23.10.2014 Views

ba ş kanlık raporu yönetim kurulu çalışma raporu - Türkiye Barolar ...

ba ş kanlık raporu yönetim kurulu çalışma raporu - Türkiye Barolar ...

ba ş kanlık raporu yönetim kurulu çalışma raporu - Türkiye Barolar ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ<br />

XXIII. OLAĞAN GENEL KURUL<br />

27-28 MAYIS 1995 BALIKESİR<br />

BA Ş KANLIK RAPORU<br />

YÖNET İM KURULU ÇALI ŞMA RAPORU


ci<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ<br />

• XXIII. OLAÖAN GENEL KURUL<br />

27- .28 MAYIS 1995 BALIKES İR•<br />

BA Ş KANLIK RAPORU<br />

YÖNET İM KURULU ÇALIŞMA RAPORU


TURKİYE BAROLAR BİRLİĞİ XXIII. OLAĞAN<br />

GENEL KURUL GÜNDEMI<br />

1 - Yoklama,<br />

Toplant ı Tarihi : 27-28 May ıs 1995<br />

Toplant ı Saati : 10.00<br />

Toplant ı Yeri : Belediye Çok Amaçl ı<br />

Toplant ı Salonu - BALIK-ESIR<br />

2 - Bir Başkan bir Başkan Vekili ve iki Üyede olu şan Genel Kurul Ba ş-<br />

kanl ık Divan ı Seçimi,<br />

3- Sayg ı duru şu,<br />

4 - Birlik Başkan ı'n ı n toplant ıy ı aç ışı ,<br />

5 - Bal ıkesir 'Barosu Başkan ı'n ı n konu şmas ı ,<br />

6- Başkanl ık <strong>raporu</strong> ve Birlik Yönetim Kurulunun 1993-1 995 y ı llar ı çal ışma<br />

<strong>raporu</strong>, bilanço, gelir-gider ve giderlerin bütçe ile mukayese tablolar<br />

ın ı n ve Denetleme Kurulu <strong>raporu</strong>nun okunmas ı ve görü şülmesi,<br />

7 - Geçmi ş dönem çal ışmalar ından dolay ı Birlik Yönetim Kurul'nun aklanmas<br />

ı ,<br />

8 - Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Organlar ında görev alan ve ayr ıca meslekte 40<br />

y ı l ı n ı dolduran meslektaşlar ı m ıza plaket verilmesi töreni,<br />

9 - Yönetim, Disiplin ve Denetleme Kurulu Üyelerine Avukatl ık Yasas ı n ı n<br />

112. maddesi uyar ınca ödenmesi gereken huzur hakk ı , yolculuk, ikametgah<br />

ve di ğer zorunlu gider miktar ının saptanmas ı ,<br />

10 - Gelecek dönem bütçesi ile bütçe yönetmeli ğinin görü şülmesi ve kabulü,<br />

11 - <strong>Barolar</strong>dan al ı nacak, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği keseneklerinin saptanma-<br />

Si,<br />

12 - Yerli ve ya<strong>ba</strong>nc ı kongrelere gidecek delegelerin seçilmesi veya bu<br />

konuda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi<br />

13 - Hukukun, Yarg ı n ın, mesleğin ve meslekta şlar ın diğer sorunlar ı ile ilgili<br />

görü şme,<br />

14 - Gelecek Olağan Genel Kurul toplant ı gün ve yerinin saptanmas ı ,<br />

15 - Dilek ve temenniler,<br />

16 - Birlik Başkan ı n ın kapan ış konuşmas ı - II<br />

'


BAŞKANLIK RAPORU<br />

23. Genel Kurulumuza katılan değerli delege arkadaşlarımı<br />

ve Baro Başkanlanmızı, mesleğimizde 40 yılını dolduran üstadlanmızı<br />

ve sayın konukları saygılanmla selamlıyorum.<br />

22-23 Mayıs 1993 tarihinde Erzurum'daki Genel Kurulumuzda<br />

alınan karar gereği Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 23. Olağan<br />

Genel Kurulunu Balıkesir'de yap ıyoruz.<br />

Genel Kurulun hazırlik çalışmalanm büyük bir özveri ve gayretle<br />

tamamlayan Balıkesir Baromuzun değerli <strong>ba</strong>şkam sayın<br />

Onder Kırlı ve Baro Yönetim Kurulu Üyelerini, Birli ğimizin Genel<br />

Kurul Delegeleri Av. Hurşit Kangal, Av. Ergün Unsal, Av.<br />

Vehbi Görgün ve Balıkesir'li tüm meslektaşlanmı, içtenlikle kutluyorum.<br />

Genel Kurul öncesi çal ışmalarına katkıda ve yardımda bulunan,<br />

ilgisini esirgemeyen herkese, her kurum ye <strong>kurulu</strong> şa bütün<br />

Barolanmız ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği adına teşekkür etmeyi,<br />

zevkli bir görev sayıyorum.<br />

Geride bıraktığımız dönemde yitirdiğimiz meslektaşlanmızı,<br />

üstadlarımızı, hala öldürülenleri bulunmayan meslaktaşlanmız<br />

Av. Şevket Epözdemir, Av. Yusuf Ekinci, Av. Medet Serhat ve<br />

Av. Faik Candan' ı sevgiyle, saygıyla amyoruz.<br />

Erzurum'daki Genel Kurul'umuzdan buyana geride kalan dönemdeki<br />

faaliyet ve çal ışmalarımızı Yönetim Kurulu'nun Raporunda<br />

belirtmi ş bulunuyoruz. Bu konu şmayı, sadece Başkanlık<br />

adına değil, tüm Yönetim Kurulu adına yaptığımı ifade etmek<br />

isterim. Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu<br />

Uyelerimiz, çok özverili, yararl ı ve verimli çal ışriıalanyla Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne ve <strong>ba</strong>na büyük destek verdi, güç katt ı.<br />

v


Başta Baro Başkanlarımız olmak üzere bütün Barolanmız,<br />

büyük bir birliktelik ve dayan ışma örneği göstererek sorunlar ı-<br />

mızm kamuoyuna yansıtılmasına önemli ve güçlü katkılar yaptılar.<br />

<strong>Barolar</strong>ımıza, Baro Başkanlarımıza, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

organlarında görev yapmakta olan arkadaşlarımıza, bundan sonra<br />

da destek ve yard ımlanm esirgememelerini dileyerek huzurunuzda<br />

şükranlarımı sunuyorum.<br />

23 Mayıs 1993 günü, Erzurum Genel Kurulu'muzun kapan ış<br />

konuşmas ını aşağıdaki sözlerle tamamlam ıştım:<br />

"Ümit ediyorum ki, bu Genel Kurul'da alt ını çizdiğimiz sıkıntılar,<br />

sorunların büyük bir kısmı Balıkesir'de yapılacak Genel<br />

Kurul'da konu bile edilmez; belki Balıkesir Genel Kurulu'nda<br />

sağ tarafimda bulunan "Yargının <strong>ba</strong>ğımsız olmadığı ülkede <strong>Barolar</strong>ın<br />

<strong>ba</strong>ğımsızlığı yoktur" pankartımızı kaldırmış olacağız.<br />

Barolanm ız ve TBB <strong>ba</strong>ğımsızlığına kavuşmuş olacak; daha<br />

özgür Baroyu, daha serbest avukatl ığı, yargının, mesleğin, demokratik<br />

hukuk devletinin sorunlarını tartışacağız."<br />

Aradan geçen iki yılda sorunlar, s ıkıntılar azalmanıış, varolanlara<br />

yenileri eklenmi ştir. İki yıl önce TBMM Adalet Komisyonu'nda<br />

görü şme sırası bekleyen Avukatlık Yasas ı Değişiklik Tasans<br />

ı, şimdi, TBMM Genel Kurul Gündeminde görü şme sırası<br />

beklemektedir.<br />

Başta Sayın Baş<strong>ba</strong>kan olmak üzere TBMM'de grubu bulunan<br />

bütün siyasi partilerin yetkilileri, karşılıklı görüşmelerimizde ve<br />

en son 5 Nisan 1995 "Avukatlar Günü" toplant ımızda söz vermiş<br />

olmalanna karşın Avukatlık Yasas ı Tasarısı'nın gündemdeki alt<br />

sıralardan Danışma • Kurulu Karar ı ile üst sıralara alınması<br />

mümkün olmam ıştır Anavatan Partisi Genel Ba şkan Vekili Lütfullah<br />

Kayalar 5 Nisan 1995 günündeki toplant ımızda yaptığı<br />

konuşmadaki sözünü tutarak, mensubu oldu ğu partinin, konuyu<br />

TBMM Danışma Kurulu'na götürmesini sa ğlamıştır.<br />

10 Nisan 1995 tarihinde toplanan TBMM Danışma Kurulu'ndaki<br />

İktidar Partilerinin Grup Ba şkanvekillerinin anlaşılmaz<br />

VI


tutumu ve karşıkoyması nedeniyle Avukatl ık Yasası Değişikliği<br />

Tasarısı, TBMM Gündeminin ilk s ıralarma almamamıştır. 5 Nisan<br />

1995 günü söz veren en yetkili a ğızlara rağmen böyle bir<br />

olumsuz gelişme, eğer iktidar partilerinin organları arasında iletişim<br />

eksikliğinden kaynaklanm ıyorsa, somut bir içtensizliği vurguluyor<br />

demektir.<br />

Siyasal iktidarın demokratikle şme paketi içinde olan Avukatlık<br />

Yasası Değişikliği'ni geciktirenler, böylece hem kendilerine,<br />

hem avukatlığa, bunlardan daha önemli olarak "Adaletin Temeli"<br />

olan "Savunma"ya, giderilmesi olanaks ız zararlar vermektedirler.<br />

Sonuç olarak savunman ın <strong>ba</strong>ğımsızlığı sağlanarak güçlenecek<br />

olan "Yargı Bağımsızlığı"da yara almaya devam etmektedir.<br />

Bütün engellemelere, umursamazl ıklara kar şın uğraşımızı<br />

sürdüreceğiz. Bağımsızlığımız engelleniyor, vesayet kaldınlmıyor,<br />

özlenen yasal düzenlemeler yap ılmıyor diye susup kenara<br />

çekilmeyece ğiz. Adaletin gören gözü, duyan kula ğı ve konuşan<br />

ağzı olan avukatlığı, savunmayı etkisizleştirmeye kimsenin gücü<br />

yetmeyecektir.<br />

Avukatlik Yasasının önemli uygulamalarından olan "Avukatlık<br />

Asgari Ücret Tarifesi" 8 May ıs 1995 tarihli 22281 sayılı Resmi<br />

Gazetede yayınlanarak yürürlü ğe girmi ştir. Gerek "Genel Hükümler"<br />

de gerekse parasal kalemlerde çok önemli de ğişiklikler<br />

yapıldığını meslektaşlarımızın ayırd ettiklerini sanıyorum. Barolanmızın<br />

da görüşü alınarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin hazırladığı<br />

tarife konusunda Adalet Bakanl ığı'ndan bu zamana kadar<br />

görmediğimiz ilgi ve anlayışı gördüğümüzü aç ıklamak isterim;<br />

Adalet Bakanı Sayın Moğultay'a zaman ayırıp bizzat yaptığı çalışma<br />

ve yakın ilgi için hepimiz ad ına bir kez daha te şekkür ediyorum.<br />

CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen ve demokratikle şmede<br />

önemli bir uygulama olarak gösterilen san ık sorgulamas ında ve<br />

yargılamada şefTaflaşmayı amaçlayan yenilik ve değişiklikler,<br />

Barolanmızın ve hukuki yardım için görevlendirilen meslekta ş-<br />

larımızın büyük gayreti, titizliği ve özverili çalışmaları ile amacına<br />

ulaşabilmektedir.<br />

Vİ'


Meslektaşlarımızın özverilerine karşın Maliye Bakanlığı, yasa<br />

gereği üzerine düşen para gönderme yükümlülüğünü düzenli biçimde<br />

yerine getirmemektedir. Yönetim Kurulu <strong>raporu</strong>nda aynen<br />

al ınan 2.5.1995 tarihli en son yaz ımızda durum bütün aç ıklığı<br />

ile anlatılmıştır. CMUK. değişikliği uygulamas ınm <strong>ba</strong>şladığı<br />

1992 yılı sonundan bu yana Maliye Bakanlığı, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği'ne 91.058.894.000.- TL. gödermiştir. 11.10.1994 tarihinde<br />

gönderilen 25.000.000.000.- TL.'dan sonra 8 ayd ır hiç para aktarılmamıştır.<br />

<strong>Barolar</strong>ca görevlendirilen meslekta şlarımızın alacakları birikmiş,<br />

CMUK. artık angaryaya dönü şmüştür. Maliye Bakanlığı'mn<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne 90.331.876.650.- TL. borcu vardır.<br />

2.5.1995 tarihli yaz ımız ile acilen istenen 60 milyar lira da gönderilmemiş,<br />

Maliye Bakanlığı'mn samk ya da yakalanan ki şilere<br />

CMUK. gereği ödeme yap ılmasına gereken önemi vermedi ği belli<br />

olmuştur. Bu genel <strong>kurulu</strong>müzda, bundan böyle hukuki yard ım<br />

yapmama kararı almacağı uyansmda bulunuldu ğu halde duyarsız<br />

davranılmıştır.<br />

Maliye Bakanlığı'nın anlaşılmaz tutumu nedeniyle CMUK.un<br />

maddeleri uygulanamaz hale gelmektedir. Siyasal iktidarm demokratikle<br />

şme için gösterebildi ği ender örneklerden birisi, rafa<br />

kaldırılmaktadır. Toplumumuz ve demokrasimiz bunun hesabını,<br />

Maliye Bakanl ığı'ndan elbette soracaktır; ama önce siyasal iktidann<br />

kendisi bunu sormalıdır.<br />

Il<br />

"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünün ayrılmaz unsuru olan<br />

"Savunma"nın, avukatlık mesleğinin sorunları, Avukathk Yasasının<br />

boyutlarını aşmakta, kimi anayasa ve di ğer yasa maddelerinin<br />

değişikliklerini gerektirmektedir.<br />

Son yıllarda diğer Hizmet Sınıflarına göre mali yönden geride<br />

bırakılan kamu avukatlarınm sorunları, 657 Sayılı Devlet Personel<br />

Kanununda yeni düzenleme yapılarak çözümlenebilir. Kamu<br />

avukatlarının ek göstergeleri, yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet<br />

tazminatları, avukatlık onuruna uygun biçimde düzenlenmelidir.<br />

Serbest çalışan avukatların "Hayat Standardı" sorununun<br />

<strong>ba</strong>şlıca çözüm yeri Gelir Vergisi Kanunudur. Her yıl otomatik<br />

vIII•


olarak arttırılan "Hayat Standardı" artık çekilmez bir Maliye<br />

Salması'na dönüşmüş, "Mali güç kriteri" bir kenara itiip, kazansın<br />

kazanmasın her avukatın ödemesi, zorunlu "BAŞ VERGİ-<br />

Sİ"ne dönüştürülmüştür.<br />

Serbest çalışmakla birlikte avukatm yaptığı görev bir "Kamu<br />

Hizmeti"dir; avukat da yargıç ve savcı gibi yargının ayrılmaz bir<br />

unsurudur. Avukatm hizmeti, vergilendirme i şinde diğer serbest<br />

meslek mensuplarının hizmeti ile kıyaslanamaz.<br />

Avukat, birinci s ınıf tacirlerle eşdeğer görülemez. Devlet, avukatların<br />

vergilendirilmesinde yapagelmekte oldu ğu temel yanlışlığ-ı,<br />

sür'atle düzeltmeli, avukatların gerçek kazançları üzerinden<br />

vergilendirilmesi anlayışım kabul etmelidir. Bizler, avukatl ık<br />

mesleğinin onuruna uygun biçimde, kazanc ımızın son kuruşu da<br />

değerlendirilerek vergi alınmasından yanayız; vergi kaçıranlarla<br />

aynı kefede tartılmak da istemiyoruz.<br />

Maliye Bakanlığı'nın "Hayat Standardı"nda yaptığı yanlişhğı<br />

düzeltmesini beklerken bir <strong>ba</strong> şka önemli yanlışlığın uygulayıcısı<br />

olması avukatları son derece üzmüştür.<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesindeki yasal<br />

yetkisini, birliğimizin bütün iyi niyetli uyanlar ına karşın son derecede<br />

sert ve yanl ış kullanan Maliye Bakanlığı, gelir vergisi<br />

mükelleflerinin özelliklerini dikkate almadan avukatlarm gelir<br />

vergisi beyannamelerini de Serbest Muhasebeci veya Serbest<br />

Muhasebeci Mali Mü şavirlere imzalatmalan mecburiyetini, bir<br />

Genel Tebliğ ile getirmi ştir.<br />

Anılan tebliğ, beyanname imzalatman ın zorunluluğunun yanında,<br />

defter tutturma ve yıllık sözleşme -imzalama zorunluluklanm<br />

da getirmi ştir. Maliye Bakanl ığı'mn bu "oldu bittisi"ne boyun<br />

eğemezdik.<br />

Baro Başkanları toplanarak oybirliği ile 23.2.1995 tarihli (1)<br />

Sıra No.lu Genel Tebliğin iptali için Danıştay'da dava açılmasına<br />

karar verdi; açılan davada Danıştay 4. Dairesi Yürütmeyi<br />

Durdurma kararı verdi. Maliye Bakanlığı bu kararı etkisiz kılmak,<br />

sonuçsuz bırakmak için 31.3.1995 tarihli (2) s ıra No.lu Gene!<br />

Tebliğ'i çıkarttı; onun için de iptal davas ı açıldı ve Yürütmeyi<br />

Durdurma kararı alındı . -


Yüksek Yargı Organı ve Hukuk "DUR!" diyor ama Maliye Bakanlığı<br />

durmak bilmiyor. "Devlet içinde ayr ı bir Devlet"gibi davraııan<br />

"Ben yaptım oldu" diyen Maliye Bakanlığı'na "Hukukun<br />

Üstünlüğü"nü hatırlatmak, istese de istemese de benimsetmek<br />

gerekiyor. Bunun u ğraşını vermek, diğer meslek mensuplarından<br />

çok biz hukukçulara düşmektedir.<br />

Maliye Bakanlığı, Genel Tebliğ ile kullandırmak istediği yetkilerin<br />

yürümesi durdurulunca bir <strong>ba</strong> şka yol denemiş, Vergi<br />

Usul kanunu'na mükerrer 175. maddenin eklenmesi tasarısım<br />

gerçekle ştirmiştir.<br />

Anılan mükerrer 175. madde ile Maliye Bakanlığı'na "Bu Kanun<br />

hükümlerine göre tutulmas ı mecburi olan defterlerin 3568<br />

Sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci veya serbest<br />

muhasebeci mali mü şavirler tarafından tutulması mecburiyetini<br />

getirmeye, bu mecburiyeti defter çe şitleri, yıllık satış hasılatı veya<br />

gayrisafı kazanç toplam ı Maliye Bakanlığı'nca belirlenen tutarı<br />

aşmayan mükellefleri bu mecburiyetten muaf tutmaya,...<br />

Mükelleflerle serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci<br />

mali mü şavirler arasında bu maddede belirtilen konularla ilgili<br />

olarak düzenlenmesi gereken sözleşmelerde yer alacak hususları<br />

belirlemeye" yetki verilmek istenilmektedir.<br />

(1) ve (2) No.lu Genel Tebliğlerdeki haks ız yetkilerin, yasa<br />

maddesi haline getirilmesine ili şkin bu tasarının Plan ve Bütçe<br />

Komisyonunda verilen bir önerge ile eklendi ğini haber aldığımız<br />

günden iti<strong>ba</strong>ren bu tasarı ve anlayış ile de mücadele ettik.<br />

Vergi Usul Yasasına eklenmek istenen mükerer 175. madde<br />

önergesini imzalayan Plan Bütçe Komisyon Ba şkanı, TBMM'de<br />

grubu bulunan siyasi parti yetkilileri ile yapt ığımız yoğun görüşmelerde<br />

anılan maddenin TBMM Genel Kurulu'nda yap ılacak<br />

olan oylamas ında RED edilmesinin sağlanmasını, bu gerçekle ştirilemezse<br />

Anayasa Mahkemesi'nde dava aç ılmasmı istedik. 4<br />

Mayıs günü yapılan TBMM oturumunda madde oylamp reddedildi<br />

ve kanun tasarısı metinden çıkartıldı .<br />

Maliye Bakanlığı'nın Genel Tebliğlerindeki hukuksuzlu ğa,<br />

haksızlığa karşı çıktığımız, konuyu idari yargıya götürdüğümüz<br />

için Avkuatlara, <strong>Barolar</strong>a ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne "Kayıt<br />

x


dışı ekonomiye bel <strong>ba</strong>ğlayanlar, vergi kaçıniması için uygun iklim<br />

arayanlar, bozuk düzeni savunanlar - ŞER ODAKLARI" diyen<br />

haddini bilmezleri, terbiye smırları içinde konuşmaya çağırıyoruz.<br />

Bürolanm ıza, ceplerimize el uzatanların mesleğimize ve<br />

onurumuza dil uzatmasma asla izin vermeyiz.<br />

Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlere<br />

yasa ile tanınan üstü örtülü yetkiler, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />

Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakkı için verdiği uğraşın<br />

ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kamtlamaktadır.<br />

Bununla da yetinilmemeli, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin, Anayasa'nın<br />

"Yürütme" bölümünde de ğil, "Yargı" bölümünde yer alması,<br />

Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen üye bulundurulmas ı<br />

sağlanmalıdır.<br />

TBMM.nin geride kalan çahşma döneminde de ğiştirilmesi için<br />

anlaşma sağlanan anayasa maddeleri bile henüz görü şülmemi ştir.<br />

Yapılmak istenen değişiklikler, düzenleniş ve içerik <strong>ba</strong>kımından<br />

yeterli olmamakla birlikte, çal ışmaların <strong>ba</strong>şlatılmış olması<br />

memnuniyet vericidir; ancak de ğiştirilmesi düşünülen Anayasa<br />

maddelerinden daha önemli maddelere hiç de ğinilmemesi, sessiz<br />

kalınması ise fevkalade dikkat çekicidir.<br />

Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın özellikle yargı ile ilgili görev ve yetkilerine<br />

ilişkin 104. maddesi ile Yargı Bağımsızlığı'nı engelleyen 159.<br />

maddesinden ve 130-134. maddelerden söz edilmemesi çok düşündürücüdür.<br />

Hukuk Devleti Kurumla şmasına aykırı olan bu<br />

maddelerin ele alınmayışı yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığı ve hukukun üstünlüğü<br />

ilkesinin benimsenmesi anlay ışlannda, hiç de iç açıcı bir<br />

konumda olmadığımızın göstergesidir.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki kimi siyasi partiler ve siyaset<br />

adamlan, hukuk davletine ve yargıya mesafe aldırmak yerine<br />

yanlışlık yapmayı, yanlışlık ve hukuksuzluklann düzeltilmesine<br />

tavır almayı yeğliyorlar. Kimi zaman Anayasa Mahkemesi'ne <strong>ba</strong> ş-<br />

vurma ve mahkemenin kararlan haks ız yere eleştiriliyor, Anayasa<br />

Mahkemesi'nin Parlamentonun üstüne çıktığı söyleniyor.<br />

İnsan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik hukuk devletinin<br />

önemli güvencelerinden olan Anayasa Mahkemesi, KHK karxI


şamasmdaki yol gösterici kararları "Yasanın Devredilmezliği"<br />

kuralına saygısı, yargının denetim etkinli ğini artırıcı koruma önlemi<br />

olarak Yürürlüğü Durdurma kararlar ı vermesi, hukukun<br />

üstünlüğüne aykırı yasaları iptal etmesindeki kararl ıhğı için<br />

kutlanmalıdır. Kaynağım Anayasa'dan almayan yetkileri kullananlar,<br />

bile bile Anayasaya aykırı yasa çıkaranlar, Anayasa<br />

Mahkemesinden siyasi nitelikte karar vermesini isteyenler, Anayasa<br />

Mahkemesi'nin anayasa yapmas ını isteyenler kınanmalidır.<br />

Ülkemiz, Demokratik hukuk devleti olman ın ve demokratikleşmenin<br />

gereğini, zamanında yerine getiremediği, yasal düzenlemeleri<br />

yapmadığı için bugün uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlarca zorlanıyor.<br />

Türkiye art ık Amerika, Avrupa istiyor, Uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar<br />

istiyor diye zorlan ıp anayasas ını, yasalarını değiştiren ülke<br />

olmak ayıbından kurtulmal ıdır. Anayasamızı, yasalarımızı,<br />

çağdaş ve uygar ölçülerin dışında kaldığı, insan hak ve özgürlüklerine,<br />

hukukun üstünlüğüne, demokratik hukuk devleti anlay ı-<br />

şına aykırı bulduğumuz için zamanmda ve dış <strong>ba</strong>skı olmaksızın<br />

özgürce değiştiren, <strong>ba</strong>ğımsızlığına egemenliğine gölge düşürtmeyen<br />

bir ülke olmanın onurunu ya şamalıyız.<br />

Son günlerde tartışılmakta olan Terörle Mücadele Yasası'nın<br />

8. maddesi, demokrasimiz ve ülkemiz için ciddi bir s ınavdır. Anılan<br />

maddeye dayan ılarak verilen kararlarla mahkum olanların<br />

ve davaları sürenlerin durumları bütün hızıyla tartışıliyor. Türkiye,<br />

bilim adamlarını, yazarlarım, gazetecilerini, kimi ayd ınlarını,<br />

sendikacılan düşüncelerini açıkladıkları için yargılayan ve<br />

onlara adi suçların çok üstünde cezalar veren bir ülke olarak<br />

gösteriliyor.<br />

Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, ko şul<br />

ve sınırlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />

bir devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; hukukun üstünlüğü<br />

ilkesi ile de çelişmektedir. Yasanın tümünün değiştirilmesi<br />

beklenmeden 8. maddenin yasa metninden ç ıkartılması,<br />

kaldırılması gerekir. 8. maddeyi gizlemeye kalkışmak, oraya buraya<br />

taşımayı düşünmek, var olan demokrasi ayıbım korumak<br />

olur. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi sür'atle kaldırılmalı,<br />

bir demokrasi ayıbına son verilmelidir.<br />

XH


Bir yandan Terörle Mücadele Yasas ı'mn 8. maddesinin kald ı-<br />

rılması sorun olarak sürmekte, diğer yandan terör, acımasızca<br />

yeni kur<strong>ba</strong>nlar almakta caniler bulunmamakta, faili meçhul cinayetler<br />

artmaktadır.<br />

Meşlektaşlanmız Muammer Aksoy ve U ğur Mumcu'nun, Bahriye<br />

Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun'un katilleri hala bulunamadı.<br />

Oldürenleri bulunmayan cineyetlere meslekta şlarımızın<br />

esrarengiz ölümleri de eklendi. Av. Şevket Epözdemir, Av. Yusuf<br />

Ekinci, Av. Medet Serhat ve Av. Faik Candan'm ve daha pek çok<br />

insanın katilleri bulunamıyor.: Kim ya da kimler, hangi güç, öldürüyor<br />

ama iz bırakmıyor, ya da izi bulunam ıyor? Bom<strong>ba</strong> yerleştiren,<br />

adam kaçırıp tetik çeken ellere kim hükmediyor?<br />

• Cinayetlerin failleri bulunamad ıkça caniler cesaretleniyor, yeni<br />

kur<strong>ba</strong>nlar seçiyorlar. " Şimdi sıra kimde aca<strong>ba</strong>" sorulan sık soruldukça<br />

cinayetleri ayd ınlatamayan devlet, y ıpranıyor. Cinayetlere<br />

seyirci kalanlar, yeni cinayetleri önleyemiyorar.<br />

Devlet, çağdaş, iyi örgütlü bir devlet gibi davranmak, cinayetleri<br />

aydınlatmak kamu vicdanım rahatlatmak zorundad ır.<br />

• Büyük kentlerdeki faii meçhul cinayetlerin yanısıra <strong>ba</strong>şta Güneydoğu<br />

Anadolu'daki kürt kökenli vatanda şlarımız olmak üzere<br />

tüm toplum sistemli, y ıkıcı, öldürücü, acımasız terör örgütünün<br />

eylemlerinden rahatsızdır, tedirgindir. Terör örgütü ile vatandaşlann<br />

etnik köken farkl ılığını kanştırmamak gerekir, Güneydoğu'daki,<br />

Doğu'daki vatandaşlarımızın bir kısmını, terör örgütü<br />

sempatizan ı saymak yanlışhğındaıı süratle kurtulunmalıdır.<br />

Kimse ırkı, dini, dili, mezhebi, etnik kökeni nedeni ile s ıkıntı<br />

duymamalıdır. Çağdaş devlet ırkı, dini, dili, mezhebi, etnik kökeni<br />

farklı vatandaşların oluşturduğu dinamik bir toplum yapısıyla,<br />

güçlü kültür mozayiği ile ayakta durur. Böyle bir toplum<br />

yapısındaki karşılıklı sevgi—güven ve dayan ışma, birlikte dostça<br />

yaşama duygusu, en büyük güvencedir. Demokrasi içinde, hukuk<br />

kuralları, insan hak ve özgürlükleri çiğnenmeden, terörist<br />

örgütlere ödün verilmeden sorunlar a şılmalıdır.<br />

Hiçbir vatandaş, etnik kimliği nedeniyle horlanmamal ı, sıkıntı<br />

çekmemeli ya da imtiyazl ı olmamalıdır. Bunun içindir ki TürxIII


kiye <strong>Barolar</strong> Birliği olarak özenle ve ısrarla "Kürt Şovenliğine de<br />

Karşıyız, Türk Şovenliğine de Karşıyız" diyoruz.<br />

En az terör kadar toplumu tedirgin eden bir husus da Din<br />

Devleti özlemcilerinin tav ırlandır. Ülkemizde devlet işlerinde<br />

hukukun üstünlüğünü rafa kaldırıp "Devlet işlerinde dini egemen<br />

kuma" uğraşlan sürüyor. Bunlara şirin görünmek isteyen<br />

kimi siyaset adamlar ı da hukuk devletinden ödün vermekte sakınca<br />

görmüyorlar.<br />

Demokrasiyi, herkesin kendi hukuk ve adalet düzenini kurması<br />

olarak tarif edip devletin, dinin emrinde olmas ını isteyenlere<br />

ödünler verilerek, demokratik hukuk devletine varılamaz; olsa<br />

olsa şeriat devletine varılır.<br />

Bosna ve Hersek'deki Sırp Saldırganlığım tel'in <strong>ba</strong>hanesi ile<br />

İstanbul'da yapılan izinsiz gösteride, açıkça şeriat provas ı yapılmıştır.<br />

Cumhuriyet tarihinde İstanbul'da ilk kez Taksim'de sanklı,<br />

takkeli, fesli, cüppeli insanlar "Kahrolsun laik diktatörlük<br />

- Laik devlet y ıkılacak elbet" diye <strong>ba</strong> ğırabilmiş, üzerinde Arapça<br />

harfler yazılı ve şeriatın simgesi olan ye şil <strong>ba</strong>yrak dalgaland ırmışlardır.<br />

Dün Kubilay' ı Menemen'de kör test re ile kesen Dervi ş Mehmet<br />

ve arkadaşları da ye şil <strong>ba</strong>yrak açar eylemlerini gerçekle ş-<br />

tirmişlerdi. Sivas'ta 35 insanı, bir oteldt kıstınp yakanlar da<br />

Taksim'de toplananlarla aynı sloganları atmışlardı.<br />

Cumhuriyetin 70. yılında Sivas sokaklanna 7.5 saat süre ile<br />

şeriat slogalan atanlar "Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta<br />

yıkılacak!" diye <strong>ba</strong>ğıranlar, Cumhuriyete, demokratik laik hukuk<br />

devletine <strong>ba</strong>şkaldırmış, Cumhuriyet tarihinin en önemli gerici<br />

ayaklanmas ım gerçekleştirmişlerdir.<br />

Sokaklara dökülenler, onları ustaca kışkırtanlar, şeriat düzenini,<br />

teokratik devleti kurmayı ulusu, tekrar ümmet yapmayı ,<br />

Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü olan laiklik<br />

ilkesini geriletip dışlamayı, anıaçlamışlardır.<br />

Sivas olaylarından sonra kimi <strong>ba</strong>sında çıkan yazılar, fevkalade<br />

ibret verici, aymaz ayd ınlan uyancı niteliktedir. 1993 Ağustos<br />

ayında Türkiye'de kimi <strong>ba</strong>s ında şunlar söylenip yazılabildi:<br />

x1v


"Demokrasi, islam şeriatına zıt bir rejimin adıdır. Müslümanların<br />

asıl hedefi, Cumhuriyet'in ta kendisidir; bu asla unutulmamandır."<br />

"Geçen ay (Temmuz ayı) çok hareketli ve bereketli geçti, 70<br />

yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük direni şlerinden biri, Şanli<br />

Sivas Kıyamı 2 Temmuz'da yaşandı."<br />

"Sivas'ta müslümanlar yargılama ve cezaland ırma haklarını<br />

kullandılar. Lamı cimi yok - Dileğimiz daha nice Sivas'lar!"<br />

Buram buram vah şet ve şeriat devleti özlemi kokan bu sözlerle<br />

yetinilmeyip alaycı bir uslupla Sivas yangınını az bularak "birileri<br />

Anıtkabir'i yaktınp Ankara'yı aydınlatmak istiyor" denilmiş,<br />

"Anıtkabir de yakılabilir" işareti ve ihtarı verilmiştir. Anıtkabir,<br />

ulusumuzun en önemli simgelerindendir. An ıtkabir'e çakılacak<br />

kibrit önce çakanlan yakacakt ır.<br />

Türkiye bu değerlendirmelere, bu yaklaşımlara birgünde gelmedi,<br />

<strong>ba</strong>şta Tevhidi Tedrisat Kanunu olmak üzere ink ılap kanunlanndan<br />

ödün yerle verile Cezayir örne ği din devleti kurulması<br />

uğraşı verilmesi aşamasma getirildi.<br />

Gençlik kampı adı altında dini eğitim yaptınla-yaptırıla, hızla<br />

çoğalan tarikat yurtlannda gençlerimizin beyinleri, y ıkanayıkana,<br />

gerici hareketlere "Masum dini inanç patlamaları" denile-denile,<br />

teokratik devlet özlemciliği yapıla-yapıla, şeriat özlemcilerine<br />

teokratik devlet yanlılanna yazıları ve düşünceleri<br />

ile karşı koyan aydrnlar öldürüle-öldürüle bugünlere gelindi.<br />

Bu geli şin, getirilişin büyük günahı kimi aymaz aydınların,<br />

aydın geçinenlerin omuzundad ır. Laik Cumhuriyet böyle omuzu<br />

çürüklere emanet edilmeyecek kadar yücedir. Onu, dimdik ayakta<br />

tutup teslimiyetçi, umursamaz aymazlan bir kenara itip hep<br />

beraber sonsuza dek yaşatacağız.<br />

Saygılanmla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

MY


YÖNETİM KURULU ÇALIŞMA RAPORU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin 22-23 Mayıs 1993 tarihlerinde Erzurum'da<br />

yapılan genel <strong>kurulu</strong>nda göreve getirilen Yönetim Kurulumuz,<br />

genel kurulda ileri sürülen dilekler ve ele ştirileri de<br />

dikkate alarak a şağıda belirtilen konularda çal ışmalar yapm ış -<br />

tır.<br />

- Avukatl ık yasa tasarısının T.B.M.M. gündemine getirtilerek<br />

yasalaştıniması<br />

- Meslektaşlarımızı ekonomik sıkıntıya sokan, gerçek kazancına<br />

<strong>ba</strong>kılmaksızın "Hayat Standardı" esasına göre vergilendirmenin<br />

kaldırılması<br />

- - Kamu kurumlarında çalışan avukatların sorunları<br />

- Avukatların genel menfaatlerinin, mesle ğin ahl.k, düzen<br />

'e geleneklerinin korunması<br />

- Meslektaşlarımız arasındaki dayanışmayı kuvvetlendir- -<br />

mek, <strong>ba</strong>rolan ilgilendiren konularda görü ş belirlemek için ortak<br />

toplantılar yapılması<br />

- CMUY, uygulamasının izlenmesi, aksaklıklannın saptanması<br />

- Demokratik laik hukuk devletinin kurumla şması ve "Hukukun<br />

Ustünlüğü" ilkesinin benimsenmesi<br />

- Genci, ırkçı, şeriatçı tırmanışlara karşı çıkılması<br />

1


Barölanm ızdan ve meslektaşlanmızdan Birlik Yönetimi'ne iletilen<br />

her sorun, titizlikle ele al ımp koğuşturulmuş ve çözümüne<br />

yardımcı ölunmuştur.<br />

Toplum ve ülke sorunları yakından izlenerek, güncel olaylar<br />

hakkmda kamuoyunu ayd ınlatıcı açıklamalar yapılmış, TBB'nin<br />

konumuna ve hukuka uygun tav ırlar konulmaya çalışılmıştır.<br />

Ç alışmalanm ızda <strong>ba</strong>rolann ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığını, hukukun<br />

üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunduk. Meslekta<br />

şlarımızın, ekonomik s ıkıntılardan kurtulmuş olarak, huzurlu<br />

bir hukuk ortamı içerisinde çalışma ve hizmet vermelerini<br />

sağlamak için uğraş verdik. Hertürlü teröre, şiddet olaylarına,<br />

ırk ve din ayrımcılığına, laiklik kar şıtı eylemlere karşı çıktık.<br />

Geçtiğimiz iki yıl içinde yapamadığımız işleri veya ele al ıp 50-<br />

nuçlandıramadığımız çalışmalarımızı, genel <strong>kurulu</strong>muzdan da<br />

alacağımız yeni bilgiler ışığında sürdüreceğiz. İki yıllik çalışma<br />

dönemimizdeki faaliyetlerimizi yansıtan <strong>ba</strong>sın açıklamalan, <strong>ba</strong>sın<br />

toplantıları, <strong>ba</strong>ro <strong>ba</strong>şkanları toplantıları, konuşmalar, kararlar<br />

ve yazışmalardan büyük bir kısmı, konularına göre bölümlenmiş<br />

olarak, aşağıda bilgilerinize ve değerlendirmenize sunulm ııştur.<br />

2


(1)<br />

HAYAT STANDARDI,<br />

KAMU KURUMU AVUKATLARININ<br />

SORUNLARIYLA ILGILI YAZIŞMALAR VE<br />

AVUKATLIK YASASI GENELGES İ<br />

A - HAYAT STANDARDI<br />

Bu konuda da Yargı Yılı Konuşmaları, Baro Başkanları Toplantıları<br />

ve Avukatlar Günü konu şmasında görüşlerimiz ve değerlendirmelerimiz,<br />

önerilerimiz aç ıklanmıştır. Çalışma <strong>raporu</strong>nda<br />

bu konu ile ilgili bölümlerde soruna.etrafl ıca değinildiği görülecektir.<br />

Bu nedenle bu bölümde, sorunun anla şılabilmesi açısından<br />

aşağıdaki yazışmaları aktarmakla yetiniyoruz.<br />

BARO BAŞKANLIĞI' 30.11.1993<br />

GENELGE NO: 1498/60<br />

Hayat Standardı uygulamasına mesektaş1anmız <strong>ba</strong>kımından<br />

son verilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta olan avukatların<br />

ücret ve özlük haklar ında iyile ştirmeler yapılması için Baş<strong>ba</strong>kanlığa,<br />

Adalet Bakanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanl ığına<br />

<strong>ba</strong>şvurulmuştur.<br />

Her iki konu birer üst yaz ı ile, <strong>ba</strong>şta Saym Cumhur<strong>ba</strong>şkam olmak<br />

üzere TBMM Başkanı ve Başkanvekillerine, Parti Genel<br />

Başkanları ile Grup Başkan ve Başkanvekillerine, Komisyon Başkanlarına,<br />

Hukukçü Bakan ve Milletvekillerine iletilmi ş, ilgi, girişim,<br />

katkı ve destekleri istenilmi ştir. Yazı örnekleri ilişiktedir.<br />

Anılan yazılanmızda belirtilen sorunlar yakınen izlenmektedir.<br />

Durumu bilgi ve takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

EKİ :4<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAy<br />

3


Sayı : 1484 Ankara, 26.11.1993<br />

Sayın Süleyman DEMİREL<br />

Cumhur<strong>ba</strong> şkani<br />

ANKARA<br />

Saym Cumhur<strong>ba</strong> şkarnm,<br />

Türk Tabipler Birliği'nce Makam ı'mza yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />

ile Teknik Hizmetler Sınıfi'nın imknlannın Genel İdare<br />

Hizmetleri S ınıfı'na göre geride kald ığından yakınan <strong>ba</strong>şvuru<br />

üzerine 22 Ekim 1993 gtınlü ve "HUK.KAN.KAR.B ŞK. 29-83-<br />

392-83" sayılı yazı ile Baş<strong>ba</strong>kanlığa "Konunun bir an evvel çözümlenmesi<br />

için yasal düzenlemenin yap ılması'nın emredildiğini<br />

memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.<br />

Anılan talimat uyarınca Sağlık Bakanlığı'nca Yasa Tasarısı<br />

hazırlandığı, Basın'da haber olarak ç ıkmıştır. Ekonomik yönden<br />

mağdur olan bir kitlenin durumunun iyile ştirilmesi ayni nitelikteki<br />

bir meslek <strong>kurulu</strong>şu olarak bizi mutlu eder.<br />

Kamu avukatlarının yanısıra serbest çalışan meslekdaşlanmızın<br />

da TBMM Adalet Komisyonunda olan Avukatl ık Yasası Tasarısı<br />

<strong>ba</strong>şta olmak üzere pekçok sorunu bulunmaktad ır; ancak<br />

en güncel olan ı, "HAYAT STANDARDI" sorunudur. An ılan sorun,<br />

bu yıl sonuna kadar çözümlenemedi ği takdirde ileride giderilmesi<br />

güç s ıkıntılar ve meslekten kitle halinde ayrılmalar kaçınılmaz<br />

olacaktır.<br />

Yukarıda açıklanan her iki sorun da Birliğimizce 15.11.1993<br />

tarihli yazılanm ız ile Baş<strong>ba</strong>kan'lığa, Adalet, Maliye ve Gümrük<br />

Bakanlıklan'na iletilmiştir. Örneklerini ili şikte sunuyorumz.<br />

"Hukukun üstünlüğü"nü her zaman inançla ve kararlılıkla<br />

vurgulayan zat ıalinizin arzettiğimiz sorunlarımızı çözümünde<br />

gerekli talimatı vereceğiniz inanc ı ile saygılar sunuyorum.<br />

4<br />

Eki:2<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV


Sayı : 1500 Ankara, 29.11.1993<br />

Sayın Hüsamettin C İNDORUK<br />

TBMM Başkam<br />

ARA<br />

Hükümet tarafından yeni bir 'Vergi Reformu" tasarısının hazırlanmakta<br />

olduğu Basin'dan öğrenilmiştir. Ayrıca Kamu Personelinin<br />

ücretlerinin ve bunlarla ilgili di ğer ekonomik ve mali<br />

haklarının da görüşülmekte olduğu günlerdeyiz.<br />

Meslekdaşlanmızın Hayat Standardı uygulamas ından doğan<br />

s ıkıntılarının giderilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta<br />

olan avukatların mali ve ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ile<br />

ilgili yazılarımız ekte gönderilmi ştir.<br />

Anılan yazılarımızda belirtilen sorunlar bu yılın sonuna kadar<br />

çözümlenemediği takdirde ileride giderilmesi güç sıkıntılar ve<br />

meslekte kitle halinde ayrılmalar kaçınılmaz olacaktır.<br />

Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'na ve Baş<strong>ba</strong>kanlığa sünulan her iki yazı,<br />

aynı zamanda Adalet Bakanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na<br />

da iletilmiştir.<br />

Belirtilen konularda ilinizi, giri şiminizi, desteğinizi ve katkınızı<br />

diliyor, saygılar sunuyorum.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKI:<br />

- Hayat Standardı ve Kamu<br />

Avukatları ile ilgili yazılar<br />

5


Sayı : 1417 Ankara, 15.11.1993<br />

BAŞBAKANLIK<br />

ANKARA<br />

Gelir Vergisi Kanununun 116. maddesinde belirtilen ve geçici<br />

maddelerle farkl ı düzenlemeler yapılan Hayat Standardı uygulaması,<br />

Gelir Vergisinin gerçek gelir üzerinden al ınması kuralim<br />

dışlayan bir tür "BAŞ VERGİS İ" ıiiteliğindeki Maliye salmas ıdır.<br />

Maliye Bakanlığı, elindeki elemanları, çağdaş aygıtlan, teknolojik<br />

ilerlemeyi ve geni ş olanaklarını devreye sokup mükelleflerin<br />

gerçek gelirlerini saptayaca ğına işin kolayına yönelmiştir.<br />

"Mükellefler ölmediğine göre yaptıkları giderleri karşılayacak gelirleri<br />

de vardır, elde edilen gelirler, asgari gider düzeyinin altında<br />

kalamaz". Mant ığı fevkalade sakat ve tehlikelidir.<br />

Hayat Standard ı, gerçek usulde beyanname verme kural ım<br />

benimsemiş olan bir sisteme monte edilmi ş "Götürü Asgari Vergi"<br />

yamasıdır. Ama yama artık elbisenin yandan çoğunu kaplamaya<br />

<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />

Hayat Standardı uygulamasında, Anayasanın "Herkes, kamu<br />

giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />

yükümlüdür." Şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri<br />

bir kenara itilmi ştir. Gelir Vergisi Kanunun 1. maddesindeki<br />

"Gelir, bir gerçek ki şinin bir takvim yılı içinde elde etti ği kazanç<br />

ve iratlann safi tutarıdır." Hükmü unutulmu ştur. Vergi Usul<br />

Kanununun 3. maddesindeki "vergilendirmede vergiyi doğuran<br />

olay ve bu olaya ili şkin muamelelerin gerçek mahiyeti esast ır."<br />

Kural ı terkedilmi ştir.<br />

Anayasa Mahkemesi Karannda, "Hayat Standard ı Esası" gerçeğin<br />

bulunmasına yardımcı bir yöntem olarak kabul edilebilir<br />

denilerek böyle bir esas kerlen benimsenmi ş görülmektedir.<br />

Karine ve "Ne yapalım kazansaydı" varsayımı, gerçeğe tercih<br />

edilmektedir. Bu sakat anlayış sürerse, ki şilerin kazanmad ıkları,<br />

kazanamadıkları mevhum gelirler üzerinden salma vergiler yerleşirse<br />

diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>b ını bilemeyiz ama avukatlar<br />

"ONUR"lanndan vazgeçemeyeceklerine göre mesleklerinden yazgeçeceklerdir.<br />

6


Avukatlar için Hayat Standardı temel gösterge tutan, faaliyetin<br />

yapıldığı takvim yılı sonunda geçerli olan ve 16 yaşından büyük<br />

sanayi kesiminde çal ışan işçiler için uygulanan asgari ücretin<br />

yıllık bürüt tutarının (2,8) katıdır.<br />

Büyükşehir Belediyesi s ınırları içinde faaliyette bulunan avukatlar<br />

için % 25 oranında arttırma yapılır.<br />

Şimdi bu yıl Ankara'da serbest çal ışan bir meslekdaşımızın<br />

Hayat Standardı temel göstergesini hesaplayal ım.<br />

2.497.500 x 12 x 2,8 = 83.916.000.- TL.<br />

83.916.000 x 25/100 = 20.979.000.- TL.<br />

83.916.000 + 20.979.000 104.895.000.- TL.<br />

Bu rakama, ilave gösterge tutan dahil de ğildir.<br />

104.895.000.- TL'lık temel gösterge için kazans ın, kazanmasın,<br />

isterse zarar etsin bir avukat fon kesintisi dahil yakla şık 40<br />

milyon lira vergi ödeyecektir.<br />

Meslekdaşlanmızın büro gideri, sigorta primi, katma de ğer<br />

vergisi ve diğer zorunlu giderlerini gözönüne al ırsak alınan vergi,<br />

altından kalkılamayacak bir yük olacakt ır.<br />

Hayat Standardı uygulamas ı, kamu kurumunda çalışan mükelleflerin<br />

vergi yükü ile serbest avukatlar ın vergi yükü arasında<br />

da fahi ş fark doğurmaktadır.<br />

(1 Ocak 1992 - 1 Aral ık 1992) tarihleri arasında 35 sene hizmet<br />

veren bir kamu avukatının gelir vergisi 13.211.000;- TL., 10<br />

sene hizmet gören bir avukatınki ise 7.812.000.- TL'dir. Oysa aynı<br />

dönem için iki yıllık bir • serbest avukat fonlar . dahil<br />

19.581.321.- TL. ödemi ştir.<br />

Avukatlarla diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı arasında farklılık<br />

vardır; avukatlar birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer tutulanıaz. Ay<br />

ından düzenlenen vekaletnamelerde <strong>ba</strong> ğlı-katlara Noterler taraf<br />

oldukları Vergi Dairesi ve Mükellef Sicil Numaraları yazılmas ı<br />

zorunludur. Vekaletnameler, Maliye Bakanlığı'ndaki bir merkezi<br />

birime de bildirilmektedir .. . Bu birimden her serbest çalışan avukatın<br />

gerçek gelir durumunu belirlemek mümkündür, kolayd ır.<br />

7


Böyle bir çalışma ile avukatların gerçek gelir durumuna göre<br />

vergi alınması, Hayat Standardının uygulannıamas ı, buna göre<br />

yasal düzenleme yap ılması kaçınılmazdır.<br />

Hayat Standardı uygulamas ında bir <strong>ba</strong>şka sıkıntı da Anayasa<br />

Mahkemesinin 3689 Say ılı Yasanın 7. maddesi ile 193 Say ıli Gelir<br />

Vergisi Kanununa eklenen geçici 35. maddenin 3. fikras ının<br />

iptali nedeniyle yaşanacaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.11.1992<br />

Sayılı kararı, 23.7.1992 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış<br />

olup 23.1.1993 tarihinde yürürlü ğe girmiştir.<br />

• Maliye Bakanlığı'nı yazı ile uyarmam ıza rağmen yeni bit düzenleme<br />

yapilmam ıştır. 1993 yılının ilk aylarında yapılan ve iptal<br />

edilen hükmü düzelten bir taslak ise hükümet tarafından geri<br />

alınmıştır.<br />

Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi an ılan maddeyi, "Yükümlünün<br />

emekli, maluliyet, dul ya da yetim aylığı dışında hiçbir gelirinin<br />

temel gösterge tutanndan dü şülmesine olanak vermediği,<br />

ayrıca eşine, çocuklarına ya da <strong>ba</strong>kmakla yükümlü oldu ğu kişilere<br />

ili şkin çeşitli gelirlerin gerek temel gerekse ek gösterge tutarlanndan<br />

düşülmesini engellediği, açıklama olanağına tümüyle<br />

değil, kısmen yer verdiği" gerekçesiyle Anayasanın 2-49 ve 73.<br />

maddelerine aykırı bularak iptal etmi ştir.<br />

Bu yılın sonuna kadar yasal bir düzenleme yap ılmadığı takdirde<br />

pekçok meslekda şımız bırakalim Anayasa Mahkemesi kararında<br />

sayılan gelirleri, iptal edilen maddedeki belgeleyebilecekleri<br />

sınırlı gelirleri bile temel ve ek gösterge tutarlanndan<br />

düşemeyeceklerdir. Bu konuda daha tutarl ı, adil ve sağlıklı bir<br />

düzenleme getirilemeyecekse son hükümet tarafından geri alınan<br />

Vergi Paketi içindeki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun<br />

"Mükellefler, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait ve üzerinden<br />

Gelir Vergisi ödenen veya ödenecek olan gelirleri (hamiline<br />

yazılı mevduat ve menkul k ıymetlerden elde edilen gelirleri hariç)<br />

ile kendilerine ve e şlerine ait emekli maluliyet, dul ve yetim<br />

aylığı bulunduğunu belgeledikleri takdirde bu gelirler, Hayat<br />

Standardı esas ına göre kazanc ın tesbitinde izah nedeni gelir olarak<br />

kabul edilir." Şeklindeki geçici 135. maddesinin 3. fıkrası yasalaştırılmalıdır.<br />

8


Yukanda etrafl ıca değinilen sorunların çözümü ile ilgili çalışmalar<br />

için ilgililere gerekli talimat ın verilmesini takdirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

B - KAMU AVUKATLARININ SORUNLARI<br />

Kamu Avukatlah'mn sorunları ile ilgili olarak da çalışma raropurun<br />

diğer bölümlerinde etraflıca bilgi verildiği için bu bölümde<br />

aşağıda gösterilen açıklama ile yetinilmiştir.<br />

Sayı : 1420 Ankara, 15.11.1993<br />

BAŞBAKANLIK<br />

ARA<br />

Yargıç ye Savcılann yetersiz ve mesle ğe yakışmayan ekonomik<br />

durumlan 486 Sayılı KHK. ile haklı olarak iyileştirildi. Bununla<br />

da yetinilmedi Danıştay ve Sayıştay'da gorev yapan ve<br />

Hukuk Fakültesi mezunu olmadıkları halde Hakimlik ve Savc ı-<br />

lık mesleğinden sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve Savc ı-<br />

lar gibi yeni hak ve olanaklar sa ğlandı.<br />

"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde iki kesim "Say ve Karar"<br />

düşünülürken "Savunma"n ın hiç düşünülmemesi, yargınmn<br />

olmazsa olmaz koşulu savunma mensuplarının ayrık tutulması ,<br />

sosyal devlet ve eşitlik ilkelerini zedelemiştir. Devlet ve ulus adına<br />

adaletin gerçekle ştirilmesini sağlayan Yargıçlann ve Savcıların<br />

ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken Devlet adma<br />

savunma görevi yapan Kamu Avukatlar ına yargının üvey evladı<br />

muamelesi yapılması fevkalade üzücü olmu ştur.<br />

Milyarlarca liral ık çekişmeleri çözen Yargıçlann, devletin milyarlannı<br />

çalanların kamu adma cezalandınlmalanm isteyen<br />

9


Savcıların yaptıkları hizmette, devletin milyarlar ının çarçur edilmesine<br />

engel olan kamu avukatlannm hizmetleri ve önemleri<br />

arasında ne fark vardır? Hiç bir fark yoktur. Peki ekonomik durumları<br />

arasındaki fark nedir? Dağlar kadar büyüktür.<br />

Devlette 25 yıl hizmet gören 1/4. derecede bulunan bir kamu<br />

avukatının aylik maaşı 7.400.000.- TL's ıdır, aynı görev süresi ve<br />

aynı derecekedik bir yarg ıç ve savcınm ve bu smıftan sayılanlann<br />

aylık maaşı yaklaşık olarak 22.000.000.- TL'dir.<br />

Kamu Avukatları, herhangi bir geçerli ve inand ırıcı gerekçe olmaksızın,<br />

Kamu tda görev yapan "Denetim Elemanlan" "Sa ğlık<br />

Hizmetleri S ınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında bile ek<br />

göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan Odemeler göstergeleri<br />

yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir. Geriletilme ve dengesizlik<br />

1988 yılından sonra yap ılan düzenlemelerde hızlanmıştır.<br />

Emekli keseneğine tabi olan ve sonuçta <strong>ba</strong> ğlanacak emekli<br />

maaşına da yansıyacak bulunan Ek Göstergeler incelendi ğinde<br />

Avukatlık Hizmetleri Sınıfı'mn 1. derece kadrosunda olanların<br />

1993 yılı iti<strong>ba</strong>riyle 500 puan geride kaldığı görülmektedir. Bu<br />

dengesizlik düzeltilmedi ği takdirde 1994 ve 1995 y ıllarında 600<br />

puan geride kalacakt ır.<br />

Özel Hizmet Tazminat ı <strong>ba</strong>kımından da Avukatl ık Hizmetleri<br />

sımfı yönünden hiç de iç aç ıcı durum yoktur. Genel İdare Hizmetleri<br />

s ınıfında 1. derece kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />

göre en yüksek devlet memuru ayl ığının (Ek gösterge dahil)<br />

bürüt tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminat ı ödenmekte,<br />

bu oran sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />

teknik hizmetler sınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />

Sınıfına da % 55 uygulanmaktad ır.<br />

Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve e şitsizlik sürmektedir.<br />

Bugün için Avukatlık Hizmetleri Sınıfına verilen i ş güçlüğü<br />

puanı 600, temininde güçlük puan ı 650'dir. Oysa Bakanlık,<br />

Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan Müfetti şlere<br />

verilen i ş güçlüğü puanı 1350, temininde güçlük puanı bunun<br />

yarısı 675, toplam 2025 puandır.<br />

Kamuda görev yapan di ğer sınıflara göre ekonomik durumları<br />

geriletilen Kamu Avukatları, işçi statüsünde çalışan bir eleman-<br />

10


dan da çok düşük maaş almaktadır. Kamu Avukatının yakla şık<br />

7.000.000.- TL. aldığı bir kurumda "tablacı" kadrosunda çalışan<br />

bir işçi yaklaşık 15.000.000.- TL. almaktad ır.<br />

Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkani, kendilerine yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />

ile Teknik Hizmetler Sınıfımn imkanlarının Genel ve İdare<br />

Hizmetleri Sınıfına göre geride kaldığından yakınan bir <strong>ba</strong>şvuru<br />

üzerine "Konunun bir an evvel çözümlenmesi için Yasal düzenlemenin<br />

yapılmasım" emretmişlerdir.<br />

Sorunun büyük bir kısmı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun<br />

Ek , Geçici 8. maddesine "Avukatl ık ruhsatma sahip olmak<br />

koşulu ile Kurumlarını yargı mercilerinde temsile yetkili<br />

bulunanlar" i<strong>ba</strong>resi eklenerek yukar ıda sayılan haks ızlıklar giderilerek<br />

diğer meslek grupları, Hakimlik ve Savc ılık ile olabildiğince<br />

eşitlik ve denge sağlanarak çözümlenebilir.<br />

Hazine Avukatları yönünden bir <strong>ba</strong> şka hukuki çarpıklık 516<br />

Sayılı KHK. ile getirilmiştir.<br />

Vergi Dairesi Başkanlarının taraf olduğu davaların ilgili mercilerde<br />

takip ve savunmas ını yapmak üzere Vergi Dairesi Ba şkanı<br />

emrinde yeterli sayıda Hazine Avukatı görevlendirileceğine<br />

ilişkin 516 Sayılı KHK.nin ilgili maddesi, maddi s ıkıntılara manevi<br />

bir sıkıntı da eklemi ş, bir hukuk ayıbı oluşturmuştur, gülünç<br />

bir uygulama denemesi olmu ştur. Sür'atle düzeltilmemesi<br />

halinde fevkalade haks ız ve sıkıntılı durumlar ortaya çıkacaktır.<br />

Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />

Kamu İktisadi Te şebbüslerinde çalışan avukatlar, bu<br />

<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />

bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK.na tabi sözleşmeli, bir<br />

kısmı Emekli Sandığına tabi sözle şmeli statüde çal ışmaktadırlar.<br />

Bu meslekdaşlarmıız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı ücret<br />

ve özlük haklarıyla hizmet vermektedirler.<br />

Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde hizmet güvencesinin bulunmaması<br />

ise en büyük olumsuzluğu oluşturmaktadır.<br />

Bütün bu sakıncalann önlenmesi için farklılıkları giderecek<br />

ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktad ır.<br />

11


Yukarıda etraflıca değinilen ve aktarılan sorunların çözümü<br />

ile ilgili çalışmalar için ilgililere gerekli talimatm verilmesini<br />

takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

6.12.1993<br />

GENELGE NO: 1566/66<br />

ILGI : 30.11.1993 gün ve 1498/60 say ılı genelge.<br />

Hayat Standardı uygulamaşına meslekdaşlarımız <strong>ba</strong>kımından<br />

son verilmesi ve kamu kesiminde görev yapmakta olan Avukat-'<br />

ların ücret ve özlük haklarının iyileştirilmeleri konusundaki girişimler<br />

ilgi genelgemizle bilgilerinize sunulmu ştu.<br />

Konuyla ilgili olarak Adalet Bakanl ığı'ndan ilgili Devlet Bakanlığı'ndan<br />

alınan cevabi yazılar da aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />

sunulmaktadır.<br />

12<br />

Saygılarımla..<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : B.03.KGM.0.00.00.0111373 Ankara, 24.11.1993<br />

Konu : G.V.K. yer alan hayat standardı.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda yer alan hayat standardı


uygulamas ına avukatlar <strong>ba</strong>kımından son verilmesi istemini konu<br />

alan 15.11.1993 tarih ve 1419 sayılı yazımz ilgisi nedeniyle<br />

Maliye Bakanl ığı'na gönderilmiştir.<br />

Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />

BAKAN ADINA<br />

Ali GÜVEN<br />

Hakim<br />

Kanunlar Genel Müdür Yrd.<br />

( İMZA)<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

KANUNLAR GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />

Sayı : B.03KGM.0.00.00.01I1378 Ankara, 24.11.1993<br />

Konu : Kamu avukatlar ının maaşlarında<br />

iyileştirme yapılması.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI'NA<br />

Kamu avukatlarınm maaşlannda iyileştirmeler yapılması,<br />

16.9.1993 tarih ve 21700 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak<br />

yürürlüğe giren 516 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14.<br />

maddesinin değiştirilmesi ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışan<br />

avukatların tek personel rejimine tabi olarak ücret ve özlük<br />

hakları <strong>ba</strong>kımından hizmet güvencesine kavu şmalarını sağlayacak<br />

yasal düzenleme yap ılması istemlerini konu alan 15.11.1993<br />

tarih ve 1421 sayılı yazınız ilgisi nedeniyle Maliye Bakanl ığı ve<br />

Devlet Personel Ba şkanlığı'na gonderilmiştir.<br />

Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />

BAKAN ADINA<br />

Ali GÜVEN<br />

Hakim<br />

Kanunlar Genel Müdür Yrd.<br />

(İMZA)<br />

13


T.C.<br />

BAŞBAKANLIK<br />

DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI<br />

Sayı : B.02.1.DPB.0.12.01/09443 Ankara, 29.11.1993<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : Baş<strong>ba</strong>kanlığın Müsteşarlık ifadeli 22111/1993 tarih ve<br />

B.02.0.Müs.111/02705 sayılı yazısı.<br />

Kamu kurum ve <strong>kurulu</strong>şlarında görevli Avukatların ek gösterge<br />

ile zam ve tazminatlarının iyileştirilmesi hakkındaki ilgi yazı<br />

ekinde alınan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nın 15.11.1993<br />

tarih ve 1420 sayıh yazısı Devlet Personel Ba şkanlığınca incelenmiş<br />

ve 6.7.1993 tarih ve 21629 Sayılı Resmi Gazete'de yay ımlanan<br />

Hükümet Program ı gereğince Devlet Personel Reformuna<br />

ilişkin olarak yap ılmakta olan mevzuat çalışmalarında dikkate<br />

almmak üzere not edilmiştir.<br />

Bilgi edilinmesini rica ederim.<br />

DAÖITIM:<br />

GEREĞI:<br />

Baş<strong>ba</strong>kanlığa<br />

Cemil ERHAN<br />

Devlet Bakam<br />

( İMZA)<br />

BILGI:<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanlığına.<br />

'4


C - AVUKATLIK YASASI DE ĞİŞİKLİĞİ<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

7.6.1994<br />

GENELGE NO: 771/26<br />

İLGİ 26.4. 1993 gün ve 507/26 sayılı genelge<br />

Adalet Komisyonunda kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisi'ne sunulan 1136 sayılı Avukatlık Kanun ı.inda Değişiklik<br />

Yapılmasına Dair Kanun Tas ans ı ile gerekçesi TBMM üyelerine<br />

'dağıtılacak ve Genel Kurul'da görü şmelere esas al ınacak şekliyle<br />

TBMM'den temin edilerek ilişikte gönderilmi ştir.<br />

11.3.1993 tarihinden beri Komisyonda bulunan tasarı ,<br />

17.5.1994 tarihinde Genel Kurul'a sevkedilmi ş kolup TBMM<br />

gündemine girmesi aşamasındadır.<br />

Durumu bilgilerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

Eki:1<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Tasarı yukarıda belirtilen genelgemizin ekinde tüm <strong>Barolar</strong> ı-<br />

mıza gönderilmiştir. <strong>Barolar</strong>ımızdan <strong>ba</strong>zıları bu tasarımn Meclisten<br />

çekilerek güncelle ştirilmesini ve yeni bir tasarı hazırlanmasını<br />

isterken, <strong>ba</strong>rolarımızın büyük çoğunluğu bu haliyle tasarının<br />

ivedilikle yasalaşmasına çalışılmasını istemektedir.<br />

Çalışma <strong>raporu</strong>muzun diğer bölümlerinde "Yargı Yılı Açılışı<br />

Töreni", "Baro Başkanlar ı Toplantıları" ve "Avukatlar Gününde<br />

Yapılan Konuşma" ve yazışmalarda Avukatlık Yasası Değişikliği<br />

ile ilgili değerlendirmeler yer aldığı için tekrardan kaçınmak<br />

için bu kısımda daha fazla aç ıklama yapılmamıştır. Ancak bir<br />

hususa değinmeden geçemeyeceğiz.<br />

15


5.4.1995 tarihinde düzenlenen "Avukatlar Günü" toplant ısmda<br />

<strong>ba</strong>şta Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı ve<br />

Devlet Bakanı Saym Hikmet Çetin ve Anavatan Parsiti Genel<br />

Başkanvekili Sayın Lütfullah Kayalar, yaptıkları konuşmalarda<br />

Avukatlık Yasası Değişikliği Tasansının, bir an önce yasalaşma-<br />

Binin sağlanacağını, bunun için TBMM. gündeminin alt s ıralarından<br />

Sür'atle görüşülebilecek üst s ıraya getirilmesine yard ımcı<br />

olacaklarmı vaad etmişlerdi.<br />

Sayın Lütfullah Kayalar, kürsüde verdi ği sözü tutarak mensubu<br />

olduğu Anavatan Partisi'nin Grup Başkanvakilinin TBMM.<br />

Danışma Kurulu'na konuyu götürmesini sağlamıştır. 10 Nisan<br />

1995 tarihinde toplanan TBMM. Dam şrna Kurulu'n'da toplantıya<br />

katılan DYP Grup Ba şkanvekili Saym Nevzat Ercan ve CHP<br />

Grup Başkanvekili Sayın Abdülkadir Ateş'in olumsuz görü şleri<br />

nedeniyle maalesef sonuç al ınamamıştır. Tasarının, TBMM. gündeminin<br />

ilk s ıralara alınması ile ilgili çalışmalarımız ve giri şimlerimiz<br />

sürmektedir. Bunlardan sonuç al ınırsa tasarının TBMM.<br />

de görüşülmesi sıras ında otürumlar yakından izlenecek, eksik<br />

gördüğümüz <strong>ba</strong>zı hususların, genel kurulda tasarıya eklenerek<br />

yasalaşmasma çahşılacaktır.<br />

16


(II)<br />

BARO BAŞKANLARIYLA<br />

ORTAK TOPLANTILAR<br />

VE ELE ALINAN<br />

MESLEK SORUNLARI<br />

BARO BAŞKANLIĞI 12.11.1993<br />

İLGİ : 1349/57 sayılı genelge.<br />

ĞENELdE NO: 1408/59:<br />

ilgide belirtilen genelge ile, 11.11.1993 tarihinde Ankara Adliyesi<br />

Konferans Salonunda mesle ğin ve meslekdaşlarımızın sorunlan<br />

ile ilgili olarak bir <strong>ba</strong>s ın toplantısı düzenleneceği duyurulmuştu.<br />

Aynı tarihte gerçekle ştirilen toplantıya Ankara, İstanbul, İzmir,<br />

Bursa, Konya, Mersin, Antalya, Zonguldak ve U şak Baro<br />

Başkanları, çok sayıda kamu kesimi avukatı ve serbest çalışan<br />

meslekda şlanmız ile TV <strong>kurulu</strong>şları, <strong>ba</strong>sın ve dinleyici katılmış,<br />

izleyenlerin sayısının çokluğu nedeniyle salon yeterli olmam ış ,<br />

konu şma önemli yaknılar yapmıştır. Bas ın toplantısında değinilen<br />

konular ilgili mercilere götürülecek, ısrarla izlenecek ve sonuçtan<br />

bilgi verilecektir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın bütün <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlar<br />

adına yapmış olduğu konuşmanın metni ekte bilgi ve takdirlerinize<br />

sunulmaktadır.<br />

Saygılarımla<br />

EKI : Konuşma metni.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

17


Sayı : Ankara, 11.11.1993<br />

SAVUNMA MESLEĞİNİN GÜNCEL SORUNLARI<br />

İLE İLGİLİ OLARAK DÜZENLENEN<br />

BASIN TOPLANTISINDA<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAVIN YAPTIĞI KONUŞMA<br />

Değerli Baro Başkanlarına, Sevgili Meslekdaşlarıma, Sayın<br />

Konuklara, düzenlediğimiz bu önemli toplantıya katildıklan için<br />

teşekkür ediyor, kendilerini saygılarımla selamlıyorum.<br />

Savunma mesleğinin ve meslekdaş arımızın, soruıılanm artması,<br />

çözümsüzlük noktas ına doğru yol almas ı, ivedileşmesine<br />

karşın ilgili ve yetkililerin umursamaz tutumlanmn sürmesi nedeniyle<br />

bu toplantıyı düzenlemiş bulunuyoruz.<br />

15.5.1992 tarihinde Bakanlar Kuruluna gönderilen Avukatlık<br />

Yasası, nihayet TBMM. Adalet Komisyonuna gelebilmi ştir; görüşme<br />

sırasım beklemektedir.<br />

AvukathkYasasmdaki yararlı ve olumlu değişiklikleri bilinçli<br />

ya da biinçsiz yava şlatan veya geciktirenler, avukatlığa değil,<br />

aslında "Adaletin temeli Olan Savunma"ya zarar verdiklerinin<br />

farkında değillerdir.<br />

Biz, Avukatl ık Yasasındaki değişiklikleri, mesleğimiz ve<br />

meslekdaşlanmız açısındaki öneminden çok demokrasi, demokratikleşme<br />

hukukun üstünlüğü, yargırnız ve vatandaşın savunma<br />

hakkı açısından taşıdığı önem nedeniyle kaçımimaz sayıyoruz.<br />

Yoksa TBB ve <strong>Barolar</strong> Avukatlık Yasasında hiç bir değişiklik<br />

yapilmasa da inandıklan doğuralan, toplum, ülke, demokrasi,<br />

insan hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk<br />

devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkeleri doğrultusunda söyleme<br />

ve mücadele etme kararlılığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedir.<br />

Kuruluşumuzdan bu yana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız BASKI<br />

GRUBU olarak yaptığımız. gibi bundan böyle de ilkelerimizden<br />

ödün vermeyiz, .<strong>ba</strong> ğımsızlığımıza saygı isteriz, vesayete boyun<br />

eğmeyiz; ayıplar ve yam şlarla mücadele ederiz, doğrulan bölüşuruz.<br />

18


Nitekim Yargıç ve Savcıların yetersiz ve mesleğe yakışmayan<br />

ekonomik durumlarının sürdürülmesi yanlıştı, ayıptı, düzeltilmesini<br />

istedik; iyile ştirilmesi ça<strong>ba</strong>larına en büyük destek <strong>Barolar</strong>dan<br />

ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden geldi.. 486 say ılı KHK. ile<br />

Yargıç ve Savcıların ekonomik • durumları iyileştirildi. Bununla<br />

da yetinilmedi Danıştay ve Sayıştay'da görev yapan ve Hukuk<br />

Fakültesi mezunu olmadıkları halde Hakimlik ve Savcılık mesleğinden<br />

sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve Savc ılar gibi<br />

yeni hak ve olanaklar sağlandı.<br />

"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde iki kesim "Say ve Karar"<br />

düşünülürken "Savunma"nın hiç düşünülmemesi, yargının<br />

olmazsa olmaz ko şulu savunma mensuplarının ayrık tutulmas ı ,<br />

sosyal devlet ve eşitlik ilkelerini zedelemi ştir. Devlet ve ulus<br />

adına adaletin gerçekle şmesini sağlayan Yargıçların ve Savcıların<br />

ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken Devlet ad ı-<br />

na savunma görevi yapan "Kamu Avukatlanna yarg ının üvey<br />

evladı muameseli yapılması fevkalade üzücü olmuştur.<br />

Kamu Avukatlarını, Baş<strong>ba</strong>kan, Maliye Bakan ı ve Adalet Bakanı<br />

üvey evlat sayabilir, ama biz saymıyoruz. Saymadığımız<br />

içindir ki buradayız, onların sorunlarını serbest avukatlık yapan<br />

meslekdaşlar ımızın durumlarıyla birlikte konuşuyoruz.<br />

Milyarlarca liralık çeki şmeleri çözen yargıçların, devletin milyarlarım<br />

çalanlann, kamu adına cezalandırılmalmarını isteyen<br />

savcılarm yaptıkları hizmetle, devletin milyarlar ının çarçur edilmesine<br />

engel olan, geceleri uykulan kaçan kamu avukatlann ın<br />

hizmetleri ve önemleri arasmda ne fark vard ır? Hiç bir fark yok-<br />

;ur. Peki ekonomik durumlar ı arasmdaki fark nedir? Dağlar kadar<br />

büyüktür.<br />

Devlette 25 yıl hizmet göre 114. derecede bulunan bir kamu<br />

avukatının aylık maaşı 7.400.000.- TL'sıdır, aynı görev süresi ve<br />

aym derecedeki bir yargıç ve savcımn ve bu s ınıftan sayılanların<br />

aylık maaşı yaklaşık olarak 22.000.000.- TL'd ır.<br />

Yargıç ve Savcilarla kıyaslamayı şimdilik unutalim ve diğer<br />

meslek grupları ile "Avukatlık Hizmetlerini" k ıyaslayahm. Kamu<br />

Avukatlan, herhangi bir geçerli ve inand ırıcı gerekçe olmaksızın,<br />

Kamu'da görev yapan "Denetim Elemanlar ı" "Sağlık Hiz-<br />

19


metleri Sınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında bile Ek<br />

göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan Odemeler göstergeleri<br />

yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir. Geriletilme ve<br />

dengesizlik 1988 yılından sonra yapılan düzenlemelerde h ızlanmıştır.<br />

Emekli keseneğine tabi olan ve sonuçta <strong>ba</strong> ğlanacak emekli<br />

maaşına da yansıyacak bulunan Ek Gestergeler incelendi ğinde<br />

Avukatlık Hizmetleri Sınıfının 1. derece kadrosunda olanların<br />

1993 yılı iti<strong>ba</strong>riyle 500 puan geride kaldığı görülmektedir. Bu<br />

dengesizlik düzeltilmediği takdirde 1994 ve 1995 yıllarında 600<br />

puan geride kalacakt ır.<br />

Özel Hizmet Tazminatı <strong>ba</strong>kımından da Avukatlık Hizmetleri<br />

suııfı yönünden hiç de iç aç ıcı durum yöktur. Genel İdare Hizmetleri<br />

sınıfinda 1. derece kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />

göre en yüksek devlet memuru ayhğmın (Ek gösterge dahil)<br />

bürüt tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminat ı<br />

ödenmekte, bu oran sağlık personeli ve denetim elemanları için<br />

% 80, teknik hizmetler s ımfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />

Sımfına da % 55 uygulanmaktadır.<br />

Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />

Bugün için Avukatl ık Hizmetleri S ınıfiı a verilen iş güçlüğü<br />

puanı 600, temininde güçlük puanı 650'dir. Oysa Bakanlık,<br />

Genel Müdürlük ve bölge düzeyinde görev yapan müfettişlere verilen<br />

iş güçlüğü puanı 1350, temininde güçlük puan ı bunun yarısı<br />

675, toplam 2025 puandır.<br />

Kamuda görev yapan diğer sınıflara göre ekonomik durumları<br />

geriletilen kamu avukatları, işçi statüsünde çalışan bir elemandan<br />

da çok düşük maaş almaktadır. Kamu avukatımn yakla şık<br />

7.000.000.- TL. aldığı bir kurumda "tablacı" kadrosunda çalışan<br />

bir i şçi yaklaşık 15.000.000.- TL. almaktad ır.<br />

Vergi Dairesi Başkanlıldanmn taraf olduğu davalann ilgili<br />

mercilerde takip ve savunmasını yapmak üzere vergi dairesi<br />

<strong>ba</strong>şkanı emrinde yeterli sayıda hazine avukatı görevlendirileceğine<br />

ilişkin 516 Sayıh 1(11K. maddesi, maddi s ıkıntılara manevi<br />

bir sıkıntı da eklemiş, bir hukuk ayıbı oluşturmuştur, gülünç bir<br />

uygulama denemesi olmu ştur.<br />

20


Bu durumlara kamuda sözle şmeli statüde çahşan meslekdaşlarımızın<br />

iş güvenliği, sicil değerlendirilmesi ve bunun ücrete<br />

yansımas ı, harcırah sorunlarını ve iş kanunu hükümleri uyarınca<br />

istihdam edilen kapsam dışı i şçi statüsündeki kamu avukatlarımn<br />

hukuki statülerindeki belirsizlikleri, ücret politikasmdaki<br />

dengesizlikleri, genel olarak kamu avukatlarının vekalet ücretlerinde<br />

limit konulmasını ekle diğimiz zaman kamu avukatlarının<br />

<strong>ba</strong>şlı <strong>ba</strong>şına bir kanun konusu olacak e şitliksiz durumları apaçık<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Sorunlar ka<strong>ba</strong>nk ve karma şıktır, fakat çözüm zor değildir; yeter<br />

ki çözüme yanaşacak merciler bulunsun. Sorunun büyük bir<br />

kısmı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek geçici 8.<br />

maddesine "Avukatlık ruhsatına sahip olmak ko şulu ile kurumlarını<br />

yargı mercilerinde temsile yetkili bulunanlar" i<strong>ba</strong>resi eklenerek<br />

yukarıda sayılan haksızlıklar giderilerek diğer meslek<br />

grupları, hakimlik ve savcılık ile olabildiğince eşitlik ve denge<br />

sağlanarak çözümlenebilir.<br />

Kamu iktisadi Te şebbüslerinde ise ayr ı bir karmaşa yaş.anmaktadır.<br />

Kamu iktisadi Te şebbüslerinde çalışan Avukatlar, bu<br />

<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />

bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />

kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözleşmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />

Bu meslekda şlarımız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı ücret<br />

ve özlük haklar ıyla hizmet vermektedirler.<br />

Kamu iktisadi Te şebbüslerinde hizmet güve ıcesinin bulunmaması<br />

ise en büyük olumsuzluğu oluşturmaktadır.<br />

Bütün bu sak ıncaların önlenmesi için farkl ılıkları giderecek<br />

ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.<br />

Öte yandan, Bakanlıklar Hukuk Müşavirliklerinde hizmet gören<br />

ve asıl mesleği Avukatlık olan meslekdaşlanmız, Genel İdari<br />

Hizmetleri sınıfinda bulunmakta olup, "Avukat" s ıfatlarım dahi<br />

kullanamamaktadırlar. Meslekdaşlanmız katıldıkları davalarda<br />

cübbesiz ve vekaletnamesiz olarak yetki belgesi ile görev yapmaktadırlar.<br />

Çağ dışı bu uygulamaya bir an evvel son vermek<br />

gerekmektedir.<br />

/ 21


Uzun vadede sorunun kalıcı çözüm biçimi, eski Yüksek Hakimler<br />

Kurulu yapısma benzer bir modelde; <strong>ba</strong>ğımsız, kendi özlük<br />

haklarını kendisi düzenleyen, kendi denetimini kendisi yapan<br />

"Yüksek Avukatlar Kurulu'nun" olu şturulması ve tüm kamu<br />

avukatlarının btı kurula <strong>ba</strong>ğlanmasıdır. Böyle bir yap ılaşma ile<br />

Avukatların her türlü <strong>ba</strong>skıdan uzak verimli çal ışması sorunların<br />

tek kurumda toplanıp çözümlenmesi sağlanabilir.<br />

Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, kendilerine yapılan ve Sağlık Hizmetleri<br />

ile Teknik Hizmetler S ımfımn imkanlarının Genel ve İdare<br />

Hizmetleri sınıfina göre geride kald ığından yakınan bir <strong>ba</strong>şvuru<br />

üzerine "konunun biran evvel çözümlenmesi için yasal düzenlemenin<br />

yapılmasını" emretmişlerdir. Elbette böyle bir düzenleme<br />

yapılırken kamu avukatları da düşünülmelidir; dü şünülmeleri<br />

sağlanacaktır.<br />

Kamu Avukatlarının sorunları kadar güncel bir sorun da serbest<br />

çalışan Avukatların "Hayat Standardı" uygulaması hususudur.<br />

Hayat Standardı uygulamas ı, Gelir Vergisinin gerçek gelir<br />

üzerinden alınması kuralını dışlayan bir tür "BAŞ VERGİSİ" niteliğindeki<br />

Maliye salmas ıdır. Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer<br />

116. maddesine Geçici Maddeler eklene eklene Hayat Standardı<br />

kalıcı vergilendirme unsuru haline getirilmi ştir.<br />

Maliye Bakanlığı, elindeki elemanları, çağdaş aygıtlan, teknolojik<br />

ilerlemeyi ve geni ş olanaklarını devreye sokup mükelleflerin<br />

gerçek gelirlerini saptayaca ğına işin kolayına yönelmiştir.<br />

"Mükellefler ölmediğine göre yaptıkları giderleri karşılayacak gelirleri<br />

de vardır, elde edilen gelirler, asgari gider düzeyinin altında<br />

kalamaz" mantığı fevkalade sakat ve tehlikelidir.<br />

Hayat Standard ı, gerçek usulde beyanname verme kural ını<br />

benimsemi ş olan bir sisteme monte edilmiş "Götürü Asgari Vergi"<br />

yamasıdır. Ama yama artık elbisenin yandan çöğunu kaplamaya<br />

<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />

Hayat Standard ı uygulamasında, Anayasanın "Herkes, kamu<br />

giderlerini kar şılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />

yükümlüdür" şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri bir<br />

22


kenara itilmiştir. Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesindeki "Gelir,<br />

bir gerçek ki şinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve<br />

iratlann safi tutarıdır" hükmü unutulmu ştur. Vergi Usul Kanununun<br />

3. maddesindeki "Vergilendir ıiıede vergiyi doğuran olay<br />

ve bu olaya ili şkin muarnelelerin gerçek mahiyeti esast ır" kuralı<br />

terkedilmiştir.<br />

Anayasa Mahkemesi kararmda "Hayat Standard ı Esası" gerçeğin<br />

bulunmasma yardımcı bir yöntem olarak kabul edilebilir.<br />

denilerek böyle bir esas kerhen benimsenmi ş görülmektedir.<br />

Karine ve "Ne yapalım kazansaydı" varsayımı gerçeğe tercih<br />

edilmektedir. Bu sakat anlayış sürerse, kişilerin kazanmadıkları<br />

kazanamadıklan mevhum gelirler üzerinden salma vergiler yerleşirse<br />

diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>bm ı bilemeyiz ama avukatlar<br />

"ONUR"larından vazgeçemeyeceklerine göre mesleklerinden yazgeçeceklerdir.<br />

Avukatlar için Hayat Standardı temel gösterge tutan, faaliyetin<br />

yapıldığı takvim yılı sonunda geçerli olan ve 16 ya şından büyük<br />

sanayi kesiminde çal ışan işçiler için uygulanan asgari ücretin<br />

yıllık bürüt tutarının (2,8) katıdır.<br />

Büyükşehir Belediyesi smırlan içinde faaliyette bulunan avukatlar<br />

için % 25 oranında arttırma yapılır.<br />

Şimdi bu yıl Ankara'da serbest çalışan bir meslekdaşımızın<br />

Hayat Standardı temel göstergesini hesaplayal ım.<br />

2.497.50Ö x 12x 2,8 = 83.916000.- TL.<br />

83.916.000 x 25/ 100 = 20.979.000.- TL.<br />

83.916.000 + 20.979.000 104.895.000.- TL.<br />

Bu rakama, ilave gösterge tutan dahil değildir.<br />

104.895.000.- TL'lık temel gösterge için kazansın, kazanmasm,<br />

isterse zarar etsin bir Avukat fon kesintisi, dahil yakla şık 40<br />

milyon lira vergi ödeyecektir.<br />

Meslekdaşlarımızın büro gideri, sigorta primi, Katma Değer<br />

Vergisi ve diğer zorunlu giderlerini gözönüne al ırsak anılan vergi,<br />

altından kalkılamayacak bir yük olacaktır.<br />

23


Hayat Standardı uygulaması kamu kurumunda çalışan mükelleflerin<br />

vergi yükü ile serbest avukatlar ın vergi yükü arasmda<br />

da fahiş fark doğurmaktadır.<br />

(1 Ocak 1992 - 1 Aral ık 1992) tarihleri arasında 35 sene hizmet<br />

gören bir kamu avukatının gelir vergisi 13.211.000 TL., 10<br />

sene hizmet gören bir avukat ınki ise 7.812.000.- TL'd ır. Oysa aynı<br />

dönem için 2 yıllik bir serbest avukat fonlar daih 19.581.321<br />

TL. ödemiştir.<br />

Hayat Standard ı uygulamasında bir <strong>ba</strong>şka sıkıntı da Anayasa<br />

Mahkemesinin 3689 Sayılı Yasanın 7. maddesi ile 193 Sayıh Gelir<br />

Vergisi Kanununa eklenen Geçici 35. maddenin 3. fikras ının<br />

iptali nedeniyle ya şanacaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.11.1992<br />

Sayılı kararı, 23.7.1992 tarihli Resmi Gazetede yay ımlanmış<br />

olup 23.1.1993 tarihinde yürürlü ğe girmi ştiı .<br />

Maliye Bakanlığı'nı yazı ile uyarmamıza rağmen yeni bir düzenleme<br />

yapılmamıştır. 1993 yılının ilk aylarında yapılan ve iptal<br />

edilen hükmü düzelten bir taslak isehükümet tarafından geri<br />

alınmıştır.<br />

Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi an ılan maddeyi, "Yükümlünün<br />

emekli, maluliyet, dul ya da yetim ayl ığı dışında hiç bir<br />

gelirinin temel gösterge tutanndan dü şülmesine olanak vermediği,<br />

ayrıca e şine, çocuklarına ya da <strong>ba</strong>kmakla yükümlü oldu ğu kişilere<br />

ili şkin çeşitli gelirlerin gerek temel gerekse ek gösterge tutarlanndan<br />

dü şülmesini engellediği, açıklama olanağına tümüyle<br />

değil, kısmen yer verdi ği" gerekçesiyle anayasan ın 2-49 ve 73.<br />

maddelerine ayk ırı bularak iptal etmi ştir.<br />

Bu yılın sonuna kadar yasal bir , düzenleme yapılmadığı takdirde<br />

pek çok meslekda şımız bırakalım Anayasa Mahkemesi kararında<br />

sayılan gelirleri, iptal edilen maddedeki belgeleyebilecekleri<br />

sınırlı gelirleri bile temel ve ek gösterge tutarlarından<br />

düşemeyeceklerdir. Bu konuda daha tutarl ı, adil ve sağlıklı bir<br />

düzenleme getirilemeyecekse son hükümet tarafından geri ahnan<br />

vergi paketi içindeki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun<br />

"Mükellefler, kendilerine, e şlerine ve çocuklarına ait ve üzerinden<br />

gelir vergisi ödenen veya ödenecek olan gelirleri (hamiline<br />

24


yazılı mevduat ve menkul k ıymetlerden elde edilen gelirleri hariç)<br />

ile kendilerine ve e şlerine ait emekli maluliyt, dul ve yetim<br />

aylığı bulunduğunu belgeledikleri takdirde bu gelirler, Hayat<br />

Standardı esasına göre kazancın tesbitinde izah nedeni gelir olarak<br />

kabul edilir" şeklindeki geçici 35. maddesinin 3. fıkrası, yasalaştırılmalıdır.<br />

Yargıç ve Savcılann ekonomik durumlarımn iyile şmesi çalışmaları<br />

uzayınca ve bir süre semere vermeyince yurt düzeyinde<br />

yargıçlar ve savcılar, kendilerini çaresizlik içinde görüp çözümü<br />

zorlamak için Hazinenin ve Devlete ait tüm <strong>kurulu</strong>şlann açtığı<br />

ve açacağı davalara <strong>ba</strong>kmama anlayışına, kimi sanıkların tutuklanması<br />

kararına yönelmi şlerdir.<br />

Biz o zaman 10 Mayıs 1993'de Danıştayın 125. Kuruluş Yıldönümü<br />

konu şmamızda bu tür eylemlerle ilgili olarak "Adalette<br />

kaos yaratacağını, sorunların yargı mensupları sokağa dökülerek,<br />

isyana itilerek çözümlenemiyece ğini" belirtmi ştik. Bu gün<br />

de ayni görü şümüzü koruyoruz. TBB ve Barolanm ız, bugüne kadar<br />

yrgının ayrılmaz unsuru olan, devletin temeli adaletin de•<br />

temeli olan savunma mesleğinin mensuplarının sokağa dökülmesini<br />

engellediler. Hukukçu vekarına yaraşır çözüm önerileri ve<br />

girişimler yap ılmas ını istediler ve yaptılar. Baskı grubu sorumluluğunun<br />

gereğini yaptılar.<br />

En son bu yılın sonuna kadar bugün belirtti ğimiz sorunların<br />

çözümü için bekleyece ğiz. Sayın Baş<strong>ba</strong>kanı, Maliye ve Adalet Bakanlarını<br />

görevlerini yapmaya, Avukatların sorunlarını çözmeye<br />

çağırıyoruz. Biz de girişimlerimizi, çözüm önerilerimizi duraksamadan<br />

sürdürece ğiz.<br />

Bugüne kadarki umursamaz, öteleyici tutumlar, sürecek olurs<br />

biz TBB ve <strong>Barolar</strong> olarak hukukçuluk sorumluluğumuzun gereğini<br />

yerine getirmenin iç rahatlığı ile önleme, set çekme i şlevimizi<br />

kaldıracağız; Siyasal iktidarı ülke düzeyinde hem devletin<br />

hem de özel şahısların yargı işlerinin aksamas ının sorunluluğu<br />

ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakacağız.<br />

25


Ankara, 30.12.1994<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 2048/59<br />

İLGİ : 15.12.1994 tarihli yaz ımız.<br />

Ilgide belirtilen yazımız ile, 17.12.1994 tarihinde Ankara'da<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği binasında, mesleğin ve Kamu Avukatlarının<br />

sorunları, Hayat Standardı ve Serbest Muhaşebeci, Serbest<br />

Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Mü şavir konulanyla<br />

ilgili olarak Baro Ba şkanları toplantısı düzenleneceği bildirilmişti.<br />

Ayni tarihte gerçekle ştirilen Toplantıya Anayasa Mahkemesi<br />

Başkanı ve Adalet Bakam, olumsuz hava ko şullarına karşın listesi<br />

ekte sunulan 50'ye yak ın Baro Başkanımız katılmış, çok sayıda<br />

TV. Kurulu şu ve Basın mensubu da izlemi ştir. Aym gün Baro<br />

Başkanlanmızla birlikte Baş<strong>ba</strong>kan ziyaret edilmiş ve sorunlarımız<br />

aktanimıştır.<br />

Baş<strong>ba</strong>kanlıktaki toplantıda Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısi Murat Karayalçm<br />

ve Adalet Bakam Mehmet Mo ğultay da hazır bulünmuşlardır.<br />

Sayın Baş<strong>ba</strong>kan sorunların çözümüne yardımcı olacaklarını,<br />

öncelikle Avukatlık Kanununun TBMM gündeminde ön s ı-<br />

ralara alınması sözünü vermi ştir. -<br />

Konu ile ilgili konuşma metni ekte bilgilerinize sunulmaktadır.<br />

26<br />

Saygılanmla<br />

Ek: 2<br />

(Metin ve katılan Baro Başkanları<br />

ve temsilcileri listesi)<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY


Ankara, 17.12.1994<br />

AVUKATLIĞIN, YARGININ VE ÜLKENIN SORUNLARI<br />

İLE ILGILI OLARAK BARO BAŞKANLARI İLE<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ' NİN<br />

ORTAK TOPLANTISINDA BIRLIK BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAV'IN YAPTIĞI KONUŞMA<br />

Sayın Baro Başkanları, Birliğimizin Geçmiş Dönem Başkanları,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin ve Ankara Barosu'nun de ğerli Yöneticileri<br />

ve Birlik Delegeleri, sayın konuklar hoşgeldiniz.<br />

Mesleğimizin sorunları, serbest avukatlığı da, kamu avükatl ı-<br />

ğım da yapmayı çok zorlaştırdı; Sorunların, taşmamaz yük hali-.<br />

ne gelmesi nedeniyle bu toplantıyı düzenledik. Elveri şsiz mevsime<br />

ve güç hava koşullarına karşın önem verip toplantaya katıldığınız<br />

için teşekkür ediyorum, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.<br />

15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />

olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />

aşarak TBMM.nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />

anılan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurdu ğu ve angaje olduğu-<br />

"Demokratikle şme Paketinde" de bulunmaktad ır. Gündemin<br />

180. s ırasındaki tasanmn ilk s ıralara alınıp görüşülmesi,<br />

önceki gecikmelerin yarattığı sıkıntıları belki hafifletebilir. Ba ş-<br />

ta Adalet Bakan ı Sayın Moğultay olmak üzere TBMM.ndeki tüm<br />

hukukçu milletvekillerinin ve siyasi parti yetkililerinin bu konuda<br />

ilgi ve katkılannı bekliyoruz.<br />

Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasının boyutlanm<br />

aşmakta, <strong>ba</strong>şka yasalardaki değişikliklerle çözüm bulunmasm ı<br />

getektirmektedir.<br />

Uygulanmaya <strong>ba</strong>şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />

meslekda şlarımızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergi ödemeleri<br />

zorunda b ırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />

belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standard ı, artık çekilemez<br />

bir Maliye Salmas ına dönüşmüş, "Mali güç kriteri" unutulup<br />

kazansın kazanmasın her avukatın ödemesi zorunlu "BAŞ<br />

VERGİSİ" haline gelmiştir.<br />

27


Meslekdaşlanmızın tamamının üçte ikisinden fazlası, büyükşehir<br />

belediyesi olan illerde avukatl ık yapmaktadır. 1995 yılı<br />

Mart ayında kendilerine uygulanacak Hayat Standard ı temel<br />

göstergesi, 175.297.500.- TL.sıdır; bu rakama ek göstergeler tutarı<br />

dahil değildir. Bu miktar için bir meslekda şımızın, fon kesintisi<br />

dahil ödeyeceği en az vergi, 65.000.000.- TL.y ı bulacaktır.<br />

• Meslekdaşlanmız, ayrıca sigorta pirimi, katma de ğer vergisi,<br />

geçici vergi ödemekte, büro gideri ve diğer zorunlu giderleri de<br />

karşılamaktachrlar. Bunlara,. 1994 y ılında yaşadığımız türden,<br />

beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan % 10 Ekonomik<br />

Dengi Vergisi ve Net Aktif Vergisi gibi sürpriz ve adaletsiz vergiler<br />

de eklenmektedir. Vergiler dahil tüm giderlerini kar şılaya-.<br />

bilmesi, evine <strong>ba</strong>kıp vasat ya şayabilmesi için bir avukat ın her<br />

ay en az 40.000.000.- TL. kazanmas ı gerekmektedir. Üzülerek<br />

söylemek gerekir ki pekçok meslekda şımızın aylık geliri bu rakamın<br />

çok altındadır.<br />

Devlet, avukatların vergilendirilme işinde temel bir yanlışhk<br />

yapmaktadır. Avukat, Yarg ıç ve Savc ı gibi yargının ayrılmaz unsurudur;<br />

bu özelliği ve niteliği nedeniyle diğer serbest meslek<br />

mensuplarından çok farklıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatın<br />

yaptığı görev, yargıç ve savcının statüsünde kamu hizmetidir.<br />

Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mesleklerle<br />

bir tutmak, birinci sınıf tacirlerle e şdeğer görmek fevkalade<br />

sakıncalıdır.<br />

inılan sakıncaların giderilmesi için önerilerimizi de belirtmek<br />

isterim:<br />

Öncelikle, avukatl ık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />

da birinci s ınıf tücaarlardan ayrı tutulmalıdır; avukatlar,<br />

kazanmadıklan hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamalıdır.<br />

Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />

Hayat Standardı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />

avukatlar için uygulanmamalı, yasal değişiklik sür'atle yap ılmalıdır.<br />

Hayat Standard ı uygulamas ı sürdürülecekse avukatl ığın ilk<br />

beş yılı içinde uygulanmamal ıdır.<br />

28


Beş yıldan fazla meslek k ıdemi olan avukatlar için (2,8) olan<br />

gösterge azaltılmalı, örneğin (1,5) olmah, Büyük şehir sınırları<br />

için %25 farkh vergi uygulamas ı kaldırılmalıdır.<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ılı<br />

Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />

3568 Sayılı Kanuna göre yetki alm ı serbest muhasebeci,<br />

serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler<br />

tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu<br />

mecburiyeti beyanname çe şitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />

konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanlığı yetkili<br />

kıhnmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yazımızla<br />

Maliye Bakanlığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatların kapsam<br />

dışında bırakılmas ı istenilmi şti. Haz ırlanmakta olduğu söylenen<br />

tebliğde bu uyarımızınĞ gözönünde bulundurulmad ığı söylentisi<br />

yaygındır. Böyle bir uygulamayı mesleğimize yönelik bir<br />

saldırı kabul edeceğimizi şimdiden vurgulamakta yarar görüyoruz.<br />

Kamu görevlisi statüsünde hizmet veren kamu avukatlar ı,<br />

çağdaş demokratik hukuk devletinde rastlanamayacak statüde<br />

ve gelir düzeyinde çal ıştırılmaktadır. Kamu avukatl ığı sınıfi, diğer<br />

hizmet sınıflarına göre özlük haklar,ı mali ve sosyal haklar<br />

yönünden çok gerilerde b ırakılmıştır.<br />

Birinci derecenin 4. kademesinde bulunan 30 yıla yakın hizmeti<br />

olan bir kamu avukat ının eline, ek gösterge, yan ödeme<br />

göstergesi ve özel hizmet tazminatı dahil toplam 10.800.000.-<br />

TL. geçmektedir.<br />

Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savc ı ve yargıçlar<br />

24.000.000.- TL. alırken kamu avukatı bunun yarısından az para<br />

'almaktadır. Hatta ayn ı kurumda çalışan kimi i şçiler, kamu avukatından<br />

6 milyon lira fazla ücret almaktadır.<br />

Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukatlar ının mali durumu,<br />

sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağlık Hizmetleri<br />

Sınıfı" ve "Teknik Hizmetler S ımfi" karşısm'da geriletilmi ştir.<br />

Halen 1. derecedeki Avukatlık Hizmeti Ek Göstergesi 2500'-<br />

dür; aynı durumdaki diğer meslek s ınıflanmn ek göstergesi<br />

29


3200'dür. Bu fark, emekli maa şına da yans ıdığı için kamu avukatınin<br />

kaybı fazla olmaktadır.<br />

Özel Hizmet tazminatı <strong>ba</strong>kımından da Avukatlık Hizmetleri<br />

Sınıfı hiç de iç açıcı durumda değildir. Genel İdare Hizmetleri Sınıfinda<br />

birinci derecede kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />

göre en yüksek devlet memuru ayh ğının (Ek gösterge dahil) bürüt<br />

tutarımn % 100'ıme kadar Ozel Hizmet Tazminatı ödenmekte,<br />

bu oran, sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />

Teknik Hizmetler Sınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />

Sımfı'na da %55 uygulan ınaktadır.<br />

Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />

Halen Avukatl ık Hizmetleri Sınıfına 800 işgüçlüğü puanı,<br />

750 temininde güçlük puanı, toplam 1550 puan verilmektedir.<br />

Oysa Bakanlık, Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan<br />

müfetti şlere 1800 temininde güçlük puam ve bunun yarısı kadar<br />

iş güçlüğü puam, toplan 2700 puan göstergesi, teknik elemanlarda<br />

2050 puan göstergesi verilmektedir.<br />

Diğer meslek sınıflarma göre gelir durumundaki azli ğın nedeni<br />

olarak kamu avukatlarımn vekalet ücreti ald ıkları sayı, tamamen<br />

geçersizdir; bir aldatmacad ır. Vekalet ücreti, kamuda çalışan<br />

tüm avukatlar için e şit olmadığı gibi, her zaman tam olarak<br />

ele geçen meblağ da değildir. Kimi kurumlarda yılhk 17 milyon<br />

lira olan bürüt vekalet ücretinin, kamu avukatınrn mali durumuna<br />

katkısı yok denecek kadar azdır.<br />

Kamu Iktisadi Te şebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />

Kamu Iktisadi Teşebbüslerinde çahşan Avukatlar, bu<br />

<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />

bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />

kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözle şmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />

Bu meslekda şlarımız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğlı olarak farklı üc.<br />

ret ve özlük haklanyla hizmet vermektedirler.<br />

Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanmda idari vesayet altmda<br />

olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlann ın <strong>ba</strong>skı altmda<br />

meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamu avukatm ın atanmasından,<br />

nakline, çal ışma şartlarından siciline, hakkrnda disip-<br />

30


un kovuşturması yapılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />

mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />

Kamu avukatlarmın sorunları, samidığı kadar karmaşık değildir;<br />

kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayrı bir "Kamu<br />

Avukathğı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel kişiliği olan "Kamu<br />

Avukatları Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />

turulmalıdır.<br />

Kamu avukatları için hakim ve savcılara verilen ek göstergeler,<br />

yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan gözönünde<br />

bulundurularak"Sav—Savunma—Karar" bütünlü ğü de dikkate<br />

alınarak makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yap ılmalıdır;<br />

aksi takdirde devlet ad ına talepte bulunan, savcılarla, ulus adına<br />

karar veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar<br />

arasındaki uçurum denecek kadar çok ayr ımın çağdaş demokratik<br />

hukuk devleti ölçülerine uyduğu söylenemez.<br />

Kamu avukatlar ına savcılar ve yargıçlara benzer haklar tamnamayacaksa<br />

657 Sayılı Devlet Personel Kanununda yeni, düzenleme<br />

yapılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum düzeltilmeli,<br />

Avukatlık Hizmetleri. Sımfı'nın ek göstergeleri, yan<br />

ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan di ğer sımflardan<br />

geride bırakılmayacak şekilde ayarlanmalıdır.<br />

Devlet, sayılan 2000 civarında olan kendisinin vekillerine<br />

üvey evlat muamelesi yapmamah, kendisine fazla mali yük getirmeyecek<br />

olan Kamu Avukatlarımn sorunlarını vakit geçirmeden<br />

çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip olmayan Kamu<br />

Avukatlığma elemanı zor bulan devlet, elindeki yetişmiş deneyimli<br />

avukatları da kaybedecektir.<br />

Son günlerde Terörle Mücadele Yasas ı'nda yapılması düşünülen<br />

değişiklikler yoğun biçimde tartışılıyor. Üzülerek söylemek<br />

gerekir ki tartışan ve eleştirenler, tasarının içeriğinin mevcut<br />

yasa ile benzerlik ya da farkl ılığımn ayırdıda değillerdir. Kimileri,<br />

tasanmn ülke bütünlü ğünü sarsıcı nitelikte olduğunu, bölücülere<br />

uygun ortak haz ırlayacağmı, vicdan ve i<strong>ba</strong>det özgürlü ğünü,<br />

fikir ve ifade özgürlü ğünü kaldıracağını, inancımn gereğini<br />

yerine getirmekten <strong>ba</strong>şka hiç bir kaygısı olmayan isanlan terör<br />

31


suçlusu konumuna dü şüreceğini, TCK. 163. maddesinin hortlat ı-<br />

lacağını söylemekte ve toplumu ve insar ılanmızı telaşa sürükleyerek,<br />

tahrik etmekte bir <strong>ba</strong>rdak suda firtma kopartmak istemektedirler.<br />

Ne yazıktır ki bu kampanyan ın öncülüğünü de aralarında<br />

hükümet orta ğı da bulunan tüm sağ partilere mensup<br />

Belediye Başkanları, masrafı müteahhitlerce kar şılanan paralı<br />

ilanlarla üstlenmi şlerdir.<br />

Bunu yapanlar, dernek, vak ıf, siyasi parti, i şçi ve meslek <strong>kurulu</strong>şları<br />

ve bunlann yan. <strong>kurulu</strong> şları, bunlara ait bina, lokal,<br />

büro ve eklentilerine, kapat ılmaları halinde malların müsaderesine<br />

ilişkin yeni hükümler getirilmi ş gibi aslında mevcut yasada<br />

varolan maddeyi çarp ıtarak toplumu yanıltmaya çalışmaktadırlar.<br />

Açık ve yakın tehlike kriteri de eklenerek Adalet Bakanl ı-<br />

ğı'nca hazırlanan ilk tasa metninde bulunan "Devletin sosyal,<br />

ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din<br />

kurallarına dayandırmak amacıyla şiddet ve tehdide <strong>ba</strong> şvuru!-<br />

mas ının cezalandırılmas ı" maddesine benzer bir düzenleme yapılması<br />

kaçınılmazdır.<br />

Mevcut yasanın, düşünce özgürlüğünü, korkutucu derecede<br />

daraltan 8. maddesi, <strong>ba</strong> şta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ölmak<br />

üzere Ülkemizin de imzaladığı uluslararas ı sözle şmelere<br />

aykırıdır. Bu madde, hem yasan ın diğer maddeleri ile çeli şmekte<br />

hem de hukukun üstünlü ğüne ve düşünce özgürlüğüne uymamaktadır.<br />

Türkiye, bu maddenin uygulanmas ının sancılarını, sıkıntılannı<br />

yaşıyor; bilim adamlanm, yazarlarım, gazetecilerini,<br />

kimi aydınlarını sendikacılarını düşüncelerini açıkladıkları için<br />

yargılayan ve acımas ızca cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor.<br />

Bu madde nedeniyle yayınevlerine kolayca altından kalkılması<br />

olanaksız yüklü para cezaları verilebiiyor, bilim adamlarının<br />

kitaplan toplat ılabiliyor.<br />

Tasarının 8. maddesi, düşünce özgürlüğüne "bir nefes ald ırma"<br />

maddesidir. Buna göre her türlü yaz ılı ve sözlü propaganda<br />

değil, "inceleme, tartışma ve ele ştirme sınırlarım aşarak açık ve<br />

yakın tehlike yaratacak biçimde veya terör örgütlerini desteklemek<br />

için propaganda yapanlar" .cezaland ırılmaktadır. Anlaşılıyor<br />

32


ki 8. maddedeki bu düzenlemeye karşı çıkanlar, düşünce özgürlüğüne<br />

nefes aldırmak istemiyorlar; düşünceyi yok etme özgürlüğünü<br />

sürdürmek istiyorlar. -<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, düşünce özgürlüğünün ve düşünceyi<br />

açıklama özgürlüğünün uluslararası sözleşmelerde tammlanan<br />

biçim ve içeriği ile engelsiz kullamimas ından yanadır. Demokrasi<br />

düşmanlannın özgürlükleri bile, demokratik kurallar ve hukukun<br />

üstünlüğü ilkelerine aykırı anayasa ve yasa hükümlerinin<br />

süratle temizlenip düşünce özgürlüğünün çağdaş boyutlata getirilmesi<br />

gerekir. -<br />

Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, her türlü terörü önleme ve<br />

düşünce açıklama özgürlüğünü engelsiz sağlama <strong>ba</strong>kımından yeterli<br />

değildir. "12 Eylül Hukuku Kahnt ıları"m; kısıtlamalan<br />

Sür'atle yürürlükten kaldırmak, tam demokratik bir siyasal ortam<br />

yaratmak iddiasıyla kurulan ve protokolünde "Terörle Mücadele<br />

Yasası, Temel Hak ve Ozg ırlüklerin özüne dokunulamaz<br />

ilkesi ışığında yeniden ele al ınacaktır" vaadi bulunan bir hükümet<br />

ve onu oluşturan siyasi partiler, bu tasar ıya bile sahip çıkmazsa<br />

içtenlilderini kimseye anlatamazlar.<br />

Mesleğimizin sorunlarını konuşurken, meslekdaşlarımızın<br />

mesleklerini yaparken çektikleri sıkıntılara, savunma hakk ı engellemelerine,<br />

can güvenliğine yönelik saldırılara da değinmek<br />

istiyorum.<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır, Van ve Batman <strong>ba</strong>şta olmak üzere meslekta şlarımız<br />

Doğu ve Güneydoğu'da çok güç ko şullarda görev yapmaktadırlar.<br />

Çoğu zaman asılsız ih<strong>ba</strong>rlarla evlerinden, bürolan ııdan,<br />

mahkeme koridorlarından toplanarak gözaltına aimmaktadır.<br />

Kimi güvenlik güçleri yetkilileri, savunmanın temsildilerini savundukları<br />

kişilerle özde ş görme, suçu şahsii.kten çıkartıp vekille<br />

bütünleştirme ahşkanhğından kurtulamamaktad ırlar.<br />

Son günlerde çeşitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlanmıza saldınlar,<br />

savunma görevini engellemeler yo ğunlaşmış, kimi meslekdaşlarımız<br />

yaralanmış, kimileri öldürülmüştür.<br />

Konya Barosu mensubu Avukat Hüseyin Fahri Atalay ve BaI ı<br />

kesir Barosu mensubu Avukat Selçuk Erakku ş, görevlerini yaparken<br />

hayati tehlike doğuracak şekilde yaralanmışlardır.<br />

33


Ankara Barosu Avukatlanndan Yusuf Ekinci'nin niçin ve<br />

kimlerce öldürüldüğü aydınlatılamamışken İstanbul Barosu<br />

mensubu meslekda şımız Avukat Medet Serhat, kurulan bir tuzak<br />

sonucu öldürülmüştür.<br />

Meslekdaşlanmızın katilleri bulunamam ışken, 12 gündür kayıp<br />

olan meslekda şımız Avukat Faik Candan da 14.12.1994 günü<br />

ölü olarak bulundu. Avukatlara yönelen sald ırıların ve öldürme<br />

olaylarının arkası gelmiyor. Savunma mesle ğinin mensuplarının<br />

katilleri bulunam ıyor. Faili meçhul cinayetler zincirine avukatlardan<br />

da yeni halkalar ekleniyor.<br />

Meslekdaşlanm ız Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu'nun, Bahriye<br />

Üçok, Çetin Emeç ve Turan Dursun'un da katilleri hala bulunamadı.<br />

Faili meçhul cinayetler arttıkça caniler, cesaretleniyor,<br />

yeni cinayetler planlayıp işliyorlar.<br />

Kim ya da kimler, hangi güç, öldüren ama iz b ırakmayan<br />

hangi profesyonel örgüt, meslekda şlarımızı öldürüyor? Neden öldürüyör?<br />

Sorular cevaplandırılamıyor, caııiler bulunamıyor. Devletin<br />

gücü, canilere yetmiyor mu? Artık savunma mesle ği mensuplarına<br />

yönelik saldırılar önlensin; hangi nedenle işlenmiş<br />

olursa olsun avukatlara kar şı işlenen cinayetler aydrnlat ılsın istiyoruz.<br />

Tüm ilgili ve yetkilileri, görevlerini yapmaya, canileri bulup<br />

adalet önünde hesap sorulmas ını sağlamaya çağırıyoruz; aksi<br />

takdirde <strong>Barolar</strong>ımız ve meslekdaşlarımız görevlerini yapmayanlara<br />

hesap soracaktır.<br />

Beni sabırla dinlediniz te şekkür eder saygılar sunanm.<br />

17.12.1994 tarihinde Ankara'da yap ılan "Baro Başkanları<br />

Toplantısı'nda büyük çoğunluğu Baro Ba şkanları ile temsil edilen<br />

<strong>Barolar</strong>ımızın katılımına ilişik liste a şağıda gösterilmiştir.<br />

34


ADANA<br />

Av. İbrahim YEN İCE<br />

AĞRI<br />

Temsilci Nihat SUNAY<br />

AMASYA<br />

Av. Adnan Hasip YALÇIN<br />

ANKARA<br />

Av. Tuncay ALEMDAROĞLU<br />

ANTALYA<br />

Av. Osman GÜVEN<br />

AYDIN<br />

Av. Hürrem ŞAH İNC İ<br />

BALIKES İR<br />

Av. 1. Önder KIRLI<br />

B İLECİK<br />

Temsilci Av. Cnül SALGIN<br />

BARTIN<br />

Av. Esin EREN<br />

BATMAN<br />

Av. Mehmet Sabih ATAÇ<br />

BURDUR<br />

Av. S ım ÇOKSAK<br />

BURSA<br />

Av. Yahya ŞIMŞEK<br />

ÇANAKKALE.<br />

Av. Cengiz TUGRAL<br />

ÇANKIRI<br />

Av. Aynur BULUTÇU<br />

DENİZLİ<br />

Av. Tuncer YILMAZ<br />

D İYARBAKIR<br />

Av. Hüseyin TAYFUN<br />

• ELAZIĞ .<br />

Av. Mehmet ALTINTAŞ<br />

ERZURUM<br />

• Av. Nizamettin SELÇUK<br />

ERZİNCAN<br />

Tem. Av. Gülay GÖRMoĞLIL<br />

ESKİŞEH İR<br />

Av. Aydın GÜNGÖR<br />

GAZ İANTEP<br />

Av. Haşim MISIR<br />

GİRESUN<br />

Av. Erhan Şansal DIKMEN<br />

HATAY<br />

Av. Nabi INAL<br />

ISPARTA•<br />

Av. Çetin AKÖZ<br />

İSTANBUL<br />

Av. Turgut KAZAN<br />

IZMİR<br />

Av. Kasım SÖNMEZ<br />

KASTAMONU<br />

Av. Sait YILANLIOĞLU<br />

KOCAELİ<br />

Av. İzzet DAL<br />

KÜTAHYA<br />

Av. Emin KARAA<br />

K. MARAŞ<br />

Av. M. Mesut KARSLIOGLU<br />

MALATYA<br />

Av. H. Cemal AKIN<br />

MAN İSA<br />

• Av. Hüseyin ERKENC İ<br />

MARD İN<br />

Av. Cemal ARTIK<br />

MERS İN<br />

• Av. Uğur YÜREKLI<br />

MUĞLA<br />

Av. A. Birdal ERTUĞRUL<br />

NEVŞEH İR<br />

Av. Mehmet POLAT<br />

ORDU<br />

Av. Kaşif ENGINYURT<br />

RİZE<br />

Av. Alaaddin YILMAZ<br />

SAKARYA<br />

• Av. Erdoğan SARUHANOĞLU<br />

SAMSUN<br />

Av. Alpay SUNGURTEKİN<br />

SIVAS<br />

Av. Orhan SAGLAMER<br />

TEKİRDAĞ<br />

Av. Mehmet Nuri SAYGUN<br />

TOKAT<br />

Tem. Av. Ömer DEDEOĞLU<br />

TRABZON<br />

Av. Coşkun GÜNER<br />

VAN<br />

Tem. Av. Yılmaz CAMUŞCU<br />

ZONGULDAK<br />

Av. Kaya TAŞÇAKMAK<br />

35


Sayın Tansu ÇİLLER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan<br />

ANKARA<br />

17.12.1994<br />

1988<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />

<strong>Barolar</strong>ın Başkan'larının katılımı ile yapılan toplantıda, Sayın<br />

Baş<strong>ba</strong>kan'ı ziyaret ederek mesleğimizle ve meslekdaşlarımızla<br />

ilgili önemli <strong>ba</strong>zı sorunları sunmak ve çözümlenmesinde destek<br />

ve yardımlanm istemek görüşü oybirliğiyle kararlaştırılmıştır.<br />

Bu karar doğrultusunda sorunlar ımızı ilişikte saygılarımızla<br />

sunuyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Ba şkanları ve 'Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Adına<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Eki:<br />

Avukatlık mesleğinin, Serbest çalışan<br />

kamuda görev yapan avukatların sorunları<br />

<strong>raporu</strong>.<br />

Ankara, 4.1.1995<br />

AVUKATLIK MESLEĞİNİN, SERBEST ÇALI ŞAN VE<br />

KAMU GÖREVİ YAPAN AVUKATLARIN SORUNLARI<br />

1- AVUKATLIK KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ<br />

15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />

olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />

aşarak TBMM.nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />

anılan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurduğu ve angaje ölduğu<br />

"Demokratikle şme Paketinde"de bulunmaktad ır. Günde-<br />

36


min 180. sırasındaki tasarının ilk s ıralara alınıp görüşülmesi,<br />

öneki gecikmelerin yaratt ığı sıkıntıları belki hafifletebiir. Avukatlık<br />

Kanünıı değişikliği konusunda kamuoyuna angaje olan hükümeti<br />

oluşturan Siyasi Partiler olmak üzere tüm Siyasi Partilerin<br />

yetkililerinin bu konuda ilgi, katk ı ve desteklerini bekliyoruz.<br />

İİ - KAMU AVUKATLARININ SORUNLARI<br />

Kamu görevlisi statüsünde hizmet veren kamu avukatları ,<br />

çağdaş demokratik hukuk devletinde rastlanamayacak statüde<br />

ve gleir düzeyinde çal ıştırılmaktadır. Kamu avukatlığı sınıfı, diğer<br />

hizmet sınıflanna göre özlük hakları, mali ve sosyal haklar<br />

yönünden çok gerilerde b ırakılmıştır.<br />

Birinci derecenin 4. kademesinde bulunan 30 yıla yakın hizmeti<br />

olan bir kamu avukatının eline, ek gösterge, yan ödeme<br />

göstergesi ve özel hizmet tazminat ı dahil toplam 10.800.000.-<br />

TL. geçmekteclir.<br />

Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savcı ve yargıçlar<br />

24.000.000.- TL. al ırken kamu avukatı bunun yarısından az para<br />

almaktadır. Hatta aynı kurumda çalışan kimi i şçiler kamu avukatından<br />

6 milyon lira fazla ücret almaktad ır.<br />

Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukatlann ın mali da<br />

rumu, sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağık Hizmetleri Sı<br />

nıfı" ve "Teknik Hizmetler S ınıfı" karşısında geriletilmiştir.<br />

Halen 1. derecedeki Avukatlık Hizmeti Ek Göstergesi<br />

2500'dür; aynı durumdaki di ğer meslek sınıflannın ek göstergesi<br />

3200'dür. Bu fark, emekli maa şına da yans ıdığı için kamu avukatının<br />

kaybı fazla olmaktadır. -<br />

Özel Hizmet Tazminatı <strong>ba</strong>kımmdan da Avukatl ık Hizmetleri<br />

Sınıfı hiç de iç açıcı durumda değildir. Genel İdare Hizmetleri Sınıfında<br />

birinci derecede kadroda bulunanlara 657 Sayılı Kanuna<br />

göre en yüksek devlet memuru ayl ığının (Ek gösterge dahil) bürüt<br />

tutarının % 100'üne kadar Ozel Hizmet Tazminatı ödenmekte,<br />

bu oran, sağlık personeli ve denetim elemanları için % 80,<br />

Teknik Hizmetler S ınıfı için % 75 olmakta, Avukatl ık Hizmetleri<br />

Sınıfı'na da % 55 uygulanmaktadır.<br />

37


Yan ödeme göstergelerinde de haks ızlık ve eşitsizlik sürmektedir.<br />

Halen Avukatl ık Hizmetleri Sınıfına 800 işgüçlüğü puam,<br />

750 temininde güçlük puanı toplam 1550 puan verilmektedir.<br />

Oysa Bakanl ık, Genel Müdürlük ve Bölge düzeyinde görev yapan<br />

müfettişlere 1800 temininde güçlük puan ı ve bunun yarısı kadar<br />

iş güçlüğü puam, toplam 2700 puan göstergesi, teknik elemanlarda<br />

2050 puan göstergesi verilmektedir.<br />

Diğer meslek s ınıflanna göre (gelir durumundaki azl ığın nedeni<br />

olarak kamu avukatlanmn vekalet ücreti ald ıkları sayı tamamen)<br />

geçersizdir; bir aldatmacad ır. Vekalet ücreti, kamuda<br />

çalışan tüm avukatlar için e şit olmadığı gibi, her zaman tam olarak<br />

ele geçen meblağ da değildir. Kimi kurumlarda yıllık 17 mil-.<br />

yon lira olan bürüt vekalet ücretinin, kamu avukatının mali durumuna<br />

katkısı yok denecek kadar azd ır.<br />

Kamu İktisadi Teşebbüslerinde ise ayrı bir karmaşa yaşanmaktadır.<br />

Kamu iktisadi Te şebbüslerinde çalışan Avukatlar, bu<br />

<strong>kurulu</strong>şların personel rejimine <strong>ba</strong>ğlı olarak bir kısmı kadrolu,<br />

bir kısmı işçi statüsünde, bir kısmı SSK'na tabi sözle şmeli, bir<br />

kısmı Emekli Sandığı'na tabi sözle şmeli statüde çalışmaktadırlar.<br />

Bu meslekda şlanmız istihdam şekline <strong>ba</strong>ğli olarak farkl ı ücret<br />

ve özlük haklarıyla hizmet vermektedirler.<br />

Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanında idari vesayet altında<br />

olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlannın <strong>ba</strong>skı altında<br />

meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamuavukatının atanmas<br />

ından, nakline, çal ışma şartlarından siciline, hakkında disiplin<br />

kovu şturmas ı yap ılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />

mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />

Kamu avukatlarının sorunları, sanıldığı kadar karma şık değildir;<br />

kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayrı bir "Kamu<br />

Avukatlığı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel ki şiliği olan "Kamu<br />

Avukatları. Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />

turulmal ıdır.<br />

Kamu avukatlan için hakim ve savc ılara verilen ek göstergeler,<br />

yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan gözönünde<br />

bulundurularak "Say—Savunma—Karar" bütünlüğü de dikkate<br />

38


alınarak makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yap ımandır;<br />

aksi takdirde devlet adına talepte bulunan, savc ılarla ulus qdına<br />

karar veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar<br />

aras ındaki uçurum denecek kadar çok ay ırımın çağdaş demokratik<br />

hukuk devleti ölçülerine uydu ğu söylenemez.<br />

Kamu avukatlanna savcılar ve yargıçlara benzer haklar tanınmayacaksa<br />

657 Sayılı Devlet Personel Kanununda düzenleme<br />

yapılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum .düzeltilmeli,<br />

Avukatlık Hizmetleri Sınıfi'nın ek göstergeleri yan ödeme göstergelri<br />

ve özel hizmet tazminatlan diğer sınıflardan geride b ırakılmayacak<br />

şekilde ayarlanmalıdır.<br />

Devlet, sayıları 2000 civarında olan kendisinin vekillerine<br />

üvey evlat muamelesi yapmamal ı, kendisine fazla mali yük getirmeyecek<br />

olan Kamu Avukatlann ın sorunlarını vakit geçirmeden<br />

çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip olmayan Kamu<br />

Avukatlığına eleman ı zor bulan devlet, elindeki, yeti şmiş deneyimli<br />

avukatları da kaybedecektir.<br />

111 - SERBEST ÇALIŞAN AVUKATLARIN SORUNLARI<br />

1- HAYAT STANDARDI<br />

Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasının boyutlarını<br />

aşmakta, <strong>ba</strong> şka yasalardaki de ğişikliklerle çözüm bulunmas ını<br />

gerektirmektedir.<br />

Uygulanmaya <strong>ba</strong> şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />

meslekdaşlanmızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergö ödemeleri<br />

zorunda bırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />

belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standardı, artık çekilmez<br />

bir Maliye Salmas ına dönüşmüş "Mali güç kriteri" unutulup kazansız<br />

her avukatın ödeesi zorunlu "BAŞ VERGİSİ" haline gelmiştir.<br />

Meslekdaşlanmızın tamamının üçte ikisinden fazlas ı, Büyükşehir<br />

Belediyesi olan illerde avukatl ık yapmaktadır. 2.1.1995 tarihli<br />

Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe konulan 179 No.lu<br />

Gelir Vergisi Genel Tebli ği'nde bu yıl artırılmış bulunan asgari'<br />

ücrete (4.173.750.- TL.) göre 175.297.500.- TL. olmas ı gereken<br />

39


Hayat Standardı Temel Göstergesi (ek gsötergeler hariç), yeniden<br />

değerlendirme oranında % 107,6 artış yapılarak Büyükşehir<br />

Belediyesi Sınırları içinde görev yapan avukatlara uygulanmak<br />

üzere (diğer serbest meslek er<strong>ba</strong>bı gibi) 1995 yılı Mart ayı için<br />

217.700.000.- TL'ya yükseltilmi ştir. Bu miktar için bir meslekdaşımızın<br />

ödeyeceği en az vergi, 70.000.000.- TL'yı bulacaktır.<br />

Meslekdaşlarmıız, ayrıca sigorta primi, katma de ğer vergisi<br />

geçici vergi ödemekte, büro gideri ve di ğer zorunlu giderleri de<br />

karşılamaktadırlar. Bunlara, 1994 y ılında yaşadığımız türden,<br />

beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan % 10 Ekonomik<br />

Denge Vergisi ve Net Aktif Vergisi gibi sürpriz ve adaletsiz vergiler<br />

de eklenmektedir. Vergiler dahil tüm giderlerini kar şılayabilmesi,<br />

evine <strong>ba</strong>kıp vasat yaşabilmesi için bir avukatın her ay<br />

en az 40.000.000.- TL. kazanması gerekmektedir. Üzülerek söylemek<br />

gerekir ki pekçok meslekda şımızın aylık geliri bu rakamın<br />

çok altındadır.<br />

Devlet, avukatların vergilendirilme işinde temel bir yanl ışlık<br />

yapmaktadır. Avukat, Yargıç ve Savcı gibi yargının ayrılmaz unsurudur;<br />

bu özelli ği ve niteliği nedeniyle di ğer serbest meslek<br />

mensuplarından çok farkl ıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatın<br />

yaptığı göre, yargıç ve savcının statüsünde kamu hizmetidir.<br />

Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mesleklerle<br />

bir tutmak, birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer görmek fevkalade<br />

sakıncalıdır. -<br />

Anılan sakıncalann giderilmesi için önerilerimizi de belirtmek<br />

isterim:<br />

Öncelikle, avukatlık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />

da birinci sınıf tüccarlardan ayrı tutulmalıdır; avukatlar,<br />

kazanmadıkları hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamalıdır.<br />

Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />

Hayat Standardı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />

avukatlar için uygulanmamalı, yasal değişiklik sür'atle yapılmalıdır.<br />

Hayat Standardı uygulamas ı sürdürülecekse avukath ğın ilk<br />

beş yılı içinde uygulanmamalıdır.<br />

40


Beş yıldan fazla meslek kıdemi olan avukatlar için (2,8) olan<br />

gösterge azaltılmalı, örneğin (1,5) olmalı, Büyükşehir sımriarı<br />

içinde % 25 farklı vergi uygulaması kaldırılmalıdır.<br />

2- MALİ MÜŞAVİRLERİN, AVUKATLARIN<br />

BEYANNAMELERİNİ DE İMZALAMASI SORUNU<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ıh<br />

Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gereğince "Vergi beyannamelerinin<br />

3568 Say ılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />

serbet muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler<br />

tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu<br />

mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />

konuları iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanlığı yetkili<br />

kıhnmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yazımızla Maliye<br />

Bakanlığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatlar ın kapsam<br />

dışında bırakılması istenilmişti. Hazırlanmakta olduğu söylenen<br />

tebliğde bu uyanmızın gözönünde bulundurulmadığı söylentisi<br />

yaygındır. Böyle bir uygulamayı mesleğimize yönelik bir saldırı<br />

kabul edeceğimizi şimdiden vurgulamakta yarar görüyoruz.<br />

Sayın Baş<strong>ba</strong>kan'a sunulan rapor, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlık<br />

Divanınca yapılan ziyaretlerde a şağıdaki yazılara eklenerek<br />

Anavatan Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz ve Refah<br />

Partisi Grup Ba şkanvekili Sayın Abdüllatif Şener'e ve SHP.<br />

Grup Başkam'na elden sunulmu ştur.<br />

5 Nisan 1995 tarihinde yap ılan "Avukatlar Günü" Toplant ı-<br />

sı'nda da sorunlar etrafl ıca ele alınmış olup bu konudaki bilgiler,<br />

ilgili bölümde verilmi ştir.<br />

Sayın Mesut YILMAZ<br />

Anavatan Partisi<br />

Genel Başkanı<br />

AMARA<br />

4.1.1995<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />

<strong>Barolar</strong>ın Başkan'lanmn katılımı ile yapılan toplantıda,<br />

TBMM.de grubu bulunan siyasi parti sayın genel <strong>ba</strong>şkanlarım<br />

ziyaret ederek mesleğimizle ve meslekda şlarımızla ilgili önemli<br />

41


azı sorunları sunmak ve çözümlenmesinde destek ve yard ımlarım<br />

istemek görüşü oybirliği ile kararlaştırılmıştır.<br />

Bu karar doğrultusunda sorunlanm ız ilişikte saygılarımizla<br />

sunuyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Adına<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKI:<br />

Avukatlık mesleğinin, Serbest çal ışan kamuda<br />

görev yapan avukatlarm sorunları <strong>raporu</strong>.'<br />

Sayın Abdüllatif ŞENER<br />

Refah Partisi Grup Başkanvekili<br />

ANKARA'<br />

4.1.1995<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu ve Türkiye'deki bütün<br />

<strong>Barolar</strong>rn Başkanlan'mn katılımı ile yapılan toplantıda,<br />

TBMM.de grubu bulunan siyasi parti sayın yetkililerini ziyaret<br />

ederek mesleğimizle ve meslekdaşlarımızla ilgili önemli <strong>ba</strong>z ı sorunları<br />

sunmak ve çözümlenmesinde destek ve yardmlarını istemek<br />

görü şü oybirliği ile kararlaştırılmıştır.<br />

Bu karar doğrultusunda sorunlarımızı ilişikte saygılarımızla<br />

sunuyoruz.<br />

42<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Adına<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKI:<br />

Avukatlık mesleğinin, Serbest çal ışan<br />

kamuda görev yapan avukatların<br />

sorunları <strong>raporu</strong>.


(II!)<br />

YARGITAYDA YAPILAN<br />

"YARGI YILI AÇILIŞ TÖRELERFNDEKİ<br />

KONUŞMALAR<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 19.7.1993<br />

GENELGE NO: 886/34<br />

Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın 30.3.1990 tarih ve 1765 Sayılı<br />

yazısı ekinde Birliğimize gönderilen 28.5.1990 tarihli "Yargıtay<br />

Başkanlar Kurulu Kararı" ile 6 Eylül 1990 tarihinde adli yıl açılış<br />

töreninde Birlik Başkanı'nın yapacağı konuşmanın metninin<br />

gönderilmesi isteği, Birliğimizce reddedilmi ş ve 1990-1991-1992<br />

yıllarında ayrı "Adi Yılın Açılışı" Toplantıları düzenlenmiştir.<br />

15.7.1990 tarihinde yap ılan Baro Başkanları Toplantıs ında,<br />

"Ayrı bir adli yı1 toplantısı düzenlenmesi uygulamasının, Yargıtay<br />

Başkanlığı'nın "Say—Savunma—Yargı" bütünlüğünü bozan<br />

anlayışı değişmedikçe gelecek yıllarda da sürdürülmesi benimsenmi<br />

ş, 11 Mayıs 1991. tarihinde Mersin'de yap ılan 21. Genel<br />

Kurül'da "Yeni Yargı yılında Yargıtay'ın tutumu aynen devam<br />

ettiği takdirde Ankara'da ayrı bir toplantı yapılması kabul edilmi<br />

ştir. Eğer Yargıtay'dan olumlu bir yakla şım gelirse Birlik Yönetim<br />

Kurulu'nun bunu de ğerlendirip toplantıya katılması"da<br />

kararlaştırılmıştır.<br />

30.6.1990 tarihli Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği açıklamasında, Yargıtay<br />

Birinci Ba şkanı'nın tutumu, "Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın<br />

konuşmasını, hiç ilgilendirmeyen Yargıtay Kanununun<br />

59/2. maddesine sığınılması, aczin ve sansür isteğinin kurnaz bir<br />

kamuflaj ıdır" şeklinde değerlendirilmiş, Bar olann <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />

saygı göstermeyenlerce Yargıtay'm örselenmesine müsaade edilmeyeceği"<br />

vurgulanmıştı.<br />

14.7.1990 tarihli Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın açıklanmasında,<br />

"Sorunumuz, uğraşımız anayasal <strong>kurulu</strong> ş olan Yargı-<br />

43


tay ile değildir. Yargı erkinin ve onun en temel direği Yargıtay,<br />

Türk insanımn güvencesidir, hepimizindir, yanlışlık, Yargıtay'ı<br />

yönetenlerdedir" te şhisi yapılmış ve 25.7.1990 tarihli açıklamada<br />

da, "Elbette tarihi, köklü Yargıtay, bilinçli ve gerçek hukukçu<br />

üyelerinin bilinci ve direnci ile BU KRIZI ATLATACAKTIR,<br />

"Say-Savunma-Yargı" bütünlüğü ve güzelliği tekrar yaşanacaktır"<br />

denilmi şti.<br />

14.7.1990 tarihli Birlik Ba şkam'mn konu şması, "...yanlış, dar,<br />

kısır bir yorumla Yargıtay Kanunu'nun 59/2. maddesine sığınmak<br />

yerine savunmanın temsilcisi Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın<br />

koşulsuz konuşmasma açık Yargıtay Başkanları'nm geleceğine<br />

olan umudumuzu koruyoruz" sözleri ile bitmekteydi.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin soruna koyduğu teşhis doğru çıkmış,<br />

avukatlara, <strong>Barolar</strong>a ve Savunma mesle ğine yakla şımı<br />

olumsuz olan 7 Eylül 1992 tarihli Yargı Yılı Açılışı töreninde<br />

"AVUKAT, YARGI ORGANININ B İR UNSURU DEĞILDIR ve<br />

BÖYLE DE GÖRÜLEMEZ" sözleri ile "Say-Savunma-Yargı" bütünlüğüne<br />

inançs ızlığını açıklayan Yargıtay Başkanı İsmet<br />

Ocakçıoğlu, seçim turlannda 236 Yargıtay üyesinin en çok 43<br />

oyunu alarak son turda 26 oyda kalmıştır. Yargıtay tarihinde ilk<br />

kei, görevdeki bir <strong>ba</strong>şkan, tekrar talip olmas ına rağmen seçilmemiştir,<br />

seçilememi ştir. Bu <strong>ba</strong>şarısızlık ve yenilgide <strong>Barolar</strong> ve<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne ayukatlara ve Savunma mesleğine<br />

karşı tutumu önemli etken olmu ştur.<br />

Yeni seçilen Yargıtay Başkanı Sayın Müfit UTKU'yu Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği ilişikte metni sunulan bir yaz ı ile kutlamış ve ayrıca<br />

Başkanlık Divanı olarak ziyaret etmiştir.<br />

Hem bu ziyarette hem de iade-i ziyarette Sayın Müfit UTKU,<br />

<strong>ba</strong>sının ve TV.nin önünde ayrı tören döneminin bittiğini yargının<br />

ve savunman ın sorunlarının "Yargıtay-Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği"<br />

birlikteliği ile çözümleneceğini vurgulamış ve Birlik Ba şkamnı<br />

6 Eylül 1993 adli y ıl açıhşı törenine önceden herhangi bir konuşma<br />

metni istemeden konuşma yapmak üzere davet etmi ştir.<br />

Sayın Başkana yaptığımız Yargıtay tören Salonunda toplantıyı<br />

izlemek isteyen Baro Ba şkanları ve meslekdaşlanmız için yer<br />

ayırtılması önerimiz de olumlu kar şılanmıştır.<br />

44


Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Yargıtay kürsüsünde koşulsuz<br />

konu şmasına açık Yargıtay Başkanları'nın geleceğine<br />

olan umudumuz gerçekle şmiş, Yargıtay, Yönetim krizini atlatmıştır;<br />

böylece Baro Başkanları toplantısmda ve Mersin Genel<br />

Kurulunda alınan kararlar gereği olarak yapılmakta olan ayrı<br />

"Adli Yılın Açılışı" toplantılan dönemi kapanm ış olmaktadır.<br />

Bütün yurtta tüm <strong>Barolar</strong>ımızın katılımı ile sadece Ankara'da<br />

tek bir toplantı yapılması uygulaması ve kararı da kalkmış olup,<br />

Barolanmız kendi illerinde "Adli Yıl Açılışı" toplantıları düzenleyebileceklerdir.<br />

Bütün <strong>Barolar</strong>ımız, anlamlı ve güzel bir geleneğin (Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Yargıtay Başkanı ile birlikte Adli Yılın<br />

Açılış Töreninde konuşmasının) bozulması üzerine fevkalade<br />

duyarlı, tutarlı, diğer meslek <strong>kurulu</strong> şlanna örnek olacak bir dayanışma,<br />

titizlik ve sab ır gostermişlerdir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

bu kararlı ve itici destekle, inançla, bilinçle ve inatla sansüre<br />

olur vermemi ş, sabırla "Biz ne pahas ına olursa olsun Yargıtay'da<br />

konuşalım demiyoruz. Yargıtay kürsüsünde, <strong>ba</strong> şımız dik, ainımız<br />

açık, <strong>ba</strong>ğımsız yargıyı, <strong>ba</strong>ğımsız Baroyu hukukun üstünlü ğünü,<br />

demokratik hukuk devletini koruyal ım istiyoruz, sansürsüz konuşalım<br />

istiyoruz. ÇAGDAŞ TURK AVUKATINA, ÇAGDAŞ<br />

TÜRK BABOSUNA YAKI ŞAN, İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜK-<br />

LERİNİ SAVUNAN KONUŞMA YAPALIM D İYORUZ" sözlerinin<br />

uygulama alanına geçmesini beklemiştir. Gelecekte Avukatlık<br />

ve <strong>Barolar</strong>ın tarihinde, <strong>Barolar</strong>ın bu dayanışması, kararlı ve<br />

ödünsüz tutumları, çok anlamlı ve önemli biçimde yer alacakt ır.<br />

1990-1991 ve 1992 yılında <strong>Barolar</strong>ımızca ortak olarak düzenlenen<br />

toplantılara büyük bir özveri ve heyecanla kat ılan özel otobüsler<br />

tutarak Ankara'ya ak ın eden dayanışma ile her güçlüğün<br />

üstesinden gelineceğini kanıtlayan ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi<br />

Konferans Salonunu çiçek <strong>ba</strong>hçesi haline getiren tüm Barolanmıza<br />

ve meslekdaşlanmıza içten ve sonsz teşekkürlerimizi ve<br />

saygılanmızı sunuyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

45


k1<br />

Eki:<br />

Yargıtay Başkanı'na gönderilen<br />

kutlama yaz ısı örneği. »<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

Sayın Müfit UTKU Ankara, 6.7.1993<br />

Yargıtay Başkanı Sayı : 844<br />

ANKARA<br />

Yargıtay Başkanlığı'na seçilmenizi yürekten ve en iyi dileklerimle<br />

kutluyorum. Kişiliğinizle, <strong>ba</strong> şarılı çalışmalarınızla ve deneyiminizle<br />

Yargıtay'a güç katacağınıza inanıyorum.<br />

Savunmaya ve onun meslek <strong>kurulu</strong> şları olan <strong>Barolar</strong>a ve Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne verdiğiniz değer ve önemi yakından biliyorum.<br />

Sizin <strong>ba</strong>şkanlığınız döneminde son yıllarda nedensiz biçimde<br />

aksatılan ve yaralanan (Yargıtay—Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği) ilişkilerinin<br />

"Sav_Savnuma_Yarg ır' bütünlüğüne yakışacak düzeyde<br />

yürüyeceği, sıcak ve sağl ıklı ili şkilerin süreceği inancını taşıyor,<br />

yaşatıyorum.<br />

Bu inanç ve duygularla size <strong>ba</strong>şan ve esenlikler diliyor, saygılar<br />

sunuyorum.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

• Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İ MZA)<br />

Ankara, 20.7.1994<br />

GENELGE NO: 1033/34<br />

1990 yılından 1993 yılına kadar 3 yıl süre ile "Adli Yılın Açılış<br />

Töreni"nde Yargıtay'da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın ko-<br />

46


nu şturulmaması nedeniyle ayrı toplantı yapılması uygulamasına<br />

Yargıtay'ın yeni Başkanı Sayın Müfit UTKIJ'nun seçilir seçilmez<br />

sergilediği olumlu yaklaşımı ve çağrısı üzerine son verilmiş ve 6<br />

Eylül 1993'te Yargıtay'da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı konuşmuştur.<br />

Bu yıl da 6 Eylül 1994 günü Yargıtay'da yap ılacak "Adli Yılın<br />

Açılışı Töreni"nde Yargıtay Başkanından sonra Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Başkanı konuşacaktır.<br />

Ayrı ve Ankara'da tek bir "Yargı Yılı Açılışı" toplantısı uygulamasına<br />

son verdiğimiz için. Barolanmız, isterlerse kendi çevrelerinde<br />

ayrı toplantılar düzenleyebileceklerdir.<br />

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yargıtay'ın Sayın Başkanı, Baro<br />

Başkanlarımız için protokolde (10) ki şilik yer ayrıldığını, yer<br />

durumu müsait oldu ğu takdirde töreni izlemek isteyen bütün<br />

Baro Başkanlarımıza Yargıtay Salonu'nun açık olduğunu belirtmiştir.<br />

Töreni izlemek, için gelmek isteyen Baro Ba şkanlarımızın önceden<br />

en geç 1.9.1994 tarihine kadar bizi haberdar etmeleri uygun<br />

olacaktır. Aksi takdirde önceden ayr ılacak yerlerin bo ş olmasının<br />

hoş olmayacağı, habersiz gelinmesi halinde ise salondaki<br />

yer durumunun olanaks ızlığı nedeni ile ayakta kalma sıkıntıs<br />

ı doğması doğaldır.<br />

Baro Başkanlarımızdan toplantıya bizzat katılacak olanların<br />

durumu önceden Birliğimize bildirmeleri halinde yukarıda belirtilen<br />

s ıkıntıların aşılması kolaylaşacaktır.<br />

Durumu bilgilerinize sunanm.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

47


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 7.9.193<br />

GENELGE NO: 1056150<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın, 1993-1994 Adalet Yıli'nın<br />

açılişı nedeniyle Yargıtay Konferans Saom ı'nda düzenlenen toplantıda<br />

yaptığı konuşma. metnini yazımiz ekinde bilgi ve takdirlerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

EKİ :<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

- Konuşma metni -<br />

- Yargıtay Başkanı Sayın Müfit Utku'nun<br />

konüşmalarımn mesleğimizle ilgili bölümleri.<br />

Yargıtay Başkam Sayın Müfit Utku'nun Adalet Yıhm<br />

Açış Konuşması'nın <strong>Barolar</strong> ve Mesleğimizle ilgili<br />

Bölümleri<br />

1993-1994 Adalet Yıh'mn Açış Konuşmasında Yargıtay Başkanı<br />

Sayın Müfit Utku, önemli yargı, hukuk, demokratik laik<br />

hukuk devleti, ulus ve toplum sorunlarına değinmiştir.<br />

Son yıllarda Yargıtay Başkanlarının <strong>Barolar</strong> ve avukatlarla<br />

ilgili hiçbir görüşe yer vermeden yapmış olduğu konuşmaların<br />

aksine bu yıl mesleğimiz ve meslek <strong>kurulu</strong>şlarımızla ilgili olarak<br />

Saym Müfıt Utku'nun konuşmasmda a şağıdaki hususlara özellikle<br />

yer verildiği gözlenmiştir:<br />

"1- Kaı un1arda Değişiklikler : Genel olarak hemen ifade<br />

edelim ki kanunların geli şi güzel, değiştirilmesi fevkalade mali-<br />

48


zurludur. Çünkü Kanunlar, bir sisteme oturtulmu ş kurallar<br />

manzumesidir. Bu iti<strong>ba</strong>rla de ğişiklikler tatbikat mahkemelerinin,<br />

bu mahkemelerin zirvesi ve içtihat mahkemesi olan Yargıtay'm<br />

ve diğer yüksek mahke ın'eler ile <strong>ba</strong>roların görüşü alınarak,<br />

uygulama ile doktrin mezcedilmek suretiyle, modern hukukun<br />

gereklerine uyularak, sistenıler zedelenmeden yapılirsa yararlı<br />

ve verimli olur.<br />

2- Seminer ve Sempozyumlar : Bozma kararlarımn artış<br />

gösterdiği konularla toplum için önem arzeden yeni konulara ait<br />

seminer ve sempozyumlar, Yargıtay, Üniversiteler ve <strong>Barolar</strong>la<br />

birlikte düzenlenmelidir.<br />

3- Yargıda Avukatların Rol ve Işlevi<br />

Demokratik bir toplumda adli yargılama süreci, e şitler arasındaki<br />

medeni bir tart ışmayı gerektirdiğinden savunmanm demokratik<br />

hukuk düzeni için vazgeçilmez oldu ğunu ve bu ölçüde de<br />

önemli olduğunu belirtmek isterim. Avukatlar hukuk diyalektiğinde<br />

zorunlu unsurlardır. Bu düşüncelerle; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı'm, yöneticilerini ve değerli mensuplarını aramızda<br />

görmekten duyduğum büyük hazz ı belirtmek istiyorum".<br />

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAV1IN<br />

1993 - 1994 ADALET YILININ AÇILI ŞI<br />

TOPLANTISINDA YAPTIĞI xoruşı<br />

1993-1994 Adalet Yıh'mn Açılışı Törenine onur veren Yüksek<br />

Yargı Organları nın değerli Başkanlan'm, yüce yargıç ve savcıları,<br />

Baro Başkanlan'm, meslekdaşlanmı ve değerli konukları, <strong>ba</strong>sının<br />

ve televizyonlann temsilcilerini, en iyi dileklerimle ve saygılarımla<br />

selamlıyorum.<br />

6 Eylül 1989 günü bu salonda yap ılan ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı olarak konuştuğurnuz toplantıdan 4 yıl sonra tekrar<br />

buluşmanm, bu yüce kürsüden, bir güzel ve anlaml ı geleneği<br />

sürdüren bugünkü toplant ıda konuşmamn onurunu taşıyor, mutluluğunu<br />

yaşıyorum. "Say-Savunma-Yargı" bütünlüğünü vurgulayan<br />

böyle bir toplant ı programı için Yargıtay Başkanı Sayın<br />

49


Müfit Utku'ya ve Yargıtay camiasına içtenlikle teşekkür ediyorum.<br />

Geride bıraktığımız adli yıl, demokratik hukuk devleti, hukukun<br />

üstünlüğü ilkeleri, adaletimiz, yargımız ve savunma mesleği<br />

yönünden sorunlarla yüklü bir dönem olmu ştur. Bu dönemde,<br />

vatandaşların, yargıçlann, savcılann ve avukatların yakınmalan<br />

sürmüştür. Davalar, yine uzam ış, yargıçlar fazla i ş yükü altmda<br />

ezilmiş, avukatlar savunma hakk ım, özlenen düzeyde gerçekle ş-<br />

tirememiş, vatandaşlar, yavaş yargılamadan ve geciken adaletin<br />

etkisizliğinden şikayet etmişlerdir.<br />

Yargıtay'da yeni daireler kurarak, üye sayısını arttırarak, yıllarca<br />

önce sakıncaları görülüp terkedilmi ş istinaf mahkemeleri<br />

kurularak hukuksal ve yargısal sorunlar çözülemez. E ğitimi, insan<br />

unsurunu iyileştirmek ve geliştirmek, rahat ve seri çalışabilecek<br />

müstakil Adliye binaları yapmak, yargılamayı hızlandırmak,<br />

en son teknolojiyi yargıya sokmak, olanakları ve özlük haklarını<br />

güçlendirmek gerekir. Adalet, gecikirse gücü ve k ıymeti<br />

azalır. Yurttaşların mahkeme kapılarında yıllarca beklerneleri,<br />

mahkemeye gitmekten kaçınmaları, haklarını almak için hukuk<br />

dışı yollara <strong>ba</strong>şvurmak istemeleri, bütün hukukçuları düşündürmelidir.<br />

Vatandaşın adalete ve devlete güveni daha fazla sars ılmadan<br />

çözüm yollan bulunmal ıdır.<br />

Devlet ve ulus adma "Adalet"in gerçekle şmesini sağlayan yargıçların<br />

ve savcıların ekonomik durumları haklı olarak iyile ştirilirken,<br />

devlet adına savunma görevi yapan "Kamu Avukatlan"mn<br />

durumlarının hiç düşünülmemesi, üzücü olmu ştur. Son on<br />

yılda yap ılan düzenlemeler nedeni ile Kamu Avukatları mali <strong>ba</strong>kımdan<br />

sıkıntıya itilmişlerdir.<br />

En son 486 Sayılı KHK. ile Danıştay ve Sayıştay'da görev yapan<br />

ve Hukuk Fakültesi mezunu olmad ıkları halde Hakimlik ve<br />

Savcılık mesleğinden sayılanlara mali yönden aynen Hakim ve<br />

Savcılar gibi yeni <strong>ba</strong>k ve olanaklar sağlanmış, "Say-Savunma-<br />

Karar" üçlüsünün önemli bir unsuru olan avukatlar ayr ık tutulmuştur.<br />

Bu son düzenlemeyle Hakim ve Savcılar ve bu meslekten<br />

sayılanlar ile kamu avukatları arasında ücret yönünden kamu<br />

avukatları aleyhine çok büyük bir farklılık yaratilmıştır.<br />

50


Bırakalim yargıç ve savcılar gibi düşünülmelerini, Kamu Avukatları<br />

herhangi bir geçerli gerekçe olmaks ızın, kamuda görev yapan<br />

denetim elemanları, sağlık hizmetleri sınıfı ve teknik hizmetler<br />

smıfı karşısında bile ek göstergeler, özel hizmet tazn ıinatlan ve<br />

yan ödeme göstergeleri yönünden büyük ölçüde geriletilmi şlerdir.<br />

Kamu Avukatlarına devlet eliyle reva görülmekte olan haks ız, yersiz<br />

ve eşitliksiz ayınma süratle son verilmesini istiyoruz; aksi takdirde<br />

Devlet kendisini savunacak deneyimli avukat bulmakta s ı-<br />

kıntı çekecektir. Nitekim kamuda görev yapan avukatlarda Hakim<br />

ve Savcıliğa geçmek üzere taleplerin arttığı gözlenmektedir.<br />

Son zamanlarda artan üniversite ve fakülte sayılarma ve sınav<br />

kazansın—kazanmas ın her öğrenciye üniversitede okuma<br />

olanağı jraratılmasına <strong>ba</strong>karak hukukçu sıkıntısı çekilmeyeceği<br />

belki savunulabiir.<br />

Altyapısı, kadrosu olu şturulmadan binası ve olanakları yaratılmadan<br />

açılan Hukuk Fakültelerinin istenilen düzeyde hukukçu<br />

yetişmesini sağlamaktan uzak oldu ğu görülmü ştür. Bu fakültelere<br />

yenilerinin eklenebilece ğine dair belirtiler ve son uygulama<br />

ile açık öğretim yoluyla hukukçu yetiştirme girişimleri, endişelerimizi<br />

yoğunlaştırmıştır.<br />

Erzincan ve Dicle Hukuk Fakülteleri'nin perişan hali ortada<br />

iken, bunlara öğretim elemanı ve eğitim binas ı bile bulunamazken<br />

yeni, temelsiz ve sistemsiz Hukuk Fakültesi düşünebilmek,<br />

sorunu önemsememek demektir. Bir de ğerli Yargıtay üyesinin<br />

haklı olarak söylediği gibi, "Hukuk bilimi ve hukuk öğretisinin<br />

gereği olan bilgileri yarım—yamalak ve çağdaş hukuk öğretiminin<br />

yöntemleriyle <strong>ba</strong>ğdaşmayacak şekilde vermek ve bu yölla<br />

"Hukuk Fakültesini bitirmi ş gibi" diploma dağıtmak zaten sağlıklı<br />

olmayan hukuk öğretiminin ve hukukçunun ölüm fermam<br />

olacaktır."<br />

Siyasal hesaplarla hareket edenler, k ısa vadeli <strong>ba</strong>şarılar yerine,<br />

uzun vadeli köklü çözümleri düşünmeli ve önermelidir. Gelecekte<br />

pi şman olunacak uygulamalardan kaç ınılmalıdır. -<br />

Ça<strong>ba</strong>mız yanlış anlaşılmasın, hiçbir yetenekli gerçek hukukçu<br />

yetişecek gencimizin önü kapatılmasın, dürüst, yetenekli,bilgili<br />

hukukçular yetişsin, mesleğimiz yozlaşmasın istiyoruz.<br />

51


Savunma hakkı yönünden bu ça<strong>ba</strong>lanm ızın ürün vermesi için<br />

halen TBMM. Adalet Komisyonu gündeminde olan Avukatl ık<br />

Yasası Değişikliği Tasans ı'nın yasalaşması ğerekmektedir. Bakanlar<br />

Kurulu'na 15.5.1992 tarihinde sevkedildikten sonra <strong>ba</strong>z ı<br />

Bakanlıkların, değişik maddelere itiraz etmeleri nedeni ile tasan,<br />

TBMM.ne bir yıla yakın süre sonra, 11.3.1993 tarihinde gönderilmiştir.<br />

Bakanlar Kurulu'na sunulan metin ile TBMM.ne gönderilen<br />

metin arasmdaki farkl ılıklar incelendiğinde, tas arımn bir yıl<br />

bekletilmesini gerektirecek önemde olmad ığı, Adalet Komisyonu'ndaki<br />

kısa bir çalışma ve uzlaşma ile çözümlenecek boyutta<br />

olduğu kolayca görülecekti'r.<br />

Avukatlık Yas asındaki yararl ı ve olumlu değişiklikleri bilinçli<br />

ya da bilinçsiz yavaşlatan veya geciktirenler, avukatl ığa değil,<br />

aslında "Adaletin Temeli Olan Savunma"ya zarar verdiklerinin<br />

farkında değillerdir.<br />

Biz, Avukatlık yasasındaki değişiklikleri, mesleğimiz ve meslekdaşlanmız<br />

açısındaki öneminden çok, demokrasi, demokratikleşme,<br />

hukukun üstünlüğü, yargımız ve vatandaşın savunma<br />

hakkı açısından taşıdığı önem nedeniyle kaçınılmaz sayıyoruz.<br />

Yoksa T.B.B. ve <strong>Barolar</strong>, Avukatl ık Yasası'nda hiçbir değişiklik<br />

yapılmasa da inandıklan doğruları, toplum, ülke, demokrasi, insan<br />

hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk devleti<br />

ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda söyleme ve mücadele<br />

etme kararlılığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedir. Kuruluşumuzdan<br />

buyana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafs ız BASKI GRUBU olarak<br />

yaptığımız gibi bundan böyle de ilkelerimizden ödün vermeyiz,<br />

<strong>ba</strong>ğıms ızlığımıza saygı isteriz, vesayete boyun eğmeyiz; ayıplar<br />

ve yanlışlarla mücadele ederiz, doğruları bölüşürüz.<br />

Doğrularını bölüşüp, <strong>ba</strong>şarılı ve kalıcı olması için gayret ettiğimiz<br />

bir konu, CMUK.daki olumlu de ğişikliklerdir. Yasamn yürürlüğe<br />

girmesinden sonra işlemesinin ve uygulamas ının sağlıklı<br />

yürümesinin ancak Barolanm ızın ve meslekdaşlanmızın olağanüstü<br />

ve özverili çal ışmaları ile mümkün olabileceği görülmü ş-<br />

tür. Geriye dönük 9 aya yakın uygulamaya <strong>ba</strong>karak Barolanm ı-<br />

zm ve meslekda şlarımızın CMUK. değişikliklerinin uygulanma-<br />

52


sında övünülecek bir düzen, çal ışma ve <strong>ba</strong>şan içinde ölduklarını<br />

gururla söyleyebiliriz.<br />

Yasanm uygulanmas ı ile ilgili her kurum, <strong>kurulu</strong> ş ve kişi, <strong>Barolar</strong>ımız<br />

ve meslekda şlarımızın gösterdiği titizlik içinde olursa<br />

yasa değişikliği, amacına fazla aksamadan ulaşabilir.<br />

Yasa değişikliklerinin temel amac ı, yakalanan kişinin savunma<br />

hakkını güçlendirmek, keyfi tutuklama ve i şkenceyi önlemek,<br />

insan hak ve onuruna yara şır sorgulama ve yargılamayı<br />

sağlamaktır.<br />

Yasa değişikliği ile gerçekle ştirilmek istenen demokratikle şme<br />

adımı, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın vetosu ve bu vetoya uygun yeni düzenleme<br />

ile onanlması güç yaralar almıştır.<br />

CMUK.daki değişikliklerin refornı niteliği taşıması için öncelikle<br />

30 ve 31. maddedeki e şitsizlik yaratan hukuk ayıbı temizlenmelidir.<br />

Daha sonra Adli Kolluk Yasas ı çıkartılmalı, Polis Vazife<br />

ve Selahiyet Yasası, Terörle Mücadele Yasas ı değiştirilmeli,<br />

ceza infaz sistemi ça ğdaş yapıya kavuşturulmalı, ceza ve usul<br />

yasalarındaki antidemokratik hükümler ay ıklanmalıdır.<br />

CMUK.nun 146. ve geçici 3. maddesi ile getirilen değişikliklerin<br />

yeterince açık olmayışı nedeni ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı<br />

ile Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği arasında ödeneklerin miktar ı, aktarılması<br />

ve zaman ı ile ilgili olarak ortaya çika ıı anlayış ve yorum<br />

farklılığı, Birliğimizin giri şimleri ile olumlu sonuca <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />

Konuya gösterdiği ilgi ve çözüme yönelik verdiği talimatlan<br />

için Maliye ve Gümrük eski Bakan ı Sayın Sümer Oral'a teşekkür<br />

ediyorum.<br />

Bugün siyasal iktidan olu şturan partiler, "Türkiye'de ANA-<br />

YASA dahil bir hukuk reformu gerçekle ştirmek, "12 EYLÜL HU-<br />

KUKU KALINTILARI" olarak nitelendirilebilecek, yasal düzenlemeleri,<br />

uygulamaları ve kısıtlamaları sür'atle yürürlükten kaldırmak<br />

yolundaki isteklerini, kamuoyuna aç ıklamışlardı.<br />

Bütün bu iyi niyetli sözlere karşın 12 Eylül Hukuku'nun en<br />

önemli KALINTISI 1982 Anayasas ı, her nedense ele alınamamıştır.<br />

İnsan hak ve özgürlüklerine, ça ğdaş düşünceye, demokratik<br />

53


hukuk devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkelerine aykırı pek çok<br />

göze <strong>ba</strong>tan çarpıklık ortada iken bir iki cılız ve öze yönelik olmayan<br />

biçimsel değişiklik önerileri toplumda düş kırıklığı yaratmıştır.<br />

1982 Anayasas ı, bir toplumsal uzlaşma anayasası değildir, seçeneksizlik<br />

yaratılarak dayatma, topluma benimsetme anayasasıdır.<br />

Böyle bir metnin sadece <strong>ba</strong>z ı maddelerini değiştirmek yeterli<br />

olamaz. Başlangıç bölümünden <strong>ba</strong>şlayarak son kelimesine<br />

kadar yeniden gözden geçirilip tartışılmas ı ve kaleme alınması<br />

gerekir.<br />

Anayasa'nın "BAŞLANGIÇ" bölümü, çağdaş demokratik hukuk<br />

devleti anayasas ına yakışmamaktadır; bu bölüm, hukukun<br />

üstünlüğü ilkesine de uygun düşmemektedir. Askeri darbeleri<br />

meşru sayan, benzerlerine yol açacak nitelikteki Başlangıç bölümü,<br />

Anayasa metninden çıkarılmalıdır.<br />

TBMM.nin verimli, düzenli çalışması sağlanmalı Genel Kurula<br />

gelen konuların, yasa taslak ve tasanlar ımn fazla bekletilmeden<br />

ele al ınmas ını sağlayıcı düzenleme yapılmalıdır.<br />

AGİK'te benimsenen, "insan haklan ve temel özgürlüklere her<br />

insan doğduğu anda sahip olup, bunlardan feragat edilemez ve<br />

HUKUKUN GÜVENCESI altındadır. Yönetimin ilk sorumluluğu,<br />

bunlan, gelebilecek zararlardan korumak ve geliştirmektir.<br />

Bunlara saygı, aşırı GÜÇLÜ B İR DEVLETE karşı ASLİ BİR TE-<br />

MİNATTIR". ilkeleri esas alınmalı ve Anayasada somutla ştırılmalıdır.<br />

Bunun için Anayasa'daki hukuka ayk ırı insan hak ve<br />

özgürlükleri kısıtlamaları kaldırılmalıdır.<br />

TBMM.nin "YASAMA YETKISININ DEVRED İLMEZLİĞİ"<br />

kuralı, titizlikle korunmalıdır. KHK. uygulamas ına çok zorunlu<br />

olmadıkça <strong>ba</strong>şvurulmamalı, hukuka aykırı düzenlemeler yapılmamal<br />

ıdır. Belli bir süre içinde TBMM.de görüşülmeyen<br />

KHK. nin yürürlükten kalkmas ı ilkesi benimsenmelidir. Olağanüstü<br />

Hal Kararnamesi veya KHK. ile yürütmeye yerli yersiz ve<br />

çoğu gereksiz yetkiler verilmemelidir; aksi uygulama, yasa yolunun<br />

savsaklanıp rafa kald ırılmas ı, TBMM.nin devredışı bırakılması<br />

KHK. yolunun genelle şmesi sonuçlarım doğuracaktır. Son<br />

kez, çıkarılan ve yetki yasas ına dayanmayan Genelkurmay Ba ş-<br />

54


kanlığı ve vergiler konusundaki KHK.ler, hukukun üstünlüğü ilkesiyle<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmayan talihsiz uygulamalard ır.<br />

"Hukukun Üstünlüğü" ilkesi ve anlayışı Milletvekili ve Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın<br />

"Andiçmesi" metinlerinde unutulup kalmamah,<br />

Anayasa'nın en belirgin ve temel yapısını oluşturmalıdır. Hukukun<br />

üstünlüğü ilkesinin, demokrasinin temeli oldu ğu ve kimsenin<br />

hukukun üstünde olamayacağı anlayışı Anayasada açık ve<br />

belirgin bir biçimde belirtilmeli, maddelerde, kurumlarda somutlaştırılmalıdır.<br />

Bu ilke ve anlayış benimsenince Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın yetkilerinin<br />

ne denli hukukun üstünlüğü ilkesi ile <strong>ba</strong>ğdaştığı da tartışılmalı,<br />

yeniden ele alınıp düzenlenmelidir. Cumhur<strong>ba</strong> şkanı, Danıştay<br />

Üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını<br />

ve Başsavcı Vekilini, Askeri Yarg ıtay Üyelerini, Askeri Yüksek<br />

İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimler ve Savc ılar Yüksek<br />

Kurulu Üyelerini ve görevi ile ilgili suç i şlediği zaman kendisini<br />

"Yüce Divan" s ıfatı ile de yargılayacak olan Anayasa Mahkemesi'nin<br />

Üyelerini seçmemelidir.<br />

Hukukun üstünlüğü ilkesine tamamen ayk ırı ve antidemokratik<br />

olan Geçici 15. madde kald ırılmalıdır. "GEÇİC İ" adına karşm<br />

Anayasa'nın temel ve kalıcı pek çok kurum ve maddesinden daha<br />

"KALICI" olan Geçici 15. madde bir hukuk ay ıbıdır. Böyle bir<br />

ayıplı maddeyi içinde <strong>ba</strong>rındıran Anayasa, bir demokratik hukuk<br />

devleti Anayasas ı olamaz.<br />

Hukuk Devletinin olmazsa olmaz ko şulu "YARGI BAĞIMSIZ-<br />

LIĞI" titizlikle korunmal ı, Yargıç ve Savcı teminatı sağlanmalıdır.<br />

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, siyasal iktidarın güdümünden<br />

ç ıkartılıp, <strong>ba</strong>ğımsız statüye kavuşturulmalıdır. Adalet<br />

Bakanı ve Müste şarı, Kurulda görev almamalıdır. Kurulun<br />

diğer üyeleri de kendi Genel Kurullar ınca doğrudan seçilmelidir.<br />

Anayasaya göre "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarI"<br />

olan siyasi partiler, kolayca kapat ılmamalıdır. Ancak siyasi<br />

partilerde de "Ne tür suç i şlersek işleyelim partimiz kapat ılmayacaktır.<br />

Bizi ancak seçmen tasfiye eder" mantığı yerle şmemeli,<br />

ülke, ulus ve devlet bütünlüğünü yıkma, demokrasiyi zedeleme<br />

gayretleri siyasi parti kurarak kolaylaşır sanılmamalıdır.<br />

55


Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir Anayasa, kendi devlet varlığına<br />

kasteden siyasi partinin faaliyetini sürdürmesine olanak tanımaz.<br />

Partisinden istifa ederek <strong>ba</strong>şka bir partiye giren Milletvekilinin<br />

düşmesi kuralı, fiilen işletilemez hale getirilmiştir. Hukuku<br />

dolanarak Anayasaya, Kanuna kar şı hile yaparak ömürsüz ve<br />

geçici sözde partiler kurarak parlamenterli ği ve parlamentoyu<br />

halkın gözünde küçük düşüren uygulamalara yol açan 84. madde<br />

tamamen değiştirilmelidir.<br />

Hem siyasi parti kapatılmasına hem de 84. maddenin tamamen<br />

kaldırılmasına ilişkin görüşleri, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği tarafından<br />

çok önce söylenmi ş, hazırlanan ve TBMM. Ba şkanlığına<br />

da sunulan Anayasa değişikliği metninde dile getirilmi ştir.<br />

Zamanında gerekli değişiklikler yapılmadığı için bugün bu<br />

maddelere göre karar veren Anayasa Mahkemesi, yanlış ve haksiz<br />

biçimde ele ştirilmektedir.<br />

Bir siyasi parti yetkilisinin "Meclis, Anayasa Mahkemesi'nin<br />

karanna bu kez, demokrasimiz ve ulusal egemenlik ad ına direnmeli<br />

ve kararı tebellüğ etmemelidir" şeklindeki sözleri bir hukuk<br />

ve anayasa ayıbı oluşturmuştur. Anayasa'nın öz yönünden denetimi,<br />

Anayasa Mahkemesi'ne kapal ı olduğuna göre Anayasa<br />

Mahkemesi, elindeki metne göre karar vermi ş ve Anayasa'nın<br />

84/3. maddesi otomatik olarak i şlemiş, ilgilinin milletvekilliği sona<br />

ermi ştir. -<br />

Ele ştirenler, karan hukuka ayk ırı bulanlar, Anayasa Mahkemesi'ni<br />

suçlayacaklarına davanın açılış tarihi olan 3.7.1992'den<br />

kararın verili ş tarihi olan 14.7.1993 tarihine kadar en az bir yıllık<br />

süre içinde gerekli Anayasa değişikliğini yapmadıklan için<br />

önce kendilerini özele ştiriye tabi tutmalıdırlar. Anayasa'nın 133.<br />

maddesinin deği şikliğinde gösterilen giri şim, gayret ve kararl ılık<br />

84. maddede de gösterilebilirdi.<br />

Anayasa Mahkemesi kararlannm uygulanmas ı, hiçbir nedenle<br />

aksatılmamalıdır. Iptal edilen bir yasa ya da KHK. yeniden çıkanlmamalı,<br />

ilgisi olmayan yetki yasas ına dayanarak hukuki<br />

düzenleme yapılmamalı, iptal edilen kural ın yenisinin düzenlen-<br />

56


mesi için yayım koşulu beklenmemeli, iptal gerekçesine uygun<br />

yeni metin yürürlüğe konmandır. Bu kurallara uyulmadığina somut<br />

bir örnek verelim:<br />

Anayasa Mahkemesi'nin Hayat Standard ı ile ilgili iptal kararı,<br />

23.7.1992 tarihinde yayınlanmıştır. 23.1.1993 tarihine kadar<br />

hiçbir düzenleme yapılmadığı gibi, daha sonra Vergi Kanunlar ı<br />

Paketi içinde yap ılan düzenleme de geri çekilmi ştir. Vergi yılı sonu<br />

olan 31.12.1993 tarihine kadar yeni düzenleme yap ılmadığı<br />

takdirde Anayasa Mahkemesi kararımn çiğnenmesi bir yana,<br />

Serbest Kazanç Vergi Mükellefleri yönünden fevkalade s ıkıntılı,<br />

haksız ve içinden çıkılmaz durum yaratılmış olacaktır.<br />

Son zamanlarda, Anayasa Mahkemesi kararları nedeniyle çıkarılan<br />

tartışmalar, bu yüksek yargı organmı yaralamaktad ır.<br />

Anayasa Mahkemesi'nin bizim de eleştirdiğimiz ye katılmadığımız<br />

eksik bulduğumuz kararları vardır. Ama insafla söylemek<br />

gerekir ki Anayasa Mahkemesi, ülkemizde demokratik laik sosyal<br />

hukuk devletinin ve yarg ımn temel dayanaklann ın <strong>ba</strong>şında<br />

gelmektedir.<br />

Anayasa Mahkememiz, demokrasimizin, insan hak ve özgürlüklerinin<br />

ye hukukun üstünlü ğünün güvencesi olma i şlevini,<br />

dikkat ve inançla sürdürmektedir.<br />

Anayasa de ğişiklikleri ile ilgili görü şümüzü belirtirken Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasal konumuna değinmekte yarar görmekteyiz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasa'nın YÜRÜTME bölümünde<br />

değil, YARGI bölümünde yer almal ıdır. "Sav-Savünma-Yargı"<br />

bütünlüğü, Anayasada da belirtilmelidir. Yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığı<br />

anlayışı doğrultusunda Barolann da <strong>ba</strong>ğımsızlığı vurgulanmalidır.<br />

Vesayete ilişkin hiçbir hüküm Anayasada yer almamal ıdır.<br />

Anayasa Mahkemesinde ve Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulunda<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini temsilen üye bulunmalıdır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesinde dava açma<br />

hakkı tanınmalıdır.<br />

Yeri gelmişken Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkammızın bu yıl Mayıs ayında<br />

Erzurum'da yap ılan 22. Olağan Genel Kurulumuza gönder-<br />

57


dikleri mesaja değinmek ve bir kez daha kendilerin kutlamak ve<br />

teşekkür etmek istiyorum. An ılan mesajda aynen, "Savunma<br />

hakkı adaletin tecellisinde vazgeçilmez asli bir unsurdur. <strong>Barolar</strong><br />

Birliği, savunmayı sağlayan ve hakkın yerine getirilmesinde<br />

büyük katkısı olan ve yargının ayrılmaz bir parçasım oluşturan<br />

avukatlanmızın kamu kurumu niteliğindeki en yüksek bir <strong>kurulu</strong>şudur"<br />

denilmektedir.<br />

Bu mesaj, bu kürsüden böyle bir toplant ıda söylenen "Avukatlarm<br />

yargı organının bir unsuru olmadıkları" sözlerine de anlamlı<br />

cevap oluşturmaktadır.<br />

Aylardır, ülkemizin dışında ve içinde fevkadale önemli olaylar<br />

yaşanıyor, Türkiye'nin Kıbrıs, Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'te<br />

<strong>ba</strong>şlangıçtaki etkinlik ve iddialarımn gerisine düşmekte olduğu<br />

kuşkuları yaygınlaşıyor.<br />

Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'te uluslararas ı hukuk, insan<br />

hak ve özgürlükleri çiğneniyor, katliamlar yap ılıyor, insanlar göçe<br />

zorlamyorlar. Uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar, dünyanın etkin ve güçlü<br />

ülkeleri, bunlara <strong>ba</strong>rışçı, uzlaştırıcı çözümler bulup uygulatacaklarına<br />

sadece seyrediyorlar.<br />

Ermenistan, günbegün adım—adım Azer<strong>ba</strong>ycan'dan toprak kopartıyor,<br />

Bosna—Hersek'te dünyamn gözüönünde aylard ır bir kiyım,<br />

vahşet ve insanl ık dramı yaşanıyor. İnsanlar evlerinden kaçıyor,<br />

kentler ate şe veriliyor, evlerinden toplanan çocuk, ya şlı ve<br />

kadınlara işkence yapılıyor.<br />

Kuzey Irak'ta, Türkiye'de insan hakları ihlallerini tesbite gelenler,<br />

önce burunlann ın dibindeki vah şeti görmeli, SOYKI-<br />

RIM'a dur demelidir. Körfez Savaşına gözönü kırpmadan müdahale<br />

edenler, Azer<strong>ba</strong>ycan ve Bosna—Hersek'teki katliama müdahalede<br />

çok geç kalm ışlardır. Bosna Hersek için Cenevre'deki <strong>ba</strong>rış<br />

görüşmeleri sağlıklı bir sonuca varamamıştır. Bosnalı küçük<br />

kız İRMA'yı tedavi etmeye çalışmak, bunun çal ımım satmak yetmez,<br />

yüzbinlerce İRMA'nın, sakat, aç—susuz, anas ız—<strong>ba</strong><strong>ba</strong>sız,<br />

yurtsuz kalmasma artık gözyumulamaz.<br />

Başta Birleşmiş Milletler, ABD ve AG İK'e imza atan ülkeler<br />

olmak üzere <strong>ba</strong>rıştan yana tüm devletleri, uluslararası <strong>kurulu</strong>ş -<br />

58


ları, insan hakları ile ilgili bütün <strong>kurulu</strong> şları Bosna—Hersek ve<br />

Azer<strong>ba</strong>ycan'daki SOYKIRIM'ı—VAHŞETI önlemeye çağırıyoruz.<br />

Azer<strong>ba</strong>ycan'da, Bosna—Hersek'te olup bitenler, çok anlaml ı ve<br />

ibret vericidir. Bu olaylar, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Gürcüsüyle,<br />

Çerkeziyle, Arabıyla, Arnavutuyla bütün Türkiye halkının<br />

kardeşçe yaşamasının kaçmılmazlığmı vurguluyor.<br />

Cumhuriyetimiz, Kurulu şundan bu yana zaman-zaman ya şadığı<br />

ve atlattığı güç dönemlerin belki de en önemlisi ile yüzyüzedir.<br />

Türkiye, Misak-ı Milli Sımrlarını değiştirmeyi, ülke bütünlüğünü<br />

ve devlet yapısını bozmayı amaçlayan sistemli, yıkıcı, acımasız,<br />

masum çocuk, ya şh ve kadın demeden öldürücü bir terörle<br />

karşı karşıyadır.<br />

60 milyon vatanda şımız, tarihin derinliklerinden gelen sa ğduyu<br />

ve kaynaşma ile T.C. sımriarı içinde ulus bilinci ile, ırk-dindil-etnik<br />

yapı farklılığı gözetmeksizin karde şçe, dostca e şit yaşamak<br />

istemektedir. Vatandaşların bu temel istencirıi herkes iyi<br />

özümsemelidir.<br />

Bölücü politikaları, "Asker—Halk" çatışmasına "Türk—Kürt"<br />

şovenliğine oturtmak isteyenlere, topluca kar şı çıkılmalıdır. Biz<br />

şovenliğin her türlüsüne Türk Şovenliğine de Kürt Şovenliğine<br />

de karşıyız.<br />

Doğu—G.Doğu'daki sıkıntılara, 1979 yılından bu yana olağanüstü<br />

hal rejimi içinde, sadece askeri tedbirlerle çözüm aramak,<br />

olağanüstü hali, olağanlaştırmak, kimi zaman Hukuku askıya<br />

almak yanlış olmuştur.<br />

Tüm siyasi partiler, terör sorununa köklü, kal ıcı çözüm bulmak<br />

konusunda anlaşmalı, terörün demokratik düzenle <strong>ba</strong> ğdaşmadığı<br />

gerçeğini benimsemelidirler. Hiçbir siyasi parti, hiçbir<br />

nedenle teröre sempati duydu ğu kuşkusunu yaratmamal ıdır.<br />

Doğu'da, G.Doğu'da görev yapan korucular, özel tim ve güvenlik<br />

kuvvetleri görevlileri, vatanda ş için var olduklarını, unutmamali,<br />

vatanda şa potansiyel suçlu gibi davranmamal ı, ön yargılı olmamalıdır,<br />

gözetim altma ahnanlara I ŞKENCE yap ılmamalıdır.<br />

59


Devlet, gerçek bir demokratik hukuk devleti gibi davranmalı,<br />

<strong>ba</strong>skıcı olmamalı, vatandaşlara farklı muamele yapmamalı, sevecen<br />

olmalıdır.<br />

Kültürel haklara sayg ı gösterilmeli, kimse, konu ştuğu dilden<br />

dolayı, sıkıntı çekmemelidir.<br />

Terör örgütünün etkin olduğu yörelere ekonomik yatırımlar<br />

hızlandırılmalı, bunun yamnda ve daha önemlisi, sevgi, <strong>ba</strong>rış,<br />

güven ve DEMOKRASI yatırımı yapılmalıdır.<br />

Insanlarımızın kimileri, din u ğruna, kimileri devrimcilikleri,<br />

ilericilikleri gölgelenir ku şkusu ile, kimileri .ayrılıkçılık uğruna,<br />

kimileri de devletin güvenlik güçlerini zay ıflatırız endişesi ile teröre,<br />

yeterince kararlı, inançlı ve güçlü şekilde karşı çıkamazlarsa<br />

bu KAN, bu OLUMLER, bu TEROR DURMAZ.<br />

Teröristin, solcusu, sağcısı, mukaddesatçısı, uluscusu, ırkçısı<br />

olmai. Hepsi aynıdır, sonunda öldürme, yıldırma yatmaktadır.<br />

Tek tanımıyla teröristin HAKLISI yoktur, KANLISI vardır.<br />

Türkiye'de Ulusal Kurtuluş Savaşı ile yoğrulmuş TBMM.den<br />

ayrı meclis, ayrı bir devlet özleyenlerle ve bunun sava şını verenlerle<br />

ve iç sava ş kışkırtıcılığı yaparak çocuk, kadın, yaşlı demeden<br />

adam öldürenlerle ve "VUR PKK VUR, KIJRD İSTAN'I<br />

KUR" diyenlerle Türkiye <strong>Barolar</strong> ımn ve avukatların yollan ayrıdır.<br />

Ülkemizde Doğu ve Güneydoğu olaylan yaşamrken bir <strong>ba</strong>şka<br />

yaşamsal önem taşıyan Cumhuriyetin değişmez, değiştirilemez<br />

ilkesi laikliğin de tartışılması sürüyor. Laikliğin din dü şmanlığı<br />

olduğu savıyla yola çıkanlar, laik insarları dinsiz sayarak şeriat<br />

özlemciliği yapıp, teokratik devlet yapılaşmasına yeşil ışı k yakmaktadırlar.<br />

Laikliğe karşı son <strong>ba</strong>şkaldırı, 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşandı;<br />

37 vatanda şınıız yanarak can verdi. An ılan olaylarm davaları<br />

açıldığı için bunlarla ilgili beyanda bulunacak değilim, fakat<br />

yeri gelmi şken tahkikatın her türlü etki ve şüphe söylentilerinden<br />

uzak, özgürce, hukukun üstünlüğüne ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />

yakışır bir şekilde dava emniyeti sağlanarak yapılmas ı<br />

60


için davaların Ankara'ya naklini isteyen Adalet Bakan ı Sayın<br />

Oktay'ı ve isteği karara <strong>ba</strong>ğlayan Yargıtay ilgili dairesini hukuk<br />

adına kutluyorum.<br />

Davalarm iddianamelerinde Sivas sokaklarında 7,5 saat süre<br />

ile 'Yaşasın Hizbullah - Laiklik gidecek, şeriat gelecek - Laikliğe<br />

son, laik düzen yıkılacak" şeklinde <strong>ba</strong>ğrıkliğı belirtilmektedir.<br />

Kur<strong>ba</strong>n keserken kasab ın getirdiği tekbir getirilerek otel yakılmış,<br />

insanlar boğulmuştur.<br />

Olayların temelinde, değişik nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler<br />

aramak yanli ştır, boşunadır. Olaylar, Cumhuriyetin 70. y ılında,<br />

onun en temel ilkesi olan LA İKLİGİn kimi çevrelerce ve kişilerce<br />

hala özümsenemedi ğini kamtlamaktad ır. Sokaklara dökülenler,<br />

"Şeriat isteriz" diye <strong>ba</strong>ğıranlar ve onları kışkırtanlar, Laiklik ilkesini<br />

geriletip dışlamayı, ulusumuzu ortaçağ karanliğına çekmeyi,<br />

ümmet yapmayı düşlemekte, demokratik hukuk devletini<br />

yıkıp teokratik devlet kurmayı amaçlamaktadırlar.<br />

Sivas olayları, nedeniyle topluma sürülen kara lekeyi silemeyiz,<br />

ölenlerin yakınlannm tarifsiz acılarını dindiremeyiz, ölenleri<br />

geri getiremeyiz; ama hiç olmazsa laiklik yolunda ölümü göze<br />

alanların anılarma ve ölüme yiğitçe yürüyü şlerine sahip çıkalım.<br />

Devletin, toplumun ve anayasal <strong>kurulu</strong> şların, yakılarak öldürülen<br />

37 vatandaşımıza karşı utancı, borcu ve görevleri vardır.<br />

Hızlı iletişim ve ulaşım çağında vatandaşın yardımına koşamayan<br />

DEVLETIN kusuru vard ır.<br />

Devletin, yasama, yürütme ve yargı erkleri, Cumhuriyetin temel<br />

ilkelerini korumakla yükümlüdür. Bu ilkelerden ödün veremezler,<br />

ödün verilmesine seyirci kalamazlar.<br />

Teokratik devlet özlemdileri, Laikli ği benimseyip toplumu<br />

UMMETTEN ULUS yaptığı için Atatürk'e dü şmandırlar. Atatürk<br />

<strong>ba</strong>şhedefleridir, casustur, dinsizdir, masondur. Onlara göre<br />

Laiklik yanl ısı bizler de ATATURK'ün AVENES İYİZ: "Mustafa<br />

Kemal ve Avenesi, belli zaman müslüman görünmü şler, müslümanları<br />

avutmuşlarsa da çoğu zaman D İNSİZLİKLERİNİ göstermişlerdir"<br />

diyorlar ve bizler gibi laiklik savunucularına dinsiz<br />

deyip küfürlü mektuplar, kasetler, kitaplar yağdırıyorlar.<br />

61


Toplumun, Cumhuriyet'in, demokrasinin ve ulusun bütün değerlerine<br />

saldıranlar gibi sözde dindar olacağımıza, onların dinsiz,<br />

zalim LAIK D İKTATOR dedikleri Atatürk'ün LAIK AVENE-<br />

St olmayı yeğleriz.<br />

Laiklik, bir Yasa ve Anayasa maddesine s ığmayacak, "din ve<br />

devlet i şlerinin ayrılmasıdır" daraltmasına oturmayacak kadar<br />

engin, kapsamli ve anlaml ıdır.<br />

Laiklik, dini toplum yaşamını düzenleyen yönlerden bir güç<br />

mihrakı olmaktan çıkarmış, din sömürusüne son vermiş, dini, kişi<br />

vicdanının korumasına almıştır. Laiklik, TEOKRATİK devletten<br />

DEMOKRATIK hukuk devletine geçi şin simgesidir. Şeriat<br />

devletinden çağdaş devlete yol al ıştır. Bir uygarlık, özgürlük ve<br />

çağdaşlik ilkesidir.<br />

Dinine saygılı gerçek dindarlar, laikli ğe karşı değildirler. Laikliğe<br />

karşı olanlar, laik insanları dinsiz sayanlar, şeriat özlemcileridir,<br />

teokratik devlet yanhland ır ve bunları ustaca kullan ıp<br />

yönlendiren yo<strong>ba</strong>zlard ır.<br />

23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim'i "KARA GÜNLER" olarak niteleyenlere,<br />

demokrasiden 'YIKILMASI GEREKEN PUT" şeklinde<br />

söz edenlere, sokaklarda "Şeriat isteriz, laik düzen yıkılacak!"<br />

diye <strong>ba</strong>ğıranlara "Gençlik Kampı" adı altında dini eğitim yaptıranlara,<br />

hızla çoğalan tarikat yurtlarına, üzerinde Map harfleri<br />

yazılı yeşil <strong>ba</strong>yrak açanlara, siyasi hesaplarla gözyumulmamahdır.<br />

Laikliğin zedelenmesine, şeriat avazelerine "Bunlar masum<br />

inanç patlamalarıdır" diye gözyumuldukça demokrasi, Cumhuriyet<br />

ve laiklik düşmanlarının, teokratik devlet özlemcilerinin cesaretleri<br />

artacak, yeni eylemler gerçekle ştireceklerdir.<br />

Laiklik yolunda ödün yermek yoktur, Kubilay'ları, Muammer<br />

Aksoy'lan, Bahriye Uçok'lan, Uğur Mumcu'ları öldürenler, Sivas'ta<br />

37 kişiyi diri diri yakanlar, aydınlıktan yana laik insanları<br />

gerilettiklerim, korkuttuklarm ı sanıyorlarsa aldanıyorlar.<br />

Türk ulusunu ortaçağ karanlığma çekmeye, ümmet yapmaya, şeriat<br />

düzenini kurmaya, güçleri yetmeyecektir.<br />

Laikliğe karşı olanların yanında CUMHURİYETi eskimiş,<br />

devrini tamamlamış sayıp ikinci Cumlıuriyet'in kurulmas ını isteyenler<br />

de Cumhuriyetin temel niteliklerine sald ırmaktadırlar.<br />

62


Birinci Cumhuriyetin kurulmas ında HALK' ın desteği yokmuş,<br />

Cumhuriyet zorla, emirle tepeden inme kurulmuş. Bunu yazan<br />

ve söyleyenler dünyanın <strong>ba</strong>şka yerlerinde, <strong>ba</strong>şka yapılaşmayla<br />

kurulan Cumhuriyetlerle Türkiye Cumhuriyeti'ni kar ıştırıyorlar.<br />

Türkiye Cumhuriyeti'nin farkl ı özellikleri var.<br />

Bu Cumhuriyetin temelinde halkın tam desteği ile oluşan<br />

Samsun Çıkartması, Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve<br />

bütün dünyaya parmak ısırtan ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI<br />

VARDIR. Katılımı yok denilen Anadolu halkının alınteri, kanı ,<br />

onurlu Türk kadımmn nasırlaşan elleri ve s ırtı vardır. Bu Cumhuriyetin<br />

temelinde tüm emperyalist ülkelere karşı direniş, savaş<br />

ve BAŞARI vardır.<br />

Başka ülkelerde bilmem kaçıncı Cumhuriyet kurulabilir ama<br />

Türkiye'de BIRINCI ve SONUNCU CUMHURIYET VARDIR ve<br />

Atatürk'ün sözleriyle "SONSUZA DEK YA ŞAYACAKTIR". Onu<br />

yıkmaya kimsenin gücü ve nefesi yetmeyecektir.<br />

Bu inanç ve duygularla sizlere <strong>ba</strong>şarılı, sağhkh bir YARGI YI-<br />

LI diliyorum, teşekkür ediyorum, saygılarımla, selamlıyorum.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 7.9.1994<br />

GENELGE NO: 1221/42<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın, 1994-1995 Yargı Yılı'nın<br />

açılışı nedeniyle Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda<br />

yaptığı konuşma metnini yazımız ekinde bilgi ve takdirlerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

EKI: Konu şma metni.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

63


TÜRKIYE BAROLAR BİRLIĞI BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />

1994 - 1995 YARGI YILININ AÇILIŞI TOPLANTISINDA<br />

YAPTIĞI KONUŞMA<br />

1994-1995 Adalet Yıh'nın Açıhşı Töreni'ne onur veren say ın<br />

konukları, yüce yargıç ve savcıları, değerli meslekdaşlarımı, <strong>ba</strong>smın<br />

ve televizyonlarm temsilcilerini en iyi dileklerimle ve saygılarımla<br />

selamlıyorum.<br />

Güzel ve anlamli bir toplantıda yargımızın, hukukumuzun,<br />

ülkemizin ve demokrasimizin sorunlarım konuşmak üzere buluşmaktan<br />

duyduğum mutluluğu ifade etmek istiyorum; toplant ı<br />

programı için Yargıtay Başkanı Sayın Müfit Utku'ya ve Yargıtay'm<br />

diğer sayın yetkililerine teşekkür ediyorum.<br />

Geçen yıl, bu kürsüde dile getirdiğimiz sorunların çözümlenemediğini,<br />

çözüm için de ça<strong>ba</strong> harcanmad ığım görmenin, ya şamanin<br />

üzüntüsü içindeyim.<br />

Anayasamız, "Yasama—Yürütme—Yarg ı" yetkileri deyimlerini<br />

kullanmış, hukuk dilinde kuvvetler ayrılığı denilen sistemi benimsemiş<br />

ama nedense YARGI'yı diğer iki güce karşı arka plana<br />

atmış, üvey evlat muamelesi yapm ıştır. Gelmiş-geçmiş siyasal<br />

iktidarlar, Adalet Hizmetleri'ne gerekli önemi vermemi ş, milli<br />

gelirden yeter pay ay ırmamış, YARGI'ya az yatırım yapmıştır.<br />

Yargı'ya bu <strong>ba</strong>kış açısı nedeniyledir ki Yarg ıçlik ve Savcılik,<br />

bir türlü özenilecek meslekler haline getirilememi ş, yargıç, savcı<br />

açıklan giderek büyümü ş, davalann uzaması önlenememi ştir.<br />

Sorunlara adliye binalanmn yetersizli ği, nitelikli adli personel<br />

yetiştirilememesi de eklenince yargıdaki sıkıntı daha da artmıştır..<br />

Her kademede Yargı'ya en son teknoloji sür'atle sokulmah,<br />

sadece yargı işleri gören binalar yap ılmalıdır. Kendi binasmın<br />

temeli olmayan Adalet, devletin temeli olamaz.<br />

Yargının sorunlan artarken, onun ayr ılmaz parçası olan savunma<br />

mesleğinin, avukatlığın da sorunları büyümektedir.<br />

64


İster serbest çalışsın, isterse kamu kesiminde avukatl ık yaps<br />

ın, bütün avukatların mali ve ekonomik sorunları çığ gibi büyümüştür,<br />

anılan sorunlar, savunma mesle ğinin yürütülmesini güçleştirmiştir.<br />

Yargıç ve savcilann ekonomik durumları iyileştirilerek "Say-<br />

Savunma-Karar" bütünlüğünde iki kesim "Say ve Karar" dü şünüliip<br />

"Savunma"n ın hiç düşünülmemesi, yargının olmazsa olmaz<br />

koşulu savunma mensuplarının aynk tutulmas ı, sosyal devlet<br />

ve eşitlik ilkelerini zedelemiştir.<br />

Kamu Avukatları, Kamu'da görev yapan diğer sınıflar karşısında<br />

maaş, Ek Göstergeler, Ozel Hizmet Tazminatlan ve Yan<br />

Odemeler Göstergeleri yönünden büyük ölçüde geriletilmişlerdir.<br />

Hatta Kamu Avukatları kimi kurumlarda i şçi statüsünde çalışan<br />

bir elemandan da çok dü şük maaş almaktadır.<br />

Zaman geçirmeden sorunların çözümü için farkl ılıkları giderecek<br />

ortak bir düzenlemeye gidilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.<br />

Hayat Standardı Uygulamas ı, Gelir Vergisinin gerçek gelir<br />

üzerinden al ınmas ı kuralını dışlayan bir tür "BAŞ VERGİS İ" niteliğindeki<br />

Maliye Salmas ıdır.<br />

Hayat Standardı uygulamas ında Anayasa'nın "Herkes, kamu<br />

giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle<br />

yükümlüdür." şeklindeki 73. maddesindeki "Mali Güç" kriteri bir<br />

kenara itilmi ştir.<br />

Avukatlarla diğer serbest meslek mensupları arasında tartışılamaz<br />

farkl ılıklar vardır. Avukat, yargının tıpkı savcı yargıç gibi<br />

ayrılmaz bir unsurudur; serbest çal ışmakla birlikte yaptığı görev,<br />

kamu hizmetidir. Bu nitelikteki bir mesleği, vergilendirme<br />

işledıinde serbest mesleklerle bir tutmak ve birinci s ınıf tacirlerle<br />

eşdeğer görmek fevkalade hatal ıdır, sakıncal ıdır.<br />

Hayat Standardı uygulaması sürdürülecek olursa 1995 y ılında<br />

Büyük Şehirlerde avukatl ık yapan meslekdaşlanmız kazans ınkazanmasın<br />

200.000.000.- TL.'ye yakın matrah üzerinden vergi<br />

ödemek zorunda kalacaklardır. Bu yükün altında ezilmek iste-<br />

65


ıneyen meslekdaşlarımızın çoğu bu yılm sonunda yazıhanelerini<br />

kapatacaldardır.<br />

Bu nedenlerle sür'atle avukatlar diğer serbest meslek mensuplarından,<br />

birinci s ınıf tüccarlardan ayrı tutulmalı, kazanmadıkları<br />

hayali gelir üzerinden salınan haksız vergi olan Hayat<br />

Standardı uygulaması değiştirilmeli, yeni yasal düzenleme yapılmalıdır.<br />

Bu s ıkıntılara 1994 yılında beyan edilen matrahlar üzerinden<br />

hesaplanan % 10 tutanndaki Ekonomik Denge Vergisi ve 1993<br />

yılı hesap dönemindeki gayri safi has ılat üzerinden hesaplanan<br />

ve en az 10.000.000.- TL. tutarındaki Net Aktif Vergisi gibi sürpriz<br />

ve adaletsiz vergiler de eklenince avukatl ık, kamu hizmetinden<br />

çıkarılıp angaryaya dönü ştürülmektedir.<br />

Avukatlar, mali sikıntılara itilirken yasalarımn değiştirilmesi<br />

de bir türlü sağlanamamaktadır. Büyük hukukçu Sayın İmran<br />

Oktem, 1136 Sayılı Avukatlık Yasası çıkmadan 1967-68 Adli Yılı'nı<br />

açış konuşmasında "Türk Avukatlarını BAGIMSIZ BAROLA-<br />

RA kavuşturacak, kendilerini yönetmek imkan ını verecek, BARO-<br />

LARI VESAYETTEN KURTARACAK Avukatl ık Kanunu'nu beklemekteyiz"<br />

demi şti. Sayın Oktem'in ömrü yetmedi. Artık TBMM.<br />

gündemine girmi ş olan Avukatlık Yasası Değişikliği, biran önce<br />

gerçekle ştirilmelidir. Yasa tasarısının bugünkü hale ' gelmesinde<br />

emeği geçen Adalet eski <strong>ba</strong>kanları Sayın Oltan Sungurlu ve Sayın<br />

Seyfi Oktay'a ve katkıda bulunan herkese te şekkür ediyoruz.<br />

Bundan sonra da <strong>ba</strong>şta Adalet Bakanı Sayın Mehmet Moğultay<br />

olmak üzere tüm siyasi parti temsilcilerinin deste ği ve katkılarıyla<br />

tasarının yasalaşacağına inamyoruz.<br />

Avukatlık Yasas ındaki bu de ğişiklikler, Anayasa'daki değişikliklerle<br />

tamamlanırsa savunma mesleği daha anlamlı hale gelecek<br />

"Sav—Savunma—Karar' bütünlüğü içinde gerçek yerini bulacaktır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, Anayasa'nın YÜRÜTME bölümünde<br />

değil YARGI bölümünde yer almal ıdır. Yargının <strong>ba</strong>ğımsizlığı anlayışı<br />

doğrultusunda <strong>Barolar</strong>ın da <strong>ba</strong>ğımsızlığı belirginleşmelidir.<br />

Vesayete ili şkin hükümler Anayasa'dan çıkartilmalidır.<br />

66


Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini temsilen üye bulunmal ıdır. Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakki<br />

tanmmalıdır.<br />

Anayasa değişikliği tartışmaları, TBMM'nin geride kalan çalışma<br />

döneminin son günlerinde gündeme tekrar geldi. Anayasa'nm<br />

Başlangıç Bölümü ile 14-15-24-33-51-52-53-67-68-69-76-<br />

82-84. 135 ve Geçici 15. maddelerinin de ğiştirilmesi düşünüldü;<br />

<strong>ba</strong>zılarında anlaşma sağlanmasına karşın <strong>ba</strong>şarılamadı. "Once<br />

Anayasa sonra Tatil" diyenler, "Once Tatil - sonra Anayasa" dediler.<br />

25 Kasım 1991 tarihinde TBMM'de okunan Hükümet Programında<br />

"Hükümetimiz", 12 Eylül Hukuku al ıntılan" olarak nitelendirilebilecek<br />

yasal düzenlemeleri, uygulamalar ı, kısıtlamalan,<br />

sür'atle yürürlükten kaldırarak, her alanda tam demokratik<br />

bir siyasal ortam yaratmak gerekliliğine inanmaktadır.... Hükümetimiz,<br />

Türkiye'de bir HUKUK REFORMU gerçekle ştirmek<br />

karanndadır. Bu reform, ANAYASA dahil, hukuk sistemimizin<br />

hemen tüm boyutlarını kapsayacaktır" denilmektedir.<br />

12 Eylül Hukukunun en önemli kal ıntısı 1982 Anyasas ı, ne<br />

yazıktır ki bütün kurum ve kuralları daha doğrusu hukuksuzluğu<br />

ile yürürlüktedir. Anayasa'n ın Askeri darbeleri me şru sayan,<br />

benzerlerine yol açacak nitelikteki <strong>ba</strong> şlangıç bölümü, bir demokrasi<br />

AYIBI olarak duruyor.<br />

Geçici adına karşın Anayasanın temel ve kalıcı pek çok kurum<br />

ve maddesinden daha KALICI olan Geçici 15. maddesi, bir<br />

HUKUK AYIBI olarak duruyor.<br />

Demokratik laik hukuk devletinin olmazsa olmaz ko şulu<br />

YARGI BAGIMSIZLIGI'n ı engelleyen, Ana 'yasa'nın 159. maddesi,<br />

değişiklikler kapsam ında bile değil. Herkes, Hakimler ve Savcılar<br />

Yüksek Kurulu'nun siyasal iktidarın güdümünde olmas ından<br />

memnun görülüyor Kurulun üyelerinin atama ile gelmeleri<br />

ve Kurulda Adalet Bakam ve müste şarının üye olarak bulunmalan<br />

benimseniyor. Kurulun müstakil binas ı ve sekreteryasınm<br />

olmayışı, kimseyi rahats ız etmiyor.<br />

67


Anayasanın 104. maddesinde yeralan Cumhur<strong>ba</strong> şkanı'nın<br />

özellikle Yargı ile ilgili ve hukukun üstünlü ğü ilkesine aykırı görev<br />

ve yetkileri, demokratik hukuk devletinin yerle şmiş kuralları<br />

sayılıyor. Siyasi Partilerimizin, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'nın Yargıtay<br />

C. Başsavcısını ve Başsavcı Vekilini, Askeri Yarg ıtay Üyelerini,<br />

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimler ve Savc ı-<br />

lar Yüksek Kurulu Üyelerini ve görevi ile ilgili suç i şlediği zaman<br />

kendisini`YÜCE D İVAN" sıfatı ile yargılayacak olan Anayasa<br />

Mahkemesi'nin Üyelerini seçmesini, yarg ı <strong>ba</strong>ğımsızlığına ve<br />

hukukun üstünlüğü ilkesine uygun buldukları anlaşılıyor. Bir<br />

dönem, ki şilere <strong>ba</strong>ğlı olarak bu yetkilerin olumlu kullan ılması,<br />

sorunu ötelemez. Onemli olan, Hukukun Ustünlü ğü'nün ve demokratik<br />

hukuk devleti ilkelerinin korunmas ıdır; kimsenin HU-<br />

KUKUN ÜSTÜNDE olamayaca ğı anlayışının anayasada somutlaşmasıdır.<br />

Çok istenildiği halde bir hukuk garabeti olan 84. madde, bir<br />

türlü değiştirilememiştir. Bu madde değişikliğinin bir <strong>ba</strong>şka<br />

madde değişikliği ile pazarh ğımn yapılması, anlamsızdır, çirkindir,<br />

ayıptır.<br />

84. madde değiştirilemediği için partilerinden ayrılan milletvekillerinin<br />

uydurma ve günlük partiler kurarak <strong>ba</strong>şka partilere<br />

geçme oyunu sürmekte, parlamento hem kendisinin hem de milletvekiiliğinin<br />

aşınmas ına bilerek gözyummaktad ır. 84. madde<br />

nedeniyle ve maddedeki işlem, TBMM tarafından yapılmadığı<br />

için büyük bir kentin Belediye Başkanı,. TBMM Üyeliği sıfatını<br />

beş aydır, anayasaya aykırı olarak ta şımaktadır. 84. maddenin<br />

hiç bir fikrasına katılamayız ama bu madde yürürlükte iken<br />

Meclis Üyeliği ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz bir görevde bulunan Belediye Baş--<br />

kamnin tasarruflann ın hukuki olduğuna da katılamayız. TBMM<br />

toplanıp üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Belediye Ba şkanı'nın<br />

milletvekilliğinin düşmesine karar vermediği için bu hukuksuzluğu<br />

bölüşmüştür.<br />

Siyasi Partiler Yasas ının 101. maddesi gereği olarak siyasi<br />

partiler, kapatılmaktadır. "Demokratik siyasi hayatm vazgeçilmez<br />

unsurları" olan siyasi partiler, kolayca kapat ılmamandır.<br />

Ama kişiler ve siyasi partiler de, sakrncal ı ve yasak i şleri, parti<br />

kurarak yürütme yol ve anlayışına sapmamal ı "Ne tür.suç işler-.<br />

68


sek işleyelim bizi ancak seçmen tasfiye eder" şemsiyesine s ı<br />

mamalıdır. Dünyanın hiç bir devleti, simgesi olan BAYRAGI'n<br />

tanımayan, meciisine ve istik11 mar şma saygı duymayan bir siyasi<br />

partiye ho şgörülü yakinşamaz, hiç bir Anayasa, kendi devlet<br />

varlığına kasteden siyasi partinin varl ığını sürıjürmesine olanak<br />

tanımaz. .<br />

Anayasanın 84. maddesine göre kapat ılan siyasi partinin kapatılmasına<br />

ili şkin davanın açıldığı tarihte parti üyesi olan milletvekillerinin<br />

üyeliği, kapatma karannm TBMM'ne tebli ğ edildiği<br />

tarihte sona ermektedir. Hiç bir suçu olmayan milletvekilinin,<br />

partisi kapatıldığı için milletvekilhi ğinin sona ermesini, hukukun<br />

üstünlüğü ilkesi ile <strong>ba</strong>ğdaştıramayız.<br />

Konunun yarg ının gündemine geldiği 3.7.1992 tarihinden bu-.<br />

yana iki yılı aşkın zamandır 84. maddenin bir türlü de ğiştirilemeyişi<br />

konuyu, TBMM Ba şkanı Sayın Cindoruk'un "Meciisimizin<br />

84. maddeyi değiştirmekteki gecikmesi, Avrupa Konseyi'ne hakl ı-<br />

lık kazandırmıştır" yakınmasına vardırmıştır.<br />

Bu sözler bir gerçeği vurguluyor ama <strong>ba</strong> şka acı bir gerçeği de<br />

anımsatıyor. Biz Amerika, Avrupa istiyor, uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlar<br />

istiyor diye zorlanıp anayasasını, yasalarını değiştiren ülke<br />

olmak ayıbmdan kurtulmal ıyız. Anayasam ızı, yasalarımızı, çağdaş<br />

ve uygar ölçülerin dışında kaldığı, insan hak ve özgürlüklerine,<br />

hukukun üstünlüğüne, demokratik hukuk devleti anlayışına<br />

aykırı bulduğumüz için zamanında ve özgürce değiştiren, <strong>ba</strong>ğımsızlığına<br />

ve egemenliğine gölge düşürtmeyen ülke olmanın onurunu<br />

yaşamal ıyız.<br />

Değişiklikler kapsamında olan Anayasa'nın 14 ve 15. maddeleri,<br />

dolayısı ile 25. maddedeki Dü şünce ve kanaat hürriyeti ve<br />

26. maddedeki dü şünceyi açıklama ve yayına hürriyeti ile yakından<br />

ilgilidir.<br />

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Anayasamızda "Herkes<br />

dü şünce ve vicdan özgürlüğüne sahiptir" kural ı vardır. Her<br />

iki metinde ayrıca "Herkes görü şlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne<br />

sahiptir" denilmektedir.<br />

Avrupa sözle şmesinin 10/2. maddesinde kullan ılması görev ve<br />

sorumluluk isteyen bu özgürlüklerin, demokratik bir toplumda<br />

69


ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, kamu güvenli ği gerekleriyle ve<br />

kamu düzeninin korunmas ı ve suçun önlenmesi, genel sağlık ve<br />

ahlakın, <strong>ba</strong>şkalarının ün ve haklarının korunması, gizliliği olan<br />

bilgilerin açıklanmasının önlenmesi ya da yargı orgaıumn otorite<br />

ve yansızlığınm sağlanması için gerekli olan ve yasayla konulan<br />

kural, koşul, kısıtlama ve cezalara <strong>ba</strong>ğlanabileceği yazılıdır.<br />

Demokrasi dü şmanlarının özgürlükleri bile demokratik kurallar<br />

ve hukukun üstünlüğü ilkesi zedelenmeden kısıtlanmalıdır.<br />

Demokrasi dışı çözümler, demokrasinin özünü tahrip eder.<br />

Terörle Mücadele Yasas ının Hukukun Üstünlüğü ilkesine aykırı,<br />

antidemokratik ve yasan ın diğer maddeleri ile de çelişen 8.<br />

maddesine dayan ılarak verilen kararlarla mahkum olanlar ın durumu<br />

bütün hızıyla tartışılıyor.<br />

Türkiye, bilim adamlarını, yazarlannı, gazetecilerini, kimi aydınlannı,<br />

sendikacılannı düşüncelerini açıkladıklan için yargılayan<br />

ve adi suçlar ın çok üstünde cezalar veren ülke durumunda<br />

gösteriliyor.<br />

Bir gerçeği görmezlikten gelmeyelim. TCK. 141-142. maddeleri<br />

kaldırıldı ama Terörle Mücadele Yasas ı'nın 8. maddesi korunarak<br />

dü şünce açıklama cezalandırılıyor. Yayınevleri, altından<br />

kalkılması olanaksız para cezalanna mahkum ediliyor. Ortaça ğ<br />

zihniyeti ile, aralarında değerli bilim adam ı Anayasa Hukuku<br />

Profesörü İlhan Arsel'in "AYDIN—AYDIN" isimli eseri de bulunan<br />

kitaplar toplat ılıyor. Kimi zaman mevkute niteliğinde olmayan<br />

yaz ılı eserleri yayınlatanlar, mevkutelerin sorumlu müdürleri<br />

gibi değerlendirilip cezaland ırılıyor.<br />

Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, ko şul<br />

ve sınırlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />

bir devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; Hukukun<br />

Üstünlüğü ilkesi ile çeli şmektedir.<br />

Elbette, demokratik ve anayasal hak ve özgürlükler, <strong>ba</strong> şka<br />

hak ve özgürlükleri yoketmek, ülke bütünlüğünü ve kamu düzenini,<br />

yargı organlarının otoritesini sarsmak, devleti tahrip etmek<br />

için kullanılmamalıdır, ama aydınlar bilim adamları, yazarlar<br />

gazeteciler ve sendikac ılar, yok yere düşüncelerinden ve onları<br />

70


açıklamaktan dolayı suçlanmamalı, ağır cezalara çarptırılmamalıdır.<br />

Son zamanlarda kimi <strong>ba</strong>kan ve siyaset adamlann ın tutukevlerindekibilim<br />

adamı, yazar ve gazetecileri sık-sık ziyaret ettiği-.<br />

ne tanık oluyoruz. İnsani duygularından dolayı kutluyoruz. Hapishane<br />

önünde "Demokrasi istemleri nedeniyle mahkum edilen<br />

insanlarımız demokrasinin gerçek kahramanland ır" diye söylemde<br />

bulunmak, onları övmek yetmez. Siyaset ve hele iktidar, şikayet<br />

yeri değil çözüm yeridir. Çözüm için demokratikle şme türküsü<br />

ile 3 yılı boşa geçirenlerin bugün şikayete ve dövünmeye haklan<br />

yoktur.<br />

Adalet Bakanı Sayın Moğultay'ı "düşünce özgürlüğü ile ilgili<br />

çalışma yapmak" üzere olu şturduğu komisyon için kutluyorum<br />

ve zaman yitirilmeden demokratik, ça ğdaş ve hukukun üstünlüğüne<br />

yakışır bir düzenleme yapılmasını diliyorum.<br />

Düşünce açıklama ve anlat ım özgürlüğü ile iç-içe olan <strong>ba</strong>sın<br />

özgürlüğü konusunda da çok iyi s ınav verildiği söylenemez.<br />

TBMM gündeminde olan Bas ın Kanunu demokratikle şme paketine<br />

alınmamıştır.<br />

Bas ın Özgürlüğü'nün temelinde vatanda şın haber edinme ve<br />

iletişim özgürlüğü yatmaktadır. Ama bu özgürlük, günümüzde<br />

1982 Anayasası'nın getirdiği ve hala korunarı engeller ve kısıtlamalarla<br />

darboğaza sokulmaktadır.<br />

Demokraside dördüncü güç diye nitelenen <strong>ba</strong>s ının, demokrasinin<br />

diğer güç ve kurumlarının varlığına, ayakta durmas ına katkısı<br />

büyüktür. Bu anlamda <strong>ba</strong>s ın özgürlüğü sadece <strong>ba</strong>sın mesleğiyle<br />

uğra şanlann değil, tüm vatanda şların temel hak ve özgürlüklerinin<br />

<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Bu özgürlük herkes, her kurum<br />

ona uyduğu ve aynı oranda savunduğu zaman güzelleşir ve anlam<br />

kazanır.<br />

Herkes, hepimiz <strong>ba</strong>sının saygınliğnı koruyalım ama öncelikle<br />

<strong>ba</strong>sın, kendi saygınlığını korumalıdır. "Basın özgürlüğü kullanılıyor"<br />

görüntüsü verilerek <strong>ba</strong>şka özgürlükler ve hukuk devletinin<br />

güvenceleri zedelenmemelidir. Yaz ılı ve görsel yayın organlarının<br />

kural tan ımazlığını, <strong>ba</strong>ğımsız yargı organlarını bile haks ız<br />

71


yere hedef al ıcı tutumlarını, herkesten önce <strong>ba</strong>s ın, kendisi önlemelidir.<br />

"Temiz Toplum" için öncelikle "Temiz Basın" gerektiği<br />

unutulmamal ıdır.<br />

Yazıli ve görsel yayın organlanmn önemli kö şe yazarlannın<br />

ve programcılann, yüksek yargı organlarım ve mahkemeleri hedef<br />

alan, kararlanm hafife alan, halk ın gözünde küçük dü şürücü,<br />

kuşku yaratıcı değerlendirmeleri, demokrasimiz aç ısından<br />

fevkalade tehlikeli ve üzüntü vericidir.<br />

Bağımsız yargı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />

koşuludur. Montesquieu'nun 250 yıl önce söylediği gibi "Herşeyin<br />

sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı, toplumda<br />

en büyük güven duygusunu sağlar".<br />

Bu duyguyu bu güveni, insan hak ve özgurlüklerinin en<br />

önemli güvencesi yargıyı örselemeyelim, sarsmayal ım. Ulus adına<br />

karar veren <strong>ba</strong>ğımsız yargı hepimizindir, tüm uhisundur.<br />

Yargının temelleri yıkılırsa bilinmelidir ki önce, y ıkanlar altında<br />

kalır.<br />

Yargı konusu ile ilgili bir önemli hususa daha değinmek isterim.<br />

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Cumhuriyet tarihinin en<br />

önemli genci ayaklanmalar ından birisi gerçekle ştirilmiş, laikliğe<br />

Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine <strong>ba</strong> şkaldıranlar, 35<br />

kişiyi otelde yakmıştı .<br />

Olaylarla ilgili yargılama sürdüğü için bu konuda bir de ğerlendirme<br />

yapmak istemiyorum; ancak iletişim ve ulaşım olanaklarının<br />

geliştiği çağımızda 35 insanını yanmaktan kurtaramayan<br />

devletin umursamazl ığına değinmek istiyorum.<br />

Siyasal iktidar orta ğı bir partinin <strong>raporu</strong>nda bile olaylara yetkililerin<br />

zaman ında müdahale etmedikleri, ciddi önlem almad ıkları,<br />

otelin kundaklanmas ını önleyemedikleni ve sonuçta 35 insanın<br />

yanmasına neden oldukları yazıhdır.<br />

Ağır hizmet kusurundan dolayı ölenlerin yakınlarına ve olayda<br />

kendi olağanüstü ça<strong>ba</strong>ları ile kurtulanlara maddi ve manevi . tazminat<br />

ödenmesi için yapılan <strong>ba</strong>şvuru, "üçüncü şahısların eylemin-<br />

72


den meydana gelen zararlardan DEVLET'in sorumlu olmayacağı "<br />

gerekçesi ile reddedilmi ş, devlet, bir kuru ş bile vermeye yanaşmamış,<br />

olayın mağdurlarım idari yargıda hak aramaya itmiştir.<br />

Bir benzer olaya, <strong>ba</strong>t ılıların yaklaşımım örnek vermek isterim.<br />

ABD Savunma Bakanl ığı, 14 Nisan 1994 tarihinde Çekiç<br />

Güç operasyonu çerçevesinde Kuzey İrak üzerinden uçarken<br />

Amerikan Savaş uçaklarınca vurularak dü şürülen A.B.D. helikopterlerinde<br />

ya şamını yitiren Türk, İngiliz ve Fransız su<strong>ba</strong>ylarının<br />

her birinin ailelerine yakla şık 3.300.000.000 TL. verilece ğini<br />

açıkladı.<br />

Yapılan açıklamada bu ödemenin, ABD mevzuat ı ve uluslararası<br />

hukuk açısından zorunlu olmadığı, Savunma Bakanı'nın talimatıyla<br />

"INSANI B İR JEST" olarak yap ılacağı bildirildi.<br />

Sivas ölayı mağdurlannın yakınları, ABD'nin düşündüğü insani<br />

jestin altıda biri kadar istekte bulunmu şlardır.<br />

Şeriat isteriz diye <strong>ba</strong> ğıran teokratik devlet özlemcilerinin, laik.<br />

düzen ve Cumhuriyet yıkıcılarının yakarak öldürdükleri 35 insanın<br />

ailelerinin, en az helikopterde ölen yerli ya<strong>ba</strong>ncı su<strong>ba</strong>yların<br />

yakınları kadar "INSANI JESTE" müstehak olduğunu düşünüyorum,<br />

vatandaşın yardımına koşmayan, ölenlere borçlu olan Devlet<br />

yetkililerinin kayıtsızlığını, uınursamazlığrnı, hüzün verici,<br />

hukuk adma umut k ırıcı buluyorum; bir hukukçu olarak utamyorum,<br />

kınıyorum, ayıplıyorum. Yetkilileri bir an önce, yürüyen<br />

idari davalara en seri• şekilde çözüm bulmaya, kusurlannı hafifletmeye<br />

çağırıyorum.<br />

KHK. tartışmas ı ve karmaşası, Anayasa saygısını sarsmaya<br />

<strong>ba</strong>şlamıştır. Kanunlardan çok KHK. çıkanlarak yürütme, yasamamn<br />

yetkilerine el atmakta, "Yasaman ın Devredilemezliği" kuralı<br />

zedelenmektedir. Ayrıca yetki yasas ı ve 'buna dayal ı olarak<br />

çıkartılan KHK'nin hukukiliği, yasa gücünde 'olması, öncelikle<br />

dayandığı yetki yasasının' Anayasaya uygun olması, sonra<br />

KHK'nin konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden yetki yasas ı<br />

ile konulan esaslara uygun olması ile ortaya çıkar. Anayasa'ya<br />

aykırı bir yetki yasasma dayan ılarak çıkartılan KHK. lerin Anayasa'ya<br />

uygun görülmesi hukuken mümkün de ğildir. 'Böyle<br />

KHK.nin içeriği Anayasa'ya aykırı olmasa bile hukuken Anaya-<br />

73


sa'ya uygunluğu iddia edilemez ve dava aç ılması halinde iptali<br />

kaçınılmazdır.<br />

Kaynağım Anayasa'dan almayan yetkileri kullanmak ve buna<br />

sık-sık <strong>ba</strong>şvurmak, hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığı<br />

ilkesine aykırı ve tehlikelidir.<br />

KHK. uygulamas ı sürdürülecekse çok önemli ve zc 'rurilu durumlarda<br />

ve yasama yetkisinin devri anlam ına gelmeyecek anayasal<br />

ölçülerle kullanılmalıdır. Anayasal yetkileri, gerçek sahipleri<br />

kullanırsa hukuk güzelle şir, uygulama da anlam kazanır.<br />

Yetki kanunlarının ve KHK.lerin iptali davalarında Anayasa<br />

Mahkemesi'nin Yürütmeyi Durdurma Kararı verip vermeyeceği<br />

yoğun biçimde tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi, Kanunların, Kanun<br />

Hükmünde Kararnamelerin ve TBMM. İçtüzüğü'nün Anayasa'ya<br />

şekil ve esas <strong>ba</strong>k ımlanndan uygunlu ğunu denetler.<br />

Anayasa Mahkemesi'nin, Yürürlü ğü Durdurma kararı verilmesi<br />

kural ını kabul etmesinden önceki dönemlerde, "Anayasa<br />

Mahkemesinin iptal kararı verip bu yayımlanıncaya kadar kuralların<br />

Anayasa'ya ayk ırı niteliğiyle yürürlüğünü ve kamu yararı<br />

açısından olumsuz etkisini sürdürmesinden yakm ıliyordu.<br />

Şimdi yürütmeyi durdurma yetkisi kullan ılarak kamu yarar ının<br />

kollanmas ı ve ileride giderilmesi güç ve olanaks ız durumların ortaya<br />

çıkması önlenmiş oldu.<br />

Bir Yasan ın ya da KHK.nin Anayasa'ya ayk ınlığı nedeniyle<br />

iptal edilmesi yetkisini, Anayasa Mahkemesi'ne tammış olan<br />

Anayasa ve Yas akoyucunun, daha az önemdeki yürürlü ğü durdurma<br />

yetkisini tanımadığı ileri sürülemez.<br />

Bu zamana kadar yaz ılı kurallarda boşluk olmas ı nedeniyle<br />

Anayasa Mahkemesi'nin uygulamay ı durdurma yetkisini kullanmayışı,<br />

bundan böyle de hiç kullanamayacağı anlam ına gelmez.<br />

iptal kararlarının gerekçeleri yaz ılmadan açıklanamamas ı ve<br />

geriye yürümemesi pek çok önemli konuda kararların etkinliğini<br />

yitirmesine ve kimi zaman sonuçsuz kalmasına neden olmu ştur.<br />

Bu süre zarfında yasama organı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal<br />

kararı varken aynı konuyu, benzer içerikte yeniden yasalaştır-<br />

74


mıştır. Ya<strong>ba</strong>ncıya taşınmaz mal satışı, imar Affi, Milletvekillerinin<br />

emekli aylığı ve KHK. çıkarma yetkilerinde bu hukuki çarpıklık<br />

yaşanmıştır. Yürürlüğü Durdurma Kararı bu tür hukuksuzlukları<br />

da önlemi ştir.<br />

Yargının denetim etkinliğini arttırıcı bir koruma önlemi olan<br />

Yürürlüğü Durdurma Kararının yargı yetkisinin bütünlüğü dışında<br />

görülmesi anlayışı yanlıştır.<br />

Anayasa'nın 138. maddesinde Yarg ıçlann Anayasa'ya yasaya<br />

ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre' hüküm verecekleri<br />

belirtilmi ştir. Yasadaki bo şluğu, Anayasa Mahkemesi,<br />

hukuka uygun olarak doldurmu ştur. Bundan gocunmamak aksine<br />

Anayasa'nın özüne ve amacına uygun olarak hukukun üstünlüğünü<br />

ve kararlarının etkinliğini koruyan Anayasa Mahkemesi'ni<br />

kutlamak gerekir.<br />

Anayasaya ve hukuka uygunluğa, en <strong>ba</strong>şta saygı duyması gereken<br />

kimi siyaset adamlar ının, bırakalım kutlamayı, eleştiri boyutlarını<br />

çok aştıklan görülüyor. "Anayasa Mahkemesi'nin iptal<br />

kararı, Anayasa'nın temel ilkelerine terstir, bir engeldir, bir dirençtir;<br />

özelle ştirmenin önünü tıkamak affedilecek davranış değildir.<br />

Iptal yetkisi s ınırlanmalıdır, Yürürlüğün durdurulmas ı kararı,<br />

Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi, parlamentonun<br />

üstüne çıkıyor. Anayasa Mahkemesi'nin görevleri tekrar gözden<br />

geçirilmelidir. Milli iradeyi yok sayan sonuçlara kar şı parlamento,<br />

kendi hassasiyetini göstermelidir." türünden de ğerlendirmeler<br />

yapılıyor ve yasa deği şikliği girişimleri gündeme getiriliyor.<br />

Dün muhalefet döneminde DYP.'nin kapat ılması davas ının<br />

reddedilmesi üzerine "Rejimin önünü açtınız, demokrasi size çok<br />

şey borçludur" diye şükranlarını belirtenlerin, iptal kararlarına<br />

alkış tutup övenlerin, siyasi partiler kapatılırken mahkemeyi<br />

ulusal birliğin koruyucusu olarak görenlerin, özelleştirme ile ilgili<br />

iptal kararlanna kar şı tavır koymaları hukuk anlayışlanndaki<br />

subjektifliği ortaya koymaktadır.<br />

Dünyanın hiçbir yerinde Anayasa Mahkemesi, davan ın mali<br />

ve ekonomik önemine ve yönüne <strong>ba</strong>kmaz; iptal davas ı, anayasa<br />

ve hukuka .uygun mu değil mi ona <strong>ba</strong>kar. Hukukun üstünlüğü<br />

ilkesi herkesi <strong>ba</strong>ğlar, kimse hukukun üstünde olamaz. HukuJ ve<br />

75


yargı, kimi politikacılann özel heves ve isteklerine alet edilemez,<br />

feda edilemez.<br />

Anayasa değişikliğinde siyasi partiler, kimi maddelerde görü ş<br />

birliğine varmışken bir siyasi parti,. Anayasa'mn 24. maddesinin<br />

son fikrası kaldırılmazsa hiçbir madde de ğişikliğine razı olmayacağmı<br />

açıklamıştır. Anılan fikra, "Kimse, Devletin Sosyal ekonomik,<br />

siyasi veya hukuki temel düzenini k ısmen de olsa, din kurallarına<br />

dayandırma veya siyasi veya ki şisel çıkar yahut nüfuz<br />

sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygulannı<br />

yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve<br />

kötüye kullanamaz". şeklindedir. 24. maddenin son fıkrasının<br />

kaldırılması görü şünde olanlar, "LAIKLIK" sözcüğünün 141-142<br />

ve 163. maddelerle birlikte hukukumuza yerle ştiğini, 141-142-<br />

163 devirlerini doldurup kaldırıldığına göre "LAIKLIK" sözcüğünün<br />

de kaldırılmasını istemektedirler.<br />

Dini hizmetlerin yap ılması göreviyle yükümlü olacak memurların,<br />

imamlann yeti şmesi için ayrı okullar açılmasma dair Tevhicli<br />

Tedrisat Kanununun fiilen i şlemez hale sokularak imam<br />

hatip okulu uygulamas ının yozlaştınlmasıyla <strong>ba</strong>şlayan Laikliğin<br />

altını oyma ça<strong>ba</strong>ları semere vermi ştir. Daha sonralan siyasi hesaplarla<br />

Gençlik Kamp ı adı altında dini eğitime gözyunıulmuş,<br />

hızla çoğalan tarikat yurtlan, el alt ından beslenmi ş, Kur'an<br />

kurslannın üç yıllık zorunlu eğitime dönü ştürülmesine çanak tutulmuştur.<br />

Kimi TBMM üyeleri, aç ıkça şeriat övücülüğü yapmış, Cumhuriyet<br />

tarihinde ilk kez İstanbul'un göb ğinde Taksim'de Atatürk<br />

Anıtı'nın etrafında üzerinde Arap harfleri yaz ılı yeşil <strong>ba</strong>yraklar<br />

dalgalandrnlmıştır. Sivas'ta "Şeriat isteriz, kahrolsun laik düzen"<br />

diyerek sokaklara dökülenler, 35 insan ı yakmışlardır.<br />

Bütün bu yapılanlar, kimi çevrelerden destek görünce s ıra<br />

LAİKLİGİ kaldırmaya gelmi ştir. Mildiği kaldırmak isteyenler,<br />

bindikleri dalı kesmeye çalışmaktadırlar. L.iklik, kendisini kaldırmak<br />

isteyenleri parlamentoya getiren demokrasinin dayanaklannın<br />

<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Cumhuriyet'in değiştirilmesi teklif<br />

bile, edilemeyecek temel ilkesi ve özüdür.<br />

76


Likliği kaldırarak demokratik hukuk devleti yerine teokratik<br />

devleti getirmek, kendi çarp ık hukuk düzenlerini kurmak, yeni<br />

SİVAS olayı tezghlamak isteyenlere Türk Ulusu olur vermeyecektir.<br />

Atatürk'ün sözleriyle "GAFLET—DALALET ve HATTA<br />

HIYANET içindekiler, ŞERİATve KANLI İKTİDAR provalan ile<br />

Türk Ulusu'nu yıldıramayacaklardır. Ulusu ümmet yapmaya, ortaçağ<br />

karanlığına çekmeye, demokratik laik hukuk devletini, teokratik<br />

devlet yapmaya güçleri ve nefesleri yetmeyecektir.<br />

Cumhuriyetimiz, <strong>ba</strong> şka tehlikelerle de yüzyüzeclir; silhh, bölücü<br />

saldırı durmamıştır. Doğu ve Güneydoğuda çocuk, yaşlı, kadın,<br />

hasta demeden insanlanmızı öldürüp korkutarak sindirmek,<br />

yıldırmak isteyen ayrılıkçı terörün geriletilmesi sevindiricidir.<br />

Herşeyden önce yöre halkının devlete güven duymas ı sağlanmalıdır.<br />

Bu güvenin yarat ılmas ında devlet ve siyasal iktidar,<br />

yalnız bırakılmamalıdır. Tüm siyasi partilere ve demokrasi güçlerine,<br />

büyük görevler düşmektedir.<br />

Hiçbir siyasi parti, yörede etnik ve dinsel duygular ı okşayıp<br />

kaşıyarak, el altından ayrılıkçı terör örgütüyle ili şki kurarak oy<br />

avcılığı uğruna küçük çıkarları için ulusal büyük hedefleri yıkmamalıdır.<br />

Böyle davrananların, Misak- ı Milli sınırlanm ve devlet<br />

yapısmı değiştirmek isteyenlerden, ulusal birliği ve ülke bütünlüğünü<br />

bozmayı amaçlayanlardan hiçbir fark ı yoktur.<br />

Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da ülkemizin, toplumumuzun<br />

yargımızın ve demokrasinin kimi sorunlarına değindik, çözüm<br />

yollan önerdik, önermeye de devam edece ğiz. Sorunların çözümünde<br />

aydınlarımıza önemli ve ötelenernez görevler ve sorumluluklar<br />

düşmektedir.<br />

Ülkemizin aydınları, öncelikle ülkelerine borçludurlar; çocuklarına<br />

kendilerininkiııden daha iyi bir demokratik ortam, daha güzel<br />

bir Türkiye, yüzünü ça ğdaşlığa, uygarlığa ve aydınlığa döndürmüş<br />

bir Türkiye bırakmak zorundadırlar. Konumları ne olursa<br />

olsun, ister bilim adam ı, hekim, mühendis olsun, ister general,<br />

yargıç, savcı, avukat olsun AYDINLAR, bildikleri, inand ıklan<br />

gerçekleri, hiç çekinmeden yüreklice söylemekle yükümlüdürler.<br />

Korkmak, duraksamak ve titremek toplum, hukuk ve demokrasi<br />

düşmanlarma cesaret vermektir. Demokratik, laik hukuk<br />

77


devletinin, ülkenin ve toplumun gerçeklerini, s ıkıntılanm görüp,<br />

bilip susanlar, "BANA NE! ADAM SENDE! Beni sokmayan y ılan<br />

bin yaşasin!" diyenler, diplomalan, birikimleri ne olursa olsun,<br />

isimlerinin önünde hangi ünlü, şanlı sıfatlar olursa olsun IHA-<br />

NET içindedirler. Tarihin tozlu sayfaları, ihanet içindeki aydınların,<br />

sonradan işe yaramayan pişmanlıklarıyla doludur.<br />

Kimi zaman verdi ğim tarihsel bir örnekle sözlerimi noktalamak<br />

istiyorum. Duru şmalan 14.7.1949'da sona eren Nürnberg<br />

Mahkemesi, 3. Reich'in mensuplann ı, Hitler döneminin savaş<br />

suçlularım yargıladı ve 99 kişiye muhtelif cezalar verdi. San ıklardan<br />

dördünün suçu di ğerlerine göre daha ağırdı. Dönemin<br />

önemli hukukçularından, Adalet Bakanlığı görevini de üstlenmi ş<br />

olan Ernst Jahning, duru şmalarda uzun süre sustu, konu şmadı,<br />

ifade vermekten kaçındı. Sonra vicdamna, ülke sevgisine yenik<br />

düşerek konu ştu.<br />

İlk sÖzle ıi, "Bu davada SESS İZ OTURMAK i şime geliyordu;<br />

yerin dibine <strong>ba</strong>t ınimak bile hoşuma gidiyordu; ama Almanya<br />

için en ufak kurtuluş yolu varsa biz suçunu bilenler, itiraf etmeliyiz;<br />

her türlü acı ve utanç pahasma" olmu ş, suçunu itiraf edip<br />

diğer üç önemli sanığı tahlil etmi ştir.<br />

Birincisi için, 'Toplama kamplar ına gönderdiği her ki şinin<br />

mallarından çalarak servet yapmış yaşlı bir adam", ikincisi için<br />

"Emir almayı iyi bilen bir Alman. İnsanları, gözünü kfrpmadan<br />

sterlizasyona gönderen adam", üçüncüsü için de "Çürük, koku ş-<br />

muş bir <strong>ba</strong>ğnaz, içindeki şeytanın esiri" demiştir. Sonuncu olarak<br />

kendisini tahlil ederken kendisine seslenip" Ernst Jahning!<br />

hepsinden kötü, çünkü onların ne oldu ğunu biliyordu, onlara<br />

ayak uydurdu. Ernst Jahning! gırtlağına kadar pislik içinde,<br />

çünkü ONLARLA YÜRÜDÜ" demi ştir.<br />

Bizler, yüksek yargı organları mensupları yüe yargıçlar, savcılar,<br />

avukatlar, tüm hukukçular, tüm ayd ınlar! Bir gün Ernst<br />

Jahning gibi pişman olmak, utanç duymak istemiyorsak, SESSIZ<br />

OTURMAK I?IMIZE GELMESIN. Bunu bir ya şam biçimi olarak<br />

benimsemeyelim. Ayıplarla yürümeyelim, onlara ayak uydurmayalım<br />

diyorum, sağlıklı ve <strong>ba</strong>şarılı bir yargı yılı diliyor, hepinizi<br />

saygılarımla selamlıyorum.


(IV)<br />

DANIŞTAY İN KURULUŞUNUN<br />

126. YILDÖNÜMÜ TÖRENI<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 11.5.1994<br />

GENELGE NO: 667/23<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı'nın Danıştay'ın Kuruluşunun<br />

126. Yıldönümü ve "Danıştay ve İdari Yargı Haftası" nedeniyle<br />

düzenlenen törende 10 May ıs 1994 günü yaptığı konuşmayı ekte<br />

bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

Eki: Konu şma metni<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />

DANIŞTAY1IN KURULUŞUNUN 126. YILDÖNIJMUNU<br />

KUTLAMA TÖRENİNDE 10 MAYIS 1994 GÜNÜ<br />

YAVHĞI KONUŞMA<br />

Danıştay'ın Kurulu şunun 126. yıldönümü ve "Danıştay ve<br />

Idari Yargı Haftası" nedeniyle düzenlenen törene onur veren sayın<br />

konukları, yüce yargıç ve savcılan, değerli meslekdaşlarımı<br />

en iyi dileklerimle ve saygılarımla selamhyorum.<br />

"Say-Savunma-Karar" bütünlüğüne ve birlikteliğine büyük bir<br />

titizlikle saygı gösteren Danıştayımızın, her kutlama yıldönümünde<br />

olduğu gibi bu yıl da kürsüsünü "Savunma"n ın sesine aç-<br />

79


masını fevkalade anlamlı ve önemli bulduğumu vurgulamak istiyorum.<br />

Danıştay'ın değerli Başkanı Sayın Füruzan İkincioğullan'na<br />

ve diğer sayın yetkililere, savunma mesleği mensupları adına<br />

içtenlikle te şekkür ediyorum.<br />

Bu anlamlı günde çok değerli ve seçkin topluluk önünde Idari<br />

Yargımızın; hukumuzun, toplumumuzun ve demokratik laik hukuk<br />

devletinin önemli gördüğüm kimi sorunlarına değinmek istiyorum.<br />

İnsanlar, hak ve özgürlükleri için uzun ve çetin u ğraşlar vermişler,<br />

iktidarı elinde bulunduranlara kar şı HAKLARINI, belgelere,<br />

güvencelere <strong>ba</strong>ğlamanın etkili yollarını aramışlardır. Kimi<br />

zaman uluslararası sözleşmelere, kimi zaman Anayasa ve yasalara<br />

sığınmışlardır.<br />

Çağımızın son on yılı içinde düzenlenen en etkili belge, AGIK<br />

de imzalanan Yeni Bir Avrupa için Paris Şartı'dır. Bu belgedeki<br />

şu sözler fevkalade anlaml ı ve önemlidir: "Insan hakları ve temel<br />

özgürlüklere her insan, doğduğu anda sahip olur, bunlardan<br />

FERAGAT edilemez.... Demokrasinin temeli, insan ın şahsına<br />

saygı ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜ ĞÜDÜR.. KIMSE HUKUKUN<br />

ÜSTÜNDE OLAMAZ"<br />

Kimsenin Hukukun üstünde olamayaca ğı devletin adı demokratik<br />

hukuk devletidir; ancak böyle bir devlet anlayışı insan hak<br />

ve özgürlüklerine gelebilecek zararldr için güvencedir.<br />

Bunun içindir ki, hukuk devleti, siyasal iktidarın keyfihiğini<br />

önlemenin, onu huk4k kurallarıyla s ınırlamanın, kişi hak ve özgürlüklerini<br />

korumanın tek yoludur.<br />

"Kuvvetler ayrılığı . Yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığı - <strong>Barolar</strong>m <strong>ba</strong>ğımsızlığı<br />

- Temel hak ve özgürlükler - Idari tasarrufların Bağımsız Yargıçlarca<br />

D netlenmesi" gibi kavram ve kurumlar ın sağlıklı işlemesi<br />

ile devlet, "Hukuk Devleti" niteliğini taşır. Bunlardan herhangibirindeki<br />

aksaklık, hakları anayasalarda sayıp, uluslararas ı<br />

sözleşmelerde benimseyerek kağıt üzerinde bırakmak, insanından<br />

esirgemek, ya şama geçirmenek HUKUK DEVLET İ'ni zedeler.<br />

"Idari Tasarruflann Bağımsız Yargıçlarca Denetlenmesi" Hukuk<br />

Devletini güçlendirir. Ülkemizde, idarenin bütün i şlemleri-<br />

80


nin yargı denetiminde olduğu söylenemez. Cumhur<strong>ba</strong> şkanı ' nın<br />

tek <strong>ba</strong>şına yapabileceği işlemler, Yüksek Askeri Şura Kararları ,<br />

Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulu'nun kararları yargı denetimi<br />

dışındadır. Savaş, sıkıyönetim, seferberlik ve olağanüstü hallerdeki<br />

yargı denetimi kısıtlamalan da bunlara eklenirse az ımsanmayacak<br />

bir sayı ortaya çıkar. Çok zorunlu da olsa hukuka<br />

aykırı idari işlemlere karşı yargı denetimini kapatmak, demokrasiyi,<br />

insan hak ve özgürlüklerini zedelemektedir. Bir ülkede yargı<br />

denetimi dışında tutulan i şlem karar ve atamalar art ıyorsa, demokrasi<br />

ve hukukun üstünlüğü ilkesi yara alıyor demektir.<br />

Yıllardır Adli Yıl ve Danıştay Yıldönümü toplant ılarında<br />

usanmadan dile getirdiğimiz " İdari Yargıda Gizlilik" ayıbının sona<br />

ereceğine ilişkin işaretler, bizi sevindiriyor.<br />

1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Yasas ı'nın 52.<br />

maddesinden devral ınan idari yargılamadaki GIZLILIK maddesi,<br />

2577 Sayılı Yasanın değişikliğine ilişkin tasarıda kaldırılmış<br />

"verilmeyen bilgi ve belgelere dayan ılarak ileri sürülen savunmaya<br />

göre karar verilemez" kural ı getirilmiştir. TBMM Adalet<br />

Komisyonundan geçmi ş olan tasarının bu . maddesinin yasalaşması<br />

bir hukuk ayıbına son verecektir.<br />

Ama ayn ı tasarıyla birle ştirilen bir milletvekilinin 2. maddeyi<br />

değiştiren önergesinin Komisyonda kabulü, <strong>ba</strong>şka bir hukuk ay ı-<br />

bini gündeme getirmi ştir. 2577 Sayılı Yasadaki "menfaatleri ihlal<br />

edilenler" sözcükleri yerine "ki şisel menfaatlerin doğrudan ihlal<br />

edilmesi" koşulu getirilmiş, bu haliyle TBMM Genel Kuruluna<br />

inen tasanya, Barolanm ız ve diğer ilgili <strong>kurulu</strong> şlar çok sert<br />

tepki göstermi şler, üniversite öğretim üyeleri, gazetelerde aleyhine<br />

yazılar yazmışlar, çe şitli toplantılarda eleştirmişlerdir.<br />

Yasa önerisi Adalet Komisyonu tarafından geri çekilmi ş ve<br />

"çevre, tarihi ve kültürel de ğerlerin korunması, imar uygulamaları<br />

gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar HAR İÇ<br />

olmak üzere kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan iptal<br />

davaları" denilmiştir.<br />

Bu değişiklik, sanki ele ştirileri karşılamış gibi görünmekte<br />

ama yine de "kişisel menfaatleri doğrudan ihlal edilenler" i<strong>ba</strong>resini<br />

bünyesinde gizlice taşımaktadır.<br />

81


Yasa önerisi ile getirilen ve komisyondan geçen "De ğiştirilmiş<br />

olan bu kanunun yürürlüğünden evvel açilm ış olup devam eden<br />

veya hükme <strong>ba</strong>ğlanmış olup da KESLNLEŞMEMİŞ bulunan davalarda<br />

da uygulan ır" şeklindeki GEÇICI 2. maddesi tam bir Hukuk<br />

dramıdır. Bu madde ile objektiflikten uzakla şılmıştır. Kimler, neler,<br />

niçin korunuyor sorulan ister-istemez akla tak ıhyor.<br />

içine düşülen ayıptan kurtulmamn yolu 2577 Sayılı Yasaya<br />

yapılan bu yakışıksız yamayı TBMM Genel Kurulundi tasar ıdan<br />

çıkarmaktır.<br />

Hukukun üstünlüğünün özünü olu şturan kavramlardan en<br />

önemlisi olan Yargı Bağımsızlığı, hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />

koşuludur. Hukuk Devleti, kendisini <strong>ba</strong> ğımsız yargı ile korur.<br />

Bağımsızlık, her türlü ETKI, KU ŞKU, BASKI ve yöıılendirmeden<br />

uzak olarak gerçekle ştirilebilir.<br />

'Yargı lama erkinin, yasama ve yürütmenin etkisinden kurtulamadığı<br />

bir ülkede OZGURLÜK yoktur. Herşeyin sonunda adil<br />

bir mahkemenin bulunabileceği inancı, toplumda en büyük güven<br />

duygusunu sağlar" diyen Montesquieu'nun bu sözleri, 250 yıl<br />

sonra da tüm canlılığını ve anlamını koruyor.<br />

Ama günümüzde hala s ığımlacak adil mahkemelerin önemini<br />

göremeyen, de ğerlendiremeyenler var.<br />

Son zamanlarda yüksek yarg ı organlarının, Yüksek Seçim Kurulu'nun,<br />

mahkemelerin ve kararlanndan dolayı yargıçlann olur<br />

olmaz, acımasızca, hakarete varıncaya kadar ele ştirilmeleri fevkalade<br />

üzüntü verici ve düşündürücüdür.<br />

Bu toplantı nedeniyle bir gerçeği bir kez daha vurgulamak isterim.<br />

Bağımsız yargı, hepimizindir; tüm ulusundur. Yargının<br />

zedelenmesine gözyumulursa, hukukun üstünlüğü kuralı rafa<br />

kaldırılırsa devletin en üst <strong>ba</strong>samağındaki yönetilciler dahil Türkiye'de<br />

kimsenin güvenece ği, sığınacağı yer kalmaz; yargınm temelleri<br />

yıkılırsa herkes altmda kal ır.<br />

İnsan hakları içinde SAVUNMA HAKKININ çok özel bir yeri.<br />

vardır. Savunma hakkına gereken önem verilip, hukukun üstün-<br />

82


lüğü ilkesi benimsendikten sonra polis devleti anlayışı, yerini<br />

süratle hukuk devletine b ırakmaya <strong>ba</strong>şlamıştır.<br />

Insanlara, kağıt üstünde çok ideal, çok güzel haklar tan ınmış<br />

olabilir, ama insanlar, bu haklarını özgürce SAVUNAM İYOR-<br />

LARSA, hakkın özüne yönelik tehditlere kar şı kendilerini koruyamıyorlarsa<br />

hakların ne anlamı kalır. İnsanlar, hakları çiğnendiği,<br />

tehdit edildiği, <strong>ba</strong>skı altma al ındığı zaman "SAVUNMA<br />

HAKKI"nı kullanmışlardır.<br />

"Say—Savunma—Karar", demokrasilerde sa ğlıklı -argılamarnn<br />

birbirinden ayrılmaz üç unsurudur. Savunma hakkı ve onun<br />

simgesi avukatlar ve <strong>ba</strong>rolann, adaletin gerçekle şmesindeki payları,<br />

azımsanamayacak ölçüdedir. Savunma hakk ı ve <strong>ba</strong>rolarm<br />

önündeki engellerin kaldırılması, yargıyı daha güçlü ve etkin kilacaktır.<br />

<strong>Barolar</strong> ve avukatlar, yargının ve adaletin gören gözü, duyan<br />

kulağı, konuşan ağzıdır. "Savunmayı Kaldırınız", adalet temelsiz,<br />

gözsüz ve kulaksız olur.<br />

Barolann susturulmu ş, tutuk ve <strong>ba</strong>ğımlı olduğu ülkelerde<br />

YARGI, etkin ve <strong>ba</strong>ğımsız değildir. <strong>Barolar</strong>ın <strong>ba</strong>ğımsızlığından<br />

ürkmemek, <strong>ba</strong>ğımlı olmasına üzülmek gerekir.<br />

Ülkemizde <strong>Barolar</strong> ve avukatlar olarak üzüldü ğümüz, yakın.:<br />

dığımız konular vardır. Serbest çalışan avukatlar, bir Maliye<br />

Salmasına, haksız ve hukuksuz bir BAŞ vergisine dönüşen "Hayat<br />

Standardı" cenderesinde bunalmaktadır. Kamu avukatları<br />

ise diğer meslek gruplarına göre mali haklar yönünden geriletilmiş,<br />

benzer i şleri yapan yargıç ve savcılarla ise kıyaslanamayacak<br />

şekilde dü şük maaşa mahkum edilmi şlerdir.<br />

Sayın Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'na, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan'a ve Sayın Maliye<br />

Bakanı'na geniş bir şekilde yazılı olarak aksettirdi ğimiz bu çok<br />

önemli mesleki s ıkıntılara, önümüzdeki günlerde kal ıcı çözümler<br />

bulunamamas ı halinde yargının önemli bir unsurunun hiç arzulamadığırnız<br />

halde eyleme geçeceğini ve Avukatl ık mesleğinden<br />

kitle halinde aynimalar olacağım açıkça belirtmek istiyorum.<br />

<strong>Barolar</strong>ı, Adalet Bakanlığı'nın vesayetinden kurtarıp Bağımsız<br />

yapacak olan Avukatlık Yasası Değişikliği ise TBMM Adalet Ko-<br />

83


4<br />

misyonunda görü şülmüş ve TBMM Genel Kurulu'na gönderilmi ş-<br />

tir. Bakanlar Kurulu'nda ve Adalet Komisyonu'ndaki uzun bekleme<br />

sürecinin Genel Kurul'da yaşanmayaca ğını ve bir an önce yasalaşacağını<br />

ümit etmek istiyoruz; <strong>ba</strong> şta Adalet Bakan ı Sayın<br />

Oktay olmak üzere eme ği, katkısı ve desteği olan ve TBMM. Genel<br />

Kurulu'nda yard ımcı olacak herkese te şekkür ediyoruz.<br />

<strong>Barolar</strong>ın mensuplarının müşterek ihtiyaçlarının karşılanması<br />

ve mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılması görevlerinin yanında,<br />

bunlardan önemli dembkratik BASKI GRUBU olma nitelikleri<br />

vardır.<br />

Çağdaş, uygar ve demokratik ülkelerde <strong>Barolar</strong>, savunma<br />

hakkının, insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik sosyal<br />

hukuk devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkelerinin yılmaz takipçi<br />

leridir.<br />

Sağl ıklı, tarafsız ve <strong>ba</strong>ğımsız demokratik BASKI GRUBU olmanın<br />

gereği olarak demokratik laik hukuk devleti ve hukukun<br />

üstünlüğü ilkeleri ile ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum.<br />

Demokrasimiz ve ülkemiz oldukça güç ve sıkıntılı bir dönemden<br />

geçiyor. Ülke içinden ve d ışından beslenip körüklenen ayrflıkçı<br />

terör, Misak- ı Milli sınırlarını değiştirmeyi, ülke bütünlü ğünü<br />

ve devlet yap ısını bozmayı amaçlamak.ta, yüzy ıllardır dostça<br />

birarada ya şayan insanlarımızı birbirine düşman etmek istemektedir.<br />

Vatandaşlarımız, bu sinsi, çirkin ve acımasız tuzağa düşmemekte,<br />

çoluk çocuk, ya şlı kadın demeden adam öldürmeyi marifet<br />

sayan bir çeteye teslim olmamaktadır. Bütün siyasi partilerimizi,<br />

terör örgütüne, etkili, açık ve ku şku götürmez biçimde karşı<br />

koymaya, hukuk devletine ve demokrasiye birlikte sahip ç ıkmaya<br />

çağırıyoruz. Demokratik siyasi hayat ın vazgeçilmez unsurları<br />

olan siyasi partilerden hiçbirisi ayrılıkçı terörist örgüte hoşgörülü<br />

davranmamal ıdır.<br />

Türkiye Barolan ve savunma mesle ği mensupları olarak ayrı<br />

bir devlet, TBMM.den ayrı bir meclis özleyen ülke bölücüleriyle,<br />

açıkca "VUR PKK VUR KURD İSTAN'ı KUR" diyenler ve onlara<br />

sempati duyanlarla bizim yollanm ız ayrıdır.<br />

84


Ülkemizde devlet i şlerinde HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ bir<br />

kenara itip, "Devlet i şlerinde dini üstün kuma" uğraşlan sürüyor<br />

ve maalesef siyasal hesaplarla bunlara gözyumuluyor.<br />

Kimileri, demokrasiyi, demokratik hukuk devletini, dünyaca<br />

benimsenmi ş ve yerleşmiş bilimsel tanımlannı reddedip herkesin<br />

kendi hukuk ve adalet düzenini kurmas ı olarak tarif ediyorlar;<br />

devletin, dinin emrinde olmas ını savunuyorlar. Bunların hiçbir<br />

ciddi demokratik kar şılık görmemesinin, toplumu bir maceranın<br />

eşiğine getireceğinden endi şe ediyorum.<br />

450 yıl öncesinin fantazi ve hayalci Utopia anlayışından da ilkel<br />

ve soyut çarp ık hukuk ve adil düzen tarifleri ile demokratik<br />

laik devlet zedelenmektedir. Demokrasinin nimetlerinden yararlanılarak<br />

elde edilen k ısmi <strong>ba</strong>şarılar, demokratik rejimi sarsmak<br />

için kullanılmamalıdır.<br />

Bosna ve Hersek'teki S ırp saldırganlığını tel'in <strong>ba</strong>hanesi ile<br />

İstanbul'da ve Ankara'da yap ılan izinsiz gösterileri, halk ayaklanması<br />

olarak niteleyip "Bunun alt ında Adil düzen ihtarı vardır"<br />

diyerek aklamaya çal ışmak fevkalade tehlikelidir. Bu yetmezmi<br />

ş gibi "Türkiye'de adil düzene mutlaka geçilecektii. Bu geçiş<br />

sert mi olacak yumuşak mı, acı mı olacak, tatlı mı, KANLI<br />

MI OLACAK—KANSIZ MI?" şeklinde sözler söylemek, varl ığını<br />

demokrasiye borçlu olan siyaset adamlar ına yakışmaz. Böyle sözler,<br />

ancak tarikat şeyhlerinden icazetli ki şilere ve şeriat yanl ısı<br />

siyasi partilere yakışır.<br />

Siyaset adamları böyle sağlıksız, rejim için de tehlikeli sözler<br />

söylerse elbette onlarla birlikte davranan insanlar, İstanbul'un<br />

göbeğinde ŞERIAT provas ı yaparlar. Cumhuriyet tarihinde ilk<br />

kez Istanbul'da, Taksim'de sarıklı, takkeli, fesli, cüppeli insanlar,<br />

"Kahrolsun laik diktatörlük - Laik devlet y ıkılacak elbet" diye<br />

<strong>ba</strong>ğırabilmi ş, şeriat simgesi olan üzerinde Arapça harfler yazılı<br />

yeşil <strong>ba</strong>yrak dalgalandırmışlardır.<br />

Dün Kubilay' ı kör testere ile kesen Derviş Mehmet ve arkadaşlan<br />

da, ye şil <strong>ba</strong>yrak açarak eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.<br />

Sivas'ta bir otelde 36 din karde şini yakarak öldürenler de Taksirn'de<br />

toplananlarla aynı sloganları atmışlarch. Yaratılan <strong>ba</strong>haneler<br />

farkl ı ama eylem şekli ayn ıdır. Tek tesellimiz İstanbulda<br />

85


ir facia yaşanmamış olmas ıdır. Ben, kışkırtılarak sokağa dökülen<br />

ve şeriat isteyen bu insanlara acıyorum. Ama İstanbul'un göbeğinde<br />

Cumhuriyet ve demokratik rejim aleyhtar ı gösteriyi engelleyemeyen,<br />

Cumhuriyet'in simgesi Taksim'deki Atatürk an ıtını<br />

güç bela koruyabilen güvenlik güçlerini ve yetkilileri k ımyorum,<br />

ayıphyorum.<br />

Ülkemizde demokratik laik hukuk devletine, rejime ve Cumhuriyete<br />

karşı eylemler sürdürülürken Cumhuriyet Savcılarımn,<br />

"Laiklik karşıtı eylemler karşısında Cumhuriyetin temel ilkelerine<br />

1ıer zamankinden daha çok sahip ç ıkılması ve bu konuda gerekli<br />

duyarl ılığın gösterilmesini" vurgulamaları, kimilerince kamu<br />

görevinde politika yapmakla suçlandı.<br />

Devletin yasama, yürütme ve yargı erkleri, Cumhuriyet'in temel<br />

ilkelerini korumakla yükümlüdürler. Bu ilkelerden ödün veremezler,<br />

ödün verilmesine de seyirci kalamazlar.<br />

Ülkemizde insan hak ve özgürlükleririin temelini atan, ulus<br />

bilincini ve ülke tekliğini ulusumuza armağan eden Atatürk için<br />

bir TBMM üyesi "M. Kemal katildir, Devleti ve milleti katletti,<br />

bizi maddeten ve manen peri şan etti. Lozan bir ihanettir" dedi ği<br />

zaman TBMM. kürsüsünde ettikleri laiklik yeminini yutup susanların,<br />

Cumhuriyet'ten ve rejimden yana aç ıklama yapan C.<br />

Savcılarını eleştirmeye hiç, ama hiç hakları yoktur.<br />

C. Savcılarımızı, teokratik devlet özlemcilerinin, şeriat heveslilerinin<br />

yüzlerine bir şamar gibi inen sözlerinden dolay ı kutluyorum.<br />

Yargının ayrılmaz parças ı olan Avukatların, Cumhuriyet'e,<br />

demokratik laik hukuk devletine ve rejime sahip ç ıkan her<br />

davramşiarında yanlarında olduğunu belirtmek istiyorum.<br />

70 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en büyük gerici ayaklanmalanndan<br />

olan Sivas Olaylarında 37 insan yakılarak öldürüldü.<br />

Sanıklar hala yargılanıyor.<br />

Olayları izleyen Ağustos ayında bir kısım <strong>ba</strong>sında <strong>ba</strong>kımz neler<br />

yazıldı :<br />

"- Demokrasi islam şeriatına zıt bir rejimin adıdır. Müslümanların<br />

asıl hedefi Türkiye Cumhuriyeti'nin ta kendisidir; bu<br />

asla unutulmamal ıdır.<br />

86


ı<br />

- Geçen Ay (Temmuz Ay ı) çok hareketli ve bereketli geçti. 70<br />

yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük dlireni şlerinden biri, Şanli<br />

Sivas Kıyaim 2 Temmuz'da yaşandı .<br />

Sivas'ta muazzam bir fışkınş gerçekleşmiştir.<br />

Sivas'ta müslümanlar yarg ılama ve cezaland ırma haklarını<br />

kullandılar. Lamı cirni yok - Dileğimiz daha nice Sivaslar!"<br />

Binleri ANITKAB İR'i yaktınp Ankara'yı da aydınlatmak istiyor.<br />

"Yani Anitkabir de yakılmalıdır" denilmek isteniyor.<br />

Anıtkabir'e çakılacak kibrit önce çakanlan yakar, An ıtkabir'e<br />

kibrit çakacak ç ılgın deli de daha anasından doğmadı .<br />

Şeriata yeşil ışık yakıla-yakıla, yo<strong>ba</strong>zlığa ho şgörülü davran ı-<br />

la-davran ıla Derviş Vandeti kılıklı yo<strong>ba</strong>zlar, i şi TC.nin mahkeme<br />

salonlarında Çağ dışı kılıklanyla gösteri yapmaya kadar vardırdılar.<br />

Tepki koyan, tutuklama kararı veren değerli yargıcı ne<br />

kadar içtenlikle kutluyorsam, yo<strong>ba</strong>zları bu <strong>ba</strong>samaklara tırmandıran<br />

tüm siyaset adamlarını o derecede nefretle kınıyorum.<br />

Laiklik yolunda ödün vermek, gerilemek yoktur. Kubilay'lar ı ,<br />

M. Aksoy'ları Ç. Emeç'leri, B. Üçok'lan, U. Mümcu'lan, Sivas'ta<br />

37 insanı ve daha nicelerini yitirdik.<br />

Hepsinin acılarını içimize atıyor, anılan önünde sevgi ve özlemle<br />

eğiliyor ve Atatürk'ün anlamlı sözleriyle "GAFLET, DALA-<br />

LET VE HATTA HİYANET" içindekilere sesleniyoruz.<br />

Türkiye'de laikliğin topluma açtığı uygar, çağdaş, insana ve<br />

dine saygılı kapılarını kapatamayacaklardır. Biz ulusuz, bizi<br />

ümmet yapanıayacaklardır. Türk ulusunu ŞERIAT DUZENİNE,<br />

ortaçağ karanlığına çekmeğe, çağdaşlıktan koparmaya, Türkiye<br />

Cumhuriyeti'ni yıkmaya güçleri ve nefesleri yetmeyecektir.<br />

Ama aydınlanm ız, olaylar karşısında "Adamsendeci-Bana neci"<br />

tutumlarını ve pısırıklıklannı sürdürürlerse demokratik laik<br />

hukuk devletinin geleceğini güvenceli göremeyiz.<br />

Din, devleti ve toplum yaşamını yönlendiren bir güç mihrakı<br />

gibi sunuluyor, laiklik dinsizlikmi ş gibi çarpıtılıyor. Teokratik<br />

devlet özlemciliği yapılıyor, aydınlanmız susuyor.<br />

87


Gençlik kampı adı altında dini eğitim yaptırılıyor, hızla çoğalan<br />

tarikat yurtlannda gençlerimizin beyni yıkanıyor, üzerinde<br />

Arap harfleri yazılı yeşil <strong>ba</strong>yrak açılıyor; aydınlanmız susuyor.<br />

Ankara'da Modern Otel Sheraton'da görkemli DIN ŞURALA-<br />

RI düzenlenerek, burada Kur'an kurslanmn üç yıllık zorunlu<br />

eğitime dönüştürülmesine çanak tutuluyor, Laik eğitim hırpalanıyor;<br />

aydınlarımız susuyor.<br />

"Laiklik terördür - Hilafeti kaldıranlar kafirdir - Ya hilafet<br />

yeniden can bulacak ya da çok kan akacak Değişimin önündeki<br />

tek engel: Kemalizm! Türkiye çoktan Cezayir oldu!" diye yayınlar<br />

yap ılıyor; aydınlarımız susuyor..<br />

Kimi Milletvekilleri, " Şeriat din kurallarının bütününü ifade<br />

eder, insanları yüceltmeyi amaçlar" diye şeriat övücülüğü yapıp<br />

Anayasa Mahkemesi Başkanı'na muhtıra veriyor; aydınlarımız<br />

gene susuyor.<br />

Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Sivas'ta sokaklarda "şeriat<br />

isteriz, laik düzen yıkılacak, kahrolsun laik devlet" diye <strong>ba</strong> ğırılıp<br />

37 insan otelde yakılıyor; aydınlanmız susuyor.<br />

Şeriat ozlemcilerine, teokratik devlet heveslilerine yazıları ve<br />

düşünceleri ile karşı koyanlar, Muammer Aksoy, Çetin Emeç,<br />

Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu gibi öldürülerek susturuluyor; ay-<br />

1<br />

dınlarımız gene susuyor.<br />

Aydınlar, aydın geçinenler, susarak, gerçekleri görüp konu ş-<br />

maktan kaçınarak hiçbir yere varamazlar.<br />

Sözlerimi, ünlü bir yazar ve düşünürün günümüze ve kimi aydın<br />

geçinenlere uyan çok anlaml ı sözleri ile bitirmek istiyorum.<br />

Bu ünlü yazar ve dü şünür şöyle söylüyor:<br />

"Gerçeği gören kimse, BAŞKALARI ayrı düşünüyor diye onu<br />

söylemekten çekiniyorsa hem budala, hem de ALÇAKTIR!"<br />

Gerçeği görüp de susan sözde aydın geçinenlere sesleniyorum:<br />

Gelin susmayın! Gördüğünüz gerçekleri çekinmeden söyleyin,<br />

çocuklannıza lekesiz şöhret bırakın, AYIPLARLA yaşamayın diyorum,<br />

sabrınız için te şekkür ediyorum saygılar sunuyorum.<br />

88


(\T)<br />

CMUK İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR ve<br />

YAZIŞMALAR<br />

CMUKnun 3842 Sayılı Kanunla değiştirilen maddeleri uyarınca<br />

1992 yılı sonundan iti<strong>ba</strong>ren yakalanan ki şi ya da sanıklara<br />

<strong>Barolar</strong>ımızca görevlendirilen ve hukuki yard ımda bulunan meslekdaşlarımıza<br />

yapılan ödemeler, Maliye Bakanlığı'mn Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'nin emrine gönderdiği paralardan kar şılanmaktadır.<br />

Maliye Bakanlığı, göndermesi gereken paralan yasan ın tanımladığı<br />

oranda göndermemiştir.<br />

CMUK. uygulamas ı ile ilgili geli şmelere aşağıda etraflıca değinilmektedir.<br />

Sayı 742 Ankara, 18.6.1993<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

ÇANAKKALE<br />

İLGİ : 25.05.1993 gün ve 1993/265No.lu yazu ıız.<br />

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 No.lu Kanunla<br />

değişik 140. maddesine göre yakalanan ki şi veya sanığa, isteği<br />

halinde, müdafi tayini görevi soru şturmanın veya yargılamanın<br />

yapıldığı yer Barosuna aittir. Bu hükme göre, yakalanan ki şi veya<br />

sanığın talimatla ifadesinin al ınması halinde, soru şturmanın<br />

yapıldığı veya talimat mahkemesinin bulunduğu yer Barosu tarafından<br />

müdafi tayini gerekecektir.<br />

Ancak, soruşturmanın yap ıldığı veya talimat mahkemesinin<br />

bulunduğu yer Barosu tarafından tayin edilen müdafiin görevi,<br />

bu işlemlerin bitmesiyle sona erecek, <strong>ba</strong> şka bir Baronun m ıntıkasında<br />

dava açılması halinde, dava aç ılan yer Barosu tarafından<br />

ayrı bir müdafi tayini gerekecektir.<br />

Bilgilerinizi rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

89


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 26.7.19.93<br />

GENELGE NO: 913136<br />

CMUK.nu değiştiren 3842 Sayılı Kanun uyannca Birliğimize<br />

aktarılan ödenekten <strong>Barolar</strong>ımıza iki kez faks havalesi yap ılmış<br />

ve 14.4.1993 tarih ve 444/22 sayılı genelgemiz ekinde yollanan<br />

<strong>raporu</strong>n yönetmeliğin 9/2 maddesine göre ayhk düzenli şekilde<br />

gönderilmesi istenilmişti.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki bugüne kadar kimi <strong>Barolar</strong>ımızdan.<br />

hiç bir rapor gelnıemiştir. Bu <strong>Barolar</strong>ıraızın CMUK. uygulamasını<br />

aksatmadan sürdürdüklerini haricen biliyoruz, gözlüyoruz,<br />

fakat bunu Birli ğimize de resmen bildirmeleri gerekir. 'Düzenli<br />

rapor gönderen hatta ödene ği bitip tekrar isteyen Barolanmız<br />

da vardır. Bunların listesi ve ek olarak gönderilen ödenek<br />

tutarlan ilişikte gönderilmi ştir.<br />

Yönetmelik hükümlerine ve Birlik genelgelerine uymayan Barolanmıza<br />

3. dönem ödeneklerini gönderme dayana ğımız ve gerekçemiz<br />

olmayaca ğı için üzgünüz.<br />

<strong>Barolar</strong>ımızın <strong>ba</strong>şka genelge ve yazışmailara gerek bırakılmadan<br />

yönetmelik ve genelge hükümleri uyannca raporlar ını göndermeleriııi<br />

rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder'SAV<br />

90


T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

HUKUK. İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

İ VED İ<br />

Sayı : B030Hİ0000000/8-T.B.B.B. Ankara, 14.10.1993<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

Sayın .Bakanımıza verilen yazılı soru önergesine verilecek ceva<strong>ba</strong><br />

esas te şkil etmek üzere, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun<br />

3842 sayılı yasa ile değişik 146. maddesinde belirlenen<br />

esaslar dairesinde Maliye Bakanl ığınca Birliğiniz hesabına aktarılan<br />

kaynaktan müdafi ücreti olarak bugüne kadar ödenen miktar<br />

ve rücu hakkının kullanilmas ıyla geri gelen miktarların<br />

mümkünse bildirilmesini rica ederim.<br />

BAKAN ADINA Neslihan KARAKAYA<br />

Hakim<br />

Genel Müdür<br />

ADALET BAKANUI<br />

ANKARA<br />

15 Ekim 1993<br />

1293<br />

İLGİ : 14.10,1993 tarih ve B030H İG000000/8-T.B.B.B.-43820<br />

sayılı yazımz.<br />

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 say ılı yasa ile<br />

değişik 146. maddesi uyarınca Maliye Bakanh ğı tarafından Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği hesabına bugüne kadar aktarılan meblağdan<br />

26.775.000.000.- TL.-yasa ve yasaya uygun olarak haz ırlanan yönetmelik<br />

hükümleri uyarınca <strong>Barolar</strong>a gönderilmi ştir. <strong>Barolar</strong>dan<br />

gelen muntazam raporlardan bu meblağıntamaniına yakıninın<br />

sanık ya da yakalanan ki şilere <strong>Barolar</strong>ımız tarafından hukuki<br />

yardım yapılmas ı için görevlendirilen meslekdaşlanmıza<br />

ödendiği anlaşılmaktadır.<br />

» 91


İki taksit halinde gönderilen ödeneğin yapılan hukuki yardımları<br />

karşılamadığı <strong>ba</strong>zı Barolanmızca biidirilmi ş ve ek ödenek<br />

gönderilmiştir. e<br />

Gelen raporlar ı gözönünde tutarak önümüzdeki günlerde tüm<br />

Barolanmıza ödeneğin 3. taksidinin gönderilmesi gerekecektir.<br />

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda belirtilen ve mahküm<br />

olan sanığa rücu edilmesine ili şkin hüküm, yönetmeliğin (Geri<br />

Alma) <strong>ba</strong>şlıklı 7. maddesinde "Bu yönetmelik hükümlerine göre<br />

avukata ödenen ücret, mahküm olan ve ödeyebilecek durumdaki<br />

sanıklardan geri alınır. Geri alma hakk ının kullanılması için ilgili<br />

Baro Yönetimine gerekli yetki verilebilir. Bu yolda tahsil<br />

olunan parlar Baroca aynı amaçla kullan ıl]:r" şeklinde düzenlenerek<br />

<strong>Barolar</strong>a duyurulmuştur. Bugüne- kadar hiç bir Baromuzdan<br />

anılan yasa ve yönetmelik hükmüne göre rücu hakkımn kullanılmasını<br />

gerektirecek bir bilgi ve duyuru gelmemi ştir.<br />

Durum bilgilerinize sayg ı ile sunulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 19.10.1993<br />

GENELGE NO: 1295/56<br />

İLGİ : 2.9.1993 günlü 1047/4 - 29.9.1993 gün ve 1195/54 say ı-<br />

lı genelgelerimiz.<br />

Baromuzca, CMUK. ödeneği ile ilgili raporlann, bugüne kadar,<br />

çe şitli tarihlerdeki yazışmalara rağmen gönderilmedi ği anlaşılmıştır.<br />

Yönetmeliğin ilgili maddesinde belirtilen raporların, genelgemizin<br />

tebliğ tarihinden iti<strong>ba</strong>ren 5 gün içinde gönderilmesini rica -<br />

ederim. Bu husus yasa ve yönetmelik gere ği karşılıklı hesap mu-<br />

92


ta<strong>ba</strong>katı için zorunludur Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin CMUK ödeneğinin<br />

son durumunu bilmeden herhangi bir ödeme yapmas ı<br />

mümkün olmayacaktır.<br />

'Gereğini bilgilerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

Uluslararası Hukuk ve D ış İlişkiler Genel Müdürlüğü<br />

ÇOK İ VED İ<br />

Sayı : B.03.0.U İG.0.00.00.00.0.. 3.5.44.1992-7324 Ankara, 9.2.1994<br />

Konu : Bilgi talebi<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : Dışi şleri Bakanlığının, 26.11.1993 gün ve AKGY/3004-<br />

3262 'sayılı yazıları.<br />

Dışişleri Bakanlığının ilgide kayıtlı yazılarıyla, yurt dışındaki<br />

muhtelif <strong>kurulu</strong> şların İnsan Hakları konusunda ülkemizdeki gelişmelerden<br />

bilgi istedikleri ve bilhassa 3842 Sayılı Yasayla Ceza<br />

Muhakemeleri Usulü Kanununda yap ılan değişikliklerin bugüne<br />

kadar uygulanmas ı hususunda, özellikle gözaltında, CMUK.nun<br />

deği şik 135. maddesinin 2. fıkrasının 3. bendinde öngörülen müdafi<br />

tayininde Devletçe kaç Avukata ne kadar ödeme yap ıldığı<br />

hususunda malumat talep ettikleri bildirilmektedir.<br />

Dışişleri Bakanlığınca uluslararas ı <strong>kurulu</strong>şlara verilecek cevaha<br />

esas olmak üzere yukanda belirtilen hususlarda derlenebilecek<br />

bilgi ve sayısal verilerin gönderilmesine' müsaadeleri rica<br />

olunur.<br />

BAKAN ADINA<br />

Turgut AYDIN<br />

Hakim<br />

Genel Müdür<br />

93


ADALET BAKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

ILGI: 9.2.1994 gün ve B.03.0.U İG.O.00.00.00.0.3.5.44.<br />

1992-7324 çok ivedi sayıh yazınız.<br />

11.2.1994<br />

214<br />

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 3842 Sayıh Yasa ile<br />

Değişik 146. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birli ği hesabına bugüne kadar aktarılan meblağdan<br />

41.266.790.000.- TL yasa ve yasaya uygun olarak haz ırlanan yönetmelik<br />

hükümleri uyar ınca <strong>Barolar</strong>a gönderilmiştir. <strong>Barolar</strong>dan<br />

gelen muntazam raporlardan bu meblağın tamamına yakınının<br />

sanık ya da yakalanan ki şilere <strong>Barolar</strong>ımız tarafından hukuki<br />

yardım yap ılması için görevlendirilen meslekda şlanmıza<br />

ödendiği anlaşılmaktadır.<br />

Yukarıda açıklandığı gibi meslakdaşlara ödemeyi doğrudan<br />

Barolanm ız yapmaktadır. Barolanmızın bugün iti<strong>ba</strong>riyle kaç<br />

meslekdaşımızı görevlendirdiğini saptamak olanaks ızdır. Ancak<br />

.elimize bugüne kadar ula şan raporlardan CMUK.nun Değişik<br />

135. maddesinin 2. fikras ının 3. bendinde öngörülen müdafi tayini<br />

işleminde bir aksama olmadığı hemen hemen ülke düzeyinde<br />

bütün taleplerin karşılandığı anlaşılmaktadır.<br />

Barolanm ıza gönderilen 41.266.790.000.- TL.nin büyük bir<br />

kısmı gözaltındaki sanık ya da yakalanan ki şilere hem hazırlık<br />

aşamasında hem de mahkemelerde yap ılan hukuki yardım için<br />

ödenmiştir. Çoğ t yerde bir rneslekda şımız birkaç olayda görevlendirildiği<br />

için avukat adedi vermek olanaks ızdır; ancak hukuki<br />

yardım yapılan ve müdafı görevlendirilen soruşturma adedinin<br />

yaklaşık olarak 55.000 olduğunu söylemek mümkündür.<br />

94<br />

Durumu bilgilerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY


MALIYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI<br />

AkRA<br />

7.7.1994<br />

962<br />

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasm ın .146. maddesini<br />

değiştiren 3842 Sayıh Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />

uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafmdan tayin edilen müdafilere ödenmek<br />

üzere 492 Sayılı Ilarçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />

göre alınan yargı harçlannm % 15'inin ve idari nitelikteki<br />

para cezaları hariç olmak üzere para cezalarmın % 15'inin bir<br />

önceki yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas al ınarak<br />

Bakanlığınızca, Birliğimiz hesabına aktarılması gerekmektedir.<br />

01.01.1993-31.12.1993 dönemi için fotokopisi ili şik 27.4.1993<br />

tarih ve B.07.MGM.0.28/15026 sayılı yazınızda sözü edilen miktarlar<br />

için' hesabımıza toplam 40.219.696.000.- TL. gönderilmi ş-<br />

tir. Bilahare 31.12.1993 tarihinde' 22.615.644.000.- TL. daha gönderilmiş<br />

1992 yıh kesin hesabına göre toplam 62.835.290.000.-<br />

TL. gönderilmi ştir.<br />

1992 yılı kesin hsab ında yargı harçlan 324.678.668.000.- TL.<br />

idari nitelikteki para cezaları hariç para cezaları da<br />

120.139.412.000.- TL.'dır. Toplam 444.818.080.000.- TL.n ın %<br />

15'i 66.722.712.000.- TL. tutmaktad ır. Bakanlığımzın 01.01.1993-<br />

31.12.1993 dönemi için 1992 yılı kesin hesabma göre Birli ğimize<br />

daha 3.887.422.000.- TL. gönderilmesi gerekmektedir.<br />

Ayrıca 01.01.1994-31.12.1994 dönemi için de 12.2.1993 tarihli<br />

örneği ilişik yazımızda belirtilen ve 27.4.1993 tarihli yaz ınız ile<br />

uygun görülen şekilde, sonradan 1993 y ılı Kesin Hesap Kanunu<br />

Tasarısında yer alacak yargı harçlan ile adli nitelikte para cezaları<br />

gelir yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak<br />

miktara tamamlanmak üzere en az 1992 yılı kesin hesabmdaki<br />

miktar olan 66.722.712.000.- TL'nın hesabımıza gönderilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Birliğimizin herhangi bir yazılı istemi olmadan 31.12.1993 tarihinde<br />

Bakanhğımzca 22.615.644.000.- TL'mn gönderilmiş olması<br />

bundan böyle 1993 y ıh içindeki (avansm en geç Nisan so-<br />

95


nuna kadar gönderilmesi) uygulamas ının sürdürüleceği ve yazışmalara<br />

neden olmadan ödenek gönderilece ği kanısını yaratmıştı ;<br />

01.01.1994-31.12.1994 dönemi için Say ın Bakanlığımzın Biniğimize<br />

avans olarak 66.722.712.000.- TL'y ı en geç 1994 Nisan<br />

ayı sonuna kadar göndermesi gerekirken hiç, para göndenilmediği<br />

gibi yukarıda sözü edilen 1992 yılı kesin hesab ına ait<br />

3.887.422.000.- TL. da gönderilmemi ştir. Yasada belirtilen meblağın<br />

göndenilememiş olması, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin planlı<br />

bir dağıtım yapmasını imkansızlaştırmış, <strong>Barolar</strong>cagörevlendinilen<br />

müdafilere ödemeler durma nöktasma gelmi ştir. Yazımızda<br />

sözü edilen 66.722.712.000.- TL. ve , 1992 yılına ait 3.887.422.000.-<br />

TL'nın gönderilmediği takdirde Baro[ara CMUK. hizmeti için<br />

avukat görevlendirilmesi yap ılamayacak, hukuki yardım götürülemeyecektir.<br />

Aslında CMUK. uygulamas ı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve Barolanmızdan<br />

çok, hükümetin sorunudur. Sözedilen meblağ göndenilmezse<br />

demokrtik1e şme için yurtdış]Lnda ve içinde örnek gösterilen<br />

CMUK. uygulamas ı, <strong>Barolar</strong>ımızın ve meslekdaşlarımızın<br />

tüm özverili gayretlerine rağmen yürünıeyecektir.<br />

Toplam 70.610.134.000.- TL'nın mümkün olabilecek en hızlı<br />

biçimde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin TC. Ziraat Bankas ı Ankara<br />

Kızılay Şübesindeki 30440/3066/010 NQ.lu hesa<strong>ba</strong> aktarılmasını<br />

dilerim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKİ :<br />

1)27.4.1993 tarihli yazı<br />

2) 12.2.1993 tarihli yaz ımız<br />

96


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 08.07. 1994<br />

GENELGE NO: 969/30<br />

CMUK'nu değiştiren 3842 Sayılı Kanun uyarınca Birliğimize<br />

aktarılan ödenekten <strong>Barolar</strong> ımıza havaleler yapılmakta ve<br />

14.4.1993 tarih ve 444/22 say ılı genelgemiz ekinde yollanan <strong>raporu</strong><br />

Barolanm ızın Yönetmeliğin 9/2. maddesine göre aylık düzenli<br />

şekilde göndermeleri istenilmektedir.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki birbuçuk yıllık uygulama döneminde<br />

bugüne kadar kimi Barolanm ızdan hiç rapor gelmemiştir.<br />

Bu <strong>Barolar</strong>ımızın CMUK. uygulamasını aksatmadan sürdürdüklerini<br />

haricen biliyoruz, gözlüyoruz, fakat bunu Birli ğimize de<br />

resmen bildirmeleri gerekir. Aksatmadan çok düzenli rapor gönderen<br />

<strong>Barolar</strong>ımız çoğunluktadır.<br />

Yönetmelik hükümlerine ve Birlik genelgelerine uymayan Barolanmıza<br />

bundan böyle ödeneklerini gönderme dayana ğımız ve<br />

gerekçemiz olamayacakt ır. Kendi görev ve sorumluluğunu yerine<br />

getirmeyen Barolanmızın Tıirkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden ilgi beklemeleri<br />

düşünülmemelidir.<br />

<strong>Barolar</strong>ımızın <strong>ba</strong>şka genelge ve yaz ışmalara gerek bırakmadan<br />

yönetmelik ve genelge hükümleri uyar ınca raporlarını göndermelerini<br />

eksik aylara ait olanları tamamlamalarını rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

NOT:<br />

Bazı <strong>Barolar</strong>ımızın gönderilmi ş olan<br />

rapor örneğini kaybettiği, değişik ve<br />

eksik rapor gönderdikleri gözlenmektedir;<br />

rapor örneği ilişiktir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

97


13.2.1993 tarihli yönetmeliğin 9/2. maddesine göre <strong>Barolar</strong>ca<br />

düzenlenecek hesap durumuna ili şkin rapor örneği:<br />

Baromuzca CMUK. gere ği tayin edilen müdafilere yap ılacak<br />

ödemeler için CMUK. 146. maddesi uyar ınca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği tarafından gönderilen ............................. TL. ödenekle ilgili<br />

..................dönemine ait hesap durumu a şağıda gösterilmi ştir:<br />

1—a) Hazırlık aşamasındaki i ş adedi ...............<br />

b) Hazırlık aşamasındaki işler için ödenen miktar ...........-TL.<br />

2—a) Sulh Mahkemelerindeki i ş adedi ...........<br />

b) Sul Mahkemelerindeki i şler için ödenen miktar ............-TL.<br />

3—a) Asliye Mahkemelerindeki i ş adedi ............<br />

b) Asliye Mahkemelerindeki i şler için ödenen miktar ....... TL<br />

4—a) Çocük Mahkemelerindeki i ş adedi ............<br />

b) ÇocukMahkemelerindeki işler için ödenen miktar ........ TL.<br />

5 a) Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen i ş adedi ............<br />

b) Ağir Ceza Mahkemelerindeki işler için ödenen miktar<br />

................... TL.<br />

6—Yönetmeliğin 8/3. maddesi uyarınca ödenen zorunlu giderler<br />

...........TL.<br />

7—Toplam olarak ödenen miktar .................................-TL.<br />

8—Ödenekten artan miktar ..........................................-TL.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

ILGI : 7.7.1994 gün ve 962 No.lu yaztm ız.<br />

BAROSU BAŞKANLIĞI<br />

29.7.1994<br />

1073<br />

Örneği ilişik ilgi yazımıza, 1412 Sayıh CMUK.nun 146. maddesini<br />

değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />

gereğince, CMUK. uygulamasında görev verilen avukatlara<br />

98


ödenmek üzere Bakanlığınızca Birliğimize gönderilmesi gereken<br />

ödeneğin, TC. Ziraat Baknas ı Ankara Kızılay Şubesindeki<br />

30440/3066/010 No.lu hesab ımıza aktarılması istenmişti.<br />

Bu yazımıza cevap verilmediği gibi, ödeneğin - hesabımıza da<br />

aktarılmadığı anlaşılmaktadır.<br />

İlgi yazunızda da açıklandığı üzere CMUK. uygulamas ı Saym<br />

hükümetin yasal görevidir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği ve <strong>Barolar</strong>,<br />

istenen ödenek gönderilmedi ği takdirde CMUK. uygulamasından<br />

kendilerini sorumlu kabul etmeyecekler, zorunlu olarak uygulamayı<br />

durduracaklardır.<br />

d<br />

Gereğinin ivedilikle yap ılmasını, işin önemini dikkate alarak,<br />

tekiden, takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

EKI:<br />

7.7.1994 gün ve 962 No.lu<br />

yazımız örneği.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Önder SAV<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Tarih: 15.8.1994<br />

GENELGE NO: 1145/39<br />

Adalet Bakanlığı müfettişlerince Barolanmızın yıllık teftişleri<br />

sonucunda düzenlenen raporlarda CMUK ödenekleriyle ilgili aksaklıklara<br />

değinilmektedir. An ılan raporlarda belirtildiği üzere<br />

CMUK. uygulaması nedeniyle, avukatlara ödenmek üzere Birliğimize<br />

gönderilen avans paralarının, Baronun gelir—gider hasabıyla<br />

karıştırılmaması, bu avans paralannm ayrı bir hesapta tutularak,<br />

uygulama gereği yapılan giderlerin bu hesaptan öden-<br />

99


mesi hususunda gerekli dikht ve hassasiyetin gösterilmesini rica<br />

ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

CMUK. uygulamalar ında <strong>Barolar</strong>ca hukuki yardım için görevlendirilen<br />

meslekta şlarımıza yapılacak ödemeler için Maliye Bakanlığınca<br />

gönderilmesi yasa gereği zorunlu olan paralar, <strong>ba</strong>şlangıç<br />

ayları hariç hep aksatılmış ve 1994 yılından iti<strong>ba</strong>ren ise<br />

hiç gönderilmemi ştir.<br />

Aşağıdaki yazışmalar, bu sıkıntıyı somut olarak yansıtmaktadır.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

ANKkRA<br />

ILGI: 7.7.1994 gün ve 962 No.lu yaz ımız.<br />

297.1994 gün ve 1073 No.lu yaz ımız.<br />

4. 11. 1994<br />

1699<br />

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) 146.<br />

maddesini deği ştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />

uyarınca, Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar<br />

olan dönem için Bakanl ığımzca; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne:<br />

100<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

29.04.1993 tarihinde<br />

31.12.1993 tarihinde<br />

11.10.1994 tarihinde<br />

gönderilmiştir.<br />

3.223.604.000.-TL<br />

20.000.000.000.-TL<br />

20.219.646.000.-TL<br />

22.615.644.000.-TL<br />

25.000.000.000.-TL.<br />

1058,894.000,-TL.


Anılan miktarlar (1.12.1992 - 31.12.1992) - (01.01.1993 -<br />

31.12.1993) - (01.01.1994 - 31.12.1994) dönemleri içinde yapılan<br />

ve yapılacak olan hukuki yard ımlardan harcanmak üzere gönderilmiştir.<br />

Sayın Bakanlığın ödenek gönderilmesinde 1993 yılı içindeki ihtimam<br />

ve titizliği göstermediğinden duyduğumuz üzüntüyü ifade<br />

etmek isterim. Asl ında ilişikte sunulan ve 31.3.1993 tarihinde yürürlüğe<br />

giren CMUK. Avukatl ık Ücret Tarifesindeki ücretlerin<br />

fevkalade dü şük olmas ı ve yine ilişikte sunulan 13.12.1993 tarihli<br />

CMUK. Yönetmeliği hükümlerini titizlikle uygulamas ı ve <strong>Barolar</strong>ı<br />

çok yakından izlemesi sayesinde ödemelerde ve hizmette aksama<br />

yaratılmamıştır. Onümüzdeki dönemde böyle dü şük ücretlerle<br />

hizmetin )rürütülmesi mümkün olamayacakt ır. Adalet Bakanl ığı<br />

Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan 31.10.1994 tarihli fotokopisi<br />

ilişik yaz ısından da anla şılacağı üzere mevcut CMUK.<br />

Asgari Ücret Tarifesi en geç 31.3.1995'de değiştirilecektir.<br />

Bugüne kadar Bakanlığı'nızca gönderilmi ş olan 91;058.894.000.-<br />

TL'den Barolanmıza ilişik listede gösterilen miktarlarda ve toplam<br />

69.400.000.000.- TL. gönderilmi ştir. Geride 21.658.894.000.-<br />

TL. kalmıştır.<br />

ilgi yazılarımızdaki hesaplamalar çerçevesinde gerekli ödeneğin<br />

gönderilmesini takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKLERİ :<br />

1-31.3.1993 yürürlük tarihli CMUK<br />

Asgari Ücret Tarifesi.<br />

2- 13.2. 1994 tarihli Yönetmelik.<br />

3- 31.10.1994 tarih ve 019374 Sayılı Adalet Bakanl ığı<br />

Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü yazısı .<br />

4-2.11.1994 tarihine kadar CMUK ödene ğinden<br />

<strong>Barolar</strong>a gönderilen paralar ın listesi.<br />

101


ADALET BAKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

8 Kasım 1994<br />

1729<br />

ÖZÜ: CMUK. gere ğince Maliye Bakanlığı'ndan gönderilen<br />

paraların dağıtımımn denetimi hakkında.<br />

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasas ınm 146. maddesini<br />

değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />

uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen müdafilere ödenmek<br />

üzere 492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />

göre alınan yargı harçlarının % 15'ini ve idari nitelikteki para<br />

cezaları hariç olmak üzere para cezalarımn % 15'inin bir önceki<br />

yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas almarak Maliye<br />

Bakanlığı'nca Birliğimiz hesabına aktarılması gerekmektedir.<br />

Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 8.11.1994) içnide, Maliye<br />

Bakanlığı'nca:<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

29.04.1993 tarihinde<br />

31.12.1993 tarihinde<br />

11.10.1994 tarihinde<br />

gönderilmi ştir.<br />

3.223.604.000.-TL<br />

20.000.000.000.-TL<br />

20.219.646.000.-TL<br />

25.000.000.000.-TL.<br />

22.615.644.000.-TL;<br />

IJkM:J1<br />

ıIsIıb<br />

İncelendiğinde 1994 yılı içinde ve o da 11.10.1994 tarihinde<br />

25.000.000.000.- TL'lık ödeme yapıldığı görülecektir; oysa 1994<br />

yılı içinde en az 70.610.134.000.- TL. gönderilmesi gerekmektedir.<br />

• Bu husus yazıh ve sözlü olarak Maliye Bakanlığı yetkililerine<br />

bildirilmiştir. En son Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürü ile telefon görü ş-<br />

memizi izleyen günlerde, tahminen 15 gün kadarönce kendisinin<br />

Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlüğü Kontrolörü olduğunu bildiren Rıza<br />

Çiftçi, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni arayıp Başkan olarak benimle<br />

görüşmek istediğini söylemi ş ve görüşme içeriğini açıklamıştır.<br />

102


Bir özel görüşme olacağım düşünerek ve Barolann Genel Kurullarının<br />

yapılması nedeniyle yoğun olduğumuz için bu görüşme<br />

isteğine cevap veremedik. 4 Kas ım 1994 günü öğleden sonra<br />

Rıza Çiftçi ve Mustafa Aydoğan isimli Maliye Bakanlığı Kontrolörleri,<br />

habersiz, randevusuz Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne gelip<br />

CMUK. ödemeleri ile ilgili denetim yapmak istediklerini belirttiler.<br />

Gerekçelerini ve denetimin hukuki dayana ğını sorduğumuzda,<br />

3941 Sayılı 1994 Mali Yılı Bütçe Kanünunun kendilerine bu<br />

hakkı tanıdığını belirterek CMUK. 146. maddesi uyarınca Maliye<br />

Bakanlığı'ndan gönderilen paraların amacına uygun olarak<br />

dağıtılıp—dağıtılmadığını inceleyebileceklerini ifade ettiler.<br />

Kendilerine CMUK'la ilgili bütün belge ve dökümanlar ın eksiksiz<br />

olarak haz ır olduğu derhal gösterilebilece ği, denetime yanaşmamak<br />

gibi bir niyetimizin olmadığı ancak Maliye Bakanlığı<br />

Kontrolörlerinin Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni denetlemelerinin yasal<br />

dayanağının olmadığı, "Anayasa'n ın 135. maddesi uyarınca<br />

"kanunda gösterilen şekilde devletin idari ve mali denetimi yapılabileceği"<br />

bunun, 1136 Sayılı Yasasının Ek 4. maddesinin "Adalet<br />

Bakanlığı, <strong>Barolar</strong> ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği organlarının görevlerini<br />

kanun hükümlerine uygun olarak yap ıp yapmadıklarmı<br />

ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre denetlemeye<br />

yetkilidir. Bu idari ve mali denetim, Adalet Müfetti ş-<br />

lerince yapılır" hükmü gereği ancak Adalet Bakanlığı Müfettişlerince<br />

yapılabileceği söylendi. Aksine bir anlayışın kabulü, Barolanmızın<br />

da illerinde Mal Müdürleri tarafından denetlenmesi sonucunu<br />

ve yaratacağı kaos ifade edilip örne ği ilişik 4.11.1994 tarihli<br />

yazı ve ekleri gösterilerek bunların Maliye Bakanlığı'na<br />

gönderilmiş olduğu da belirtildi.<br />

Maliye Bakanl ığı Kontrolörleri, dayanak yap ılmak istenen<br />

1994 yılı Bütçe Kanununun tarafımızdan inceleneceği, konunun<br />

Adalet Bakanlığı'na yansıtılacağı, Maliye Bakanlığı'nın anılan<br />

yasa kapsamında bir denetim hakkı sözkonusu işe ve bu da hukuka<br />

aykırı değilse kendilerine bilgi verilece ği, de belirtilerek<br />

yolcu edildi.<br />

Maliye Bakanl ığı Kontrolörlerinin denetim için esas aldıkları<br />

3941 Sayılı 1994 Mali Yılı Bütçe Kanununun hiç bir maddesi<br />

böyle bir yasal hakk ı tammarnaktadır. Türkiye <strong>Barolar</strong> Bini-<br />

103


ği'nin denetimi, bu yasa kapsamında mütalaa edilemez. Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birli ği, anılan yasanın 6. maddesinde say ılan "Bütçenin<br />

transfer tertibinden yardım alan <strong>kurulu</strong> şlar" kapsamında olmadığı<br />

gibi, 13. maddede yazılı "Genel ve katma bütçeli <strong>kurulu</strong>şların<br />

ödeneklerinden yardım alan" <strong>kurulu</strong> şlardan da değildir.<br />

Ayrıca CMUK'un 146. maddesinde de Maliye Bakanl ığı'na<br />

herhangi bir inceleme ve denetim hakk ı da verilmemiştir. Elbette,<br />

bu madde uyarınca Maliye Bakanlığı'mn gönderdiği paraların<br />

harcanmaları, dağıtımı denetlenebilir; ancak bunun 1136 Sayılı<br />

Yasanın Ek 4. maddesine göre Devlet adına Adalet Bakanlığı<br />

Müfettişlerince yapılmas ı gerekir; <strong>ba</strong>şka türlü denetimler, yasaya<br />

ve hukuka aykırıdır.<br />

Maliye Bakanl ığı'nın denetim konusundaki ısrarı sürerse hukuka<br />

aykırı böyle bir denetime olur verilemeyeceği, CMUK. gereğince<br />

<strong>Barolar</strong>ca müdafi tayini işleminin eldeki miktar kadar<br />

sürdürüleceği ve hiç para talep edilmeyeceği ve CMUK. için gönderilen<br />

para bitince hukuki yardımların durdurulacağı bilgilerinize<br />

saygı ile sunulur.<br />

EK:<br />

4.11.1994 tarihli yazımız ve ekleri,<br />

20.12.1993 tarihli 3941 Sayılı Yasanın<br />

ilk 13. madde fotokopisi.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : 0303H İG000000- ANKARA<br />

No : 20931 21.11.1994<br />

MALIYE BAKANLIĞINA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nden alınan 8.11.1994 tarih ve 1729<br />

sayılı yazıda, Bakanlığınızm Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlü ğü Kont-<br />

104


olörlerinden Rıza Çiftçi ve Mustafa Aydoğan'ın Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği'nin denetimi için gittikleri, Ceza Muhakemeleri Usulü<br />

Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca gönderilen paraların usulüne<br />

uygun olarak da ğıtılıp dağıtılmadığının incelenmesini istedikleri,<br />

kendilerine <strong>Barolar</strong>m mali ve idari denetiminin ancak Adalet<br />

Bakanlığı Müfettişlerince yapılabileceğinin söylenerek denetime<br />

olur verilmediği belirtilmektedir.<br />

(<br />

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 146. maddesi,<br />

"Baro tarafindan tayin edilen müdafle, görevin ifas ından doğan<br />

masrafları hariç avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak<br />

bu tarifenin hazırlamş yöntemine göre tespit edilecek ücret ödenir.<br />

Ileride yargılama giderleri ile mahkum olan. sanıklardan<br />

müdafle ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'nin rücu hakkı vardır.<br />

492 sayılı Harçiar Kanunu'na <strong>ba</strong>ğli (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />

göre alınan yargı harçlarının % 15'i ve idari nitelikteki para cezaları<br />

hariç olmak üzere para cezalarının % 15'i bir önceki y ıl<br />

kesin hesabına göre tesbit edilen toplam miktar esas al ınarak yılı<br />

içinde Maliye ve Gümrük Bakanl ığınca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

hesabına aktarılır. Birinci fikraya göre ödenecek ücretler bu hesaptan<br />

karşılamr.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından <strong>ba</strong>rolar aras ında yapılacakdağıtımın<br />

usul ve esasları <strong>Barolar</strong> Birliğince çıkarılacak yönetmelikte<br />

gösterilir" hükmünü içermektedir.<br />

Buna göre de Maliye Bakanl ığı hesaplanan miktarı <strong>Barolar</strong><br />

Birliği hesabına aktarmakta ve Birlikçe bu paraların dağıtımı ve<br />

sarfı sağlanmaktadır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin bu uygulaması Adalet Müfettişlerince<br />

denetlenir. Zira 1136 say ılı Yasanın Ek 4. maddesinde aynen:<br />

"Adalet Bakanl ığı, <strong>Barolar</strong> ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliki organlarmın<br />

görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yap ıp yapmadıklarım<br />

ve mali i şlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara<br />

göre denetlemeye yetkilidir. Bu idari ve mali denetim Adalet<br />

Müfettişlerince yapılır" denilmektedir. Böylece denetim yönünden<br />

özel bir düzenleme getirilmi ş bulunmaktadır.<br />

105


Bu durumda, Maliye Bakanlığının CMUK. uygulaması nedeniyle<br />

Barolan ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini mali denetim yetkisi<br />

olmadığı, bu cihetle Maliye Bakanli ğı kontrolörlerine verildiği<br />

söylenen Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini denetleme talimatının tekrar<br />

gözden geçirilmesinin ve CMUK harcamalarm ın dağıtımı ile ilgili<br />

gerekli denetimin Bakanh ığımız Müfettişlerince yapılmasımn<br />

uygun olacağı düşünülmektedir.<br />

Takdirlerinize arz ederim.<br />

Mehmet MOĞULTAY<br />

Bakan<br />

Yukarıda aktarılan yazışmalardan sonra çok ilginç bir geli şme<br />

olmuş, Maliye Bakanlığı, <strong>Barolar</strong>ın ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğini<br />

CMUK. harcamaları nedeniyle Adalet Bakanl ığı Müfettişlerinden<br />

ayrı olarak kendisinin de denetlernesine olanak sağlayacak<br />

yasal değişikliği, Bütçe Kanununda gerçekle ştirmiştir.<br />

28 Aralık 1994 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanan 1995 Mali<br />

Yıl Bütçe Kanunu'nun 6. maddesine eklenen bu değişiklikle ilgili<br />

olrak Anayasa Yargısına gidilmesi için Anamuhalefet Partisine<br />

yazılı olarak <strong>ba</strong>şvurulmuş ve Anayasa Mahkemesinde dava açılması<br />

sağlanmıştır.<br />

Anavatan Partisi Genel Ba şkamSayın Mesut Yılmaz'a yazılan<br />

yazı örneği aşağıya alınmıştır.<br />

Sayın Mesut YILMAZ<br />

Anavatan Partisi Genel Ba şkanı<br />

ANKARA<br />

Sayın Genel Başkan,<br />

4.1.1995<br />

29<br />

• 28 Aralık 1994 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanarak yürürl ı-<br />

ğe giren 4061 Sayılı "1995 Mali Yılı Bütçe Kanunu"nun 6. maddesine,<br />

bu yıla kadarki bütçe kanunlanna konulmamış olan bir<br />

fıkra eklenmiştir.<br />

106


6. maddenin 3. tikras ı, Kamu kurumu niteli ğindeki meslek<br />

<strong>kurulu</strong>şlarma ilgili rnevzuat ı gereğince genel bütçe gelirlerinden<br />

her ne ad ile olursa olsun aktarılan paralarm, verili ş amacına<br />

uygun olarak harcan ıp harcanmadığmı incelemeye, amacına uygun<br />

harcama yapmadığı tespit edilen <strong>kurulu</strong> şa aktarılacak tutarlan<br />

gerektiğinde kesmeye ve durdurmaya Maliye Bakam yetkilidir"<br />

şeklindedir.<br />

Anılan fıkrada adı söylenlimemekle birlikte kastedilen "Kamu<br />

Kurumu Niteliğindeki Meslek Kurulu şları" "Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği" ve "<strong>Barolar</strong>"d ır; çünkü Maliye Bakanl ığı'ndan kendilerine<br />

para aktarılan <strong>ba</strong>şkaca kamu kurumu niteliğinde meslek kuruşulu<br />

bulunmamaktadır. Bilindiği üzere CMUK'nun 146. maddesi<br />

uyarınca Baro tarafından tayin edilen müdafilere ödenecek<br />

ücretler için Maliye Bakanlığı'nca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği hesabına<br />

para aktarılması zorunludur.<br />

Anayasamn 135. maddesinin 5. fikrasına göre "Kamu kurumu<br />

niteliğindeki meslek <strong>kurulu</strong>şları, kanunda gösterildiği şekilde<br />

devletin idari ve mali denetimine tabidir."<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong>ın devlet adına idari ve mali<br />

denetimi, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun Ek 4. maddesine<br />

göre Adalet Bakanl ığı Adalet Müfetti şlerince yapılmaktadır.<br />

Anayasanın 135. maddesinde mali denetim için aramlan kanun<br />

koşulu, böylece 1136 Say ılı özel nitelikteki Avukatlık Yasası ile<br />

gerçekle ştirilmştir. Bütçe kanunu ile mali konuda, ayrıca ve mükerreren<br />

Maliye Bakanlığı'nın mali inceleme ve denetim yetkisi<br />

kullanması Anayasaya aykırıdır. Ayrıca, kanun maddesi, "Bütçe<br />

Kanununa, bütçe ile ilgili hükümler d ışında hiç bir hüküm konulamz"<br />

şeklindeki Anayasa'mn 161. maddesi hükmüne de aykırıdır.<br />

- Anavatan Partisi'nin Bütçe Kanunu'nun pek çok maddesinin<br />

Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesi ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne<br />

2.1.1995 tarihinde <strong>ba</strong>şvurduğunu yazılı ve görsel yayın<br />

organlarrndan öğrenmiş bulunuyoruz.<br />

Anavatan Partisi'nin yukarıda belirtilen ve Anayasa'ya ayk ırılığı<br />

çok açık bulunan Bütçe Kanununun 6/3. maddesi için de<br />

107


Anayasa Mahkemesi'ne <strong>ba</strong>şvurması, <strong>Barolar</strong>unızı ve meslekdaşlarımızı<br />

fevkalade memnun edecektir.<br />

Durumu takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

CMUK. ile ilgili gelişmeler ve Maliye Bakanli ğı'mn para göndermedeki<br />

kayıtsızlığı Adalet Bakanl ığı'na yazılan 17.3.1995 tarihli<br />

aşağıdaki yazı ile açıklanmıştır.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

ANKAIRA<br />

17.3.1995<br />

411<br />

ÖZÜ: CMUK. gereğince Maliye Bakanl ığı'ndan gönderilen<br />

paralar hakkında.<br />

1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasas ının 146. maddesini<br />

Değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri uyarınca,<br />

<strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen ınüdafilere ödenmek üzere<br />

492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong>ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere göre<br />

alınan yargı harçlarımn % 15'ini ve idari nitelikteki para cezaları<br />

hariç olmak üzere para cezalar ının % 15'inin bir önceki yıl kesin<br />

hesabına göre tesbit edilen miktar esas alınarak Maliye Bakanlığı'nca<br />

Birliğimiz,hesabına aktarılmas ı gerekmektedir.<br />

Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 17.3.1995) içinde, Maliye<br />

Bakanlığı'nca:.<br />

108<br />

16.02.1993 tarihinde 3.223.604.000.-TL<br />

16.02.1993 tarihinde 20.000.000.000.-TL<br />

29.04.1993 tarihinde 20.219.646.000.-TL<br />

31.12.1993 tarihinde 22.615.644.000.-TL<br />

11.10.1994 tarihinde 25.000.000.000.-TL.<br />

gönderilmiştir.<br />

1058.894.000.-TL.


Incelendiğinde görüleceği üzere Maliye Bakanl ığı, 1994 yılı<br />

içinde sadece 11.10.1994 tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne<br />

25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. Oysa 01.01.1994 - 31.12.1994<br />

dönemi için 1993 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısında yer alacak<br />

olan yargı harçiarı ile adli nitelikteki para cezalar ı gelir<br />

yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara<br />

(yani 111.444.454.650.- TL'ya) tamamlanmak üzere en az<br />

66.722.712.000.- TL. gönderilmesi gerekmekte idi. Buna göre<br />

Maliye Bakanlığı'nın 01.01.1994 - 31.12.1994 dönemi içi Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne 86.44.454.650.- TL. daha göndermesi gerekmektedir.<br />

Daha önceki 01.01.1993 - 31.12.1993 dönemi için gönderilmemiş<br />

olan 3.887.422.000.- TL.da eklenince Maliye Bakanl ı-<br />

ğı'nın toplam 90.331.876.650.- TL. göndermesi gerekmektedir.<br />

Buna ek olarak 01.01.1995 - 31.12.1995 dönemi için, sonradan<br />

1994 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasar ısında yer alacak yargı<br />

harçlan ile adli nitelikte para cezalar ı gelir yardımcı hesaplarındaki<br />

tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara tamamlanmak<br />

üzere en az 1993 yılı kesin hesabındaki % 15 miktar olan<br />

111.444.454.650.- TL'nm da avans olarak ayr ıca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Hesabına gönderilmesi gerekmektedir.<br />

Bugüne kadar gönderilen toplam 9 1.05.894.000.- TL'dan <strong>Barolar</strong>ımıza<br />

82.875.000.000.- TL. gönderilmi ş olup, geride<br />

8.183.894.000.- TL kalmıştır.<br />

Maliye Bakanlığı'ndan özellikle 1994 yılında çok az para gönderildiğinden<br />

zaman zaman Barolanm ıza para gönderilememi ş<br />

ya da gerekenin altında gönderilmi ştir. Eldeki miktarın yetmeyeceği<br />

düşünülerek bu yola gidilmi ş olmas ı, meslekdaşlanmıza<br />

<strong>Barolar</strong>ca yapılacak olan ödemeeri geciktirmi ştir. Halen <strong>Barolar</strong>ımızın<br />

hukuki yardım veren meslekdaşlarımıza borçları vardır.<br />

Her nekadar CMUK da yargılama giderleri ile mahkum olan<br />

sanıklardan müdafle ödenen ücreti ödeyebilecek durumda olanlara<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin rücu hakkı olduğu belirtilmişse de<br />

bu maddenin i şletilmesi mümkün olamamaktad ır. Bugüne kadar<br />

<strong>Barolar</strong>ımızca ödeyebilecek sanık bize bildirilmedi ği için rücu<br />

hakkınm kullanılması da gündeme gelmem ştir.<br />

<strong>Barolar</strong>ımızın bugün iti<strong>ba</strong>riyle kaç meslekda şımızı görevlendirdiğini<br />

saptamak olanaks ızdır. Ancak elimize bugüne kadar<br />

109


ulaşan raporlardan CMUK'nun Değişik 135. maddesinin 2. fıkrasmın<br />

3. bendinde öngörülen müdafi tayini i şleminde bir aksama<br />

olmadığı hemen hemen ülke düzeyinde bütün taleplerin kar şılandığı<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Barolanmıza gönderilen paraların büyük bir kısmı gözaltındaki<br />

sanık ya da yakalanan kişilere hem hazırlık aşamasında hem<br />

de mahkemelerde yapılan hukuki yard ım için ödenmiştir. Çoğu<br />

yerde bir meslekdaşımız bir kaç olayda görevlendirildiği için<br />

avukat adedi vermek olanaks ızdır; ancak hukuki yardım yapılan<br />

ve müdafi görevlendirilen soru şturma adedinin yaklaşık olarak<br />

100.000 olduğunu söylemek mümkündü:r.<br />

CMUK'da 3842 Say ılı Yasa ile getirilen ve demokratikleşmeyi<br />

sanık sorgulamas ında ve yargılamada şeffaflaştırınayı amaçlayan<br />

yenilik ve değişiklikler, <strong>Barolar</strong>ımıın ve hukuki yardım için<br />

görevlendirilen meslekdaşlanmızm büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />

çalışmaları ile uygulanabilmektedir.<br />

<strong>Barolar</strong>dan ve Avukatardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />

çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />

gereken olanak yaratılmamakta, aksine engeller çakırtılmaktadır.,<br />

Maliye Bakanl ığı'nın CMUK. gereği ödemelerle ilgili tavr ı<br />

sürecek olursa bundan böyle 146. madde uyarınca Maliye Bakanlığı'nın<br />

göndereceği para istenmeycek, Barolanmız da<br />

CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gere ği sanık ya da yakalanan<br />

kişilere hukuki yardım için müdafi tayin etme i şlemlerini durduracaklardır.<br />

Böylece Maliye Bakanl ığı'nın anlaşılmaz uttumu nedeniyle<br />

"Savunma Suçlama ile Ba şlar" kuralı rafa kaldırılmış<br />

olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama, giderilmesi<br />

olanaksız yaralar alacaktır.<br />

Durumu ve gereğini bilgilerinize ve takdirlerinize sayg ılarım<br />

la sunarım.<br />

110<br />

Ek: Liste<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı .<br />

Avukat Önder SAV


8.3.1995 tarihi de dahil olmak üzere CMUK fasimdan <strong>Barolar</strong>ımıza<br />

bugüne kadar gönderilen havale1re ait liste.<br />

ADANA BAROSU<br />

ADIYAMAN BAROSU<br />

AFYON BAROSU<br />

AĞRI BAROSU<br />

AKSARAY BAROSU<br />

AMASYA BAROSU<br />

ANKARA BAROSU'<br />

ANTALYA BAROSU<br />

ARTVİN BAROSU<br />

AYDIN BAROSU<br />

BALIKES İR BAROSU<br />

BARTİN BAROSU<br />

BATMAN BAROSU<br />

BİLECİK BAROSU<br />

BOLU BAROSU<br />

BURDUR BAROSU<br />

BURSA BAROSU<br />

ÇANAKKALE BAROSU<br />

ÇANKIRI, BAROSU<br />

CORUM BAROSU<br />

DENİZLİ BAROSU<br />

DİYARBAKIR BAROSU<br />

EDİRNE BAROSU<br />

ELAZIÖ BAROSU<br />

ERZURUM BAROSU<br />

• ERZİNCAN BAROSU<br />

• ESKİŞEHİR BAROSU<br />

GAZ İANTEP BAROSU<br />

GİRESUN BAROSU<br />

GÜMÜŞHANE BAROSU<br />

HATAY BAROSU<br />

ıĞDm BAROSU<br />

ISPARTA BAROSU<br />

İSTANBUL BAROSU<br />

İZM İR BAROSU<br />

KARAMAN BAROSU<br />

2.300.000.000.-<br />

700.000.000.-<br />

825.000.000.<br />

750.000.000.-<br />

600.000.000.-<br />

350.000.000.-<br />

8.300000.000.-<br />

1.600.000.000.-<br />

450.000.000.-<br />

1.925.000.000.-<br />

1.700.000.000.-<br />

300.000.000.-<br />

60Ö.000.000.-<br />

225.000.000.-<br />

900.000.000.-<br />

500.000.000.-<br />

1.700.000.000.-<br />

850.000.000.-<br />

375.000.000.-<br />

625.000.000.-<br />

1.250.000.000.-<br />

2.600.000.000.-<br />

650.000.000.-<br />

1.025.000.000.-<br />

1.200.000.000.-<br />

375.000.000.-<br />

i000.000.000-<br />

1.850.000.000.-<br />

800.000.000.-<br />

300.000.000.-<br />

1.525.000.000.-<br />

750.000.000.-<br />

825.000.000.-<br />

8.750.000.000.-<br />

4.975.000.000.-<br />

600.000.000.-<br />

111


KARS BAROSU<br />

KASTAMONU BAROSU<br />

KAYSERİ BARÖSU<br />

KIRKLARELİ BAROSU<br />

KIRIKKALE BAROSU<br />

KIRŞEHİR BAROSU<br />

KOCAELİ BAROSU<br />

KONYA BAROSU<br />

KÜTAHYA BAROSU<br />

KAHRAMANMARAŞ BAROSU<br />

MALATYA BAROSU<br />

MANİSA BAROSU<br />

MARD İN BAROSU<br />

MERS İN BAROSU<br />

MUĞLA BAROSU<br />

MUŞ BAROSU<br />

NEVŞEHİR BAROSU<br />

NİĞDE BAROSU<br />

ORDU BAROSU<br />

RİZE BAROSU<br />

SAKARYA BAROSU<br />

SAMSUN BAROSU<br />

S İNOP BAROSU<br />

S İVAS BAROSU<br />

ŞANLIURFA BAROSU<br />

TEKİRDAĞ BAROSU<br />

TOKAT BAROSU<br />

TRABZON BAROSU<br />

UŞAK BAROSU<br />

VAN BAROSU<br />

YOZGAT BAROSU<br />

ZONGULDAK BAROSU<br />

600.000.000.-<br />

400.000.000.-<br />

1.525.000.000.-.<br />

375.000.000.-<br />

400.000.000.-<br />

500.000.000.-<br />

1.575.000.000.-<br />

1.575.000.000.-<br />

625.000.000.-<br />

1.200.000.000.-<br />

750.000.000.-<br />

1.700.000.000.-<br />

800.000.000.-<br />

1.475.000.000.-<br />

725.000.000.-<br />

225.000.000.-<br />

550.000.000.-<br />

300.000.000.-<br />

950.000.000.-<br />

375.000.000.-<br />

1.050.000.000.-<br />

1.400.000.000.-<br />

450.000.000.-<br />

1.175.000.000.-<br />

1.175.000.000.-<br />

600.000.000.-<br />

950.000.000.-<br />

750.000.000.-<br />

750.000.000.-<br />

2.100.000.000.-<br />

750.000.000.-<br />

1.050.000.000.-<br />

•:.!:b1filI$IsII<br />

AKTARILAN PARA<br />

)kJ:JliiI,is<br />

KALAN PARA<br />

112


Maliye Bakanl ığı'nın bugüne kadar göndermi ş olduğu toplam<br />

91.058.894.000.- TL.dan 1995 Nisan ayı sonu iti<strong>ba</strong>riyle hiç para<br />

kalmamıştır. Bundan böyle <strong>Barolar</strong>ın hukuki yardım için avukat<br />

görevlendirmesi olanağı bulunmayacaktır.<br />

Bu husus aşağıya aynen aktarılan 2.5.1995 tarihli yazımızla<br />

Maliye Bakanlığı'na son bir kez anlatılmaya çalışılmıştır.<br />

Sayı 799 Ankara, 2.5.1995<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

ANRA<br />

ÖZÜ: CMUK. gere ğince Bakanlığınızca gönderilmesi gereken<br />

paralar hakkında.<br />

1412 Sayıh Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 146. maddesini<br />

Değiştiren 3842 Sayılı Yasanın 22 ve Geçici 3. maddeleri<br />

uyarınca, <strong>Barolar</strong> tarafından tayin edilen müdafilere ödenmek<br />

üzere 492 Sayılı Harçiar Kanununa <strong>ba</strong> ğlı (1) ve (3) sayılı tarifelere<br />

göre al ınan yargı harçlarının % 15'ini ve idari nitelikteki para<br />

cezaları hariç olmak üzere para cezalarının % 15.'inin bir önceki<br />

yıl kesin hesabına göre tesbit edilen miktar esas al ınarak Maliye<br />

Bakanlığı'nca Birliğimiz hesabına aktarılmas ı gerekmektedir.<br />

Bugüne kadarki dönem (1.11.1992 - 17.3.1995) içinde, Bakanlığmızca:<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

16.02.1993 tarihinde<br />

29.04.1993 tarihinde<br />

31.12.1993 tarihinde<br />

11.10.1994 tarihinde<br />

gönderilmiştir.<br />

3.223.604.000.-TL<br />

20.000.000.000.-TL<br />

20.219.646.000.-TL<br />

22.615.644.000.-TL<br />

25.000.000.000.-TL.<br />

91.058,894.000.-TL.<br />

Incelendiğinde görüleceği üzere Maliye Bakanlığı, 1994 yılı<br />

içinde sadece 11.10.1994 tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'ne<br />

25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. Oysa 01.01.1994 - 31.12.1994<br />

113


dönemi için 1993 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısında yer alacak<br />

olan yargı harçları ile adli nitelikteki para cezalar ı gelir<br />

yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara<br />

(yani 111.444.454.650.- TL'ya) tamamlanmak üzere en az<br />

66.722.712.000.- TL. gönderilmesi gerekmekte idi. Buna göre<br />

Maliye Bakanlığı'nın 01.01.1994 - 31.12.1994 dönemi içi Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne 86.44.454.650.- TL. daha göndermesi gerekmektedir.<br />

Daha önceki 01.01.1993 - 31.12.1993 dönemi için gönderilmemiş<br />

olan 3.887.422.000.- TL.da eklenince Maliye Bakanhğı'nın<br />

toplam 90.331.876.650.- TL. göndermesi gerekmektedir.<br />

Buna ek olarak 01.01.1995 - 31.12.1995 dönemi için, sonradan<br />

1994 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasar ısında yer alacak yargı<br />

harçları, ile adli nitelikte para ceialan gelir yardımcı hesaplarındaki<br />

tutarlar üzerinden hesaplanacak miktara tamamlanmak<br />

üzere en az 1993 yılı kesin hesabındaki % 15 miktar olan<br />

111.444.454.650.- TL'n. ın da avans olarak ayrıca Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Hesabına gönderilmesi gerekmektedir.<br />

Bugüne kadar gönderilen toplam 91.058.894.000- TL'n ın tamam<br />

ı Barolanm ıza gönderilmi ştir.<br />

Bakanlığınızca özellikle 1994 yılında çok az para gönderildiğinden<br />

zaman zaman Barolanm ıza para gönderilememiş ya da<br />

gerekenin altında gönderilmi ştir. Eldeki miktarın yetmeyece ği<br />

düşünülerek bu yola gidilmi ş olması meslekda şlarımıza <strong>Barolar</strong>ca<br />

yapılacak olan ödemeleri geciktirmiştir. Halen Barolanm ızın<br />

hukuki yardım veren meslektaşlarımıza borçları vardır.<br />

CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen demokratikle şmeyi sanık<br />

sorgulamasında ve yargılamada şeffaflaşmayı amaçlayan yeniik<br />

ve değişiklikler, Barolanm ızın büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />

çalışmaları ile uygulanabilmektedir.<br />

Maliye Bakanlığı'nın gönderdiği paralar bittiği ve göndermesi<br />

gereken miktarlar bugüne kadar gönderilmedi ği için, daha önceki<br />

görevlendirmelerden de avukatlara borçlu olan Barolanm ız büyük<br />

bir sıkıntı içindedir. Bundan böyle hukuki yardım için avukat<br />

görevlendirmesi yap ılmas ı tamamen angarya haline gelecektir.<br />

<strong>Barolar</strong>dan ve Avukatlardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />

çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />

114


gereken olanak yaratılmamakta, maalesef askine engeller çıkartılmaktadır.<br />

Bu yazımızda sözü edilen birikmi ş paralara mahsuben<br />

60 milyar liranm acilen Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin TC. Ziraat<br />

Bankası Kızılay Şubesindeki 30440/3066/010 No.lu hesabına<br />

gönderilmesi halinde CMUK gere ği hukuk yardımların sürdürülmesi<br />

mümkün olacaktır.<br />

Maliye Bakanlığı'nın CMUK. gereği ödmelerle ilgili anlaşılmaz<br />

tavrı sürecek olursa bundan böyle 146. madde uyar ınca Bakanlığımzın<br />

birikmiş borçları ve göndereceği para istenmeyecek,<br />

<strong>Barolar</strong>ırnız da CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gereği samk<br />

ya da yakalanan ki şilere hukuki yardım için müdafi tayin etme<br />

işlemlerini tamamen durduracaklardır. Bu hususta 27-28 Mayıs<br />

1995 tarihinde yap ılacak olan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Genel Kurulunda<br />

ülke düzeyinde CMUK'la ilgili hiçbir yard ım yapmama<br />

kararı alınacaktır. Böylece Maliye Bakanlığı'nın anlaşılmaz tutumu<br />

nedeniyle "Savunma Suçlama İle Başlar" kuralı rafa kaldırılmış<br />

olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama da<br />

giderilmesi olanaksız yaralar alacakt ır.<br />

Durumu ve gereğini bilgilerinize ve takdirlerine sayg ılanmlasunarım.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAY<br />

115


(VI)<br />

SİVAS OLAYLARİYLA ILGILI<br />

ÇALIŞMALAR, YAZIŞMALAR, AÇIKLAMALAR<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 6.7.1993<br />

GENELGE NO: 843/33<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nın 2.7.1993 tarihinde Sivas'ta<br />

meydana gelen ve pekçok yurtta şımızın ölümüne ve yaralanmasına<br />

yol açan olaylar nedeniyle kamuoyuna yapt ığı duyuru<br />

metni aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

5.7.1993<br />

"Pir Sultan Abdal Şenlikleri" çok haks ız şekilde <strong>ba</strong>hane edilerek,<br />

çarp ıtılarak Cumhuriyet tarihimizin önemli bir genci ayaklanması<br />

Sivas'ta yaşandı, yaşatıldı.<br />

Teokratik devlet özlemcileri, " Şeriat isteriz!" diye açık açık<br />

<strong>ba</strong>ğırarak demokratik hukuk devletine sald ınıp insanların ölümüne<br />

neden oldular.<br />

Olayların temelinde, değişik nedenler aramak yanlış ve boşunadir.<br />

Olaylar, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin 70. y ıhnda<br />

Cumhuriyetin ve en temel ilke olan laikli ğin hala özümsenemediğinin<br />

somut göstergesidir.<br />

116


• Olay, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />

<strong>ba</strong>şkaldırıdır. Sokaklara dökülenler ve onlar ı kışkırtanlar, şeriat<br />

düzenini, teokratik devleti kurmay ı, ulusu tekrar ümmet yapmayı,<br />

Cumhuriyetin ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü olan laiklik<br />

ilkesini geriletip dışlamayı, ulusumuzu insanlarımızı tekrar ortaçağ<br />

karanlığına çekmeyi amaçlamaktad ırlar.<br />

Kimse kendisini aldatmasın ve avutmas ın, <strong>ba</strong>hane aramas ın<br />

hedef, laik Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dün Kubilay' ı kesenler, bugün<br />

Sivas'ta 36 ki şiyi yakarılar gereken tepkiyi ve cezayı görmedikçe,<br />

yarın kitle katliamına geçeceklerinin işaretini bir kez daha<br />

vermi şlerdir.<br />

Olayda devletin, siyasal iktidarın ve yerel yönetimin ağır kusuni<br />

ve ihmali vardır. Siyasal hesaplarla hareket edenler, laikliğin<br />

zedelenmesine, genci hareketlere "Masum dini inanç patlamalarıdır"<br />

diye göz yumdukça laiklik düşmanları, şeriat özlemcileri<br />

ve teokratik devlet yanl ılan yurt içinde de, yurt d ışında da<br />

cesaretleneceklerdir.<br />

Genci hareketlerin din ve vicdan özgürlü ğüyle hiçbir ilgisi<br />

yoktur. Devlet ve siyasal iktidar, demokratik hukuk devletinden,<br />

Cumhuriyetten ve laiklik ilkesinden ödün veremez, vermemelidir.<br />

Bu olay son yıllarda <strong>Barolar</strong> Birliği'nin sürekli uyanılanna<br />

kulaklanını kapatan gericili ğe prim veren sözde demokratlara ibret<br />

dersi olmal ıdır.<br />

Olayların üzerine kararlı ve bilinçli şekilde gidilmeli, failleri<br />

biran önce yakalan ıp <strong>ba</strong>ğımsız yargıya teslim edilmelidir. Gereken<br />

tepki gösterilip bu yap ılmadıkça "Şeriat isteriz!" avezeleri<br />

daha da yükselecek, devlet ve siyasal iktidar, önlenmesi daha<br />

zor ve güç olaylarla karşı karşıya kalacaktır. Olaylan nefretle kinıyoruz.<br />

Olen vatanda şlara rahmet ve yakınlarına <strong>ba</strong>şsağlığı diliyoruz.<br />

Bir kez daha en sorumlusundan en sade vatanda şa kadar<br />

herkesi demokratik hukuk devletine,. Cumhuriyete ve laikliğe<br />

sahip çıkmaya çağırıyoruz.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

• (MÜHÜR)<br />

117


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 17.8.1993<br />

GENELGE NO: 966/42<br />

• 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />

ölümüne neden olan olaylarla, ilgili olarak Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği'nin 17.8.1993 tarihli "Kamuöyu duyurusu" ili şikte<br />

sunulmuştur.<br />

Duyuruda sözü edilen Komisyonumuzun Başkanlığını Ankara<br />

Barosu Başkanı Avukat Erdal Merdol yürütecektir. Sivas ölayları<br />

nedeni ile açılmış olan davalarda ölenlerin yakınlarının müdahil<br />

vekilliğini üstlenmek isteyecek olan meslekda şlarımızın ve<br />

katkıda bulunacak olan <strong>Barolar</strong> ımızın Ankara Barosu Ba şkam<br />

Sayın Avukat Erdal Merdol ile süratle temasa geçmeleri uygun<br />

olacaktır.<br />

EKI:<br />

- 17.8.1993 "Kamuoyu Duyurusu" metni..<br />

- "16, 17.8.1993 tarihli "Basın Bülteni"<br />

BASIN BÜLTEN<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

16-17.8.1993<br />

2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta meydana gelen olaylar nedeniyle<br />

Kayseri DGM.de Sivas Ağır Ceza ve Asliye Ceza Mahkemelerinde<br />

kamu davaları açılmış bulunmaktadır. Ayrıca ölenlerin yakınlarımn<br />

maddi ve manevi tazminat davaları açmaları sözkonusudur.<br />

Bilindiği üzere Kayseri DGM.de açilan dava, "Cumhuriytin<br />

niteliklerini, laik düzeni değşitirmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak<br />

temel hak ve hürriyetleri yokemek" suçlannm . işlenmiş<br />

olduğuna dayandırılmaktadır.<br />

118


Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği 5.7.1993 tarihindeki kamuoyu duyurusunda,<br />

"olay, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />

<strong>ba</strong>şkaldırıdrr" şeklinde değerlendirmede bulunmuştu. Her<br />

Anayasal Kurulu şun Cumhuriyetin temel ilkelerine vaki sald ırılar<br />

karşısmda üzerine dü şeni yapması, kaçmılmaz görevidir.<br />

Sivas olaylan, açılan ve açılacak davalar ile ilgili olarak Birlik<br />

Merkezinde 17.8.1993 günü saat 10.30'da geniş açıklamalar yapmak<br />

üzere bir Basın Toplantısı düzenlenmi ş bulunmaktadır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

17.8.1993<br />

Sivas'ta pek çok ölüme yol açan olaylarla ilgili olarak 5.7. 1993<br />

tarihinde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce yapılan açıklamada aynen<br />

"Olay, laikli ğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk devletine<br />

<strong>ba</strong>şkaldırıdır" denilmi şti.<br />

Kayseri DGM.de açılan davanın iddianamesinde, "Cumhuriyetin<br />

niteliklerini, laik düzeni de ğiştirmek, devlet otoritesini zaafa<br />

uğratmak, temel hak ve hürriyetleri yoketmek" suçlar ımn işlendiği<br />

yazılıdır.<br />

Sivas Ağır Ceza Mahkemesi'nde de, 37 ki şiyi birlikte yanıcıpatlayıcı<br />

madde ile yangın çıkartarak öldürmek ve 45 ki şiyi yangın<br />

çıkartmak suretiyle öldürmeye tam kalk ışmak suçlarından<br />

78 sanık hakkında dava aç ılmıştır. Ayrıca, Sivas Asliye Ceza<br />

Mahkemesi'nde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Karıununa aykırı<br />

davranış nedeniyle 102 sanık hakkında dava açılmıştır.<br />

Toplantımızm ve duyurumuzun amacı amlan davalarla ilgili<br />

beyanda bulunmak değildir. Bağımsız mahkemelerimiz, gereken<br />

yargılamayı yapacak, adaleti gerçekle ştireceklerdir.<br />

119


Sayılan davaların iddianamelerinde Sivas sokaklarında 7,5<br />

saat süre ile "Yaşasin Hizbullah—Laiklik, gidecek, şeriat gelecek-<br />

Laikliğe son, laik düzen yıkılacak" şeklinde <strong>ba</strong>ğrıldığı belirtilmektedir.<br />

Olayların temelinde, değişik nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler<br />

aramak yanlıştır, boşunadır. Olaylar, Cumhuriyet'in 70. yılmda,<br />

onun en temel ilkesi olan LAİKLİGİN kimi çevrelerce ve ki şilerce<br />

hala özümsenemedi ğini kanıtlamaktadır. Sokaklara dökülenler,<br />

"Şeriat isteriz" diye <strong>ba</strong> ğıranlar ve onları kışkırtanlar, Laiklik<br />

ilkesini geriletip


alanların anılarına ve ölüme yiğitçe yürüyüşlerine sahip çıkalım.<br />

Toplumun ve anayasal <strong>kurulu</strong> şların yakılarak öldürülen 37 yatandaşımıza<br />

karşı utancı, borcu ve görevleri vardır.<br />

Bu görev bilinci ile Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, Sivas'taki "Kültür<br />

Etkinlikleri'ni düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür ve Tamtma<br />

Derneği'nin ve ölenlerin yakınlarının da isteklerini gözönünde<br />

bulundurarak 2 Temmuz Sivas olayları ile ilgili açılmış ve açılacak<br />

davalarda her türlü hukuki yard ımı ve danışmanlığı yapmaya<br />

karar vermiştir.<br />

Davalar nedeni ile ilk yapılması gereken şey, tahkikatın her<br />

türlü etki ve şüphe söylentilerinden uzak, özgürce, hukukun üstünlüğüne<br />

ve yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığına yakışır bir şekilde yapılmasını<br />

asğlamaktır. Bu konu hem dava emniyeti, hem yarg ıç,<br />

savcı ve avukatlar, hem san ıklar, hem de ölenlerin yakınları yönünden<br />

fevkalade önemlidir. Buni ın için yetkili hakim veya<br />

mahkemelerin, davaların <strong>ba</strong>şka yerde görülmesi için nakline karar<br />

vermelerini beklemeden Adalet Bakanlığı, sür'atle "Amme<br />

Emniyeti" için davalar ın naklini istemelidir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, yukarıda belirtilen hukuki yardım ve<br />

danışmanlığı planlamak, uygulamak, <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlarla<br />

sürekli iletişim içinde olarak çalışmak üzere bir komisyon kurmuştur.<br />

Anılan komisyon, Ankara Barosu Başkanı Avukat Erdal<br />

Merdol, Sivas Barosu Ba şkanı Avukat Yaşar Yakın, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Sayman Üyesi Avukat Hakk ı Süha Okay, Ankara<br />

Barosu Genel Sekreteri Avukat Sami Kahraman, Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Avukat Kemal Akkurt, Avukat Halit Çelenk, Avukat<br />

Eraip Ozgen, Avukat Şenal Sarıhan, Avukat Mehdi Bektaş, Avukat<br />

Necati Yılmaz, Avukat Ismail Hakkı Konar, Avukat Metin<br />

Karadeniz, Avukat Ali Sangül ve Avukat Süleyman Ate ş'ten<br />

oluşmaktadır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAY<br />

(IMZA)<br />

121


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 25.8.1993<br />

İLGİ : 966/42 Sayılı Genelge.<br />

GENELGE NO: 1010144<br />

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />

ölümü ile sonuçlanan olaylar ve Kayseri DGM.de, Sivas<br />

Ağır Ceza ve Asliye Ceza Mahkeme]erinde açılmış olan davalar<br />

ile ilgili olarak ilgide belirtilen 17.8.1993 tarih ve 966/42 sayılı<br />

genelge ile bilgi verilmi şti:<br />

Anılan davalann tümünün (Kayseri DGM.deki dahil) Ankara'ya<br />

naklinin istenmesi için Birli ğimiin ilişikte metni bulunan<br />

17.8.1993 tarih ve 965 say ılı yazısı ile Adalet Bakanlığı'nın girişimde<br />

bulunması da talep edilmişti.<br />

Anılan davalarm tümü Adalet Bakanl ığı'nın isteği ve Yargıtay<br />

ilgili dairesinin kararı ile Ankara'ya nakleditlmi ş bulunmaktadır.<br />

17.8.1993 tarih ve 966/42 sayılı genelgede belirtildiği şekilde davalarla<br />

ilgileneek <strong>Barolar</strong>ımız ve meslekdaşlarımızın bu yeni ve<br />

son gelişmeyi bilmelerinde yarar görülnaü ştür.<br />

Saygılarımla<br />

• Turkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

EKİ : Adalet Bakanl ığı'nıa yazılan<br />

17.8.1993 tarih ve 965 sayı lı<br />

yazı fotokopisi.<br />

Sayı : 965 Ankara, 17/8.1993<br />

ADALET BAKANILĞI<br />

ANKARA<br />

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşımızın<br />

ölümü ile sonuçlanan olaylarla ilgili olarak Birli ğimi-<br />

122


zin düşünce ve giri şimlerini içeren "Kamuoyu Duyurusu" ilişikte<br />

sunulmuştur.<br />

Amlan duyurunun 3. sayfasınm ilk paragrafinda da belirtildiği<br />

gibi davaların "Amme Emniyeti" yönünden nakli kaç ımizam<br />

görülmektedir.<br />

Kayseri DGM'de, Sivas A ğır Ceza Mahkemesinde ve Sivas Asliye<br />

Ceza Mahkemseinde aç ılmış olan davaların Ankara'ya nakliilin<br />

istenmesi için gereken giri şimde bulunulmas ını takdirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygı anmla<br />

EKI: 17.8.1993 tarihli<br />

"Kamuoyu Duyurusu"<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

BARO BAŞKANI IGI<br />

Ankara, 8.2.1994<br />

GENELGE NO: 197/7<br />

İLGİ : 17.8.1993 günlü 966/42 sayıli genelgemiz.<br />

2 temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Madımak Oteli'nde meydana<br />

gelen ve 37 insanın ölümüne neden olan olay, 17.8.1993 tarihinde<br />

ilgi genelgemizle duyürulmuştu.<br />

Olayla ilgili olarak Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde<br />

• açılan ve halin devam etmekte olan dava nedeniyle 7.2.1994 tarihinde<br />

kamuoyuna yap ılan duyuruyu da aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

123


KAMUOYUNA DUYURU<br />

7.2.1994<br />

2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta Mad ımak Oteli'nde yanarak<br />

ölenlerin yakınlarının, otelden sağ kurtulanların ve "Kültür Etkinlilderi"ni<br />

düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma<br />

Derneği'nin istek ve <strong>ba</strong>şvurusu üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />

her türlü hukuki yard ımı ve dam şmanlığı yapmaya karar vermiştir.<br />

17 Ağustos'ta Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinde Sivas olaylarında<br />

yakınları ölenlerin, maddi ve manevi zarara u ğrayanlann katılımı<br />

ile yapılan toplant ıda, açılmış ve açılacak davalarla ilgili bir<br />

Çalışma Komisyonu kurulmu ştu.<br />

Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan davada, samklar,<br />

"Cumhuriyetin niteliklerini, laik düzeni de ğiştirmek, devlet<br />

otoritesini zaafa u ğratmak, temel hak ve hürriyetleri yoketmek"<br />

suçlarından yargılanmaktadırlar. Davan ın iddianamesinde yaz ılı<br />

olduğu üzere "Şeriat isteriz, laiklik gidecek" şeklinde <strong>ba</strong>ğırarak<br />

37 insanın yakılmasırnn yargılanmasının yapıldığı dava, bize göre<br />

Cumhuriyet tarihinin en önemli davalanndan birisidir.<br />

Devlet Güvenlik Mahkemesindeki davaya,, görevlendirilenmeslekdaşlarımız<br />

müdahil vekili sıfatLyla katılmakta ve dava<br />

dikkatlice izlenmekte, olumlu katkılar yapılmaktadır. Davada,<br />

deliller toplanmakta olup duru şma 14.2. 1994'dedir.<br />

Halen devam etmekte olan dava ile ilgili herhangi bir değerlendirme<br />

yapacak değiliz. Sanıkların yargılanması sonucunda<br />

suçlu bulunanlar, elbette hakettikleri cezlara çarpt ırılacaklardır.<br />

Ancak ölenlerin yakınlarının acılarını dindi.rmek, dostları, arkadaşları<br />

gözleri önünde yanan, kendi olağanüstü gayretleri ile<br />

mucize kabilinden sağ olarak kurtulan insanların belleklerinden<br />

olayın izlerini ve korkusunu silmek olanaks ızdır.<br />

İletişim ve ulaşımın kolay olduğu bir çağda 7,5 saat süre ile<br />

otelde mahsur kalan 37 insanın yardı mına yetişemeyen, onları<br />

göz göre—göre, diri diri yanmaktan ku:rtaramayan devletin a ğır<br />

kusuru olduğu kuşkusuzdur.<br />

124


Devlet, laik düzene karşı <strong>ba</strong>şkaldırıyı ve vatanda şlannın yanmasını<br />

önleyememi ştir. Sivas katlia ımmn elbette siyasi, idari ve<br />

hukuki sorumluları vardır. Olaydan sonra <strong>ba</strong>şta Vali olmak üzere<br />

<strong>ba</strong>zı kamu görevlilerine i şten el çektirilmesi devleti sorumluluktan<br />

kurtaramaz.<br />

Ağır hizmet kusurundan dolayı devletin, ölenlerin yakınlarına<br />

ve olaydan sa ğ kurtulanlara maddi ve manevi tazminat ödemesi<br />

gerekir.<br />

Devlete, bu görevi 4.2.1994 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na yapılan<br />

<strong>ba</strong>şvuru ile hatırlatılmıştır. Sivas'ta ölenlerden 25 insan ın<br />

anneleri—<strong>ba</strong><strong>ba</strong>lan, çocukları ve karde şleri için toplam<br />

12.250.000.000.- TL. maddi ve 46.200.000.000.- TL. manevi tazminat<br />

istenmi ştir. Olaylardan sa ğ kurtulan ve hala olayın şoku<br />

altında yaşayanlardan <strong>ba</strong>şta Aziz NES İN olmak üzere 19 kişi<br />

için de 9.500.000.000.- TL. manevi, bunlardan ikisi için ayrıca<br />

1.100.000.000.- TL. maddi tazminat talep edilmi ştir.<br />

Yapılan maddi ve manevi tazminat ödemesi istekleri için yasalarda<br />

yaz ılı süreler beklenecek, bu süre içinde devlet ödemekten<br />

kaçınırsa <strong>ba</strong>ğımsız yargıya <strong>ba</strong>şvurulup, dava ile devletten<br />

alınması yoluna gidilecektir.<br />

Devlete düşen göre, titiz, dikkatli ve sağlıkh hesaplamalara<br />

göre bulunmuş olan toplam 69.050.000.000.- TL'y ı —200 milyon<br />

liraya varan dava açnıa harcı ödenmesine gerek bırakmadantartışmasız,<br />

davaya zorlamadan ödemek, ölenlerin kemiklerini<br />

sızlatmamak, ölenlerin yakmiann ı ve ölümden mucize olarak<br />

sağ kurtulanlan, bir kez daha yaln ız bırakmamak ve hayal kırıklığına<br />

uğratmamaktır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

( İMZA)<br />

125


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 29.4.1994<br />

GENELGE NO: 618/22<br />

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta cereyan eden ve 37 vatandaşrn<br />

ölümü ile sonuçlanan olayla ilgili davada, mahkemece verilen<br />

duruşmaların GIZLI sürdürülmesi karar ına karşı, 26.4.1994<br />

tarihinde Birlik Merkezinde düzenlenen <strong>ba</strong>sın toplantısma çok<br />

sayıda TV <strong>kurulu</strong>şları, <strong>ba</strong>sın mensupları, yakınlarını yitirenler<br />

ve mağdurlar ile vekilleri katılmıştır.<br />

Olayla ilgili olarak kamuoyuna yapılan duyuru metinler a şağıda<br />

bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

AN"-at Önder SAV<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Ankara, 26.4. 1994<br />

2 'Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta meydana gelen ve pekçok<br />

yurttaşımızm ölümüne ve yaralanmas ına yol açan olaylar nedeniyle<br />

açılmış olan davanın, yargılaması, Ankara DGM.de sürmektedir.<br />

Davanın iddianamesinde sanıkların, "Kahrolsun laiklik - Yaşasın<br />

Hizbullah - Laiklik gidecek Şeriat gelecek Şeriat isteriz"<br />

şeklinde <strong>ba</strong>ğırarak laik devlete saldırdığı ve insanların otelde yakılarak<br />

öldürüldüğü yazılıdır.<br />

Cumhuriyetin 70. yılında Cumhuriyet'e ve onun özü olan laildiğe<br />

karşı <strong>ba</strong>şkaldıranlarm yargılanmasrnda, olayda ölenlerin<br />

ve ancak kendi ça<strong>ba</strong>ları ile kurtulabilenlerin haklanm sayıları<br />

200'ü aşan meslökdaşlarımız üstlenmi şlerdir.<br />

126 -


Hiçbir maddi karşılık almadan ve beklemeden ilk günkü duruşmadan<br />

buyana meslekdaşlarımız her ay en az bir hafta hergün<br />

sürekli olarak ve büyük bir özveri ile müdahil vekili s ıfatı<br />

ile duruşmaları dikkat ve titizlikle izlemi şler, yargılamaya gerekli<br />

yardım ve katkıyı yapmışlardır.<br />

Müdahil vekili meslekdaşlanmız, iddia maka ımnm duruşmalarda<br />

bile saldırganlıklarım sürdüren sanıklara hoşgörülü davranmasına<br />

ve mahkeme heyetinin bir k ısım mağdurların müdahilliklerini<br />

aradan uzun zaman geçmesine kar şın hala karara<br />

<strong>ba</strong>ğlamamasma ve benzeri pekçok usul ve yarg ılama yanlışlıklann,<br />

eksikliklerine sabırla katlanmaya çalışmışlardır.<br />

Mahkemece, 25.3.1994 tarihli durumada, ammenin selameti<br />

ve KAMU GUVENL İGİ gerekçe gösterilerek duruşmalann GİZ-<br />

Lİ olarak devamına karar verilmi ştir.<br />

Yargılamada ALENIYET kuralını kaldıran bu karara karşı<br />

müdahil vekilleri meslekda şlarımız, 25.4.1994 tarihinde gerekçeli<br />

olarak ve yazılı şekilde karşı çıkarak ve duruşmada da sözlü<br />

ifade ederek kararm değiştirilmesini, duru şmalann AÇIK yapılmasını<br />

istemişlerdir.<br />

GIZLILIK kararının kaldırılması isteği, mahkeme heyetince<br />

reddedilerek duruşmalara gizli olarak devam edilmiştir; GIZLI-<br />

LIGIN ne kadar süreceği de belli değildir.<br />

GIZLILIK KARARI, duru şmaların <strong>ba</strong>şladığı ilk günden iti<strong>ba</strong>ren<br />

mahkemece yap ılan ve zaman içinde düzeltilebileceği düşünülerek<br />

karşı çıkılmayan usul yanl ışliklanndan değildir. Aksine<br />

bugüne kadar yargılama tarihimizde e şine ender rastlanacak<br />

cin sten fevkalade a ğır ve sorumlu bir karardır.<br />

Abdülhamit Anayasas ı'nda bile "Duruşmalann herkese açık"<br />

olduğu kuralı benimsenmi şti. Duruşmaların açik olmas ı, sadece<br />

müdahilleri ilgilendirmemektedir, yargilamanın tarafsızlığımn<br />

da etkin bir güvencesidir. Bu açıklık, kamuoyunda huzur ve güven<br />

yaratır; halkın haber alma hakkım gerçekleştirir, aynı zamanda<br />

da mahkemenin işlem ve kararının güvenilirliğini de<br />

vurgular.<br />

127


Şeriat heveslilerinin, TEOKRAT İK DEVLET özlemcilerinin<br />

yargılandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalarındarı<br />

olan S İVAS OLAYLARI DAVASI'n ın her yönüyle topluma, halkımızaaçık<br />

olması gerekir.<br />

Müdahil vekilleri olarak, gerekçesi ve nedenleri bile tutana ğa<br />

yazılmamış olan GIZLILIK KARARI'nın sürmesini asla benimseyemeyiz,<br />

yargılamanın kamuoyundaki iııandırıcılığına gölge düşmesine<br />

göz yumamayız, halkın haber alma hakk ımn tıkanmasını<br />

içimize sindiremeyiz ve bunu hukuka da uygun bulamay ız.<br />

Bu nedenlerle meslekda şlarımız, müdahil vekillerinin de isteklerini<br />

gözönünde bulundurarak, mahkemece verilmi ş bulunan<br />

GIZLILIK KARARI kald ırıhncaya kadar duruşmalar halka açık<br />

olarak yapılıncaya kadar duruşmalara girmemek ve mahkemeyi<br />

tarihi sorumluluğu ve hukuki yanlışliğı ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakmak<br />

kararını vermişlerdir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

SİVAS'ta yakınlarını yitiren müdahillerin<br />

ve sağ olarak kurtulabilenlerin<br />

200'ü aşkın vekilleri adına<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

AVUKAT Onder SAV:<br />

( İmza)<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Ankara, 26.4.1994<br />

Sivas olayları davasının 25.3.1994 tarihindeki duru şmas ında,<br />

mahkemece verilen duruşmalann GIZLI olarak sürdürülmesi<br />

kararının kaldırılması için müdahil vekillerince yap ılan yazılı ve<br />

sözlü istekler, dün (25.4.1994) tarihinde reddedilmi ştir; Bundan<br />

böyle duru şmalarda gizliiğin ne zaman kalkacağı ve aleniyetin<br />

sağlanacağı da belli değildir.<br />

Olaylarda ölenlerin yakınları ve sağ olarak kurtulabilen müdahiller<br />

ile vekillerinin birlikte.kat ılı:rnıyla Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Merkezinde bugün saat 11.30da bir BASIN TOPLANTISI<br />

yapılacaktır.<br />

128


Anılan toplantıda gizlilik kararı ile ilgili değerlendirme yap ı-<br />

lacak ve bundan sonra izlenecek hukuki yol konüsunda önemli<br />

bilgiler verilecektir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İmza)<br />

NOT:<br />

Basın toplantisini görüntülemek<br />

isteyen Televizyon <strong>kurulu</strong> şlarının<br />

saat 11.30'u geçirmemeleri rica olunur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 4.7.1994<br />

GENELGE NO: 916/29<br />

Sivas Katliamının birinci yılı nedeniyle, 1 Temmuz 1994 tarihinde<br />

kamuoyuna yapılan duşuru metnini ekte bilgi ve takdirlerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

1.7.1994<br />

2 Temmuz 1993'deki Sivas Katlia ımnın üzerinden bir y ıl geçti.<br />

Anımsanaca ğı gibi "Pir Sultan Abdal Etkinlikleri" çok haksz<br />

şekilde <strong>ba</strong>hane edilerek, Sivas'ta kimi insanlar kışkırtılarak<br />

Cumhuriyet tarihimizin en önemli gerici ayaklanmalanndan birisi<br />

gerçekle ştirildi.<br />

Sivas olayları davasının iddianamesinde Sivas skaldar ında<br />

7,5 saat süre ile "Yaşasin Hizbullah, Laiklik Gidecek, ŞERIAT<br />

GELECEK—LA İKLİĞE SON—LAIK DÜZEN YIKILACAK" ve<br />

129<br />

/


enzeri sloganlar at ılarak <strong>ba</strong>ğrıldığı, insanların Madımak Otelinde<br />

yakıldığ-ı ve "Cumhuriyetin niteliklerini, laik düzeni de ğiştirinek,<br />

devlet otoritesini zaafa uğratmak, temel hak ve hürriyetleri<br />

yoketmek" suçlar ımn işlendiği yazılıdır. Olayın samkian, bu suçlan<br />

işlemekten yargılanmaktadırlar.<br />

Atılan sloganlar, gerçekle ştirilen eylemler ve yapılan vahşet,<br />

teokratik devlet özlemcilerinin, demokratik laik hukuk devletini<br />

yıkma amaçlarını açıkça se rgilemektedlir. olayların temelinde değişik<br />

nedenler, <strong>ba</strong>haneler, tahrikler aramak yanl ıştır.<br />

Sivas katliamı, laikliğe, Cumhuriyete ve demokratik hukuk<br />

devletine <strong>ba</strong>şkaldırıdır. Sokaklara dökülenler ve onları kışkırtanlar,<br />

şeriat düzenini, teok:ratik devleti kurmay ı, ulusu tekrar ümmet<br />

yapmayı, Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin ruhu, özü<br />

olan laiklik ilkesini gerileti p dışlamayı, ulusumuzu insanlarımızı<br />

tekrar ortaçağ karanlığına çekmeyi amaçlamışlardı.<br />

Madımak otelinde yakılarak ölenleri geri getirerneyiz, ölenlerin<br />

yakınlarının bir yıldır süren tarifsiz acılarını dindiremeyiz;<br />

ama toplum olarak devlet olarak bu insanlara kar şı görevimiz<br />

borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Maalesef Devlet, Sivas olaylanm,<br />

ölenleri ve yak ınlarını unutmuş görünmektedir.<br />

Devlet, laik düzene kar şi <strong>ba</strong>şkaldırıyı ve vatandaşlarının yanmasını<br />

önleyememiştir. Sivas katliam ının elbette siyasi, idari ve<br />

hukuki sorumluları vardır.<br />

Ağır hizmet kusurundan dolayı, ölenlerin yakınlarına ve olaydan<br />

sağ kurtulanlara maddi ve manevi tazminat ödenmesi için<br />

müdahillerin talebini, Devlet reddetmi ş, ölenlerin yakınlarına<br />

bir kuruş bile vermeye yana şmamış ve idari yargıda davalar<br />

açılmas ı zorunluluğunu yaratmıştır. Devletin bu kayıtsızlığı, hüzün<br />

verici ve umut k ırıcı olmuştur.<br />

Bir <strong>ba</strong>şka umut kırıcı, hukuk adına düş kırıklığı yaratan gelişme<br />

de, 25.3.1994 tarihli oturumda Ankara Devlet Güvenlik<br />

Mahkemesi'nin "Ammenin Selameti ve Kamu Giivenliği'ni gerekçe<br />

göstererek duruşmalann GIZLI yapılmas ına karar vermesi olmuştur.<br />

130


Abdülhamit Anayasas ı'nda bile "Duru şmaların herkese açık"<br />

olduğu kuralı benimsenmi ştir. Duruşmaların açık olması, sadece<br />

müdahileri ilgilendirmemektedir, yarg ılamanın tarafsızlığının<br />

da etkin bir güvencesidir. Bu açıklık, kamuoyunda huzur ve güven<br />

yaratır; halkın haber alma hakkn ı gerçekle ştirir, aynı zamanda<br />

da mahkemenin işlem ve kararlarınm güvenilirliğini de<br />

vurgular.<br />

Şeriat heveslilerinin, TEOKRAT İK DEVLET özlemcilerinin<br />

yargılandığı ve Cumhuriyet tarihimizin en önemli davalar ından<br />

olan S İVAS OLAYLARI DAVASI'n ın her yönüyle topluma, halkımıza<br />

açık olması gerekir. Yargılama ve gizlilik kararı sürdüğü<br />

için dava ile ilgili de ğerlendirme yapma olana ğı yoktur.<br />

Müdahil vekilleri, GIZLILIK KARARI'n ın sürmesini benimseyemediklerini<br />

vurgulamak, yargılamanın kamuoyundaki inand ı-<br />

rıcılığına gölge dü şmesine göz yummamak, halkın haber alma<br />

hakkım tıkamamak için müdahil asillerin de isteklerini gözönünde<br />

bulundurarak, mahkemece verilmi ş bulunan GIZLILIK<br />

KARARI kaldırılıncaya kadar yani duruşmalar halka açık olarak<br />

yapılıncaya kadar duru şmalara girmemek ve mahkemeyi tarihi<br />

sorumluluğu ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakmak kararını vermi şlerdir.<br />

Şimdi sadece mahkeme değil, tüm devlet yetkileri, siyaset<br />

adamları, demokratik laik hukuk devletini yaşatmak geli ştirmek<br />

isteyenaydınlar, demokratik <strong>kurulu</strong> şlar, herkes tarihi sorumlulukla<br />

yüzyüzedir. Gelecek kuşaklar, Sivas olaylarını, sanıkların<br />

yargılanmasım, yapılan işlem ve uygulamaları, sonuçta verilen<br />

kararı en ince noktalarına kadar inceleyecekler, gerçek de ğerlendirmeyi<br />

yapacaklardır. Herkes demokratik laik hukuk devleti<br />

uğraşında hakettiği yeri alacaktır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

131


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 30.12.1994<br />

GENELGE NO: 2049/60<br />

17.8.1993 günlü 966/42 sayılı genelgemiz ile Sivas olayları davaları<br />

için Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği bünyesinde komisyon olu şturulduğu<br />

bildirilmişti.<br />

Sivas olaylan davas ı ile ilgili Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği denetiminde<br />

yapılan çalışmalar ve duyurulann metinleri ili şikte sunulmuştur.<br />

Durumu bilgilerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

KAU OYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 26.12.1994<br />

Bugün yapılmakta olan Sivas Olayları davas ının duruşmasında<br />

son kararın verilmesi boklenmektedir. DGM..nin yasa gere ği<br />

zorunlu bir şekilde <strong>ba</strong>s ına ve kamuoyuna gizli olarak sürdürülen<br />

duruşmayı aleni yapacak olmas ı bu duruşmada avukatlann yargılamaya<br />

hiçbir katk ısı olarnayaca ğından müdahil vekilleri ve<br />

müdahil asiller son duru şm aya da girmeme kararı almışlardır.<br />

• Duru şmaya girmeme k:arann ın nedenlerini belirten DGM.ye<br />

sunulan dilekçe örneği il:i şil::tedir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Eki : Dilekçe<br />

Müdahil Vekilleri Adma<br />

Avukat Onder SAV<br />

132


(1) NO.LU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMES İ<br />

BAŞKANLIĞI'NA<br />

26.12.1994<br />

DOSYA NO: 993/106<br />

Konu : Duru şmaya katılmama kararımızın sürdürüldüğü<br />

hakkında.<br />

2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta 35 insan ın ölümü ve çok sayıda<br />

kişinin yaralanması ile sonuçlanan S İVAS KATL İAMI davas ı,<br />

karar aşamasına gelmi ş bulunmaktadır.<br />

25.3.1994 günlü duru şmada " ... ammenin selameti <strong>ba</strong>k ımından<br />

ve kamu güvenliği açısından duruşmalann gizli olarak devam ı-<br />

na..." karar verilmiş ve böylece de <strong>ba</strong>s ının ve kamuoyunun bilgi<br />

edinme, yasal ve demokratik denetimde bulunma hakk ı yasaklanmıştır.<br />

22.4.1994 günü mahkemeye sundu ğumuz dilekçemizde yargılamanın<br />

tarafs ızlığının etkin bir teminatı olan duruşmaların<br />

açık yapılması kural ının zedelendiğini, "gizlilik kararının hukuki<br />

dayanaktan yoksun" olduğunu belirtmiş, kaldırılmasını istemiştik.<br />

Davanın <strong>ba</strong>şından beri, özellikle 2.4.1994 günlü duru şmada,<br />

sanıkların müdahil ve vekillerine yönelik hareketlerinin ve saldırgan<br />

davranışlarının yaptırımsız bırakılması, müdahil vekillerinin<br />

görev yapamaz duruma düşürülmeleri yan ında bir de "aleniyet"<br />

istemimizin reddedilmesi, duru şmalann <strong>ba</strong>s ına ve kamuoyuna<br />

sürekli kapatılması ve böylece halkın bilgi edinme ve denetleme<br />

hakkının ortadan kaldırılması karşısında, yargılamada<br />

açıklığı sağlamak için, müdahil asillerin de istemiyle 26.4.1994<br />

günü sunduğumuz dilekçesiyle "....gizlilik kararı kaldınlıncaya<br />

kadar duruşmalara girmeyeceğimizi..." bildirmiştik; o zamandan<br />

buyana da duruşmalara katılmamaktayız.<br />

Mahkemece, 28.11.1994 günlü duruşmadaki ara kararında,<br />

... dosyadaki deliller ve <strong>ba</strong>s ının haberleşme hürriyeti de gözö-<br />

133


nünde tutularak ilgili gazetelere herhangi bir cezai ih<strong>ba</strong>r yap ılmasına<br />

yer olmadığına daha önceki ara kararlarımızdan vazgeçlimesine..."<br />

denilerek "KARARIN TEFH İMİ" için duruşma,<br />

26.12.1994 tarihine bırakılmıştır.<br />

Anılan ara kararı, müdahil vekillerinin yargılamaya hukuksal<br />

katkıda bulunmalanm sa ğlamaktan, görsel ve yaz ıh yayın organlarının,<br />

halkı özgürce b ilgilendirmesini halk ın da yargılama<br />

üzerindeki yasal, me şru, demokratik gözetim ve denetim hakkını<br />

kullanmas ını amaçlamaktan öte tamamen yasal bir zorunluluktan<br />

kaynaklanmaktad ır.<br />

CMUK.nun 373/son fikras ında yer alan "..HÜKÜM ... HER,<br />

HALDE ALEN İ TEFHİM OLUNUR.." emredici kural ı uyarınca<br />

mahkeme, nihai kararım aleni (açık) duruşmada bildirmek zorundadır.<br />

Aksine bir görüş ve davranış, CMUK. ve Yargıtay kararlarına<br />

göre, bozmayı gerektirmektedir. Bu nedenle mahkeme,<br />

kendi iradesi ve iste ği dışında yasa gereği olarak "GIZLILIK KA-<br />

RARINI" kakhrmıştır.<br />

Müdahiller ve vekilleri olarak 24A.1994 tarihinden buyana<br />

yargılamanın hiçbir oturumuna katılmamakla birlikte soru şturmanın<br />

genişletilmesi ve davanın esasına ilişkin görüş belirtilmesi<br />

dahil üzerimize düşen bütün görevleri eksiksiz yerine getirmiş<br />

bulunmaktayız.<br />

"Mahkemce verilen G İZLİLİK KARARI geri alınmadığı sürece<br />

duruşmalara girmeme" karar ımızm özünde ve temelinde duru ş-<br />

malarda aleniyetin, kamu un denetiminin ve bilgilenmesinin<br />

sağlanması yanında, müdahil vekilleri olarak yargılamadaki kimi<br />

eksiklikleri, usuli ve hukuki yanl ışlıkları anında tartışmak, düzeltilmesini<br />

sa ğlamak, iç hukukun ve ulusal üstü hukukun tamdığı<br />

meşru haklar doğrultusunda katkıda bulunmak ve yargılamanın<br />

ayrılmaz parçası ve önemli bir unsuru olmam ızın gereğini<br />

yerine getirmek anlayışı yatmaktaydı. Buna olanak tanınmadığı<br />

için duruşmalara girmeme kararlilığımız, sürdürülmüştür.<br />

Yukarıda açıklanan de ğerlendirme tutum ve anlay ışımrn değiştirecek<br />

hiçbir olumlu geli şme olmadığı için yargılamanın tamamlanıp,<br />

bu aşamada hiçbir hukuki katkımn yapılamayacağı<br />

134


ve sadece "KARARIN TEFHİM" edileceği anlaşılan bugünkü dıiruşmada<br />

biçimsel olarak durmay ı uygun bulmuyoruz; müvekkillerimizin<br />

de isteği doğrultusunda duruşmaya katılmıyoruz; mahkemeyi<br />

yargılama boyunca süren usul ve hukuk yanl ışları ve tarihi<br />

sorumluluğu ile <strong>ba</strong>ş<strong>ba</strong>şa bırakıyoruz.<br />

Saygılanmızla<br />

'KAMUOYUNA DUYURU.<br />

Müdahul Vekilleri<br />

Ankara, 27.12.1994<br />

Sivas Olayları davas ında dün, karar verilmi ş bulunmaktadır.<br />

Kararın yankılan da sürmektedir.<br />

Müdahil asiler ile müdahil vekillerinin katılacağı ve <strong>ba</strong>sma<br />

açık olan toplantıda davanın değerlendirilmesi yapılacak, önemli<br />

açıklamalarda bulunulacakt ır.<br />

Toplantı, 27:12.1994 (bugün) saat İİ.30'da Türkiye <strong>Barolar</strong>,<br />

Birliği merkezinde yapılacaktır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

NOT:<br />

Toplantı tam saat 11.30'da <strong>ba</strong>şlayacaktır.<br />

Toplantıyı görüntülemek isteyen TV. Kuruluşlarının,<br />

zamanında-hazır bulunmaları<br />

rica olunur.<br />

Müdahil Vekilleri Ad ına<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

135


27 Aralık 1994<br />

SİVAS KATLİAMI DAVASI'NIN<br />

MÜ1)AII1L AVUKATLARININ<br />

KAMUOYUNA DUYURUSU<br />

Sivas'ta 37 insan ın öhimiıne neden olan olayların sanıklarmın<br />

yargılanmas ı dün sona erdi. Mahkemece, toplam 124 sanıktan<br />

22 sanığa ONBEŞER YIL, ya şı küçük 3 sanığa ONAR YIL, 1 sanığa<br />

BEŞ YIL Ağır hapis ctzas ı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri<br />

Kanununa aykırı eylemlerinden odlay ı 54 sanığa ÜÇER YIL, yaşı<br />

küçük 6 sanığa İKİŞER YIL HAPIS cezaları verildi; 37 sanık<br />

da BERAAT ettirildi. -<br />

Bilindiği üzere davanı.n iddianamesinde "Cumhuriyetin niteliklerini,<br />

laik düzeni değiştirmek, devlet otoritesini zaafa u ğratmak<br />

temel hak ve hürriyetleri yoketmek" suçlar ımn işlendiği yazılıchr.<br />

Sanıkların bu suçları işlerken 7,5 saat süre ile Sivas sokaklarında<br />

ve insanların yak:Lldığı Madımak Oteli önünde "Ya şasın<br />

Hizbullah, Laiklik Gidecek, Şeriat Gelecek!-Laik Düzen Yıkılacak!-Yaşasın<br />

Şeriat!-Curnhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak!"<br />

şeklinde sloganlar attıkları da dosya içeriğine göre sabittir.<br />

Bu sloganları atarak Cumhuriyet devletinin laik düzenini y ı-<br />

kıp yerine şeriat düzenini getirmek isteyenlerin, bu isteklerini<br />

gerçekleştirmek için insanları yakanların hiçbiri masum değildir.<br />

Sanıklar, laikliğe, Cumhuriyet'e <strong>ba</strong>şkaldırmışlardır.<br />

Mahkemece verilen cezaların azliğını-çokluğunu tartışacak<br />

değiliz. Çok daha a ğır cezalar da verilmi ş olsaydı; kamu vicdanı<br />

yine tatmin olmayacakt ı 1 Iiçbir mahkeme kararı, ölenlerin yakınlarının<br />

acısını dindireaıoz. Bu hızli iletişim ve ulaşım çağında<br />

35 insanın otelde kıstınlıp öldürülmesinin ayıbı silinemez.<br />

Devletin yürütme orgam ve onun emrindeki güvenlik güçleri,<br />

35 insanın yakılarak öldürülmesine engel olamam ıştır. Devletin<br />

yargı gücü de olaylara sağ! Lklı teşhisi koyup yargılamayı bu teşhis<br />

doğrultusunda yapamamıştır. Cumhuriyetin temel nitelikle-<br />

136


inin örselenip yıkılmak istendiği bir toplu katliam olay ına, yangın<br />

çıkararak insanları öldürme gibi s ıradan ve adi bir Suç te şhi-..<br />

si konulması hukuka uygun düşmemiştir.<br />

Dün Kubilay' ı kör testere ile kesen Derviş Mehmet ve arkardaşlarının<br />

eylemi ile bugün "Şeriat İsteriz" diye <strong>ba</strong>ğırıp Sivas'ta<br />

Madımak Otelini yakarak insanları öldürenlerin eylemi arasında<br />

hiçbir fark yoktur. Cumhuriyetin nitelikleri konusunda devletin<br />

her organı kararlı olmak zorundadır. Onemli olan verilen cezalar<br />

değil, sanıkların eylemine <strong>ba</strong>kış açısıdır; Eylemin kaynağına inmektir.<br />

Yargılama boyunca bir türlü bu husus, gerçekle ştrilememiştir.<br />

Sivas katliam ı, tesadüfen bir araya gelen şuursuz bir kala<strong>ba</strong>lığın<br />

oteli yakıp insanları öldürme eylemi olarak nitelenemez;<br />

planlı, örgütlü önceden kararla ştırılmış bir (genci) ayaklanmadır;<br />

devlete, Cumhuriyete bir <strong>ba</strong> ş kaldırıdır.<br />

Demokratik yönetim düzenini, ulusal birlik ve bütünlü ğü temelden<br />

dinamitlemeğe, Anadolu insanının kardeşliğini yoketmeye<br />

yönelik Sivas katliam ı türündeki cinayetler ve örgütlü kalk ışmalar,<br />

ibret dersi olmal ıdır.<br />

Yargılamada, olayın örgütlü kakkışma olduğu, hiç tartışılmamış,<br />

ihmal edilmi ştir. Bu konuda müdahil vekilleri olarak yarg ı-<br />

lama boyunca mahkemeye yard ımcı olma ça<strong>ba</strong>larımız semere<br />

vermemiştir.<br />

Yargılamada "ALENİYET" kural ını kaldıran, önemli bir davada<br />

kamuoyu denetimini ve bilgelenmesini "GIZLILIK KARARI"<br />

gibi taşınmaz bir usul hatas ı ile örten mahkeme, yargılama boyunca<br />

hatırlattığımız kuşkulanm ızı, nihai kararı ile doğrulamış<br />

bulunmaktadır.<br />

DGM'ye anlatamadığımız hukuksal doğrulan, temyiz aşamasında<br />

Yargıtay'a sunacağız; o nedenle şimdilik kararın tartışmasına<br />

girmeyi uygun bulmuyoruz.<br />

Mahkeme kararının hukuken değerlendirilmesi gereken çok<br />

önemli bir yönü de AZIZ NES İN'in "tüm müslüman halk ı" ve tabii<br />

bu arada sanıkları, haksız şekilde tahrik edip olayların çıkmasına<br />

neden olduğu hususudur.<br />

137


"Haksız Tahrik" kurumu ceza yargılaması tarihimizde örne ği<br />

görülmemi ş, ceza hukuku ilkeleri ile asla <strong>ba</strong> ğdaşmayacak biçimde<br />

ele alınmış ve sanıkların cezalarımn azaltılmasına dayanak<br />

yapılmıştır; Böylece kararla, san ıklar "MAZUR". hatta "MAG-<br />

DUR" gösterilmi ştir.<br />

Haks ız bir tahrikin var[:ığı için haksız ve hukuka aykırı bir<br />

tahrik fiili olmalıdır. Suç da bu haksız eylemi nedeni ile hiddet<br />

ve şiddetli bir eylemin etkisi altında işlenmiş bulunmandır; ayrıca<br />

tepki—suçun tahrik edene kar şı işlenmiş olması da şarttır. Eylemin,<br />

suçu kendisini haksz tahrik etmi ş bulunan kişiye karşı<br />

işlenmiş olması da gerekir..<br />

AZIZ NES İN'e atfedilen bir yayın ile katliam arasmda "Haksız<br />

Tahrik" <strong>ba</strong>ğlantısı kurmak, gerçeklere ayk ırıdır, ürkütücüdür.<br />

Mahkeme karanndaki hukuk mant ığı, geçerli olursa bundan<br />

böyle Sivas Olaylarına benzer tüm eylemler için hafıfletici<br />

nedenlere, <strong>ba</strong>hanelere sığınmak mümkün olabilecektir. Sağlıklı<br />

bir ceza yargılamasını sakatlayan ve hukuka ters dü şen bu tür<br />

değerlendirmelerin sonucu olarak kökten dinci eylemlerin sanıkları<br />

her zaman "MAZUR" gsterilebi1ecektir. Böyle bir vehameti<br />

düşünmek bile istemiyoruz.<br />

Sanıkların karar açıklaıı dıktan sonra ve kamu vicdanm ı tatmin<br />

etmeyen cezalara kar şın bile sergiledikleri vah şet ve mahkemede<br />

güvenlik güçlerinin çemberi içinde estirdikleri terör, serbest<br />

iradeleri ile neler yapabilecelderini.apaçık ortaya koymu ştur.<br />

Sanıkların attıkları sloganlar, kullandıkları işaretler, mahkeme<br />

kürsüsüne hücum etmeleri ve mahkeme salonunu harabeye<br />

çevirmeleri, aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen "ŞERİAT-<br />

ÇI—GERİC İ", Cumhuriyet 'e yönelik tutumlar ından vazgeçmediklerini,<br />

pişmanl ık duymad ıkiarını vurguluyor. Bu, aynı zamanda<br />

bir <strong>ba</strong>şka gerçeği de ortaya koyuyor. Salonda Aziz Nesin ve Müdahiller<br />

de yoktu; sanıkları kim ya da kimler TAHRIK etti diye<br />

sormak gerekir.<br />

Olayın vehametinin, niteliğinin ve boyutiarınm algılanamadığını<br />

ortaya koyan karar MAI)IMAK YANGININI söndürememi ş-<br />

tir; benzer eylemleri tasarlayanlar için cayd ırıcı olamamıştır.<br />

138


Gözlemlediğimiz ve ya şadığımız gerçekleri kamuoyunun bilgisine<br />

sunmayı müdahil vekilliğimizin ötesinde bir yurtta ş, bir aydın<br />

ve hukukçu oimanm kaçınılmaz ödevi sayıyoruz..<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Sivas Olayları Davası Müdahil Vekilleri Adına<br />

/ Av. Önder SAV Av. Erdal MERDOL<br />

Av. Şenal SARIHAN Av. Mehdi BEKTAŞ<br />

139


• (Vİİ)<br />

UĞUR MUMCU C İNAYETİ İLE ILGILI<br />

DUYIJRULAR VE ÇALI ŞMALAR<br />

BARO BAŞKANLI[ĞI<br />

Ankara, 25.1.1994<br />

GENELGE NO: 91/3<br />

Değerli Gazeteci Yazar Uğur MUMCU'nun ölümünün birinci<br />

yıldönümü nedefliyle T. <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'nca kamuoyuna<br />

yapılan duyuruyu aşa ğ da bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

24. 1. 1994<br />

Değerli Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'yu ölümünün birinci yılinda<br />

sevgiyle, saygıyla amyoruz.<br />

1 yıl geçmesine rağmen Uğur Mumcu'nun katili ya da katillerinin<br />

bulunamayışı, toplumda ciddi bir üzüntü ve tedirginlik yaratmıştır.<br />

Bu tür cinayeti. işleyenler bulunamadıkça caniler cesaretlenecek,<br />

yeni cinayetler planlayacak ve yeni kur<strong>ba</strong>nlar bulacaklardır<br />

diye endişeleniyoruz.<br />

Uğur. Mumcu, korkmadan doğruları yazdı ve yaşadı; ulusu,<br />

demokratik laik devlet, insan hak ve özgürlükleri u ğruna yiğitçe<br />

öldü.<br />

Aradan bir yıl geçti; Uğur Mumcu'ya saygımız, sevgimiz arttı,<br />

gittikçe de büyüyüp yaygııilaşıyor. Uğur Mumcu'yu öldürenler,<br />

bir gün "Ke şke Yaşasaydı" diye pi şman olacaklardır.<br />

140


Uğur Mumcu bir simgedir. Ça ğdaş aydının, özgür düşüncenin<br />

ödünsüz ve yılmaz Atatürkçülüğün ve laikliğin simgesidir. Uğur<br />

Mumcu'yu öldürenler, emellerine ula ştıklanm samyorlarsa aldanıyorlar.<br />

Uğur Mumcu'nun, uğruna mücadele edip canım verdiği değerler,<br />

ilkeler ve Uğur Mumcu gibi düşünenler dimdik ayaktadırlar.<br />

Türkiye'yi ortaçağ karanlığına çekmeye, şeriat düzenini yerle ş-<br />

tirmeye, teokratik devleti kurmaya, laik düzeni y ıkmaya ve Türk<br />

ulusunu ümmet yapmaya kimsenin gücü ve rnfesi yetmeyecektir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞ t BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 22.6. 1994<br />

GENELGE NO: 863/27<br />

Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili olarak, 21.6.1994 tarihinde<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan Komisyon Üyeleri<br />

ile birlikte düzenlenen toplant ıya çok sayıda TV. Kuruluşları<br />

ve Basın mensupları katılmıştır. Bu toplantılarla ilgili konu şma<br />

metinleri ekte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılarımla<br />

mu<br />

Konuşma metni.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAY<br />

141


KAMUOYUNA DUYURU<br />

Ankara, 21.6.1994<br />

Değerli gazeteci yazar U ğur MUMCU'nun öldürülmesinden<br />

buyana birbuçuk yıla yakın bir zaman geride kaldı. Bu sürede<br />

çok şeyler yazıldı, çok şey söylendi, çok sözler verildi.<br />

Bu arada TBMM'de "Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu"<br />

kuruldu. Bu komisyonun <strong>ba</strong> şkanmm "Siyasal cinayetler<br />

çözülmedikçe DEVLET, TOHMET altındadır" sözleri fevkalade<br />

üzüntü verici ve dü şündürücüdür. Bu sözler, devletin.ihmalinin<br />

ifadesi de ğilse, aczinin ifadesidir. Maalesef bu görüntü,<br />

"Uğur Mumcu'nun katilini bulmak bizim ONURUMUZDUR" diyen<br />

siyaset adamlar ının aczini, yetersizli ğini, onur a şındırmalannı<br />

vurgülamaktad ır..<br />

Uğur Mumcu korkmadan yazdı, yaşadı, onurlu mücadele verdi,<br />

alçakça öldürüldü. Uğur Mumcu'yu kim ya da kimler öldürdü,<br />

neden öldürdü?<br />

Uğur Mumcu'yu öldürenler isimleriyle belli değil ama, düşünceleriyle<br />

bellidir; onu, ulusal birlik ve bütünlükten korkanlar,<br />

Atatürk ilkelerini, çağdaş toplum olmayı hiçbir zaman benimsememiş<br />

olan ve ülkeyi ortaça ğ karanlığına çekmek isteyen ve düşüncenin<br />

aydınlığından korkanlar, demokratik laik hukuk devleti<br />

düşmanları öldürdü.<br />

Yılmaz, yorulmaz, gözüpek bir laik devrimciyi, co şkulu bir<br />

Atatürkçüyü, gerçek çağdaş bir yazan, bir aydın düşünürü, bir<br />

hukuk ve demokrasi sava şçısını yaşamında koruyamayan devlet,<br />

ölümünden sonra ne yapt ı?<br />

• Uğur Mumcu cinayetinin soru şturmasında, delil toplamada<br />

gerekli dikkat ve özen gösterilmedi. U ğur Mumcu'nun katillrini<br />

gördüğünü söyleyen bir tan ık hakkında yalancı tanıklıktan dava<br />

açılmıştır. Eğer tanık yalancı ise, kimler için ne için yalan söylemiştir,<br />

arkasında hangi güç vard ır; bu bile araştınimamış, <strong>ba</strong>sit<br />

bir, dava ile iş, geçiştirilmeye çalışılmıştır. Eğer DGM Savcısımn<br />

söylediği gibi "Uluslararas ı bir örgütün elemanları gelip cinayet<br />

işlemişler ve ülkeyi terketmişler"se gerekli istih<strong>ba</strong>rat yapıldı mı?<br />

Zanl ıların firannın sorumlusu ya da sorumluları kimler?<br />

142


"Devlet isterse suçlular ortaya ç ıkanlir" demek fevkalade dikkat<br />

çekici ve tehlikelidir.Bu sözlerden devletin, suçluların ortaya<br />

çıkarılması için gerekli dikkat ve özeni göstermedi ği yargısma<br />

varıhr.<br />

Bizim de kanımız budur, devletin en yetkilisinden <strong>ba</strong> şlayarak<br />

hiçbir. sorumlu devlet adamı, siyasi parti lideri; DGM Savc ısı,<br />

Emniyet sorumlusu Uğur Mumcu cinayetine yeterli ve gerekli<br />

biçimde eğilmemiştir. Uğur Mumcu cinayeti de daha önce işlenen<br />

Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve benzerleri gibi faili meçhul<br />

cinayetler zincirine eklenen bir halka olmaya doğru gidiyor.<br />

Biz hukukçular buna gözyumamayız, müsaade edemeyiz. Cinayetlerin<br />

failleri bulunamadıkça caniler, cesaretleniyor. Katilleri<br />

bulamayan cinayeti ayd ınlatamayan devlet, y ıpranıyor. "Sıra<br />

kimde aca<strong>ba</strong>? Şimdi toplum, hangi de ğerinin ardından gözyaşı<br />

dökecek" endi şesi ve korkusu, çağdaş demokratik hukuk devletinin<br />

insanlık ayıbıdır.<br />

Kimi devlet yetkilileri, göevlileri ve sorumluları bu ayıpla yaşayabiirler.<br />

Biz hukukçular, bu ay ıpla yaşamak istemiyoruz.<br />

Uğur Mumcu cinayeti, bir yumağın ipucudur, sökülmeye <strong>ba</strong>şlarsa<br />

çok şey aydınlığa çıkacaktır. Bom<strong>ba</strong> yerleştiren, tetik çeken<br />

ellere kimlerin emretti ğini ortaya çıkarmak için ça<strong>ba</strong> harcamak<br />

demokratik laik hukuk devletinden yana olan herkesin görevidir.<br />

Bu görev bilinci ile Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması<br />

için Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde bir komisyon oluşturulmuştur.<br />

Komisyonda Türkiye ,<strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat<br />

Onder Say, Ankara Barosu Başkanı Avukat Erdal Merdol, İstanbul<br />

Barosu Ba şkanı Avukat Turgüt Kazan, Prof. Uğur Alacakaptan,<br />

Prof. Eraip Ozgen, Avukat Beyhan Gürson, Avukat Ceyhan<br />

Mumcu ve Avukat Emin Değer görev almışlardır. Komisyon her<br />

kurum ve kişiden yararlanacaktır. Daha önce olu şturulmuş olan<br />

Uğur Mumcu Cinayeti izleme Kurulu'nun çal ışmaları da gözönünde<br />

tutulacak bu Kurul'da görev almış olan Uğur Mumcu<br />

dostlanndan da çalışma ve katkı istenecektir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan Uğur Mumcu<br />

Cinayeti Komisyonu, cinayetin ortaya ç ıkmas ı için çalışmalınm<br />

143


hızlandıracak, yasama, yürütme ve yargin ın her kademesindeki<br />

yetkili ve sorumlularla görü şecek, gelişmeleri anında değerlendirecek,<br />

kamuoyunu bilgilendirecektir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nde kürulan<br />

"Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu" adına<br />

Birlik Başkanı Avukat Onder SAV<br />

Sayı : 97 Ankara, 17.1.1995<br />

Sayın Tansu Ç İLLER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan<br />

ARA<br />

Gazeteci—Yazar U ğur Mumcu'nun ölümünün ikinci yılı dolarken<br />

katilinin bulunamayışının üzüntüsü ya şanıyor.<br />

Elim öldürme olayı nedeniyle ülke düzeyinde, vatandaşlarımızın<br />

duygularını ve üzüntülerini yans ıtan imzalı metinler, Uğur<br />

Mumcu'nun ailesine ulaşmaktadır.<br />

Rahmetli Uğur Mumcu'nun eşi, kardeşleri ve konu ile ilgilenenler,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nde daha önce olu şturulmuş bulunan<br />

"Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu" Ba şkanı sıfatım nedeniyle,<br />

toplanmış olan imzalı dilekçe metinlerin benim tarafımdan<br />

size sunulmas ı isteğini yansıtmışlardır.<br />

Aralarında üniversite öğretim üyeleri Ankara ve İstanbul Baro<br />

Ba şkanları da bulunan "Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Uğur Mumcu<br />

Cinayeti Komisyonu" üyeleri ile birlikte sizi ziyaret etmek ve imzah<br />

dilekçe metinlerini sunmak istiyoruz.<br />

Uygun görürseniz tercihen 23 Ocak 1995 Pazartesi günü<br />

(10.00-12.30) saatleri veya ayn ı gün (13.30-15.00) saatleri arasındaki<br />

bir zamanda bildirilecek makamda haz ır olacağız.<br />

Durumu takdirlerinize sayg ılarımla sunarım.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

144


Sayı : 139 Ankara, 20.01.1995<br />

Sayın Tansu ÇİLLER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan<br />

AMRA<br />

İLGİ : 17.1.19951arihli ve 97 sayılı faks yazımız ve görüşme<br />

isteğimiz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği btinyesinde oluşturulmuş olan "Uğur<br />

Mumcu Cinayeti Komisyonu" üyelerinin 23.1.1995 günü sizi ziyaret<br />

etme isteği, ilgi yazımızla iletilmişti.<br />

• Yazılı <strong>ba</strong>şvurumuzun dışında özel kaleminize de üç kez telefonla<br />

konu hakkında bilgi için <strong>ba</strong>şvurulmuş ve en son 19.1.1995<br />

günü saat 18.00'de Ozel Kalem Müdür Yard ımcısı Nafiye Aktuna'dan<br />

tekrar sorulmuş ve olumlu-olumsuz yanıt alınamamış ,<br />

hafta sonu Istanbul'da olacağınızöğrenilmiştir.<br />

Programınızın sıkışıklığından ya da böyle bir görü şmeyi ve isteğimizi<br />

uygun bulmadığımzdan bir zamanlama yap ılamadığı<br />

anlaşılmaktadır. Bu nedenle 17.1.1995 tarihli yaz ımızda sözü<br />

edilen ziyaret ve imzalı dilekçe metinleri sunma isteğimizi geri<br />

aldığımızı bildirmek zorunluluğu doğmuştur.<br />

Durumu bilgilerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

BASIN BÜLTENİ<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

Ankara, 21.1.1995<br />

• Bilindiği üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde "Uğur<br />

Mumcu Cinayeti Komisyonu" olu şturulnıuştu. Komisyonda Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Av. Onder Say, Ankara BarosuBaşkanı<br />

Av. Tuncay Alemdaro ğlu, İstanbul Barosu Başkanı Turgut<br />

Kazan, ankara Barosu eski Ba şkanı Av. Erdal Merdol, Prof.<br />

Uğur Alacakaptan, Prof. Eralp Ozgen, Av. M. Emin De ğer, Uğur<br />

145


Mumcu'nun kardeşleri Av. Beyhan Gürsön ve Av. Ceyhan Mumcu<br />

bulunmaktadır.<br />

Değerli gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun ölümünün ikinci y ılı<br />

dolarken katiinin bulunamayışmın üzüntüsü yaşanıyor.<br />

Elim öldürme olayı nedeniyle ülke düzeyinde, vatanda şlarımızm<br />

duygularını ve üzüntülerini yansıtan imzalı metinler, Uğur<br />

Mumcu'nun ailesine ula şmaktadır.<br />

Uğur Mumcu'nun e şi Güldal Mumcu, yakınları ve konu ile ilgilenenler,<br />

toplanm ış olan imzal ı dilekçe metinlerinin "U ğur<br />

Mumcu Cinayeti Komisyonu" tarafından TBMM Ba şkanı Sayın<br />

Hüsamettin Cindoruk'a sunulmas ım istemişlerdir. Komisyon,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı Av. Önder Sav'ın Başkanl ığı'nda<br />

23.1.1995 günü Saat 10.30'da Sayın Cindoruk'u ziyaret ederek<br />

cinayetlerin hala aydınlatılamamış olması ile ilgili düşüncelerini<br />

yansıtacaklar ve dilekçeleri sunacaklardır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı .<br />

Avukat Önder SAV<br />

Sayı :. 141 Ankara, 23.1.1995<br />

BASIN BÜLTENİ<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği bünyesinde oluşturulan "Uğur Mumcu<br />

Cinayeti Komisyonu"nun TBMM Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'u<br />

ziyaretinde kendilerine sunduğu .yazınm örneği iişiktir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

146


Sayı : 142 Ankara, 23.1.1995<br />

Sayın Hüsamettin CİNDORUK<br />

TBMM Başkanı<br />

ARA<br />

Sayın Başkan,<br />

İki yıl önce, gizli ve karanlık güçler, bir ödünsüz Atatürkçü'yü,<br />

çağdaş bir aydını, bir demokrasi fedaisini, hukukun üstünlüğünün<br />

yılmaz bir savaşçısını bom<strong>ba</strong> ile öldürdüler. Uğur<br />

Mumcu cinayetinin ayd ınlatılamamış olması, toplumda derin bir<br />

üzüntü, tedirginlik ve güvensizlik yaratm ıştır. Hükümet şetkililerinin,<br />

canilerin bulunacağı yolundaki sözleri ise havada kal-,<br />

mıştır. Uğur Mumcu cinayetine gereken titizlik ve önemin verilmeyişi<br />

iki yıldr kamu vicdamm sızlatmaktadır.<br />

Uğur Mumcu cinayetini i şleyenler bulunmazsa canilerin cesaretleri<br />

artacak katiller, yeni cinayetler planlayacak, yeni kur<strong>ba</strong>nlar<br />

seçeceklerdir. Ülkemizin yeti şmiş insanlarının, Muammer<br />

Aksoy gibi vurularak, Uğur Mumcu gibi bom<strong>ba</strong>lanarak, Sivastaki<br />

gibi yakılarak yokedilmesi sürecektir.<br />

Terör, korku, yılgınlık ve umutsuzluğu yaygınlaştırarak ülkemizin<br />

en gözde insanlann ı aramızdan alıp yokediyor. Teröre ve<br />

sergilediği cinayetlere karşı kararlı, kalıcı ve sonuç alıcı bir mücadele<br />

verilemedi ği kaygısı, toplumumuzda maalesef yaygınlaşıyor.<br />

Uğur Mumcu, bir simgedir; çağdaş aydının, özgür düşüncenin<br />

demokratik laik hukuk devleti savunucul'u ğunun, ödünsüz Atatürkçü'lüğün<br />

simgesidjr. Uğur Mumcu, yılmadan, ödün vermeden<br />

yazdı, konuştu; korkmadan dimdik ya şadı; onurundan bir<br />

adım gerilemeden —kendi sözlerindeki gibi— "Bu teröre, bu kanlı<br />

silahlara karşı, 0 yenilmez tek güç HALKLA beraber tek yumruk,<br />

tek bir yürek gibi dimdik duraca ğız; çünkü cesur bir kez<br />

ölür, korkak bin kez ölür" diyerek yi ğitçe öldü.<br />

Yenilmez tek güç dediği halkı, onu unutmadı. Halkın sevgisi,<br />

saygısı arttı, gittikçe bir çığ gibi de büyüyor. Uğur Mumcu'nun<br />

uğruna mücadele edip camn ı verdiği değerleri, ilkeleri, ödünsüz<br />

147


savunanlar çoğalıyor. Yurdun dört bir yanında Uğur Mumcu d-<br />

nayetinin aydmlatilmaa ı için dilekçe imzalayanlar, ayni zamanda<br />

aydınlık, özgür, adil, <strong>ba</strong>rışçı ve laik bir toplum ve dünya istemelerini<br />

vurgulamak istiyorlar.<br />

Uğur Mumcu'nun kişiliğinde sinıgelenen bu isteklere kulak tıkayarak<br />

bir yere vanlamaz. Cinayetlere seyirci kalanlar, <strong>ba</strong> şka<br />

cinayetleri önleyemezler. Toplumumuz, siyasal iktidar sessiz kalmasın<br />

istiyoruz. Ulusun temsilcilerinden olu şan ve egemenli ğin<br />

kaynağı olan TBMM artık olaya el koysun, Cumhuriyet'in temel<br />

niteliklerinin yok edilmesi amac ına yönelik cinayetlerin üzerine<br />

yürüsün istiyoruz.<br />

Ülkenin her yöresinde vatanda şlarımızın imzaladıklan dilekçeleri,<br />

demokratik laik hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden<br />

ödün vermedi ğine inandığımız ve terörün her türlüsüne<br />

karşı olduğunu bildiğhııiz TBMM. Başkanı Sayın Hüsamettin<br />

Cindoruk'a saygılarımızla tevdi ve emanet ediyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Uğur Mumcu Cinayeti Komisyonu<br />

Adına<br />

Başkan Avukat Onder SAV<br />

148


(Vİİ!)<br />

MESLEK KONULARIYLA İLGİLİ OLARAK<br />

TAKİP EDİLEN DAVALAR<br />

Mesleki konularla ilgili olarak ve kimi meslekta şlarm ve stajyerlerin<br />

Meslek Kurallar ına aykırı davramşian nedeniyle açılmış<br />

olan pek çok davada Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği taraf olmuş genellikle<br />

olumlu sonuçlar alınmıştır. Sözkonusu davalardan birkaç<br />

örneği aşağıya aktanyoruz.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 995/43<br />

Ankara, 24.8.1993<br />

Uyarılara rağmen <strong>ba</strong>şörtüsünü çıkarmamakta direnmesi üzerine<br />

adayın, stajyer listesinden kayd ının silinmesine dair İzmir<br />

Barosu Yönetim Kurulu kararına ilgilice yap ılan itirazın reddi<br />

ve staj listesinden kaydınn silinmesine ili şkin istemi reddeden<br />

Konya Barosu Yönetim Kurulu kararına karşı C. Savcılığınca yapılan<br />

itirazın kabulü yolundaki Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim<br />

Kurulu kararlarının onaylanmayarak geri çevrilmesine ili şkin<br />

Bakanlık işlemlerinin iptali isteği ile Birlikçe açılan davaların<br />

reddine ili şkin İdare Mahkemesi kararlar ı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />

temyizi üzerine Dam ştay'ca bozulmuştur.<br />

Konuyla ilgili ve yalnız bir davaya ilişkin temyiz dilekçesinin<br />

ve Danıştay 8. Dairenin 5.7.1993 günlü, Esas 1992/3342 ve Karar<br />

1993/2611 sayılı karannm fotokopileri ekte gönderilmi ştir.<br />

Durumu bilgilerinizle sunar, 1.6.8.1993 tarih ve 963/40 say ılı<br />

genelgemizi doğrulayan yargı kararı doğrultusunda gerekli duyarlılığın<br />

gösterilmesini rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

EKI : Danıştay kararı ile temyiz dilekçesi fotokopileri.<br />

149


20 Ağustos 1992<br />

943.<br />

DANIŞTAY BAŞLANLIĞINA SUNULMAK ÜZERE<br />

7. IDARE MAHKEMESI BAŞKANLİĞINA<br />

ARA<br />

ESAS : 1990/168<br />

KARAR : 1992/656<br />

TARİH : 23.6.1992<br />

TEMYİZ EDEN<br />

DAVACI: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı;<br />

Karanfil Sok. No. 5/62, K ızılay, ANKARA.<br />

DAVALI : Adalet Bakanlığı, ANKARA<br />

KONU : Ankara 7. İdare mahkemesi tarafindan verilen<br />

23.6.1992 tarih ve Esas : 990/168, Karar: 992/<br />

656 sayıh kararın bozulması isteminden i<strong>ba</strong>rettir.<br />

TEBLIĞ T.: 5.8.1992<br />

OLAY: Ankara 7. İdare Mahkemesine ait 23.6.1992 tarihve<br />

e. 990/168, K. 992/656 say ılı kararı, Anayasaya, Avukatlık Yasasina<br />

ve meslek kurallar ına aykırıdır.<br />

Gerçekten:<br />

1— Tüm dosya kapsamına göre avukatlık staj yeri Melahat<br />

Güngör Akgün'ün devaml ı ve ısrarlı bir şekilde staj yaptığı adli<br />

birimlerde <strong>ba</strong>şörtüsü (tür<strong>ba</strong>n) taktığı, ikaz edilmiş olmasına rağmen<br />

bu davram şında israr 'ettiği, bu davramşa bilinçli yöneldiği<br />

tartışmasızdır.<br />

Stajyer Melahat Akgün'ün an ılan davramşında süreklilik vardır<br />

ve davranış tamamiyle din, esaslarına göre yönetim amac ına<br />

yöneliktir.<br />

Daha açık bir anlatıınla Melahat AkgÜn'ün tutum ve davranışının<br />

arkasında din esaslarına göre kurulacak ve yönetilecek bir<br />

devlet ve yönetim anlay ışı vardır.<br />

Melahat Akgün'ün bu davranışı önce anayasanın laiklik ilkesine<br />

aykırıdır. Diğer yandan bu davran ış Avukatlık mesleğinin<br />

gereklerine, meslek kurallarına da aykırıdır.<br />

150


Melahat Akgün ve düşüncesini paylaşanların varmak istedikleri<br />

hedef, şartları oluşturmak, Türkiye Devletinin Yönetim biçimini<br />

değiştirmek, ülkede bir İslam Cumhuriyeti kurmak ve şer'i<br />

nizam ve yönetim şeklini geri getirmektir.<br />

2—Melahat Akgün'ün ulaşmak istediği hedefte Çağdaş hukukun,<br />

yönetimin, ça ğdaş hukuk ve demokrasinin yeri yoktur. Bu<br />

hedefte KADIN - erkek e şitliğinin ve kadımn ye'ri yoktur.<br />

3—Anayasanın laiklik ilkesini, anayasayı ve çağdaş cumhuriyet<br />

yasalanm kabul etmeyen bir görü şün içinde olan ve bu görüşe<br />

göre davranan ve davran ışım her yerde ısrarlı bir şekilde sürdüren<br />

bir ki şinin (Avukatlık Mesleğine yaraşmayacak tutum ve<br />

davramşlar içinde olmadığını ve davranışlarının çevresince bilinmediğini)<br />

kabul her halde düşünülemez.<br />

4—Ankara 7. İdare Mahkemesine ait temyiz konusu karar,<br />

DANIŞTAY 8. Daire Başkanlıı tarafından verilen 25.2.1974 tarih<br />

ve E. 973/2064, K. 974/960 sayılı içtihada da tam anlamı ile<br />

aykırıdır.<br />

5—Ankara 7. İdare Mahkemesince verilen karar <strong>ba</strong> şta Anayasaya,<br />

Avukatlık Yasasına ve özellikle Avukatl ık Yasas ının 5.<br />

maddesinin (c) bencil hükmüne, avukatlık meslek kurallarına ve<br />

çağdaş hukuka aykındır.<br />

H. NEDENLER: Idari Yargılama Usulü Yasası, Avukatlık<br />

Yasası ve ilgili Yasal Düzenlemeler.<br />

KANITLAR: Ankara 7. İdare Mahkemesine ait 23.6.1992 tarih<br />

ve 990/168 E. 992/656 K. sayılı karar ve kararla ilgili dava<br />

dosyası ve içeriği.<br />

S Ci N U Ç : Yukarda sunulan ve temyiz edilen kararın muhşlif<br />

üyenin (AZLIK OYU) gerekçesinde belirtilen ve re'sen tesbit<br />

edilecek diğer nedenlerle Ankara 7. İdare mahkemesine ait<br />

tarih ve sayıs ı sunulan kararın bozulmas ına, yargı giderlerinin<br />

daval ıya yükletilmesine, karar verilmesini sayg ı ile talep ederiz.<br />

20.8.1992<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> -Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

151


M.<br />

DANIŞTAY<br />

Sekizinci Daire<br />

Esas No : 1992/3342<br />

Karar No : 1993/2611<br />

Temyiz isteminde Bulunan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Karanfil Sokak No: 5/62<br />

Kızılay / ANKARA<br />

Karşı Taraf: Adalet Bakanlığı - ANKARA<br />

istemin Özeti : İzmir Adliyesinde Staja <strong>ba</strong>şlayan bir avukat<br />

adayının <strong>ba</strong>şörtülü olarak gelmesi nedeniyle, 1136 say ılı Yasanin<br />

5/C maddesi uyarınca staj listesinden kaydımn silinmesi yolundaki<br />

istemi kabul eden İzmir Barosu Yönetim Kurulu kararına<br />

karşı yapılan itirazrn reddi yolundaki Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Yönetim Kurulu kararının onaylanmıyarak geri gönderilmesine<br />

ilişkin Adalet Bakanlığı işleminin iptali istemiyle aç ılan davayı ;<br />

1136 sayılı Avukatlık Yasasmın 5/C maddesinde avukatl ık mesleğine<br />

yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmi ş<br />

olmak eylemini avukath ğa kabulde engel durumlar aras ında sa-.<br />

yılmış bulunduğu, davacının staja <strong>ba</strong>şörtülü olarak devam etmesi<br />

meslek kurallarına aykırılık oluşturuyorsa da sözü edilen yasal<br />

kuralın amaçladığı avukatlık mesleğinin kutsallığı ve saygınlığı<br />

ile çeli şen bir tutum olarak kabul edilemeyece ği, olayda meslek<br />

kurallarına aykınlığn bulunup bulunmadığımn değerlendirilmesi<br />

gerekirken davacı Birlikçe sonuç olarak ahlaki de ğer yargılarına<br />

yönelik olan Yasal kural ın uygulanmas ında isabet bulunmadığı,<br />

öte yandan 4.12.1989 günü staj ına <strong>ba</strong>şlayan ve staj<br />

listesine yaz ılan stajyerin yine 4.12.1989günlü Cumhuriyet Savcılığı<br />

yazısı üzerine durumunun de ğerlendirilmesine geçildiği,<br />

1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi olaya uygulansa bile "çevresince<br />

bilinmek" koşulunun, stajyerin tutumunun somut olarak tam<br />

anlamıyla belirlenmeden karar verilmesi yoluna gidildi ğinin görüldüğü<br />

gerekçesiyle davayı reddeden Ankara 7. İdare Mahkemesinin<br />

23.6.1992 günlü 656 say ılı kararının; stajyer avukatın<br />

tutum ve davranışının arkasında din esaslarına göre kurulacak<br />

ve yönetilecek bir devlet ve yönetim anlayışı bulunduğu, davra-<br />

152


nışımn laiklikilkesine, avukatlık mesleğinin gereklerine ve meslek<br />

kurallarına aykırı olduğu, kararın Anayasaya, Avukatlık Yasasına<br />

ve özellikle Avukatlık Yasasının 5/C maddesine aykırı olduğu<br />

öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca<br />

temyizen incelenerek bozulması istemidir.<br />

Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.<br />

Danıştay Tetkik Hakimi: Özdal Özeren<br />

Danıştay Savcısı Yücel Irmak' ın Düşüncesi : Dava; İzmir<br />

adliyesinde staj yapan bir avukat aday ının, stajyer listesinden<br />

kaydınm silinmesi yolundaki istemi uygun gören Baro Yönetim<br />

Kurulu kararına karşı yapılan itirazın reddi yolundaki <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Yönetim Kurulu kararının onaylanmayarak geri çevrilmesine<br />

ili şkin Bakanhk i şleminin iptali isteğiyle açılmıştır.<br />

Dosyanın incelenmesinden; stajyer avukat Melahat Akgün'ün<br />

savcılığm uyarısına karşın, <strong>ba</strong>şörtüsünü çıkarmamakta direnmesi<br />

üzerine kaydmın silinmesi yolundaki savc ılık isteminin Baro Yönetim<br />

Kurulunca kabul edilip itiraz üzerine Birlik Yönetim Kurulunca<br />

bu kararın onandığı ancak kararın yasanın özüne ve sözüne<br />

aykırı görülerek Bakanl ıkça onaylanmadığı anlaşılmaktadır.<br />

Bu olumsuz i şleme karşı Birlikçe açılan dava; ortada avukatlık<br />

mesleğinin onur ve saygınlığına aykırı bir durum olmadığı,<br />

staja <strong>ba</strong>şörtü ile devam etmek meslek kurallarına aykırı ise de,<br />

olayın 1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi kapsamında değerlendirilip<br />

kaydımn silinmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle idare<br />

mahkemesince reddedilmi ştir.<br />

Davacının staj ını <strong>ba</strong>şörtülü olarak sürdürdüğü ve bundan sonra<br />

da sürdüreceği konusunda uyu şmazlık yoktur. Bu durumun<br />

avukatlık görevi ve gelenekleri ile, mesleğin icrası sırasmdaki kılık<br />

ve kıyafetle <strong>ba</strong>ğdaşmadığı da açıktır.<br />

Türkiye'de bu tür giysilerle resmi kurumlar ve okullara devam<br />

etmeyi ısrarla sürdüren bir grubun bu durumu laiklik karşıtı<br />

gösteri ve slogan haline getirdiği de herkesçe bilinmektedir.<br />

olayın bu yönü ile din ve vicdan özgürlüğü ile iişkilendirilmesi<br />

de yanlış olur.<br />

153


Burada tartışılacak konu, laik ve ça ğdaş kıyafet zorunluluğunun,<br />

avukatlar yanında stajyerlerde de aranıp aranamayacağı,<br />

daha doğrusu <strong>ba</strong>şörtülü olarak .stajm devm ına olanak bulunup<br />

bulunmadığıdır.<br />

Her meslekte olduğu gibi, stajla mesleğin daha sonraki asil<br />

bölümünü birbirinden kesin çizgilerle ay ırmaya olanak yoktur.<br />

Avukatlık staj ı, her yönüyle avukatl ık mesleğine hazırlanmayı<br />

sağlayan bir dönem olduğundan, avukatlarda aranan sayg ınlık<br />

ve güven verici davranışların stajyerlerde de aranmas ı gerekir.<br />

Yasa hükümlerinin de bu dü şünce doğrultusunda yorumlanmas<br />

ı zorunludur.<br />

1136 sayılı Avukatlık Yasas ının stajda aranacak koşulları düzenleyen<br />

16. maddesinde, bu yasanın avukathğa kabulü düzenleyen<br />

3. maddesine atıf yapılarak stajla, avukatlık mesleği arasında<br />

doğrudan ilişki kurulmuş, 3/C maddesinde yer alan "avukatliğa<br />

engel bir hali olmamak" koşulu stajın ön şartı sayılmıştır.<br />

Avukatlığa engel durumları düzenleyen 5. maddenin (C) fıkrasında<br />

ise, "Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları<br />

çevresinde biinenlerin" mesle ğe kabul edilemiyeceği belirtilmi<br />

ştir.<br />

Ilginin staj s ırasında <strong>ba</strong>şına açmayarak mesleki geleneklere<br />

ve laikliğe aykırı kılık ve kıyafetlerde direnmesi ve uyarılara<br />

karşın bu tutumu bilinçle sürdürmesi mesle ğe yaraşmayacak tutum<br />

ve davranıştır. Bu nedenle aynı koşullarla staj ını sürdürmesine<br />

olanak yoktur.<br />

Sonuç olarak <strong>Barolar</strong> Birliği kararı yasanın özüne ve sözüne<br />

uygun olup, kararın onaylanmamasma ili şkin Bakanlık işlemi<br />

hukuka aykırıdır..<br />

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmas<br />

ı gerekir.<br />

TÜRK MILLETI ADINA<br />

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:<br />

154


• Uyuşmazlik, staja <strong>ba</strong>şlayan avukat adayınm <strong>ba</strong>şörtülü olarak<br />

gelmesi nedeniyle staj listesinden kaydımn silinmesine ili şkin<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu kararının Adalet Bakanlığmca<br />

onaylanmamas ına iişkindir.<br />

1136 sayılı Avukatlık Yasasının avukatliğa kabul koşullarım<br />

düzenleyen 2178 sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinde, avukatl ık<br />

mesleğine kabul edilebilmek için; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı<br />

olmak, Türk Hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya<br />

ya<strong>ba</strong>ncı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye<br />

hukuk fakülteleri programlanna göre eksik kalan derslerden<br />

<strong>ba</strong>ş anlı sınav vermiş bulunmak, avukatlık staj mı tamamlayarak<br />

staj bitim belgesi almış bulunmak, levhas ına yazılmak istenen<br />

<strong>ba</strong>ro bölgesinde oturuyor bulunmak, bu Yasaya göre avukatlığa<br />

engel bir durumu olmamak gerekti ği, 5/C maddesindede, avukatlık<br />

mesleğine yaraşmayacak tutum ve davran ışları çevresince<br />

bilinmiş olmak, avukatlığa kabulde engel olabilecek durumlar<br />

arasında sayılmıştır. Aynı yasanın stajda aranacak ko şulları düzenleyen<br />

16. maddesinde ise, bu Yasanın 3. maddesinin (a), (b)<br />

ve (c) bentlerinde yaz ılı koşulları taşıyanlar ve 5. maddede gösterilen<br />

engeli bulunmayanlann staj yapacakları yer <strong>ba</strong>rosuna <strong>ba</strong>şvuracaklan<br />

öngörülmüştür.<br />

Dava dosyasının incelenmesinden, stajyer listesine yaz ılarak<br />

staja <strong>ba</strong>şlayan avukat adayınm <strong>ba</strong>şörtülü olarak staja gelmesi<br />

üzerine Cumhuriyet savcılığınca <strong>ba</strong>şındaki tür<strong>ba</strong>nı çıkarmamakta<br />

direndiği bildirilerek gereğinin yapılmasmın istenildiği, ilgili<br />

<strong>ba</strong>ro yönetim kuriilunca 1136 sayılı Yasanın 5/C maddesi uyarınca<br />

stajyerin staj listesinden kaydının silinmesine karar verildi ği,<br />

bu karara yapılan itirazın reddine ili şkin 3.3.1990 günlü 263/16<br />

sayılı Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yönetim Kurulu karannın Adalet<br />

Bakanhğmca onanmayarak geri gönderildi ği anlaşılmıştır.<br />

Avukat adayları, • stajlannı 1136 sayılı Avukatlık Yasas ı kurallarına<br />

göre yaptıklanndan, meslek kurallarına aykırı davranışlarının<br />

da aynı yasa kurallarına göre belirleneceği ve haklarında<br />

gereken işlemlerin yapılacağı kuşkusuzdur.<br />

İlgililerin uyarmalarına karşın tür<strong>ba</strong>nlı olarak staja devam<br />

eden stajyerin bu davranışınm laik hukuk devleti ilkesine ayk ı-<br />

rı, avukatlık mesleği ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz nitelikte ve 1136 sayılı Ya-<br />

155


samn 5/C maddesinde tan ımlanan avukatlığa engel durumu<br />

oluşturduğu açıktır.<br />

Bu durumda, stajyer avukat hakk ında davranışına uyan staj<br />

listesinden adının silinmesi işlemini, genel nitelikte olan yasa<br />

maddesini yalnızca ahlaki bir kavram olarak dar biçimde niteleyerek<br />

davayı reddeden idare mahkemesi kararmda hukuka<br />

uyan ık bulunmamaktadır.<br />

Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına,<br />

dosyanın anılan mahkemeye göndenilmesine 5.7.1993 gününde<br />

oyçokluğu ile karar verildi.<br />

Rüştü Altay Nurşeh Çatal<br />

Başkan üye<br />

f<br />

Güngör Demirkan<br />

üye<br />

Ahmet Nuri Çolakoğlu<br />

Üye<br />

Zuhal Çokar<br />

üye<br />

Azlık Oyu: İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından, verilen<br />

kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı<br />

İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında.<br />

yazılı nedenlerin bulunmasına <strong>ba</strong>ğlıdır.<br />

Temyiz konusu kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun<br />

olup, bozulmas ını gerektiren <strong>ba</strong> şka bir neden de bulunmadığından,<br />

temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onaııması gerekeceği<br />

oyu ile karara kat ılmıyorum.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ahmet Nuni Çolakoğlu<br />

üye<br />

Ankara, 6.1.1994<br />

GENELGE NO: 17/1<br />

Ankara Barosu Başkanı Av. Erdal Merdol'un haber almas ı ve<br />

durumu Birliğimize bildirmesi üzerine Danıştay Idari Dava Daireleri<br />

Genel Kurulu'nda görülmekte olan davalara müdahale<br />

edilmiş ve ilişikte örneği sunulan biçimde karara varılmıştır.<br />

156


Av. Recep Bodur'un "Karar ın Düzeltilmesi' istemiyle ilgili davasmda<br />

da Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin müdahalesi üzerine aynı<br />

gün aynca benzer bir karar daha (Dan ıştay İdari Dava Daireleri<br />

GenelKurülu E. 1992/276-K. 1993/542) verilmi ştir.<br />

Durumu bilgilerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY<br />

EKI:<br />

1) 16.9. 1993 tarihli müdahale dilekçemiz.<br />

2) Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu<br />

E. 1992/580-K. 1993/544 sayılı, kararı.<br />

Sayı : 1116 Ankara, 16.9.1993<br />

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ<br />

GENEL KURULU SAYIN BAŞKANLIĞI'NA<br />

DOSYA NO: 1992/580<br />

DAVAYA MÜDAHALE TALEP EDEN.: Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği, Karanfil Sokak 5/62 Kızılay - ANKARA<br />

DAVACI (Temyiz Eden) : Av; Hasan Fehmi KORKMAZ, In<br />

kılap Sokak 15/18 Kızılay - ANKARA<br />

DAVALI (Karşı Taraf) : Maliye ve Gümrük Bakanlığı<br />

KONUSU: Dayalı yanında davaya katılmamıza karar verilmesi<br />

isteğidir.<br />

İSTEĞİN HUKUKSAL DAYANAI:<br />

2577 sayıli İYUK. 31. maddesinde, "Bu kanunda hüküm bulunmayan<br />

hususlarda .... ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN DAVAYA KA-<br />

TILMASI... hallerinde" Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun<br />

ilgili hükümlerinin uygulanaca ğı belirtilerek anılan yasaya yollama<br />

yapılmıştır.<br />

157


HUMK. 53. maddesinde, "Hakkı veya borcu bir davanın neticesine<br />

<strong>ba</strong>ğlı olan üçüncü şahıs iki taraftan birine iltihak için DA-<br />

VAYA MÜDAHALE edebilir" denilmekte, 54. maddede ise müdahalenin<br />

muhakeme bitinceye kadar dermeyan olunabilece ği yazılı<br />

bulnmaktadır. Yargıtay'ın yerle şmiş görüş ve kararları da temyiz<br />

ve karar düzeltmesi aşamasında davaya müdahalenin kabul<br />

edileceği doğrultusundadır. Aşağıda açıklanacağı üzere Sayın<br />

Genel Kurul önündeki davanın neticesi Avukatların, <strong>Barolar</strong>ın<br />

ve bunların üst <strong>kurulu</strong>şu olan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin HAK-<br />

LARI, dolayısı ile de savunma hakkının :vekaleten yerine getirilmesi<br />

ile yakından ilgilidir.<br />

Istek doğrultusunda Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />

ve Yeminli Müşavirlik Yönetmeliğinin 43. maddesi iptal edilecek<br />

olursa davacı, davasında da özellikle konu ettiği, dava nedeni<br />

yaptığı AVUKATLIK ve MAL İ MÜŞAVIRLIK ÇALIŞMALA-<br />

RINI birlikte yapma olanağına yüce genel <strong>kurulu</strong>n yorumu ile<br />

kavuşmuş olacaktır.<br />

Bu nedenle Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin davaya müdahale isteğinin<br />

kabulünü talep etmekteyiz.<br />

DAVANIN ESASI ILE İLGİLİ GÖRÜŞÜMÜZ:<br />

1) Danıştay 8. Dairesi hukuka, yasaya uygun Karar vermiştir,<br />

Yönetmeliğin 43. maddesindeki dava konusu kural ın iptali, yersizdir.<br />

Tersine bir i şlemle 8. Daire kararının bozulması, hukuka<br />

aykırı olacaktır. Serbest Muhasebeci Serbest Mali Müşavir ve<br />

Yeminli Mü şavirlik mesleği ile diğer serbest meslekleri ve özellikle<br />

Avukathğı karşı karşıya getirecek bir hukuk kaosu yaratacaktır.<br />

2) Davacı, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir<br />

ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve Esasları<br />

Hakkındaki Yönetmeliğin 43. maddesindeki "Meslek mensupları<br />

kendi mesleki faaliyetleri d ışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar"<br />

hükmiinün 3568 say ılı yasaya aykırı olduğunu iddia<br />

ederek dava açmıştır.,<br />

3568 Sayılı Yasanın 45. maddesinin 1. fikras ında genel olarak<br />

yasaklar sayılmış 3. fıkrasmda özellikle meslekle <strong>ba</strong>ğdaşan işler<br />

158


ayılmıştır. Bunlar arasında "Diğer serbest meslek faaliyetleri"<br />

sayılmamıştır. Dar ve katı bir yorumla yönetmeli ğin 43. maddesindeki<br />

kuralı, 3568 sayılı Yasanın 45. maddesinini. fıkrasında<br />

sayılmıyor diye iptal etmek hukuken yanl ıştır. 45. maddenin 3.<br />

fıkrasında <strong>ba</strong>ğdaşabilen işler sayıldığına göre iki fıkrayı birbirinin<br />

tamamlayıcısı saymak ve ona göre hüküm kurmak gerekir.<br />

3) 3.1.1990 tarihli yönetmeli ğin 47. maddesinde, "Meslekle<br />

Bağdaşan Işler" sayılmış yasaya göre geni şletilmiş ve fakat bunlar<br />

arasında 'Diğer Serbest Meslek faaliyetleri"nden say ılanlardan<br />

hiçbiri konulmamıştır. Yönetmelik bu konuda kendi içinde<br />

bir bütünlük de taşımakta, yasanm 45/3. maddesine de uygun<br />

bulunmaktadır.<br />

4) Davacı, özellikle aynı zamanda "Avukatlık" yapabilmek için<br />

ya da iki mesleği birlikte yürütmek için yönetmeliğin 43. maddesindeki<br />

kuralın iptalini istemektedir. Diğer serbest mesleklerinin<br />

kendi yasaları bu arada 1136 Sayılı Avukatl ık Yasasının 11<br />

ve 12. maddeleri de Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />

ve Yeminli Mali Mü şavirlik mesleğinin Avukatlıkla birlikte yürütülmesine<br />

engeldir. Davac ının yönetmeliğin ilgili kurallarının<br />

iptali ile Avukatl ık yapabilmesine de olanak olmayacaktır. Dolayısı<br />

ile davanın lehine sonuçlanması bile kendisine hiç bir yarar<br />

sağlarnayacaktır. Hiç bir Baro, kendisine iki mesle ği birlikte yürütme<br />

hakkını tanımayacaktır. Böylece davacımn, dava açmaktaki<br />

yararı da tartışmalı olmaktadır.<br />

Dava kabul edilecek olursa. Avukatl ık mesleği yönünden karmaşa<br />

çıkacak pek çok bürokratik i şlem ve yeni davalarla idari<br />

yargı meşgul edilecektir. Bir. süre için savunma mesleği gidenimesi<br />

güç sıkıntılara da itilecektir.<br />

İSTEK ÖZETİ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Davaya müdahale<br />

isteği kabul edilip, iptal isteğinin ilgili yasaya ve diğer mevzuata<br />

aykırı olması nedeni ile reddine karar verilerek Danıştay 8.<br />

Dairesinin Kararının ONANMASINI saygılarımızla diliyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

159


.ı .u.<br />

DANIŞTAY<br />

idari Dava Daireleri<br />

Genel Kurulu<br />

Esas No : 1992/580<br />

Karar No : 1993/544<br />

Temyiz isteminde Bulunan: Hasan Fehmi Korkmaz<br />

Inkılap Sok. Arı Ap. No. 5/18<br />

Kızılay / ANKARA<br />

Karşı Taraf: Maliye ve Gümrük Bakanhğı - ANKARA<br />

Davah Yamnda Davaya Kat ılan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Karanfil Sokak No. 5/62 Kızılay - ANKARA<br />

istemin Özeti : Serbest Muhasebeci, Serbest Mali Mü şavir<br />

ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkmda<br />

Yönetmeliğin 43. maddesinin ikinci cümlesi hükmünün iptali<br />

istemiyle açılan• davada, Dam ştay Sekizinci Dairesince verilen<br />

ve davamn reddine ili şkin bulunan 6.5.1992 günlü E. 1990-1624,<br />

K 1992-889 sayılı kararı davacı temyiz etmekte ve 3568 sayılı<br />

Kanunun 45. maddesinde, esas iti<strong>ba</strong>riyle üç ana yasa ğın bulunduğu;<br />

bunların, hizmet akdi ile bir yere <strong>ba</strong> ğımlı çalışma yasağı,<br />

ticari faaliyette bulunma yasa ğı ve meslek ve meslek onuru ile<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmayan i şler yapmak yasa ğı olduğu; <strong>ba</strong>şka serbest meslek<br />

faaliyetinde bulunmama, şeklinde bir yasağın kanunda yer almadığı,<br />

yönetmelik ile getirilen yasaldamamn kanuna ayk ırı olduğu<br />

ve Avukatl ık ile Yeminli Mali Müşavirlik mesleklerinin birbiriyle<br />

<strong>ba</strong>ğdaştığı iddialarıyla, kararın bozulmasım istemektedir.<br />

Savunmanın Özeti : Davacımn temyiz istemine cevap yenimemiştir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin İsteminin Özeti : Serbest Muhasebeci,<br />

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlenin<br />

Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 43.<br />

maddesinde yer alan hükmün, 3568 sayılı Kanuna aykırı bir<br />

yüknün bulunmadığı ve maddede yer alan "meslek mensupları<br />

kendi mesleki faaliyetleri dışında serbest meslek faaliyetinde<br />

160


ulunamazlar" kuralının iptali halinde, birarada yürütülmelerine<br />

yasal olanak bulunmayan avukatl ık ve yeminli mali mü şavirlik<br />

meslekleri yönünden karma şa ve giderilmesi güç s ıkıntıların<br />

doğacağı belirtilerek, .davaya, davah idare yan ında katılma istemlerinin<br />

2577 sayılı Kanunun 31. maddesinin yollamada bulunduğu<br />

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 53 ve 54.<br />

maddeleri uyarınca kabulü ve davacının temyiz isteminin reddi,<br />

istenilmektedir.<br />

Danıştay Tetkik Hakimi : Suna Türköğlu<br />

Danıştay Savc ısı Yücel Irmak' ın Düşüncesi : Dava, serbest<br />

muhasebecilik, serbest muhasebeci mali mü şavirlik ve yeminli<br />

mali mü şavirlerin çalışma usul ve esaslar ı hakkındaki yönetmeliğin<br />

43. maddesinin 2. cümlesinin iptali istemiyle aç ılmış ;<br />

Danıştay Sekizinci Dairesince iptali istenen yönetmelik hükmünde<br />

3568 sayılı Yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın<br />

reddine karar verilmi ştir.<br />

iptali istenen yönetmelik hükmü ile, bu meslek mensuplar ı-<br />

nın kendi meslek çalışmaları dışında, serbest meslek yapamayacaklan<br />

kurala <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />

Danıştay Sekizinci Dairesince daha önce verilen düşüncemizde<br />

açıklandığı gibi, yönetmeliğe, serbest muhasebeci müşavir ve<br />

yeminli mali müşavirlerin kendi meslekleri d ışında serbest meslek<br />

yapamayacakları yolunda genel bir hüküm konulmas ı yerinde<br />

ve yasanın amacına uygundur. Bu hüküm iptal edilince, her<br />

türlü meslek sahibinin müşavirlik yapması olanakh hale gelir.<br />

Davacı, bu engel hükmün kald ırılarak, meslekle <strong>ba</strong> ğdaşmayan<br />

diğer işlerin ayrıca belirtilmesi ile sorunun çözümleneceği, böylece<br />

avukatlığm mali müşavirlik ve serbest muhasebecilikle <strong>ba</strong> ğdaşır<br />

duruma getirilip yasaya ve hukuka ayk ınhğın giderileceği<br />

düşüncesindedir. *<br />

Başka bir anlatımla diğer serbest mesleklerin hangilerinin<br />

meslekle <strong>ba</strong>ğdaşmayacağının (Yasanın 45/3. maddesinde oldu ğu<br />

gibi yönetmeliğe alınmasının uygun olacağı ilerı sürülmüştür.<br />

Ancak kurali kaldırıp, istisnaları saymaya <strong>ba</strong>şlamakla bu sorunun<br />

içinden çıkılamaz. 0 kadar çok meslek mevcut ve yenileri<br />

161


oluşmaktadır ki, bunların hangilerinin meslekle <strong>ba</strong> ğdaşmayacağının<br />

sayılması düzenleme (yönetmelik yapma) tekniğine uygun<br />

olamaz.<br />

Ancak daha önce gerekçelerini ayr ıntılarıyla açıkladığımız gibi,<br />

avukatlıkla serbest muhasebeci ve mü şavirliğin <strong>ba</strong>ğdaştığı<br />

görüşünde olduğumuzdan, yasadaki diğer istisnalar gibi, yönetmeliğe<br />

de avukatlıkla ilgili bir istisna getirilmesi gerekir. İşte bu<br />

tür bir sonuca yargı kararı ile varılamayacağı açıktır.<br />

Açıklanan nedenlerle, Daire kararrndaki gerekçeye kat ılmamakla<br />

birlikte, sonucu iti<strong>ba</strong>riyle yerinde görüldü ğünden temyiz<br />

isteminin reddi gerekir.<br />

TÜRK MILLETI ADINA<br />

Hüküm veren Damştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca<br />

gereği görüşüldü:<br />

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir ve Yeminli<br />

Mali Mü şavirlerin Çal ışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin<br />

43. maddesinde yer alan "meslek mensuplar ı, kendi<br />

mesleki faaliyetleri d ışında serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar"<br />

hükmünün iptali istemiyle aç ılan davada, Danıştay Sekizinci<br />

Dairesince verilen ve davanın reddine ilişkin bulunan<br />

6.5.1992 günlü E. 1990-1624, K. 1991-889 sayılı kararı davacı<br />

temyiz etmekte, usul 've hukuka ayk ırı olduğu iddiasıyla, bozulmasımistemektedir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü<br />

Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Jsulü<br />

Muhakemeleri Kanununun 53 ve 54. maddeleri uyar ınca, davah<br />

idare yanmda davaya katılma istemi oybirliği ile kabul edilerek,<br />

davacırnn istemi incelendi.<br />

Maliye ve Gümrük Bakanl ığında hesap uzmanlığı yapması nedeniyle<br />

yeminli mali mü şavirlik belgesi verilen ve avukatl ık yapmakta<br />

olan davacımn, Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavir ve Yeminli Mali Mü şavirlerin Çalışma Usul ve<br />

Esasları Hakkında Yönetmeliğin, doğrudan ya açıkça yeminli mali<br />

müşavirlerin ayrıca avukatlikta yapamayacaklarından söz et-<br />

162


memiş olmakla beraber, genel bir yasaklama ile dolayl ı olarak bir<br />

avukatın ayrıca yeminli mali müşavirlik yapamayacağmı hükme<br />

<strong>ba</strong>ğlamış olduğu ve bunuı Kanuna aykırı bulunduğu iddiasıyla,<br />

düzenlemenin kaldırılmas ı için dayalı idareye <strong>ba</strong>şvurduğu ve bu<br />

<strong>ba</strong>şvurunun da cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine yönetmelik<br />

hükmünün iptali istemiyle dava açt ığı anlaşılmaktadır.<br />

Danıştay Sekizinci Dairesince, 1568 sayılı Kanunun "Yasaklar"<br />

<strong>ba</strong>şlıklı 45. maddesinin 1 ve 3. fikralarında yer alan hükümlerin<br />

birlikte değerlendirilmesi sonucunda, serbest muhasebeci,<br />

serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin<br />

mesleki çalışmaları dışmda, kendilerine sürekli gelir sağlar biçimde<br />

serbest meslek çal ışmaları yapmasının yasaklanmas ında<br />

anılan yasa kuralına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın<br />

reddine ili şkin olarak verilen kararın, usul ve hukuka uygun<br />

olduğu ve dilekçede ileri sürülen temyiz sebeplerinin, kararm<br />

bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacımn<br />

temyiz isterninin REDDINE, Dam ştay Sekizinci Dairesinin<br />

6.5.1992 günlü E. 1990-1620, K 1992-889 sayılı kararınm<br />

ONANMASINA 12.11.1993 gün oyçoklu ğuyla karar verildi.<br />

Danıştay Idari Dava Daireleri Genel Kurulu.<br />

Başkanvekili<br />

Salim Özkan<br />

6. Daire Üyesi<br />

Gürbüz Önbilgin<br />

5. Daire Üyesi<br />

Ahmet Şükrü Özeren<br />

5. Daire Üyesi<br />

Ender Çetinkaya<br />

5. Daire üyesi<br />

Yüksel Taşkın<br />

5. Daire Üyesi<br />

Zafer Kantarcıoğlu<br />

5. Daire Ba şkam<br />

Nuri Alan<br />

6. Daire Üyesi<br />

Salim Tansuk<br />

6. Daire Üyesi<br />

Yaşar Selim Asmaz<br />

10. Daire Üyesi<br />

Aysel Pekiner<br />

6. Daire Üyesi<br />

Acar Okulu<br />

6. Daire Üyesi<br />

Tülay Tuğcu<br />

5. Daire Üyesi<br />

Gülsen Yeni şebirli<br />

6. Daire Başkanı<br />

Füruzan Ikincioğulları<br />

10. Daire Üyesi<br />

Erol Dündar<br />

8. Daire Üyesi<br />

Nurşen Çatal<br />

10. Daire Üyesi<br />

Burhan ôç<br />

5. Daire Üyesi<br />

Tansel Çölaşan<br />

5. Daire Üyesi.<br />

Reşat Şamiloğlu<br />

163


KARŞI OY<br />

3568 sayıli Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlik ve Yeminli Mali Mü şavirlik Kanununun "Yasaklar"<br />

<strong>ba</strong>şliklı 45. maddesinde, yeminli mali müşavirlerin bu ünvan ve<br />

tasdik yetkisiyle, 2. maddede yaz ıh işlerin yürütülmesi amac ıyla<br />

gerçek ve tüzel kişilere tabi ve onlarm işyerlerine <strong>ba</strong>ğlı 'olarak<br />

hizmet akdi ile çalişmayacakları, ticari faaliyette bulunamayacakları,<br />

meslek ve meslek onuru ile <strong>ba</strong> ğdaşmayan işlerle uğraşamayacakları<br />

hükmüne yer verilmi ştir.<br />

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir ve Yeminli<br />

Mali Mü şavirlerirı Çalişma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin,<br />

yasak haller ve istisnalar ın düzenlendiği (F) Bölümünün<br />

"Ticari Faaliyette Bulunamama" <strong>ba</strong> şliğım taşıyan 43.<br />

maddesinde ise "meslek mensupları kendi mesleki faaliyetleri dışmda<br />

serbest meslek faaliyetinde bulunamazlar" kurali getirilmiştir.<br />

Gelir Vergisi Kanununun 65. maddesinde de, serbest meslek<br />

faaliyeti, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki<br />

bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan i şlerin<br />

işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam<br />

ve hesab ına yapılması olarak tanımlanm ış bulunmaktadır.<br />

Bu iti<strong>ba</strong>rla, serbest meslek faaliyetlerini ticari faaliyet olarak<br />

kabul etmek mümkün oLmad ığı gibi, gerçek ve tüzel ki şilere veya<br />

onların işyerlerine <strong>ba</strong>ğlı, olarak hizmet akdi ile çal ışma şeklinde<br />

nitelendirmek de söz konusu olamaz.<br />

Diğer yandan, 3568 sayılı Yasanın 45. maddesinde, sair serbest<br />

meslek faaliyetlerinin, yeminli mali mü şavirlik mesleği ile<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmadığını belirten bir kurala da yer verilmediğine göre, ilgililerin<br />

bir <strong>ba</strong>şka serbest meslek faaliyetini yapmalaruu engeller<br />

bir yasal düzenleme de bulunmamaktad ır.<br />

Bu iti<strong>ba</strong>rla, yasa hükmünde yer almayan bir kural ın, yasa<br />

hükmü geni şletilmek suretiyle yönetmelik düzenlemesinde ve<br />

hiçbir ayrım yapmaks ızın. her türlü serbest meslek faaliyetinin<br />

yasaklanmasmda hukuka uyarhk bulunmamaktad ır.<br />

164


Açıklanan nedenlerle, davac ınm temyiz istemiriin kabulü gerektiğioyuyla,<br />

aksine verilen karara katılmıyoruz.<br />

5. Daire Başkam 6. Daire Üyesi 10. Daire Üyesi<br />

Nuri Alan Salim Tansuk Erol Dündar<br />

5. Daire Üyesi 10. Daire Üyesi 6. Daire Üyesi<br />

Ahmet Şükrü Özeren Aysel Pekiner Acar Oltulu<br />

5. Daire Üyesi<br />

Tansel Çölaşan<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara,8.3.1994<br />

GENELGE NO: 324/15<br />

Ankara 4. İdare Mahkemesince disiplin i şleminin iptali yönünde<br />

açılan dava nedeniyle verilen ve avukat olan davac ının<br />

kamu hizmeti gören bir kamu görevlisi sayılması ve 3817 Sayılı<br />

Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı<br />

Hakkındaki Yasa Kapsam ına Girdiği yolunda görü ş içeren kararı,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin temyizi üzerine, Danıştay 8. Dairesince<br />

bozulmu ştur. 29.7.1992 tarihli 864/30 sayılı genelgemizi<br />

doğrulayan yargı kararı fotokopisi ekte gönderilmi ştr.<br />

Durumu bilgilerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

EKI: 1.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı .<br />

Avukat Onder SAV<br />

165


T.C.<br />

DANIŞTAY<br />

Sekizinci Daire<br />

Esas No : 1993/177<br />

Karar No : 1994/306<br />

Temyiz isteminde Bulunan: Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Karanfil Sokak No: 5/62<br />

Kızılay/ANKARA.<br />

Karşı Taraf: Cenap Gemici - Avukat, Adliye Karşısı, No. 12/D<br />

AYDIN.<br />

istemin Özeti :Avukat olan davacınm kınama cezası ile cezalandırılmasma<br />

ilişkin i şlemin iptali istemiyle aç ılan davada;<br />

Avukatlık Yasasının 1. maddesinde avukatl ığın kamu hizmeti<br />

olarak nitelendirildi ği, bu durumda avukat olan davac ımn kamu<br />

hizmeti gören bir kamu görevlisi olduğundan 3817 sayılı Af Yasasındaki<br />

kamu görevlileri kapsam ına girdiği, durumunun 3817<br />

sayılı Af yasası kapsamında değerlendirilerek, davaya devam dilekçeside<br />

vermeyen davacı hakkında Af Yasas ı uyarınca karar<br />

verilmesine yer olmadığına karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesinin<br />

14.10.1992 gün ve 1099 say ılı karannın avukatl ık hizmetinin<br />

kamu hizmeti niteliğinde olmasının, serbest çalışan avukatın<br />

kamu görevlisi olarak kabulünü , gerektirmeyece ği, avukatların<br />

3817 sayılı Yasa kapsam ına girmediği öne sürülerek 2577<br />

sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyi2:en incelenerek bozulması<br />

istemidir.<br />

Savunmamn Özet!: Yanıt verilmemiştir.<br />

Danıştay Tetkik Ha kimi : Yücel Bulmuş<br />

Damştay Savcısı Alaattin Öğüş'üıı Duşüncesi : Dava, serbest<br />

avukat olan davacı:nm eyleminden ötürü verilen kınama cezasının<br />

iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince cezanın ve<br />

avukatlığm kamu hizmeti olduğu 3817 sayılı Af Kanunu kapsamına<br />

girdiği gerekçesiyle dava hakk ında karar verilmesine yer<br />

olmadığına karar verilmi ş, İdare Mahkemesi kararı Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliğince temyiz edilmiştir.<br />

166


1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde avukatl ık kamu<br />

hizmeti ve serbest bir meslek olarak tan ımlanmış, 3817 sayılı<br />

Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalanmn Afl ı<br />

Hakkında Kanunun 1. maddesinde ise Yasan ın memurlar ile diğer<br />

kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında<br />

verilmiş, disiplin cezalarını kapsadığı kuralı yer almıştır.<br />

Olayda, serbeşt avukat olan davacmın kamu hizmeti görmesine<br />

karşın, memur yada kamu görevlisi niteli ği taşımadığından<br />

disiplin cezas ının Af Kanunu kapsamına alınmas ında usul ve<br />

yasaya uyan ık bulunmamaktadır.<br />

Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının<br />

bozulmas ı gerektiği düşünülmektedir.<br />

TÜRK MILLET! ADINA<br />

Hüküm veren Dan ıştay Sekizinci Dairesince i şin gereği görüşüldü:<br />

Uyuşmazlık Avukat olan davacıya Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin<br />

<strong>kurulu</strong>nca kınama cezası verilmesine ilişkin işlemden kay<br />

naklaıımaktadır.<br />

1136 sayılı Avukatlık Yasas ının 1. maddesinde Avukatlık, kamu<br />

hizmeti ve serbest bir meslektir şeklinde tammlanmıştır.<br />

Anılan yasa kuralından anlaşılacağı üzere avukatl ık mesleği<br />

bir kamu hizmeti olmakla berabe serbest bir meslek olduğundan<br />

avukatların memurlar gibi kamu görevlisi olarak kabulüne<br />

olanak yoktur.<br />

Bu durumda davacıya verilen ceza 3817 sayılı Memurlar ile<br />

Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin cezalann ın Affı Hakkındaki<br />

Yasa kapsammda bulunmamaktadır.<br />

Açıklanan nedenlerle Ankara 4. İdare Mahkemesi kararının<br />

bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine<br />

27.1.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.<br />

Başkan Üye<br />

Rüştü Altay Semin Tekin<br />

Üye<br />

Ahmet Nuri Çolakoğlu<br />

Üye<br />

Güngör Demirkan<br />

Üye<br />

Nurşen Çatal<br />

167


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 165.1994<br />

GENELGE NO: 683/24<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin Kurulu'nun tür<strong>ba</strong>nl ı olarak<br />

duruşmalara giren avukatın 150.000 TL. para cezas ı ile cezalandrnlmasına<br />

ilişkin işleminin iptali nedeniyle Birlik aleyhine aç ı-<br />

lan dava, Ankara 2. İdare Mahkemesi'nce, '<strong>ba</strong>şörtünün ve' onunla<br />

birlikte kullanılan belli biçimdeki giysinin çağdaş bir görünüm<br />

taşımadığı ve Anayasa'n ın 174. maddesi kapsam ındaki devrim<br />

yasakları ile ilgili güdülen amaçla <strong>ba</strong>ğdaştırmanın mümkün olmadığı<br />

gerekçesiyle reddedilmiştir.<br />

Konu ile ilgili 22.2.1994 tarihli E. 1993/1508 ve K. 1994/219<br />

sayılı Idari Yargı Kararı aynen aşağıya ahn ı nştır.<br />

Durumu bilgilerinize sunar; bu konuda gerekli duyarl ıliğın<br />

gösterilmesini rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

T.C.<br />

ANKARA<br />

IKINCI IDARE MAHKEMES İ<br />

Esas No :1993/1508<br />

Karar No : 1994/219<br />

Davacı : Canan KAMBUR<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Vekili : Av. M. Ali ALAN Strazburg Cad. No. 3/6 Sıhhiye -<br />

ANKARA<br />

Davah : Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği / ANKARA<br />

Davanın Özeti : Avukat olan davacının, 150.000.- TL. para<br />

cezas ı ile cezalandırılmas ına ilişkin dayalı idare işleminin iptali<br />

isterninden i<strong>ba</strong>rettir.<br />

168


Savunmanın Özeti: Dava konusu disiplin cezas ında hukuka<br />

aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmuştur.<br />

TÜRK MILLETI ADINA<br />

Hüküm veren Ankara 2. İdare Mahkemesince davac ımn hak<br />

kında verilen cezamn iptali istemiyle dava sonunda mahkeme<br />

mizce verilen 25.9.1992 gün ve E. 1990/490 K. 1992/904 say ılı<br />

kararın Danıştay 8. Dairesinin 26.5.1993 gün ve E. 1993/121, K.<br />

1993/2187 sayılı kararıyla bozularak dosyanın mahkememize<br />

gönderilmesi üierine gere ği görüşüldü:<br />

Dava, avukat olan davac ının 150.000 TL. para cezas ı ile ceza<br />

landırılmasına ilişkin, işlemin iptali istemiyle aç ılmıştır.<br />

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 134. maddesinde, Avukat<br />

lık amacına yahut meslek düzen ve geleneklerine uymayan eylem<br />

ve davran ışlarda bulunanlara bu kanunda yazılı disiplin cezalarının<br />

uygulanacağı hükme <strong>ba</strong>ğlanmış, 135. maddesinde disiplin<br />

cezalarının uyarma, kınama, onbin liradan yüzellibin liraya<br />

kadar para cezas ı, i şten çıkarma ve meslekten ç ıkarma cezası<br />

olduğu belirtilmi ştir.<br />

Öte yandan, aynı yasanın 49. maddesinde avukatlarm mahkemelere<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin belirteceği resmi kılıkla çıkmak<br />

zorunda oldukları kurala <strong>ba</strong>ğlanmış, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin<br />

düzenlediği meslek kurallann ın 20. maddesi ile de avukatların<br />

mesleğe yaraşır kılıkta olmaları yükümlülüğü getirilmiştir.<br />

Dosyanın incelenmesinden; avukat olan davacının, üstlendiği<br />

bir davanın Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmasına<br />

tür<strong>ba</strong>nl ı olarak katılması üzerine hakk ında soruşturmaya<br />

<strong>ba</strong>şlandığı, yazılı savunmas ında <strong>ba</strong>şını örtmesinin ve duruşmaya<br />

tür<strong>ba</strong>nlı olarak çıkmasının Anayasa ile teminat altına<br />

alındığını belirttiği, <strong>ba</strong>ro yönetim <strong>kurulu</strong>nun kendisini dinlemek<br />

için yaptığı toplantıya da tür<strong>ba</strong>nlı olarak katıldığı, Samsun Barosu<br />

Disiplin Kurulunca yapılan soruşturma sonucunda, davacının<br />

hakimin uyar ısı üzerine tür<strong>ba</strong>nım çıkardığı gerekçesiyle ceza<br />

tayinine yer olmadığı yolunda karar verildiği, bu karara <strong>ba</strong>ro<br />

<strong>ba</strong>şkanı tarafından itiraz üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disip-<br />

169


un <strong>kurulu</strong> tarafından davacının 150.000.- TL. para cezas ı ile cezalandırılması<br />

yolundaki dava konusu i şlemin tesis edildi ği anlaşilmıştır.<br />

Anayasa Mahkemesince verilen çeşitli kararlarda da vurgulandığı<br />

gibi çağdaş bir görünüm taşımayan <strong>ba</strong>şörtüsü ve onunla<br />

birlikte kullanılan belli biçimdeki giysiyi Türk Devriminin ilkeleri<br />

ve Anayasanın 174. maddesi kapsammdaki devrim yasakları<br />

ile güdülen amaçla <strong>ba</strong>ğdaştırmak mümkün değildir. Bu durumda<br />

serbest meslek üyesi de olsa bir kamu görevi yapan davac ının<br />

mahkemeye yukarıda belirtilen 1136 say ılı Yasanın 49. ve meslek<br />

kurallanmn 20. maddesi hükümlerine aykırı olarak tür<strong>ba</strong>nla<br />

geldiği açık olduğundan ve hakimin uyans ı üzerine tur<strong>ba</strong>nı çıkarımş<br />

olması suçun niteliğini değiştirmediğinden tesis edilen işlemde<br />

mevzuata ayk ırıhk bulunmamaktad ır.<br />

Davacı her ne kadar, birlik disiplin <strong>kurulu</strong> kararına karşı<br />

Samsun Barosu Ba şkanının itiraz hakkı olmadığını iddia etmekteyse<br />

de, 1136 sayılı Yasanın 157. maddesinde yer alan ilgililer<br />

deyimi kapsamı iti<strong>ba</strong>riyle, olaya resen el koyup soruşturmayı<br />

<strong>ba</strong>şlatan <strong>ba</strong>roya itiraz yetkisi verildiğinden, Samsun Barosu Yönetim<br />

Kurulu adına Baro Başkanı sıfatıyla yapılan itirazda usulsüzlük<br />

olmadığı sonucuna varılmış, davacın:ın bu yöndeki iddiası<br />

yerinde görülmemi ştir.<br />

Açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderinin<br />

davacı üzerinde bırakılrnasma, 22.2.1994 gününde oybirli ğiyle<br />

karar verildi.<br />

Başkan<br />

Üye Üye<br />

Vahit Polatkan Perihan Alkusal Seval Kırklar<br />

26344 26673 27051<br />

İT/K<br />

28.4.1994<br />

ASLI GIBIDIR<br />

Başkan<br />

(Mühür)<br />

170


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Tarih, 19.7.1994<br />

GENELGE NO: 1015/32<br />

Ahmet Fadıl Kocagöz tarafmdan kendisine sakall ı fotoğraf nedeyle<br />

Avukatl ık ruhsatnamesi verilmemesi üzerine İzmir Barosu<br />

aleyhine açılan ve İzmir 3. İdare Mahkemesi'nde görülmekte<br />

olan davaya Birliğimizce müdahale edilmi ş ve dava, yetkisizlik<br />

sebebiyle 7.6.1994 tarihli örneği ekli kararla reddedilmiştir.<br />

Durumu ve <strong>Barolar</strong> aleyhine aç ılan bu tür davalarda "YET}(J"<br />

itirazında bulunulmasım bilgi ve takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Eki: Karar<br />

T.C.<br />

IZMİR<br />

3. İDARE MAHKEMESI<br />

Esas No : 1993/177<br />

Karar No ':1994/774<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Davacı : Ahmet Fadıl Kocagöz, Mithatpaşa Cad. No: 921/9<br />

Faikbey - İZM İR<br />

Davah: İzmir Barosu Başkanlığı<br />

Vekili : Av. Ahmet Aksüt, 859. Sok. Saray İşhanı A. BI. 5/507<br />

Konak - İZMİR<br />

Davah İdare Yanında Davaya Kat ılan : Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Başkanlığı<br />

Vekili : Av. sabri Kurt, SSK İşhanı C Blok 1/107 Konak -<br />

İZMrn<br />

171


Davanın Özeti : Baro levhas ına kaydedilmesine rağmen avukatlık<br />

ruhsatımn verilmemesine dair İzmir Barosu Ba şkanlığının<br />

22.12.1992 gün ve 656 sayılı yazısı ile öğrenilen i şlemin, dilekçede<br />

yazıh nedenlerle iptali istemidir.<br />

Savunmanın Özeti :: Avukatlık ruhsatı vermeye Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği yetkili ve görevli oldu ğundan ke ı dilerine husumet<br />

yöneltilemeyeceği, sakallı fotoğraf nedeniyle ruhsat vermeyen kurumun<br />

Birlik olduğu, İzmir Barosunun davac ıyı Baro levhasma<br />

kaydettiği yolundaki iddialarla davan ın reddi savunulmuştur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanliğı İddialarınm Özeti<br />

Avukatlık ruhsatlarını <strong>ba</strong>stırmak ve tek tip olarak düzenlemenin<br />

kendi yetki ve görevlerinde olduğu, meslek disiplini nedeniyle<br />

öteki koşullar yanında sakals ız fotoğraf koşulu getirilmesinin<br />

hukuka aykırı bir yönünün bulunmad ığı, davanın reddi gerektiği<br />

yolundadır.<br />

TÜRK MILLETI ADINA<br />

Hüküm veren İzmir 3. İdare Mahkemesince, duruşma için önceden<br />

belli edilen 7.6.1994 gününde davacımn, İzmir Barosu<br />

Başkanlığı vekili Av. Ahmet Aksüt'ün, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanlığı vekili Av. Sabri Kurt'un geldiği görülerek uşulüne<br />

uygun biçimde duruşma yapılarak i şin gereği görüşüldü:<br />

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 32. maddesinin<br />

(1) bendinde, görevi ili şkin hükümler saklı kalmak koşuluyla bu<br />

kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş<br />

olmas ı halinde, yetkili idare mahkemesinin, dava konusu<br />

idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu<br />

yerdeki idare mahkemesi Olduğu kurala <strong>ba</strong>ğlanmıştır.<br />

Olayda, davacı tarafından İzmir Barosu Başkanlığımn<br />

22.12. 1992 gün ve 656 say ılı yazısı ile öğrenilen avukatlık ruhsatı<br />

verilmemesine ili şkin işlemin iptali istendi ğirıe, avukatlık ruhsatı<br />

vermeye yetkili kurum da İzmir Barosu değil, Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği olduğuna ve ruhsatta foto ğrafın sakal[ı olmas ı gerekçe gösterilerek<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından verilmediğine göre,<br />

bu durumda, uyuşmazlığ]n çözümü yukar ıda yazılı yasa kurah<br />

uyarınca Mahkememizin değil, <strong>Barolar</strong> Birli ğinin bulunduğu yerdeki<br />

Ankara İdare Mahkemesinin yetkisine girmektedir.<br />

172


Açıklanan nedenlerle, davaıım, 2577 sayılı İdari Yargılama<br />

Usulü Kanununun 14. maddesinin 6. bendi ve 15. maddesinin 1/<br />

a bendi uyarınca yetkisizlik nedeniyle reddine ve dava dosyas ı-<br />

nın yetkili mahkeme olan Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine<br />

7.6.1994 gününde oyçoklu ğuyla karar verildi.<br />

Başkan Üye 1Üye<br />

Feyzi Özgeneller G. Gönül Özulus Kudret Ulutürk<br />

(26363) (27336) (26358)<br />

Ayrışık Oy: Davacı, Mahkememizin 9.6. 1993 günlü yürütmenin<br />

durdurulmas ı kararında detaylı biçimde açıklandığı gibi avukatlık<br />

ruh şatını vermeye yetkili <strong>kurulu</strong>şun <strong>Barolar</strong> Birli ği değil<br />

ilgilinin <strong>ba</strong> şvuruda bulunduğu Baro olduğu esasmdan hareketle,<br />

ruhsatının İzmir Barosunca verilmesini istemi ş, verilmemesi üzerine<br />

İzmir Baro Başkanlığım has ım göstererek dava açm ıştır. Bu<br />

durumda, denetlenecek i şlem, İzmir Barosunun i şlemidir.<br />

Bir an için avukatl ık ruhsatını vermeye yetkili <strong>kurulu</strong>şun <strong>Barolar</strong><br />

Birliği olduğu kabul edilse dahi durum yine değişmeyecektir.<br />

Çünkü dava dilekçesinde davac ının iradesi açık biçimde ortaya<br />

konmuş, İzmir Barosu i şleminin iptali istemiyle bu Baroya<br />

karşı dava açılmıştır. Bu açık iradeye rağmen davanın yönlendirilmesi<br />

usul hükümlerine uygun dü şmez.<br />

Öteyandan, dava dilekçesi incelendiğinde açıkça görüldüğü gibi<br />

uyuşmazlığın özünü, avukatl ık ruhsatını vermeye hangi <strong>kurulu</strong>şun<br />

yetkili olduğu hususu oluşturmaktadır. İşin esasına girerek<br />

önce bu sorunu çözmek sonra geriye dönüp usul hükümleri<br />

uyarınca davayı yetki nedeniyle reddetmek usul kurallanyla<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmaz. Ortada bilinçli davacı iradesiyle İzmir Barosuna<br />

karşı İzmir Barosu işleminin iptali istenerek aç ılmış bir dava<br />

varken ve bu işleme karşı açılan davaya <strong>ba</strong>kmak Mahkememizin<br />

yetkisinde iken, önce i şin esasına girerek ruhsat vermeye İzmir<br />

Barosunun değil <strong>Barolar</strong> Birliğinin yetkili olduğu sonucuna ulaşan<br />

böylece bir anlamda uyu şmazlığın esasım çözen, sonra usul<br />

kuralları gereği davayı yetki nedeniyle reddeden ço ğunluk kararına<br />

karşıyım.<br />

Üye<br />

Kudret Ulutürk<br />

(26358)<br />

173


(IX)<br />

BAZI YILDÖNÜMLERİNDE ve<br />

ADLI TAT İL BAŞINDA YAPILAN<br />

AÇIKLAMA VE DUYURULAR<br />

BARO BAŞKANLIGI<br />

Ankara, 27.7.1993<br />

GENELGE NO: 915/38<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat Önder SAY ın Sansürün<br />

kaldırılışmın 85. yıldönümü nedeniyle yaptığı kamuoyu açıklaması<br />

metni aşağıda bilgilerinize sunulmaktad ır.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYU AÇIKLAMASI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV Y.<br />

24.7.1993<br />

Sansürün kaldırıhşının 85. yıldönümünde ülkemizde hala dolayh-dolaysız<br />

SANSUR'ü, gazetecilere <strong>ba</strong>skı ve saldırılan, gazetecilerin<br />

gözaltında tutulmalanm, cezaevlerinde yatmalanm,<br />

kurşunlanıp öldürülmelerini konu şuyoruz. "Bas ın Ozgürlüğü",<br />

insan hak ve özgürlükleri, demokratik hukuk devleti ve hukukun<br />

üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda daha pek çok engeli, yasaklan<br />

aşmamız gerekiyor.<br />

Basın Özgürliiğü'nün temelinde vatandaşın haber edinme ve<br />

iletişim özgürlüğü yatmaktadır. Ama bu özgiirlük günümüzde bile<br />

soyut kavramlardan yola çıkan engeller ve 1982 Anayasasm ın<br />

getirdiği ve hala korunan diğer engeller ve k ısıtlamalarla dar boğaza<br />

sokulmaktad ır.<br />

174<br />

Basın özgürlüğünü kısıtlayan hiç bir tutum, önlem ve düzen-


leme <strong>ba</strong>skı, şiddet ve gazetecileri yıldırma ve öldürme Birliğimizden<br />

olur alamaz. Birliğimiz, demokratik hukuk devletinde Bas ın<br />

Ozgürlüğunun vatanda şm en temel hak ve özgürlüğü olduğunun,<br />

bundan ödün verilemeyece ğinin inancı ve bilinci içindedir.<br />

Bundan böyle de bu inanc ını büyük bir titizlik ve kıskançlikla<br />

korumaya kararlıdır.<br />

Siyasal iktidarın <strong>ba</strong>smla ilgili hususların gerçekleştirilmesi<br />

yolunda somut adım atmamas ına, gazetecilere yap ılan bütün.<br />

eleştiri ve suçlamalara karşın <strong>ba</strong>sınımız, görevini, demokratik<br />

hukuk devleti ve <strong>ba</strong>sin meslek ilkeleri doğrultusunda engelsiz<br />

<strong>ba</strong>sın özgürlüğünü sağlamak için duraksamadan sürdürmelidir.<br />

• Gazetecilerimizin önlerine çıkabilecek her türlü saldın, gözaltı,<br />

vurma, kurşunlama ve öldürülme eylemlerine, ve engele gö ğüs<br />

gererek ödünsüz, inançla ve büyük bir kararlılıkla Bas ın Ozgürlüğü<br />

uğruna uğraş vermeleri, halkın haber alma özgürlü ğünün<br />

ve demokrasimizin de güvencesi olmaktad ır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.'<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İ MZA)<br />

Ankara, 26.7. 1994<br />

GENELGE NO :1069/35<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı Avukat Önder SAV'ın Türk<br />

Basınından Sansür'ün Kaldırılişmın 86. Yıldönümü nedeniyle<br />

yaptığı Kamuoyu D ııyurusu aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV Y.<br />

175


KAMUOYUNA DUYURU<br />

24.7.1994<br />

Türk Bas ını'ndan "Sansürün Kaldırılişırun 86. Yıldönümü ve<br />

Geleneksel Gazeteciler Günü" dolayısiyle Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı Av. Onder SAY Kamuoyuna a şağıdaki açıklamayı yapmış<br />

ve yıldönümü ile ilgili görü şlerini içeren birer yazıyı Türkiye<br />

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli'ye ve Ankara Gazeteciler<br />

Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'e göndermi ştir.<br />

Sansürlü <strong>ba</strong>sın anlay ışmdan, Anayasas ında "Basın hürdür,<br />

sansür edilemez" anlayışına geldik; ama itiraf etmek gerekir ki<br />

bugün <strong>ba</strong>s ımmız sansür kadar tehlikeli tehdit ve <strong>ba</strong>skılar altındadır.<br />

Anayasa'da çağdaş deyimler, sözler kullanmak yetmiyor;<br />

bu deyimlerin, sözlerin ya şamda somut olarak görülmesi geMyor.<br />

Ülkemizde gazeteciler, <strong>ba</strong>s ın özgürlüğünün bedelini çok ağır<br />

ödüyorlar. Sansür yok fakat dolaylı sansür var.. Gazetecilere <strong>ba</strong>skı<br />

var, saldırı var. Gazeteciler gözaltmda tutuluyor; cezaevlerinde<br />

çile dolduruyor; hatta kimi zaman kurşurılamp öldürülüyor.<br />

Basın özgürlüğünü, gazete ve gazeteci, <strong>ba</strong>s ınla uğraşanlar özgürlüğü<br />

olarak algılamak çok yanl ıştır. Basın özgürlüğü, her insanla,<br />

her kurum ve <strong>kurulu</strong> şla hepimizle yakından ilgilidir; en<br />

önemli kamu özgürlüklerinden birisidir; vatanda şm haber alma<br />

ve iletişim özgürlüğü ile içiçedir.<br />

Geride bıraktığımız aylarda Güney Doğuda <strong>ba</strong>sın özgürlüğünü<br />

kaldırmayı hedefleyen bir örgüt ve anlayışa karşr <strong>ba</strong>sın mensuplarımn<br />

ve <strong>ba</strong>sın <strong>kurulu</strong>şları yöneticilerinin bizzat yöreye giderek<br />

koydukları tavır, <strong>ba</strong>sın özgürlüğünde:n ödün verilemeyeceğinin<br />

anlaml ı ve somut göstergesi olmuştur,<br />

Boyle önemli bir özgürlük u ğruna hapsolunmay ı, kurşunlanmayı;<br />

hatta ölümü göze alanlara saygı duyuyorum. Basm özgürlüğü<br />

yolunda ödünsüz, inançlı ve kararlı uğraş veren <strong>ba</strong>smımız,<br />

demokrasimizin, demokratik laik hukuk devletinin, insan hak ve<br />

özgürlüklerinin açık ve şeffaf toplum olmanın önemli güvencelerinden<br />

biri olma i şlevini büyük bir özveriyle sürdürmektedir.<br />

176


Toplumsal ve mesleki sorunlarının ve sorumluluklarının bilincinde<br />

olan <strong>ba</strong>sına destek ve yard ımcı olmak herkesin görevidir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY<br />

( İ MZA)<br />

Ankara, 31.12.1993<br />

GENELGE NO: 175 1/73<br />

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 45. y ılı nedeniyle<br />

9.12.1993 tarihinde yap ılan kamuoyu açıklamasını aşağıda bilgi<br />

ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

9.12.1993<br />

" İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi"nin kabul edili şinden buyana<br />

45 yıl geçti. " İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan<br />

onurun ve onların eşit ve vazgeçilmez haklarının tanınması hususunun,<br />

özgürlüğün, adaletin ve dünya <strong>ba</strong>n şısının temeli olması"<br />

dileğiyle benimsenen Bildirgedeki ilkeler ça ğımıza ışık tuttu.<br />

• 21 Kas ım 1990 tarihinde kabul edilen "Yeni Bir Avrupa İçin<br />

PARIS ŞARTI" adlı bildiri, insan hak ve özgürliiklerinin geride<br />

kalan 42 yıl içinde çok mesafe aldığım kanıtladı. Avrupa'da ve<br />

dünyada Sözde Yeni Bir Demokrasi, Bar ış ve Birlik Dönemi <strong>ba</strong>şlatılmış<br />

oldu. Kağıtlarda, bildirgelerde, sözle şmelerde yazılanlar,<br />

çağımızın " İNSAN HAKLARI" ça ğı olduğunu vurguluyor.<br />

177


Biryandan Bosna Hersek ve Azer<strong>ba</strong>ycan'daki etnik arındırma<br />

eylemleri diğer yandan Somali ve benzer yerlerdeki s ıkınbiar,<br />

insan hak ve özgürlükleri konusunda • dünyanın henüz ortak dili<br />

konuşamadığım kamthyor. İnsanın en tnıel hakkı "YAŞAMA<br />

HAKKI" korunam ıyor, çağdaş uygar ülkelerin Bosna Hersek'teki,<br />

Azer<strong>ba</strong>ycan'daki vah şete, katliama, soykırıma "DUR!"<br />

diyemeyi şi, Körfez Savaşı bitip Hukuksal ve Barışçı çözüm benimsendiği<br />

halde İrak halkının özellikle çocuklarının dramı, insanlık<br />

ayıbı olarak apaçık sırıtıyor.<br />

Demokrasinin temeli, insanın şahsına saygı ve hukukun üstünlüğüdür.<br />

İnsanların doğduğu anda sahip oldu ğu, feragat edilemez<br />

nitelikteki hak ve özgürlükleri a şın güçlü devlete karşı<br />

hukukun güvencesi alt ındadır.<br />

Son zamanlarda teröre kar şı önlem olarak "ÖLÜM CEZA-<br />

S İ"nın yeniden gündeme getirilmesi, insan haklarına saygısızlığın<br />

somut örne ğidir. Anayasas ında "...kimse insan haysiyeti ile<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmayan bir cezaya tabi tutulamaz" hükmü bulunan ülkemiz,<br />

ölüm cezas ını insan haysiyeti ile <strong>ba</strong> ğdaştırmak çelişkisine<br />

düşürülmemelidir.<br />

Ayrılıkçı, bölücü, çocuk, kad ın, yaşlı demeden adam öldürmeyi<br />

marifet sayan terör örgütünün özellikle Avrupa'da ve bütün dünyada<br />

maskesi düşmektedir. Bu örgütün Türkiye'de insan hak ve<br />

özgürlüklerinin ihlal edildi ği propagandasına kulak verenler, öncelikk<br />

örgütün cinayetlerinin insan hak ve özgürlükleri ile, insanm<br />

kutsal yaşama hakkıyla ne denli <strong>ba</strong>ğdaştığım açıklamalidırlar.<br />

Hangi gerekçeye dayandırılirsa dayandınlsın, ister kişi, ister<br />

örgüt, isterse devlet tarafından yapılsın terör bir insanl ık ayıbıdır,<br />

insan hak ve özgürlüklerine sald ındır, asla hoşgörü ile karşılanamaz.<br />

Ülkemizde Cumhuriyet'in özü devletin temel niteliği LAIK-<br />

LIK ilkesi, demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin olmazsa<br />

olmaz koşuludur. Teokratik devletten demokratik devlete geçişin,<br />

şeriattan çağdaş toplum düzenine yol alışın simgesi olan laiklik<br />

ilkesi hırpalanıp, zedelenerek geriletilmek istenilmekte,<br />

ulusumuzun tekrar ümmet yapılması gayretleri sergilenmektedir.<br />

178


Irtica ve yo<strong>ba</strong>zlık okşanarak elalt ından körüklenerek laikliğe<br />

aykın uygulamalara, davranışlara göz yumulmaktadır. Sivas'ta<br />

37 insanı yakarak yaşama hakkına son veren laiklik aleyhtan<br />

zilmiyete, hiç bir kimse <strong>kurulu</strong> ş ya da siyasi parti ho şgörü ile<br />

<strong>ba</strong>kamaz, <strong>ba</strong>kmamal ıdır. Devletin ve Cumhuriyet'in temelleri yıkılırsa<br />

herkes enkazın altında kalır.<br />

Tek çare, çözüm insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan<br />

hukukun üstünlüğünü sağlamak, demokratik laik sosyal hukuk<br />

devletini bütün kurum ve kurallanyla i şletmektir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Ankara, 9.8.1993<br />

GENELGE NO: 946/39<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin Kuruluşunun 24. yılı münasebetiyle<br />

yapılan kamuoyu açıklamas ının metnini aşağıda bilgilerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılanmla<br />

KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV Y.<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ 24 YAŞINDA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin <strong>kurulu</strong>ş tarihi olan 1969 y ılından<br />

bugüne 24 yıl geçti.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği 1 yılı daha gerideb ıraktı, ama mesleğin,<br />

hukukun, yargınm ve demokrasinin sorunlan aşılıp geride<br />

bırakılamadı .<br />

179


Siyasal iktidarın demokratikleşme paketi içinde oldu ğu savunulan<br />

Avukatlık Yasası Değişikliği, hala TBMM Adalet Komisyonunda<br />

görüşülme sırasmı bekliyor. Bundan önce de, 1 y ıldan<br />

fazla Bakanlar Kurulu gündeminde beldetiLen Avukatl ık Yasası<br />

Değişikliği'ııi geciktireniter, Avukatlığa değil "Adaletin Temeli"<br />

olan "Savunma"ya zarar vermi şlördir.<br />

Hukukun üstünlüğü ilkesinin temel göstergesi, "Yasama Yetkisinin<br />

devredilmezli ği kurandır. Bu kuralın son yıllarda olduğu<br />

gibi KHK.lerle çiğnenip zedelenmesi yolundaki yoğun çalışmaları<br />

görmek, bizi demokratik hukuk devleti ad ına endişelendir.<br />

Bir yasa konusu olan yarg ıç ve savcıların maaşlarının arttınimas<br />

ının, özlük haklarının iyile ştirilmesi ııin bile KHK'ye s ığınılarak<br />

gerçekle ştirilebilmesi fevkalade dikkat çekicidir; özünde haklilik<br />

olmakla birlikte yöntemi hukuken sak ıncalıdır.<br />

Devlet ve ulus adına Adaletin gerçekleşmesini sağlayan yargıçlann<br />

ve savcılarm ekonomik durumları iyile ştirilirken, devlet<br />

adına savunma görevi yapan kamu avukatlar ının durumlanrnn<br />

hiç düşünülmemesi "Sav.-Savunma-Karar" üçlüsünde devlet<br />

eliyle haksız ve yersiz ayırım yapıldığının kanıtıdır.<br />

T. <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasanın pek çok maddesini, bu arada<br />

84. maddenin de tamamen de ğiştirilmesini ısrarla söyleyegelmiştir.<br />

Siyasi Partilerin ve TBMM'nin uzun süre hiç konuyla ilgilenmeyip<br />

Anayasa Mahkernesinin mevcut metne uygun olarak verdiği<br />

bir Siyasi Parti ile ilgili karar nedeniyle uyanması, gerçekten<br />

üzülünecek bir husustur.<br />

Önümüzdeki dönemde yap ılacağı söylenen Anayasa Değişikliklerinde<br />

T. <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin konumu ve yetkileri de gözönünde<br />

tutularak "Sav-Savunma- .Karar" bütünlüğü kağıtlardan çıkartıhp<br />

hukukun üstünlü ğüne uygun gerçek konumuna getirilmelidir.<br />

T. <strong>Barolar</strong> Birliği, An.ayasa'nın YÜRÜTME Bölümünde de ğil,<br />

YARGI Bölümünde yeralmandır. "Say-Savunma-Yargı" Bütünlüğü<br />

ve Avukatların yargının ayrılmaz bir unsuru oldu ğu Anayasada<br />

da belirtilmehidir.<br />

Yargının <strong>ba</strong>ğımsızlığı anlayışı doğrultusunda, Barolann da<br />

<strong>ba</strong>ğımsızlığı vurgulanmalıdır. Vesayete ili şkin hiç bir hüküm<br />

Anayasa'da yer almamalıdır.<br />

180


Anayasa Mahkemesi'nde ve Hakimler ve Savc ılar Yüksek Kurulu'nda<br />

T. <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen üye bulunmal ıdır.<br />

Bu yıl, 1990 yiimdan buyana Yargıtay'dan ayrı olarak düzenlediğimiz<br />

"Adli Yılın Açılışı Toplantıs ı" uygulamas ına Yargıtay'ın<br />

son üç yıldaki tutum ve anlaşım değiştirmesi nedeniyle son vermiş<br />

bulunmaktayız.<br />

Yargıtay'a yeni seçilen Ba şkan Sayın Müfit UTKU, Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği Yöneticilerinin kutlama ziyaretinde ve Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne yaptığı mukabil ziyarette, geçen y ıllardaki tartışmaa<br />

neden olan Birlik Ba şkanı'nın Yargıtay'daki konu şmasınm<br />

metninin önceden görülmesi isteğinin yanlışlığım belirtmiş ve<br />

6 Eylül 1993 tarihinde Yarg ıtay'da düzenlenen "Adli Yılın Açılış<br />

Töreni"ne T. <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanım resmen davet etmiştir.<br />

Böylece Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın Adli Yılın Açılışında<br />

Yargıtay Başkam ile birlikte konu şması geleneği bu yıl<br />

tekrar işletilecek, Birlik Başkanı Yargıtay'daki toplantıda özgürce<br />

konuşacak, "Say-Savunma-Karar" üçlüsü eski birlikteli ğe,<br />

dayanışmaya, güzelliğe ve anlama kavu şacaktır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Tarih, 9.8. 1994<br />

GENELGE NO: 1122/37<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin Kuruluşunun 25. Yıldönümü nedeniyle<br />

yapılan kamuoyu açıklaması metni aşağıda bilgilerinize sunulmu<br />

ştur.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Ondör SAV<br />

181


KAMUOYUNA DUYtJRU<br />

TURKİYE BAROLAR BİRLİĞİ 25 YAŞINDA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, 25 yılı geride bıraktı; 25 yıldır "SAY-<br />

SAVUNMA—KARAR" bütünlüğünde SAVUNMA hakkımn güçlü<br />

ve özgür sesi olarak ödünsüz biçimde çalışmalarım sürdürüyor;<br />

ülke, toplum, demokratik hukuk devleti ve mesleki sorunlara<br />

ilişkin görüşlerini açıklıyor.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> 'Birliği, 1969 yılından beri HUKUKUN ÜS-<br />

TUNLÜGÜ ilkesini yılmadan usanmadan savunmuş, demokratik<br />

rejimin temeli olmas ı için uğraşmıştır. "Hukukun Üstünlüğü" ilkesi,<br />

Anayasa'daki Cumhur<strong>ba</strong>şkam ve Milletvekili "Andiçmesi"<br />

maddelerinde yer alm ış ancak yasama ve yürütme erkleri, zaman<br />

zaman bu ilkeyi ka ğıtlara ve Andiçme metinlerine hapsetmişlerdir.<br />

Hukukun Üstünlüğü'ne uygulamada hak ettiği yer verilmemi<br />

ş, kimsenin hukukun üstünde olamayaca ğı kuralı sık sık<br />

çiğnenmiştir.<br />

Zorunfu olmadıkça <strong>ba</strong>şvurulmamas ı gereken KHK. uygulaması,<br />

'Yasama Yetkisinin Devredilmezli ği" kuralinı zedelemiş, hukukun<br />

üstünlüğüne aykırı KHK'ler, Anayasa Mahkemesi'nce iptal<br />

edilmiştir. Hukukun Ustünlüğü'ne aykırı düzenleme yapanlar<br />

kusuru, kendilerinde arayacaklanna Anayasa Mahkemesi'nde<br />

aramışlar, yüksek yargı organını suçLama kolaylığına yönelmişlerdir.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki toplumumuzun gündeminde<br />

Anayasa Mahkemesi'nin görev alar ıınm iyice daraltıhp,<br />

sıradan bir biçimsel mahkeme haline sokulmas ı tartışmaları getirilmiştir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız bir BASKI GRU-<br />

BU olarak kimden ve nereden gelirse gelsin hukukun üstünlü ğü<br />

ilkesinin zedelenmesine gözyumamaz. Yasama yetkisinin devredilmezliği<br />

ve yargı <strong>ba</strong>ğırnsızhğı, hukukun üstünlüğünün özünü<br />

oluşturan kavramlard ır.<br />

Yargı Bağımsızlığı, savunma <strong>ba</strong>ğımsızlığı ile güçlenir, anlam<br />

kazanır. Savunma hakkı ve onun simgesi avukatların ve <strong>ba</strong>roların<br />

adaletin gerçekleştiri[mesindeki payları büyüktür. Savunma<br />

hakkının ve <strong>ba</strong>rolann önündeki engellerin kald ırılması, yargıyı<br />

182


daha güçlü ve etkin k ılacaktır. Bunu sağlamaya yönelik olan<br />

Avukatlık Yasası Değişikliği, bir türlü yap ılamamıştır. Tasarı,<br />

TBMM. gündeminde görü şülme sırasını beklemektedir<br />

Adalet Bakanlığı'mn vesayetinin yanmda Maliye Bakanl ığınm<br />

vergi hukukuna aykırı uygulamaları, avukatları bezdirmektedir.<br />

Adil e şit ve katlanilabilir bir vergiden çok bir MALIYE SAL-<br />

MASI'na, haks ız adaletsiz bir BAŞ VERGİSİ'ne dönüşen "HA-<br />

YAT STANDARDI" cenderesi, her yıl, daha fazla sayıda meslekdaşı,<br />

avukatliktan uzakla ştırmaktadır. Yargım ayrılmaz bir unsuni<br />

olarak kamu hizmeti yapan avukatların, yanlış bir uygulama<br />

ile diğer serbest meslek mensupları gibi düşünülüp, adaletsiz<br />

biçimde vergilendirilmelri, <strong>ba</strong> ğımsız yargı,, <strong>ba</strong>ğımsız savunma<br />

anlayışım da sarsmaktadır. Avukatların, elde etmedikleri<br />

kazanç vergilendirilerek savunmamn temsilcileri, ekonomik s ı-<br />

kıntıya itilmekte, görevlerini yapamaz duruma sokulmaktadır.<br />

Barolanmız, gerçek bir demokratik hukuk devletindeki gibi<br />

sağlıklı bir BASKI GRUBU olmal ıdır. Savunma mesleğinin, çağdaş<br />

demokratik bir yapıya kavuşmas ı için savunma hakkının<br />

önündeki hukuki, ekonomik ve mali engeller kald ırılmah, etkili,<br />

güçlü ve eksiksiz adaleti gerçekle ştirecek olan savunma, hukukumuzdaki<br />

saygideğer yerini almalıdır.<br />

Yargımn ayrılmaz unsuru olan SAVUNMA'mn temsilcileri,<br />

Hakimler ve Savcılar <strong>kurulu</strong> ile Anayasa Mahkemesi'nde yer almalı,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava<br />

açma hakkı kabul edilmelidir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

183


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara,19.7.1993<br />

GENELGE NO: 887/35<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam Avukat Önder SAV'm 20<br />

Temmuz 1995 günü adli tatilin <strong>ba</strong> şlaması nedeniyle yaptığı kamuoyu<br />

açıklamas ını aşağıda bilgilerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYLFRU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

19.7.1993<br />

20 Temmuz 1993 günü, adli tatil <strong>ba</strong> şlıyor. Kaldırılması tartışılan<br />

adli tatil, hukukumuz, mahkemeleriniz, yargıçlarımız, say<br />

-c<br />

ılanmız, <strong>Barolar</strong>ımız ve avukatlanm ız yö ııünden önemli ve yararlı<br />

bir uygulamadır. Hukukçular yoğun çalışma dönemini ve<br />

yorgunluklarını geride bırakacak dinlenecek, yeni adli yıh zinde<br />

bir şekilde karşılayacaklard]r.<br />

1992-1993 adli y ılında vatandaşların, yargıçların ve avukatların<br />

yakınmaları sürmüştür. Davalar yine uzam ış, yargıçlar fazla<br />

iş yükü altında ezilmiş, avukatlar savunma hakk ım, özlenen düzeyde<br />

yapamam ış, vatandaş geciken adaletin etkisizliğinden şikayet<br />

etmiştir.<br />

Yargıç ve savcılar, ekonomik ve mali s ıkıntıdan yakınmışlar,<br />

maaşlarının ve özlük haklar ının iyileştirilmesi için yasa ç ıkarılması<br />

'gerçekleştirilememi ştir. Hakim ve Savcılarm aylık ve ödemelerinin<br />

kanunla düzenleneceğine ilişkin anayasa kural ı çiğnenerek<br />

kanun hükmünde kararname ile sorunun çözümlenmesi<br />

yoluna gidilmi ştir. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği olarak Hakim ve Say<br />

-c<br />

ılann maa şlarının artırılmasından memnunluk duyduk, ancak<br />

hukukun zorlanarak soruna çözüm aranmasma da üzüldük.<br />

184


Flükümeti oluşturan partilerin de muhalefette iken yak ındıklan<br />

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yap ısımn oluşumunun<br />

ve işleyişinin YARGI BAGIMSIZLIGI ilkesine uygun hale<br />

getirilmesi için hiç bir gayret ve giri şimde bulunmadıkları fevkalade<br />

ilginç ve dikkat çekicidir.<br />

Bakanlar Kurulu'na biryil önce gönderilen Avukatl ık Yasası<br />

değişikliğinin halen TBMM Adalet Komisyonu'nda görü şme sırası<br />

beklemesi de şaşırtıcıdır, üzücüdür.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği önümüzdeki adli yılda Avukatlık Y-<br />

sası değişikliği için uğraşını sürdürecek, Türk avukatına ve<br />

vunma hakkına yaraşır düzenlemenin yap ılmasının takipçisi olacaktır.<br />

Yargıtay Başkanli ğı'na seçilen Sayın Müfit UTKU, Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlık Divanının kendisini kutlama ziyaretinde<br />

ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne iade ziyaretinde, 6 Eylül 1993<br />

adli yılın açılışı töreninde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı'nın<br />

konuşması geleneğini sürdüreceklerini açıklamış ve <strong>ba</strong>sının ve<br />

TV. temsilcilerinin önünde, Birlik Ba şkanı'nı Yargıtay'da konu ş-<br />

ma yapmak üzere davet etmi ştir.<br />

Sayın Yargıtay Başkanı'nın bu olumlu tavır, anlayış ve çağrısı<br />

üzerine Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği de önceden Birlik Ba şkanının konuşma<br />

metni istenmeden özgürce konuşmas ı sağlandığı için üç<br />

yıldır ayrı olarak yapmakta olduğu "Adli Yılın Açılış" toplantısı<br />

uygulamas ına son vermi ştir. Bu yıl, ayrı tören yapılmayacak 6<br />

Eylül 1993 tarihinde Yargıtay'da düzenlenecek "Adli Y ılın Açılış"<br />

Töreninde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı, Yargıtay Başkanı ile<br />

birlikte konu şacaklardır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İ MZA)<br />

185


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Tarih, 16.8.1994<br />

GENELGE NO: 1147/40<br />

20 Temmuz'da <strong>ba</strong> şlayan ve genel olarak 6 Eylül'e kadar sürecek<br />

olaıi Adli Ara Verme dönemi içindeyiz. 60 yıldan bu yana uygulanmakta<br />

olan ve yayg ın tanımı ile "Adli Tatil"in kaldınhp<br />

kaldırılması tartışılagelmiştir. Her tartışma sonucunda da Adli<br />

Tatil'in kaldırılmas ından vazgeçilmiştir.<br />

Adli Tatil pek çok önemli ve temel yasanıızda "Adli Ara Verme—Çalış<br />

maya Ara Verme—Tatil" sözcükleri ile yeṛ almıştır. Tatil<br />

HUMK., CMUK. ve bu yasalardan çoksonra yürürlü ğe giren Yargıtay—Askeri<br />

Yargıtay—Damştay—Askeri Yüksek İdare Mahkemesi—Hakimler<br />

Savc ılar Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda<br />

kurumlaşmıştır.<br />

Resmi Gazete'de 18.6.1994 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe<br />

giren 10.6.1994 tarih ve 4001 Sayılı Yasa ile İdari Yargılama<br />

Usulü Kanunu'nun61/1. maddesinde yap ılan değişiklikle "Bölge<br />

İdare Mahkemeleri—İdare ve Vergi Mahkemeleri heryıl Teıhmuz<br />

ayının 20'sinden Ağustos ayuun . 21'ine kadar çalışmaya ara verirler"<br />

hükmü getirilmi ştir. Madde gerekçesinde "Yarg ı hizmetinin<br />

kırkbe ş gün gibi uzun bir süre acele belli işler dışmda durdurulması,<br />

hizmet ve çağ]n gereği <strong>ba</strong>hmından zorunlu görülmediğinden<br />

yargıdaki tıkanıklığın giderilmesi amacıyla çalışmaya<br />

ara verme süresi k ısaltılmakta..." denilmek.te, özetle 45 günlük<br />

tatil, 30 güne indirilmektedir.<br />

Madde gerekçesindeki kimi yanlışlıkların tartışmasına girmeden<br />

bu uygulamanm yargı <strong>kurulu</strong>şları aras ında tatil yönünden<br />

bütünselliği zedelediği ve uyumsuzluk yarattığı rahatlıkla söylenebilir.<br />

»<br />

Bırakalım sade vatandaşı, kimi hukukçuların dahi sadece Bölge<br />

İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeleri için adli ara<br />

vermenin 21 Ağustos'ta biteceğinden haberleri yoktur. TBB'ne<br />

gelen <strong>ba</strong>zı meslektaşlanmızın telefonlarından bu husus daha iyi<br />

anlaşılmaktadır. Kimileri de büyük bir yan ılgı içinde bütün yar-<br />

186


gı <strong>kurulu</strong>şları için adli tatilin 21 Ağustos'ta sona erece ğini sanmaktadırlar.<br />

Sadece Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemeiri<br />

için 21 Ağustos'ta sona erecek olan adli ara verme içinde biten<br />

yasal müddetler konusunda Idari Yargılama Usulü Kanunu'nun<br />

31. maddesinin "Bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda...<br />

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulan ır" şeklindeki<br />

hükmüne göre hareket edilecektir.<br />

HUMK. 177. maddesi, İdari Yargılama Usulü Kanunu için de<br />

geçerlidir, yani Kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi tatil<br />

zamanına tesadüf ederse bu müddetler, ayr ıca bir karar vermeye<br />

lüzum olmaksızın tatilin bittiği günden (yani 21 Ağustos'tan)<br />

iti<strong>ba</strong>ren yedi gün uzatılmış addolunur.<br />

Durum bilgilerinize saygı ile sunulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 461/18<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

• Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 5.4.1994<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanhğı'nın 5 Nisan Avukatlar. Günü<br />

nedeniyle yaptığı kamuoyu duyurusu metni a şağıda bilgi ve<br />

takdirlerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

5.4.1994<br />

5 Nisan Avukatlar Günü, bugün bütün Barolanmızda çeşitli<br />

toplantı ve etkinliklerle kutlan ıyor.<br />

187


İnsan Hakları içinde SAVUNMA HAKKI'nm çoz özel bir yeri<br />

vardır. Savunma hakkına gereken önemin verilip hukukun üstünlüğü<br />

benimsenen ülkelerde, "Polis Devleti" anlay ışı, yerini<br />

süratle "Hukuk Devleti"ne b ırakmıştır.<br />

Yargınm en önemli temel unsuru, SAVUNMA'd ır. Haklan çiğnendiği,<br />

tehdit edildiği, <strong>ba</strong>skı altına alındığı zaman insanlar, savunma<br />

hakk ını özgürce kullanamazla.rsa Yargı Bağımsızlığı,<br />

önanimas ı güç yaralar al ır.<br />

Ülkemizde de çağdaş, uygar ülkelerdeki gibi Adalet Bakanlığı'nın<br />

vesayetinden arınmış, <strong>ba</strong>ğımsızlığı sağlanmış <strong>Barolar</strong> için<br />

uğraşlarımız geride b ıraktığımız yıl içinde de sürmü ştür. Uzülerek<br />

söylemek gerekir ki al ınan mesafe, çok umut verici de ğildir.<br />

Avukatlık Yasası Değişikliği, ancak TBMM Adalet Komisyonu<br />

gündemine girebilmi ş olup görüşme sırasuıı beklemektedir.<br />

Serbest çalışan 'meslekda şlarımızın bir Maliye Salması haksız<br />

ve hukuksuz bir vergi olan "Hayat Standardı" uygulamasından<br />

çektikleri eziyet, sürmekte, Kamu Avukatları hakettikleri mali<br />

ve ekonomik haklarına kavuşamamaktadır.<br />

Savunmanın temsilcilerinin Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nda<br />

ve Anayasa Mahkemesi'nde yer almaları, Türkiye <strong>Barolar</strong>.<br />

Birliği'nin Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakkmrn tamnması<br />

sağlanamamıştır. .<br />

Bütün bu sayılan sıkıntı ve olumsuzluklara kar şın <strong>Barolar</strong>ımız<br />

ve meslekda şıanmız "Avukatlar Günü"nü, geleceğin daha<br />

sağlıklı ve mesleğimiz yönünden engelsiz ve sıkıntısız olacağı<br />

umudu ile kutlamaktad ırlar.<br />

1995 yılı Avukatlar Gününü mesleğimizin ve meslekda şlarımızın<br />

sayılan dert ve sorunları çözümlenmiş olarak kutlayacaklarına<br />

inanmak istiyoruz.<br />

188<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR BIRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 17.3.1995<br />

GENELGE NO: 415/13<br />

11.3.1995 tarihinde Ankara'da toplanan Baro Başkanları ,<br />

avukatlık mesleğinin sorunlarını kamuoyuna duyurmak amacı<br />

ile 5 Nisan 1995 tarihindeki Avukatlar Günü'nde bütün avukatların<br />

Ankara'da toplanmasm ı, Anıtkabir'de cüppeli yürüyü ş yapılmasını<br />

ve aynı gün Ankara'da kapalı salon toplantısı düzenlenmesini<br />

uygun görmü şlerdi.<br />

5 Nisan 1995 tarihinde, <strong>ba</strong>şta bütün' Baro Ba şkanları ve yöneticiler<br />

olmak üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Genel Kurul Delegeleri<br />

ve mazereti olmayan di ğer bütün meslekdaşlarımızın Ankara'da<br />

bulunmalarını istiyoruz. 5 Nisan Avukatlar günü, Türkiye'de<br />

<strong>ba</strong>şka hiçbir Baro'da yerel etkinlik yap ılmayacak, meslekdaşlanmız,<br />

sadece Ankara'daki etkinliklere katılacaklardır. Bu<br />

nedenle meslekda şlanmızın ülke düzeyinde duru şmalara girmemeleri<br />

sözkonusu olduğundan mazeret dilekçelerini önceden ilgili<br />

yargı mercilerine vermeleri yararlı olacaktır.<br />

Toplantının saat 11.00'de yapılması, meslekdaşlarımızın toplantıyı<br />

da cüppeli olarak izlemeleri uygun görülmektedir. Meslekdaşlarımızın<br />

beraberlerinde cüppelerini de getirmeleri gerekmektedir.<br />

Toplantı öncesi sa<strong>ba</strong>h saat 09.45'te An ıtkabir'de Aslanlı<br />

Yol'un <strong>ba</strong>şlangıcında merdivenlerin önündeki tören alan ında Baro<br />

Başkanları ve toplantıya katılacak bütün meslekdaşlarımız,<br />

cüppeleri ile hazır bulunacaklardır. Tören alanında cüppeler giyilecek've<br />

Atatürk'ün huzuruna kadar cüppe ile yürt ınecek, saygı<br />

duruşu yap ılıp, çelenk konacakt ır, Anıtkabir resmi tören ve<br />

konuk defteri imzalanacakt ır.<br />

Toplantıya, Cumhur<strong>ba</strong>şkam, TBMM. Başkanı, Siyasi Partilerin<br />

Genel Başkanları ve temsilcileri, Ankara'daki Yüksek Yargı<br />

Kuruluş'ları Başkanları, Hukukçu olan Bakan ve Milletvekilleri,<br />

Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Başkanları ,<br />

çağrılacaktır.<br />

189


Saym Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan, Anamuhalefet Genel<br />

Başkanı, Yüksek Yargı Kuruluşları Başkanları ve Adalet Bakanfna<br />

toplantımızda konuşma yapmaları için yazılı talepte bulunulacaktır.<br />

Bu genelgemizin 14.3.1995 tarihli "Kamuoyu Duyurusu" ile<br />

birlikte Baronuz mensubu bütün meslekta şlarımıza duyurulmasını,<br />

yürüyü şe ve salon düzenlemesi yönünden toplant ıya ne kadar<br />

sayıda meslekdaşımızın katılacağının en geç 31.3.1995 tarihine<br />

kadar birliğimize ulaşacak şekilde bildirilmesini rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

NOT:<br />

Gelişmeler ve gelişmelere göre ek bilgiler<br />

ve toplantı program ı size iletilecektir.<br />

(Toplantı, muhtemelen Karayolları Genel<br />

Müdürlüğü Salonunda olacakt ır.)<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 15.3.1995<br />

ANKARA'DA TOPLANAN BARO BA ŞKANLARI<br />

AVUKATLIĞIN SORUNLARINI GÖRÜŞTÜLER<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin çağrısı üzerine Ankara'da<br />

11.3.1995 tarihinde toplanan Baro Başkanları Avukatlik mesleğinin<br />

sorunlarını konuşup, önümüzdeki günlerde yap ılacak işlerle<br />

ilgili olarak görüş birliğine vardılar.<br />

Baro Ba şkanları, toplantı da, Avukatların Serbest Muhasebeci<br />

ve Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerie 1995 yılı Mart ayından<br />

iti<strong>ba</strong>ren yılhk sözle şme imzalamas ı, defter tutturması ve 1996<br />

yıh gelir vergisi beyannamelerini, bu meslek mensuplar ına imzalatmalan<br />

zorunluluğunu getiren 23.2.1995 tarihli Resmi Gazete'de<br />

yayınlanan (1) No.lu Genel Tebli ğin iptali için Danıştay'da<br />

dava açılması görüşünde birleşmişler, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı'nın "...hiç bir Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavir ile sözle şme yapmayaca ğım, defter tutturma-<br />

190


yacağım, yıllık gelir vergisi beyannamemi de imzalatmayaca ğım"<br />

şeklindeki eylemine katılarak kendilerinin de böyle davranacaklarım<br />

belirtmişlerdir.<br />

Baro Başkanlan, Avukathk Yasas ı Değişikliği Tasansı'nm<br />

TBMM'de görüşülmesinin sağlanamayışını da eleştirmişler, Avukatları,<br />

elde edemedikleri gelir üzerinden vergilendiren "Hayat Standardı'mn<br />

yargının tıpkı yargıç ve savcı gibi ayrılmaz parçası olan avukatlara<br />

uygulanmasmın ve ayrıca yıldan yıla 'ağırlaştınlarak sürdü-,<br />

rülmesinin fevkalade sakıncalı olduğunu ifade etmi şlerdir.<br />

Baro Başkanları, kamu avukatlannın mali ve ekonomik haklar<br />

yönünden diğer meslek grupları karşısında geriletilmelerinin<br />

avukatlık mesleğini rencide ettiğini vurgulamışlardır.<br />

Baro Ba şkanları,' Siyasi Partilerin anla ştıkları söylenen anayasa<br />

maddeleri de ğişikliğinde, yürütmenin yargıya ve yasamaya<br />

müdahalesinin engellenmesine, yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığının sağlanmasına,<br />

savunmanın önündeki engellerin kaldırılmas ına ili şkin<br />

maddeler olmayışından demokratik hukuk devleti ilkesi yönünden<br />

üzüntü duyduklarını belirtmi şlerdir.<br />

Baro Başkanları, CMUK uyarınca Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />

Maliye Bakanl ığı'nın göndermesi gereken paraların gönderilmeyi<br />

şinin sanık ya da yakalanan kişilere hukuki yardım yapılmasını<br />

zorlaştırdığını, demokratikle şmeye örnek gösterilen bir yasanın<br />

karakollarda uygulanmasında ve şefraflaşmasının sağlanmasında<br />

aksaklıklar meydana geldiğini de vurgulamışlardı .<br />

Sorunların büyük bir kısmını 17.12.1994 tarihinde yaz ılı ve<br />

sözlü olarak Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller'e aktaran Baro Ba ş-<br />

kanları, geride kalan 3 ay içinde somut hiç bir olumlu adım atılmayışı<br />

karşısında 5 Nisan 1995 tarihindeki Avukatlar Günü'nde<br />

bütün Avukatların Ankara'da toplanmas ını dolayıs ı ile o gün ülke<br />

düzeyinde duruşmalara girilemeyeceğini belirterek Anıtkabir'de<br />

cüppeli yürüyü ş yapılmasını ve aym gün Ankara'da kapalı<br />

salon toplantısında daha sonraki eylem biçiminin saptanmasını<br />

uygun görmüşlerdir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

191


Sayın Tansu Ç İLLER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan<br />

AM(ARA<br />

22.3.1995<br />

446<br />

Her yıl kutlanmakta olan "5 Nisan Avukatlar Günü" bu y ıl <strong>ba</strong>rolar<br />

tarafmdan ayrı ayrı kutlanamayacak, bütün Baro Ba şkanları<br />

ve avukatların katılım ı ile Ankara'da ı bir kapah salon toplantısı<br />

yapılacaktır. Bu toplantıda, mesleğimizin, yargımızın ve ülkemizin<br />

sorunlarına değinilecek, "Avukatlar Günü" ile ilgili toplantımn,<br />

Ankara'da yap ılmasının nedeni ve anlam ı vurgulanacaktır.<br />

Toplantıya Cumhur<strong>ba</strong>şkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi<br />

Başkanı, Siyasi Partilerin Genel Ba şkanlan ve Temsilcileri, Ankara'daki<br />

Yüksek Yarg ı Kuruluşları Başkanları, hukukçu olan-<br />

Bakan ve Milletvekilleri, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek<br />

Kurulu şları Başkanları çağrılacaldardır.<br />

Ülkemizin dört bir yan]Lndan gelecek olan çok say ıdaki meslektaşımızın<br />

izleyici ve dinleyici olarak kat ılacağı toplantı, Karayolları<br />

Genel Müdürlüğü Salonunda 5 Nisan 1995 günü saat<br />

11 .00'de yapılacaktır.<br />

Yukarıda anlamı açıklanan ve Türk Avukatl ık camiası ve Ba- -<br />

rolarımız yönünden fevkalade önemli böyle bir toplantıda bir konuşma<br />

yapmanız, Baro Ba şkanlanmızı ve meslektaşlanmızı çok<br />

sevindirecektir.<br />

Toplantımızı onurlandırmanızı takdirlerinize sunar, göstereceğiniz<br />

ilgi ve esirgemeyece ğinize inandığırnız önemli katkı içir<br />

teşekkür eder, saygılar sunarım.<br />

192<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

NOT:<br />

Toplantıya katılma konusunda Birli ğimizi<br />

haberdar etmeleri için ilgililere talimat vermeniz,<br />

program düzenlemesi açısıdan yararlı olacaktır.


Sayın Tansu ÇİLLER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan<br />

ARA<br />

3.4.1995<br />

549<br />

22.3.1995 tarih ve 446 sayıh yazımızdaki talebimizi uygun görüp<br />

5 Nisan 1995 ggünü saat 11.00'de yapacağımız toplantıya<br />

onur vereceğinizi, özel kalem müdürünüzün telefonundan ö ğrenmiş<br />

bulunuyorum.<br />

Ülkenin çokyüklü iç ve dış sorunlarından ve yoğun i şlerinizden<br />

bize zaman ayırdığınız için müte şekkiriz.<br />

Toplantıya Devlet Bakanı ve Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı Sayın Hikmet<br />

Çetin, Adalet Bakan ı Sayın Mehmet Mo ğultay, Anayasa,<br />

Yargıtay, Damştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi<br />

Başkanları ve Başsavcılan, Anayasa Mahkemesi Üyeleri,<br />

Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kurulu şlannm Başkanları ,<br />

Yargıtay ve Dam ştay Daire Başkanlarıyla çağrı gönderilen hukukçu<br />

milletvekillerinin bir kısmı, Türkiye'deki <strong>Barolar</strong>ın Başkanları<br />

ve yurdun her yöresinden gelecek olan avukatlar katılacaklardır.<br />

Sayın, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı yurtdışmda olduğu, Sayın TBMM Başkanı<br />

da o tarihte Antalya'da bir toplant ı için daha önce söz vermi ş<br />

bulunduğu için toplantıya katılamayacaldarım bjldirmişlerdir.'<br />

Anamuhalefet Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz da<br />

kendisine gönderilen çağrıyı, henüz yanıtlamamıştır.<br />

Sorunlarımızı, sizi ziyaretimizde 17.12.1994 tarihinde, sözlü<br />

olarak aktarmış yazılı da sunmuştuk; tekrar ili şikte sunuyoruz.<br />

Yapacağınız konu şmayı Baro Başkanlanmız ve meslektaşlarımız<br />

büyük bir heyecanla beklemektedirler. Avukathğın yılların<br />

biriktirdiği sorunları tıpkı diğer kimi sorunlar gibi sizin hükümet<br />

<strong>ba</strong>şkanlığı döneminize rastlam ıştır. Sorunlarımızın sizin kararlılıkla<br />

vereceğiniz talimatlarla hızla çözüme kavu şacağına içtenlikle<br />

inanıyorum.<br />

193


Sorunlarim ız ve izin verirseniz çözüm için yaklaşım yöntemi<br />

ile ilgili bir kısa notu da program ile birlikte ili şik olarak sunuyorum.<br />

Esirgemediğiniz ilgi ve yapacağınız konuşma için te şekkür<br />

eder, saygılar sunarım.<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 3.4. 1995<br />

Her yıl 5 Nisan'da bütün ülkede <strong>Barolar</strong> ve Avukatlar tarafından<br />

kutlanmakta olan "AVUKATLAR GÜNÜ" bu y ıl ayrı ayrı<br />

kutlanmayacak, bütün Baro Ba şkanları ve Avukatlar Ankara'da<br />

toplanacaklard ır.<br />

Yurdun her yöresinden çok sayıda avukat, Ankara'da olaca ğından<br />

pek çok yerde duru şmalara girilemeyecektir.<br />

Avukatlar, 5 Nisan 1995 günü sa<strong>ba</strong>h saat 09.45'de Anıtkabir'de<br />

"Aslanli Yol"un <strong>ba</strong> şlangıcındaki tören alanında cüppeli olarak<br />

hazır bulunacaklar, Atatürk'ün huzuruna kadar cüppeli yürüyeceklerdir.<br />

Avukatlar, daha sonra Karayolları Genel Müdürlü ğü Toplantı<br />

Salonuna gidecek ve saat 11.00'de <strong>ba</strong> şlayacak olan toplantıya katılacaklardır.<br />

Toplantıya, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay,<br />

Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin<br />

Saym Başkanları ve Başsavcıları, Sayın Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı,<br />

Sayın Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi tJyeleri, hukukçu milletvekilleri,<br />

kamu kurumu niteli ğindeki, meslek <strong>kurulu</strong> şlarının<br />

<strong>ba</strong>şkanları, Yargıtay ve Danıştay Daire Ba şkanları, diğer davetliler<br />

ve çok sayıda Baro Başkanı ve Avukat katilacakt ır.<br />

Toplantı, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı Avukat Önder<br />

SAV'ın açış konuşması ile <strong>ba</strong>şlayacak, avukatlık mesleğinin, yar-<br />

194


gının ve ülkenin sorunlarına değinilecek, "Avukatlar Günü" ile ilgili<br />

toplantının, Ankara'da yapılmasının nedeni ve anlamı vurgulanacaktır.<br />

Toplantıda, Baş<strong>ba</strong>kan Sayın Tansu Çiller, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı<br />

Sayın Hikmet Çetin, Adalet Bakam Sayın Mehmet Moğultay<br />

konuşacaldardır. Toplantıya katılması ve konuşma yapması için<br />

Ana Muhalefet Partisi Genel Ba şkanı Sayın Mesut Yılmaz da çağırılmıştır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

NOT:<br />

Anıtkabir'deki cüppeli yürüyü ş, saat tam<br />

09.45'te, Karayolları Genel Müdürlüğü<br />

Salonundaki Toplantı da tam 11.00'de<br />

<strong>ba</strong>şlayacağından görüntülemek isteyen TV.<br />

Kuruluşlarının anılan saatlerde haz ır<br />

bulunmaları önemle rica olunur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 11.4.1995<br />

GENELGE NO: 590/16<br />

ILGI :17.3.1995 gönlü ve 415/13 sayılı genelgemiz.<br />

ilgide belirtilen genelgemiz ile 11.3.1995 tarihinde toplanan<br />

Baro Başkanlanmızca, Avukatlık mesleğinin sorunlarını görüşmek<br />

amacı ile 5 Nisan 1995 tarihindeki "Avukatlar Günü"nde bütün<br />

Avukatlarm Ankara'da toplanmasının, Anıtkabir'de cüppeli<br />

yürüyüş yapılmasının ve aym gün Ankara'da kapah bir salon toplantısı<br />

düzenlenmesinin uygun görüldüğü, toplantıya Cumhur<strong>ba</strong>şkanı,<br />

TBMM Başkanı, Baş<strong>ba</strong>kan, Siyasi Partilerin Genel Ba ş-<br />

kanları ve Temsilcileri, Ankara'daki Yüksek Yargı Kuruluşları<br />

Başkan ve C. Ba şsavcıları, Hukukçu olan Bakan ve Milletvekille-<br />

195


i, Kamu Kurumu Niteli ğindeki Meslek Kurulu şları Başkanlarımn<br />

çağrıldığı bildirilmişti.<br />

Aym tarihte üçbini aşkın meslektaşımızm katılımı ile Anıtkabir'de<br />

cüppeli yürüyü ş yapılmış ve Karayolları Genel Müdürlüğu'ndeki<br />

toplantıya, Baş<strong>ba</strong>kan, Anayasa Mahkemesi Başkam,<br />

Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı, Ana Muhalefet Partisi Genel Ba şkan Vekili,<br />

Devlet Bakanları Bekir Sami Daçe, Necmettin Cevheri, Adalet<br />

Bakanı, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi<br />

Başkanları ve Başsavcıları ile Yargıtay, Danıştay Daire Ba şkanları,<br />

Hukukçu Milletvekilleri, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek<br />

Kuruluşları Başkanları, Adalet Bakanlığı üst düzey yetkilileri,<br />

56 Baro Başkammız ve salon kapasitesinin üstündeki say ıda<br />

meslektaşımız katılmış ve çok sayıda TV Kuruluşu ve Basm Mensubu<br />

toplantıyı görüntülemi ş ve izlemi ştir.<br />

Toplantıda Baş<strong>ba</strong>kan, Baş<strong>ba</strong>kan Yardımcısı, Ana Muhalefet<br />

Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Adalet :Bakan ı birer konuşma<br />

yapmışlar Hayat Standardı, Serbest Muhasebeci veya Serbest<br />

Muhasebeci Mali Mü şavir ve Kamu Avukatları ile ilgili sorunların<br />

çözümüne yard ımcı olacaklarını, özellikle Avukathk Kanunu'nun<br />

TBMM gündeminde ön s ıralara ahnmas ı sözünü bir kez<br />

daha vermişlerdir.<br />

Konu ile ilgili olarak TBB Başkanmın ve en kıdemli Baro Başkanımız<br />

Hatay Baro Başkam Av. Nabi İnal'ın toplantıda yaptığı<br />

konuşma metinleri ekte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılarımla<br />

EKI: Konuşma metinleri.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

196


TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANI<br />

AVUKAT ÖNDER SAVIN<br />

AVUKATLAR GÜNÜ NEDENIYLE DÜZENLENEN<br />

TOPLANTIDA YAPTIĞI KONUŞMA<br />

5 Nisan "Avukatlar Günü" nedeniyle düzenledi ğimiz toplantıya<br />

onur veren çok de ğerli konukları, yüce yargıç ve savcılan, değerli<br />

milletvekillerini, Ankara dışmdan ve Ankara'dan kat ılan<br />

Baro Başkanlarım ve bütün meslekta şlanmı en iyi dileklerimle<br />

ve saygılarımla selamhyorum.<br />

<strong>Barolar</strong>ımızın ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin tarihinde "Avukatlar<br />

Günü" nedeniyle ilk kez ayrı ayrı toplantılar yapmayıp<br />

Ankara'da biraraya gelmi ş oluyoruz.<br />

Bütün Barolanmızın ortak isteği doğrultusunda yap ılması kararlaştırılan<br />

bu toplantıda, sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi<br />

dile getireceğiz.<br />

Avukatlık mesleğinin sorunlarını konuşurken ülkemizin sorunlarını<br />

da unutmuyoruz; toplantımızı ülkemizin çok önemli iç<br />

ve dış sorunlar yaşadığı bir dönemde yapmakta oldu ğumuzun<br />

ayırdındayız.<br />

Güneydoğu'da ve Doğu'da yıllardır iç huzuru tehdit eden çocuk,<br />

yaşlı, kadın demeden acımas ızca öldüren, vuran teröre karşı<br />

<strong>ba</strong>şlatılan ve Kuzey Irak topraklannda sürdürülen harekat ın,<br />

amacı dışına asla taşırılmadan bir an önce tamamlanmasm ı dilemekteyiz.<br />

Kıbrıs, Bosna Hersek, Çeçenistan ve benzeri uluslararası<br />

pekçok konuda çifte standart kullanan, Türkiye'ye gelince<br />

de demokrasi, insan hak ve özgürlükleri havarisi kesilen kimi<br />

değişik amaçli ülkelere karşı ülkemiz, Kuzey Irak harekat ından.<br />

yüzü ak ve demokrasi puvamnı düşürmeden çıkmak zorundadır.<br />

Senelerdir, etnik ayrılık körüklenerek Doğu ve Güneydoğu'da<br />

iç <strong>ba</strong>rış ve ulusal bütünlük yokedilmek istenirken bu kez, Istanbul'da<br />

mezhep ve dini inanç kar şıtlığı süsü verilerek sadece Istanbul'da<br />

değil tüm ülkemizde dostluk, <strong>ba</strong>rış, karde şlik ve ulusal<br />

birliğimiz kundaklanmak istenilmi ştir.<br />

Saldırganlar, hedeflerini özellikle bilinçli şekilde seçiyorlar.<br />

Gaziosmanpaşa'da sadece kahvehaneler, pastane ve cemevi ta-<br />

197


anmadı; ulus bilinci, demokratik rejim, insan1arııı yaşama hakları<br />

kurşunlandı, tarandı .<br />

Terör ve kimi karanlık güçler, aym 12 Eylül öncesinde sergilediği<br />

oyunları yine sahneliyor, kentlerdeki kardeşliği, iç <strong>ba</strong>r ışı<br />

sarsıp insanlarımızı birbirine düşürerek korkutma, yıldırma ve<br />

kanlı bir iç savaşa luşkırtma amacma yoneliyor.<br />

12 Eylül öncesi Kahramanmara ş'da, Çorum'da, Ankara Piyangotepe'de<br />

ve Üniversitelerde yaşanan acı olaylar, değişik <strong>ba</strong>haneler<br />

yaratılarak bugün Sivas'da, İstanbul-Gaziosmanpaşa'da, Üniversitelerde<br />

yeniden tezgahlan ıyor. Ülkemizin değerli aydın, düşünür<br />

ve yazarları kurşunlamp bom<strong>ba</strong>lanarak yokediliyor. Bununla<br />

da yetinilmeyip kentlerde duyarl ı bölgeler seçilip bilinçli<br />

şekilde suikastler düzenleniyor.<br />

Din duygularını öne çıkartıp inanan-inanmayan ayrımcılığı<br />

yaparak dini dü şünceleri farklı olanları, silahlı çeteler örgütleyip<br />

Cezayir'deki öldürme eylemleri sergilenmek isteniliyor. Bunlara,<br />

çağdaş devlet olmanın gereği kararl ı ve ödünsüz biçimde karşı<br />

çıkılmalıdır.<br />

Ülkemizin içinde ve d ışında, Terörle Mücadele Yasas ının antidemokratik<br />

S. maddesine dayan ılarak verilen kararlarla mahkum<br />

olanların durumları bütün hızıyla tartışılıyor. Türkiye, bilim<br />

adamlarını, yazarlannı gazetecilerini, kimi aydmlann ı, düşüncelerini<br />

açıkladıkları için yargılayan ve adi suçların çok üstünde<br />

cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor. Protokolünde<br />

"Terörle Mücadele 'Yasas ı, Temel Hak ve Ozgürlüklerin özüne<br />

dokunulamaz ilkesi ışığında yeniden ele alınacaktır" vaadi ve<br />

23.3.1995 tarihli Uygulama Programı'nda, 'herşeyden önce ülkemizde<br />

düşüncenin sağlıklı bir biçimde oluşmasının ve özgürce<br />

ifade edilmesinin önündeki anayasal ve yasal engellerin kald ırılmasım,<br />

insanlara duyduğumuz saygının ve demokrasiye olan<br />

<strong>ba</strong>ğlılığımızın vazgeçilmez bir gereği sayıyoruz" yazan bir hükümetin<br />

ilk yapacağı iş, Terörle Mücadele Yasas ınm 8. maddesini<br />

sür'atle kaldırmak, bir demokrasi ay ıbına son vermek olmalıdır.<br />

Aksi takdirde hükünıet ortakları, içtenliklerini, önce birbirlerine<br />

ve ülkemiz insanları na, sonra dünyaya anlatmakta güçlük çekeceklerdir.<br />

198


Aslında her yıl bugün kutladığımız "Avukatlar Günü"nü meslektaşlarımızın<br />

biraraya geldiği böyle anlamlı bir toplantıda benim<br />

de nezaket sözcükleri ile kutlamam gerekirdi. Kutlamaya<br />

dilim varmıyor.<br />

Gerçek kutlamayı, Avukatların ve Baro'lann <strong>ba</strong> ğımsızlığının<br />

kanunen de kabul edileceği, mesleğimizin ve meslekta şlarımızın<br />

"Say—Savunma—Karar" bütünlü ğünde hak ettikleri yeri alaca ğı,<br />

Avukatlık mesleğinin özellikle Maliye Bakanlığı'nın tasallutundan<br />

kurtulaca ğı günlere erteliyorum.<br />

İnsanlar, haklarını güvence altına alabilmek ve hukuk devletini<br />

kurmak, hukukun üstünlü ğünü benimsetmek için uzun, çileli<br />

ve çetin uğraşlar vermişlerdir; haklarının çiğnendiği, tehdit<br />

edildiği, <strong>ba</strong>skı altına alındığı zaman "SAVUNMA HAKKI"nı kallanmışlardır.<br />

"Say— Savunma—Karar", demokrasilerde sağlıklı yargılamanın<br />

birbirinden ayrılmaz üç unsurudur. Savunma hakk ı ve onun<br />

simgesi Avukatlar ve <strong>Barolar</strong> ın, "Adalet"in gerçekle şmesindeki<br />

paylan, azımsanmayacak ölçüdedir. Savunma hakk ının, avukatlık<br />

mesleğininve Barolann önündeki engellerin kald ırılması yargıyı<br />

daha güçlü ve etkin kılacaktır.<br />

Çağdaş uygar ve demokratik ülkelerde <strong>Barolar</strong>, savunma hakkının,<br />

insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik laik hukuk devletinin<br />

ve hukukun üstünlüğü ilkesinin yılmaz takipçileridir.<br />

Ülkemizde de avukatlar ve <strong>Barolar</strong>, demokratik laik hukuk<br />

devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinden ödün vermeden, yargıya<br />

katkılannı yapmaktadırlar. <strong>Barolar</strong> ve avukatlar, yargının<br />

ve adaletin gören gözü, duyan kula ğı, konuşan ağzıdır. Savunmayı<br />

kaldınmz, adalet, temelsiz, gözsüz ve kulaks ız olur.<br />

<strong>Barolar</strong> ve avukatlar olarak üzüldü ğümüz, yakındığımız konular<br />

vardır. Mesleğimizin sorunları, serbest avukatlığı 'da, kamu<br />

avukatlığını da yapmayı çok zorlaştırdı.<br />

Mesleğimizin sorunlarını, 17 Aralık 1994 günü Baro Başkanlanmızla<br />

yapılan toplantıda konuşmuş ve toplu olarak Sayın<br />

Baş<strong>ba</strong>kan'ı ziyaret edip kendilerine aktarm ıştık.<br />

199


Daha sonra Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlık Divanı olarak<br />

TBMM. de grubu olan Siyasi Parti Genel Ba şkanları ve yetkililerine<br />

sorunlarımız anlatılmış, yazıli metinler verilmiş ve çözüm<br />

için vaadler aimmıştır.<br />

15 Mayıs 1992 tarihinde Bakanlar Kurulu'na gönderilmi ş<br />

olan Avukatlık Yasası Değişikliği Tasarısı pekçok engeli zorlukla<br />

aşarak TBMM. nin gündemine girebilmi ştir. Bilindiği üzere<br />

amlan tasarı, hükümetin Kamuoyuna duyurdu ğu ve angaje olduğu<br />

"Demokratikle şme Paketinde" de bulunmaktad ır. Gündemin<br />

182. s ırasındaki tasarınm ilk sıralara alınıp görüşülmesi,<br />

önceki gecikmelerin yarattığı sıkıntıları belki hafifletebiir.<br />

Avukatlık Yasası I)eğişikliği Tasarısı'nın TBMM gündemindeki<br />

alt sıralardan çıkarılıp Danışma Kurulu Kararı ile ilk sıralara<br />

almması ve kimi olabilir düzeltmelerle yasala ştınlması için<br />

TBMM.de grubu olan tüm Siyasi Partiler "OLUR" demelerine<br />

karşm hala somut bir geli şme olmayışı son derece üzücüdür.<br />

Gecikmeye, hükümetin yeniden yapılanmasınm uzaması kadar<br />

TBMM.nin yeterince çal ışmayışı da etken olmuştur. Avukatlık<br />

Yasası Değişikliği Tasarısı'nın yasala şamamasında asıl sorumluluk,<br />

muhalefet partilerinden çok iktidar partilerine dü ş-<br />

mektedir.<br />

Demokratikle şme paketinde yer alan bir tasarıya, muhalefet<br />

partilerinin de deste ği slııımışken konunun, TBMM.4e görüşülmesinin<br />

sağlanamayışı fevkalade şaşırtıcıdır.<br />

TBMM gündeminde bulunan Avukatl ık Yasası Değişikliği Tasarısı'nda<br />

avukatların ekonomik durumlarını arttırıcı, iş sahasını<br />

ve iş olanaklarını geli ştirici değişiklikler yoktur. Baz ı mahkemelerde<br />

açılmış olan davaların ancak avukatla takip edilmesine,<br />

<strong>ba</strong>zı sözleşme ve belgelerin avukat imzas ı ta şıması, sermaye şirketlerinde<br />

avukat bulundurulmas ı gerekliliğine ilişkin isteklerirniz<br />

ve benzerleri, maalesef de ğişiklik metninde yer almam ıştır.<br />

Biz, Avukatlık yasasmdaki de ğişiklikleri ;, mesleğimiz ve meslektaşlarımız<br />

açısından öneminden çok, demokrasinin, demokratikleşmenin<br />

hukukun üstünlü ğü, yargımız ve vatandaşın savunma<br />

hakkı açısından taşı dığı önem nedeniyle kaçınılmaz sayıyoruz.<br />

Yoksa T.B.B. ve <strong>Barolar</strong>, Avukatl ık Yasası'nda hiçbir deği-<br />

200


şiklik yapılmasa da inandıkları doğruları, toplum, ülke, demokrasi,<br />

insan hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukuk<br />

devleti ve hukukun üstünlü ğü ilkeleri doğrultusunda söyleme ve<br />

mücadele etme kararhu ığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedirler.<br />

Kuruluşumudan buyana, <strong>ba</strong>ğımsız ve tarafsız BASKI GRUBU<br />

olarak yaptığımız gibi bundan böyle de ay ıplar ve yanlışlarla<br />

mücadele ederiz, do ğrulan da çekinmeden bölüşürüz.<br />

Toplumun gündeminde olan ama bir türlü sa ğlıklı çözüme kavuşturulamayan<br />

bir diğer konu da Anayasa Değişikliği'dir. Siyasi<br />

Partilerin üzerinde anla ştığı açıklanan madde ve konular, yeterli<br />

değildir. YÖK ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kuruluna<br />

hiç değinilmemiştir.<br />

Yürütme'nin yasamaya ve yarg ıya müdahalesinin engellenmesine,<br />

yargı <strong>ba</strong>ğımsızlığının önünü -tıkayan yapılaşmanın kaldırılmasına,<br />

<strong>ba</strong>şta 104, 159. maddeler olmak üzere pek çok önemli<br />

anayasa maddesine ili şkin değişiklik önerilmemi ş olması fevkalade<br />

düşündürücü ve üzücüdür.<br />

Anayasa Değişikliği yapılırken savunma hakkının önündeki<br />

tüm engellerin kaldırılması, etkili, güçlü adaleti gerçekle ştirmeye<br />

önemli katkı yapacak olan savunmanın, hukukumuzda ve<br />

anayasada da hakettiği yeri almas ı sağlanmalıdır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Anayasa'nın "YÜRÜTME" Bölümünde<br />

değil, "YARGI" bölümünde yer almalıdır. "SAy—SAVUNMA-<br />

KARAR" bütünlüğü Anayasa'da da açıkça belirtilmelidir. Yargınm<br />

<strong>ba</strong>ğımsızlığı anlayışı doğrultusunda BAROLARIN DA BA-<br />

GIMSIZLIGI sağlanmalıdır. Anayasa Mahkemesi'nde, Hakimler<br />

ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ni temsilen<br />

üye bulunması hükmüne yer verilmeli, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />

Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakk ı benimsenmelidir.<br />

Yukarıda belirtilen Anayasa Değişiklikleri gerçekleştiği zaman<br />

"SAVUNMA HAKKI" ça ğdaş bir içerik ve anlam kazanacaktır.<br />

Kamu görevlisi olarak hizmet veren kamu avukatları, çağdaş<br />

demokratik hukuk devletinde rastlanmayacak statüde ve gelir<br />

201


düzeyinde çalıştırılmaktadır. Kamu avukatlığı smıfı, diğer hizmet<br />

sımflarına göre özlük haklan, mali ve sosyal haklar yönünden<br />

çok gerilerde bırakılmıştır.<br />

Özellikle 1988 yılından buyana kamu avukntlann ın mali durumu,<br />

sürekli olarak "Denetim Elemanları" "Sağlık Hizmetleri<br />

Smıfı" ve "Teknik Hizmetler Sınıfi" karşısında bile Ek Göstergeler—Özel<br />

Hizmet Tazminatlan ve yan ödemeler göstergeleri yönünden<br />

büyük ölçüde geriletilmi şlerdir.<br />

Aynı eğitimi yapan, benzer hizmet gören savc ı ve yargıçlar,<br />

kamu avukatlarının 3 misline yakın para almaktadırlar. Hatta<br />

<strong>ba</strong>zen aynı kurumda çalışan kimi işçiler de kamu avukatlarından<br />

fazla ücret almaktadır.<br />

Mali ve ekonomik s ıkıntıların yanmda idari vesayet altmda<br />

olmanın getirdiği sorunlar da kamu avukatlannrn <strong>ba</strong>skı altında<br />

meslek yapmalarına neden olmaktad ır. Kamu avukatımn atanmasından,<br />

nakline, çal ışma şartlanndan. siciline, hakk ında disiplin<br />

kovuşturmas ı yapılması tehditine kadar pek çok sorun, avukatlık<br />

mesleğinin özelliği ile hiç <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır.<br />

Kamu avukatlarının sorunlan, san ıldığı kadar karmaşık değildir;<br />

kısa bir düzenleme ile çözümlenebilir. Ayr ı bir "Kamu<br />

Avukatlığı Yasası" çıkartılarak özerk ve tüzel ki şiliği olan "Kamu<br />

Avukatları Kurulu" ya da "Avukatlar Yüksek Kurulu" olu ş-<br />

turulmal ıdır.<br />

Kamu avukatları için hakim ve savcılara verilen ek göstergeler,<br />

yan ödeme göstergeleri ve özel hizmet tazminatlar ı gözönünde<br />

bulundurularak "Say--Savunma—Karar" bütünlü ğü de dikkate<br />

alınıp makul ve kabul edilebilir bir düzenleme yapılmalıdır; aksi<br />

takdirde devlet adına talepte bulunan, savcilarla, ulus adma karar<br />

veren yargıçlarla, devletin vekaletini üstlenen avukatlar arasmdaki<br />

uçurum denecek kadar çok ay ırımm, çağdaş demokratik<br />

hukuk devleti ölçülerine uyduğu söylenemez.<br />

Kamu avukatlarına savcılar ve yargıçlara benzer. haklar tanınamayacaksa<br />

657 sayılı Devlet Personel Kanununda yeni düzenleme<br />

yap ılarak kamu avukatları aleyhine olan bu durum düzeltilmeli,<br />

Avukatlık Hizmetleri Sınıfı'nın ek göstergeleri, yan öde-<br />

202


me göstergeleri ve özel hizmet tazminatlan di ğer smıflardan geride<br />

bırakılmayacak şekilde ayarlanmal ıdır.<br />

Devlet, sayılan 2000 civarında olan kendisi un vekillerine<br />

üvey evlat muamelesi yapmamal ı, kendisine fazi ı mali yük gevakit<br />

geçirme-<br />

tirmeyecek olan Kamu Avukatlarınm sorunlarını<br />

den çözmelidir; aksi takdirde mali yönü cazip imayan Kamu<br />

Avukathğma elemam zor bulan devlet, elindeki yetişmiş deneyimli<br />

avukatları da kaybedecektir.<br />

Mesleğimizin kimi sorunları, Avukatlık Yasasımn boyutlarını<br />

aşmakta, <strong>ba</strong>şka yasalardaki değişikliklerle çözüm bulunmasm ı<br />

gerektirmektedir.<br />

Uygulanmaya <strong>ba</strong>şladığı yıldan beri Hayat Standard ı, kimi<br />

meslekdaşlanmızı, elde edemedikleri gelir üzerinden vergi ödemeleri<br />

zorunda bırakmıştır. Her yıl yükselen asgari ücrete ve<br />

belli bir katsayıya endekslenen Hayat Standard ı, artık çekilmez<br />

bir Maliye Salmasma dönü şmüş, "Mali güç kriteri" unutulup kazansın<br />

kazanmasm her avukatın ödemesi zorunlu "BAŞ VERGİ-<br />

Sİ" haline gelmi ştir.<br />

2.1.1995 tarihli Resmi Gazete'de yay ımlanarak yürürlüğe konulan<br />

179 No.lu Gelir Vergisi Genel Tebli ği'nde bu yıl artırılmış<br />

bulunan asgari ücrete (4.173.750.- TL.) göre 175.297.500.- TL. olması<br />

gereken Hayat Standardı Temel Göstergesi (Ek Göstergeler<br />

Hariç), yeniden değerlendirme oran ında % 107,6 artış yapılarak<br />

Büyükehir Belediyesi sm ırları içinde görev yapan avukatlara<br />

(toplam meslektaş sayısının üçte ikisi) uygulanmak üzere 1995<br />

yılı Mart ayı için 217.700.000.- TL.'ye yükseltilmi ştir. Bu miktar<br />

için bir meslekta şımızın ödeyeceği en az vergi, 70.000.000.- TL.yı<br />

bulacaktır. Bir avukatın, eklenen diğer giderleri ve bu miktar<br />

vergiyi karşılayabilmeleri için ayda en az 50.000.000.- TL. , kazanması<br />

gerekmektedir.<br />

Devlet, avukatlar ın vergilendirilme i şinde temel bir yanl ışlık<br />

yapmaktadır. Avukat, Yargıç ve Savcı gibi yargımn ayrılmaz unsurudur;<br />

bu özelli ği ve niteliği nedeniyle diğer serbest meslek<br />

mensuplarından çok farklıdır. Serbest çalışmakla birlikte Avukatm<br />

yaptığı görev, yargıç ve savcınrn statüsünde kamu hizmetidir.<br />

Bir kamu hizmetini, vergilendirme i şleminde serbest mes-<br />

203


leklerle bir tutmak, birinci s ınıf tacirlerle e şdeğer görmek, fevkalade<br />

sakıncandır.<br />

Öncelikle, avukatl ık mesleği, diğer serbest mesleklerden, avukatlar<br />

da birinci sını f tüccarlardan ayrı, tutulmalıdır; avukatlar,<br />

kazanmadıkları hayali gelir üzerinden vergi ödemeye zorlanmamandır.<br />

Gelir Vergisi Kanunun'nun Mükerrer 116. maddesindeki<br />

Hayat Standard ı uygulaması, yargının ayrılmaz unsuru olan<br />

avukatlar için uygula.nmamal ı, yasal değişiklik sür'atle yapılmahdır.<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 4008 Say ılı<br />

Yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />

3568 Sayılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />

serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali mü•<br />

şavirler tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu<br />

mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />

konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya" Maliye Bakanl ığı yetkili<br />

kilınmıştır. Yasa çıkar çıkmaz 29.7.1994 tarihli yaz ımızla<br />

Maliye Bakanl ığı'ndan, yapılacak düzenlemede avukatların kap<br />

sam dışında bırakılması istenilmişti.<br />

Maliye Bakanl ığı, kanunda kendisine tamnan yetkileri de<br />

açıkca çiğneyerek bir genel tebliğ ile avukatl ık mesleğine saldırmıştır.<br />

23 Şu<strong>ba</strong>t 1995 tarihli Resmi Gazete'de yaymianan Genel<br />

Tebliğ ile mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen<br />

gelir vergisi mükellefleri aras ında yasa, olanak vermesine<br />

karşın hiçbir ayırım gözetmeden avukatların gelir vergisi beyannamelerini<br />

de Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlere imzalatmas ı mecburiyeti getirilmi ştir.<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 227. maddesi ile<br />

"Bu mecburiyeti, mükellef gruplar ı ve faaliyet konulan iti<strong>ba</strong>riyle<br />

ayrı ayrı uygulatmaya" yetkili kılınan Maliye Bakanlığı, Yasanın<br />

hem lafzına hem de ruhuııa aykırı bir Genel Tebliğ çıkarmıştır.<br />

Anılan tebliğin hazırlık aşamasmda avukatların vergi beyannamelerinin<br />

de Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlerce imzalanması mecbuniyetinin camiam ızda yoğun tartışmalara<br />

ve giderilmesi olanaks ız manevi zararlara ve büyük tepkileré<br />

neden olaca ğı, avukatların tebliğ kapsamı dışında tutulma-<br />

204


sı Maliye Bakanlığı'na 18.1.1995 tarihli yaz ımız ile bir kez daha<br />

ammsatılmış, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Moğultay'ın Maliye<br />

Bakamm bu konuda uyarmas ı sağlanm ış fakat Maliye Bakanlığı .<br />

bürokrasisi hiç bir uyarıyı dinlememiştir.<br />

23.2.1995 tarihli tebliğ, her ne kadar 1995 yılı gelirleri için<br />

1996 yılı Mart ayında verilecek gelir vergisi beyannameleri için<br />

uygulanacakmış gibi görülüyor ve anlaşılıyor ise de durum hiç<br />

de böyle değildir.<br />

Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavirlerce Imzalanması Hakkında Genel Tebliğ'in<br />

(C) bölümünde "Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavirler, defterlerini tutmad ıkları ve mali tablolarını<br />

tanzim etmedikleri mükelleflerin BEYANNAMELER İNİ İMZA-<br />

LAYAMAZLAR" denilerek defterlerin de tutulması zorunlu hale<br />

getirilmekte, (F) bölümünde 1995 yılı Mart ayı sonuna kadar<br />

Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerle<br />

rYILLIK SOZLE ŞME" imzalanması zorunluluğu konulmaktadır.<br />

Bu zorunluluklann avukatlara manevi yükü d ışındaki maddi yükü<br />

şimdilik en az 15-20 milyon liraya ula şmaktadır.<br />

Serbest Meslek sahipleri içinde Avukatların özel bir yeri vardır.<br />

Bunu Maliye Bakanl ığı, hep görmezlikten hep anlamazl ıktan<br />

geliyor. Mesleği gereği, <strong>ba</strong>şkalarımn haklarını savunan, kanünu,<br />

yasayı, tüzükleri, yönetmelik ve genel tebliğleri (Vergi Hukuku<br />

Dahil) en iyi şekilde bilip yorumlayan Avukatlar ın, kendi<br />

vergi beyannamelerini doldurmayı beceremeyeceklerini kabul<br />

eden ve onları <strong>ba</strong>şka meslek mensuplanyla sözle şme yapip beyannamelerini<br />

imzalatmaya mecbur tutan bir anlayışa gülüp geçemeyiz.<br />

Bu anlayışın altında yatan çıplak gerçeği görmek, diğer serbest<br />

mesleklerden çok, avukatlık mesleğine yönelik ve ustaca<br />

gizlenmiş saldırı ile mücadele etmek zorundayız.<br />

Biz hukukçular, kimden ve nereden gelirse gelsin hukuksuzlukla<br />

mücadele etmezsek, di ğer meslek mensuplanmn mücadele<br />

etmesini nasıl bekleriz? Mücadele kararl ılığını sürdürmezsek bugün<br />

mesleğimize, bürolanmıza ve ceplerimize el uzatanlar, yarın<br />

onurumuza dil uzatacaklard ır.<br />

205


Hiçbir kişi ya da <strong>kurulu</strong> şun avukatların onuruyla oynamasma<br />

izin veremeyiz. Bir ünlü hukukçunun söyledi ği gibi "G$revimizi<br />

yaparken, kimseye, ne müvekkile, ne hakime hele ne iktidara<br />

TAB İYİZ... AVUKATLAR ESIR KULLNMADILAR fakat<br />

EFENDİLERİ DE OLMADI."<br />

İlgilileri, mükellefleri uyarmak için Birlik Başkanı ve serbest<br />

çalışan ve gelir vergisi mükellefi olan bir avukat olarak 11 Mart<br />

1995 tarihinde "Ben, hukuka, yasaya, insan hak ve özgürlüklerine<br />

açıkça ve pervas ızca aykırılığı ortada olan böyle bir genel tebliğ<br />

ile kendimi <strong>ba</strong>ğlı saym ıyorum. Sorun, yarg ı kararına <strong>ba</strong>ğlanmadan<br />

hiç bir Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirle sözle şme yapmayaca ğım, defter tuturmayacağım,<br />

yıllık gelir vergisi beyairnamemi de imzalatmayaca ğım" dedim.<br />

Bütün Baro Başkanlanınız ve tüm meslek<strong>ba</strong> şlanmız, aynı yolu<br />

izleyeceklerini ifade ettiler.<br />

Neden böyle dedik!<br />

Anılan tebliğle Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavirlerin açıkça korunduğunu, hukuka aykırı biçimde<br />

ödüllendirildilderini gördük; say ılan milyonları bulan vergi mükelleflerinin<br />

sırtından tirilyonlara varan kazanç olanağı yaratildığım<br />

hesapladık. Tabii böylece üstü örtülü biçimde Maliye Bakanlığı<br />

mensuplanmn memuriyet sonras ı geleceği de rahat ve<br />

güvenceli şekilde garanti edilmektedir. Maliye Bakanl ığı yetkilileri,<br />

Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirler ve Yeminli Mali Müşavirler<br />

Odaları ile işbirliği yaparak ve bunu da bir yetkilinin a ğ-<br />

zindan "Odanın desteği olmasaydı tebliğ yanlış ve hatalı çıkacaktı,<br />

önce bunu belirtmeyi bir görev saymaktay ım" diyecek kadar<br />

teslimiyetcilikle tebliğin çıkarıldığını itiraf etmektedirler. Ama<br />

görülüyor ki bu ortak çalışma, yanh şlan, hataları azaltmamış,<br />

aksine arttırmıştır.<br />

Tebliğdeki kanunsuzluğa, hukuksuzluğa, haksızlığa karşı çıkanları,<br />

"Kayıt dışı ekonomiye bel <strong>ba</strong>ğlayanLar, vergi kaçınlması<br />

için uygun iklim arayaniar, bozuk düzeni savunanlar" olarak nitelemek<br />

haddini bilmemektedir; Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği için<br />

"?ER ODAGI" deyimini kullanmak ise en hafif tabiri ile terbiye<br />

sınırlarını aşmaktadır.<br />

206


Bunu söyleyenler, serbest meslekleri, Serbest Muhasebeci ve<br />

Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin çiftliği olarak görenlerdir;<br />

ama bilinmelidir ki mükellefler yolunacak kaz de ğildir.<br />

Görülüyor ki Maliye Bakanl ığı, "Devlet" içinde ayrı bir devlettir.<br />

"Ben yaptım, oldu" diyerek hukuku çiğnemektedir. Türkiye'de<br />

birilerinin, Maliye Bakanli ğı'na "KEYFI DEVLET"le yönetilmediğimizi<br />

"HUKUK DEVLET İ" küralları ile yönetildiğimizi<br />

söylemesi gerekmektedir.<br />

11.3.1995 günü Ankara'da bütün Baro Ba şkanlan'mn katılımı<br />

ile yap ılan toplantıda, yasaya, hukuka, insan hak ve özgürlülderine<br />

açıkça aykırılığı ortada olan genel tebli ğle ilgili olarak Danıştay'da<br />

iptal davas ı açılmasına oybirliği ile karar verdik.<br />

Şimdi Danıştay 4. Dairesi, 21.3.1995 tarih ve E. 1995/1195 sayılı<br />

kararı ile Maliye Bakanl ığı'na kanunla tanman yetkinin<br />

aşıldığım vurgulayarak hukuka aykırı tebliğe "DUR!" demiştir.<br />

Hukuk, "DUR!" dedi ama Maliye Bakanl ığı üst bürokrasisi ve<br />

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirler bir<br />

türlü durmuyorlar.<br />

Yargıyı etkileyeceklerini sanarak Danıştay koridorlannı, yargıdan<br />

sonuç alamayacaklann ı anlayınca yeni bir hukuki düzenleme<br />

için TBMM koridorlar ını dolduruyorlar.<br />

Yürütmeyi durdurma karar ının verilmesinin ertesi günü<br />

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görü şülmekte olan Vergi<br />

Kanunu Tasarısı nda bulunan Vergi Usul Kanunu'na mükerrer<br />

175. madde eklenerek yargı aşamasındaki bir davaya ve yürütmenin<br />

durdurulmas ı kararına gölge düşürülmüştür; yürütmenin<br />

durdurulmas ı kararı işlemez hale sokulmak istenilmi ştir, bize<br />

göre bir hukuk ayıbı işlenmiştir.<br />

Vergi Usul Kanunu'nun anayasaya aç ıkça aykırı olan mükerrer<br />

127. maddesine dayan ılarak çıkartılan bu maddeye bile aykırı<br />

olan 23.2.1995 tarihli (1) Sıra No.lu tebliğ ile vanlmak istenen<br />

hedefe bu kez yeni düzenlenen ve o da anayasaya ayk ırı olan<br />

mükerrer 175. madde ile vanlmak istenmektedir. Hiç ku şku duyulmasm<br />

bu düzenleme ile de mücadele ediyoruz ve sonuna kadar<br />

da mücadele edeceğiz.<br />

207


Bizi derinden sarsan ve üzen as ıl neden. Vergi Kanun Tasar ı-<br />

smda olmayan bir maddenin, Dam ştay'ca verilen Yürütmeyi<br />

Durdurma kararım izleyen günde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda<br />

her ikisi de sayg ı duyduğumuz iki meslektaşımızın imzaladıkları<br />

önerge ile kanun tasarısı metnine girmesinin sağlanmış<br />

olmasıdır.<br />

Getirilmek istenen mükerrer 175. madc[ede "Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği ve ona <strong>ba</strong>ğlı mesleki <strong>kurulu</strong>şlara kayıtlı mükellefler" i<strong>ba</strong>resi<br />

yer aldığına göre bu de ğerli iki üye dostumuz, lütfedip bizim<br />

görüşümüze <strong>ba</strong>şvursalardı sanırım daha isabetli olurdu.<br />

Belki o zaman biz, kendilerine hem Vergi Usul Kanunu'na<br />

4008 sayılı Yasa ile eklenen Mükerrer 227. maddenin, hem de<br />

getirilmek istenen mükerrer 175. maddenin anayasaya ayk ırı olduğunu<br />

anlatma olana ğL bulurduk.<br />

Kanun ve Genel Tebliğ ile Anayasanın 10. maddesinde yazılı<br />

"Kanun önünde e şitlik" ilkesi yok sayılıp Maliye Bakanlığı tarafından<br />

bir sınıfa "Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci<br />

Mali Müşavirler"e " İMTİYAZ" tanınmıştır. Vergi Usul Kanunu'nunMükerrer<br />

227. maddesi, Vergi, resim, harç ve benzeri mali<br />

yükümlülüklerin kanunla konulup, değiştirilmesi yetkisini Bakanlar<br />

Kurulu'na veren anayasanın 73. maddesine de aykırıdır.<br />

Bakanlar Kurulu'na ait bir yetki Maliye Bakanl ığı'na veriimekte,<br />

kanunun uygulanmas ını göstermek veya emretti ği işleri belirtmek<br />

üzere Danıştay'ın da incelenmesinden geçirilmek şartıyla çıkartilacak<br />

"TÜZÜK"' yerine hukuk sisternimizde yeri olmayan<br />

"Genel i Tebliğ" ile kanunda olmayan yetkiler kullan ılmak istenmektedir.<br />

Anayasa Mahkememiz, özel ki şilere "Kamu görevi" niteliğinde<br />

yetkiler verilmesinin anayasaya aykırı olduğu hususunu, E.<br />

1985/11. K 1986/29 saydı ve 11.12.1986 tarihli kararıyla açıklığa<br />

kavuşturmuştur. Anılan karar, 3194 numaralı İmar Kanunu'nun<br />

21 ve 22. maddesinde yer alan "yeminli serbest mimarlık<br />

ve mühendislik büroları" konusunda verilmiş olup bunların "serbest<br />

meslek faaliyeti icra etmekte olan" OZEL KİŞİLER olduğu<br />

ve memur veya kamu görevlisi sayilamayacakları, gerekçesine<br />

dayandırılmıştır.<br />

208


Yukarıda belirtilen karar, özel ki şilere inşaat ruhsatı ve yapı<br />

kullanma izni verme yetkisinin anayasaya aykırılığım vurgulamaktadır.<br />

Bunlardan daha önemli ve kamusal niteliği daha çok<br />

olan "vergi incelemesi ve denetlenmesi görevlerinin" Serbest Muhasebeci<br />

veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlere verilmesi,<br />

hiç bir şekilde anayasa kuralları ile <strong>ba</strong>ğdaştınlamaz.<br />

Anayasanın 48. maddesi ile güvence altına alınan "Sözle şme<br />

Hürriyeti", Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlerle sözleşme imzalamak mecburiyeti getirilerek kaldırılmaktadır.<br />

Bütün bu hukuksuzl klara Maliye Bakanli ğı, 29.3.1995 tarihli<br />

Resmi Gazete'de (2) S ıra No.lu Genel Tebli ğ ile bir yenisini daha<br />

eklemi ştir. (1) Sıra No.lu Tebliğ'de yer alan 31 Mart 1995 tarihine<br />

kadar sözle şme imzalamak mecburiyetine yönelik Dan ıştay'ın<br />

verdiği "Yürütmeyi Durdurma" kararı çiğnenerek haklunda<br />

yargı kararı olan bir konuda yetki kullamlm ış, süre iki ay<br />

uzatılmıştır.' İdare Hukukunda " İdare, yanlışından her zaman<br />

dönebilir" kural ı vardır. Ama Ulkemizde idare, yanlışa yanlışlar<br />

eklemektedir. Hukuka aç ıkca aykırı olan bu yeni yanh şı da idari<br />

yargıya götüreceğiz.<br />

Ayrıca fevkalade çarpıcı, ilginç bir hususa daha de ğinmek isterim.<br />

Maliye Bakanl ığı, 22.3.1995 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunca<br />

kabul edilip 27.3.1995 te TBMM Genel Kurulu'na<br />

sevkedilen Vergi Kanunları Değişikliği tasarısında yer alan mükerrer<br />

175. madde sanki yasalaşmış gibi davranıp henüz yasas ı<br />

çıkmamış bir genel tebliğ yayınılamakta, tasarıdaki i<strong>ba</strong>relere yer<br />

vermekte hiçbir sak ınca görmemiştir; çunkü onlara göre Vergi<br />

Usul Kanunu'nun mükerrer 175. maddesinin TBMM.den geçmesi<br />

çantada kekliktir.<br />

Getirilmek istenen mükerrer 175. madde ile gayrisafi kazanç<br />

toplam ının Maliye Bakanlığı'nca belirlenen tutan a şmayan mükelleflerin,<br />

Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlere defter tutturma mecburiyeti kald ınlmaktadır.<br />

29.3.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan (2) No.lu tebliğde<br />

"serbest meslek faaliyetlerinde bulunanlardan bir önceki y ıl<br />

209


gayrisafi hasılatları tutarı 125 milyon lirayı" aşmayan mükellefler,<br />

beyanname imzalatma zorunlulu ğu dışında bırakılmışlardır.<br />

Serbest meslek faaliyetinde bulunan miikellefler için hayat<br />

standardım 217.700.000.- TL. olarak belirleyen Maliye Bakanliğı,<br />

hangi kritere dayanarak 125 milyon lirayı belirlemi ştir, doğrusu<br />

anlaşılması çok güç bir hesaplamad ır.<br />

Maliye Bakanl ığı, CMUK'nun 146. maddesi uyarınca Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne gönd ı3rmesi gereken paralan da göndermeyerek<br />

<strong>Barolar</strong>ımızı ve CMUK gereği hukuki yardım için <strong>Barolar</strong>ca<br />

görevlendirilen meslekta şlarımızı sıkıntıya sokmuş, demökratikleşmeye<br />

örnek gösterilen bir yasal uygulamada ve şeffaflaşmada<br />

aksaklıklara neden olmuştur.<br />

Maliye Bakanlığı en son 1994 y ılı içinde 11.10.1994 tarihinde<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne 25.000.000.000.- TL. göndermi ştir. oysa<br />

01.01.1994-31.12. 1994 dönemi için 1993 yıli Kesin Hesap Kanunu<br />

Tasansmda yer alacak olan yarg ı harçiarı ile adli nitelikteki<br />

para cezaları gelir yardımcı hesaplarındaki tutarlar üzerinden<br />

hesaplanacak miktara (yani 111.444.454.650.- TL.'ya) tamamlanmak<br />

üzere en az 66.722.712.000.- TL. göndermesi gerekmekte idi.<br />

Yukarıda belirtilen miktar, 1994 yılı içinde bir kaç kez yaz ı<br />

ile ve telefonla Maliye Bakanh ğı'ndan isterLmesi üzerine Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne Muhase<strong>ba</strong>t Genel Müdürlüğü Kontrolörleri<br />

gönderilip denetim yapt ırılmak istenmiştir. <strong>Barolar</strong>ın mali ve<br />

idari denetiminin ancak Adalet Bakanl ığı Müfettişlerince yapılabileceği<br />

söylenerek buna izin verilmemi ş durum Adalet Bakanlığı'na<br />

yansıtılmış ve Adalet Bakam Sayın Moğultay'ın imzalı yazısı<br />

ile denetim yetkisinin Maliye Bakanl ığı'nda olmadığı ilgili<br />

Bakanliğa bildirilmiştir..<br />

CMUK'da 3842 Sayılı Yasa ile getirilen ve demokratikleşmeyi,<br />

sanık sorgulamas ında ve yargılamada şefFaflaşmayı amaçlayan<br />

yenilik ve değişiklikler, <strong>Barolar</strong>ımızın ve hukuki yardım için görevlendirilen<br />

meslektaşilarımızın büyük gayreti, titizliği ve özverili<br />

çalışmaları ile uyguianabilmektedir.<br />

<strong>Barolar</strong>dan ve avukatlardan hem çok önemli görevler ve özverili<br />

çalışmalar beklenmekte hem de bunların yürütülmesi için<br />

210


gereken olanak yaratılmamakta, aksine engeller ç ıkarılmaktadır.<br />

Maliye Bakanlığı CMUK. gereği görevini yapmazsa Barolanmız<br />

da CMUK'nun 135 ve 138. maddeleri gere ği sanık ya da yakalanan<br />

kişilere hukuki yard ım için müdafi tayin etme i şlemlerini<br />

durduracaklard ır. Böylece Maliye Bakanh ğı'mn anlaşılmaz<br />

tutumu nedeniyle "Savunma Suçlama ile <strong>ba</strong> şlar" kuralı rafa kaldmlmış<br />

olacak ve demokratikle şmede çok önemli bir uygulama<br />

da sona erecektir.<br />

Avrupa Birliği'ne girme aşamasındaki ülkemizle ilgili olarak<br />

uluslararası <strong>kurulu</strong>şlann ve çağdaş uygar ülkelerin fevkalade<br />

duyarlı oldukları bir dönemde ortaya çıkacak böylesine olumsuz<br />

bir gelişmenin yaratacağı sıkmtılann hesabını, buna neden olarlar<br />

verecektir.<br />

17.12.1994 tarihinde Saym Ba ş<strong>ba</strong>kan ı ziyaretimizde, "Say<br />

-Savunma—Karar" bütünlü<br />

ğü içinde, yer alan ve yarg ının ayrılmaz<br />

unsuru olan Avukatların, onların örgütlü <strong>kurulu</strong> şu olan <strong>Barolar</strong>m,<br />

diğer meslek mensuplarından ve meslek kurufuşlanndan<br />

farklı yönleri olduğunu belirtmi ştik. Serbest çalışan ama aynı<br />

zamanda önemli ve ötelenemez kamu hizmeti gören insanlar<br />

olarak sorunları sokağa döküp çözümleri sokakta aramak istemediğimiii,<br />

bu nedenle ve öncelikle sorunlar ı siyasal iktidara<br />

anlatmak istediğimizi vurgulamıştık ve "Çözümlenebilecek hakh<br />

sorunlar, askıda bırakılırsa hukuk dışı çözüm arayanlar, haklılık<br />

kazanmaya <strong>ba</strong>şlar" demiştik. Şimdi bugün, çözümsüzlüğe terkedilen<br />

sorunlarımızı son olarak tartışıyoruz.<br />

27-28 Mayıs 1995 tarihinde Bal ıkesir'de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />

Genel Kurulu toplanacakt ır. Bu tarihe kadar sorunlar ın<br />

çözümü için herhangi bir geli şme olmazsa Genel Kurulumuzda,<br />

CMUK. gereği hukuki yardımları durdurma dahil ülkenin her<br />

tarafinda uygunacak çe şitli EYLEM'lerin kararım alacağız.<br />

Beni sabırla dinlediniz, teşekkür ederim saygılar sunarım.<br />

211


Hatay Barosu Başkanı Av. Nabi İnal' ın 5 Nisan Avukatlar<br />

Günü nedeniyle Ankara'da düzenlenen toplant ıda Baro<br />

Başkanları adına yaptığı konuşma:<br />

Sayın konuklar, değerli Baro Başkanlarım, sevgili meslekdaşlarmı<br />

.<br />

Sizlerle, böylesine görkmli ve anlaml ı bir toplantıda buluşmanın<br />

ve sizlere hitap etmenin onurunu, sevincini ta şıyorum, 42<br />

yıllık meslek yaşamımın ve 21 yıllık Baro Başkanlığı deneyimimi<br />

en . anlamli günlerinden birini yaşıyorum. Türk Avukatlık<br />

tarihinin en görkemli yürüşünü Anıtkabir'de yaparak buraya<br />

geldik. Sa<strong>ba</strong>h An ıtkabir'de, şimdide burada oldu ğu gibi meslek<br />

sorunları için gösterdiğimiz birlikteli ğin bugün olduğu gibi gelecektede<br />

sürmesini diliyorum.<br />

Birlik Başkammız, sorunlara bütün açıklığı ile değindiği için<br />

ayrıca tekrarlamak suretiyle zamamnızı almak istemiyorum.<br />

Birşeyin altını çizmek ve duyurmak istiyorum. Biz 67 Baro, kamuda<br />

görev yapan ve serbset çalışan tüm Avukatlar, birlik ve<br />

beraberlik içindeyiz. Bu denli güçlü bir şekilde kenetlendiğirnizi<br />

hiç hatırlamıyorum.<br />

Bugünkü etkinlikleri 17 Aral ık 1994 ve 1]. Mart 1995 tarihinde<br />

yaptığımız toplantılar sonunda hep birlikt kararla ştırdık.<br />

Gelecekteki eylemleri de hep birlikte konu şup gerçekle ştireceğiz.<br />

Sorunlarımızın geciktirilmeden çözümlenmesi yolundaki ça<strong>ba</strong>larında,<br />

Birlik Başkanımıza ve yönetime sonuna kadar destek<br />

veriyoruz.<br />

Biz Avukatlar, içimie sindirir ve bir yöntem olarak benimsersek<br />

hiç kimse ku şku duymasın, CMUK'tan müdafi tayin etmeme<br />

dahil yaşama geçireceğirniz diğer eylemle ı4e tüm yargıyı kilitleriz.<br />

Türkiye'de "Savunınasız adalet - Sav ırnmasız yargı" görüntüsü<br />

kimseye onur vermez. Bu nedenle ilgililer lütfetsinler Savunma'ya<br />

gereken önemi versinler.<br />

Savunma ile 1. s ınıf tüccan, savunma ile kara para sahiplerini<br />

aynı terazide tartmak saplantı ve sevdas ınan vazgeçsinhr.<br />

Her çeşit belgeyi "aslının aynıdır" diye onaylayabilen Avukatlar ı ,<br />

212


kendi vergi beyannamelerini bile imzalayamayacak duruma sokmasmiar.<br />

Bu kez kararlıyız. Sorunlarımızı daha fazla çözümsüzlü ğe terketmeyeceğiz.<br />

Biz bu mesleği çağdaş düzeyde "say—savunma—<br />

karar" üçlüsün bütünlü ğüne yakışır bir şekilde onurlu yapmak<br />

istiyoruz.<br />

Ilgililere sesleniyorum:<br />

Bugün ülkenin dört bir yan ından gelmiş 'olan binlerce Avukatın<br />

sesine kulak verin. Aksi halde, Avukatlann eylemlerinin diğer<br />

meslek gruplarının eylemlerinden çök farklı, ses getirici ve<br />

etkin olacağım çok yakında göreceksiniz. Bizi buna zorlamay ınız.<br />

Eğer adım atarsak bundan dönü ş yapmayacağımızı biliniz.<br />

Sorunlarımızm kısa zamanda çözümleneceği, 27 Mayıs'taki<br />

genel kurul toplant ımıza kadar bu yolda' s 6mut adımlarm atılacağı<br />

inancı ve beklentisi ile hepinize sayg ılar sunuyorum.<br />

1<br />

213


(X)<br />

MESLEĞİMİZİ ve HUKUK DÜZENİMİZİ<br />

ILGILENDIREN GUNCEL OLAY ve KONULARLA<br />

İLGİLİ AÇIKLAMALAR<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 16.8.1993<br />

GENELGE NO: 964/41<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanlığı'mn, bu yıl üniversite ikinci<br />

<strong>ba</strong>samak s ınavını kazanamayan ö ğrencilerin açıkta bırakılmayacağı<br />

konusu ile ilgili olarak 14.8.1993 tarihinde yaptığı Kamuoyu<br />

Açıklaması aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılanmla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

14.8.1993<br />

Bu yıl üniversite ikinci <strong>ba</strong>samak s ınavını kazanamayan 440<br />

bin öğrencinin açıkta bırakılmayacağı, bir kısmımn Anadolu<br />

Universitesi'nde kurulan fakülte ve yüksek okullara yerle ştirileceği,<br />

önemli bir bölümünün de Eski şehir'de kurulan Osman Gazi<br />

Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuma olana ğına kavuşturulacağı<br />

hükümet yetkililerince aç ıklanmaktadır.<br />

Henüz sistemin nas ıl işletileceği netlik kazanmam ış olmakla<br />

birlikte, Üniversite s ınavlarında <strong>ba</strong>şansız, olan öğrencilerin özellikle<br />

hukukçu olarak de ğerlendirilmesinin dü şünüldüğü anlaşılmaktadır.<br />

Halen varolan Erzincan ve Diyar<strong>ba</strong>k ır Hukuk Fakülteleri yeterli<br />

öğretim elemam bulamaz ve sağlıklı eğitim yapamazken yeni<br />

açılan üniversitelerde bu s ıkmtının daha belirgin olarak ya şa-<br />

214


nacağı açık olarak görülmekte iken smav kazanamayan ö ğrencileri<br />

Hukuk Fakültesinde okumu ş görünme olanağı yaratmanın<br />

bir siyasal gösteriden öte anlam ı olmayacaktır.<br />

Biz gençlerimize okuma olana ğı tanınmasm demiyoruz. Ginül<br />

hiç bir gencin açıkta kalmasım istemez; ancak önerilen sistem<br />

diplomalı işsizler ve yeteneksiz meslek mensupları ordusunu arttıracaktır.<br />

Bu uygulama ile üniversite giriş sınavlarmın da hiç<br />

bir anlamı ve etkinliği de kalmamaktadır.<br />

Hele hele hiç hak etmedikleri halde Hukuk Fakültesi diploması<br />

ile ödüllendirilecek gençler, gelecekte adaletin da ğıtıımnda<br />

görev alacak, savunma, üstlenecekler, savc ı, yargıç olarak ulus<br />

adına talepte bulunacaklar, karar vereceklerdir. "Devletin Temeli<br />

Adalet" böyle sağlanmaz, aksine adaletin temelleri sars ılır, hukukun<br />

üstünlüğü ilkesi zedelenir.<br />

Siyasal hesaplarla hareket edenler, kısa vadeli <strong>ba</strong>şarılar yerine,<br />

uzun vadeli köklü çözümleri dü şünmei ve önermelidir. Gelecekte<br />

pişman olunacak uygulamalardan kaç ınılmalıdır. Yetkilileri<br />

bu konuda uyarmayı görev sayıyoruz.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Ankara, 30.12.1993<br />

GENELGE NO: 1745/72<br />

Cumhuriyetin temel nitli ği olan laikliğin son günlerde yerli<br />

yersiz bir şekilde tartışılması nedeniyle kamuoyuna yap ılan duyuru<br />

metnini a şağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

215


KAMUOYUNA DUYUItU<br />

26.12.1993<br />

"TÜRK ULUSUNU ŞERİAT DÜZENINE ÇEKMEYE,<br />

DEMOKRATIK LA İK HUKUK DEVLETINI TEOKRAT İK<br />

DEVLETE DÖNÜŞTÜRMEYE KIMSENIN GÜCÜ<br />

YETMEYECEKTİR"<br />

Son günlerde Curnhuriyet'in temel niteliklerinden olan laiklik<br />

ilkesi, yerli yersiz, olur olmaz tart ışılmakta, zedelenmekte, antilaik<br />

tutum ve davran ışlar sergilenmektedir.<br />

Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Yekta Güngör ÖZDEN'in<br />

Cumhuriyet'in de ği ştirilemez niteliği olan LAİKLIKTEN ödün<br />

vermeyen görü şleri ve sözleri çarpıtılarak ŞERİAT övülmektç,<br />

ülkedeki tüm laik insanlara gözda ğı verilmek istenilmektedir.<br />

"ŞERIAT, din kurallarının bütünlüğünü ifade eder. İnsanları<br />

yüceltmeyi amaçlar" şeklindeki değerlendirmelerin, toplumda<br />

gündeme getirilmesi, kimi TBMM. üyeleri taraf ından şeriata yeşil<br />

ışık yakılıyor izlenimi yaratacak sözler söylenmesi, fevkalade<br />

tehlikeli, demokratik laik hukuk devletinin gelece ği açisindan da<br />

üzücüdür, dü şündürücüdür.<br />

İnsanların din kurallarına uymas ı, vicdarılan ile ilgilidir. Din<br />

kurallannın devlete, siyasete yön vermesi, bunlarm toplum hayatını<br />

düzenlemesi, en önemli güç mihrak ı olarak kabul edilmesi,<br />

çağdaş toplumda ve demokratik laik hukuk devletinde asla<br />

benimsenemez.<br />

Şeriat kurallanna dayanan devlet, TEOKRAT İK DEVLET'tir.<br />

Şeriatın, insnlan, yüceltmeyi amaçladığın ı söyleyip benimseyenler,<br />

şeriatın emri olan ve çe şitli suçlara verilen el, ayak, kol<br />

ve hatta kafa kesilmesini, insanların taşla:ııarak öldürülmesini,<br />

çağdaş toplum için, insan hak ve özgürlükleri için geçerli olduğunu<br />

da kabul etmek durumundad ırlar.<br />

Şeriat öyle emrediyor diye kad ınlanmız için "Aklen ve dinen<br />

eksik yarat ılmıştır, kötüdür, yanm insandır, YARATIKTIR: 1(0-<br />

calar, kendilerine itaat etmeyen karılarmı dövme hakkına sahiptirler"<br />

şeklindeki değerlendirmeleri, analan, eşleri ve karde şleri<br />

olan kadınlarımız için söyleyebiliyorlar m ı, savunabiliyorlar m ı?<br />

216


Hukukun Üstünlüğüne, demokratik laik Cumhuriyet'e ve Atatürk<br />

ilke ve inkılaplanna <strong>ba</strong>ğlı kalacağına TBMM.de yemin<br />

edenler, herkesten önce Cumhuriyetin niteliklerine, Cumhuriyet'in<br />

ve devriinlerin özü olan laikli ğe sahip çıkmakla yükümlüdürler;<br />

Şeriat savunuc1luğu izlenimini vermemelidirler. Siyasal<br />

hesaplarla hareket ederek laiklikten ödün verilir, şeriat övülürse,<br />

Cumhuriyet aleyhtan iç ve d ış güçler cesaretlenir, eylemlerini<br />

arttınrlar.<br />

Devlet i şlerinde HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ bir , kenara itip<br />

dini üstün kuma u ğraşları, demokratik hukuk devletinde asla<br />

egemen olamayacaktır. "ŞERIAT İSTERİZ, LAIK DEVLET YIKI-<br />

LACAK" diye sokaklara dökülenler,, din uğruna TEKB İRLER getirerek<br />

kur<strong>ba</strong>n keser gibi din karde şlerini öldürecek kadar gözü<br />

dönenler, emellerine ula şamayacaktır.<br />

Türk ulusunu tekrar ÜMMET yapmaya, ortaçağ karanh ğına,<br />

ŞERİAT DUZENİNE çekmeye, demokratik laik HUKUK DEV-<br />

LETİ'ni, TEOKRATİK DEVLETE dönü ştürmeye kimsenin gücü<br />

ve nefesi yetmeyecektir.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

BARO BAŞKAN-LIGI<br />

Ankara, 10.1.1994<br />

GENELGE NO: 24/2<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Yônetiin Kurulunun İnter Star Televizyon<br />

Kuruluşunun yayınlanmn Yüksek Seçim Kurulunca durdurulması<br />

nedeniyle 8 Ocak 1994 tarihinde yaptığı kamuoyu duyurusu<br />

metni ili şikte bilgi ve takdirlerinize sunulmaktadır.<br />

Saygılanmla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAy<br />

217


8.1.1994<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Bkirli ği Yönetim Kurulu 8 Ocak 1994 tarihinde<br />

toplanarak İnter Star isimli Televizyon Kurulu şunun yayrnlarmın<br />

Yüksek Seçim Kurulunca durdurulmas ı üzerine ilişikteki<br />

metni kamuoyuna duyurmaya karar vermi ştir.<br />

Eki : Kamuoyu Duyurusu<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

( İMZA)<br />

8.1.1994<br />

Bir özel Televizyon Kuruluşunun yayınlarının, Yüksek Seçim<br />

Kurulu kararı ile durdurulması, toplumumuzda tartışmaya neden<br />

olmuştur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, haberle şme özgürlüğünü, haberleşmenin<br />

gizliliği ilkesinin, sansürsüz ve engelsiz <strong>ba</strong>sın ve yayın özgürlüğünün<br />

korunmasınm demokrasinin en önemli kurumlarından<br />

olduğunu savunagelmiştir. Bu özgürlük, herkes, her kurum<br />

ona uyduğu ve ayın oranda da savunduğu zaman güzelle şir, anlam<br />

kazanır<br />

298 Sayılı Yasa'da değişiklik yapılıp Yüksek Seçim Kurulu'na,<br />

yargı <strong>kurulu</strong>şu yetkisi verilerek özel radyo ve televizyon <strong>kurulu</strong> ş-<br />

larının yayınlarınm beş günden onbeş güne kadar durdurulmas ı-<br />

m öngören düzenleme s ırasında siyasi partiler, siyaset adamlar ı,<br />

<strong>ba</strong>sın, özel radyo ve televizyon <strong>kurulu</strong> şları gereken tepkiyi. koymamışlardır.<br />

Yasa gere ği uygulama yapıh:ııca da Yüksek Seçim<br />

Kurulunu ve yargı organlarım kınamak fevkalade yanl ış olmuştur.<br />

Bir yasa maddesindeki yetkinin kullan ılması nedeniyle verilen<br />

'Yayını Durdurnıa" kararı üzerine, <strong>ba</strong>ğımsız yargı organlarım<br />

ve onların kararlarını hedef almak, ku şku yaratacak beyanlarda<br />

bulunmak, demok:rasimiz aç ısından üzüntü vericidir.<br />

218


Bağımsız yargı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz<br />

koşuludur. Mahkemelerimiz, insan hak ve özgürliiklerinin güvencelerinin<br />

<strong>ba</strong>şında gelmektedir. Yüksek Seçim Kurulunu, yargı<br />

organlarını ve kararlarından, dolay yargıçları halkın gözünde<br />

küçük düşürmeye kalkışmak, halkı kıF-ırtmak, yargı gücünü,<br />

<strong>ba</strong>ğımsız yargıyı zedeler. Hiç kimsenin "Ozgürlük" kullamyorum<br />

görüntüsü altında <strong>ba</strong>şka özgürlükleri ve demokratik hukuk devletinin<br />

güvencelerini zedelemeye hakk ı yoktur.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Ankara, 28.2.1994<br />

GENELGE NO: 277/14<br />

Atatürk ve ilkelerine dil uzatılması nedeniyle 25.2.1994 tarihinde<br />

kamuoyuna yap ılan ve saldırıyı kınayan duyuru metnini<br />

aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılanmia<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

25.2.1994<br />

Atatürk'e İzmir Suikasti düzenlenmesi girişiminde bulunan<br />

ve yargılanıp mahkum olanların iti<strong>ba</strong>rlarınm iadesini sağlamak<br />

amacı ile 12 Milletvekilinin TBMM.ne verdiği araştırma önergesi<br />

parlamenter demokrasinin, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin<br />

getirildiği olumsuz aşamayı göstermesi <strong>ba</strong>kımından fevkalade ibret<br />

vericidir.<br />

Anılan önergenin "M. KIMAL'N BABASI KIM?" isimli düz-<br />

219


mece belgenin milletvekillerinin odalar ına bırakıldığı bir güne<br />

rastlamas ı ise daha da şaşırtıcıdır. Anılan broşür konusunda 4<br />

yıl önce Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, <strong>ba</strong>şta Cumhur<strong>ba</strong>şkanı olmak<br />

üzere bütün yetkilile:ri uyarmıştı.<br />

Cemalettin Kaplan'ın Ümmet-i Muhammed dergisinin 8. sayısının<br />

kitap haline getirilmiş şekli olan bro şür konusunda ilgili<br />

ve yetkililerin ancak şimdi uyanabilmesi ise çok düşündürücü ve<br />

üzücüdür.<br />

23 Nisan, 19 Mayı s, 29 Ekim ve benzeri ulusal <strong>ba</strong>yram günlerinir<br />

"KARA GÜN" olarak nitelenmesine, hilafet özlemcili ği yapılmas<br />

ına, dinin devlet işlerine ve tüm ya şama egemen olması<br />

anlayışına hoşgörü ile <strong>ba</strong>kılamaz.<br />

Bir <strong>ba</strong>şka düşündürücü olay ise ik <strong>ba</strong> şkanlığını Atatürk'ün<br />

yaptığı, Kurtuluş Savaşını yönlendiren TBMM.nin çatısı altında<br />

beslenen ve yeşertilıneye çalışılan Cumhuriyet ve Atatürk düşm.nhğıdır.<br />

Atatürk'e suikast düzenleyenle:dn iti<strong>ba</strong>rlarmın iadesinin<br />

istenilmeye kalkışılmasının .<strong>ba</strong>şka hiçbir açıklaması yoktur.<br />

Demokratik laik hukuk devletini d ışlayarak şeriat düzenini,<br />

teokratik devleti amaçlayan, ulusu tekrar ümmet yapmaya çahşan,<br />

Cumhuriyet'in ve devrimlerin özü LAIKLIK ilkesini a şağılamak<br />

isteyen, çağdaşhğı ve Atatürk'ü reddeden Lozan' ı inkar<br />

edip Sevr özlemcii ğj yapanlar, özetle demokrasiyi ve Türkiye<br />

Cumhı riyeti devletini y ıkmaya çalışanlar, yanıldıklarmı çok yakmda<br />

göreceklerdir.<br />

Egemenliğin kayıtsız şartsız tek sahibinin ulusumuz olduğunun<br />

asla unutulmarnas ı, kimi milletvekillerinin TBMM. kürsüsünde<br />

"DEMOI(IfİK VE LAIK CUMHURIYETE VE ATA-<br />

TÜRK İLKE VE İNKILAPLARINA BAĞLI KALACAINA" dair<br />

ettikleri yemine sad ık kalmalan, yeminlerini taşıyaınıyorlarsa<br />

yüce meclisi terk etmeleri veya usulünce hukuken TBMM.nin d ı-<br />

şrna çıkartılmaları gerekir. TBMM.de ulusumuzun, toplumumuzun<br />

değerlerine, Atatürk'e saldırı niteliğindeki ve Anayasaya aykin<br />

önergeler de i şle:me konulmamal ıdı.r.<br />

220


Demokratik laik hukuk devletinin korunmas ı, ülkemizi uygar<br />

ve çağdaş dünyaya. taşıyan Atatürk'e hakaretlerin önlenmesi için<br />

öncelikle TBMM.ni, Cumhur<strong>ba</strong>şkanı'm, siyasi partileri, tüm <strong>kurulu</strong>şlan<br />

ve aydınlan görevlerini duraksamadan yapmaya çağırıyoruz.<br />

»<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Tarih, 5.10.1994<br />

GENELGE NO: 1375/46<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkamnm, Düşünce ve Anlatım özgürlüğü<br />

ile ilgili olarak kamuoyuna yapt ığı duyuru metnini a şağıda<br />

bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılanmla<br />

- Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Son günlerde Demokratikle şme ve buna yönelik olarak "Düşünce<br />

ve Anlatım Ozgürlüğü" ile ilgili beklentiler yoğunlaşmıştır.<br />

Oluşturulan komisyon, bu konuda bir rapor haz ırlamış, önerilerde<br />

bulunmuş ve ilk i ş olarak Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki anti<br />

demokratik ve hukuka aykırı maddeleri ayıklamış ve bir taslak<br />

sunmuştur. -.<br />

12 Eylül ürünü Anayasada yer alan ve demokrasimizi s ımrlayan<br />

bütün engeller kaldınlmadıkça çağdaş bir "Düşünce ve Anlatim<br />

Ozgürlüğü" sağlanamaz. Terörle Mücadele Yasas ı da bugünkü<br />

şekliyle yürürlükte kaldıkça, özellikle 1. ve 8. maddelerindeki<br />

221


çarpıkhklar giderilmedikçe Türkiye, bilim adamlarını, yazarlarını,<br />

gazetedilerini, kimi aydrnlarım ve sendikacılannı, düşüncelerini<br />

açıkladıklan için yargılayan ve adi suçların çok üstünde cezalar<br />

veren ve yurt içinde ve d ışında eleştirilen ülke olma konumundan<br />

kurtulamayacaktır.<br />

Ülkemizde Terörle Mücadele Yasas ı ile konulan kural, koşul<br />

ve sımrlamalar ve mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik<br />

bir devı1t ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong>ğdaşmamaktadır; Hukukun<br />

Üstünlüğü ilkesi ile çelişmektedir.<br />

Elbette, demokratik, anayasal hak ve özgürlükler, <strong>ba</strong> şka hak<br />

ve özgürlükleri yoketmek, ülke bütünlüğünü ve kamu düzenini,<br />

yargı organlarının otoritesini sarsmak, devleti tahrip etmek için<br />

kullanılmamalıdır, ama aydmlar, bilim adamlar ı, yazarlar, gazeteciler<br />

ve sendikacılar, yok yere düşüncelerinden ve onları açıklamaktan<br />

dolayı suçlanmamah, ağır cezalara çarptırılmamalıdır.<br />

Şimdi hükümetin elinde yukarıda belirtilen kimi s ıkıntıları<br />

aşmayı sağlayacak bir taslak bulunmaktadır. 12 Eylül Hukuku<br />

Kahntıları'nı, kısıtlamalan sür'atle yürürlükten kald ırmak tam<br />

demokratik bir siyasal ortam yaratmak iddias ıyla kurulan bir<br />

hükümete yakışan şey, en azından böyle bir taslağa sahip çıkmaktır;<br />

aksi takdirde içtenliğini, kimseye anlatanıaz kanıtlayamaz.<br />

• Ülkemizin "Düşünce ve Anlatım Özgürlüğü"ne nefes aldıracak<br />

bir uygulama için bir gün bile gecikmeye tahammülü yoktur. Zaman<br />

geçirilmeden siyasal iktadar dü şünce özgürlüğü konusundaki<br />

içtenliğini kamtlamaiı Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki hukuk<br />

ve demokrasi ayıplannı ternizlemelidir.<br />

Kamuoyuna sayg ı ile duyurulur. 3.10.1994<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

( İMZA)<br />

222


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Tarih, 22.11.1994<br />

GENELGE NO: 1795/51<br />

• 10 Kasım 1994 tarihinde Anıtkabir'de meydana gelen olay nedeniyle<br />

Kamuoyuna yapilan duyuru metnini a şağıda bilgi ve<br />

takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 11.11.1994<br />

ŞERİATI GETIRMEYE, ULUSU ÜMMET YAPMAYA,<br />

CUMHURIYETI VE. ATATÜRK'Ü AŞMAYA GÜÇLERI<br />

YETMEYECEKTİR.<br />

Son aylarda giderek yoğunlaşan ve 29 Ekim'de doruk noktas ı-<br />

na varan, ulusumuzun Cumhuriyet'e ve Atatürk ilkelerine sahip<br />

çıkma kararlılığı, şeriat heveslilerini telaşlandırdı.<br />

En son 10 Kas ım 1994'te Atatürk'ün huzurunda tezgahlanan<br />

saldırı, şeriatın ülkemizde pekçok <strong>ba</strong>rikatı aşıp Anıtkabir'in<br />

merdivenlerinden tırmanmaya cüret ettiğini sergiliyor..<br />

Saldırgamn, bir deli, bir çılgın olması belki kimi yüreldere su<br />

serpebiir; ama böyle olsa ' bile onu, ülkemizi ortaçağ karanlığına<br />

çekmek isteyen teokratik devlet özlemdilerinin ustaca yönlendirihp<br />

kullandıkları anlaşılıyor. Bu zavalliyı devlet yetkililerinin bulunduğu<br />

törene sokup Atatürk'e sald ırtanları bulup ortaya çıkarmak<br />

gerekir.<br />

Saldırgan, yakrnlarımn da söylediği gibi aklı <strong>ba</strong>şında, ne yaptığım<br />

bilen bir kamu görevlisi ise olay, daha elim ve vahimdir; yo<strong>ba</strong>zhğm<br />

ve çağdaşlığm laik Cumhuriyet dü şmanlığımn davlet dairelerini<br />

de kuşatmak üzere hareketlendi ğinin somut belirtisidir.<br />

223


Bu tür olaylan, "masum inanç patlama][arı" gibi görme al ışkanlığma<br />

kendilerini kaptıranlan, olaylann bu boyuta gelmesine<br />

bilerek ya da bilmeyerek göz yumanlarm, art ık gaflet uykusundan<br />

uyanmalanmn zamanı gelmiştir, geçmektedir.<br />

Saldırgan, ister bir deli isterse ne yapt ığım bilen anti laik bir<br />

şeriatçı olsun, insanlanm ız, aydınlanmız ve ulusumuz bir oyuna<br />

gelmemelidir. İnsanlarım ızı laik-anti laik, dindar-dinsiz ayınnnna<br />

çekmek ulusu tekrar ümmef yapmak isteyenlere f ırsat verilmemelidir.<br />

Demokratik hukuk devletini y ıkıp teokratik devleti geri getirmeye,<br />

Cumhuriyeti di şlayıp ülkemizi ortaçağ karanhğına çekmeye,<br />

laikliği kaldırıp şeriat düzenini kurmaya kimsenin gücü ve<br />

nefesi yetmeyecektir.<br />

Bu olay nedeniyle demokratik laik hukuk devletinin korunması,<br />

ülkemizi uygar ve ça ğdaş dünyaya taşıyan Atatürk'e hakaret<br />

ve saldırıların önlenmesi için bir kez daha ve öncelikle törende<br />

bulunan Cumhur<strong>ba</strong> şkanım, Baş<strong>ba</strong>kanı, Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisi Başkanı ve Üyelerini, Siyasi Parti Yetkililerini ve tüm<br />

<strong>kurulu</strong>şları ve aydınları görevlerini duraksamadan yapmaya çağırıyoruz.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANL:[Ğı<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Ankara, 6. 12.1994<br />

GENELGE NO: 1922/57<br />

• Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulunca 3.12.1994 tarihinde<br />

düzenlenen Terörle Mücadele Yasas ı ve Düşünce Ozgürlüğü<br />

ile ilgili <strong>ba</strong>sın toplantısmna çok sayıda TV Kurulu şu ve <strong>ba</strong>sın<br />

mensubu katılmıştır. toplantı ile ilgili <strong>ba</strong>s ın açıklaması ve Ozgür<br />

Ülke Gazetesi'nin İstanbul ve Ankara'daki binalarına yapılan<br />

224


om<strong>ba</strong>lı saldırılara ilişkin kamuoyu duyurusu metinleri aşağıda<br />

bilgi ve takdirlerinize sunulmu ştur.<br />

Sayğılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

TÜRKİYE BAROLAR BİRLIĞI YÖNETİM KURULU'NUN<br />

TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ<br />

İLE İLGİLİ KAMUOYUNA AÇIKLAMASI<br />

3.12.1994<br />

T.B.M.M. Adalet Komisyonu'nda görüşülüp kabul edilerek Genel<br />

Kurul'a gönderilmiş olan Terörle Mücadele Yasası Tasarısı,<br />

son günlerde yoğun biçimde tartışılıyor.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki tartışan ve eleştirenler, tasanrım<br />

içeriğinin mevcut yasa ile benzerlik ya da farkl ılığımn ayırdmda<br />

değillerdir. Kimleri, tasannm ülke bütünlüğünü sarsıcı nitelikte<br />

olduğunu, bölücülere uygun ortam hazırlayacağım, vicdan<br />

ve i<strong>ba</strong>det özgürlüğünü, fikir ve ifade özgürlüğünü kaldıracağını ,<br />

inancımn gereğini yerine getirmekten <strong>ba</strong> şka hiçbir kaygısı olmayan<br />

insanları terör suçlusu konumuna düşüreceğini, TCK. 163.<br />

maddesinin hortlat ılacağım söylemekte ve toplumu ve insanlarımızı<br />

telaşa sürükleyerek, tahrik etmekte bir <strong>ba</strong>rdak suda firtma<br />

kopartmak istemektedirler. Ne yazıktır ki bu kampanyanın öncülüğünü<br />

de aralarında hükümet ortağı da bulunan tüm sağ partilere<br />

mensup Belediye Ba şkanları masrafı müteahhitlerce kar şılanan<br />

paralı ilanlarla yapmaktadırlar.<br />

Dikkatlice incelendiğinde sadece Tas anmn, Terör Tarnmma<br />

ilişkin 1. madde ile 8. maddesinde yeni ve farkl ı düzenleme yapılmış<br />

olduğu görülecektir; ayrıca adaletsiz 13. madde de yasa<br />

metninden çıkartılmıştır. Çarptınlarak iddia edildiği gibi dernek,<br />

vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek <strong>kurulu</strong>şları ve bunların<br />

yan <strong>kurulu</strong>şları, bunlara ait bina, lokal, büro ve eklentilerine,<br />

kapatılmaları halinde mallarımn müsaderesine ili şkin yeni hükümler<br />

geterilmi ş değildir; sadece mevcut yasadaki madde yerleri<br />

değiştirilmiştir.<br />

225


Düzenlenen 1. madde, mevcut yasadaki karma şık 1. maddenin<br />

daha kısa ve anlaşilır şeklidir.<br />

Tasarı ile yeniden düzenlenen 8. madde, yasamn yürürlükteki<br />

8. maddesinden çok farkl ıdır. Mevcut yasanın "Hangi yöntem,<br />

maksat ve düşünceyle olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin<br />

ülkesi ve miletiyle bölünmez bütünlü ğünü bozmayı hedef<br />

alan yzılı ve sözlü propaganda, toplant ı ve gösteri yürüşünü cezalandıran<br />

8. maddesi dü şünce özgürlüğünü, korkutucu derecede<br />

daraltmıştır; <strong>ba</strong>şta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere<br />

ülkemizin de imzaladığı uluslararası sözle şmelere aykırıdır.<br />

Bu madde, hem yasamn diğer maddeleri ile çelişmekte hem de<br />

hukukun üstünlü ğüne ve düşünce özgürlüğüne uymamaktadır.<br />

Türkiye, bu maddenin uygulanmas ınm sancılarını sıkıntılanm<br />

yaşıyör; bilim adamlarını, yazarlarım, gazetecilerini, kimi aydınlarını,<br />

sendikacılannı düşüncelerini açıkladıklan için yargılayan<br />

ve acımas ızca ,cezalar veren ülke durumunda gösteriliyor. Bu<br />

madde nedeniyle yayınevlerine kolayca altından kalkılması olanaksız<br />

yüklü para cezaları verilebiliyor, bilim adamlarının kitapları<br />

toplatılabiliyor.<br />

Tasarının 8. maddesi, dü şünce özgürlüğüne "bir nefes aldırma"<br />

maddesidir. Buııa göre her türlü yaz ıh ve sözlü propaganda<br />

değil, "inceleme, tartışma ve eleştirme srnırlarım aşarak açık ve<br />

yakın tehlike yaratacak biçimde veya terör örgütlerini desteklemek<br />

için propaganda yapanlar" cezaland ırı]maktadır.<br />

Böyle bir düzenleme, Yasanm 8. maddesindeki düzenlemeyi insan<br />

hak ve özgürlüklerine ayk ırı bulan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu<br />

ve Divanın görüş ve kararlarına da uygun düşmektedir.<br />

Tasarının TCK.nun kaldırılmış olan 163, maddesini geri getirdiği,<br />

vicdan ve i<strong>ba</strong>det özgürlü ğünü kaldırdığı, inançlann ın gereğini<br />

yerine getirenleri cezaland ırdığı savlan, tamamen toplumu<br />

ve insanları yanıtlarnaya, hedef saptırmaya yöneliktir. TCK. 163.<br />

maddesinde "...dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan<br />

şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda<br />

yapan veya telkinde bulunanlar" cezaland ınimaktaydı. Oysa tasarının<br />

8. maddesinde laikliği yoketmeyi amaçlayan terörü ve terör<br />

suçlarını alenen tahrik, te şvik edenler veya övenler veya tahrik<br />

ve teşvik amacıyla toplantı ve gösteri ytrüyüşü yapanlar, te-<br />

226


ör örgütlerini desteklemek için propaganda yapanlar cezalandırılmaktadır.<br />

İki propagandanın tanımı, içeriği ve niteliği çok<br />

farklıdır; ikisini aym görmek ya da göstermeye ça<strong>ba</strong>lamak kimileriniri<br />

işine gelmektedir.<br />

Devletin ülkesi ve miletiyle bölünmez bütünlü ğünü bozmak<br />

amacıyla açık ve yakın tehlike yaratacak biçimde propaganda<br />

yapmak üç yıla kadar ağır hapis ve 500 milyon liraya kadar para<br />

cezalarma çarptırılırken aynı amaca yönelik şeriat propagandası<br />

cezalandırılmamaktadır.<br />

Açık ve yakın tehlike kriteri de eklenerek Adalet Bakanl ı-<br />

ğı'nca hazırlanan ilk tasarı metninde bulunan "Devletin sosyal,<br />

ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din<br />

kurallarına dayandırmak amacıyla şiddet ve tehdide <strong>ba</strong>şvurulmasının<br />

cezalandırılması maddesine benzer bir düzenleme yapılması<br />

kaçımlmazdır.<br />

Sivas olayları örneğinde görüldüğü gibi "Laiklik gidecek Şeriat<br />

gelecek!" diye <strong>ba</strong>ğırıp insanları yakanlann eylemlerine "masuni<br />

inanç patlamaları" demek, üzerinde Arapça harfler yaz ılı<br />

yeşil <strong>ba</strong>yrak açıp şeriat provası yapanlara ho şgörülü <strong>ba</strong>kmak, inceleme,<br />

araştırma ve ele ştiri sınırları içinde kalan eserlerin, kitapların<br />

toplanmasına, yazarların yayınevlerinin en ağır biçimde<br />

cezalandırılmasma alkış tutmak, hukukun üstünlüğü, demokrasi<br />

ve düşünce özgürlüğü ile <strong>ba</strong>ğdaştırılamaz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, Düşünce özgürlüğünün ve dü şünceyi<br />

açıklama özgürlüğünün uluslararas ı sözleşmelerde tanımlanan<br />

biçim ve içeriğiyle engelsiz kullanılmasından yanadır. Demokrasi<br />

düşmanlarının özgürlülderi bile, demokratik kurallar ve hukukun<br />

üstünlüğü ilkesi zedelenmeden kısıtlanmandır. Demokrasi<br />

dışı çözümler, demokrasinin özünü zedeler. Demokratik hukuk<br />

devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırı anayasa ve yasa<br />

hükümlerinin süratle temizlenip dü şünce özgürlüğünün çağdaş<br />

boyutlara getirilmesi gerekir.<br />

Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, her türlü terörü önleme ve<br />

düşünce açıklama özgürlüğünü engelsiz sağlama <strong>ba</strong>kımından yeterli<br />

değildir. "12 Eylül Hukuk Kahnt ılan"m, kısıtlamaları<br />

Sür'atle yürürlükten kaldırmak, tam demokratik bir siyasal or-<br />

227


tam yaratmak iddias ıyla kurulan ve protokolünde "Terörle Mücadele<br />

Yasas ı, Temeli Hak ve Ozgürl[üklerin özüne dokunulamaz<br />

ilkesi ışığında yeniden ele alınacaktır" vaadi bulunan bir hükümet,<br />

en azından bu tasanya sahip ç ıkmazsa içtenliğini kimseye<br />

anlatamaz, hukuk ve demokrasi ay ıplan ile yürümeye devam<br />

eder.<br />

Kamuoyuna sayg ı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Yönetim Kurulu Adına Başkan<br />

Avukat Onder SAY<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

4.12.1994<br />

Özgür Ülke Gazetesi'nin İstanbul ve Ankara'daki binalarma<br />

yapılan bom<strong>ba</strong>lı sald ırılar, Türkiye'de fevkalade hassas ve ilginç<br />

bir zamana rastlatılmıştır.<br />

Bir yandan ülkemizdeki dü şünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü<br />

ile ilgili uygulamaların, söz:[eşmelere aykırı olduğu tartışmaları<br />

içerde ve dışarda alabildiğine tartışılirken diğer yandan<br />

Terörle Mücadele Yasas ı'ndaki Değişikliklere "Nefes aldırma"<br />

ça<strong>ba</strong>ları sürdürülüyor.<br />

Böyle bir ortam ve zamanda Özgür Ülke Gazetesi'nin binalarma<br />

konan bom<strong>ba</strong>lar, düşünceyi aç ıklama özgürlüğünü, <strong>ba</strong>sın<br />

özgürlüğünü bom<strong>ba</strong>lamakla kalmam ış, demokrasiyi de kundaklamıştır.<br />

Görülüyor ki hangi amaçla yap ılmış olursa olsun <strong>ba</strong>sına,<br />

<strong>ba</strong>sın mensuplarına, gazetecilere yönelik sald ırılar sürüyor.<br />

Bom<strong>ba</strong>lı kımdaklama, terörün ustaca kurduğu tuzaklarm, cinayetlerin<br />

süreceği işaretlerini taşıyor. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

TERORUN her çe şidine karşı olduğunu yıllardır usanmadan<br />

söylüyor. Yineliyoruz, ki şisel teröre de, örgütsel teröre de, devlet<br />

terörüne de karşıyız. Devlet, terör kur<strong>ba</strong>niarımn canilerini bulup<br />

hesap sormadıkça yarar umanlar, cesaretleniyor, yeni bom<strong>ba</strong>lar<br />

hazırlıyor, yeni canlar al ıyor.<br />

228


Özgür Ülke Gazetesine yapilan sald ırının, fevkalade profesyonel<br />

biçimde planlandığı anlaşılıyor Olay, Ozgür Ülke Gazetesi'nin<br />

yayuilanndan 1 siyasal görüşlerinden rahatsız olanlann<br />

"Masum suturma" eylemidir diye geçi ştirilemez. Düşünceyi özgürce<br />

açıklama ça<strong>ba</strong>lari sürerken kimsenin, <strong>ba</strong>s ın özgürlüğünü<br />

kundaklama hevesine ve sorunlara demokrasi dışı çözümler aramasma<br />

müsaade edilmemelidir.<br />

• Özgür Ülke Gazetesi'nin kundaklanması aydmlatılmandır; aydınlatılmalıdır<br />

ki herkes, ülkeyi sonu gelmez tartışmalara, kardeş<br />

kavgasma ve karanl ığa çekmeye çalışanları, tanımalıdır.<br />

Basın ve düşünceyi açıklama özgürlüklerine ve demokrasiye<br />

yapılan bom<strong>ba</strong>h saldırıyı, şiddet ve nefretle kınıyoruz, sorumlu,<br />

görevli ve yetkilileri görevlerini yapmaya çağırıyoruz.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

BARO BAŞKANLIGI<br />

Ankara, 7.9.1993<br />

GENELGE NO: 1057/51<br />

Batman'da, Mardin 'Milletvekili Mehmet Sincar'ın ölümü ile<br />

sonuçlanan olayla ilgili olarak kamuoyuna yapılan duyuru metni<br />

aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAy<br />

229.


KAMUOYUNA DUYURU<br />

5.9.1993<br />

Cinayet şebekelerinin yeni hedefi, TBMM.niıi bir üyesi oldu.<br />

Mardin Milletvekili Mehmet Sincar'ı :tı tasarlanarak planlı ve kararlı<br />

bir biçimde öldürüldüğü anlaşılıyor.<br />

Son yıllarda, öldürenleri bulunamayan sayısız cinayetlere, bilim<br />

adam ı, yargıç, savcı, general, kamu görevlisi, gazeteci ve siyaset<br />

adamlarına bir milletvekili de eklendi. Caniler, bir milletvekilini<br />

de öldürebileceklerini kan ıtlayarak gözda ğı vermek istemişlerdir.<br />

Herkesin gözönünde adam öldüren.ler, yakalanamad ıkça,<br />

caniler cesaretlenmekte, yeni cinayetler, yeni oyunlar tezgahlanmaktadırlar.<br />

Cinayetlere, kimden, nereden gelirse gelsin, hangi dü şünce altında<br />

işlenmi ş olursa olsun, hedefler kim olursa olsun, toplum<br />

olarak önyargısız olarak karşı çıkılmandır. Canileri hiçkimse himaye<br />

edemez. Caninin, teröristin ırk(.;-ısı, solcusu, sağcısı, ulusçusu,<br />

dincisi yoktur. Haklısı yoktur, KANLISI vardır.<br />

Türkiye'de öldürenleri belli olmayan, bulunamayan cinayetler<br />

çoğalırsa, bu öldürme i ştahının, bu acımasız hastalığın kimleri,<br />

nerede, nas ıl ne zaman seçeceği hiç belli olmaz. Terörün nerede<br />

duracağı kestirilemez. Terörün her çe şidine KIŞI TERORUNE<br />

DE, ÖRGÜT TERÖRÜNE DE, DEVLET TERÖRÜNE DE toplum<br />

olarak hep birlikte kar şı çıkılmalıdır.<br />

Devlet orgalan, güvenlik güçleri, görevli ve yetkililer, terör<br />

planlayıcılannın, adam öldürenlerin yakas]na vakit geçmeden<br />

yapışmalı, oyunlar bozulmal ıdır. Zamanın canilerin lehlerine işlediği<br />

izlenimi, süratle silinmelidir.<br />

Bütün yetkilileri, siyasi partileri, <strong>kurulu</strong> ş ve kişileri bir kez<br />

daha uyanık, kararlı, dikkatli olmaya ve görevlerini yapmaya çağırıyoruz.<br />

Mehmet Siııcar'ın öldürühnesini, şiddetle ve nefretle<br />

kınıyoruz.<br />

230<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 3.12.1993<br />

GENELGE NO: 1562/65<br />

Hangi gerekçe ile gözetim alt ına alındıkları bilinemeyen Diyar<strong>ba</strong>kır<br />

ve Istanbul Barosu mensubu meslekdaşlarımızın soruşturmalannrn<br />

yasaya aykırı bir şekilde Jandarma Alay Komutanliğı<br />

Soruşturma Timlerince sürdürülmesine ili şkin 2.12.1993 tarihli<br />

ve son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlarımıza<br />

ve bürolara yapılan saldırı ile Van Barosu mensubu ve Birliğimiz<br />

Delegesi Avukat Şevket Epözdemir'in öldürülmesi olayı ile<br />

ilgili 3.12.1993 tarihli kamuoyu aç ıklamaları ve ayrıca Ağrı Barosu<br />

Başkam Avukat Eyyüp Duman' ın bürosunun bom<strong>ba</strong>lanması<br />

nedeniyle Baro Ba şkanlığı'na ve Cumhuriyet Başsavcılığı'na<br />

yazılan yazıları aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

2.12.1993<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu'na mensup meslekda şlanmız Av. Şinasi<br />

TUR, Av. Baki DEM İRHAN, Av. Se<strong>ba</strong>hattin ACAR, Av. Hüsniye<br />

OLMEZ, Av. Mesut BE ŞTAŞ, Av. Meral DANI Ş (BEŞTAŞ), Av.<br />

Nevzat KAYA, Av. Arif ALTUNKALEM, Av. Vedat ERTEN, Av.<br />

Tahir ELÇI ve ayrıca İstanbul Barosu mensubu Niyazi ÇIM 17<br />

Kasım 1993 tarihinde ve izleyen bir iki gün içinde evlerinden,<br />

bürolarından ve mahkeme koridorlanndan toplanarak gözlem altına<br />

alınmışlardır.<br />

Önce Diyar<strong>ba</strong>kır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi<br />

görevlilerince gözlem altına alınan meslekdaşlanmız, derhal<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır Jandarma Alay Komutanl ığı Soruşturma Tim'lerine<br />

teslim edilmişlerdir.<br />

231


Meslekdaşlanmızın niçin, hangi gerekçe ile gözlem alt ına<br />

almdıkları bugüne kadar açıldanabilmiş değildir. Sadece söylenebilen<br />

şey, bir eski PKK mensubunun itiraflan üzerine toplandıklarıdır.<br />

Gözlem altına ahuıma nedeninin meslekdaşlanmızm büyük<br />

bir kısmının, geçmişte vekaletlerini üstlendikleri müvekkillerini<br />

savunmalanndaki görevlerini yapmalarından kaynaklandığı kamsı<br />

ve samsı yaygmdır. Hangi gerekçe ile olursa olsun gözlem<br />

altına alınanlann savunma mesle ğinin mensupları oldukları gözden<br />

uzak tutulamaz.<br />

1136 Sayıh Avukathk Yasasının 58 ve 59. maddeleri yok sayılarak,<br />

çiğnenerek soruşturma, Cumhuriyet Savc ılığı dışlanarak<br />

Jandarma Alayı Soruşturma Tim'lerince sürdürülmektedir.<br />

Yasalara ve usule aykırı bu işlemler İçişleri ve Adalet Bakanlarma<br />

ve Olağanüstü Hal Bölge Valisine duyurulmu ş ve savunma<br />

mesleğine yap ılan hukuksuz ve yakışıksız saldırının önlenmesi<br />

istenmiştir. Buna rağmen 15 gün dolmu ş ve hukuksal hiçbir<br />

işlem yapılmamıştır.<br />

Biz, bırakalım savunma mesleği mensuplanm, sade vatandaşa<br />

hiç bir kötü muamele yapılmas ını benimseyemeyiz. Meslekdaşlarımızdan<br />

herhangi birine kötü muamele yap ıldığı anlaşılırsa<br />

bunun hesabım kimse kolay veremeyecektir.<br />

İlgili Bakanları, yetkilileri, görevlileri. Diyar<strong>ba</strong>kır DGM Başsavcılığı'nı<br />

ve Diyar<strong>ba</strong>kır Başsavcıhğmı bir hukuk ayıbma ortak<br />

olmamalan için tekrar uyarıyoruz ve süratle olaya, el koymaya<br />

çağırıyoruz.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

KAMUOYUNA AÇIELAMA<br />

3.12.1993<br />

* Son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup rneslekda şlanmıza ve<br />

232


ürolarına saldırılar yoğunlaşmış maalesef bir meslekda şımız da<br />

faili meçhul bir cinayete kur<strong>ba</strong>n gitmi ştir.<br />

Van Barosu mensubu ve Birliğimiz Genel Kurul Delegesi Av.<br />

Şevket Epözdemir, önce 25 Kas ım 1993 günü esrarengiz bir şekilde<br />

kaçırılmış ve sonra da ertesi gün cesedi bulunmu ştur. Bu<br />

yıl içinde Elazığ Barosu mensubu Av. Metin Can'dan sonra camiamız,<br />

savunma mesleği ikinci kez kur<strong>ba</strong>n vermektedir.<br />

Ilgili makamların, devletin güvenlik güçlerinin, yetkililerin faiii<br />

meçhıil cinayetler karşısmda umursamaz, ört<strong>ba</strong>s edici tutumunun<br />

öldürmenin savunma mesle ğine uzanmasında da sürmeyeceğine<br />

inanmak istiyoruz. Aksi takdirde "Say—Savunma—Karar" üç-,<br />

lüsünde maalesef sıra çok çabuk Savcı ve Yargıçlara gelecektir.<br />

Cinayetler karşısında devletin aciz kalmas ı, faillerin bulunmayışı,<br />

canileri cesaretlendirecektir. Görevliler, yetkililer, ilgili<br />

Cumhuriyet Savcıları, sıcağı sıcağına Av. Şevket Epözdemir cinayeti<br />

üzerine gitmeli, olay savsaklanmadan ayd ınlatılmalıdır.<br />

Ağrı Barosu Başkanı Av. Eyyüp Duman'm bürosu 27 Kas ım<br />

1993 günü bom<strong>ba</strong>l ı saldırıya uğramış ve tamamen tahrip edilmiştir.<br />

Baro Başkanımızın bürosuna saldırıyı, bir Yargıcın, Bir.<br />

Savcımn makamına saldırıyla eşdeğer görüyoruz. Saldırı olayı<br />

süratle aydınlatılmah ve faili ya da failleri yakalamp adelete teslim<br />

edilmelidir.<br />

Birliğimiz her iki olaym sonuna kadar takipçisi olacakt ır.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

( İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Sayı : 1560 3.12.1993<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

AĞRI<br />

• BaronuzBaşkam Av. Eyyüp Duman'm bürosunun bom<strong>ba</strong>l ı bir<br />

saldırı sonucu tahrip edildiğini öğrenmiş bulunuyorum.<br />

233


Böyle bir saldırı ile bir Savcı ve Yargıç makamına saldırı aranda<br />

fark göremediğimi, Ağrı C. Başsavcılığına ilişikte örneği<br />

bulunan yazı ile iletmiş bulunmaktayım, durum ayrıca bir açıklama<br />

ile kamuoyuna da duyurulmu ştur.<br />

Baro Başkammıza ve Ağrı'h meslekdaşlarımıza geçmiş olsun<br />

dileklerimi iletiyorum ve Ağrı'Iı meslekdaşlarımm bu olumsuz<br />

olayın etkisinde kalmadan ve çekinmeden "Savunma" hakk ını<br />

gerçekleştirmeye devam edecekleri inancıyla <strong>ba</strong>şarılar, esenlikler<br />

diliyorum, sygılar sunuyorum.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

EKİ :2<br />

1-Ağrı C. Başsavcılığına yazılan yazı,<br />

2- Kamuoyu açıklaması .<br />

Sayı : 1561 3.12.1993<br />

CUMHURIYET BAŞSAVCILIĞI<br />

AĞRI<br />

Ağrı Barosu Başkanı değerli meslekdaşımız Av. Eyyüp Duman'ın<br />

bürosunun 27 Kas ım 1993 günü bora<strong>ba</strong>lamp tahrip edildiğini<br />

öğrendim.<br />

Baro Başkanımızın, bir meslekda şını .ızra bürosuna yapılan<br />

saldırıyı, "Say—Savunma—Karar" bütünlü ğü içinde, makamımza,<br />

ya da bir Yargıcımızın çalışma odasına yapılan saldırı ile eşdeğer<br />

görüyoruz. Soruna sizin de böyle yakla ştığınızı sanıyoruz. Bu<br />

alçakça saldırı, en seri şekilde kovalanıp, en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır<br />

ki bu tür fil özentilerinin cesaretleri ve güçleri<br />

iyice kırılmalıdır.<br />

Gereken titizlik, dikkat ve önemin gösterildi ği ve gösterileceği<br />

inancıyla <strong>ba</strong>şarılar diler, konu ile ilgili geli şmelerden bilgi veiilmesi<br />

dileğiyle saygılar sunarım.<br />

234<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 21.2.1994<br />

GENELGE NO: 245/9<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlığı'nın, Demokrasi Partisi'ne<br />

yönelik bom<strong>ba</strong>lı saldırı nedeniyle 19.2.1994 tarihinde Kamuoyuna<br />

yaptığı duyuruyu aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılanmla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

• Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

19.2.1994<br />

İnsanların, toplu olarak ya şadikan yerlere saldırılar yapılarak<br />

terörle, şiddet yoluyla hedeflenen amaca ulaşma eylemleri<br />

hız -kazanmıştır. Terör, artık siyasi partileri de tehdit etmeye<br />

<strong>ba</strong>şlamıştır. Terör, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi<br />

partileri yıldırnrn, sindirme aşamasına kadar gelmiştir.<br />

Altmış milyon vatandaşımızm T.C. sınırları içinde dostça,<br />

karde şçe ve <strong>ba</strong>rış içinde ulus bilinciyle ırk-din--dil--etnik yap ı<br />

farklılığı gözetmeden yasama arzuları ve huzuru terör yoluyla<br />

kündaklanmak istenmektedir. -<br />

Unutulmamandır ki kökeni ve temel amac ı ne olursa olsun<br />

teröre <strong>ba</strong>şvuranlar, dünyanın hiçbir yerinde istedikleri sonucu<br />

elde edemernişlerdir.<br />

Demokrasi ve hukuk devletiyle <strong>ba</strong>ğdaşmayan teröre, her uygar<br />

çağdaş demokratik ülkede olduğu gibi ülkemizde de önlemler<br />

düşünülmesi ve çareler bulunmas ı zamanı gelmiş geçmektedir.<br />

Her geçen günde ya şanan olaylar terör yoluyla amacına ulaşmak<br />

isteyenleri cesaretlendirmektedir. Demokrasi Partisi'ne ya-<br />

235


puan son saldırı karşısında devlet ve hükümet yetkilileri, siyasi<br />

partiler toplumun demokrasiden yana olan kesimleri, sadece duyarlı<br />

olmak ve bunu duyurmakla yetinmemeli bom<strong>ba</strong>la-ıaların,<br />

tuzaklann ve cinayetlerin arkas ındaki gerçek amacı, kişi-'eri ve<br />

örgütleri tesbit etmeli, mücadeleyi ona göre yapmal ıdırlar.<br />

Kimler yapmış, hangi maçla yapılmış olursa olsun Demokiasi<br />

Partisi'ne yönelik bom<strong>ba</strong>l ı saldırı asla tasvip edilemez, ho şgö.<br />

rü ile karşılanamaz. Demokrasi Partisi'ne geçmi ş olsun dileklerimizi<br />

iletiyoruz saldırıyı nefretle kniıyoru.z.<br />

Kamuoyuna sayı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

TÜRKPE BAROLAR B İRLİĞİ. BAŞKANLIĞI'<br />

(İMZA)<br />

(MÜHÜR)<br />

Tarih, 14.9.1994<br />

GENELGE NO: 1250/44<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Bir1ii tarafindan değerli gazeteci yazar ve<br />

bilim adamı Prof. Toktam ış Ateş'e suikast giri şimi ile ilgili olarak<br />

yapılan kamuoyu duyurusunu, aşağıda bilgi ve takdirlerinize<br />

sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

KAMUOYUNA DUYURU<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> . Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

8.9.1994<br />

Cumhuriyet Gazetesi'nin değerli yazar ı, bilim adamı Prof. Toktamış<br />

Ateş, kurulmuş bir bom<strong>ba</strong>lı tuzaktan tesadüfen kurtuldu.<br />

Suikasti düzenleyenler, teknik bir hata yapmam ış olsaydı<br />

Prof. Ateş ve belki de çok sayıda insamm ız için bugün gözya şı<br />

dökecektik..<br />

236


Yetkililer, devletin güvenlik güçleri geçmi ş benzer cinayetleri<br />

unutmuş görülüyorlar. Prof. Aksoy, Çetin Emeç, Bahriye Üçok,<br />

Turan. Dursun, Uğur Mumcu cinayetleri ne çabuk unutuldu.<br />

Cumhuriyetin temel niteliklerine demokratik hukuk devletine<br />

laik düzene içtenlikle sahip çıkan aydınlar, yazarlar teokratik<br />

devlet özlemcilerinin boy hedefi olmaya devam ediyor. Say ıları,<br />

konumları isimleri artık iki elin parmakları kadar kalan bu insanlara<br />

toplum olarak, devlet olarak sahip ç ıkmamız gerekiyor.<br />

Umursamazlığın, zamamnda gerekli ve cayd ırıcı önlemlerin alınmayışının<br />

faturasım hep inandıklan değerleri bildikleri gerçekleri<br />

yazan söyleyenler çekmesin.<br />

Cinayet şebekelerini yüreklendirecek yeni ac ılara tahammülümüz<br />

kalmadı artık.<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

Ankara, 9i2.1994<br />

GENELGE NO: 1954/58<br />

Birliğimizce, son günlerde çe şitli <strong>Barolar</strong>a mensup meslekdaşlanmıza<br />

karşı yoğunlaşan saldırılar ile savunma görevini engellemeler<br />

ve endi şe verici kimi yaralama ve öldürme olayları nedeniyle<br />

8.12.1994 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklama metnini<br />

aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

237


KAMUOYUNA AÇIKLAMA<br />

9.12.1994<br />

Son günlerde çe şitli Bar olara mensup meslekda şlarımıza saldırılar,<br />

savunma görevini engellemeler yoğunlaşmış, kimi meslekdaşlarımız<br />

yaralanmış , kimileri öldürülrnü ştür.<br />

Konya Barosu mensubu Avukat Hüseyin. Fahri Atalay ve Bakıkesir<br />

Barosu mensubu Avukat Selçuk Erakku ş, görevlerini yaparken<br />

hayati tehlike do ğuracak şekilde yaralanmışlardır.<br />

Ankara Barosu AvuJ:atlanndan Yusuf Ekinci'nin niçin ve<br />

kimlerce öldürüldüğü aydınlatilamam ışken İstanbul Barosu<br />

mensubu meslekdaşımız Avukat Medet Serhat, kurulan bir tuzak<br />

sonucu öldürülmüştiir.<br />

Her iki meslekda ş1mı2m katileri bulunamadı; korkanz ki faiii<br />

meçhul cinayetler zincirinin halkalar ı olacaklardır. Savunma<br />

mesleğinin mensupları savunmasız kalmaktadırlar. Ilgililerin ve<br />

yetkililerin cinayetleri umursamaz, kan ıksamış tutumları, fevkalade<br />

endişe vericidir. Cinayetler kar şısnda devletin aciz kalmas ı,<br />

yetkililerin beceriksizlikl eri umut k ırıcı olmaktadır. İster istemez<br />

meslekdaşlanmız, önümüzdeki günlerde "s ıra hangi avukatta<br />

aca<strong>ba</strong>?" sorusunu sormaya <strong>ba</strong>şlamışlardır.<br />

Hiç dilimiz varmıyor ama aca<strong>ba</strong> sıra Avukat Faik Candan da<br />

mi diye kuşku1anıyoruz; çünkü Avukat; Faik Candan 2 Aral ık<br />

1994 gününden beri kayıptır. Güvenlik güç[eri, Terörle Mücadele<br />

Şubesi ve DGM Savcılığı Avukat Faik Car ıdan'la ilgili hiçbir i ş-<br />

lem yapmadıldanrn, gözaltına alınmadığını, belirtmi şlerdir.<br />

Avukat Faik Candaiı'ın yaşamından endişe duymaktayız.<br />

Meslekdaşımızın bulunması için ilgili her kurum ve ki şileri duraksamadan<br />

ve gecikmeden görev yapmaya ça ğırıyoruz; görevlerini<br />

yapmayanlar, yarın ıcamiarnıza ve topluma hesap vermek zorunda<br />

kalacaklardır.<br />

238<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam.<br />

Avukat Onder SAV<br />

(İMZA)


KAMUOYUNA DUYURU<br />

Ankara, 15.12.1994<br />

AVUKAT ÖLDÜRMELER İNİN ARKASI KES İLMİYOR<br />

2 Aralık 1994 gününden beri kayıp olan meslekdaşımiz ankara<br />

Barosu mensubu Avukat Faik Candan'ın, Bala yakınlarında<br />

ölüsü bulundu; vücudunun muhtelif yerlerinden kur şunlanarak<br />

öldürüldüğü anlaşılıyor. Kaybolduğu günden beri yakınları, meslekdaşlarımız,<br />

Ankara Barosu ve Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği; yaşamından<br />

ve akıbetinden endişe edildiğini, yetkililere bildirmişlerdi.<br />

Yoğun ğuraşlara ve girişimlere rağmen hiçbir ize rastlanmadı;<br />

hiçbir bilgi verilemedi; ta ki Bala'da bir ço<strong>ba</strong>n, meslekda şımızm<br />

cesedini bulana kadar. 8.12.1994 günü Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin<br />

yaptığı kamuoyu açıklamasında, meslekda şlarımızm ard<br />

arda öldürülmesinden duyulan endişe dile getirilmi ş ve "Hiç dilimiz<br />

varmıyor, aca<strong>ba</strong> s ıra Avukat Faik Candan'da m ı diye kuşkulamyoruz...<br />

Avukat Faik Candan' ın yaşamından, endişe duymaktayız"<br />

denilmiş ilgililer göreve çağrılıp yetkililer uyarılmiştı.<br />

Ne yazık ki Faik Candan da bulunup katillerinin elinden kurtarılamadı;<br />

yaşatılamadı. Birkaç ay önce kaçırılıp aynı Ankara—<br />

Bala güzergahında kurşunlanarak öldürülen Avukat Yusuf<br />

Ekinci gibi o da öldürüldü.<br />

Son günlerde avukatlara yönelen sald ırıların ve öldürme olaylarının<br />

arkası gelmiyor. Savunma mesleğinin mensuplarının katilleri<br />

bulunam ıyor. Faili meçhul cinayetler zincirine avukatlardan<br />

da yeni halkalar ekleniyor.<br />

• Kim ya da kimler, hangi güç, öldüren ama iz bırakmayan<br />

hangi profesyonel örgüt, meslekda şlarımızı öldürüyor? Neden öldürüyor?<br />

Sorular cevaplandırılamıyor, caniler bulunamıyor. Devletin<br />

gücü canilere yetmiyor mu? Artık savunma mesleği mensuplarına<br />

yöneik saldırılar önlensin. Hangi nedenle i şlenmiş<br />

olursa olsun avukatlara karşı işlenen cinayetler .aydmlatılmahdır.<br />

239


Sabırla bekliyr uz, ca ıileri bulamayan tüm ilgili ve yetkililer,<br />

sorumluluktan kurtulam ıyacaklardır.<br />

Kamuöyuna saygı ile d.uyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

KA1[UOYIJNA DUYIJRU<br />

Ankara, 29. 12.1994<br />

Basına saldırıların arkası kesilmiyor. Miliyet, Meydan, Kanal<br />

D ve Milliyet Dergi Grubu'nun bulunduğu. Doğan Medya Center'e<br />

yapılan saldırı, çok üzücüdür, ayn ı zamanda çok düşündürücüdür.<br />

Dünkü saldırı, saldırganlarm isterlerse daha vahim eylemler yapabileceklerinin<br />

tehdidini taşıyor, işaretlerini veriyor. Sıkılan kurşunlar,<br />

sadece Milliyet camiasma, Türk <strong>ba</strong>s ınına değil, <strong>ba</strong>sm özgürlüğüne,<br />

demokratik hukuk devletine, demokrasiye yöneliktir.<br />

Bugün Milliyet'i seçenlerin, yarın kimi ya da kimleri kurşunlayıp<br />

bom<strong>ba</strong>layacakları bilinemez; kunduldama olayları, aydınlatılmamadıkça<br />

caniler cesaretleniyor, yeni planlar kurup yeni<br />

kur<strong>ba</strong>nlar arıyorlar.<br />

Düşüncenin aydınlığmdan, düşünce ve <strong>ba</strong>sın özgürlüğünden<br />

korkanların estirmek istedikleri terör, Milliyet camias ım ve özgür<br />

<strong>ba</strong>smı yıldırmamandır. Milliyet'in kararl ı, onurlu biçimde<br />

yoluna devam edeceğinden, <strong>ba</strong>sın özgürlüğünden düşünce açıklama<br />

özgürlüğünden, ödün vermeyece ğinden demokrasiye katkılarım<br />

sürdüreceğinden kimsenin kuşkusu yoktur.<br />

Aydınliktan korkanlar, karanl ık emellerini gerçekleştiremeyeceklerdir.<br />

Milliyet camia3 ına geçmiş olsun diyoruz; saldırıyı şiddet<br />

ve nefretle kınıyoruz; çok seri biçimde olaym faillerinin bulunmasmı,<br />

kundaklaman ın aydınlatılmasın ı bekliyoruz.<br />

240<br />

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Onder SAV


KAMUOYUNA DUYITRU<br />

Ankara, 22.61994<br />

Ülkemizde Anayasan ın antidemokratik ve hukukun üstünlüğü<br />

ilkesine aykırı hükümler ta şımasmdan dolayı yanlış şeyler,<br />

tartışılmaması gereken zeminlerde tartışılıyor.<br />

1982 Anayasası, bir toplumsal uzlaşma Anayasası değildir; Bireyi<br />

arka plana atan, ça ğdaş uygar devlet anayasalarından farklı,<br />

insan hak ve özgüklüklerine, örgütlenme özgürlü ğüne, siyasi<br />

parti yapılaşmasma ters, özgürlükleri kısıtlayıcı pekçok hüküm<br />

içeren otoriter nitelikli bir Anayasadır. Güncel olarak tartışılan<br />

sadece 84. madde değil benzer pekçok madde, hukukun üstünlü<br />

ğü ilkesine aykırıdır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı olarak biz, 6 Eylül 1993'de yapılan<br />

Adalet Yılı Açılışında kimilerine değindik. "Demokratik siyasi<br />

hayatın vazgeçilmez unsurları" olan siyasi partilerin kolayca<br />

kapatılmas ını eleştirdik. Bugün de aynı görüşteyiz. Kapatılan<br />

partinin milletvekillerinin milletvekilliklerinin sona ermesini bir<br />

hukuk ayıbı olarak görüyoruz. Yine 6 Eylül 1993'de "Zaman ında<br />

gerekli değişiklikler yap ılmadığı için bugün bu maddelere göre<br />

karar veren Anayasa Mahkemesi yanl ış ve haksız biçimde eleştirilmektedir.<br />

Anayasanın öz yönünden denetimi, Anayasa Mahkemesine<br />

kapalı olduğuna göre, Anayasa Mahkemesi, elindeki metne<br />

göre karar vermi ş ve Anayasanın 84/3. maddesi otomatik olarak<br />

i şlemiş ilgilinin milletvekilliği sona ermiştir. Eleştirenler en<br />

az bir yıllık süre içinde gerekli Anayasa de ğişikliğini yapmadıkları<br />

içinönce kendilerini öz ele ştiriye tabi tutmalıdırlar" demiştik.<br />

Hiçbir siyasi partiyi bu konularda içtenlikli göremedi ğimizi<br />

ifade etmek isterim.<br />

Sanki 84. madde bugün ortaya çıkmış gibi davranmak, tepkisel<br />

olmak, günlük dü şünmek, günlük yaşamak yanlıştır. Siyasi<br />

partiler ve siyaset adamları, en az 6 ay 1 yıl sonrasma <strong>ba</strong>kmak,<br />

düşünmek ona göre projeler üretmek durumundad ır.<br />

Şimdi çok şey yanlış söyleniyor, yanlış değerlendiriliyor, yanlış<br />

yapıliyor.<br />

241


Bir şeyin altını iyice ç ızelim. 84. madde, ça ğdaş, uygar devlet<br />

anayasasına ve hukukun üstünlüğü ilkesine yakışmayan bir hukuk<br />

ve demokrasi ayıbıdır.. Bunu bu zamana kadar de ğiştirmeyen,<br />

girişimde bulunmayan her siyaset adam ı bu ayıbı bölüşmüştür.<br />

HEP'in kapatıldığı günlerde yap ılan tartışmaların benzerinin<br />

en yetkili mercilerde yap ılır olmas ı umut kırıcıdır.<br />

84. maddeyi hiçbir şekilde benimsemiyorum, hukuka da aykırı<br />

buluyorum ama elindeki metne ve bu maddeye göre karar veren<br />

Anayasa Mahkemesini de haks ız, yetkisiz bulmuyorum. Konu,<br />

önüne bu maddeye göre karar vermesi için getirilen her yar-.<br />

gı <strong>kurulu</strong> şu böyle karar vermek durumunda kal ır.<br />

TBMM Ba şkanlık Divanı yetkilileri dahil pekçok kimsenin<br />

Anayasa Mahkemesinden ç ıkış ve çözüm yolu beklemesi dü şündürücüdür.<br />

Anayasa Mahkemesi öz yönünden denetim yapamaz.<br />

Elindeki Anayasa metnine göre karar verir.<br />

Elbette bir parti kapat ılınca o partinin üyesi olmaktan öte suçu<br />

olmayan milletvekillerinin TBMM üyeliklerinin sona ermesi,<br />

hukukun üstünlü ğü ile <strong>ba</strong>ğdaşmaz. Ama maalesef bu husus 84.<br />

madde varken ve buna güre karar verilmesi sözkonusu iken kapatmanın<br />

doğal sonucu olmaktadır.<br />

TBMM Başkanı ve Başkanvekii'nin "Yasama—Yarg ı" çatışması<br />

vardır görüntüsünde görünmelerini yanlış buluyorum. Elbette<br />

ulusun tek temsilcisi TBMM, üyelerinin hukukunu koruyacaktır.<br />

Ama bu hukuk korunurken <strong>ba</strong> şka hukuk kuralları da zedelenmemelidir.<br />

Anayasa Mahkemesinin 153. maddede say ılan iptal kararları<br />

dışında, <strong>ba</strong>şlı<strong>ba</strong>şına bir prosedür koyan 84. maddesini ve buradaki<br />

kurum ve kavramları <strong>ba</strong>şkaları ile kanştırmamak gerekir.<br />

Anayasa Mahkemesinin kesin olan bir karar ını TBMM.de tartışmak<br />

oylamaya götürecek yorumlar yapmak kuvvetler ayrılığı ilkesine<br />

aykırıdır.<br />

Bir tartışmayı da yersiz buluyorum. DEP, Anayasa Mahkemesi<br />

kararı ile kapatıldı mı kapatılmadı mı? Kapatıldı. Kapatılma-<br />

242


dıysa, DEP Kurultayını bile toplayıp mal varlığı konusunda hükmü<br />

kişiliği konusunda kendisi karar verebilir. Oysa Güven Dinçer'in<br />

açıklamasmda malların hazineye intikal ettiği yazılıdır. 0<br />

halde Anayasa Mahkemesi karar ı vardır, hüküm icra etmeye de<br />

<strong>ba</strong>şlamıştır.<br />

Öte yanda henüz konu tartışılırken DEP milletvekillerini göz<br />

altına almak gayretleri de yanlıştır.<br />

Demokratik rejimin s ıkıntılar yaşadığı günlerde tansiyonu<br />

arttırıcı, gerilim yaratıcı girişimlerden kaçınılmas ı gerekir. DGM<br />

Başsavcılığı' nın acelesini, telaşını, hukuken anlamakta güçlük<br />

çekiyorum. Daha sakin daha titiz daha dikkatli ve hukukun genel<br />

prensiplerine uygun davranmas ı gerekliliğini ifade etmek istiyorum.<br />

Kamuoyuna saygı ile d ıyuru1ur<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

22.4.1995<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANI<br />

-AVUKAT ÖDER SAV'IN BASIN KONSEY İ'NDE YAPTIĞI<br />

" İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ VE KİŞİLİK HAKLARI"<br />

KONULU KONUŞMA<br />

Basın Konseyi'nin değerli üyelerini, sayın konukları saygılarımla<br />

selamlıyorum.<br />

Basın-Konseyi Başkanı Sayın Oktay Ekşi, " İletişim Özgürlüğü<br />

ve Kişilik Hakları" konulu bir konu şma yapmam ı önerince<br />

duraksamadan kabul ettim. "Daha özgür, daha saygın <strong>ba</strong>sın" ilkesine<br />

inananların buluştuğu adres olarak kendisini tan ımlayan<br />

Basın Konseyi'nde böyle ilginç konulu bir konu şma yapmaktan<br />

ve sizlerle bulu şma onurunu yaşamaktan mutluluk duyuyorum.<br />

Çağımız, eskimeye <strong>ba</strong> şladı, yerini 21. yüzyıla bırakmaya hazırlanıyor.<br />

Çağımızdaki kalkınmaya, elektronikleşmeye teknolojideki<br />

<strong>ba</strong>şdöııdürücü geli şmelere <strong>ba</strong>karak ONA, "Teknoloji Ça ğı"<br />

"Elektronik ve Bilgisayar Ça ğı" "Uzay Çağı" denilebilir.<br />

243


Ama çağımızda bu sayılanlardan da önemli bir temel unsur<br />

var: İNSAN. Irk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal kökten farkl ılığı<br />

gözetilmeden düşünülen İNSAN. Her şey insan için yapılıyor; insan,<br />

bütün hak ve bekle ııtileri ile ön plana çıkt.<br />

insanın hak ve özgürlükleri için a şılmaz sanılan duvarlar aşildı,<br />

yıkıldı; devletler yık ıldı, devletler birle şti. Hala da devletler<br />

sarsılıyor, parçalanıyor.<br />

Çağa, bu özellik ve niteli ğine göre daha anlaml ı isim konulmalı.<br />

"Demokratikleşme ve İnsan Hakları Çağı" denilmeli.<br />

İnsanlar, Hak ve Özgürlükleri için uzun ve çetin uğraşlar vermişler,<br />

bunları, iktidarı, elinde bulunduranlara kar şı belgelere,<br />

güvencelere <strong>ba</strong>ğlamanın. etkili yollarını aramışlardır. Şu tümceler<br />

çok anlaml ıdır:<br />

"İnsan Hakları ve temel özgürlüklere her insan, doğduğu anda<br />

sahip olur, bunlardan FERAGAT edilemez ve HUKUKUN güvencesi<br />

altındadır. Yönetimin ilk SORUMLULUGU, bunları, gelebilecek<br />

zararlardan korumak ve geli ştirmektir. Bunlara saygı ,<br />

AŞIRI GÜÇLÜ DEVLETE KARŞI ASLİ. BIR TEMİNATTIR.<br />

Bu tümcelerdeki anlay ışın yerle şmesine kadar insanlık, çok<br />

şehit verdi. Bu aktardığinı sözler hepinizin bildiği gibi 21 Kas ım<br />

1990 da Paris'te AGİK'te imzalanan, (Ulkemizin de kat ıldığı) Yeni<br />

Bir Avrupa İçin PARIS ŞARTI'nda yer almaktadır.<br />

Aynı sözleşmede yer alan "Demokrasinin temeli insanın şahsına<br />

saygı ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜGUDÜR... KIMSE HUKU-<br />

KUN ÜSTÜNDE OLAMAZ" sözleri, fevkalade önemli ve anlamlıdır.<br />

Kimsenin HUKUKUN ÜSTÜNDE olamayaca ğı devletin adı ,<br />

demokratik hukuk devletidir. Hukuk devleti, siyasal iktidarın<br />

keyfiliğini önlemenin, onu hukuk kurallar ıyla sınırlamanın, kişi<br />

hak ve özgürlüklerini koruman ın adıdır.<br />

Siyasal iktidarın keyfl]Liğinin önlnmesinde yasama—yürütme<br />

ve yargı güçlerinin ve bunların birbirinden ayrı olmasının önemi<br />

kadar dördüncü' güç dedi ğimiz " İletişim Ozgürlüğii"nün de önemi<br />

büyüktür.<br />

244


idarenin eylem ve i şlemlerinin <strong>ba</strong>ğımsız yargıçlarca denetlenmesi<br />

ne kadar önemli ise iktidarın yetkilerini hukuka uygun biçimde<br />

kullanıp kullanmadığımn denetlenmesi ve halkm bilgilendirilmesi<br />

'de o kadar önemlidir.<br />

İletişim ve bilgilendirme, sa ğlıklı demokrasinin olmazsa olmaz<br />

koşullarının <strong>ba</strong>şında gelmektedir.<br />

Düzenli aralıklarla yap ılan Özgür ve adil seçimlerle ifadesini<br />

bulan halk iradesi, sa ğlıklı bir demokratik yönetim için <strong>ba</strong> şlı<strong>ba</strong>şına<br />

yeterli olmaz. Kamu makamlarının hukuka uygun davranıp<br />

davranmadıklarının, seçmen tarafindan denetlenmesi gerekir.<br />

Katılımcı demokrasi, bireylerin sürekli bilgi edinmeleri, sorunlarını<br />

açıkça ortaya koyup çözüm aramalan ile mümkündür.<br />

Bireylerin sürekli bilgilendirilmesi, sözlü, yaz ılı, görüntülü <strong>ba</strong>s<br />

ın ve yayın organları aracılığı ile olmaktadır. Bu nedenle demokraside<br />

dördüncü güç diye nitelenen ileti şim özgürlü ğünün,<br />

demokrasinin diğer güç ve kurumlarının varlığına, ayakta durmasına<br />

katkısı büyüktür. Bu anlamda ileti şim özgürlüğü, sadece<br />

sözlü, yaz ılı ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın mesleği ile uğraşanların<br />

değil, tüm vatanda şların temel hak ve, özgürlüklerinin <strong>ba</strong> şında<br />

gelmektedir.<br />

İleti şim özgürlüğü, herkes, her kurum onu benimsedi ği, demokratik<br />

kurallara uyduğu ve aynı oranda savunduğu zaman<br />

daha çok anlam kazan ır, yücelir, güzelle şir.<br />

Herkes, hepimiz ile ştişim özgürlüğünün üzerine titreyelim,<br />

onu örseletmeyelim, <strong>ba</strong>s ının saygınlığını koruyal ım, ama öncelikle<br />

<strong>ba</strong>s ın, kendi saygınlığını korumalıdır. " İletişim özgürlüğü kullanılıyor"<br />

görüntüsü verilerek ki şi hakları çiğnenmemeli, <strong>ba</strong>şka<br />

özgürlükler ve hukuk devletinin güvenceleri zedelenmemelidir.<br />

Yazılı, sözlü ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın organlarının kural<br />

tanımazlığım, kimi zaman yargı organlarını bile haksız yere hedef<br />

alıcı tutumlarını, herkesten ve her kurumdan önce <strong>ba</strong>s ın,<br />

kendisi önlemelidir. "Temiz Toplum" için öncelikle "Temiz Bas ın"<br />

gerektiği unutulmamal ıdır.<br />

Temiz <strong>ba</strong>sm, otomobil, ev, ansiklopedi, makarna, di ş macunu<br />

ve deterjan dağıtarak sağlanamaz. Gazeteleri, kuponlarla dol-<br />

245


durmak yerine "Bas ın meslek ilkeleri" iLe doldurunuz. Evlerimizi<br />

diş macunu, dete ıjanla doldurmak yerine bilgi ile, do ğru haberlerle<br />

dürüst ve ahlakl ı yorumlarla doldurunuz.<br />

Gazeteler, okuyucunun ya şamım kolaylaştırmak, geçim sıkıntısım<br />

gidermek, görüntüsü ile şans yaratma yanşına girmekten<br />

bu yollarla .tiraj artt ırma heves ve ihtirasından vazgeçmelidir.<br />

İletişim özgürlüğü korunurken medya içindeki özgürlüklerin<br />

de işverenlerin <strong>ba</strong>skısından korunması urtutulmamal ı; ifade özgürlüğüne<br />

saygı duyulmai ıdır. Kimi gazeteler, dü şüncelerini özgürce<br />

aç ıklayan muhabir ve kö şe yazarlannı işten çıkarmakta,<br />

iletişim dünyasında tekeileşmeyi hızlandıran kimi işverenler,<br />

kendi işyerlerinde sendikalaşmayı engeile ınektedirler.<br />

Çalıştıkları yerlerde i şten çıkarılma <strong>ba</strong>skısı altında bırakılan<br />

<strong>ba</strong>sın mensuplan, kimi zaman dü şüncelerini açıkladıklan için<br />

Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi ile yargılanıp mahkum<br />

edilmekte, tutuk evlerinde uzun süre yatmaktad ırlar.<br />

Ülkemizde Terörle Mücadele Yasası ile konulan kural, koşul<br />

ve sınırlamalar, <strong>ba</strong> şta <strong>ba</strong>sın mensupları olmak üzere di ğer kişiler,<br />

hakkında mahkemelerin verdikleri cezalar, demokratik bir<br />

devlet ve toplum düzeni ile <strong>ba</strong> ğdaşmamaktad ır; Hukukun Üstünlüğü<br />

ilkesi ile çeli şmekted:ir.<br />

Elbette ileti şim özgürlüğü, demokratik, Anayasal <strong>ba</strong>k ve özgürlükler,<br />

<strong>ba</strong> şka hak ve özgürlükleri yok etmek, ülke bütünlüğünü<br />

ve kamu düzenini yarg ı organlannm otoritesini sarsmak, tahrip<br />

etmek için kullanılmamalıdır, ama aydınlar, bilim adamları,<br />

yazarlar, gazeteciler ve sendikacılar yok yere dü şüncelerinden ve<br />

onları açıklamaktan dolayı suçlanmamalı, ağır cezalara çarptırılmamal<br />

ıdır. -<br />

Protokolünde "Terörle Mücadele Yasası, Temel Hak ve Özgürlüklerin<br />

özüne dokunulanıaz ilkesi ışığında yeniden ele al ınacaktır"<br />

vaadi ve 23.3.1995 tarihli Uygulama Program ı'nda, "Herşeyden<br />

önce ülkemizde dü şüncenin sağlıkli bir biçimde oluşmasının<br />

ve özgürce ifade edilmesinin önündeki siyasal ve yasal engellerin<br />

kaldırılmas ını, insanlara duyduğumuz saygının ve demokrasiye<br />

246


olan <strong>ba</strong>ğlılığımızın vazgeçilmez bir gereği sayıyoruz" yazan bir<br />

hükümetin ilk yapacağı iş, Terörle Mücadele Yasası'nm 8. maddesini<br />

sür'atle kakhrmak, bir demokrasi ay ıbına son vermek olmandır.<br />

Medya, asli görevi olan, bilgilendirmeyi, gerçeklere ve verilere<br />

dayalı haber vermeyi dürüst ve ahlakl ı yorum yapmayı temel ilke<br />

edinmelidir. Halkm bilgi edinme hak ve özgürlüğü sınırlanamaz.<br />

İnsanların bilgiye ulaşma ve doğruyu öğrenme hakk ı, iletişim<br />

özgürlüğünün. özünü olu şturur. Daha iyi, daha mutlu bir yaşam<br />

için ki şi hak ve özgürlüğüne, ki şinin masuniyet karinesine<br />

özen gösteren bir medya, kendi özgürlü ğünün özünü koruyacak,<br />

kendi saygınlığını yaratacaktır.<br />

İletişim özgürlüğü 'kullamlırken uluslararası sözleşmelerde<br />

sayılan ve anayasam ızda yer alan "Ki şi hürriyeti ve güvenli ği"<br />

"Özel Hayatın Gizliliği ve Korunmas ı" "Konut Dokunulmazlığı"<br />

"Yerle şme ve Seyahat Hürriyeti" "Din ve Vicdan Hürriyeti" gibi<br />

temel hak ve özgürlükler konusunda fevkalade duyarl ı ve titiz<br />

olunmas ı gerekir.<br />

Hukuk sistemimiz, ki şinin özel yaşamını koruma altına almış,<br />

izinsiz her müdahaleyi hukuka aykırı saymıştır. Yayınlanan<br />

bir haber ya da resim ile yaz ılan bir eleştiri ile halkı bilgilendirme<br />

ve kamuoyunu ayd ınlatma görevi dışına çıkılıp kişiyi<br />

kötüleyici, iftira edici, onuruna saldırıcı sözcükler kullanılmışsa<br />

huküka aykırılık sözkonusudur.<br />

Mahkemelerimiz, gazetecinin, haberi yayınlamadan önce kendisinden<br />

beklenen özeni gösterip gerekli ara ştırmayı yapmas ını ,<br />

doğruluğunu soruşturmas ını vurgulamakta, haber <strong>ba</strong> şka ki şi ya<br />

da kurumdan aktanlmış olsa bile doğruluğuna kanaat getirilerek<br />

yayınlanmasını öngörmekte, haber gerçeği yansıtsa bile veriliş<br />

şeklinin aşağılayıcı bir dille olmamas ına özen gösterilmesini<br />

istemektedir. Kim olursa olsun, bir kimse hakk ında gerçek dışı<br />

haber vermek ve aç ıklamalar yapmak, kişilik haklarına, hukuka<br />

aykırı saldırı oluşturur.<br />

Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına tecavüz edilen kişi,<br />

hakimden tecavüzde bulunanlara kar şı korunmas ını, hatta teca-<br />

247


yüz tehlikesi karşıs ında bunun önlenmesini isteyebiir. Bununla<br />

da yetinmeyip tecavüz sona ermi ş olmasına rağmen etkisi devam<br />

ediyorsa tecavüzün hukuka ayk ırıl:ığının tesbitini ve kararın<br />

yayınlanmasım da telep edebilir.<br />

Üzülerek söylemek gerekir ki bu derecede, hukukun korunması<br />

altında olan ki şilik hakları , konusunda yazılı, sözlü ya da görüntülü<br />

<strong>ba</strong>s ın ve yayın organları, kimi zaman gereken titizli ği<br />

göstermemekte, demokrasinin temeli olan insan ın şahsma saygıyı<br />

ve hukukun üstünlüğü ilkesini zedelemektedirler.<br />

Kimi zaman televizyon ekranlannda insanlan deh şete düşüren,<br />

ki şilik haklannı ayaklar altına alan görüntüler sergilenmekte,<br />

mikrofonlardan evimizin salonuna küfürler yağmaktadır.<br />

Kimi zaman da güvenlik güçlerinin e şliğinde kameralar, özel hayatın<br />

gizliliğini hiçe sayan programlar yapmaktadır.<br />

Elbette medya, ara ştıracaktır, doğruyu ve gerçeği kovalayac'aktır;<br />

olaylar karşısında halkın ne düşündüğünü yans ıtacaktır.<br />

Yürütülmekte olan soru şturmaların, görülrnekte olan davalar ın<br />

haberlerini verecektir. Haber alma ve bilgilendirme hak ve özgürlüğü,<br />

zamanında ve eksiksiz kullan ılacaktır. Sorgusuz ve yargısız<br />

infazlar haber yapılacak, kınanacaktır. Bütün bunlar yapılırken<br />

bir temel doğru asla unutulmamalıchr. İnsanlan yargılamak,<br />

suçluyu suçsuzu ay ırdetmek yargının, mahkemelerin görevidir.<br />

Ba ğımsız yargıdan <strong>ba</strong>şka hiçbir organ, sözde adalet da ğıtmaya<br />

kalkışmamalidır.<br />

Medya, her şeyi kendisinin en iyi bildiği, halk için en doğru<br />

ve en yararl ı olanı kendisinin yazıp görüntülediği varsayımına<br />

ve büyüklüğüne kapılmarnandır; topluma karşı ahlaki sbrumluluğu<br />

olduğunu asla unutmamal ıdır. Her hak bir yükümlülük,<br />

her özgürlük, bir sorumluluk getirir. Medya, öncelikle bilgi edinme<br />

hakkının tek sahibi olan halka ve topluma kar şı sorumludur.<br />

Medya, sorumluluğunu unutup, insanlar ı eğitmeye, yargılamaya<br />

kalkarsa amac ından uzaklaşır. Medya, kendisini kamu<br />

adına talepte bulunan savc ımn, ulus adına karar veren yargıcın<br />

yerine koyamaz.<br />

248


Medyanm Savcı dan önce sorgulamasına, Yargıç'tan önce yar-'<br />

gılayıp hüküm vermesine gözyumulursa <strong>ba</strong> ğımsız yargıdan hukukun<br />

üstünlüğünden, hukuk devletinden söz edilemez.<br />

Ekranlarda dava dilekçeleri yazar, kendinizi davac ı hatta savcı<br />

yerine koyar, dayalı ya da zanlılarm ifadesini ahr sonunda da<br />

hüküm kurarsamz <strong>ba</strong>ğımsız mahkemelere ne gerek vard ır?<br />

Yazıh ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın organlarının, kimi önemli<br />

köşe yazarlanrnn programlarının, yüksek yargı orgalanm ve<br />

mahkemeleri hedef alan, kararlarını önemsemeyen, halkın gözünde<br />

küçük düşürücü kuşku yaratıcı değerlendirmeleri, ileti şim<br />

özgürlüğü ve demokrasimiz açısından fevkalade tehlikeli, güven<br />

sarsıcı ve üzücüdür.<br />

Bağımsız yargı, iletişim özgürlüğünün de güvencesidir; demokrasinin<br />

olmazsa olmaz koşuludur. Montesquieunun 250 y ıl<br />

önce söylediği gibi "Herşeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği<br />

inancı, toplumda en büyük güven duygusu saklar."<br />

Bu güven duygusunu, adil mahkeme inancını sarsmayaİım,<br />

özgürlüklerin, bu arada ileti şim özgürlüğünün de en önemli güvencesi<br />

olan YARGI'yı örselemeyelim. Ulus adına karar veren<br />

<strong>ba</strong>ğımsız yargı hepirnizindir, tüm ulusundur. Yarg ının temelleri<br />

yıkılırsa öıice, yıkanlar altında kalır.<br />

Sözlü, yazılı ve görüntülü <strong>ba</strong>s ın ve yayın dünyam ızın çok değerli<br />

mensuplanna ileti şim özgürlüğünü sınırlayan, kısıtlayan<br />

kurallardan annm ış ve düşüncelerin özgürce ifade edildiği demokratik<br />

bir çalışma ortam ı diliyorum; saygılar sunuyorum.<br />

249


atı ><br />

HUKUK KURULTAYI<br />

çALIşMALARI:<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 20.7.1994<br />

GENELGE NO: 10:32/33<br />

1989-1991 ve 1993 yılında yapılan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Genel<br />

Kurullannda "Hukuk Kurultay ı" düzenlemesi istekleri dile<br />

getirilmi ş ve tavsiye edilmi şti.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulu, 4. Hukuk Kurultayı'mn<br />

toplanması için gerekli araştırma ve çalışmaları <strong>ba</strong>şlatmıştır.<br />

Kurultay' ın konusunun "Demokratik Laik Hukuk Devleti'nin<br />

ve Hukukun Ustünlü ğünün Sorunlan" ol: ınas ı düşünülebilir.<br />

Bilindiği üzere Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği, daha önce üç hukuk<br />

kurultayı düzenlemi ştir:<br />

• - 1. Türk Hukuk Kurultay ı (23-25 Nian 1972 - Ankara) 71<br />

bildiri<br />

- Ekonomi—Hukuk Kurultay ı (28-30 Kas ım 1975 7 Ankara)<br />

48 bildiri<br />

- Türk Hukük Devrimi Kurultayı (921 Ekim 1981 Ankara)<br />

22 bildiri.<br />

Bu üç toplantı, hukuk alanında bilimsel ve mesleki konuların<br />

tartışıldığı geniş kapsaml ı forumlar olmu ş; ama üç toplantı birbirinin<br />

aym olmamıştır.<br />

Birinci toplantıda konu birliği aranmış, geniş bir katılım<br />

amaçlanmıştr. (71 bildiri) İkinci toplant ıda konu birliği gözetilmemi<br />

ştir. Ekonomi—hukuk ekseninde geni ş bir katılım amaçlanımştır.<br />

(48 bildiri) Üçüncü kurultay, özellikle bir konuya özgülenmiştir:<br />

Türk Hukuk Devrimi (Atatürk'iin Yüzüncü Doğum Yılı<br />

için). Konu gereği bildiri ve bildirici sayıs ı saptanmış ve sinirli<br />

tutulmuştur. (22 bildiri).<br />

250


İlk iki kurultayda bi İdiriler ard arda okunmuş ve tartışmaya<br />

açılmıştır. Oturumlarda özgür tartışma ortamı sağlanmıştır. Ayrıcabir<br />

konuşma disiplini, düzeni ve ortak sonuç elde edilmesine<br />

çalışılmamıştır. Her görüşün konuşulur ve tartışılir olmasına ön<br />

celik tanınmış, amaç bu yolla gerçekle ştirilmiştir.<br />

İkinci kurultayda konu sınırlaması olduğu için tartışma ve<br />

görüşmeler bu nedenle konuyla sınırlanmıştır. Bildiriler özgürce<br />

sergilenmiş ve tartışılmıştır.<br />

Üçüncü kurultayda tarihsel bir olay ın gereği olarak konu s ı-<br />

nırlı tutulmuştur. Atatürk'ün Yüzüncü Yaşı nedeniyle yap ılan<br />

toplantıda "Türk Hukuk Devrimi" tart ışılmış ve irdelenmi ştir.<br />

Bu nedenle toplantı düzen ve disiplini ilk iki kurultaya oranla<br />

daha belirgin tutulmu ştur.<br />

Bu üç kurultaydan edinilen birikim ve deneyimden de yararlanarak<br />

dördüncü hukuk kurultayının ilke ve çerçevesini saptamak<br />

yerinde olacaktır.<br />

Üzerinde önemle durulmas ı gereken sorun, Hukuk Kurultayının<br />

mali yüküdür. Ka<strong>ba</strong>taslak yap ılan bir hesaplama, Kurultay'a<br />

tebliğ sunarak katılacak olanların geliş gidişi, konaklamalan,<br />

ağırlanmalan, tebliğler için ücret ödenmesi, sonunda çal ışmaların<br />

bir kitap halinde <strong>ba</strong>s ımı v.s, giderler yakla şık 800 milyon<br />

lira tutacaktır. Birliğimizin sınırlı bütçesi ile bu kadar mali<br />

yükü ta şıması oldukça zordur.<br />

Kurultayın Birlik Merkezi olmas ı nedeniyle Ankara'da yap ılması<br />

ilk akla gelen çözümdür. Genel kurullardaki istekleri ve<br />

önerileri dikkate alarak İzmir'de; ya da elveri şli koşullar haz ırlanarak<br />

bir <strong>ba</strong> şka merkezde yap ılması da düşünülebilir.<br />

Toplantımn Ankara'da yapılmas ı halinde yönetim sorumluluğu<br />

ve insiyatifi öncelikle Birlik yönetiminde olacakt ır. Ankara<br />

dışında yapılması halinde, oradaki <strong>ba</strong>ro da sorumluluğa ortak<br />

olacaktır.<br />

Anılan <strong>ba</strong>ronun büyük bir organizasyonun yükünü kald ıracak<br />

yeterliliğe sahip olmas ı gerekecektir. Ayrıca bölgedeki ilgili kurum<br />

ve <strong>kurulu</strong>şlarla (yargı organları, üniversite, kitle ileti şim<br />

251


organları v.b.) işbirliği ve eşgüdüm olanaklarının bulunması<br />

önem tayışacaktır.<br />

Bu nedenlerle ilk a şamada kurultayın yapılacağı yerin belirlenmesi<br />

yerinde olacakt ır.<br />

Hukuk Kurultayı gibi önemli bir düzenleme, sonunda hepimizi<br />

memnun ve mutlu etme ii ve verilen eme ğe değmelidir. Hukuk<br />

Kurultayı konusunda <strong>Barolar</strong>ımızın düşüncelerini ve katk ılannı<br />

bilmek istiyoruz. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Yönetim Kurulu olarak<br />

girişimlerimizi yap ıp yapmamayı görüşleriniz doğrultusunda düşüneceğiz.<br />

En kısa zamanda dü şüncenizin bize ua ştınlmas ını rica eder<br />

saygılar sunarım.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı '<br />

Avukat Onder SAV<br />

Bu genelgemiz sonucunda <strong>ba</strong>rolar ımızdan görüş, düşünce ve<br />

katkılannın ne olacağı konusunda yanıtlar bekledik. Üzülerek<br />

belirtelim ki birkaç <strong>ba</strong>ronuLn dışında yan ıt veren olmadı. Yanıt<br />

verelerin de böyle bir kurultay için istekli ve hevesli olmadıklarını<br />

saptadık. Barolaıımızın bu tutumu kar şısında, "Hukuk Kurultayı"nın,<br />

koşullar ve yeterli kat ılım ve destek olacağı gözlemlenirse<br />

önümüzdeki dönemde yap ılmasımn uygun olacağı kanısına<br />

vardık.<br />

252


• (XII)<br />

MESLEKTAŞLARI İLGİLEND İREN<br />

BAZI KONULARDA GENELGELER İMİZ<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 23.11.1994<br />

GENELGE NO: 1826/52<br />

1136 Sayılı Avukatlık Yasas ının 34. maddesinde: "Avukatlar,<br />

yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsalh ğına yakışır bir şekilde<br />

özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatl ık<br />

ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket<br />

etmekle yükümlüdürler". denmektedir.<br />

Aynı Yasanın 5/C maddesine göre "Avukatl ık mesleğine yaraşmayacak<br />

tutum ve davran ışları çevresince bilinmi ş olmak" Avukatlık<br />

mesleğine kabul için engeldir ve 72/a maddesinde de<br />

"Avukatlığa kabul için bu kanunun aradığı şartların sonradan<br />

kaybedilmi ş olmas ı" levhadan silinmeyi, 134. maddeye göre;<br />

"Avukatlık onuruna yahut meslek düzen ve geleneklerine uymayan<br />

eylem ve davranışlarda bulunmak" disiplin cezas ı uygulamasını<br />

gerektirmektedir.<br />

Bazı meslekdaşlanmızın yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere<br />

ve mesleğin onuruna aykırı biçimde ve k ılıkta mahkeme koridorlarında<br />

dolaştıkları, mahkemelerde, C. Savc ılıklarında ve<br />

kalemlerde, icra ve tapu dairelerinde görev yapt ıkları; mesleğin<br />

gerektirdiği saygınhğa yakışmayacak biçimde <strong>ba</strong>zı görevlilerle<br />

lau<strong>ba</strong>li oldukları yolunda yoğun bilgiler verilmekte, yakınmalarda<br />

. bulunulmaktadır. Orneğin, <strong>ba</strong>yan avukatların <strong>ba</strong>şları açık<br />

olarak görev yapmalar ı gerekirken <strong>ba</strong>şları kapalı ve tür<strong>ba</strong>nlı olarak,<br />

erkek avukatların kravatsız, saç ve sakallan uzamış, erkek<br />

ve kadın avukatların kot pantolonlarla, yap ılarına ve boylarına<br />

uymayan, yırtık sökük, renkleri solmu ş ve niteliklerini yitirmi ş,<br />

eskimiş cüppelerle görev yapmaya devam ettikleri ve bu davranışlarının<br />

birçok vatandaş, tarafından yadırgandığı Avukatlık<br />

253


mesleği hakkında hoş olmayan değerlendirmelere neden oldu ğu<br />

Birliğimize ulaştırılan yazılı ve sözlü yakınmalardan anlaşılmaktadır.<br />

• Avukat cüppelerinin nitelilderini, giyilebilecek ve giyilemiyecek<br />

yer ve halleri saptayan ve 1.1.1975 tarihinde yürürlü ğe giren<br />

"Avukatların Resmi Kılik Yönergesi"nin ve 16.8.1993 gün, 963/<br />

40 nolu genelgemizin birer fotokopileri ektedir.<br />

<strong>Barolar</strong>ın adı geçen Yönerge, Meslek Kurullarının 20. maddesi<br />

ve genelgelerimiz hükümlerini ciddiyetle takip etmelerini,<br />

bunlara aykırı davranan avukatların dikkatlerinin, yazılı olarak,<br />

çekilmesini, uymamakta direnenler hakk ında Avukatlık Yasası'nın<br />

72/a, 134, 135 ve müteakip maddeleri gere ğince değerlendirme<br />

ve i şlem yapılmas ını önemle rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

EK:<br />

1—1.1.1975 tarihli Yönerge<br />

2—16.8.1993 tarihli Genelge<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avul


parlak siyah, bu siyahın arka yüzü ile kol kapaklan ye şildir. Yakamn<br />

altındaki dikiş sırma ile kapatılmıştır.<br />

3-7 Kırmızı yakamn geni şliği (6) cm., yaka altındaki sırma (1)<br />

cm., yeşil kol kapağmın dış yüzü (10) cm., kol içine dönen kısmı<br />

(5) cm., ön taraftaki parlak siyah (10) cm. ve arkadaki ye şil (18)<br />

cm. geni şliktedir.<br />

4— Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğindeki resmi kılığm <strong>Barolar</strong>a gönderilmi<br />

ş olan örnekleri <strong>ba</strong>ro merkezlerinde saklanacakt ır. Avukatlar<br />

renkleri ve biçimi bu örneklerdeki renk ve biçime uygun kılık<br />

giymek zorundadır. Renk ve biçim tutarlılığı <strong>Barolar</strong>ca sağlanacak,<br />

uygun olmayaniann giyilmesine izin verilmeyecektir.<br />

GİYİLECEK YERLER:<br />

5—a) Her avukat, mahkemelere resmi k ılıkla çıkmak zorudadır.<br />

b) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Disiplin Kurulları Başkan<br />

ve üyeleri, duru şma yap ılırken resmi kılıklannı giyerler. Disiplin<br />

Kurullarında taraf vekilleri de resmi kılık giymek zorundadırlar.<br />

c) Avukatlık and içme törenlerinde Baro Ba şkanı ve Yönetim<br />

Kurulu üyeleri resmi kılıklarmı giyerler.<br />

ç) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Başkanları ve Yönetim<br />

Kurulu üyeleri, Adakt Y ılı açılış törenlerine resmi kılıklan ile<br />

katılırlar.<br />

d) Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve Baro organlar ında görevli avukatlar,<br />

yargı <strong>kurulu</strong>şlari mensuplannm resmi kılıkları ile katıldıkları<br />

resmi törenlerde resmi k ılıklannı giyerler.<br />

GİYİLEBİLECEK DURUMLAR:<br />

6—Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği ve <strong>Barolar</strong> Genel Kurul Toplant ılarında<br />

resmi kılık giyilebilir.<br />

GİYİLEMİYECEK HALLER:<br />

7—Avukatlar mahkemelerde miinhas ıran vek.let görevini ifa<br />

ettikleri davalar dışında, biirkişilik, tanıklık ve tercümanhk ya-<br />

255


parken, taraf oldukları hukuk davalarmda, şahsi davacı veya samk<br />

bulunduğu ceza davalannda (<strong>ba</strong>şka kimselerin vek1et görevini<br />

almış olsalar dahi) resmi kılık giyemezler.<br />

8—Örneğe aykırı, yırtık, yaınalı ve uygun olmayan resmi kılık<br />

giyemezler.<br />

YÜRÜRLÜK:<br />

9—Bu yönergede belirtilen yeni resmi kılık, 1.1.1975 tarihinde<br />

bütün avukatlar tarafından giyilmiş olacaktır. Bu tarihten sonra,,<br />

yeni resmi kılığı olmayan avukatlar, mahkemelerde görev yapamaz<br />

ve duruşmalara al ınmazlar.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 16.8.1993<br />

GENELGE NO: 963/40<br />

Baromuza mensup <strong>ba</strong>zı <strong>ba</strong>yan avukatların duruşmalara <strong>ba</strong>şı<br />

örtülü olarak girdikleri öğrenilmiştir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği, 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 49,<br />

110/16, 117/7. maddeleri hükümlerine dayanarak, Anayasamn 2.<br />

maddesi doğrultusunda hareketle Meslek Kurallarımn 20. maddesini<br />

kabul etmiş ve yürürlüğe koymu ştur. Bu kurala göre,<br />

avukat, görev s ırasında <strong>ba</strong>şı açık olarak çalışacaktır.<br />

Avukatlık Yasasımn 9. maddesi gereğince, avukat adayı,<br />

mesleğin.... kurallarına uygun davranacağıma" diyerek andiçmekte<br />

ve avukatlık mesleğine böyle <strong>ba</strong>şlamaktadır. Bu yemin,<br />

onu, avukatlık mesleğini yaptığı sürece <strong>ba</strong>ğlayacaktır.<br />

Gerek Meslek Kurallarının 20. maddesi ve gerekse 1136 sayılı<br />

Avukatlık Yasasının 9. maddesine aykırı hareket disiplin suçunu<br />

oluşturacaktır.<br />

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 110/16 ve 117/7. maddelerinde<br />

"Uyulmas ı zorunlu meslek kurallarını tesbit etmek" görevi<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne verilmiştir. Bu görev ve yetkiye dayamlarak,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 20. Genel Kurulunca alman<br />

256


ir kararla, Meslek Kurallarının 20. maddesi "Avukatlar ve Avukat<br />

Stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle, <strong>ba</strong>şları<br />

açık olarak Mahkemelerde görev yaparlar...." şeklinde değiştirilmiş<br />

olup, buhüküm halen yürürlüktedir.<br />

Yasal yetkiye dayan ılarak, Meslek Kurallannm 20. maddesiyle<br />

kabul edilen bu de ğişiklik, bütün Barolanm ıza 2.6.1989 tarihli,<br />

752/23 No.lu Genelgemizle duyurulmu ştur.<br />

Bu kurala, bütün yarg ı organlarının, bütün avukatlarm ve<br />

Barolann uyması yasal bir zorunluluk iken, <strong>ba</strong>zı <strong>ba</strong>yan avukatların<br />

yargı yerlerinde <strong>ba</strong>şları örtülü olarak görev yaptıkları, kimi<br />

yargı organları ile az sayıda da olsa kimi <strong>Barolar</strong>m da bu aykırı<br />

davramşiara seyirci kaldığı üzülerek öğrenilmektedir.<br />

Avrupa İnsan Haklan Komisyonu, Üniversite diplomaları için<br />

<strong>ba</strong>şı açık resim çektirmeyen ve bu yüzden Türkiye'yi şikayet<br />

eden iki Türk kızının şikayetini ilişik gazete fotokopisinde görüldüğü<br />

üzere reddetmiştir. Komisyon kararında buna gerekçe olarak<br />

da "Laik bir üniversitede eğitim' yapma tercih edildiğinde, o<br />

okulun kurallarının da kabul edilmesi gerekir" denmekte, din ve<br />

vicdan özgürlüğünün kısıtlandığı yolundaki iddia kabul edilmemektedir.<br />

Ayrıca Anayasanın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti<br />

laik bir devlettir. Türk Avukatları, bu güne kadar, devletin<br />

bu niteliğine titizlikle uymu şlar ve bu niteliği daima korumuşlardır.<br />

Avrupa İnsan Hakları Komisyonunca da kabul edildiği gibi,<br />

laik bir devletin yargı organlannda görev yapanların, bunun<br />

kurallarına uygun davranması gerekir.<br />

Yukarıda açıklanan Anayasal ve Yasal kurallara uymanın zorunlu<br />

olmas ı, din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte değildir.<br />

Aksine, bu kurallara uymama Avukatl ık Yasası ve Meslek<br />

Kuralları yönünden disiplin suçunu oluşturur.<br />

Baronuzca bu kurallara uymayan üyelerin uyar ılmalarım, direnenlerin<br />

hakkında disiplin yönünden gereğinin yapılmas ı ve<br />

sonuç hakkında Başkanlığımıza bilgi verilmesini rica ederim.<br />

Saygılanmla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam<br />

Avukat Önder SAY<br />

257


BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 24.2.1995<br />

GENELGE NO: 340/10<br />

Yaptığımız <strong>ba</strong>şvuru üzerine, <strong>ba</strong> şları <strong>ba</strong>şörtüsü veya tür<strong>ba</strong>nla<br />

kapalı kıyafetle görev yapan <strong>ba</strong>yan avukat ve <strong>ba</strong>yan avukat stajyerlerine<br />

uygulanacak işlemlerle ilgili genelgemiz Adalet Bakanlığı<br />

tarafından C. Savcılıklanna, Devlet Güvenlik Mahkemesi<br />

Başsavcılığına ve Bölge İdare Mahkemesi Başkanlıklarına duyurulmuş<br />

ve bir örne ği de Birliğimize gönderilmi ştir. Söz konusu<br />

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü yazısı ve eki<br />

genelge aynen aşağıya çıkarılmıştır.<br />

Durumu bilgilerinize sunanm.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : BO3OH İG000000- 24.2. 1995<br />

Konu : 1826/52 sayılı genelgemiz 003020<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : 1.12.1994 gün ve 1870 sayılı yazınız.<br />

İlgide kayıth yazmız ekinde al ınan 23.11.1994 gün ve 1826/52<br />

sayılı genelgeniz Adalet Te şkilatına duyurulmuş olup, bir örneği<br />

ekte gönderilmiştir.<br />

258<br />

Bilgi edinilınesini rica ederim.<br />

EKLER<br />

EK: 1.2.1995 gün ve<br />

7-16-1791 sayılı duyuru<br />

Neslihan KARAKAYA<br />

Bakan a.<br />

Hakim<br />

Genel Müdür Y.<br />

İmza


T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı B030Hİ0000000-7-16-1791 Ankara,1 .2.1995<br />

Konu : Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliğinin Genelgesi<br />

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA<br />

DEVLET GÜVENLIK MAHKEMES İ BAŞSAVCILIĞINA<br />

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin 23.11.1994 gün ve 1826/52 sayılı<br />

genelgesi aşağıya çıkartılmıştır.<br />

Genelgenin hayata geçirilebilmesi ve bu genelgeye uymayanlar<br />

hakkında disiplin işlemlerine tevessül edilebilmesi yönünden<br />

<strong>Barolar</strong>a yardımcı olunmasında gereken hassasiyetin gösterilmesi<br />

amacıyla keyfiyetin yargı çevrenizdeki tüm adalet dairelerine<br />

duyurulmas ını rica edeim.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 112 7/38<br />

Mehmet MOÖULTAY<br />

Adalet Bakanı<br />

Ankara, 12.8.1994<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne yapılan <strong>ba</strong>şvuru ve yakınmalardan,<br />

<strong>Barolar</strong>ımıza mensup <strong>ba</strong>zı meslekdaşlanmızın, Avukatlık Yasası'nın<br />

44, 55 ve uyulmas ı zorunlu Meslek Kurallannın 7, 8. maddelerine<br />

aykırı bir şekilde, tabela, kartvizit ve <strong>ba</strong> şlıklı kağıt kullandıkları<br />

tesbit edilmi ştir.<br />

Avukatlık Yasası'mn 55. madde hükmü ile avukatların iş elde<br />

etmek için, reklam sayılabilecek her türlü te şebbüs ve harekette<br />

bulunmaları, özellikle tabelalarında ve <strong>ba</strong>sılı kağıtlarında, avukatlık<br />

ünvanı ile akademik ünvanlardan <strong>ba</strong> şka sıfat kullanmaları<br />

yasaklanmıştır.<br />

Avukatlık Yasası'nın '44. madde hükmüne göre Ortak Avukat<br />

bürolanmn tanıtımı için, Ortak Avukatlardan birinin veya bir-<br />

259


kaçının öz ve soyadlarırnn yanında "Ortak Avukat Bürosu" i<strong>ba</strong>resi<br />

kullanılabilir.<br />

Uyulması zorunlu Meslek Kurallarfmn 7. ve 8. maddelerine<br />

göre avukat, salt ün kazand ırmaya yönelik her türlü gereksiz ve<br />

kendisine i ş sağlama niteliğindeki davranışlardan kaçınacak<br />

<strong>ba</strong>şlıklı kağıtlar, kartvizitler, büro levhalar ı reklam niteliğini taşıyabilecek<br />

aşınlikta olmayacaktır. Ortak büro kuran avukatlar<br />

büronun reklam arac ı olmamasma, avukathk bürosu niteliğinin<br />

yitirilmemesine dikkat edeceklerdir.<br />

Belirtilen yasal durum ve düzenlemelere uyulmas ımn sağlanması,<br />

uymayanlar hakkında disiplin yönünden i şlem yapılması<br />

hususlarını bilgi ve takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılanmla<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

Ankara, 25.2.1994<br />

GENELGE NO: 259/12<br />

Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay ile yap ılan görüşmelerde ısrarla<br />

anımsatılması ve İstanbul Barosu'nun 13.1.1994 tarihli yazılı<br />

<strong>ba</strong>şvurusu üzerine, Adalet Bakanl ığı'ndan alınan ve Avukatlann<br />

görevinden doğan veya görevi sırasında işledikleri suçlar ile,<br />

Avukatlık Yasasının soruşturma yönünden tamdığı teminat prensibinin<br />

ışığı altında, " şahsi suçlardan" dolayı yapılacak olan soruşturmanın<br />

da zabıta makam, ve mercilerine b ırakılmayarak<br />

doğrudan Cumhuriyet Savcıları tarafından yapılmas ım ve bu konuda<br />

azami dikkat gösterilmesini öngören yazı ve genelge aynen<br />

aşağıya alınmıştır.<br />

Durumu bilgilerinize sunar, bu hususun meslekda şlarımıza<br />

da duyurulmas ım rica ederim.<br />

260<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Önder SAV


T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Say!: B03.0.C İG.0.00.00.03.3. 1.10.1994-4412 15.2.1994<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

Avukatlar hakkındaki soru şturmalann Cumhuriyet Savcıları<br />

tarafından bizzat yap ılmasına dair 14.2.1994 gün ve 1/10 sayılı<br />

genelge birlikte gönderilmi ştir.<br />

Bilgi edinilmesi rica olunur.<br />

BAKAN ADINA YAŞAR BÜKEN<br />

Hakim<br />

Genel Müdür<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

'CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : B03.0.C İG.0.00.00.0-3.3.1.10.1994 14.2.1994<br />

Konu: Avukatlar hakk ındaki soru şturmanın<br />

zabıta memurlanna b ırakılmayarak -<br />

bizzat C. Savcıları tarafından yap ıl- -<br />

mas ı hakkında<br />

CUMHURIYET BAŞSAVCILIĞINA<br />

İstanbul Barosu Ba şkanlığı'ndan alınan 13.1.1994 günlü yaz ı-<br />

da;<br />

1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 58. maddesi ve Adalet Bakanhğı'mn<br />

1.8.1960 gün ve 58/35 say ılı genelgesine rağmen uygulamada<br />

Avukatlarla ilgili soru şturmanın, zab ıta makamlarına<br />

bırakılarak, savunma hakk ına ait yasal teminat ın ortadan kalktığı<br />

bildirilmektedir.<br />

Bilindiği üzere, 1.8.1960 gün ve 58/35 sayılı ve bunu teyid eden<br />

27.3.1971 gün ve 11/37 sayılı tamimlerle, Avukatların vazifeden<br />

261


doğan veya vazife s ırasında işledikleri suçlar ile Avukatl ık Yasasınrn<br />

soruşturma yönünden tanıdığı teminat pensibinin ışığı altında,<br />

"şahsi suçlardan" dolayı yapılacak olan soruşturmanm da,<br />

zabıta makam ve mercilerine bırakılmayarak doğrudan Cumhuriyet<br />

Savcıları tarafindan yapılması keyfiyeti açıkça belirtilmişti.<br />

Bu iti<strong>ba</strong>rla; 1.8.1960 gün ve 58/35 say ılı tamimin uygulanmasmda<br />

azami dikkat ve itinamn gösterilmesi ve keyflyetin çevrenizdeli<br />

Cumhuriyet Başsavcıhklanna da duyurulmasım önemle<br />

rica ederim.<br />

M. Seyfi OKTAY<br />

BAKAN<br />

Çok önem verdiğimiz bu genelgeden bir k ısım meslektaşlanmızm<br />

bilgisi olmaması nedeniyle karakollara giderek ifade verdiklerini<br />

öğreniyoruz. Avukatın ifadesini polis de ğil, ancak savcılar<br />

alır. Meslekda şlanmızın bu genelgeyi hayata geçirmeleri, zanli<br />

olarak karakola gitmemeleri, polise ifade vermemeleri gerekir.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 15.7.1994<br />

GENELGE NO: 999/31<br />

İzmir Barosu Ba şkanlığı'mn Birliğimize yaptığı <strong>ba</strong>şvuru üzerine<br />

Avukatl ık Kimlik Belgesi'nin geçerliliği konusunda Yap ı Kredi<br />

Bankas ı Genel Müdürlüğü'ne yazılan ve karşılık olarak alman<br />

yazılar da aşağıda bilgi ve takdirlerinize sunulmaktad ır.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Önder SAV<br />

YAPI KREDİ BANKASI GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />

!STANBUL<br />

İzmir Barosu Başkanlığı'nın Birliğimize gönderdiği yazıda,<br />

Avukat Haluk Baykent tarafmdan, İzmir Bornova Şubesi'ndeki<br />

hesabındanpara çekmek istediğinde, Banka yetkililerine ibraz<br />

262


edilen "Avukatlık Kimlik Belgesi"nin kabul edilmedi ği ve işlem<br />

yapılmadığı belirtilmektedir. Bu durum Genel Müdürlü ğünüze,<br />

İzmir Barosu Başkanlığı'nın 17.6.1994 tarihli 6557 sayılı yazısı<br />

ile iletilmi ş, bu tip uygulamaların önlenmesi istenilmi ştir.<br />

Konya Barosu Ba şkanlığı'nın benzer konuda Birliğimize yaptığı<br />

<strong>ba</strong>şvuru üzerine T. Emlak Bankas ı Genel Müdürlüğü'ne yazılan<br />

ve karşılık olarak alınan yazı fotokopileri ektedir.<br />

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde avukatl ık<br />

"kamu hizmeti" olarak kabul edilmektedir. Ayn ı Kanunun 2/son<br />

maddesinde de "... diğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />

yerine getirilmesinde yard ımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />

Keza aynı Kanunun 76/1. maddesinde Barolann ve 109/2.<br />

maddesinde de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />

meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktad ır. Bu iti<strong>ba</strong>rla,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce ve <strong>Barolar</strong>ınca Avukatlara verilen<br />

"Avukatlık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteli ğindedir.<br />

Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />

suç oluşturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />

Birliğimizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınliğı ve niteliği<br />

ile <strong>ba</strong>ğdaşmayan Avukatl ık Yasas ına açıkça aykın bu gibi durumların<br />

önlenmesi için İzmir Bornova Şubesi ile diğer bütün<br />

şubelerin uyarılmasını ve sonucunun Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />

bildirilmesini rica ederim.<br />

YAPI VE KRED İ BANKASI<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞI 7.7.1994<br />

Kızılay - ANKARA 47/958<br />

İlgi : 23.6.1994 tarihli, 882 sayılı yazımz.<br />

Bankamızda geçerli kabul edilecek kimliklerle ilgili olarak yayınlahan<br />

Bankam ız Genel talimatında, avukat kimlikleri geçerli<br />

sayılan kimlik belgeleri arasında yeralmaktadır.<br />

263


Ilgi yazınızda belirtti ğiniz ve Izmir Barosu avukatlarından<br />

Haluk Baykent tarafindan İzmir Barosu Başkanlığı'na gönderilen<br />

sözkonusu Başkanlığm 17.6.1994 tarihli yazısı ile Bankamıza<br />

aktarılan konu için tarafımızdan yapılan araştırmada Bornova/Izmir<br />

şubemizin geçerli kimlik kabulünde hatalı bir yorumlamaya<br />

gittiği saptanmıştır. Bu nedenle talimatlara aykırı işlem<br />

yapan sözü geçen şubemizin yetkililerinin önemle dikkatleri çekilmi<br />

ştir. \<br />

Konuyu bilgilerinize sunar ız.<br />

Saygılanmızla,<br />

YAPI ve KREDI BANKASI A. Ş.<br />

Genel Müdürlüğü<br />

Semih ÇAĞLAR<br />

Bölüm Yönetmeni<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 401/16<br />

İsmet BARDAKÇI<br />

Genel Müdür Yard ımcısı<br />

Ankara, 23.3.1994<br />

Konya Barosu Başkanlığı'mn Birliğimize yapt ığı <strong>ba</strong>şvuru üzerine<br />

avukatlık kimlik belgesinin geçerliliği konusunda T. Emlak<br />

Bankası Genel Müdürlüğü'ne yazılan ve karşılık olarak al ınan<br />

yazılar aşağıda, bilgilerinize sunulmaktadır.<br />

264<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

T. EMLAK BANKASI<br />

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tarih: 28.2.1994<br />

ANKARA Sayı : 272<br />

ILGI: Konya Baro Ba şkanlığı'mn 28.01.1994 tarihli 65 sayılı<br />

yazısı ve eki.


Genel<br />

Konya Barosu'na kayıtlı Avukat Celal Altıntaş adına Konya<br />

Merkez Şubesi kanalıyla gelen havale' paray ı almak istediğinde,<br />

ilgili <strong>ba</strong>nka memuruna ibraz ettiği "Avukatlık Kimlik Belgesi"<br />

kabul edilmemiştir. Bu durum U<br />

Müdürlüğünüze, Konya Barosu<br />

BaşkanlTğımn 28.1.1994 tarihli 65 sayılı yazısı ile iletilmiş,<br />

Avukatlık Kimlik Belgesi'nin geçerlili ği hususunda Konya Merkez<br />

Şubesinin ve diğer bütün şubelerin uyarılması istenilmiştir.<br />

Avukatlık Kimlik Belgesi tek tip olarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nce<br />

<strong>ba</strong>stırılmakta ve avukatlara Barolannca verilmektedir.<br />

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesinde Avukatlık<br />

"Kamu Hizmeti" olarak kabul edilmektedir. Ayn ı Kanunun 2/son<br />

maddesinde de "... di ğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />

yerine getirilmesinde yardımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />

Keza aynı kanunun 76/1. maddesinde <strong>Barolar</strong> ve 109/2. maddesinde<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />

meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktadır. Bu iti<strong>ba</strong>rla, Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliğince tek tip olarak <strong>ba</strong>stırılan ve <strong>Barolar</strong>ınca<br />

avukatlara verilen "Avukatl ık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteliğindedir.<br />

Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />

suç oluşturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />

Birliğiınizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınlığı ve niteliği ile<br />

<strong>ba</strong>ğdaşmayan ve Avukatl ık Yasasına açıkça aykırı bu gibi durumların<br />

önlenmesi için Konya Merkez Şubesi ile diğer bütün<br />

şubelerin uyanimas ını ve sonucunun Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'ne<br />

bildirilmesini rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY<br />

265


T. EMLAK BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Mevduat ve Banka Hizmetleri Müd. İstanbul, 18.3. 1994<br />

Sayı 658-16867<br />

TÜRKIYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

ILGI : 28.2.1994 tarih 272 sayıli yazınız.<br />

İlgi yazımza konu, Konya Barosu Başkanhğı'mn şikayeti ile<br />

ilgili Genel Müd ı:irlüğüm.üze muhatap 28.1.1994 tarihli yaz ılarına<br />

istinaden Konya/Merkez şubemiz uyarılmıştır.<br />

Ancak, Konya/Merkez şubemizden al ınan yazıda, Konya Baro<br />

Başkanlığı ve Sn. Avukat Celal ALTINTAŞ'la yapılan görüşme<br />

sonucunda şube hatası yapıldığı, KONYA'daki Alaaddin/Konya<br />

şubemizde olayın cereyan ettiği ve sehven Konya/Merkez şubesi<br />

yazıldığı öğrenilmiş olup, sözkonusu şubemiz de tarafımızdan<br />

uyarılmıştır.<br />

Birliğinize ait kimlikler tüm teşkilatımızda geçerli olup, <strong>ba</strong>hse<br />

konu şubemizce yap ılan hatadan dolayı özür diler,<br />

Bilgilerinizi rica ederiz.<br />

Saygılarımızla<br />

T. EMLAK BANKASI A. Ş .<br />

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

ZEKİ AYTAR<br />

FÜSUN ÇELIK<br />

Müdür<br />

Müdür Yrd.<br />

( İMZA) (İMZA)<br />

İŞ BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

ARA<br />

10.1.1995<br />

66<br />

Samsun Barosuna kayıtlı Av. Şefik Avni Gürcüoğlu'nun, Birliğimize,<br />

gönderdiği <strong>ba</strong>şvurusunda, Ankara Bahçelievler ve Çorum<br />

İş Bankası Şubelerindeki hesaplarmdan para çekmek istediğinde,<br />

her iki <strong>ba</strong>nka yetkililerince ibraz edilen "Avukatl ık Kimlik<br />

266


Belgesi"nin kabkul edilmedi ği ve işlem yapılmadığı belirtilmektedir.<br />

Konya ve İzmir Baro Başkanlanmn benzer konuda Birliğimize<br />

yaptıklan <strong>ba</strong>şvurular üzerine T. Emlak Bankas ı ve Yapı Kredi<br />

Bankası Genel Müdürlüklerine yazılan yazılara karşıhk olarak<br />

alman yazı fotokopileri ektedir.<br />

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde avukatl ık<br />

"kamu hizmeti" olarak kabul edilmekte dir. Aym kanunun 2/son<br />

maddesinde de "...diğer resmi daireler, avukatlara görevlerinin<br />

yerine getirilmesinde yardımcı olmakla yükümlüdürler" denmektedir.<br />

Keza aym kanunun 76/1., maddesinde <strong>ba</strong>rolarm 're 109/2.<br />

maddesinde de Türkiye <strong>Barolar</strong> BKirliği'nin "Kamu Kurumu Niteliğinde"<br />

meslek <strong>kurulu</strong> şu oldukları vurgulanmaktadır. Bu 'iti<strong>ba</strong>rla,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nce ve <strong>ba</strong>rolarınca Avukatlara verilen<br />

"Avukatlık Kimlik Belgeleri" resmi belge niteliğindedir.<br />

Hangi nedenle olursa olsun böyle bir resmi belgeye iti<strong>ba</strong>r etmemek,<br />

suç olu şturur ve yasal uygulamayı gerektirir.<br />

Birliğimizin, <strong>Barolar</strong>ın ve Avukatların saygınlığı ve niteliği<br />

ile <strong>ba</strong>ğdaşmayan Avukatl ık Yasasına açıkça aykırı bu gibi durumların<br />

önlenmesi için Ankara Bahçelievler ve Çorum şubeleriyle<br />

diğer bütün şubelerin uyarılmasım ve sonucunun Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne bildirilmesini rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

EKI:2<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Önder SAV<br />

267


Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Ankara, 26.1.1995<br />

Karanfil 5k. No: 5/62<br />

Kızılay - ANKARA<br />

İlgi : 10.1.1995/66 yazımz.<br />

1136 sayılı Avukatlık Kanununa uygun olarak <strong>Barolar</strong> taraflndan<br />

verilmekte olan Avukatlık Kimlik Belgelerinin Bankam ız<br />

işlemlerinde geçerli bir kimlik belgesi olarak kabul edilece ği hususu<br />

fotokopisi ilişikte bulunan 27.9.1990 tarih ve 7472 sayılı<br />

yazımız ile tüm şubelerimize duyurulmu ş bulunmaktad ır.<br />

Yukarıda tarih ve sayısı yer alan talimatımıza uygun davranmadığı<br />

anlaşılan Bahçelievler/Ankara ve Çorum şubelerimiz bu<br />

konuda uyarılmış olup, diğer şubelerimizin de ayn ı konuda bir<br />

kez daha dikkatleri çekilmi ştir.<br />

Durumu bilgilerinize sunar, adlar ı geçen şubelerimizin söz konusu<br />

hatalı uygulamaları nedeniyle üzüntülerimizi bildiririz.<br />

Saygılarımızla,<br />

Nihat Özdemir<br />

Müdür Yardımcısı<br />

Ek: 1<br />

TÜRKIYE İŞ BANKASI AŞ.<br />

Genel Müdürlük<br />

M. Kamal Karaaslan<br />

Grup Müdürü<br />

TÜRKIYE İŞ BANKASI A. Ş. Ankara, 27.9.1990<br />

7472<br />

ilgi : Genel Müdürlüğumüze ulaşan bilgilerden:<br />

- Bazı şubelerimizce Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği tarafından düzenlenen<br />

"Avukatl ık Kimlik Belgesi"nin Bankam ız işlemlerinde<br />

geçerli bir belge olarak kabul edilmediği<br />

öğrenilmiştir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin "kamu kurumu" niteliğinde bir <strong>kurulu</strong>ş<br />

olması nedeniyle, sözkonusu kimlik belgesi de 3.8.1990/<br />

268<br />

/


64032 tarih ve sayılı Genel Mektubumuzun 2. maddesinde sayılan<br />

resmi kurum ya da <strong>kurulu</strong> şlarca düzenlenmi kimlik belgeleri<br />

gibi Bankamız işlemlerinde geçerli say ılacaktır.<br />

Bilgi edilinmesini rica ederiz.<br />

Saygılarımızla.<br />

TÜRKİYE İŞ BANKASI AŞ.<br />

• Genel Müdürlük<br />

Emre Cankorel Atakan Yumrukçal<br />

Grup Müdürü Müdür<br />

Sayı 197 Ankara, 31.1.1995<br />

Türkiye İş Bankası<br />

Genel Müdürlüğü<br />

Kavaklıdere - ANKARA<br />

Avukatlık Kimlik Belgesinin geçerliliği konusunda Birliğimizin<br />

Genel Müdurlüğünüze yaptığı <strong>ba</strong>şvurunun çabuk ele alınıp<br />

sonuçlandırılması memnuniyetle karşilanmıştır.<br />

Gösterilen ilgi ve duyarlıliğa teşekkür eder, saygılar sunanm.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Oııder SAY<br />

•269


MESLEĞİMİZİ VE MESLAKTAŞLARIMIZI<br />

İLGİLEND İREN ÇEŞİTLİ KONULARDA<br />

İLGİLİ MAKAMLARLA.<br />

YAPILAN YAZIŞMALAR<br />

Sayı : 881 Ankara, 16.7.1993<br />

PTT Genel Müdürlüğüne<br />

ARA<br />

Avukatların Mahkemelerdeki ' duruşmalarmm ertelenmesi veya<br />

duruşma için beklenmesi iste ğiyle çektiği teigraflar görevlilerinizce<br />

ilgili Mahkemelere, çok defa, duru şma gün ve saatinden<br />

sonra verilmektedir. Bu yüzden, meslekda şlanmızın takip ettiği<br />

davalar düşmekte veya gereksiz ertelenmekte, bunun sonucu<br />

olarak da davalar sürüncemede kalmakta, meslekda şlanmız ve<br />

müvekkilleri mağdur olmaktadırlar. Bu konuda, <strong>Barolar</strong> ve meslekdaşlanmızdan<br />

birçok yakınmalar almaktayız.<br />

Buna bir örnek olarak, Kahramanmara ş Barosu Avukatlarından<br />

Selahittin Aydin'ın 2.7.1993 tarihli yakınma <strong>ba</strong>şvurusunun<br />

'<br />

ve Sanz Asliye Hukuk Mahkemesine çekti ği teigrafin birer fotokopisini<br />

ilişikte sunmaktayız.<br />

Avukatların görevlerini gereği gibi yerine getirmeleri yönünden<br />

çok önemli olan bu aksama ve gecikmelerin önlenmesini, belirtilen<br />

olaydaki sorumlular hakkında gerekli yasal işlemlerin<br />

yapılmasım ve sonuçtan Başkanhğınnza bilgi verilmesini rica<br />

ederim.'<br />

270<br />

Saygılarımla<br />

Eki:2<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV


il<br />

T.C.<br />

rr İŞLETME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Posta D. B şk.hğı<br />

06001 ANKARA.<br />

B.11.2.PTT.0.07.00.02/265 19.08.93 08447<br />

Konu : Yakınma<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başknlığına<br />

06640 Ankara<br />

İLGİ : 16.7.1993 tarih ve 881 sayılı yazımz.<br />

Ilgi yazınız üzerine gerekli inceleme yapt ırılmıştır.<br />

Avukat Selahattin Ayd ın tarafından Kahramanmara ş Posta<br />

Telgraf Müdürlü ğüne tevdian Sarız Asliye Hukuk Mahkemesine<br />

çekilen 30.6.1993 gün ve 448 say ılı teigrafın gecikme ile teslim<br />

edildiği anlaşılmıştır.<br />

Sözkonusu telgrafm gecikmeyle teslim edilmesinden dolayı<br />

<strong>ba</strong>şta merkez müdürü olmak üzere ilgili personel uyar ılmıştır.<br />

Bilginizi rica eder, gecikmeden dolayi özür dileriz.<br />

PTT GENEL MÜDÜRLÜ ĞÜ<br />

Hüseyin BALCI Berkay ERCAN<br />

Genel Müdür Yrd. Başkan<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : 43073 Ankara, 11.10.1993<br />

Konu : Başvurunuz hk.<br />

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞINA,<br />

ILGI : 25 Ağustos 1993 T. ve 687 sayılı yazırnz.<br />

Yazımz ekinde alman Avukat Şerafettin Gökalp imzalı 28<br />

Temmuz 1993 tarihli dilekçe incelendi.<br />

271


Avukatl ık Kanununun 46/3. maddesinin açık hükmüne karşın<br />

İdare Mahkemeleri tarafından vek.letname ibraz edilmedikçe<br />

avukatlara dosya incelettirilmedi ğine işaret edilmektedir.<br />

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 46. maddesinin üçüncü fikrasında,<br />

avukatın dava ve takip dosyalar ım vekaletname ibraz<br />

etmeden inceleyebilece ği hükmü yer almaktadır. Buradaki "Avukat"<br />

tabirinin, dava ve takip dosyas ıyla ilgisi olan avukatı kastettiği<br />

kuşkusuzdur. Bunun aksini düşünmek,avukat s ıfatım taşıyan<br />

bir kimsenin bütün dava ve takip dosyalann ı inceleme yetkisine<br />

sahip oldu ğu gibi mantıkla ve işin gereği ile <strong>ba</strong>ğdaşmayacak<br />

bir sonuca götürür.<br />

Bu <strong>ba</strong>kımdan:<br />

1—Avukatın dosya ile ilgisinin tesbiti, usul hükümleri çerçevesinde<br />

hkimin bu konuda edinece ği kanaata <strong>ba</strong>ğlı olmaktadır.<br />

Bu kanaatın keyfi ve kişisel olarak değil, objektif de ğerlendirmelerle<br />

edinilmesi gerekeceği de tabiidir. Bu <strong>ba</strong>kımdan, henüz vekletname<br />

yaptırmamış olan avukat vek1et ili şkisini belirleyecek<br />

şekilde müvekkili ile birlikte gelmiş ya da <strong>ba</strong>şka bir şekilde<br />

h.kime kanaat vermi ş ise sözü edilen 46/3. madde hükmünün<br />

uygulanmas ının mümkün olabilece ği.<br />

2—HUMKnun 59, 67 ve 157. maddeleri ile Hukuk ve Ticaret<br />

Mahkemelerinin Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39. maddesi hükümlerinin<br />

birlikte de ğerlendirilmesi sonucu, vek1et ilişkisinin ve incelenmesi<br />

istenilen dosyalarla avukat ın ilgili olup olmadığını tesbitiyle<br />

izin verilmesi hususunun ise mahkeme hkiminin yetkisi<br />

içinde bulunduğu düşünülmekte olup, vekletname olmaksızın,<br />

sadece <strong>ba</strong>roya kayıtlı ve ruhsatlı avukatların, dava dosyalannı<br />

idare mahkemelerinde dahi incelemelerinin mümkün olabileceğine<br />

dair yeni bir genelge yaymianmasına gerek görülmemi ştir.<br />

Bilgi edinilmesini, keyfiyetin dilekçe sahibi Avukat Şerafettin<br />

Gökalp'e duyurulmas ını rica ederim.<br />

272<br />

BAKAN ADINA NESLİHAN KARAKAYA<br />

HAKIM<br />

GENEL MÜDÜR


Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlü ğünün yukandaid<br />

yazıda belirtilen görü şü, hatalı, yanlış ve yasalara aykırı<br />

olup katılmam ız mümkün de ğildir. Bu nedenle Bakanlığıa aşağıdaki<br />

yazı yazılmıştır. Yazımıza verilen yanıtı da takdirlerinize<br />

sunuyoruz.<br />

Sayı : 1626 Ankara, 14.12.1993<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

ARA<br />

ILGI: Hukuk İşleri Genel Müdürlü ğü 11.10.1993 tarihli,<br />

43073 sayılı yazımz.<br />

Bakanlığınız Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün Bursa Barosu<br />

Başkanlığı'na cevap olarak gönderdi ği ilgideki yazısında;<br />

HUMK.nun 59, 67 ve 157. maddeleri ile Hukuk ve Ticaret Malikemelerinin<br />

Yazı İşleri Yönetmeliğinin 39 maddesi hükümleri<br />

karşısında; Avukatlann, vekaletname olmaJs ızın, hakimin izni<br />

dışında dava dosyalannı, İdare Mahkemelerinde de, incelemelerinin<br />

mümkün olmadığı, bu iti<strong>ba</strong>rla, "Avukatlar ın dava dosyalan<br />

ı vekaletname olmaksızın inceleyebilecekleri" yolunda yeni bir<br />

genelge yayrnlanmasma gerek görülmedi ği bildirilmektedir.<br />

Bakanhğın bu görü şü ve uygulamalarından bir çok meslekdaşımız<br />

yakınmaktadır. Anılan olumsuz görüş 1136 Sayılı Avukatlık<br />

Kanununun genel ruh ve amacına ve özellikle 46/3. maddesine<br />

açıkça aykırıdır:<br />

1) Baş<strong>ba</strong>kanlık tarafindan Millet Meclisi Ba şkanlığı'na<br />

23.1.1967 tarihli, Baş<strong>ba</strong>kanlık Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi<br />

71/64/372 sayılı yazı ile gönderilen "Avukatlık Kanunu Tasarıs<br />

ı" GEREKÇESİ'nin (1— Genel Olarak) <strong>ba</strong> şlıkli kısmmda 2. sahifede<br />

aynen şöyle yazılıdır! "Yeni bir Avukatl ık Kanunu hazırlanmasmı<br />

gerektiren ikinci önemli sebep, Avukatl ığın bir kamu<br />

hizmeti olduğu gerçeğinin kanunda daha açık hükümlerle ifadesini<br />

bulmas ı zaruretidir. Her ne kadar yürürlükte bulunan kanunun<br />

<strong>ba</strong>zı hükümlerinde, Avukath ğın kamu hizmeti niteliğinde<br />

bir meslek olduğu ifade edilmiş ise de, Avukatm bir kamu hizmetlisi<br />

olarak sahip bulunmas ı gereken hak ve sorumluluk üzerinde<br />

gereği veçhile durulmamıştır. Tasan bu noktayı önemle be-<br />

273


lirtmeyi, Avukatlık mesleğinin ana niteliklerinden birini ortaya<br />

çıkarması <strong>ba</strong>kımından zaruri addetmi ş ve avukatlan hak ve sorumluluklan<br />

<strong>ba</strong>kımından Devlet memurlanna, daha doğrusu C.<br />

Savcılanna mümkün mertebe yakm bir statüye sokmu ştur. Avukatlara<br />

karşı işlenen suçlar ile Avukatlann i şlediği suçlara ilişkin<br />

hükümler yanında AVUKATIN DOSYA TETK İKİ, evraktan<br />

suret çıkarması, tebligat icras ı gibi yetkileri üzerinde de önemle<br />

durulmuştur."<br />

1136 Sayılı Avukatl ık Kanunu, bir kamu görevlisi olarak kabul<br />

ettiği avukatı Devlet memurluğu, daha doğrusu C. Savcısı<br />

statüsüne yakın bir statüde kabul etmi ştir ve bu genel gerekçesiyle<br />

de, avukatın dosya tetkikine yeni bir nitelik kazand ırmıştır.<br />

Kanun özellikle ve ayrıca 2/3. maddesiyle Adli Mercilerin, görevlerini<br />

yrine getirirken, Avukatlara yardımcı olmak yükümlülüğünü<br />

getirmiştir.<br />

Bu yasal amaç ve statüye rağmen, bir odacıya teslim, edilen<br />

dava dosyasınrn, vekaletname ibraz etmeden bir Avukata tetkik<br />

ettirilmemesi fevkalade dü şündürücü ve üzücüdür.<br />

2) 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun gerekçesinin II— Maddeler<br />

Gerekçesi, be şinci kısmında (Sayfa 6):<br />

"46. maddede getirilen yenilik, Avukatlar ın mahkeme<br />

ve icra dairelerindeki dava ve takip dosyalar ını vekaletname<br />

ibraz etmeden tetkik edebilecekleri keyfiyetidir, vekaletini<br />

alaca ğı bir iş hakkında dava ve takip dosyası<br />

Avukata en do ğru bilgiyi vereceği cihetle, Avukat ın bunları<br />

vekaletnamesi olmadan da tetkik etmesine imkan verilmesindeki<br />

zaruret a şikardır."<br />

Denilmek suretiyle, konuya, hiç bir yorum ve tartışmaya olanak<br />

bırakmayacak şekilde aç ıklık getirilmiştir.<br />

46. maddenin bu hükmü kanunun genel ruh ve amac ımn doğal<br />

sonucudur. Gerçekten, kanunun " İşin Reddi Zorunluluğu"<br />

<strong>ba</strong>şlıklı 38/a maddesinde Avukat; "Kendisine yap ılan teklifi yolsuz<br />

veya haksız görürse" teklifi reddetmek zorunlulu ğundadır<br />

denmektedir. Bir avukat ın, kendisine takip etmesi için verilmek<br />

istenen bir işin yolsuz veya haksız Olduğunu anlayabilmesi için,<br />

274


o işe ait dava veya icra dosyasm ı incelemesi gerekir. Avukat ın<br />

kanunen reddetmek zorunda kalacağı bir iş için vekaletname almasmın<br />

gereksizliğine inanan kanun koyucu, 46/3. maddenin<br />

anılan hükmünü getirmi ştir.<br />

3) Avukatlık Kanununun anilan bu hükümleri ve gerekçeleri<br />

karşısında, ilgi yazımzdaki; "1136 Sayılı Avukatlık Kanununun<br />

46. maddesinin 3. fıkrasında, Avukatın dava ve takip dosyalar ını<br />

vekaletname ibraz etmeden inceleyebileceği hükmü yer almaktadır.<br />

Buradaki "Avukat" tabirinin, dava ve takip dosyas ıyla ilgisi<br />

olan avukatı kastettiği kuşkusuzdur. Bunun aksini • düşünmek,<br />

Avukat s ıfatını taşıyan bir kimsenin bütün dava ve takip dosyalanm<br />

inceleme yetkisine sahip oldu ğu gibi mantıkla ve işin gereği<br />

ile <strong>ba</strong>ğdaşmayacak bir sonuca götürür" yolundaki dü şüncenin<br />

yasal ve mantıksal dayanağı yoktur. Esasen bir Avukatın bütün<br />

dava ve takip dosyalarını inceleme isteği olamaz. Avukat, ancak,<br />

takibi istenen i şe ait dosyaları incelemek ister.<br />

4) HUMK.nu, genel bir kanundur, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu<br />

ise özel bir kanundur ve konumuz yönünden bu kanun öncelikli<br />

ve geçerlidir. Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yaz ı İşleri<br />

Yönetmeliğinin 39. maddesi, açıkça 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun<br />

gerekçesine, ruh ve amac ına ve 46. maddesi hükmüne<br />

aykırı Olduğu için geçersizdir.<br />

Etrafl ıca açıklanan nedenler dikkate al ınarak Bakanlığın yanlış,<br />

hukuka ve Avukatl ık mesleğinin özelliğine ters düşen anlayış,<br />

düşünce ve uygulamas ından dönülmesini, Avukatların vekaletnameleri<br />

olmadan ve ibraz etmeden dava ve takip dosyalar ım<br />

inceleyebileceklerinin, İdare Mahkemeleri dahil tüm Mahkeme<br />

ve icra Müdürlüklerine bir genelge ile duyurulmas ını, takdlirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

275


ADALET .BAKANLII<br />

AARA<br />

İLGİ : 14.12.1993 gün ve 1626 sayılı yazıımz.<br />

16 Mayıs 1994<br />

684<br />

Avukatlık Yasas ının 46. maddesi hükmünün uygulan ış şekli<br />

ile ilgili 14.12.1993 tarih ve 1626 sapl ı yazım ıza cevap alınamamıştır.<br />

Tarihi ve, sayısı sunulan ya ıınız ile ilgili yapılan işlem ve değerlendirmelerin<br />

Ba şkanlığımıza iletilmesi hususunu takdirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygılanmla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat OnderSAV<br />

T.C.<br />

ADALET BAKANLII<br />

HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : B030H İG000000-8- . Ankara, 07.07.1994<br />

Konu : Avukatların dosya . . 013406<br />

inceleyebilmeleri<br />

TÜRKKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : a) 14 Aralık 1993 tarih ve 1626 sayılı yazınız.<br />

b) 16 Mayıs . 1994 tarih ve 684 sayılı yazınız.<br />

Henüz vekletname almam ış olan avukatın mahkeme ve icra<br />

dairelerindeki dava ve takip dosyalarm ı inceleyebilmesi hususunda<br />

farklı uygulamalar yap ıldiğı ve bunun da yakınmalara yol<br />

açtığından <strong>ba</strong>hisle genelge yapılması istemini kapsayan ilgi yazılarınız<br />

incelendi.<br />

Mahkeme ve İcra Dairelerinde dava ve takip dosyalar ımn incelenmesi<br />

hususu, yürürlükteki usül yasalar ı ve kalem mevzuatıyla<br />

düzenlenmi ş olup, yıllardan beri bu yasal uygulama sürdürülmektedir.<br />

276


Konuya ili şkin yasalann uygulanması ile ilgili yankıların geniş<br />

boyutta olmayıp, münferit hadiselerden i<strong>ba</strong>ret olması ve esasen<br />

hazırlanan yasa değişikliğinde bu husus çok açık ve net bir<br />

şekilde düzenlenerek uygulamadaki tereddütlerin giderilece ği gözönüne<br />

al ınarak, ekonomik tedbirlerin yürürlükte oldu ğu şu dönemde<br />

genelge yap ılması uygun görülmemiştir.<br />

Bilgilerini rica ederim.<br />

Neslihan KARAKAYA<br />

Bakan a.<br />

Hakim<br />

Genel Müdür<br />

Sayı : 1334 Ankara, 27.10.1993<br />

ADALET BAKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

<strong>Barolar</strong>dan ve avukatlardan gelen <strong>ba</strong>şvurularda, <strong>ba</strong>zı Cezaevleri<br />

giri şinde avukatların üzerlerinin arandığı ve <strong>ba</strong>zı Cezaevlerinde<br />

de "yanında Cezaevine sokulmas ı yasaklanmış veya suç<br />

teşkil edecek hiçbir eşya veya madde bulunmadığını beyan ederim"<br />

şeklinde yaz ılı ve imzalı beyan alındığından yakınılmaktadır.<br />

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddeine göre Avukatlık,<br />

kamu hizmeti olup, 2/3. maddesine göre de "Adli merciler ve<br />

diğer resmi daireler avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde<br />

yardımcı olmakla yükümlüdürler."<br />

Kaldı ki, savunmayı, say ve yargıdan ayırmak olanaksızdır.<br />

CMUK.nunda 3842 Sayılı Kanunla yapılan değişikliğin bir amacı<br />

da Say-Savunma-Yargı birlikteliğini ve bütünlüğünü vurgulamak<br />

ve sağlamaktır.<br />

Cezaevlerinin sorumlu komutanlarına göre bu uygulamalar,<br />

değişmekte, hemen her Cezaevinde ayr ı uygulamalar yap ılmaktadır.<br />

Yukarıda örneğini verdiğimiz uygulamalar, Avukatl ığn,<br />

Kanunda belirtilen niteliğine açıkça aykırı olduğu gibi, meslekdaşlarımızın<br />

onurunu da zedeleyici boyutlara ulaşmaktadır.<br />

277


Bütün ülke Cezaevlerinde, Avukatl ık Kanununun yukar ıda<br />

açıklanan hükümlerine ve avukatlık onuruna uygun tek tip uygulama<br />

yapılması için gereğini takclirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Yukarıdaki yazının benzeri, İçişleri Bakanlığı'na yazılmış, her<br />

iki <strong>ba</strong>kanlıktan yanıt alınamamıştır.<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 2.12.1993<br />

GENELGE NO: 1547/63<br />

İLGİ 24.2.1992 gün ve 254/13 sayılı genelgemiz.<br />

ilgi genelgemizle, meslekda şlanmıza "Hususi Damgal ı Pasaport"<br />

verilmesi konusundaki giri şimler bilgilerinize sunulmuştu.<br />

Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nden<br />

alınan cevabi yazıyı da aşağıda bilgilerinize sunuyorum.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

278


T.C.<br />

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI<br />

Emniyet Genel Müdürlü ğü<br />

Sayı : B.05. 1.EGM.0. 13.02.03. Ankara, 23.11.1993<br />

Konu Hus. Pas. Talepleri 303412<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLIĞI BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : a) 24.02.1992 gün ve 253 say ılı yazınız,<br />

b) 29.09.1993 gün ve 1221 say ılı yazınız,<br />

Avukatlık mesleğinin bir kamu görevi olduğundan <strong>ba</strong>hisle,<br />

Avukatlara da Hakim ve Savcılar gibi Hususi Damgalı Pasaport<br />

verilmesi için pasaport kanununda gerekli düzenlemenin yap ı l-<br />

ması hususundaki ilgi (a—b) yazılarınız incelenmiştir.<br />

5682 sayılı Pasaport Kanununun 14. maddesinin (A) bendinin<br />

birinci fıkrasında; "TBMM eski üyeleri, eski Bakanlar ile birinci,<br />

ikinci ve üçüncü derece kadrolarda bulunan veya bu kadrolar<br />

karşılık gösterilmek veya TC. Emekli 1 Sandığı ile ilgilendirilip<br />

emekli kesenekleri bu derecelerden kesilmek suretiyle sözle şmeli<br />

olarak çalıştırılan Devlet Memurları ve diğer kamu görevlilerine;<br />

Diplomatik pasaport verilmesini gerektiren vazifelerden <strong>ba</strong> şka<br />

herhangi bir resmi vazife ile veya kendi hesaplarına ya<strong>ba</strong>ncı ülkelere<br />

gittikleri zaman verilir.<br />

Bunlardan emeklilik veya çekilme sebepleri ile vazifelerinden<br />

ayrılmış olanlara da bu nevi paşaport verilir" denilmektedir.<br />

Halen yürürlükte bulunan 5682 Sayılı Pasaport Kanununun<br />

14. maddesinde kimlerin Hususi Damgalı Pasaport alabileceği<br />

hükme <strong>ba</strong>ğlanmıştır. Hususi Damgal ı Pasaportun Umuma mahsus<br />

pasaportlardan fark ı, <strong>ba</strong>zı ülkelerin bu pasaportu ta şıyana<br />

vize uygulamamasıdır. Ancak Hususi Damgal ı Pasaport taşıyanların<br />

sayılarının artması halinde, Hüsusi Pasaporta da vize uygulanması<br />

gündeme gelece ğinden Hususi Pasaportla Umuma<br />

Mahsus Pasaport arasında hiçbir fark kalmayacaktır. ><br />

Bu sebeple konu ile ilgili olarak mevcut mevzuatta k ısıtlama<br />

yapılması düşünülmemektedir.<br />

279


Bilgi ve gere ğini rica ederim.<br />

BAKAN ADINA<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

RIZA AKDEM İR<br />

Vali<br />

Müsteşar Yrd.<br />

(IMZA)<br />

Ankara, 22.2.1994<br />

GENELGE NO: 249/10<br />

Yargıtay Birinci Ba şkanlığı'nın, Danışma Bürosu kurulmas ı<br />

ve meslekdaşlarımızın telefonla bilgi almas ının sağlanması ile' ilgili<br />

yazısını ve Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilen cevabi<br />

yazıyı aşağıda bilgilerinize sunar, bu hususun meslekdaşlanmıza<br />

da duyurulmas ını rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

'Avukat Önder SAV<br />

T.C.<br />

YARGITAY<br />

Birinci Başkanlığı<br />

Sayı : C.02.0.YBB/487.+129 Ankara, 8.2.1994<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI'NA<br />

ANKARA<br />

1994 yılı içinde Yargıtay'a gelen dava dosyalannın hangi dairede<br />

bulunduğu, esas nuramas ının ne olduğu ve akıbeti hakkında<br />

B BlQkta (orta bina giri ş kapısı) yer alan danışmadan bilgi<br />

verilmte olup, aynca bulunan 417 44 94 ve 425 36 06 No.lu telefonlar<br />

ile de Yargıtay'a gelmeden dava dosyas ı hakkında bilgi<br />

alınabilir.<br />

280


Bilgi edinilmesi ve bu hususun tüm te şkiİatmıza duyurulması<br />

için gereğini saygıyla rica ederim.<br />

Müfit UTKU<br />

Birinci Başkan<br />

( İMZA)<br />

Sayı 250 Ankara, 22.2. 1994<br />

YARGITAY BIRINCI BAŞKANLIĞI<br />

ARA<br />

8.2.1994 gün ve C.02.0.YBB/487 .429 sayılı, danışma bürosu<br />

kurulması ve meslekdaşlanmızın telefonla bilgi almasının sağlanması<br />

ile ilgili yazımzı aldım. Yargıtay'da bu yeni uygulamanın<br />

<strong>ba</strong>şlaması talimatını verdiğiniz için te şekkür ederim. Ülke<br />

düzeyinde tüm meslekdaşlanmızı yakından ilgilendiren bu yararlı<br />

uygulama nedeniyle ayrıca sizi kutlar, <strong>ba</strong> şarı ve esenlik dileklerimle<br />

saygılar sunarım.<br />

DSİ GENEL MÜDÜRLÜGÜNE<br />

ARA<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İMZA)<br />

2 Haziran 1994<br />

751<br />

İğdır İli ve İlçelerine DS İ tarafindan kanallar nedeniyle aç ılan<br />

kamulaştırma bedelinin artırılması davalannda kesinleşenmahkeme<br />

kararları gereğince ödenmesi gereken paraların 1992-1993<br />

yıllarından beri hak sahiplerine ödenmedi ği, İğdır Barosu Başkanlığı<br />

ve hak sahiplerince Birli ğimize yakınma olarak bildirilmektedir.<br />

Anayasamızın 46. maddesine göre, kamula ştırma, karşılıklan<br />

nakden ve peşin ödenmek şartıyla yapılabilir. Maddenin 3. fıkrasında,<br />

<strong>ba</strong>zı kamulaştırmalardaki ödeme şeklinin kanunla düzen- ,<br />

leneceği hükmü yer . almaktadır. Bu hüküm gereği 2942 No.lu<br />

Kamulaştırma Knunununun 3. maddesiyle yerine etiril ıniştir.<br />

281


Yukarıda <strong>ba</strong>hsedilen kamulaştırma işlerinde gerek TC. Anayasası'nın<br />

46. maddesi, gerekse 2942 No.lu Kamula ştırma Kanununun<br />

3. maddesi hükümlerine aykırı davranıldiğı ve bu. , hükümlerin<br />

çi ğnendiği anlaşılmaktadır.<br />

Hiçbir mazeret, devletin Anayasa ve Yasa hükümlerinin çi ğ-<br />

nenmesini haklı gösteremez. Zira mülkiyet hakk ı TC. Anayasas ı-<br />

nın 35. maddesiyle tanınmış, anayasal temel bir hakt ır ve önce<br />

Devlet, ki şinin temel haklarına saygı göstermek ve bu hakları<br />

güvenceye <strong>ba</strong>ğlamakla yükümlüdür. .<br />

Kaldı ki Anayasamızın 138/4. maddesi hükmüne göre idare,<br />

mahkeme kararlarına uymak zorunda olup, bunların yerine getirilmesini<br />

geciktiremez.<br />

İğdır ili ve ilçelerindeki bu Anayasa ve Kamula ştırma Kanununa<br />

aykırı uygulama, hem mülkiyet hakkı Anayasa gereği Devletin<br />

güvencesi altında bulunan hak sahiplerini zor durumlara<br />

düşürmekte, hem de mesleği hak savunuculuğu olan avukat<br />

meslekdaşlarımızm bütün çalışmalarının semeresiz kalmasına<br />

neden olmaktadır. Böylece, avukatlık mesleğinin manevi kıvancı<br />

da zedelenmektedir.<br />

Bu gibi yakınmaların biran önce giderilmesi için takdirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Yukarıdaki yazının benzeri Maliye Bakanl ığı'na da yazılmış ,<br />

sadece DS İ Genel Müdürlüğü'nden yamt alınmış olup aşağıya<br />

aynen aktanlm ıştır.<br />

282


T.C.<br />

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI<br />

DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Emlak ve Kamulaştırma Dairesi Başkanlığı<br />

Sayı B 09 1 DS İ 0 18 04 02/380.9/1017 Ankara, 21.6.1994<br />

Konu : Tezyid-i bedel alacakları<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

Karanfil Sok, No: 5/62<br />

Kızılay / ANKARA<br />

İLGİ : 2.6.1994 tarih ve 751 sayıli yazınız.<br />

ilgi yazıyla, İğdır ve ilçelerinde DS İ'ce açılan kanallar nedeniyle<br />

yöre halkına ait arazilerin kamulaştırıldığı, açılan tezyid-i<br />

bedel davalarının sonuçlandığı, ancak 1992-1993 yıllarından beii<br />

hak sahiplerine alacaklarının ödenmediği, bu nedenle mağdur<br />

duruma dü ştükleri belirtilerek, tezyid-i bedel alacaklarının ödenmesi<br />

talep edilmektedir.<br />

Kamulaştırma bedelinin yetersiz bulunmas ı sonucu açılmış<br />

olan bedel artırma davalarına ili şkin dosyalar Yargıtay'dan da<br />

geçerek kesinlik kazanmalar ından sonra Erzurum DS İ yIlI. Bölge<br />

Müdürlüğü'ne intikal tarihine göre s ıraya konulmakta olup,<br />

ödemeler ödenek ye nakit teminini müteakip bu s ıraya göre yapılmaktadır.<br />

Hak sahiplerine ait tezyid-i bedel alacaklarımn ödenebilmesi<br />

için gerekli ödenek ve nakdin temini hususunda çal ışmalar<br />

sürdürülmektedir.<br />

Bilginizi rica ederim.<br />

GENEL MÜDÜR ADINA Necdet ERD İNÇ<br />

Genel Müdür Yardımcısı<br />

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />

DİYARBAKIR<br />

10 Haziran 1994<br />

804<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu Başkanlığı'ndan alman yazıda, Diyar<strong>ba</strong>kır<br />

1 No.lu E Tipi Kapalı Cezaevinde, müvekkilleri ile görü şmeye gi-<br />

283


den meslekdaşianmızın üzerlerinin cezaevi görevlileri tarafından<br />

mevzuata ayk ırı bir şekilde ve daha önce yapılan görüşmelere<br />

rağmen aramalara devam edildi ği belirtilmektedir. Başvurunun<br />

bir örneğinin Başsavcıliğımza da iletildiği bildirilmiştir. Diyar<strong>ba</strong>kır<br />

Barosu'nun 3.6.1 994 tarihli <strong>ba</strong> şvurusu nedeniyle ve<br />

onur kırıcı olayla ilgili yapılan işlemin Birliğimize iletilmesi hususunu<br />

takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılanrnla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

• Başkanı<br />

Avukat Onder SAY<br />

T.C.<br />

DİYARBAKIR<br />

• CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />

Sayı : 1994/1269-4 16.6.1994<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

ANKARA<br />

ILGI: 10.6.1994 gün ve 804 sayılı yazırnz.<br />

Ilgi sayılı yazınızla Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu Ba şkanlığınrn. <strong>ba</strong>şvuruları<br />

hakkında yapılan işlemle:r hakkında bilgi istenmekle,<br />

Ilgililer hakkında gereği yapılmak üzere mümessil C. Savcısına<br />

tevdi edilmiş olup, bu hususta Adalet Bakanlığına ve Bölge<br />

Barosu Başkanlığına bilgi verildiğine dair yazımız sureti ekte<br />

gönderilmi ştir.<br />

Bilgilirinize rica olunur.<br />

Yazı İşl. Müd. Fahri KASIRGA<br />

Cumhuriyet Başsavcısı<br />

284


T.C.<br />

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI<br />

Sayı : 199411269-4 DİYARBAKIR<br />

23.6.1994<br />

TÜRKIYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

AMRA<br />

İLGİ : 10.6.1994 tarih ve 804 sayılı yazınız.<br />

Ilgi sayılı yazınız ile 27.5:1994 tarihinde Diyar<strong>ba</strong>k ır 1 No.lu E<br />

Tipi Kapalı Cezaevine müvekkilleri ile görü şmeye giden Diyar<strong>ba</strong>kır<br />

Barosu mensubu Avukatların tuttukları tutanakla ilgili olarak<br />

Cumhuriyet Başsavcılığımızca gerekli tahkikat yap ılarak<br />

3.6.1994 tarih ve Hz. 1994/3811, 1994/136 karar sayı ile görev-<br />

• sizlik kararı verilmi ş, buna <strong>ba</strong>ğlı olarak ilgili sayılı karar Diyar-<br />

• <strong>ba</strong>kır Valiliğine iletilmiştir...<br />

Zikredilen görevsizlik kararı yazımız ekinde gönderilmiştir.<br />

Bilgilerinize rica olunur.<br />

Fahri Kasırga<br />

Cumhuriyet Başsavcısı<br />

ADALET BAKANLIĞINA<br />

ARA<br />

13.6.1994<br />

BÖLGE BAROSU BAŞKANLIĞI<br />

DİYARBAKIR<br />

ILGI : Diyar<strong>ba</strong>kır Bölge Barosu Ba şkanlığının 3.6.1994 gün<br />

ve 1994/2 sayılı yazılan<br />

Ilgi yazı ile, Diyar<strong>ba</strong>kır 1 Nolu E Tipi Cezaevine müvekkilleri<br />

ile görüşmeye giden Avukatlann arand ıklan belirtilmekte ve ilgililer<br />

hakkında gereğinin yapılarak uygulamaya son verilmesi<br />

istenmektedir.<br />

Cezaevine gelen Avukatların, giriş ve çikışlarda üstlerinin<br />

285


aranmadığı, buna karşılık beyanlan ile yetinileceği mer'i mevzuat<br />

gereğidir.<br />

Daha önce de benzeri durumların meydana gelmesi nedeniyle<br />

konu tarafımdan ilgililere intikal ettirilmiş ancak uygulamamn<br />

genel bir uygulama olmadığı, <strong>ba</strong>zı Avukatlar hakkında, örgüte<br />

kuryelik yaptıkları ve örgütsel döküman bulundurdukları yolun-.<br />

da alınan ih<strong>ba</strong>rlar üzerine Jandarmanın Adliye ve Asayiş görevlileri<br />

kapsamında bir kıs ım Avukatların henüz Cezaevine girmeden<br />

dış kapıda arandıkları ifade edilmiştir.<br />

Cezaevimize gelen Avukatların üstlerinin aranması yolunda<br />

Cezaevi idaresi olarak bir uygulamam ız bulunmamaktadır. Bu<br />

tür uygulamalar Cezaevi İdaresinin insiyatifi dışında yapılmaktadır.<br />

Dilekçe ve ekleri, ilgililer haıkkında gereği yapılmak üzere ilgili<br />

makamlara intikal ettirilecektir.<br />

Bilgilerinize arz, rica olunur.<br />

Fahri KASIRGA<br />

Cumhuriyet Başsavcısı<br />

DAĞITIM:<br />

GEREĞİ : Bölge Barosu-Ba şkanlığına<br />

BILGI: Adalet Bakanlığına<br />

Sayı : 914 Ankara, 1.7.1994<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır Valiliği'ne<br />

DİY4RBAKIR<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır 1 No.lu E Tipi Kapal ı Cezaevine müvekkilleri ile<br />

görüşmeye giden Diyar<strong>ba</strong>kır Barosu mensubu meslekdaşlarımızın<br />

cezaevi görevlileri tarafindLan Kanuna aykırı bir şekilde aranması<br />

nedeniyle yapılan <strong>ba</strong>şvuruya Diyar<strong>ba</strong>kır C. Başsavcılığı'ndan<br />

verilen yanıtta, sanıkların görevleri dolayısıyla ve Memurin<br />

Muhakematı Kanununa tabi olmaları nedeniyle görevsizilk<br />

kararı verildiği bildirilmi ştir.<br />

286<br />

Gereği için makamımza i[etildiği bildirilen 3.6.1994 tarihli


Hz. 1994/3811-136 say ıli kararla ilgili ne gibi işlem yapıldığınm<br />

Birliğimize bildirilmesini takdirlerinize sunanm.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

• Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

Diyar<strong>ba</strong>kır Valiliği'nden herhangi bir yan ıt gelmemiştir.<br />

20 Haziran 1994<br />

• 847<br />

4. AĞIR CEZA MAHKEMESI BAŞKANLIĞI<br />

İSTANBUL<br />

Mahkemenizce verilen 29.4.1994 tarih ve E. 1994/63, K. 1994/<br />

91 sayılı karaı da yeralan;<br />

". ...avukatın üstlendiği avukatların görevi sebebi ile savunduğu...<br />

müvekkilinin menfaatlerinin ÇIGIRTKANLIGINI yapmas ı<br />

yasal görevidir. Burada önemli olan avukat ın müvekkilinin menfaat<br />

ÇIGIRTKANLIGINI yasal sm ırlar içinde yapmas ıdır..."<br />

, gerekçesi ile Avukal ığı ÇIÖIRTKANLIKLA e şdeğer sayan görüşünüz,<br />

hayret ve esefle karşılanmıştır.<br />

Bilinmelidir ki Avukatl ık Yasasının 1. maddesinde de belirtil-.<br />

diği gibi "Kamu hizmeti ve serbest meslek" olan avukatl ık, Say<br />

şan yargının vazgeçilmez bir<br />

-Savunma—Karar üçlüsünden olu<br />

parças ıdır. •<br />

Yargınm parçası olan savunmayı ÇIĞIRTKANLIKLA e şdeğer<br />

sayma isnadı herşeyden önce tüm yargıya karşı, yapılmış ve kabul<br />

edilemez bir insafs ızhktır.<br />

Avukatı çığırtkan ile eşdeğer saymaya yönelik tavrınızı, Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği, tüm avukatlar ve yargıya inanan tüm hukukçular<br />

adına şiddetle kımyoruz.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

287


BARO BAŞKANUĞI<br />

Tarih, 4. 10.1994<br />

GENELGE NO: 1355/45<br />

Icra ve Iflas Kanunu'nun. yo ğun yakınmalara neden olan 82/1.<br />

maddesi değiştirilerek, gerektiğinde Devlet mallar ınının da haczinin<br />

sağlanması önerisiyle Baş<strong>ba</strong>kanlık,' Maliye Bakanlığı ve<br />

Adalet Bakanlıklarına gönderdiğimiz yazı metni ektedir.<br />

Bilginizi rica ederim.<br />

Saygılarımla<br />

EKI: Baş<strong>ba</strong>kanlık, Maliye Bakanlığı ve<br />

Adalet Bakanl ığı'na gönderilen<br />

yazı fotokopisi.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

Sayı : 1363 Ankara, 4.10.1994<br />

ADALET BAKANLIĞINA<br />

AMARA<br />

2004 No'lu İcra ve İflas Kanunu'nun 82/1. maddesine göre<br />

Devlet Malları Haczedilernez. Ancak, kanunun bu hükmünün<br />

idare makamiarıncason derecede istismar edildi ği ve vatanda şın<br />

idareden (devletten) olan alacaklarının uzun süreler ödenmedi ği<br />

gözlenılenmekte ve yaygm yakınmalara neden olunmaktadır. Bu<br />

doğrultuda avukatlar ve <strong>Barolar</strong>dan da sürekli yakınmalar almmaktadır.<br />

Özellikle, Karayolları, DS İ- Belediyeller gibi yoğun kamulaştırma<br />

yapan <strong>kurulu</strong>şlar kesinleşmiş ilama <strong>ba</strong>ğlı kamulaştırma<br />

bedellerini uzun süre ödemedikleri gibi, vatanda şın kesinleşmiş .<br />

ilama <strong>ba</strong>ğlı tazminatları, idarelerce aylar ve yıllarca ödenmemektedir.<br />

288


Idarenin bu keyfi tutumu, vatanda şlar kadar, bir kamu hizmeti<br />

yapan, y ıllarca davaları kovuşturarak vatanda şm haklarım<br />

kesin ilama <strong>ba</strong>ğlatan avukatları da sıkıntıya sokmaktadır.<br />

1982 Anayasamızın 5. maddesi; Devletin temel amaç ve görevlerini<br />

sayarken "...ki şinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk<br />

devleti ve adalet ilkeleriyle <strong>ba</strong> ğdaşmayacak surette sımrlayan....<br />

engelleri kald ırmayı" da bu görevler içinde göstermektedir.<br />

Anayasamn 46. maddesinde kamulaştırmanın kaşılıklarmın<br />

nakden ve peşin olarak ödenmesi ilkesi kabul edilmi ştir. 11.<br />

maddesine göre de, "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve<br />

yargı organlarım, idare makmlann ı <strong>ba</strong>ğlayan temel hukuk kurallarıdır<br />

ve kanunlar Anayasaya aykırı olamaz".<br />

Mülkiyet hakkı kişinin temel hakkıdır. Bu hakkın, gerektiğinde,<br />

kişi lehine devletçe sağlanmasında, devlet ve ki şi arasında<br />

bir ayncahk olamaz. Zira,' 1982 Anayasam ızın 10/3. maddesine<br />

göre "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde<br />

kanun önünde e şitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar".<br />

Bugüne kadarki çarp ık uygulama sürdüğü takdirde vatandaşların<br />

devlete olan güvenleri de sars ılacaktır. Bu nedenle soruna<br />

köklü ve kalıcı çözüm bulunmas ı kaçınılmazdır. Kimi hukukçularm<br />

önerdikleri gibi kesinle şen ilama <strong>ba</strong>ğlı devlet ve kamu <strong>kurulu</strong>şlannm<br />

borçlarının Maliye Bakanlığı bünyesinde olu şturulan<br />

bir FON tarafindan ödenmesi dü şünülebilir.<br />

Bu ve benzeri düzenlemeler dü şünülemezse keyfihiğe kaçan<br />

uygulamalar, bunların sebep olduğu yoğun yakınmalar sürecektir.Sorun<br />

ve yarattığı sakıncalar, icra vĞ İflas Kanununun 82.<br />

maddesine "ilamrn kesinme şmesinden iti<strong>ba</strong>ren üç ay içerisinde<br />

borcun ödenmemesi durumunda Devlet mal ınm haczedilebileceği"<br />

şekilde bir fikra eklenmesi, ile ö'nlenebilir.<br />

Yukarıda açıklanan sıkıntıları giderecek biçimde bir değişiklik<br />

yapılması için gereğini takdirlerinie sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

289


\ Sayı : 2025<br />

MALIYE BAKANLIĞI<br />

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

AkRA<br />

Ankara, 27.12.1994<br />

ÇOK ACELE<br />

İLGİ : 7.12.1994 tarih ve 22134 Sayil ı Resmi Gazetede yay ınlanan<br />

234 sayılı V.U.K. Genel Tebliği<br />

Ilgi ğenelgenizde belirtildiği şekilde serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı<br />

arasında yer alan avukatların "...faaliyetleri s ırasında bono, poliçe<br />

ve çek alıp vermeleri mutad olmayanlar..." aras ında bülundu-'<br />

ğünda kuşku yoktur. Bu nedenle Avukatlar Kambiyo Senetleri<br />

Defteri tutma zorunluluğu kapsamı dışındadır.<br />

234 sayılı V.U.K. Genel Tebliği çok açık hüküm vermesine<br />

karşın, <strong>ba</strong>zı illerde defterdarlıklarm Barolanm ıza avukatların<br />

234 Sayılı Genel Tebliğ kapsamı içinde olduğu ve Kambiyo defteri<br />

tutma zorunda bulunduklar ını söylediği istih<strong>ba</strong>r edilmiştir.<br />

Avukatlık Yasasına göre avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili<br />

Kambiyo Senedi düzenlemeleri de mümkün de ğildir (Avukatlık<br />

K. Md. 163/6).<br />

234 Sayılı Genel Tebliğin açık hükmüne rağmen bu konuda<br />

tereddüt yaratılması s ıkıntı doğruacaktır. 'Çok acele avukatların<br />

kambiyo senetleri defteri tutma zorunluluğu kapsamı dışında olduğunun<br />

tarafımıza ve tüm defterdarl ıldara bildirilmesini takdirlerinize<br />

sunarım.<br />

Saygılanmla.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

290


T.C.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

Gelirler Genel Müdiirlii ğu<br />

Sayı : B.07.0.GEL.0.45/437-196-2 29. 12. 1994 - 85534<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

Karanfil Sokak No: 5/62<br />

Kızılay - ANKARA<br />

ILGI 27.12.1994 gün ve 2025 sayılı yazınız.<br />

Ilgide kayıtlı yazınızm incelenmesinden; 234 s ıra numaral ı<br />

Vergi Usul Kanunü Genel Tebli ğinde yer alan "serbest meslek<br />

er<strong>ba</strong>bı olan mükelleflerden, faaliyetleri s ırasında bono, poliçe ve<br />

çek alıp vermeleri mutad olmayanlann kambiyo senetleri defteri<br />

tutma zorunluluğu kapsamı dışında bırakılmaları uygun görülmüştür"<br />

ifadesinin serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı arasında yer alan avukatları<br />

da kapsadığından söz edilerek, Avukatl ık Yasasına göre<br />

avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo senedi düzenlemelerinin<br />

de mümkün olmad ığı da belirtilmek suretiyle bu defteri<br />

tutma mecburiyetlerinin olmad ığının tarafınıza ve tüm defterdarlıklara<br />

bildirilmesinin istenildi ği anlaşılmıştır.<br />

Bilindiği gibi, 4008 sayılı Kanun ile <strong>ba</strong>z ı vergi kanunlarında<br />

değişiklik ve yeni düzenlemeler yapılmış, Kanunun 4. maddesiyle<br />

213 sayılı Vergi Usul Kanununa eklenen' Mükerrer 196. madde<br />

ile "Kambiyo Senetleri Defteri" tutulmas ı mecburiyeti getirilmiştir.<br />

4008 sayılı Kanunun 4. maddesinin son bendinin Bakanlığımıza<br />

verdiği yetkiye dayamlarak kambiyo senetleri defterlerinde<br />

yer alacak bilgiler ile diğer usul ve esaslar 234 s ıra numaralı<br />

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir.<br />

Söz konusu Tebliğin Kambiyo Senetleri Defteri Tutma Mecburiyetine<br />

İlişkin (A) Bölümünün ikinci paragrafinda, bu defteri<br />

tutacaklar açıklanmış ve işletme hesabı esasına göre defter tutan<br />

tacirler ile serbest meslek er<strong>ba</strong>b ı olan mükelleflerden faaliyetleri<br />

sırasmda bono, poliçe ve çek alıp vermeleri-mutad olmayanlar<br />

bu defteri tutma zorunluluğu dışında bırakılmışlardır.<br />

291


Faaliyetleri icabı kambiyo senetleri alan veya veren mükelleflerin<br />

bu defterleri tutmaları zorunludur. Ancak, faaliyetleri gereği<br />

kambiyo senetleri almayan veya vermeyen mükelleflerin bu<br />

defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktad ır. Bu açıklamalardan<br />

da, anlaşılacağı üzere, kambiyo senetleri defteri tutma zorunluluğu,<br />

mükelleflerin faaliyet türleri gözönüne al ınarak getirilmemi<br />

ş olup, bu senetlerin al ınıp veya verilmeleri hususu dikkate<br />

alınarak düzenlenmiştir.<br />

Öte yandan yazınızda, Avukatlık Kanununun 163. maddesine<br />

atıfta bulunarak avukatların mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo<br />

senetleri düzenlemelerinin mümkün olmad ığı ifade edilmişse<br />

de, söz konusu maddede Avukatl ık ücretinin serbestçe kararla ş-<br />

tırılmasına ilişkin bir hüküm yer almakta olup, avukatların alacakları<br />

ücretleri için bono, poliçe, çek ve benzeri kambiyo senetlerini<br />

Kanunen kabul edemeyecekleri veya düzenleyemeyeceklerine<br />

ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.<br />

Bu iti<strong>ba</strong>rla, <strong>ba</strong>ronuza mensup avukatların kambiyo senetlerini<br />

almaları veya vermeleri halinde bu defteri tutmaları zorunludur.<br />

Ancak, kambiyo senetlerini almaları veya vermeleri mutad<br />

olmayan avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmak-<br />

'tadır.<br />

Ayrıca, bu defteri tutma zorunluluğu olan avukatların bu defteri<br />

tasdik ettirmeyerek bu mecburiyete uymad ıklarının tespiti<br />

halinde, Vergi Usul Kanununa göre ceza kesilece ği tabiidr.<br />

Bu hususlar dikkate al ınarak, <strong>ba</strong>ronuza mensup avukatlara<br />

gerekli duyurunun yapılmas ı icap etmektedir.<br />

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.<br />

Bakan a. Ertürk BARLAS<br />

Gelirler Genel Müdürlü ğü<br />

Daire Başkam<br />

292


T.C.<br />

MALIYE BAKANLIĞI<br />

Gelirler Genel Müdürlü ğü<br />

Sayı : B.07.0.GEL.0.45/437-196-12 30.12.1994 - 85534<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞI<br />

Karanfil Sokak No: 5/62<br />

Kızılay - ANKARA<br />

İLGİ : a) 27. 12. 1994 gün ve 2025 say ılı yazınız.<br />

b) 29.12.1994 gün ve B.07.0.GEL.0.45/437-196-12-85534<br />

sayılı fax yazımız.<br />

ilgi (a)'da kayıtlı yazmızla cevaplandırılması talep edilen konulardaki<br />

açıklamaları içeren ilgi (b)'de kayıtlı yazmıızın sondan<br />

dördüncü paragrafının sonunda yer almas ı gereken "bulunmamaktadır"<br />

ifadesi sehven "bulunmaktadır" olarak yer alm ıştır.<br />

Bu iti<strong>ba</strong>rla kambiyo senetleriııi almaları veya vermeleri mutad<br />

olmayan avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktadır.<br />

Bilgi edinilmesini ve gere ğini rica ederim.<br />

Bakan a. Ertürk BARLAS<br />

Gelirler Genel Müdürlüğü<br />

Daire Başkanı<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

GENELGE NO: 96/3<br />

Ankara, 17.1.1995<br />

Serbest meslek er<strong>ba</strong>bı arasında yer alan avukatların 7. 12. 1994<br />

tarih ve 22134 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 234 Sayılı<br />

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamı dışında kaldığı, kambiyo<br />

defteri tutma zorunluluğunda olmadığı, Maliye Bakanlığı<br />

Gelirler Genel Müdürlüğü'ne, 27.12.1994 tarihli 2025 sayılı örneği<br />

ekli yazımızla bildirilmi ştir. Aynı yazıda ayrıca, avukatların<br />

mesleki faaliyetleri ile ilgili kambiyo defteri tutma mecburiyetle-<br />

293


i olmadığının tarafımıza ve tüm defterdarhklara acele iletilmesi<br />

Bakanlıktan istenilmiştir. Karşılık olarak alınan yazılarda,<br />

"kambiyo senetlerini almaları veya vermeleri mutad olmayan<br />

avukatların bu defteri tutma mecburiyetleri bulunmamaktad ır"<br />

denilmektedir. Yazı fotokopileri ektedir.<br />

Durumu bilgilerinize sunar, meslekda şlarımıza duyurulmasını<br />

rica ederim.<br />

Saygılarımla.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Önder SAY<br />

Eki:3<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Ankara, 9.2.1995<br />

GENELGE NO: 230/5<br />

Kanuni 'Faiz ve Temerrüt Faiz oranlar ının günün koşullarına<br />

uygun hale getirilmesi konusunda Birli ğimizce Baş<strong>ba</strong>kanlığa, Sanayi<br />

ve Ticaret Bakanl ığına yazılan yazı ve kar şılık olarak al ınan<br />

yazı fotokopileri aynen aşağıya çıkartılmıştır. Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

olarak konu izlenecek ve sonuçland ırılmasına çalışilacaktır.<br />

Durumu ve konunun meslekta şlanmıza da duyurulmasını<br />

takdirlerimze sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

BAŞBAKANLIĞA 22 Aralık 1994<br />

ANKARA Çok Acele<br />

3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun<br />

1. maddesinde: "Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa<br />

294


göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktar ı sözleşme ile tespit<br />

edilmemi şse faiz ödemesi senelik % 30 oran ında yapılır.<br />

Bakanlar Kurulu, ekonomik şartları dikkate alarak bu oramn<br />

% 80'ine kadar art ırma ve eksiltme yapabilir. Bakanlar Kurulunun<br />

bu konudaki kararı, kararın alınmas ını izleyen takvim yılı<br />

<strong>ba</strong>şından iti<strong>ba</strong>re ıı uygulanır."<br />

Bu yasa gereğince karşılaştınlan % 30 faiz oranımn saptanmasımn<br />

üzerinden 10 yıl gibi uzun bir süre geçmi ştir. Bu süre<br />

içinde paranın satınalma gücündeki büyük oranlı düşüşler ve<br />

yasanın da öngördüğü gibi ekonomik şartlar dikkate al ınarak<br />

anılan maddenin 2. fıkrası gereğince ve bu fikranın verdiği yetkiye<br />

dayanılarak, halen % 30 olan faiz oranının 1 Ocak 1995 tarihinden<br />

geçerli olmak üzere, % 80 art ınlarak Bakanlar Kurulu'nca,<br />

% 54'e çıkarılması hususunu, takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

'( İMZA)<br />

T.C.<br />

BAŞBAKANLIK<br />

KANUNLAR VE KARARLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />

Sayı : B.02.0.KKG/166-97/06013 2.1.1995<br />

TÜRKİYE BAROLAR B İRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

İLGİ : 22.12.1994 tarihli ve 2010 sayılı yazınız.<br />

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ili şkin Kanuna<br />

göre belirlenen faiz oranlarının günümüz şartlarına uygun olmaması<br />

nedeniyle % 30'dan % 54'e çıkarılmas ına ilişkin ilgi yazınızın<br />

sureti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na gönderilmiştir.<br />

Bilgilerini rica ederim.<br />

- A. Naci TUNCER<br />

Baş<strong>ba</strong>kan A.<br />

• • Müsteşar V. ( İmza)<br />

295


19 Ocak 1995<br />

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI'NA<br />

AMRA<br />

Baş<strong>ba</strong>kanlığa gönderdiğimiz 22 Aral ık 1994 gün ve 2010 sayılı<br />

yazımızın, ilgisi nedeniyle Bakanl ığmıza aktarıldığı Baş<strong>ba</strong>kanlığın<br />

2.1.1995 gün ve B.020.KKG/166-97/06013 sayılı yazılarıyla<br />

tarafımıza bildirilmiştir.<br />

Konu hakkında Bakanlığımzca yapılan işlemden ve sonucundan<br />

Birliğimize bilgi verilmesini takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

Eki: 1-) Birliğimizin 22 Aralık 1994 gün ve<br />

2010 sayılı yazısı fotokopisi,<br />

2-) Baş<strong>ba</strong>kanlık Kanunlar ve Kararlar<br />

Genel Müdürlüğü'nün 2.1.1995 gün ve:<br />

166-97/06013 sayılı yazılarının fotokopisi.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

T.C.<br />

SANAYİ VE TİCARET BAKANLfĞI<br />

İçticaret Genel Müdürlüğü<br />

Sayı : B.14.0. İTG.0.10.00.05/ 3.2.1995<br />

Konu: Kanuni ve Temerrüt Faiz 02980<br />

Oranlarının arttırılmas ı<br />

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINA<br />

Karanfil Sok. 5/62 Kz ılay / ANKARA<br />

İLGİ : 19.1.1995 tarihli ve 109 sayılı yazınız.<br />

Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi<br />

gereken hallerde faiz miktarı belirtilmeyen sözle şmeler için<br />

uygulanan kanuni faiz ile temerrüt faizi oran ının senelik %<br />

30'dan % 54'e çıkarılmasına ait kararname tasla ğı 2.2.1995 tarih<br />

ve 2814 sayılı yazımız ekinde Baş<strong>ba</strong>kanlığa gönderilmiştir.<br />

Bilgi edinilmesini rica ederim.<br />

Bakan a. Osman ALPAK<br />

Genel Müdür ( İmza)<br />

296


W)<br />

SERBEST MUHASEBEC İ - SERBEST MUHASEBEC İ<br />

MALİ MÜŞAVİRLERE TANINAN YETKİLERLE<br />

İLGİLİ ÇALIŞMALAR<br />

BARO BAŞKANLIĞI<br />

Tarih, 1.8.1994<br />

GENELGE NO: 1082/36<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesine 4008 say ılı<br />

yasa ile eklenen mükerrer madde 227/1 gere ğince Maliye Bakanlığı'nca<br />

yapılacak düzenlemede, avukatlara vergi beyannameleri- -<br />

nin muhasebeci veya mali müşavirlerce imzalanmas ı zorunluluğunun<br />

getirilmemesi bu amaçla da düzenleme dışında tutulması<br />

isteğiyle Maliye Bakanlığına yazdığımız 29.7.1994 gün ve 1074<br />

sayılı yazımızın bir örneği iişiktedir.<br />

Biinizi rica ederim.<br />

Saygılanmla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAY<br />

Sayı : 1074 29.7.1994<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

ANKARA<br />

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesine 40008 sayılı<br />

yasa ile eklenen Mükerrer Madde 227/1 gere ğince "Vergi beyannamelerinin<br />

3568 sayılı Kanuna göre yetki alm ış serbest muhasebeci,<br />

serbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli mali<br />

müşavirler tarafından da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye,<br />

bu mecburiyeti beyanname çe şitleri, mükellef grupları ve faaliyet<br />

konulan iti<strong>ba</strong>riyle ayrı ayrı uygulatmaya Maliye Bakanhğı<br />

yetkili kılınmıştır. -<br />

297


1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesine göre avukatlık,<br />

serbest meslek olmakla beraber, bir kamu hizmetidir. Bundan<br />

dolayı da aynı Yasanın 76. maddesine göre <strong>Barolar</strong> ve 109.<br />

maddesine göre de Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği "Kamu Kurumu Niteliğinde<br />

Meslek Kurulu şlarıdır".<br />

Adıgeçen Yasanın 2/2; maddesine göre avukat, "hukuki bilgi<br />

ve tecrübelerini, adalet hizmetine ve ki şilerin yararlanmas ına<br />

tahsis eden" kişidir. Avukatlığın, diğer serbest mesleklerle, tüccar<br />

ve esnafla ayn ı st.atüde görülmesi veya ayn ı statüye sokulması<br />

yasal olarak olan.akh değildir.<br />

Açıklanan yasal nedenler ve avukatl ık mesleğinin özelliği gereği,<br />

gerektiğinde serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali<br />

müşavir veya yeminli mali mü şavirlerin de yasal haklarını, yasa,<br />

tüzük ve yönetmelikleri en iyi bilen ve yorumlayan ki şi olarak<br />

savunacak ve onlara hukuksal yard ım sağlayacak olan avukatların<br />

beyannamelerinin bu ki şilerce imzalanmas ı zorunluluğunu<br />

getirmek, hukuk ayıbı oluşturacak derecede çeli şki olacaktır.<br />

Öte yandan avukatlar serbest meslek mensubu olarak sadece<br />

"Serbest Meslek Defteri" ve "Serbest Meslek Makbuzu" düzenlemek<br />

mecburiyetindedir. Bunların düzenlenmesi de çok <strong>ba</strong>sittir.<br />

Bilanço veya i şletme esasına göre defter tutulmas ı ve belge düzenlenmesi<br />

gibi kapsaml ı ve karışık olmadığından bunlara da<br />

yanılarak Vergi Beyennameleri'nin düzenlenmesinde de bir zorluk<br />

yoktur.<br />

Mesleği gereği <strong>ba</strong>şkalarının haklarını savunan, hukuku, yasa,<br />

tüzük ve yönetmelikleri (Vergi Hukuku da dahil) en iyi bilen ve<br />

yorumlama gücüne sahip olan avukatların, kendi Vergi Beyannamelerini<br />

doldurmay ı beceremiyeceklerini kabul ve onu <strong>ba</strong> şkalarının<br />

imzas ına mecbur etmek, avukatlık mesleğini, en azından,<br />

hafife almak anlam ına gelecektir. Bu duruma düşmeyi onursal<br />

olarak da kabul edemeyeceklerini bildiren avukatların, aksi takdirde,<br />

her türlü yasal yollara da <strong>ba</strong> şvuracaklan anlaşılmaktadır.<br />

Yukanda aç ıkladığımız nedenler dikkate al ınarak, adı geçen<br />

Mükerrer Madde 22 7/1 gere ğince yapılacak düzenlemede avukat-<br />

298


ların, düzenleme dışmda bırakılmasım takdirlerinize sunarım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkam<br />

Avukat Onder SAV<br />

( İmza)<br />

27.7.1994 tarihli bu yazımıza uzun süre yamt verilmeyince<br />

aşaıdaki 18.1.1995 tarihli yazı yazılmıştır.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

AMCARA<br />

İLGİ<br />

: 29.7.1994 tarih ve 1074 sayıh yazımız.<br />

18.1.1995<br />

99<br />

İlgide belirtilen yazımızla 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun<br />

227. maddesine 4008 say ılı yasa ile eklenen Mükerrer Madde<br />

227/1 ile getirilen "Vergi Beyannamelerinin 3568 Sayılı Kanuna<br />

göre yetki almış srbest muhasebeci mali mü şavir veya yeminli<br />

mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyeti"ne ilişkin<br />

uygulamanın, mevzuat düzenlemesinin avukatların kapsam<br />

dışında tutularak yapılması, nedenleriyle açıklanmıştı.<br />

Konu ile ilgili Bakanlığımzın tebliği, ya da benzer düzenlemesi<br />

çıkartılmadan, kimi Vergi Dairelerince avukatların verdikleri<br />

beyannamelerde mali mü şavir imzası arandığı, Barolanm ızca<br />

bildirilmektedir.<br />

Avukatların vergi beyannanıelerinin de mali müşavirlerce imzalanması<br />

mecburiyeti camiamızda yoğun tartışmalara ve giderilmesi<br />

olanaks ız manevi zararlara, büyük tepkilere neden olacaktır.<br />

Yapılacak düzenlemede avukatların tebliğ kapsamı dışında<br />

tutulmasım takdirlerinize sunar ım.<br />

Saygılarımla<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Başkanı<br />

Avukat Onder SAV<br />

299


23.2.1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Genel Tebliğ ile<br />

mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen gelir<br />

vergisi mükellefleri arasrnda yasa, olanak vermesine kar şın hiçbir<br />

ayırım gözetmeden avukatlar ın gelir vergisi beyannameleri ııi<br />

de Serbest Muhasebeci veya Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlere<br />

imzalatmas ı, defter tutturmas ı ve bu ki şilerle "Yıllık Sözle ş-<br />

me" imzalaması mecburiyeti getirilmi ştir.<br />

Birliğimizin çağrısı üzerine 11.3.1995 tarihinde Ankara'da<br />

toplanan Baro Başkanları, yasaya, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine<br />

aykırı olan bu Genel Tebliğ'in iptali için Danıştay'da<br />

dava açılmamasına oybirliği ile karar vermi şlerdir.<br />

Danıştay 4. Dairesi'nde açılan iptal davasmda a şağıda tam<br />

metni bulunan E. 1995/1195 Sayılı Yürütmeyi Durdurma kararı<br />

verilmi ştir:<br />

T.C.<br />

Danıştay<br />

Dördüncü Daire<br />

Esas No: 1995/1195<br />

Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen Davacılar: 1- Av.<br />

Onder Say. 2- Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Başkanlığı / ANKARA<br />

Davac ılar Vekili: Av. Teczan Çakır -<br />

Meşrutiye Cad. No 3/14 ANRARA<br />

Davah : Maliye Bakanlığı / ANKARA<br />

Istemin Özeti : 23.2.1995 gÜrLlü ve 22211 sayılı Resmi Gazetede<br />

yayımlanan, Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci<br />

ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında<br />

1 no.lu Genel tebliğin iptali dileğiyle açılan davada yürütmenin<br />

durdurulması istenilmektedir.<br />

Savunmanın Özeti : Dava konusu olayda, 2577 sayılı Idari<br />

Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 2 numaral ı fıkrasmdaki<br />

şartlar oluşmadığından yürütmenin durdurulmas ı isteminin<br />

reddi gerektiği savunulmaktadır.<br />

300


Danıştay Savc ısı Faruk Öztürkün Düşüncesi: Vergi beyannamelerinin<br />

Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali<br />

Müşavirlerce Imzalanması Hakkında 1 Sıra Nolu Genel Tebli ğin<br />

iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada davanın<br />

durumuna göre, 213 sayılı Yasaya 4008 sayılı Yasa ile eklenen<br />

mükerrer 227. maddesinin tan ıdığı yetki uyarınca Maliye<br />

Bakanliğınca çıkartılan söz konusu tebliğin beyannameleri imzalayacak<br />

meslek mensupları <strong>ba</strong>şliklı C bölümünün üçüncü fıkrası<br />

ile F bölümünün 1. fikrasındaki mükelleflerin 1995 yılina ait<br />

sözleşmelerini Mart / 1995 ay ı sonuna kadar düzenleyebileceklerine<br />

ilişkin hüküm madde ile tanınan yetkiyi aşan nitelikte bir<br />

düzenleme olduğundan bu konulara ilişkin olarak yürütmenin<br />

durdurulması, tebliğin diğer bölümlerinin yürütülmesinin durdurulması<br />

isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.<br />

Tetkik Hakimi Ahmet Alaybeyo ğlunun Düşüncesi :2577<br />

sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununun' 27 nci maddesine göre<br />

idari işlemin hukuka aykırıhğı ve uygulanması halinde telafisi<br />

güç zararlann doğmasmın söz konusu olması halinde yürütülmesinin<br />

durdurulabileceği dikkate al ındığından, davaya konu genel<br />

tebliğle, kanunla öngörülen s ımrın dışına çıkılarak yapılan ve<br />

uygulanmas ı halinde davacının zarar görmesi sonucunu doğurabilecek<br />

"31.3.1995, tarihine kadar sözle şme tanzimine" yönelik<br />

olarak getirilen hüküm hakkında yürütmenin durdurulmas ımn<br />

gerektiği düşünülmektedir.<br />

TÜRK MILLET! ADINA<br />

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:<br />

Dava, Avukat olan davac ı tarafından kendi adına asaleten ve<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> BirliÉini temsilen düzenlenmi ş vekaletnameyle<br />

açılmış bulunmaktadır. Davacılardan Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin<br />

bu davada menfaat alakasımn bulunup bulunmadığı hususu ıun<br />

davanın esaı ile birlikte incelenmesine karar verildikten sonra<br />

yürütmenin durdurulmas ı istemi incelendi:<br />

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27 nci maddesinin<br />

2 nci flkras ınad, Damştay veya idari mahkemelerin, idari<br />

301


işlemin uygulanmas ı halinde telafisi güç veya imkansız zararlann<br />

doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının<br />

birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin<br />

durdurulmasına karar verebilecekleri belirtilmi ştir.<br />

Davaya konu edilen Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci<br />

ve Serbest Muhasebeci Mali Mü şavirlerce Imzalanmas ı<br />

Hakkında 1 Nolu Genel Tebliğin dayanağmı teşkil eden, 213 sayılı<br />

Vergi Usul Kanununa 4008 sayılı Kanunla eklenen mükerrer<br />

227 nici maddenin 1 inci bendinde, vergi beyannamelerinin 3568<br />

sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci<br />

mali mü şavir veya yeminli mali mü şavirler tarafından<br />

da imzalanmas ı mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname<br />

çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konulan iti<strong>ba</strong>riyle<br />

ayrı ayrı uygulatmaya bu uygulamalara ili şkin usul ve esasları<br />

belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.<br />

Tebliğde, ticari, zirai ve mesleki kazanc ı nedeniyle gerçek<br />

usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ve kurumlar vergisi<br />

mükelleflerinden bir önceki y ıl aktif toplam ı 30 milyar lirayı<br />

ve net satışlar toplamı 60 milyar lirayı aşmayanların, 1995 yılı<br />

gelirlerine ait olup, 1996 yılında verilmesi gerekli yıllık gelir ve<br />

kurumlar vergisi beyannanıelerini, :3568 sayılı Kanuna göre yetki<br />

almış ve mükelleflere ayni kanunun 2/A - a maddesindeki hizmeti<br />

veren serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali<br />

müşavirlere imzalatılması zorunlu kılınmış, mükelleflerin beyannamelerini<br />

imzalayacak serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci<br />

mali müşavirlerle kanuni defterlerini tutmak ve mali tablolannı<br />

tanzim etmek için yıllık sözleşme imzalamaları ve 1995 yılına<br />

ait sözleşmelerin Mart/1995 ay ı sonuna kadar düzenlenmesi<br />

gerektiği öngörülmüştür. Sözleşmelerini süresinde düzenlemeyen<br />

mükelleflere ait beyannamelerin meslek mensuplarına imzalatılmamış<br />

sayılacağı ve bu mükellefler hakkında uygulanacak müeyyidelere<br />

tebliğde ayrıca yer verilmi ştir.<br />

Mükerrer 227 nci maddede, mükelleflerin, kanuni defterlerini<br />

tutmak ve mali tablolar ım tanzim etmek için meslek mensuplarıyla<br />

yıllık sözleşmeler yapmak zorunluğu öngörülmediğinden,<br />

bu hususların Tebliğle, mükelleflerin uymas ı zorunlu yükümlü-<br />

302


lük halien getirilmesi, kanunla verilen yetkinin aşılması anlamına<br />

gelmektedir. Yapılan düzenlemeyle, İdareye Kanunla tamnan<br />

yetkinin aşılmış olması ve sözleşme yapmak için öngörülen sürenin<br />

sona ernıekte bulunması karşısında, yürütmenin durdurulması<br />

için Kanunda öngörülen iki ko şulun da gerçekle ştiği sonucuna<br />

varılmaktadır.<br />

Bu nedenlerle yürütmenin durdurulmas ına, davanın niteliği<br />

iti<strong>ba</strong>riyle teminat aranmas ına gerek olmadığına, 21.3.1995 gününde<br />

oybirliğiyle karar verildi.<br />

Başkan Üye Üye<br />

Erol Çırakman Tuncer Akın Tahsin Yağmurlu<br />

Üye Üye<br />

Gönül Önbilgin Sumru Çörtoğlu<br />

Danıştay'ın Yürütmeyi Durdurma Kararı etkisiz hale getirilmek<br />

için bir yandan TBMM. Plan ve Bütçe Komisyonunda Gelir<br />

Vergisi Kanununa 21.3.1995 günü Mükerrer 175. madde eklenmiş<br />

diğer yandan Maliye Bakanh ğı, 29.3.1995 tarihli Resmi Gazete'de<br />

(2) No.lu Genel Tebliğ'ini yayınlamıştır.<br />

TBMM. gündemine giren Vergi Usul Kanununun mükerrer<br />

175. maddesinin yasala şması, yoğun girişimlerimizle şimdilik<br />

engellenmiştir.<br />

(2) No.lu Genel Tebli ğ'in iptali ve yürütmenin durdurulmas ı<br />

isteği ile Danıştay'da ikinci bir dava aç ılmış ve ilk verilene benzer<br />

bir yürütmeyi durdurma kararı almmıştır.<br />

Birlik Başkanı'nın 5 Nisan 1995 tarihli "Avukatlar Günü" konuşmasında<br />

diğer konularla birlikte Serbest Muhasebeci veya<br />

Serbest Muhasebeci Mali Mü şavir'lerin yetkileri konusuna da etraflıca<br />

değinilmiştir. Anılan konu şma metni, Raporumuzun "Bazı<br />

Yıldönümlerinde ve Adli Tatil Başında yapılan açıklama ve<br />

duyurular" bölümünde yer aldığı için, tekrarına gerek görülmemiştir.<br />

303


TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ'NİN<br />

YABANCI MESLEK KURULU ŞLARI İLE İLİŞKİLERİ<br />

VE YAPILAN TEMASLAR<br />

Geride bıraktığımız çalişma döneminde Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği,<br />

Birlikler, Federasyonlar ve <strong>Barolar</strong> ve benzeri meslek <strong>kurulu</strong>şlan<br />

ile şimdiye kadar yapılmamış boyutta ilişki içinde olmu ş<br />

girişimlerde bulunmu ş kimi konularda somut sonuçlar al ınmıştır.<br />

Birlik Başkam, "Demokrasi - Demokratik Laik Hukuk Devleti<br />

- İnsan Hak ve Ozgürlükleri - Atatürkçü Dü şünce Hukukun<br />

Üstünlüğü" konularında konuşma yapmak üzere yurtdışmdan<br />

çağrılmış, Düsseldorf—Bonn—Hamburg ve Zürich'e giderek<br />

konferans vermiştir. Köi ıı—Lübeck--Hannover—Heilbron ve Viyana<br />

için de çağrılar alinm ış olup, Türkiye'deki i şlerin yoğunluğu<br />

nedeniyle gidilememiştir.<br />

Yurtch şından gelen Parlamento ve Hukukçu Hey'etleri, Bakanlar,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği ile özellikle görşümek istemişler,<br />

<strong>ba</strong>şta Almanya—Hollanda— İtalya Parlamento Heyetleri olmak<br />

üzere ya<strong>ba</strong>ncı Hey'etlerle ve Hukuk Kurulu şları ile Birlik Merkezinde<br />

yarrlı görüşmeler yapılmıştır.<br />

Ülkemizdeki İngiltere—ABD--.İsveç—Hollanda ve Danimarka<br />

Büyükelçilikleri yetkilileri Birlik Merkezine gelerek Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği Başkanlık Divam Üyeleri ile görüşmüşlerdir.<br />

13-22 Kasım. 1994 günlerinde Paris ve Strasbourg <strong>Barolar</strong> ı-<br />

mn, 18-22 Ocak 1994 günlerinde Brüksel Barosunun ça ğrılısı<br />

olarak Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğini temsilen Başkan Önder Say,<br />

amlan şehirlere gitmiştir. Londra, Roma, Barselona ve Viyana<br />

Barolannın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İrak, Filipinler,<br />

Çin, Romanya, Bulgaristan ve Azer<strong>ba</strong>ycan <strong>Barolar</strong> Birli ğinin ve<br />

üyesi olduğumuz Avrupa <strong>Barolar</strong> Federasyonunun çağrılarına<br />

gidilememiştir.<br />

304


Avrupa <strong>Barolar</strong> Federasyonuna üyelik <strong>ba</strong> şvurumuz 1993 Mayıs<br />

ayı sonlarında kabul edilmiştir.<br />

AVRUPA TOPLULUĞU BAROLAR KONSEYİNDEKİ<br />

(CCBE) GÖZLEMC İ ÜYELİĞİMİZ<br />

12 Eylül 1963 tarihinde AT ile ortakl ık anlaşması imzalamış<br />

olmamıza rağmen AT hukuku ile ilgilenilememi ş, topluluk üyelerinin<br />

Barolan ve bunlarm olu şturduklan Avrupa Toplulu ğu <strong>Barolar</strong><br />

Konseyi ile temas kurulamamıştı .<br />

Bilindiği üzere (CCBE) ye Avrupa Toplulu ğuna üye olmayan<br />

ülkelerin avukatlık mesleğini temsil eden <strong>kurulu</strong> şlarının (Türkiye'de<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği) delegasyonları "Gözlemci" sıfatı ile<br />

kabul edilmek ve oy kullanma hakk ı bulunmamakla birlikte Genel<br />

Kurul Toplantılarına, Başkanın daveti üzerine Daimi Komisyon<br />

çalışmalarına katılmaktadırlar.<br />

CCBE'nin amaç ve uğraş alanında "Avrupa Topluluğu <strong>kurulu</strong>şları<br />

ile <strong>ba</strong>rolann ilişkilerini sağlamak" "Roma Sözle şmesinde<br />

belirtilen amaçların avukatlık mesleğine uygulanmasında katkıda<br />

bulunmak." "Topluluk <strong>Barolar</strong> ınm müşterek organı sıfatı ile<br />

topluluğua üye ülkelerde avukatlık mesleğinin en iyi üst düzeyde<br />

yapılmasını sağlamak, avukatl ık mesleğinin her tür sorununu,<br />

araştırıp <strong>Barolar</strong> ve avukatlar arasi koordinasyonu gerçekleştirmek"<br />

gibi önemli hususlar bulunmaktad ır.<br />

Paris Barosu Türk dostu eski Ba şkanı Georges Flecheux'nun<br />

Konseye Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin girmesinin önemini ısrarla<br />

vurgulaması İstanbul Barosu Ba şkanı Sayın Kazan'ın ve o dönemde<br />

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Sayın Belkıs Baysal'ın<br />

girişimleri sonucu 26 Kas ım 1991 tarihinde CCBE'ye gözlemci<br />

üyelik için <strong>ba</strong>şvurulmuştur.<br />

Başta Yunanistan ve Belçika olmak üzere Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği'nin Konseye gözlemci üye olmas ına karşı çıkılmış konu,<br />

konseyin üstüste birkaç toplantısımn gündemine almamamıştır.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin yapısı, Türkiye'de Barolann <strong>ba</strong>ğımsız<br />

olup olmadığı, Adalet Bakanlığı'mn vesayeti, Avukatl ık<br />

Kanunu, Meslek Kuralları ve benzeri konularda türkiye <strong>Barolar</strong><br />

305


Birliği'nden bilgi ve belge istenmi ş, Konseyin zihnindeki kuşku<br />

ve tereddütler giderilmi ştir.<br />

CCBE'nin Napoli'de yaptığı 23 Eylül 1994 tarihli toplant ısında<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin gözlenıci üyeliği kabul edilmiştir.<br />

Üyeliği kabul karann ı CCBE Başkanı Niels Fichs THOMSEN<br />

aşağıda Türkçe çevirisi bulunan yaas ı ile bildirilmiştir:<br />

CCBE<br />

Başkan : Niels Fisch - THOMSEN<br />

Sayın Başkan<br />

Onder SAV<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği<br />

Kızılay, Karanfil Sokak 5/62<br />

Ankara<br />

Türkiye<br />

Sayın Başkan,<br />

Sevgili Meslekdaşım,<br />

15.11.1994<br />

CCBE (Avrupa Top1u1 ı. ğu <strong>Barolar</strong> Konseyi) <strong>ba</strong>şkanı sıfatıyla,<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ğinin CC]3E'ye gözlemci üye olmak için<br />

yaptığı <strong>ba</strong>şvurunun kabul edildi ğini siz Sayın Başkana teyit etmekten<br />

büyük mutluluk (iuyuyorum.<br />

Bu karar <strong>kurulu</strong>şumuz un Eylül ayı sonunda Napoli'de yaptığı<br />

genel kurulda gerçekle ştirilen oylama sonucu al ınmıştır. Sadece,<br />

benim, ekim ayı boyunca Avustralya ve Okyanusya'da bulunmam<br />

nedeni ile bu mektubun yaz ılması gecikmi ştir. Ancak, genel<br />

sekreterimizden İstanbul Barosu Ba şkan Yardımcıs ı Sayın<br />

Belkıs Baysal'ı telefonla arayarak karanm ızı kendisine sözlü olarak<br />

bildirmesini istemi ştFn. Genel kurul toplantısını takip eden<br />

günlerde bu telefon görümesinin gerçekleştirildiğini öğrendim.<br />

Ümid ederim sizi hemen haberdar etmişlerdir.<br />

Şunu bildirmek isterim. ki, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği'nin CCBE<br />

nezdinde gözlemci üye olarak kabulü, esas itih iri ile Türk Avukatlık<br />

Yasas ının derinlemesine bir incelemeye tabi tutulmas ın-<br />

306


dan — özellikle 'avkuatlık mesleğinin icrası ile ilgili koşullar, Haroların<br />

veBirliğinizin oluşumu —; ayrıca sizden ve diğer <strong>ba</strong>zı <strong>kurulu</strong><br />

şlardan edindiğimiz bilgilerin de ğerlendirilmesi ve samimi<br />

tartışmalardan sonra gerçekle şmiştir. Bizim için araştırılması<br />

gereken en önemli husus, Türk Avukatlan ve Türk Barolannm<br />

<strong>ba</strong>ğımsız olduğu — özellikle hükümet ve diğer devlet güçleri karşısında<br />

<strong>ba</strong>ğımsız olduğu - kanaatine varmamız olmuştur.<br />

Birliğinizi temsilen İstanbul Barosu Ba şkan Yardımcısı Sn.<br />

Baysal'ın bize yolladığı yazılar ve belgelerde halihaz ır yasanızın<br />

<strong>ba</strong>zı maddelerinin Birliğinizi Adalet Bakanlığı'nın bir nevi vesayeti<br />

altında bulundurduğunu belirtiyor, ancak yine kendisinin<br />

bize verdiği bilgilere göre, bu maddelerin büyük bir bölümü tatbikatta<br />

uygulanm ıyor ve birli ğiniz, yasadan bu maddelerin çıkarılmas<br />

ı doğrultusunda ça<strong>ba</strong> gösteriyor ve göstermeye devam etmekte<br />

kararlılığını koruyor.<br />

Tartışmalanmızda, ülkenizde siyasi partiler ile ilgili olarak<br />

açılan politik karakterli ceza davalarında, savunmay ı üstlenen<br />

avukatların <strong>ba</strong>ğıms ızlıklannı korumada karşılaştıkları zorluklar<br />

üzerinde de duruldu.<br />

Bununla birlikte, sonuç olarak, CCBE üyesi delegelerimizin<br />

çoğunluğu Türk avukatlar ı, <strong>Barolar</strong>ı T.B.B.nin tüm ülkede avukatların<br />

<strong>ba</strong>ğımsızlığı için mücadele verdiği kanaatine vardı ve<br />

sizin savunmanın geleceğini güvence altında tutmak için kesin<br />

kararlığınız hüsusundaki kanaat ve inancımıza dayanarak <strong>kurulu</strong>şumuz<br />

CCBE nezdinde gözlemci üye olarak kabul edilmi ş bulunuyorsunuz..<br />

CCBE ve şahsım adına sizi kutluyor, Türkiye <strong>Barolar</strong> Birli ği<br />

temsilcisini aram ıza kabul etmekten mutluluk duyaca ğımızı ifade<br />

etmek istiyorum.<br />

Bundan sonraki genel kurul 18 - 20 Mayıs 1995 tarihleri arasında<br />

Paris'de toplanacaktır. Bu genel <strong>kurulu</strong> halen CCBE 1.<br />

Başkan Yardımcısı olan ve yukarıda belirtilen tarihte <strong>ba</strong> şkanlığı<br />

benden devir alacak olan Sn. Heinz Weil yönetecektir. Genel<br />

sekreterimiz Bayan Caroline Goemans size bu konuda detayl ı<br />

bilgiler ileride sunacaktır.<br />

307


Sayın Başkan bu vesile ile en derin, sayg ılarımı ve meslektaş<br />

sevgilerimin kabulünü rica ederim.<br />

İmza<br />

Niels Fisch Thomsen<br />

CCBE'nin icra Komitesi'nin Brüksel ve Viyana toplant ılanna<br />

gidilememiştir. Onümüzde ki çalışma döneminde daha s ıkı işbirliği<br />

yapılmas ına özen gösterilecektir.<br />

Avrupa <strong>Barolar</strong> Federayonu ve CCBE ile ilgili giri şim ve çalışmalarda<br />

fevkalade titiz ve verimli gayret gösteren İstanbul<br />

Barosu delegemiz ve CCBE nezdinde Türkiye Temsilcimiz Sayın<br />

Avukat Belkıs Baykal.'a te şekkür ediyoruz.<br />

BİRLİĞ:[N İÇ ÇALIŞMALARI<br />

1- YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI:<br />

Yönetim Kurulumuz çal ışma dönemini kapsayan 20 Nisan<br />

1993 tarihinden 28 Nisan 1995 gününe kadar geçen süre içinde<br />

24 kez toplantı yapmıştır. Her ay yasaya uygun olarak bir toplantı<br />

yapılmıştır. Çal ışma dönemi henüz tamamlanmadığı için<br />

29 Nisan 1995 tarihine kadar yapılan toplantılarda 667 Yönetim<br />

Kurulu Kararı alınmıştır. Genel Kurul tarihine kadar bir toplantı<br />

daha yapılcaktır.<br />

2- PERSONELE YAPILAN ZAMLAR:<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> . Birliği nde çalışan personele her yıl<strong>ba</strong>şında<br />

zam yap ılmaktadır. 1 Ocak 1994 tarihinde bütün personel ücretlerine<br />

% 70 ve 1 Ocak 1995 tarihinde de % 70 oranında zam yapılmıştır.<br />

3- SEKRETERYA ÇALIŞMALARI:<br />

21 Nisan 1993 ile 28 Nisan 1995 tarihleri arasında Türkiye<br />

<strong>Barolar</strong> Birliği'ne çe şitli yerlerden 9088 yaz ı gelmiştir. Bu sayıya<br />

mektup tarzındaki <strong>ba</strong>şvuralar dahil değildir. Türkiye <strong>Barolar</strong><br />

Birliği'nce aynı süre içinde çe şitil özel ve resmi yerlere 4088 yaz ı<br />

308


yazılarak gönderilmi ştir. Ruhsatnamelerle ilgili yazışmalar bu<br />

rakama dahil değildir. Bunlarla birlikte giden yaz ı sayısı 8292ye<br />

ulaşmaktadır.<br />

Daha önceki yıllarda da belirttiğimiz gibi 12.4.1991-20.4.1993<br />

tarihleri aras ında 3935 Avukat Ruhsatnamesi düzenlenmi ştir.<br />

20.4.1993 tarihinden 28.4.1995 tarihine kadar bu dönemde ise<br />

düzenlenen ruhsat say ısı 4204'dür.<br />

Ruhsatnameler Adalet Bakanl ığı'ndan Birliğimize geldiği gün<br />

ve en geç ertesi gün postaya verilmektedir. Bu düzenin sürdürülebilmesi<br />

için olağanüstü talep olduğu zamanlarda bile fazla mesai<br />

ile i şler yürütülebilmektedir. Ancak daha fazla ruhsat yükü<br />

altında kalındığında Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin ruhsat düzenlemelerinde<br />

aksamalar olacakt ır. Ruhsatnamelerin düzenlenmesi,<br />

postalanmas ı ve ilgiliye ulaşması için gösterilen bu gayrete ra ğ-<br />

men yeni meslekda şlanmız, Ankara'ya kadar gelmekte ve önemli<br />

çapta masraf yapmaktad ırlar. Meslekdaşlarımızın gösterdikleri<br />

telaş hiç bir zaman önlenememektedir.<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği'nin kuruşulundan 28.4.1995 tarihine<br />

kadar düzenledi ği toplam ruhsat sayısı 36.924 rakam ına ulaşmış<br />

bulunmaktadır.<br />

D İSİPLİN KURULU ÇALIŞMALARI:<br />

Türkiye <strong>Barolar</strong> Birliği Disiplin Kurulu'na 17.4.1994 tarihinden<br />

28.4.1995 tarihine kadar 200 dosya gelmi ştir.<br />

Bu dosyalardan;<br />

49 .....Uyarma Cezas ı,<br />

39 .....Kınama Cezas ı,<br />

22 .....Para Cezas ı ,<br />

24 .....Uç Ay Süre İle İşte Çıkarma,<br />

3 .....6 Ay Süre İle İşten Ç ıkarma,<br />

5 .....1 Yıl Süre İle Işten Çıkarma,<br />

9 .....Meslekten Ç ıkarma,<br />

47 .....Ceza Tayinine Yer Olmadığına,<br />

2 ......Tedbiren. İşten Yasaklanmas ı.<br />

309


196 dosyanın incelenmesi tamamlanmış (93) Onama, (20) Bozma,<br />

(29) İade, (8) Cezanir, Kald ırılıirıasma, (28), Ceza, Avukatl ık<br />

Yasasının 157. maddesi uyarınca düzeltilmek suretiyle onanmasina<br />

(13) Itiraz DilekçesinLn Süre Yönünden Reddine, (5) Zamanaşımı<br />

nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.<br />

Disiplin Kurulu son tbplant ısını 29 Nisan 1995 günü yapmış,<br />

4 dosya dışında gündemindeki dosyaları tetkik ederek karara<br />

<strong>ba</strong>ğlamıştir.<br />

BARO LARA YAZILI AVUKAT SAYISI:<br />

Avukat sayısı, 31.12.1.993 tarihi iti<strong>ba</strong>riyle 8.344'ü kadın,<br />

22.076'sı erkek olmak 'iizere toplam 30.420 iken, bu say ı<br />

31.12.1994 tarihi iti<strong>ba</strong>riyle 8.721'i kadın, 22.380'i erkek olmak<br />

üzere toplam 31. 101'e ulaşmış bulunmaktadır.<br />

Avukat sayısının ]3arolara göre cia ğılışını gösterir çizelge aşa-.<br />

gıda bilginize sunulmaktad ır.<br />

SONUÇ:<br />

1 Mayıs 1993 - 1 Mayıı 1995 günlerini kapsayan 24 ayl ık faaliyet<br />

dönemi çalışmaianrrıız ın onaylanmasmı ve Yönetim Kurulumuzun<br />

Yüce GenelE Kurulca aklanmas ını diler, saygılar suna-.<br />

rız.<br />

Başkan Başkan Yrd.Başkan Yrd.<br />

Av. Önder SAV Av. BULİhan KARAÇELIK Av. Erdo ğan ŞENGEZER<br />

Gene' Sekreter Sayman<br />

Av. Hüseyin Avni FIRAH Av. Hakkı Suha OKAY<br />

Üye . Üye 'Üye<br />

Av. Ayhan ORAN Av. Rahmi KUMAŞOĞLU Av. Sabri KURT<br />

Üye<br />

Av. Şerafettin, GÖKALP<br />

Üye , Üye<br />

Av.. Akın ÇAMOĞLU Av.Ünsal. TÜZÜN<br />

310


BAROSU<br />

1994 YILINA A[T AVUKAT SAYIS 1<br />

KADIN ERKEK<br />

214 1-ADANA<br />

619<br />

2-A1)IYAMAN<br />

7 57<br />

3-AFYON<br />

17 105<br />

4-AĞRI<br />

7. 16<br />

5- AKSARAY<br />

25 53<br />

6-AMASYA<br />

16 61<br />

7-ANKARA<br />

1510 3415<br />

8- ANTALYA<br />

166 576<br />

9- ARTVİN<br />

5 28<br />

.10-AYDIN<br />

110 292<br />

il - BALIKES İR<br />

117 343<br />

12-BOLU<br />

35 '.115<br />

13- BURDUR<br />

• 20 49<br />

14- BURSA<br />

217 626<br />

15- ÇANAKKALE<br />

29 105<br />

916.ÇANKIRI<br />

20<br />

17- ÇORUM<br />

27 100<br />

18- DEN İZLİ<br />

46 307<br />

19- D İYARBAKIR<br />

34 193<br />

20-ED İRNE<br />

27 124<br />

21- ELAZIĞ<br />

6 126<br />

22- ERZURUM<br />

18 84<br />

23- ERZ İNCAN<br />

6 17<br />

24- ESKİŞEH İR<br />

84 209.<br />

25- GAZ İANTEP<br />

65 264<br />

26-GİRESUN<br />

13' • 61<br />

27-GÜMÜŞHANE<br />

5 13<br />

28-HATAY<br />

82 265<br />

9-ISPARTA<br />

39 83<br />

30- İSTANBUL<br />

3763 7585<br />

31- İZM İR<br />

891 1929<br />

32- KARAMAN<br />

13 53<br />

33-KARS<br />

6 32<br />

34- KASTAMONU<br />

9 ••55.<br />

35-KAYSER İ<br />

55 287<br />

TOPLAM<br />

833<br />

64<br />

122<br />

23<br />

78<br />

77<br />

4925<br />

•742<br />

33<br />

402<br />

460.<br />

işo<br />

69<br />

843<br />

134<br />

29<br />

127<br />

353<br />

227<br />

151<br />

132<br />

102<br />

23<br />

293<br />

329<br />

74<br />

18<br />

347,<br />

122<br />

11348<br />

2820<br />

66<br />

38<br />

64<br />

342<br />

311


BAROSU<br />

36- KIRKLAREL İ<br />

37- KIRIKKALE<br />

38- KIRŞEH İR<br />

39- KOCAELİ<br />

40-KONYA<br />

41- KÜTAHYA<br />

42- MALATYA<br />

43- MANİSA<br />

44 - K MA.RAŞ<br />

45- MARD İN<br />

46- MERS İN<br />

47- MUĞLA<br />

48- NEVŞEHİR<br />

49-NİĞDE<br />

50-ORDU<br />

51-RİZE<br />

52- SAKARYA<br />

53 SAMŞUN<br />

54-SİNOP<br />

55- S İVAS<br />

56- Ş.URFA<br />

57- TEKİRDAĞ<br />

58 -TOKAT<br />

59- TRABZON<br />

60- UŞAK<br />

61-VAN<br />

62- YOZGAT<br />

63- ZONGULDAK<br />

64- BATMAN<br />

65- BARTIN<br />

66-IDIR<br />

67- B İLEC İK<br />

TOPLAM<br />

KADIN ERKEK TOPLAM<br />

32<br />

15<br />

6<br />

103<br />

133<br />

34<br />

25<br />

68<br />

30<br />

2<br />

1,39<br />

79<br />

8<br />

5<br />

16<br />

5<br />

41<br />

49<br />

6<br />

15<br />

6<br />

35<br />

16<br />

29<br />

17<br />

4<br />

13<br />

70<br />

8<br />

8<br />

2<br />

9<br />

90<br />

72<br />

40<br />

251<br />

476<br />

93<br />

119<br />

319<br />

116<br />

46<br />

484<br />

193<br />

51<br />

38<br />

90<br />

31<br />

169<br />

260<br />

31<br />

92<br />

104<br />

163<br />

87<br />

123<br />

76<br />

70<br />

90<br />

236<br />

39<br />

27<br />

17<br />

20<br />

122<br />

87<br />

46<br />

354<br />

609<br />

127<br />

.144<br />

387<br />

146<br />

48<br />

623<br />

272<br />

59<br />

43<br />

106<br />

36<br />

210<br />

309<br />

37<br />

107<br />

110<br />

198<br />

103<br />

152<br />

93<br />

74<br />

103<br />

306<br />

47<br />

19<br />

29<br />

8.721 1 22.38O 31.101<br />

312<br />

1.


AF ŞAROĞLU MATBAASI<br />

Tel 425 22 44 • Faks 425 41 67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!