ankara'da düzenlenen toplant ıda Baro<br />
Başkanları adına yaptığı konuşma:<br />
Sayın konuklar, değerli Baro Başkanlarım, sevgili meslekdaşlarmı<br />
.<br />
Sizlerle, böylesine görkmli ve anlaml ı bir toplantıda buluşmanın<br />
ve sizlere hitap etmenin onurunu, sevincini ta şıyorum, 42<br />
yıllık meslek yaşamımın ve 21 yıllık Baro Başkanlığı deneyimimi<br />
en . anlamli günlerinden birini yaşıyorum. Türk Avukatlık<br />
tarihinin en görkemli yürüşünü Anıtkabir'de yaparak buraya<br />
geldik. Sa<strong>ba</strong>h An ıtkabir'de, şimdide burada oldu ğu gibi meslek<br />
sorunları için gösterdiğimiz birlikteli ğin bugün olduğu gibi gelecektede<br />
sürmesini diliyorum.<br />
Birlik Başkammız, sorunlara bütün açıklığı ile değindiği için<br />
ayrıca tekrarlamak suretiyle zamamnızı almak istemiyorum.<br />
Birşeyin altını çizmek ve duyurmak istiyorum. Biz 67 Baro, kamuda<br />
görev yapan ve serbset çalışan tüm Avukatlar, birlik ve<br />
beraberlik içindeyiz. Bu denli güçlü bir şekilde kenetlendiğirnizi<br />
hiç hatırlamıyorum.<br />
Bugünkü etkinlikleri 17 Aral ık 1994 ve 1]. Mart 1995 tarihinde<br />
yaptığımız toplantılar sonunda hep birlikt kararla ştırdık.<br />
Gelecekteki eylemleri de hep birlikte konu şup gerçekle ştireceğiz.<br />
Sorunlarımızın geciktirilmeden çözümlenmesi yolundaki ça<strong>ba</strong>larında,<br />
Birlik Başkanımıza ve yönetime sonuna kadar destek<br />
veriyoruz.<br />
Biz Avukatlar, içimie sindirir ve bir yöntem olarak benimsersek<br />
hiç kimse ku şku duymasın, CMUK'tan müdafi tayin etmeme<br />
dahil yaşama geçireceğirniz diğer eylemle ı4e tüm yargıyı kilitleriz.<br />
Türkiye'de "Savunınasız adalet - Sav ırnmasız yargı" görüntüsü<br />
kimseye onur vermez. Bu nedenle ilgililer lütfetsinler Savunma'ya<br />
gereken önemi versinler.<br />
Savunma ile 1. s ınıf tüccan, savunma ile kara para sahiplerini<br />
aynı terazide tartmak saplantı ve sevdas ınan vazgeçsinhr.<br />
Her çeşit belgeyi "aslının aynıdır" diye onaylayabilen Avukatlar ı ,<br />
212
kendi vergi beyannamelerini bile imzalayamayacak duruma sokmasmiar.<br />
Bu kez kararlıyız. Sorunlarımızı daha fazla çözümsüzlü ğe terketmeyeceğiz.<br />
Biz bu mesleği çağdaş düzeyde "say—savunma—<br />
karar" üçlüsün bütünlü ğüne yakışır bir şekilde onurlu yapmak<br />
istiyoruz.<br />
Ilgililere sesleniyorum:<br />
Bugün ülkenin dört bir yan ından gelmiş 'olan binlerce Avukatın<br />
sesine kulak verin. Aksi halde, Avukatlann eylemlerinin diğer<br />
meslek gruplarının eylemlerinden çök farklı, ses getirici ve<br />
etkin olacağım çok yakında göreceksiniz. Bizi buna zorlamay ınız.<br />
Eğer adım atarsak bundan dönü ş yapmayacağımızı biliniz.<br />
Sorunlarımızm kısa zamanda çözümleneceği, 27 Mayıs'taki<br />
genel kurul toplant ımıza kadar bu yolda' s 6mut adımlarm atılacağı<br />
inancı ve beklentisi ile hepinize sayg ılar sunuyorum.<br />
1<br />
213
(X)<br />
MESLEĞİMİZİ ve HUKUK DÜZENİMİZİ<br />
ILGILENDIREN GUNCEL OLAY ve KONULARLA<br />
İLGİLİ AÇIKLAMALAR<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 16.8.1993<br />
GENELGE NO: 964/41<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'mn, bu yıl üniversite ikinci<br />
<strong>ba</strong>samak s ınavını kazanamayan ö ğrencilerin açıkta bırakılmayacağı<br />
konusu ile ilgili olarak 14.8.1993 tarihinde yaptığı Kamuoyu<br />
Açıklaması aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılanmla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
14.8.1993<br />
Bu yıl üniversite ikinci <strong>ba</strong>samak s ınavını kazanamayan 440<br />
bin öğrencinin açıkta bırakılmayacağı, bir kısmımn Anadolu<br />
Universitesi'nde kurulan fakülte ve yüksek okullara yerle ştirileceği,<br />
önemli bir bölümünün de Eski şehir'de kurulan Osman Gazi<br />
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuma olana ğına kavuşturulacağı<br />
hükümet yetkililerince aç ıklanmaktadır.<br />
Henüz sistemin nas ıl işletileceği netlik kazanmam ış olmakla<br />
birlikte, Üniversite s ınavlarında <strong>ba</strong>şansız, olan öğrencilerin özellikle<br />
hukukçu olarak de ğerlendirilmesinin dü şünüldüğü anlaşılmaktadır.<br />
Halen varolan Erzincan ve Diyar<strong>ba</strong>k ır Hukuk Fakülteleri yeterli<br />
öğretim elemam bulamaz ve sağlıklı eğitim yapamazken yeni<br />
açılan üniversitelerde bu s ıkmtının daha belirgin olarak ya şa-<br />
214
nacağı açık olarak görülmekte iken smav kazanamayan ö ğrencileri<br />
Hukuk Fakültesinde okumu ş görünme olanağı yaratmanın<br />
bir siyasal gösteriden öte anlam ı olmayacaktır.<br />
Biz gençlerimize okuma olana ğı tanınmasm demiyoruz. Ginül<br />
hiç bir gencin açıkta kalmasım istemez; ancak önerilen sistem<br />
diplomalı işsizler ve yeteneksiz meslek mensupları ordusunu arttıracaktır.<br />
Bu uygulama ile üniversite giriş sınavlarmın da hiç<br />
bir anlamı ve etkinliği de kalmamaktadır.<br />
Hele hele hiç hak etmedikleri halde Hukuk Fakültesi diploması<br />
ile ödüllendirilecek gençler, gelecekte adaletin da ğıtıımnda<br />
görev alacak, savunma, üstlenecekler, savc ı, yargıç olarak ulus<br />
adına talepte bulunacaklar, karar vereceklerdir. "Devletin Temeli<br />
Adalet" böyle sağlanmaz, aksine adaletin temelleri sars ılır, hukukun<br />
üstünlüğü ilkesi zedelenir.<br />
Siyasal hesaplarla hareket edenler, kısa vadeli <strong>ba</strong>şarılar yerine,<br />
uzun vadeli köklü çözümleri dü şünmei ve önermelidir. Gelecekte<br />
pişman olunacak uygulamalardan kaç ınılmalıdır. Yetkilileri<br />
bu konuda uyarmayı görev sayıyoruz.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Ankara, 30.12.1993<br />
GENELGE NO: 1745/72<br />
Cumhuriyetin temel nitli ği olan laikliğin son günlerde yerli<br />
yersiz bir şekilde tartışılması nedeniyle kamuoyuna yap ılan duyuru<br />
metnini a şağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
215
KAMUOYUNA DUYUItU<br />
26.12.1993<br />
"TÜRK ULUSUNU ŞERİAT DÜZENINE ÇEKMEYE,<br />
DEMOKRATIK LA İK HUKUK DEVLETINI TEOKRAT İK<br />
DEVLETE DÖNÜŞTÜRMEYE KIMSENIN GÜCÜ<br />
YETMEYECEKTİR"<br />
Son günlerde Curnhuriyet'in temel niteliklerinden olan laiklik<br />
ilkesi, yerli yersiz, olur olmaz tart ışılmakta, zedelenmekte, antilaik<br />
tutum ve davran ışlar sergilenmektedir.<br />
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Yekta Güngör ÖZDEN'in<br />
Cumhuriyet'in de ği ştirilemez niteliği olan LAİKLIKTEN ödün<br />
vermeyen görü şleri ve sözleri çarpıtılarak ŞERİAT övülmektç,<br />
ülkedeki tüm laik insanlara gözda ğı verilmek istenilmektedir.<br />
"ŞERIAT, din kurallarının bütünlüğünü ifade eder. İnsanları<br />
yüceltmeyi amaçlar" şeklindeki değerlendirmelerin, toplumda<br />
gündeme getirilmesi, kimi TBMM. üyeleri taraf ından şeriata yeşil<br />
ışık yakılıyor izlenimi yaratacak sözler söylenmesi, fevkalade<br />
tehlikeli, demokratik laik hukuk devletinin gelece ği açisindan da<br />
üzücüdür, dü şündürücüdür.<br />
İnsanların din kurallarına uymas ı, vicdarılan ile ilgilidir. Din<br />
kurallannın devlete, siyasete yön vermesi, bunlarm toplum hayatını<br />
düzenlemesi, en önemli güç mihrak ı olarak kabul edilmesi,<br />
çağdaş toplumda ve demokratik laik hukuk devletinde asla<br />
benimsenemez.<br />
Şeriat kurallanna dayanan devlet, TEOKRAT İK DEVLET'tir.<br />
Şeriatın, insnlan, yüceltmeyi amaçladığın ı söyleyip benimseyenler,<br />
şeriatın emri olan ve çe şitli suçlara verilen el, ayak, kol<br />
ve hatta kafa kesilmesini, insanların taşla:ııarak öldürülmesini,<br />
çağdaş toplum için, insan hak ve özgürlükleri için geçerli olduğunu<br />
da kabul etmek durumundad ırlar.<br />
Şeriat öyle emrediyor diye kad ınlanmız için "Aklen ve dinen<br />
eksik yarat ılmıştır, kötüdür, yanm insandır, YARATIKTIR: 1(0-<br />
calar, kendilerine itaat etmeyen karılarmı dövme hakkına sahiptirler"<br />
şeklindeki değerlendirmeleri, analan, eşleri ve karde şleri<br />
olan kadınlarımız için söyleyebiliyorlar m ı, savunabiliyorlar m ı?<br />
216
Hukukun Üstünlüğüne, demokratik laik Cumhuriyet'e ve Atatürk<br />
ilke ve inkılaplanna <strong>ba</strong>ğlı kalacağına TBMM.de yemin<br />
edenler, herkesten önce Cumhuriyetin niteliklerine, Cumhuriyet'in<br />
ve devriinlerin özü olan laikli ğe sahip çıkmakla yükümlüdürler;<br />
Şeriat savunuc1luğu izlenimini vermemelidirler. Siyasal<br />
hesaplarla hareket ederek laiklikten ödün verilir, şeriat övülürse,<br />
Cumhuriyet aleyhtan iç ve d ış güçler cesaretlenir, eylemlerini<br />
arttınrlar.<br />
Devlet i şlerinde HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ bir , kenara itip<br />
dini üstün kuma u ğraşları, demokratik hukuk devletinde asla<br />
egemen olamayacaktır. "ŞERIAT İSTERİZ, LAIK DEVLET YIKI-<br />
LACAK" diye sokaklara dökülenler,, din uğruna TEKB İRLER getirerek<br />
kur<strong>ba</strong>n keser gibi din karde şlerini öldürecek kadar gözü<br />
dönenler, emellerine ula şamayacaktır.<br />
Türk ulusunu tekrar ÜMMET yapmaya, ortaçağ karanh ğına,<br />
ŞERİAT DUZENİNE çekmeye, demokratik laik HUKUK DEV-<br />
LETİ'ni, TEOKRATİK DEVLETE dönü ştürmeye kimsenin gücü<br />
ve nefesi yetmeyecektir.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
BARO BAŞKAN-LIGI<br />
Ankara, 10.1.1994<br />
GENELGE NO: 24/2<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yônetiin Kurulunun İnter Star Televizyon<br />
Kuruluşunun yayınlanmn Yüksek Seçim Kurulunca durdurulması<br />
nedeniyle 8 Ocak 1994 tarihinde yaptığı kamuoyu duyurusu<br />
metni ili şikte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />
Saygılanmla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAy<br />
217
8.1.1994<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Bkirli ği Yönetim Kurulu 8 Ocak 1994 tarihinde<br />
toplanarak İnter Star isimli Televizyon Kurulu şunun yayrnlarmın<br />
Yüksek Seçim Kurulunca durdurulmas ı üzerine ilişikteki<br />
metni kamuoyuna duyurmaya karar vermi ştir.<br />
Eki : Kamuoyu Duyurusu<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
( İMZA)<br />
8.1.1994<br />
Bir özel Televizyon Kuruluşunun yayınlarının, Yüksek Seçim<br />
Kurulu kararı ile durdurulması, toplumumuzda tartışmaya neden<br />
olmuştur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, haberle şme özgürlüğünü, haberleşmenin<br />
gizliliği ilkesinin, sansürsüz ve engelsiz <strong>ba</strong>sın ve yayın özgürlüğünün<br />
korunmasınm demokrasinin en önemli kurumlarından<br />
olduğunu savunagelmiştir. Bu özgürlük, herkes, her kurum<br />
ona uyduğu ve ayın oranda da savunduğu zaman güzelle şir, anlam<br />
kazanır<br />
298 Sayılı Yasa'da değişiklik yapılıp Yüksek Seçim Kurulu'na,<br />
yargı <strong>kurulu</strong>şu yetkisi verilerek özel radyo ve televizyon <strong>kurulu</strong> ş-<br />
larının yayınlarınm beş günden onbeş güne kadar durdurulmas ı-<br />
m öngören düzenleme s ırasında siyasi partiler, siyaset adamlar ı,<br />
<strong>ba</strong>sın, özel radyo ve televizyon <strong>kurulu</strong> şları gereken tepkiyi. koymamışlardır.<br />
Yasa gere ği uygulama yapıh:ııca da Yüksek Seçim<br />
Kurulunu ve yargı organlarım kınamak fevkalade yanl ış olmuştur.<br />
Bir yasa maddesindeki yetkinin kullan ılması nedeniyle verilen<br />
'Yayını Durdurnıa" kararı üzerine, <strong>ba</strong>ğımsız yargı organlarım<br />
ve onların kararlarını hedef almak, ku şku yaratacak beyanlarda<br />
bulunmak, demok:rasimiz aç ısından üzüntü vericidir.<br />
218
Bağımsız yargı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />
koşuludur. Mahkemelerimiz, insan hak ve özgürliiklerinin güvencelerinin<br />
<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Yüksek Seçim Kurulunu, yargı<br />
organlarını ve kararlarından, dolay yargıçları halkın gözünde<br />
küçük düşürmeye kalkışmak, halkı kıF-ırtmak, yargı gücünü,<br />
<strong>ba</strong>ğımsız yargıyı zedeler. Hiç kimsenin "Ozgürlük" kullamyorum<br />
görüntüsü altında <strong>ba</strong>şka özgürlükleri ve demokratik hukuk devletinin<br />
güvencelerini zedelemeye hakk ı yoktur.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Ankara, 28.2.1994<br />
GENELGE NO: 277/14<br />
Atatürk ve ilkelerine dil uzatılması nedeniyle 25.2.1994 tarihinde<br />
kamuoyuna yap ılan ve saldırıyı kınayan duyuru metnini<br />
aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılanmia<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
25.2.1994<br />
Atatürk'e İzmir Suikasti düzenlenmesi girişiminde bulunan<br />
ve yargılanıp mahkum olanların iti<strong>ba</strong>rlarınm iadesini sağlamak<br />
amacı ile 12 Milletvekilinin TBMM.ne verdiği araştırma önergesi<br />
parlamenter demokrasinin, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin<br />
getirildiği olumsuz aşamayı göstermesi <strong>ba</strong>kımından fevkalade ibret<br />
vericidir.<br />
Anılan önergenin "M. KIMAL'N BABASI KIM?" isimli düz-<br />
219
mece belgenin milletvekillerinin odalar ına bırakıldığı bir güne<br />
rastlamas ı ise daha da şaşırtıcıdır. Anılan broşür konusunda 4<br />
yıl önce Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, <strong>ba</strong>şta Cumhur<strong>ba</strong>şkanı olmak<br />
üzere bütün yetkilile:ri uyarmıştı.<br />
Cemalettin Kaplan'ın Ümmet-i Muhammed dergisinin 8. sayısının<br />
kitap haline getirilmiş şekli olan bro şür konusunda ilgili<br />
ve yetkililerin ancak şimdi uyanabilmesi ise çok düşündürücü ve<br />
üzücüdür.<br />
23 Nisan, 19 Mayı s, 29 Ekim ve benzeri ulusal <strong>ba</strong>yram günlerinir<br />
"KARA GÜN" olarak nitelenmesine, hilafet özlemcili ği yapılmas<br />
ına, dinin devlet işlerine ve tüm ya şama egemen olması<br />
anlayışına hoşgörü ile <strong>ba</strong>kılamaz.<br />
Bir <strong>ba</strong>şka düşündürücü olay ise ik <strong>ba</strong> şkanlığını Atatürk'ün<br />
yaptığı, Kurtuluş Savaşını yönlendiren TBMM.nin çatısı altında<br />
beslenen ve yeşertilıneye çalışılan Cumhuriyet ve Atatürk düşm.nhğıdır.<br />
Atatürk'e suikast düzenleyenle:dn iti<strong>ba</strong>rlarmın iadesinin<br />
istenilmeye kalkışılmasının .<strong>ba</strong>şka hiçbir açıklaması yoktur.<br />
Demokratik laik hukuk devletini d ışlayarak şeriat düzenini,<br />
teokratik devleti amaçlayan, ulusu tekrar ümmet yapmaya çahşan,<br />
Cumhuriyet'in ve devrimlerin özü LAIKLIK ilkesini a şağılamak<br />
isteyen, çağdaşhğı ve Atatürk'ü reddeden Lozan' ı inkar<br />
edip Sevr özlemcii ğj yapanlar, özetle demokrasiyi ve Türkiye<br />
Cumhı riyeti devletini y ıkmaya çalışanlar, yanıldıklarmı çok yakmda<br />
göreceklerdir.<br />
Egemenliğin kayıtsız şartsız tek sahibinin ulusumuz olduğunun<br />
asla unutulmarnas ı, kimi milletvekillerinin TBMM. kürsüsünde<br />
"DEMOI(IfİK VE LAIK CUMHURIYETE VE ATA-<br />
TÜRK İLKE VE İNKILAPLARINA BAĞLI KALACAINA" dair<br />
ettikleri yemine sad ık kalmalan, yeminlerini taşıyaınıyorlarsa<br />
yüce meclisi terk etmeleri veya usulünce hukuken TBMM.nin d ı-<br />
şrna çıkartılmaları gerekir. TBMM.de ulusumuzun, toplumumuzun<br />
değerlerine, Atatürk'e saldırı niteliğindeki ve Anayasaya aykin<br />
önergeler de i şle:me konulmamal ıdı.r.<br />
220
Demokratik laik hukuk devletinin korunmas ı, ülkemizi uygar<br />
ve çağdaş dünyaya. taşıyan Atatürk'e hakaretlerin önlenmesi için<br />
öncelikle TBMM.ni, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'm, siyasi partileri, tüm <strong>kurulu</strong>şlan<br />
ve aydınlan görevlerini duraksamadan yapmaya çağırıyoruz.<br />
»<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Tarih, 5.10.1994<br />
GENELGE NO: 1375/46<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkamnm, Düşünce ve Anlatım özgürlüğü<br />
ile ilgili olarak kamuoyuna yapt ığı duyuru metnini a şağıda<br />
bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılanmla<br />
- Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Son günlerde Demokratikle şme ve buna yönelik olarak "Düşünce<br />
ve Anlatım Ozgürlüğü" ile ilgili beklentiler yoğunlaşmıştır.<br />
Oluşturulan komisyon, bu konuda bir rapor haz ırlamış, önerilerde<br />
bulunmuş ve ilk i ş olarak Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki anti<br />
demokratik ve hukuka aykırı maddeleri ayıklamış ve bir taslak<br />
sunmuştur. -.<br />
12 Eylül ürünü Anayasada yer alan ve demokrasimizi s ımrlayan<br />
bütün engeller kaldınlmadıkça çağdaş bir "Düşünce ve Anlatim<br />
Ozgürlüğü" sağlanamaz. Terörle Mücadele Yasas ı da bugünkü<br />
şekliyle yürürlükte kaldıkça, özellikle 1. ve 8. maddelerindeki<br />
221
çarpıkhklar giderilmedikçe Türkiye, bilim adamlarını, yazarlarını,<br />
gazetedilerini, kimi aydrnlarım ve sendikacılannı, düşüncelerini<br />
açıkladıklan için yargılayan ve adi suçların çok üstünde cezalar<br />
veren ve yurt içinde ve d ışında eleştirilen ülke olma konumundan<br />
kurtulamayacaktır.<br />
Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, koşul<br />
ve sımrlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />
bir devı1t ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; Hukukun<br />
Üstünlüğü ilkesi ile çelişmektedir.<br />
Elbette, demokratik, anayasal hak ve özgürlükler, <strong>ba</strong> şka hak<br />
ve özgürlükleri yoketmek, ülke bütünlüğünü ve kamu düzenini,<br />
yargı organlarının otoritesini sarsmak, devleti tahrip etmek için<br />
kullanılmamalıdır, ama aydmlar, bilim adamlar ı, yazarlar, gazeteciler<br />
ve sendikacılar, yok yere düşüncelerinden ve onları açıklamaktan<br />
dolayı suçlanmamah, ağır cezalara çarptırılmamalıdır.<br />
Şimdi hükümetin elinde yukarıda belirtilen kimi s ıkıntıları<br />
aşmayı sağlayacak bir taslak bulunmaktadır. 12 Eylül Hukuku<br />
Kahntıları'nı, kısıtlamalan sür'atle yürürlükten kald ırmak tam<br />
demokratik bir siyasal ortam yaratmak iddias ıyla kurulan bir<br />
hükümete yakışan şey, en azından böyle bir taslağa sahip çıkmaktır;<br />
aksi takdirde içtenliğini, kimseye anlatanıaz kanıtlayamaz.<br />
• Ülkemizin "Düşünce ve Anlatım Özgürlüğü"ne nefes aldıracak<br />
bir uygulama için bir gün bile gecikmeye tahammülü yoktur. Zaman<br />
geçirilmeden siyasal iktadar dü şünce özgürlüğü konusundaki<br />
içtenliğini kamtlamaiı Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki hukuk<br />
ve demokrasi ayıplannı ternizlemelidir.<br />
Kamuoyuna sayg ı ile duyurulur. 3.10.1994<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
( İMZA)<br />
222
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Tarih, 22.11.1994<br />
GENELGE NO: 1795/51<br />
• 10 Kasım 1994 tarihinde Anıtkabir'de meydana gelen olay nedeniyle<br />
Kamuoyuna yapilan duyuru metnini a şağıda bilgi ve<br />
takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 11.11.1994<br />
ŞERİATI GETIRMEYE, ULUSU ÜMMET YAPMAYA,<br />
CUMHURIYETI VE. ATATÜRK'Ü AŞMAYA GÜÇLERI<br />
YETMEYECEKTİR.<br />
Son aylarda giderek yoğunlaşan ve 29 Ekim'de doruk noktas ı-<br />
na varan, ulusumuzun Cumhuriyet'e ve Atatürk ilkelerine sahip<br />
çıkma kararlılığı, şeriat heveslilerini telaşlandırdı.<br />
En son 10 Kas ım 1994'te Atatürk'ün huzurunda tezgahlanan<br />
saldırı, şeriatın ülkemizde pekçok <strong>ba</strong>rikatı aşıp Anıtkabir'in<br />
merdivenlerinden tırmanmaya cüret ettiğini sergiliyor..<br />
Saldırgamn, bir deli, bir çılgın olması belki kimi yüreldere su<br />
serpebiir; ama böyle olsa ' bile onu, ülkemizi ortaçağ karanlığına<br />
çekmek isteyen teokratik devlet özlemdilerinin ustaca yönlendirihp<br />
kullandıkları anlaşılıyor. Bu zavalliyı devlet yetkililerinin bulunduğu<br />
törene sokup Atatürk'e sald ırtanları bulup ortaya çıkarmak<br />
gerekir.<br />
Saldırgan, yakrnlarımn da söylediği gibi aklı <strong>ba</strong>şında, ne yaptığım<br />
bilen bir kamu görevlisi ise olay, daha elim ve vahimdir; yo<strong>ba</strong>zhğm<br />
ve çağdaşlığm laik Cumhuriyet dü şmanlığımn davlet dairelerini<br />
de kuşatmak üzere hareketlendi ğinin somut belirtisidir.<br />
223
Bu tür olaylan, "masum inanç patlama][arı" gibi görme al ışkanlığma<br />
kendilerini kaptıranlan, olaylann bu boyuta gelmesine<br />
bilerek ya da bilmeyerek göz yumanlarm, art ık gaflet uykusundan<br />
uyanmalanmn zamanı gelmiştir, geçmektedir.<br />
Saldırgan, ister bir deli isterse ne yapt ığım bilen anti laik bir<br />
şeriatçı olsun, insanlanm ız, aydınlanmız ve ulusumuz bir oyuna<br />
gelmemelidir. İnsanlarım ızı laik-anti laik, dindar-dinsiz ayınnnna<br />
çekmek ulusu tekrar ümmef yapmak isteyenlere f ırsat verilmemelidir.<br />
Demokratik hukuk devletini y ıkıp teokratik devleti geri getirmeye,<br />
Cumhuriyeti di şlayıp ülkemizi ortaçağ karanhğına çekmeye,<br />
laikliği kaldırıp şeriat düzenini kurmaya kimsenin gücü ve<br />
nefesi yetmeyecektir.<br />
Bu olay nedeniyle demokratik laik hukuk devletinin korunması,<br />
ülkemizi uygar ve ça ğdaş dünyaya taşıyan Atatürk'e hakaret<br />
ve saldırıların önlenmesi için bir kez daha ve öncelikle törende<br />
bulunan Cumhur<strong>ba</strong> şkanım, Baş<strong>ba</strong>kanı, Türkiye Büyük Millet<br />
Meclisi Başkanı ve Üyelerini, Siyasi Parti Yetkililerini ve tüm<br />
<strong>kurulu</strong>şları ve aydınları görevlerini duraksamadan yapmaya çağırıyoruz.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANL:[Ğı<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Ankara, 6. 12.1994<br />
GENELGE NO: 1922/57<br />
• Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulunca 3.12.1994 tarihinde<br />
düzenlenen Terörle Mücadele Yasas ı ve Düşünce Ozgürlüğü<br />
ile ilgili <strong>ba</strong>sın toplantısmna çok sayıda TV Kurulu şu ve <strong>ba</strong>sın<br />
mensubu katılmıştır. toplantı ile ilgili <strong>ba</strong>s ın açıklaması ve Ozgür<br />
Ülke Gazetesi'nin İstanbul ve Ankara'daki binalarına yapılan<br />
224
om<strong>ba</strong>lı saldırılara ilişkin kamuoyu duyurusu metinleri aşağıda<br />
bilgi ve takdirlerinize sunulmu ştur.<br />
Sayğılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
TÜRKİYE BAROLAR BİRLIĞI YÖNETİM KURULU'NUN<br />
TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ<br />
İLE İLGİLİ KAMUOYUNA AÇIKLAMASI<br />
3.12.1994<br />
T.B.M.M. Adalet Komisyonu'nda görüşülüp kabul edilerek Genel<br />
Kurul'a gönderilmiş olan Terörle Mücadele Yasası Tasarısı,<br />
son günlerde yoğun biçimde tartışılıyor.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki tartışan ve eleştirenler, tasanrım<br />
içeriğinin mevcut yasa ile benzerlik ya da farkl ılığımn ayırdmda<br />
değillerdir. Kimleri, tasannm ülke bütünlüğünü sarsıcı nitelikte<br />
olduğunu, bölücülere uygun ortam hazırlayacağım, vicdan<br />
ve i<strong>ba</strong>det özgürlüğünü, fikir ve ifade özgürlüğünü kaldıracağını ,<br />
inancımn gereğini yerine getirmekten <strong>ba</strong> şka hiçbir kaygısı olmayan<br />
insanları terör suçlusu konumuna düşüreceğini, TCK. 163.<br />
maddesinin hortlat ılacağım söylemekte ve toplumu ve insanlarımızı<br />
telaşa sürükleyerek, tahrik etmekte bir <strong>ba</strong>rdak suda firtma<br />
kopartmak istemektedirler. Ne yazıktır ki bu kampanyanın öncülüğünü<br />
de aralarında hükümet ortağı da bulunan tüm sağ partilere<br />
mensup Belediye Ba şkanları masrafı müteahhitlerce kar şılanan<br />
paralı ilanlarla yapmaktadırlar.<br />
Dikkatlice incelendiğinde sadece Tas anmn, Terör Tarnmma<br />
ilişkin 1. madde ile 8. maddesinde yeni ve farkl ı düzenleme yapılmış<br />
olduğu görülecektir; ayrıca adaletsiz 13. madde de yasa<br />
metninden çıkartılmıştır. Çarptınlarak iddia edildiği gibi dernek,<br />
vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek <strong>kurulu</strong>şları ve bunların<br />
yan <strong>kurulu</strong>şları, bunlara ait bina, lokal, büro ve eklentilerine,<br />
kapatılmaları halinde mallarımn müsaderesine ili şkin yeni hükümler<br />
geterilmi ş değildir; sadece mevcut yasadaki madde yerleri<br />
değiştirilmiştir.<br />
225
Düzenlenen 1. madde, mevcut yasadaki karma şık 1. maddenin<br />
daha kısa ve anlaşilır şeklidir.<br />
Tasarı ile yeniden düzenlenen 8. madde, yasamn yürürlükteki<br />
8. maddesinden çok farkl ıdır. Mevcut yasanın "Hangi yöntem,<br />
maksat ve düşünceyle olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin<br />
ülkesi ve miletiyle bölünmez bütünlü ğünü bozmayı hedef<br />
alan yzılı ve sözlü propaganda, toplant ı ve gösteri yürüşünü cezalandıran<br />
8. maddesi dü şünce özgürlüğünü, korkutucu derecede<br />
daraltmıştır; <strong>ba</strong>şta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere<br />
ülkemizin de imzaladığı uluslararası sözle şmelere aykırıdır.<br />
Bu madde, hem yasamn diğer maddeleri ile çelişmekte hem de<br />
hukukun üstünlü ğüne ve düşünce özgürlüğüne uymamaktadır.<br />
Türkiye, bu maddenin uygulanmas ınm sancılarını sıkıntılanm<br />
yaşıyör; bilim adamlarını, yazarlarım, gazetecilerini, kimi aydınlarını,<br />
sendikacılannı düşüncelerini açıkladıklan için yargılayan<br />
ve acımas ızca ,cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor. Bu<br />
madde nedeniyle yayınevlerine kolayca altından kalkılması olanaksız<br />
yüklü para cezaları verilebiliyor, bilim adamlarının kitapları<br />
toplatılabiliyor.<br />
Tasarının 8. maddesi, dü şünce özgürlüğüne "bir nefes aldırma"<br />
maddesidir. Buııa göre her türlü yaz ıh ve sözlü propaganda<br />
değil, "inceleme, tartışma ve eleştirme srnırlarım aşarak açık ve<br />
yakın tehlike yaratacak biçimde veya terör örgütlerini desteklemek<br />
için propaganda yapanlar" cezaland ırı]maktadır.<br />
Böyle bir düzenleme, Yasanm 8. maddesindeki düzenlemeyi insan<br />
hak ve özgürlüklerine ayk ırı bulan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu<br />
ve Divanın görüş ve kararlarına da uygun düşmektedir.<br />
Tasarının TCK.nun kaldırılmış olan 163, maddesini geri getirdiği,<br />
vicdan ve i<strong>ba</strong>det özgürlü ğünü kaldırdığı, inançlann ın gereğini<br />
yerine getirenleri cezaland ırdığı savlan, tamamen toplumu<br />
ve insanları yanıtlarnaya, hedef saptırmaya yöneliktir. TCK. 163.<br />
maddesinde "...dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan<br />
şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda<br />
yapan veya telkinde bulunanlar" cezaland ınimaktaydı. Oysa tasarının<br />
8. maddesinde laikliği yoketmeyi amaçlayan terörü ve terör<br />
suçlarını alenen tahrik, te şvik edenler veya övenler veya tahrik<br />
ve teşvik amacıyla toplantı ve gösteri ytrüyüşü yapanlar, te-<br />
226
ör örgütlerini desteklemek için propaganda yapanlar cezalandırılmaktadır.<br />
İki propagandanın tanımı, içeriği ve niteliği çok<br />
farklıdır; ikisini aym görmek ya da göstermeye ça<strong>ba</strong>lamak kimileriniri<br />
işine gelmektedir.<br />
Devletin ülkesi ve miletiyle bölünmez bütünlü ğünü bozmak<br />
amacıyla açık ve yakın tehlike yaratacak biçimde propaganda<br />
yapmak üç yıla kadar ağır hapis ve 500 milyon liraya kadar para<br />
cezalarma çarptırılırken aynı amaca yönelik şeriat propagandası<br />
cezalandırılmamaktadır.<br />
Açık ve yakın tehlike kriteri de eklenerek Adalet Bakanl ı-<br />
ğı'nca hazırlanan ilk tasarı metninde bulunan "Devletin sosyal,<br />
ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din<br />
kurallarına dayandırmak amacıyla şiddet ve tehdide <strong>ba</strong>şvurulmasının<br />
cezalandırılması maddesine benzer bir düzenleme yapılması<br />
kaçımlmazdır.<br />
Sivas olayları örneğinde görüldüğü gibi "Laiklik gidecek Şeriat<br />
gelecek!" diye <strong>ba</strong>ğırıp insanları yakanlann eylemlerine "masuni<br />
inanç patlamaları" demek, üzerinde Arapça harfler yaz ılı<br />
yeşil <strong>ba</strong>yrak açıp şeriat provası yapanlara ho şgörülü <strong>ba</strong>kmak, inceleme,<br />
araştırma ve ele ştiri sınırları içinde kalan eserlerin, kitapların<br />
toplanmasına, yazarların yayınevlerinin en ağır biçimde<br />
cezalandırılmasma alkış tutmak, hukukun üstünlüğü, demokrasi<br />
ve düşünce özgürlüğü ile <strong>ba</strong>ğdaştırılamaz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, Düşünce özgürlüğünün ve dü şünceyi<br />
açıklama özgürlüğünün uluslararas ı sözleşmelerde tanımlanan<br />
biçim ve içeriğiyle engelsiz kullanılmasından yanadır. Demokrasi<br />
düşmanlarının özgürlülderi bile, demokratik kurallar ve hukukun<br />
üstünlüğü ilkesi zedelenmeden kısıtlanmandır. Demokrasi<br />
dışı çözümler, demokrasinin özünü zedeler. Demokratik hukuk<br />
devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırı anayasa ve yasa<br />
hükümlerinin süratle temizlenip dü şünce özgürlüğünün çağdaş<br />
boyutlara getirilmesi gerekir.<br />
Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, her türlü terörü önleme ve<br />
düşünce açıklama özgürlüğünü engelsiz sağlama <strong>ba</strong>kımından yeterli<br />
değildir. "12 Eylül Hukuk Kahnt ılan"m, kısıtlamaları<br />
Sür'atle yürürlükten kaldırmak, tam demokratik bir siyasal or-<br />
227
tam yaratmak iddias ıyla kurulan ve protokolünde "Terörle Mücadele<br />
Yasas ı, Temeli Hak ve Ozgürl[üklerin özüne dokunulamaz<br />
ilkesi ışığında yeniden ele alınacaktır" vaadi bulunan bir hükümet,<br />
en azından bu tasanya sahip ç ıkmazsa içtenliğini kimseye<br />
anlatamaz, hukuk ve demokrasi ay ıplan ile yürümeye devam<br />
eder.<br />
Kamuoyuna sayg ı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Yönetim Kurulu Adına Başkan<br />
Avukat Onder SAY<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
4.12.1994<br />
Özgür Ülke Gazetesi'nin İstanbul ve Ankara'daki binalarma<br />
yapılan bom<strong>ba</strong>lı sald ırılar, Türkiye'de fevkalade hassas ve ilginç<br />
bir zamana rastlatılmıştır.<br />
Bir yandan ülkemizdeki dü şünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü<br />
ile ilgili uygulamaların, söz:[eşmelere aykırı olduğu tartışmaları<br />
içerde ve dışarda alabildiğine tartışılirken diğer yandan<br />
Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki Değişikliklere "Nefes aldırma"<br />
ça<strong>ba</strong>ları sürdürülüyor.<br />
Böyle bir ortam ve zamanda Özgür Ülke Gazetesi'nin binalarma<br />
konan bom<strong>ba</strong>lar, düşünceyi aç ıklama özgürlüğünü, <strong>ba</strong>sın<br />
özgürlüğünü bom<strong>ba</strong>lamakla kalmam ış, demokrasiyi de kundaklamıştır.<br />
Görülüyor ki hangi amaçla yap ılmış olursa olsun <strong>ba</strong>sına,<br />
<strong>ba</strong>sın mensuplarına, gazetecilere yönelik sald ırılar sürüyor.<br />
Bom<strong>ba</strong>lı kımdaklama, terörün ustaca kurduğu tuzaklarm, cinayetlerin<br />
süreceği işaretlerini taşıyor. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
TERORUN her çe şidine karşı olduğunu yıllardır usanmadan<br />
söylüyor. Yineliyoruz, ki şisel teröre de, örgütsel teröre de, devlet<br />
terörüne de karşıyız. Devlet, terör kur<strong>ba</strong>niarımn canilerini bulup<br />
hesap sormadıkça yarar umanlar, cesaretleniyor, yeni bom<strong>ba</strong>lar<br />
hazırlıyor, yeni canlar al ıyor.<br />
228
Özgür Ülke Gazetesine yapilan sald ırının, fevkalade profesyonel<br />
biçimde planlandığı anlaşılıyor Olay, Ozgür Ülke Gazetesi'nin<br />
yayuilanndan 1 siyasal görüşlerinden rahatsız olanlann<br />
"Masum suturma" eylemidir diye geçi ştirilemez. Düşünceyi özgürce<br />
açıklama ça<strong>ba</strong>lari sürerken kimsenin, <strong>ba</strong>s ın özgürlüğünü<br />
kundaklama hevesine ve sorunlara demokrasi dışı çözümler aramasma<br />
müsaade edilmemelidir.<br />
• Özgür Ülke Gazetesi'nin kundaklanması aydmlatılmandır; aydınlatılmalıdır<br />
ki herkes, ülkeyi sonu gelmez tartışmalara, kardeş<br />
kavgasma ve karanl ığa çekmeye çalışanları, tanımalıdır.<br />
Basın ve düşünceyi açıklama özgürlüklerine ve demokrasiye<br />
yapılan bom<strong>ba</strong>h saldırıyı, şiddet ve nefretle kınıyoruz, sorumlu,<br />
görevli ve yetkilileri görevlerini yapmaya çağırıyoruz.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
BARO BAŞKANLIGI<br />
Ankara, 7.9.1993<br />
GENELGE NO: 1057/51<br />
Batman'da, Mardin 'Milletvekili Mehmet Sincar'ın ölümü ile<br />
sonuçlanan olayla ilgili olarak kamuoyuna yapılan duyuru metni<br />
aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAy<br />
229.
KAMUOYUNA DUYURU<br />
5.9.1993<br />
Cinayet şebekelerinin yeni hedefi, TBMM.niıi bir üyesi oldu.<br />
Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ı :tı tasarlanarak planlı ve kararlı<br />
bir biçimde öldürüldüğü anlaşılıyor.<br />
Son yıllarda, öldürenleri bulunamayan sayısız cinayetlere, bilim<br />
adam ı, yargıç, savcı, general, kamu görevlisi, gazeteci ve siyaset<br />
adamlarına bir milletvekili de eklendi. Caniler, bir milletvekilini<br />
de öldürebileceklerini kan ıtlayarak gözda ğı vermek istemişlerdir.<br />
Herkesin gözönünde adam öldüren.ler, yakalanamad ıkça,<br />
caniler cesaretlenmekte, yeni cinayetler, yeni oyunlar tezgahlanmaktadırlar.<br />
Cinayetlere, kimden, nereden gelirse gelsin, hangi dü şünce altında<br />
işlenmi ş olursa olsun, hedefler kim olursa olsun, toplum<br />
olarak önyargısız olarak karşı çıkılmandır. Canileri hiçkimse himaye<br />
edemez. Caninin, teröristin ırk(.;-ısı, solcusu, sağcısı, ulusçusu,<br />
dincisi yoktur. Haklısı yoktur, KANLISI vardır.<br />
Türkiye'de öldürenleri belli olmayan, bulunamayan cinayetler<br />
çoğalırsa, bu öldürme i ştahının, bu acımasız hastalığın kimleri,<br />
nerede, nas ıl ne zaman seçeceği hiç belli olmaz. Terörün nerede<br />
duracağı kestirilemez. Terörün her çe şidine KIŞI TERORUNE<br />
DE, ÖRGÜT TERÖRÜNE DE, DEVLET TERÖRÜNE DE toplum<br />
olarak hep birlikte kar şı çıkılmalıdır.<br />
Devlet orgalan, güvenlik güçleri, görevli ve yetkililer, terör<br />
planlayıcılannın, adam öldürenlerin yakas]na vakit geçmeden<br />
yapışmalı, oyunlar bozulmal ıdır. Zamanın canilerin lehlerine işlediği<br />
izlenimi, süratle silinmelidir.<br />
Bütün yetkilileri, siyasi partileri, <strong>kurulu</strong> ş ve kişileri bir kez<br />
daha uyanık, kararlı, dikkatli olmaya ve görevlerini yapmaya çağırıyoruz.<br />
Mehmet Siııcar'ın öldürühnesini, şiddetle ve nefretle<br />
kınıyoruz.<br />
230<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 3.12.1993<br />
GENELGE NO: 1562/65<br />
Hangi gerekçe ile gözetim alt ına alındıkları bilinemeyen Diyar<strong>ba</strong>kır<br />
ve Istanbul Barosu mensubu meslekdaşlarımızın soruşturmalannrn<br />
yasaya aykırı bir şekilde Jandarma Alay Komutanliğı<br />
Soruşturma Timlerince sürdürülmesine ili şkin 2.12.1993 tarihli<br />
ve son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlarımıza<br />
ve bürolara yapılan saldırı ile Van Barosu mensubu ve Birliğimiz<br />
Delegesi Avukat Şevket Epözdemir'in öldürülmesi olayı ile<br />
ilgili 3.12.1993 tarihli kamuoyu aç ıklamaları ve ayrıca Ağrı Barosu<br />
Başkam Avukat Eyyüp Duman' ın bürosunun bom<strong>ba</strong>lanması<br />
nedeniyle Baro Ba şkanlığı'na ve Cumhuriyet Başsavcılığı'na<br />
yazılan yazıları aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
2.12.1993<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu'na mensup meslekda şlanmız Av. Şinasi<br />
TUR, Av. Baki DEM İRHAN, Av. Se<strong>ba</strong>hattin ACAR, Av. Hüsniye<br />
OLMEZ, Av. Mesut BE ŞTAŞ, Av. Meral DANI Ş (BEŞTAŞ), Av.<br />
Nevzat KAYA, Av. Arif ALTUNKALEM, Av. Vedat ERTEN, Av.<br />
Tahir ELÇI ve ayrıca İstanbul Barosu mensubu Niyazi ÇIM 17<br />
Kasım 1993 tarihinde ve izleyen bir iki gün içinde evlerinden,<br />
bürolarından ve mahkeme koridorlanndan toplanarak gözlem altına<br />
alınmışlardır.<br />
Önce Diyar<strong>ba</strong>kır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi<br />
görevlilerince gözlem altına alınan meslekdaşlanmız, derhal<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır Jandarma Alay Komutanl ığı Soruşturma Tim'lerine<br />
teslim edilmişlerdir.<br />
231
Meslekdaşlanmızın niçin, hangi gerekçe ile gözlem alt ına<br />
almdıkları bugüne kadar açıldanabilmiş değildir. Sadece söylenebilen<br />
şey, bir eski PKK mensubunun itiraflan üzerine toplandıklarıdır.<br />
Gözlem altına ahuıma nedeninin meslekdaşlanmızm büyük<br />
bir kısmının, geçmişte vekaletlerini üstlendikleri müvekkillerini<br />
savunmalanndaki görevlerini yapmalarından kaynaklandığı kamsı<br />
ve samsı yaygmdır. Hangi gerekçe ile olursa olsun gözlem<br />
altına alınanlann savunma mesle ğinin mensupları oldukları gözden<br />
uzak tutulamaz.<br />
1136 Sayıh Avukathk Yasasının 58 ve 59. maddeleri yok sayılarak,<br />
çiğnenerek soruşturma, Cumhuriyet Savc ılığı dışlanarak<br />
Jandarma Alayı Soruşturma Tim'lerince sürdürülmektedir.<br />
Yasalara ve usule aykırı bu işlemler İçişleri ve Adalet Bakanlarma<br />
ve Olağanüstü Hal Bölge Valisine duyurulmu ş ve savunma<br />
mesleğine yap ılan hukuksuz ve yakışıksız saldırının önlenmesi<br />
istenmiştir. Buna rağmen 15 gün dolmu ş ve hukuksal hiçbir<br />
işlem yapılmamıştır.<br />
Biz, bırakalım savunma mesleği mensuplanm, sade vatandaşa<br />
hiç bir kötü muamele yapılmas ını benimseyemeyiz. Meslekdaşlarımızdan<br />
herhangi birine kötü muamele yap ıldığı anlaşılırsa<br />
bunun hesabım kimse kolay veremeyecektir.<br />
İlgili Bakanları, yetkilileri, görevlileri. Diyar<strong>ba</strong>kır DGM Başsavcılığı'nı<br />
ve Diyar<strong>ba</strong>kır Başsavcıhğmı bir hukuk ayıbma ortak<br />
olmamalan için tekrar uyarıyoruz ve süratle olaya, el koymaya<br />
çağırıyoruz.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
KAMUOYUNA AÇIELAMA<br />
3.12.1993<br />
* Son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup rneslekda şlanmıza ve<br />
232
ürolarına saldırılar yoğunlaşmış maalesef bir meslekda şımız da<br />
faili meçhul bir cinayete kur<strong>ba</strong>n gitmi ştir.<br />
Van Barosu mensubu ve Birliğimiz Genel Kurul Delegesi Av.<br />
Şevket Epözdemir, önce 25 Kas ım 1993 günü esrarengiz bir şekilde<br />
kaçırılmış ve sonra da ertesi gün cesedi bulunmu ştur. Bu<br />
yıl içinde Elazığ Barosu mensubu Av. Metin Can'dan sonra camiamız,<br />
savunma mesleği ikinci kez kur<strong>ba</strong>n vermektedir.<br />
Ilgili makamların, devletin güvenlik güçlerinin, yetkililerin faiii<br />
meçhıil cinayetler karşısmda umursamaz, ört<strong>ba</strong>s edici tutumunun<br />
öldürmenin savunma mesle ğine uzanmasında da sürmeyeceğine<br />
inanmak istiyoruz. Aksi takdirde "Say—Savunma—Karar" üç-,<br />
lüsünde maalesef sıra çok çabuk Savcı ve Yargıçlara gelecektir.<br />
Cinayetler karşısında devletin aciz kalmas ı, faillerin bulunmayışı,<br />
canileri cesaretlendirecektir. Görevliler, yetkililer, ilgili<br />
Cumhuriyet Savcıları, sıcağı sıcağına Av. Şevket Epözdemir cinayeti<br />
üzerine gitmeli, olay savsaklanmadan ayd ınlatılmalıdır.<br />
Ağrı Barosu Başkanı Av. Eyyüp Duman'm bürosu 27 Kas ım<br />
1993 günü bom<strong>ba</strong>l ı saldırıya uğramış ve tamamen tahrip edilmiştir.<br />
Baro Başkanımızın bürosuna saldırıyı, bir Yargıcın, Bir.<br />
Savcımn makamına saldırıyla eşdeğer görüyoruz. Saldırı olayı<br />
süratle aydınlatılmah ve faili ya da failleri yakalamp adelete teslim<br />
edilmelidir.<br />
Birliğimiz her iki olaym sonuna kadar takipçisi olacakt ır.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
( İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Sayı : 1560 3.12.1993<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
AĞRI<br />
• BaronuzBaşkam Av. Eyyüp Duman'm bürosunun bom<strong>ba</strong>l ı bir<br />
saldırı sonucu tahrip edildiğini öğrenmiş bulunuyorum.<br />
233
Böyle bir saldırı ile bir Savcı ve Yargıç makamına saldırı aranda<br />
fark göremediğimi, Ağrı C. Başsavcılığına ilişikte örneği<br />
bulunan yazı ile iletmiş bulunmaktayım, durum ayrıca bir açıklama<br />
ile kamuoyuna da duyurulmu ştur.<br />
Baro Başkammıza ve Ağrı'h meslekdaşlarımıza geçmiş olsun<br />
dileklerimi iletiyorum ve Ağrı'Iı meslekdaşlarımm bu olumsuz<br />
olayın etkisinde kalmadan ve çekinmeden "Savunma" hakk ını<br />
gerçekleştirmeye devam edecekleri inancıyla <strong>ba</strong>şarılar, esenlikler<br />
diliyorum, sygılar sunuyorum.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
EKİ :2<br />
1-Ağrı C. Başsavcılığına yazılan yazı,<br />
2- Kamuoyu açıklaması .<br />
Sayı : 1561 3.12.1993<br />
CUMHURIYET BAŞSAVCILIĞI<br />
AĞRI<br />
Ağrı Barosu Başkanı değerli meslekdaşımız Av. Eyyüp Duman'ın<br />
bürosunun 27 Kas ım 1993 günü bora<strong>ba</strong>lamp tahrip edildiğini<br />
öğrendim.<br />
Baro Başkanımızın, bir meslekda şını .ızra bürosuna yapılan<br />
saldırıyı, "Say—Savunma—Karar" bütünlü ğü içinde, makamımza,<br />
ya da bir Yargıcımızın çalışma odasına yapılan saldırı ile eşdeğer<br />
görüyoruz. Soruna sizin de böyle yakla ştığınızı sanıyoruz. Bu<br />
alçakça saldırı, en seri şekilde kovalanıp, en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır<br />
ki bu tür fil özentilerinin cesaretleri ve güçleri<br />
iyice kırılmalıdır.<br />
Gereken titizlik, dikkat ve önemin gösterildi ği ve gösterileceği<br />
inancıyla <strong>ba</strong>şarılar diler, konu ile ilgili geli şmelerden bilgi veiilmesi<br />
dileğiyle saygılar sunarım.<br />
234<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 21.2.1994<br />
GENELGE NO: 245/9<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlığı'nın, Demokrasi Partisi'ne<br />
yönelik bom<strong>ba</strong>lı saldırı nedeniyle 19.2.1994 tarihinde Kamuoyuna<br />
yaptığı duyuruyu aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılanmla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
• Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
19.2.1994<br />
İnsanların, toplu olarak ya şadikan yerlere saldırılar yapılarak<br />
terörle, şiddet yoluyla hedeflenen amaca ulaşma eylemleri<br />
hız -kazanmıştır. Terör, artık siyasi partileri de tehdit etmeye<br />
<strong>ba</strong>şlamıştır. Terör, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi<br />
partileri yıldırnrn, sindirme aşamasına kadar gelmiştir.<br />
Altmış milyon vatandaşımızm T.C. sınırları içinde dostça,<br />
karde şçe ve <strong>ba</strong>rış içinde ulus bilinciyle ırk-din--dil--etnik yap ı<br />
farklılığı gözetmeden yasama arzuları ve huzuru terör yoluyla<br />
kündaklanmak istenmektedir. -<br />
Unutulmamandır ki kökeni ve temel amac ı ne olursa olsun<br />
teröre <strong>ba</strong>şvuranlar, dünyanın hiçbir yerinde istedikleri sonucu<br />
elde edemernişlerdir.<br />
Demokrasi ve hukuk devletiyle <strong>ba</strong>ğdaşmayan teröre, her uygar<br />
çağdaş demokratik ülkede olduğu gibi ülkemizde de önlemler<br />
düşünülmesi ve çareler bulunmas ı zamanı gelmiş geçmektedir.<br />
Her geçen günde ya şanan olaylar terör yoluyla amacına ulaşmak<br />
isteyenleri cesaretlendirmektedir. Demokrasi Partisi'ne ya-<br />
235
puan son saldırı karşısında devlet ve hükümet yetkilileri, siyasi<br />
partiler toplumun demokrasiden yana olan kesimleri, sadece duyarlı<br />
olmak ve bunu duyurmakla yetinmemeli bom<strong>ba</strong>la-ıaların,<br />
tuzaklann ve cinayetlerin arkas ındaki gerçek amacı, kişi-'eri ve<br />
örgütleri tesbit etmeli, mücadeleyi ona göre yapmal ıdırlar.<br />
Kimler yapmış, hangi maçla yapılmış olursa olsun Demokiasi<br />
Partisi'ne yönelik bom<strong>ba</strong>l ı saldırı asla tasvip edilemez, ho şgö.<br />
rü ile karşılanamaz. Demokrasi Partisi'ne geçmi ş olsun dileklerimizi<br />
iletiyoruz saldırıyı nefretle kniıyoru.z.<br />
Kamuoyuna sayı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
TÜRKPE BAROLAR B İRLİĞİ. BAŞKANLIĞI'<br />
(İMZA)<br />
(MÜHÜR)<br />
Tarih, 14.9.1994<br />
GENELGE NO: 1250/44<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Bir1ii tarafindan değerli gazeteci yazar ve<br />
bilim adamı Prof. Toktam ış Ateş'e suikast giri şimi ile ilgili olarak<br />
yapılan kamuoyu duyurusunu, aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />
sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> . Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
8.9.1994<br />
Cumhuriyet Gazetesi'nin değerli yazar ı, bilim adamı Prof. Toktamış<br />
Ateş, kurulmuş bir bom<strong>ba</strong>lı tuzaktan tesadüfen kurtuldu.<br />
Suikasti düzenleyenler, teknik bir hata yapmam ış olsaydı<br />
Prof. Ateş ve belki de çok sayıda insamm ız için bugün gözya şı<br />
dökecektik..<br />
236
Yetkililer, devletin güvenlik güçleri geçmi ş benzer cinayetleri<br />
unutmuş görülüyorlar. Prof. Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok,<br />
Turan. Dursun, Uğur Mumcu cinayetleri ne çabuk unutuldu.<br />
Cumhuriyetin temel niteliklerine demokratik hukuk devletine<br />
laik düzene içtenlikle sahip çıkan aydınlar, yazarlar teokratik<br />
devlet özlemcilerinin boy hedefi olmaya devam ediyor. Say ıları,<br />
konumları isimleri artık iki elin parmakları kadar kalan bu insanlara<br />
toplum olarak, devlet olarak sahip ç ıkmamız gerekiyor.<br />
Umursamazlığın, zamamnda gerekli ve cayd ırıcı önlemlerin alınmayışının<br />
faturasım hep inandıklan değerleri bildikleri gerçekleri<br />
yazan söyleyenler çekmesin.<br />
Cinayet şebekelerini yüreklendirecek yeni ac ılara tahammülümüz<br />
kalmadı artık.<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
