ŞAHİN GERÇEĞİ
Türk siyasetine damgasını vuran isimlerin başında geliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sadece AK Parti iktidarı döneminde değil, lise yıllarından buyana en önemli, büyük güven duyduğu yol arkadaşlarının başında geliyor.
Çünkü yürekli, liderine ve davasına  sadakat duygusu tartışılmaz kararlı bir adam o... Meclis Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı gibi kritik görevlerde bulunurken bugün AK Parti’nin iki numaralı ismi konumunda.

Başbakan  Erdoğan’ın Köşk’e çıkması hâlinde başbakan olması muhtemel isimlerin  başında onun da ismi geçiyor. Karadeniz'in şirin ili Karabük'ün Ekincik Köyü’nden olan Şahin, tırnakları ile kazıyarak bu yerlere gelirken dile kolay 50 yılı yakın Başbakan Erdoğan ile birlikte en küçük kırılma yaşamadan yürümesini bilen de adam.. O nedenle  Başbakan'ın en önemi yol arkadaşı... Türkiye'de yozlaşan, bugün başka yarın başka rollere bürünen  siyaset adamı tiplerine çok aykırı  düzgün  tutarlı adam gibi adamlardan biri olarak öne çıkan bir adam.. Nereden geldiğini unutmayan, doğup büyüdüğü toprakların havasını her zaman solumasını bilen  vefalı bir adam da! Köylü ile köylü, şehirli şehirli olmasını bilen, karşısındakinin siyasi görüşü ne olursa olsun hepsinin nabzını iyi tutmasını bilen adamda o!. Ayrıca  alçak gönüllü önemli bir beyefendi de..  O adam Karadeniz 'in şirin ili Karabüklü Mehmet Ali Şahin. Belki yarın Erdoğan Cumhurbaşkanı, o Başbakan..

O DA BİR KARADENİZLİ BİR KARABÜKLÜ
Mehmet Ali Şahin; Belediye Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı, Meclis Başkanlığı gibi çok önemli görevlerde bulundu. Ancak doğup büyüdüğü topraklardan hiç kopmadı. Yoğun siyasi hayatına rağmen bir fırsatını kollayıp Karabük’teki baba ocağında alıyor soluğu. Mantar topluyor, fırında ekmek pişiriyor, yanından ayırmadığı kamerasıyla çekimler yapıyor. Tıpkı yönetmenlik hayalleri kurduğu gençliğinde olduğu gibi. Bir nevi terapi onun için bu topraklar. Öyle ki “Köyün her karışında ayak izim vardır” diyor. Şahin’in köye gelişini duyan konu komşu eksik olmuyor evden. Çocukluğunun geçtiği ev tüp patlaması sonucu yanınca, milletvekili olduktan sonra baba evinin yanına bir ev daha yapmış. Şahin, hayatının başladığı o topraklara giden yolculuklardan birine bizi de dâhil etti. Ankara’dan yola çıkıp Karabük’ün Ovacık İlçesi’nin Ekincik Köyü’ne yol aldık. Kendi pişirdiği ekmeklerin, topladığı mantarların tadına baktık.

BAŞBAKAN ERDOĞAN İLE TANIŞMA
Dört yılın sonunda Ekincik Köyü de okula kavuşur. Böylece son sınıfı köyünde okur Şahin. Dedesinin köyde Kur’an-ı Kerim öğrenmek isteyen çocuklara ders vermesi sayesinde Kur’an okumayı öğrenir. Öğretmenlik sınavına başvurur ancak bir kişinin alındığı sınavı kazamayınca İstanbul yolu görünür.
Amcasının yanına gider İstanbul’a. İmam Hatip Okulu’na kaydolur. Sınavla alınan okula dedesinden öğrendiği Kur’an-ı Kerim sayesinde girer. Başbakan’la tanışıklığı da o döneme rastlar. Bu birliktelik Milli Türk Talebe Birliği’nde de devam eder. İmam Hatip Okulunda okurken aynı zamanda hayatı da öğrenecektir gurbette. Amcasının Eminönü’nde Mısır Çarşısı’na yakın bir noktada büfesi vardır. Günde beş bine yakın ekmek satan bir büfe..”

