Çevre Eğitimi

Çevre kirliliği nedir? Önlemek için neler yapmalıyız?

Doğal çevre bileşenlerinden toprağa, havaya ve suya etki ederek oluşan, canlıların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen, cansızlar üzerinde yapı bozucu zararlar veren kirletici maddelerin yüksek oranda birikmesi olayına çevre kirliliği denilmektedir. Çevre kirliliği karşımıza hava, su, toprak, gürültü ve ışık kirliliği olarak çıkmaktadır.

Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü ve ışık kirliliği birbirlerinden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenir. Toprak kirliliği hava ve su kirliliğini, su kirliliği hava ve toprak kirliliğini beraberinde getirir. Aynı şekilde gürültü ve ışık kirliliği de canlıların yaşamını olumsuz etkiler. Şimdi hep birlikte aşağıdaki resmi inceleyip devamında gelen etkinliği yapalım.

Çevre kirliliğinin yerel ve küresel etkileri

1) Hava kirliliği

Hava kirliliği
Hava kirliliği

Hepimizin bildiği gibi hava temel yaşam kaynaklarımızdan biridir. İnsan ve canlılar için hayati öneme sahiptir. Hava kirliliği, havada yaşam dengesine ve çevre sistemine zarar verebilecek katı, sıvı veya gaz şeklinde yabancı maddelerin bulunmasıdır. Orman yangınları, egzoz gazları, volkanik patlamalar, evleri ve endüstriyel tesisleri ısıtmak için kullanılan yakıtlar hava kirliliğinin nedenleri arasındadır. Hava kirliliğinin insan sağlığını olumsuz etkilemesi astım, romatizma, akciğer kanseri, nefes darlığı ve bronşit gibi hastalıklara neden olur. Bitkilerde öldürücü, büyümeyi engelleyici olabilmektedir. Yapraklar üzerinde biriken toz, bitkilerin fotosentez yapmalarına engel olur. Hava kirliliğinin sanatsal ve mimari yapılar üzerinde de yıkıcı bir etkisi vardır. Ayrıca asit yağmurları, iklim değişikliği, eriyen buzullar, küresel ısınma ve sera etkisi hava kirliliğinin diğer sonuçlarıdır.

Hava kirliliğini önlemek için neler yapılmalıdır?

  • Oksijen kaynağımız olan yeşil ve ormanlık alanlar korunmalı ve arttırılmalıdır.
  • Sanayi bacalarına filtre takılmalıdır.
  • Isınma amaçlı kalorisi yüksek olan yakıtlar tercih edilmelidir.
  • Doğalgaz kullanımı özendirilmelidir.
  • Kişisel araçlar yerine toplu taşıma araçlarının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
  • Yakıt kullanımını azaltıcı tedbirler alınmalı, binalara ve evlere ısı yalıtımı yapılmalıdır.
  • Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının, soba ve bacaların bakımları zamanında yapılmalıdır.

2) Su kirliliği

Su kirliliği
Su kirliliği

İnsan su olmadan yaşayabilir mi? Peki ya bir papatyanın su olmadan canlı kalabilmesi mümkün müdür? Ya bir kuş, su içmeden yaşayabilir mi? Bir balık susuz ne yapar? Su canlılığımız için, hayati önem taşımakla birlikte temel yaşam kaynaklarımızdan biridir. Dünya’daki su ortamlarımızı yer altı ve yer üstü su kaynakları oluşturur: Denizler, göller, akarsular… Dünya’nın üçte ikisinin sularla kaplı olduğunu düşündüğümüzde su kirliliğinin ne kadar hayati önem taşıdığını bir kez daha anlamaktayız.

Kaliforniya kıyılarından başlayarak Japonya kıyılarına kadar uzanan dip akıntıları ile taşınan atıklar Dünya’nın en büyük çöplüğünü oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalara göre okyanus altında yaklaşık 100 milyon atık olduğu açıklanmıştır. 1973 yılında Birleşmiş Milletler kararı ile imzalanan MARPOL Sözleşmesi ile okyanusların ve iç suların korunması yasalarla belirlenmiştir. Ancak tüm bu anlaşma ve yasaklara rağmen kirlilik artmaya devam ediyor. Evsel atıklar, endüstriyel atıklar, kanalizasyon toplama şebekesi ve arıtma tesislerinin bulunmaması, tarımsal çalışmalarda arazilere uygulanan kimyasal gübreler vb. sebeplerden dolayı kirlilik olabilmektedir. Bu durum suda yaşayan canlıların ölmesine, su biyoçeşitliliğinin azalmasına, doğal dengenin bozulmasına, içme sularının kirlenmesine yol açmaktadır. Ayrıca tifo, dizanteri, hepatit gibi hastalıkların ortaya çıkması ve yayılması, estetik yönden bozulma ve turizmin etkilenmesi su kirliliğinden kaynaklanan diğer sonuçlardır.

