T.C
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ
HALK HİKÂYELERİNİN SİNEMAYA UYARLANIŞI
(Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Zaloğlu Rüstem, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre)
ASUMAN DEMİR
110210084
BİTİRME TEZİ
TEZ YÖNETİCİSİ
Doç. Dr. GÜLHAN ATNUR
ERZURUM 2015
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ....................................................................................................................................... 3
GİRİŞ ......................................................................................................................................... 4
HALK HİKÂYESİ ..................................................................................................................... 5
TÜRK SİNEMASI ..................................................................................................................... 9
HİKÂYELER ........................................................................................................................... 22
KEREM İLE ASLI ............................................................................................................... 22
Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi ........................................................................................... 22
Kerem İle Aslı Film .......................................................................................................... 26
Kerem İle Aslı Dizi ........................................................................................................... 35
Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi ...................................................... 39
LEYLÂ İLE MECNUN........................................................................................................ 50
Leylâ İle Mecnun Halk Hikâyesi ...................................................................................... 50
Leylâ İle Mecnun Film...................................................................................................... 54
Leyla İle Mecnun Dizi ...................................................................................................... 62
Leyla İle Mecnun Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................. 68
ZALOĞLU RÜSTEM .......................................................................................................... 78
Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi ......................................................................................... 78
Zaloğlu Rüstem Film ........................................................................................................ 83
Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................... 87
ARZU İLE KAMBER .......................................................................................................... 93
Arzu ile Kamber Halk Hikâyesi ........................................................................................ 93
Arzu ile Kamber Film ....................................................................................................... 96
Arzu İle Kamber Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi ................................................. 105
TAHİR İLE ZÜHRE .......................................................................................................... 112
Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi ........................................................................................ 112
Tahir İle Zühre Film........................................................................................................ 117
Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................... 125
SONUÇ .................................................................................................................................. 133
KAYNAKLAR....................................................................................................................... 134
2
ÖNSÖZ
Göçebe hayatın yerleşik hayata geçtiği dönemde sözlü kültürde doğan halk hikâyeleri
halkın aşk ve kahramanlık konularını anlatırken dilden dile dolaşmış ve geniş bir coğrafyaya
yayılmıştır. Bu anlatılar yazıya geçirilme ile başka bir sürece girmiş tarih sahnesinde
kahramanları ile yıllara kazınmıştır. İlerleyen zamanın getirilerinden, toplumsal olaylardan,
siyasal değişikliklerden ve bilimsel gelişmelerden de nasibini alan bu hikâyeler zaman geçtikte
hafızalarda kalma yöntemlerini değiştirmişlerdir.
Sözlü kültürden yazılı metinlere, yazılı metinlerden de beyaz perdeye taşınmışlardır.
Halkın kendi içinden çıkıp, kendi içinde tur atan ve yine halka sunulan metinler halini
almışlardır. Sinemanın ülkemize gelmesi ile alanlara olan eğilim de artmış ve sinemaya yeni
soluklar kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu yüzden kimi zaman bir edebi romandan kimi zaman
bir yazarın senaryosundan kimi zaman da halkın dilinde dolaşmış zihnine yerleşmiş halk
hikâyelerinden yararlanılmıştır.
Halkın bu kadar içinde olan bir konu elbette sinemadan uzak tutulamazdı. Varyantlarını
bilsin yahut bilmesin her insana Kerem ya da Mecnun denildiğinde zihninde bir hayal bir kimlik
peyda olur. Bu kadar toplumun gönlünde olan bir husus ise sinemayı tanıma aşamasında elbette
toplumu çekmek için de kullanılacaktır. Üstelik bu sadece belli bir döneme has bir durum
olmamakla beraber iki binli yıllara gelindiğinde bu karakterlerin sinemadan televizyon
sektörüne dâhil olduğunu görmeye başlarız.
Bu dâhil olma aşamasında hikâye bazen bütünlüğünü korurken bazen de parçalarını
yitirmiştir. Bu çalışmada da beş adet halk hikâyesinin sinemaya aktarılırken ne gibi değişiklere
uğradığını bu değişiklikler sırasında motiflerin ve epizotların hangilerinin korunduğu
hangilerinin kaybedildiği incelenmiştir. Kerem ile Aslı ve Leyla ile Mecnun adlı hikâyelerin
televizyon sektörüne taşınan dizileri de bu bağlamda incelemeye alınmıştır.
Önce hikâyelerin motif ve epizot yapıları çıkartılmış sonra da aynı işlem dizilere ve
filmlere uygulanmıştır. Filmlerde kullanılan şiirler de çalışmaya eklenmiştir. Mukayese
kısmında ise hikâyenin, filmin ve dizinin önce karakterleri sonra motif ve epizotları
karşılaştırılmıştır.
Bu çalışmamda kapısını her çaldığımda beni güler yüzü ile karşılayan ve desteklerini
hiçbir zaman esirgemeyen çok saygın hocam Doç. Dr. Gülhan ATNUR’a teşekkürü bir borç
bilirim.
3
GİRİŞ
Bu çalışma Stith Thompson’ın motif indeksi temel alınarak incelenen Kerem ile Aslı,
Leyla ile Mecnun, Zaloğlu Rüstem, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre hikâyelerinden
oluşmaktadır. Halk hikâyesinin değeri ve mahiyetine değinildikten sonra Türk Sinemasının
gelişim evresi anlatılmış sonra hikâyelere geçilmiştir.
İlk hikâye Kerem ile Aslı hikâyesidir. Hikâyenin öncelikle epizotları belirlenmiş daha
sonra da motifleri çıkartılmıştır. Bu inceleme hikâyenin 1971 yılında sinemaya aktarılan Kerem
ile Aslı adlı film için de, 2002 yılında yayınlanan dizisi için de yapılmıştır. Filmde hem Kerem
hem Aslı karakterlerinin söylediği şiirler de çalışmaya not edilmiştir. Sonraki bölümde ise film
ve diziden çıkartılan epizot ve motifler hikâyeye ne kadar bağlı kalmış hikâyeden ne kadar
uzaklaşmış tespit edilmeye çalışılmıştır.
İkinci hikâye Leyla ile Mecnun hikâyesidir. Onun da aynı şekilde epizot ve motifleri
çıkartılmıştır. Onun filmi 1972 yılında, dizisi 2011 yılında yayınlanmıştır. Yüz dört bölümden
oluşan dizinin absürt komedi olmasına karşın birçok motifi ve epizotu barındırdığını görmek
mümkündür. Bu hikâye de aynı şekilde film ve dizisi ile mukayese edilmiştir.
Üçüncü hikâye Zaloğlu Rüstem hikâyesidir. Destan tipi özelliği taşıyan Zaloğlu
Rüstem’in sinemaya aktarışı da diğer hikâyelerde olduğu gibi incelenmiştir. Dizisi bulunmayan
Zaloğlu Rüstem’in hikâyesi ve filmi arasında karşılaştırılmaya gidilmiştir.
Dördüncü hikâye Arzu ile Kamber hikâyesidir. Film ile metin arasındaki bağlılığı en fazla
koruyan hikâyedir. Film 1973 yılında sinema severler ile buluşmuştur.
Beşinci hikâye ise Tahir ile Zühre adlı hikâyedir. Film 1952 yılında vizyona girmiştir.
Epizot ve motif çıkarma ve sonucunda karşılaştırma işlemi diğer hikâyeler gibi Tahir ile
Zühre’de de uygulanmıştır.
Bu inceleme de bazı motifler göz ardı edilse de birçoğunun korunduğunu görmek
mümkündür. Sinemaya aktarılırken epizotların üzerinde daha fazla oynamaya gidildiğini de
böylelikle anlamış bulunmaktayız.
4
HALK HİKÂYESİ1
Yaşanmış ya da kurgulanan bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasına hikâye denir.
Hikâye türü bizde Tanzimat ile can bulurken onun öncesinde hikâyenin sözlü kültürdeki varlığı
yadsınamaz bir gerçektir.
Destan, efsane, masal ve halk hikâyesi gibi türler çoğu zaman birbiri ile iç içe geçmiş
yahut bir hikâye adı altında halk nazarında birleştirilmiştir. Kendilerine has özellikleriyle
birbirinden ayrılan bu anlatım türlerinin içindeki halk hikâyeleri nazım nesir karışık olup
destanlardan hacim olarak, efsanelerden gerçeklik açısından ve masallardan konu bakımından
ayrılan uzun kış gecelerinde kahvehanelerde âşıkların ve meddahların ağzından meraklı
kalabalığa anlatılan sözlü geleneğin en güzel ürünlerinden biridir.
Halk hikâyeleri şekil ve içerik özellikleri ile kendilerine has bir portre oluşturur. Öncelikle
şekil bahsine bakarsak halk hikâyeleri nazım nesir karışıktır. Olayların geçtiği yerler nesir ile
anlatılırken dikkatin toplanması gereken ya da coşkunun artırılacağı noktalar nazım ile söylenir.
Kerem Aslı’yı aramak için yola çıktığında Murat Suyu’na gelince Murat Suyu’nun
köpürdüğünü görür ve sazını eline alır. Sadece Kerem değildir şiirleriyle anlatımı coşturan Mîr
Ali Şîr cuma namazından döndüğü bir gün yıkanmış çamaşırları asmakta olan Gül’ü görünce
“Zincir-i aşkına ettin giriftar / Kâşki görmeseydim dilrüba seni” der. Nazım kısımlarını genelde
hikâyenin kahramanları söyler. Duygularını ve düşüncelerini karşı tarafa şiirle bildirirler.
Halk hikâyelerinin anlatıcıları hikâyeyi anlatırken mensur bölümde istediği oranda
konuya eklemeler yapabileceği gibi konudan çıkartmalar da yapabilir. Fakat nazım kısmında
ekleme ve çıkarma yapamaz. Eğer anlatıcı araya hikâyeler ekliyorsa buna karavelli, türkü veya
şiir ekleniyorsa buna da türkülerin peşrevisi denir. Meddah Behçet Mahir, Latif Şah hikâyesini
anlatırken de bunu yapar, araya karavelli ekler. Katmer ve Hikmet, Fas padişahının sarayına
gelince Behçet Mahir burada durur ve arada Selman-i Farisi’nin koyunda bulunan bazen açıp
bazen solan dünyayı temsil eden gülün geçtiği ve Hz. Ali’nin de bu sırra vakıf olduğu hikâyeyi
anlatır. Ayrıca hikâyelerin içinde masal, efsane, fıkra gibi diğer türleri gördüğümüz de olur.
Âşık ya da meddah hikâyeyi uzatmak için bu türlerden arasına ekleyebilir.
Sözlü kaynaklar ile yazma anlatılar arasında farklılık olsa da halk hikâyeleri kalıplaşmış
ifadeler ile başlayıp dua kısmı ile biter. Eşref Bey hikâyesinin “Zeman zeman içinde, zeman
kalbur içinde, deve tellal idi, horoz berber idi, anam eşikte, babam beşikte idi, ben
deliganniyidim. Az getdim, üz getdim, altı ay, bir güz getdim, bir çuvaldız boyu getdim.
1
Bu bölümdeki bilgiler Ali Berat Alptekin’in Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı adlı kitabından özetlenmiştir.
5
Gurbağıya vurdum golanı, yedi yerden çektim galanı, dogri ile dogri oldum, yalançiya verdim
yalani.” Şeklinde başlaması da buna örnektir.
Halk hikâyelerinde yazma ve sözlü varyant arasında dilin sadelik bahsinde de farklılık
görmek mümkündür. Sözlü bir şekilde nesilden nesile aktarılan hikâyelerin hacim olarak
azalması da olabilir. Anlatıcının kabiliyetine bağlı gelişen bu durum anlatıcının aklında
hikâyenin kaldığı kadarını bize yansıtması ile meydana gelir. Yazma ve matbular kayıt altına
alındığı için daha az deyişime uğrar ve uzunluğunda fazla bir değişme olmaz.
Halk hikâyelerinin en belirgin bir başka özelliği de kahramanların güzellikleri ve bir o
kadar da çirkinlikleri tıpkı başlangıçta ve bitişte olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler ile anlatılır.
Ayrıca sözlü gelenekten yazılı metinlere geçmiş olan “aldı oğlan, aldı Emrah” gibi ifadelere de
hikâye metinlerinde rastlamak mümkündür.
Şekil özellikleri kadar halk hikâyelerinin muhtevası da önemli bir başka husustur. Halk
hikâyelerinin konu bakımından geniş bir yelpazesi vardır. Destanlar gibi sadece kahramanlık
konusunu işlemezler. Leyla ile Mecnun ya da Kerem ile Aslı hikâyesinde aşk konusu ile
karşılaşırken Kozanoğlu’nda veya Kirmanşah da kahramanlık konularını görürüz.
Halk hikâyelerinde karakterlerin üstlendiği görevi yahut sorumluluğu fazlası ile yerine
getirdiğini de görürüz. Mecnun âşık bir karakterdir. Aşkı için varını yoğunu ortaya koyar buna
canı da dâhildir. Köroğlu’nun yürekli adamlarından Koca Arap ile çarpışan Kirmanşah da tam
bir yiğittir.
Kahramanların hikâyedeki görevi üstlenirken bir de olağanüstü olayların içinde,
olağanüstü durumlarda olabileceğini görürüz. Bu durum genelde kahramanın doğumu ile
başlar. Kahramanın doğumunda aileye yardım eden tabiatüstü özelliklere sahip kişi kahramanın
hayatının her alanında onun yanında olur. Kerem ile Sofu Erzurum’da tipiye yakalandığında
Hızır onlara yardım eder. Hızır ya da derviş bazen karakterin âşıklık yeteneğini kazanmasına
da vesile olur. Saz çalamadığı için Keloğlan adlı arkadaşının kendisi ile dalga geçmesi üzerine
dua eden Maksud’un rüyasına giren pir de bu bağlamda karaktere yardım etmiştir.
Rüyada bade içme halk hikâyelerindeki kahramanların birbirine âşık olma şekillerinden
biridir. Onurunu gururunu kıracak bir durumun başından geçmesi ya da kişinin kendi isteği ile
izbe, mezarlık pınar kenarı gibi bir yere gidip dua ve namaz ibadeti ile uykuya dalması üzerine
rüyasına pir girer. Pir kahramana üç kere bade sunar. Birincisi Allah aşkına, ikincisi üçler,
yediler, kırklar adına, üçüncüsü de âşık olacağı kızın adınadır. Son badeyi de içen kahraman
bayılır. Bazen ağzından köpük gelerek, bazen başkasının saz çalışı ile bazen de kendi kendine
uyanır. Bade içme karşılıklı iki kahramanın başına gelebileceği gibi tek taraflı da olabilir.
6
Kahramanların birbirine âşık olmasının diğer şekilleri ise aynı evde büyüyerek, resme
bakarak, ilk görüşte aşık olarak olabilir. Kimiz zaman kahramanlardan birinin ailesinin başına
bir durum geldiği için kimi zaman da başka sebeplerden dolayı aynı evde beraber büyüyen
beraber okula giden kişiler bir olay karşısında kardeş olmadıklarını öğrenirler ve birbirlerini
severler. Resme bakarak ise kahramanın kızın resmini görmesi ve ona âşık olması ile olurken,
ilk görüşte aşk genelde bahçede ya da yolda birbirini tanımayan kız ile oğlanın birbirini gördüğü
anda âşık olmalarıdır. Kız ile erkek aynı biçimde âşık olmak zorunda değildir. Bazen oğlan
bade içerek kız ilk görüşte âşık olabilir.
Diğer halk anlatılarında olduğu gibi halk hikâyelerinin kendisine mahsus bir anlatış şekli
vardır. Yazılı metinlerde klişe bir cümle ile başlayan hikâyeler sözlü gelenekte fasıl ile başlar.
Bu fasıl divanî tarzındadır ve fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün kalıbı ile söylenir. Fakat aşılar
nazım şeklini heceye uydururlar. 4+4+4+3 duraklı bir nazım şeklinin ardından cinaslı bir türkü
söylenir. Cinaslı türküyü tekerleme denilen ikinci türkü, onu da cinazsız üçüncü bir koşma takip
eder. Koşmanın peşinden bir destan gelir. Hatta bu sırada Köroğlu’ndan da bir parçaya değinilir.
Hikâyeci ve orada bulunanlar âşıksa, hikâyeci bir muamma sorar ve şiirle gelecek bir cevabı
bekler, cevap gelmezse kendi cevabını dörtlük ile verir.
Hikâyenin ikinci bölümü döşeme kısmıdır. Âşık mensur bir tekerleme ile sazı nasıl
meclise geldiğine dair küçük bir hadise nakleder. Hikâyenin üçüncü bölümü asıl hikâye bir dua
ile başlar. Duadan sonra asıl hikâye başlamış olur. Manzum ve mensurdan oluşan hikâyenin
manzum kısımları değişemez, fakat mensur kısımlarına âşık yeteneği oranında yenilerini
ekleyebilir.
Hikâyenin bitiminde ise âşık hikâye kahramanına ya da oradaki bir aşığa bir güzelleme
okutur. Doğu Anadolu’da toy adı verilen bu türküden sonra âşık dua ederek hikâyesine son
verir.
Âşık bu kaidelere uyarken hikâyesini genelde bir gece içinde bitirmez. Ertesi gece devam
etmek üzere hikâyesini böldüğü yere de yatılacak yer denir. Her şeyin olduğu gibi devamın da
bir usulü vardır. Ertesi gece gelen âşık sekiz ya da on birli hece ölçüsüyle bir türkü söyler. Ve
nerede kaldığını sorar. Dinleyenler ilk sorduğunda ustası bilir derler, âşık tekrar sorarsa kalınan
yer söylenir, söyleyen kişiye âşık güzelleme okur ve kişi âşığa bahşiş verir. Destursuz bir
şekilde nerede kaldığı söylenecek olursa âşık duruma kırılır ve aşığa bahşiş verilmesi gerekir.
Bu kadar nizamlı bir anlatıma sahip hikâyelerin elbette ki özel anlatıcıları da mevcuttur.
Mitler ya da destanlar kadar keskin hatlarla çizilmiş olmasa da halk hikâyelerinin de kendine
mahsus anlatım kuralları vardır. Meddahların ve âşıkların anlattığı bu hikâyeler genelde
7
erkekler tarafından anlatılır. Masal özelliği ağır basan halk hikâyeleri ise kadınlar tarafından
anlatılır.
Anlatıcı hikâyeyi anlatırken kahramana Hızır’dan pirden, dervişten sonra yardım eden
canlı kahraman atıdır. Özellikle kahramanlık konusunun işlendiği halk hikâyelerinde ata çok
rastlanır. Elbette kahramana yardım eden sadece at değildir. Turnalar da bu konuda görev
üstlenir. Sevgilinin konumu turnalara sorularak bulunur.
Âşıkların birbirine kavuşması kadar dinleyicilerin de etkisi vardır. Birçok hikâye
dinleyicilerin istediği üzerine mutlu sonla bitirilir. Kimi zaman bu kahramanlar hayatta iken
olur kimi zaman da ölümden sonra dirilme ile olur.
Masaldaki bilinmeyen mekân halk hikâyelerinde belirginleşir ve bu mekân dünya olur.
Kerem Aslı’yı ararken dünyanın birçok yerini gezerken diğer halk hikâyesi kahramanları da
Kerem kadar olmasa da bu gezintiden nasibini alır.
Halk hikâyeleri bahsinde değinilmesi gereken bir başka durum da hikâyelerin kaynakları
konusudur. Bu konuda çeşitli görüşler mevcuttur. Fuad Köprülü Eski Türk an’anesinden geçen
mevzuları, İslam an’anesinden geçen dini mevzuların ve İran an’anesinden geçen mevzular
olduğunu savunurken, Pertev Naili Boratav halk hikâyelerinin kaynaklarını olmuş vakıalara,
yaşamış ya da yaşadığı rivayet edilen âşıkların hayatlarına, Köroğlu ve bu tipte diğer
menkıbelere ve klasik manzum hikâyelere dayandırır. Şükrü Elçin’e göre ise halk hikâyelerinin
kaynaklarını Türk kaynağından gelenler, Arap-İslam kaynağından gelenler, İran-Hint
kaynağından gelenler olarak sınıflandırabilir. Bu konuda Ali Berat Alptekin’in sınıflandırması
ise şu şekildedir; Türk kaynağından gelen halk hikâyeleri, masal-efsane kaynaklı halk
hikâyeleri ve de âşıkların hayatından kaynaklanan halk hikâyeleridir. Ayrıca kaynağı her ne
olursa olsun halk hikâyelerinin bir de incelme yöntemleri vardır. Halk hikâyelerinin ya da
masalın en küçük yapı taşı olan ve olağanüstülüğü ile var olan motif ve hikâyelerdeki olayların
kümelenmesini anlatan epizotlar halk hikâyelerini incelemek için kullanılan yöntemlerden
biridir. Motif konusu üzerine en kapsamlı çalışma ise Stith Thompson’ın The Motif Index Of
Folk-Literature adlı eseridir.
16. yüzyılda başlayan hikâye anlatma geleneği günümüzde en çok Doğu Anadolu, Orta
Anadolu ve Çukurova bölgesinde görülmektedir. Üzerinde birçok çalışma yapılan halk
hikâyelerinin konusu yeni yeni hikâyeler ile daha da geniş bir çalışma sahasına yayılacaktır.
8
TÜRK SİNEMASI2
İnsan daima zaman ile savaşmıştır. Kimi zaman onun önüne geçmek istemiş kimi zaman
da adını zaman çarkı içinde diri tutmaya çalışmıştır. İnsanın içinde var olan bu güdü insanı
çeşitli uygulamalara yöneltmiştir. Mağara duvarlarına kazınan resimler, mumyalama, gösterişli
tapınaklar ve mimariler inşa etme, kişilerin resimlerini çizdirtmeleri ya da heykellerini
yaptırtmaları her ne kadar dini, siyasi nedenler içeriyormuş gibi görünse de temelinde tarih
sahnesinde kalabilme, zamana bir çeltik bırakabilme çabası yatmaktadır.
Yontu ve resim ile tarihte kalabilen insanlardan sonra geleneler ise öncekilerden farklı ve
daha gerçekçi uygulamalar yapmak zorundaydılar. Aksi takdirde zamandan silinip
gideceklerdi. İnsandaki doymayan bu gerçeklik anlayışı da resim ile gelişmeye başladı. Resim
gerçeği ve olanı ne kadar yansıtabiliyorsa o kadar önemliydi. Fakat ressamın yeteneği ne kadar
üst seviyede olursa olsun resim bazı sınırların dışına çıkamıyordu. İnsan elinin ürünü olan bu
sanatta ikinci üründeki farklılık onu realiteden uzaklaştırıyordu. Böylelikle resimden alınmayan
gerçeklik fotoğrafın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Resim benzerini sunarken fotoğraf
nesnesin yerine geçiyordu. Fotoğrafı değerli kılan en büyük özelliği ise zamanı durdurması,
zamanın içinden bir parçayı çekip almasıydı.
Vaktin ilerlemesiyle insan fotoğraf ile yetinmeyip daha gerçeğini aramaya başladı. Bu
arayış seri hâlde çekilen fotoğrafların hareket hissi uyandırdığını keşfettirmiştir. Çeşitli
hareketlerin anlara bölünmüş hâlini gösteren fotoğrafların dönen bir tekerleğin üzerine
yerleştirilerek bir fener aracılığıyla perdeye yansıtılması birçok açıdan sayısız fotoğrafın ortaya
çıkmasına ve de daha hızlı fotoğraflar çeken makinelerin üretilmesine sebep olur. Görüntüleri
gerçekliğe yaklaştırmak için en hızlı perdeye yansıtabilme hızına ulaşınca da bu sayede ilk film
de ortaya çıkmış olur. Böylelikle sinematografik kavramı ortaya çıkar ve ardından Lumiere
Kardeşlerin 28 Aralık 1895’te gerçekleştirdikleri sinema gösterisi ile sinema tarihi başlamış
olur.
1896 yılının sonları, 1897 yılının başlarında Türkiye’ye gelen sinema 1908 yılına kadar
gezginci olmuş, II. Meşrutiyetin ilânından sonra da Weinberg’in eliyle açılmıştır. Fakat ilk
filmimizin çekilmesi yıllar sonra olmuştur.
93 Harbi’nde Rus Ordusu’nun yaptığı abide, Birinci Dünya Savaşı başladığı yıllarda
yıkılmak istenmiştir. Bunun çekimi için de Fuat Uzkınay seçilmiştir. Sacha Film
prodüksiyonuyla ilk Türk film 14 Kasım 1914’te Yeşilköy’deki (Ayastefanos) Rus Abidesi’nin
yıkılışı ile meydana getirilmiş olur.
2
Bu bölümdeki bilgiler Fikret Hakan’ın Türk Sinema Tarihi adlı kitabından özetlenmiştir.
9
Türkiye’nin savaşta Almanya’nın yanında yer alması askeri ilişkileri arttırmıştır.
Almanya gezisinde sinemanın halkın üzerindeki etkisini gören Enver Paşa dönünce bir sinema
dairesi kurulmasını emreder. Bunun üzerine de 1915 yılında Merkez Ordu Sinema Dairesi
kurulur. Bu askeri kurum o yıl belge ve haber filmleri çeker. Himmet Ağa’nın İzdivacı ile bu
yıl öykülü film denemesine gidilir, fakat oyuncular askere alındığı için film yarıda kalır ve
ancak 1918 yılında tamamlanabilir. 1916 yılında Müdafaa-i Milliye Cemiyeti öykülü film
girişimlerinde bulunur. Böylelikle ilk öykülü filmimiz de 1917 yılında Sedat Simavi
yönetmenliğinde çekilen Mehmet Rauf’un bir piyesi olur. Aynı yıl çekilen Casus filmi de ikinci
öykülü filmimiz olarak tarihe geçer.
1918 yılına gelindiğinde ise savaş yenilgisinin her alanda hissedilen etkisi sinemada da
hissedilir. Tüm askeri kurumlar ve araçları işgal kuvvetlerine teslim edilirken Malül Gaziler
Cemiyeti kurulur ve araç gereçler kuruma devredilir, sinema gelişimi bu cemiyet adı altında
devam eder. Yarım kalan Himmet Ağa’nın İzdivacı bu dönem yeniden ele alınır. Hüseyin
Rahmi Gürpınar’ın romanından tiyatroya uyarlanan Mürebbiye, Yusuf Ziya Ortaç’ın Victor
Hugo’dan uyarladığı manzum bir oyundan filme çekilen Binnaz ise 1919 yılına gelindiğinde
izleyicilerin karşısına çıkar. 1918-1919 yılları arasında ise halk tarafından çok sevilen Şarlo
tipini andıran Bican Efendi filmleri (Bican Efendi’nin Rüyası, Bican Efendi Mektup Hocası,
Bican Efendi Vekilharç) çekilir.
1922 yılında ise Muhsin Ertuğrul’un desteğiyle Kemal ve Şakir Seden kardeşler ilk özel
film şirketinin kurarlar. Kemal Film 1922-1923 yılları arasında kırk yedi tane güncel film çeker.
Bu dönem Türk sineması için önemli bir dönemdir. 1922 de seyirci karşısına çıkan Esrarengiz
Şark adlı filmde ilk Türk kadın oyuncu Nermin Hanım rol alır. Bu film hem ülkemizde hem de
yurt dışında büyük başarılara imza atar. Bütün oyuncularının Türk olmasının yanı sıra hareketli
kamera ile İstanbul görüntülerinin filmin konusunda kullanılması Esrarengiz Şark filminin
başarısını artırır. Bu yıllar içerisinde yine Kemal Film’in çektiği Yakup Kadri
Karaosmanoğlu’nun Nur Baba adlı eserini de görmekteyiz.
1923 yılına gelindiğinde ise ülke artık farklı bir yapıda ve farklı bir isimdedir. Bu yıl
içerisinde çekilen Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek adlı eseri ilerleyen vakitlerde ortaya
çıkacak bir tartışmayı da beraberinde getirir. Bu filmde rol alan Bedia Muvahhit ve Neyyire
Ertuğrul “İlk Türk kadın oyuncu kim?” sorusunun da ortaya çıkmasına sebep olur. Esrarengiz
Şark filminde rol alan Nermin Hanım’ın hiçbir fotoğrafının ve belgesinin bulunmayışı sinema
tarihçilerini Ateşten Gömlek filmine yönlendirir. Bu yıl yine bir edebi eser olan Peyami
Safa’nın Sözde Kızlar’ı da sinemaya aktarılır. Kemal Film’in eşyalarının yağmurlu bir günde
10
dışarı atılması üzerine Kemal ve Şakir Seden kardeş ellerinde kalan araçları satarak yapımcılığı
bırakırlar.
Uzun bir dönem ara verdikten sonra sinemamız 1928 yılında İpek Film’in kurulması ile
yeniden canlanır. Currel’in La Terre Inhumain adlı oyunu Reşat Nuri Güntekin tarafından Bir
Gece Faciası adı ile uyarlanmış, Ankara Postası olarak da senaryolaştırılmıştır. Film 1923’ten
sonra yapılan ilk yerli filmdir. 1929 yılında da Kaçakçılar adlı tek film yapılır. 1931 yılında
İpek Film’in yatırımlarıyla getirilen araçlar film çekimi sırasında ses kaydının da
yapılabilmesini sağlar. Sessiz çekilen Kaçakçılar ve bu dönem çekilen İstanbul Sokakları
Fransa’da seslendirilir.
1932 yılında da karşımıza iki film çıkar: Bir Millet Uyanıyor, Karım Beni Aldatırsa. Bu
yıl tiyatro çevresinin dışında oyunculara da yönelme vardır. İki filmde ülkemizde seslendirme
ile çekilen filmlerdi. 1933 yılında yapılan tüm filmlerinde İpek Film tarafından olduğunu
görmekteyiz. Bu yılın önemli gelişmelerinde biri ise “Aysel, Bataklı Damın Kızı” adlı film ile
Cahide Sonku’nun tanınmasıdır.
1934 yılında ise 1916 yılında çekilen Leblebici Horhor adlı filmin çekimi tekrar
gerçekleşir. Nazım Hikmet Ran’ın senaryosunu üstlendiği Milyon Avcıları da bu yıl gösterilen
filmlerdendir. 1935 ve 1936 yıllarında hiç film çekilmez. 1937 yılında ise tek bir yapıt vardır:
Güneşe Doğru. Senaryosunun Nazım Hikmet Ran’a ait olan tek uzun konulu filmi Güneşe
Doğru bazı nedenlerden dolayı oynatılamamıştır.
1938 yılında Ha-Ka Film kuruldu. Halil Kamil Avrupa’dan getirdiği makineler ile
yabancı filmlerin seslendirilmesini yapmaya başladı. Ha-Ka filmin ilk yerli filmi ve Reşat Nuri
Güntekin’in piyesi olan Taş Parçası ile Faruk Genç, Muhsin Ertuğrul’dan sonra yeni bir rejisör
olarak ortaya çıkar. Bu filmin diğer bir özelliği de Süavi Tedü’nün ilk jön oluşudur.
1939 yılında filmlerin senaryolarının denetlenmesi için Türk Sinema Sansür Kurulu
kurulur. Bu yıl içinde yapılan beş konulu film ve bir belgesel nitelikli film vardır. Bu filmlerden
Allah’ın Cennet’in Ziya Şakir’in öyküsü, Bir Kavuk Devrildi Müsahipzade Celal’in piyesi,
Kıvırcık Paşa da Sermet Muhtar Alus’un romanıydı.
1940 yılında da Ha-KA Film’in yapımını üstlendiği Duvaksız Gelin filminin de Reşat
Nuri Güntekin’in piyesi olduğunu görürüz. Bu tarihte Türk Sineması’nın “en uzun soluklu”
kadın yönetmen Bilge Olgaç dünyaya gelir. Bilge Olgaç’ın Kısmetin En Güzeli adlı öyküsünün
Memduh Ün tarafından film yapılmasının ardından ilk yönetmenliğini 1965 yılında Üçünüzü
de Mıhlarım adlı film ile yaptı.
11
1941 yılında Nazım Hikmet Ran’ın yazdığı Kahveci Güzeli İpek Film tarafından
çekilirken Ha-Ka Film de bu yıl Kerem ile Aslı adlı film ile seyircilerle buluşur. Filmin
başrollerinde ise Müzeyyen Senar ve Malatyalı Fahri yer alır.
1943 yılında Ses Film kurulur. Ve bu yıl sadece Ses Film’in yapımını üstlendiği Dertli
Pınar çekilir. Bu yıl Tuluât Tiyatrosunun önemli temsilcilerinden Naşit Özcan vefat etmiştir.
Faruk Genç 1944 yılında İstanbul Film’i kurar. Şadan Kamil bu yıl yönetmenliğe adam atar.
Soğuk Savaş’ın başladığı 1945 yılına gelindiğinde ise iki film şirketi daha Türk
Sineması’na adım atar: Atlas Film, Halk Film. Bu dönemde Sedat Simavi’nin Hürriyet
Apartmanı adlı piyesinin ve Faruk Nafız Çamlıbel’in Yayla Kartalı adlı piyesinin sinemaya
uyarlandığını görmekteyiz.
Film şenliklerinin düzenlendiği 1946 yılında Yerli Film Yapanlar Cemiyeti ve Filmciler
Derneği kurulur. 1946 yılında Yuvamı Yıkamazsın ve İhsan Koza’nın romanı olan Senede Bir
Gün adlı filmler en başarılı filmlerin bazıları olarak tarihe geçer. Bu yıl And Film tarafından
Reşat Nuri Güntekin’in Bir Dağ Masalı adlı öyküsü sinemaya aktarılırken Ses Film Refik
Kemal Arduman yönetmenliğinde Köroğlu’nu çeker.
1946 yılında kurulan Yerli Film Yapanlar Cemiyeti 1947 yılında ilk sinema şenliğini
düzenler ve altı dalda ödül verir; En Güzel Film, En Çok Muvaffak Olan Rejisör, En Çok
Muvaffak olan Operatör, En İyi Senaryo, En Çok Muvaffak Olmuş Kadın Artist, En Çok
Muvaffak Olan Erkek Artist. Bu dönem Kerime Nadir’in Seven Ne Yapmaz adlı romanının da
Atlas Film tarafından sinemaya aktarıldığını görürüz.
1947 yılındaki şenliklerin ardından 1948’de de ilk film yarışması düzenlenir. Yerli Film
Yapanlar Cemiyeti’nin düzenlediği bu yarışmada Unutulan Sır birinci olurken, Reşat Nuri
Güntekin’in yazdığı ve Turgut Demirağ’ın senaryolaştırdığı Bir Dağ Masalı adlı film de ikinci
olmuştur. Bu yıl içerisinde, Faruk Nafız’ın eseri Canavar Halk Film tarafından sinemaya
aktarılır. Yine aynı yıl Faruk Nafız Çamlıbel’in Düşkünler adlı eseri film olur. Senaryo ve
yönetmenliğini Vedat Örfi Bengü’nün üstlendiği Keloğlan da bu yıl seyirciler ile buluşur.
1949 yılına gelindiğinde ilk korku filmi denemesi olan Çığlık filmi ile karşılaşırız. Bu yıl
Çığlık filminden daha fazla konuşulan ve ses getiren film ise Erman Kardeşlerin yapımını
üstlendiği Sezer Sezgin’in başrollerinde oynadığı ve Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği Vurun Kahpeye
filmidir. Halide Edip Adıvar’ın eseri sinema sektörüne büyük bir yönetmeni kazandırmıştır.
Dönemin bir diğer iyi filmi ise İpek Film yapımcılığında Baha Gelenbevi’nin
yönetmenliğindeki Kanlı Döşek adlı filmdir. Dönemin diğer filmleri: Akıncılar, Ayşe’nin
Duası, Baba Katili, Dinmeyen Sızı, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanı olan Efsuncu Baba,
12
Fato-ya İstiklâl Ya Ölüm, Fedakâr Ana, Kanatlardan Türbe, Gönülden Yaralılar, Şehitler
Kalesi, Yalan, Ölünceye Kadar Seninim, Hülya.
Halide Edip Adıvar’ın eserinin sinemaya uyarlanmasının aldığı olumlu tepkilerin
ardından sonraki yıl birçok edebi eserin sinema ile harmanlandığını görmekteyiz. Aka
Gündüz’ün romanı Allah Kerim, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömleği, Murat Sertoğlu’ nun
Çakırcalı Mehmet Efe’si, Refik Halit Karay’ın Çete’si, sinemaya aktarılır. Bunların yanı sıra
Necip Fazıl Kısakürek’in piyesi Nam-ı Diğer Parmaksız Salih’i de yapımcılar tarafından
izleyicilere sunulur. Son olarak İhsan Koza’nın eseri Sadullah Ağa, Nazım Hikmet ran
tarafından senaryolaştırılır ve Vedat Ar yönetmenliği ile sinemaseverler ile buluşturulur.
Dönemim diğer filmleri: Yüzbaşı Tahsin, Uçuruma Doğru.
1951 yılı romanların sinemaya yansıtılmasının yanı sıra tarihi filmlerin de olduğu bir
dönem olarak karşımıza çıkıyor. Dönemin bir diğer yaygın davranışı da Kore filmi çekmek
oluyor. Dönemin filmleri Esat Mahmut Karakurt’un romanı Allahaısmarladık, Nazım Hikmet
Ran’ın eseri ve senaryolaştırdığı Barbaros, Erich Maria Remargue’ın romanı Demir Perde,
Reşat Nuri Güntekin’in romanı Dudaktan Kalbe, Refik Halit Karay’ın romanı Sürgün,
İstanbul’un Fethi, İstanbul Kan Ağlarken, Kanlı Feryat, Lale Devri, Vatan İçin, Vatan ve Namık
Kemal.
Türk Film Dostları’nın kurulduğu 1952 yılında ilk kez artist yarışması yapıldı. Kadın
oyuncu adaylığını Belgin Doruk, kazanırken erkek oyuncu adaylarında ise Ayhan Işık ve Mahir
Özerdem vardı. Dönemin en başarılı filmi Aka Gündüz’ün romanı olan ve Adnan Fuat Aral’ın
senaryolaştırdığı İki Süngü Arasında adlı film oldu. Lütfi Ö. Akad’ın yönettiğimi Kanun
Namına ise dönemin ikinci iyi filmi oldu. Edgar Rice Burrougs’ın çizgi romanı
senaryolaştırılarak Tarzan İstanbul’da ismi ile çekilirken Türk Casusu İngiliz Kemal, Abdullah
Ziya Kozanoğlu’nun romanı Kızıl Tuğ (Cengizhan), Esat Mahmut Karakurt’un romanı Ankara
Ekspresi de bu dönemin filmleri arasına girdi. Dönemin en değerli yapıtı ise kuşkusuz Metin
Erksan’ın Âşık Veysel’in Hayatı (Karanlık Dünya) olurken bu film sansürün etkisi ile ilk köy
yaşamını, köy sorunlarını işleyen film olmaktan çıkıyor.
1953 yılında gangster filmlerinin çoğunlukta olduğunu görmekteyiz. Bu filmler halkın
üzerinde etkili olmuş ve İstanbul’da batılı tiplerin ortaya çıkmasının yanı sıra Anadolu’da da
bazı külhanbeylerinin ortaya çıkışına sebep olur. Köylerden şehirlere göçün hızlandığı 1950’li
dönemlerde ilk renkli filmimiz Halıcı Kız da Muhsin Ertuğrul yönetmenliğinde seyirci ile
buluşur. İlk renkli film olmasına rağmen film dönemindeki filmlerin önüne geçememiş ve
durağan bir atmosferde ilerlemiştir.
13
1954 yılına baktığımızda önceki yılda olduğu gibi bir konunun devamını görmekteyiz.
Bu yıl kanun adamları ile kanun dışı adamların mücadelesi filmlerde işlenmiştir. İyi film
olmasına rağmen sosyal ve psikolojik yönü az olan Kaçak, her ne kadar Cannes Film Festivali
için hazırlanmış olsa da bu konu da yeterli olamamıştır. Teknik bakımdan yeterli olsa da ülkenin
realistliğine ters düşen Sahildeki Kadın da dönemin filmleri arasında yer alır. Devamındaki
Salgın, Cevat Fehmi Başkurt’un piyesi Paydos, Öldüren Şehir, Refik Halit Karay’ın romanı
Nilgün, Çılgınlar Cehennemi, Son Baskın, Peyami Safa’nın romanı Cingöz Recai, Şimal
Yıldızı, Vahşi İntikam, Esat Mahmut Karakurt’un romanı Vahşi Bir Kız Sevdim dönemin
filmleri listesine adını yazdırmıştır.
Her ne kadar yıllar geçmiş de olsa sinema hâlen daha tam anlamıyla açılarıyla,
senaryolarıyla ülkemizde oturamamıştı. 1955 yılı da buna dâhildi. Batıdan eserlerin sinemaya
uyarlanması bu dönemde de görülmüştür. Çok geç kalınsa da ilk gerçekçi köy filmi Yaşar
Kemal’in eseri Beyaz Mendil bu yıl Lütfi Ö. Akad yönetmenliğinde çekilmiştir. Gangster film
tutumuyla sunulan Kanlarıyla Ödediler filmi de sinema dünyasına Osman F. Seden’i kazandırır.
Kemal Film’in yapımcılığını üstlendiği Lütfü Ö. Akad’ın yönetmenliğini gördüğümüz Hitit
Güneşi belgeseli de Festivalinde ödül kazanmıştır. Fakat sinemada geniş bir kesim tarafından
ilgi görmemiştir. Dönemin diğer filmleri: Battal Gazi Geliyor, Esat Mahmut Karakurt’un
romanı Dağları Bekleyen Kız, Ebediyete Kadar, Görünmeyen Adam İstanbul’da, Karakalem
(Belgesel), Kardeş Kurşunu, Safiye Sultan, Sevdiğim Sendin, Halide Edip Adıvar’ın eseri Yol
Palas Cinayeti, Haldun Taner’in öyküsü Tuş.
Diğer yıllara göre çok verimli geçmese de 1956 yılında yine romanın sinemaya
aktarıldığını görmekteyiz. Ethem İzzet Benice’nin romanı Beş Hasta Var, Lale Film ile
sinemaya aktarılır. İstanbul yaşamanı anlatan Kâtibim, küçük bir aşk hikâyesi olan Hollywood
Rüyası, define aramaya çıkan bir grup insanın aşk ve maddi kıskançlıklarını konu alan Ak
Altın, yine aşkı işleyen fakat bunu İstanbul mahallelerine taşıyan İntikam Alevi, Zeki Müren’in
bir berduşu canlandırdığı Berduş ve son olarak Kalbimin Şarkısı bu dönem seyirci ile buluşan
filmler olmuştur.
1957 yılında ise yılın en iyi filmi olarak Kemal Bilbaşar’ın öyküsünün senaryolaştırıldığı
Gelinin Muradı adli filmi görürüz. Fikret Hakan’ın başrollerini paylaştığı bu film Atıf
Yılmaz’ın yönetmenliğinde ikinci özgün köy filmi oldu. Türk edebiyatının sınırlarını aşan
sinemamız Alexandra Dumas’ın romanı Kamelyalı Kadın (Aşkım Günahımdır) ile büyük
bütçeli filmlere de girişilmiştir. 1957 yılında yine fazla bütçe ile hazırlanan bir başka film de
Hasan Kazankaya’nın romanı Lejyon Dönüşü (Medy) adli filmidir. Bu yıl içerisinde karşımıza
çıkan sinemaya aktarılan romanlar arasında Esat Mahmut Karakurt’un Çölde Bir İstanbul Kızı
14
da vardır. Fikret Hakan’ın “yılın en iyi genç oyuncusu” olmasını sağlayan Gelinin Muradı’nın
üzerine Kemal Film’in çektiği Bir Avuç Toprak Film’i de Ayhan Işık’ın “yılın en iyi erkek
oyuncusu” seçilmesini sağlar. Bu yıl iki iyi oyuncu ile sinema tarihini kapatır. Dönemin diğer
filmleri: Kör Kuyu, Dişi Canavar, Meyhanecinin Kızı, Yaşamak Hakkımdır.
1958 yılında hükümet Sinema Nizamnamesinde yeni değişikliklere gider. Sinemaya
yenilik getirmek isteyen Turgut Demirağ, Mari Blanchard ile Manfret Schuster’ı ve dünya
çapında bir kameraman olan Freddie Ford’u film kadrosuna ekler. Fakat iddiasına rağmen film
ülke gerçeklerinden uzak olduğu için beklenen ilgiyi göremez. Yusuf Karataylı takma adıyla
Dertli Irmak’ı yazan Yaşar Kemal’in öyküsü köyde geçen bir aşk ve kıskançlık öyküsünü
anlatır. Memduh Ün’ün yönetmenliğini yaptığı Üç Arkadaş filmi ise bu dönem kazanç sağlayan
filmler arasındaydı. Atıf Yılmaz’ın 1957 yılında çektiği fakat bu yıl gösterime giren Kumpanya
ve Bir Şoförün Gizli Defteri yine başarı sağlamış filmlerdendir. Kumpanya Orhan
Hançerlioğlu’nun öyküsü iken Bir Şoförün Gizli Defteri Aka Gündüz’ün romanıdır. Atıf
Yılmaz’ın bir yıl önce çekilen filmleri gibi Nejat Saydam’ın yönettiği Son Saadet de bu döneme
bir yıl öncesinden hazırlanan filmler arasındaydı. Sosyal bir tip yaratmaya çalışan Metin
Erksan, Dokuz Dağın Efsanesi (Çakıcı Geliyor) filmi ile izleyicilerin karşısına çıkar. Sevdiği
kızın çıkarları uğruna başka biri ile evlenmesi üzerine oğlan zifaf gecesi ikisini öldürüp dağa
çıkar. Dağa çıkan bir eşkıyayı konu alan film döneminde ses getirir ve birçok eleştiri ile
karşılaşır.
1959 yılında belediye film deposunda çıkan yangın yüzünden Türk filmlerinin büyük
çoğunluğu elden gitti. Yine de bu dönem kayda değer filmler sunulmuştur. Bunlardan biri de
senaryo ve yönetmenliğini Osman F. Seden’in üstlendiği Düşman Yolları Kesti’dir. Milli
Mücadeleyi konu alan film sinemasal açıdan da değerli bir yapıt olmuştur. Kerime Nadir’in
romanı Samanyolu ise Nevzat Pesen’in yönetmenliğinde gişede büyük patlama yapan filmler
arasına girdi. Bu yılın diğer önemli filmlerinden biri de Aka Gündüz’ün romanından uyarlanan
Üç Kızın Hikâyesi filmidir. Yoksul bir ailenin kızı olan Feride’nin uygunsuz görülen yaşamını,
Ziya Bey adında zengin biri ile evlenişini konu alan Zümrüt filmi İhsan Koza’nın romanının
senaryolaştırılmasıdır. Büyük umutlarla çekilen babadan kalma av sevgisi olan bir gencin
hikâyesini anlatan başrollerinde Yılmaz Güney’in oynadığı ve Yaşar Kemal’in öyküsünün
senaryolaştırıldığı Alageyik filmi her ne kadar kamera çalışmaları ile başarılı olsa da üstünkörü
çekilen aksiyonlar filmin başarısını aşağı çekti. Bu yıl içerisinde Kıbrıs ile ilgili çeken filmler
de yoğunluktaydı; Kıbrıs Şehitleri, Kıbrıs’ın Belası Kızıl Eoka. İstanbul’un izbe sokaklarının
kızı “Fosforlu Cevriye” de bu dönem filmleri arasına girmiş ve yeni bir tip kazandırmıştır. TürkYunan çatışmasını anlatan İzmir Ateşler İçinde filmi komşuluk ve devletlerarası ilişkilerden
15
dolayı sakıncalı bulup yasaklandı. İstanbul Belediyesi’ne kaldırılan film beş ay sonra bir yangın
sonucu kül olur. Nuri Ergün filmin bazı planlarını toplayarak yeniden kurgular. Diğer film ile
benzerliği ortadan kalksa da böylelikle ortaya yeni bir film çıkmış olur. Senaryosunu Attila
İlhan’ın yazdığı Yalnızlar Rıhtımı bu yıl içerisinde sessiz kalan filmler arasında oldu. Samim
Karagöz’ün romanı milli mücadele konusu ile sinemada yer alıyor: Kalpaklılar. Bu dönem
karşımıza çıkan bir diğer roman ise Necati Cumalı’nın Tütün Zamanı adlı romanıdır. Orhon M.
Arıburnu tarafından senaryolaştırılmıştır. “1958-1959 mevsiminin en başarılı rejisörü” seçilen
Atıf Yılmaz bu başarısını Bu Vatanın Çocuklarına borçludur. Bu dönem yine bir Yaşar Kemal
romanı ile karşılaşırız. Karacaoğlan’ın Kara Sevdası, Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde
Karacaoğlan’ın aşk maceralarından birini anlatır.
1960’larda izleyicilerin sevdiği film karakterinin daima karşımıza çıktığı bir dönemdir.
Kemalaettin Tuğcu’nun iki ayrı hikâyesinin birleştirilmesi ile oluşturulan Ayşecik filmi bu
furya film örneklerindendir. Mükerrem Kamil Su’nun eseri Ateşten Damla adıyla Kurtuluş
Savaşı’nın ruhunu işleyen film olarak tarihe geçti. Bir Dağ Masalı gibi başarılı bir filmin
ardından adını duyuran Turgut Demirağ 1960 yılında çektiği –Peyami Safa’nın romanıCumbadan Rumbaya filmi ile hem olumlu hem de olumsuz eleştiriler almıştır. Yılın bir diğer
filmi Denize İnen Sokak ise büyük umutlar ile beklenmiş fakat hayal kırıklığı ile sonlanmıştır.
Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğindeki Dolandırıcılar Şahı da toplumsal konulara değinen fakat
ticari kaygısını izleyicilere yansıtan bir film olmuştur. Çocukları konu alan Orhan Kemal’in de
romanı olan Suçlu ise Atıf Yılmaz’ın iyi filmleri arasında yer aldı. Metin Erksan’ın yönettiği
senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı evde kadınlığını sokakta dişli bir karakteri canlandıran
Şoför Nebahat filmi her ne kadar alışılmamış bir karakter olsa da Ayşecik gibi bir diziye neden
olacaktır. Dönemin diğer filmleri: Gecelerin Ötesi, senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı
Devlerin Öfkesi, Edmond Morris’in romanından uyarlanan Kırık Çanaklar, Necip Fazıl
Kısakürek’in eseri Yangın Var.
1961 yılı olaylı bir filme tanıklık yapar. Fakir Baykurt’un romanı Yılanların Öcü, Metin
Erksan’ın yönetmenliğinde çekildi. Başrollerini Fikret Hakan’ın ve Nurhan Nur’un paylaştığı
bu film ilk yankısını sansürde yaşadı. Senaryo iznini alıp çekilen film gösterim iznini sansürden
alamadı. Cemal Gürsel’e taşınan konu meclisten de geçtikten sonra gösterime girdi. Fakat ikinci
yankı burada başladı. Fakir Baykurt’un aldığı tepkilerden yakılan sinema salonlarına kadar
uzanan bir mevzu hâlini alan film dört yıl sonra Tunus’ta yapılan Kartaca Film Festivaline
katılır, birincilik ödülünü alır. Dönemin diğer filmleri: Allah Cezanı Versin Osman Bey, Otobüs
Yolcuları, Yasak Aşk, Yedi Günlük Aşk, Orhan Kemal’in Devlet Kuşu romanından uyarlanan
Avare Mustafa, Tahir Olgaç’ın romanı Hazreti Ömer’in Adaleti, İlhan Engin’in romanı
16
İstanbul’da Aşk Başkadır, Muazzez Tahsin Berkant’ın romanı Küçük Hanımefendi, Orhan
Elmas’ın eseri Seviştiğimiz Günler.
Dünya çapında bir sinema arşivi oluşturacak Türk Film Arşivi 1960 yılında “Kulüp
Sinema 7” adı ile kuruldu ve gelişti. Bu yıl Kemal Tahir ve Atıf Yılmaz’ın ortak çalışmalarına
şahit oluruz. Battı Balık çok ses getirmese de Beş Kardeştiler kan davasını işleyen konusu ile
dikkat çekiciydi. 1964 yılında yapılacak 1. Antalya Film Festivali’nde Türkan Şoray’ın en
başarılı kadın oyuncu seçilmesini sağlayacak Acı Hayat filmi de bu yıl Metin Erksan’ın senarist
ve yönetmenliği ile karşımıza çıkar. Ayhan Işık, Nebahat Çehre, Ekrem Bora gibi isimleri
barındıran film 2005 yılında Osman Sınav tarafından dizi olarak yeniden çekilecektir. Dönemin
diğer filmleri: Billur Köşk, Erkeklik Öldü Mü Atıf Bey, Kısmetin En Güzeli, Şehirdeki
Yabancı, John Steinbeck’in eseri Fareler ve İnsanlar’dan uyarlanan İkimize Bir Dünya, Attila
İlhan’ın eserinin senaryolaştırılması Rıfat Diye Biri, Orhan Kemal’in Üç Tekerlekli Bisiklet.
1961 yılının Yılanları Öcü gibi ses getiren bir filme 1963 yılında Susuz Yaz ile
rastlıyoruz. Necati Cumalı’nın eseri olan Susuz Yaz Metin Erksan yönetmenliğinde sunulur.
Olumsuz eleştiriler olsa da film gişede iyi hasılat yapar. Hülya Koçyiğit bu filmdeki oyunculuğu
ile dikkatleri çeker. Yılın en başarılı melodramı ise Osman F. Seden’in yönettiği Bana Annemi
Anlat filmi olur. Dağlar Kralı “Köroğlu” bu dönem çekilen fakat dönemin sosyal yapısına
eğilmediği için adını duyuramayan filmler arasına girer. Dönemin diğer filmleri içinde Osman
F. Seden’in yönettiği Badem Şekeri, Semih Ev’in yönettiği Dostluklar Yaşadıkça, Kemal
Tahir’in senaryosunu yazdığı İki Gemi Yan Yana, Erich Remaque’nun Üç Arkadaş romanından
uyarlanan Kardeş Gibiydiler, Cengiz Tuncer’in senaryosunu yazdığı Aramıza Kan Girdi,
Nevzat Pesen’in yönetmenliğini yaptığı Kötü Tohum yer alır.
1964 yılına gelindiğinde aradan bir yıl geçmesine rağmen Susuz Yaz’ın etkisinin devam
ettiğini görürüz. Susuz Yaz, Berlin Film Şenliği’nde Altın Ayı ödülünü kazanır. Böylelikle ilk
kez uluslararası bir film festivalinde bir Türk filmi ödül almıştır. Önceki yıllarda olduğu gibi
ses getiren filmler olmasa da bu yıl kayda değer filmler çekilmiştir. Avrupa’daki afiş
maratonundan sonra ülkemizde de ilgi gören Ağaçlar Ayakta Ölür bu filmlerden biridir.
Affetmeyen Kadın, Ahtapotun Kolları Aşk ve Kin Erkek Ali ve Turgut Özakman’ın piyesi olan
Duvarların Ötesi bu dönem orta düzey filmler listesindedir. Murta Sertoğlu’nun eseri olan
Akçalı Kel Mehmet ise sinema tarihi içinden sessiz sedasız gelip geçerken Karanlıkta
Uyuyanlar filmi sendika, emekçi sorunlarını ele alan ilk film olmuştur. Dönemin tarihe düşen
en önemli ismi hiç kuşkusuz Turist Ömer oldu. Hulki Saner’in yönetmenliği ve senaristliği ile
başlayan Turist Ömer esprileri konuşmaları ile izleyicinin gönlüne yerleşir. Büyük işlere imza
atan Atıf Yılmaz Haldun Taner’in eseri Keşanlı Ali Destanı filme aktarır. Yenilik arayışları bu
17
sefer de epik bir tiyatro metni ile devam eder; Birsel Film’in açtığı senaryo yarışmasını kazanan
Metin Erksan’ın Suçlular Aramızda filmini çekmesi yine bu yıl içinde olur. 1949 yılında Lütfi
Ö. Akad’ın yönetmenliğinde çekilen ve büyük ses getiren Vurun Kahpeye filmi bu yıl yeniden
çekilir. Son birkaç yılda yükselen Türk Sineması geriye dönüş ihtiyacı duyar ve Orhan
Aksoy’un yönetmenliğinde film yeniden çekilir. Fakat önceki kadar ses getirmez.
1965 yılında birçok eserin sinema filmlerine getirdiği başarıya şahit oluruz. Güner
Sümer’in romanını senaryolaştıran Erol Keskin Haldun Dormen yönetmenliğinde Bozuk Düzen
filmi ile seyirciyi karşılar. Film 3. Antalya Film Şenliğinde “en başarılı film” seçildi. Cevat
Fehmi Başkurt’un piyesi Buzlar Çözülmeden, Halit Ziya Uşaklıgil’in romanı Kırık Hayatlar,
Kemal Tahir’in senaryosunu yazdığı Haremde Dört Kadın ve Namusum İçin. Yaşar Kemal ve
Ayşe Şasa’nın senaryosunu yazdığı köy hayatına yönelen Murad’ın Türküsü, Orhan Kemal’in
romanı Murtaza, Sadık Şendil’in senaryolaştırdığı George Bernard Shaw’ın eseri Sürtük, Ayşe
Şasa’nın eseri Son Kuşlar bu dönem filmleri içindedir. 1964 yılında Duygu Sağıroğlu’nun
çektiği film 1965 yılında sansürden geçer ve izleyicinin karşısına çıkar. Haldun Dormen, Belgin
Doruk, Erol Günaydın gibi oyuncuların yer aldığı Güzel Bir Gün İçin filmi de bu yıl içerisinde
gösterime girer. Dönemin en çok konuşulan filmi ise Metin Erksan Sevmek Zamanı adlı film
olur.
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi halk hikâyelerinin modernize olmuş hâli gibi
görünen Sevmek Zamanı eleştirmenleri de ikiye bölmüştür. Fakat hepsinin birleştiği nokta
Metin Erksan’ın bu filminin bir yabancılaşmayı anlattığıdır. Bu yıl Son Kuşlar filmi ile Erdoğan
Tokatlı, Sürtük filmi ile Ertem eğilmez, Murtaza filmi ile Tunç Başaran, Yasak Sokaklar filmi
ile Feyzi Tuna ikinci kuşak yönetmenleri de oluşturmuş olur.
Mekan ve kimlik arasındaki ilişkiye değinen Ah Güzel İstanbul filmi 1966 yılında
gösterime girer. Reşat Nuri Güntekin’in romanı dizilerden önce beyaz perdeden geçer. Osman
F. Seden’in yönettiği film sade ve başarılı anlatımı ile dikkat çeker. Yılmaz Güney ve Lütfi Ö.
Akad’ın senaryosunu yazdığı Hudutların Kanunu filmi dönemde kaçakçılık sorununu işlediği
için önemlidir. Atıf Yılmaz’ın yönettiği Yaşar Kemal’in eseri Ölüm Tarlası toplum ve birey
psikolojisinin çakışmasını sunar. Atıf Yılmaz’ın bir diğer filmi olan Toprağın Kanı petrol
konusunu işleyişi bakımından tepkileri üzerine çeker. Dönemin diğer filmleri: Soluk Gecenin
Aşk Hikâyeleri, Elkızı Hidayet Sayın’ın eseri Pembe Kadın.
1967 yılı önceki yıllara nazaran verimsiz geçer. Film sayısı fazla olmasına karşın bunların
hepsi kayda değer filmler olmaz. Döndü ananın direnişini anlatan Lütfi Ö. Akad’ın Ana filmi
bu dönemdeki önemli filmler arasında yer alır. Yoksul çoban ve oba beyinin kızı arasındaki
aşkın efsaneleştirilen anlatımına Nazım Hikmet’in kalemi ve Lütfi Ö. Akad’ın yönetmenliği
18
eklerince Kızılırmak Karakoyun filmi de bu döneme ismini bırakır. Bu dönem önceki yıllarda
olduğu gibi Türk edebiyatına eğilim olur. Atıf Yılmaz’ın yönettiği başrollerinde Yılmaz Güney
ve Suna Keskin’in oynadığı Kozanoğlu da buna örnektir. Bu örnekleri bu yıl içerisinde
çoğaltmak elbette mümkündür. Halide Edip Adıvar’ın eseri Türkan Şoray ve Ediz Hun ve
Fatma Girik oyunculuğuyla Yaprak Dökümü dönemin diğer önemli filmleri: Devlerin İntikamı,
Kurbanlık Katil, Yarın Çok Geç Olacak, Silahları Ellerinde Öldüler.
1968 yılına gelindiğinde ise önceki yıl gibi parmakla sayılabilecek iyi film vardır. Behçet
Kemal Çağlar’ın öyküsü olan Ezo Gelin’in sinemaya aktarılması ile film akıllarda kalmayı
başaran filmler arasına girer. Metin Erksan’ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği Kuyu filmi de
bu filmlerin arasındadır. Yılmaz Güney’in yönettiği ve rol aldığı Seyyit Han (Toprağın Gelini),
Cevat Fehmi Başkurt’un piyesi olan Paydos, Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsü olan Vesikalı
Yarim son olarak da Kara Battal’dır. Acısını bu filmlerin listesine dâhil edebiliriz.
Bir Alman kadınının bakış açısından Türk toplumuna, ulusal kimlik ile kadın arasındaki
ilişkiye değinen Bir Türk’e Gönül Verdim filmi 1969 yılına gelindiğinde karşımıza çıkar.
Biyografik bir film olan Vatan ve Namık Kemal dönemin öne çıkan filmleri arasına girmiştir.
Edebi sahanın etkisinin devam ettiğini Necati Cumalı’nın oyunu Boş Beşik’in sinemaya
aktarılması ile görürüz.
Yetmişli yıllar sinemada bazı karşıtlıkların olduğu bir dönem olur. Yılmaz Güney’in
çektiği “gerçekçi olma” prensibindeki filmlerin yanı sıra bir de ekonomik kaygı ile çekilen
filmler söz konusudur. Bu kaygı önceki yıllarda da elbette vardı, fakat bu yıl bu endişe
yüzünden çekilen filmler ile izleyiciler bölünmüş ve dağılmıştır. Cinsel içerikli filmlerin bu
dönem fazlası ile revaçta olduğunu görmekteyiz. Teknolojinin gelişmesi ile de evlere yerleşen
televizyon sinemaya olan ilgiyi azaltır.
1970 yılında ilk, ailesini geçindirmeye çalışan Cabbar’ın öyküsünü bize anlatan Umut
filmi ile karşılaşırız. Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği film sinema tarihinde
adı kalan filmlerden olmuştur. Konusunu günlük yaşamdan alan Dikkat Kan Aranıyor, Umut
filminin aksine arka planda kalır. 1970 yılı içerisinde de yine romana rastlamak mümkün, Esat
Mahmut Karakurt’un romanı Ankara Ekspresi Muzaffer Arslan’ın yönetmeliğinde izleyiciler
ile buluşur. Kerim Korcan’ın eseri Linç de yine sinemaya aktarılan eserler arasındadır.
1971 yılında Yılmaz Güney’in oynadığı ve yönettiği filmleri görmek mümkün; Acı, Ağıt,
Baba, Vurguncular, Umutsuzlar, Yarın Son Gündür. Yılmaz Güney kadar karşımıza çıkan bir
diğer kaynak ise Türk edebiyatıdır. Ayşe Şasa’nın senaryolaştırdığı Battal Gazi Destanı, Aka
Gündüz’ün romanı Üvey Ana, Tarık Dursun’un öyküsü Kara Gün, Turgut Özakman ve Süavi
Sualp’in senaryolaştırdığı masal kahramanımız Keloğlan, Melih Gülgen’in yönetmenliğinde
19
çekilen derin mizansen anlatılarıyla bilinen Nasreddin Hoca, Sadık Şendil’in piyesi Yedi Kocalı
Hürmüz.
1972 yılında sinemadaki film sayısı bir hayli yükselir. Faka önemli olacaklar arsında
birkaç edebi eserin uyarlanmasını görmekteyiz; Kemal Bilbaşar’ın romanı Cemo, Merter
Fosforluoğlu’nun piyesi Damdaki Kemancı, Orhan Kemal’in romanı Vukuat Var (Hanımın
Çiftliği), Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsü Irmak, Graham Greene romanı Yaralı Kurt.
Türk sineması için yetmişli yıllar aslında önemli bir dönemdir. Bu dönem içinde birçok
oyuncu, yönetmen ve birçok güzel başyapıt sinemamıza kazandırılmıştır. Her ne kadar belli
yıllarda ticari kaygı güdülse de elbette iyi yapıtlar göz ardı edilemez. Güldürü denilince akla
gelen Kemal Sunal, Ali Şen, Şener Şeni İlyas Salman gibi isimler, kahraman Cüneyt Arkın,
yakışıklı genç Tarık Akan, iyi ve duygusal kız Ayşen Gruda, Mahmut Hoca Münir Özkul, cesur
Kadir İnanır, güzel kız Türkan Şoray bu dönem sinemasının bize kazandırdığı önemli
isimlerdir. Ömer Seyfettin’in Diyet’i, Aziz Nesin’in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ı Refik Halit
Karay’ın yatık Emine’si, Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al
Yazmalım’ı, Necati Cumalı’nın Dila Hanım’ı, Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde’si
de bu on yıllık süre içerisinde izleyici ile buluşan Türk sinemasına adını yazdıran yapıtlardır.
Güldürü de bir basamak oluşturduğumuz bu zaman dilimi içerisinde şüphesiz Ertem Eğilmez
ve Sadık Şendil’in senaryosunu yazdığı Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Salako, Umur
Bugay’ın senaryosunu yazdığı Kapıcılar Kralı, Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı Süt
Kardeşler filmleri de hafızalarda ismi kalanlar arasında olmuştur.
Cannes Film Festivali’nde ödül alan Yılmaz Güney’in Arkadaş, Endişe, Zavallılar, İzin,
Bir Gün Mutlaka, Sürü, Düşman filmlerini de kuşkusuz unutmamak gerekir.
1980’li yıllara gelindiğinde ise göç sorunlarının işlendiğini “kadın” konusuna
değinildiğini görmekteyiz. 1980 darbesinin ardından önceki on yıl içindeki cinsel içerikli
filmlerin kesildiğini yerini arabesk filmlere bıraktığını görmek mümkündür. 1980-1990 yılları
arasında akıllarda kalan filmleri şöyle sıralamak muhtemel: Yol, Devlet Kuşu, Banker Bilo,
Dünyayı Kurtaran Adam, Çiçek Abbas, Züğürt Ağa, Pehlivan, Namuslu, Kuyucaklı Yusuf,
Yılanların Öcü, Anayurt Oteli, Fikrimin İnce Gülü, Çil Horoz, Yer Demir Gök Bakır, 72.
Koğuş.
Ekonomik ve politik gelişmelerin devam ettiği 1990 yılında yenilikleri bulmak mümkün.
1960 öncesi gerçeklik arayışı 1970’lere doğru toplumcu gerçekçiliğe döner. 1980’lerde biraz
daha sessizleşen ve bireyselleşen sinema 1990’da tamamen Amerikan sinemasının olumsuz
etkisi altında kalır. Amerikan filmlerindeki aksiyon 1990’lı yılların izleyici kitlesini de
oluşturmuş olur. Aslında ülkemizde on dokuzuncu yüzyılda teşkil eden sorunlar sinemayı da
20
etkilemiş olur. Topluma hitap eden bireysel bir ürün olan sinemanın başından ne geçerse geçsin
kendisi gibi iletişim aracı olan edebiyattan pek uzaklaşmadığını, onunla daima etkileşim
hâlinde olduğunu görmekteyiz.
21
HİKÂYELER
KEREM İLE ASLI
Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyidir. Aslı’nın babası da beyin sarrafıdır. Hikâyede
kadın karakterler hakkında detaylı bir bilgi yoktur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Ahlaz şehrinin beyinin çocuğu olmamaktadır. Bey bir gün lalası ile gezmeye gider. Bir
suyun başına gidip otururlar. Bu sırada bir pir gelir ve onlara selam verir. Pir, beyin şah
olduğunu bilir. Şah da bu bilgiyi bildiğine göre kişinin derdini de bileceğini söyler. Pir Şah’a
bir elma verir ve hanımına gitmesini söyler. Sonrasında da yedi yaşından büyük herkesi Uğra
Dağına davet etmesini, davetin ardından da yatsı namazını kılıp elmanın birisini kendi birisini
hanımı yedikten sonra bir çocukları olacağını söyler.
Beyin bir de sarrafı vardır. Onun da evladı yoktur. Sarraf, Bey’den elmanın birisini ister.
Bey elmanın birini sarrafa verir ve pirin dediklerini yerine getirir.
Keşişin bir kızı Bey’in de bir oğlu dünyaya gelir. Oğlanın adını Mirza Bey, kızın adını da
Aslı Han koyarlar. Kız senin adın Kerem olsun der Bey de uygun görür. Adı Kerem olur.
1.3. Kahramanların Âşık Olmaları
Kerem ile Aslı beraber büyümüşlerdir. Kerem Aslı’yı sevmektedir. Kerem aşkından hasta
gezer. Babası da arkadaşı Sofu da hekimlerde Kerem’e çare bulmazlar. Bey Kerem’in aşkını
öğrendikten sonra nişan yapmak ister. Keşiş ailesini alıp kaçar.
Kerem’in Aslı’nın ardından onu aramak için gurbete çıkar. Kerem Aslı’yı üç yerde görür;
birincisi bahçede, ikincisi Erzurum’da, üçüncüsü Kayseri’dedir. Üçüncü karşılaşma da
Kerem’in Aslı’ya duası ile Aslı da Kerem’e âşık olur.
1.4. Nişanlanma
Keşiş, Aslı doğmadan bir kızı olursa Bey’in oğluna kızını vereceğine dair söz verir.
İkisinin de çocuğu olduktan sonra Aslı ile Kerem bahçedeyken Aslı Kerem’e nişan mendili
verir. Bey, Kerem’in Aslı’ya aşkını öğrendikten sonra Bey hemen keşişi çağırır ve oğlunu Aslı
ile nişanlar. Keşişin eşi durumdan razı olmaz. Bu yüzden gece yarısı bir ata binip kaçarlar.
22
1.5.
Kerem’in Gurbete Çıkışı ve Aslı ile Karşılaşmaları
Keşiş ve ailesinin kaçışı üzerine Kerem ile Sofu yola çıkarlar. Elcevaz Dağı’na gelirler.
Kerem dağa türkü söyler. Van’a varırlar. Keşişi ve ailesini önce Van’da sonra Van’ın
köylerinde sorarlar. Sonra Ağrı Dağı’na varırlar. Kerem’in Ağrı Dağı’na türkü söylemesinin
ardından Süphan Dağı’na giderler. Oradan da Muş’a Murat Suyu’na Kemâh kazasına,
Kırpazar’a, Otluk Kalesi’ne Pasin Ovası’na Koçaz’a giderler. Kofçaz’da birkaç gelin, kız ve
bazı yaşlı kadınları gören Kerem Aslı’yı sorar. Kadınlar Kerem’in türkü söylemesi şartı ile
yerlerini söylerler. Oradan da Ahıska’ya, Açurhan’a, Kars’a, Soğanlı Dağı’na, Handeresi’ne,
Micinger Kalesi’ne, Çoban Köprüsü’ne gelirler. Yolda birkaç kez turnalara rastlarlar. Kerem
turnalara şiir okur.
Kerem ile Sofu Erzurum’a gelmeden fırtınaya yakalanırlar. Bir mağaraya sığınırlar. Bu
sırada bir atlı mağara kapısına gelir. Atlı onları Erzurum’a götürür. Sonradan atlının Hızır
olduğunu anlarlar. Erzurum’da Cafer Efendi Hamam’ı kapısının önünde bir bölük kıza
rastlarlar. Aslı da içlerindedir. Kerem Aslı’yı burada ikinci kez görür. Aslı kaçıp gizlenir. Sonra
ailesi ile yine yola çıkarlar. Kerem ile Sofu da peşlerine düşer.
Aşkale’ye gittikten sonra Malatya üzerinden Tercan’a giderler. Oradan Otlukbeli’ne,
Pasin Çiftliğine, Aşkâr Ovası’na, Eztirler Ovası’na, Arsızlara, Haymanaya, Kızılırmak’a
giderler. Kızılırmak’ı geçemezler. Kerem sazını alıp türküsünü söyler. Kızılırmak üzerine bir
hayali köprü peyda olur. Böylelikle de geçerler. Sonra Ankara’ya, Karadağ’a giderler.
