Arama

Osmanlı’da esnaf dükkanlarını süsleyen sözler

Osmanlılardan bu yana el sanatları ile uğraşanlarla, geçimlerini mal ve hizmet üretimi, alım ve satımla sağlayanlar esnaf olarak adlandırıldı. Toplumun önemli bir zümresi olan esnaf, Osmanlı'da dürüstlüğe ve alın terine verilen önemin bir simgesi gibiydi. 13'üncü yüzyılda Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatı ahilik, yüzyıllarca imparatorluk topraklarında varlığını sürdürdü. Bunun bir yansıması ise esnafların dükkanlarını süsleyen ve ahilik geleneğinden izler taşıyan sözlerdi... İşte sosyal hayata ışık tutacak Osmanlı'da esnaf dükkanlarını süsleyen sözler...

📌Osmanlı döneminde esnaf birliklerinin idare tarzına çok önem verilmişti. Sanat erbabı içinde en dürüst ve en çok saygıya değer olan, muhtemelen yaşça da önde bulunan bir üstat teşkilâtın reisi olup kendisine "ahî" deniyordu. Bunların zanaat mensupları üzerinde bir şeyh gibi nüfuzu vardı.

Bir şekerci dükkânında:

Sade pirinç zerde olmaz bal gerektir kazgana (kazana), Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana

📌Osmanlı Devleti'nin esnaf ve sanatkarların yapması gerekenlerinin yazılı olduğu bir nizamnamesi vardı. Esnaf dükkanlarında güzel temennilerde bulunan birtakım sözler de mevcuttu. Bu sözler aynı zamanda ahilik geleneğinden de izler taşıyordu.

Her sabah Besmeleyle açılır dükkânımız.
Hakk'a iman ederiz, Müslümandır şanımız.

Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
Hilesi hurdası yok, helalinden malımız.

Müşterilerimiz velinimet, yaranımız yarimiz.
Ziyadesi zarar verir, kanaattir kârımız.

  • 10
  • 14

📌Aşçısının pişirdiği et çiğ olmaya, tuzsuz olmaya ve pak kotaralar. Ve kase ve bezi temiz ola. Ve kazanı kalaysız olmaya ve çanakları eski ve sırçasız olamaya. Ve hizmetkarları kafir olmaya ve bellerindeki futaları (önlükleri) temiz ve yeni ola.

Aşçı dükkânında:

"Her taamın (yiyeceğin) lezzeti ta ki dimağdan (beyinden) çıkar, Tuz ekmek hakkını bilmeyen akıbet(sonunda) gözden çıkar."

  • 11
  • 14

📌Helvacılar, pekmezciler, şerbetçiler dahi gözlene. Şerbet miski ve gülabi (kokulu) ola. Ekşi ve sulu olmaya. Hoşafçılar dahi gözlene. Hoşafları ekşi olmaya ve gayet temiz ola.

Bir helvacı dükkânında:

"Dolandım misl-i cihan bulamadım başıma bir tane tac, Ne eğride tok gördüm ne doğruda aç"

  • 12
  • 14

📌Yapı ustaları ve dülgerler günde yemekli on akçeye işleyeler. Gün doğarken gelip gün inmeden gitmeye. Kiremitçiler de gözlene, çiğ pişirmeyeler. Ve kerpiçciler kerpici sıkı ve kalın edeler.

Marangoz dükkânında

Sefa geldin ey müsafir, ısmarla kahve içelim, İşçi ile sohbet olmaz, bir merhaba der geçelim.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN