Sepet 0 x

Çini Sanatı Nedir? Örneklerle Detaylı Anlatım

Çini Sanatı Nedir? Örneklerle Detaylı Anlatım

Günümüzde popüler el sanatlarından biri olan çini sanatına, tüm dünyada oldukça fazla ilgi duyuluyor. Peki Türklere ait sanatların en başında gelen çini sanatı hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? İşte sizin için “Çini sanatı nedir?” ve “Çini sanatı tarihi nedir?” detaylıca anlattık!

Çini Sanatı Nedir?

cinisanati

Çini sanatı, Osmanlılardan günümüze kadar gelmiş olan Türk sanatlarından kabul edilen bir tür killi topraktan meydana getirilen ve fırında pişirilen, bir yüzeyi sırlanmış, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş, seramik parçasına denir. Çini sanatı, iç ve dış mimari süslemelerin yanı sıra toprağın pişirildikten sonra şekil verilip kap-kacak, tabak, vazo, kase vb. şeklinde eşyalar üretilmesine imkan sağlayan bir el sanatıdır. Çini yapma sanatı da Çinicilik olarak adlandırılır.

Çini Sanatı Tarihi

cinisanatitarihi

Porselen sanatını dünyaya tanıtan Çinliler’e izafetle Çin isminden türetilmiştir. Çeşitli biçimlerdeki levhaların renklendirilip sırlanarak fırınlanması sonucu, eriyen sırın çini hamurundan yapılmış levha üzerinde meydana getirdiği koruyucu saydam katman çini sanatının esası olmuş ve kullanıldığı mimari süslemeye solmayan bir renklilik sağlamıştır. Çeşitli devir ve bölgelere bakılırsa teknik değişimler göstererek zenginleşen çininin ilk örnekleri, tuğla üstüne renkli sırın kullanılması ile eski Mısır ve Mezopotamya’da oluşturulmuştur. Mimari eserlerde çini süslemelerin, bu sanat dalının asıl gelişmesini sergilediği Türk-İslâm sanatında Karahanlılar, Gazneliler ve Hârizmşahlar’dan itibaren kullanıldığı görülmektedir. Türkler’de iç ve dış mimari süslemenin en renkli kolu olan çini sanatı, büyümesini ve gelişmesini Anadolu’da göstermiştir.

Çini sanatı, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarafınca devam ettirilmiştir. Selçuklu döneminde birçok cami, menderese, saray, türbe ve kervansaray benzer biçimde yapılar çini sanatı ile süslenmiştir. Bu dönemde çoğu zaman lacivert, mavi, hardal, kahverengi ve siyah renkler kullanılmıştır. Selçuklu dönemi ile alakalı çiniler genellikle, altıgen, kare ve dikdörtgen şekillerinde olma özelliği taşımaktadır. Genellikle mozaik şekiller kullanılmıştır. Mozaik şekillerin yanı sıra Kufi seçimi yazılar ve Rumi motiflerde yer almıştır. Osmanlının kurulmasıyla beraber birbirinden farklı yapılar motiflerle ve renklendirmelerle süslenerek, çini sanatı yaşatılmıştır. Tarih boyunca geleneksel Türk el sanatı olarak yer almıştır. 16. Yüzyılda İznik ve Kütahya çinileri büyük bir gelişim göstermiş ve Türk çini sanatı olarak zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde İznik’te üretilen çiniler Selçuklu dönemine göre daha çok renklenmiştir. Yeşil, kırmızı, turkuaz, lacivert ve kahverengi tonları kullanılarak farklılık katılmıştır. Bugüne kalan pek çok camide göz alıcı üretimlerle rastladığımız çiniler ayrıca eşyalarda da kullanılmıştır. Camilerde kullanılan çinilere “Kaşi”, eşyalarda kullanılanlara ise “Evani” ismi verilirdi. Çiniciliğin ön plana çıktığı iki önemli merkez bulunmaktadır. Bunlar İznik ve Kütahya’dır.

İznik Çinisi

iznikcinisi

Bulunduğumuz dönemde Bursa’ya bağlı bir ilçe olan ve antik adı Nicaea olan İznik, çini sanatının ilk yoğun yapıldığı yerdir. Çiniciliğin en gelişkin olduğu zamanlarda Bursa’nın Osmanlı başkenti olması da bir etken olmuştur. Bursa’daki Yeşil Cami ve türbesi, Muradiye Cami, Edirne’deki Muradiye Cami ile Çinili Köşk çinileri İznik çinisi örneğidir. İznik çinisinin özellikleri içinde motiflerinin geometrik şekiller ağırlıkta olması ile mavi, siyah, lacivert ve turkuaz renklerinin sık görülmesidir. Çini sanatında kullanılan türlerden önde gelen mozaik ile sırlı boya tekniklerinin öne çıkmış olduğu İznik çiniciliği Osmanlı sarayının da tesiri ile 16. yy da en şöhretli periyodu yaşamış ve sır altı boya ile sır tekniğinin de kullanımı öne çıkmıştır.

Kütahya Çinisi

kutahyacinisi

Kütahya denilince herkesin aklına ilk gelen şeylerden biri olan seramik, Osmanlı döneminde 14. Yüzyıl sonlarında ortaya çıkmıştır. Kütahya’da çini yapma sanatının gelişmesini sağlayan birtakım nedenler vardır. Bunların ilk başında gelen Kütahya’nın coğrafi konumu, hammadde kaynakları ve kentleşmedir. Diğer faktörler ise bölgede bulunan Ermeni çiniciler ve onların ticaret ağları  ve Osmanlı’nın asıl çini merkezi olan İznik’in üretiminin gerilemesiyle, Kütahya çiniciliğine olan talebin artmasıdır.  Özellikle Osmanlı’nın gerileme döneminde İznik çinisinin de geri plana düşmesi Kütahya’da kurulan çini atölyelerini 18. Yüzyıldan sonrasında en ön plana çıkarmıştır. Kütahya günümüzde de çiniciliğin başkenti konuma gelmiş ve bugün seramik mevzusunda öncü şehirlerden biri olmuştur. Öne çıkan bu iki merkez dışında Osmanlı’dan bugüne Çanakkale de bir başka önemli şehir olmuştur. Bugün seramik denildiğine Kütahya ve Çanakkale’nin ilk iki sırada olması, Osmanlı süreci çiniciliğine dayanır. Üç büyük şehir İstanbul, Ankara, İzmir ile eski İstanbul başkenti Edirne ve Anadolu’daki Aksaray, Tokat ve Nevşehir’de de çini zanaatı gelişmiştir.

Çini Sanatı’nın İlk Örnekleri

  • İznik – Yeşil Cami
  • Bursa – Yeşil Cami
  • Bursa – Muradiye Camisi
  • Edirne – Şah Melek Paşa Camisi
  • Çinili Köşk
  • İstanbul – Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi
  • Haseki Medresesi
  • İstanbul – Mahmut Paşa Türbesi

Yüzyıllara Göre Çini

cinitarihi

15.yy da büyük gelişme gösteren Kütahya çiniciliği kendine özgü motifleriyle İznik’ten ayrılmıştır.

17.yy’ ın en iyi örneği Sultan Ahmet Camii’dir. Bu camiide ki mercan kırmızısı renk yerini yeşile bırakmıştır. Bu yüzyıldaki mimarlık alanındaki durgunluk çini sanatınında gerilemesine neden olmuştur. İznik ve Kütahya’da kurulmuş olan çini atölyelerinin üretimi azalmış, çinilerin niteliği bozulmuştur.

18.yy da yapılmış olan çeşme ve camilerin bazılarında soluk renkli, bozuk sırlı çinilerden çini sanatındaki gerileme fark edilmektedir. Çini sanatındaki bu gerilemenin çeşitli Avrupa ülkelerinden getirtilen yabancı çinilerin rekabetinin de etkisi olmuştur.

19.yy’ ın başlarında gerileme devam etmiştir. Haliç’te kurulan çini fabrikasının üretimi buna engel olamamıştır. Bu yüzyılın sonlarına doğru I.Ulusal Mimari dönemi ile mimarideki eskiye dönüş nedeniyle yeniden çininin kullanılması çini sanatı yapımına kısa süren bir canlılık gelmiştir.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda ise çini sanatı eski renk ve desenleri yeniden ele almakta, eskiye yönelik araştırmalarını sürdürmektedir. Günümüz Türkiyesinde  Kütahya çiniciliğin tek merkezi haline gelmiştir.

 

Yorum (1)

  • Çini sanatı hakkında verdiğiniz örnekler gayet açıklayıcı olmuş teşekkürler.

Bir yorum Yaz

X