Karadağ’ın üzerini duman kaplamıştır. Kerem dağa bir taşlama söyler. Erceğiz Dağı’na doğru
yol alırlar. Dağın üstüne çıktıklarında Karadağ’ın cayır cayır yandığını görürler. Kerem tekrar
dua eder ve Karadağ’ın ateşi söner. Yola devam edip Kayseri’ye giderler. Bir konakta Aslı’nın
olduğunu öğrenirler. Kerem Aslı’nın yanına gider. Dişini çektirmek için geldiğini söyler. Aslı
Kerem’i annesinin yanına götürür. Kerem annesine çekmesi için sağlam dişini gösterir. Kerem
ağzına nişan mendilini tutunca Aslı Kerem’i tanır. Aslı Kerem’in gitmesini ister, Kerem ona
dua eder ve Aslı Kerem’e âşık olur.
1.6. Kerem’in Yakalanması ve Kerem’in İmtihanı
Kerem evdeyken Aslı’nın annesi keşişe, keşiş de Bey’e haber verir. Kerem ve Sofu’nun
peşine düşerler. Kerem Aslı ile buluşsun diye Kerem ile Sofu gece Aslı’nın bahçesine gider.
İkisi de yakalanır. Bey, Kerem’in asılmasını söyler. Kişiler razı gelmez. Bey’in kız kardeşi
Hesna (Hüsna) Hanım davayı ister. Kerem’in Hâk âşığı olup olmadığını anlamak için bahçeye
bir çadır kurar ve kırk kız getirir. Hesna Hanım kızların adlarını bilmesini ister. Kerem kızların
ismini bilir böylelikle Hâk âşığı olduğu anlaşılır.
23
1.7. Düğün
Aslı ile Hâk âşığı olduğu anlaşılan Kerem nikâh ederler. Keşiş düğün için Aslı’ya sihirli
mintan yapar. Bu mintanı cazu karılar giydirir. Düğün gecesi Aslı düğmeleri çözer, düğmeler
tekrar düğmelenir. Kerem sazını alır. Kerem’in duası ile Aslı’nın düğmeleri açılır. Böylelikle
Aslı ile Kerem muradına erer.
2. Motifler
2.1. B. HAYVANLAR
B.450 Yardımcı Kuşlar
Kerem Aslı’yı ararken birkaç kez turnalara rastlar ve onlara şiir okur.
2.2. D. SİHİR
D.1030 Sihirli Yiyecekler
Şah’ın çocuğunun olması için pir ona bir elma verir.
D.1050 Sihirli Giyecekler
Keşiş Aslı’ya sihirli mintan diker.
2.3. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.700 Olağanüstü Yerler
Ağrı Dağı’nın dumanı Kerem’in türküsü üzerine düzelir.
Murat Suyu’na geldiklerinde Murat Suyu köpürür. Kerem sazını alır türküsünü söyler ve
Murat Suyu’nu kolayca geçerler.
Kızılırmak’a gelirler, geçemezler. Kerem türkü söyler. Kızılırmak üzerinde hayali bir
köprü oluşur.
F.900 Kerametler
Erzurum’a gelmeden fırtınaya yakalanan Kerem ile Sofu bir mağaraya sığınır. Bir atlı
mağara kapısına gelir. Onları oradan götüren kişi Hızır’dır.
2.4. G. DEVLER
G.20 Cadılar
Keşişin diktirdiği sihirli mintanı cazu kadınlar Aslı Han’a giydirir.
2.5. H. İMTİHANLAR
24
H.90 Süs Eşyaları ile Tanıma
Aslı Kerem’i nişan mendilinden tanır.
H.300 Evlilikle İlgili İmtihanlar
Hesna Hanım Kerem’in Hâk âşığı olduğunu anlamak için onu imtihana tabi tutar.
2.6. M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler
Keşiş pir tarafından Bey’e verilen elmanın birini ister. Karşılığında kızını oğluna verme
sözü verir.
M.490 Çeşitli Beddualar
Kerem’in bedduası ile Karadağ yanar.
2.7. N. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Bey lalası ile gezmeye çıktığında pir ile karşılaşır.
Kerem ile Sofu Erzurum’da fırtınaya yakalandıklarında Hızır onları kaldıkları mağaradan
kurtarır.
N.820 İnsan Yardımcılar
Bir koca karı Kerem’in derdini anlar.
2.8. T. CİNSİYET
T.10 Aşk
Kerem Aslı’ya âşıktır. Daha sonra da Kerem Aslı’ya âşık olur.
T.100 Evlilik
Aslı ile Kerem evlenirler.
2.9. V.DİN
V.50 Dua
Kerem’in duası ile yanan Karadağ söner.
Kerem’in duası ile Aslı Kerem’e âşık olur.
Kerem’in duası ile Aslı’nın düğmeleri açılır.
25
Kerem İle Aslı Film
Yönetmen: Orhan Elmas
Senaryo: Orhan Elmas
Yapımcı: Memduh Ün
Oyuncular: Fatma Girik
Kadir İnanır
Hayati Hamzaoğlu
Suna Selen
Reha Yurdakul
Atıf Kaptan
Yıl:1971
Tür: Dram, Romantik
Yapım: Acar Film
Hakan’ın ve Demircioğlu Bektaş’ın çocukları yoktur. Beraber ava çıktıkları bir gün bir
pire rastlarlar. Pirin verdiği elma sayesinde ikisinin de çocuğu olur. Fakat hakanın erkek evladı
olacağı sırada hakanın dervişe verdiği “İyi hakan olma” sözünü tutmaması üzerine bir kızı olur.
Hakan kızı olduğunu gizler ve onu bir erkek gibi büyütür.
Zamanla aynı yerde büyüyen Aslı ile Kerem birbirlerine âşık olurlar. Hakan dervişe söz
verdiği hâlde -vezirin araya karışması ile- bu olayı onaylamaz. Âşıkların başına çeşitli olaylar
gelir ve kavuşmak için bazı zorluklarla karşılaşırlar. Fakat kavuşamazlar.
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Aslı’nın babası zenginlik ve debdebe içinde yaşayan bir hakandır. Hakan zalim değildir
fakat zalim vezirinin sözlerine inanmaktadır. Aslı’nın annesi Hatice Sultan’dır. Filmde çok aktif
değildir.
Kerem’in babası Demircibaşı Bektaş’tır. Sakin, hakanına saygılı bir adamdır. Aslı ile
Kerem’in aşkına saygı duyar. Kerem’in annesi Güldane’dir. Aslı’nın annesi gibi o da filmde
çok aktif değildir. Sadece elma yerken ve Kerem gurbete çıkacağı sırada görünür.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
26
Hakanın hiç çocuğu olmamaktadır. Soyunu devam ettirecek bir oğlunun olmaması hakanı
yemeden içmeden keser. Bu yüzden de hakan ülkenin idaresini vezirine bırakır. Zalim vezir de
hakanın sıkıntısından istifade ederek halka zulüm eder.
Hakan bir gün kendi gibi evlat hasreti ile yanan “çelik yürekli” demircibaşı ile ava çıkar.
Bir ceylan görürler. Hakan vurmak ister, Bektaş doğru olmadığını söyler. Tam o sırada bir pir
görünür. Pir Tanrı’nın hakana beylik vermesine rağmen halkına zulüm ettiğini ve muradının da
soyunu sürdürecek bir oğul olduğunu söyler. Pir oğlu olacağını fakat artık ülkesine zulüm
etmemesi ve ettirtmemesi gerektiğini söyler. Bektaş’a da dönüp bir kızı olacağını söyler.
Hakan’a ve Bektaş’a bir elma verir. Elmanın yarısını Hatice Sultan’ın diğer yarısını da
Güldane’nin yemesini sonra saray bahçesinde yan yana iki gül fidanı dikmelerini söyler. Güller
filizlenip açınca ikisinin de muratlarına kavuşacaklarını söyleyip ortadan kaybolur.
Hatice Sultan ve Güldane elmayı yiyip iki gülfidanını diktikten sonra dua ederler. Yıllar
sonra bahçede bir kırmızı bir beyaz gül açar. Eşlerin ikisi de hamiledir. Hakan soyunu devam
ettirecek bir oğlu olacağı için vezirine bir eğlencenin hazırlanmasını söyler. Vezir dokuz aydır
vergi alınmadığını, hazinenin boş olmasını, biriken vergilerin toplanılmasını söyler. Hakan
dervişe verdiği sözü hatırlar. Vezir nasıl olsa sultanın karnında çocuk vardır diyerek verdiği
sözün fazlası ile tutulduğunu söyler. Hakanı kandıran vezir halka zulme devam eder.
Hakan bir gece rüyasında dervişi görür. Derviş zulüm ettiği için bir oğlu olmayacağını
sultanın bir kız doğuracağını böylelikle soyunun sürmeyeceğini söyler. Hakanın bir kızı olur.
Bektaş’ın da bir oğlu olur. Hakan kızı olduğunu gizler. Adını Arslan Bey koyar. Bektaş da
oğlunun adını Kerem koyar.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Arslan Bey bir yiğit gibi yetiştirilir. Silah hocası Kasım Ağa’nın en başarılı talebesi
olmuştur. Arslan Bey Bektaş’ın oğlu Kerem ile yan yana yetişmişlerdir.
Kerem’in saz çalma bilgisi vardır. Fakat filmde bu bilgiyi rüya motifi ile mi yoksa ustaçırak ilişkisiyle mi öğrendiğine değinilmemiştir.
1.4. Kahramanların Âşık Olmaları ve Gizlenen Kimliğin Ortaya Çıkması
Olağanüstü doğum ile dünyaya gelen Aslı ile Kerem aynı yerde büyümüşlerdir. Aynı
yerde büyüdüklerinden birbirine âşıktırlar. Ayrıca Kerem her gece rüyasında bir güzel görür.
Aslı da her gece rüyasında Kerem’i görür. Aslı Kerem’e olan sevgisi ile yanarken, Kerem
sevdiği kızın Arslan Bey olduğunu bilmez.
27
Arslan Bey ve Kerem bir gün pınarbaşına kadar yarışırlar. Yarışma sonunda Kerem sazını
alır. Derdini anlatınca Arslan Bey de her gece rüyasında sevdiğini gördüğünü söyler. Aniden
yağmur bastırır, bir mağaraya kaçarlar. Derviş karşılarına çıkar. Arslan Bey’in kimliğini ortaya
çıkartır. Kerem her gece rüyasında gördüğü kızın Aslı olduğunu anlar.
Sırrı ortaya çıktığı için hakan Aslı’nın yanına bir nedime vererek Aslı’yı kuleye hapseder.
1.5. Sevgililerin Buluşmasının Engellenmesi ve İlk Buluşma
Kuleye kapatıla Aslı yemeden içmeden kesilir. Onu bu acısına içi yanan nedimesi Neyran
Kerem’i kulenin altına getirir. Aslı Kerem’i uzaktan görme ile yetinmez ertesi gece Neyran’ın
yardımı ile Aslı kuleden çıkar bahçede Kerem ile Aslı buluşur.
Kızına bakmaya gelen hakan Aslı ile Kerem’i görünce Aslı’yı Kasım Ağa ile Zaloğlu
Kalesi’ndeki dostu Emrullah Bey’in yanına yollar. Kerem’in de gözlerine mil çekilir.
1.6. Kerem’in Gurbete Çıkışı
Kerem Aslı’nın peşinden sazını alıp görmeyen gözleri ile yola düşer. İlk bir çoban görür
ona Aslı’yı sorar. Sonra bir kahveye uğrar orada da Aslı’yı arar, cevap alamaz. Bir yaylada bir
grup kız görür onlara da Aslı’yı sorar yine yerini öğrenemez. (Filmde gidilen mekânların ismi
geçmemektedir.)
1.7. İlk Karşılaşma
Kerem bir hanın içine girip şiir okur. Aslı’da o handa dinlenmektedir. Kerem’in sesini
duyunca koşarak gelir ve Kerem’e sarılır. Askerler onları ayırır. Kerem’i zindana atarlar. Aslı
Kasım Ağa’ya yalvarır. Kasım Ağa kaçmalarına izin verir. Aslı ile Kerem kaçarlar.
1.8. Kerem’in Gözünün Açılması
Kerem gözleri görmediği için üzülür. Aslı’nın dizinde yatarken Aslı’nın gözyaşları
Kerem’in gözlerine düşer ve Kerem’in gözleri açılır.
1.9. Hakan’ın Öldürülmesi
Hakan Aslı’nın üzüntüsünden yataklara düşüp hastalanır. Vezirine Aslı ile Kerem’i
affettiğini söyler. Vezir büyücüye gidip hakanı öldürmek için zehir hazırlatır. Hakan’a ve eşine
şifa olması için verir. İkisi de ölür. Ortalığı boş bulan vezir ferman ile Kerem’in teslim olmasını
aksi hâlde babasının başının vurdurulacağını duyurur.
28
1.10. Sonuç
Kerem teslim olur. Vezir Aslı’yı kuleye kapatır. Kendisi ile evlenmesi şartı ile Kerem’i
affedeceğini söyler. Aslı Kerem için kabul eder. Aslı gizlice zindana inip Kerem’e her zaman
buluştukları kuyunun başına gitmesini kendisinin de oraya geleceğini söyler. Kerem’i
bırakırlar. Aslı düğün gecesi kaçar. Kerem kuyu başına önce gider. Vezir peşlerinden gider,
Kerem’i ok ile yaralar. Aslı Kerem’i görünce veziri hançerler, vezirde Aslı’yı hançerler. Aslı
ile Kerem sürünerek ortada buluşur ve orada ölürler.
2. Motifler
2.1. C. YASAK
C.900 Yasağın İhlâli İle İlgili Cezalar
Aslı ile kulede gizlice buluşan Kerem yakalanınca, Kerem’in gözlerine mil çekilir.
2.2. D. SİHİR
D.10 İnsanın Farklı İnsan Şekline Dönüşmesi
Arslan Beyi dervişin sihri ile Aslı hâline dönüşür.
2.3. E. ÖLÜM
Aslı ile Kerem buluştukları kuyu başında ölürler.
2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.810 Olağanüstü Ağaçlar, Bitkiler, Meyveler
Dervişin verdiği elma ile hakanın ve Bektaş’ın çocuğu olur.
Hakan ve Bektaş çocukları olması için sarayın bahçesine iki gülfidanı dikerler.
F.950 Olağanüstü Tedaviler
Hakan ve Bektaş çocuksuzluk tedavisi için dervişin verdiği elmayı yerler.
Aslının gözyaşları ile Kerem’in mil çekilen gözleri açılır.
2.5. G. DEVLER
G.200 Cadı
Vezir hakanın ölmesi için bir cadının yanına gider.
2.6. M. GELECEĞİN TAYİNİ
29
M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler
Hakan avda gördüğü dervişe ülkesine zulüm etmeyeceğine ve ettirmeyeceğine dair söz
verir.
2.7. N. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Aslı’nın gizlenen kimliği derviş yardımı ile ortaya çıkar.
N.820 İnsan Yardımcılar
Aslı kuleye hapsedildikten sonra Neyran onları buluşturma da yardım eder.
Kasım Ağa Aslı ile Kerem’in kaçmasına yardım eder.
2.8. P. CEMİYET
P.10 Krallar
Aslı’nın babası zengin bir hakandır.
P.110 Kralın Vezirleri
Hakan üzüntüsünden ülkenin idaresini vezirine bırakır.
2.9. S. ANORMAL ZULÜMLER
S.400 Zalim İşkenceler
Yönetimi eline alan vezir halktan vergi toplamak için halka çeşitli zulümlerde bulunur.
3. Şiirler
Filmde Kerem’in söylediği şiirler:
1
Bir rüya içinde gamlıyım gamlı
Bir rüya içinde gamlıyım gamlı
Bu gamım nedendir bilemem beyim
Bilemem beyim
Beni büyüleyen bir çift göz vardır
Beni büyüleyen bir çift göz vardır
O güzel gözleri göremem beyim
Göremem Beyim
30
2
Aslı Hanım göç eylemiş bu elden
Bilmem çoban sen Aslımı gördün mü
Sen de benim gibi göz göre
Ak sürüden kurda kuzu verdin mi
3
Hakan bana zindan etti dünyayı
Aslı için feda ettim bu canı
Kör oldu dünyayı gören gözlerim
Hey ağalar gördünüz mü Aslımı
Kör oldu dünyayı gören gözlerim
Hey ağalar gördünüz mü Aslımı
4
Dinleyin sazımı ana bacılar
Kat kat olmuş içimdeki acılar
Kaybettim Aslımı yanar ararım
Deyin kızlar gören Aslımı
Kaybettim Aslımı yanar ararım
Deyin kızlar gören Aslımı
5
Neyleyim önümde yoktur gezenim
Ne sazım kaldı da ne de düzenim
Elimden kaçırdım nazlı yârimi
Gözlerim dünyayı görmez gezerim
6
Elimde tutacak dallar kalmadı
Başıma gelmedik hâller kalmadı
Günahsız attılar beni zindana
Ölmekten başka çarem kalmadı
31
Bir defa Aslımı görseydi gözüm
Gam yemez ölürdüm Aslı yoluna
Cellatlar boynumu vurmadan evvel
Alsaydı ne olur Aslım koluna
Feda olsun başım Aslım yoluna
Filmde Aslı’nın söylediği şiirler:
1
Bol olsun ekmeği aşı dünyanın
Sürmelensin gözü kaşı dünyanın
2
Ağlarım yanarım kara bahtıma anam bahtıma
Zalim vezir kıydı babam canına
Kereme çıkarmış ölüm fermanı anam fermanı
Kerem ölse ben yaşamam dünyada
3
Dertliyim ben mahpusum ben
Keremimi kaybettim ben
Ağlıyorum yok güldüren
Filmde Kerem ile Aslı’nın söylediği şiir:
Kerem: Gözü dilber görür mü
Aslı Han’ı görenin
Bağrı yanıp tutuşur oy
Şu zavallı Kerem’in
32
Aslı:
Ağa Kerem can Kerem
Tutuş Kerem Yan Kerem
Salma kendini gama oy
Sana kurban can Kerem
Kerem: Koru bizi Yaradan
Engel kalksın aradan
Sen koru Aslı Han’ı oy
Yeri göğü yaradan
Aslı:
Feda ettim canımı
Kerem senin yoluna
Ölürüm ayrılamam
İnan Aslı Hanına
33
34
Kerem İle Aslı Dizi
Yönetmen: Bora Tekay
Günay Köker
Senaryo: Haluk Özenç
Saygın Delibaş
Fethi Kantarcı
Yapımcı: Cemile Pınar
Oyuncular: Ozan Güven
Şebnem Dönmez
Yıldırım Öcek
Alev Oraloğlu
Ruhsar Gültekin
Argun Kıral
Demet Evgar
İlker Ayrık
Yıl:2002
Tür: Komedi
Ozan Güven ve Şebnem Dönmez’in başrollerinde oynadığı dizi Dharma ve Greg (19972002) Amerikan komedi dizisinin Türkiye versiyonu olarak çekilmiştir. Kerem zengin bir
ailenin eğitimli tek çocuğudur. Babasının holdinginin genel müdürlüğünü yapmaktadır. Aslı ise
orta halli işçi emeklisi bir babanın kızıdır. Aslı ile Kerem birbirlerine ilk görüşte âşık olup bir
hafta içinde de evlenirler. Aslı’nın devrimci babası Muzaffer ve cemiyet hayatının önemli
isimlerinden Kerem’in annesi Perihan bu duruma karşı çıkar. Olaylar bu çekişme çerçevesi
içinde gerçekleşir.
1.
Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Kerem’in babası holding sahibi oldukça zengin Naşit Bey’dir. Borsayı sürekli takip eden
Naşit Bey’in en büyük uğraşı golf oynamak ve atlarını yarışlarda koşturmaktır. Her bölümde
evin içinde golf sopası ile gezip, golf oynamaktadır. Ara ara da telefonla muhasebecisiyle
konuşur, çiftliğini arayıp atları hakkında bilgi alır.
Kerem’in annesi Perihan Hanım’dır. Eşine karşı ve cemiyet hayatındaki saldırgan
davranışlarından dolayı Leopar Perihan lakabını almıştır. Birçok sosyete dergisine kapak olan
35
Leopar Perihan sayısız estetik ameliyat geçirmiştir. Bu ameliyatlar da İsviçre’de olmuştur.
Leopar Perihan zenginliği ile övünüp, ailesinin saygınlığını maddi güçte bulmaktadır.
Aslı’nın babası işçi emeklisidir. Adı Muzaffer lakabı Sendikacı Muzaffer’dir. Hayatı
boyunca işçilerin hayatını savunmuş, patronlara, işverenlere karşı çıkmıştır. Gençliği boyunca
birçok protesto ve eylemlerde bulunmuştur. Maddi durumları orta hallidir.
Aslı’nın annesi Behiye Hanım’dır. Sendikacı Muzaffer ile bir eylemde tanışmışlardır.
Aslı ile Kerem’in evliliğine ve Kerem’in ailesine karşı değildir. Hatta bazı bölümlerde aralarını
bulur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Eğitimi
İki kahramanın da doğumu hakkında bilgi yoktur. Fakat Kerem de Aslı da eğitim almış
kişilerdir.
1.3. Kahramanların Âşık Olmaları
Kerem ilkokul arkadaşı Cem ile öğle yemeğine çıkar. Cem yemek için gidilen yerde
bulunan kızlara bakar. Bu sırada Kerem hayalindeki kızı anlatır. O sırada Aslı kafeye girer. Bir
sandalye alıp Kerem ile Cem’in masasına oturur. Kerem, Aslı’ya ilk görüşte âşık olur. Aslı da
Kerem’in hayalindeki erkek olduğunu söyler o da Kerem’e âşık olur.
1.4. Evlenme
Kafede birbirini görüp birbirine âşık olan Aslı ile Kerem bir hafta boyunca aynı yerde
buluşurlar. Bir haftanın sonunda da ailelerden gizli yıldırım nikâhı ile evlenirler.
1.5. Sevgililerin Karşılaştığı Engeller
Aslı ile Kerem evlendikten sonra ailelerin statü farkından kaynaklı bazı sorunlar
yaşamışlardır. Evlendikten sonra yeni taşındıkları evi yerleştirirken salondaki kanepenin yeri
ile ilgili sorunlar yaşarlar. Beraber geçirdikleri ilk pazar günü başlarına çeşitli olaylar gelir.
Ailelerin tanışacağı gece sendikacı Muzaffer ile Leopar Perihan birbirine girer.
2.
Motifler
2.1. D. SİHİR
D.1150 Sihirli Eşyalar
Onların evine büyücü kadından aldığı eşyaları yerleştirir.
36
2.2. G. DEVLER
C.200 Cadılar (Büyücüler)
Beşinci bölümde Kerem’in annesi Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak için büyü yaptırır.
2.3. H İMTİHANLAR
Evlendikten sonra Aslı Kerem’in aşkını ölçmek için onu bazı imtihanlara tabi tutar.
2.4. P. CEMİYET
P.150 Zengin Adamlar
Kerem’in babası saygın ve zengin bir iş adamıdır.
2.5. R. ESİRLER VE KAÇAKLAR
R.10 Kaçırma
Dokuzuncu bölümde iki jokey Naşit Bey’den intikam almak için Aslı’yı kaçırır.
2.6. T. CİNSİYET
T.10 Aşk
Dokuzuncu bölümde Kerem -aşkından- Aslı’yı tehlikeli insanların elinden kurtarır.
Aslı evlenirken gelinlik giyemediği için ona sürpriz yapıp altı gelinlik alır.
Kerem Aslı’nın lise yıllarında sürekli gittiği kafeyi Aslı’nın işletmesi için satın alır.
T.100 Evlilik
Aslı ile Kerem ailelerden gizli evlenirler.
T.130 Evlilik Âdetleri
Aslı evlenirken gelinlik giyememiştir.
3.
Dizi Müziği
Aslı ile Kerem Dizi Müziği
Eller gözler buluşmuş
Dönüşü yok geriye
Ateş bacayı sarmış alma asla hafife
Paçayı da kaptırmış
Yok, çare deli gölüm
Ne dersen de artık boş nafile
37
Aslı ile Kerem adları dillere destan aşkları
Aslı ile Kerem
Aslı ile Kerem
Aslı ile Kerem adları dillere destan aşkları
Aslı ile Kerem
Aslı ile Kerem
38
Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi
1. Karakterlerin Karşılaştırılması
Kerem ile Aslı halk hikâyesinin başkarakterleri Kerem ve Aslı’dır. Kerem Ahlaz şehrinin
beyinin oğludur. Bir bey oğlu olan Kerem aynı evde büyüdüğü beyin sarrafının kızı Aslı’yı
sever. Aşk konulu halk hikâyelerinin birçoğunda olduğu gibi Kerem son derece sadık bir âşıktır.
Aslı’nın aşkından hasta olur. Hatta hasta olduğu yetmezmiş gibi Elcevaz Dağı’ndan başladığı
yolculuğu Van’dan Erzurum’a, Kayseri’ye kadar devam eder.
Kerem Köroğlu, Zaloğlu Rüstem gibi toplumsal bir mücadeleye girişmez onun derdi biraz
daha ferdidir. Kerem hikâyemizde tam anlamıyla bir halk aşığıdır. Öyle ki onun Karadağ’a
bedduası da duası da kabul olur.
1971 yılında gösterime giren Kerem ile Aslı filmindeki Kerem aşkı ile izleyicileri
şüpheye düşürmese de ailevi değişikliklerin olduğunu görürüz. Zengin kız ile fakir oğlan
ikilisinin bir örneği olarak Kerem, Demircibaşı Bektaş’ın oğludur. Kadir İnanır’ın canlandırdığı
Kerem karakteri rüyasında hep bir güzel kız görmektedir. Rüyasındaki kızı ise derviş sayesinde
bulan Kerem halk hikâyesinde olduğu gibi bir ulu kişinin yardımı ile refaha ulaşır. Filmdeki
Kerem de hikâyedeki gibi diyar diyar Aslı’nın peşinde gezer. Ama burada bir fark vardır. Aslı
filmin başından itibaren Kerem’i sever. Oysa halk hikâyesinde Aslı’nın Kerem’i sevmesi için
Kerem’in Kayseri’de onunla karşılaşması ve ona dua etmesi gerekecektir.
Hikâyede bile bile dişlerini Aslı’nın annesine çektiren Kerem filmde Aslı’nın babasına
yakalanmasıyla gözlerine mil çekilir. Hikâyedeki bir zulmün sinemaya uyarlanırken şekil
değiştirdiğini görmekteyiz. Şekil değiştiren şeyler olduğu gibi doğal kalanlarda mevcuttur.
Kerem’in Aslı’nın peşinden gittiğinde çobana rastladığını onunla konuştuğunu hem hikâyede
hem filmde görmek mümkündür.
Sinemadan çıktığımızda hikâyenin televizyon dünyasına bir komedi olarak aktarıldığını
görüyoruz. Ozan Güven’in canlandırdığı Kerem’in de hikâyeye bağlı kaldığını fakat biraz daha
modernize edildiğini görmekteyiz. Kerem artık Ahlaz beyinin oğlu değil holding sahibi Naşit
Bey’in biricik zengin ve eğitimli tek çocuğuydu. Hikâyeden filme, filmden de diziye geçen
karakterin biraz daha zayıflaması ise bu bağlamda söz konusudur. Her ne kadar kendince
fedakârlıkları olsa da Kerem, saf âşık tipinden biraz uzaklaşır.
Komedi dizisi olduğu için yer yer küçük duruma düştüğü de olur. Her ne kadar zengin bir
ailenin çocuğu da olsa Kerem ailesinin baskısı altında bir hayat sürer. Bey olan babanın
otoriterliği ise dizide neredeyse hiç yoktur.
39
Hikâyenin bir diğer başkarakteri de Aslı’dır. Halk hikâyesindeki Aslı Keşiş’in kızıdır.
Kerem ile aynı evde büyüyen Aslı’nın aşkından yanıp tutuşan Kerem bir türlü derdini kimseye
söyleyemez. Aslı zülüflerini taramış gerdanına dökmüştür. Aslı seherde açan bir dan yıldızıdır,
ala gözlü nazlı dilberdir. Kerem Kayseri’ye gidene kadar Aslı, Kerem’i sevmemektedir.
Kerem’in şiirlerinde anlattığı hatta uğruna yollara düştüğü Aslı Kerem’in duası ile ilk görüşte
âşık olacaktır.
Hikâyedeki karakaşlı, sürmeli gözlü ak elli Aslı’yı filmde simsiyah saçları ile Fatma
Girik canlandırmıştır. Filmde Aslı’nın babası zengin bir beydir. Bey filmde pasif bir
karakterdir. Veziri daha aktiftir. Filmde göze çarpan en büyük fark ise Aslı’nın kimliğinin
gizlenmesidir. Arslan Bey adı ile bir erkek gibi yetiştirilen Aslı aynı yerde büyüdüğü Kerem’i
küçüklüğünden beri sevmektedir. Hikâyedeki Kerem’in ad değişikliğini filmde cinsiyet
gizlenmesi ile birlikte Aslı’da görmekteyiz. Filmdeki Hâk âşığı Kerem’in kerametlerini de
Aslı’da görmek mümkündür. Gözlerine mil çekilen Kerem Aslı’nın dizine yatarken
durumundan yakınır. Bu esnada Aslı’nın gözlerinden süzülen yaşlar Kerem’in gözlerine düşer
ve gözleri açılır. Ayrıca Aslı karakteri hikâyeye göre daha asidir. Hikâyede ailesi ile Kerem’den
kaçan Aslı yerine Kerem ile şehir şehir kaçan ne olursa olsun Kerem’den ayrılamayan, ölümü
bile göze alan bir Aslı söz konusudur. Hatta bu öyle bir Aslı’dır ki Kerem uğruna elini kana
bulayacak ve veziri öldürecektir.
Şebnem Dönmez’in canlandırdığı Asli ise filmdeki kadar olmasa da Kerem için
fedakârlık yapan bir tiptir. Kerem’in zengin ailesi ile savaşan bir işçi kızı olan Aslı, Kerem’i
görmek için şirketin penceresine bile tırmanacaktır. Komedi unsurları ağır bassa da Aslı dizide
Kerem için modern ideal âşık tipine bürünür.
Her ne kadar başrol olmasa da başrole yardımıyla dikkatleri çeken üç isim ise hikâyedeki
Sofu, filmdeki Neyran ve dizideki Cem’dir. Üçünün de işlevi aynıdır. Sofu Kerem’i gurbette
yalnız bırakmazken, Neyran beyin ayırdığı Aslı ile Kerem’i buluşturmak için gizli görüşmeler
ayarlar, Cem ise Kerem ile Aslı’nın aşklarını destekleyen tanışmalarına vesile olan Kerem’in
yegâne arkadaşıdır. Dizide İlker Ayrık’ın canlandırdığı bu karakteri hikâyedeki Sofu ile
birleştirmek hiçte yanlış olmayacaktır. Cem, Aslı’nın başı her belaya girdiğinde Kerem’e
yardım edecektir.
Bu karakterler kadar olmasa da hikâyenin seyrinin devamını sağlayan başka yardımcı
karakterler de hikâyede, filmde ve dizide mevcuttur. Hikâyede Kerem Aslı’nın aşkından hasta
olmuş pencereden bakarken Aslı’ya olan aşkını konuşmalarından anlayan bir koca karı da
Kerem’i sınayan Hesna (Hüsna) Hanım da, onları yakaladığı halde beye vermeyen Kasım Ağa
da, Kerem ile Aslı’nın evliliğindeki bazı problemler de yardımcı olan Yeliz yardımcı karakter
40
rolündedir. Değişik formlar alsa da yardımcı karakterler hikâyede, filmde ve dizide etkinliğini
yitirmemişlerdir.
Aslı ile Kerem Karakterlerin Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Dizi
Kerem
Mirza Bey
Kerem
Kerem
Aslı
Aslı Han
Arslan Bey
Aslı
Anne – Baba Adı
Bilgi yoktur.
Hatice Sultan (Aslı)
Naşit – Perihan
Demircibaşı Bektaş
(Kerem)
(Kerem)
Muzaffer – Behiye
Güldane (Kerem)
(Aslı)
Arabozucu Tip
Aslı’nın Annesi
Vezir
Perihan
Yardımcı Tip
Pir
Neyran
Cem
Sofu
Kasım Ağa
Yeliz
Hesna (Hüsna)
Hanım
Yaşlı Kadın
2. Epizotların Karşılaştırılması
Hikâyede Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyidir. Annesi hakkında bilgi yoktur. Babası
iyi bir inşan olmakla beraber oğlu ile de ilgilidir. Hikâyede soylu bir aileden olan Kerem, beyaz
perdeye aktarılırken Demircibaşı Bektaş’ın oğlu olarak karşımıza çıkar. Böylelikle hikâye de
sorun teşkil etmeyecek statü farkı filmde yer alacak ve filmin olaylarının akışını sağlayacaktır.
Halk hikâyesini ilerleten ise Kerem’in “Sen İsa’nın ben Muhammed güli” diye anlattığı
dizesinden de anlaşıldığı gibi dini farklılık olacaktır. Diziye geldiğimiz de ise statü farkını
yeniden görmekteyiz. Fakat bu sefer de karakterler yer değiştirir ve Kerem zengin bir aileye
Aslı işçi bir aileye mensup olur. Hikâyede devamlılık din çatışmasından, filmde zengin kız –
fakir oğlan, dizi de bunun zıttı fakir kız – zengin oğlan çatışmasından sağlanmıştır.
Halk hikâyesi özelliklerinin dışına çıkmayarak çocuksuzluk motifi ile hikâyenin başında
okuyucu yahut dinleyiciyi karşılar. Sarraf ile gezmeye çıkan bey pire rastlar ve pirin elması ile
çocuk sahibi olur. Üstelik bu olumlu sonucu veren sadece elma değildir. Sosyal devlet
41
anlayışının olduğunu beyin Uğra Dağı’na davet vermesi ile de görmekteyiz. Bey hakkında
olumsuz bir ifadeye de rastlanılmamaktadır. Hikâyenin Anadolu versiyonunda ise beyin köşk
yaptırması, şenlik düzenlenmesi sonucu bir ihtiyarın, beyin ve keşişin eşine fidan vermesi ve
hanımların bu fidanları dikmesi ile çocuk sahibi olurlar. Bey’in eşi elma fidanını, keşişin eşi ise
ayva fidanını diker. Meyve vermeyen fidanlardan sonra Bey’in eşi dua eder ve onun fidanının
verdiği elmayı iki kadın bölüp yerler ve böylelikle çocuk sahibi olurlar.
Filmde de çocuksuzluk motifi korunmuştur. Hakan oğlu olmasını ister. Bu durum hakanı
o kadar üzer ki hakan ülke yönetimini bile boşlar ve bu sırada veziri ülkeyi yönetir.
Demircibaşı Bektaş ile ava giden hakan bir dervişe rastlar. Derviş halkına zulüm
edilmesine izin verdiği için hakanı uyarır ve hakana hem elma verir hem de bahçeye iki
gülfidanı dikmesini söyler.
Hikâyenin yazma nüshası ve Anadolu varyantının harmanlanıp önümüze sunulduğunu
görmekteyiz. Fakat filmde olay akışı için başka bir yola daha başvurulmuştur. Hikâyedeki
sosyal devlet anlayışını bireysel sorunları uğruna bırakan hakan idareyi vezire bıraktığı ve veziri
de halka zulüm ettiği için ilahî güç tarafından cezalandırılır ve hakan oğlan çocuk istediği halde
bir kız çocuğu sahibi olur. Fakat hakan onu erkek gibi yetiştirir. Bu kurgu sayesinde Aslı ile
Kerem arasındaki aşk gizliden devam edebilmiş aynı yerde büyüyerek de devamlılığı sağlanmış
olur.
Dizi de ise kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur.
Doğumlarının ardından hikâyede Kerem’in adı ilkin Mirza konur. Aslı’nın isteği üzerine
adı değiştirilip Kerem olur. Filmde ise karakterler arasında değişiklikler yapılmıştır. Kerem
yerine Aslı’nın adı Arslan Bey olmuştur. Kimliği ortaya çıktıktan sonra ismi de ortaya çıkmıştır.
Dizi de ise ad almaları hakkında bilgi yoktur.
Beraber büyüyen Kerem ile Aslı hikâyede de filmde de aynı yerde büyüyerek âşık olurlar.
Dizide ise ilk görüşte âşık olma söz konusudur. Dizideki âşık olma şeklinin değişmesinde
elbette iki binli yılların getirileri yadsınamaz.
