• BIST 10189.55
  • Altın 2427.992
  • Dolar 32.2046
  • Euro 34.7929
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 17 °C
  • Antalya 27 °C

Oktay Ekşi Hürriyet'ten istifa etti

Oktay Ekşi Hürriyet'ten istifa etti
Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, AK Parti hükümetine yönelik "Analarını da satarlar" ifadelerini kullandığı skandal yazının ardından istifa etti.

İSTANBUL- Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, AK Parti hükümetine yönelik "Analarını da satarlar" ifadelerini kullandığı skandal yazının ardından istifa etti.
31 Ekim tarihli Hürriyet Gazetis'nin birinci sayfasında şu veda yazısını yayınladı:

Okuyucularıma veda

BAZEN habbenin (dam-lacığın) kubbe, kubbenin de habbe yapıldığı dönemlerden geçersiniz.

Benim 28 Ekim tarihli yazımın son cümlesinde (nasıl istismar edilebileceğini hesaplayamadan) değiştirdiğim iki kelime buna örnek teşkil etti. Gerçeği olduğu gibi anlatmam anlamak istemeyenlere yetmedi.
Bu durumda 1966 yılından beri mensubu olduğum, 1974 yılından beri de “Başyazar”ı sıfatını taşıdığım Hürriyet Gazetesi"nden ayrılmaya karar verdim.
Bana ne mutlu ki bunca yıl en iyi patronlarla ve mükemmel gazetecilerle çalıştım. Hepsine içten teşekkür borçluyum.
Bugüne kadar ülkem ve mesleğim için hangi görüşleri savundumsa ömrümün sonuna kadar onları savunacağımın bilinmesini isterim.

TEPKİ NASIL BAŞLADI?
Ekşi, 28 Ekim tarihli Hürriyet'in taşra baskılarında yer alan ifadeleri nedeniyle Başbakan Erdoğan'ın tepkisini çekmişti.
Erdoğan, Çankaya'daki resepsiyonda "Eğer gazetecilik buysa ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten, göreceksiniz" şeklinde meydan okumuştu.

BAŞBAKAN: ORTAY EKŞİ"NİN CİBİLLİYETİ BU'

Hürriyet'in bile vehametini anlayıp son baskılarından çıkarttığı hakaretlere Başbakan Erdoğan cevap verdi..

Hürriyet'in bile vehametini anlayıp son baskılarından çıkarttığı hakaretle(Taşra baskısında yer alıyor) ilgili sorular üzerine Başbakan Erdoğan, "Gazetecilik buysa böyle gazetecilerle mücadele etmem, savaşırım. Bunların cibilliyeti bu" dedi

Ekşi, 28 Ekim tarihli günkü köşesinde, HES'leri eleştirirken, Başbakan Erdoğan, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu'nun adını andığı yazısını şu cümle ile bitirdi: “Şimdi, anasını bile satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyorsunuz.” Ekşi'nin bugüne kadar görülmemiş bu hakareti gazetenin son baskılarından çıkarıldı.

 

'ZANNETME CEVAP VERMEM'

Başbakan Erdoğan ise, Ekşi'nin ifadelerine resepsiyonda şu cevabı verdi: “Gazetecilik buysa böyle gazetecilerle mücadele etmem, savaşırım. Bunların cibilliyeti bu. Sonra 'Başbakan neden bu kadar sinirleniyor' diye söyleniyorlar. Eskiden de Başbakanlar, bakanlarla ilgili yazarlarmış. Onlar cevap vermezmiş. Yine öyle zannediyorlar ama öyle değil.”

 


EKŞİ'NİN İSTİFASI İSTENDİ
Erdoğan'ın sert çıkışının ardından özür yazısı kaleme alan Oktay Ekşi'ye tepkiler dinmedi. Akşam saatlerinde Oktay Ekşi'nin istifa ettiği açıklandı. Ancak Doğan Grubu'na yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Oktay Ekşi istifa etmedi, Doğan Grubu üst düzey yöneticileri tarafından istifası istendi.

Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi'nin hidroelektrik santrallerle ilgili yazdığı yazıda kullandığı ifadelere Başbakan Erdoğan sert tepki gösterdi.
Köşk'teki resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Oktay Ekşi'nin bugünkü yazısını okudunuz mu?" diye sorduktan sonra "Eğer gazetecilik buysa ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten, göreceksiniz. Benim ve bakan arkadaşlarımızın yazıda isimlerimizi kullanarak 'Bunlar afedersiniz anasını bile satan zihniyet' ifadesini kullandı." HES'le ilgili yazıların taraflı yazıldığını söyleyen Erdoğan, "Orayı görse böyle yazmazdı. Gördüğüne de inanmıyorum zaten" dedi.

OKTAY EKŞİ'NİN O YAZISI
Başbakan'ın sert tepkisine maruz kalan yazı şöyle:

"Geçenlerde bir tepkimizi dile getirirken Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun 'neyin bakanı?' olduğunu sormuştuk. Meğer bu laf tam yerine oturuyormuş. Onu da Çevre Bakanı'nın, 'cennet' güzelliğindeki İkizdere Vadisi'nde 22 adet hidroelektrik baraj yapılmasını engelleyen SİT kararına gösterdiği tepkiyle anladık.

Konunun bir 'hukuki' tarafı da var ama, ona gelmeden değinelim:

Veysel Eroğlu'nun aslında Çevre Bakanı anlayışıyla değil 'Çevre Düşmanlığı Bakanı' gibi görev yaptığını gösteren son haberi, arkadaşımız Nuray Babacan dün bildirdi:

İkizdere Vadisi'nde Hidroeldektrik Santrallar (HES) kurmak için baraj inşa edilmesine biliyorsunuz önce yöredeki bilinçli insanlar karşı çıktı.

Çünkü her barajın yöredeki tabiatı mahvedeceği aşikârdı. İkizdereliler belki de Veysel Eroğlu'nun sıfatına bakıp kendilerini destekleyeceğini sanmışlardı. Oysa Eroğlu kendisini hâlâ Devlet Su İşleri Genel Müdürü koltuğunda oturuyor sandığı için tam tersini yaptı:

Tam bir çevre düşmanı gibi HES yapımında ısrar etti. Ama Trabzon'daki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu geçen gün İkizdere Vadisi'ni “sit alanı” ilan edip de baraj yapımını durdurunca aynen Başbakan Tayyip Erdoğan gibi o da küplere bindi.

'HES'lere karşı çıkanlar Avrupa'dan finanse ediliyor' diyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız gibi (3 Eylül 2010 gazeteler) o da tuttu, 'ülkesini seven, enerjide dışa bağımlılığın azalmasını isteyen vatansever çevrecilerin de olduğunu' söyleyerek kendisini eleştirenlerin hareketini 'vatan hainliği' ile açıkladı.

Meğer o da yetmemişmiş.

Nuray Babacan'ın haberi işte onu ortaya koyuyor. Çünkü haberde 'İkizdere Vadisi'nin 'SİT alanı' olduğuna karar veren Kurulun elindeki yetkinin oradan alınıp Çevre Bakanlığı'na verilmesini öngören bir yasal değişikliğin Meclis'e sunulduğu bildiriliyor.

Şimdi görürsünüz Türkiye'nin güzelliklerinin ırzına nasıl geçildiğini...

Yukarıda Veysel Eroğlu'nun sıfatı ile yaptığının birbirine zıt olduğundan söz etmiştik. Bunun 'hukuki' zeminini de söyleyelim:

Biliyorsunuz devletin her kurumunun varlığı, onunla ilgili yasa hükmüne dayanır. Açın Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluş yasasını okuyun. Burada Çevre ve Orman Bakanlığı'nın, 'baraj' yapmasına izin veren tek kelimelik bir hüküm yok.

Tam tersine yasa, Çevre Bakanı'na, bu sıfatıyla ilgili tam 13 adet görev vermiş. Onlardan biri olarak da 'Çevreye olumsuz etkileri olan her türlü faaliyeti ülke bütününde izlemesini ve denetlemesini' emretmiş.

Ama anlaşılan bir kararla Devlet Su İşleri'ni Çevre Bakanı'na bağlamışlar yani 'kümesi tilkiye teslim edip' meseleyi çözmüşler.

Biliyorsunuz 'ileri demokrasi' ve yeni 'hukuk devleti' anlayışıyla yönetiliyoruz ya...

Bu anlayış, Anadolu'daki 2000'den fazla akarsuyu, o yörenin tabiatına ne zarar vereceğini hesaba katmadan tuttu 'Baraj yapıp elektrik üreteceğim, bunu da devlete satacağım' diyen şirketlere 49 yıl için peşkeş çekti.

Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz."

TAŞRA BASKISINDA SKANDAL
Hürriyet'in internet sitesinde "Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz" cümlesiyle biten yazının taşra baskısında "Bu zihniyet analarını da satar" şeklinde yer aldığı, bu ifadelerin daha sonra şehir baskısından çıkartıldığı öğrenildi.

Bütün bu gelişmeler ve Başbakan'ın sert tepkisi üzerine Oktay Ekşi, bugünkü yazısında özür dilemek zorunda kaldı. 'Ayarı kaçırmışız' diyen Ekşi özür yazısında şunları söyledi:

"MAKSADIMI AŞMIŞIM!"
Okuyucudan tepki gelmese belki unutup gidecektik. Ama “Bu düpedüz hakaret anlamına geliyor” türü uyarılar üzerine dönüp bakınca, itiraf edelim, “Lafın hem ayarını kaçırmışız, hem de seviyesini çok düşürmüşüz” diye çok rahatsız olduk. Önce kimi rencide etmişsek tüm içtenliğimizle özür diliyoruz.

Gelelim şimdi hikâyenin kendisine:
Bize yani Hürriyet'in köşe yazarlarına kendi yazılarını, “eğer ifade düşüklüğü, bilgi yanlışı, eksik anlatım gibi bir kusur varsa düzeltmesi için” bir fırsat verilir yani ya evine gazetenin erken baskıları gönderilir veya yazısı fakslanır.

Bu profesyonel mükemmeliyetçiliğin gereğidir ve yıllardır yapılır.
Biz yazarlar -en azından ben öyleyimdir- geç vakit de olsa, o metni bir kere daha gözden geçiririz. Zaman olur yazıya ilave yaparız. Zaman olur yazının bütününü değiştiririz. Zaman olur içindeki bir ifadeyi yeterince açık yahut çarpıcı bulmaz, onun yerine başka bir cümle yazarız.
Şimdi bu yazıyı yazmamıza sebep olan makalenin başından aynen öyle bir şey geçti.

Geçen gece, yani 27 Ekim günü saat 23.30 sularıydı. “Okuyucunun önüne çıkacak metinde hata olmasın” diye, eve fakslanmış yazıyı gözden geçirdim. Gerçekten metinde ufak tefek hatalar vardı. Onları düzelttim.
Yazı, Rize'nin İkizdere vadisinde 22 adet Hidroelektrik Santral yapılmasını engelleyen Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararına destek veriyor ve “Elektrik üretimi için ülkedeki tüm akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına özel şirketlere verilmesini” bir “peşkeş çekme” olarak nitelendiriyordu.

Konuşmacılar gibi yazarlar da son cümlenin “vurucu” olmasını isterler. Çünkü dinlediğiniz konuşmanın yahut okuduğunuz yazının deyim yerindeyse tadı o son cümlededir.

Ben de, akarsuların kullanma hakkının 49 yıllığına verilmesiyle ilgili hususu, “Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetini görüyoruz” diyerek ifade etmiştim.

Aklıma bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın meşhur “Babalar gibi satacağız” sözü geldi. Ondan esinlenerek “her şeyi satan zihniyet” ifadesini değiştirip “analarını bile satan” yaptım ve o metni gazeteye faksladım.

Bu değişiklik sadece saat 24'ten sonra basılan gazetelere yani şehir içlerinde dağıtılan Hürriyet'lere girdi.

Ertesi sabah gazetede kendi yaptığım değişikliği görünce “Galiba kantarın topunuzu kaçırmışız” dedim ama iş işten geçmişti.
Gerçekten ifade hem “maksadımı” aşmıştı, hem de bu sütunu izleyenlerin yadırgayacağı kadar ağır kaçmıştı.

Nitekim okuyucu hiçbir faturayı ödetmeden bırakmaz:
Protestolar yağınca, başa döndük ve “vurucu ifade” şehvetine kapılıp birilerini -özellikle siyasi iktidarı- rencide ettiğimizi gördük.
Konuyu bir de gazetede kendi aramızda tarttık. Sonunda “hatayı kabul etmenin de bir görev ve bir borç olduğu” gerçeğini dikkate alıp “üzdüklerimizden özür dilediğimizi” tüm içtenliğimizle duyurmaya karar verdik.

OKTAY EKŞİ'NİN ÖZÜRÜ YETMEDİ
AK Parti'ye 'analarını da satarlar' diyen Ekşi, skandalı anlattığı yazısında söz konusu bölümü sonradan kendisinin eklediğini ve bu değişikliğin sadece şehir içi baskısında yer aldığını yazdı.
Ancak o bölüm en baştan beri vardı ve Oktay Ekşi'nin dediği gibi şehir baskısında değil taşra baskısında yer aldı. Değişiklik de Oktay Ekşi tarafından yapılmadı. Yani Oktay Ekşi'nin yazısı önce taşra baskısında yer aldı ve daha sonra, saat 12'den sonra yapılan şehir içi baskılarında yazıdan çıkarıldı. Oktay Ekşi, bu şekilde aynı zamanda da sansürlenmiş oldu.

AK PARTİ'DEN TEPKİ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Hürriyet Gazetesi başyazarı Oktay Ekşi'nin, İkizdere Vadisi'nde kurulması planlanan hidroelektrik santralları (HES) ve Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulu'nun konuyla ilgili kararından yola çıkarak önce Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'na bir yığın saldırıda bulunduğunu, ardından da tüm AK Parti camiasına, bir gazeteci yazarın değil, bir sokak adamının bile ağzına almayacağı hakarette bulunduğunu bildirdi.

OKTAY EKŞİ KİMDİR?
Ordu"nun Mesudiye İlçesi"nden Türkiye"nin dört bir yanına yayılan Ekşioğlu Ailesi"ne mensup olan Oktay Ekşi, 7 Aralık 1932"de bu ilçede doğdu. İlk ve ortaöğretim yıllarını Ankara-Sivas-Ankara"da geçiren Ekşi, gazeteciliğe henüz 19 yaşındayken, 8 Ocak 1952 tarihinde, Ankara Ajansı"nda başladı. Daha sonra merhum Falih Rıfkı Atay"ın sahibi olduğu Dünya Gazetesi"nde önce muhabirlik, 22 yaşından itibaren Ankara Temsilcisi sıfatıyla 1960 yılına kadar görev yaptı.

Kurucu Meclis Üyesi

27 Mayıs 1960 ihtilalini izleyen günlerde Dünya Gazetesi"nden istifa etti ve Ankara"da, 28 genç gazetecinin görev aldığı Öncü Gazetesi"nde İstihbarat Şefi oldu. Bu sırada 1961 Anayasası"nı yapmak üzere kurulan Kurucu Meclis üyeliği için yapılan seçimlere katıldı ve meslektaşları tarafından Basın Temsilcisi seçildi.
Bu görev tamamlanınca Ekşi, Ankara"da yayınlanan Ulus Gazetesi"nde 1 yıl süreyle İstihbarat Şefi olarak çalıştı. 1962-1966 arasında lisan öğrenmek için gittiği Londra"daki Türkiye Başkonsolosluğu"nda 3,5 yıl süreyle mahalli katiplik yaptı. 1966 yılında yurda döndü ve Hürriyet Grubu"na bağlı Yeni Gazete"nin Ankara Temsilciliği"ni üstlendi. Meslekte başarıyı öne alan yaklaşımı nedeniyle geciktirdiği üniversite öğrenimini Londra ve Ankara yıllarında tamamlayarak 1967 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi"nden mezun oldu.

1974"te başyazar oldu

Daha sonra Hürriyet Gazetesi"ne geçen Ekşi, 1974"te Başyazar oldu. 1983"e dek başyazarlığını sürdüren Ekşi, SODEP kurucusu olmak üzere kısa bir dönem bu görevine ara verdi. Ancak 12 Eylül yönetimi SODEP"i seçime sokmayınca, 1984"te gazetecilik mesleğine döndü. Güneş Gazetesi"nde 10.5 ay başyazarlık yapan Ekşi, ardından 1 ay da Milliyet Gazetesi"nin yazı işlerinde görev yaptı. Daha sonra Erol Simavi"nin “Hürriyet"e dön” çağrısı üzerine yeniden Hürriyet"e döndü.

44 yıldır Hürriyet Gazetesi"nde çalışan bunun 36 yılında da Başyazar olarak görev yapan Ekşi, aynı zamanda Basın Konseyi Başkanı.
Ekşi 1992"de kurulan Dünya Basın Konseyleri Birliği"nin (World Association of Press Councils) (WAPC) önce Yürütme Kurulu üyeliğine ve Başkan Yardımcılığı"na, 2002 yılı Şubat ayından itibaren de dört yıl görev yapmak üzere Başkanlığı"na seçildi.

Demokratik hareket öncüsü

Ekşi, gazetecilik dışında, dünyaya geldiği Mesudiye"de, ülkemizin ilk yerel demokrasi hareketinin başlamasında öncülük yaptı. Oktay Ekşi, Mesudiye"nin gelişmesini devletin kaynaklarıyla değil, yöre insanının kendi çabalarıyla sağlamayı amaçlayan MEGEV isimli vakfın 132 kurucu üyesini temsilen Vakfın tek kurucusu oldu.X

Bugüne kadar bir kısmı uluslararası, bir kısmı mesleki, bir kısmı bilimsel nitelikte olan pek çok konferansta, üniversitede konuşmalar ve sunuşlar yapan, panellerde yer alan Ekşi"nin, ilki 1958 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti"nden aldığı Yılın Gazetecisi ödülü olmak üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti"nden, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti"nden, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti"nden eğitim amaçlı çeşitli vakıflardan aldığı pek çok mesleki ödülü var. Ekşi ayrıca 2430 Numaralı Rotary Bölgesi"nin önerisi üzerine 1997 yılında Rotary International tarafından yöresine, yurduna, ulusuna ve dünyaya sahip çıkanlardan biri olduğu gerekçesiyle Paul Harris Dostluk Ödülü"ne layık görüldü.

Terör konulu yazılarından oluşan Terör Yazıları isimli bir kitabı bulunan Ekşi, Prof. Dr. Aysel Ekşi ile evli ve 2 çocuk babasıdır.
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.