Ertuğrul Günay'ın Ak Parti macerası

Güncelleme Tarihi:

Ertuğrul Günayın Ak Parti macerası
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2013 16:06

Ertuğrul Günay önce CHP'liydi.

Haberin Devamı

1977'de "en genç milletvekili" olarak CHP'den TBMM'ye girdi. CHP Genel Sekreterliğine kadar yükseldi. Ardından partisiyle ters düştü, ihraç edildi.
2007'de AK Parti'ye girdi. Seçimlerde İstanbul Milletvekili oldu. Bir sonraki seçimde ise İzmir Milletvekili.
Ak Parti'den 2007'de vekil seçilmez, Kültür ve Turizm Bakanlığına atandı.
31 Ağustos 2007'de başlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, beş buçuk yıl sürdü. 24 Ocak 2013'teki kabine revizyonu ile son buldu.
Ancak daha önce CHP yönetimiyle ters düşüp, partiden ihraç edilen Ertuğrul Günay ,aynı akıbeti AK Parti'de de yaşayacaktı ki, kendisi istifa etti.

HEP TERS DÜŞTÜ...

Ertuğrul Günay, beş buçuk yıllık bakanlık döneminde de, 24 Ocak'ta Bakanlık'tan ayrıldıktan sonra da, kendi partisinin hükümetiyle, hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la pekçok kez ters düştü.

Haberin Devamı

ALLİANOİ ANLAŞMAZLIĞI

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Tarkan arasında 2010 yılında "Allianoi" nedeniyle çıkan tartışmada, Ertuğrul Günay kabine arkadaşının değil, Tarkan'ın yanında yer aldı.
Tarkan'ın, üzerine baraj yapılacağı için sular altında kalacak Allianoi antik kenti konusundaki duyarlılığını öven Günay, "Alliano diye biryer yoktur" diyen Bakan Eroğlu için, " Sayın Bakan amacını aşmış" dedi.
Ancak daha sonra bu konudaki ifadelerini yumuşatarak, "allianoi zaten toprak altındaydı" açıklamasını yaptı. Günay, şöyle dedi:
“Orada 15 yıl önce ihale edilmiş bir baraj var. Çevre halkının su tutulması ihtiyacı var. Basında haberler gördüm ‘üzerleri çimentoyla kapatıldı’ diye. Bildiğim kadarıyla Horasan harcı kullanılıyor. Yapılara zarar vermeyecek maddeler kullanılması konusunda dikkatli davranıyorlar. Allianoi zaten uzunca bir süredir toprak altında idi. Sondaj kazıları sırasında ortaya çıktı.”

HEYKEL TARTIŞMASI

Günay, Kültür ve Turizm Bakanı iken Başbakan Erdoğan'la ilk kez Ocak 2011'de açıkça ters düştü. Başbakan Erdoğan, 9 Ocak 2011'de Kars'ta ziyaret ettiği Hasan Harakani Türbesini engellediğini öne sürerek, Mehmet Aksoy’un yaptığı “İnsanlık Anıtı” isimli heykele 'ucube' demişti. Ancak Günay, bu açıklamanın ardından Başbakan'ın o sözleri 'heykel' için değil; çevresindeki gecekondular için söylediğini vurgulamış ve "Başbakan'ın sözleri çarpıtıldı" demişti.
Ancak Günay'ın bu açıklamasından sonra Başbakan Erdoğan, 14 Ocak'ta Almanya gezisinde 'ucubeyi' heykel için kullandığını açıkça ifade ederek, şöyle konuşmuştu; "O heykele ucube derken kralın da çıplak olduğuna işaret ettim. Gözü olan herkes estetikle ucubeyi ayırabilir. Bunun için asil bir aileden gelmiş olmaya gerek yoktur. Milletin estetik anlayışını aşağılamayı alışkanlık haline getirmiş olanlar bunlardır. Bunlar entelektüel despotlar; alsınlar Karşıyaka'ya diksinler"

Haberin Devamı

"ALLAH BİZİ ONUN YERİNE KOYMASIN..."

Günay, Başbakan'ın heykel konusundaki bu açıklamasının ardından bir de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından eleştirilmişti. Başbakan'ın bu açıklamasından sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Günay’ın Erdoğan tarafından yalanlanan “Başbakan heykele ucube demedi” sözlerini eleştirerek, "Allah bizi onun yerine koymasın” demişti.


AĞCA'NIN TRT'YE ÇIKARILMASI

Günay, yine Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde, bu kez TRT ile karşı karşıya gelmişti. Kasım 2012'de tahliye edilen Mehmet Ali Ağca'nın TRT ekranlarına çıkarılmasını sert sözlerle eleştiren Günay, ''Ağca'nın TRT'ye çıkarılmasını şiddetle eleştiriyorum. Mehmet Ali Ağca, Türkiye'nin yüzünü çeşitli olaylarda kızartmış bulunan bir insandır. TRT gibi bir özerk devlet kurumuna, bir yayına konuk edilmesi de kitabının tanıtımına, bu yayının vesile yapılması katiyen bağışlamayacağım bir davranıştır. Bunun sorumluları hakkında Türkiye'ye döndüğüm zaman takibat isteyeceğim'' demişti.

Haberin Devamı

MUHTEŞEM YÜZYIL ANLAŞMAZLIĞI

Günay'ın bakanlık döneminde bizzat Başbakan Erdoğan ile ters düştüğü bir başka konu ise, Muhteşem Yüzyıl dizisi oldu. Başbakan Erdoğan Kasım 2012'de dizi için, "Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Biz öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi.
Bunu çok iyi bilmeniz, anlamamız lazım. Ve ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimizin huzurunda kınıyorum" demişti.
Günay ise, Ocak başında Hürrem Sultan ve Kanuni Sultan Süleyman ilişkisinin, kendisi açısından uluslararası bir sinema yapımı konusu olduğunu vurgulayarak, "Tarihimiz konusunda uluslararası bir film sözkonusu olduğunda, herkesin aklına hep Atatürk ya da Fatih gelir. Ancak bana göre Kanuni-Hürrem ilişkisi, içinde insani trajedya barındıran, en ilgi çekici konudur" demişti. Günay şöyle konuşmuştu; "Kanuni şüphesiz bir cihan imparatorudur. Cihan imparatoru aynı zamanda bir aşkın kölesidir. Kadının önünde zaaf göstermektedir. Sadrazamını katletmiştir bu uğurda. Çocukluk arkadaşını, 28 yaşında sadrazam olan İbrahim Paşa'yı katletmiştir. Daha vahimi, yetişkin oğlunu, kendisinden sonra Osmanlı tahtına geçmesi beklenen Şehzade Mustafa'yı yandaki çadırda boğdurmuştur. O gün ölmesi lazım yürek taşıyan bir insanın..."

NOEL BABA TARTIŞMALARI

Haberin Devamı

AK Parti'de pek çok isim, yılbaşı ve Noel kutlamalarına eleştiri getirirken, Kültür Bakanlığı döneminde Günay Noel Baba'nın "bir aziz" olduğunu vurgulamıştı. Günay, "Noel babaya ilişkin, absürd, saçma sapan konuşmalar yapanlar çıkabilir. Noel Baba bir hayırseverdir, yoksullara çocuklara yardım eden bir azizdir. İslamiyetin dünyaya indirilmesinden önce öteki dinlere mensup, insanlık için çalışanlar, bizim için de azizdir. Bunu ben demiyorum, Kur'an-ı Kerim söylüyor. Noel babayı ziyaret edenler onun inançlarından. Başka dine inananlara söz söylememiz, kendi dinimize de aykırı. Bizim de kutsal saydığımız kişilere bu tür yakıştırmalar yapılıyor. Kem söz sahibini bulur" demişti.

Haberin Devamı

İKİZ KULELER ANLAŞMAZLIĞI

Ertuğrul Günay, Başbakan'ın da inşa edildikten sonra "İstanbul'un siluetini bozuyorlar" diye eleştirdiği ikiz kuleler konusunda da, zamanında hükümetle arasında anlaşmazlık olduğunu açıklamıştı. İstanbul Kazlıçeşme’de tarihi yarımadanın siluetini bozan ikiz kulelerin yapımına da bakanlığı döneminde karşı çıktığını ama belediyeleri ikna edemediğini belirten Günay, açıklamalarında doğrudan Başbakan Erdoğan'ın tavrını da eleştirmiş ve şöyle demişti; “Sayın Başbakan, o kuleleri gördüğünde çok üzüldüğünü hatta kahrolduğunu söyledi. Yeni bir üzüntü duyulmaması, kahrolunmaması, yeni bir ayıp ortaya çıkmaması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi otursun, yeni bir karar alsın.”

STEİNBECK VE YUNUS EMRE'YE GETİRİLEN YASAKLAR

Ertuğrul Günay, yine aynı kabinede görev yaptığı sırada dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile de, ders kitaplarından ya da öğrencilere tavsiye edilen eserler arasında çıkarılan ünlü yazar ve şairler konusunda ters düşmüştü. Günay, Steinbeck'in ünlü eseri 'Fareler ve İnsanlar'a getirilen yasağa ilişkin bir soruya karşılık, "Bereket versin bizim bakanlığımızdan kaynaklanmış bir olay değil. Türkiye'de 2012'de Steinbeck'i hizaya getirmek vahimdir" demişti. Günay, dönemin Bakanı Dinçer'in konuyla ilgili bir açıklama yaparak, hem kendisini hem de kamuoyunu "rahatlatacağını umduğunu" da söylemişti.
Benzer şekilde, Yunus Emre'nin dizelerinin ders kitaplarından çıkarılmasını da eleştiren Günay, "Yunus Emre'nin sözlerini hizaya sokmaya kimse kalkmasın. Yunus Emre Anadolu'nun öz sesidir. Yunus Emre'nin sözünü kimse hizaya sokmaya, kendine göre düzeltmeye, eğmeye bükmeye kalkışamaz" demişti.

GEZİ ANLAŞMAZLIĞI

Ertuğrul Günay, bakanlıktan ayrıldıktan sonra ise, eskiden birlikte çalıştığı hükümetle en sert görüş ayrılığını Gezi olaylarında yaşadı. Gezi Parkı olayları sonrasında TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı konuşma yapmak isteyen Günay'a partisi tarafından verilmedi.
Gezi Parkı olayları sırasında Günay, eleştirilerini attığı twitlerle ortaya koymuştu.
Günay'ın Gezi dönemindeki twitleri şöyleydi; ""Dicle kıyısında kaybolan kuzunun hesabını adl-i İlahi'nin Emir'den soracağına inanan bir yurttaş olarak Sn Başbakan'ımıza açık arzımdır:
31 mayıs cuma sabahının gereksiz şiddeti bir çevre eylemini kitlesel tepkiye, istenmez olaylara dönüştürdü. Bundan hepimiz, ülkemiz zarar gördü. Dün de görüşmelerinizden ve mahkeme sonucunu bekleyeceğinizi söylemenizden sonra sağduyu çağrıları yapılırken, yine talihsiz olaylar yaşandı. Bütün bu olaylar sizin bilgi ve talimatınızda değilse, hepimize, ülkemize, demokrasimize tuzak kuruluyor. Aksini düşünmek beni korkutuyor. Allah rızası için, bu gerginliği düşürün. Bırakın meydanlarda bizi protesto etsinler; bağırsınlar. Yeter artık! Ölüm acı gözyaşı olmasın! Büyük bir hayal kırıklığıyla alanlara dökülen insanların önemli bir kısmının Anayasa oylaması ve 2011'de bize oy verdiğini biliyor musunuz? Bir kez daha haykırıyorum: "Bir topluluğa duyduğunuz öfke sizi adaletsizliğe yöneltmesin.
Ve… Merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”

GEZİ PARKI'NA AVM YAPILMASINA DA KARŞI ÇIKTI

Yine Gezi olayları sırasında, Park'a AVM yapılmasına da attığı tweetlerle karşı çıkan Günay, “İstanbul’un siluetinin bozulmasına, yeşil alanların daraltılmasına, yapılan yanlışlara elimden geldiğince direndim, bugün de bu tavrımı sürdürüyorum” demişti.
Günay o dönemde şu twitleri atmıştı:
"Fethin yıldönümünde İstanbul'da AVM yapmak için 75 yıllık ağaçları kesmeye kalkanlar, ne Fatih Sultan'ı anlamışlar, ne de Yaradan'ın emrini..."
"Osmanlı'nın kuruluş felsefesi, Osman Gazi'nin gördüğü bir "ağaç rüyası"na dayanır. 'Bir ağaç kesenin boynunu keserim' sözü de Fatih'indir".

BAŞBAKAN'IN "DESTAN YAZDI" DEDİĞİ POLİSİ ELEŞTİRDİ:
"NAMAZ KILACAKLARDI, HUNHARCA PÜSKÜRTÜLDÜLER..."

Ertuğrul Günay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı olayları sırasında göstericilere yönelik tavrı nedeniyle "destan yazdılar" dediği polisi de sert şekilde eleştirmişti. Günay, o dönemde yaptığı açıklamalarda, Taksim’e sahip çıkmayı kitlesel hale getirmek ama particiliğe de dökmemek gerektiğini vurgulayarak, "bir grup yatsı namazını orada kıldı. Bugün de Cuma namazını kılacaklardı. Ama bu girişim hunharca püskürtüldü” dedi.

DERSHANE VE ÖĞRENCİ EVLERİ TARTIŞMASI

Günay, kamuoyunda sert tartışmalara neden olan dershanelerin kapatılması ve öğrenci evleri tartışmaları konusunda da, bir dönem mensubu bulunduğu hükümeti sert şekilde eleştirdi.
Dershane tartışmalarında, sorunların asıl zemininden koparılıp tartışıldığını, bunun da çözüm bulmak yerine yeni sorunlar ürettiğini vurgulayan Günay, şu ifadeleri kullanmıştı; "Yurt sorunu sonrası dershane konusu da aynı yolda. Yurt sorununda eksikleri görmek ve gidermek yerine aynı evde kalan gençleri töhmet altında bırakan söylemle onları ve ailelerini incittik. Dershane konusunda da durum aynı."
Günay, şöyle demişti;
"Okullar arasında bu kadar eşitsizlik var iken, öğretimin içinde bu kadar sorun var iken dershanelerden başlamak bence biraz tersinden işi sonuçtan başlamak gibi geliyor.”

FİKİRLER TARTIŞILMIYOR, DEMOKRASİ GELİŞMİYOR...

Bakanlıktan ayrıldıktan sonra, hükümeti herkesi ilgilendiren konularda tartışma olmadan, yaptırım uygulamakla eleştiren Günay,"konular yeterince paylaşılmadan gündeme gelince karşı fikir ve sorulara imkan vermeden yaptırım uygulayınca da, demokrasi gelişmiyor. Oysa, hep söyleriz: ”Barika-i hakikat (gerçeğin ışığı) fikirlerin çarpışmasından doğar” diye. Ama bu sözler, nedense hep söylemde kalır.C.Meriç’ten şu alıntı,derdimizi özetliyor: ”Her meseleyi basit bir ikileme taşımışız. Hep iki ihtimal; ikiden daha fazla düşünemiyoruz."

İSTİFAYA GÖTÜREN AÇIKLAMA: YOLSUZLUKLAR KONUSUNDA "HERKES YAPTIĞINA KATLANSIN..."

Ertuğrul Günay'ı partisinden istifaya götüren ise, 17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları konusunda, mensubu olduğu partinin hükümetinin izlediği politikaya karşı çıkması oldu.
Operasyonların ardından görüşlerini twitter'dan paylaşan Günay, "Bir hukuk devletinde herkes yaptığının sonucuna katlanmalıdır. Olaylara, kararlı tavır almak gerekiyor. Öncelikli tavır emniyet ve adalet mensuplarını değiştirmek değildir. Adı iddialara karışanlar soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi. Bunu yapmadan, yolsuzluğa ortaya çıkaranları suçlamak yanlıştır" ifadesini kullanmıştı.

"SORUŞTURMAYA MÜDAHALE EDİLDİ..."

Operasyondan hemen sonra oğulları gözaltına alınan bakanların istifa etmemelerini de eleştiren Günay, "Önce, adı iddialara karışanlar soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi. Bunu yapmadan, yolsuzluğa ortaya çıkaranları suçlamak yanlıştır. Hakkında takip yapılan kişinin, operasyon sürerken emniyette tayin yapması, soruşturmaya müdahaledir, affedilmez hukuk ihlali ve suçtur" demişti.

ADLİ KOLLUK YÖNETMELİĞİNDEKİ DEĞİŞİKLİĞİ DE ELEŞTİRDİ

Günay yine twitter hesabından ,hükümetin yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan hemen sonra adli kolluk yönetmeliğini değiştirmesini de eleştirmişti; "Adli takibin yürütmeye bilgi vermemesi yasa ve usul gereğidir. Bundan şikayetçi olanlar, hukukçu değil mahalle bekçisi bile olamaz! Bize düşen, adaletin tecellisini sabırla beklemektir. Ancak,emniyete ve yargıya müdahale adalete güveni gölgelerse sonucu daha vahim olur. Siyasi taraflılıkla-bilip bilmeden- yolsuzluğu koruyor görünmenin siyasi bedeli ağır olacağı gibi, halka ve Hakk'a karşı da vebali ağırdır".

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!