Academia.eduAcademia.edu
T.C ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ HALK HİKÂYELERİNİN SİNEMAYA UYARLANIŞI (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Zaloğlu Rüstem, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre) ASUMAN DEMİR 110210084 BİTİRME TEZİ TEZ YÖNETİCİSİ Doç. Dr. GÜLHAN ATNUR ERZURUM 2015 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ....................................................................................................................................... 3 GİRİŞ ......................................................................................................................................... 4 HALK HİKÂYESİ ..................................................................................................................... 5 TÜRK SİNEMASI ..................................................................................................................... 9 HİKÂYELER ........................................................................................................................... 22 KEREM İLE ASLI ............................................................................................................... 22 Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi ........................................................................................... 22 Kerem İle Aslı Film .......................................................................................................... 26 Kerem İle Aslı Dizi ........................................................................................................... 35 Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi ...................................................... 39 LEYLÂ İLE MECNUN........................................................................................................ 50 Leylâ İle Mecnun Halk Hikâyesi ...................................................................................... 50 Leylâ İle Mecnun Film...................................................................................................... 54 Leyla İle Mecnun Dizi ...................................................................................................... 62 Leyla İle Mecnun Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................. 68 ZALOĞLU RÜSTEM .......................................................................................................... 78 Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi ......................................................................................... 78 Zaloğlu Rüstem Film ........................................................................................................ 83 Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................... 87 ARZU İLE KAMBER .......................................................................................................... 93 Arzu ile Kamber Halk Hikâyesi ........................................................................................ 93 Arzu ile Kamber Film ....................................................................................................... 96 Arzu İle Kamber Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi ................................................. 105 TAHİR İLE ZÜHRE .......................................................................................................... 112 Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi ........................................................................................ 112 Tahir İle Zühre Film........................................................................................................ 117 Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi .................................................... 125 SONUÇ .................................................................................................................................. 133 KAYNAKLAR....................................................................................................................... 134 2 ÖNSÖZ Göçebe hayatın yerleşik hayata geçtiği dönemde sözlü kültürde doğan halk hikâyeleri halkın aşk ve kahramanlık konularını anlatırken dilden dile dolaşmış ve geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu anlatılar yazıya geçirilme ile başka bir sürece girmiş tarih sahnesinde kahramanları ile yıllara kazınmıştır. İlerleyen zamanın getirilerinden, toplumsal olaylardan, siyasal değişikliklerden ve bilimsel gelişmelerden de nasibini alan bu hikâyeler zaman geçtikte hafızalarda kalma yöntemlerini değiştirmişlerdir. Sözlü kültürden yazılı metinlere, yazılı metinlerden de beyaz perdeye taşınmışlardır. Halkın kendi içinden çıkıp, kendi içinde tur atan ve yine halka sunulan metinler halini almışlardır. Sinemanın ülkemize gelmesi ile alanlara olan eğilim de artmış ve sinemaya yeni soluklar kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu yüzden kimi zaman bir edebi romandan kimi zaman bir yazarın senaryosundan kimi zaman da halkın dilinde dolaşmış zihnine yerleşmiş halk hikâyelerinden yararlanılmıştır. Halkın bu kadar içinde olan bir konu elbette sinemadan uzak tutulamazdı. Varyantlarını bilsin yahut bilmesin her insana Kerem ya da Mecnun denildiğinde zihninde bir hayal bir kimlik peyda olur. Bu kadar toplumun gönlünde olan bir husus ise sinemayı tanıma aşamasında elbette toplumu çekmek için de kullanılacaktır. Üstelik bu sadece belli bir döneme has bir durum olmamakla beraber iki binli yıllara gelindiğinde bu karakterlerin sinemadan televizyon sektörüne dâhil olduğunu görmeye başlarız. Bu dâhil olma aşamasında hikâye bazen bütünlüğünü korurken bazen de parçalarını yitirmiştir. Bu çalışmada da beş adet halk hikâyesinin sinemaya aktarılırken ne gibi değişiklere uğradığını bu değişiklikler sırasında motiflerin ve epizotların hangilerinin korunduğu hangilerinin kaybedildiği incelenmiştir. Kerem ile Aslı ve Leyla ile Mecnun adlı hikâyelerin televizyon sektörüne taşınan dizileri de bu bağlamda incelemeye alınmıştır. Önce hikâyelerin motif ve epizot yapıları çıkartılmış sonra da aynı işlem dizilere ve filmlere uygulanmıştır. Filmlerde kullanılan şiirler de çalışmaya eklenmiştir. Mukayese kısmında ise hikâyenin, filmin ve dizinin önce karakterleri sonra motif ve epizotları karşılaştırılmıştır. Bu çalışmamda kapısını her çaldığımda beni güler yüzü ile karşılayan ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen çok saygın hocam Doç. Dr. Gülhan ATNUR’a teşekkürü bir borç bilirim. 3 GİRİŞ Bu çalışma Stith Thompson’ın motif indeksi temel alınarak incelenen Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Zaloğlu Rüstem, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre hikâyelerinden oluşmaktadır. Halk hikâyesinin değeri ve mahiyetine değinildikten sonra Türk Sinemasının gelişim evresi anlatılmış sonra hikâyelere geçilmiştir. İlk hikâye Kerem ile Aslı hikâyesidir. Hikâyenin öncelikle epizotları belirlenmiş daha sonra da motifleri çıkartılmıştır. Bu inceleme hikâyenin 1971 yılında sinemaya aktarılan Kerem ile Aslı adlı film için de, 2002 yılında yayınlanan dizisi için de yapılmıştır. Filmde hem Kerem hem Aslı karakterlerinin söylediği şiirler de çalışmaya not edilmiştir. Sonraki bölümde ise film ve diziden çıkartılan epizot ve motifler hikâyeye ne kadar bağlı kalmış hikâyeden ne kadar uzaklaşmış tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci hikâye Leyla ile Mecnun hikâyesidir. Onun da aynı şekilde epizot ve motifleri çıkartılmıştır. Onun filmi 1972 yılında, dizisi 2011 yılında yayınlanmıştır. Yüz dört bölümden oluşan dizinin absürt komedi olmasına karşın birçok motifi ve epizotu barındırdığını görmek mümkündür. Bu hikâye de aynı şekilde film ve dizisi ile mukayese edilmiştir. Üçüncü hikâye Zaloğlu Rüstem hikâyesidir. Destan tipi özelliği taşıyan Zaloğlu Rüstem’in sinemaya aktarışı da diğer hikâyelerde olduğu gibi incelenmiştir. Dizisi bulunmayan Zaloğlu Rüstem’in hikâyesi ve filmi arasında karşılaştırılmaya gidilmiştir. Dördüncü hikâye Arzu ile Kamber hikâyesidir. Film ile metin arasındaki bağlılığı en fazla koruyan hikâyedir. Film 1973 yılında sinema severler ile buluşmuştur. Beşinci hikâye ise Tahir ile Zühre adlı hikâyedir. Film 1952 yılında vizyona girmiştir. Epizot ve motif çıkarma ve sonucunda karşılaştırma işlemi diğer hikâyeler gibi Tahir ile Zühre’de de uygulanmıştır. Bu inceleme de bazı motifler göz ardı edilse de birçoğunun korunduğunu görmek mümkündür. Sinemaya aktarılırken epizotların üzerinde daha fazla oynamaya gidildiğini de böylelikle anlamış bulunmaktayız. 4 HALK HİKÂYESİ1 Yaşanmış ya da kurgulanan bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasına hikâye denir. Hikâye türü bizde Tanzimat ile can bulurken onun öncesinde hikâyenin sözlü kültürdeki varlığı yadsınamaz bir gerçektir. Destan, efsane, masal ve halk hikâyesi gibi türler çoğu zaman birbiri ile iç içe geçmiş yahut bir hikâye adı altında halk nazarında birleştirilmiştir. Kendilerine has özellikleriyle birbirinden ayrılan bu anlatım türlerinin içindeki halk hikâyeleri nazım nesir karışık olup destanlardan hacim olarak, efsanelerden gerçeklik açısından ve masallardan konu bakımından ayrılan uzun kış gecelerinde kahvehanelerde âşıkların ve meddahların ağzından meraklı kalabalığa anlatılan sözlü geleneğin en güzel ürünlerinden biridir. Halk hikâyeleri şekil ve içerik özellikleri ile kendilerine has bir portre oluşturur. Öncelikle şekil bahsine bakarsak halk hikâyeleri nazım nesir karışıktır. Olayların geçtiği yerler nesir ile anlatılırken dikkatin toplanması gereken ya da coşkunun artırılacağı noktalar nazım ile söylenir. Kerem Aslı’yı aramak için yola çıktığında Murat Suyu’na gelince Murat Suyu’nun köpürdüğünü görür ve sazını eline alır. Sadece Kerem değildir şiirleriyle anlatımı coşturan Mîr Ali Şîr cuma namazından döndüğü bir gün yıkanmış çamaşırları asmakta olan Gül’ü görünce “Zincir-i aşkına ettin giriftar / Kâşki görmeseydim dilrüba seni” der. Nazım kısımlarını genelde hikâyenin kahramanları söyler. Duygularını ve düşüncelerini karşı tarafa şiirle bildirirler. Halk hikâyelerinin anlatıcıları hikâyeyi anlatırken mensur bölümde istediği oranda konuya eklemeler yapabileceği gibi konudan çıkartmalar da yapabilir. Fakat nazım kısmında ekleme ve çıkarma yapamaz. Eğer anlatıcı araya hikâyeler ekliyorsa buna karavelli, türkü veya şiir ekleniyorsa buna da türkülerin peşrevisi denir. Meddah Behçet Mahir, Latif Şah hikâyesini anlatırken de bunu yapar, araya karavelli ekler. Katmer ve Hikmet, Fas padişahının sarayına gelince Behçet Mahir burada durur ve arada Selman-i Farisi’nin koyunda bulunan bazen açıp bazen solan dünyayı temsil eden gülün geçtiği ve Hz. Ali’nin de bu sırra vakıf olduğu hikâyeyi anlatır. Ayrıca hikâyelerin içinde masal, efsane, fıkra gibi diğer türleri gördüğümüz de olur. Âşık ya da meddah hikâyeyi uzatmak için bu türlerden arasına ekleyebilir. Sözlü kaynaklar ile yazma anlatılar arasında farklılık olsa da halk hikâyeleri kalıplaşmış ifadeler ile başlayıp dua kısmı ile biter. Eşref Bey hikâyesinin “Zeman zeman içinde, zeman kalbur içinde, deve tellal idi, horoz berber idi, anam eşikte, babam beşikte idi, ben deliganniyidim. Az getdim, üz getdim, altı ay, bir güz getdim, bir çuvaldız boyu getdim. 1 Bu bölümdeki bilgiler Ali Berat Alptekin’in Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı adlı kitabından özetlenmiştir. 5 Gurbağıya vurdum golanı, yedi yerden çektim galanı, dogri ile dogri oldum, yalançiya verdim yalani.” Şeklinde başlaması da buna örnektir. Halk hikâyelerinde yazma ve sözlü varyant arasında dilin sadelik bahsinde de farklılık görmek mümkündür. Sözlü bir şekilde nesilden nesile aktarılan hikâyelerin hacim olarak azalması da olabilir. Anlatıcının kabiliyetine bağlı gelişen bu durum anlatıcının aklında hikâyenin kaldığı kadarını bize yansıtması ile meydana gelir. Yazma ve matbular kayıt altına alındığı için daha az deyişime uğrar ve uzunluğunda fazla bir değişme olmaz. Halk hikâyelerinin en belirgin bir başka özelliği de kahramanların güzellikleri ve bir o kadar da çirkinlikleri tıpkı başlangıçta ve bitişte olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler ile anlatılır. Ayrıca sözlü gelenekten yazılı metinlere geçmiş olan “aldı oğlan, aldı Emrah” gibi ifadelere de hikâye metinlerinde rastlamak mümkündür. Şekil özellikleri kadar halk hikâyelerinin muhtevası da önemli bir başka husustur. Halk hikâyelerinin konu bakımından geniş bir yelpazesi vardır. Destanlar gibi sadece kahramanlık konusunu işlemezler. Leyla ile Mecnun ya da Kerem ile Aslı hikâyesinde aşk konusu ile karşılaşırken Kozanoğlu’nda veya Kirmanşah da kahramanlık konularını görürüz. Halk hikâyelerinde karakterlerin üstlendiği görevi yahut sorumluluğu fazlası ile yerine getirdiğini de görürüz. Mecnun âşık bir karakterdir. Aşkı için varını yoğunu ortaya koyar buna canı da dâhildir. Köroğlu’nun yürekli adamlarından Koca Arap ile çarpışan Kirmanşah da tam bir yiğittir. Kahramanların hikâyedeki görevi üstlenirken bir de olağanüstü olayların içinde, olağanüstü durumlarda olabileceğini görürüz. Bu durum genelde kahramanın doğumu ile başlar. Kahramanın doğumunda aileye yardım eden tabiatüstü özelliklere sahip kişi kahramanın hayatının her alanında onun yanında olur. Kerem ile Sofu Erzurum’da tipiye yakalandığında Hızır onlara yardım eder. Hızır ya da derviş bazen karakterin âşıklık yeteneğini kazanmasına da vesile olur. Saz çalamadığı için Keloğlan adlı arkadaşının kendisi ile dalga geçmesi üzerine dua eden Maksud’un rüyasına giren pir de bu bağlamda karaktere yardım etmiştir. Rüyada bade içme halk hikâyelerindeki kahramanların birbirine âşık olma şekillerinden biridir. Onurunu gururunu kıracak bir durumun başından geçmesi ya da kişinin kendi isteği ile izbe, mezarlık pınar kenarı gibi bir yere gidip dua ve namaz ibadeti ile uykuya dalması üzerine rüyasına pir girer. Pir kahramana üç kere bade sunar. Birincisi Allah aşkına, ikincisi üçler, yediler, kırklar adına, üçüncüsü de âşık olacağı kızın adınadır. Son badeyi de içen kahraman bayılır. Bazen ağzından köpük gelerek, bazen başkasının saz çalışı ile bazen de kendi kendine uyanır. Bade içme karşılıklı iki kahramanın başına gelebileceği gibi tek taraflı da olabilir. 6 Kahramanların birbirine âşık olmasının diğer şekilleri ise aynı evde büyüyerek, resme bakarak, ilk görüşte aşık olarak olabilir. Kimiz zaman kahramanlardan birinin ailesinin başına bir durum geldiği için kimi zaman da başka sebeplerden dolayı aynı evde beraber büyüyen beraber okula giden kişiler bir olay karşısında kardeş olmadıklarını öğrenirler ve birbirlerini severler. Resme bakarak ise kahramanın kızın resmini görmesi ve ona âşık olması ile olurken, ilk görüşte aşk genelde bahçede ya da yolda birbirini tanımayan kız ile oğlanın birbirini gördüğü anda âşık olmalarıdır. Kız ile erkek aynı biçimde âşık olmak zorunda değildir. Bazen oğlan bade içerek kız ilk görüşte âşık olabilir. Diğer halk anlatılarında olduğu gibi halk hikâyelerinin kendisine mahsus bir anlatış şekli vardır. Yazılı metinlerde klişe bir cümle ile başlayan hikâyeler sözlü gelenekte fasıl ile başlar. Bu fasıl divanî tarzındadır ve fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün kalıbı ile söylenir. Fakat aşılar nazım şeklini heceye uydururlar. 4+4+4+3 duraklı bir nazım şeklinin ardından cinaslı bir türkü söylenir. Cinaslı türküyü tekerleme denilen ikinci türkü, onu da cinazsız üçüncü bir koşma takip eder. Koşmanın peşinden bir destan gelir. Hatta bu sırada Köroğlu’ndan da bir parçaya değinilir. Hikâyeci ve orada bulunanlar âşıksa, hikâyeci bir muamma sorar ve şiirle gelecek bir cevabı bekler, cevap gelmezse kendi cevabını dörtlük ile verir. Hikâyenin ikinci bölümü döşeme kısmıdır. Âşık mensur bir tekerleme ile sazı nasıl meclise geldiğine dair küçük bir hadise nakleder. Hikâyenin üçüncü bölümü asıl hikâye bir dua ile başlar. Duadan sonra asıl hikâye başlamış olur. Manzum ve mensurdan oluşan hikâyenin manzum kısımları değişemez, fakat mensur kısımlarına âşık yeteneği oranında yenilerini ekleyebilir. Hikâyenin bitiminde ise âşık hikâye kahramanına ya da oradaki bir aşığa bir güzelleme okutur. Doğu Anadolu’da toy adı verilen bu türküden sonra âşık dua ederek hikâyesine son verir. Âşık bu kaidelere uyarken hikâyesini genelde bir gece içinde bitirmez. Ertesi gece devam etmek üzere hikâyesini böldüğü yere de yatılacak yer denir. Her şeyin olduğu gibi devamın da bir usulü vardır. Ertesi gece gelen âşık sekiz ya da on birli hece ölçüsüyle bir türkü söyler. Ve nerede kaldığını sorar. Dinleyenler ilk sorduğunda ustası bilir derler, âşık tekrar sorarsa kalınan yer söylenir, söyleyen kişiye âşık güzelleme okur ve kişi âşığa bahşiş verir. Destursuz bir şekilde nerede kaldığı söylenecek olursa âşık duruma kırılır ve aşığa bahşiş verilmesi gerekir. Bu kadar nizamlı bir anlatıma sahip hikâyelerin elbette ki özel anlatıcıları da mevcuttur. Mitler ya da destanlar kadar keskin hatlarla çizilmiş olmasa da halk hikâyelerinin de kendine mahsus anlatım kuralları vardır. Meddahların ve âşıkların anlattığı bu hikâyeler genelde 7 erkekler tarafından anlatılır. Masal özelliği ağır basan halk hikâyeleri ise kadınlar tarafından anlatılır. Anlatıcı hikâyeyi anlatırken kahramana Hızır’dan pirden, dervişten sonra yardım eden canlı kahraman atıdır. Özellikle kahramanlık konusunun işlendiği halk hikâyelerinde ata çok rastlanır. Elbette kahramana yardım eden sadece at değildir. Turnalar da bu konuda görev üstlenir. Sevgilinin konumu turnalara sorularak bulunur. Âşıkların birbirine kavuşması kadar dinleyicilerin de etkisi vardır. Birçok hikâye dinleyicilerin istediği üzerine mutlu sonla bitirilir. Kimi zaman bu kahramanlar hayatta iken olur kimi zaman da ölümden sonra dirilme ile olur. Masaldaki bilinmeyen mekân halk hikâyelerinde belirginleşir ve bu mekân dünya olur. Kerem Aslı’yı ararken dünyanın birçok yerini gezerken diğer halk hikâyesi kahramanları da Kerem kadar olmasa da bu gezintiden nasibini alır. Halk hikâyeleri bahsinde değinilmesi gereken bir başka durum da hikâyelerin kaynakları konusudur. Bu konuda çeşitli görüşler mevcuttur. Fuad Köprülü Eski Türk an’anesinden geçen mevzuları, İslam an’anesinden geçen dini mevzuların ve İran an’anesinden geçen mevzular olduğunu savunurken, Pertev Naili Boratav halk hikâyelerinin kaynaklarını olmuş vakıalara, yaşamış ya da yaşadığı rivayet edilen âşıkların hayatlarına, Köroğlu ve bu tipte diğer menkıbelere ve klasik manzum hikâyelere dayandırır. Şükrü Elçin’e göre ise halk hikâyelerinin kaynaklarını Türk kaynağından gelenler, Arap-İslam kaynağından gelenler, İran-Hint kaynağından gelenler olarak sınıflandırabilir. Bu konuda Ali Berat Alptekin’in sınıflandırması ise şu şekildedir; Türk kaynağından gelen halk hikâyeleri, masal-efsane kaynaklı halk hikâyeleri ve de âşıkların hayatından kaynaklanan halk hikâyeleridir. Ayrıca kaynağı her ne olursa olsun halk hikâyelerinin bir de incelme yöntemleri vardır. Halk hikâyelerinin ya da masalın en küçük yapı taşı olan ve olağanüstülüğü ile var olan motif ve hikâyelerdeki olayların kümelenmesini anlatan epizotlar halk hikâyelerini incelemek için kullanılan yöntemlerden biridir. Motif konusu üzerine en kapsamlı çalışma ise Stith Thompson’ın The Motif Index Of Folk-Literature adlı eseridir. 16. yüzyılda başlayan hikâye anlatma geleneği günümüzde en çok Doğu Anadolu, Orta Anadolu ve Çukurova bölgesinde görülmektedir. Üzerinde birçok çalışma yapılan halk hikâyelerinin konusu yeni yeni hikâyeler ile daha da geniş bir çalışma sahasına yayılacaktır. 8 TÜRK SİNEMASI2 İnsan daima zaman ile savaşmıştır. Kimi zaman onun önüne geçmek istemiş kimi zaman da adını zaman çarkı içinde diri tutmaya çalışmıştır. İnsanın içinde var olan bu güdü insanı çeşitli uygulamalara yöneltmiştir. Mağara duvarlarına kazınan resimler, mumyalama, gösterişli tapınaklar ve mimariler inşa etme, kişilerin resimlerini çizdirtmeleri ya da heykellerini yaptırtmaları her ne kadar dini, siyasi nedenler içeriyormuş gibi görünse de temelinde tarih sahnesinde kalabilme, zamana bir çeltik bırakabilme çabası yatmaktadır. Yontu ve resim ile tarihte kalabilen insanlardan sonra geleneler ise öncekilerden farklı ve daha gerçekçi uygulamalar yapmak zorundaydılar. Aksi takdirde zamandan silinip gideceklerdi. İnsandaki doymayan bu gerçeklik anlayışı da resim ile gelişmeye başladı. Resim gerçeği ve olanı ne kadar yansıtabiliyorsa o kadar önemliydi. Fakat ressamın yeteneği ne kadar üst seviyede olursa olsun resim bazı sınırların dışına çıkamıyordu. İnsan elinin ürünü olan bu sanatta ikinci üründeki farklılık onu realiteden uzaklaştırıyordu. Böylelikle resimden alınmayan gerçeklik fotoğrafın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Resim benzerini sunarken fotoğraf nesnesin yerine geçiyordu. Fotoğrafı değerli kılan en büyük özelliği ise zamanı durdurması, zamanın içinden bir parçayı çekip almasıydı. Vaktin ilerlemesiyle insan fotoğraf ile yetinmeyip daha gerçeğini aramaya başladı. Bu arayış seri hâlde çekilen fotoğrafların hareket hissi uyandırdığını keşfettirmiştir. Çeşitli hareketlerin anlara bölünmüş hâlini gösteren fotoğrafların dönen bir tekerleğin üzerine yerleştirilerek bir fener aracılığıyla perdeye yansıtılması birçok açıdan sayısız fotoğrafın ortaya çıkmasına ve de daha hızlı fotoğraflar çeken makinelerin üretilmesine sebep olur. Görüntüleri gerçekliğe yaklaştırmak için en hızlı perdeye yansıtabilme hızına ulaşınca da bu sayede ilk film de ortaya çıkmış olur. Böylelikle sinematografik kavramı ortaya çıkar ve ardından Lumiere Kardeşlerin 28 Aralık 1895’te gerçekleştirdikleri sinema gösterisi ile sinema tarihi başlamış olur. 1896 yılının sonları, 1897 yılının başlarında Türkiye’ye gelen sinema 1908 yılına kadar gezginci olmuş, II. Meşrutiyetin ilânından sonra da Weinberg’in eliyle açılmıştır. Fakat ilk filmimizin çekilmesi yıllar sonra olmuştur. 93 Harbi’nde Rus Ordusu’nun yaptığı abide, Birinci Dünya Savaşı başladığı yıllarda yıkılmak istenmiştir. Bunun çekimi için de Fuat Uzkınay seçilmiştir. Sacha Film prodüksiyonuyla ilk Türk film 14 Kasım 1914’te Yeşilköy’deki (Ayastefanos) Rus Abidesi’nin yıkılışı ile meydana getirilmiş olur. 2 Bu bölümdeki bilgiler Fikret Hakan’ın Türk Sinema Tarihi adlı kitabından özetlenmiştir. 9 Türkiye’nin savaşta Almanya’nın yanında yer alması askeri ilişkileri arttırmıştır. Almanya gezisinde sinemanın halkın üzerindeki etkisini gören Enver Paşa dönünce bir sinema dairesi kurulmasını emreder. Bunun üzerine de 1915 yılında Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulur. Bu askeri kurum o yıl belge ve haber filmleri çeker. Himmet Ağa’nın İzdivacı ile bu yıl öykülü film denemesine gidilir, fakat oyuncular askere alındığı için film yarıda kalır ve ancak 1918 yılında tamamlanabilir. 1916 yılında Müdafaa-i Milliye Cemiyeti öykülü film girişimlerinde bulunur. Böylelikle ilk öykülü filmimiz de 1917 yılında Sedat Simavi yönetmenliğinde çekilen Mehmet Rauf’un bir piyesi olur. Aynı yıl çekilen Casus filmi de ikinci öykülü filmimiz olarak tarihe geçer. 1918 yılına gelindiğinde ise savaş yenilgisinin her alanda hissedilen etkisi sinemada da hissedilir. Tüm askeri kurumlar ve araçları işgal kuvvetlerine teslim edilirken Malül Gaziler Cemiyeti kurulur ve araç gereçler kuruma devredilir, sinema gelişimi bu cemiyet adı altında devam eder. Yarım kalan Himmet Ağa’nın İzdivacı bu dönem yeniden ele alınır. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanından tiyatroya uyarlanan Mürebbiye, Yusuf Ziya Ortaç’ın Victor Hugo’dan uyarladığı manzum bir oyundan filme çekilen Binnaz ise 1919 yılına gelindiğinde izleyicilerin karşısına çıkar. 1918-1919 yılları arasında ise halk tarafından çok sevilen Şarlo tipini andıran Bican Efendi filmleri (Bican Efendi’nin Rüyası, Bican Efendi Mektup Hocası, Bican Efendi Vekilharç) çekilir. 1922 yılında ise Muhsin Ertuğrul’un desteğiyle Kemal ve Şakir Seden kardeşler ilk özel film şirketinin kurarlar. Kemal Film 1922-1923 yılları arasında kırk yedi tane güncel film çeker. Bu dönem Türk sineması için önemli bir dönemdir. 1922 de seyirci karşısına çıkan Esrarengiz Şark adlı filmde ilk Türk kadın oyuncu Nermin Hanım rol alır. Bu film hem ülkemizde hem de yurt dışında büyük başarılara imza atar. Bütün oyuncularının Türk olmasının yanı sıra hareketli kamera ile İstanbul görüntülerinin filmin konusunda kullanılması Esrarengiz Şark filminin başarısını artırır. Bu yıllar içerisinde yine Kemal Film’in çektiği Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Nur Baba adlı eserini de görmekteyiz. 1923 yılına gelindiğinde ise ülke artık farklı bir yapıda ve farklı bir isimdedir. Bu yıl içerisinde çekilen Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek adlı eseri ilerleyen vakitlerde ortaya çıkacak bir tartışmayı da beraberinde getirir. Bu filmde rol alan Bedia Muvahhit ve Neyyire Ertuğrul “İlk Türk kadın oyuncu kim?” sorusunun da ortaya çıkmasına sebep olur. Esrarengiz Şark filminde rol alan Nermin Hanım’ın hiçbir fotoğrafının ve belgesinin bulunmayışı sinema tarihçilerini Ateşten Gömlek filmine yönlendirir. Bu yıl yine bir edebi eser olan Peyami Safa’nın Sözde Kızlar’ı da sinemaya aktarılır. Kemal Film’in eşyalarının yağmurlu bir günde 10 dışarı atılması üzerine Kemal ve Şakir Seden kardeş ellerinde kalan araçları satarak yapımcılığı bırakırlar. Uzun bir dönem ara verdikten sonra sinemamız 1928 yılında İpek Film’in kurulması ile yeniden canlanır. Currel’in La Terre Inhumain adlı oyunu Reşat Nuri Güntekin tarafından Bir Gece Faciası adı ile uyarlanmış, Ankara Postası olarak da senaryolaştırılmıştır. Film 1923’ten sonra yapılan ilk yerli filmdir. 1929 yılında da Kaçakçılar adlı tek film yapılır. 1931 yılında İpek Film’in yatırımlarıyla getirilen araçlar film çekimi sırasında ses kaydının da yapılabilmesini sağlar. Sessiz çekilen Kaçakçılar ve bu dönem çekilen İstanbul Sokakları Fransa’da seslendirilir. 1932 yılında da karşımıza iki film çıkar: Bir Millet Uyanıyor, Karım Beni Aldatırsa. Bu yıl tiyatro çevresinin dışında oyunculara da yönelme vardır. İki filmde ülkemizde seslendirme ile çekilen filmlerdi. 1933 yılında yapılan tüm filmlerinde İpek Film tarafından olduğunu görmekteyiz. Bu yılın önemli gelişmelerinde biri ise “Aysel, Bataklı Damın Kızı” adlı film ile Cahide Sonku’nun tanınmasıdır. 1934 yılında ise 1916 yılında çekilen Leblebici Horhor adlı filmin çekimi tekrar gerçekleşir. Nazım Hikmet Ran’ın senaryosunu üstlendiği Milyon Avcıları da bu yıl gösterilen filmlerdendir. 1935 ve 1936 yıllarında hiç film çekilmez. 1937 yılında ise tek bir yapıt vardır: Güneşe Doğru. Senaryosunun Nazım Hikmet Ran’a ait olan tek uzun konulu filmi Güneşe Doğru bazı nedenlerden dolayı oynatılamamıştır. 1938 yılında Ha-Ka Film kuruldu. Halil Kamil Avrupa’dan getirdiği makineler ile yabancı filmlerin seslendirilmesini yapmaya başladı. Ha-Ka filmin ilk yerli filmi ve Reşat Nuri Güntekin’in piyesi olan Taş Parçası ile Faruk Genç, Muhsin Ertuğrul’dan sonra yeni bir rejisör olarak ortaya çıkar. Bu filmin diğer bir özelliği de Süavi Tedü’nün ilk jön oluşudur. 1939 yılında filmlerin senaryolarının denetlenmesi için Türk Sinema Sansür Kurulu kurulur. Bu yıl içinde yapılan beş konulu film ve bir belgesel nitelikli film vardır. Bu filmlerden Allah’ın Cennet’in Ziya Şakir’in öyküsü, Bir Kavuk Devrildi Müsahipzade Celal’in piyesi, Kıvırcık Paşa da Sermet Muhtar Alus’un romanıydı. 1940 yılında da Ha-KA Film’in yapımını üstlendiği Duvaksız Gelin filminin de Reşat Nuri Güntekin’in piyesi olduğunu görürüz. Bu tarihte Türk Sineması’nın “en uzun soluklu” kadın yönetmen Bilge Olgaç dünyaya gelir. Bilge Olgaç’ın Kısmetin En Güzeli adlı öyküsünün Memduh Ün tarafından film yapılmasının ardından ilk yönetmenliğini 1965 yılında Üçünüzü de Mıhlarım adlı film ile yaptı. 11 1941 yılında Nazım Hikmet Ran’ın yazdığı Kahveci Güzeli İpek Film tarafından çekilirken Ha-Ka Film de bu yıl Kerem ile Aslı adlı film ile seyircilerle buluşur. Filmin başrollerinde ise Müzeyyen Senar ve Malatyalı Fahri yer alır. 1943 yılında Ses Film kurulur. Ve bu yıl sadece Ses Film’in yapımını üstlendiği Dertli Pınar çekilir. Bu yıl Tuluât Tiyatrosunun önemli temsilcilerinden Naşit Özcan vefat etmiştir. Faruk Genç 1944 yılında İstanbul Film’i kurar. Şadan Kamil bu yıl yönetmenliğe adam atar. Soğuk Savaş’ın başladığı 1945 yılına gelindiğinde ise iki film şirketi daha Türk Sineması’na adım atar: Atlas Film, Halk Film. Bu dönemde Sedat Simavi’nin Hürriyet Apartmanı adlı piyesinin ve Faruk Nafız Çamlıbel’in Yayla Kartalı adlı piyesinin sinemaya uyarlandığını görmekteyiz. Film şenliklerinin düzenlendiği 1946 yılında Yerli Film Yapanlar Cemiyeti ve Filmciler Derneği kurulur. 1946 yılında Yuvamı Yıkamazsın ve İhsan Koza’nın romanı olan Senede Bir Gün adlı filmler en başarılı filmlerin bazıları olarak tarihe geçer. Bu yıl And Film tarafından Reşat Nuri Güntekin’in Bir Dağ Masalı adlı öyküsü sinemaya aktarılırken Ses Film Refik Kemal Arduman yönetmenliğinde Köroğlu’nu çeker. 1946 yılında kurulan Yerli Film Yapanlar Cemiyeti 1947 yılında ilk sinema şenliğini düzenler ve altı dalda ödül verir; En Güzel Film, En Çok Muvaffak Olan Rejisör, En Çok Muvaffak olan Operatör, En İyi Senaryo, En Çok Muvaffak Olmuş Kadın Artist, En Çok Muvaffak Olan Erkek Artist. Bu dönem Kerime Nadir’in Seven Ne Yapmaz adlı romanının da Atlas Film tarafından sinemaya aktarıldığını görürüz. 1947 yılındaki şenliklerin ardından 1948’de de ilk film yarışması düzenlenir. Yerli Film Yapanlar Cemiyeti’nin düzenlediği bu yarışmada Unutulan Sır birinci olurken, Reşat Nuri Güntekin’in yazdığı ve Turgut Demirağ’ın senaryolaştırdığı Bir Dağ Masalı adlı film de ikinci olmuştur. Bu yıl içerisinde, Faruk Nafız’ın eseri Canavar Halk Film tarafından sinemaya aktarılır. Yine aynı yıl Faruk Nafız Çamlıbel’in Düşkünler adlı eseri film olur. Senaryo ve yönetmenliğini Vedat Örfi Bengü’nün üstlendiği Keloğlan da bu yıl seyirciler ile buluşur. 1949 yılına gelindiğinde ilk korku filmi denemesi olan Çığlık filmi ile karşılaşırız. Bu yıl Çığlık filminden daha fazla konuşulan ve ses getiren film ise Erman Kardeşlerin yapımını üstlendiği Sezer Sezgin’in başrollerinde oynadığı ve Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği Vurun Kahpeye filmidir. Halide Edip Adıvar’ın eseri sinema sektörüne büyük bir yönetmeni kazandırmıştır. Dönemin bir diğer iyi filmi ise İpek Film yapımcılığında Baha Gelenbevi’nin yönetmenliğindeki Kanlı Döşek adlı filmdir. Dönemin diğer filmleri: Akıncılar, Ayşe’nin Duası, Baba Katili, Dinmeyen Sızı, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanı olan Efsuncu Baba, 12 Fato-ya İstiklâl Ya Ölüm, Fedakâr Ana, Kanatlardan Türbe, Gönülden Yaralılar, Şehitler Kalesi, Yalan, Ölünceye Kadar Seninim, Hülya. Halide Edip Adıvar’ın eserinin sinemaya uyarlanmasının aldığı olumlu tepkilerin ardından sonraki yıl birçok edebi eserin sinema ile harmanlandığını görmekteyiz. Aka Gündüz’ün romanı Allah Kerim, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömleği, Murat Sertoğlu’ nun Çakırcalı Mehmet Efe’si, Refik Halit Karay’ın Çete’si, sinemaya aktarılır. Bunların yanı sıra Necip Fazıl Kısakürek’in piyesi Nam-ı Diğer Parmaksız Salih’i de yapımcılar tarafından izleyicilere sunulur. Son olarak İhsan Koza’nın eseri Sadullah Ağa, Nazım Hikmet ran tarafından senaryolaştırılır ve Vedat Ar yönetmenliği ile sinemaseverler ile buluşturulur. Dönemim diğer filmleri: Yüzbaşı Tahsin, Uçuruma Doğru. 1951 yılı romanların sinemaya yansıtılmasının yanı sıra tarihi filmlerin de olduğu bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Dönemin bir diğer yaygın davranışı da Kore filmi çekmek oluyor. Dönemin filmleri Esat Mahmut Karakurt’un romanı Allahaısmarladık, Nazım Hikmet Ran’ın eseri ve senaryolaştırdığı Barbaros, Erich Maria Remargue’ın romanı Demir Perde, Reşat Nuri Güntekin’in romanı Dudaktan Kalbe, Refik Halit Karay’ın romanı Sürgün, İstanbul’un Fethi, İstanbul Kan Ağlarken, Kanlı Feryat, Lale Devri, Vatan İçin, Vatan ve Namık Kemal. Türk Film Dostları’nın kurulduğu 1952 yılında ilk kez artist yarışması yapıldı. Kadın oyuncu adaylığını Belgin Doruk, kazanırken erkek oyuncu adaylarında ise Ayhan Işık ve Mahir Özerdem vardı. Dönemin en başarılı filmi Aka Gündüz’ün romanı olan ve Adnan Fuat Aral’ın senaryolaştırdığı İki Süngü Arasında adlı film oldu. Lütfi Ö. Akad’ın yönettiğimi Kanun Namına ise dönemin ikinci iyi filmi oldu. Edgar Rice Burrougs’ın çizgi romanı senaryolaştırılarak Tarzan İstanbul’da ismi ile çekilirken Türk Casusu İngiliz Kemal, Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun romanı Kızıl Tuğ (Cengizhan), Esat Mahmut Karakurt’un romanı Ankara Ekspresi de bu dönemin filmleri arasına girdi. Dönemin en değerli yapıtı ise kuşkusuz Metin Erksan’ın Âşık Veysel’in Hayatı (Karanlık Dünya) olurken bu film sansürün etkisi ile ilk köy yaşamını, köy sorunlarını işleyen film olmaktan çıkıyor. 1953 yılında gangster filmlerinin çoğunlukta olduğunu görmekteyiz. Bu filmler halkın üzerinde etkili olmuş ve İstanbul’da batılı tiplerin ortaya çıkmasının yanı sıra Anadolu’da da bazı külhanbeylerinin ortaya çıkışına sebep olur. Köylerden şehirlere göçün hızlandığı 1950’li dönemlerde ilk renkli filmimiz Halıcı Kız da Muhsin Ertuğrul yönetmenliğinde seyirci ile buluşur. İlk renkli film olmasına rağmen film dönemindeki filmlerin önüne geçememiş ve durağan bir atmosferde ilerlemiştir. 13 1954 yılına baktığımızda önceki yılda olduğu gibi bir konunun devamını görmekteyiz. Bu yıl kanun adamları ile kanun dışı adamların mücadelesi filmlerde işlenmiştir. İyi film olmasına rağmen sosyal ve psikolojik yönü az olan Kaçak, her ne kadar Cannes Film Festivali için hazırlanmış olsa da bu konu da yeterli olamamıştır. Teknik bakımdan yeterli olsa da ülkenin realistliğine ters düşen Sahildeki Kadın da dönemin filmleri arasında yer alır. Devamındaki Salgın, Cevat Fehmi Başkurt’un piyesi Paydos, Öldüren Şehir, Refik Halit Karay’ın romanı Nilgün, Çılgınlar Cehennemi, Son Baskın, Peyami Safa’nın romanı Cingöz Recai, Şimal Yıldızı, Vahşi İntikam, Esat Mahmut Karakurt’un romanı Vahşi Bir Kız Sevdim dönemin filmleri listesine adını yazdırmıştır. Her ne kadar yıllar geçmiş de olsa sinema hâlen daha tam anlamıyla açılarıyla, senaryolarıyla ülkemizde oturamamıştı. 1955 yılı da buna dâhildi. Batıdan eserlerin sinemaya uyarlanması bu dönemde de görülmüştür. Çok geç kalınsa da ilk gerçekçi köy filmi Yaşar Kemal’in eseri Beyaz Mendil bu yıl Lütfi Ö. Akad yönetmenliğinde çekilmiştir. Gangster film tutumuyla sunulan Kanlarıyla Ödediler filmi de sinema dünyasına Osman F. Seden’i kazandırır. Kemal Film’in yapımcılığını üstlendiği Lütfü Ö. Akad’ın yönetmenliğini gördüğümüz Hitit Güneşi belgeseli de Festivalinde ödül kazanmıştır. Fakat sinemada geniş bir kesim tarafından ilgi görmemiştir. Dönemin diğer filmleri: Battal Gazi Geliyor, Esat Mahmut Karakurt’un romanı Dağları Bekleyen Kız, Ebediyete Kadar, Görünmeyen Adam İstanbul’da, Karakalem (Belgesel), Kardeş Kurşunu, Safiye Sultan, Sevdiğim Sendin, Halide Edip Adıvar’ın eseri Yol Palas Cinayeti, Haldun Taner’in öyküsü Tuş. Diğer yıllara göre çok verimli geçmese de 1956 yılında yine romanın sinemaya aktarıldığını görmekteyiz. Ethem İzzet Benice’nin romanı Beş Hasta Var, Lale Film ile sinemaya aktarılır. İstanbul yaşamanı anlatan Kâtibim, küçük bir aşk hikâyesi olan Hollywood Rüyası, define aramaya çıkan bir grup insanın aşk ve maddi kıskançlıklarını konu alan Ak Altın, yine aşkı işleyen fakat bunu İstanbul mahallelerine taşıyan İntikam Alevi, Zeki Müren’in bir berduşu canlandırdığı Berduş ve son olarak Kalbimin Şarkısı bu dönem seyirci ile buluşan filmler olmuştur. 1957 yılında ise yılın en iyi filmi olarak Kemal Bilbaşar’ın öyküsünün senaryolaştırıldığı Gelinin Muradı adli filmi görürüz. Fikret Hakan’ın başrollerini paylaştığı bu film Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde ikinci özgün köy filmi oldu. Türk edebiyatının sınırlarını aşan sinemamız Alexandra Dumas’ın romanı Kamelyalı Kadın (Aşkım Günahımdır) ile büyük bütçeli filmlere de girişilmiştir. 1957 yılında yine fazla bütçe ile hazırlanan bir başka film de Hasan Kazankaya’nın romanı Lejyon Dönüşü (Medy) adli filmidir. Bu yıl içerisinde karşımıza çıkan sinemaya aktarılan romanlar arasında Esat Mahmut Karakurt’un Çölde Bir İstanbul Kızı 14 da vardır. Fikret Hakan’ın “yılın en iyi genç oyuncusu” olmasını sağlayan Gelinin Muradı’nın üzerine Kemal Film’in çektiği Bir Avuç Toprak Film’i de Ayhan Işık’ın “yılın en iyi erkek oyuncusu” seçilmesini sağlar. Bu yıl iki iyi oyuncu ile sinema tarihini kapatır. Dönemin diğer filmleri: Kör Kuyu, Dişi Canavar, Meyhanecinin Kızı, Yaşamak Hakkımdır. 1958 yılında hükümet Sinema Nizamnamesinde yeni değişikliklere gider. Sinemaya yenilik getirmek isteyen Turgut Demirağ, Mari Blanchard ile Manfret Schuster’ı ve dünya çapında bir kameraman olan Freddie Ford’u film kadrosuna ekler. Fakat iddiasına rağmen film ülke gerçeklerinden uzak olduğu için beklenen ilgiyi göremez. Yusuf Karataylı takma adıyla Dertli Irmak’ı yazan Yaşar Kemal’in öyküsü köyde geçen bir aşk ve kıskançlık öyküsünü anlatır. Memduh Ün’ün yönetmenliğini yaptığı Üç Arkadaş filmi ise bu dönem kazanç sağlayan filmler arasındaydı. Atıf Yılmaz’ın 1957 yılında çektiği fakat bu yıl gösterime giren Kumpanya ve Bir Şoförün Gizli Defteri yine başarı sağlamış filmlerdendir. Kumpanya Orhan Hançerlioğlu’nun öyküsü iken Bir Şoförün Gizli Defteri Aka Gündüz’ün romanıdır. Atıf Yılmaz’ın bir yıl önce çekilen filmleri gibi Nejat Saydam’ın yönettiği Son Saadet de bu döneme bir yıl öncesinden hazırlanan filmler arasındaydı. Sosyal bir tip yaratmaya çalışan Metin Erksan, Dokuz Dağın Efsanesi (Çakıcı Geliyor) filmi ile izleyicilerin karşısına çıkar. Sevdiği kızın çıkarları uğruna başka biri ile evlenmesi üzerine oğlan zifaf gecesi ikisini öldürüp dağa çıkar. Dağa çıkan bir eşkıyayı konu alan film döneminde ses getirir ve birçok eleştiri ile karşılaşır. 1959 yılında belediye film deposunda çıkan yangın yüzünden Türk filmlerinin büyük çoğunluğu elden gitti. Yine de bu dönem kayda değer filmler sunulmuştur. Bunlardan biri de senaryo ve yönetmenliğini Osman F. Seden’in üstlendiği Düşman Yolları Kesti’dir. Milli Mücadeleyi konu alan film sinemasal açıdan da değerli bir yapıt olmuştur. Kerime Nadir’in romanı Samanyolu ise Nevzat Pesen’in yönetmenliğinde gişede büyük patlama yapan filmler arasına girdi. Bu yılın diğer önemli filmlerinden biri de Aka Gündüz’ün romanından uyarlanan Üç Kızın Hikâyesi filmidir. Yoksul bir ailenin kızı olan Feride’nin uygunsuz görülen yaşamını, Ziya Bey adında zengin biri ile evlenişini konu alan Zümrüt filmi İhsan Koza’nın romanının senaryolaştırılmasıdır. Büyük umutlarla çekilen babadan kalma av sevgisi olan bir gencin hikâyesini anlatan başrollerinde Yılmaz Güney’in oynadığı ve Yaşar Kemal’in öyküsünün senaryolaştırıldığı Alageyik filmi her ne kadar kamera çalışmaları ile başarılı olsa da üstünkörü çekilen aksiyonlar filmin başarısını aşağı çekti. Bu yıl içerisinde Kıbrıs ile ilgili çeken filmler de yoğunluktaydı; Kıbrıs Şehitleri, Kıbrıs’ın Belası Kızıl Eoka. İstanbul’un izbe sokaklarının kızı “Fosforlu Cevriye” de bu dönem filmleri arasına girmiş ve yeni bir tip kazandırmıştır. TürkYunan çatışmasını anlatan İzmir Ateşler İçinde filmi komşuluk ve devletlerarası ilişkilerden 15 dolayı sakıncalı bulup yasaklandı. İstanbul Belediyesi’ne kaldırılan film beş ay sonra bir yangın sonucu kül olur. Nuri Ergün filmin bazı planlarını toplayarak yeniden kurgular. Diğer film ile benzerliği ortadan kalksa da böylelikle ortaya yeni bir film çıkmış olur. Senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı Yalnızlar Rıhtımı bu yıl içerisinde sessiz kalan filmler arasında oldu. Samim Karagöz’ün romanı milli mücadele konusu ile sinemada yer alıyor: Kalpaklılar. Bu dönem karşımıza çıkan bir diğer roman ise Necati Cumalı’nın Tütün Zamanı adlı romanıdır. Orhon M. Arıburnu tarafından senaryolaştırılmıştır. “1958-1959 mevsiminin en başarılı rejisörü” seçilen Atıf Yılmaz bu başarısını Bu Vatanın Çocuklarına borçludur. Bu dönem yine bir Yaşar Kemal romanı ile karşılaşırız. Karacaoğlan’ın Kara Sevdası, Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğinde Karacaoğlan’ın aşk maceralarından birini anlatır. 1960’larda izleyicilerin sevdiği film karakterinin daima karşımıza çıktığı bir dönemdir. Kemalaettin Tuğcu’nun iki ayrı hikâyesinin birleştirilmesi ile oluşturulan Ayşecik filmi bu furya film örneklerindendir. Mükerrem Kamil Su’nun eseri Ateşten Damla adıyla Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu işleyen film olarak tarihe geçti. Bir Dağ Masalı gibi başarılı bir filmin ardından adını duyuran Turgut Demirağ 1960 yılında çektiği –Peyami Safa’nın romanıCumbadan Rumbaya filmi ile hem olumlu hem de olumsuz eleştiriler almıştır. Yılın bir diğer filmi Denize İnen Sokak ise büyük umutlar ile beklenmiş fakat hayal kırıklığı ile sonlanmıştır. Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğindeki Dolandırıcılar Şahı da toplumsal konulara değinen fakat ticari kaygısını izleyicilere yansıtan bir film olmuştur. Çocukları konu alan Orhan Kemal’in de romanı olan Suçlu ise Atıf Yılmaz’ın iyi filmleri arasında yer aldı. Metin Erksan’ın yönettiği senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı evde kadınlığını sokakta dişli bir karakteri canlandıran Şoför Nebahat filmi her ne kadar alışılmamış bir karakter olsa da Ayşecik gibi bir diziye neden olacaktır. Dönemin diğer filmleri: Gecelerin Ötesi, senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı Devlerin Öfkesi, Edmond Morris’in romanından uyarlanan Kırık Çanaklar, Necip Fazıl Kısakürek’in eseri Yangın Var. 1961 yılı olaylı bir filme tanıklık yapar. Fakir Baykurt’un romanı Yılanların Öcü, Metin Erksan’ın yönetmenliğinde çekildi. Başrollerini Fikret Hakan’ın ve Nurhan Nur’un paylaştığı bu film ilk yankısını sansürde yaşadı. Senaryo iznini alıp çekilen film gösterim iznini sansürden alamadı. Cemal Gürsel’e taşınan konu meclisten de geçtikten sonra gösterime girdi. Fakat ikinci yankı burada başladı. Fakir Baykurt’un aldığı tepkilerden yakılan sinema salonlarına kadar uzanan bir mevzu hâlini alan film dört yıl sonra Tunus’ta yapılan Kartaca Film Festivaline katılır, birincilik ödülünü alır. Dönemin diğer filmleri: Allah Cezanı Versin Osman Bey, Otobüs Yolcuları, Yasak Aşk, Yedi Günlük Aşk, Orhan Kemal’in Devlet Kuşu romanından uyarlanan Avare Mustafa, Tahir Olgaç’ın romanı Hazreti Ömer’in Adaleti, İlhan Engin’in romanı 16 İstanbul’da Aşk Başkadır, Muazzez Tahsin Berkant’ın romanı Küçük Hanımefendi, Orhan Elmas’ın eseri Seviştiğimiz Günler. Dünya çapında bir sinema arşivi oluşturacak Türk Film Arşivi 1960 yılında “Kulüp Sinema 7” adı ile kuruldu ve gelişti. Bu yıl Kemal Tahir ve Atıf Yılmaz’ın ortak çalışmalarına şahit oluruz. Battı Balık çok ses getirmese de Beş Kardeştiler kan davasını işleyen konusu ile dikkat çekiciydi. 1964 yılında yapılacak 1. Antalya Film Festivali’nde Türkan Şoray’ın en başarılı kadın oyuncu seçilmesini sağlayacak Acı Hayat filmi de bu yıl Metin Erksan’ın senarist ve yönetmenliği ile karşımıza çıkar. Ayhan Işık, Nebahat Çehre, Ekrem Bora gibi isimleri barındıran film 2005 yılında Osman Sınav tarafından dizi olarak yeniden çekilecektir. Dönemin diğer filmleri: Billur Köşk, Erkeklik Öldü Mü Atıf Bey, Kısmetin En Güzeli, Şehirdeki Yabancı, John Steinbeck’in eseri Fareler ve İnsanlar’dan uyarlanan İkimize Bir Dünya, Attila İlhan’ın eserinin senaryolaştırılması Rıfat Diye Biri, Orhan Kemal’in Üç Tekerlekli Bisiklet. 1961 yılının Yılanları Öcü gibi ses getiren bir filme 1963 yılında Susuz Yaz ile rastlıyoruz. Necati Cumalı’nın eseri olan Susuz Yaz Metin Erksan yönetmenliğinde sunulur. Olumsuz eleştiriler olsa da film gişede iyi hasılat yapar. Hülya Koçyiğit bu filmdeki oyunculuğu ile dikkatleri çeker. Yılın en başarılı melodramı ise Osman F. Seden’in yönettiği Bana Annemi Anlat filmi olur. Dağlar Kralı “Köroğlu” bu dönem çekilen fakat dönemin sosyal yapısına eğilmediği için adını duyuramayan filmler arasına girer. Dönemin diğer filmleri içinde Osman F. Seden’in yönettiği Badem Şekeri, Semih Ev’in yönettiği Dostluklar Yaşadıkça, Kemal Tahir’in senaryosunu yazdığı İki Gemi Yan Yana, Erich Remaque’nun Üç Arkadaş romanından uyarlanan Kardeş Gibiydiler, Cengiz Tuncer’in senaryosunu yazdığı Aramıza Kan Girdi, Nevzat Pesen’in yönetmenliğini yaptığı Kötü Tohum yer alır. 1964 yılına gelindiğinde aradan bir yıl geçmesine rağmen Susuz Yaz’ın etkisinin devam ettiğini görürüz. Susuz Yaz, Berlin Film Şenliği’nde Altın Ayı ödülünü kazanır. Böylelikle ilk kez uluslararası bir film festivalinde bir Türk filmi ödül almıştır. Önceki yıllarda olduğu gibi ses getiren filmler olmasa da bu yıl kayda değer filmler çekilmiştir. Avrupa’daki afiş maratonundan sonra ülkemizde de ilgi gören Ağaçlar Ayakta Ölür bu filmlerden biridir. Affetmeyen Kadın, Ahtapotun Kolları Aşk ve Kin Erkek Ali ve Turgut Özakman’ın piyesi olan Duvarların Ötesi bu dönem orta düzey filmler listesindedir. Murta Sertoğlu’nun eseri olan Akçalı Kel Mehmet ise sinema tarihi içinden sessiz sedasız gelip geçerken Karanlıkta Uyuyanlar filmi sendika, emekçi sorunlarını ele alan ilk film olmuştur. Dönemin tarihe düşen en önemli ismi hiç kuşkusuz Turist Ömer oldu. Hulki Saner’in yönetmenliği ve senaristliği ile başlayan Turist Ömer esprileri konuşmaları ile izleyicinin gönlüne yerleşir. Büyük işlere imza atan Atıf Yılmaz Haldun Taner’in eseri Keşanlı Ali Destanı filme aktarır. Yenilik arayışları bu 17 sefer de epik bir tiyatro metni ile devam eder; Birsel Film’in açtığı senaryo yarışmasını kazanan Metin Erksan’ın Suçlular Aramızda filmini çekmesi yine bu yıl içinde olur. 1949 yılında Lütfi Ö. Akad’ın yönetmenliğinde çekilen ve büyük ses getiren Vurun Kahpeye filmi bu yıl yeniden çekilir. Son birkaç yılda yükselen Türk Sineması geriye dönüş ihtiyacı duyar ve Orhan Aksoy’un yönetmenliğinde film yeniden çekilir. Fakat önceki kadar ses getirmez. 1965 yılında birçok eserin sinema filmlerine getirdiği başarıya şahit oluruz. Güner Sümer’in romanını senaryolaştıran Erol Keskin Haldun Dormen yönetmenliğinde Bozuk Düzen filmi ile seyirciyi karşılar. Film 3. Antalya Film Şenliğinde “en başarılı film” seçildi. Cevat Fehmi Başkurt’un piyesi Buzlar Çözülmeden, Halit Ziya Uşaklıgil’in romanı Kırık Hayatlar, Kemal Tahir’in senaryosunu yazdığı Haremde Dört Kadın ve Namusum İçin. Yaşar Kemal ve Ayşe Şasa’nın senaryosunu yazdığı köy hayatına yönelen Murad’ın Türküsü, Orhan Kemal’in romanı Murtaza, Sadık Şendil’in senaryolaştırdığı George Bernard Shaw’ın eseri Sürtük, Ayşe Şasa’nın eseri Son Kuşlar bu dönem filmleri içindedir. 1964 yılında Duygu Sağıroğlu’nun çektiği film 1965 yılında sansürden geçer ve izleyicinin karşısına çıkar. Haldun Dormen, Belgin Doruk, Erol Günaydın gibi oyuncuların yer aldığı Güzel Bir Gün İçin filmi de bu yıl içerisinde gösterime girer. Dönemin en çok konuşulan filmi ise Metin Erksan Sevmek Zamanı adlı film olur. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi halk hikâyelerinin modernize olmuş hâli gibi görünen Sevmek Zamanı eleştirmenleri de ikiye bölmüştür. Fakat hepsinin birleştiği nokta Metin Erksan’ın bu filminin bir yabancılaşmayı anlattığıdır. Bu yıl Son Kuşlar filmi ile Erdoğan Tokatlı, Sürtük filmi ile Ertem eğilmez, Murtaza filmi ile Tunç Başaran, Yasak Sokaklar filmi ile Feyzi Tuna ikinci kuşak yönetmenleri de oluşturmuş olur. Mekan ve kimlik arasındaki ilişkiye değinen Ah Güzel İstanbul filmi 1966 yılında gösterime girer. Reşat Nuri Güntekin’in romanı dizilerden önce beyaz perdeden geçer. Osman F. Seden’in yönettiği film sade ve başarılı anlatımı ile dikkat çeker. Yılmaz Güney ve Lütfi Ö. Akad’ın senaryosunu yazdığı Hudutların Kanunu filmi dönemde kaçakçılık sorununu işlediği için önemlidir. Atıf Yılmaz’ın yönettiği Yaşar Kemal’in eseri Ölüm Tarlası toplum ve birey psikolojisinin çakışmasını sunar. Atıf Yılmaz’ın bir diğer filmi olan Toprağın Kanı petrol konusunu işleyişi bakımından tepkileri üzerine çeker. Dönemin diğer filmleri: Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri, Elkızı Hidayet Sayın’ın eseri Pembe Kadın. 1967 yılı önceki yıllara nazaran verimsiz geçer. Film sayısı fazla olmasına karşın bunların hepsi kayda değer filmler olmaz. Döndü ananın direnişini anlatan Lütfi Ö. Akad’ın Ana filmi bu dönemdeki önemli filmler arasında yer alır. Yoksul çoban ve oba beyinin kızı arasındaki aşkın efsaneleştirilen anlatımına Nazım Hikmet’in kalemi ve Lütfi Ö. Akad’ın yönetmenliği 18 eklerince Kızılırmak Karakoyun filmi de bu döneme ismini bırakır. Bu dönem önceki yıllarda olduğu gibi Türk edebiyatına eğilim olur. Atıf Yılmaz’ın yönettiği başrollerinde Yılmaz Güney ve Suna Keskin’in oynadığı Kozanoğlu da buna örnektir. Bu örnekleri bu yıl içerisinde çoğaltmak elbette mümkündür. Halide Edip Adıvar’ın eseri Türkan Şoray ve Ediz Hun ve Fatma Girik oyunculuğuyla Yaprak Dökümü dönemin diğer önemli filmleri: Devlerin İntikamı, Kurbanlık Katil, Yarın Çok Geç Olacak, Silahları Ellerinde Öldüler. 1968 yılına gelindiğinde ise önceki yıl gibi parmakla sayılabilecek iyi film vardır. Behçet Kemal Çağlar’ın öyküsü olan Ezo Gelin’in sinemaya aktarılması ile film akıllarda kalmayı başaran filmler arasına girer. Metin Erksan’ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği Kuyu filmi de bu filmlerin arasındadır. Yılmaz Güney’in yönettiği ve rol aldığı Seyyit Han (Toprağın Gelini), Cevat Fehmi Başkurt’un piyesi olan Paydos, Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsü olan Vesikalı Yarim son olarak da Kara Battal’dır. Acısını bu filmlerin listesine dâhil edebiliriz. Bir Alman kadınının bakış açısından Türk toplumuna, ulusal kimlik ile kadın arasındaki ilişkiye değinen Bir Türk’e Gönül Verdim filmi 1969 yılına gelindiğinde karşımıza çıkar. Biyografik bir film olan Vatan ve Namık Kemal dönemin öne çıkan filmleri arasına girmiştir. Edebi sahanın etkisinin devam ettiğini Necati Cumalı’nın oyunu Boş Beşik’in sinemaya aktarılması ile görürüz. Yetmişli yıllar sinemada bazı karşıtlıkların olduğu bir dönem olur. Yılmaz Güney’in çektiği “gerçekçi olma” prensibindeki filmlerin yanı sıra bir de ekonomik kaygı ile çekilen filmler söz konusudur. Bu kaygı önceki yıllarda da elbette vardı, fakat bu yıl bu endişe yüzünden çekilen filmler ile izleyiciler bölünmüş ve dağılmıştır. Cinsel içerikli filmlerin bu dönem fazlası ile revaçta olduğunu görmekteyiz. Teknolojinin gelişmesi ile de evlere yerleşen televizyon sinemaya olan ilgiyi azaltır. 1970 yılında ilk, ailesini geçindirmeye çalışan Cabbar’ın öyküsünü bize anlatan Umut filmi ile karşılaşırız. Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği film sinema tarihinde adı kalan filmlerden olmuştur. Konusunu günlük yaşamdan alan Dikkat Kan Aranıyor, Umut filminin aksine arka planda kalır. 1970 yılı içerisinde de yine romana rastlamak mümkün, Esat Mahmut Karakurt’un romanı Ankara Ekspresi Muzaffer Arslan’ın yönetmeliğinde izleyiciler ile buluşur. Kerim Korcan’ın eseri Linç de yine sinemaya aktarılan eserler arasındadır. 1971 yılında Yılmaz Güney’in oynadığı ve yönettiği filmleri görmek mümkün; Acı, Ağıt, Baba, Vurguncular, Umutsuzlar, Yarın Son Gündür. Yılmaz Güney kadar karşımıza çıkan bir diğer kaynak ise Türk edebiyatıdır. Ayşe Şasa’nın senaryolaştırdığı Battal Gazi Destanı, Aka Gündüz’ün romanı Üvey Ana, Tarık Dursun’un öyküsü Kara Gün, Turgut Özakman ve Süavi Sualp’in senaryolaştırdığı masal kahramanımız Keloğlan, Melih Gülgen’in yönetmenliğinde 19 çekilen derin mizansen anlatılarıyla bilinen Nasreddin Hoca, Sadık Şendil’in piyesi Yedi Kocalı Hürmüz. 1972 yılında sinemadaki film sayısı bir hayli yükselir. Faka önemli olacaklar arsında birkaç edebi eserin uyarlanmasını görmekteyiz; Kemal Bilbaşar’ın romanı Cemo, Merter Fosforluoğlu’nun piyesi Damdaki Kemancı, Orhan Kemal’in romanı Vukuat Var (Hanımın Çiftliği), Sait Faik Abasıyanık’ın öyküsü Irmak, Graham Greene romanı Yaralı Kurt. Türk sineması için yetmişli yıllar aslında önemli bir dönemdir. Bu dönem içinde birçok oyuncu, yönetmen ve birçok güzel başyapıt sinemamıza kazandırılmıştır. Her ne kadar belli yıllarda ticari kaygı güdülse de elbette iyi yapıtlar göz ardı edilemez. Güldürü denilince akla gelen Kemal Sunal, Ali Şen, Şener Şeni İlyas Salman gibi isimler, kahraman Cüneyt Arkın, yakışıklı genç Tarık Akan, iyi ve duygusal kız Ayşen Gruda, Mahmut Hoca Münir Özkul, cesur Kadir İnanır, güzel kız Türkan Şoray bu dönem sinemasının bize kazandırdığı önemli isimlerdir. Ömer Seyfettin’in Diyet’i, Aziz Nesin’in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ı Refik Halit Karay’ın yatık Emine’si, Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı, Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım’ı, Necati Cumalı’nın Dila Hanım’ı, Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde’si de bu on yıllık süre içerisinde izleyici ile buluşan Türk sinemasına adını yazdıran yapıtlardır. Güldürü de bir basamak oluşturduğumuz bu zaman dilimi içerisinde şüphesiz Ertem Eğilmez ve Sadık Şendil’in senaryosunu yazdığı Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Salako, Umur Bugay’ın senaryosunu yazdığı Kapıcılar Kralı, Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı Süt Kardeşler filmleri de hafızalarda ismi kalanlar arasında olmuştur. Cannes Film Festivali’nde ödül alan Yılmaz Güney’in Arkadaş, Endişe, Zavallılar, İzin, Bir Gün Mutlaka, Sürü, Düşman filmlerini de kuşkusuz unutmamak gerekir. 1980’li yıllara gelindiğinde ise göç sorunlarının işlendiğini “kadın” konusuna değinildiğini görmekteyiz. 1980 darbesinin ardından önceki on yıl içindeki cinsel içerikli filmlerin kesildiğini yerini arabesk filmlere bıraktığını görmek mümkündür. 1980-1990 yılları arasında akıllarda kalan filmleri şöyle sıralamak muhtemel: Yol, Devlet Kuşu, Banker Bilo, Dünyayı Kurtaran Adam, Çiçek Abbas, Züğürt Ağa, Pehlivan, Namuslu, Kuyucaklı Yusuf, Yılanların Öcü, Anayurt Oteli, Fikrimin İnce Gülü, Çil Horoz, Yer Demir Gök Bakır, 72. Koğuş. Ekonomik ve politik gelişmelerin devam ettiği 1990 yılında yenilikleri bulmak mümkün. 1960 öncesi gerçeklik arayışı 1970’lere doğru toplumcu gerçekçiliğe döner. 1980’lerde biraz daha sessizleşen ve bireyselleşen sinema 1990’da tamamen Amerikan sinemasının olumsuz etkisi altında kalır. Amerikan filmlerindeki aksiyon 1990’lı yılların izleyici kitlesini de oluşturmuş olur. Aslında ülkemizde on dokuzuncu yüzyılda teşkil eden sorunlar sinemayı da 20 etkilemiş olur. Topluma hitap eden bireysel bir ürün olan sinemanın başından ne geçerse geçsin kendisi gibi iletişim aracı olan edebiyattan pek uzaklaşmadığını, onunla daima etkileşim hâlinde olduğunu görmekteyiz. 21 HİKÂYELER KEREM İLE ASLI Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyidir. Aslı’nın babası da beyin sarrafıdır. Hikâyede kadın karakterler hakkında detaylı bir bilgi yoktur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Ahlaz şehrinin beyinin çocuğu olmamaktadır. Bey bir gün lalası ile gezmeye gider. Bir suyun başına gidip otururlar. Bu sırada bir pir gelir ve onlara selam verir. Pir, beyin şah olduğunu bilir. Şah da bu bilgiyi bildiğine göre kişinin derdini de bileceğini söyler. Pir Şah’a bir elma verir ve hanımına gitmesini söyler. Sonrasında da yedi yaşından büyük herkesi Uğra Dağına davet etmesini, davetin ardından da yatsı namazını kılıp elmanın birisini kendi birisini hanımı yedikten sonra bir çocukları olacağını söyler. Beyin bir de sarrafı vardır. Onun da evladı yoktur. Sarraf, Bey’den elmanın birisini ister. Bey elmanın birini sarrafa verir ve pirin dediklerini yerine getirir. Keşişin bir kızı Bey’in de bir oğlu dünyaya gelir. Oğlanın adını Mirza Bey, kızın adını da Aslı Han koyarlar. Kız senin adın Kerem olsun der Bey de uygun görür. Adı Kerem olur. 1.3. Kahramanların Âşık Olmaları Kerem ile Aslı beraber büyümüşlerdir. Kerem Aslı’yı sevmektedir. Kerem aşkından hasta gezer. Babası da arkadaşı Sofu da hekimlerde Kerem’e çare bulmazlar. Bey Kerem’in aşkını öğrendikten sonra nişan yapmak ister. Keşiş ailesini alıp kaçar. Kerem’in Aslı’nın ardından onu aramak için gurbete çıkar. Kerem Aslı’yı üç yerde görür; birincisi bahçede, ikincisi Erzurum’da, üçüncüsü Kayseri’dedir. Üçüncü karşılaşma da Kerem’in Aslı’ya duası ile Aslı da Kerem’e âşık olur. 1.4. Nişanlanma Keşiş, Aslı doğmadan bir kızı olursa Bey’in oğluna kızını vereceğine dair söz verir. İkisinin de çocuğu olduktan sonra Aslı ile Kerem bahçedeyken Aslı Kerem’e nişan mendili verir. Bey, Kerem’in Aslı’ya aşkını öğrendikten sonra Bey hemen keşişi çağırır ve oğlunu Aslı ile nişanlar. Keşişin eşi durumdan razı olmaz. Bu yüzden gece yarısı bir ata binip kaçarlar. 22 1.5. Kerem’in Gurbete Çıkışı ve Aslı ile Karşılaşmaları Keşiş ve ailesinin kaçışı üzerine Kerem ile Sofu yola çıkarlar. Elcevaz Dağı’na gelirler. Kerem dağa türkü söyler. Van’a varırlar. Keşişi ve ailesini önce Van’da sonra Van’ın köylerinde sorarlar. Sonra Ağrı Dağı’na varırlar. Kerem’in Ağrı Dağı’na türkü söylemesinin ardından Süphan Dağı’na giderler. Oradan da Muş’a Murat Suyu’na Kemâh kazasına, Kırpazar’a, Otluk Kalesi’ne Pasin Ovası’na Koçaz’a giderler. Kofçaz’da birkaç gelin, kız ve bazı yaşlı kadınları gören Kerem Aslı’yı sorar. Kadınlar Kerem’in türkü söylemesi şartı ile yerlerini söylerler. Oradan da Ahıska’ya, Açurhan’a, Kars’a, Soğanlı Dağı’na, Handeresi’ne, Micinger Kalesi’ne, Çoban Köprüsü’ne gelirler. Yolda birkaç kez turnalara rastlarlar. Kerem turnalara şiir okur. Kerem ile Sofu Erzurum’a gelmeden fırtınaya yakalanırlar. Bir mağaraya sığınırlar. Bu sırada bir atlı mağara kapısına gelir. Atlı onları Erzurum’a götürür. Sonradan atlının Hızır olduğunu anlarlar. Erzurum’da Cafer Efendi Hamam’ı kapısının önünde bir bölük kıza rastlarlar. Aslı da içlerindedir. Kerem Aslı’yı burada ikinci kez görür. Aslı kaçıp gizlenir. Sonra ailesi ile yine yola çıkarlar. Kerem ile Sofu da peşlerine düşer. Aşkale’ye gittikten sonra Malatya üzerinden Tercan’a giderler. Oradan Otlukbeli’ne, Pasin Çiftliğine, Aşkâr Ovası’na, Eztirler Ovası’na, Arsızlara, Haymanaya, Kızılırmak’a giderler. Kızılırmak’ı geçemezler. Kerem sazını alıp türküsünü söyler. Kızılırmak üzerine bir hayali köprü peyda olur. Böylelikle de geçerler. Sonra Ankara’ya, Karadağ’a giderler. Karadağ’ın üzerini duman kaplamıştır. Kerem dağa bir taşlama söyler. Erceğiz Dağı’na doğru yol alırlar. Dağın üstüne çıktıklarında Karadağ’ın cayır cayır yandığını görürler. Kerem tekrar dua eder ve Karadağ’ın ateşi söner. Yola devam edip Kayseri’ye giderler. Bir konakta Aslı’nın olduğunu öğrenirler. Kerem Aslı’nın yanına gider. Dişini çektirmek için geldiğini söyler. Aslı Kerem’i annesinin yanına götürür. Kerem annesine çekmesi için sağlam dişini gösterir. Kerem ağzına nişan mendilini tutunca Aslı Kerem’i tanır. Aslı Kerem’in gitmesini ister, Kerem ona dua eder ve Aslı Kerem’e âşık olur. 1.6. Kerem’in Yakalanması ve Kerem’in İmtihanı Kerem evdeyken Aslı’nın annesi keşişe, keşiş de Bey’e haber verir. Kerem ve Sofu’nun peşine düşerler. Kerem Aslı ile buluşsun diye Kerem ile Sofu gece Aslı’nın bahçesine gider. İkisi de yakalanır. Bey, Kerem’in asılmasını söyler. Kişiler razı gelmez. Bey’in kız kardeşi Hesna (Hüsna) Hanım davayı ister. Kerem’in Hâk âşığı olup olmadığını anlamak için bahçeye bir çadır kurar ve kırk kız getirir. Hesna Hanım kızların adlarını bilmesini ister. Kerem kızların ismini bilir böylelikle Hâk âşığı olduğu anlaşılır. 23 1.7. Düğün Aslı ile Hâk âşığı olduğu anlaşılan Kerem nikâh ederler. Keşiş düğün için Aslı’ya sihirli mintan yapar. Bu mintanı cazu karılar giydirir. Düğün gecesi Aslı düğmeleri çözer, düğmeler tekrar düğmelenir. Kerem sazını alır. Kerem’in duası ile Aslı’nın düğmeleri açılır. Böylelikle Aslı ile Kerem muradına erer. 2. Motifler 2.1. B. HAYVANLAR B.450 Yardımcı Kuşlar Kerem Aslı’yı ararken birkaç kez turnalara rastlar ve onlara şiir okur. 2.2. D. SİHİR D.1030 Sihirli Yiyecekler Şah’ın çocuğunun olması için pir ona bir elma verir. D.1050 Sihirli Giyecekler Keşiş Aslı’ya sihirli mintan diker. 2.3. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.700 Olağanüstü Yerler Ağrı Dağı’nın dumanı Kerem’in türküsü üzerine düzelir. Murat Suyu’na geldiklerinde Murat Suyu köpürür. Kerem sazını alır türküsünü söyler ve Murat Suyu’nu kolayca geçerler. Kızılırmak’a gelirler, geçemezler. Kerem türkü söyler. Kızılırmak üzerinde hayali bir köprü oluşur. F.900 Kerametler Erzurum’a gelmeden fırtınaya yakalanan Kerem ile Sofu bir mağaraya sığınır. Bir atlı mağara kapısına gelir. Onları oradan götüren kişi Hızır’dır. 2.4. G. DEVLER G.20 Cadılar Keşişin diktirdiği sihirli mintanı cazu kadınlar Aslı Han’a giydirir. 2.5. H. İMTİHANLAR 24 H.90 Süs Eşyaları ile Tanıma Aslı Kerem’i nişan mendilinden tanır. H.300 Evlilikle İlgili İmtihanlar Hesna Hanım Kerem’in Hâk âşığı olduğunu anlamak için onu imtihana tabi tutar. 2.6. M. GELECEĞİN TAYİNİ M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler Keşiş pir tarafından Bey’e verilen elmanın birini ister. Karşılığında kızını oğluna verme sözü verir. M.490 Çeşitli Beddualar Kerem’in bedduası ile Karadağ yanar. 2.7. N. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Bey lalası ile gezmeye çıktığında pir ile karşılaşır. Kerem ile Sofu Erzurum’da fırtınaya yakalandıklarında Hızır onları kaldıkları mağaradan kurtarır. N.820 İnsan Yardımcılar Bir koca karı Kerem’in derdini anlar. 2.8. T. CİNSİYET T.10 Aşk Kerem Aslı’ya âşıktır. Daha sonra da Kerem Aslı’ya âşık olur. T.100 Evlilik Aslı ile Kerem evlenirler. 2.9. V.DİN V.50 Dua Kerem’in duası ile yanan Karadağ söner. Kerem’in duası ile Aslı Kerem’e âşık olur. Kerem’in duası ile Aslı’nın düğmeleri açılır. 25 Kerem İle Aslı Film Yönetmen: Orhan Elmas Senaryo: Orhan Elmas Yapımcı: Memduh Ün Oyuncular: Fatma Girik Kadir İnanır Hayati Hamzaoğlu Suna Selen Reha Yurdakul Atıf Kaptan Yıl:1971 Tür: Dram, Romantik Yapım: Acar Film Hakan’ın ve Demircioğlu Bektaş’ın çocukları yoktur. Beraber ava çıktıkları bir gün bir pire rastlarlar. Pirin verdiği elma sayesinde ikisinin de çocuğu olur. Fakat hakanın erkek evladı olacağı sırada hakanın dervişe verdiği “İyi hakan olma” sözünü tutmaması üzerine bir kızı olur. Hakan kızı olduğunu gizler ve onu bir erkek gibi büyütür. Zamanla aynı yerde büyüyen Aslı ile Kerem birbirlerine âşık olurlar. Hakan dervişe söz verdiği hâlde -vezirin araya karışması ile- bu olayı onaylamaz. Âşıkların başına çeşitli olaylar gelir ve kavuşmak için bazı zorluklarla karşılaşırlar. Fakat kavuşamazlar. 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Aslı’nın babası zenginlik ve debdebe içinde yaşayan bir hakandır. Hakan zalim değildir fakat zalim vezirinin sözlerine inanmaktadır. Aslı’nın annesi Hatice Sultan’dır. Filmde çok aktif değildir. Kerem’in babası Demircibaşı Bektaş’tır. Sakin, hakanına saygılı bir adamdır. Aslı ile Kerem’in aşkına saygı duyar. Kerem’in annesi Güldane’dir. Aslı’nın annesi gibi o da filmde çok aktif değildir. Sadece elma yerken ve Kerem gurbete çıkacağı sırada görünür. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları 26 Hakanın hiç çocuğu olmamaktadır. Soyunu devam ettirecek bir oğlunun olmaması hakanı yemeden içmeden keser. Bu yüzden de hakan ülkenin idaresini vezirine bırakır. Zalim vezir de hakanın sıkıntısından istifade ederek halka zulüm eder. Hakan bir gün kendi gibi evlat hasreti ile yanan “çelik yürekli” demircibaşı ile ava çıkar. Bir ceylan görürler. Hakan vurmak ister, Bektaş doğru olmadığını söyler. Tam o sırada bir pir görünür. Pir Tanrı’nın hakana beylik vermesine rağmen halkına zulüm ettiğini ve muradının da soyunu sürdürecek bir oğul olduğunu söyler. Pir oğlu olacağını fakat artık ülkesine zulüm etmemesi ve ettirtmemesi gerektiğini söyler. Bektaş’a da dönüp bir kızı olacağını söyler. Hakan’a ve Bektaş’a bir elma verir. Elmanın yarısını Hatice Sultan’ın diğer yarısını da Güldane’nin yemesini sonra saray bahçesinde yan yana iki gül fidanı dikmelerini söyler. Güller filizlenip açınca ikisinin de muratlarına kavuşacaklarını söyleyip ortadan kaybolur. Hatice Sultan ve Güldane elmayı yiyip iki gülfidanını diktikten sonra dua ederler. Yıllar sonra bahçede bir kırmızı bir beyaz gül açar. Eşlerin ikisi de hamiledir. Hakan soyunu devam ettirecek bir oğlu olacağı için vezirine bir eğlencenin hazırlanmasını söyler. Vezir dokuz aydır vergi alınmadığını, hazinenin boş olmasını, biriken vergilerin toplanılmasını söyler. Hakan dervişe verdiği sözü hatırlar. Vezir nasıl olsa sultanın karnında çocuk vardır diyerek verdiği sözün fazlası ile tutulduğunu söyler. Hakanı kandıran vezir halka zulme devam eder. Hakan bir gece rüyasında dervişi görür. Derviş zulüm ettiği için bir oğlu olmayacağını sultanın bir kız doğuracağını böylelikle soyunun sürmeyeceğini söyler. Hakanın bir kızı olur. Bektaş’ın da bir oğlu olur. Hakan kızı olduğunu gizler. Adını Arslan Bey koyar. Bektaş da oğlunun adını Kerem koyar. 1.3. Kahramanların Eğitimi Arslan Bey bir yiğit gibi yetiştirilir. Silah hocası Kasım Ağa’nın en başarılı talebesi olmuştur. Arslan Bey Bektaş’ın oğlu Kerem ile yan yana yetişmişlerdir. Kerem’in saz çalma bilgisi vardır. Fakat filmde bu bilgiyi rüya motifi ile mi yoksa ustaçırak ilişkisiyle mi öğrendiğine değinilmemiştir. 1.4. Kahramanların Âşık Olmaları ve Gizlenen Kimliğin Ortaya Çıkması Olağanüstü doğum ile dünyaya gelen Aslı ile Kerem aynı yerde büyümüşlerdir. Aynı yerde büyüdüklerinden birbirine âşıktırlar. Ayrıca Kerem her gece rüyasında bir güzel görür. Aslı da her gece rüyasında Kerem’i görür. Aslı Kerem’e olan sevgisi ile yanarken, Kerem sevdiği kızın Arslan Bey olduğunu bilmez. 27 Arslan Bey ve Kerem bir gün pınarbaşına kadar yarışırlar. Yarışma sonunda Kerem sazını alır. Derdini anlatınca Arslan Bey de her gece rüyasında sevdiğini gördüğünü söyler. Aniden yağmur bastırır, bir mağaraya kaçarlar. Derviş karşılarına çıkar. Arslan Bey’in kimliğini ortaya çıkartır. Kerem her gece rüyasında gördüğü kızın Aslı olduğunu anlar. Sırrı ortaya çıktığı için hakan Aslı’nın yanına bir nedime vererek Aslı’yı kuleye hapseder. 1.5. Sevgililerin Buluşmasının Engellenmesi ve İlk Buluşma Kuleye kapatıla Aslı yemeden içmeden kesilir. Onu bu acısına içi yanan nedimesi Neyran Kerem’i kulenin altına getirir. Aslı Kerem’i uzaktan görme ile yetinmez ertesi gece Neyran’ın yardımı ile Aslı kuleden çıkar bahçede Kerem ile Aslı buluşur. Kızına bakmaya gelen hakan Aslı ile Kerem’i görünce Aslı’yı Kasım Ağa ile Zaloğlu Kalesi’ndeki dostu Emrullah Bey’in yanına yollar. Kerem’in de gözlerine mil çekilir. 1.6. Kerem’in Gurbete Çıkışı Kerem Aslı’nın peşinden sazını alıp görmeyen gözleri ile yola düşer. İlk bir çoban görür ona Aslı’yı sorar. Sonra bir kahveye uğrar orada da Aslı’yı arar, cevap alamaz. Bir yaylada bir grup kız görür onlara da Aslı’yı sorar yine yerini öğrenemez. (Filmde gidilen mekânların ismi geçmemektedir.) 1.7. İlk Karşılaşma Kerem bir hanın içine girip şiir okur. Aslı’da o handa dinlenmektedir. Kerem’in sesini duyunca koşarak gelir ve Kerem’e sarılır. Askerler onları ayırır. Kerem’i zindana atarlar. Aslı Kasım Ağa’ya yalvarır. Kasım Ağa kaçmalarına izin verir. Aslı ile Kerem kaçarlar. 1.8. Kerem’in Gözünün Açılması Kerem gözleri görmediği için üzülür. Aslı’nın dizinde yatarken Aslı’nın gözyaşları Kerem’in gözlerine düşer ve Kerem’in gözleri açılır. 1.9. Hakan’ın Öldürülmesi Hakan Aslı’nın üzüntüsünden yataklara düşüp hastalanır. Vezirine Aslı ile Kerem’i affettiğini söyler. Vezir büyücüye gidip hakanı öldürmek için zehir hazırlatır. Hakan’a ve eşine şifa olması için verir. İkisi de ölür. Ortalığı boş bulan vezir ferman ile Kerem’in teslim olmasını aksi hâlde babasının başının vurdurulacağını duyurur. 28 1.10. Sonuç Kerem teslim olur. Vezir Aslı’yı kuleye kapatır. Kendisi ile evlenmesi şartı ile Kerem’i affedeceğini söyler. Aslı Kerem için kabul eder. Aslı gizlice zindana inip Kerem’e her zaman buluştukları kuyunun başına gitmesini kendisinin de oraya geleceğini söyler. Kerem’i bırakırlar. Aslı düğün gecesi kaçar. Kerem kuyu başına önce gider. Vezir peşlerinden gider, Kerem’i ok ile yaralar. Aslı Kerem’i görünce veziri hançerler, vezirde Aslı’yı hançerler. Aslı ile Kerem sürünerek ortada buluşur ve orada ölürler. 2. Motifler 2.1. C. YASAK C.900 Yasağın İhlâli İle İlgili Cezalar Aslı ile kulede gizlice buluşan Kerem yakalanınca, Kerem’in gözlerine mil çekilir. 2.2. D. SİHİR D.10 İnsanın Farklı İnsan Şekline Dönüşmesi Arslan Beyi dervişin sihri ile Aslı hâline dönüşür. 2.3. E. ÖLÜM Aslı ile Kerem buluştukları kuyu başında ölürler. 2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.810 Olağanüstü Ağaçlar, Bitkiler, Meyveler Dervişin verdiği elma ile hakanın ve Bektaş’ın çocuğu olur. Hakan ve Bektaş çocukları olması için sarayın bahçesine iki gülfidanı dikerler. F.950 Olağanüstü Tedaviler Hakan ve Bektaş çocuksuzluk tedavisi için dervişin verdiği elmayı yerler. Aslının gözyaşları ile Kerem’in mil çekilen gözleri açılır. 2.5. G. DEVLER G.200 Cadı Vezir hakanın ölmesi için bir cadının yanına gider. 2.6. M. GELECEĞİN TAYİNİ 29 M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler Hakan avda gördüğü dervişe ülkesine zulüm etmeyeceğine ve ettirmeyeceğine dair söz verir. 2.7. N. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Aslı’nın gizlenen kimliği derviş yardımı ile ortaya çıkar. N.820 İnsan Yardımcılar Aslı kuleye hapsedildikten sonra Neyran onları buluşturma da yardım eder. Kasım Ağa Aslı ile Kerem’in kaçmasına yardım eder. 2.8. P. CEMİYET P.10 Krallar Aslı’nın babası zengin bir hakandır. P.110 Kralın Vezirleri Hakan üzüntüsünden ülkenin idaresini vezirine bırakır. 2.9. S. ANORMAL ZULÜMLER S.400 Zalim İşkenceler Yönetimi eline alan vezir halktan vergi toplamak için halka çeşitli zulümlerde bulunur. 3. Şiirler Filmde Kerem’in söylediği şiirler: 1 Bir rüya içinde gamlıyım gamlı Bir rüya içinde gamlıyım gamlı Bu gamım nedendir bilemem beyim Bilemem beyim Beni büyüleyen bir çift göz vardır Beni büyüleyen bir çift göz vardır O güzel gözleri göremem beyim Göremem Beyim 30 2 Aslı Hanım göç eylemiş bu elden Bilmem çoban sen Aslımı gördün mü Sen de benim gibi göz göre Ak sürüden kurda kuzu verdin mi 3 Hakan bana zindan etti dünyayı Aslı için feda ettim bu canı Kör oldu dünyayı gören gözlerim Hey ağalar gördünüz mü Aslımı Kör oldu dünyayı gören gözlerim Hey ağalar gördünüz mü Aslımı 4 Dinleyin sazımı ana bacılar Kat kat olmuş içimdeki acılar Kaybettim Aslımı yanar ararım Deyin kızlar gören Aslımı Kaybettim Aslımı yanar ararım Deyin kızlar gören Aslımı 5 Neyleyim önümde yoktur gezenim Ne sazım kaldı da ne de düzenim Elimden kaçırdım nazlı yârimi Gözlerim dünyayı görmez gezerim 6 Elimde tutacak dallar kalmadı Başıma gelmedik hâller kalmadı Günahsız attılar beni zindana Ölmekten başka çarem kalmadı 31 Bir defa Aslımı görseydi gözüm Gam yemez ölürdüm Aslı yoluna Cellatlar boynumu vurmadan evvel Alsaydı ne olur Aslım koluna Feda olsun başım Aslım yoluna Filmde Aslı’nın söylediği şiirler: 1 Bol olsun ekmeği aşı dünyanın Sürmelensin gözü kaşı dünyanın 2 Ağlarım yanarım kara bahtıma anam bahtıma Zalim vezir kıydı babam canına Kereme çıkarmış ölüm fermanı anam fermanı Kerem ölse ben yaşamam dünyada 3 Dertliyim ben mahpusum ben Keremimi kaybettim ben Ağlıyorum yok güldüren Filmde Kerem ile Aslı’nın söylediği şiir: Kerem: Gözü dilber görür mü Aslı Han’ı görenin Bağrı yanıp tutuşur oy Şu zavallı Kerem’in 32 Aslı: Ağa Kerem can Kerem Tutuş Kerem Yan Kerem Salma kendini gama oy Sana kurban can Kerem Kerem: Koru bizi Yaradan Engel kalksın aradan Sen koru Aslı Han’ı oy Yeri göğü yaradan Aslı: Feda ettim canımı Kerem senin yoluna Ölürüm ayrılamam İnan Aslı Hanına 33 34 Kerem İle Aslı Dizi Yönetmen: Bora Tekay Günay Köker Senaryo: Haluk Özenç Saygın Delibaş Fethi Kantarcı Yapımcı: Cemile Pınar Oyuncular: Ozan Güven Şebnem Dönmez Yıldırım Öcek Alev Oraloğlu Ruhsar Gültekin Argun Kıral Demet Evgar İlker Ayrık Yıl:2002 Tür: Komedi Ozan Güven ve Şebnem Dönmez’in başrollerinde oynadığı dizi Dharma ve Greg (19972002) Amerikan komedi dizisinin Türkiye versiyonu olarak çekilmiştir. Kerem zengin bir ailenin eğitimli tek çocuğudur. Babasının holdinginin genel müdürlüğünü yapmaktadır. Aslı ise orta halli işçi emeklisi bir babanın kızıdır. Aslı ile Kerem birbirlerine ilk görüşte âşık olup bir hafta içinde de evlenirler. Aslı’nın devrimci babası Muzaffer ve cemiyet hayatının önemli isimlerinden Kerem’in annesi Perihan bu duruma karşı çıkar. Olaylar bu çekişme çerçevesi içinde gerçekleşir. 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Kerem’in babası holding sahibi oldukça zengin Naşit Bey’dir. Borsayı sürekli takip eden Naşit Bey’in en büyük uğraşı golf oynamak ve atlarını yarışlarda koşturmaktır. Her bölümde evin içinde golf sopası ile gezip, golf oynamaktadır. Ara ara da telefonla muhasebecisiyle konuşur, çiftliğini arayıp atları hakkında bilgi alır. Kerem’in annesi Perihan Hanım’dır. Eşine karşı ve cemiyet hayatındaki saldırgan davranışlarından dolayı Leopar Perihan lakabını almıştır. Birçok sosyete dergisine kapak olan 35 Leopar Perihan sayısız estetik ameliyat geçirmiştir. Bu ameliyatlar da İsviçre’de olmuştur. Leopar Perihan zenginliği ile övünüp, ailesinin saygınlığını maddi güçte bulmaktadır. Aslı’nın babası işçi emeklisidir. Adı Muzaffer lakabı Sendikacı Muzaffer’dir. Hayatı boyunca işçilerin hayatını savunmuş, patronlara, işverenlere karşı çıkmıştır. Gençliği boyunca birçok protesto ve eylemlerde bulunmuştur. Maddi durumları orta hallidir. Aslı’nın annesi Behiye Hanım’dır. Sendikacı Muzaffer ile bir eylemde tanışmışlardır. Aslı ile Kerem’in evliliğine ve Kerem’in ailesine karşı değildir. Hatta bazı bölümlerde aralarını bulur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Eğitimi İki kahramanın da doğumu hakkında bilgi yoktur. Fakat Kerem de Aslı da eğitim almış kişilerdir. 