Ankara, 9i2.1994<br />
GENELGE NO: 1954/58<br />
Birliğimizce, son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlanmıza<br />
karşı yoğunlaşan saldırılar ile savunma görevini engellemeler<br />
ve endi şe verici kimi yaralama ve öldürme olayları nedeniyle<br />
8.12.1994 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklama metnini<br />
aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
237
KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />
9.12.1994<br />
Son günlerde çe şitli Bar olara mensup meslekda şlarımıza saldırılar,<br />
savunma görevini engellemeler yoğunlaşmış, kimi meslekdaşlarımız<br />
yaralanmış , kimileri öldürülrnü ştür.<br />
Konya Barosu mensubu Avukat Hüseyin. Fahri Atalay ve Bakıkesir<br />
Barosu mensubu Avukat Selçuk Erakku ş, görevlerini yaparken<br />
hayati tehlike do ğuracak şekilde yaralanmışlardır.<br />
Ankara Barosu AvuJ:atlanndan Yusuf Ekinci'nin niçin ve<br />
kimlerce öldürüldüğü aydınlatilamam ışken İstanbul Barosu<br />
mensubu meslekdaşımız Avukat Medet Serhat, kurulan bir tuzak<br />
sonucu öldürülmüştiir.<br />
Her iki meslekda ş1mı2m katileri bulunamadı; korkanz ki faiii<br />
meçhul cinayetler zincirinin halkalar ı olacaklardır. Savunma<br />
mesleğinin mensupları savunmasız kalmaktadırlar. Ilgililerin ve<br />
yetkililerin cinayetleri umursamaz, kan ıksamış tutumları, fevkalade<br />
endişe vericidir. Cinayetler kar şısnda devletin aciz kalmas ı,<br />
yetkililerin beceriksizlikl eri umut k ırıcı olmaktadır. İster istemez<br />
meslekdaşlanmız, önümüzdeki günlerde "s ıra hangi avukatta<br />
aca<strong>ba</strong>?" sorusunu sormaya <strong>ba</strong>şlamışlardır.<br />
Hiç dilimiz varmıyor ama aca<strong>ba</strong> sıra Avukat Faik Candan da<br />
mi diye kuşku1anıyoruz; çünkü Avukat; Faik Candan 2 Aral ık<br />
1994 gününden beri kayıptır. Güvenlik güç[eri, Terörle Mücadele<br />
Şubesi ve DGM Savcılığı Avukat Faik Car ıdan'la ilgili hiçbir i ş-<br />
lem yapmadıldanrn, gözaltına alınmadığını, belirtmi şlerdir.<br />
Avukat Faik Candaiı'ın yaşamından endişe duymaktayız.<br />
Meslekdaşımızın bulunması için ilgili her kurum ve ki şileri duraksamadan<br />
ve gecikmeden görev yapmaya ça ğırıyoruz; görevlerini<br />
yapmayanlar, yarın ıcamiarnıza ve topluma hesap vermek zorunda<br />
kalacaklardır.<br />
238<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam.<br />
Avukat Onder SAV<br />
(İMZA)
KAMUOYUNA DUYURU<br />
Ankara, 15.12.1994<br />
AVUKAT ÖLDÜRMELER İNİN ARKASI KES İLMİYOR<br />
2 Aralık 1994 gününden beri kayıp olan meslekdaşımiz ankara<br />
Barosu mensubu Avukat Faik Candan'ın, Bala yakınlarında<br />
ölüsü bulundu; vücudunun muhtelif yerlerinden kur şunlanarak<br />
öldürüldüğü anlaşılıyor. Kaybolduğu günden beri yakınları, meslekdaşlarımız,<br />
Ankara Barosu ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği; yaşamından<br />
ve akıbetinden endişe edildiğini, yetkililere bildirmişlerdi.<br />
Yoğun ğuraşlara ve girişimlere rağmen hiçbir ize rastlanmadı;<br />
hiçbir bilgi verilemedi; ta ki Bala'da bir ço<strong>ba</strong>n, meslekda şımızm<br />
cesedini bulana kadar. 8.12.1994 günü Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />
yaptığı kamuoyu açıklamasında, meslekda şlarımızm ard<br />
arda öldürülmesinden duyulan endişe dile getirilmi ş ve "Hiç dilimiz<br />
varmıyor, aca<strong>ba</strong> s ıra Avukat Faik Candan'da m ı diye kuşkulamyoruz...<br />
Avukat Faik Candan' ın yaşamından, endişe duymaktayız"<br />
denilmiş ilgililer göreve çağrılıp yetkililer uyarılmiştı.<br />
Ne yazık ki Faik Candan da bulunup katillerinin elinden kurtarılamadı;<br />
yaşatılamadı. Birkaç ay önce kaçırılıp aynı Ankara—<br />
Bala güzergahında kurşunlanarak öldürülen Avukat Yusuf<br />
Ekinci gibi o da öldürüldü.<br />
Son günlerde avukatlara yönelen sald ırıların ve öldürme olaylarının<br />
arkası gelmiyor. Savunma mesleğinin mensuplarının katilleri<br />
bulunam ıyor. Faili meçhul cinayetler zincirine avukatlardan<br />
da yeni halkalar ekleniyor.<br />
• Kim ya da kimler, hangi güç, öldüren ama iz bırakmayan<br />
hangi profesyonel örgüt, meslekda şlarımızı öldürüyor? Neden öldürüyor?<br />
Sorular cevaplandırılamıyor, caniler bulunamıyor. Devletin<br />
gücü canilere yetmiyor mu? Artık savunma mesleği mensuplarına<br />
yöneik saldırılar önlensin. Hangi nedenle i şlenmiş<br />
olursa olsun avukatlara karşı işlenen cinayetler .aydmlatılmahdır.<br />
239
Sabırla bekliyr uz, ca ıileri bulamayan tüm ilgili ve yetkililer,<br />
sorumluluktan kurtulam ıyacaklardır.<br />
Kamuöyuna saygı ile d.uyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
KA1[UOYIJNA DUYIJRU<br />
Ankara, 29. 12.1994<br />
Basına saldırıların arkası kesilmiyor. Miliyet, Meydan, Kanal<br />
D ve Milliyet Dergi Grubu'nun bulunduğu. Doğan Medya Center'e<br />
yapılan saldırı, çok üzücüdür, ayn ı zamanda çok düşündürücüdür.<br />
Dünkü saldırı, saldırganlarm isterlerse daha vahim eylemler yapabileceklerinin<br />
tehdidini taşıyor, işaretlerini veriyor. Sıkılan kurşunlar,<br />
sadece Milliyet camiasma, Türk <strong>ba</strong>s ınına değil, <strong>ba</strong>sm özgürlüğüne,<br />
demokratik hukuk devletine, demokrasiye yöneliktir.<br />
Bugün Milliyet'i seçenlerin, yarın kimi ya da kimleri kurşunlayıp<br />
bom<strong>ba</strong>layacakları bilinemez; kunduldama olayları, aydınlatılmamadıkça<br />
caniler cesaretleniyor, yeni planlar kurup yeni<br />
kur<strong>ba</strong>nlar arıyorlar.<br />
Düşüncenin aydınlığmdan, düşünce ve <strong>ba</strong>sın özgürlüğünden<br />
korkanların estirmek istedikleri terör, Milliyet camias ım ve özgür<br />
<strong>ba</strong>smı yıldırmamandır. Milliyet'in kararl ı, onurlu biçimde<br />
yoluna devam edeceğinden, <strong>ba</strong>sın özgürlüğünden düşünce açıklama<br />
özgürlüğünden, ödün vermeyece ğinden demokrasiye katkılarım<br />
sürdüreceğinden kimsenin kuşkusu yoktur.<br />
Aydınliktan korkanlar, karanl ık emellerini gerçekleştiremeyeceklerdir.<br />
Milliyet camia3 ına geçmiş olsun diyoruz; saldırıyı şiddet<br />
ve nefretle kınıyoruz; çok seri biçimde olaym faillerinin bulunmasmı,<br />
kundaklaman ın aydınlatılmasın ı bekliyoruz.<br />
240<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Onder SAV
KAMUOYUNA DUYITRU<br />
Ankara, 22.61994<br />
Ülkemizde Anayasan ın antidemokratik ve hukukun üstünlüğü<br />
ilkesine aykırı hükümler ta şımasmdan dolayı yanlış şeyler,<br />
tartışılmaması gereken zeminlerde tartışılıyor.<br />
1982 Anayasası, bir toplumsal uzlaşma Anayasası değildir; Bireyi<br />
arka plana atan, ça ğdaş uygar devlet anayasalarından farklı,<br />
insan hak ve özgüklüklerine, örgütlenme özgürlü ğüne, siyasi<br />
parti yapılaşmasma ters, özgürlükleri kısıtlayıcı pekçok hüküm<br />
içeren otoriter nitelikli bir Anayasadır. Güncel olarak tartışılan<br />
sadece 84. madde değil benzer pekçok madde, hukukun üstünlü<br />
ğü ilkesine aykırıdır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı olarak biz, 6 Eylül 1993'de yapılan<br />
Adalet Yılı Açılışında kimilerine değindik. "Demokratik siyasi<br />
hayatın vazgeçilmez unsurları" olan siyasi partilerin kolayca<br />
kapatılmas ını eleştirdik. Bugün de aynı görüşteyiz. Kapatılan<br />
partinin milletvekillerinin milletvekilliklerinin sona ermesini bir<br />
hukuk ayıbı olarak görüyoruz. Yine 6 Eylül 1993'de "Zaman ında<br />
gerekli değişiklikler yap ılmadığı için bugün bu maddelere göre<br />
karar veren Anayasa Mahkemesi yanl ış ve haksız biçimde eleştirilmektedir.<br />
Anayasanın öz yönünden denetimi, Anayasa Mahkemesine<br />
kapalı olduğuna göre, Anayasa Mahkemesi, elindeki metne<br />
göre karar vermi ş ve Anayasanın 84/3. maddesi otomatik olarak<br />
i şlemiş ilgilinin milletvekilliği sona ermiştir. Eleştirenler en<br />
az bir yıllık süre içinde gerekli Anayasa de ğişikliğini yapmadıkları<br />
içinönce kendilerini öz ele ştiriye tabi tutmalıdırlar" demiştik.<br />
Hiçbir siyasi partiyi bu konularda içtenlikli göremedi ğimizi<br />
ifade etmek isterim.<br />
Sanki 84. madde bugün ortaya çıkmış gibi davranmak, tepkisel<br />
olmak, günlük dü şünmek, günlük yaşamak yanlıştır. Siyasi<br />
partiler ve siyaset adamları, en az 6 ay 1 yıl sonrasma <strong>ba</strong>kmak,<br />
düşünmek ona göre projeler üretmek durumundad ır.<br />
Şimdi çok şey yanlış söyleniyor, yanlış değerlendiriliyor, yanlış<br />
yapıliyor.<br />
241
Bir şeyin altını iyice ç ızelim. 84. madde, ça ğdaş, uygar devlet<br />
anayasasına ve hukukun üstünlüğü ilkesine yakışmayan bir hukuk<br />
ve demokrasi ayıbıdır.. Bunu bu zamana kadar de ğiştirmeyen,<br />
girişimde bulunmayan her siyaset adam ı bu ayıbı bölüşmüştür.<br />
HEP'in kapatıldığı günlerde yap ılan tartışmaların benzerinin<br />
en yetkili mercilerde yap ılır olmas ı umut kırıcıdır.<br />
84. maddeyi hiçbir şekilde benimsemiyorum, hukuka da aykırı<br />
buluyorum ama elindeki metne ve bu maddeye göre karar veren<br />
Anayasa Mahkemesini de haks ız, yetkisiz bulmuyorum. Konu,<br />
önüne bu maddeye göre karar vermesi için getirilen her yar-.<br />
gı <strong>kurulu</strong> şu böyle karar vermek durumunda kal ır.<br />
TBMM Ba şkanlık Divanı yetkilileri dahil pekçok kimsenin<br />
Anayasa Mahkemesinden ç ıkış ve çözüm yolu beklemesi dü şündürücüdür.<br />
Anayasa Mahkemesi öz yönünden denetim yapamaz.<br />
Elindeki Anayasa metnine göre karar verir.<br />
Elbette bir parti kapat ılınca o partinin üyesi olmaktan öte suçu<br />
olmayan milletvekillerinin TBMM üyeliklerinin sona ermesi,<br />
hukukun üstünlü ğü ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz. Ama maalesef bu husus 84.<br />
madde varken ve buna güre karar verilmesi sözkonusu iken kapatmanın<br />
doğal sonucu olmaktadır.<br />
TBMM Başkanı ve Başkanvekii'nin "Yasama—Yarg ı" çatışması<br />
vardır görüntüsünde görünmelerini yanlış buluyorum. Elbette<br />
ulusun tek temsilcisi TBMM, üyelerinin hukukunu koruyacaktır.<br />
Ama bu hukuk korunurken <strong>ba</strong> şka hukuk kuralları da zedelenmemelidir.<br />
Anayasa Mahkemesinin 153. maddede say ılan iptal kararları<br />
dışında, <strong>ba</strong>şlı<strong>ba</strong>şına bir prosedür koyan 84. maddesini ve buradaki<br />
kurum ve kavramları <strong>ba</strong>şkaları ile kanştırmamak gerekir.<br />
Anayasa Mahkemesinin kesin olan bir karar ını TBMM.de tartışmak<br />
oylamaya götürecek yorumlar yapmak kuvvetler ayrılığı ilkesine<br />
aykırıdır.<br />
Bir tartışmayı da yersiz buluyorum. DEP, Anayasa Mahkemesi<br />
kararı ile kapatıldı mı kapatılmadı mı? Kapatıldı. Kapatılma-<br />
242
dıysa, DEP Kurultayını bile toplayıp mal varlığı konusunda hükmü<br />
kişiliği konusunda kendisi karar verebilir. Oysa Güven Dinçer'in<br />
açıklamasmda malların hazineye intikal ettiği yazılıdır. 0<br />
halde Anayasa Mahkemesi karar ı vardır, hüküm icra etmeye de<br />
<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />
Öte yanda henüz konu tartışılırken DEP milletvekillerini göz<br />
altına almak gayretleri de yanlıştır.<br />
Demokratik rejimin s ıkıntılar yaşadığı günlerde tansiyonu<br />
arttırıcı, gerilim yaratıcı girişimlerden kaçınılmas ı gerekir. DGM<br />
Başsavcılığı' nın acelesini, telaşını, hukuken anlamakta güçlük<br />
çekiyorum. Daha sakin daha titiz daha dikkatli ve hukukun genel<br />
prensiplerine uygun davranmas ı gerekliliğini ifade etmek istiyorum.<br />
Kamuoyuna saygı ile d ıyuru1ur<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
22.4.1995<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANI<br />
-AVUKAT ÖDER SAV'IN BASIN KONSEY İ'NDE YAPTIĞI<br />
" İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ VE KİŞİLİK HAKLARI"<br />
KONULU KONUŞMA<br />
Basın Konseyi'nin değerli üyelerini, sayın konukları saygılarımla<br />
selamlıyorum.<br />
Basın-Konseyi Başkanı Sayın Oktay Ekşi, " İletişim Özgürlüğü<br />
ve Kişilik Hakları" konulu bir konu şma yapmam ı önerince<br />
duraksamadan kabul ettim. "Daha özgür, daha saygın <strong>ba</strong>sın" ilkesine<br />
inananların buluştuğu adres olarak kendisini tan ımlayan<br />
Basın Konseyi'nde böyle ilginç konulu bir konu şma yapmaktan<br />
ve sizlerle bulu şma onurunu yaşamaktan mutluluk duyuyorum.<br />
Çağımız, eskimeye <strong>ba</strong> şladı, yerini 21. yüzyıla bırakmaya hazırlanıyor.<br />
Çağımızdaki kalkınmaya, elektronikleşmeye teknolojideki<br />
<strong>ba</strong>şdöııdürücü geli şmelere <strong>ba</strong>karak ONA, "Teknoloji Ça ğı"<br />
"Elektronik ve Bilgisayar Ça ğı" "Uzay Çağı" denilebilir.<br />
243
Ama çağımızda bu sayılanlardan da önemli bir temel unsur<br />
var: İNSAN. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal kökten farkl ılığı<br />
gözetilmeden düşünülen İNSAN. Her şey insan için yapılıyor; insan,<br />
bütün hak ve bekle ııtileri ile ön plana çıkt.<br />
insanın hak ve özgürlükleri için a şılmaz sanılan duvarlar aşildı,<br />
yıkıldı; devletler yık ıldı, devletler birle şti. Hala da devletler<br />
sarsılıyor, parçalanıyor.<br />
Çağa, bu özellik ve niteli ğine göre daha anlaml ı isim konulmalı.<br />
"Demokratikleşme ve İnsan Hakları Çağı" denilmeli.<br />
İnsanlar, Hak ve Özgürlükleri için uzun ve çetin uğraşlar vermişler,<br />
bunları, iktidarı, elinde bulunduranlara kar şı belgelere,<br />
güvencelere <strong>ba</strong>ğlamanın. etkili yollarını aramışlardır. Şu tümceler<br />
çok anlaml ıdır:<br />
"İnsan Hakları ve temel özgürlüklere her insan, doğduğu anda<br />
sahip olur, bunlardan FERAGAT edilemez ve HUKUKUN güvencesi<br />
altındadır. Yönetimin ilk SORUMLULUGU, bunları, gelebilecek<br />
zararlardan korumak ve geli ştirmektir. Bunlara saygı ,<br />
AŞIRI GÜÇLÜ DEVLETE KARŞI ASLİ. BIR TEMİNATTIR.<br />
Bu tümcelerdeki anlay ışın yerle şmesine kadar insanlık, çok<br />
şehit verdi. Bu aktardığinı sözler hepinizin bildiği gibi 21 Kas ım<br />
1990 da Paris'te AGİK'te imzalanan, (Ulkemizin de kat ıldığı) Yeni<br />
Bir Avrupa İçin PARIS ŞARTI'nda yer almaktadır.<br />
Aynı sözleşmede yer alan "Demokrasinin temeli insanın şahsına<br />
saygı ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜGUDÜR... KIMSE HUKU-<br />
KUN ÜSTÜNDE OLAMAZ" sözleri, fevkalade önemli ve anlamlıdır.<br />
Kimsenin HUKUKUN ÜSTÜNDE olamayaca ğı devletin adı ,<br />
demokratik hukuk devletidir. Hukuk devleti, siyasal iktidarın<br />
keyfiliğini önlemenin, onu hukuk kurallar ıyla sınırlamanın, kişi<br />
hak ve özgürlüklerini koruman ın adıdır.<br />
Siyasal iktidarın keyfl]Liğinin önlnmesinde yasama—yürütme<br />
ve yargı güçlerinin ve bunların birbirinden ayrı olmasının önemi<br />
kadar dördüncü' güç dedi ğimiz " İletişim Ozgürlüğii"nün de önemi<br />
büyüktür.<br />
244
idarenin eylem ve i şlemlerinin <strong>ba</strong>ğımsız yargıçlarca denetlenmesi<br />
ne kadar önemli ise iktidarın yetkilerini hukuka uygun biçimde<br />
kullanıp kullanmadığımn denetlenmesi ve halkm bilgilendirilmesi<br />
'de o kadar önemlidir.<br />
İletişim ve bilgilendirme, sa ğlıklı demokrasinin olmazsa olmaz<br />
koşullarının <strong>ba</strong>şında gelmektedir.<br />
Düzenli aralıklarla yap ılan Özgür ve adil seçimlerle ifadesini<br />
bulan halk iradesi, sa ğlıklı bir demokratik yönetim için <strong>ba</strong> şlı<strong>ba</strong>şına<br />
yeterli olmaz. Kamu makamlarının hukuka uygun davranıp<br />
davranmadıklarının, seçmen tarafindan denetlenmesi gerekir.<br />
Katılımcı demokrasi, bireylerin sürekli bilgi edinmeleri, sorunlarını<br />
açıkça ortaya koyup çözüm aramalan ile mümkündür.<br />
Bireylerin sürekli bilgilendirilmesi, sözlü, yaz ılı, görüntülü <strong>ba</strong>s<br />
ın ve yayın organları aracılığı ile olmaktadır. Bu nedenle demokraside<br />
dördüncü güç diye nitelenen ileti şim özgürlü ğünün,<br />
demokrasinin diğer güç ve kurumlarının varlığına, ayakta durmasına<br />
katkısı büyüktür. Bu anlamda ileti şim özgürlüğü, sadece<br />
sözlü, yaz ılı ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın mesleği ile uğraşanların<br />
değil, tüm vatanda şların temel hak ve, özgürlüklerinin <strong>ba</strong> şında<br />
gelmektedir.<br />
İleti şim özgürlüğü, herkes, her kurum onu benimsedi ği, demokratik<br />
kurallara uyduğu ve aynı oranda savunduğu zaman<br />
daha çok anlam kazan ır, yücelir, güzelle şir.<br />
Herkes, hepimiz ile ştişim özgürlüğünün üzerine titreyelim,<br />
onu örseletmeyelim, <strong>ba</strong>s ının saygınlığını koruyal ım, ama öncelikle<br />
<strong>ba</strong>s ın, kendi saygınlığını korumalıdır. " İletişim özgürlüğü kullanılıyor"<br />
görüntüsü verilerek ki şi hakları çiğnenmemeli, <strong>ba</strong>şka<br />
özgürlükler ve hukuk devletinin güvenceleri zedelenmemelidir.<br />
Yazılı, sözlü ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın organlarının kural<br />
tanımazlığım, kimi zaman yargı organlarını bile haksız yere hedef<br />
alıcı tutumlarını, herkesten ve her kurumdan önce <strong>ba</strong>s ın,<br />
kendisi önlemelidir. "Temiz Toplum" için öncelikle "Temiz Bas ın"<br />
gerektiği unutulmamal ıdır.<br />
Temiz <strong>ba</strong>sm, otomobil, ev, ansiklopedi, makarna, di ş macunu<br />
ve deterjan dağıtarak sağlanamaz. Gazeteleri, kuponlarla dol-<br />
245
durmak yerine "Bas ın meslek ilkeleri" iLe doldurunuz. Evlerimizi<br />
diş macunu, dete ıjanla doldurmak yerine bilgi ile, do ğru haberlerle<br />
dürüst ve ahlakl ı yorumlarla doldurunuz.<br />
Gazeteler, okuyucunun ya şamım kolaylaştırmak, geçim sıkıntısım<br />
gidermek, görüntüsü ile şans yaratma yanşına girmekten<br />
bu yollarla .tiraj artt ırma heves ve ihtirasından vazgeçmelidir.<br />
İletişim özgürlüğü korunurken medya içindeki özgürlüklerin<br />
de işverenlerin <strong>ba</strong>skısından korunması urtutulmamal ı; ifade özgürlüğüne<br />
saygı duyulmai ıdır. Kimi gazeteler, dü şüncelerini özgürce<br />
aç ıklayan muhabir ve kö şe yazarlannı işten çıkarmakta,<br />
iletişim dünyasında tekeileşmeyi hızlandıran kimi işverenler,<br />
kendi işyerlerinde sendikalaşmayı engeile ınektedirler.<br />
Çalıştıkları yerlerde i şten çıkarılma <strong>ba</strong>skısı altında bırakılan<br />
<strong>ba</strong>sın mensuplan, kimi zaman dü şüncelerini açıkladıklan için<br />
Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi ile yargılanıp mahkum<br />
edilmekte, tutuk evlerinde uzun süre yatmaktad ırlar.<br />
Ülkemizde Terörle Mücadele Yasası ile konulan kural, koşul<br />
ve sınırlamalar, <strong>ba</strong> şta <strong>ba</strong>sın mensupları olmak üzere di ğer kişiler,<br />
hakkında mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik bir<br />
devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong> ğdaşmamaktad ır; Hukukun Üstünlüğü<br />
ilkesi ile çeli şmekted:ir.<br />
Elbette ileti şim özgürlüğü, demokratik, Anayasal <strong>ba</strong>k ve özgürlükler,<br />
<strong>ba</strong> şka hak ve özgürlükleri yok etmek, ülke bütünlüğünü<br />
ve kamu düzenini yarg ı organlannm otoritesini sarsmak, tahrip<br />
etmek için kullanılmamalıdır, ama aydınlar, bilim adamları,<br />
yazarlar, gazeteciler ve sendikacılar yok yere dü şüncelerinden ve<br />
onları açıklamaktan dolayı suçlanmamalı, ağır cezalara çarptırılmamal<br />
ıdır. -<br />
Protokolünde "Terörle Mücadele Yasası, Temel Hak ve Özgürlüklerin<br />
özüne dokunulanıaz ilkesi ışığında yeniden ele al ınacaktır"<br />
vaadi ve 23.3.1995 tarihli Uygulama Program ı'nda, "Herşeyden<br />
önce ülkemizde dü şüncenin sağlıkli bir biçimde oluşmasının<br />
ve özgürce ifade edilmesinin önündeki siyasal ve yasal engellerin<br />
kaldırılmas ını, insanlara duyduğumuz saygının ve demokrasiye<br />
246
olan <strong>ba</strong>ğlılığımızın vazgeçilmez bir gereği sayıyoruz" yazan bir<br />
hükümetin ilk yapacağı iş, Terörle Mücadele Yasası'nm 8. maddesini<br />
sür'atle kakhrmak, bir demokrasi ay ıbına son vermek olmandır.<br />
Medya, asli görevi olan, bilgilendirmeyi, gerçeklere ve verilere<br />
dayalı haber vermeyi dürüst ve ahlakl ı yorum yapmayı temel ilke<br />
edinmelidir. Halkm bilgi edinme hak ve özgürlüğü sınırlanamaz.<br />
İnsanların bilgiye ulaşma ve doğruyu öğrenme hakk ı, iletişim<br />
özgürlüğünün. özünü olu şturur. Daha iyi, daha mutlu bir yaşam<br />
için ki şi hak ve özgürlüğüne, ki şinin masuniyet karinesine<br />
özen gösteren bir medya, kendi özgürlü ğünün özünü koruyacak,<br />
kendi saygınlığını yaratacaktır.<br />
İletişim özgürlüğü 'kullamlırken uluslararası sözleşmelerde<br />
sayılan ve anayasam ızda yer alan "Ki şi hürriyeti ve güvenli ği"<br />
"Özel Hayatın Gizliliği ve Korunmas ı" "Konut Dokunulmazlığı"<br />
"Yerle şme ve Seyahat Hürriyeti" "Din ve Vicdan Hürriyeti" gibi<br />
temel hak ve özgürlükler konusunda fevkalade duyarl ı ve titiz<br />
olunmas ı gerekir.<br />
Hukuk sistemimiz, ki şinin özel yaşamını koruma altına almış,<br />
izinsiz her müdahaleyi hukuka aykırı saymıştır. Yayınlanan<br />
bir haber ya da resim ile yaz ılan bir eleştiri ile halkı bilgilendirme<br />
ve kamuoyunu ayd ınlatma görevi dışına çıkılıp kişiyi<br />
kötüleyici, iftira edici, onuruna saldırıcı sözcükler kullanılmışsa<br />
huküka aykırılık sözkonusudur.<br />
Mahkemelerimiz, gazetecinin, haberi yayınlamadan önce kendisinden<br />
beklenen özeni gösterip gerekli ara ştırmayı yapmas ını ,<br />
doğruluğunu soruşturmas ını vurgulamakta, haber <strong>ba</strong> şka ki şi ya<br />
da kurumdan aktanlmış olsa bile doğruluğuna kanaat getirilerek<br />
yayınlanmasını öngörmekte, haber gerçeği yansıtsa bile veriliş<br />
şeklinin aşağılayıcı bir dille olmamas ına özen gösterilmesini<br />
istemektedir. Kim olursa olsun, bir kimse hakk ında gerçek dışı<br />
haber vermek ve aç ıklamalar yapmak, kişilik haklarına, hukuka<br />
aykırı saldırı oluşturur.<br />
Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına tecavüz edilen kişi,<br />
hakimden tecavüzde bulunanlara kar şı korunmas ını, hatta teca-<br />
247
yüz tehlikesi karşıs ında bunun önlenmesini isteyebiir. Bununla<br />
da yetinmeyip tecavüz sona ermi ş olmasına rağmen etkisi devam<br />
ediyorsa tecavüzün hukuka ayk ırıl:ığının tesbitini ve kararın<br />
yayınlanmasım da telep edebilir.<br />
Üzülerek söylemek gerekir ki bu derecede, hukukun korunması<br />
altında olan ki şilik hakları , konusunda yazılı, sözlü ya da görüntülü<br />
<strong>ba</strong>s ın ve yayın organları, kimi zaman gereken titizli ği<br />
göstermemekte, demokrasinin temeli olan insan ın şahsma saygıyı<br />
ve hukukun üstünlüğü ilkesini zedelemektedirler.<br />
Kimi zaman televizyon ekranlannda insanlan deh şete düşüren,<br />