Su kirliliğini önlemek için neler yapılmalıdır?

  • Tarım ilaçlarının ve yapay gübrelerin sulara karışması engellenmelidir.
  • Fabrika ve sanayi atıklarının temizlenmesi için arıtma tesisleri kurulmalıdır.
  • Kanalizasyon suları arıtılmadan sulara bırakılmamalıdır.
  • Toprak kirliliği aynı zamanda yer altı sularını kirlettiğinden toprak kirliliğine neden olan faktörlerin önüne geçilmelidir.
  • Her birey su kaynaklarını koruması ve kirletmemesi konusunda bilinçlendirilmelidir.
  • Çöpler vb. gündelik atıklar su kaynaklarına bırakılmamalıdır.

3) Toprak kirliliği

Toprak kirliliği
Toprak kirliliği

Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin bozulması toprak kirliliği olarak tanımlanmaktadır. Toprak pestisitleri, endüstriyel atıklar, kimyasal gübreler, radyoaktif atıklar, asit yağmurları, toprakta çöp birikimi, ormansızlaşma sonucu toprak erozyonu ortaya çıkar ve toprak kirliliğine neden olur. Bitkiler hayatta kalmak için topraktan yiyecek ve su alırlar. Aldıkları bu besin de besin zinciri yoluyla insanlara geçer. Toprak kirli olduğunda bu aktarım canlıların yaşamsal fonksiyonlarını tehlikeye sokacaktır. Toprak kirliliğinin diğer sonuçları arasında doğal bitki örtüsünün kaybı, artan erozyon, çölleşme ve azalan tarımsal verimlilik sayılabilir.

Toprak kirliliğini önlemek için neler yapılmalıdır?

  • Toprak kirliliğinin önlenebilmesi için yeşil alanlarımız ve ormanlar arttırılmalıdır.
  • Tarımda yapay gübre ve tarım ilaçlarının yanlış kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Evsel atıklar ve sanayi atıkları toplanıp depolanarak çevreye zarar vermeyecek şekilde imha edilmelidir.
  • Plastik atıklar, cam atıklar, metal atıklar, evsel atıklar ve piller geri dönüşümlerinin sağlanması adına mümkünse ayrı ayrı biriktirilmelidir.
  • Su kirliliğine sebep olan etmenler önlenmelidir. Kirli su ile sulanan topraklar kirlenmekte, kirlenen toprak ise yer altı sularını kirletmektedir.

4) Gürültü kirliliği

Gürültü kirliliği
Gürültü kirliliği

İş verimimizi düşürerek işitme sağlığımızı olumsuz etkileyebilecek, fiziksel ve psikolojik dengesizliklere neden olabilecek hoş olmayan sesler gürültü olarak ifade edilmektedir. Her ne kadar taşıt trafiği gürültünün ana sorumlusu olarak görülse de gürültünün birçok kaynağı vardır. Gürültünün temel kaynaklarına bir göz atalım.

(MEB, 2011c).: Nüfus Hareketleri ve Çevre. Ankara: Aile ve Tüketici Hizmetleri.)
Trafik Raylı Sistemler Uçaklar Sanayi omşular İnşaat Açık Hava Diğer Kaynaklar
%50 %18 %13 %6 %3.5 %3 %2.5 %4
Gürültünün temel kaynakları

Çevremizde belli bir yoğunluktan fazla gürültü olduğunda gürültü kirliliği oluşur. Ses şiddeti ölçüsü desibeldir (dB). İnsan kulağı en düşük 0 dB ses seviyesini duyabilir. Uluslararası Standart Örgütünün (ISO) normal saydığı gürültü düzeyi 58 dB olarak belirlenmiştir. 58 dB üzeri sesler gürültülü olarak kabul edilir. Örneğin; 60 dB gürültülü ortamda telefon görüşmesi yapmak mümkün değildir.

Günlük hayatımızda gürültünün neden olduğu birçok sorun vardır. Yapılan araştırmalara göre gürültülü ortamlarda bulunan hastalar daha geç iyileşirler. Ayrıca gürültü, strese ve yorgunluğa neden olduğundan insanı psikolojik olarak yıpratır. Uyku kalitesini düşürür, verimliliğini azaltır. Kişisel ve toplumsal yaşam kalitesini alt seviyelere indirir. Bu nedenle gürültü kirliliği geri kalmışlığın da bir ölçütü olarak kabul görmektedir.

Gürültü kirliliğini önlemek için neler yapılmalıdır?

Gürültüyü farklı yollarla kontrol etmek mümkündür:

  • Gürültüyü, kaynağında kontrol ederek gürültüye neden olan etmenleri ortadan kaldırabiliriz.
  • Gürültüyü engeller yolu ile kontrol ederek gürültü kaynağına ses azaltıcı engeller koyabiliriz. Örneğin bu bir makineyse çevresini kapatabiliriz.
  • Gürültüyü bireysel korunma yolları ile kontrol edebiliriz. Örneğin kulak koruyucu kullanmamız gürültünün zararlı etkilerini biraz olsun azaltacaktır.

Bunların yanında yaşam kalitemizi düşürmeden alacağımız küçük önlemler ile de gürültü kirliliğini önlememiz mümkün olacaktır. Bunlar;

  • Gereksiz yere korna çalmamak,
  • Evlerde, işyerlerinde TV, müzik aletleri vb. cihazların seslerini çevremize rahatsızlık vermeyecek şekilde açmak,
  • Arabalarımızın bozuk egzozlarını tamir ettirmek,
  • Binaları ses yalıtımlı olacak şekilde inşa etmek,
  • Düğün, sünnet vb. kutlama ve merasimlerinde gürültülü bir şekilde müzik çalmamak ya da ses yalıtımlı mekânları tercih etmek şeklinde sıralanabilir.

5) Işık kirliliği

Işık kirliliği
Işık kirliliği

Yukarıdaki resimde neler görüyoruz? Kirlilik sadece atıklar ile mi olur? Arkadaşlarımızla tartışalım. Işığın yanlış zamanda ve yanlış yerde kullanılması ile ışık kirliliği oluşur. Gök parlaklığı, kamaşma, düzensiz ışık yığını vb. şekillerde görülebilir. Işık kirliliğine neden olan etmenler dış cephe aydınlatmaları, iç mekan aydınlatmaları, ilân ve reklam panoları, yol, cadde, spor alanları aydınlatmaları, park ve bahçe ışıklandırmaları, güvenlik aydınlatmaları şeklinde sıralanabilir.

International Dark Sky Association tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ışığın % 30’ı hatalı dış aydınlatmada boşa harcanıyor. Yine ışık kirliliği ile geceleri gökyüzünde görülen yıldız sayısı azalmakta bu durum astronomik araştırmalara engel olmaktadır. Ayrıca hayvanlar da ışık kirliliğinden olumsuz etkilenmektedir. Geceleri gökdelen ışıklarına gelen kuşlar, gece boyunca avlanamadıkları ve yorgun düştükleri için bina camlarına çarparak ölebilmektedir. 2003’te Almanya’da yapılan bir araştırmada gecede 150 böceğin cadde ışıklarından öldüğü belirlenmiştir. Bir diğer araştırmada kelebekler ve diğer gece böceklerinin ölümleri ile türlerin azalması ve tozlaşmayı sağlayamamaları durumunda bitkilerin zamanla yok olabilecekleri açıklanmıştır.

Işık kirliliğini önlemek için neler yapılmalıdır?

  • Gereksiz aydınlatmalardan kaçınılmalıdır.
  • Işıklar sadece ihtiyaç duyulduğunda açılmalıdır.
  • Ortam büyüklüğüne ve koşullarına uygun aydınlatma cihazları kullanılmalıdır.
  • Evlerimizde ve sokaklarımızda gerektiğinden fazla aydınlatma sistemleri kurulmamalıdır.
  • İnsanlar bu konuda bilinçlendirilmeli ve uyarılmalıdır.
https://www.youtube.com/embed/rkAM3r8_NEA

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu