Hava Durumu

Mehter nedir? Bursa Mehter Takımı ne zaman teşkilatlandı?

Mehter Takımı'nın tarihçesi araştırılıyor. Peki mehter nedir? Mehter sazları nelerdir? Mehter takımı ne zaman kuruldu? Bursa Mehter Takımı ne zaman teşkilatlandı? İşte detaylar...

Haber Giriş Tarihi: 29.08.2023 14:59
Haber Güncellenme Tarihi: 29.08.2023 14:59
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Mehter nedir? Bursa Mehter Takımı ne zaman teşkilatlandı?

Bursa mehter takımının marşları, dinleyenlerin hem göğsünü kabartıyor hem de mest ediyor.  Vatandaşlar da mehterin tarihini araştırmaya başladı. Peki mehter nedir? Mehter sazları nelerdir? İşte detaylar... 

MEHTER NEDİR?

Türklerde askeri musiki faaliyetleri, tarihin karanlık noktalarına kadar uzanmaktadır. Musikinin askeri alandaki etkisini çok erken keşfeden Türkler, M.Ö. orduda takım halinde müzik aletleri çaldırırlardı. Bu musiki ile ilgili yazılı kayıt ve belgelerin ise günümüzden 2500 yıl öncesine dayandığını görmekteyiz.

Dünyanın en eski askeri bandosu olarak bilinen mehterde kullanılan sazlara, VIII. yüzyılda yazılmış ve Türk tarihinin en eski yazılı kaynağı olan Orhun kitabelerinde rastlanılmaktadır. Orhun kitabelerinde “Kübürge” ve “Tuğ” çalgılarından bahsedilmektedir.

XI. yüzyılda yazılmış, Türkçe'nin en eski sözlüğü olan Divan-ü Lügat-it Türk'te, hakanın huzurunda nevbet vuran müzik grubuna “Tuğ” adının verildiği yazılmaktadır.

Eski Türk devletlerinin tuğ takımlarında yer alan musiki aletleri, Osmanlı mehterhanesindeki çalgıların prototiplerinden ibaret olup, bu çalgılar; küvrük (kös), tomruk (davul), ceng (zil) gibi sazlardır. Türk borusunun XII. yüzyılda “Nay-i Türki” adıyla meşhur olup savaşlarda çalındığını tarihi kaynaklar belirtmektedir.

1326 yılında Bursa'nın fethi ile kurulan Bursa Mehterhanesi 1826 yılında Yeniçeriliğin kaldırılışıyla beraber kapatılmıştır.

Bursa Mehterhanesi beş yüz yıl şanla şerefle önemli görevler yapmıştır, bilhassa İstanbul'un fethinde, devletin imparatorluğa geçiş sürecinde katkısı çok büyüktür.

Cumhuriyet döneminde ilk olarak Bursa da Mehter Takımının kurulması; 1963 yılında Muharip Gaziler Cemiyeti Bursa Şubesi Başkanı Sayın Em.General Ömer Sürel'in önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Fakat bu oluşum fazla ömürlü olamamıştır.

Son olarak 1991 tarihinde Bursa'da sanayici ve iş adamlarının desteği ile BUR-HOY Bursa Mehter Musikisi ve Halk Oyunları Derneği kurularak Bursa Mehter Takımı yeniden teşkilatlandı.

Halen Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde bulunan Mehterhanede faaliyetine devam eden Bursa Mehter takımı ilk olarak 1992 Cumhuriyet Bayramı törenlerine iştirak ederek tekrar Bursalıların huzuruna çıktı.

Büyük saygı ve sevgi ile karşılanan Mehtere bir çok yerlerden davetler geliyor ve Mehterin asaletine ters düşmeyecek davetler kabul edilerek iştirak ediliyor.

Bursa Mehterhanesinde çalışmalar Mehter musikisi ve repartuar hocası Sezgin Kırmızıgül,Nurettin Göçmen ve Ruşen Tutar ile Emir-i Alem Rüştü Bayraktar , Mehmet İçer ve Kemal Başan tarafından yapılmaktadır.

Mehterhan'lara BURSA MEHTER TAKIMI'nın resmi internet sitesinden bakabilirsiniz. 

MEHTERİN TARİHİ:

1289 yılı bir ikindi vakti Selçuklu Sultanı'nın Emir Mansur Çomaktar başkanlığında bir heyetle gönderdiği ferman ve Mehter Takımını Söğütte büyük Mescit meydanında Osmangazi tarafından yanında amcası Dündar Bey, kardeşleri Savcıbey ve Gündüzalp ile silah arkadaşları Aykutalp, Hasanalp, Konuralp, Kösemihal, Karamürsel, Akçakoca, Abdurrahmangazi ve Dursun Fakih Hoca olduğu halde Söğütlülerle beraber ayakta karşıladı.

Osmangazi ve yanında bulunanlar gelen Mehter Takımını ayakta saygıyla dinlediler, daha sonra ferman okundu. Fermanın okunmasından sonra halk büyük sevgi gösterisinde bulundular. Meydan bir anda "Beyimiz Şahımız Tanrı seni bir daha büyük etsin, kılıcını bir yerine bin etsin. Bir devlete layıksın. Tanrı seni bize, bütün Türk milletine bağışlasın" nidaları ve alkış sesleri ile çınladı.

Heyet başkanı Emir Mansur Çomaktar fermanı teslim ederken şöyle dedi. " Benim burada asıl hayran olduğum şey sizin aranızdaki sevgi, saygı ve birliktir. Anadolu'nun ve hatta daha ötelerin hiç bir yerinde birbirlerine bu derece bağlı Aşiret şöyle dursun ocak bile bulmak güçtür. Bu bakımdan cidden herkese örnek olmaya layıksınız. Sizde bu birlik, bu beraberlik varken yapamayacağınız iş, yenemeyeceğiniz güçlük yoktur. Gerçekten tebrike layıksınız" dedi. Bu konuşmadan sonra Dündar bey söz aldı "Birlik olmayan yerde dirlik olmaz, biz Kayı'lılar bu Boy'undan gelmekle kıvanç duyduğumuz Oğuz Han'ın en kıymetli vasiyeti sayarız, her hal ve hareketimizle bu sözü kendimize rehber ederiz" dedi. Yapılan bu tören ile Mehterhane geleneği Osmanlılara geçmiş oldu.

Malazgirt zaferi ile Anadolu'ya geçen Türkler, Selçuklu Devleti ile Türklüğün ve İslamiyet'in yücelmesi için büyük güç oldular. Daha sonra Osmangazi ile genişleyen Türk toprakları zaferlerle üç kıtada milyonlarca kilometrekare olmuştur. Türkler yerleştikleri yerlere İslamiyeti, kültürü, sanatı, insanların insanca yaşamasını sağlayan her türlü nizam ve intizamı götürmüşlerdir.

Musikiden akıl hastalarını tedavi yöntemlerine kadar istifade eden atalarımız savaş zamanlarında zaferlerin kazanılmasında Mehter Musikisinin etkisini idrak etmişler ve bu musikiden en iyi şekilde yararlanmışlardır. Ecdadımızın bizlere bıraktığı tarih destanlarını bizlere hatırlatan Mehter milletimizin gönlünde taht kurmuştur.

Devrin batı müziği bestekarları başta Mozart, Beethoven, Gluk olmak üzere büyük üstatlar Mehter musikisinden etkilenerek emsal eserler ortaya çıkarmışlar, hatta Mehter sazlarını orkestralarına koymuşlardır.

Esnaf Mehter'leri olarak faaliyet gösteren sivil Mehter Takımları da Devlet Mehterhanesinin denetiminde faaliyet gösterirlerdi.

Bu Mehter Takımları hazeri zamanlarda halkın mutlu günlerine iştirak ederler.Seferi zamanlarda da Devlet Mehterhanesi ile beraber savaş alanlarına giderlerdi.

Mehter Takımı iki bölüm, yedi takım halinde kurulup faaliyette bulunur. Konser (Nevbet) esnasında hilal şeklini alan Mehter Takımının yürüyüş düzeninde ; birinci bölümde Sancak Takımı bulunur, ikinci bölümde önce Cevganlar bulunur,arkalarında sırasıyla Zurnazenler, Boruzenler, Nakkarezenler, Zilzenler ve Davulzenler ve en arkada (at yada deve üzerinde) kös yer alır.

Mehter'in yürüyüş şekli çok kişi tarafından sanıldığı gibi iki ileri bir geri şeklinde değildir. Mehter yürüyüşü kendine has bir yürüyüş olup, daima sağ ayakla başlanır ve her üç adım atışta sağa ve sola dönülerek yürünür. Bu mehterin her iki tarafı selamlamasıdır.

Sancak takımında bulunanlar Osmanlı devrinde Yeniçerilerden teşkil edilmiştir. Bu ocakta Mimar Sinan gibi büyük bir deha yetiştiği gibi bir çok ünlü Sadrazamlar, Vezirler, Paşalar yetişmiştir. II. Mahmut tarafından 1826 yılında kapatılan Yeniçeri ocağıyla birlikte Mehterhane de kapatılmıştır.

Seksen sekiz yıllık suskunluktan sonra yazar Celal Esat ARSEVEN ve Askeri Müze müdürü Ahmet Muhtar Paşa'nın çabaları ile 1914 yılında yeniden Askeri müzede çalmaya başlayan Mehter , I.Dünya savaşı sırasında 1917 de Enver Paşa tarafından ordu birliklerinde kısa soluklu da olsa yeniden kurulmuştur. 1914 yılında Askeri Müze de kurulan Mehter 1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai APAYDIN tarafından aslına uygun olmadığı gerekçesi ile kapatılmıştır. Genel Kurmay Başkanlığının isteği üzerine Askeri Müze bünyesinde 1953 yılında tekrar kurulan Mehter Takımı çalışmalarına devam etmektedir.

Teşkilat: Mehteran “kat” lardan teşekkül eder. Mehteranda, her sazdan bireriyle kurulan topluluğa kat adı verilir. Mesela beş katlı mehter denilince, her sazdan beşer olduğu anlaşılır. Mehter takımı 3,5,7,9, katlı olarak kurulur. Osmanlı imparatorluğunun ihtişamlı devirlerinde mehter kat sayısı 12'ye kadar çıkmıştır. Yavuz Sultan Selim Mercidabık savaşına, Kanuni Sultan Süleyman Viyana'ya 200'ü geçen sayılarda mehter götürmüşlerdir.

Her saz çalan grubun bir başı vardır. buna “ağa” veya “sazbaşı” denir. Bütün mehterin başında da mehterbaşı ağa bulunur. Mehterbaşı nevbet vurulurken yarım daire şeklinde bulunan mehteranı icra ettirir ve idare eder. Mehterde her sazın adına göre o sazı çalana ad verilir. Zurna çalana zurnazen, boru çalana boruzen, nakkare çalana nakkarezen, davul çalana davulzen, zil çalana zilzan, kös çalana köszen denir.

MEHTER SAZLARI: 

CEVGAN

Ucunda gümüşten veya sarı pirinçten yapılan küçük ziller bulunan bir sopa şeklinde müzik aletidir. Bir ince değnek şeklinde olan sapına aşağı doğru dönük madenden bir parça üzerinde de çıngıraklar mevcuttur.
Sağında ve solunda at kuyruğu püsküller vardır. Cevgan kullanana (Cevgani) denir. Bu müzik aleti de sadece Mehtere has bir müzik aletidir. Başka yerde kullanılmaz.

ZURNA

Zurnazen Mehterde Zurna çalanlara verilen isimdir. Zurna da bize has bir müzik aleti olma özelliğini halen korumaktadır. Mehterin kaldırıldığı her dönemde Zurna davulla beraber halkın gönlündeki yerini her zaman korumuştur. Yüzyıllardan beri bütün düğün ve kutlamalarımızdaki yerini hala korumaktadır. Zurna En eski üflemeli halk çalgısıdır. Gövde ve sipsi olmak üzere iki parçadan oluşmaktadır. Erik veya zerdali ağacından yapılan gövdenin ayrıca bir de şimşirden yapılma başlık bölümü vardır.Anadolu da kullanılan zurnaların boyları yaklaşık olmak üzere 25 Cm ile 60 Cm arasında değişir.



Zurna üstünde ön tarafta 7, arka tarafta 1 perde deliği vardır. Ayrıca zurnanın geniş ağzı (kalak) üzerinde şeytan deliği denen delikler vardır ki bu delikleri balmumu ile tıkma ya da açma yoluyla seslerin düzenini sağlar.
Sipsi, sesi çıkarmaya yarayan bir kamış parçasıdır. 5-6 cm uzunluğundaki madeni ince bir borucuğa eklenerek, ağızlık denen dairesel bir parçayla birlikte baslığa takılır. Zurnanın ses genişliği bir oktav olmasına karşılık, usta sanatçılar bu genişliği daha da arttırabilirler. Iki tip zurna vardır: Biri kaba zurna , kalın ses çıkarır, mehter zurnasıdır; diğeri cura zurnadır, ince ses çıkarır. Zurna mehterin ana sazıdır.

BORU

Boruzen Mehterde boru çalanlara verilen isimdir. Sarı pirinçten yapılmış bir sazdır. Ağızlığından itibaren ince ve düz olarak uzanır, ileride bir boyundan kıvrıldıktan sonra geriye düz olarak gelir, tekrar yukarı kıvrılır ve evvelki kıvrımın hizasını geçtikten sonra ağzı genişleyip açılarak nihayet bulur. Boru çalınırken sağ el ile kavranır ve ağızda dudak hareketleriyle çesitli sesler çıkarılır. Boru ile peşrev veya semai çalınmaz, yalnız dem tutulur.



Boru da dünyada bütün orkestralarda, müzik gruplarında mızıka takımlarında kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.

NAKKARE

Ağızları deri kaplı, birbirine bağlı iki çömlekten oluşan bir çalgıdır. Gövde kilden olabileceği gibi metal (bakir), ceviz ya da dut ağacından da olabilir.

Gövdenin yüksekliği yaklaşık 30 Cm dir. Gövdenin yüzüne keçi derisi gerilir.

Nakkare 35 Cm uzunluğunda çubuklarla çalınır.

ZİL

Bakır-kalay karışımı madenden yapılmıs ve tanınan bir ses çıkaran sazdır. Tam birer daire şeklindedir. ortaya yakın yeri daha kabarıktır. İç tarafı yayvandır, kalınlığı birkaç milimetredir. Zilin ortası deliktir. Bu delikten zilleri elle tutmaya yarayacak bağlar geçirilir, zilin iç tarafinda düğümlenir.

Ziller çalındığı zaman kuvvetli ve devamlı inleyen keskin bir ses çıkarır. Devamlı tınlama için ziller birbirinden ayrılır, sesin kesilmesi için birbiri üzerine kapalı tutulur.

DAVUL

Türklerin, çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Kaynağı Orta Asya'dır. Davul, Selçuklu Türkleri'nce Anadolu'ya getirilmiş, Osmanlı Türkleri aracılığıyla da Avrupa'ya yayılmıştır.

Davullar çesitli büyüklükte olabilirler. Büyüğüne Kaba Davul, küçüğüne Cura Davul ya da Davulbaz denir. Güney Doğu Anadolu da büyük davula Nagara denilmektedir.



Davul, bir kasnakla bu kasnağın her iki yanına gerilmiş deriden oluşur. Kasnak ceviz, çam, gökçeağaç, köknar, ıhlamur ve kavak ağaçlarından yapılabilir. Çapı, büyüklüğüne göre 50-90 Cm arasında değisir. Kasnağın her iki yanına çember ve kayış aracılığıyla keçi ya da dana derisi gerilir. Kayış, gerilme ve gevşetme yoluyla aynı zamanda davula düzen verme işine de yarar.

Davul, tokmak ve çıbıkla çalınır. Tokmağa, çomak, çöven, çögen ya da metçik de denir. Yabani armut ya da yabani gül ağacı köklerinden yapılır. Tokmak vuruşları ezginin kuvvetli zamanlarını belirler. Çıbığa, zipzipi de denir. Kızılcık ya da ardıç agacı dalından yapılma ince bir değnektir. Cıbığın ezginin hafif zamanlarında kıvrak ve seri hareketlerle vurulmasına çırpma, uzun havaya eşlik ederken titretimlerle vurulmasına dem tutma denir.

KÖS

Köszen Mehterde Kös çalan kişiye verilen isimdir. Bakır madeninden yapılan bir vurmalı sazdır. Köslerin üzerine deve derisi gerilir, dip kısmından itibaren gittikçe artan bir genişleme, ağız tarafında en geniş şeklini alır. Küçükleri at üzerinde, daha büyükleri develerde, en büyükleri de fillerde taşınır. Kösler sağ ve sol ellerle birbirine eşit boyda iki tokmakla çalınır. Nevbet vurulurken toplu halde kösler mehterin ortasında yanyana yere konularak çalınır.

Daha önceleri Kös sadece padişah mehterlerinde kullanılırdı. 3.Selim diğer mehterlere de Kös konulmasına izin vermiştir. 3. Selim zamanından bu yana tüm mehterlerde Kös bulunur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.