Hikâyede keşiş kızı olursa beye vereceğine söz verir. Hatta ikisinin de yaşı geldiğinde
Aslı, Kerem’e nişan mendili verir. Filmde ise nişan ya da nişan mendili ile ilgili hiçbir detay
bulunmamaktadır. Hikâyede nişan ile sabitleşen aşkları, filmde Arslan Bey’in kimliğinin ortaya
çıkışı ile bir hüviyet kazanır. Nişan iki aşığın serüvenlerinin başlangıcı sayılabilir. Dizi de böyle
bir durum yoktur.
Hikâyede Aslı’nın annesi dini farklılıktan dolayı nişan olmuş olsa da bu evliliği istemez.
Bu yüzden gece yarısı bir ata binip kaçarlar. Sevgililerin ayrılmasında burada en büyük etken
annedir. Fakat Aslı’nın o zamanlar Kerem’i sevmediği de unutulmamalıdır. Filmde ise
42
arabozan taraf Aslı’nın babası hakandır. Hem Hakan hem de Aslı’yı seven vezir Aslı’nın Kerem
ile evlenmemesini istemez. Aslı ile Kerem buluşmasın diye Aslı kuleye kapatılır. Kerem yine
Aslı ile buluşur. Yakalanınca da gözlerine mil çekilir. Bu, o dönem sinemasının birçok filminde
rastlanılan bir hadisedir. Her ne kadar konusunu halk hikâyesinden alsa da filmin dönemin
sinema koşullarından etkilenmemesi düşünülemezdi. Konunun devamlılığı için gerekli olan
engel üstelik dizide de yer almıştır. Dizi de ise Kerem ile Aslı’nın birlikte olmamasını Kerem’in
annesi istemez. Aslı’nın ailesi zengin olmadığı için böyle bir durum takınan Perihan bu maddi
farklılığı sürekli vurgular. Dizide en önemli fark ise Kerem ile Aslı’nın evlenmiş olmaları ve
konunun devamlılığının bu şekilde sağlanmış olmasıdır. Evli oldukları halde bile annesinin
onları ayırma çabaları ise hikâye ve film ile tamamen zıt bir yol çizer. Her ne kadar ayırıcı
faktör olsa da hikâye de evlendiklerinde bunların hepsi son bulur. Boşanma gibi bir durum söz
konusu olmadığından yaşadıkları sadece evlenene kadardır. Filmde de bu durum devam
etmektedir. Aslı ile Kerem’in tek amacı evlenmektir.
Hikâyede gurbete çıkan Kerem’in birçok ili gezdiğini görmekteyiz. İlk kez bahçede
gördüğü Aslı’yı ikinci kez Erzurum’da, üçüncü kez de Kayseri’de görür. Kayseri’ye gidene
kadar ise dağlara, turnalara Aslı’yı sorar. Hikâyenin bu kısmı sinemanın ve dönemin
koşullarının el verdiği ölçü de filmde korunmuştur. Gözlerine mil çekilen Kerem dağ dağ
gezmiştir. Çobana, pınarbaşındaki kızlara Aslı’yı sormuştur. Dizide ise hemen birbirine
kavuşan, evlenen Aslı ile Kerem için böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Üstelik anlatılan
dönem de bir âşık oğlanın elinde sazı ile sevgilisinin peşinden gidebileceğine inandırıcılık
açısından ters düşmekteydi.
Halk hikâyesinde türlü zorluktan geçen Kerem Hesna (Hüsna) Hanım sayesinde Aslı’ya
kavuşur. Fakat bu da kolay olmaz. Babası bir kez daha onları ayırmak ister ve sihirli bir elbise
diker. Kerem’in duası ile bu sihir çözülür ve kavuşurlar. Kimi varyantlarda Kerem bu düğmeleri
çözemez ve aşkından yanar, kül olur. Hatta ardından Aslı da kendini ateşe atar. Bir başka
varyantında ise Kerem düğmeleri açamayıp tutuşunca, Aslı küllerinin başında kırk gün bekler.
Kırk günün sonunda saçını süpürge yapıp külleri toplamaya çalışırken saçına düşen bir
kıvılcımla Aslı da yanar.
Türkmen ve Horasan varyantında ise Kerem yandıktan sonra Aslı kırk yıl mezarının
başında bekler. Sonra dua eder ve duası sonucunda Kerem canlanır. Aslı’nın da gençleşmesi
üzerine Hz. Muhammed ve Hz. Ali tarafından nikâhları kıyılır.
Filmde de hakan yaptıklarına pişman olur. Fakat vezir tarafından zehirlenerek öldürülür.
Vezirin kapattığı kuleden kaçan Aslı vezirin tuzağına düşer. Kerem ok ile öldürülürken bu
duruma dayanamayan Aslı hançer ile veziri öldürür.
43
Dizi de ise böyle bir durum yoktur. Evlenen Aslı ile Kerem ailelerin çatışmaları arasında
evliliğini sürdürür.
Aslı ile Kerem Epizot Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Dizi
Kahramanların
Kerem’in ailesi
Aslı’nın ailesi zengin
Kerem’in ailesi
Aileleri
zengin
Aslı Müslüman
zengin
Aslı Hıristiyan
Aslı Müslüman
Kahramanların
Çocuksuzluk motifi,
Doğumu
elma yemek (yazma
Elma yiyerek ve
nüsha)
gülfidanı dikme
Bilgi yoktur.
Çocuksuz motifi
ayva ve elma fidanı
yetiştirip elma
yemek (Anadolu
varyantı)
Kahramanların Ad
Mirza Bey ismini
Kimliği gizlenen
Alması
Aslı değiştirir Kerem Aslı’nın adı Arslan
yapar.
Bey bilinir.
Kahramanların
Aynı evde
Aynı evde büyüyerek
Âşık Olmaları
büyüyerek âşık olma
âşık olma
Bilgi yoktur.
İlk görüşte âşık
olma
Nişanlanma
Keşiş kızı olursa
beye vereceğine söz
Nişanlanma yoktur.
Nişanlanma yoktur.
verir.
Sevgililerin
Aslı’nın annesi
Vezir ve hakan
Kerem’in annesi
Buluşmasının
istemez.
istemez.
istemez.
Kerem’in Gurbete
Kerem Sofu ile
Yek başına Aslı’yı
Çıkışı
Aslı’yı arar. İlk
aramaya çıkar.
Gurbete çıkış ve
bahçede, ikinci kez
Şiir okuduğu bir
karşılaşma yoktur.
Erzurum’da üçüncü
handa karşılaşır.
Engellenmesi
44
kez Kayseri’de
görür.
Buluşma
Kayseri beyinin
Gurbete çıkmadan kör
Aileden gizli
kardeşi Kerem’i
edilir. Kerem’in gözü
evlenirler.
imtihan eder.
buluşmada Aslı’nın
gözyaşı ile açılır.
Sonuç
Kerem ile Aslı
Kerem ile Aslı
Kerem ile Aslı
muradına erer.
kavuşamaz.
evlenir ve onlar
evlendikten sonra
olaylar başlar.
3.
Motiflerin Karşılaştırılması
Kerem ile Aslı halk hikâyesinde ilkin Yardımcı Kuşlar motifini görmekteyiz. Kerem
Aslı’nın peşinden Kars’a giderken yolda turnalara rastlar ve onlara “Gökyüzü bölük turnalar /
Nedir sizin ahvâliniz hâliniz / Arzuhâl yazaram yâre sunmağa / Dost iline uğrar m’ola yolunız”
der. Yola devam edip Handeresi’ne geldiklerinde ise Kerem ile Sofu yine bir bölük turnaya
rastlarlar ve Kerem yine sazını eline alır: “Silkinüp boynun uzatmış / Turna ben avcı değilim /
Irak yolları gözetmiş / Turna ben avcı değilim” der. Turnalar ile konuşan Kerem, onların
yardımı ile Aslı’nın peşinden gitmeye devam eder.
Bir diğer motif Sihir motifidir. Halk hikâyesinde çocuğu olmayan şahın sıkıntısını
gezmeye gittiğinde rastladığı bir pir anlar ve ona elma verir. Uğra Dağı’na düzenlediği davetin
ardından şah yatsı namazını kılıp elmanın yarısını kendi yarısını eşi yer. Çocuğu olmayan sarraf
da pirin verdiği diğer elmayı isteyince şah onu da ona verir. Yedikleri elma ile keşişin bir kızı
şahın bir oğlu olur. Masallarımız da ya da çocuksuzluk motifinin olduğu hikâyelerde elma
yiyerek çocuk sahibi olmaya çok sık rastlarız. S. Thompson’da direk bu iki motif olmasa da
çocuksuz ve elma yeme motifi bizim anlatılarımızda geniş ölçüde yer bulur. Sihir motifi
içindeki bir alt başlık da Sihirli Giyecekler’dir. Keşişin Aslı’ya diktiği sihirli mintan bu gruba
girer. Kerem ile aslı evlendikleri akşam bu mintan yüzünden kimi varyantlarda kavuşamazlar.
Fakat bizdeki metinde mintanın sihirli düğmeleri Kerem’in duası ile açılır. İki sınavdan geçen
Kerem’in hak âşıklığı da böylelikle okuyucunun ya da dinleyicinin nazarında da kesinleşir.
Kerem ile Aslı Türk sinemasına aktarılırken Sihir motifi içerik olarak biraz değişikliğe
uğrasa da kendini korumuştur. Sihirli Yiyecek bahsi çocuğu olmayan hakanın da yardımına
45
yetişecek, derviş hakana ve çocuğu olmayan Bektaş’a bir elma verecektir. Bunun yanı sıra iki
gülfidanı da dikmelerini söyleyip gidecektir. Elma gibi önemli bir motifin sinemaya aktarılırken
korunduğunu görmekteyiz. İkinci bir alt başlık ise İnsanın Farklı İnsan Şekline Dönüşmesi’dir.
Arslan bey olarak bilinen ve kimliği gizlenen Aslı ormanda Kerem ile gezerken aynı derviş
gelir ve Arslan Bey’in şeklini sihir ile değiştirir.
Otuz bir yıl sonra bir komedi dizisinin başkahramanı olan Kerem ile Aslı’da da sihir
başlığını görmek mümkündür. Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak ister ve bunun için bir
büyücüye gider. Büyücü ona sihirli nesneler verir. Perihan büyücüden aldığı bu eşyaları Kerem
ile Aslı’nın evine yerleştirir.
Bir diğer motif ise Olağanüstülükler’dir. Hikâyede Kerem’in gittiği birçok yer
Olağanüstü Yerler başlığına dâhil olur. Kerem’in türküsü üzerine düzelen Ağrı Dağı’nın
dumanı da, Murat Suyu’nun köpürmesi de hatta Kızılırmak üzerinde Kerem’in türküsü ile
oluşan hayali köprü de bu olağanüstü mekânlara örnektir. Erzurum’a gelmeden fırtınaya
yakalanan Kerem ile Sofu sığındıkları mağaradan Hızır’ın kerameti ile de kurulurlar.
Elma yiyerek çocuk sahibi oldukları için de elmayı Olağanüstü Ağaçlar Bitkiler ve
Meyveler başlığına da dâhil edebiliriz. Ki bu motif filmde de kendini korur. Filmde bir de
Olağanüstü Tedaviler’den birine rastlıyoruz. Hakan’ın emri ile mil çekilen Kerem’in gözleri,
Aslı’nın dizinde otururken gözyaşları ile ıslanınca açılır. Dizi biraz daha yakın tarih olduğu için
onda olağanüstülüklere rastlamak pek mümkün değildir.
Devler başlığı altındaki Cadılar’a hem hikâyede, hem filmde, hem dizide rastlarız.
Hikâyede Keşişin diktirdiği sihirli elbiseyi Aslı’ya cazu kadınları giydirir. Filmde ise kötü vezir
hakanı öldürmek için cadının yanına gider ve ondan zehir hazırlamasını ister. Diziye geldiğimiz
de ise yine cadılar ile karşılaşırız. Beşinci bölümde Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak için
büyücü bir kadına gider, onlara büyü yaptırır.
İmtihanlar başlığında ise hikâyede Süs Eşyaları ile Tanıma söz konusudur. Aslı’nın
Kerem’e verdiği nişan mendilini, Kerem Kayseri’ye diş çektirmeye gidince ağzında tutar. Aslı,
Kerem’e verdiği mendil ile Kerem’i tanır. Kerem’in bir diğer imtihanı da evlilikte olur. Hesna
(Hüsna) Hanım Bir bahçeye gönderdiği kırk kızdan Kerem’e Aslı’nın karşılığında istediğini
alabileceğini söyler. Kerem illa Aslı’yı isteyince kızların isimlerini bilmesini ister. Kerem şiir
ile hepsinin ismini söyleyince Hâk âşığı olduğu da anlaşılır. Böylelikle Aslı’yı da Kerem’e
verirler.
İki karakterin de birbirini sevdiği filmde böyle bir imtihan yoktur.
Dizide ise biraz daha komik ve modern imtihanlar söz konudur. Aslı, Kerem’in sevgisini
ölçmek için ona çiçek olmasını ya da her istediğini yapıp yapmamasını ölçüt alır.
46
Geleceğin Tayini motifi ise hikâye ve filmde varlığını korurken dizide bulunmamaktadır.
Bey ile gezmeye çıkan keşiş pirin verdiği elmanın yarısını ister ve bunun karşılığında kızı olursa
beyin oğluna vereceğine dair söz verir. Aynı durum filmde şekil değiştirip karşımıza çıkar.
Bektaş ile ava çıkan bey kızı ya da oğlu için söz almaz. Karşılaştığı dervişe çocuğu olursa iyi
bir hakan olacağına dair söz verir. Nitekim sözü tutmadığı için oğlu değil kızı olur. Hikâyede
olan bir başka motif de Beddua’dır. Kerem’in duaları gibi bedduaları da gerçekleşir. Karadağ
dumandan geçit vermeyince Kerem’in bedduası üzerine yanar.
Şans ve Talih motifine geçersek Olağanüstü Yardımcılar ve İnsan Yardımcılar hem
hikâyede hem filmde vardır. Hikâyemizde lalası ile gezmeye çıkan bey pir ile karşılaşırken,
filmde Bektaş ile ava giden hakan da pir ile karşılaşır. Bu olağanüstü yardımcı hikâyede Kerem
ile Sofu Erzurum’da fırtınaya yakalandığında da karşımıza çıkar. Onları kaldıkları mağaradan
kurtarır. Filmde de bu yardımcı Aslı’nın gizlenen kimliğini ortaya çıkartır. Hikâyede Kerem’in
derdini, aşkını anlayan yaşlı kadının durumu beye bildirmesi ve filmde Kasım Ağa’nın
iyilikleri, Aslı’nın yardımcısı Neyran’ın onları buluşturmak için uğraşları birbirine eşittir.
Dizide her ne kadar Cem, Kerem ile Aslı’nın tanışmasına yardımcı olsa da onun haricinde
kayda değer bir olay söz konusu değildir.
Cemiyet motifinde ise hikâye ve filmdeki yöneticilerin dizide zengin adam şeklini
aldığını görüyoruz. Hikâyede Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyi iken filmde Aslı’nın babası
hakandır. Dizide de Kerem’in babası zengin bir iş adamıdır. Filmde bir de arabozucu tip olarak
vezir ile karşılaşırız. Vezir de Aslı’yı sever ve onun Kerem ile evlenmemesi için elinden geleni
yapar.
Sadece dizide olan motif ise Esirler ve Kaçaklar başlığı altındaki kaçırma motifidir.
Dizinin dokuzuncu bölümünde Naşit Bey’den intikam almak için Aslı’yı kaçırırlar. Kerem ve
bütün aile Aslı’yı kurtarmaya çalışır. Hikâye ve filmde böyle bir durum yoktur.
Dönemin sineması ile büyük ilgisi olan göze mil çekilmesi filmin Anormal İşkenceler
motifini oluşturur. Hikâyede ve dizide ise göze mil çekme söz konusu değildir.
Hikâyede, filmde ve dizi de varlığını yegâne koruyan şey ise aşk motifidir. Hepsinde
âşıkların kavuşması/kavuşmaması ve dillere destan bir aşk mevcuttur. Hikâyede evlilik ile
sonlanan bu aşk film de ölümle sonuçlansa da dizide de evlilik olur. Hatta öyle ki dizi evliliği
başa alır ve eylemler dizisini evlilik sonrasına bırakır. Dizide gelinlik giyme âdetine de
değinilir.
Hikâyenin statü farkından sonra ana temasını oluşturan bir diğer çatışma olan din ise
sadece hikâyede kullanılmıştır. Film ve dizide bu motif kullanılmamıştır. Onun yerine her ikisi
de statü farkına değinen bir aşk temasını ele almıştır.
47
Aslı ile Kerem Motif Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Dizi
B. HAYVANLAR
Yardımcı Kuşlar
Yoktur.
Yoktur.
D. SİHİR
Sihirli Yiyecekler
Sihirli Yiyecekler
Sihirli Giyecekler
İnsanın Farklı
Sihirli Eşyalar
İnsan Şekline
Dönüşmesi
F.
Olağanüstü Yerler
OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olağanüstü
Olağanüstü
Yoktur.
Ağaçlar, Bitkiler,
Ağaçlar, Bitkiler,
Meyveler
Meyveler
Olağanüstü
Tedaviler
G. DEVLER
Cadılar
Cadılar
Cadılar
H. İMTİHANLAR
Süs Eşyaları İle
Yoktur.
Aslı’nın Kerem’in
Tanıma
aşkını imtihan
Evlilikle İlgili
etmesi
İmtihanlar
Anlaşmalar ve Söz
M. GELECEĞİN TAYİNİ Vermeler
Anlaşmalar ve Söz
Yoktur.
Vermeler
Çeşitli Beddualar
N. ŞANS VE TALİH
P. CEMİYET
Olağanüstü
Olağanüstü
Yardımcılar
Yardımcılar
İnsan Yardımcılar
İnsan Yardımcılar
Krallar
Krallar
Yoktur.
Zengin Adamlar
Kralın Vezirleri
R. ESİRLER VE
Yoktur.
Yoktur.
Kaçırma
Yoktur.
Zalim İşkenceler
Yoktur.
KAÇAKLAR
S. ANORMAL
ZULÜMLER
Aşk
T. CİNSİYET
Aşk
Aşk
Evlilik
48
Evlilik
Evlilik Adetleri
V. DİN
Din
Yoktur.
49
Yoktur.
LEYLÂ İLE MECNUN
Leylâ İle Mecnun Halk Hikâyesi
1.
Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Ailedeki bireylerin isimleri hakkında bilgi yoktur. Bunun harici Leylâ ile Mecnun amca
çocuklarıdır. Mecnun’un anne babası iyi insanlardır. Hatta Mecnun’un Leylâ’ya olan
sevgisinden onlar da kahrolur sonra vefat ederler. Fakat Leylâ’nın babası o kadar da iyi değildir.
Annesi hakkında çok bilgi yoktur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur.
Leylâ’nın adı Leylâ’ydı.
Mecnun’un adı önceden Gays’tır. Bade içtikten sonra pirler tarafından Mecnun adını alır.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Kahramanların eğitimi hakkında bilgi yoktur.
1.4. Kahramanların Âşık Olmaları
Kahramanlar bade içerek âşık olmuşlardır. Mecnun uyurken bir gece üçler, beşler, yediler
ilk Mecnun’un başına gelirler. Yedi sakallı (başları yeşilbaşlı) odanın içine doldular. Peşine
kırklar geldi. Mecnun kim olduklarını sordu. Hz. Hızır kim olduğunu söyler. Sonra pir elinden
badeyi doldurup uzatır. Mecnun badeyi içmeye kalkışır. Pir elinden tutar. Kimin için içtiğini
sorar. Mecnun cahil olduğunu bilmediğini söyler. Pir kendi bir adı binbir adına içmesini söyler.
Mecnun badeyi içer içmez üç yüz altmışaltı damarı tutuştu. Pir ikincisi söndürür diyerek ikinci
badeyi sunar. Kimin için içeceğini sorar, Mecnun cahil olduğunu bilmediğini söyler. Pir,
gördüğü üçler, beşler, yediler, kırklar erenler adına içmesini söyler. Mecnun ikinci badeyi içer.
Üç yüz altmışaltı damarı coşar. Pir üçüncüsünü doldurur. Pir kimin adına içtiğini sorar. Mecnun
yine bilmediğini söyler. Pir Leylâ’nın âşkına iç der. Pir kolunun altını kaldırır. Mecnun Leylâ’yı
orada görür. Gerçek sanar, uzanmaya çalışır. Mecnun orada öylece bayılır.
Leylâ odasında uyurken pirler Leylâ’nın başına toplanır. Ona da bade içirirler sonra pir
kolunu kaldırır Leylâ orada Mecnun’u görür. Gerçek sanar, uzanmaya çalışır Leylâ da odada
bayılır.
1.5. Mecnun ve Görmiş’in İmtihanı
50
Leylâ’nın diğer amcasının oğlu Görmiş de Leylâ’yı sever. Leylâ için her şeyi yapacağını
söyler. Leylâ ikişer adamla ikisine de yazı gönderir. Yazıda “Eğer azalarından; parmağından,
ayağından kesersen ya da kolunu kesersen seni alırım. Eğer seviyorsan kolunu ya ada ayağını
kes yoksa almam. Beni kim severse önce sözümü sever.” Yazmaktadır. Görmiş Leylâ’nın
dediklerini kabul eder, isterse canını verebileceğini de söyler. Mecnun ise bir nefis uğruna
Allah’ın verdiği azayı kesmem der. Leylâ bunun bir sınama olduğunu söyler ve Görmiş’e sakat
kalırsa onu nasıl bakacağını sorar.
Leylâ Mecnun’u seçtiğini söyler.
1.6. Leylâ’nın Gurbete Çıkışı ve Mecnun’un Gurbete Çıkışı
Durumdan hoşnut olmayan Leylâ’nın amcası kardeşini fitneler ve bunun üzerine
Leylâ’nın babası Leylâ’yı Mecnun’dan kaçırmak için ailesini alıp diyar diyar gezer.
Mecnun’a haber verirler. Mecnun da dayanamaz peşlerinden gurbete çıkar. İkisi de ayrı
ayrı çimenlere oturduklarında bad-ı sabah rüzgârı onlara birbirinin kokusunu getirir.
Mecnun yolda iki kere çobanla karşılaşır. Leylâ’yı ararken aç olduğu vakitlerden birinde
çoban diğerinde de Hz. Hızır yardımına yetişti. Mecnun diyar diyar Leylâ’yı arayıp durdu.
1.7. Mecnun’un Leylâ’sını Mevlâ’da Bulması
Mecnun diyar diyar gezer, fakat Leylâ’yı bir daha göremez. Ömrünün dörtte üçünü
dağlarda geçirir. Üçler, beşler, yedilere şiirler söyler. Mecnun anlar ki Leylâ aşkı Mevlâ aşkıdır.
Leylâ da zamanla yaşlanır. Bir deri bir kemik kalır. Anne ve babası yaptığına pişman olur.
2.
Motifler
2.1. E. ÖLÜM
Mecnun Leylâ’ya aşkından yanıp tutuşurken oğullarının bu hâline dayanamayan anne
babası da Mecnun rüyada bade içtikten bir ay kırk gün sonra vefat eder.
2.2. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.790 Olağanüstü Gökyüzü ve Hava Olayları
Gurbete çıkan Leylâ çimene çadır kurar. Leylâ çadırın içinde otururken bad-ı sabah
rüzgârı gelir ve Leylâ’ya Mecnun’dan haber getirir. Aynı şekilde onu aramaya çıkan Mecnun
da bir çimende çadır kurmuştur ve ona da bad-ı sabah rüzgârı Leylâ’nın kokusunu getirir.
F.980 Hayvanlarla İlgili Olağanüstü Olaylar
51
Mecnun gurbette gezerken bir kuş kafasına yuva yapar.
Hızır çobandan yemek isteyince üç seneden kalan kısır koyun dile gelip kendisini
sağmasını söyler.
2.3. H. İMTİHANLAR
H.300 Evlilik İle İlgili İmtihanlar
İki amca çocuğunun da kendisini istemesi üzerine Leylâ ikisini de bir imtihana tabi
tutar. Bir yazı yazar ve yanına iki adam katarak yazılarının birini Mecnun’a birini Görmiş’e
yollar. Yazıda herhangi bir azasını kesmesi karşılığında onlardan biriyle evleneceğini söyler.
2.4. K. ALDATMALAR
K.2210 Hain Akrabalar
Amcası Leylâ’nın babasını fitneler. Leylâ’nın babası Leylâ’yı Mecnun’dan kaçırıp diyar
diyar gezdirir.
K.2220 Hain Rakipler
Leylâ’nın diğer amcasının oğlu Görmiş de Leylâ’yı sevmektedir. Onun ile evlenmek
için her şeyi yapacağını söyler.
2.5. N. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Mecnun’un acıktığı bir başka gün bir çobanla karşılaşır. Ondan yemek isteyemez.
Mecnun’a bade sunan Hızır o sırada oraya gelir çobana kendisinin aç olduğunu söyler. O
sırada Mecnun için de yemek ister.
N.820 İnsan Yardımcılar
Mecnun yollarda Leylâ’yı ararken bir çobana rastlar. Çoban Mecnun’un aç olduğunu
anlar. Davarı sağıp Mecnun’a karnını doyurması için verir.
2.6. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR
Q.520 Pişmanlıklar
Mecnun’u doyuran çoban Mecnun gittikten sonra ona sıkıntısını sormadığı için pişman
olur.
2.7. T. CİNSİYET
T.10 Aşk
52
Gays amcasının kızı Leylâ’yı sevmektedir. Leylâ’nın kimse de gönlü yoktur. Bir gece
rüyasında üçler beşler yediler kırkları gördükten sonra o da Gays’a âşık olur.
53
Leylâ İle Mecnun Film
Yönetmen: Duygu Sağıroğlu
Senaryo: Duygu Sağıroğlu
Yapımcı: Memduh Ün
Kadri Yurdatap
Oyuncular: Fatma Girik
Kadir İnanır
Reha Yurdakul
Kerim Afşar
Hikmet Taşdemir
Serpil Gül
Baki Tamer
Mine Aynur
Solfy Aydan
Yıl:1972
Tür: Dram, Romantik
Yapım: Acar Film
Ali ile Leylâ amca çocuklarıdır. Beraber büyümüşlerdir. Bir gün çobanlık yaparken bir
pir ile karşılaşırlar. Pir birbiri için yaratıldıklarını söyler. Orada ayrılmayacaklarına dair yemin
ederler. Leylâ’nın babası beydir. Beyin heyeti Ali’nin babasının o toprakları terk etmelerini
ister. Ali küçük yaştayken ailesi oradan göç eder.
Ali ve Leylâ yıllar sonra karşılaşırlar. Her ne kadar kavuşmak isteseler de araya çeşitli
hileler ve arabozucu insanlar girer. Ali zindana atılır. Orada pir ona yardım için bir içecek içirir.
Herkes öldüğünü zanneder. Leylâ da öyle düşünür. Zehir içerek intihar eder.
Mecnun döndüğünde Leylâ’nın öldüğünü görür. Kahrolur. Kavuşamazlar.
1.
Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Ali’nin (Mecnun) babası Haşim Bey ile Leylâ’nın babası Hasan Bey kardeştirler. İkisi de
beydir. Fakat nüfus arttığı için ihtiyar ağalar küçük kardeş olan Hasan Bey’in topraklarından
gitmelerini isterler. Bunun üzerine Ali ve ailesi o toprakları terk ederler. Aslında iki kardeş
arasında bir sorun yoktur.
54
Kahramanların anneleri hakkında bilgi yoktur. Sadece göç sırasında ve birkaç sahnede
görünmüşlerdir.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur.
Ad almaları hakkında da detaylı bilgi yoktur. Film çocuklar yedi, sekiz yaşlarındayken
başlar. Kızın adı Leylâ’dır oğlanın adı Ali’dir. Ali zindana düştükten sonra “Sana Leylâ bana
Mecnun dediler” dizesiyle kendine Mecnun der.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Kahramanların eğitimi hakkında bilgi yoktur.
1.4. Kahramanların Âşık Olmaları Şiir Söylemeye Başlamaları
Leylâ ile Ali (Mecnun) sürüyü beklerken bir derviş yanlarına gelir, onlardan su ister. Su
kalmadığı için Leylâ koyunlardan süt sağar. Derviş Ali’nin kenara koyduğu bir sazı görür.
Bunun üzerine Leylâ’ya bir ceylan, Ali’ye bir saz verir. Ali’nin şiirleri, türküleri çok ünlenir.
Leylâ da o ceylanı yanından ayırmaz.
Leylâ filmde şiirler söylemektedir, fakat bunun kaynağı belirtilmemiştir.
1.5. Sevgililerin Evlenme Engelleri ve Mecnuna İftira Atılması
Amca çocukları olduğu için görüşmelerinde sorun yoktur. Fakat Vezir (Haşim) Leylâ’yı
sevmektedir. Ali ile Leylâ’nın birlikte olmasını istemez. Para ile bir kadın tutar ve Ali’ye iftira
atar. Halk ve amcası Ali’yi dışlar hatta sokak ortasında onu taşlarlar.
1.6. Mecnun ve Ailesinin İkinci Kez Göç Etmeleri
Bu olay üzerine Haşim Bey, kardeşinden yine topraklarını terk etmesini ister. Ali ve ailesi
göç ederler. Leylâ da onlarla gider. Babası Leylâ’yı tehdit eder, Leylâ dönmek zorunda kalır.
1.7. Sultanın Leylâyı İstemesi
Leylâ’nın türkü söylemesi ve güzelliği dilden dile yayılır. Bir sultan Leylâ’nın da gönlü
olursa evlenmek ister. Babası Leylâ’yı vermek ister. Leylâ istemez.
1.8. Mecnunun Çöllere Düşmesi
55
Mecnun sıkıntısı olduğunda kendini çöllere atan biridir. Leylâ’nın sultan tarafından
istenmesi ve olaya müdahale edemeyişi üzerine kendini çöllere atar. Çöllerde sürünürken, Vezir
(Haşim) para ile tuttuğu kadını –doğruları söylemesin diye- bıçaklayıp çölle atar.
1.9. Gerçeklerin Ortaya Çıkması
Ali çölde kadına rastlar. Kadın gerçekleri söyler ve ölür. Ali Haşim’in yanına gidip
doğruları amcasına anlatması için onu amcasının huzuruna çıkartır. Haşim orada yalan söyler.
1.10. Mecnunun Zindana Atılması ve Oradan Kurtulması
Amcası kızıp Ali’yi zindana attırır. Derviş gelir. Elindeki bir içeceği Ali’ye sunar. Ali
içer ve olduğu yerde yığılır, onu öldü sanırlar. Gömerler. Annesi mezar başında ağlarken derviş
gelip mezarı açmasını söyler. Kadın denileni yapar. Mecnun mezardan canlı bir şekilde çıkar.
1.11. Leylânın Zehir İçerek İntiharı
Leylâ, Ali öldüğü için bir büyücüye gidip zehir hazırlatır. Sultanın sarayındayken onu
içer. Ali gelir fakat Leylâ yavaş yavaş ölmektedir. Mecnun saraya gelir. Sultan aşklarına saygı
duyar aradan çekilir.
1.12. Sonuç
Buluştukları pınar başında Leylâ ölür. Ali artık Leylâ’dan geri kalmış Mecnun olarak
yaşar.
2. Motifler
2.1. B. HAYVANLAR
B.340 Yardımcı Hayvanların Çeşitli Davranışları
Küçükken pirin Leylâ’ya verdiği ceylan Ali ile Leylâ’nın birbirlerini bulmasına yardım
eder, ikisi arasında aracı görevi de görür.
2.2. D. SİHİR
D.800 Sihirli Nesne
Çobanlık yaparken Ali ile Leylâ’nın karşılaştıkları pir elindeki değneği yere vurur ve
yerden su çıkar.
2.3. E. ÖLÜM
56
E.300 Ölümden İyi niyetle Dönme
Mecnun zindan da dervişin verdiği ilacı içer. Öldü zannedilir. Gömülür sonra canlanır.
2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.1010 Diğer Olağanüstü Olaylar
Ali ile Leylâ koyunları otlatırken çölden yanlarına bir yaşlı adam gelir. Adam çeşitli
kerametlerde bulunur.
2.5. G. DEVLER
G.200 Cadılar (Büyücüler)
Leylâ, Ali’nin öldüğünü duyunca büyücüye gidip kendine zehir hazırlatır.
2.6. H. İMTİHANLAR
H.0 Kimlik İmtihanları
Leylâ ile Ali pınar başında karşılaşınca Leylâ Ali’nin onu tanıması için sevdiği kızın saç
rengini, göz rengini sorar.
2.7. K. ALDATMALAR
K.890 Kendi Kendini Öldürmeye Teşebbüs
Leylâ, Ali’nin öldüğünü duyunca büyücüden aldığı zehri içer.
K.1700 Yalanlar Yoluyla Aldatma
Hamza yalan söyler, Leylâ hariç herkes inanır. Ali zor durumda kalır.
K.1930 Hain Sahtekârlar
Hamza Leylâ’yı istediğinden Ali ile Leylâ’nın arasını bozmak için uğraşır.
K.2110 İftiralar
Hamza para ile bir kadın tutar ve Ali’ye ahlaksız bir iftira atar.
2.8. M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.100 Ant ve Yeminler
Dervişin ardından Ali ile Leylâ ayrılmamak için yemin ederler.
2.9. N. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Derviş önce birbirlerine âşık olmalarına sonra Ali’nin zindandan çıkmasına yardım eder.
57
2.10. S. ANORMAL ZULÜMLER
S.400 Zalim İşkenceler
Hamza’nın iftirası yüzünden Ali toplum tarafından taşlanır ve dövülür.
3. Şiirler
Filmde Mecnun’un söylediği şiirler:
1
Doya doya bakamadım
Gök mavisi gözlerine
Bir gün başım koyamadım
O Leylâmın dizlerine
Bir gün başımı koymadım
O Leylâmın dizlerine
Gönlümde kalmadı karar
Gözlerim Leylâmı arar
Ben Leylâdan ayrılalı
İçimde bir ateş yanar
Ben Leylâdan ayrılalı
İçimde bir ateş yanar
2
Of of gözleri sürmeli ceylan
Bilmem nerededir Leylâm
Göster bana cemalini
Seni arıyorum Leylâm
Göster bana cemalini
Seni arıyorum Leylâm
Bana hayat veren sensin
Bana hayat veren sensin
Gönlümün sultanı Leylâm
58
3
Dert kalmadı geldi garip başıma
Felek acımadı bu gözyaşıma
Sana Leylâ bana Mecnun dediler, dediler
Böyle yazın
Böyle yazın mezarımın taşına, taşına
Böyle yazın mezarımın taşına
Zindan oldu koca dünya Mecnuna
Razıyım yolunda öleyim Leylâm
Öleyim Leylâm
Al duvaklı gelin olmuş diyorlar, diyorlar
Ölmeden bir kere
Ölmeden bir kere göreyim Leylâm, göreyim Leylâm
Ölmeden bir kere göreyim Leylâm
4
Murada eremedik Leylâm
Ömrümüzce ağladık ikimiz de
Sen yoksun artık
Ben de yoktan beter
Gülmedik hiç bu yalan dünyada
Güldürsün orada kadir Mevla’m
Unutulmasın aşkımız, yazılsın
5
Feda etti canını
Leylâ benim uğruma
Merhamet eyle Ya Rab
Leylâ Mecnun kuluna
Merhamet eyle Ya Rab
Leylâ Mecnun kuluna
Filmde Leylâ ile Mecnun’un söylediği şiirler:
1
59
Mecnun: Şekerden baldan tatlıdır
Leylâm senin dilin bana
Şekerden baldan tatlıdır
Leylâm senin dilin bana
Damarımda kanımsın sen
Canım kurban Leylâm sana
Canım kurban Leylâm sana
Leylâm sana
Leylâ:
Ayrılığın ateşten ok
Senden gayrı sevdiğim yok
Ayrılığın ateşten ok
Senden gayrı sevdiğim yok
Dünya dünya diyorlar oy
Senden başka bir dünyam yok
Senden başka bir dünyam yok
Bir dünyam yok
Mecnun: Mecnun: Ne gecenin mehtabında
Ne gündüzün güneşinde
Ne gecenin mehtabında
Ne gündüzün güneşinde
Ne Yusuf’un Züleyha’da
Sende olan güzellik yok
Sende olan güzellik yok
Güzellik yok
Leylâ:
Ben peteğim sen balımsın
Ben ağacım sen dalımsın
Ben peteğim sen balımsın
Ben ağacım sen dalımsın
Sen olmazsan yaşayamam
Damarımda sen kanımsın
Damarımda sen kanımsın
60
Sen kanımsın
2
Leylâ:
Taşa tuttular Ali'mi
Her tarafı yaralandı
İçime bir acı çöktü
Ciğerlerim parelendi
İçime bir acı çöktü
Ciğerlerim parelendi
Mecnun: Izdırabım çoktur Leylâm
Fakat suçum yoktur Leylâm
Senden sadık bu dünyada
Benim dostum yoktur Leylâm
Leylâ:
Kadir Mevla’m sen bilirsin
Suçu yoktur bu Ali'min
Etrafını düşman sarmış
Dostu yoktur bu Ali'min
Etrafını düşman sarmış
Dostu yoktur bu Ali'min
61
Leyla İle Mecnun Dizi
Yönetmen: Onur Ünlü
Eyüp Boz
Murat Onbul
Senaryo: Burak Aksak
Yapımcı: Orkun Ünlü
Funda Alp
Oyuncular: Ali Atay
Serkan Keskin
Osman Sonant
Köksal Engür
Cengiz Bozkurt
Ezgi Asaroğlu
Ahmet Mümtaz Taylan
Asuman Dabak
Mehmet Usta
Ege Tanman
Ayşe Selen
İştar Gökseven
İpek Türktan
Güliz Gençoğlu
Melis Birkan
Zeynep Çamcı
Müge Boz
Yıl:2011
Tür: Absürt Komedi
Senaryosunu Burak Aksak’ın yazdığı Leyla ile Mecnun adlı dizide Mecnun ve Leyla aynı
hastanede doğmuştur. Kuvöz olmadığından aynı kuvöze konulduğu zannedilir. Aslında bir ak
sakallı dede tarafından ortak bir kuvöze konulmuşlardır. Dizi, Mecnun’un ailesinin yıllar sonra
beşik kertmesi sayıldığı Leyla’yı istemeye gideceği sabah ile başlar.
