Ertuğrul Günay: Altılı Masa önemli bir girişim ancak CHP ‘illa ben’ dememeli

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Altılı Masa’nın önemli bir girişim olduğunu ancak burada CHP’den daha fazla özveri beklediğini söyledi. “CHP bugünkü muhalefet hareketinin lokomotifi ama onun lokomotif gözükmesi başka katılımları biraz engelliyor. Bence ‘katar’ olmaya razı olmalılar.” diyen Günay, “Bence hareketi, toplumun o büyük çoğunluğunun güven duyacağı bir takım isimlerin öne çıkmasına izin vererek ileriye itmeli. CHP gücünü göstermeli ancak ‘illa ben en başta olacağım’ dememeli. Şöyle bir yanlışa kapılmasınlar; ‘Erdoğan gidiyor, kim aday olursa kazanacağız’. Öyle bir şey yok. Erdoğan, 2013’te nice yolsuzluk tartışmalarının sonunda iki seçimi kazandı.” ifadelerini kullandı.

Türk siyasetinin deneyimli isimlerinden Ertuğrul Günay, gazeteci (öğretmen) Sevgi Akarçeşme’nin YouTube kanalına konuk oldu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 2004’te CHP’de haksızlığa uğradığını anlattı. Deniz Baykal’a tepkiliydi. Lider sultasından şikayet etti. Günay, “30 yıllık emek verdiğim yapı bana yapılan haksızlığa itiraz etmedi. Ben buna kızdım. 2007’nin AK Partisi de çalışılabilir gibi gözüken bir hareketti. ‘Efendim biz gördük, siz niye görmediniz’ diyorlar. Siz gördüyseniz 367 krizini neden çıkardınız? Türkiye’de kimse kimseye fatura çıkarmasın. Türkiye’de günahsız yok! Herkesin bir vebali var.” dedi.

Ertuğrul Günay’ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

  • Ben yaptıklarımdan memnunum. Ama AK Parti 3-4 seçim kazanınca başka bir yere savruldu. Ya da Erdoğan’ın içinden başka birisi çıktı. Bunun hesabını Erdoğan verecek, bu dünyada öbür dünyada. Bunun için benim içim çok rahat.
  • 5,5 yıllık bakanlık dönemimde bir kaç mülkünü satan ender siyaset adamlarından birisiyim. Siyasetçilerin kişisel zenginleşmeden uzak durması gerekir. Başımıza ne geldiyse bu kişisel zenginleşme hırsından geldi. Ben sokakta tek başıma yürüyorum ama onlar koruma ordusuyla yürüyor.

HESAP VERME KÜLTÜRÜMÜZ YOK

  • Bizim sorunumuz kurumsallaşamamak. Kurumsuzluk ve kuralsızlık… Biz Doğu toplumlarından erki eline geçiren kişi dilediğini yapıyor. Hesap verme kültürü yok. Bu Batı toplumlarında mümkün değil.
  • Yönetimde açıklık yok. Bir işi neden, hangi kaynakla ve nasıl yapıyorsunuz? Bunları kimse soramıyor. Sorarsa kıyamet kopuyor. İstanbul Metro tartışması mesela… Kim yaptırdı tartışması… İki taraf da sanki cebinden çıkıyormuş gibi konuşuyor. Hayır, o paralar ne bakanın ne de başkanın cebinden çıkıyor. Milletin cebinden çıkıyor.

BİZİM CUMHURİYETİMİZ TAHAKKÜMCÜYDÜ

  • Çoğulcu, katılımcı, saydam, demokratik bir cumhuriyet kurmak zorundayız. Bizimki böyle değildi; elitistti, ayrımcıydı, tahakkümcüydü… Yeni bir paradigmaya geçmemiz lazım. Zihniyet değişimi gerekiyor. Peki o zihniyet muhalefette var mı? Var demeye çalışıyorum, kendimi zorlayarak.
  • Benim hayalim bu değildi. Daha gelişmiş, daha dünyaya açılmış bir Türkiye’ydi. Son 10 yılda da bir çöküş yaşadık. 2010’lara kadar bir ivme vardı. Fakat 2012’den itibaren çok büyük bir çöküş yaşadık. Türkiye şu anda Doğu ile Batı arasında savrulan bir konumda.

BİZ CİDDİ BİR DEVLET OLAMAMIŞIZ ASLINDA

  • Hayal kırıklığım şudur; biz ciddi bir devlet olamamışız aslında. Ordu, yargı, akademi… Hiç kurumsallaşamamışız. Bütün bunlara rağmen ben halkın bir sağduyusu olduğuna da inanıyorum.
  • Muhalefetin toplumun önüne katılımcı, demokrat, eşitlikli, adaletli bir seçenek sunması lazım. Muhalefet böyle bir seçenek yaratırsa Türkiye bu sarmaldan çıkar. Aksi halde yine tökezleriz.
  • Seçimlere dönük son derece süreci manipüle edecek olan bir takım girişimler yapılacaktır. Dezenformasyon yasası bunlardan biriydi. Haber yayınlayanı cezalandırmaya kalkacaklar falan. Daha neler göreceğiz bakalım. Cumhurbaşkanı, seçim günü akşamına kadar kampanya sürdürecek. Zor, işimiz çok zor. 1946 seçimlerini anlatıyorlar ama belki bugün ondan daha zor.