ki şilik haklannı ayaklar altına alan görüntüler sergilenmekte,<br />
mikrofonlardan evimizin salonuna küfürler yağmaktadır.<br />
Kimi zaman da güvenlik güçlerinin e şliğinde kameralar, özel hayatın<br />
gizliliğini hiçe sayan programlar yapmaktadır.<br />
Elbette medya, ara ştıracaktır, doğruyu ve gerçeği kovalayac'aktır;<br />
olaylar karşısında halkın ne düşündüğünü yans ıtacaktır.<br />
Yürütülmekte olan soru şturmaların, görülrnekte olan davalar ın<br />
haberlerini verecektir. Haber alma ve bilgilendirme hak ve özgürlüğü,<br />
zamanında ve eksiksiz kullan ılacaktır. Sorgusuz ve yargısız<br />
infazlar haber yapılacak, kınanacaktır. Bütün bunlar yapılırken<br />
bir temel doğru asla unutulmamalıchr. İnsanlan yargılamak,<br />
suçluyu suçsuzu ay ırdetmek yargının, mahkemelerin görevidir.<br />
Ba ğımsız yargıdan <strong>ba</strong>şka hiçbir organ, sözde adalet da ğıtmaya<br />
kalkışmamalidır.<br />
Medya, her şeyi kendisinin en iyi bildiği, halk için en doğru<br />
ve en yararl ı olanı kendisinin yazıp görüntülediği varsayımına<br />
ve büyüklüğüne kapılmarnandır; topluma karşı ahlaki sbrumluluğu<br />
olduğunu asla unutmamal ıdır. Her hak bir yükümlülük,<br />
her özgürlük, bir sorumluluk getirir. Medya, öncelikle bilgi edinme<br />
hakkının tek sahibi olan halka ve topluma kar şı sorumludur.<br />
Medya, sorumluluğunu unutup, insanlar ı eğitmeye, yargılamaya<br />
kalkarsa amac ından uzaklaşır. Medya, kendisini kamu<br />
adına talepte bulunan savc ımn, ulus adına karar veren yargıcın<br />
yerine koyamaz.<br />
248
Medyanm Savcı dan önce sorgulamasına, Yargıç'tan önce yar-'<br />
gılayıp hüküm vermesine gözyumulursa <strong>ba</strong> ğımsız yargıdan hukukun<br />
üstünlüğünden, hukuk devletinden söz edilemez.<br />
Ekranlarda dava dilekçeleri yazar, kendinizi davac ı hatta savcı<br />
yerine koyar, dayalı ya da zanlılarm ifadesini ahr sonunda da<br />
hüküm kurarsamz <strong>ba</strong>ğımsız mahkemelere ne gerek vard ır?<br />
Yazıh ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın organlarının, kimi önemli<br />
köşe yazarlanrnn programlarının, yüksek yargı orgalanm ve<br />
mahkemeleri hedef alan, kararlarını önemsemeyen, halkın gözünde<br />
küçük düşürücü kuşku yaratıcı değerlendirmeleri, ileti şim<br />
özgürlüğü ve demokrasimiz açısından fevkalade tehlikeli, güven<br />
sarsıcı ve üzücüdür.<br />
Bağımsız yargı, iletişim özgürlüğünün de güvencesidir; demokrasinin<br />
olmazsa olmaz koşuludur. Montesquieunun 250 y ıl<br />
önce söylediği gibi "Herşeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği<br />
inancı, toplumda en büyük güven duygusu saklar."<br />
Bu güven duygusunu, adil mahkeme inancını sarsmayaİım,<br />
özgürlüklerin, bu arada ileti şim özgürlüğünün de en önemli güvencesi<br />
olan YARGI'yı örselemeyelim. Ulus adına karar veren<br />
<strong>ba</strong>ğımsız yargı hepirnizindir, tüm ulusundur. Yarg ının temelleri<br />
yıkılırsa öıice, yıkanlar altında kalır.<br />
Sözlü, yazılı ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın dünyam ızın çok değerli<br />
mensuplanna ileti şim özgürlüğünü sınırlayan, kısıtlayan<br />
kurallardan annm ış ve düşüncelerin özgürce ifade edildiği demokratik<br />
bir çalışma ortam ı diliyorum; saygılar sunuyorum.<br />
249
atı ><br />
HUKUK KURULTAYI<br />
çALIşMALARI:<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 20.7.1994<br />
GENELGE NO: 10:32/33<br />
1989-1991 ve 1993 yılında yapılan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Genel<br />
Kurullannda "Hukuk Kurultay ı" düzenlemesi istekleri dile<br />
getirilmi ş ve tavsiye edilmi şti.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulu, 4. Hukuk Kurultayı'mn<br />
toplanması için gerekli araştırma ve çalışmaları <strong>ba</strong>şlatmıştır.<br />
Kurultay' ın konusunun "Demokratik Laik Hukuk Devleti'nin<br />
ve Hukukun Ustünlü ğünün Sorunlan" ol: ınas ı düşünülebilir.<br />
Bilindiği üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, daha önce üç hukuk<br />
kurultayı düzenlemi ştir:<br />
• - 1. Türk Hukuk Kurultay ı (23-25 Nian 1972 - Ankara) 71<br />
bildiri<br />
- Ekonomi—Hukuk Kurultay ı (28-30 Kas ım 1975 7 Ankara)<br />
48 bildiri<br />
- Türk Hukük Devrimi Kurultayı (921 Ekim 1981 Ankara)<br />
22 bildiri.<br />
Bu üç toplantı, hukuk alanında bilimsel ve mesleki konuların<br />
tartışıldığı geniş kapsaml ı forumlar olmu ş; ama üç toplantı birbirinin<br />
aym olmamıştır.<br />
Birinci toplantıda konu birliği aranmış, geniş bir katılım<br />
amaçlanmıştr. (71 bildiri) İkinci toplant ıda konu birliği gözetilmemi<br />
ştir. Ekonomi—hukuk ekseninde geni ş bir katılım amaçlanımştır.<br />
(48 bildiri) Üçüncü kurultay, özellikle bir konuya özgülenmiştir:<br />
Türk Hukuk Devrimi (Atatürk'iin Yüzüncü Doğum Yılı<br />
için). Konu gereği bildiri ve bildirici sayıs ı saptanmış ve sinirli<br />
tutulmuştur. (22 bildiri).<br />
250
İlk iki kurultayda bi İdiriler ard arda okunmuş ve tartışmaya<br />
açılmıştır. Oturumlarda özgür tartışma ortamı sağlanmıştır. Ayrıcabir<br />
konuşma disiplini, düzeni ve ortak sonuç elde edilmesine<br />
çalışılmamıştır. Her görüşün konuşulur ve tartışılir olmasına ön<br />
celik tanınmış, amaç bu yolla gerçekle ştirilmiştir.<br />
İkinci kurultayda konu sınırlaması olduğu için tartışma ve<br />
görüşmeler bu nedenle konuyla sınırlanmıştır. Bildiriler özgürce<br />
sergilenmiş ve tartışılmıştır.<br />
Üçüncü kurultayda tarihsel bir olay ın gereği olarak konu s ı-<br />
nırlı tutulmuştur. Atatürk'ün Yüzüncü Yaşı nedeniyle yap ılan<br />
toplantıda "Türk Hukuk Devrimi" tart ışılmış ve irdelenmi ştir.<br />
Bu nedenle toplantı düzen ve disiplini ilk iki kurultaya oranla<br />
daha belirgin tutulmu ştur.<br />
Bu üç kurultaydan edinilen birikim ve deneyimden de yararlanarak<br />
dördüncü hukuk kurultayının ilke ve çerçevesini saptamak<br />
yerinde olacaktır.<br />
Üzerinde önemle durulmas ı gereken sorun, Hukuk Kurultayının<br />
mali yüküdür. Ka<strong>ba</strong>taslak yap ılan bir hesaplama, Kurultay'a<br />
tebliğ sunarak katılacak olanların geliş gidişi, konaklamalan,<br />
ağırlanmalan, tebliğler için ücret ödenmesi, sonunda çal ışmaların<br />
bir kitap halinde <strong>ba</strong>s ımı v.s, giderler yakla şık 800 milyon<br />
lira tutacaktır. Birliğimizin sınırlı bütçesi ile bu kadar mali<br />
yükü ta şıması oldukça zordur.<br />
Kurultayın Birlik Merkezi olmas ı nedeniyle Ankara'da yap ılması<br />
ilk akla gelen çözümdür. Genel kurullardaki istekleri ve<br />
önerileri dikkate alarak İzmir'de; ya da elveri şli koşullar haz ırlanarak<br />
bir <strong>ba</strong> şka merkezde yap ılması da düşünülebilir.<br />
Toplantımn Ankara'da yapılmas ı halinde yönetim sorumluluğu<br />
ve insiyatifi öncelikle Birlik yönetiminde olacakt ır. Ankara<br />
dışında yapılması halinde, oradaki <strong>ba</strong>ro da sorumluluğa ortak<br />
olacaktır.<br />
Anılan <strong>ba</strong>ronun büyük bir organizasyonun yükünü kald ıracak<br />
yeterliliğe sahip olmas ı gerekecektir. Ayrıca bölgedeki ilgili kurum<br />
ve <strong>kurulu</strong>şlarla (yargı organları, üniversite, kitle ileti şim<br />
251
organları v.b.) işbirliği ve eşgüdüm olanaklarının bulunması<br />
önem tayışacaktır.<br />
Bu nedenlerle ilk a şamada kurultayın yapılacağı yerin belirlenmesi<br />
yerinde olacakt ır.<br />
Hukuk Kurultayı gibi önemli bir düzenleme, sonunda hepimizi<br />
memnun ve mutlu etme ii ve verilen eme ğe değmelidir. Hukuk<br />
Kurultayı konusunda <strong>Barolar</strong>ımızın düşüncelerini ve katk ılannı<br />
bilmek istiyoruz. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulu olarak<br />
girişimlerimizi yap ıp yapmamayı görüşleriniz doğrultusunda düşüneceğiz.<br />
En kısa zamanda dü şüncenizin bize ua ştınlmas ını rica eder<br />
saygılar sunarım.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı '<br />
Avukat Onder SAV<br />
Bu genelgemiz sonucunda <strong>ba</strong>rolar ımızdan görüş, düşünce ve<br />
katkılannın ne olacağı konusunda yanıtlar bekledik. Üzülerek<br />
belirtelim ki birkaç <strong>ba</strong>ronuLn dışında yan ıt veren olmadı. Yanıt<br />
verelerin de böyle bir kurultay için istekli ve hevesli olmadıklarını<br />
saptadık. Barolaıımızın bu tutumu kar şısında, "Hukuk Kurultayı"nın,<br />
koşullar ve yeterli kat ılım ve destek olacağı gözlemlenirse<br />
önümüzdeki dönemde yap ılmasımn uygun olacağı kanısına<br />
vardık.<br />
252
• (XII)<br />
MESLEKTAŞLARI İLGİLEND İREN<br />
BAZI KONULARDA GENELGELER İMİZ<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 23.11.1994<br />
GENELGE NO: 1826/52<br />
1136 Sayılı Avukatlık Yasas ının 34. maddesinde: "Avukatlar,<br />
yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsalh ğına yakışır bir şekilde<br />
özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatl ık<br />
ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket<br />
etmekle yükümlüdürler". denmektedir.<br />
Aynı Yasanın 5/C maddesine göre "Avukatl ık mesleğine yaraşmayacak<br />
tutum ve davran ışları çevresince bilinmi ş olmak" Avukatlık<br />
mesleğine kabul için engeldir ve 72/a maddesinde de<br />
"Avukatlığa kabul için bu kanunun aradığı şartların sonradan<br />
kaybedilmi ş olmas ı" levhadan silinmeyi, 134. maddeye göre;<br />
"Avukatlık onuruna yahut meslek düzen ve geleneklerine uymayan<br />
eylem ve davranışlarda bulunmak" disiplin cezas ı uygulamasını<br />
gerektirmektedir.<br />
Bazı meslekdaşlanmızın yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere<br />
ve mesleğin onuruna aykırı biçimde ve k ılıkta mahkeme koridorlarında<br />
dolaştıkları, mahkemelerde, C. Savc ılıklarında ve<br />
kalemlerde, icra ve tapu dairelerinde görev yapt ıkları; mesleğin<br />
gerektirdiği saygınhğa yakışmayacak biçimde <strong>ba</strong>zı görevlilerle<br />
lau<strong>ba</strong>li oldukları yolunda yoğun bilgiler verilmekte, yakınmalarda<br />
. bulunulmaktadır. Orneğin, <strong>ba</strong>yan avukatların <strong>ba</strong>şları açık<br />
olarak görev yapmalar ı gerekirken <strong>ba</strong>şları kapalı ve tür<strong>ba</strong>nlı olarak,<br />
erkek avukatların kravatsız, saç ve sakallan uzamış, erkek<br />
ve kadın avukatların kot pantolonlarla, yap ılarına ve boylarına<br />
uymayan, yırtık sökük, renkleri solmu ş ve niteliklerini yitirmi ş,<br />
eskimiş cüppelerle görev yapmaya devam ettikleri ve bu davranışlarının<br />
birçok vatandaş, tarafından yadırgandığı Avukatlık<br />
253
mesleği hakkında hoş olmayan değerlendirmelere neden oldu ğu<br />
Birliğimize ulaştırılan yazılı ve sözlü yakınmalardan anlaşılmaktadır.<br />
• Avukat cüppelerinin nitelilderini, giyilebilecek ve giyilemiyecek<br />
yer ve halleri saptayan ve 1.1.1975 tarihinde yürürlü ğe giren<br />
"Avukatların Resmi Kılik Yönergesi"nin ve 16.8.1993 gün, 963/<br />
40 nolu genelgemizin birer fotokopileri ektedir.<br />
<strong>Barolar</strong>ın adı geçen Yönerge, Meslek Kurullarının 20. maddesi<br />
ve genelgelerimiz hükümlerini ciddiyetle takip etmelerini,<br />
bunlara aykırı davranan avukatların dikkatlerinin, yazılı olarak,<br />
çekilmesini, uymamakta direnenler hakk ında Avukatlık Yasası'nın<br />
72/a, 134, 135 ve müteakip maddeleri gere ğince değerlendirme<br />
ve i şlem yapılmas ını önemle rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
EK:<br />
1—1.1.1975 tarihli Yönerge<br />
2—16.8.1993 tarihli Genelge<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avul
parlak siyah, bu siyahın arka yüzü ile kol kapaklan ye şildir. Yakamn<br />
altındaki dikiş sırma ile kapatılmıştır.<br />
3-7 Kırmızı yakamn geni şliği (6) cm., yaka altındaki sırma (1)<br />
cm., yeşil kol kapağmın dış yüzü (10) cm., kol içine dönen kısmı<br />
(5) cm., ön taraftaki parlak siyah (10) cm. ve arkadaki ye şil (18)<br />
cm. geni şliktedir.<br />
4— Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğindeki resmi kılığm <strong>Barolar</strong>a gönderilmi<br />
ş olan örnekleri <strong>ba</strong>ro merkezlerinde saklanacakt ır. Avukatlar<br />
renkleri ve biçimi bu örneklerdeki renk ve biçime uygun kılık<br />
giymek zorundadır. Renk ve biçim tutarlılığı <strong>Barolar</strong>ca sağlanacak,<br />
uygun olmayaniann giyilmesine izin verilmeyecektir.<br />
GİYİLECEK YERLER:<br />
5—a) Her avukat, mahkemelere resmi k ılıkla çıkmak zorudadır.<br />
b) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Disiplin Kurulları Başkan<br />
ve üyeleri, duru şma yap ılırken resmi kılıklannı giyerler. Disiplin<br />
Kurullarında taraf vekilleri de resmi kılık giymek zorundadırlar.<br />
c) Avukatlık and içme törenlerinde Baro Ba şkanı ve Yönetim<br />
Kurulu üyeleri resmi kılıklarmı giyerler.<br />
ç) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Yönetim<br />
Kurulu üyeleri, Adakt Y ılı açılış törenlerine resmi kılıklan ile<br />
katılırlar.<br />
d) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve Baro organlar ında görevli avukatlar,<br />
yargı <strong>kurulu</strong>şlari mensuplannm resmi kılıkları ile katıldıkları<br />
resmi törenlerde resmi k ılıklannı giyerler.<br />
GİYİLEBİLECEK DURUMLAR:<br />
6—Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Genel Kurul Toplant ılarında<br />
resmi kılık giyilebilir.<br />
GİYİLEMİYECEK HALLER:<br />
7—Avukatlar mahkemelerde miinhas ıran vek.let görevini ifa<br />
ettikleri davalar dışında, biirkişilik, tanıklık ve tercümanhk ya-<br />
255
parken, taraf oldukları hukuk davalarmda, şahsi davacı veya samk<br />
bulunduğu ceza davalannda (<strong>ba</strong>şka kimselerin vek1et görevini<br />
almış olsalar dahi) resmi kılık giyemezler.<br />
8—Örneğe aykırı, yırtık, yaınalı ve uygun olmayan resmi kılık<br />
giyemezler.<br />
YÜRÜRLÜK:<br />
9—Bu yönergede belirtilen yeni resmi kılık, 1.1.1975 tarihinde<br />
bütün avukatlar tarafından giyilmiş olacaktır. Bu tarihten sonra,,<br />
yeni resmi kılığı olmayan avukatlar, mahkemelerde görev yapamaz<br />
ve duruşmalara al ınmazlar.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 16.8.1993<br />
GENELGE NO: 963/40<br />
Baromuza mensup <strong>ba</strong>zı <strong>ba</strong>yan avukatların duruşmalara <strong>ba</strong>şı<br />
örtülü olarak girdikleri öğrenilmiştir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 49,<br />
110/16, 117/7. maddeleri hükümlerine dayanarak, Anayasamn 2.<br />
maddesi doğrultusunda hareketle Meslek Kurallarımn 20. maddesini<br />
kabul etmiş ve yürürlüğe koymu ştur. Bu kurala göre,<br />
avukat, görev s ırasında <strong>ba</strong>şı açık olarak çalışacaktır.<br />
Avukatlık Yasasımn 9. maddesi gereğince, avukat adayı,<br />
mesleğin.... kurallarına uygun davranacağıma" diyerek andiçmekte<br />
ve avukatlık mesleğine böyle <strong>ba</strong>şlamaktadır. Bu yemin,<br />
onu, avukatlık mesleğini yaptığı sürece <strong>ba</strong>ğlayacaktır.<br />
Gerek Meslek Kurallarının 20. maddesi ve gerekse 1136 sayılı<br />
Avukatlık Yasasının 9. maddesine aykırı hareket disiplin suçunu<br />
oluşturacaktır.<br />
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 110/16 ve 117/7. maddelerinde<br />
"Uyulmas ı zorunlu meslek kurallarını tesbit etmek" görevi<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne verilmiştir. Bu görev ve yetkiye dayamlarak,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 20. Genel Kurulunca alman<br />
256
ir kararla, Meslek Kurallarının 20. maddesi "Avukatlar ve Avukat<br />
Stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle, <strong>ba</strong>şları<br />
açık olarak Mahkemelerde görev yaparlar...." şeklinde değiştirilmiş<br />
olup, buhüküm halen yürürlüktedir.<br />
Yasal yetkiye dayan ılarak, Meslek Kurallannm 20. maddesiyle<br />
kabul edilen bu de ğişiklik, bütün Barolanm ıza 2.6.1989 tarihli,<br />
752/23 No.lu Genelgemizle duyurulmu ştur.<br />
Bu kurala, bütün yarg ı organlarının, bütün avukatlarm ve<br />
Barolann uyması yasal bir zorunluluk iken, <strong>ba</strong>zı <strong>ba</strong>yan avukatların<br />
yargı yerlerinde <strong>ba</strong>şları örtülü olarak görev yaptıkları, kimi<br />
yargı organları ile az sayıda da olsa kimi <strong>Barolar</strong>m da bu aykırı<br />
davramşiara seyirci kaldığı üzülerek öğrenilmektedir.<br />
Avrupa İnsan Haklan Komisyonu, Üniversite diplomaları için<br />
<strong>ba</strong>şı açık resim çektirmeyen ve bu yüzden Türkiye'yi şikayet<br />
eden iki Türk kızının şikayetini ilişik gazete fotokopisinde görüldüğü<br />
üzere reddetmiştir. Komisyon kararında buna gerekçe olarak<br />
da "Laik bir üniversitede eğitim' yapma tercih edildiğinde, o<br />
okulun kurallarının da kabul edilmesi gerekir" denmekte, din ve<br />
vicdan özgürlüğünün kısıtlandığı yolundaki iddia kabul edilmemektedir.<br />
Ayrıca Anayasanın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti<br />
laik bir devlettir. Türk Avukatları, bu güne kadar, devletin<br />
bu niteliğine titizlikle uymu şlar ve bu niteliği daima korumuşlardır.<br />
Avrupa İnsan Hakları Komisyonunca da kabul edildiği gibi,<br />
laik bir devletin yargı organlannda görev yapanların, bunun<br />
kurallarına uygun davranması gerekir.<br />
Yukarıda açıklanan Anayasal ve Yasal kurallara uymanın zorunlu<br />
olmas ı, din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte değildir.<br />
Aksine, bu kurallara uymama Avukatl ık Yasası ve Meslek<br />
Kuralları yönünden disiplin suçunu oluşturur.<br />
Baronuzca bu kurallara uymayan üyelerin uyar ılmalarım, direnenlerin<br />
hakkında disiplin yönünden gereğinin yapılmas ı ve<br />
sonuç hakkında Başkanlığımıza bilgi verilmesini rica ederim.<br />
Saygılanmla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam<br />
Avukat Önder SAY<br />
257
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 24.2.1995<br />
GENELGE NO: 340/10<br />
Yaptığımız <strong>ba</strong>şvuru üzerine, <strong>ba</strong> şları <strong>ba</strong>şörtüsü veya tür<strong>ba</strong>nla<br />
kapalı kıyafetle görev yapan <strong>ba</strong>yan avukat ve <strong>ba</strong>yan avukat stajyerlerine<br />
uygulanacak işlemlerle ilgili genelgemiz Adalet Bakanlığı<br />
tarafından C. Savcılıklanna, Devlet Güvenlik Mahkemesi<br />
Başsavcılığına ve Bölge İdare Mahkemesi Başkanlıklarına duyurulmuş<br />
ve bir örne ği de Birliğimize gönderilmi ştir. Söz konusu<br />
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ve eki<br />
genelge aynen aşağıya çıkarılmıştır.<br />
Durumu bilgilerinize sunanm.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : BO3OH İG000000- 24.2. 1995<br />
Konu : 1826/52 sayılı genelgemiz 003020<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : 1.12.1994 gün ve 1870 sayılı yazınız.<br />
İlgide kayıth yazmız ekinde al ınan 23.11.1994 gün ve 1826/52<br />
sayılı genelgeniz Adalet Te şkilatına duyurulmuş olup, bir örneği<br />
ekte gönderilmiştir.<br />
258<br />
Bilgi edinilınesini rica ederim.<br />
EKLER<br />
EK: 1.2.1995 gün ve<br />
7-16-1791 sayılı duyuru<br />
Neslihan KARAKAYA<br />
Bakan a.<br />
Hakim<br />
Genel Müdür Y.<br />
İmza
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı B030Hİ0000000-7-16-1791 Ankara,1 .2.1995<br />
Konu : Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin Genelgesi<br />
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA<br />
DEVLET GÜVENLIK MAHKEMES İ BAŞSAVCILIĞINA<br />
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 23.11.1994 gün ve 1826/52 sayılı<br />
genelgesi aşağıya çıkartılmıştır.<br />
Genelgenin hayata geçirilebilmesi ve bu genelgeye uymayanlar<br />
hakkında disiplin işlemlerine tevessül edilebilmesi yönünden<br />
<strong>Barolar</strong>a yardımcı olunmasında gereken hassasiyetin gösterilmesi<br />
amacıyla keyfiyetin yargı çevrenizdeki tüm adalet dairelerine<br />
duyurulmas ını rica edeim.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 112 7/38<br />
Mehmet MOÖULTAY<br />
Adalet Bakanı<br />
Ankara, 12.8.1994<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne yapılan <strong>ba</strong>şvuru ve yakınmalardan,<br />
<strong>Barolar</strong>ımıza mensup <strong>ba</strong>zı meslekdaşlanmızın, Avukatlık Yasası'nın<br />
44, 55 ve uyulmas ı zorunlu Meslek Kurallannın 7, 8. maddelerine<br />
aykırı bir şekilde, tabela, kartvizit ve <strong>ba</strong> şlıklı kağıt kullandıkları<br />
tesbit edilmi ştir.<br />
Avukatlık Yasası'mn 55. madde hükmü ile avukatların iş elde<br />
etmek için, reklam sayılabilecek her türlü te şebbüs ve harekette<br />
bulunmaları, özellikle tabelalarında ve <strong>ba</strong>sılı kağıtlarında, avukatlık<br />
ünvanı ile akademik ünvanlardan <strong>ba</strong> şka sıfat kullanmaları<br />
yasaklanmıştır.<br />
Avukatlık Yasası'nın '44. madde hükmüne göre Ortak Avukat<br />
bürolanmn tanıtımı için, Ortak Avukatlardan birinin veya bir-<br />
259
kaçının öz ve soyadlarırnn yanında "Ortak Avukat Bürosu" i<strong>ba</strong>resi<br />
kullanılabilir.<br />
Uyulması zorunlu Meslek Kurallarfmn 7. ve 8. maddelerine<br />
göre avukat, salt ün kazand ırmaya yönelik her türlü gereksiz ve<br />
kendisine i ş sağlama niteliğindeki davranışlardan kaçınacak<br />
<strong>ba</strong>şlıklı kağıtlar, kartvizitler, büro levhalar ı reklam niteliğini taşıyabilecek<br />
aşınlikta olmayacaktır. Ortak büro kuran avukatlar<br />
büronun reklam arac ı olmamasma, avukathk bürosu niteliğinin<br />
yitirilmemesine dikkat edeceklerdir.<br />
Belirtilen yasal durum ve düzenlemelere uyulmas ımn sağlanması,<br />
uymayanlar hakkında disiplin yönünden i şlem yapılması<br />
hususlarını bilgi ve takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılanmla<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
Ankara, 25.2.1994<br />
GENELGE NO: 259/12<br />
Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay ile yap ılan görüşmelerde ısrarla<br />
anımsatılması ve İstanbul Barosu'nun 13.1.1994 tarihli yazılı<br />
<strong>ba</strong>şvurusu üzerine, Adalet Bakanl ığı'ndan alınan ve Avukatlann<br />
görevinden doğan veya görevi sırasında işledikleri suçlar ile,<br />
Avukatlık Yasasının soruşturma yönünden tamdığı teminat prensibinin<br />
ışığı altında, " şahsi suçlardan" dolayı yapılacak olan soruşturmanın<br />
da zabıta makam, ve mercilerine b ırakılmayarak<br />
doğrudan Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılmas ım ve bu konuda<br />
azami dikkat gösterilmesini öngören yazı ve genelge aynen<br />
aşağıya alınmıştır.<br />
Durumu bilgilerinize sunar, bu hususun meslekda şlarımıza<br />
da duyurulmas ım rica ederim.<br />