Hiçbir şeyden haberi olmayan Mecnun Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Rüyasında gördüğü
bir ak sakallı dede de Mecnun’a yardım için bir sabah gerçek hayatta Mecnun’un karşısına
çıkar. Bunun akabinde Leyla ile yaşanılan bir takım olayları konu edinen dizide otuzuncu
62
bölümde Leyla’nın ölmesi ile olaylar daha da karışık hale gelir. Leyla’nın organları bağış yapılır
ve kalbinin verildiği Şirin ile ciğerinin verildiği Sedef arasında gel gitler ile Mecnun Leyla’sını
arar. Mecnun’un Leyla’yı arayışı, bulamayışı ile sonuçlanır. Sonrasında bu iki kız da
mahalleden ayrılır.
Ardından Mecnun babasının çocukluk arkadaşı Ömer’in kızı Leyla’ya ilk görüşte âşık
olur. Dizide Mecnun’un Leyla’sını arayışı, iki Leyla ile de yaşadıkları, mahalle halkının
kendine özgü mizaçları absürt komedi ve bilim kurgu boyutunda işlenmiştir.
1. Epizotlar
1.1 Kahramanların Aileleri
Mecnun’un babası yıllardır taksi şoförlüğü yapan İskender’dir. İskender evinde, işinde
bir aile babasıdır. Maddi durumları orta hâllidir. Mecnun’a birçok konuda destek olur.
Mecnun’un annesi Pakize Hanım ev hanımıdır. Pakize dizide belli bir bölümden sonra yoktur,
Almanya’ya gider. Bu süreden sonra da İskender evin hem annesi hem babası olur.
Birinci Leyla’nın annesi Sevim Hanımdır. O da ev hanımıdır, fakat eşi zengin olduğundan
ev işleri yapmaz ve sürekli kürkü ile gezer. Leyla’nın babası Metin, zengin bir iş adamıdır.
Mecnun’un ailesini, durumunu, küçümser ve onu serseri olarak görür.
Şirin’in babası dizide yoktur. Abisi ile yaşar.
Sedef’in de anne ve babası dizide yoktur. Anneannesi ile yaşar. Onun maddi durumu da
Mecnun gibidir.
İkinci Leyla ise annesi ölmüştür babası ile yaşar ve bir organizasyon şirketinin sahibidir.
İkinci Leyla’nın babası Ömer ile İskender eski dosttur. Ömer’in otomobil lastik dükkânı vardır.
O da birinci Leyla’nın babası gibi Mecnun’u serseri olarak görür. Fakat Metin kadar katı
değildir.
1.2 Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
İskender ile Pakize’nin çocuğu olmaz. Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olurlar.
Mecnun ile birinci Leyla aynı hastanede doğarlar. Aynı kuvöze konulurlar. Aynı kuvöze
konuldukları ile aileler kaderlerinin bir olduğuna inanırlar. Bu yüzden onlara Leyla ile Mecnun
isimleri verilir.
Şirin’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Fakat ilerleyen bölümlerde
Mecnun’un kendini sevmesi için mahkeme kararı ile adını Leyla olarak değiştirir.
Sedef’in de doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Fakat onun da nüfusta yazan adı
Leyladır. Fakat bu ismi kullanmak istemez.
63
İkinci Leyla’nın doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Ama Mecnun ile mahallede
büyümüştür.
1.3 Kahramanların Eğitimi
Dizideki karakterlerin önceki eğitim hayatları hakkında bilgi yoktur. Birinci Leyla İngiliz
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim görmektedir.
Şirin Fizik bölümünde okumakla beraber açık öğretimden ikinci üniversitesinde
Sosyoloji bölümünü okur.
Sedef üniversite eğitimi almamaktadır pizzacıda çalışır.
İkinci Leyla üniversite eğitimi almış şirketini kurmuştur.
Mecnun açık öğretimden işletme okumaktadır. Son bölümlere doğru okuldan mezun olur
.
1.4 Kahramanların Âşık Olmaları
Bir gün Mecnun’un ailesi yıllar önceki söz üzerine Leyla’yı istemeye gider. İkisinin de o
güne kadar birbirinden haberi yoktur. Kız istemeye gidilir. Leyla da bu sırada dışarıdan gelir.
Leyla kapıdan içeri girdiği andan itibaren Mecnun ondan gözünü alamaz. Orada ona âşık olur.
Birinci Leyla ise daha sonraki bölümlerde, Mecnun’u tanıdıkça ona âşık olur.
Mecnun’un Şirin ve Sedef’e aşkı da tamamen Leyla kaynaklıdır. Biri Leyla’nın kalbini
diğeri ciğerini aldığı için onlarda Leyla’yı arar ve onları sevmeye çalışır. Arda’nın babasının
hepsini kaçırdıkları zaman Şirin ve Sedef’i görür. Fakat ilk görüşte âşık olmaz. Kızların
Mecnun’a âşık olması zamanla olur.
İkinci Leyla ile de karşılaşmaları babasının çocukluk arkadaşı Ömer’in evine gittiklerinde
olur. Orada İkinci Leyla’yı görür. İlk görüşte âşık olur. Leyla’nın Mecnun’a âşık olması da
zamanla olur.
1.5 Leyla’nın Ölümü
Otuzuncu bölümde Leyla trafik kazasında ölür. Leyla’nın ölümü ile dizinin seyri değişir.
Mecnun bir yıl kimse ile konuşmaz, kendini hayattan soyutlar. Sonrasında her ne kadar Şirin,
Sedef ve ikinci Leyla ile karşılaşsa da zaman zaman birinci Leyla’yı özler ve hiçbiri onun yerini
tutamaz. Hatta birçok bölümde eski Leyla’yı geri getirmek için dededen yardım ister.
1.6 Mecnun’un Leyla’sını Arayışı
Birinci Leyla ile Mecnunluğu ve aşkı anlayan Mecnun Leyla’nın ölümü ile sarsılır.
Leyla’nın ölümünün ardından Mecnun’un ilk çabası Leyla’yı geri getirmek olur. Sonrasında
64
onu başkalarında arar. Organlarının bağış edildiğini duyunca da Leyla’nın o kişilerde
yaşadığına inanır. Hem fiziksel hem ruhsal Leylasını Şirin ve Sedef de arar, bulamaz.
Bu arayışın ardından uzun süre çöllere düşer. Sonradan İkinci Leyla karşısına çıkınca eski
sevgisini, Leyla’sını onda da arar. İki Leyla’yı da sürekli kıyaslar. Lakin yine görür ki hiçbiri
birinci Leyla olamaz ve artık kendisi de eski Mecnun değildir. Bunun üzerine de yine çöllere
düşer.
2. Motifler
2.1 A. MİTOLOJİK MOTİFLER
A.1090 Dünya Felaketleri İle İlgili Motifler
Doksan birinci bölümde dünyanın yok olacağı tarihi gösteren bir makine vardır.
2.2 D. SİHİR
D.800 Sihirli Objeler
Ak sakallı dedenin asası sihirli özellikler gösterir.
2.3 E. ÖLÜM
Leyla trafik kazasında ölür.
E.400 Hortlaklar ve Hayaletler
Mecnunların evinde bir kralın hortlağı belli bir dönem yaşar.
2.4 F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.200 Periler
Elli altıncı bölümde masalların içlerinde gezerler ve periler ile karşılaşırlar.
F.700 Olağanüstü Yerler ve Eşyalar
Birinci Leyla’nın babası kendine Metonya adında bir yer kurar.
Mecnun Leylasını hep çöllerde arar.
F.730 Olağanüstü Odalar
Yedinci bölümde Leyla araba çarpması sonucu komaya girer. Mecnun dedenin yardımı
ile Leyla’nın bilinçaltına girer. Leyla’nın zihnindeki yedi odanın kapısını açmaya çalışır.
F.900 Olağanüstü Hadiseler
Onuncu bölümde Leyla ile Mecnun sevgili olunca evrende olağanüstü hadiseler olur.
Yirmi dördüncü bölümde Mecnun’un beynindeki kurşunu çıkarmak için, Leyla ve
mahalle halkı Mecnun’un beynine girer.
65
Yirmi yedinci bölümde uzaylılar Leyla ile Mecnun’u kaçırır.
Kırk üçüncü bölümde Mecnun Kaf Dağı’ndan masal çiçeğini almaya gider.
Elli ikinci bölümde Mecnun evrenler arası gezer.
Elli altıncı bölümde Mecnun masallarda gezer, prensesini arar.
Doksan ikinci bölümde Mecnun ile ikinci Leyla geleceğe gider.
2.5 J. AKILLILAR VE APTALLAR
J.450 İyi ve Kötü Arasındaki İlişki
Karabasan kötüyü, ak sakallı dede iyiyi temsil etmektedir. Aralarında sürekli bir çekişme
vardır.
2.6 K. ALDATMALAR
K.510 Ölüm Emrinden Kurtulma
Seksen dördüncü bölümde mahallede otururken ölümü çok anarlar. Ölüm bir anda çıkıp
gelir ve bir can almadan gitmeyeceğini söyler. Mahalle halkı bu durumdan kurtulmaya çalışır.
2.7 M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.0 Hükümler ve Kararlar
Mecnun, Şirin ve Sedef arasında karar veremez.
M.210 Şeytan İle Anlaşma
Yetmiş dokuzuncu bölümde şeytan Mecnun’a kendisi ile anlaşma karşılığında birinci
Leyla’yı geri getirebileceğini söyler.
2.8 N. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Mecnun’un rüyasında gördüğü ak sakallı dede başı her sıkıştığında Mecnun’un yardımına
koşar.
N.300 Şanssız Kazalar
Altıncı bölümde Leyla’ya araba çarpar.
2.9 P. CEMİYET
P.150 Zengin Adamlar
Ardanın babası zengindir.
Birinci Leyla’nın babası zengindir.
66
2.10 R. ESİRLER VE KAÇAKLAR
R.10 Kaçırma
Dördüncü bölümde mafya birinci Leyla’yı kaçırır.
On dokuzuncu bölümde birinci Leyla Mecnun’u kaçırır.
2.11 T. CİNSİYET
T.10 Aşk
Mecnun birinci Leylayı sevdiği kadar kimseyi sevemez.
T.30 Sevgililerin Karşılaşması
Birinci bölümde Leyla’yı istemeye giderken Mecnun Leyla ile orada karşılaşır.
T. 130 Evlenme Âdetleri
Beşinci bölümde Leyla, Arda’nın evlenme teklifini kabul eder.
2.12 U. HAYATIN TABİATI
U.60 Zenginlik ve Yoksulluk
Mecnun’un babası taksi şoförüdür ve durumları orta hallidir. Birinci Leyla’nın babası ise
zengindir.
67
Leyla İle Mecnun Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi
1.
Karakterlerin Karşılaştırılması
Mecnun’un hikâyedeki ilk adı Arapça’da deli divane anlamına gelen Kays’tır. Adının
anlamının aksine Mecnun aklı başında biridir. Sadık bir âşıktır. Öyleki onun Leyla’ya olan aşkı
ailesini bile üzer ve kahreder. Mecnun da Kerem gibi gurbete çıkmış olsa da onun kadar
gezmediğini görürüz. Mecnun’un aşkı Leyla ile başlayan beşeri aşkın ilahî aşka gidişidir.
Filmdeki Mecnun karakterini ise Ali ismi ile Kadir İnanır canlandırır. Yiğit, mert ve
sevdiği için her şeyi yapabilecek bir delikanlıdır. At biner, kılıç kuşanır ve çok iyi bir şekilde
av avlar. Her ne kadar hikâye kadar ilahi aşka bağlanmasa da Ali de Leyla’sına kavuşamaz ve
artık Leyla’nın aşkı ile yaşamaya devam eder.
2011 yılında TRT’de başlayan Leyla ile Mecnun dizisindeki Mecnun ise hikâyedeki sadık
âşık tipini korumuştur. Ali Atay’ın canlandırdığı Mecnun karakteri zaman zaman kendini
çöllere vuran daima Leyla’sını arayan biridir. Her ne kadar absürt komedi olsa da dizideki aşk
daima üst seviyelerde tutulmuş Leyla ve Mecnun aşkının dışına çıkılmamıştır. Mecnun
üniversite eğitimini uzaktan devam ettiren biraz avare bir karakterdir. Ailesi ile yaşar.
Mecnun’un Leyla’sına geldiğimiz de ise hikâyedeki Leyla da en az Mecnun kadar onu
sevmektedir. Bunda ikisinin de bade içmiş olmasının payı büyüktür. Leyla kendisini isteyen
amcasının oğlunu ve Mecnun’u sınayacak kadar da akıllıdır. Saf aşktan gözü kör bir Leyla da
yoktur. Leyla karakteri filmde nerdeyse aynı şekilde korunmuştur. Filmde de amca çocukları
olan Leyla ile Ali (Mecnun) birbirini severler ve birbirine bağlıdırlar. Fatma Girik’in
canlandırdığı Leyla hatta o kadar âşıktır ki Mecnun’a, Mecnun olmayacaksa hayatında ölümü
tercih edecektir.
Aradan yıllar geçse de Burak Aksak’ın senaryosunu yazdığı dizi bu aşkı korumuş hikâye
ve filme birçok açıdan bağlı kalmıştır. Dizide oyuncular arasında çıkan problemlerden kaynaklı
Leyla karakterinin değişimine gidilse de ambiyans bozulmamış aşkın devamlılığı tıpkı hikâye
ve filmde olduğu gibi Leyla’sız da Mecnun’un Mecnun olabileceği verilmiştir. Yüz dört
bölümlük dizinin otuzuncu bölümünde araba kazası ile ölen Leyla’nın yerini sonradan gelecek
Şirin, Sedef (Leyla) ve ikinci Leyla dolduramayacak Mecnun çölünde daima Leyla’sını
arayacaktır.
Leyla’nın ardından Şirin’in Mecnun için seçilmesi ise bir tesadüfü değildir. Bunun dizinin
sonraki bölümlerinde Mecnun söyleyecek ve Şirin’in başka aşklarının karakteri olduğunu kendi
Leyla’sı olmadığını dillendirecektir. Gerçek adı Leyla olsa da Sedef de yine Leyla’nın yerini
dolduramayacak hatta ilk görüşte âşık olduğu ikinci Leyla (Melis Birkan) da ilk aşk gibi
68
olmayacaktır. Mecnun, sadık âşık karakterini sözlü gelenekten sinemaya, sinemadan televizyon
sektörüne taşırken Leyla’da bu özelliğini yitirmeyecektir.
Bu ana iki karakterin dışında hikâyede sönük kalan, filmde kısmen canlanan ve dizide
belirgin şekilde hissettiğimiz aileler vardır. Hikâyede sadece Mecnun ve Leyla’nın babasının
kardeş olduğunu bilirken filmde Mecnun’un babası Haşim Bey ve Leyla’nın babası Hasan Bey
için kardeşlik durumu devam ederken onların aynı obada yaşadıklarını konargöçer hayat
sürdürdüklerini de görmekteyiz. Dizi de ise aileler daha da belirginleşir. Mecnun’un babası
taksi şoförü annesi ev hanımıdır. İskender Bey ve Pakize Hanım dizide etkin bir role sahip
olduğu gibi çoğu zaman da komedi unsuru onlar ile sağlanmaktadır. Dizide ek olarak bir de
statü çatışması yer almıştır. Hikâye ve filmde amca çocuğu olan Leyla ile Mecnun dizide de
çok yakın iki arkadaşın çocuklarıdır. Birinci Leyla’nın babası zengindir. Şirin’in ailesi hakkında
fazla bilgi yokken Sedef bu statü çatışmasını bozar ve anneannesini ile yaşarken tıpkı Mecnun
gibidir. Ama Mecnun bu sefer Leyla’nın aşkını arar. Sedef çok sadık ve cesur bir Leyla
olmayacaktır. İkinci Leyla’nın babası ise zengin kendi de bir şirketin başındadır. Leyla’nın
babası Ömer Bey’de Mecnun’u istemez. Lakin istese de değişen bir şey olmayacak Mecnun
Leyla’sını Melis Birkan’da da bulamayacaktadır.
Hikâyede, filmde ve dizide değişmeyen ve en çok göze çarpan kişi ise Hızır, derviş ya da
dededir. Hikâyede Mecnun ve Leyla’ya bade sunan derviş, Mecnun Leyla’yı ararken acıkınca
da onun yardımına koşar. Filmde de aynı derviş ya da Hızır Leyla ile Mecnun hayvanları
otlatırken karşılarına çıkar. Ali’ye bir saz veren derviş Leyla’ya da bir ceylan verir. Mecnun
zindana atıldığında da derviş gelir ve ona bir içecek sunar. Böylelikle herkes Ali’yi öldü bilir.
Ali de zindandan kurtulur. Derviş, yardımcı motifi ise dizide öyle bir hâl alır ki Mecnun bir
gece rüyasında gördüğü dedeyi sabahında yanında bulur ve dede ondan hiç ayrılmaz. Mecnun
ne vakit sıkışsa onun yanında olur. Ak sakallı, asası elinde ve uzun beyaz kıyafeti ile daima
yanında olan dedenin hatta bazen benzeri dedeler de diziye dâhil olsa da onun ehemmiyeti dizi
içerisinde daima farklı kalmıştır.
Hikâyede çok etkin olmasa da Görmiş’in babası ve Görmiş arabozucu tip olarak
karşımıza çıkarken filmde bu vezir ve vezirin para ile tuttuğu kadın olur. Dizide de Arda
Mecnun’un rakibi olarak izleyiciye aktarılır.
Sadece dizide olan şey ise Mecnun’un arkadaşlarıdır. Hikâye ve filmde aşkı vurgulandığı
için daima yalnız gezen Mecnun, dizide arkadaşlarına aşkını anlatan onlarla aşkını paylaşan
olur. Yavuz ve İsmail, Mecnun’un mahalleden en yakın arkadaşlarıdır. Komik tiplemesi ile
gönüllerde taht kuran Erdal tipi ise Mecnun’a yardımı dokunan mahalle sakinleri arasında da
69
sağlam bağlar vardır. Eğer bu isimleri yardımcı tip olarak değerlendirirsek filmdeki sultan ve
dizideki çoban da Mecnun’un arkadaşı olmasa da yardımcıları olmuştur.
Leyla İle Mecnun Karakterlerin Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Dizi
Mecnun
Kays
Ali
Mecnun
Leyla
Leyla
Leyla
Birinci Leyla
Şirin
Sedef
İkinci Leyla
Anne – Baba Adı
Bilgi yoktur.
Anne hakkında bilgi
İskender-Pakize
yoktur.
(Mecnun)
Haşim Bey (Mecnun)
Metin-Sevim
Hasan Bey (Leyla)
(Birinci Leyla)
Sedef’in
anneannesi
Ömer (İkinci
Leyla)
Arabozucu Tip
Görmiş
Vezir
Görmiş’in Babası
Vezirin para ile
Arda
tuttuğu kadın
Yardımcı Tip
Çoban
Sultan
Dede
Hızır
Derviş
Yavuz
İsmail
2.
Epizotların Karşılaştırılması
Hikâyede Leyla ile Mecnun’un amca çocukları olması epizotu filmde de korunmuş dizide
de ailelerin iki iyi arkadaş olması hikâyenin devamlılığı ile sağlanmıştır. Hikâyede Mecnun’un
annesi ve babası oğullarının aşkından kahrolur ve vefat ederler. Hikâyede çok aktif olmayan
aileler filmde biraz daha etkin rol oynar. Mecnun’un babası Haşim Bey ile Leyla’nın babası
70
Hasan Bey kardeştirler. Filmde aileler arasında bir husumet söz konudur. Küçük kardeş Hasan,
ihtiyar ağaların da emri le bölgeden uzaklaştırılır.
Dizide ise Mecnun’un babası taksi şoförü İskender’dir. Annesi ise iki binli yılların ev
hanımıdır. Birinci Leyla’nın Mecnun’un ailesi ile çatışması söz konusudur. Mecnun iş güç
sahibi olmadığı için pek sevilmez. Şirin ve Sedef’in Mecnun’un ailesi ile bir sorunu olmaz.
İkinci Leyla ile birinci de olduğu gibi maddi bir sıkıntı yaşamasının yanı sıra onların aileleri de
eski arkadaştır.
Hikâyede ve filmde kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur. Hikâye Mecnun’un
badesi ile başlar. Asıl adı Kays iken de bu aşka düştükten sonra Mecnun adını alır. Filmde yedi
sekiz yaşlarındaki iki çocuğun çobanlık yapması ile başlar ve doğumunu da bize geri dönüşler
ile vermez. Mecnun’un adı filmde Ali olmasına rağmen şiirlerinde kendine mecnun der.
Hikâyemizde olmasa da halk hikâyesinin genel motifi olan çocuksuzluk motifini Burak Aksak
dizisinde kullanarak izleyiciyi şaşırtır. Modernleştirilen çocuksuzluk motifi elma ile değil tüp
bebek yöntemi ile çözüme ulaşır. Karamanların ad almaları da bir o kadar ince detayla olur.
Aynı gün aynı hastane doğan iki çocuğu hemşireler tek kuvöze koyunca aileler onlara Leyla ve
Mecnun isimlerini koyar. Böylelikle onlar ilk göz göze geldiklerinde halk hikâyelerinin âşık
olma şekillerinden biri olan ilk görüşte aşkı Mecnun yaşayacak ve Leyla’sının peşinden
gidecektir. Mecnun ilk görüşte aşkı bir de ikinci Leyla’da yaşamıştır.
Hikâye ve filmde olmayıp dizide olan bir diğer epizot da kahramanların eğitimidir. Dizide
Sedef hariç diğerleri üniversite eğitimi almıştır. Aradaki statü farkının kalktığı Sedef ile aşk
oluşturulmaya çalışılmış fakat komedi unsuru da böylelikle kalktığı için birinci Leyla’nın
enerjisi sağlanmıştır.
Leyla ve Mecnun hikâyede, hikâyenin formuna uyarak bade içerek birbirine aşık olurken
dizide aynı yerde büyüyerek aşık olmuşlardır. Çocukken sürüyü beklerken yanlarına gelip
onlardan su isteyen derviş onları, birbirini bırakmaması için tembihler. Beraber büyüyen amca
çocukları da böylelikle birbirine âşık olur. Dizide ise ilk görüşte aşk kullanılmıştır. Mecnun
Leyla’yı görür görmez âşık olur. Sedef ve Şirin’e aşkı ise Leyla’nın organlarının onlara
bağışlanmasından kaynaklı bir durumdur. İkinci Leyla’ya aşkı da ilk görüşte olur.
Hikâyede Mecnun’un rakibi diğer amcaoğlu Görmiş iken filmde rakibe değinilmemiştir.
Dizide ise Arda, Mecnun’un karşısına çıkacak Leyla için onunla mücadele edecektir. Asıl rakip
ile çekişme ise Mecnun ve Görmiş arasında yaşanır. İkisi tarafından istenilen Leyla onlara bir
haber gönderir ve bir azalarını kendi için kesmesini ister. Mecnun Hâk aşığı olduğu için durumu
reddederken Görmiş kabul eder. Bunun üzerine Leyla bunun bir oyun olduğunu ve inançlarını
test etmek için yaptığını söyler ve Mecnun’u seçer.
71
Aileler tarafından ayrılmaya çalışan Leyla ile Mecnun birbirinin aşkı ile yanarken
Aslı’nın babası Aslı’yı alıp uzak diyarlara götürür, fakat Mecnun peşlerinden Aslı’yı aramaya
gider. Filmde de ayrılık sağlanmış aile arası husumetten Mecnun’un ailesi göç ettirilmiştir.
Hikâyede Leyla, filmde Mecnun ortamdan uzaklaştırılır. Dizi de ise böyle bir konu yoktur.
Çöllere düşmesiyle hatırlanan Mecnun filmde ve dizide bu yönü bize gösterir. Leyla’yı
aramak için çöllere düşen Mecnun’a filmde iftira atılmıştır. Doğruların ortaya çıkması için
uğraşırken bir de Leyla’sından ayrılır. Çöl detayını dizi de sıkça görmekteyiz. Hatta Hızır ile
ilk kez rüyasında çölde karşılaşır. Dizideki Mecnun’un çöl gezileri genelde rüya ile olurken
filmde Kadir İnanır gerçek çöllerde bitik ve üstü başı yırtık bir halde olur.
Hikâyedeki Mecnun diyar diyar Leyla’sını arar ve onu bulamadan hikâyeyi bitirir.
Filmdeki Mecnun ise dervişin verdiği ilaç ile ölü zannedilince Leyla da ardından zehir içer.
Mecnun’un ilacının etkisi geçer fakat Leyla ölür. Tıpkı hikâyedeki gibi âşık ve konuşamayan
bir Mecnun geride kalır. Bu Mecnun hali dizide de devam eder. Otuzuncu bölümde Leyla’nın
ölmesi ile Mecnun sonrasında Leyla gibi seveceği kimseyi bulamaz. Kendini çöllerde bulur.
Leyla varılacak bir nokta olmaktan çıkar, yolun kendisi haline gelir.
Leyla İle Mecnun Epizot Karşılaştırılması
Kahramanların
Hikâye
Film
Dizi
Amca çocuklarıdır.
Amca çocuklarıdır.
Yakın arkadaş
çocuklarıdır.
Aileleri
Kahramanların
Doğumları hakkında
Doğumları hakkında
Çocuksuzluk motifi
Doğumu
bilgi yoktur.
bilgi yoktur.
ve tüp bebek yöntemi
ile çocuk sahibi olma
vardır.
Kahramanların Ad
Mecnun bade ile
Ad almaları
Aynı kuvöze
Alması
Kays olur.
hakkında bilgi
kondukları için adları
yoktur.
Leyla ve Mecnun
konur.
72
Kahramanların
Leyla bade içer.
Aynı yerde
İlk görüşte âşık olma(
Âşık Olmaları
Mecnun bade içer.
büyüyerek âşık
1. Leyla ve 2. Leyla)
olurlar.
Leyladan parça
taşıdıkları için (SedefŞirin)
Kahramanların
Bilgi yoktur.
Bilgi yoktur.
Eğitimi
İngiliz Dili ve
Edebiyatı (1. Leyla)
Fizik Bölümü (Şirin)
Üniversite Eğitimi
Almaz (Sedef)
Üniversite Eğitimi
Almıştır (2. Leyla)
Açık öğretim İşletme
Bölümü (Mecnun)
Mecnun’un Rakibi
Leyla Görmiş ve
İle İmtihanı
Mecnun’u imtihan
Sultan
Arda
Yoktur.
eder.
Mecnun’un
Aslı’yı aramaya
Mecnun ve ailesi
Gurbete Çıkışı
çıkar.
göç ettirilir.
Mecnun’un
Ali, Leyla’yı çölde
Zindana Atılması
arar. Ali’ye iftira
Ya Da Çöllere
Yoktur.
Düşmesi
Sonuç
atılır. Ali zindana
Çöllere düşer.
atılır.
Yaşarlar, fakat
kavuşamazlar.
Leyla ölür. Mecnun
Leyla ölür. Mecnun
Mecnun Leyla’yı
Leyla’sını arar.
Leyla’sını arar.
diyar diyar arar.
3.
Motiflerin Karşılaştırılması
Mitolojik motiflerin içindeki Dünya Felaketleri ile ilgili motifler başlığını sadece dizide
görmekteyiz. Dizinin doksan birinci bölümünde Mecnun bir makine bulur. Bu makinenin
dünyanın yok olacağı tarihi gösterdiğini düşünürler. Fakat bölümün sonunda yanılırlar.
73
Yardımcı Hayvanların Çeşitli Davranışları motifi de sadece filmde görmekteyiz. Halk
hikâyelerinde kahramana yardımı dokunan turna filmde ceylan olmuştur. Çocukken Leyla ile
Ali sürüyü beklemektedir. Yanlarına gelen derviş onlardan su ister. Su olmayınca Leyla bir
hayvanı sağar ve sütünü dervişe sunar. Bu durum dervişin hoşuna gider ve Ali’ye saz veren
derviş, Leyla’ya bir ceylan verir. Leyla bu ceylanı yanından ayırmaz ve bu ceylan Ali ile
aşklarının simgesi olur. Ali’nin ailesi göç ettiğinde ava çıkan Ali, Leyla’nın ceylanını görür ve
peşinden gider. Böylelikle ceylan Ali’yi Leyla ile kavuşturma da aracı olur.
Ölüm motifi hem hikâyede hem filmde hem de dizide vardır. Hikâyede ölen ne Leyla ne
Mecnun’dur. Mecnun’un aşkına daha fazla dayanamayan aile bireyleridir. Filmde ise Mecnun
dervişin verdiği ilaç ile ölümden dönse de onun öldüğünü zanneden Leyla zehir içerek ölür.
Dizide de ana karakter Leyla’nın ölmesi söz konusudur. Absürt komedi çatısının altına sığınan
hortlaklar ve hayaletler motifi ile de Mecnun’un evinde bir dönem bir kralın hayaletinin
yaşadığını görürüz.
Cadı motifi ise sadece filmde vardır. Leyla büyücüye gidip kendine zehir hazırlatır.
Hikâyede Leyla’nın Görmiş ve Mecnun’a yaptığı evlilik imtihanı, filmde ceylanın
ardından giden Ali’nin gördüğü kızın Leyla olup olmadığını anlamak için sorduğu sorular ile
kimlik imtihanına dönüşür. Dizide ise bu grupta bir motif yoktur.
Dizide olup hikâyede ve filmde olmayan şey ise iyi ve kötü arasındaki ilişkilidir.
Mecnun’un dedesi iyiydi onun karşısındaki Karabasan da kötüyü simgeler. Birkaç bölüm dede
ve Karabasan’ın simgelediği iyi ve kötü mücadelesini işler.
Leyla’nın amcasının olumsuz sözleri ile Leyla’nın babası Mecnun ile arasına girer ve
kızını uzaklara götürür. Buna sebep olan durum ise oğlu Görmiş ile Leyla’yı
evlendirememesidir. Filmde Aldatmalar motifi altında Leyla’nın intiharını ve Vezir Hamza’nın
Ali’yi attığı iftirayı aralarını bozmak için uğraşlarını sayabiliriz. Dizide ise ölüm emrinden
kurtulma vardır. Erdal’ın bakkalının önünde Yavuz, İskender ve İsmail ölümden konu açarlar.
Ölümü o kadar çok anarlar ki ölüm gelir ve bir can almadan gitmeyeceğini söyler. Bunun
üzerine ölümden kaçmak için çeşitli şeyler yaparlar.
Sürüyü beklerken gelen dervişin onların birbiri için yaratıldığını söylemesi üzerine Ali
ile Leyla ayrılmayacaklarına dair yemin ederler. Bu da Ant ve Yeminler başlığına girer.
Dizideki Mecnun ise Leyla’nın ölümü ardından hayatına bir anda giren Şirin ve Sedef arasında
kalır ve karar veremez. Sonraki bölümlerde ise şeytan Mecnun’un kararsızlığından faydalanır
ve kendisi ile anlaşma yaparsa Leyla’yı geri getirebileceğini söyler.
Hikâyede filmde ve dizide bulunan ortak motif ise Olağanüstü Yardımcılar’dır. Hikâyede
Mecnun’a bade sunan Hızır, Leyla’yı ararken aç kaldığında rastladığı Hızır, filmde Ali’nin
74
karşılaştığı derviş, Ali’yi zindandan çıkaran derviş, dizide bir sabah uyandığında Mecnun’un
yanında uyanan rüyasındaki ak sakallı dede hikâyeden diziye kadar benliğini korumuştur. Buna
ek olarak hikâyede Mecnun’u aç olduğunda doyuran çoban İnsan Yardımcı’dır. Dizide de
birinci Leyla’nın altıncı bölümde geçirdiği trafik kazası şanssız kazalardandır. Bu kaza
yüzünden Leyla günlerce yoğun bakımda yatar.
Maddi farklılığa çok fazla değinen dizide Mecnun’un rakibi Arda’nın babası ve birinci
Leyla’nın babası maddi durumları iyi olan insanlardır.
Hikâyede Leyla’yı arayan Mecnun aç kaldığında ona yemek veren çoban Mecnun’a
sıkıntısını sormaz. Mecnun’u gönderdikten sonra da sormadığı için bunun pişmanlığını duyar.
Dizinin dördüncü bölümünde birinci Leyla’yı mafya kaçırır. Mecnun ve arkadaşları onu
korkutmak için uğraşırlar. On dokuzuncu bölümde ise birinci Leyla, Mecnun’u kaçırır.
Filmde Hamza, Ali’nin namusuna iftira atınca Ali halk tarafından dövülür ve taşlanır.
Hikâyede, filmde ve dizide varlığını koruyan bir başka motif de aşktır. Hikâyedeki aşkın
temelinde bade içeme yatarken filmdeki aşk aynı evde büyüme ile dizideki ilk görüşte âşık olma
ile olur. Dizide Mecnun, Leyla’yı ilk kez ailesi ile kız istemeye gittiğinde görür. Ayrıca Leyla
filmde Arda’dan evlenme teklifi de alır. İlk önce kabul eder fakat sonra Mecnun’u sevdiği için
vazgeçer. Dizinin genelinde Mecnun’un işsizliği babasının taksi şoförü oluşu ve Leyla’ların
zenginliği –Sedef hariç- arasındaki tezatlık vurgulanmıştır.
Leyla ile Mecnun Motif Karşılaştırılması
Hikâye
Film
A. MİTOLOJİK
MOTİFLER
Dizi
Dünya
Yoktur.
Yoktur.
Felaketleri İle
İlgili Motifler
Yardımcı
B. HAYVANLAR
Hayvanların Çeşitli
Yoktur.
Sihirli Objeler
Davranışları
D. SİHİR
E. ÖLÜM
Yoktur.
Ölüm
75
Sihirli Nesne
Sihirli Objeler
Ölüm
Ölüm
Ölümden İyi
Hortlaklar ve
Niyetle Dönme
Hayaletler
Olağanüstü
F.
Periler
Gökyüzü ve Hava
OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olayları
Diğer Olağanüstü
Olağanüstü
Şeyler
Yerler ve Eşyalar
Hayvanlarla İlgili
Olağanüstü
Olağanüstü Olaylar
Odalar
Olağanüstü
Hadiseler
G. DEVLER
Yoktur.
Cadılar
Yoktur.
H. İMTİHAN
Evlilik İle İlgili
Kimlik İmtihanları
Yoktur.
Yoktur.
İyi ve Kötü
İmtihanlar
J. AKILLILAR VE
Yoktur.
Arasındaki İlişki
APTALLAR
Kendi Kendini
Öldürmeye
K. ALDATMALAR
Hain Akrabalar
Teşebbüs
Ölüm Emrinden
Hain Rakipler
Yalanlar Yoluyla
Kurtulma
Aldatma
Hain Sahtekârlar
İftiralar
M. GELECEĞİN TAYİNİ Yoktur.
Ant ve Yeminler
Hükümler ve
Kararlar
Şeytan ile
Anlaşma
Olağanüstü
N. ŞANS VE TALİH
Olağanüstü
Yardımcılar
Olağanüstü
Yardımcılar
İnsan Yardımcılar
Yardımcılar
Şanssız Kazalar
P. CEMİYET
Yoktur.
Yoktur.
Zengin Adamlar
Q. MÜKÂFATLAR VE
Pişmanlıklar
Yoktur.
Yoktur.
CEZALAR
76
R. ESİRLER VE
Yoktur.
Yoktur.
Kaçırma
Yoktur.
Zalim İşkenceler
Yoktur.
Aşk
Aşk
Aşk
KAÇAKLAR
S. ANORMAL
ZULÜMLER
T. CİNSİYET
Sevgililerin
Karşılaşması
Evlenme Âdetleri
U. HAYATIN TABİATI
Yoktur.
Yoktur.
Zenginlik ve
Yoksulluk
77
ZALOĞLU RÜSTEM
Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Zaloğlu Rüstem’in babasının adı Zal, dedesinin adı Dal’dır. Dal hükümdardır. Zaloğlu
Rüstem’in annesi hakkında bilgi yoktur, fakat Zümrüt-ü Anka kuşu Zaloğlu Rüstem’i emzirip
büyüttüğü için annesi olarak görülebilir.
Zeynep, Zaloğlu Rüstem’in eşidir. Babası Kahraman-ı Katil’dir. Annesi hakkında bilgi
yoktur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Dal oğluna yakışır güzellikte bir kız arar. Güzel bir kız bulup oğlu Zal’ı evlendirir. Güzel
de bir torunu olmasını ister. Kibri yüzünden çirkin bir torunu dünyaya gelir. Ormana atılmasını
ister. Ormanda Zümrüt-ü Anka çocuğu bulur. Selvi ağacındaki yuvasına götürür. Kimin oğlu
olduğu bilinsin diye adını Zaloğlu Rüstem koyar. Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’e yedi yıl
meme verir ve onu emzirir.
Zeynep’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Zaloğlu Rüstem, Zümrüt-ü Anka’nın yanında hem kuş dili hem âdem dili öğrenir. Onun
haricinde eğitimi hakkında bilgi yoktur.
Zeynep’in eğitimi hakkında bilgi yoktur.
1.4. Zaloğlu Rüstem’in Gücünün Fark Edilmesi
Zümrüt-ü Anka yiyecek bulmaya gittiği bir gün on beş yaşına gelen Zaloğlu Rüstem
kardeşlerini ejderhanın elinden kurtarır. Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’in gücünü fark eder.
Zaloğlu Rüstem yirmi bir yaşına kadar kılıç kalkan çalışır.
1.5. Zaloğlu Rüstem’in Adaya Bırakılışı
Yirmi bir yaşından sonra Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’i yedi derya ortasına bırakır.
Anka sudan iki at çıkacağını söyleyip kenarda saklanır. Atlar Zaloğlu Rüstem’i denize çekmeye
çalışır. Biri denize döner, diğerini Zaloğlu karada tutar. Onu evcilleştirir. Zümrüt-ü Anka,
Rüstem’e bu atla her yere gidebileceğini söyler. Zümrüt-ü Anka bir de ata eyer yapar.
78
1.6. Zaloğlu Rüstem’in Kimliğinin Ortaya Çıkması
Dal’ın üzerine düşmanlar gelmektedir. Zümrüt-ü Anka bu durumda Zaloğlu Rüstem’e
kimin çocuğu olduğunu söyler. Dedesine ve babasına yardım etmesi gerektiğini söyler. Zaloğlu
Rüstem altı ayaklı deniz atına binip gider.
Zaloğlu Rüstem yola çıkar. Gider gitmez ilk Dal ve Zal’ın üzerine gelen düşmanlarla
savaşır. Kaleye girince dedesinin, babasının ve oradakilerin elini öper. Zaloğlu Rüstem, Dal’ın
torunu olduğunu da söyler.
1.7. Zaloğlu Rüstem’in Devlerle Savaşı ve Kaf Dağı’na Gitmesi
Devler dünyayı sorar. Zaloğlu Rüstem devlerle savaşır, devlerin üzerine yürür. Bazı
devler Kaf Dağı’na kaçar. Aradan kırk elli yıl geçer. Devler kuvvet alır tekrar gelir ve halka
zulüm eder. Zaloğlu Rüstem dünyadaki devleri öldürür geri kalanlar Kaf Dağı’na kaçar. Geri
kalan devleri öldürmek için de atına atlayıp Kaf Dağı’na gider.
1.8. Zaloğlu Rüstem’in Kibirlenmesi
Zaloğlu Rüstem devleri yenince kibirlenir. Eve dönerken bir kedi karşısına çıkar. Ona
meydan okur. Zaloğlu Rüstem kediyi küçümser. Kedi Zaloğlu Rüstem’in gözünü tırmalar ve
gözünden kanlar çıkar. Bu sırada gaipten bir ses duyulur. Zaloğlu Rüstem kibirlendiği için
uyarılır. Elleri yüzünde yere yığılan Zaloğlu ayılınca bakar ki ortada kedi yoktur.
Atına atlayıp kalesine doğru yol alır. Kaleye kavuşana kadar da gözü iyileşir.
1.9. Zaloğlu Rüstem’in İkinci Kez Kaf Dağı’na Gidişi
Devler güçlerini toplayıp tekrar gelir. Zaloğlu Rüstem’e haber ederler. Zaloğlu tekrar Kaf
Dağı’na gitme kararı alır ve gider. Otuz altı yıl dev harbinde kalır. Bin devden otuzu kalır,
kalanlar da yer altına saklanır. Zaloğlu Rüstem geri döner. Bu sırada dünyada da öldüğü haberi
yayılır.
1.10. Kahramanların Âşık Olmaları
Kahraman-ı Katil adında bir adam vardır. Zaloğlu’nun kendisinden sonra gelip devleri
öldüreceğini bilir bunu üç oğlu bir kızına da söyler.
Zaloğlu Rüstem dünyaya gelirken bilmeden Kahraman-ı Katil’in çiftliğinden geçer.
Oradan geçerken bir çınar ağacının altında dinlenirken uyuya kalır. Kahraman-ı Katil’in kızı
Zeynep ağacın yanına gelir ve Zaloğlu Rüstem’i görür. Ona âşık olur.
79
Zeynep, Rüstem’in kenarda duran ayakkabısını alır. Çınar ağacını kaldırıp, ayakkabıyı da
ağacın altına saklar, ucu hafif görünür. Zaloğlu Rüstem uyanınca kızı görür. Susamıştır. Zaloğlu
Rüstem, Zeynep’ten su ister. Zeynep ona süt verir. Zaloğlu Rüstem de Zeynep’e âşık olur.
Zaloğlu ayakkabısını arar. Ayakkabının ucu görünce çınar ağacını kaldırıp ayakkabıyı
alır. Zeynep, Rüstem’in gücünü sınamak için böyle yapmıştır.
1.11. Kahramanların Evlenmesi
Zaloğlu kaleye gidince durumu dedesine anlatır. Kızı isterler. Kahraman-ı Katil kızı
Zeynep’i Rüstem’e verir. İkisi muradına ererler.
1.12. Zaloğlu Rüstem’in Üçüncü Kez Kaf Dağı’na Gitmesi
Devler yine yeryüzüne gelir. Yine öldürdüklerini öldürür gerisi kaçar. Kaçanların
peşinden gider.
1.13. Zaloğlu Rüstem’in Oğlu
Zaloğlu Kaf Dağı’nda iken bir oğlu dünyaya gelir. Adını Haydar-ı Kerrar koyarlar. Babası
dönene kadar oğlan düşmanlarla savaşır.
1.14. Zaloğlu Rüstem Kaf Dağı’ndayken Olanlar
Zaloğlu Kaf Dağı’ndayken Beyler Zal ve Dal’a savaş açar. Hem bu sırada Kahraman-ı
Katil ölür. Zaloğlu Rüstem’in oğlu Haydar düşmanlarla savaşır. Zeynep ve Zeynep’in üç erkek
kardeşi de savaşa katılır. İkisi ölür biri yaralanır.
1.15. Zaloğlu Rüstem’in Üçüncü Dönüşü
Zaloğlu devlerin binde yetmişini helak eder. Kalanları yer altına kaçar. Zaloğlu kibirlenir.
Tekrardan gaipten bir ses duyar. Devler kaçtıktan sonra Zaloğlu tekrar dünyaya döner. Savaşa
yetişir.
1.16. Sonuç
Zaloğlu dönünce savaşa katılır. Düşmanları yener. Karısı ve oğlunu alır kelesine gider.
Zamanla Zaloğlu Rüstem de yaşlanır. Zaten ömrünün dörtte üçü Kaf Dağı’nda geçmişti. Ecel
gelince Zaloğlu da vefat eder.
2.
Motifler
80
2.1. B. HAYVANLAR
B. 30 Mitolojik Kuşlar
Ormana bırakılan çocuğu Zümrüt-ü Anka kuşu bulur.
B.210 Konuşan Hayvanlar
Zümrüt-ü Anka hem kuş dili hem âdem dili biliyordu.
B.450 Yardımcı Kuşlar
Zümrüt-ü Anka ormanda bulduğu çocuğu alıp servi ağacındaki yuvasına götürür ve
çocuğu büyütür.
2.2. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.0 Diğer Dünyalara Seyahatler
Zaloğlu Rüstem bazen Kaf Dağı’na gider bazen de dünyada kalır.
F.610 Olağanüstü Kuvvetli Adam
Zaloğlu Rüstem on beş yaşına gelince kardeşlerini ejderhadan korur ve ejderhayı öldürür.
F.700 Olağanüstü Yerler
Zümrüt-ü Anka, Zaloğlu Rüstem’i yedi derya ortasında bir yere bırakır. Buraya denizden
altı ayaklı atlar gelir.
Zaloğlu Rüstem üç kere Kaf Dağı’na gidip devlerle savaşır.
2.3. G. DEVLER
G.500 Mağlup Edilen Dev
Zaloğlu Rüstem devler ile savaşır. Kaf Dağı’nda otuz altı yıl dev harbinde kalır.
Devlerin birçoğunu yener ve öldürür.
2.4. H. İMTİHANLAR
H.300 Evlilik İmtihanları
Zeynep, Zaloğlu Rüstem’in gücünü imtihan etmek için Rüstem’in ayakkabısını alır
çınar ağacının altına gizler. Rüstem uyanınca ağacı kaldırıp ayakkabısını alır.
2.5. J. AKILLILAR VE APTALLAR
J.130 Hayvanlardan Öğrenilen Bilgi
Zaloğlu Rüstem, Zümrüt-ü Anka kuşundan hem kuş dili hem âdem dili öğrenir.
2.6. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR
81
Q.330 Cezalandırılmış Kibir
Zaloğlu Rüstem devleri yeninle kibirlenir. Bunun üzerine karşısına bir kedi çıkar ve
Zaloğlu’nun gözünü tırmalar. Kediye yenilen Rüstem gaipten bir ses ile de uyarılır.
2.7. T. CİNSİYET
T.10 Aşk
Kahraman-ı Katil’in kızı Zeynep Zaloğlu’nu çınar ağacı altında görünce ilk görüşte ona
âşık olur. Zaloğlu da uyanınca Zeynep’i görür o da ona ilk görüşte âşık olur.
T.100 Evlilik
Zaloğlu Rüstem ve Zeynep evlenirler.
T.580 Doğum
Dal, oğlu Zal’ı yakışır güzel bir kız bulur ve onları evlendirir. İki güzelden nasıl bir
güzellik olacağını beklerken çok çirkin bir çocuk dünyaya gelir.
82
Zaloğlu Rüstem Film
Yönetmen: Natuk Bayttan
Senaryo: Natuk Bayttan
Yapımcı: Haydar Üçüncüoğlu
Oyuncular: Yıldıray Çınar
Meral Orhon say
Reha Yurdakul
Muallâ Omay
Atillâ Ergün
Adnan Mersinli
Tarık Şimşek
Süheyl Eğriboz
Süha Doğan
Kenan Fosforoğlu
Yıl: 1973
Tür: Macera, Aksiyon
Yapım: Ören Film
Haydar Film
Zaloğlu Anadolu’da nam salmış bir yiğittir. Haçlı orduları ve düşmanlarla girdiği her
savaşı kazanmaktadır. Bizanslılar onu tehlikeli güç olarak görür. Onlara göre Zaloğlu
Rüstem’in hakkından gelecek tek kişi Kara Papaz Alexander Raspotin İvan İvanoviç’tir. O da
Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali’yi kaçırır. Rüstem oğlunu bulmaya çalışır. Kara Papaz Ali’yi
öldürür. Zaloğlu Rüstem intikamını alır.
1. Epizotlar
1.1 Kahramanın Ailesi
Zaloğlu Rüstem’in annesi ve babası hakkında bilgi yoktur. Sadece Ali adında bir oğlu
olduğu bilinmektedir.
1.2 Kahramanın Doğumu ve Ad Alması
Zaloğlu Rüstem’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur.
83
1.3 Kahramanların Eğitimi
Zaloğlu Rüstem’in eğitimi hakkında bilgi yoktur.
1.4 Zaloğlu Rüstem’in Oğlu Ali’nin Kaçırılması
Bizanslılar Zaloğlu Rüstem’i öldürmek isterler. Bu yüzden Rüstem arkadaşları ile
savaştayken onun yaşadığı çiftliğe gelip oradaki insanları öldürüp Zaloğlu Rüstem’in oğlu
Ali’yi kaçırırlar.
1.5 Zaloğlu Rüstem’in Oğlu Ali’yi Arayışı
Rüstem arkadaşları ile çiftliğe döndüğünde etrafın dağıldığını görünce oğlunu arar,
bulamaz. Yerde bir arma görür bunun hangi beyliğe ait olduğunu araştırır. Bir kaptanın bunu
bileceğini öğrenir. Kaptanı ararken Prenses İlyona’nın sarayına girer. Mahzende olduğunu
öğrendiği kaptan on gün önce ölmüştür. Zaloğlu orada İlyona’ya yakalanır. Orada armanın Kara
Papaz’a ait olduğunu öğrenir. İlyona bir gemi ile Zaloğlu Rüstem’i Kara Papaz’a kendi elleri
ile teslim etmek ister.
Türkler geminin forsasında kürek çekmektedir. Gemiyi ele geçirirler. Alexipetroviç,
İlyona’yı öldürüp tek başına kaçmaya çalışır, kaçarken yaralanır. Alexipetroviç gidip Kara
Papaz’a haber verir.
1.6 Sonuç
Kara Papaz Ali’yi asacağına dair ferman yayınlar. Zaloğlu Rüstem’i bu hile ile yakalarlar.
Oğlunun başını keserler. Arkadaşları Zaloğlu’na yardım için cellat kılığına girip gelirler.
Zaloğlu Kara Vezir’i öldürür. Oğlunun intikamını alır.
2. Motifler
2.1 E. ÖLÜM
Kara Papaz Ali’nin başını vurdurur.
Zaloğlu Rüstem Kara Papaz’ın başını keser.
2.2 K. ALDATMALAR
K.2270 Zarar Verilmiş Yiğitler
Zaloğlu Rüstem’in yaşadığı çiftlik yakılıp yıkılmış, oğlu Ali kaçırılmıştır.
K.1900 Hileler Sahtekârlıklar
84
Zaloğlu Rüstem’in arkadaşları, Rüstem yakalandıktan sonra kadın kılığına girip saraya
girmişlerdir.
2.3 N. ŞANS VE TALİH
N.800 Yardımcılar
Zaloğlu Rüstem oğlunu bulmaya çalışırken, mahzende zincire vurulduğunda, forsa da ve
Kara Papaz’ın zindanındayken arkadaşları onu kurtarır.
2.4 P. CEMİYET
P.310 Dostluk Arkadaşlık
Zaloğlu oğlunu aramaya çıktığında dört dostu onu hiç yalnız bırakmazlar.
2.5 R. ESİRLER VE KAÇAKLAR
R.10 Kaçırma
Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali, Kara Papaz tarafından kaçırılır.
R.100 Kurtarmalar
Zaloğlu ve dört arkadaşı Ali’yi kurtarmaya giderler.
2.6 S. ANORMAL ZULÜMLER
S.400 Zalim İşkenceler
Zaloğlu Rüstem ve arkadaşları geminin forsasında çalıştırılır, kürek çekerler.
Kırbaçlanırlar, ekmek ve su da verilmez.
Ali’nin başı vurulduktan sonra yemek diye Zaloğlu Rütem’in önüne konulur.
2.7 W. KARAKTERİN ÖZELLİKLERİ
W.100 Karakterin Çirkin Özellikleri
Prenses İlyona sarayında Zaloğlu Rüstem’e kötü davranır.
3. Film Müziği
Zaloğlu Rüstem Film Müziği
Kalk gidelim buradan
Canımın güvercini
85
Hadi oyna kız döne döne
Sevdim seni bir kere
İstersen bu canımı veririm seve seve
Samsun’un deresi de
Akar gider dersine akar gider tersine
Yâri görmediğim gün
Gider işim tersine
Hadi oyna kız döne döne
Sevdim seni bir kere
İstersen bu canımı veririm seve seve
Değirmenin bendine
Döner kendi kendine
Bize bakmayan kızlar
Bizi almayan kızlar yansın kendi kendine
Hadi oyna kız döne döne
Sevdim seni bir kere
İstersen bu canımı veririm seve seve
Karanfilim çinçinim
Yerim ağzın içini
Kalk gidelim buradan
Canımın güvercini
Hadi oyna kız döne döne
Sevdim seni bir kere
İstersen bu canımı veririm seve seve
86
Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi
1.
Karakterlerin Karşılaştırılması
Destan tipi özelliklerini gösteren Zaloğlu Rüstem hikâyede de filmde de aynı isme
sahiptir. Karakterlerin özellikleri ise hemen hemen aynıdır. Hikâyede geçmiş yaşamı hakkında
olağanüstülükler ağır bassa da her ikisinde de Zaloğlu Rüstem mert, cesur bir delikanlıdır. Gücü
ve savaşçı oluşu hikâyede devler ile savaşmasıyla filmde Bizanslılar ile savaşmasıyla
sunulmuştur. Hikâyede Rüstem’in aile bireyleri hakkında bilgi yer alırken film Zaloğlu Rüstem
odaklıdır. Hikâyede Zaloğlu Rüstem’in eşi babası hatta dedesi yani soyu hakkında bilgi
verilirken filmde sadece çocuğu görülür.
Hikâyede Zeynep, Zaloğlu Rüstem’e yakışır yiğit bir kadındır. Çınar ağacını
kaldırabilecek güçtedir. Birçok talibini bu yüzden beğenmez. Zeynep Dede Korkut
Kitabı’ndaki Banu Çiçek, Burla Hatun, Selcan Hatun gibidir. Erkeklerle güreşen, yarışan, ok
atan, kılıç kuşanan bu kadınlar gibi Zeynep de Kahraman-ı Katil’in yiğit bir kızıdır.
Filmde Zaloğlu Rüstem’in aile bireylerinden sadece oğlu Ali gösterilir. Ali’nin
kaçırılması ile olay akışı sağlanır. Ali tıpkı babası gibi mert, cesur ve çocuktur. Kendinden kat
kat büyük olan vezirlere, papazlara diklenir ve gururundan ödün vermez. Çocuk hareketlerinden
kendini soyutlamıştır. Zindana atıldığı halde ağlamaz yahut babasını özlediğini söylemez.
Hikâyede Zaloğlu Rüstem devleri yener. Bunda da onu büyüten Zümrüt-ü Anka’nın onu
büyütmesi ve yetiştirmesindeki dikkatinin önemi büyüktür. Zümrüt-ü Anka’nın çocuğu gibi
büyüyen Zaloğlu Rüstem dedesine ve babasına savaş açan düşmanları, devleri bu sayede yener.
Filmde düşman konusunu biraz daha somutlaştırarak Rüstem’in karşısına Bizanslıları
koyar. Kara Papaz, Prenses İlyona, Alexipetroviç hepsi bir Türk olan Rüstem’in düşmanıdır.
Üstelik hepsi Rüstem’in ününü de duymuştur. O “yenilmez bir Türk”tür. Onu yenmek için de
Rüstem olmadığı bir vakit gelip bütün ailesini ve bütün tanıdıklarını öldürüp oğlunu kaçırırlar.
Böylelikle Rüstem’in oğlunu kurtarma çabası da başlamış olur. Bu yolda da onunla her savaşa
katılan iki arkadaşı Rüstem’e eşlik edecektir. Her ne kadar arkadaşları anlatılsa da Rüstem’in
yiğitliği ağır basar. Onlar sadece Rüstem’in çıkış bulamadığı ya da yakalandığı yerlerde gelir
ve Rüstem’e yardım ederler.
Zaloğlu Rüstem Karakterlerin Karşılaştırılması
87
Hikâye
Film
Zaloğlu Rüstem
Zaloğlu Rüstem
Zaloğlu Rüstem
Aile Bireylerinin Adları
Zeynep (Eş)
Ali (Oğlu)
Zal (Baba)
Dal (Dede)
Kahraman-ı Katil (Zeynep’in babası)
Kötü Karakterler
Prenses İlyona
Bizanslılar
Devler
Kara Papaz
Alexipetroviç
Yardımcı / İyi
Zümrüt-ü Anka
Zaloğlu Rüstem’in
Arkadaşları
Karakterler
2.
Epizotların Karşılaştırılması
Rüstem’in babası Zal, dedesi Dal’dır. Hükümdar olan Dal oğluna yakışır bir güzel kız
arar. Kendine yakışır güzel bir torunu olmasını ister. Dal’ın kibri yüzünden çirkin bir torunu
olur ve Dal torununun ormana atılması emrini verir. Ormanda çocuğu Zümrüt-ü Anka bulur ve
büyütür. Çocuk kim olduğunu unutmasın diye ona bir de Zaloğlu Rüstem adını koyar.
Filmde kahramanın bu detayları tamamen atlanmıştır. Sadece aile ve halkı ile bir bölgede
yaşayan Zaloğlu Rüstem gösterilir. Filmin başlangıcında da Rüstem arkadaşları ile savaştan
dönmektedir. Bu sırada Bizanslılar da onun yaşadığı bölgeyi talan etmiştir. Daha filmin başında
doğumunu bilmediğimiz Rüstem’in ailesi de ölür. Bir tek oğlu kalır onu da Bizanslılar kaçırır.
Zümrüt-ü Anka ile büyüyen Zaloğlu Rüstem onda hem insan dili hem kuşdili öğrenir.
Filmde Rüstem’in herhangi bir eğitimi hakkında bilgi yoktur.
Olağanüstü büyütülen Rüstem, hikâyede devlerle savaşır. Ömrünün dörtte üçü Kaf
Dağı’nda geçer. Rüstem devlerle savaşır, devler Kaf Dağı’na kaçar, Rüstem’de peşlerinden
gider. Devlerle savaşan Rüstem’in önemli bir detayı ise Rüstem de dedesi gibi böbürlenir.
Devleri çok yenince böbürlenen Rüstem’in bir gün dönüş yolunda karşısına bir kedi çıkar.
Rüstem’in gözünü tırmalayan kedi, Zaloğlu düştüğü yerden kalkınca oradan gitmiş olur.
Devlerle savaşmaya devam eden Zaloğlu Rüstem ikinci kez yine devlerin peşinden Kaf
Dağı’na gider. Dönüş yolunda ise Kahraman-ı Katil’in çiftliğinden geçer. Orada gördüğü
Zeynep’e âşık olur. Rüstem’in aşkı Mecnun ya da Kerem’in ki gibi olmaz. O destan tipi gibi
88
sınama ya da güreşme yöntemleri ile âşık olur. Yiğit bir kahraman olduğu için de
evlenmelerinde sorun olmaz. Evlendikten sonra da Rüstem Kaf Dağı’na devlerle savaşmaya
girmeye devam eder. Bu sırada da bir oğlu olur, adını Haydar-ı Kerrar koyarlar. Buraya kadar
olan olay akışından hiçbir detay filmde rastlamayız. Sadece filmde de Rüstem’in bir oğlu olur
ve adı Ali’dir. Ama Haydar ve Ali karakterleri benzerlik sağlanmıştır. Ali yaşına göre mert ve
yiğitken Haydar da babası Kaf Dağı’ndayken Zal ve Dal’a savaş açan düşmanlar ile savaşır.
Hikâyede Rüstem’in hayatı doğumdan evliliğe, evlilikten savaşlarına kadar hayatını
anlatırken filmde sadece Rüstem’in hayatından bir kesit olan oğlunun kaçırılması ve Rüstem’in
oğlunu kurtarma çabası ele alınmıştır.
Zaloğlu Rüstem Epizot Karşılaştırılması
Kahramanların Aileleri
Hikâye
Film
Zaloğlu Rüstem’in dedesi Dal,
Ali adında bir oğlu
babası Zal’dır. Onu Zümrüt-ü
vardır.
Anka büyütür.
Kahramanların Doğumu ve
Zaloğlu Rüstem’ü Zümrüt-ü
Ad Alması
Anka büyütür ve kim olduğunu
Bilgi yoktur.
unutmaması için ona Zaloğlu
Rüstem ismini koyar.
Kahramanların Eğitimi
Zaloğlu Rüstem hem kuşdili
Bilgi yoktur.
hem insan dili bilir.
Rüstem’in Zümrüt-ü Anka
Zümrüt-ü Anka Rüstem’i
Tarafından Büyütülmesi
ormanda bulup büyütür.
Rüstem’in Devlerle Savaşı
Rüstem devlerle savaşır.
Bilgi yoktur.
Rüstem’in Âşık Olması
Rüstem Zeynep’e âşık olur.
Bilgi yoktur.
Rüstem’in Oğlu
Haydar-ı Kerrar oğludur.
Ali oğludur.
Sonuç
Rüstem savaşlar yapar, döner
hayatını böyle sürdürür.
89
Bilgi yoktur.
Oğlunun intikamını
alır.
3.
Motiflerin Karşılaştırılması
Hikâyedeki motifler içerisinde Hayvanlar başlığı filmde hiç yoktur. Mitolojik kuşlardan
Zümrüt-ü Anka onun konuşması ve onun Rüstem’e yardımları bu başlığa dâhil olmuştur.
Ölüm motifi ise sadece filmde vardır. Hikâyede Zal ölür, fakat bu normal bir ölümdür
yaşlandığı için ölür. Lakin Ali’nin ölümü farklıdır. Ali başı kesilerek zamansız öldürülür.
Hikâyede olağanüstülükler fazlası ile yer almaktadır. Rüstem devlerle savaşmak için Kaf
Dağı’na gider. Üç kez Kaf Dağı’na gitmiş orada yıllarca kalmıştır. Rüstem’in olağanüstülüğü
küçük yaşlarda başlar. Rüstem on beş yaşına geldiğinde kardeşi sandığı Anka’nın yavrularını
ejderhanın elinden aldığı gibi ejderhayı da orada öldürür. Ondaki bu gücün sebebi Anka’nın
sütü ile beslenmesidir. Dede Korkut Kitabı’ndaki Basat da aslan sütü ile büyümüş ve ondan
gelen güç ile tepegözü yenmiştir.
Anka Rüstem’i sınamak için onu yedi derya ortasına bırakır. Bu mekân en az Kaf Dağı
kadar olağanüstüdür. Bu adada sudan çıkan atlarda mücadele eden Rüstem’in birini kendi atı
yapması da olağanüstülüktür.
Rüstem’in devleri Kaf Dağı’nda mağlup etmesi de Devler motifi içinde yer alır. Devler
dünyayı sarınca Rüstem devlerle savaşır devlerin üzerine gider. Hatta bazıları Kaf Dağı’na
kaçar. İlkin kaçanları bırakır. Sonra oradan güçlenip geldiklerini görünce Zaloğlu Rüstem
devlerle savaşmak için Kaf Dağı’na gider.
Hikâyedeki Rüstem’in evlilik için bir imtihandan da geçmesi söz konusudur. Kahramanı Katil’in kızı Zeynep kendi gibi yiğit birini arar. Rüstem Kaf Dağı dönüşü Kahraman-ı Katil’in
çiftliğinden geçerken bir çınarın altında dinlenir. Zeynep çınar ağacını kaldırıp ayakkabılarını
ağacın altına saklar. Rüstem uyanınca kızı görür ve su ister. Kız ona süt verir. Rüstem’de
Zeynep’e âşık olur. Zaloğlu Rüstem ayakkabılarını arayıp bulamayınca çınar ağacının
kenarında ayakkabısının ucunu görür. Ağacı kaldırıp onları alır. Zeynep de Rüstem’in gücünü
görmüş olur. Rüstem’in gücü hikâyeye göre normaldir. Çünkü onu Zümrüt-ü Anka büyütmüş,
emzirmiştir ve Anka ona hem kuş dili hem insan dili öğretmiştir.
Hikâyedeki Rüstem bunları yaşarken filmdeki Rüstem’in yaşadığı yer talan edilmiş,
Rüstem zarara uğratılmıştır. Rüstem de arkadaşları ile bu olayı yapan kişiyi bulmaya ve oğlunu
kaçıran kişilerden onu geri almaya gider. Arkadaşları onu hiç yalnız bırakmaz. Bazı yerlerde
90
Rüstem peşinden gelmemelerini söylese de arkadaşları onu hiç yalnız bırakmaz. Bazı yerlerde
Rüstem gelmemelerini söylese de onlar ardından gizlice gider. Rüstem yakalanınca, kadın
kılığına gidip saraya bile girerler.
Hikâyede Zümrüt-ü Anka’nın yardımını filmde Rüstem arkadaşlarından bulur. Onların
dostluğu filmin sonuna kadar korunur. Filmin devamlılığını sağlayan motif de Zaloğlu
Rüstem’in oğlu Ali’nin kaçırılması, Rüstem ve arkadaşlarının Ali’yi kurtarma çabaları olur.
Oğlunu kurtarmaya gittiğinde Rüstem ve arkadaşları esir düşünce onları gemide kürek
çekmeleri için forsa da çalıştırırlar. Kürek çekerken ekmek ve su verilmediği gibi kırbaçlanırlar.
Prenses İlyona, Rüstem sarayında yakalanınca da yine ona kötü davranışlarda bulunur.
Filmde evliliğini bilmediğimiz Rüstem, hikâyede aşık olduğu Zeynep ile evlenir. Çocuğu
olunca da adını Haydar-ı Kerrar koyarlar.
Zaloğlu Rüstem Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Mitolojik Kuşlar
B. HAYVANLAR
Konuşan Hayvanlar
Yoktur.
Yardımcı Kuşlar
E. ÖLÜM
Yoktur.
Ali öldürülür.
F.
Diğer Dünyalara Seyahatler
OLAĞANÜSTÜLÜKLER
Olağanüstü Kuvvetli Adamlar Yoktur.
Olağanüstü Yerler
G. DEVLER
Mağlup Edilen Dev
Yoktur.
H. İMTİHANLAR
Evlilik İmtihanları
Yoktur.
J. AKILLILAR VE
Hayvanlardan Öğrenilen
Yoktur.
APTALLAR
Bilgi
K. ALDATMALAR
Yoktur.
Zarar Verilmiş Yiğitler
Hileler, Sahtekârlıklar
N. ŞANS VE TALİH
Olağanüstü Yardımcılar
91
Yardımcılar
P. CEMİYET
Yoktur.
Dostluk Arkadaşlık
Q. MÜKÂFATLAR VE
Cezalandırılmış Kibir
Yoktur.
Yoktur.
Kaçırma
CEZALAR
R. ESİRLER VE
KAÇAKLAR
S. ANORMAL
Kurtarmalar
Yoktur.
Zalim İşkenceler
Aşk
Yoktur.
ZULÜMLER
T. CİNSİYET
Evlilik
Doğum
W. KARAKTERLERİN
Karakterin Çirkin Özellikleri
Yoktur.
ÖZELLİKLERİ
92
ARZU İLE KAMBER
Arzu ile Kamber Halk Hikâyesi
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Kamber’in annesi ve babası haydutlar tarafından baskına uğrayan bir kervanda
öldürülmüştür.
Arzu’nun babası Horasan’ın zengin beyi Behram Bey’dir. Annesinin ismi hakkında bilgi
yoktur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Behram Bey evine dönerken Kamber’i bulur ve evine götürür. Karısı da çocuğu çok sever.
Çocuğa Kamber adını verirler. Kamber’in doğumu hakkında bilgi yoktur.
Arzu’nun doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Arzu ile Kamber beraber büyür, beraber okula giderler.
1.4. Arzu’nun Kamber ile Kardeş Olmadığını Öğrenmesi
Arzu bir bey ile evlendirilmek istenir. Daha önce annesi ile babası konuşurken Kamber
ile kardeş olmadığını öğrenen Arzu ailesi ile konuşup bey ile evlenmek istemediğini Kamber’i
sevdiğini söyler. Annesi Arzu’yu beye vermek ister. Arzu yemeden içmeden kesilir. Kimse ile
konuşmaz.
1.5. Behram Bey’in Ölümü
Behram Bey hasta olur ve durumu kötüye gider. Behram Bey kızı ile son kez konuştuktan
sonra ölür. Kırk gün geçtikten sonra Arzu dayanamaz ve Kamber’e kardeş olmadıklarını söyler.
Kamber de annesine gidip gerçeği sorar. Annesi kardeş olmadıklarını ama kardeş gibi
büyüdüklerini söyler. Kamber de Arzu’yu sever fakat annesi Arzu’yu zengin beye vermek ister.
Arzu herkese gerçekleri söyleyeceğini annesi de bu bilgiyi inkar edeceğini söyler.
1.6. Kamber’in Evi Terk Etmesi
Kamber daha fazla dayanamaz dağlara gider. Orada yaşamak ister. Arzu günler sonra
peşinden gelir fakat Kamber’i geri döndüremez. Annesinden gerçekleri herkese anlatmasını
ister lakin annesi kabul etmez. Annesi Arzu’yu kilitler ve dağa yollamaz.
93
1.7. Kamber’in Öldüğünün Sanılması
Kamber, Arzu gelmeyince onu terk etti zanneder ve kendini uçurumdan atar. Arzu
pencereden kaçar, Kamber’i bıraktığı yerde bulamaz. Dağda çobanlardan Kamber’in
uçurumdan atladığını öğrenir. Öldüğünü zanneder. Ağlayarak eve gelir ve annesine istediği kişi
ile evleneceğini söyler. Arzu’nun düğün hazırlıkları başlar.
1.8. Sonuç
Adamları ile ava çıkan hükümdar Malik Şah Kamber’i uçurumunun kenarında bulur.
Sarayına götürür ve hekimlere tedavi ettirir. Kamber’in başına gelenleri duyan hükümdar
Arzu’ya haber gönderir. Arzu getirilir, Kamber’i görür. Kamber sevgisine inanmaz Arzu Malik
Şah’ın hançerini alıp sol elinin başparmağını keser. Şah duruma müdahale eder.
Arzu’nun annesi ile konuşulur, gerçeği herkese anlatır. Malik Şah düğün kurar. Arzu ile
Kamber evlenir.
2. Motifler
2.1. H. İMTİHANLAR
H.300 Evlilik İmtihanları
Kamber Arzu’nun sevgisinden şüphelenince, Arzu sol elinin başparmağını Malik Şah’ın
hançeri ile keser. Kamber sevdiğine inanır.
2.2. K. ALDATMALAR
K.1200 Hileler Sahtekârlıklar
Kamber kardeş olup olmadıklarını annesine sorunca, annesi kardeş olmadıklarını ama
kardeş gibi büyüdükleri için kardeş sayıldıklarını söyler.
K.1700 Yalanlar Yolu ile Aldatma
Kamber ve Arzu kardeş olduklarını zannederek büyürler.
2.3. N. ŞANS VE TALİH
N.800 Yardımcılar
Arzu çobanlara sorarak Kamber’in yerini bulur.
2.4. P. CEMİYET
P.150 Zengin Adamlar
Arzu’nun babası Behram Bey zengindir.
94
Arzu ile evlenmek isteyen adam zengindir.
Kamber’in hayatını kurtaran Malik Şah zengindir.
P.200 Aile
Kamber aslında Behram Bey’in oğlu olmadığı hâlde onlar onu büyütür.
2.5. S. ANORMAL ZULÜMLER
S.100 Korkunç Katliamlar ve Sakat Bırakmalar
Kamber’in ailesinin bulunduğu kervan haydutlar tarafından katledilir.
2.6. T. CİNSİYET
T.150 Düğünlerde Mutlu Olmalar
Arzu ile Kamber Malik Şah’ın yardımıyla evlenirler.
2.7. U. HAYATIN TABİATI
U.60 Zenginlik ve Yoksulluk
Kamber yoksul olduğu için Arzu ile evlenemez.
95
Arzu ile Kamber Film
Yönetmen: Mehmet Bozkuş
Senaryo: Mehmet Bozkuş
Yapımcı: Hasan Çakır, Mehmet Karahafız
Oyuncular: Yıldıray Çınar
Arzu Okay
Erol Taş
Mine Sun
Muazzez Kurdoğlu
Niyazi Er
Yıl: 1972
Tür: Dram, Romantik
Yapım: Osmanlı Film
Başrollerini Yıldıray Çınar’ın üstlendiği Arzu ile Kamber filminde Kamber’in ailesi
haramilerin yağmalaması sonucu ölür ve Kamber’i babasının en yakın arkadaşı büyütür. Arzu
ile aynı evde büyüyen Kamber evlenecek yaşa geldiğinde Arzu’nun babası vefat eder. Arzu’nun
annesi Kamer Hatun, Kamber’i sevmemektedir. İkisinin evliliğine de karşıdır. Kamer Hatun’un
engellerinin yanı sıra Arzu’yu dağlarda gören Şamil Komutan da Arzu ile evlenmek ister ve o
da aralarındaki bir diğer engel olur.
Arzu komutanla evleneceği sırada kaçar. Çöllere düşen Kamber’i bulur. Haramilerle
karşılaşırlar. İkisini de esir alıp pazarda satarlar. Komutan gelir ve Arzu’yu alır, Kamber’i de
bir bey kızı alır. Komutan Arzu’yu sultana sunar. Arzu zehir içer. Kamber de bu sırada bazı
iftiralara maruz kalır. Gerçekler ortaya çıkınca da serbest bırakılır. İlk işi Arzu’yu aramaktır.
Uzun yollar geçen Kamber, Arzu’yu bulur. Arzu sultanla evleneceği akşam Kamber ile kaçar.
Sultanın adamları Komutan Şamil’in önderliğinde ikisinin peşine düşerler. Kamber yaralanır.
Arzu’nun zehri etkisini gösterir, Kamber’in gözü önünde ölür. Kamber de kendini bıçaklar.
İkisi de ölür.
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Kamber’in babası ve annesi haramilerin saldırısı sonucu öldürülür. Kamber’i babasının
yakın arkadaşı büyütür.
96
Arzu’nun babası Kamber’in babasının yakın arkadaşıdır. Kamber’i evladı gibi sever.
Arzu’nun annesi Kamer Hatun’dur. İkisinin birlikte olmasını istemez, Kamber’i fakir görür.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Kamber’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur.
Arzu’nun doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Kamber’in eğitimi hakkında bilgi yoktur.
Arzu’nun eğitimi hakkında bilgi yoktur.
1.4. Kahramanların Âşık Olmaları
Kamber âşıktır, fakat saz çalmayı nereden öğrendiğine dair bilgi yoktur.
Arzu da Kamber’e şiirler söyler, ama saz çalmaz. Onun âşıklığı hakkında da bilgi yoktur.
1.5. Kamer Hatun’un Yaptıkları
Kamer Hatun, Arzu ile Kamber’in evlenmesini istemez. Önce Kamber’i dağlara çoban
olarak yollar. Arzu’nun onunla buluşması üzerine ikisini eve çağırır ve onlar için hazırladığı
ayranlardan Kamber’inkine zehir katar. Arzu durumdan şüphelenir ve Kamber’in ayranını
içmek ister. Kamer Hatun dayanamaz Arzu’nun elindeki kâseye vurur. Yere dökülen kâseyi
evdeki kara kedi içer ve ölür. Arzu da Kamber de durumu anlar.
1.6. Şamil Komutan’ın Arzu’ya Âşık Olması
Arzu dağlara Kamber’i aramaya çıkınca komutan onu görür. Onunla evlenmek ister.
Kamer Hatun ile anlaşır. Kamber ne kadar karşı çıksa da onu dinlemezler bunun üzerine de
çöllere düşer.
Arzu komutan ile evleneceği akşam komutanı zehirler, komutan ölmez fakat Arzu kaçar.
1.7. Arzu ve Kamber’in Esir Düşmeleri
Arzu Kamber’i aramaya çıkar. Çölde Kamber ile buluşur. Haramiler gelir ve onları esir
alırlar. İkisini de pazarda satarlar. Arzu’yu yüz altına komutan alır. Kamber Arzu’nun
satılmasına dayanamaz onları esir alan adam ile dövüşür, adamın gözü çıkar. Sinirlenen adam
Kamber’i çarmığa gerdirtir. Gözlerine mil çekecekken bir bey kızı gelir ve Kamber’i iki yüz
altına satın alır.
97
Bey kızı Kamber’i sever. Onunla olabilmek için ona iftira atar. Kamber kendini aklamak
için beyin adamı ile dövüşür. Dövüşü kazanır, bey kızı gerçekleri söyler. Kamber serbest
bırakılır. Serbest bırakıldığı gibi Arzu’yu aramaya çıkar. Arzu sultan ile evlenmemek için zehir
içer. Kamber şiirlerini okuyarak ilerlerken bir sarayda Arzu’yu görür.
1.8. Arzu’nun Saraydan Kaçışı
Arzu, Kamber’i görünce saraydan kaçar. Sultan kaçtığını öğrenince Arzu’nun bulunması
için emir verir. Komutan Şamil’in önderliğinde adamlar Kamber ile Arzu’yu aramaya çıkar.
Arzu’nun kaçması ile sultan, Kamer Hatun için “Kızı gelene kadar yol ağzında çarmığa
gerilme” emrini verir.
1.9. Sonuç
Komutan ile Kamber kılıçlar ile dövüşür. Kamber yaralanır. Arzu’nun yanına gider. Arzu
zehrin etkisi ile ölür. Kamber dayanamaz, kendini bıçaklar ve Kamber de ölür.
2. Motifler
2.
E. ÖLÜM
Arzu sultan ile evlenmemek için zehir içerek intihar eder.
Arzu’nun ölmesi üzerine Kamber de kendini bıçaklar.
2.1. K. ALDATMALAR
K.950 Hileli Ölümün Diğer Şekilleri
Kamer Hatun ayrana döktüğü zehir ile Kamber’i öldürmek ister.
K.2200 Alçaklar ve İhanet Edenler
Kamber’in komutan tarafından zindana atılması ve ertesi gün asılacak olmasının üzerine
Arzu komutanın yanına gider ve ondan Kamber’i serbest bırakmasını ister. Komutan ise
karşılığında kendisi ile evlenmesini söyleyince Arzu kabul eder. Kamber serbest bırakılınca
durumu bilmez ve Arzu’nun bir hain olduğunu, aşklarına ihanet ettiğini söyler.
K.2110 İftiralar
Kamber’in âşıklık yaptığı sarayın beyinin kızı, onu sever. Bir gece odasına çağırır o sırada
askerler içeri girer ve Kamber’i alıp zindana atarlar. Kız kendisi ile evlenmesi için durumu
devam ettirir.
2.2. M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler
98
Komutan’ın kendisine haber göndermesi üzerine Arzu, Kamber ile kaçmak ister. Kamber
Arzu’nun babasına Kamer Hatun’a ve Arzu’ya bakacağına dair söz verdiği için Arzu’nun bu
istediğini geri çevirir.
2.3. P. CEMİYET
P.150 Zengin Adamlar
Sultan ve Şamil Komutan zengindir.
2.4. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR
Q.200 Cezalandırılmış İşler
Kamber Pazar yerindeki adamlarla dövüşürken oranın sahibinin gözünü çıkartır. Adam
da intikam almak için gözlerine mil çekilmesini emreder.
2.5. S. ANORMAL ZULÜMLER
S.400 Zalim İşkenceler
Kamer Hatun sultan tarafından cezalandırılır ve yol ağzında kızı gelene kadar çarmığa
gerili bırakılır.
2.6. T.CİNSİYET
T.10 Aşk
Kamber ile Arzu aynı evde büyüyerek birbirine âşık olurlar.
Şamil Komutan dağda Arzu’yu görür görmez ona âşık olur.
2.7. W. KARAKTERİN ÖZELLİKLERİ
W.100 Karakterin Çirkin Özellikleri
Arzu’nun annesi Kamber fakir olduğu için onun kızı ile evlenmesini istemez.
3. Şiirler
Filmde Kamber’in söylediği şiirler:
1
Gözlerimden akan yaşlar
Bir gün olsun bitecektir
Derdim derman bulmadıkça
Bir gün ömrüm bitecektir
99
Ah bu dünya yalan dünya
Bıktım senden kahpe dünya
Yaktı beni kül eyledi
Bir güzele kul eyledi
Sevdim sevmez olaydım
Sevda beni deli eyledi
Ah bu dünya yalan dünya
Bıktım senden kahpe dünya
2
Sevenin kaderi çile çekmek mi
Ağayı dinlemek boyun bükmek mi
Buna can dayanır ömür geçer mi
Daha ne gelecek dertli başıma
Başıma başıma başıma
Daha ne gelecek dertli başıma
Başıma başıma başıma
Ayrı düştüm vatanımdan yurdumdan
Bir haber yok ela gözlü Arzu’mdan
Ulu tanrım kurtar beni acımdan
Daha ne gelecek dertli başıma
Başıma başıma başıma
Daha ne gelecek dertli başıma
Başıma başıma başıma
3
Ötüşür bülbüller gelmedi bahar
Hoyrat bu bahçeden gül aldı gitti
Binbir mihnet ile bir gül yetirdim
Besledim büyüttüm el aldı gitti
100
Binbir mihnet çektim bin dahi gerek
Hayli ömür ister de bir dahi görmek
Yitirmedi o zalim felek
Aktı gözüm yaşın da sel oldu gitti
Nazlı yârimin kem haberi gelende
Dost ağlayıp düşmanlarım gülende
4
Yârim senden ayrılalı
Hayli zaman oldu gel gel
Bak gözümden akan yaşım
Ab-ı revan oldu gel gel
Bak gözümden akan yaşım
Ab- revan oldu gel gel
Böyle mi olur küsüp gitmek
Seni seveni terk etmek
Haram oldu yemek içmek
İşim figan oldu gel gel
Haram oldu yemek içmek
İşim figan oldu gel gel
Filmde Arzu ile Kamber’in söylediği şiirler:
1
Kamber: Eğdirme kaşını bakmam yüzüne
Ben gibi ataşlar düşsün özüne
Yemesem içmesem baksam yüzüne
Şekerden kaymaktan baldan ziyade
Arzu:
Âşık candan bıkar, yârinden bıkmaz
Ölse de âşığın sırları çıkmaz
101
Benim gönlüm olur olmaza akmaz
Kaptırdım gönlümü ben Kamber’ime
2
Kamber: Boyu uzundur beli ince
Yanakları olmuş gonca
Ben de sevmişsem doyunca
Arzu’m ağlatma beni
Arzu:
Bu kara sevdaya düştüm düşeli
Yaz bahar aylarım kış oldu benim
Bir kara gözlüye gönül vereli
Gözlerim her zaman yaş oldu benim
Kamber: Gözyaşlarım durmaz akar
Derya gibi coşar çağlar
Yüreğim aşkınla yanar
Arzu’m ağlatma beni
Arzu:
Rüzgâra eş oldum düştüm çöllere
Derdimi arz ettiğim esen yellere
Yar beni dönderdi susuz güllere
Gönlüm bir yaralı kuş oldu benim
Bu kara sevdaya nereden düştük
Kamber
Arzu:
Aşkın kazanında kaynayıp coştuk
Ne desek faydasız ne yapsak şaştık
Çaresiz kaldık namert ellerde
3
Kamber: Şikâyetim vardır çarkıfelekten
102
Şu yalan dünya büktü belimi
Evvel bülbül gibi feryat ederken
Şimdi lâl eyledim şirin dilimi
Kamer’im der bu dünya fani
Çeken bilir ayrılığın derdini
Kim sürmüş dünyada dem-i devranı
Bu aşk bizi iflah etmez öldürür
Canan öldürür
Kim sürmüş dünyada dem-i devranı
Bu aşk bizi iflah etmez öldürür
Canan öldürür
Arzu:
Zalim anam dünya bize dar oldun
Bu ayrılık yüreğimde kor oldun
Kamber’imden ayrılması zor oldu
Zalim anam niye yaktın bizi
Kamber’imden ayrılması zor oldu
Zalim anam niye yaktın bizi
4. Film Müziği
Arzu ile Kamber Film Müziği
Yâre pazen seçemedim
Yar çok nazlı sezemedim
Bana yardan geç diyorlar
Gönüldür bu geçemedim
Al sana fındık fıstık yiyemedim
Aşk şarabından içemedim
Doğmuş sabah güneşi
103
Koşar gelir kardeşi
Öyle bir yar sevmişem ki
Cihanda yoktur eşi
Al sana fındık fıstık yiyemedim
Aşk şarabından içemedim
Film ortasındaki müzik
Ötüşür bülbüller gelmedi bahar
Hoyrat bu bahçeden gül aldı gitti
Binbir mihnet ile bir gül yetirdim
Besledim büyüttüm el aldı gitti
Binbir mihnet çektim bin dahi gerek
Hayli ömür ister de bir dahi görmek
Yitirmedi o zalim felek
Aktı gözüm yaşın da sel oldu gitti
Nazlı yârimin kem haberi gelende
Dost ağlayıp düşmanlarım gülende
104
Arzu İle Kamber Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi
1.
Karakterlerin Karşılaştırılması
Dizisi bulunmayan Arzu ile Kamber hikâyesinin sadece halk hikâyesi ve filmi mevcuttur.
Filmin hikâyeye diğer hikâyelerden daha bağlı kaldığını görmek mümkündür. Hikâyedeki
Kamber ailesi haydutlar tarafından öldürülen ve Behram Bey’in evlatlık alıp yanında büyüttüğü
bir insan portresi çizerken bu durum filmde de korunur. Haramiler tarafından ailesi öldürülen
Kamber’i sağ kurtulan bir kişi Kamber’in babasının yakın arkadaşına götürür. Hikâyedeki sadık
âşık tipi filmde de benliğini korur. Filmde Yıldıray Çınar’ın canlandırdığı Kamber’in baskın
bir karakter olmadığını görürüz. Kerem ve Mecnun’daki aşkı için her şeyi yapan âşık tipi burada
biraz daha silikleştirilmiştir. Bunda Kamber’in ailesinin olmamasının da etkisi vardır.
Arzu karakteri ise hem hikâyede hem de filmde aynı doğrultu da ilerler. Sevdiği kişi için
annesini çoğu zaman karşısına alır. Hikâyede ve filmde göze çarpan bir nokta ise Arzu’nun
Kamber’den daha baskın olmasıdır. Arzu annesine karşı gelebilmekte, Komutan Şamil ile
sultan ile mücadele edebilmektedir. Bunu sadece âşık olduğu kişiye kavuşmak için yapar. Arzu
diğer halk hikâyesi kadın karakterlerinden daha baskın bir portre çizer.
Hikâyede ve filmde arabozucu yegâne tip Arzu’nun annesidir. Her iki karakter de Arzu
ile Kamber’in birlikte olmasını istemez. Filmde bu arabozuculuğu Arzu’nun annesinin yanında
destekleyenlerde olur. Arzu ile evlenmek isteyen Komutan Şamil bunlardan biridir.
Erol Taş’ın canlandırdığı Komutan Şamil Kamber’i sürekli aşağılar ve küçümser.
Komutanlık vasfına da güvenip Arzu ile evlenebileceğini düşünür. Arabozucu bir diğer tip ise
Arzu ve Kamber haramilerin eline düşüp pazarda satıldığında Kamber’i satın alan bey kızıdır.
Komutan kadar aktif olmasa da o da Kamber’in kendisini sevmesini ister. Şamil’in kimliği
filmin başından sonuna kadar aynı devam ederken bey kızı kötü karakterlerden iyiye geçer ve
Kamber’in durumunu anlayışla karşılar. Arzu’nun güzelliğini duyan ve onunla evlenmek
isteyen sultan da bu listede yer alır. O da Erol Taş gibi kötü başlayıp kötü karakter ile devam
eder. Arzu ile evlenmek ister ve evlenemeyince bunun cezasını Arzu’nun annesi Kamer
Hatun’a ödetir. Böylelikle kötülük yapmış bir kişi olan Kamer Hatun’un kötülüğünün bedelini
bir kötü kişi ödetmiş olur.
105
Arzu İle Kamber Karakterlerin Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Kamber
Kamber
Kamber
Arzu
Arzu
Arzu
Anne-Baba Adı
Behram Bey (Arzu)
Kamer Hatun (Arzu)
Arabozucu Tip
Arzu’nun Annesi
Arzu’nun Annesi
Komutan Şamil
Bey Kızı
Sultan
Yardımcı Tip
2.
Melik Şah
Epizotların Karşılaştırılması
Kamber ailesi haydutlar tarafından öldürünce Behram Bey onu bulur evine getirir.
Behram Bey Horasan’ın zengin beyidir ve bir de kızı vardır. Kadın, Behram Bey’in çocuğu
getirmesinden memnun olur. Filmde kahramanların ailelerinin yapısı neredeyse tamamen
korunmuştur. Orada da Kamber’in anne ve babası haramiler tarafından öldürülür. Bu
katliamdan kurtulan bir kişi Kamber’i alıp Kamber’in babasının arkadaşına götürür. Adam
Kamber’i sever fakat kadın Kamber’i sevmez. Bu noktada da hikâyeden ayrılır. Kamer Hatun
film boyunca Kamber’i yük olarak ve aciz görür.
Hem hikâyede hem de filmde kahramanları doğumları ve ad almaları hakkında bilgi
yoktur. Sadece Behram Bey ve karısının sevdiklerini yolda bulunan bu çocuğa Kamber ismini
verdiklerini biliyoruz.
Hikâyede beraber büyüyüp okula giden kahramanların eğitimi hakkında filmde hiçbir
bilgi yoktur. Filmde Kamber’in âşıklığını da görürüz, fakat bunu nasıl sağladığı hakkında bilgi
yoktur. Arzu da şiirler icra eder fakat saz çalmaz. Karşılıklı şiirleri de filmde mevcuttur.
Kamber’in sazı ile dağlarda dolandığını görsek de sönük bir âşıklık vardır.
Evlat alınan Kamber ile aynı evde büyüyen Arzu birbirine aynı evde büyüyerek âşık
olmuştur. Bu hem hikâyede hem filmde böyledir. Hikâyede kardeş olmadıklarını bilir ve aynı
mekânda büyüdükleri için küçüklükten beri birbirini severler. Hikâyedeki olaylar Arzu’nun
106
kardeş olmadıklarını öğrenmesi ile filmde ise belli yaşa gelmiş Arzu ile Kamber’in evlenme
isteklerini dillendirme çabası ile başlar.
Hikâyedeki Arzu kardeşi olmayan Kamber’i sevdiğini söyler. Annesi onlara karışınca
Arzu yemeden içmeden kesilir ve kimse ile görüşmez. Arzu’nun babası da kızının bu durumu
karşısında hastalanır, hatta ölür. Babasının ölümü ile meydanın anneye kalması filmde de
hikâyede olduğu kadar mevcuttur. Hikâyede Arzu’nun annesi Arzu’yu Bey ile evlendirmek
istediği için bu evliliğin önünde durur. Aynı durum filmde de vardır. Kamer Hatun Arzu’yu
daha zengin biri ile evlendirmek ister. Arzu’yla evlenmek isteyen komutan da bu durumu
destekler ve Kamer Hatun’un kötülüklerine yardım eder. Kamber’i öyle bıktırırlar ki Kamber
dağa kaçar, hem sürüyü bekler hem evden uzaklaşır. Hikâyede de Arzu’nun annesi tarafından
istenmeyen Kamber dağlara gider.
Hem hikâyede hem filmde dağa giden Kamber’in ardından Arzu’da gider ve Kamber’i
geri döndürmek ister. Hikâyede Kamber’den haber alamaz. Arzu bir çobandan öldüğü haberini
duyar. Bunun üzerine eve döndüğünde de annesinin istediği kişi ile evlenmeye razı olur. Filmde
dağa çıkan Arzu, Kamber’i bulur. Fakat onu döndürmek için ikna edemez. Kamer Hatun,
Arzu’yu zorla komutana verince Kamber evi terk eder ve çöllere düşer. Çöl hikâyelerde
Mecnun’un mekânı olduğu halde filmde de Kamber’in çöle düştüğünü görmekteyiz. Arzu
düğün gecesi komutanı zehirleyip Kamber’in peşinden çöle gider. Orada buluşan iki âşık
haramilere esir düşer. Haramilerin köle olarak satması üzerine Kamber’i bir bey kızı Arzu’yu
da bir sultan satır alır. Aksiyonun devamlılığı için kahramanların başına gelen olayların filmde
fazlalığı söz konusudur.
Hikâyede Arzu ile Kamber Melik Şah’ın yardımıyla evlenirken filmde Şamil Komutan
ve Kamer Hatun yüzünden
evlenemezler.
Hikâyede
kötü
karakter
anne
bir
nevi
cezalandırılır. Melik Şah evliliğe itiraz etmesi durumunda onu öldüreceğini söyler. Hikâyede
Arzu’nun sevgisinden emin olmayan Kamber, filmde daha mazlum kalır. Hikâyede Kamer
Arzu’nun aşkına inanmaz. Arzu’nun sol elinin başparmağını kesmesi ile inancı değişir. Filmde
birbirinin aşkından şüpheye düşme durumu ise söz konusu değildir. Bu testten geçen Arzu ve
Kamber her ne olursa olsun evlenirler. Fakat filmde başlarına birçok hadise gelmesine rağmen
kavuşamazlar. Ama anne yine cezalandırılır. Sultan tarafından yol ağzında çarmıha gerilir.
Kahramanlar kavuşamadıkları gibi ölürler. Kahramanların ölümü anne gibi olmaz, onlar için
ölüm de bir kavuşma halini alır. Bu yüzden Kamber Arzu ölünce kendini bıçaklar ve ona
kavuşur.
107
Zaloğlu Rüstem Epizot Karşılaştırılması
Kahramanların Aileleri
Hikâye
Film
Kamber’in ailesi haydutlar
Kamber’in ailesi
tarafından öldürülür.
haramiler tarafından
Arzu, bey kızıdır.
öldürülür. Arzu’nun
babası ile Kamber’in
babası arkadaştır.
Kahramanların Doğumu ve
Bilgi yoktur.
Bilgi yoktur.
Kahramanların Eğitimi
Beraber okula giderler.
Bilgi yoktur.
Kahramanların Âşık
Aynı evde büyüyerek âşık
Aynı evde büyüyerek
Olmaları
olurlar.
âşık olurlar.
Arzu İle Kamber’in Kardeş
Arzu ailesi konuşurken
Aile bireylerinin hepsi
Olmadıklarını Öğrenmesi
gerçekleri duyar.
tarafından bilinir.
Arzu’nun Annesinin ve
Arzu’nun annesi Arzu ile
Arzu’nun annesi ve
Şamil Komutan’ın
Kamber’i engellemeye çalışır.
Şamil Komutan Arzu ile
Ad Alması
Yaptıkları
Kamber’i engellemeye
çalışır.
Arzu’nun Babasının Ölümü
Arzu yetişken kız olduktan
Arzu küçükken babası
sonra babası ölür.
ölür.
Şamil Arzu’yu sever,
zorla Arzu ile evlenir.
Arzu komutanı
Kahramanın Başından
Kamber dağlarda ölü sanılır.
zehirleyip kaçar.
Geçen Olaylar
Gerçek anlaşılır.
Haramilere esir düşen
Kamber’i bey kızı,
Arzu’yu da sultan alır.
Arzu saraydan da kaçar.
Sonuç
Arzu ile Kamber evlenir.
108
Arzu da Kamber de ölür.
3.
Motiflerin Karşılaştırılması
Ölüm motifini sadece filmde görürüz. Her ne kadar hikâyede Arzu’nun babası ölmüş olsa
da bu ölüm normal olduğundan motif başlığı altında incelenmez. Fakat filmde Arzu ile
Kamber’in aşkları için ölmesi motiftir.
Evlilik İmtihanı motifinin ise sadece hikâyede olduğunu görüyoruz. Kerem dağlara
gittiğinde Arzu onu bulamayınca eve dönüp annesinin istediği kişi ile evlenir. Kamber
Arzu’nun bu hareketinden dolayı onun aşkına inanmaz. Arzu, Kamber’in yaşadığını öğrenince
Kamber’e aşkını ispatlamak için bir anda sol elinin başparmağını keser. Kendi uzuvlarından
Kamber için vazgeçebileceğini böylelikle gösterir. Eğer Kamber aşkına inanmazsa canına bile
kıyabileceğini de ekler. Bir nevi imtihan olan bu hadisenin ardından Kamber, Arzu ile
evlenmeyi kabul eder.
Filmdeki Kamber sözüne de gayet sadıktır. Kamer Hatun’un kötülüklerine rağmen Arzu
ile kaçmaz. Çünkü Arzu’nun babası ölürken ona eşine ve kızına bakacağına dair söz verir.
Hikâyede böyle bir durum yoktur ki Kamber evi terk edip dağlara gider. Filmdeki Kamer’in
çöllere gidişi ise Arzu’nun evlenmesine dayanamaması ile olur ve bu uğurda Aslı’yı peşinden
sürüklemez. Yalnız kendi gider. Nitekim Arzu duramaz ve peşinden gider.
Malik Şah hikâyede kahramanlara yardım eder hatta evlilikleri bile onun sayesinde olur.
Böylelikle mutlu son ile hikâye sona erer. Hikâyedeki olumlu yönetici filmde rol değiştirir.
Arzu ile Kamber sultan yüzünden kavuşmaz. Çünkü sultan da komutan gibi Arzu ile evlenmek
ister.
Hikâyede de filmde de Kamber bir aile tarafından büyütülür. Hikâyede bu Behram Bey
olurken, filmde Kamber’in babasının yakın arkadaşı olur. Ama bu aileler çocuğu benimser.
Hatta hikâyede Kamber’in adını onlar koyar. Hikâyede iyi insanların zengin adamlar olduğunu
da görürüz. Arzu’nun babası Behram Bey ve Malik Şah bunlardandır. Arzu ile evlenmek
isteyen adam da zengin beydir. Her ne kadar hakkında çok bilgi olmasa da Arzu istemediği için
o kişi ile evlendirilmez. Zengin adamların filmde zıtlaştığını kötü karaktere büründüğünü
görüyoruz. Komutan Şamil zengin ve acımazdır. Arzu’ya da Kamber’e de zulüm eder. Onların
aşkına saygı duymadığı gibi Arzu onu sevmese de onunla evlenmek için elinden geleni yapar.
Arzu’yu çölden kurtaran sultan da iyi biri değildir. O da Arzu ile evlenmek için Kamer’in
öldürülmesini emreder.
Kamber çölde haramilerin eline düştükten sonra pazar yerine çıkartılınca oranın sahibinin
gözünü çıkartır. Adam duruma sinirlenir ve Kamber’in gözüne mil çekilmesini emreder. Bu
dönem sinemasında çok sık rastlanılan bir cezadır.
109
Dönem filmlerinde olan bir başka ceza da çarmıha germedir. Kamer Hatun da bu cezadan
nasibini alır. Kaçan kızı Arzu gelene kadar yol ağzında gerili bırakılır.
Kamber’in ailesinin katliamı ise korkunç katliamlar arasına girer. Hikâyede katliam
sonucu yol kenarında bulunur filmde bir adam alıp başka diyara götürür. Hikâye ve filmde aşk
motifi hâkimdir. Fakat hikâyede âşıklar kavuşur filmde kavuşamazlar. Üstelik hikâyede
değerlerini Malik Şah yapar.
Zenginlik ve Yoksulluk her ikisinde de varlığını sürdürür. Arzu’nun annesinin Kamber’i
istememe sebebi Kamber’in durumunun iyi olmamasıdır. Kamber’in ailesi öldüğü için hor
görülür bu da soy inancının topluma etkisini gösterir.
Arzu’nun annesinin hem hikâyede hem filmdeki olumsuz hareketleri Karakterin Çirkin
Özellikleri motifine girer. Çünkü içindeki kötülük birçok eylemi de beraberinde getirir.
Hikâyede çok aktif almasa da bu özellik sevgililerin ayrılmasına yeter. Filmde ise Kamer Hatun
Kamber’i zehirlemek ister. Yapamayınca onu dağlara çoban olarak gönderir. Yine kızı ile
buluşmalarını engelleyemez. Evde sürekli Kamber’i küçük düşürmeye çalışır.
Arzu İle Kamber Motif Karşılaştırılması
Hikâye
Film
E. ÖLÜM
Yoktur.
Kamber ve Arzu ölür.
H. İMTİHANLAR
Evlilik İmtihanları
Yoktur.
K. ALDATMALAR
Hileler, Sahtekârlıklar
Hileli Ölümün Diğer Şekilleri
Alçaklar ve İhanet Edenler
İftiralar
M. GELECEĞİN TAYİNİ
Yoktur.
Anlaşmalar ve Söz Vermeler
N. ŞANS VE TALİH
Yardımcılar
Yoktur.
Zengin Adamlar
Zengin Adamlar
P. CEMİYET
Aile
Aile
Q. MÜKÂFATLAR VE
Cezalandırılmış Kibir
Yoktur.
CEZALAR
110
S. ANORMAL
Korkunç Katliamlar ve Sakat
Korkunç Katliamlar ve Sakat
ZULÜMLER
Bırakmalar
Bırakmalar
Zalim İşkenceler
T. CİNSİYET
Aşk
Aşk
Düğünlerde Mutlu Olmalar
U. HAYATIN TABİATI
Zenginlik ve Yoksulluk
Zenginlik ve Yoksulluk
W. KARAKTERLERİN
Karakterin Çirkin Özellikleri
Karakterin Çirkin Özellikleri
ÖZELLİKLERİ
111
TAHİR İLE ZÜHRE
Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Tahir’in babası Horasan’ın beyi olan iki kardeşten Ahmet Şah’tır. Annesi hakkında
detaylı bilgi yoktur. Zöhre’nin babası Horasan’ın diğer beyi Ethem Şah’tır. Annesi hakkında
detaylı bilgi yoktur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Çocukları olmayan iki kardeş tebdil-i kıyafetle dağa yaylaya gezmeye çıkar. Karşılarına
derviş çıkar. Derviş onların bey olduğunu ve sıkıntılarının çocuksuzluk olduğunu bilir. Postun
altından çıkardığı elmayı iki kardeşe verir. Elmayı eliyle ikiye böler. Eşlerinin de yemesini
söyler. Birinin kızı birinin de oğlu olursa birbirinden ayırmamalarını söyler. Yemin ederler.
Ethem Şah kendisinin oğlu Ahmet Han’ın kızı olmasını diler. Ethem Şah kötü düşündüğü için
kızı olur. Kızın adını Zöhre Banu, oğlanın adını Tahar Mirza koyarlar.
1.3. Kahramanların Âşık Olmaları
Beraber büyüyen Zöhre Banu ve Tahar Mirza birbirine âşık olur.
1.4. Kahramanların Eğitimi
Tahar ile Zöhre yedi yaşına gelince çocuklara hoca ararlar. Horasandaki Abdullah Efendi
uygun görülür. O da yedi yıl çocukların ona verilmesi, bu süre zarfında çocuklarını görmeme
ve yemeklerini medrese kapısına getirme şartlarıyla çocukları alır. On dört yaşına kadar onlara
ders verir. Bir gün öğle yemeğinde çocukların oynadığını görünce Tahar’ı falakaya yatırıp
değneği Zöhre’ye verir, vurmasını söyler. Zöhre vuramaz kabahatin kendisinde olduğunu
söyler. Zöhre’yi falakaya yatırır Tahar’a derneği verir. Tahar, Zöhre’nin yerine kendisinin
dövülmesini söyleyince hoca durumu anlar.
1.5. Âşıkların Ayrılması
Hoca, Ethem Şah’a gidip Zöhre’nin eğitiminin bittiğini söyler. Evine dönen Zöhre ile
Tahar’ın da ilk ayrılığı bu olur. Tahar Zöhre gidince bildiklerini de unutmaya başlar. Abdullah
112
Efendi yedi yıllık emeği gitmesin diye Ahmet Han’ın yanına gidip Tahar’ın da eğitimini
tamamladığını söyler.
1.6. Zöhre’nin İstenmesi
Tahar, Zöhre’ye karşı duygularını annesine söyler. Zöhre’yi isterler. Ethem Şah vermez.
Ahmet Han dervişin sözünü hatırlatır. Ethem Şah’ın eşi onu fitneler bir daha gelirse başının
vurulacağını söylemesini söyler. Onuncu gün Ahmet Han saraya gelir. Cellada verilen emir ile
Ahmet Han’ın başı vurulur. Ethem Şah Tahar’ın annesinin ve halayıklarının başının
vurulmasını söyler.
1.7. Tahar’ın Saklanması ve Sürgünü
Komşuları Tahar’ı saklar Ethem Şah onu arar. Horasan’ın kenarındaki sazlığa komşular
saklamıştır. Onu orada bulurlar. Ethem Şah’ın karşısına getirirler. Meclis toplanır. Hoca
Abdullah da gelir. Kimse başının vurulmasından yana olmaz. Bunun üzerine Tahar’ı Mardin’e
sürgüne gönderirler. Mardin civarında bahçe duvarında dövüp bırakırlar. Bir bahçıvan Tahar’ı
bulur, oradan alıp evlatlık alır. Fakat bir gün bahçede bülbülün gülün dikeni yüzünden öldüğünü
görünce Zöhre aklına gelir. Horasan’ın yolunu tutar.
1.8. Zöhre’nin Tahar’ı Saklaması
Tahar, Zöhre’nin kapısına gelir. Zöhre durumu dadısına anlatır. Dadısı ertesi gün pazarda
Tahar için bir sandık yaptırır. Zöhre’nin köşkü nehir üzerindedir. Uzun bir zincirle sandığı suya
bırakırlar. Tahar gündüzleri sandığın içindeyken geceleri de köşke çıkar. Böyle kırk gün idare
eder. Kırkıncı gün kuşluk vakti zincir kopar. Nehir sandığı götürür.
1.9. Zülfüsiyah’ın Rüyası
Kandahar ülkesinin padişahının kızının adı Zülfüsiyah’tır. Kız rüyasında pir görür. Pir
ona kırkıncı gün deryadan sandık geleceğini o sandığı kurtarması gerektiğini çünkü nasibi
olduğunu söyler. Kız sabah rüyasını anne ve babasına anlatır. Padişah bilenlere danışır.
Kandahar denizine ağ atıp sandığı kim yakalarsa altın verileceği söylenir. Fakir bir dalgıcın
kızının duası ile kızın babası otuz dokuz gün beklemenin ardından kırkıncı gün sandığı bulur.
1.10. Sonuç
Tahar’ı hükümdara götürürler. Tahar da durumu anlatır. Zöhre’yi vermesi için Ethem
Şah’a haber gönderirler. Ethem Şah kızı yine vermez. Hükümdar ordusu ile gider. Ahmet
113
Han’ın başının vurulduğu yerde Ethem Şah’ın başı vurulur. Tahar tahta oturur. Önce Zöhre ile
bir hafta sonra da Zülfüsiyah ile düğün yapar.
2. Motifler
2.1. D. SİHİR
D.1030 Sihirli Yiyecekler
Derviş, postunun altından çıkardığı elmayı Ethem Şah ve Ahmet Han’a verir.
2.2. E. ÖLÜM
Zöhre’yi istemeye giden Ahmet Han’ın başı cellat tarafından vurulur.
2.3. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.900 Olağanüstü Olaylar
Derviş eliyle elmayı ikiye böler.
Dağda gezen Ethem Şah ve Ahmet Han’ın karşısına derviş çıkar. Onların bey olduğunu
ve onların çocuklarının olmadığını bilir.
Zülfüsiyah rüyasında nehirden sandık geleceğini görür.
2.4. H. İMTİHANLAR
H.960 Kabiliyet ve Akıl Yoluyla Yerine Getirilen Vazifeler
Tahar eve dönünce ustasının önüne geçmez ve önce hocasının sonra babasının elini öper.
2.5. J. AKILLILAR VE APTALLAR
J.10 Tecrübe Yoluyla Kazanılan Bilgi
Tahar bahçıvanın yanındayken bahçeye gelen bülbülden ders alır.
2.6. K. ALDATMALAR
K.440 Diğer Hileler
Hoca, Zöhre ile Tahar arasındaki durumu fark edince Zöhre’yi evine yollar.
Zöhre’nin Tahar’ı saklamak için yaptırdığı sandığı zincirle nehre salar.
2.7. M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler
114
Derviş çocukları olacağını fakat onları ayırmamaları gerektiğini söyleyince Ethem Şah
ve Ahmet Han ayırmayacaklarına dair söz verirler.
2.8. N. ŞANS VE TALİH
N.800 Yardımcılar
Vezir Ethem Şah ve Ahmet Han’a yardım eder.
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Gezmeye çıkan beylerin karşısına pir çıkar. Onların çocuklarının olmayışını dert
ettiklerini bilir.
2.9. P. CEMİYET
P.110 Kralın Vezirleri
Hükümdarların vezirleri çocuklarını sünnet için hükümdarda izin isterler.
Vezirler Ethem Şah ve Ahmet Han’a yaylalarda gezmelerini söyler.
P.250 Erkek ve Kız Kardeşler
Şiraz ülkesinin Horasan vilayetinde iki kardeş hükümdar vardır.
2.10. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR
Q. 200 Cezalandırılmış İşler
Ethem Şah dervişin verdiği elmayı yedikten sonra kendisinin oğlu, Ahmet Han’ın kızı
olmasını ister. Kötü düşündüğü için kızı olur.
2.11. R. ESİRLER VE KAÇAKLAR
R.10 Kaçırma
Ethem Şah yakalama emri üzerine Tahar’ı ve ailesini öldürmeye giderler. Komşular
Tahar’ı saklar.
2.12. T. CİNSİYET
T.10 Aşk
Tahar Zöhre’yi, Zöhre Tahar’ı sevmektedir.
T. 150 Düğünlerde Mutlu Olmalar
Tahar Zülfüziyah ve Zöhre ile evlenirler.
2.13. V.DİN
115
V.50 Dua
Dalgıcın kızının duası ile dalgıç sandığı yakalar.
116
Tahir İle Zühre Film
Yönetmen: Lütfi Ömer Akada
Senaryo: Lütfi Ömer Akad
Yapımcı: Hürrem Erman
Oyuncular: Sezer Sezin
Kenan Artun
Settar Körmükçü
Temel Karamahmut
Muazzez Arçay
Sohban Koloğlu
Yıl:1952
Tür: Dram, Romantik
Yapım: Erman Film
Bey ve vezirinin çocuğu yoktur. Pazarda dolaşırken biri beyden sadaka ister, beyin
sadakasını verdiği kişi aslında derviştir. Verdiği sadaka sayesinde ikisinin de çocuğu olur.
Çocukları büyüyünce bey kızı Zühre ile vezirinin oğlu Tahir’i evlendirmek ister fakat eşi karşı
çıkar. Sarayda bulunan Bekir de aynı zamanda Zühre ile evlenmek ister. Bekir ve Zühre’nin
annesinin engelleri ile iki aşığın başından türlü durumlar geçer ve en son kavuşamazlar.
Ölmeden dakikalar önce gerçekler ortaya çıkar. Sultan yaptıklarına pişman olur fakar
artık geç kalmıştır.
1. Epizotlar
1.1. Kahramanların Aileleri
Zühre’nin babası bir beydir, adı söylenmez. Annesi de film de çok etkin olmamasına
karşın onun da ismi söylenmez. Tahir’in babası ise beyin veziridir. Filmin başında çok kısa bir
yerde gösterilir. Annesi ise hiç gösterilmez. Zaten Tahir büyüdüğünde annesi ve babası ölmüş
olur.
1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları
Çocuk sahibi olamayan bey ve vezir pazarda bir gün dolaşırken farkında olmadan dervişe
sadaka verirler. Bu derviş sonradan beyin sarayında belirir ve ona elma verir. Elmanın yarısını
vezirine vermesini söyler. Elmaları yiyen bey, vezir ve eşleri çocuk sahibi olurlar.
117
Elmayı getiren derviş beye bir kızı olacağını vezirinin de bir oğlu olacağını, onlara Tahir
ile Zühre isimlerinin verilmesini söyler.
1.3. Kahramanların Eğitimi
Tahir de Zühre de şiirler okur. Hatta bir yerde Tahir’in saz şairi olduğu söylenir. Fakat
ikisinin de eğitimi hakkında detaylı bilgi mevcut değildir.
1.4. Kahramanların Âşık Olmaları
Kahramanlar aynı yerde büyüyerek birbirine âşık olurlar. Önce Zühre’nin aşkı söz
konusudur. Onun aşkını fark eden Tahir de ona önceden beri olan aşkını itiraf eder.
1.5. Âşıkların Kavuşmasının Engellenmesi
Bey, dervişe ve Tahir’in babasına verdiği sözden dolayı Tahir ile Zühre’yi
evlendirecektir. Fakat Zühre’nin annesi Zühre’nin Bekir ile evlenmesini ister. Bekir de bey
olabilmek için Zühre ile evlenmek ister.
Zühre’nin annesi Abdullah’ı büyücüye yollar. Büyücüye yaptırdıkları şerbeti beye
içerirler. Bey’in fikirleri değişir. Tahir ile Zühre’nin bahçede gizli gizli buluşmaları da ortaya
çıkınca bey kızar ve Tahir zindana atılır. Zühre de gözetim altında tutulur. Zühre yine Tahir’le
görüşmeye çalışır. Yakalanır. Tahir bu sefer uzağa sürülür.
1.6. Bekir’in Yaptıkları
Aylar sonra Bekir hanedan için önemli sihirli topu kaçırır. Suçu da o sırada zindandan
Zühre ile buluşmak için kaçan Tahir’in üzerine atar. Bu yüzden Tahir yakalanır ve ona zulüm
yapılır. Bey Tahir’in kellesinin vurulmasını ister. Adamlarından biri ona vefalı vezirinin oğlu
olduğunu söyler ve bey adamı haklı olup Tahir’in kellesini affeder. Sala bağlayıp nehre atılır.
1.7. Zühre İle Evlenecek Kişinin Seçimi
Bey Zühre’yi evlendirme kararı alır. Bunun için ferman yayınlar. Yurdun dört bir
tarafından kendine güvenen yiğitleri üç sınava tabi tutar. Birinci sınav hareket eden bir topun
ok ile vurulmasıdır. Bekir bu sınavı geçer. Tahir de kimliğini gizleyerek sadece sınavlara atı ile
girip çıkmaktadır. İkinci sınav ateşli çemberin içinden at ile atlamadır. Tahir gelir ve bu sınavı
geçer fakat Bekir bu sınavı geçemez. Üçüncü test ise en değerli nesneyi getirmedir. Tahir
dervişten sihirli topun yerini öğrenir ve onu getirir.
118
1.8. Sonuç
İmtihanlara gizlice katılan kişinin Tahir olduğunu bilmeyen Zühre büyücüden zehir alır
ve içer. Tahir kimliğini açığa çıkartır ve gerçekleri anlatır. Bekir onu ok ile vurur. Yine de Bekir
ile kılıçla savaşır. Bekir ölür. Zühre zehrin etkisi ile ölürken Tahir de yarasının etkisiyle yere
yığılır. İkisi de ölür.
2. Motifler
2.1. C. YASAK
C.900 Yasağın İhlâli İle İlgili Cezalar
Tahir İle Zühre evlenmeden, zamansız buluştukları için bey kızar ve evlenmelerine izin
vermez.
2.2. D. SİHİR
D.830 Hile İle Sahip Olunan Sihirli Nesne
Bekir hile ile sihirli topu çalar.
D.1030 Sihirli Yiyecekler
Dervişin verdiği elma ile çocuk sahibi olurlar.
2.3. E. ÖLÜM
Tahir, Bekir’in oku ile ölür.
Zühre içtiği zehir ile ölür.
2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER
F.900 Olağanüstü Olaylar
Tahir zindandayken bir derviş yanına gelir.
Dervişin verdiği elma sayesinde beyin çocuğu olur.
Tahir’in duası ile zindanda peyda olan derviş ona bir tüy verir ve başı sıkıştığında bu tüyü
yakmasını ve böylelikle gelebileceğini söyler.
2.5. G. DEVLER
G.200 Cadılar (Büyücüler)
Abdullah sultanın Tahir’i sevmemesi için büyücüye şerbet yaptırır.
Zühre kendisi için büyücüden zehir alır.
119
2.6. H. İMTİHANLAR
H.90 Süs Eşyaları İle Tanıma
Zühre, zindana Tahir’in yanına gidince yere düşürdüğü mendille zindana gittiğini ele
verir.
H.300 Evlilikle İlgili İmtihanlar
Zühre’ye eş seçmek için sultan ülkedeki erkekleri üç imtihana tabi tutar.
2.7. K. ALDATMALAR
K.300 Çalıntılar ve Hileler
Bekir hile ile sihirli topu çalar.
K.700 Aldatma Yoluyla Yakalanma
Bekir, Tahir ile Zühre buluştuğunda onları yakalatır.
2.8. M. GELECEĞİN TAYİNİ
M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler
Derviş doğacak çocukların kaderlerinin bir yazıldığını ve isimlerinin Tahir ile Zühre
konulması şartını koyunca bey bunu kabul eder.
Tahir ve Zühre başka kimseyi sevmeyeceklerine dair yemin ederler.
2.9. ŞANS VE TALİH
N.810 Olağanüstü Yardımcılar
Derviş, Tahir’e yardım eder.
2.10. P. CEMİYET
P.100 Dilenciler
Derviş dilenci kılığında beyden sadaka ister.
P.110 Kralın Vezirleri
Tahir’in babası sultanın veziridir.
2.11. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR
Q.200 Cezalandırılmış İşler
Tahir Zühre ile buluştuğu için sala bağlanıp nehre atılır.
2.12. T. CİNSİYET
120
T.10 Aşk
Zühre Tahir’i, Tahir de Zühre’yi sevmektedir.
T.80 Trajik Aşk
Tahir ile Zühre bir türlü kavuşamaz.
2.13. DİN
V.50 Dua
Tahir zindana atılınca önce isyan eder. Muhafız ona isyan etmek yerine dua etmesini
söyleyince Tahir de oradan kurtulup Zühre’ye kavuşmak için dua eder. Tahir’in duası üzerine
bir derviş gelir.
3. Şiirler
Filmde Tahir’in söylediği şiirler:
1
Olsa da hoş kokulu dikenlidir gül yolu
Aşkın bükülmez kolu ölür inlemez gönül
Zührem senindir bu can olsun yolunda kurban
Mezarımsa bu zindan ölüm dinlemez gönül
2
Bir içim su gibi gözlerim seni
Korkulu durumda izlerim seni
Kendimi veririm gizlerim seni
Gönlümün bülbülü Zührem neredesin
Yıldıza sorarım her gece senden
Rüzgarı içerim öyle derinden
Yoksulum güzelim pembe teninden
Gönlümün bülbülü Zührem neredesin
Filmde Zühre’nin söylediği şiirler:
121
1
Ümit yolu serap mı ahdımıza cevap mı
Tahirim söyle bana aşk böyle ızdırap mı
Aşk ölümden betermiş ömrüm ölü bitermiş
Her dakikan bir ölüm bu ne bitmez kedermiş
Kul olmadan sa ele yalvarırım eceler
Gözlerim gözlerinde can versem güle güle
2
Nedir suçum Yüce Tanrım masum sevdalar günahım
Bitmez çilem dinmez ağrım nasibim gözyaşı ah mı
Açılmadan eriyenin aşk yolunda yürüyenin
Zindanlarda çürüyenin talihi böyle siyah mı
El sitemi değdi cana yalvarırım Tanrım sana
Tahiri bağışla bana doğacak günlere sevdalara
3
Ayrılık yaman kelime
Benzetmek azdır ölüme
Kim uğrasa bu zulme
Gündüzü olurmuş gece
Tatmadan aşkın tadını
Duydum acı feryadını
Dilimin zevki adını
Sayıklarım hece hece
Soldu mu neşen hevesin
Seslenirim gelmez sesin
Dudaklarımda nefesin
122
Özlerim seni delice
4
Yalnız seninim diye aşkıma yeminim var
Gönülden inandım sevda gibi dinim var
Sensiz gelen ikbale saadete kinim var
Gönülden inandım sevda gibi kinim var
Neden ümit goncası açılmadan kararsın
Bizi kahrın elinden ölümler mi kurtarsın
Yüreğimi yarsalar orada yine sen varsın
Gönülden inandığım sevda gibi dinim var
Filmde Tahir ile Zühre’nin söylediği şiir:
Yüzün güllerden ince
Sesin bülbülden tatlı
Gülüşün gonca gonca
Neşen altın kanatlı
Günaydın sevgiliye günaydın
Gönül aydın gün aydın
Dalında biteviye
Şakıyan ben olaydım
Açarken şen duygular
İçimin bahçesinde
Gülümsüyor arzular
Şarkımın nağmesinde
Günaydın sevgiliye günaydın
Gönül aydın gün aydın
123
Dalında biteviye
Şakıyan ben olaydım
124
Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi
1.
Karakterlerin Karşılaştırılması
Hikâyede çocuksuzluk motifi sonucu dünyaya gelen Tahar Mirza, Ahmet ve Ethem adlı
iki kardeşten Ahmet’in oğludur. Tahar Mirza sadık bir âşıktır. Zöhre Banu’ya kavuşmak için
birçok fedakârlıkta bulunacaktır. Zaafa düştüğü bir gün ise bülbülün güle konmaya çalışırken
dikenlerinden korkmayışını görecek kadar da akıllıdır. Hikâyedeki Tahar’ın iki eşli olduğunu
da görmekteyiz. Film de ise bu durum söz konusu değildir. Filmde Tahir Zühre ile aynı yerde
büyüyen ama Zühre’nin sevgisini başta fark etmeyen biridir. Zühre’nin aşkını itiraf etmesiyle
o da aslında onu sevdiğini söyler. Aşk itirafı haricinde filmdeki Tahir de gayet gözü kara ve
cesurdur. Bey zindanlara atsa da uzaklara sürse de Tahir bir yolunu bulup Zühre’yi görmeye
gelir. Zühre için eş seçimindeki imtihanlara bile kimliğini gizleyerek katılır. Sınavların biri
hareket eden topu ok ile vurmadır. Atı üzerinde maskeli gelen Tahir hem kendi hareket halinde
hem top hareket halinde iken ok ile topu tam ortasından vurur. İkinci test ateşli bir çemberin
içinden at ile atlamadır. Karanlıklar içinden gelen Tahir bunu da başaracak hatta bununla
kalmayacak padişahın çalınan sihirli topunu saklı olduğu kuleden kuvveti ve cesareti ile
kurtaracaktır.
Tahir bu kadar cesur ve fedakârken Zühre’nin pasif olması da elbette beklenemez.
Filmdeki Zühre Tahir’le buluşmak uğruna canını bile ortaya koyacaktır. Gizlice buluşacak
kimseyi dinlemeyecektir. Hatta onunla kaçmayı bile düşünecektir.
Tahir’in dikkatini çekmek için raks eden kız kılığına girip erkeklerin meclisine girer ve
orada Tahir’e dans eder. Babasının bunu öğrenmesinden hiç korkmaz. Hikâyedeki Zöhre içinde
aynı cesaret söz konusudur. Daha medresedeyken Tahar’ı savunur. Babası Tahar’ı Mardin’e
gönderdikten sonra geri gelince Zöhre dadısına verdiği altınlar ile pazardan bir sandık yaptırır,
bu sandığı da uzun bir zincirle köşkün üzerinde bulunduğu nehre salar. Böylelikle Tahar
gündüzleri sandıkta saklanırken geceleri Zöhre Banu’nun yanına çıkar.
Film ve hikâyede bu noktada benzer bir husus karşımıza çıkar. Hikâyede Tahar Zöhre ile
evlenmek istediği için bey başını vurmak ister ama meclistekiler bu duruma itiraz eder. Bey de
bunun üzerine Tahar’ı dövdürtüp Mardin civarında bir bahçeye bıraktırır. Bahçede belli süre
kalan Tahar bir bahçıvan tarafından bulununca orada yaşamaya başlar. Bir bülbülün gül uğruna
ölümü göze aldığını görünce utanır ve Zöhre’nin köşkünü gider. Zöhre dadısına verdiği parayla
pazarda birine yaptırdığı sandığa Tahar’ı koyar ve zincirle nehre salar. Tahar gündüz sandıkta
akşam köşkte olur. Kırkıncı gün zincir kopar ve Tahar’ın sandığı Zülfüsiyah’ın ülkesine gider.
125
Film de hikâyenin bu kısmını kısmen değiştirerek sinemaya aktarır. Zühre ile görüşen
Tahir beyin hışmına uğrar. Bey önce Tahir’in başının vurulması kararını verir. Sonra
meclistekileri itiraz edince bey bir sala bağlanıp nehre atılmasını emreder. Sala bağlanıp Nehre
atılan Tahir’i Zühre’nin eş seçimlerine katılacak iki genç bulur ve kurtarır. Tahir olduğunu
öğrenince de seçimlere katılmaktan vazgeçerler ve Tahir’e yol arkadaşlığı ederler.
Arabozucu Tip bahsinde ise hikâyede Zöhre’nin babası beraber olmalarını istemez,
filmde de annesi istemez. Bu yüzden Abdullah’ı büyücüye yollar ve kocası için sihirli şurup
yaptırır. Dolaylı yoldan sultan da bu beraberliğe karşı çıkar ve hikâye ile bağ kurulmuş olur.
Filmde bey olmak isteyen Bekir, Zühre ile evlenmek için birçok hileye başvurur.
Hikâyede ve filmde yardımcı tip olarak karşımıza dadı çıkar. Hikâyede Tahir’in
saklanmasına yardım eden dadı filmin başından sonuna kadar beraberlikleri için uğraşır.
Zühre’yi dansçı kılığında hazırlayan dadıdır. Bey yasakladığı halde buluşmalarına yardım eden
de dadıdır. Hikâyede olan ve filme yansımayan yardımcı ise Zülfüsiyah’tır. O da büyük ihtimal
çift eşlilikten kaynaklı bir durumdur.
Tahir İle Zühre Karakterlerin Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Tahir
Tahar Mirza
Tahir
Zühre
Zöhre Banu
Zühre
Anne – Baba Adı
Ethem Şah (Zöhre)
Bilgi yoktur.
Ahmet Han (Tahar)
Abdullah
Arabozucu Tip
Ethem Şah
Bekir
Zühre’nin Annesi
Dadı
Yardımcı Tip
Zülfüsiyah
Dadı
Zülfüsiyah’ın Babası
126
2.
Epizotların Karşılaştırılması
Hikâyede çocuğu olmayan iki kardeş beyin bu dertlerine çare araması sonucu çocukları
olur. Zöhre’nin babası Ethem Şah biraz daha bencil biridir. Pir onlara çocukları olması için
elma verince kendisinin oğlunun olması için dua eder. Hatta bu yanlış hareketi yüzünden
cezalandırılır ve oğlu yerine kızı olur. Hikâyede Tahar ve Zöhre’nin anneleri hakkında bilgi
yoktur. Sadece Zöhre’nin annesinin Ethem Şah’ı Ahmet Han’a karşı dolduruşa getirdiği
hikâyede söylenir.
Zöhre’nin babasının beyliği filmde korunmuştur. Tahir’in babası da otuz yıl görev yapan
vezirdir. Hikâye de sadece Ethem Şah’ı fitnelemesinden bahsedilen başka biri detayı
anlatılmayan Zühre’nin annesi filmde daha etkindir. Sultanı fitnelemekle kalmaz etkisini
artırmak için büyücüye gider.
Hikâyede ve filmde çocuksuzluk motifinin korunduğunu da görmek mümkündür.
Hikâyede çocuğu olmayan kardeşler vezirlerinin telkinleri ile dağa, yaylaya gezmeye çıkarlar
ve böylece dervişe rastlarlar. Filmde de vezir ve bey pazar yerinde dolaşır. Beyden sadaka
isteyen birine para veren bey onun derviş olduğunu sarayında otururken bir anda karşısında
belirmesi ile anlar. Yiyecek olarak elma da aynı şekilde korunmuştur. Hikâyede bu elma
dervişin postunun altından çıkar ve derviş elmayı eliyle ikiye bölüp kardeşlere verir. Kız ve
erkek çocukları olacaklarını söyler. Ethem Şah kötü düşünür ve kendisinin oğlu olmasını ister.
Kardeşinin kızı olmasını diler bunun üzerine de cezalandırılır. Filmde ise böyle bir kargaşaya
girilmemiştir. Derviş beye bir kızı olacağını vezire de bir oğlu olacağını söyler. Hatta onlara
Tahir ve Zühre isimlerinin verilmesini de ekler.
Filmde şiirler okuyan Tahir ile Zühre’nin saz şairliğini nereden bildiklerine dair bir bilgi
yoktur. Hikâyede de bu konuda bilgi yoktur, fakat ikisinin de küçük yaşlarda eğitim almaları
için medreseye gönderildiği anlatılır. Abdullah Hoca eğitimlerini düzgünce almaları için onları
ailelerinin yanından alıp yıllarca kendi eğitimi altında tutar. Âşık olmaları da ilk burada başlar
ve bunu ilk fark eden kişi Abdullah Hoca’dır. Filmde medrese çıkartılmış ama aynı evde
büyüyerek âşık olmaları bahsi baki kalmıştır.
Birbirlerine karşı sevgisi ortaya çıkan Tahar ile Zöhre Ethem Şah tarafından
engellenmeye çalışılır. Ondan önce ilk ayrılıkları Abdullah Hoca’nın durumu fark edip
Zöhre’yi önceden eve göndermesi ile olur. Ethem Şah kızını vermemekte o kadar kararlıdır ki
bu uğurda kardeşinin başını bile vurdurur. Tahar’ın ailesini de kılıçtan geçirir ve onun da başını
vurmak ister. Tahar komşular tarafından saklanır. Çok geçeden yakalanır. Meclisin kararı ile
başının vurulması yerine dövülüp Mardin civarına bırakılır. Filmde de kavuşmalarını istemeyen
Zöhre’nin annesi kocasının fikrini değiştirmek için adamını büyücüye gönderir ve bir şerbet
127
yaptırır. Şerbeti kocasına içtirince de beyin Tahir’e karşı algısı değişir ve evlenmelerine
müsaade etmez. Böylelikle hikâyedeki konu filmde devamlılığını sağlamış olur.
Filmde Tahir’in her koşulda Zühre’nin yanına gelmesi söz konusudur. Hikâyede de
bahçıvanın yanından çıkan Tahar Mirza Zöhre’nin sarayına gider ve onun yaptırdığı sadığın
içinde kırk gün bekler. Kırkıncı gün zincir kopar ve nehrin akışına kapılır. Burada hikâye
kırılma noktası yaşar ve ikinci bir vakıa vuku bulur. Kandahar ülkesinin padişahının kızı
rüyasında kırk gün sonra sandıkla kısmetinin geleceğini görür. Gördüğü gibi de olur.
Hikâyede Zülfüsiyah’ın babası Tahar ve Zöhre’nin kavuşması için çabalar. Ethem Şah’a
haber bile yollar. Kabul etmeyince de savaşıp Ethem Şah’ın başını vurur. Tahar ve Zöhre
çektikleri çilelerin ardından kavuşur ve mutlu olurlar. Hatta öyle ki Tahar, Zülfüsiyah ile de
evlenir. Filmde ise Tahir, Zühre ile evlenmek için gizli gizli imtihanlara bile katılır, fakat yine
de kavuşamazlar. Burada filmin başında dervişin dediği cümlenin de etkisi büyüktür. Derviş
beye elmayı verirken eşit bölmesini aksi taktirde çocukların başından felaketin eksik
olmayacağını söylemişti.
Tahir İle Zühre Epizot Karşılaştırılması
Hikâye
Film
Zühre’nin babası beydir.
Kahramanların
Horasan’ın beyleri Tahar ve
Tahir’in babası vezirdir.
Aileleri
Zöhre’nin babalarıdır.
Zühre’nin annesi beraber
Anneleri hakkında bilgi yoktur.
olmalarını istemez. Tahir’in
annesi hakkında bilgi yoktur.
Kahramanların
Doğumu
Çocuksuzluk motifi, elma yiyerek Çocuksuzluk motifi, elma
yiyerek
Kahramanların Ad
Alması
Bilgi yoktur.
Derviş elmayı verirken söyler.
Aynı yerde büyüyerek âşık olma
Aynı yerde büyüyerek âşık olma
Kahramanların
Âşık Olmaları
Âşıkların
Kavuşmasının
Bekir’in ve Zühre’nin
Ethem Bey’in Yaptıkları
Engellenmesi
128
Annesinin Yaptıkları
Sevgililerin
Buluşmasının
Aslı’nın annesi istemez.
Vezir ve hakan istemez.
Engellenmesi
Zülfüsiyah’ın
Zülfüsiyah, Tahar’ın sandıkla
Rüyası
kırk gün sonra geleceğini
Bilgi yoktur.
rüyasında görür.
Sonuç
Tahar ile Zöhre muradına erer.
Tahar ile Zülfüsiyah muradına
Tahir ile Zühre kavuşamaz.
erer.
3.
Motiflerin Karşılaştırılması
Zamansız buluşan Tahir ile Zühre’ye bey kızar ve Tahir’i önce uzaklaştırır sonra zindana
atar. Birkaç kez yasaklanan durumun ihlali söz konusudur.
Sihirli Yiyecekler motifi altında dervişin verdiği elmayı saymak mümkündür.
Çocuksuzluk motifinin tedavisi olan elma yeme hikâyede vardır ve bu motif filmde
korunmuştur. Buna ek olarak sihirli bir topun varlığı da filmde vardır. Bu sihirli top hükümdar
için çok önemli olduğundan Bekir topu önce çalar sonra da kendi bulmuş gibi geri getirmeyi
planlar.
Hikâyede kavuşan Tahar ile Zöhre’nin filmde ölmesi ile ölüm motifi de kullanılmış olur.
Hikâyede sadece başı vurulan Ahmet Han varken filmde ana karakterler ölür. Zühre, Tahir’e
kavuşamamaktansa ölmeyi tercih eder ve zehir içer, Tahir ise Zühre’ye kavuşmak için
imtihanlara kimliğini gizler ve katılır. Gerçekleri de Zühre’ye söyleme fırsatı bulamaz.
Gerçekler ortaya çıktığında ise Zühre çoktan zehri içmiş Tahir de Bekir tarafından ok ile
yaralanmıştır. Filmin sonunda yerde sürünerek sahnenin ortasında buluşur birbirine sarılarak
ölürler. Sultan ise bu ölümün onları ayırmadığını aksine kavuşturduğunu söyleyerek filmin
sonunu bağlar.
Olağanüstü Olaylar ise hem hikâyede hem filmde mevcuttur. Hikâyede dervişin Ethem
Şah ev Ahmet Han’a verdiği elmayı eliyle ikiye bölmesi, dağda bayırda gezerken dervişle
karşılaşmaları olağanüstü hadiselerdendir. Hem iki şekilde de dervişin verdiği elma ile
çocukları olur. Derviş zaten filmde de varlığını korur. Tahir zindana atıldığında dua ettiğinde
derviş bir anda zindanın içinde belirir ve Tahir’e bir tüy verir. Bu tüyü başı sıkıştığında
yakmasını söyler.
129
Büyücü motifi ise sade filmde geçerlidir. Sinemada büyücü hadisesine pek fazla
rastlanılmaktadır. Zühre’nin annesi Abdullah’ı büyücüye yollayıp bey için şerbet hazırlatır.
Zühre de zehir için büyücüye gider.
Tahir Abdullah Hoca’dan öğrendikleri ile eve gidince saygı da kusur etmez. İmtihanlar
başlığında Süs Eşyaları İle Tanıma da Zühre’yi ele verir. Zühre zindana gidince yere düşürdüğü
mendil yüzünden babası tarafından yakalanır. Ayrıca Zühre’nin babası Zühre ile evlenecek
kişiyi seçmek için yurdun dört bir tarafından gelen kişileri üç sınava tabi tutar.
Abdullah Hoca’nın çocukların arasındaki durumu fark edip birini erkenden eve
göndermesi ve Zöhre’nin Tahar’ı kırk gün bir sandıkta saklaması da hileler başlığı altında
sayılabilir. Filmde Bekir’in sihirli topu çalması ve Tahir ile Zühre’yi konuşurken görüp durumu
beye söylemesi de Aldatmalar başlığındadır.
Hem hikâyede hem filmde beylerin çocukları olması koşuluyla onların kaderlerine
karışmamaya dair söz verdiklerini görürüz. Hatta film bu konuda bir ekleme daha yapmıştır.
Tahir ile Zühre de birbirlerine sadakatli kalacaklarına dair söz verir.
Olağanüstü Yardımcı olan derviş de ikisinde de mevcuttur. Sadece çocuksuzluk
aşamasında değil üstelik kahramanların ilerleyen hayatlarında başları sıkıştığında yine derviş
onlara yardıma gelir. Hikâyede çocuklarının olmasının en büyük yardımcısı ise vezirlerdir.
Kendi çocuklarına sünnet düğünü yapmak için izin almaya gelen vezirler beylerinin durumunu
görünce onlara dağlarda ve yaylalarda gezmelerini söylerler.
Beylerin kardeş oluşu Erkek ve Kız Kardeşler başlığını içindedir. Kralın Vezirleri başlığı
ise hem hikâyede hem de filmde geçerlidir. Hikâyede yardımcı rolde olan vezirler söz konusu
iken filmde vezir Tahir’in babasıdır ve uzun yıllar beye hizmet etmiştir.
Tahir ile Zühre buluştuğu için Tahir’in sala bağlanıp nehre atılması, Ethem Şah’ın
bencillik yapıp kendi oğlu olmasını istemesi ve sonucunda kızı olması Cezalandırılmış İşler’dir.
Ethem Şah’ın yakalama emrine karşılık, Tahar Mirza’nın komşular tarafından kaçırılması
da Kaçırma başlığı altındadır.
Aşk motifi ise hem hikâyede hem filmde aynı dinamizmi devam ettirir. Hikâyede bu aşk
düğünle taçlanırken filmde trajik bir hal alır ve iki âşık başlarına türlü haller gelse de
kavuşamazlar.
Dua motifi ise her ikisinde mevcut olup farklı yerlerde vücut bulmuştur. Hikâyede fakir
dalgıcın kızının duası kabul olurken filmde Tahir zindandayken duası kabul olur.
Tahir İle Zühre Motif Karşılaştırılması
130
C. YASAK
Hikâye
Film
Yoktur.
Yasağın İhlâli İle İlgili
Cezalandırmalar
Sihirli Yiyecekler
D. SİHİR
Sihirli Yiyecekler
Hile İle Sahip Olunan Sihirli
Nesne
E. ÖLÜM
Ahmet Han ölür.
Tahir ve Zühre ölür.
F.
OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olağanüstü Olaylar
Olağanüstü Olaylar
G. DEVLER
Yoktur.
Cadılar (Büyücüler)
H. İMTİHANLAR
Kabiliyet ve Akıl Yoluyla
Süs Eşyaları İle Tanıma
Yerine Getirilen Vazifeler
Evlilik İle İlgili İmtihanlar
M. GELECEĞİN TAYİNİ Anlaşmalar ve Söz Vermeler
Anlaşmalar ve Söz
Çeşitli Beddualar
Vermeler
J. AKILLILAR VE
Tecrübe Yoluyla Kazanılan
Yoktur.
APTALLAR
Bilgi
K. ALDATMALAR
Diğer Hileler
Çalıntılar ve Hileler
Aldatma Yoluyla
Yakalanma
M. GELECEĞİN TAYİNİ Anlaşmalar ve Söz Vermeler
Anlaşmalar ve Söz
Vermeler
Yardımcılar
N. ŞANS VE TALİH
Olağanüstü Yardımcılar
Olağanüstü Yardımcılar
P. CEMİYET
Erkek ve Kız Kardeşler
Dilenciler
Kralların Vezirleri
Kralın Vezirleri
Cezalandırılmış İşler
Cezalandırılmış İşler
Kaçırma
Yoktur.
Q. MÜKÂFATLAR VE
CEZALAR
R. ESİRLER VE
KAÇAKLAR
131
Aşk
Aşk
T. CİNSİYET
Düğünlerde Mutlu Olmalar
Trajik Aşk
V. DİN
Dua
Dua
132
SONUÇ
Avrupa’da XVI. yüzyılda keşiflerin, icatların ve hümanizm akımının tesiri ile insanlarda
doğu toplumlarını yahut yeni yerleri keşfetme arzusu peyda olmuştur. Avrupalı yazarlar,
tüccarlar ve misyonerler doğuya seyahat ederek birçok çalışmaya imza atmıştır.
Bu folklorik çalışmaların bizdeki kesin tarihi 1914 olmakla beraber 19. yüzyıldan itibaren
Halkbilimine, halka eğilim bizde de yaşanmıştır. Bu eğilim birçok alana yansıdığı gibi
sinemaya ve televizyon sektörüne de aksetmiştir. Türk romanlarından sonra halk hikâyeleri de
sinemaya uyarlanmıştır. Sinema alanının getirdiği bazı kurallara uyarken de halk hikâyelerinin
bazı motifleri, bazı epizotları göz ardı edilmiştir. Bazen de birkaç varyantın karışımı şeklinde
bize sunulmuştur.
Sinema formatındaki hikâyelerimiz her ne kadar değişikliğe uğrasa da ana motifleri
barındırmışlardır. Sözlü kültürün ardından görsel olarak sunulan hikâyeler sinema ile
varlıklarını başka bir boyuta taşımışlardır.
133
KAYNAKLAR
ALPTEKİN, Ali Berat, Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Akçağ Yayınları, Ankara 2002.
ARTUN, Erman, Türk Halkbilimi, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2005.
ASLAN. Ensar Halk Hikâyelerini İnceleme Yöntemleri Yaralı Mahmut Hikâyesi
Üzerinde Bir İnceleme, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, 1990.
BORATAV, Pertev Naili, Halk Edebiyatı Dersleri, Tarih Vakıf Yayınları, İstanbul 2000.
BORATAV, Pertev Naili, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, Tarih Vakfı Yayınları,
İstanbul 2011.
DALDAL, Aslı, 1960 Darbesi ve Türk Sinemasında Toplumsal Gerçekçilik, Homer
Kitabevi, İstanbul 2005.
DUYMAZ, Ali, Kerem İle Aslı Hikâyesi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2001.
ELÇİN, Şükrü, Kerem İle Aslı Hikâyesi, Akçağ Yayınları, Ankara 2000.
ESEN, Şükran Kuyucak, Türk Sinemasının Kilometre Taşları, Agora Kitaplığı, İstanbul
2010.
GÖKYAY, Orhan Şaik, Dedem Korkudun Kitabı, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2006.
GÖRKEM, İsmail, Halk Hikâyeleri Araştırmaları Çukurovalı Âşık Mustafa Köse ve
Hikâye Repertuvarı, Akçağ Yayınları, Ankara 2000.
GÜLEÇ, Hamdi, Türk Halk Edebiyatı, Çizgi Kitabevi, Konya 2002.
HAKAN, Fikret, Türk Sinema Tarihi, İnkılâp Yayınları, İstanbul 2008.
KAPLAN, Mehmet, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar III Tip Tahlilleri, Dergâh
Yayınları, İstanbul 2005.
OĞUZ, M. Öcal, M. Ekici, M. Aça, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Grafiker Yayıncılık,
Ankara2005.
ÖRNEK, Sedat Veyis, Türk Halkbilimi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1995.
SAKAOĞLU, Saim, A. B. Alptekin, Y. Sakaoğlu, E. Şimşek, Meddah Behçet Mahir’in
Bütün Hikâyeleri II, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 1999.
TÜRKMEN, Fikret, Tahir İle Zühre, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1983.
134