CHP, ‘KATAR’ OLMAYI KABULLENMELİ

  • İktidar ne yaparsa yapsın toplumda bir de bıkkınlık ortamı var. Gelinen ekonomik ortamı, hukuksuzluk ortamını da iyi anlatarak buradan çıkmaya çalışacağız.
  • Tek partinin AK Parti’yi devirme ihtimali gözükmüyor. Altılı Masa bu nedenle önemli bir adım. Kemal beyin yaptıklarını (helalleşme çağrısı) önemsiyorum ancak geç kalınmış bir adım. Halk seçim eşiğinde yapılanları çok da inandırıcı bulmuyor.
  • Benim burada CHP’den bir özveri beklentim var. CHP bugünkü muhalefet hareketinin lokomotifi ama onun lokomotif gözükmesi başka katılımları biraz engelliyor. Bence ‘katar’ olmaya razı olmalılar. Bence hareketi, toplumun o büyük çoğunluğunun güven duyacağı bir takım isimlerin öne çıkmasına izin vererek ileriye itmeli.

‘KİM ADAY OLURSA KAZANIRIZ’ DEMESİNLER; YOK ÖYLE BİR ŞEY!

  • CHP gücünü göstermeli ancak ‘illa ben en başta olacağım’ dememeli. İlla da en başta olacağım görüntüsü işi bir miktar zora sokuyor. Umuyorum ki bu gerçekleri de göreceklerdir arkadaşlar; hem altılı masanın dağılmamasını hem daha büyük bir oydaşmayı sağlayacak daha gerçekçi ve daha özverili adımlar atacaklardır.
  • Şöyle bir yanlışa kapılmasınlar; ‘Erdoğan gidiyor, kim aday olursa kazanacağız’. Öyle bir şey yok. Erdoğan, 2013’te nice yolsuzluk tartışmalarının sonunda iki seçimi kazandı.

BİR TAKIM LOBİLER ‘DIŞARIYA’ BAKILMASINA İZİN VERMİYOR

  • İki isme tıkandı iş; bir kesim sermaye, müteahhit çevresi bir kesim derin devlet çevresi. Bu lobilerin dayattığı isimler. Toplum da bunu satın aldı. Adam tanımıyor bile. Fakat aldı bunu… Kemal bey onu biraz kesti ama onu keserken kendisiyle kesti.
  • Ben baştan itibaren ‘ilkelik’ tartışması yapılmasını öneriyorum. Masaya oturup, ‘biz demokrat, deneyimli, dürüst, barışçıl, birleştirici, ötekileştirici olmayan’ diye yazdığınız zaman zaten öndeki isimler diskalifiye olur.
  • HDP’yi görmezden gelemezsiniz. AKP’den kopup, gitmek için yer arayan kitleyi görmezden gelemezsiniz. Bu seçimi kazananın yüzde 55-60’la kazanması lazım. İş biraz CHP’de düğümlenmiş gözüküyor. CHP’nin ‘ben dayatmıyorum kardeşim’ demesi lazım. Dürüst, ayrımcı olmayan, deneyimli bir isme kim neden hayır desin?
  • Fakat bir takım lobiler dışarıya bakılmasına izin vermiyor. ‘Erdoğan gidecekse, gelen bize yakın olsun. Erdoğan’ın karşısına birini çıkaralım ki güçlü gibi görünsün ama kolay kaybetsin’. diyorlar.

SUÇLU OLAN HALK DEĞİL, BİZ SİYASETÇİLERİZ

  • Türkiye’nin bugünkü haline çok üzülüyorum ama halkı suçlamıyorum. Yani halkın önüne iyi olan neyi koydunuz da halk almadı? Ben siyaset tarafını eleştiriyorum, günah bizimdir diyorum. Neler söyleyip de tam tersini yapan nice insanlar gördüm siyasette.
  • Kürt meselesi dediğiniz mesele ‘eşitlikçi, çoğulcu’ bir bakış açısıyla bakılsa mesele midir Allah aşkına! Bunlar kolay işler. Anlatamıyoruz bunu. Ve bunu anlamayanlar siyasetçiler. Bu çatışmadan, gerilimden besleniyorlar. Türkiye’de gerilimden beslenen bir siyaset esnafı var ve bunlar Türkiye’nin önünü tıkadılar. Tüm günah bizimdir, siyasetçilerin…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin