Doğu Roma ile Bizans İmparatorluğu’na başkentlik yaptığı dönemlerde İstanbul’un sınırları, Tarihi Yarımada’nın yani bugünkü Eminönü’nün, Haliç’in kıyısından Eyüp’e, Marmara Deniz’i kıyısından da Yedikule’ye kadar uzanan surlar içinde kalmaktaydı. Haliç’in karşı tarafında incir ormanlarının bulunduğu bölgeye, antik çağda incirlik anlamına gelen “Sykia” denirdi. Bizans zamanında da bu bölge, dönemin dilinde “karşı/ karşı yaka” anlamına gelen Pera ismiyle anılırdı. Galata Kulesi tarihte Pera olarak bilinen sonrasında Galata ismini alan bu bölgede bulunmaktadır.

Galata Kulesi Tarihi

Bölge, Bizans’ın karşı tarafında yer alması nedeniyle Pera olarak anılsa da zamanla Galata olarak bilinmeye başladı.

Galata’nın adına dair tarihte çeşitli söylenceler var: İlk söylence, Galyalılar’ın komutanı Brennus’un, Byzantion’a doğru düzenlediği sefer sonrası Pera bölgesine yerleşmesi ve bölgeye de Galatai’den türetilen Galata denmesidir. Çünkü Romalılar, Galyalılar’a “Galatlar” derlerdi. Galat sözcüğü, Latin Hıristiyanların yaşadıkları yerler için de kullanılırdı.

Galata ismine dair diğer bir söylence de bölgede yaşayan Cenovalılardan dolayı, İtalyanca’nın Cenova lehçesinde “çok yokuş” anlamına gelen “Caladdo” kelimesinden türediği.

En son söylenceyse, Bizans zamanında bölgede süt üretim merkezleri bulunduğu ve Bizans Rumcasında süt üretim merkezi anlamına gelen “Galasude” sözcüğünden geldiği.

Galata Kulesi Penceresi

Galata Kulesi Ne Zaman Yapıldı?

İstanbul’un simgesi olan Galata Kulesi’nin ne zaman yapıldığına dair net bir bilgi yok. Kulenin ilk olarak 528 yılında, I. Anastasius tarafından fener kulesi olarak yapıldığı iddia ediliyor. Ancak, 13. yüzyılın hemen başında 4. Haçlı Seferleri sırasında yani Latin istilası zamanında, kule oldukça zarar görmüş ve yıkılmıştır. Kulenin günümüzdeki şeklini 1348 yılında Cenevizliler vermiştir.

İstanbul’un Latinler tarafından işgal edilmesiyle Pera bölgesine Cenevizliler yerleşmeye başladı. Cenevizliler, Pera bölgesinde kendi yaşayacakları alanı surlarla çevirmeye başladılar. Hristos Surları adını taşıyan bu surlar, birçok burcun birleşiminden oluşmaktaydı. Tepede yer alan en büyük burca da yine Hristos Kulesi, diğer adıyla İsa Kulesi adını verdiler. Biz ise, onu Galata Kulesi olarak bilmekteyiz.

Kule, yıllar içinde çeşitli amaçlarla kullanılmıştır: Gözetleme kulesi, mehterhane takımı yeri, rasathane, hapishane. 1509 depreminde hasar gören kule, Mimar Hayrettin tarafından yeniden onarıldı. 16. yüzyıl sonlarında III. Murat padişahlığı döneminde ise astronom ve matematikçi Takıyüddin Efendi, kulenin tepesine bir rasathane kurdu.

Galata Kulesi Gravürü – 1840 – Jouannin

Uçan ilk İnsan Hezarfen Ahmet Çelebi

Birçok hadisenin yaşandığı Galata Kulesi’ndeki en önemli olay ise IV. Murat zamanında gerçekleşti. Hezarfen Ahmet Çelebi, 10. yüzyılda yaşamış olan bilim insanı İsmail Cevheri’nin uçuş ile ilgili notlarını inceledikten sonra tasarladığı kanatlarla Galata Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar Meydanı’na, yani bir kıtadan başka bir kıtaya uçan ilk insan olmuştur.

Galata Kulesi Ziyarete Açık mı?

Galata Kulesi, 1965’te başlayıp 1967’de biten son tadilatıyla günümüzdeki görünümünü kazanmıştır. Fotoğrafçılıkla ilgilenenlerin de önemli uğrak yerlerinden biridir aynı zamanda.

İstanbul’un en önemli simgelerinden olan kule, gün içinde çok sayıda ziyaretçiyi ağırlar. Galata Kulesi ve meydanında yer alan yeme-içme mekânları, İstanbul’a gelen yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği yerlerin başında gelir.

Ziyaret Saatleri

Galata Kulesi, her gün 09.00 ile 19.00 saatleri arasında gezilebilir. Galata Kulesi’nin 9. katı ise gündüzleri kafeterya, akşam saatlerinde ise restoran olarak hizmet vermektedir. Kulenin restoran kısmı her gün 20.00 ile 00.30 saatleri arasında açıktır.

Seyir Katı

Ziyaret Ücreti

Kule ziyareti kişi başı 20 TL olarak ücretlendiriliyor.