KÖYÜNE İMAM OLARAK DÖNER HUKUK FAKÜLTESİNİ KAZANIR
Okul bittikten köyüne döner. Bu kez köyün imamı olarak; “İmam Hatip mezunlarının üniversiteye girebilmeleri için bir de normal lise diploması alması gerekiyordu. Ben de fark derslerini verdim ve lise diploması aldım. Köye dönmeden önce ne kadar test kitabı varsa satın aldım. Köyde hem imamlık yaptım, hem de üniversite sınavlarına hazırlandım.” Sınav sonuçları açıklandığında İstanbul yolu tekrar görünür Şahin’e. İlk tercihi Hukuk Fakültesini kazanmıştır. Eminönü Müftülüğü’nde hem memur olarak çalışır, hem de okula devam eder. Köyden gelen acı haberle memlekette alır soluğu. Doğup büyüdüğü ev bir gecede kül olmuştur: “Babam tüpü değiştirirken tüp hava kaçırıyor. O sırada ocak açıkmış. Tüp bir anda alev alıp babamın yüzünde patlıyor. Dedem, babam, kardeşim, babaannem, amcamın oğlu beş kişi odanın içinde kalmış. Geldiğimde hepsi hastanedeydi. Babamın ellerinde, kardeşimin ensesinde hâlâ iz vardır. Babam iyi toparladı; ama büyükannemi yangından 49 gün sonra kaybettik. Allah rahmet eylesin.”
Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken teyzesinin kızı Saniye Hanım’la evlenir. Bir yıl sonra dört çocuklarından ilki Fatih dünyaya gelir. Ancak Şahin ailesinin hayatını ömür boyu etkileyecek acı bir olay yaşanır. Köyde yürüteçte gezerken merdivenlerden düşer Fatih. Doktor olmayınca hastaneye götürme imkânı da olmaz Fatih’i. Ancak düşmeden dolayı zihnî gelişim gösteremez. Şahin’in diğer oğlu Cem Ankara’da avukat, kızı Büşra ise Bilkent’te hukuk okuyor. En küçük oğlu Burak üniversite sınavına hazırlanıyor.

VE TAYYİP ERDOĞAN İLE YOLLARI BİR DAHA KOPMAMACASINA KESİŞİR
Mehmet Ali Şahin, fakülteden mezun olur olmaz Eminönü’nde bir yazıhanede avukatlığa başlar. Siyaset fikri aklında yokken geçmişte Millî Selamet Partisi’nde görev yapan arkadaşlarının ısrarlarıyla politikaya atılır. Tayyip Erdoğan’la okuldan sonra yolları bir kez daha ve hiç kopmamacasına kesişecektir: “12 Eylül darbesinden sonra siyasi partilerin kurulmasına izin verilmişti. Refah Partisi kurulurken arkadaşlarım ‘Seni buraya ilçe başkanı yapalım’ dediler. Başbakan Erdoğan da o dönem Beyoğlu kurucu ilçe başkanlığına getirilmişti. Yani siyasete de aynı dönem başladık. İki yıl sonra partinin il kongresi yapıldı. Tayyip Erdoğan il başkanı, ben de il başkan yardımcısı oldum.” Siyasi serüveni böyle başlar Şahin’in. 1994 yerel seçimlerinde Fatih Belediye Başkanı seçilir. Erdoğan ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Ancak İşçi Partisi’nin itirazı üzerine Fatih, Beykoz ve Yalova seçimleri 40 gün sonra iptal edilir. İki ay sonra yinelenen seçimlerde, kazanma şansı olmayan SHP’lilerin Refah’a karşı ANAP’ı desteklemesiyle sandıktan Sadettin Tantan çıkar. Belediye başkanlığı 40 gün sürse de 1995’teki genel seçimlerde İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girmeyi başarır. Kısa sürede Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’ın güvendiği hukukçular arasında yerini alır. Partisi hakkında açılan kapatma davasında savunma görevini üstlenir. Fakat partisinin kapatılmasına engel olamaz. Erdoğan’ın teklifiyle yenilikçi kanadın saflarına geçer. Refah ve Fazilet Partisi milletvekilliğinin ardından AK Parti’nin kurucuları arasında yerini alır.

Kamerayla ilişkisi, “Avukat olmasaydım yönetmen olurdum” diyecek kadar merakın ötesinde. Herhangi bir şeyi seyrederken farklı bir gözle bakıyor. Hayallerinde bir orman köylüsünün hikâyesini filmleştirmek var. Doğup büyüdüğü topraklarda dinlediği hikâyeleri biriktiriyor şimdilik. Gün gelir dönerse ait olduğu bu topraklara, çekilecek çok sayıda filmi var.

1960'DA MÜNAZARA EKİBİNDE
1960’lar, liseler arası bilgi ve münazara yarışmalarının revaçta olduğu yıllardır. O tarihlerde İstanbul İmam Hatip Lisesi de münazara konusunda nam yapmış okullar arasındadır. Bir gün okulun münazara turnuvasında iki sınıf eşleşir. Bir grupta dördüncü sınıf öğrencileri, diğer gruptaysa ikinci sınıf öğrencileri vardır. Konu, Türk işçilerinin yurtdışına gitmesi Türkiye’nin yararına mıdır yoksa zararına mı? İkinci sınıfın takımında yer alan uzun boylu genç, dikkatleri çeker hemen. Hem hitabet yeteneği hem de münazaradaki başarısı göz doldurur. Dördüncü sınıfın ekibinde yer alan yeşil gözlü gencin de ondan aşağı kalır yanı yoktur. Kıyasıya mücadelenin ardından kazanan ve kaybeden değil, ikilinin münazaradaki başarısı konuşulur. Bu durum öğretmenlerin gözünden kaçmaz. Daha sonraki dönemlerde ikili aynı grupta yer alacak, girdikleri münazaralarda İstanbul İmam Hatip Lisesi’ni temsil eden başarılı isimler olacaklardır. Gün gelecek, 1960’larda münazara takımında başlayan yol arkadaşlığı siyaset sahnesine uzanacaktır. O gün münazara ekibinde yer alan uzun boylu genç, 12 yıldır Başbakanlık koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan’dır. Diğer grupta yer alan yeşil gözlü genç ise Mehmet Ali Şahin’den başkası değildir. Lise yıllarında başlayan dostluk 50 yıla yaklaşıyor. Erdoğan’ın Köşk’e çıkması hâlinde başbakan olması muhtemel isimlerin arasında Mehmet Ali Şahin’in adı geçiyor.  

NE ZAMAN GÖRSEM O ELMALARI SORARIM

Şahin ailesinin kökenleri Oğuzların Kayı boyuna uzanıyor. Aile bu kanıya, bölgede bulunan Karakoyun, Kayı, Karaoğuz gibi köy isimlerinden varmış. Birkaç lakabı var Şahin ailesinin: Pehlivanoğlugil, Hafızgil, Muhtargil... Mehmet Ali Şahin, Abdullah ve Ünzile çiftinin ilk çocukları olarak dünyaya gelir. Baba fırıncılıkla uğraşır, anne ise ev hanımı. Şahin de çocukluğunu rençperlik yaparak geçirir. İlkokula köyün 3 kilometre ilerisindeki Ovacık’ta gider. 15 kişi yaz kış demeden o yolu yürüyerek okula ulaşır. Okul yolunda yaşadıkları, çocukluk yıllarının en canlı anılarını oluşturacaktır: “Yolumuz uzun olduğu için kışın biraz elma alırdık yanımıza. Onları tepelere bir yerlere saklardık. Akşam  dönüşte yiyelim diye. Akşam üzeri bir bakardık, elmalar yerinde yok! Sonradan öğrendik ki bizi takip eden bir çocuk varmış; Nurettin. O alıp yermiş elmaları. Şimdi ne zaman görsem Nurettin’i, o elmaları sorarım!”

HAYATI UZUN METRAJLI FİLM
1970’li yıllardan beri küçük bir kamerası var Şahin’in. Hukuk fakültesinde okurken sıklıkla gittiği Sirkeci’den almış. Zaman zaman modelini değiştirse de elinden düşürmediği kamerasıyla çok sayıda kısa filme imza atmış. Oyuncu tercihi, senaryolar, çekimler hepsi kendine ait. Köyde yaşayan ve şu an hayatta olmayan kişilerle yaptığı röportajlar arşivinin en anlamlı görüntüleri: “O zamanlar sessiz makineler vardı. Gelip geçerken gözüme takılırdı. Onlardan birini aldım, deneme yanılma yoluyla çekimler yaptım. Banyo için Almanya’ya gönderdim, 15 gün sonra banyo edilmiş hâli geldi. Bir de yansıtıcı almıştım, izlediğimde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.”                                                                                                                       Şahin’in yönetmenlik merakı amatörlükten öte aslında. Adalet Bakanlığı yaptığı dönemlerde gardiyanların rol aldığı cezaevleriyle ilgili ‘Bayrampaşa’ isimli filmi vizyona girmeden izleyen Şahin, çekim hatasını tespit ederek önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırmamış.                                                                                                                                                            Arşivdeki kısa filmlerde çocukları, annesi, babası, köy ahalisinin senaryolaştırılmış görüntüsü olduğu gibi ünlü isimler de kimi zaman Şahin’in objektifine takılmış. Öyle ki “1970’li yıllarda Muhammed Ali gelmişti. O zamanlar dünya ağır sıklet boks şampiyonuydu. Cuma günü Sultanahmet’e geldi. Cuma namazına gelenler de olduğu için çok kalabalık. Ben de en iyi görüntüyü çekmek için minareye çıktım. İnerken  kabloları ayağım takılınca elektrik çarptı. Ucuz atlattım ama bendeki görüntü kimselerde yok.”

Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken teyzesinin kızı Saniye Hanım’la evlenir. 4 çocuğundan ilki talihsiz bir kaza geçirir. Şahin’in diğer oğlu Cem Ankara’da avukat, kızı Büşra ise Bilkent’te hukuk okuyor. En küçük oğlu Burak üniversite sınavına hazırlanıyor.

Editör: Haber Merkezi