260<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Önder SAV
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Say!: B03.0.C İG.0.00.00.03.3. 1.10.1994-4412 15.2.1994<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
Avukatlar hakkındaki soru şturmalann Cumhuriyet Savcıları<br />
tarafından bizzat yap ılmasına dair 14.2.1994 gün ve 1/10 sayılı<br />
genelge birlikte gönderilmi ştir.<br />
Bilgi edinilmesi rica olunur.<br />
BAKAN ADINA YAŞAR BÜKEN<br />
Hakim<br />
Genel Müdür<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
'CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : B03.0.C İG.0.00.00.0-3.3.1.10.1994 14.2.1994<br />
Konu: Avukatlar hakk ındaki soru şturmanın<br />
zabıta memurlanna b ırakılmayarak -<br />
bizzat C. Savcıları tarafından yap ıl- -<br />
mas ı hakkında<br />
CUMHURIYET BAŞSAVCILIĞINA<br />
İstanbul Barosu Ba şkanlığı'ndan alınan 13.1.1994 günlü yaz ı-<br />
da;<br />
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 58. maddesi ve Adalet Bakanhğı'mn<br />
1.8.1960 gün ve 58/35 say ılı genelgesine rağmen uygulamada<br />
Avukatlarla ilgili soru şturmanın, zab ıta makamlarına<br />
bırakılarak, savunma hakk ına ait yasal teminat ın ortadan kalktığı<br />
bildirilmektedir.<br />
Bilindiği üzere, 1.8.1960 gün ve 58/35 sayılı ve bunu teyid eden<br />
27.3.1971 gün ve 11/37 sayılı tamimlerle, Avukatların vazifeden<br />
261
doğan veya vazife s ırasında işledikleri suçlar ile Avukatl ık Yasasınrn<br />
soruşturma yönünden tanıdığı teminat pensibinin ışığı altında,<br />
"şahsi suçlardan" dolayı yapılacak olan soruşturmanm da,<br />
zabıta makam ve mercilerine bırakılmayarak doğrudan Cumhuriyet<br />
Savcıları tarafindan yapılması keyfiyeti açıkça belirtilmişti.<br />
Bu iti<strong>ba</strong>rla; 1.8.1960 gün ve 58/35 say ılı tamimin uygulanmasmda<br />
azami dikkat ve itinamn gösterilmesi ve keyflyetin çevrenizdeli<br />
Cumhuriyet Başsavcıhklanna da duyurulmasım önemle<br />
rica ederim.<br />
M. Seyfi OKTAY<br />
BAKAN<br />
Çok önem verdiğimiz bu genelgeden bir k ısım meslektaşlanmızm<br />
bilgisi olmaması nedeniyle karakollara giderek ifade verdiklerini<br />
öğreniyoruz. Avukatın ifadesini polis de ğil, ancak savcılar<br />
alır. Meslekda şlanmızın bu genelgeyi hayata geçirmeleri, zanli<br />
olarak karakola gitmemeleri, polise ifade vermemeleri gerekir.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 15.7.1994<br />
GENELGE NO: 999/31<br />
İzmir Barosu Ba şkanlığı'mn Birliğimize yaptığı <strong>ba</strong>şvuru üzerine<br />
Avukatl ık Kimlik Belgesi'nin geçerliliği konusunda Yap ı Kredi<br />
Bankas ı Genel Müdürlüğü'ne yazılan ve karşılık olarak alman<br />
yazılar da aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Önder SAV<br />
YAPI KREDİ BANKASI GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />
!STANBUL<br />
İzmir Barosu Başkanlığı'nın Birliğimize gönderdiği yazıda,<br />
Avukat Haluk Baykent tarafmdan, İzmir Bornova Şubesi'ndeki<br />
hesabındanpara çekmek istediğinde, Banka yetkililerine ibraz<br />
262
edilen "Avukatlık Kimlik Belgesi"nin kabul edilmedi ği ve işlem<br />
yapılmadığı belirtilmektedir. Bu durum Genel Müdürlü ğünüze,<br />
İzmir Barosu Başkanlığı'nın 17.6.1994 tarihli 6557 sayılı yazısı<br />
ile iletilmi ş, bu tip uygulamaların önlenmesi istenilmi ştir.<br />
Konya Barosu Ba şkanlığı'nın benzer konuda Birliğimize yaptığı<br />
<strong>ba</strong>şvuru üzerine T. Emlak Bankas ı Genel Müdürlüğü'ne yazılan<br />
ve karşılık olarak alınan yazı fotokopileri ektedir.<br />
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde avukatl ık<br />
"kamu hizmeti" olarak kabul edilmektedir. Ayn ı Kanunun 2/son<br />
maddesinde de "... diğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />
yerine getirilmesinde yard ımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />
Keza aynı Kanunun 76/1. maddesinde Barolann ve 109/2.<br />
maddesinde de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />
meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktad ır. Bu iti<strong>ba</strong>rla,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce ve <strong>Barolar</strong>ınca Avukatlara verilen<br />
"Avukatlık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteli ğindedir.<br />
Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />
suç oluşturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />
Birliğimizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınliğı ve niteliği<br />
ile <strong>ba</strong>ğdaşmayan Avukatl ık Yasas ına açıkça aykın bu gibi durumların<br />
önlenmesi için İzmir Bornova Şubesi ile diğer bütün<br />
şubelerin uyarılmasını ve sonucunun Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />
bildirilmesini rica ederim.<br />
YAPI VE KRED İ BANKASI<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI 7.7.1994<br />
Kızılay - ANKARA 47/958<br />
İlgi : 23.6.1994 tarihli, 882 sayılı yazımz.<br />
Bankamızda geçerli kabul edilecek kimliklerle ilgili olarak yayınlahan<br />
Bankam ız Genel talimatında, avukat kimlikleri geçerli<br />
sayılan kimlik belgeleri arasında yeralmaktadır.<br />
263
Ilgi yazınızda belirtti ğiniz ve Izmir Barosu avukatlarından<br />
Haluk Baykent tarafindan İzmir Barosu Başkanlığı'na gönderilen<br />
sözkonusu Başkanlığm 17.6.1994 tarihli yazısı ile Bankamıza<br />
aktarılan konu için tarafımızdan yapılan araştırmada Bornova/Izmir<br />
şubemizin geçerli kimlik kabulünde hatalı bir yorumlamaya<br />
gittiği saptanmıştır. Bu nedenle talimatlara aykırı işlem<br />
yapan sözü geçen şubemizin yetkililerinin önemle dikkatleri çekilmi<br />
ştir. \<br />
Konuyu bilgilerinize sunar ız.<br />
Saygılanmızla,<br />
YAPI ve KREDI BANKASI A. Ş.<br />
Genel Müdürlüğü<br />
Semih ÇAĞLAR<br />
Bölüm Yönetmeni<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 401/16<br />
İsmet BARDAKÇI<br />
Genel Müdür Yard ımcısı<br />
Ankara, 23.3.1994<br />
Konya Barosu Başkanlığı'mn Birliğimize yapt ığı <strong>ba</strong>şvuru üzerine<br />
avukatlık kimlik belgesinin geçerliliği konusunda T. Emlak<br />
Bankası Genel Müdürlüğü'ne yazılan ve karşılık olarak al ınan<br />
yazılar aşağıda, bilgilerinize sunulmaktadır.<br />
264<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
T. EMLAK BANKASI<br />
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tarih: 28.2.1994<br />
ANKARA Sayı : 272<br />
ILGI: Konya Baro Ba şkanlığı'mn 28.01.1994 tarihli 65 sayılı<br />
yazısı ve eki.
Genel<br />
Konya Barosu'na kayıtlı Avukat Celal Altıntaş adına Konya<br />
Merkez Şubesi kanalıyla gelen havale' paray ı almak istediğinde,<br />
ilgili <strong>ba</strong>nka memuruna ibraz ettiği "Avukatlık Kimlik Belgesi"<br />
kabul edilmemiştir. Bu durum U<br />
Müdürlüğünüze, Konya Barosu<br />
BaşkanlTğımn 28.1.1994 tarihli 65 sayılı yazısı ile iletilmiş,<br />
Avukatlık Kimlik Belgesi'nin geçerlili ği hususunda Konya Merkez<br />
Şubesinin ve diğer bütün şubelerin uyarılması istenilmiştir.<br />
Avukatlık Kimlik Belgesi tek tip olarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce<br />
<strong>ba</strong>stırılmakta ve avukatlara Barolannca verilmektedir.<br />
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde Avukatlık<br />
"Kamu Hizmeti" olarak kabul edilmektedir. Ayn ı Kanunun 2/son<br />
maddesinde de "... di ğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />
yerine getirilmesinde yardımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />
Keza aynı kanunun 76/1. maddesinde <strong>Barolar</strong> ve 109/2. maddesinde<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />
meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktadır. Bu iti<strong>ba</strong>rla, Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliğince tek tip olarak <strong>ba</strong>stırılan ve <strong>Barolar</strong>ınca<br />
avukatlara verilen "Avukatl ık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteliğindedir.<br />
Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />
suç oluşturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />
Birliğiınizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınlığı ve niteliği ile<br />
<strong>ba</strong>ğdaşmayan ve Avukatl ık Yasasına açıkça aykırı bu gibi durumların<br />
önlenmesi için Konya Merkez Şubesi ile diğer bütün<br />
şubelerin uyanimas ını ve sonucunun Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />
bildirilmesini rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY<br />
265
T. EMLAK BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Mevduat ve Banka Hizmetleri Müd. İstanbul, 18.3. 1994<br />
Sayı 658-16867<br />
TÜRKIYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
ILGI : 28.2.1994 tarih 272 sayıli yazınız.<br />
İlgi yazımza konu, Konya Barosu Başkanhğı'mn şikayeti ile<br />
ilgili Genel Müd ı:irlüğüm.üze muhatap 28.1.1994 tarihli yaz ılarına<br />
istinaden Konya/Merkez şubemiz uyarılmıştır.<br />
Ancak, Konya/Merkez şubemizden al ınan yazıda, Konya Baro<br />
Başkanlığı ve Sn. Avukat Celal ALTINTAŞ'la yapılan görüşme<br />
sonucunda şube hatası yapıldığı, KONYA'daki Alaaddin/Konya<br />
şubemizde olayın cereyan ettiği ve sehven Konya/Merkez şubesi<br />
yazıldığı öğrenilmiş olup, sözkonusu şubemiz de tarafımızdan<br />
uyarılmıştır.<br />
Birliğinize ait kimlikler tüm teşkilatımızda geçerli olup, <strong>ba</strong>hse<br />
konu şubemizce yap ılan hatadan dolayı özür diler,<br />
Bilgilerinizi rica ederiz.<br />
Saygılarımızla<br />
T. EMLAK BANKASI A. Ş .<br />
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
ZEKİ AYTAR<br />
FÜSUN ÇELIK<br />
Müdür<br />
Müdür Yrd.<br />
( İMZA) (İMZA)<br />
İŞ BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
ARA<br />
10.1.1995<br />
66<br />
Samsun Barosuna kayıtlı Av. Şefik Avni Gürcüoğlu'nun, Birliğimize,<br />
gönderdiği <strong>ba</strong>şvurusunda, Ankara Bahçelievler ve Çorum<br />
İş Bankası Şubelerindeki hesaplarmdan para çekmek istediğinde,<br />
her iki <strong>ba</strong>nka yetkililerince ibraz edilen "Avukatl ık Kimlik<br />
266
Belgesi"nin kabkul edilmedi ği ve işlem yapılmadığı belirtilmektedir.<br />
Konya ve İzmir Baro Başkanlanmn benzer konuda Birliğimize<br />
yaptıklan <strong>ba</strong>şvurular üzerine T. Emlak Bankas ı ve Yapı Kredi<br />
Bankası Genel Müdürlüklerine yazılan yazılara karşıhk olarak<br />
alman yazı fotokopileri ektedir.<br />
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde avukatl ık<br />
"kamu hizmeti" olarak kabul edilmekte dir. Aym kanunun 2/son<br />
maddesinde de "...diğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />
yerine getirilmesinde yardımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />
Keza aym kanunun 76/1., maddesinde <strong>ba</strong>rolarm 're 109/2.<br />
maddesinde de Türkiye <strong>Barolar</strong> BKirliği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />
meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktadır. Bu 'iti<strong>ba</strong>rla,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nce ve <strong>ba</strong>rolarınca Avukatlara verilen<br />
"Avukatlık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteliğindedir.<br />
Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />
suç olu şturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />
Birliğimizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınlığı ve niteliği<br />
ile <strong>ba</strong>ğdaşmayan Avukatl ık Yasasına açıkça aykırı bu gibi durumların<br />
önlenmesi için Ankara Bahçelievler ve Çorum şubeleriyle<br />
diğer bütün şubelerin uyarılmasım ve sonucunun Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne bildirilmesini rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
EKI:2<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Önder SAV<br />
267
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Ankara, 26.1.1995<br />
Karanfil 5k. No: 5/62<br />
Kızılay - ANKARA<br />
İlgi : 10.1.1995/66 yazımz.<br />
1136 sayılı Avukatlık Kanununa uygun olarak <strong>Barolar</strong> taraflndan<br />
verilmekte olan Avukatlık Kimlik Belgelerinin Bankam ız<br />
işlemlerinde geçerli bir kimlik belgesi olarak kabul edilece ği hususu<br />
fotokopisi ilişikte bulunan 27.9.1990 tarih ve 7472 sayılı<br />
yazımız ile tüm şubelerimize duyurulmu ş bulunmaktad ır.<br />
Yukarıda tarih ve sayısı yer alan talimatımıza uygun davranmadığı<br />
anlaşılan Bahçelievler/Ankara ve Çorum şubelerimiz bu<br />
konuda uyarılmış olup, diğer şubelerimizin de ayn ı konuda bir<br />
kez daha dikkatleri çekilmi ştir.<br />
Durumu bilgilerinize sunar, adlar ı geçen şubelerimizin söz konusu<br />
hatalı uygulamaları nedeniyle üzüntülerimizi bildiririz.<br />
Saygılarımızla,<br />
Nihat Özdemir<br />
Müdür Yardımcısı<br />
Ek: 1<br />
TÜRKIYE İŞ BANKASI AŞ.<br />
Genel Müdürlük<br />
M. Kamal Karaaslan<br />
Grup Müdürü<br />
TÜRKIYE İŞ BANKASI A. Ş. Ankara, 27.9.1990<br />
7472<br />
ilgi : Genel Müdürlüğumüze ulaşan bilgilerden:<br />
- Bazı şubelerimizce Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından düzenlenen<br />
"Avukatl ık Kimlik Belgesi"nin Bankam ız işlemlerinde<br />
geçerli bir belge olarak kabul edilmediği<br />
öğrenilmiştir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin "kamu kurumu" niteliğinde bir <strong>kurulu</strong>ş<br />
olması nedeniyle, sözkonusu kimlik belgesi de 3.8.1990/<br />
268<br />
/
64032 tarih ve sayılı Genel Mektubumuzun 2. maddesinde sayılan<br />
resmi kurum ya da <strong>kurulu</strong> şlarca düzenlenmi kimlik belgeleri<br />
gibi Bankamız işlemlerinde geçerli say ılacaktır.<br />
Bilgi edilinmesini rica ederiz.<br />
Saygılarımızla.<br />
TÜRKİYE İŞ BANKASI AŞ.<br />
• Genel Müdürlük<br />
Emre Cankorel Atakan Yumrukçal<br />
Grup Müdürü Müdür<br />
Sayı 197 Ankara, 31.1.1995<br />
Türkiye İş Bankası<br />
Genel Müdürlüğü<br />
Kavaklıdere - ANKARA<br />
Avukatlık Kimlik Belgesinin geçerliliği konusunda Birliğimizin<br />
Genel Müdurlüğünüze yaptığı <strong>ba</strong>şvurunun çabuk ele alınıp<br />
sonuçlandırılması memnuniyetle karşilanmıştır.<br />
Gösterilen ilgi ve duyarlıliğa teşekkür eder, saygılar sunanm.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Oııder SAY<br />
•269
MESLEĞİMİZİ VE MESLAKTAŞLARIMIZI<br />
İLGİLEND İREN ÇEŞİTLİ KONULARDA<br />
İLGİLİ MAKAMLARLA.<br />
YAPILAN YAZIŞMALAR<br />
Sayı : 881 Ankara, 16.7.1993<br />
PTT Genel Müdürlüğüne<br />
ARA<br />
Avukatların Mahkemelerdeki ' duruşmalarmm ertelenmesi veya<br />
duruşma için beklenmesi iste ğiyle çektiği teigraflar görevlilerinizce<br />
ilgili Mahkemelere, çok defa, duru şma gün ve saatinden<br />
sonra verilmektedir. Bu yüzden, meslekda şlanmızın takip ettiği<br />
davalar düşmekte veya gereksiz ertelenmekte, bunun sonucu<br />
olarak da davalar sürüncemede kalmakta, meslekda şlanmız ve<br />
müvekkilleri mağdur olmaktadırlar. Bu konuda, <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlanmızdan<br />
birçok yakınmalar almaktayız.<br />
Buna bir örnek olarak, Kahramanmara ş Barosu Avukatlarından<br />
Selahittin Aydin'ın 2.7.1993 tarihli yakınma <strong>ba</strong>şvurusunun<br />
'<br />
ve Sanz Asliye Hukuk Mahkemesine çekti ği teigrafin birer fotokopisini<br />
ilişikte sunmaktayız.<br />
Avukatların görevlerini gereği gibi yerine getirmeleri yönünden<br />
çok önemli olan bu aksama ve gecikmelerin önlenmesini, belirtilen<br />
olaydaki sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin<br />
yapılmasım ve sonuçtan Başkanhğınnza bilgi verilmesini rica<br />
ederim.'<br />
270<br />
Saygılarımla<br />
Eki:2<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV
il<br />
T.C.<br />
rr İŞLETME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Posta D. B şk.hğı<br />
06001 ANKARA.<br />
B.11.2.PTT.0.07.00.02/265 19.08.93 08447<br />
Konu : Yakınma<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başknlığına<br />
06640 Ankara<br />
İLGİ : 16.7.1993 tarih ve 881 sayılı yazımz.<br />
Ilgi yazınız üzerine gerekli inceleme yapt ırılmıştır.<br />
Avukat Selahattin Ayd ın tarafından Kahramanmara ş Posta<br />
Telgraf Müdürlü ğüne tevdian Sarız Asliye Hukuk Mahkemesine<br />
çekilen 30.6.1993 gün ve 448 say ılı teigrafın gecikme ile teslim<br />
edildiği anlaşılmıştır.<br />
Sözkonusu telgrafm gecikmeyle teslim edilmesinden dolayı<br />
<strong>ba</strong>şta merkez müdürü olmak üzere ilgili personel uyar ılmıştır.<br />
Bilginizi rica eder, gecikmeden dolayi özür dileriz.<br />
PTT GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />
Hüseyin BALCI Berkay ERCAN<br />
Genel Müdür Yrd. Başkan<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : 43073 Ankara, 11.10.1993<br />
Konu : Başvurunuz hk.<br />
BURSA BAROSU BAŞKANLIĞINA,<br />
ILGI : 25 Ağustos 1993 T. ve 687 sayılı yazırnz.<br />
Yazımz ekinde alman Avukat Şerafettin Gökalp imzalı 28<br />
Temmuz 1993 tarihli dilekçe incelendi.<br />
271
Avukatl ık Kanununun 46/3. maddesinin açık hükmüne karşın<br />
İdare Mahkemeleri tarafından vek.letname ibraz edilmedikçe<br />
avukatlara dosya incelettirilmedi ğine işaret edilmektedir.<br />
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 46. maddesinin üçüncü fikrasında,<br />
avukatın dava ve takip dosyalar ım vekaletname ibraz<br />
etmeden inceleyebilece ği hükmü yer almaktadır. Buradaki "Avukat"<br />
tabirinin, dava ve takip dosyas ıyla ilgisi olan avukatı kastettiği<br />
kuşkusuzdur. Bunun aksini düşünmek,avukat s ıfatım taşıyan<br />
bir kimsenin bütün dava ve takip dosyalann ı inceleme yetkisine<br />
sahip oldu ğu gibi mantıkla ve işin gereği ile <strong>ba</strong>ğdaşmayacak<br />
bir sonuca götürür.<br />
Bu <strong>ba</strong>kımdan:<br />
1—Avukatın dosya ile ilgisinin tesbiti, usul hükümleri çerçevesinde<br />
hkimin bu konuda edinece ği kanaata <strong>ba</strong>ğlı olmaktadır.<br />
Bu kanaatın keyfi ve kişisel olarak değil, objektif de ğerlendirmelerle<br />
edinilmesi gerekeceği de tabiidir. Bu <strong>ba</strong>kımdan, henüz vekletname<br />
yaptırmamış olan avukat vek1et ili şkisini belirleyecek<br />
şekilde müvekkili ile birlikte gelmiş ya da <strong>ba</strong>şka bir şekilde<br />
h.kime kanaat vermi ş ise sözü edilen 46/3. madde hükmünün<br />
uygulanmas ının mümkün olabilece ği.<br />
2—HUMKnun 59, 67 ve 157. maddeleri ile Hukuk ve Ticaret<br />
Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39. maddesi hükümlerinin<br />
birlikte de ğerlendirilmesi sonucu, vek1et ilişkisinin ve incelenmesi<br />
istenilen dosyalarla avukat ın ilgili olup olmadığını tesbitiyle<br />
izin verilmesi hususunun ise mahkeme hkiminin yetkisi<br />
içinde bulunduğu düşünülmekte olup, vekletname olmaksızın,<br />
sadece <strong>ba</strong>roya kayıtlı ve ruhsatlı avukatların, dava dosyalannı<br />
idare mahkemelerinde dahi incelemelerinin mümkün olabileceğine<br />
dair yeni bir genelge yaymianmasına gerek görülmemi ştir.<br />
Bilgi edinilmesini, keyfiyetin dilekçe sahibi Avukat Şerafettin<br />
Gökalp'e duyurulmas ını rica ederim.<br />
272<br />
BAKAN ADINA NESLİHAN KARAKAYA<br />
HAKIM<br />
GENEL MÜDÜR
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlü ğünün yukandaid<br />
yazıda belirtilen görü şü, hatalı, yanlış ve yasalara aykırı<br />
olup katılmam ız mümkün de ğildir. Bu nedenle Bakanlığıa aşağıdaki<br />
yazı yazılmıştır. Yazımıza verilen yanıtı da takdirlerinize<br />
sunuyoruz.<br />
Sayı : 1626 Ankara, 14.12.1993<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
ARA<br />
ILGI: Hukuk İşleri Genel Müdürlü ğü 11.10.1993 tarihli,<br />
43073 sayılı yazımz.<br />
Bakanlığınız Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün Bursa Barosu<br />
Başkanlığı'na cevap olarak gönderdi ği ilgideki yazısında;<br />
HUMK.nun 59, 67 ve 157. maddeleri ile Hukuk ve Ticaret Malikemelerinin<br />
Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39 maddesi hükümleri<br />
karşısında; Avukatlann, vekaletname olmaJs ızın, hakimin izni<br />
dışında dava dosyalannı, İdare Mahkemelerinde de, incelemelerinin<br />
mümkün olmadığı, bu iti<strong>ba</strong>rla, "Avukatlar ın dava dosyalan<br />
ı vekaletname olmaksızın inceleyebilecekleri" yolunda yeni bir<br />
genelge yayrnlanmasma gerek görülmedi ği bildirilmektedir.<br />
Bakanhğın bu görü şü ve uygulamalarından bir çok meslekdaşımız<br />
yakınmaktadır. Anılan olumsuz görüş 1136 Sayılı Avukatlık<br />
Kanununun genel ruh ve amacına ve özellikle 46/3. maddesine<br />
açıkça aykırıdır:<br />
1) Baş<strong>ba</strong>kanlık tarafindan Millet Meclisi Ba şkanlığı'na<br />
23.1.1967 tarihli, Baş<strong>ba</strong>kanlık Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi<br />
71/64/372 sayılı yazı ile gönderilen "Avukatlık Kanunu Tasarıs<br />
ı" GEREKÇESİ'nin (1— Genel Olarak) <strong>ba</strong> şlıkli kısmmda 2. sahifede<br />
aynen şöyle yazılıdır! "Yeni bir Avukatl ık Kanunu hazırlanmasmı<br />
gerektiren ikinci önemli sebep, Avukatl ığın bir kamu<br />
hizmeti olduğu gerçeğinin kanunda daha açık hükümlerle ifadesini<br />
bulmas ı zaruretidir. Her ne kadar yürürlükte bulunan kanunun<br />
<strong>ba</strong>zı hükümlerinde, Avukath ğın kamu hizmeti niteliğinde<br />
bir meslek olduğu ifade edilmiş ise de, Avukatm bir kamu hizmetlisi<br />
olarak sahip bulunmas ı gereken hak ve sorumluluk üzerinde<br />
gereği veçhile durulmamıştır. Tasan bu noktayı önemle be-<br />
273
lirtmeyi, Avukatlık mesleğinin ana niteliklerinden birini ortaya<br />
çıkarması <strong>ba</strong>kımından zaruri addetmi ş ve avukatlan hak ve sorumluluklan<br />
<strong>ba</strong>kımından Devlet memurlanna, daha doğrusu C.<br />
Savcılanna mümkün mertebe yakm bir statüye sokmu ştur. Avukatlara<br />
karşı işlenen suçlar ile Avukatlann i şlediği suçlara ilişkin<br />
hükümler yanında AVUKATIN DOSYA TETK İKİ, evraktan<br />
suret çıkarması, tebligat icras ı gibi yetkileri üzerinde de önemle<br />
durulmuştur."<br />
1136 Sayılı Avukatl ık Kanunu, bir kamu görevlisi olarak kabul<br />
ettiği avukatı Devlet memurluğu, daha doğrusu C. Savcısı<br />
statüsüne yakın bir statüde kabul etmi ştir ve bu genel gerekçesiyle<br />
de, avukatın dosya tetkikine yeni bir nitelik kazand ırmıştır.<br />
Kanun özellikle ve ayrıca 2/3. maddesiyle Adli Mercilerin, görevlerini<br />
yrine getirirken, Avukatlara yardımcı olmak yükümlülüğünü<br />
getirmiştir.<br />
Bu yasal amaç ve statüye rağmen, bir odacıya teslim, edilen<br />
dava dosyasınrn, vekaletname ibraz etmeden bir Avukata tetkik<br />
ettirilmemesi fevkalade dü şündürücü ve üzücüdür.<br />
2) 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun gerekçesinin II— Maddeler<br />
Gerekçesi, be şinci kısmında (Sayfa 6):<br />
"46. maddede getirilen yenilik, Avukatlar ın mahkeme<br />
ve icra dairelerindeki dava ve takip dosyalar ını vekaletname<br />
ibraz etmeden tetkik edebilecekleri keyfiyetidir, vekaletini<br />
alaca ğı bir iş hakkında dava ve takip dosyası<br />
Avukata en do ğru bilgiyi vereceği cihetle, Avukat ın bunları<br />
vekaletnamesi olmadan da tetkik etmesine imkan verilmesindeki<br />
zaruret a şikardır."<br />
Denilmek suretiyle, konuya, hiç bir yorum ve tartışmaya olanak<br />
bırakmayacak şekilde aç ıklık getirilmiştir.<br />
46. maddenin bu hükmü kanunun genel ruh ve amac ımn doğal<br />
sonucudur. Gerçekten, kanunun " İşin Reddi Zorunluluğu"<br />
<strong>ba</strong>şlıklı 38/a maddesinde Avukat; "Kendisine yap ılan teklifi yolsuz<br />
veya haksız görürse" teklifi reddetmek zorunlulu ğundadır<br />
denmektedir. Bir avukat ın, kendisine takip etmesi için verilmek<br />
istenen bir işin yolsuz veya haksız Olduğunu anlayabilmesi için,<br />
274
o işe ait dava veya icra dosyasm ı incelemesi gerekir. Avukat ın<br />
kanunen reddetmek zorunda kalacağı bir iş için vekaletname almasmın<br />
gereksizliğine inanan kanun koyucu, 46/3. maddenin<br />
anılan hükmünü getirmi ştir.<br />
3) Avukatlık Kanununun anilan bu hükümleri ve gerekçeleri<br />
karşısında, ilgi yazımzdaki; "1136 Sayılı Avukatlık Kanununun<br />
46. maddesinin 3. fıkrasında, Avukatın dava ve takip dosyalar ını<br />
vekaletname ibraz etmeden inceleyebileceği hükmü yer almaktadır.<br />
Buradaki "Avukat" tabirinin, dava ve takip dosyas ıyla ilgisi<br />
olan avukatı kastettiği kuşkusuzdur. Bunun aksini • düşünmek,<br />
Avukat s ıfatını taşıyan bir kimsenin bütün dava ve takip dosyalanm<br />
inceleme yetkisine sahip oldu ğu gibi mantıkla ve işin gereği<br />
ile <strong>ba</strong>ğdaşmayacak bir sonuca götürür" yolundaki dü şüncenin<br />
yasal ve mantıksal dayanağı yoktur. Esasen bir Avukatın bütün<br />
dava ve takip dosyalarını inceleme isteği olamaz. Avukat, ancak,<br />
takibi istenen i şe ait dosyaları incelemek ister.<br />
4) HUMK.nu, genel bir kanundur, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu<br />
ise özel bir kanundur ve konumuz yönünden bu kanun öncelikli<br />
ve geçerlidir. Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yaz ı İşleri<br />
Yönetmeliğinin 39. maddesi, açıkça 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun<br />
gerekçesine, ruh ve amac ına ve 46. maddesi hükmüne<br />
aykırı Olduğu için geçersizdir.<br />
Etrafl ıca açıklanan nedenler dikkate al ınarak Bakanlığın yanlış,<br />
hukuka ve Avukatl ık mesleğinin özelliğine ters düşen anlayış,<br />
düşünce ve uygulamas ından dönülmesini, Avukatların vekaletnameleri<br />
olmadan ve ibraz etmeden dava ve takip dosyalar ım<br />
inceleyebileceklerinin, İdare Mahkemeleri dahil tüm Mahkeme<br />
ve icra Müdürlüklerine bir genelge ile duyurulmas ını, takdlirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
275
ADALET .BAKANLII<br />
AARA<br />
İLGİ : 14.12.1993 gün ve 1626 sayılı yazıımz.<br />
16 Mayıs 1994<br />
684<br />
Avukatlık Yasas ının 46. maddesi hükmünün uygulan ış şekli<br />
ile ilgili 14.12.1993 tarih ve 1626 sapl ı yazım ıza cevap alınamamıştır.<br />
Tarihi ve, sayısı sunulan ya ıınız ile ilgili yapılan işlem ve değerlendirmelerin<br />
Ba şkanlığımıza iletilmesi hususunu takdirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygılanmla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat OnderSAV<br />
T.C.<br />
ADALET BAKANLII<br />
HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : B030H İG000000-8- . Ankara, 07.07.1994<br />
Konu : Avukatların dosya . . 013406<br />
inceleyebilmeleri<br />
TÜRKKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : a) 14 Aralık 1993 tarih ve 1626 sayılı yazınız.<br />
b) 16 Mayıs . 1994 tarih ve 684 sayılı yazınız.<br />
Henüz vekletname almam ış olan avukatın mahkeme ve icra<br />
dairelerindeki dava ve takip dosyalarm ı inceleyebilmesi hususunda<br />
farklı uygulamalar yap ıldiğı ve bunun da yakınmalara yol<br />
açtığından <strong>ba</strong>hisle genelge yapılması istemini kapsayan ilgi yazılarınız<br />
incelendi.<br />
Mahkeme ve İcra Dairelerinde dava ve takip dosyalar ımn incelenmesi<br />
hususu, yürürlükteki usül yasalar ı ve kalem mevzuatıyla<br />
düzenlenmi ş olup, yıllardan beri bu yasal uygulama sürdürülmektedir.<br />
276
Konuya ili şkin yasalann uygulanması ile ilgili yankıların geniş<br />
boyutta olmayıp, münferit hadiselerden i<strong>ba</strong>ret olması ve esasen<br />
hazırlanan yasa değişikliğinde bu husus çok açık ve net bir<br />
şekilde düzenlenerek uygulamadaki tereddütlerin giderilece ği gözönüne<br />
al ınarak, ekonomik tedbirlerin yürürlükte oldu ğu şu dönemde<br />
genelge yap ılması uygun görülmemiştir.<br />
Bilgilerini rica ederim.<br />
Neslihan KARAKAYA<br />
Bakan a.<br />
Hakim<br />
Genel Müdür<br />
Sayı : 1334 Ankara, 27.10.1993<br />
ADALET BAKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
<strong>Barolar</strong>dan ve avukatlardan gelen <strong>ba</strong>şvurularda, <strong>ba</strong>zı Cezaevleri<br />
giri şinde avukatların üzerlerinin arandığı ve <strong>ba</strong>zı Cezaevlerinde<br />
de "yanında Cezaevine sokulmas ı yasaklanmış veya suç<br />
teşkil edecek hiçbir eşya veya madde bulunmadığını beyan ederim"<br />
şeklinde yaz ılı ve imzalı beyan alındığından yakınılmaktadır.<br />
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddeine göre Avukatlık,<br />
kamu hizmeti olup, 2/3. maddesine göre de "Adli merciler ve<br />
diğer resmi daireler avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde<br />
yardımcı olmakla yükümlüdürler."<br />
Kaldı ki, savunmayı, say ve yargıdan ayırmak olanaksızdır.<br />
CMUK.nunda 3842 Sayılı Kanunla yapılan değişikliğin bir amacı<br />
da Say-Savunma-Yargı birlikteliğini ve bütünlüğünü vurgulamak<br />
ve sağlamaktır.<br />
Cezaevlerinin sorumlu komutanlarına göre bu uygulamalar,<br />
değişmekte, hemen her Cezaevinde ayr ı uygulamalar yap ılmaktadır.<br />
Yukarıda örneğini verdiğimiz uygulamalar, Avukatl ığn,<br />
Kanunda belirtilen niteliğine açıkça aykırı olduğu gibi, meslekdaşlarımızın<br />
onurunu da zedeleyici boyutlara ulaşmaktadır.<br />
277
Bütün ülke Cezaevlerinde, Avukatl ık Kanununun yukar ıda<br />
açıklanan hükümlerine ve avukatlık onuruna uygun tek tip uygulama<br />
yapılması için gereğini takclirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Yukarıdaki yazının benzeri, İçişleri Bakanlığı'na yazılmış, her<br />
iki <strong>ba</strong>kanlıktan yanıt alınamamıştır.<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 2.12.1993<br />
GENELGE NO: 1547/63<br />
İLGİ 24.2.1992 gün ve 254/13 sayılı genelgemiz.<br />
ilgi genelgemizle, meslekda şlanmıza "Hususi Damgal ı Pasaport"<br />
verilmesi konusundaki giri şimler bilgilerinize sunulmuştu.<br />
Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nden<br />
alınan cevabi yazıyı da aşağıda bilgilerinize sunuyorum.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
278
T.C.<br />
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI<br />
Emniyet Genel Müdürlü ğü<br />
Sayı : B.05. 1.EGM.0. 13.02.03. Ankara, 23.11.1993<br />
Konu Hus. Pas. Talepleri 303412<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : a) 24.02.1992 gün ve 253 say ılı yazınız,<br />
b) 29.09.1993 gün ve 1221 say ılı yazınız,<br />
Avukatlık mesleğinin bir kamu görevi olduğundan <strong>ba</strong>hisle,<br />
Avukatlara da Hakim ve Savcılar gibi Hususi Damgalı Pasaport<br />
verilmesi için pasaport kanununda gerekli düzenlemenin yap ı l-<br />
ması hususundaki ilgi (a—b) yazılarınız incelenmiştir.<br />
5682 sayılı Pasaport Kanununun 14. maddesinin (A) bendinin<br />
birinci fıkrasında; "TBMM eski üyeleri, eski Bakanlar ile birinci,<br />
ikinci ve üçüncü derece kadrolarda bulunan veya bu kadrolar<br />
karşılık gösterilmek veya TC. Emekli 1 Sandığı ile ilgilendirilip<br />
emekli kesenekleri bu derecelerden kesilmek suretiyle sözle şmeli<br />
olarak çalıştırılan Devlet Memurları ve diğer kamu görevlilerine;<br />
Diplomatik pasaport verilmesini gerektiren vazifelerden <strong>ba</strong> şka<br />
herhangi bir resmi vazife ile veya kendi hesaplarına ya<strong>ba</strong>ncı ülkelere<br />
gittikleri zaman verilir.<br />
Bunlardan emeklilik veya çekilme sebepleri ile vazifelerinden<br />
ayrılmış olanlara da bu nevi paşaport verilir" denilmektedir.<br />
Halen yürürlükte bulunan 5682 Sayılı Pasaport Kanununun<br />
14. maddesinde kimlerin Hususi Damgalı Pasaport alabileceği<br />
hükme <strong>ba</strong>ğlanmıştır. Hususi Damgal ı Pasaportun Umuma mahsus<br />
pasaportlardan fark ı, <strong>ba</strong>zı ülkelerin bu pasaportu ta şıyana<br />
vize uygulamamasıdır. Ancak Hususi Damgal ı Pasaport taşıyanların<br />
sayılarının artması halinde, Hüsusi Pasaporta da vize uygulanması<br />
gündeme gelece ğinden Hususi Pasaportla Umuma<br />
Mahsus Pasaport arasında hiçbir fark kalmayacaktır. ><br />
Bu sebeple konu ile ilgili olarak mevcut mevzuatta k ısıtlama<br />
yapılması düşünülmemektedir.<br />
279
Bilgi ve gere ğini rica ederim.<br />
BAKAN ADINA<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
RIZA AKDEM İR<br />
Vali<br />
Müsteşar Yrd.<br />
(IMZA)<br />
Ankara, 22.2.1994<br />
GENELGE NO: 249/10<br />
Yargıtay Birinci Ba şkanlığı'nın, Danışma Bürosu kurulmas ı<br />
ve meslekdaşlarımızın telefonla bilgi almas ının sağlanması ile' ilgili<br />
yazısını ve Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilen cevabi<br />
yazıyı aşağıda bilgilerinize sunar, bu hususun meslekdaşlanmıza<br />
da duyurulmas ını rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
'Avukat Önder SAV<br />
T.C.<br />
YARGITAY<br />
Birinci Başkanlığı<br />
Sayı : C.02.0.YBB/487.+129 Ankara, 8.2.1994<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI'NA<br />
ANKARA<br />
1994 yılı içinde Yargıtay'a gelen dava dosyalannın hangi dairede<br />
bulunduğu, esas nuramas ının ne olduğu ve akıbeti hakkında<br />
B BlQkta (orta bina giri ş kapısı) yer alan danışmadan bilgi<br />
verilmte olup, aynca bulunan 417 44 94 ve 425 36 06 No.lu telefonlar<br />
ile de Yargıtay'a gelmeden dava dosyas ı hakkında bilgi<br />
alınabilir.<br />
280
Bilgi edinilmesi ve bu hususun tüm te şkiİatmıza duyurulması<br />
için gereğini saygıyla rica ederim.<br />
Müfit UTKU<br />
Birinci Başkan<br />
( İMZA)<br />
Sayı 250 Ankara, 22.2. 1994<br />
YARGITAY BIRINCI BAŞKANLIĞI<br />
ARA<br />
8.2.1994 gün ve C.02.0.YBB/487 .429 sayılı, danışma bürosu<br />
kurulması ve meslekdaşlanmızın telefonla bilgi almasının sağlanması<br />
ile ilgili yazımzı aldım. Yargıtay'da bu yeni uygulamanın<br />
<strong>ba</strong>şlaması talimatını verdiğiniz için te şekkür ederim. Ülke<br />
düzeyinde tüm meslekdaşlanmızı yakından ilgilendiren bu yararlı<br />
uygulama nedeniyle ayrıca sizi kutlar, <strong>ba</strong> şarı ve esenlik dileklerimle<br />
saygılar sunarım.<br />
DSİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNE<br />
ARA<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İMZA)<br />
2 Haziran 1994<br />
751<br />
İğdır İli ve İlçelerine DS İ tarafindan kanallar nedeniyle aç ılan<br />
kamulaştırma bedelinin artırılması davalannda kesinleşenmahkeme<br />
kararları gereğince ödenmesi gereken paraların 1992-1993<br />
yıllarından beri hak sahiplerine ödenmedi ği, İğdır Barosu Başkanlığı<br />
ve hak sahiplerince Birli ğimize yakınma olarak bildirilmektedir.<br />
Anayasamızın 46. maddesine göre, kamula ştırma, karşılıklan<br />
nakden ve peşin ödenmek şartıyla yapılabilir. Maddenin 3. fıkrasında,<br />
<strong>ba</strong>zı kamulaştırmalardaki ödeme şeklinin kanunla düzen- ,<br />
leneceği hükmü yer . almaktadır. Bu hüküm gereği 2942 No.lu<br />
Kamulaştırma Knunununun 3. maddesiyle yerine etiril ıniştir.<br />
281
Yukarıda <strong>ba</strong>hsedilen kamulaştırma işlerinde gerek TC. Anayasası'nın<br />
46. maddesi, gerekse 2942 No.lu Kamula ştırma Kanununun<br />
3. maddesi hükümlerine aykırı davranıldiğı ve bu. , hükümlerin<br />
çi ğnendiği anlaşılmaktadır.<br />
Hiçbir mazeret, devletin Anayasa ve Yasa hükümlerinin çi ğ-<br />
nenmesini haklı gösteremez. Zira mülkiyet hakk ı TC. Anayasas ı-<br />
nın 35. maddesiyle tanınmış, anayasal temel bir hakt ır ve önce<br />
Devlet, ki şinin temel haklarına saygı göstermek ve bu hakları<br />
güvenceye <strong>ba</strong>ğlamakla yükümlüdür. .<br />
Kaldı ki Anayasamızın 138/4. maddesi hükmüne göre idare,<br />
mahkeme kararlarına uymak zorunda olup, bunların yerine getirilmesini<br />
geciktiremez.<br />
İğdır ili ve ilçelerindeki bu Anayasa ve Kamula ştırma Kanununa<br />
aykırı uygulama, hem mülkiyet hakkı Anayasa gereği Devletin<br />
güvencesi altında bulunan hak sahiplerini zor durumlara<br />
düşürmekte, hem de mesleği hak savunuculuğu olan avukat<br />
meslekdaşlarımızm bütün çalışmalarının semeresiz kalmasına<br />
neden olmaktadır. Böylece, avukatlık mesleğinin manevi kıvancı<br />
da zedelenmektedir.<br />
Bu gibi yakınmaların biran önce giderilmesi için takdirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Yukarıdaki yazının benzeri Maliye Bakanl ığı'na da yazılmış ,<br />
sadece DS İ Genel Müdürlüğü'nden yamt alınmış olup aşağıya<br />
aynen aktanlm ıştır.<br />
282
T.C.<br />
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI<br />
DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Emlak ve Kamulaştırma Dairesi Başkanlığı<br />
Sayı B 09 1 DS İ 0 18 04 02/380.9/1017 Ankara, 21.6.1994<br />
Konu : Tezyid-i bedel alacakları<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
Karanfil Sok, No: 5/62<br />
Kızılay / ANKARA<br />
İLGİ : 2.6.1994 tarih ve 751 sayıli yazınız.<br />
ilgi yazıyla, İğdır ve ilçelerinde DS İ'ce açılan kanallar nedeniyle<br />
yöre halkına ait arazilerin kamulaştırıldığı, açılan tezyid-i<br />
bedel davalarının sonuçlandığı, ancak 1992-1993 yıllarından beii<br />
hak sahiplerine alacaklarının ödenmediği, bu nedenle mağdur<br />
duruma dü ştükleri belirtilerek, tezyid-i bedel alacaklarının ödenmesi<br />
talep edilmektedir.<br />
Kamulaştırma bedelinin yetersiz bulunmas ı sonucu açılmış<br />
olan bedel artırma davalarına ili şkin dosyalar Yargıtay'dan da<br />
geçerek kesinlik kazanmalar ından sonra Erzurum DS İ yIlI. Bölge<br />
Müdürlüğü'ne intikal tarihine göre s ıraya konulmakta olup,<br />
ödemeler ödenek ye nakit teminini müteakip bu s ıraya göre yapılmaktadır.<br />
Hak sahiplerine ait tezyid-i bedel alacaklarımn ödenebilmesi<br />
için gerekli ödenek ve nakdin temini hususunda çal ışmalar<br />
sürdürülmektedir.<br />
Bilginizi rica ederim.<br />
GENEL MÜDÜR ADINA Necdet ERD İNÇ<br />
Genel Müdür Yardımcısı<br />
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />
DİYARBAKIR<br />
10 Haziran 1994<br />
804<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu Başkanlığı'ndan alman yazıda, Diyar<strong>ba</strong>kır<br />
1 No.lu E Tipi Kapalı Cezaevinde, müvekkilleri ile görü şmeye gi-<br />
283
den meslekdaşianmızın üzerlerinin cezaevi görevlileri tarafından<br />
mevzuata ayk ırı bir şekilde ve daha önce yapılan görüşmelere<br />
rağmen aramalara devam edildi ği belirtilmektedir. Başvurunun<br />
bir örneğinin Başsavcıliğımza da iletildiği bildirilmiştir. Diyar<strong>ba</strong>kır<br />
Barosu'nun 3.6.1 994 tarihli <strong>ba</strong> şvurusu nedeniyle ve<br />
onur kırıcı olayla ilgili yapılan işlemin Birliğimize iletilmesi hususunu<br />
takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılanrnla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
• Başkanı<br />
Avukat Onder SAY<br />
T.C.<br />
DİYARBAKIR<br />
• CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />
Sayı : 1994/1269-4 16.6.1994<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
ANKARA<br />
ILGI: 10.6.1994 gün ve 804 sayılı yazırnz.<br />
Ilgi sayılı yazınızla Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu Ba şkanlığınrn. <strong>ba</strong>şvuruları<br />
hakkında yapılan işlemle:r hakkında bilgi istenmekle,<br />
Ilgililer hakkında gereği yapılmak üzere mümessil C. Savcısına<br />
tevdi edilmiş olup, bu hususta Adalet Bakanlığına ve Bölge<br />
Barosu Başkanlığına bilgi verildiğine dair yazımız sureti ekte<br />
gönderilmi ştir.<br />
Bilgilirinize rica olunur.<br />
Yazı İşl. Müd. Fahri KASIRGA<br />
Cumhuriyet Başsavcısı<br />
284
T.C.<br />
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />
Sayı : 199411269-4 DİYARBAKIR<br />
23.6.1994<br />
TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
AMRA<br />
İLGİ : 10.6.1994 tarih ve 804 sayılı yazınız.<br />
Ilgi sayılı yazınız ile 27.5:1994 tarihinde Diyar<strong>ba</strong>k ır 1 No.lu E<br />
Tipi Kapalı Cezaevine müvekkilleri ile görü şmeye giden Diyar<strong>ba</strong>kır<br />
Barosu mensubu Avukatların tuttukları tutanakla ilgili olarak<br />
Cumhuriyet Başsavcılığımızca gerekli tahkikat yap ılarak<br />
3.6.1994 tarih ve Hz. 1994/3811, 1994/136 karar sayı ile görev-<br />
• sizlik kararı verilmi ş, buna <strong>ba</strong>ğlı olarak ilgili sayılı karar Diyar-<br />
• <strong>ba</strong>kır Valiliğine iletilmiştir...<br />
Zikredilen görevsizlik kararı yazımız ekinde gönderilmiştir.<br />
Bilgilerinize rica olunur.<br />
Fahri Kasırga<br />
Cumhuriyet Başsavcısı<br />
ADALET BAKANLIĞINA<br />
ARA<br />
13.6.1994<br />
BÖLGE BAROSU BAŞKANLIĞI<br />
DİYARBAKIR<br />
ILGI : Diyar<strong>ba</strong>kır Bölge Barosu Ba şkanlığının 3.6.1994 gün<br />
ve 1994/2 sayılı yazılan<br />
Ilgi yazı ile, Diyar<strong>ba</strong>kır 1 Nolu E Tipi Cezaevine müvekkilleri<br />
ile görüşmeye giden Avukatlann arand ıklan belirtilmekte ve ilgililer<br />
hakkında gereğinin yapılarak uygulamaya son verilmesi<br />
istenmektedir.<br />
Cezaevine gelen Avukatların, giriş ve çikışlarda üstlerinin<br />
285
aranmadığı, buna karşılık beyanlan ile yetinileceği mer'i mevzuat<br />
gereğidir.<br />
Daha önce de benzeri durumların meydana gelmesi nedeniyle<br />
konu tarafımdan ilgililere intikal ettirilmiş ancak uygulamamn<br />
genel bir uygulama olmadığı, <strong>ba</strong>zı Avukatlar hakkında, örgüte<br />
kuryelik yaptıkları ve örgütsel döküman bulundurdukları yolun-.<br />
da alınan ih<strong>ba</strong>rlar üzerine Jandarmanın Adliye ve Asayiş görevlileri<br />
kapsamında bir kıs ım Avukatların henüz Cezaevine girmeden<br />
dış kapıda arandıkları ifade edilmiştir.<br />
Cezaevimize gelen Avukatların üstlerinin aranması yolunda<br />
Cezaevi idaresi olarak bir uygulamam ız bulunmamaktadır. Bu<br />
tür uygulamalar Cezaevi İdaresinin insiyatifi dışında yapılmaktadır.<br />
Dilekçe ve ekleri, ilgililer haıkkında gereği yapılmak üzere ilgili<br />
makamlara intikal ettirilecektir.<br />
Bilgilerinize arz, rica olunur.<br />
Fahri KASIRGA<br />
Cumhuriyet Başsavcısı<br />
DAĞITIM:<br />
GEREĞİ : Bölge Barosu-Ba şkanlığına<br />
BILGI: Adalet Bakanlığına<br />
Sayı : 914 Ankara, 1.7.1994<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır Valiliği'ne<br />
DİY4RBAKIR<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır 1 No.lu E Tipi Kapal ı Cezaevine müvekkilleri ile<br />
görüşmeye giden Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu mensubu meslekdaşlarımızın<br />
cezaevi görevlileri tarafindLan Kanuna aykırı bir şekilde aranması<br />
nedeniyle yapılan <strong>ba</strong>şvuruya Diyar<strong>ba</strong>kır C. Başsavcılığı'ndan<br />
verilen yanıtta, sanıkların görevleri dolayısıyla ve Memurin<br />
Muhakematı Kanununa tabi olmaları nedeniyle görevsizilk<br />
kararı verildiği bildirilmi ştir.<br />
286<br />
Gereği için makamımza i[etildiği bildirilen 3.6.1994 tarihli
Hz. 1994/3811-136 say ıli kararla ilgili ne gibi işlem yapıldığınm<br />
Birliğimize bildirilmesini takdirlerinize sunanm.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
• Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
Diyar<strong>ba</strong>kır Valiliği'nden herhangi bir yan ıt gelmemiştir.<br />
20 Haziran 1994<br />
• 847<br />
4. AĞIR CEZA MAHKEMESI BAŞKANLIĞI<br />
İSTANBUL<br />
Mahkemenizce verilen 29.4.1994 tarih ve E. 1994/63, K. 1994/<br />
91 sayılı karaı da yeralan;<br />
". ...avukatın üstlendiği avukatların görevi sebebi ile savunduğu...<br />
müvekkilinin menfaatlerinin ÇIGIRTKANLIGINI yapmas ı<br />
yasal görevidir. Burada önemli olan avukat ın müvekkilinin menfaat<br />
ÇIGIRTKANLIGINI yasal sm ırlar içinde yapmas ıdır..."<br />
, gerekçesi ile Avukal ığı ÇIÖIRTKANLIKLA e şdeğer sayan görüşünüz,<br />
hayret ve esefle karşılanmıştır.<br />
Bilinmelidir ki Avukatl ık Yasasının 1. maddesinde de belirtil-.<br />
diği gibi "Kamu hizmeti ve serbest meslek" olan avukatl ık, Say<br />
şan yargının vazgeçilmez bir<br />
-Savunma—Karar üçlüsünden olu<br />
parças ıdır. •<br />
Yargınm parçası olan savunmayı ÇIĞIRTKANLIKLA e şdeğer<br />
sayma isnadı herşeyden önce tüm yargıya karşı, yapılmış ve kabul<br />
edilemez bir insafs ızhktır.<br />
Avukatı çığırtkan ile eşdeğer saymaya yönelik tavrınızı, Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği, tüm avukatlar ve yargıya inanan tüm hukukçular<br />
adına şiddetle kımyoruz.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
287
BARO BAŞKANUĞI<br />
Tarih, 4. 10.1994<br />
GENELGE NO: 1355/45<br />
Icra ve Iflas Kanunu'nun. yo ğun yakınmalara neden olan 82/1.<br />
maddesi değiştirilerek, gerektiğinde Devlet mallar ınının da haczinin<br />
sağlanması önerisiyle Baş<strong>ba</strong>kanlık,' Maliye Bakanlığı ve<br />
Adalet Bakanlıklarına gönderdiğimiz yazı metni ektedir.<br />
Bilginizi rica ederim.<br />
Saygılarımla<br />
EKI: Baş<strong>ba</strong>kanlık, Maliye Bakanlığı ve<br />
Adalet Bakanl ığı'na gönderilen<br />
yazı fotokopisi.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
Sayı : 1363 Ankara, 4.10.1994<br />
ADALET BAKANLIĞINA<br />
AMARA<br />
2004 No'lu İcra ve İflas Kanunu'nun 82/1. maddesine göre<br />
Devlet Malları Haczedilernez. Ancak, kanunun bu hükmünün<br />
idare makamiarıncason derecede istismar edildi ği ve vatanda şın<br />
idareden (devletten) olan alacaklarının uzun süreler ödenmedi ği<br />
gözlenılenmekte ve yaygm yakınmalara neden olunmaktadır. Bu<br />
doğrultuda avukatlar ve <strong>Barolar</strong>dan da sürekli yakınmalar almmaktadır.<br />
Özellikle, Karayolları, DS İ- Belediyeller gibi yoğun kamulaştırma<br />
yapan <strong>kurulu</strong>şlar kesinleşmiş ilama <strong>ba</strong>ğlı kamulaştırma<br />
bedellerini uzun süre ödemedikleri gibi, vatanda şın kesinleşmiş .<br />
ilama <strong>ba</strong>ğlı tazminatları, idarelerce aylar ve yıllarca ödenmemektedir.<br />
288
Idarenin bu keyfi tutumu, vatanda şlar kadar, bir kamu hizmeti<br />
yapan, y ıllarca davaları kovuşturarak vatanda şm haklarım<br />
kesin ilama <strong>ba</strong>ğlatan avukatları da sıkıntıya sokmaktadır.<br />
1982 Anayasamızın 5. maddesi; Devletin temel amaç ve görevlerini<br />
sayarken "...ki şinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk<br />
devleti ve adalet ilkeleriyle <strong>ba</strong> ğdaşmayacak surette sımrlayan....<br />
engelleri kald ırmayı" da bu görevler içinde göstermektedir.<br />
Anayasamn 46. maddesinde kamulaştırmanın kaşılıklarmın<br />
nakden ve peşin olarak ödenmesi ilkesi kabul edilmi ştir. 11.<br />
maddesine göre de, "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve<br />
yargı organlarım, idare makmlann ı <strong>ba</strong>ğlayan temel hukuk kurallarıdır<br />
ve kanunlar Anayasaya aykırı olamaz".<br />
Mülkiyet hakkı kişinin temel hakkıdır. Bu hakkın, gerektiğinde,<br />
kişi lehine devletçe sağlanmasında, devlet ve ki şi arasında<br />
bir ayncahk olamaz. Zira,' 1982 Anayasam ızın 10/3. maddesine<br />
göre "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde<br />
kanun önünde e şitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar".<br />
Bugüne kadarki çarp ık uygulama sürdüğü takdirde vatandaşların<br />
devlete olan güvenleri de sars ılacaktır. Bu nedenle soruna<br />
köklü ve kalıcı çözüm bulunmas ı kaçınılmazdır. Kimi hukukçularm<br />
önerdikleri gibi kesinle şen ilama <strong>ba</strong>ğlı devlet ve kamu <strong>kurulu</strong>şlannm<br />
borçlarının Maliye Bakanlığı bünyesinde olu şturulan<br />
bir FON tarafindan ödenmesi dü şünülebilir.<br />
Bu ve benzeri düzenlemeler dü şünülemezse keyfihiğe kaçan<br />
uygulamalar, bunların sebep olduğu yoğun yakınmalar sürecektir.Sorun<br />
ve yarattığı sakıncalar, icra vĞ İflas Kanununun 82.<br />
maddesine "ilamrn kesinme şmesinden iti<strong>ba</strong>ren üç ay içerisinde<br />
borcun ödenmemesi durumunda Devlet mal ınm haczedilebileceği"<br />
şekilde bir fikra eklenmesi, ile ö'nlenebilir.<br />
Yukarıda açıklanan sıkıntıları giderecek biçimde bir değişiklik<br />
yapılması için gereğini takdirlerinie sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
289
\ Sayı : 2025<br />
MALIYE BAKANLIĞI<br />
GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
AkRA<br />
Ankara, 27.12.1994<br />
ÇOK ACELE<br />
İLGİ : 7.12.1994 tarih ve 22134 Sayil ı Resmi Gazetede yay ınlanan<br />
234 sayılı V.U.K. Genel Tebliği<br />
Ilgi ğenelgenizde belirtildiği şekilde serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı<br />
arasında yer alan avukatların "...faaliyetleri s ırasında bono, poliçe<br />
ve çek alıp vermeleri mutad olmayanlar..." aras ında bülundu-'<br />
ğünda kuşku yoktur. Bu nedenle Avukatlar Kambiyo Senetleri<br />
Defteri tutma zorunluluğu kapsamı dışındadır.<br />
234 sayılı V.U.K. Genel Tebliği çok açık hüküm vermesine<br />
karşın, <strong>ba</strong>zı illerde defterdarlıklarm Barolanm ıza avukatların<br />
234 Sayılı Genel Tebliğ kapsamı içinde olduğu ve Kambiyo defteri<br />
tutma zorunda bulunduklar ını söylediği istih<strong>ba</strong>r edilmiştir.<br />
Avukatlık Yasasına göre avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili<br />
Kambiyo Senedi düzenlemeleri de mümkün de ğildir (Avukatlık<br />
K. Md. 163/6).<br />
234 Sayılı Genel Tebliğin açık hükmüne rağmen bu konuda<br />
tereddüt yaratılması s ıkıntı doğruacaktır. 'Çok acele avukatların<br />
kambiyo senetleri defteri tutma zorunluluğu kapsamı dışında olduğunun<br />
tarafımıza ve tüm defterdarl ıldara bildirilmesini takdirlerinize<br />
sunarım.<br />
Saygılanmla.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
290
T.C.<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
Gelirler Genel Müdiirlii ğu<br />
Sayı : B.07.0.GEL.0.45/437-196-2 29. 12. 1994 - 85534<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
Karanfil Sokak No: 5/62<br />
Kızılay - ANKARA<br />
ILGI 27.12.1994 gün ve 2025 sayılı yazınız.<br />
Ilgide kayıtlı yazınızm incelenmesinden; 234 s ıra numaral ı<br />
Vergi Usul Kanunü Genel Tebli ğinde yer alan "serbest meslek<br />
er<strong>ba</strong>bı olan mükelleflerden, faaliyetleri s ırasında bono, poliçe ve<br />
çek alıp vermeleri mutad olmayanlann kambiyo senetleri defteri<br />
tutma zorunluluğu kapsamı dışında bırakılmaları uygun görülmüştür"<br />
ifadesinin serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı arasında yer alan avukatları<br />
da kapsadığından söz edilerek, Avukatl ık Yasasına göre<br />
avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo senedi düzenlemelerinin<br />
de mümkün olmad ığı da belirtilmek suretiyle bu defteri<br />
tutma mecburiyetlerinin olmad ığının tarafınıza ve tüm defterdarlıklara<br />
bildirilmesinin istenildi ği anlaşılmıştır.<br />
Bilindiği gibi, 4008 sayılı Kanun ile <strong>ba</strong>z ı vergi kanunlarında<br />
değişiklik ve yeni düzenlemeler yapılmış, Kanunun 4. maddesiyle<br />
213 sayılı Vergi Usul Kanununa eklenen' Mükerrer 196. madde<br />
ile "Kambiyo Senetleri Defteri" tutulmas ı mecburiyeti getirilmiştir.<br />
4008 sayılı Kanunun 4. maddesinin son bendinin Bakanlığımıza<br />
verdiği yetkiye dayamlarak kambiyo senetleri defterlerinde<br />
yer alacak bilgiler ile diğer usul ve esaslar 234 s ıra numaralı<br />
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir.<br />
Söz konusu Tebliğin Kambiyo Senetleri Defteri Tutma Mecburiyetine<br />
İlişkin (A) Bölümünün ikinci paragrafinda, bu defteri<br />
tutacaklar açıklanmış ve işletme hesabı esasına göre defter tutan<br />
tacirler ile serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı olan mükelleflerden faaliyetleri<br />
sırasmda bono, poliçe ve çek alıp vermeleri-mutad olmayanlar<br />
bu defteri tutma zorunluluğu dışında bırakılmışlardır.<br />
291
Faaliyetleri icabı kambiyo senetleri alan veya veren mükelleflerin<br />
bu defterleri tutmaları zorunludur. Ancak, faaliyetleri gereği<br />
kambiyo senetleri almayan veya vermeyen mükelleflerin bu<br />
defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktad ır. Bu açıklamalardan<br />
da, anlaşılacağı üzere, kambiyo senetleri defteri tutma zorunluluğu,<br />
mükelleflerin faaliyet türleri gözönüne al ınarak getirilmemi<br />
ş olup, bu senetlerin al ınıp veya verilmeleri hususu dikkate<br />
alınarak düzenlenmiştir.<br />
Öte yandan yazınızda, Avukatlık Kanununun 163. maddesine<br />
atıfta bulunarak avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo<br />
senetleri düzenlemelerinin mümkün olmad ığı ifade edilmişse<br />
de, söz konusu maddede Avukatl ık ücretinin serbestçe kararla ş-<br />
tırılmasına ilişkin bir hüküm yer almakta olup, avukatların alacakları<br />
ücretleri için bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerini<br />
Kanunen kabul edemeyecekleri veya düzenleyemeyeceklerine<br />
ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.<br />
Bu iti<strong>ba</strong>rla, <strong>ba</strong>ronuza mensup avukatların kambiyo senetlerini<br />
almaları veya vermeleri halinde bu defteri tutmaları zorunludur.<br />
Ancak, kambiyo senetlerini almaları veya vermeleri mutad<br />
olmayan avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmak-<br />
'tadır.<br />
Ayrıca, bu defteri tutma zorunluluğu olan avukatların bu defteri<br />
tasdik ettirmeyerek bu mecburiyete uymad ıklarının tespiti<br />
halinde, Vergi Usul Kanununa göre ceza kesilece ği tabiidr.<br />
Bu hususlar dikkate al ınarak, <strong>ba</strong>ronuza mensup avukatlara<br />
gerekli duyurunun yapılmas ı icap etmektedir.<br />
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.<br />
Bakan a. Ertürk BARLAS<br />
Gelirler Genel Müdürlü ğü<br />
Daire Başkam<br />
292
T.C.<br />
MALIYE BAKANLIĞI<br />
Gelirler Genel Müdürlü ğü<br />
Sayı : B.07.0.GEL.0.45/437-196-12 30.12.1994 - 85534<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />
Karanfil Sokak No: 5/62<br />
Kızılay - ANKARA<br />
İLGİ : a) 27. 12. 1994 gün ve 2025 say ılı yazınız.<br />
b) 29.12.1994 gün ve B.07.0.GEL.0.45/437-196-12-85534<br />
sayılı fax yazımız.<br />
ilgi (a)'da kayıtlı yazmızla cevaplandırılması talep edilen konulardaki<br />
açıklamaları içeren ilgi (b)'de kayıtlı yazmıızın sondan<br />
dördüncü paragrafının sonunda yer almas ı gereken "bulunmamaktadır"<br />
ifadesi sehven "bulunmaktadır" olarak yer alm ıştır.<br />
Bu iti<strong>ba</strong>rla kambiyo senetleriııi almaları veya vermeleri mutad<br />
olmayan avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktadır.<br />
Bilgi edinilmesini ve gere ğini rica ederim.<br />
Bakan a. Ertürk BARLAS<br />
Gelirler Genel Müdürlüğü<br />
Daire Başkanı<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
GENELGE NO: 96/3<br />
Ankara, 17.1.1995<br />
Serbest meslek er<strong>ba</strong>bı arasında yer alan avukatların 7. 12. 1994<br />
tarih ve 22134 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 234 Sayılı<br />
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamı dışında kaldığı, kambiyo<br />
defteri tutma zorunluluğunda olmadığı, Maliye Bakanlığı<br />
Gelirler Genel Müdürlüğü'ne, 27.12.1994 tarihli 2025 sayılı örneği<br />
ekli yazımızla bildirilmi ştir. Aynı yazıda ayrıca, avukatların<br />
mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo defteri tutma mecburiyetle-<br />
293
i olmadığının tarafımıza ve tüm defterdarhklara acele iletilmesi<br />
Bakanlıktan istenilmiştir. Karşılık olarak alınan yazılarda,<br />
"kambiyo senetlerini almaları veya vermeleri mutad olmayan<br />
avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktad ır"<br />
denilmektedir. Yazı fotokopileri ektedir.<br />
Durumu bilgilerinize sunar, meslekda şlarımıza duyurulmasını<br />
rica ederim.<br />
Saygılarımla.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Önder SAY<br />
Eki:3<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Ankara, 9.2.1995<br />
GENELGE NO: 230/5<br />
Kanuni 'Faiz ve Temerrüt Faiz oranlar ının günün koşullarına<br />
uygun hale getirilmesi konusunda Birli ğimizce Baş<strong>ba</strong>kanlığa, Sanayi<br />
ve Ticaret Bakanl ığına yazılan yazı ve kar şılık olarak al ınan<br />
yazı fotokopileri aynen aşağıya çıkartılmıştır. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
olarak konu izlenecek ve sonuçland ırılmasına çalışilacaktır.<br />
Durumu ve konunun meslekta şlanmıza da duyurulmasını<br />
takdirlerimze sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
BAŞBAKANLIĞA 22 Aralık 1994<br />
ANKARA Çok Acele<br />
3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun<br />
1. maddesinde: "Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa<br />
294
göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktar ı sözleşme ile tespit<br />
edilmemi şse faiz ödemesi senelik % 30 oran ında yapılır.<br />
Bakanlar Kurulu, ekonomik şartları dikkate alarak bu oramn<br />
% 80'ine kadar art ırma ve eksiltme yapabilir. Bakanlar Kurulunun<br />
bu konudaki kararı, kararın alınmas ını izleyen takvim yılı<br />
<strong>ba</strong>şından iti<strong>ba</strong>re ıı uygulanır."<br />
Bu yasa gereğince karşılaştınlan % 30 faiz oranımn saptanmasımn<br />
üzerinden 10 yıl gibi uzun bir süre geçmi ştir. Bu süre<br />
içinde paranın satınalma gücündeki büyük oranlı düşüşler ve<br />
yasanın da öngördüğü gibi ekonomik şartlar dikkate al ınarak<br />
anılan maddenin 2. fıkrası gereğince ve bu fikranın verdiği yetkiye<br />
dayanılarak, halen % 30 olan faiz oranının 1 Ocak 1995 tarihinden<br />
geçerli olmak üzere, % 80 art ınlarak Bakanlar Kurulu'nca,<br />
% 54'e çıkarılması hususunu, takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
'( İMZA)<br />
T.C.<br />
BAŞBAKANLIK<br />
KANUNLAR VE KARARLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Sayı : B.02.0.KKG/166-97/06013 2.1.1995<br />
TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
İLGİ : 22.12.1994 tarihli ve 2010 sayılı yazınız.<br />
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ili şkin Kanuna<br />
göre belirlenen faiz oranlarının günümüz şartlarına uygun olmaması<br />
nedeniyle % 30'dan % 54'e çıkarılmas ına ilişkin ilgi yazınızın<br />
sureti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na gönderilmiştir.<br />
Bilgilerini rica ederim.<br />
- A. Naci TUNCER<br />
Baş<strong>ba</strong>kan A.<br />
• • Müsteşar V. ( İmza)<br />
295
19 Ocak 1995<br />
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI'NA<br />
AMRA<br />
Baş<strong>ba</strong>kanlığa gönderdiğimiz 22 Aral ık 1994 gün ve 2010 sayılı<br />
yazımızın, ilgisi nedeniyle Bakanl ığmıza aktarıldığı Baş<strong>ba</strong>kanlığın<br />
2.1.1995 gün ve B.020.KKG/166-97/06013 sayılı yazılarıyla<br />
tarafımıza bildirilmiştir.<br />
Konu hakkında Bakanlığımzca yapılan işlemden ve sonucundan<br />
Birliğimize bilgi verilmesini takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
Eki: 1-) Birliğimizin 22 Aralık 1994 gün ve<br />
2010 sayılı yazısı fotokopisi,<br />
2-) Baş<strong>ba</strong>kanlık Kanunlar ve Kararlar<br />
Genel Müdürlüğü'nün 2.1.1995 gün ve:<br />
166-97/06013 sayılı yazılarının fotokopisi.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
T.C.<br />
SANAYİ VE TİCARET BAKANLfĞI<br />
İçticaret Genel Müdürlüğü<br />
Sayı : B.14.0. İTG.0.10.00.05/ 3.2.1995<br />
Konu: Kanuni ve Temerrüt Faiz 02980<br />
Oranlarının arttırılmas ı<br />
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />
Karanfil Sok. 5/62 Kz ılay / ANKARA<br />
İLGİ : 19.1.1995 tarihli ve 109 sayılı yazınız.<br />
Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi<br />
gereken hallerde faiz miktarı belirtilmeyen sözle şmeler için<br />
uygulanan kanuni faiz ile temerrüt faizi oran ının senelik %<br />
30'dan % 54'e çıkarılmasına ait kararname tasla ğı 2.2.1995 tarih<br />
ve 2814 sayılı yazımız ekinde Baş<strong>ba</strong>kanlığa gönderilmiştir.<br />
Bilgi edinilmesini rica ederim.<br />
Bakan a. Osman ALPAK<br />
Genel Müdür ( İmza)<br />
296
W)<br />
SERBEST MUHASEBEC İ - SERBEST MUHASEBEC İ<br />
MALİ MÜŞAVİRLERE TANINAN YETKİLERLE<br />
İLGİLİ ÇALIŞMALAR<br />
BARO BAŞKANLIĞI<br />
Tarih, 1.8.1994<br />
GENELGE NO: 1082/36<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesine 4008 say ılı<br />
yasa ile eklenen mükerrer madde 227/1 gere ğince Maliye Bakanlığı'nca<br />
yapılacak düzenlemede, avukatlara vergi beyannameleri- -<br />
nin muhasebeci veya mali müşavirlerce imzalanmas ı zorunluluğunun<br />
getirilmemesi bu amaçla da düzenleme dışında tutulması<br />
isteğiyle Maliye Bakanlığına yazdığımız 29.7.1994 gün ve 1074<br />
sayılı yazımızın bir örneği iişiktedir.<br />
Biinizi rica ederim.<br />
Saygılanmla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAY<br />
Sayı : 1074 29.7.1994<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
ANKARA<br />
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 40008 sayılı<br />
yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />
3568 sayılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />
serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali<br />
müşavirler tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye,<br />
bu mecburiyeti beyanname çe şitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />
konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya Maliye Bakanhğı<br />
yetkili kılınmıştır. -<br />
297
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesine göre avukatlık,<br />
serbest meslek olmakla beraber, bir kamu hizmetidir. Bundan<br />
dolayı da aynı Yasanın 76. maddesine göre <strong>Barolar</strong> ve 109.<br />
maddesine göre de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği "Kamu Kurumu Niteliğinde<br />
Meslek Kurulu şlarıdır".<br />
Adıgeçen Yasanın 2/2; maddesine göre avukat, "hukuki bilgi<br />
ve tecrübelerini, adalet hizmetine ve ki şilerin yararlanmas ına<br />
tahsis eden" kişidir. Avukatlığın, diğer serbest mesleklerle, tüccar<br />
ve esnafla ayn ı st.atüde görülmesi veya ayn ı statüye sokulması<br />
yasal olarak olan.akh değildir.<br />
Açıklanan yasal nedenler ve avukatl ık mesleğinin özelliği gereği,<br />
gerektiğinde serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali<br />
müşavir veya yeminli mali mü şavirlerin de yasal haklarını, yasa,<br />
tüzük ve yönetmelikleri en iyi bilen ve yorumlayan ki şi olarak<br />
savunacak ve onlara hukuksal yard ım sağlayacak olan avukatların<br />
beyannamelerinin bu ki şilerce imzalanmas ı zorunluluğunu<br />
getirmek, hukuk ayıbı oluşturacak derecede çeli şki olacaktır.<br />
Öte yandan avukatlar serbest meslek mensubu olarak sadece<br />
"Serbest Meslek Defteri" ve "Serbest Meslek Makbuzu" düzenlemek<br />
mecburiyetindedir. Bunların düzenlenmesi de çok <strong>ba</strong>sittir.<br />
Bilanço veya i şletme esasına göre defter tutulmas ı ve belge düzenlenmesi<br />
gibi kapsaml ı ve karışık olmadığından bunlara da<br />
yanılarak Vergi Beyennameleri'nin düzenlenmesinde de bir zorluk<br />
yoktur.<br />
Mesleği gereği <strong>ba</strong>şkalarının haklarını savunan, hukuku, yasa,<br />
tüzük ve yönetmelikleri (Vergi Hukuku da dahil) en iyi bilen ve<br />
yorumlama gücüne sahip olan avukatların, kendi Vergi Beyannamelerini<br />
doldurmay ı beceremiyeceklerini kabul ve onu <strong>ba</strong> şkalarının<br />
imzas ına mecbur etmek, avukatlık mesleğini, en azından,<br />
hafife almak anlam ına gelecektir. Bu duruma düşmeyi onursal<br />
olarak da kabul edemeyeceklerini bildiren avukatların, aksi takdirde,<br />
her türlü yasal yollara da <strong>ba</strong> şvuracaklan anlaşılmaktadır.<br />
Yukanda aç ıkladığımız nedenler dikkate al ınarak, adı geçen<br />
Mükerrer Madde 22 7/1 gere ğince yapılacak düzenlemede avukat-<br />
298
ların, düzenleme dışmda bırakılmasım takdirlerinize sunarım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkam<br />
Avukat Onder SAV<br />
( İmza)<br />
27.7.1994 tarihli bu yazımıza uzun süre yamt verilmeyince<br />
aşaıdaki 18.1.1995 tarihli yazı yazılmıştır.<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
AMCARA<br />
İLGİ<br />
: 29.7.1994 tarih ve 1074 sayıh yazımız.<br />
18.1.1995<br />
99<br />
İlgide belirtilen yazımızla 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun<br />
227. maddesine 4008 say ılı yasa ile eklenen Mükerrer Madde<br />
227/1 ile getirilen "Vergi Beyannamelerinin 3568 Sayılı Kanuna<br />
göre yetki almış srbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli<br />
mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyeti"ne ilişkin<br />
uygulamanın, mevzuat düzenlemesinin avukatların kapsam<br />
dışında tutularak yapılması, nedenleriyle açıklanmıştı.<br />
Konu ile ilgili Bakanlığımzın tebliği, ya da benzer düzenlemesi<br />
çıkartılmadan, kimi Vergi Dairelerince avukatların verdikleri<br />
beyannamelerde mali mü şavir imzası arandığı, Barolanm ızca<br />
bildirilmektedir.<br />
Avukatların vergi beyannanıelerinin de mali müşavirlerce imzalanması<br />
mecburiyeti camiamızda yoğun tartışmalara ve giderilmesi<br />
olanaks ız manevi zararlara, büyük tepkilere neden olacaktır.<br />
Yapılacak düzenlemede avukatların tebliğ kapsamı dışında<br />
tutulmasım takdirlerinize sunar ım.<br />
Saygılarımla<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Başkanı<br />
Avukat Onder SAV<br />
299
23.2.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Genel Tebliğ ile<br />
mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen gelir<br />
vergisi mükellefleri arasrnda yasa, olanak vermesine kar şın hiçbir<br />
ayırım gözetmeden avukatlar ın gelir vergisi beyannameleri ııi<br />
de Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlere<br />
imzalatmas ı, defter tutturmas ı ve bu ki şilerle "Yıllık Sözle ş-<br />
me" imzalaması mecburiyeti getirilmi ştir.<br />
Birliğimizin çağrısı üzerine 11.3.1995 tarihinde Ankara'da<br />
toplanan Baro Başkanları, yasaya, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine<br />
aykırı olan bu Genel Tebliğ'in iptali için Danıştay'da<br />
dava açılmamasına oybirliği ile karar vermi şlerdir.<br />
Danıştay 4. Dairesi'nde açılan iptal davasmda a şağıda tam<br />
metni bulunan E. 1995/1195 Sayılı Yürütmeyi Durdurma kararı<br />
verilmi ştir:<br />
T.C.<br />
Danıştay<br />
Dördüncü Daire<br />
Esas No: 1995/1195<br />
Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen Davacılar: 1- Av.<br />
Onder Say. 2- Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlığı / ANKARA<br />
Davac ılar Vekili: Av. Teczan Çakır -<br />
Meşrutiye Cad. No 3/14 ANRARA<br />
Davah : Maliye Bakanlığı / ANKARA<br />
Istemin Özeti : 23.2.1995 gÜrLlü ve 22211 sayılı Resmi Gazetede<br />
yayımlanan, Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci<br />
ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında<br />
1 no.lu Genel tebliğin iptali dileğiyle açılan davada yürütmenin<br />
durdurulması istenilmektedir.<br />
Savunmanın Özeti : Dava konusu olayda, 2577 sayılı Idari<br />
Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 2 numaral ı fıkrasmdaki<br />
şartlar oluşmadığından yürütmenin durdurulmas ı isteminin<br />
reddi gerektiği savunulmaktadır.<br />
300
Danıştay Savc ısı Faruk Öztürkün Düşüncesi: Vergi beyannamelerinin<br />
Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali<br />
Müşavirlerce Imzalanması Hakkında 1 Sıra Nolu Genel Tebli ğin<br />
iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada davanın<br />
durumuna göre, 213 sayılı Yasaya 4008 sayılı Yasa ile eklenen<br />
mükerrer 227. maddesinin tan ıdığı yetki uyarınca Maliye<br />
Bakanliğınca çıkartılan söz konusu tebliğin beyannameleri imzalayacak<br />
meslek mensupları <strong>ba</strong>şliklı C bölümünün üçüncü fıkrası<br />
ile F bölümünün 1. fikrasındaki mükelleflerin 1995 yılina ait<br />
sözleşmelerini Mart / 1995 ay ı sonuna kadar düzenleyebileceklerine<br />
ilişkin hüküm madde ile tanınan yetkiyi aşan nitelikte bir<br />
düzenleme olduğundan bu konulara ilişkin olarak yürütmenin<br />
durdurulması, tebliğin diğer bölümlerinin yürütülmesinin durdurulması<br />
isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.<br />
Tetkik Hakimi Ahmet Alaybeyo ğlunun Düşüncesi :2577<br />
sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununun' 27 nci maddesine göre<br />
idari işlemin hukuka aykırıhğı ve uygulanması halinde telafisi<br />
güç zararlann doğmasmın söz konusu olması halinde yürütülmesinin<br />
durdurulabileceği dikkate al ındığından, davaya konu genel<br />
tebliğle, kanunla öngörülen s ımrın dışına çıkılarak yapılan ve<br />
uygulanmas ı halinde davacının zarar görmesi sonucunu doğurabilecek<br />
"31.3.1995, tarihine kadar sözle şme tanzimine" yönelik<br />
olarak getirilen hüküm hakkında yürütmenin durdurulmas ımn<br />
gerektiği düşünülmektedir.<br />
TÜRK MILLET! ADINA<br />
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:<br />
Dava, Avukat olan davac ı tarafından kendi adına asaleten ve<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> BirliÉini temsilen düzenlenmi ş vekaletnameyle<br />
açılmış bulunmaktadır. Davacılardan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin<br />
bu davada menfaat alakasımn bulunup bulunmadığı hususu ıun<br />
davanın esaı ile birlikte incelenmesine karar verildikten sonra<br />
yürütmenin durdurulmas ı istemi incelendi:<br />
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27 nci maddesinin<br />
2 nci flkras ınad, Damştay veya idari mahkemelerin, idari<br />
301
işlemin uygulanmas ı halinde telafisi güç veya imkansız zararlann<br />
doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının<br />
birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin<br />
durdurulmasına karar verebilecekleri belirtilmi ştir.<br />
Davaya konu edilen Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci<br />
ve Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerce Imzalanmas ı<br />
Hakkında 1 Nolu Genel Tebliğin dayanağmı teşkil eden, 213 sayılı<br />
Vergi Usul Kanununa 4008 sayılı Kanunla eklenen mükerrer<br />
227 nici maddenin 1 inci bendinde, vergi beyannamelerinin 3568<br />
sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci<br />
mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler tarafından<br />
da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname<br />
çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konulan iti<strong>ba</strong>riyle<br />
ayrı ayrı uygulatmaya bu uygulamalara ili şkin usul ve esasları<br />
belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.<br />
Tebliğde, ticari, zirai ve mesleki kazanc ı nedeniyle gerçek<br />
usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ve kurumlar vergisi<br />
mükelleflerinden bir önceki y ıl aktif toplam ı 30 milyar lirayı<br />
ve net satışlar toplamı 60 milyar lirayı aşmayanların, 1995 yılı<br />
gelirlerine ait olup, 1996 yılında verilmesi gerekli yıllık gelir ve<br />
kurumlar vergisi beyannanıelerini, :3568 sayılı Kanuna göre yetki<br />
almış ve mükelleflere ayni kanunun 2/A - a maddesindeki hizmeti<br />
veren serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali<br />
müşavirlere imzalatılması zorunlu kılınmış, mükelleflerin beyannamelerini<br />
imzalayacak serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci<br />
mali müşavirlerle kanuni defterlerini tutmak ve mali tablolannı<br />
tanzim etmek için yıllık sözleşme imzalamaları ve 1995 yılına<br />
ait sözleşmelerin Mart/1995 ay ı sonuna kadar düzenlenmesi<br />
gerektiği öngörülmüştür. Sözleşmelerini süresinde düzenlemeyen<br />
mükelleflere ait beyannamelerin meslek mensuplarına imzalatılmamış<br />
sayılacağı ve bu mükellefler hakkında uygulanacak müeyyidelere<br />
tebliğde ayrıca yer verilmi ştir.<br />
Mükerrer 227 nci maddede, mükelleflerin, kanuni defterlerini<br />
tutmak ve mali tablolar ım tanzim etmek için meslek mensuplarıyla<br />
yıllık sözleşmeler yapmak zorunluğu öngörülmediğinden,<br />
bu hususların Tebliğle, mükelleflerin uymas ı zorunlu yükümlü-<br />
302
lük halien getirilmesi, kanunla verilen yetkinin aşılması anlamına<br />
gelmektedir. Yapılan düzenlemeyle, İdareye Kanunla tamnan<br />
yetkinin aşılmış olması ve sözleşme yapmak için öngörülen sürenin<br />
sona ernıekte bulunması karşısında, yürütmenin durdurulması<br />
için Kanunda öngörülen iki ko şulun da gerçekle ştiği sonucuna<br />
varılmaktadır.<br />
Bu nedenlerle yürütmenin durdurulmas ına, davanın niteliği<br />
iti<strong>ba</strong>riyle teminat aranmas ına gerek olmadığına, 21.3.1995 gününde<br />
oybirliğiyle karar verildi.<br />
Başkan Üye Üye<br />
Erol Çırakman Tuncer Akın Tahsin Yağmurlu<br />
Üye Üye<br />
Gönül Önbilgin Sumru Çörtoğlu<br />
Danıştay'ın Yürütmeyi Durdurma Kararı etkisiz hale getirilmek<br />
için bir yandan TBMM. Plan ve Bütçe Komisyonunda Gelir<br />
Vergisi Kanununa 21.3.1995 günü Mükerrer 175. madde eklenmiş<br />
diğer yandan Maliye Bakanh ğı, 29.3.1995 tarihli Resmi Gazete'de<br />
(2) No.lu Genel Tebliğ'ini yayınlamıştır.<br />
TBMM. gündemine giren Vergi Usul Kanununun mükerrer<br />
175. maddesinin yasala şması, yoğun girişimlerimizle şimdilik<br />
engellenmiştir.<br />
(2) No.lu Genel Tebli ğ'in iptali ve yürütmenin durdurulmas ı<br />
isteği ile Danıştay'da ikinci bir dava aç ılmış ve ilk verilene benzer<br />
bir yürütmeyi durdurma kararı almmıştır.<br />
Birlik Başkanı'nın 5 Nisan 1995 tarihli "Avukatlar Günü" konuşmasında<br />
diğer konularla birlikte Serbest Muhasebeci veya<br />
Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir'lerin yetkileri konusuna da etraflıca<br />
değinilmiştir. Anılan konu şma metni, Raporumuzun "Bazı<br />
Yıldönümlerinde ve Adli Tatil Başında yapılan açıklama ve<br />
duyurular" bölümünde yer aldığı için, tekrarına gerek görülmemiştir.<br />
303
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ'NİN<br />
YABANCI MESLEK KURULU ŞLARI İLE İLİŞKİLERİ<br />
VE YAPILAN TEMASLAR<br />
Geride bıraktığımız çalişma döneminde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />
Birlikler, Federasyonlar ve <strong>Barolar</strong> ve benzeri meslek <strong>kurulu</strong>şlan<br />
ile şimdiye kadar yapılmamış boyutta ilişki içinde olmu ş<br />
girişimlerde bulunmu ş kimi konularda somut sonuçlar al ınmıştır.<br />
Birlik Başkam, "Demokrasi - Demokratik Laik Hukuk Devleti<br />
- İnsan Hak ve Ozgürlükleri - Atatürkçü Dü şünce Hukukun<br />
Üstünlüğü" konularında konuşma yapmak üzere yurtdışmdan<br />
çağrılmış, Düsseldorf—Bonn—Hamburg ve Zürich'e giderek<br />
konferans vermiştir. Köi ıı—Lübeck--Hannover—Heilbron ve Viyana<br />
için de çağrılar alinm ış olup, Türkiye'deki i şlerin yoğunluğu<br />
nedeniyle gidilememiştir.<br />
Yurtch şından gelen Parlamento ve Hukukçu Hey'etleri, Bakanlar,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği ile özellikle görşümek istemişler,<br />
<strong>ba</strong>şta Almanya—Hollanda— İtalya Parlamento Heyetleri olmak<br />
üzere ya<strong>ba</strong>ncı Hey'etlerle ve Hukuk Kurulu şları ile Birlik Merkezinde<br />
yarrlı görüşmeler yapılmıştır.<br />
Ülkemizdeki İngiltere—ABD--.İsveç—Hollanda ve Danimarka<br />
Büyükelçilikleri yetkilileri Birlik Merkezine gelerek Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği Başkanlık Divam Üyeleri ile görüşmüşlerdir.<br />
13-22 Kasım. 1994 günlerinde Paris ve Strasbourg <strong>Barolar</strong> ı-<br />
mn, 18-22 Ocak 1994 günlerinde Brüksel Barosunun ça ğrılısı<br />
olarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini temsilen Başkan Önder Say,<br />
amlan şehirlere gitmiştir. Londra, Roma, Barselona ve Viyana<br />
Barolannın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İrak, Filipinler,<br />
Çin, Romanya, Bulgaristan ve Azer<strong>ba</strong>ycan <strong>Barolar</strong> Birli ğinin ve<br />
üyesi olduğumuz Avrupa <strong>Barolar</strong> Federasyonunun çağrılarına<br />
gidilememiştir.<br />
304
Avrupa <strong>Barolar</strong> Federasyonuna üyelik <strong>ba</strong> şvurumuz 1993 Mayıs<br />
ayı sonlarında kabul edilmiştir.<br />
AVRUPA TOPLULUĞU BAROLAR KONSEYİNDEKİ<br />
(CCBE) GÖZLEMC İ ÜYELİĞİMİZ<br />
12 Eylül 1963 tarihinde AT ile ortakl ık anlaşması imzalamış<br />
olmamıza rağmen AT hukuku ile ilgilenilememi ş, topluluk üyelerinin<br />
Barolan ve bunlarm olu şturduklan Avrupa Toplulu ğu <strong>Barolar</strong><br />
Konseyi ile temas kurulamamıştı .<br />
Bilindiği üzere (CCBE) ye Avrupa Toplulu ğuna üye olmayan<br />
ülkelerin avukatlık mesleğini temsil eden <strong>kurulu</strong> şlarının (Türkiye'de<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği) delegasyonları "Gözlemci" sıfatı ile<br />
kabul edilmek ve oy kullanma hakk ı bulunmamakla birlikte Genel<br />
Kurul Toplantılarına, Başkanın daveti üzerine Daimi Komisyon<br />
çalışmalarına katılmaktadırlar.<br />
CCBE'nin amaç ve uğraş alanında "Avrupa Topluluğu <strong>kurulu</strong>şları<br />
ile <strong>ba</strong>rolann ilişkilerini sağlamak" "Roma Sözle şmesinde<br />
belirtilen amaçların avukatlık mesleğine uygulanmasında katkıda<br />
bulunmak." "Topluluk <strong>Barolar</strong> ınm müşterek organı sıfatı ile<br />
topluluğua üye ülkelerde avukatlık mesleğinin en iyi üst düzeyde<br />
yapılmasını sağlamak, avukatl ık mesleğinin her tür sorununu,<br />
araştırıp <strong>Barolar</strong> ve avukatlar arasi koordinasyonu gerçekleştirmek"<br />
gibi önemli hususlar bulunmaktad ır.<br />
Paris Barosu Türk dostu eski Ba şkanı Georges Flecheux'nun<br />
Konseye Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin girmesinin önemini ısrarla<br />
vurgulaması İstanbul Barosu Ba şkanı Sayın Kazan'ın ve o dönemde<br />
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Sayın Belkıs Baysal'ın<br />
girişimleri sonucu 26 Kas ım 1991 tarihinde CCBE'ye gözlemci<br />
üyelik için <strong>ba</strong>şvurulmuştur.<br />
Başta Yunanistan ve Belçika olmak üzere Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği'nin Konseye gözlemci üye olmas ına karşı çıkılmış konu,<br />
konseyin üstüste birkaç toplantısımn gündemine almamamıştır.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin yapısı, Türkiye'de Barolann <strong>ba</strong>ğımsız<br />
olup olmadığı, Adalet Bakanlığı'mn vesayeti, Avukatl ık<br />
Kanunu, Meslek Kuralları ve benzeri konularda türkiye <strong>Barolar</strong><br />
305
Birliği'nden bilgi ve belge istenmi ş, Konseyin zihnindeki kuşku<br />
ve tereddütler giderilmi ştir.<br />
CCBE'nin Napoli'de yaptığı 23 Eylül 1994 tarihli toplant ısında<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin gözlenıci üyeliği kabul edilmiştir.<br />
Üyeliği kabul karann ı CCBE Başkanı Niels Fichs THOMSEN<br />
aşağıda Türkçe çevirisi bulunan yaas ı ile bildirilmiştir:<br />
CCBE<br />
Başkan : Niels Fisch - THOMSEN<br />
Sayın Başkan<br />
Onder SAV<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />
Kızılay, Karanfil Sokak 5/62<br />
Ankara<br />
Türkiye<br />
Sayın Başkan,<br />
Sevgili Meslekdaşım,<br />
15.11.1994<br />
CCBE (Avrupa Top1u1 ı. ğu <strong>Barolar</strong> Konseyi) <strong>ba</strong>şkanı sıfatıyla,<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin CC]3E'ye gözlemci üye olmak için<br />
yaptığı <strong>ba</strong>şvurunun kabul edildi ğini siz Sayın Başkana teyit etmekten<br />
büyük mutluluk (iuyuyorum.<br />
Bu karar <strong>kurulu</strong>şumuz un Eylül ayı sonunda Napoli'de yaptığı<br />
genel kurulda gerçekle ştirilen oylama sonucu al ınmıştır. Sadece,<br />
benim, ekim ayı boyunca Avustralya ve Okyanusya'da bulunmam<br />
nedeni ile bu mektubun yaz ılması gecikmi ştir. Ancak, genel<br />
sekreterimizden İstanbul Barosu Ba şkan Yardımcıs ı Sayın<br />
Belkıs Baysal'ı telefonla arayarak karanm ızı kendisine sözlü olarak<br />
bildirmesini istemi ştFn. Genel kurul toplantısını takip eden<br />
günlerde bu telefon görümesinin gerçekleştirildiğini öğrendim.<br />
Ümid ederim sizi hemen haberdar etmişlerdir.<br />
Şunu bildirmek isterim. ki, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin CCBE<br />
nezdinde gözlemci üye olarak kabulü, esas itih iri ile Türk Avukatlık<br />
Yasas ının derinlemesine bir incelemeye tabi tutulmas ın-<br />
306
dan — özellikle 'avkuatlık mesleğinin icrası ile ilgili koşullar, Haroların<br />
veBirliğinizin oluşumu —; ayrıca sizden ve diğer <strong>ba</strong>zı <strong>kurulu</strong><br />
şlardan edindiğimiz bilgilerin de ğerlendirilmesi ve samimi<br />
tartışmalardan sonra gerçekle şmiştir. Bizim için araştırılması<br />
gereken en önemli husus, Türk Avukatlan ve Türk Barolannm<br />
<strong>ba</strong>ğımsız olduğu — özellikle hükümet ve diğer devlet güçleri karşısında<br />
<strong>ba</strong>ğımsız olduğu - kanaatine varmamız olmuştur.<br />
Birliğinizi temsilen İstanbul Barosu Ba şkan Yardımcısı Sn.<br />
Baysal'ın bize yolladığı yazılar ve belgelerde halihaz ır yasanızın<br />
<strong>ba</strong>zı maddelerinin Birliğinizi Adalet Bakanlığı'nın bir nevi vesayeti<br />
altında bulundurduğunu belirtiyor, ancak yine kendisinin<br />
bize verdiği bilgilere göre, bu maddelerin büyük bir bölümü tatbikatta<br />
uygulanm ıyor ve birli ğiniz, yasadan bu maddelerin çıkarılmas<br />
ı doğrultusunda ça<strong>ba</strong> gösteriyor ve göstermeye devam etmekte<br />
kararlılığını koruyor.<br />
Tartışmalanmızda, ülkenizde siyasi partiler ile ilgili olarak<br />
açılan politik karakterli ceza davalarında, savunmay ı üstlenen<br />
avukatların <strong>ba</strong>ğıms ızlıklannı korumada karşılaştıkları zorluklar<br />
üzerinde de duruldu.<br />
Bununla birlikte, sonuç olarak, CCBE üyesi delegelerimizin<br />
çoğunluğu Türk avukatlar ı, <strong>Barolar</strong>ı T.B.B.nin tüm ülkede avukatların<br />
<strong>ba</strong>ğımsızlığı için mücadele verdiği kanaatine vardı ve<br />
sizin savunmanın geleceğini güvence altında tutmak için kesin<br />
kararlığınız hüsusundaki kanaat ve inancımıza dayanarak <strong>kurulu</strong>şumuz<br />
CCBE nezdinde gözlemci üye olarak kabul edilmi ş bulunuyorsunuz..<br />
CCBE ve şahsım adına sizi kutluyor, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />
temsilcisini aram ıza kabul etmekten mutluluk duyaca ğımızı ifade<br />
etmek istiyorum.<br />
Bundan sonraki genel kurul 18 - 20 Mayıs 1995 tarihleri arasında<br />
Paris'de toplanacaktır. Bu genel <strong>kurulu</strong> halen CCBE 1.<br />
Başkan Yardımcısı olan ve yukarıda belirtilen tarihte <strong>ba</strong> şkanlığı<br />
benden devir alacak olan Sn. Heinz Weil yönetecektir. Genel<br />
sekreterimiz Bayan Caroline Goemans size bu konuda detayl ı<br />
bilgiler ileride sunacaktır.<br />
307
Sayın Başkan bu vesile ile en derin, sayg ılarımı ve meslektaş<br />
sevgilerimin kabulünü rica ederim.<br />
İmza<br />
Niels Fisch Thomsen<br />
CCBE'nin icra Komitesi'nin Brüksel ve Viyana toplant ılanna<br />
gidilememiştir. Onümüzde ki çalışma döneminde daha s ıkı işbirliği<br />
yapılmas ına özen gösterilecektir.<br />
Avrupa <strong>Barolar</strong> Federayonu ve CCBE ile ilgili giri şim ve çalışmalarda<br />
fevkalade titiz ve verimli gayret gösteren İstanbul<br />
Barosu delegemiz ve CCBE nezdinde Türkiye Temsilcimiz Sayın<br />
Avukat Belkıs Baykal.'a te şekkür ediyoruz.<br />
BİRLİĞ:[N İÇ ÇALIŞMALARI<br />
1- YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI:<br />
Yönetim Kurulumuz çal ışma dönemini kapsayan 20 Nisan<br />
1993 tarihinden 28 Nisan 1995 gününe kadar geçen süre içinde<br />
24 kez toplantı yapmıştır. Her ay yasaya uygun olarak bir toplantı<br />
yapılmıştır. Çal ışma dönemi henüz tamamlanmadığı için<br />
29 Nisan 1995 tarihine kadar yapılan toplantılarda 667 Yönetim<br />
Kurulu Kararı alınmıştır. Genel Kurul tarihine kadar bir toplantı<br />
daha yapılcaktır.<br />
2- PERSONELE YAPILAN ZAMLAR:<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> . Birliği nde çalışan personele her yıl<strong>ba</strong>şında<br />
zam yap ılmaktadır. 1 Ocak 1994 tarihinde bütün personel ücretlerine<br />
% 70 ve 1 Ocak 1995 tarihinde de % 70 oranında zam yapılmıştır.<br />
3- SEKRETERYA ÇALIŞMALARI:<br />
21 Nisan 1993 ile 28 Nisan 1995 tarihleri arasında Türkiye<br />
<strong>Barolar</strong> Birliği'ne çe şitli yerlerden 9088 yaz ı gelmiştir. Bu sayıya<br />
mektup tarzındaki <strong>ba</strong>şvuralar dahil değildir. Türkiye <strong>Barolar</strong><br />
Birliği'nce aynı süre içinde çe şitil özel ve resmi yerlere 4088 yaz ı<br />
308
yazılarak gönderilmi ştir. Ruhsatnamelerle ilgili yazışmalar bu<br />
rakama dahil değildir. Bunlarla birlikte giden yaz ı sayısı 8292ye<br />
ulaşmaktadır.<br />
Daha önceki yıllarda da belirttiğimiz gibi 12.4.1991-20.4.1993<br />
tarihleri aras ında 3935 Avukat Ruhsatnamesi düzenlenmi ştir.<br />
20.4.1993 tarihinden 28.4.1995 tarihine kadar bu dönemde ise<br />
düzenlenen ruhsat say ısı 4204'dür.<br />
Ruhsatnameler Adalet Bakanl ığı'ndan Birliğimize geldiği gün<br />
ve en geç ertesi gün postaya verilmektedir. Bu düzenin sürdürülebilmesi<br />
için olağanüstü talep olduğu zamanlarda bile fazla mesai<br />
ile i şler yürütülebilmektedir. Ancak daha fazla ruhsat yükü<br />
altında kalındığında Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin ruhsat düzenlemelerinde<br />
aksamalar olacakt ır. Ruhsatnamelerin düzenlenmesi,<br />
postalanmas ı ve ilgiliye ulaşması için gösterilen bu gayrete ra ğ-<br />
men yeni meslekda şlanmız, Ankara'ya kadar gelmekte ve önemli<br />
çapta masraf yapmaktad ırlar. Meslekdaşlarımızın gösterdikleri<br />
telaş hiç bir zaman önlenememektedir.<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin kuruşulundan 28.4.1995 tarihine<br />
kadar düzenledi ği toplam ruhsat sayısı 36.924 rakam ına ulaşmış<br />
bulunmaktadır.<br />
D İSİPLİN KURULU ÇALIŞMALARI:<br />
Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin Kurulu'na 17.4.1994 tarihinden<br />
28.4.1995 tarihine kadar 200 dosya gelmi ştir.<br />
Bu dosyalardan;<br />
49 .....Uyarma Cezas ı,<br />
39 .....Kınama Cezas ı,<br />
22 .....Para Cezas ı ,<br />
24 .....Uç Ay Süre İle İşte Çıkarma,<br />
3 .....6 Ay Süre İle İşten Ç ıkarma,<br />
5 .....1 Yıl Süre İle Işten Çıkarma,<br />
9 .....Meslekten Ç ıkarma,<br />
47 .....Ceza Tayinine Yer Olmadığına,<br />
2 ......Tedbiren. İşten Yasaklanmas ı.<br />
309
196 dosyanın incelenmesi tamamlanmış (93) Onama, (20) Bozma,<br />
(29) İade, (8) Cezanir, Kald ırılıirıasma, (28), Ceza, Avukatl ık<br />
Yasasının 157. maddesi uyarınca düzeltilmek suretiyle onanmasina<br />
(13) Itiraz DilekçesinLn Süre Yönünden Reddine, (5) Zamanaşımı<br />
nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.<br />
Disiplin Kurulu son tbplant ısını 29 Nisan 1995 günü yapmış,<br />
4 dosya dışında gündemindeki dosyaları tetkik ederek karara<br />
<strong>ba</strong>ğlamıştir.<br />
BARO LARA YAZILI AVUKAT SAYISI:<br />
Avukat sayısı, 31.12.1.993 tarihi iti<strong>ba</strong>riyle 8.344'ü kadın,<br />
22.076'sı erkek olmak 'iizere toplam 30.420 iken, bu say ı<br />
31.12.1994 tarihi iti<strong>ba</strong>riyle 8.721'i kadın, 22.380'i erkek olmak<br />
üzere toplam 31. 101'e ulaşmış bulunmaktadır.<br />
Avukat sayısının ]3arolara göre cia ğılışını gösterir çizelge aşa-.<br />
gıda bilginize sunulmaktad ır.<br />
SONUÇ:<br />
1 Mayıs 1993 - 1 Mayıı 1995 günlerini kapsayan 24 ayl ık faaliyet<br />
dönemi çalışmaianrrıız ın onaylanmasmı ve Yönetim Kurulumuzun<br />
Yüce GenelE Kurulca aklanmas ını diler, saygılar suna-.<br />
rız.<br />
Başkan Başkan Yrd.Başkan Yrd.<br />
Av. Önder SAV Av. BULİhan KARAÇELIK Av. Erdo ğan ŞENGEZER<br />
Gene' Sekreter Sayman<br />
Av. Hüseyin Avni FIRAH Av. Hakkı Suha OKAY<br />
Üye . Üye 'Üye<br />
Av. Ayhan ORAN Av. Rahmi KUMAŞOĞLU Av. Sabri KURT<br />
Üye<br />
Av. Şerafettin, GÖKALP<br />
Üye , Üye<br />
Av.. Akın ÇAMOĞLU Av.Ünsal. TÜZÜN<br />
310
BAROSU<br />
1994 YILINA A[T AVUKAT SAYIS 1<br />
KADIN ERKEK<br />
214 1-ADANA<br />
619<br />
2-A1)IYAMAN<br />
7 57<br />
3-AFYON<br />
17 105<br />
4-AĞRI<br />
7. 16<br />
5- AKSARAY<br />
25 53<br />
6-AMASYA<br />
16 61<br />
7-ANKARA<br />
1510 3415<br />
8- ANTALYA<br />
166 576<br />
9- ARTVİN<br />
5 28<br />
.10-AYDIN<br />
110 292<br />
il - BALIKES İR<br />
117 343<br />
12-BOLU<br />
35 '.115<br />
13- BURDUR<br />
• 20 49<br />
14- BURSA<br />
217 626<br />
15- ÇANAKKALE<br />
29 105<br />
916.ÇANKIRI<br />
20<br />
17- ÇORUM<br />
27 100<br />
18- DEN İZLİ<br />
46 307<br />
19- D İYARBAKIR<br />
34 193<br />
20-ED İRNE<br />
27 124<br />
21- ELAZIĞ<br />
6 126<br />
22- ERZURUM<br />
18 84<br />
23- ERZ İNCAN<br />
6 17<br />
24- ESKİŞEH İR<br />
84 209.<br />
25- GAZ İANTEP<br />
65 264<br />
26-GİRESUN<br />
13' • 61<br />
27-GÜMÜŞHANE<br />
5 13<br />
28-HATAY<br />
82 265<br />
9-ISPARTA<br />
39 83<br />
30- İSTANBUL<br />
3763 7585<br />
31- İZM İR<br />
891 1929<br />
32- KARAMAN<br />
13 53<br />
33-KARS<br />
6 32<br />
34- KASTAMONU<br />
9 ••55.<br />
35-KAYSER İ<br />
55 287<br />
TOPLAM<br />
833<br />
64<br />
122<br />
23<br />
78<br />
77<br />
4925<br />
•742<br />
33<br />
402<br />
460.<br />
işo<br />
69<br />
843<br />
134<br />
29<br />
127<br />
353<br />
227<br />
151<br />
132<br />
102<br />
23<br />
293<br />
329<br />
74<br />
18<br />
347,<br />
122<br />
11348<br />
2820<br />
66<br />
38<br />
64<br />
342<br />
311
BAROSU<br />
36- KIRKLAREL İ<br />
37- KIRIKKALE<br />
38- KIRŞEH İR<br />
39- KOCAELİ<br />
40-KONYA<br />
41- KÜTAHYA<br />
42- MALATYA<br />
43- MANİSA<br />
44 - K MA.RAŞ<br />
45- MARD İN<br />
46- MERS İN<br />
47- MUĞLA<br />
48- NEVŞEHİR<br />
49-NİĞDE<br />
50-ORDU<br />
51-RİZE<br />
52- SAKARYA<br />
53 SAMŞUN<br />
54-SİNOP<br />
55- S İVAS<br />
56- Ş.URFA<br />
57- TEKİRDAĞ<br />
58 -TOKAT<br />
59- TRABZON<br />
60- UŞAK<br />
61-VAN<br />
62- YOZGAT<br />
63- ZONGULDAK<br />
64- BATMAN<br />
65- BARTIN<br />
66-IDIR<br />
67- B İLEC İK<br />
TOPLAM<br />
KADIN ERKEK TOPLAM<br />
32<br />
15<br />
6<br />
103<br />
133<br />
34<br />
25<br />
68<br />
30<br />
2<br />
1,39<br />
79<br />
8<br />
5<br />
16<br />
5<br />
41<br />
49<br />
6<br />
15<br />
6<br />
35<br />
16<br />
29<br />
17<br />
4<br />
13<br />
70<br />
8<br />
8<br />
2<br />
9<br />
90<br />
72<br />
40<br />
251<br />
476<br />
93<br />
119<br />
319<br />
116<br />
46<br />
484<br />
193<br />
51<br />
38<br />
90<br />
31<br />
169<br />
260<br />
31<br />
92<br />
104<br />
163<br />
87<br />
123<br />
76<br />
70<br />
90<br />
236<br />
39<br />
27<br />
17<br />
20<br />
122<br />
87<br />
46<br />
354<br />
609<br />
127<br />
.144<br />
387<br />
146<br />
48<br />
623<br />
272<br />
59<br />
43<br />
106<br />
36<br />
210<br />
309<br />
37<br />
107<br />
110<br />
198<br />
103<br />
152<br />
93<br />
74<br />
103<br />
306<br />
47<br />
19<br />
29<br />
8.721 1 22.38O 31.101<br />
312<br />
1.
AF ŞAROĞLU MATBAASI<br />
Tel 425 22 44 • Faks 425 41 67