1.3. Kahramanların Âşık Olmaları Kerem ilkokul arkadaşı Cem ile öğle yemeğine çıkar. Cem yemek için gidilen yerde bulunan kızlara bakar. Bu sırada Kerem hayalindeki kızı anlatır. O sırada Aslı kafeye girer. Bir sandalye alıp Kerem ile Cem’in masasına oturur. Kerem, Aslı’ya ilk görüşte âşık olur. Aslı da Kerem’in hayalindeki erkek olduğunu söyler o da Kerem’e âşık olur. 1.4. Evlenme Kafede birbirini görüp birbirine âşık olan Aslı ile Kerem bir hafta boyunca aynı yerde buluşurlar. Bir haftanın sonunda da ailelerden gizli yıldırım nikâhı ile evlenirler. 1.5. Sevgililerin Karşılaştığı Engeller Aslı ile Kerem evlendikten sonra ailelerin statü farkından kaynaklı bazı sorunlar yaşamışlardır. Evlendikten sonra yeni taşındıkları evi yerleştirirken salondaki kanepenin yeri ile ilgili sorunlar yaşarlar. Beraber geçirdikleri ilk pazar günü başlarına çeşitli olaylar gelir. Ailelerin tanışacağı gece sendikacı Muzaffer ile Leopar Perihan birbirine girer. 2. Motifler 2.1. D. SİHİR D.1150 Sihirli Eşyalar Onların evine büyücü kadından aldığı eşyaları yerleştirir. 36 2.2. G. DEVLER C.200 Cadılar (Büyücüler) Beşinci bölümde Kerem’in annesi Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak için büyü yaptırır. 2.3. H İMTİHANLAR Evlendikten sonra Aslı Kerem’in aşkını ölçmek için onu bazı imtihanlara tabi tutar. 2.4. P. CEMİYET P.150 Zengin Adamlar Kerem’in babası saygın ve zengin bir iş adamıdır. 2.5. R. ESİRLER VE KAÇAKLAR R.10 Kaçırma Dokuzuncu bölümde iki jokey Naşit Bey’den intikam almak için Aslı’yı kaçırır. 2.6. T. CİNSİYET T.10 Aşk Dokuzuncu bölümde Kerem -aşkından- Aslı’yı tehlikeli insanların elinden kurtarır. Aslı evlenirken gelinlik giyemediği için ona sürpriz yapıp altı gelinlik alır. Kerem Aslı’nın lise yıllarında sürekli gittiği kafeyi Aslı’nın işletmesi için satın alır. T.100 Evlilik Aslı ile Kerem ailelerden gizli evlenirler. T.130 Evlilik Âdetleri Aslı evlenirken gelinlik giyememiştir. 3. Dizi Müziği Aslı ile Kerem Dizi Müziği Eller gözler buluşmuş Dönüşü yok geriye Ateş bacayı sarmış alma asla hafife Paçayı da kaptırmış Yok, çare deli gölüm Ne dersen de artık boş nafile 37 Aslı ile Kerem adları dillere destan aşkları Aslı ile Kerem Aslı ile Kerem Aslı ile Kerem adları dillere destan aşkları Aslı ile Kerem Aslı ile Kerem 38 Kerem İle Aslı Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi 1. Karakterlerin Karşılaştırılması Kerem ile Aslı halk hikâyesinin başkarakterleri Kerem ve Aslı’dır. Kerem Ahlaz şehrinin beyinin oğludur. Bir bey oğlu olan Kerem aynı evde büyüdüğü beyin sarrafının kızı Aslı’yı sever. Aşk konulu halk hikâyelerinin birçoğunda olduğu gibi Kerem son derece sadık bir âşıktır. Aslı’nın aşkından hasta olur. Hatta hasta olduğu yetmezmiş gibi Elcevaz Dağı’ndan başladığı yolculuğu Van’dan Erzurum’a, Kayseri’ye kadar devam eder. Kerem Köroğlu, Zaloğlu Rüstem gibi toplumsal bir mücadeleye girişmez onun derdi biraz daha ferdidir. Kerem hikâyemizde tam anlamıyla bir halk aşığıdır. Öyle ki onun Karadağ’a bedduası da duası da kabul olur. 1971 yılında gösterime giren Kerem ile Aslı filmindeki Kerem aşkı ile izleyicileri şüpheye düşürmese de ailevi değişikliklerin olduğunu görürüz. Zengin kız ile fakir oğlan ikilisinin bir örneği olarak Kerem, Demircibaşı Bektaş’ın oğludur. Kadir İnanır’ın canlandırdığı Kerem karakteri rüyasında hep bir güzel kız görmektedir. Rüyasındaki kızı ise derviş sayesinde bulan Kerem halk hikâyesinde olduğu gibi bir ulu kişinin yardımı ile refaha ulaşır. Filmdeki Kerem de hikâyedeki gibi diyar diyar Aslı’nın peşinde gezer. Ama burada bir fark vardır. Aslı filmin başından itibaren Kerem’i sever. Oysa halk hikâyesinde Aslı’nın Kerem’i sevmesi için Kerem’in Kayseri’de onunla karşılaşması ve ona dua etmesi gerekecektir. Hikâyede bile bile dişlerini Aslı’nın annesine çektiren Kerem filmde Aslı’nın babasına yakalanmasıyla gözlerine mil çekilir. Hikâyedeki bir zulmün sinemaya uyarlanırken şekil değiştirdiğini görmekteyiz. Şekil değiştiren şeyler olduğu gibi doğal kalanlarda mevcuttur. Kerem’in Aslı’nın peşinden gittiğinde çobana rastladığını onunla konuştuğunu hem hikâyede hem filmde görmek mümkündür. Sinemadan çıktığımızda hikâyenin televizyon dünyasına bir komedi olarak aktarıldığını görüyoruz. Ozan Güven’in canlandırdığı Kerem’in de hikâyeye bağlı kaldığını fakat biraz daha modernize edildiğini görmekteyiz. Kerem artık Ahlaz beyinin oğlu değil holding sahibi Naşit Bey’in biricik zengin ve eğitimli tek çocuğuydu. Hikâyeden filme, filmden de diziye geçen karakterin biraz daha zayıflaması ise bu bağlamda söz konusudur. Her ne kadar kendince fedakârlıkları olsa da Kerem, saf âşık tipinden biraz uzaklaşır. Komedi dizisi olduğu için yer yer küçük duruma düştüğü de olur. Her ne kadar zengin bir ailenin çocuğu da olsa Kerem ailesinin baskısı altında bir hayat sürer. Bey olan babanın otoriterliği ise dizide neredeyse hiç yoktur. 39 Hikâyenin bir diğer başkarakteri de Aslı’dır. Halk hikâyesindeki Aslı Keşiş’in kızıdır. Kerem ile aynı evde büyüyen Aslı’nın aşkından yanıp tutuşan Kerem bir türlü derdini kimseye söyleyemez. Aslı zülüflerini taramış gerdanına dökmüştür. Aslı seherde açan bir dan yıldızıdır, ala gözlü nazlı dilberdir. Kerem Kayseri’ye gidene kadar Aslı, Kerem’i sevmemektedir. Kerem’in şiirlerinde anlattığı hatta uğruna yollara düştüğü Aslı Kerem’in duası ile ilk görüşte âşık olacaktır. Hikâyedeki karakaşlı, sürmeli gözlü ak elli Aslı’yı filmde simsiyah saçları ile Fatma Girik canlandırmıştır. Filmde Aslı’nın babası zengin bir beydir. Bey filmde pasif bir karakterdir. Veziri daha aktiftir. Filmde göze çarpan en büyük fark ise Aslı’nın kimliğinin gizlenmesidir. Arslan Bey adı ile bir erkek gibi yetiştirilen Aslı aynı yerde büyüdüğü Kerem’i küçüklüğünden beri sevmektedir. Hikâyedeki Kerem’in ad değişikliğini filmde cinsiyet gizlenmesi ile birlikte Aslı’da görmekteyiz. Filmdeki Hâk âşığı Kerem’in kerametlerini de Aslı’da görmek mümkündür. Gözlerine mil çekilen Kerem Aslı’nın dizine yatarken durumundan yakınır. Bu esnada Aslı’nın gözlerinden süzülen yaşlar Kerem’in gözlerine düşer ve gözleri açılır. Ayrıca Aslı karakteri hikâyeye göre daha asidir. Hikâyede ailesi ile Kerem’den kaçan Aslı yerine Kerem ile şehir şehir kaçan ne olursa olsun Kerem’den ayrılamayan, ölümü bile göze alan bir Aslı söz konusudur. Hatta bu öyle bir Aslı’dır ki Kerem uğruna elini kana bulayacak ve veziri öldürecektir. Şebnem Dönmez’in canlandırdığı Asli ise filmdeki kadar olmasa da Kerem için fedakârlık yapan bir tiptir. Kerem’in zengin ailesi ile savaşan bir işçi kızı olan Aslı, Kerem’i görmek için şirketin penceresine bile tırmanacaktır. Komedi unsurları ağır bassa da Aslı dizide Kerem için modern ideal âşık tipine bürünür. Her ne kadar başrol olmasa da başrole yardımıyla dikkatleri çeken üç isim ise hikâyedeki Sofu, filmdeki Neyran ve dizideki Cem’dir. Üçünün de işlevi aynıdır. Sofu Kerem’i gurbette yalnız bırakmazken, Neyran beyin ayırdığı Aslı ile Kerem’i buluşturmak için gizli görüşmeler ayarlar, Cem ise Kerem ile Aslı’nın aşklarını destekleyen tanışmalarına vesile olan Kerem’in yegâne arkadaşıdır. Dizide İlker Ayrık’ın canlandırdığı bu karakteri hikâyedeki Sofu ile birleştirmek hiçte yanlış olmayacaktır. Cem, Aslı’nın başı her belaya girdiğinde Kerem’e yardım edecektir. Bu karakterler kadar olmasa da hikâyenin seyrinin devamını sağlayan başka yardımcı karakterler de hikâyede, filmde ve dizide mevcuttur. Hikâyede Kerem Aslı’nın aşkından hasta olmuş pencereden bakarken Aslı’ya olan aşkını konuşmalarından anlayan bir koca karı da Kerem’i sınayan Hesna (Hüsna) Hanım da, onları yakaladığı halde beye vermeyen Kasım Ağa da, Kerem ile Aslı’nın evliliğindeki bazı problemler de yardımcı olan Yeliz yardımcı karakter 40 rolündedir. Değişik formlar alsa da yardımcı karakterler hikâyede, filmde ve dizide etkinliğini yitirmemişlerdir. Aslı ile Kerem Karakterlerin Karşılaştırılması Hikâye Film Dizi Kerem Mirza Bey Kerem Kerem Aslı Aslı Han Arslan Bey Aslı Anne – Baba Adı Bilgi yoktur. Hatice Sultan (Aslı) Naşit – Perihan Demircibaşı Bektaş (Kerem) (Kerem) Muzaffer – Behiye Güldane (Kerem) (Aslı) Arabozucu Tip Aslı’nın Annesi Vezir Perihan Yardımcı Tip Pir Neyran Cem Sofu Kasım Ağa Yeliz Hesna (Hüsna) Hanım Yaşlı Kadın 2. Epizotların Karşılaştırılması Hikâyede Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyidir. Annesi hakkında bilgi yoktur. Babası iyi bir inşan olmakla beraber oğlu ile de ilgilidir. Hikâyede soylu bir aileden olan Kerem, beyaz perdeye aktarılırken Demircibaşı Bektaş’ın oğlu olarak karşımıza çıkar. Böylelikle hikâye de sorun teşkil etmeyecek statü farkı filmde yer alacak ve filmin olaylarının akışını sağlayacaktır. Halk hikâyesini ilerleten ise Kerem’in “Sen İsa’nın ben Muhammed güli” diye anlattığı dizesinden de anlaşıldığı gibi dini farklılık olacaktır. Diziye geldiğimiz de ise statü farkını yeniden görmekteyiz. Fakat bu sefer de karakterler yer değiştirir ve Kerem zengin bir aileye Aslı işçi bir aileye mensup olur. Hikâyede devamlılık din çatışmasından, filmde zengin kız – fakir oğlan, dizi de bunun zıttı fakir kız – zengin oğlan çatışmasından sağlanmıştır. Halk hikâyesi özelliklerinin dışına çıkmayarak çocuksuzluk motifi ile hikâyenin başında okuyucu yahut dinleyiciyi karşılar. Sarraf ile gezmeye çıkan bey pire rastlar ve pirin elması ile çocuk sahibi olur. Üstelik bu olumlu sonucu veren sadece elma değildir. Sosyal devlet 41 anlayışının olduğunu beyin Uğra Dağı’na davet vermesi ile de görmekteyiz. Bey hakkında olumsuz bir ifadeye de rastlanılmamaktadır. Hikâyenin Anadolu versiyonunda ise beyin köşk yaptırması, şenlik düzenlenmesi sonucu bir ihtiyarın, beyin ve keşişin eşine fidan vermesi ve hanımların bu fidanları dikmesi ile çocuk sahibi olurlar. Bey’in eşi elma fidanını, keşişin eşi ise ayva fidanını diker. Meyve vermeyen fidanlardan sonra Bey’in eşi dua eder ve onun fidanının verdiği elmayı iki kadın bölüp yerler ve böylelikle çocuk sahibi olurlar. Filmde de çocuksuzluk motifi korunmuştur. Hakan oğlu olmasını ister. Bu durum hakanı o kadar üzer ki hakan ülke yönetimini bile boşlar ve bu sırada veziri ülkeyi yönetir. Demircibaşı Bektaş ile ava giden hakan bir dervişe rastlar. Derviş halkına zulüm edilmesine izin verdiği için hakanı uyarır ve hakana hem elma verir hem de bahçeye iki gülfidanı dikmesini söyler. Hikâyenin yazma nüshası ve Anadolu varyantının harmanlanıp önümüze sunulduğunu görmekteyiz. Fakat filmde olay akışı için başka bir yola daha başvurulmuştur. Hikâyedeki sosyal devlet anlayışını bireysel sorunları uğruna bırakan hakan idareyi vezire bıraktığı ve veziri de halka zulüm ettiği için ilahî güç tarafından cezalandırılır ve hakan oğlan çocuk istediği halde bir kız çocuğu sahibi olur. Fakat hakan onu erkek gibi yetiştirir. Bu kurgu sayesinde Aslı ile Kerem arasındaki aşk gizliden devam edebilmiş aynı yerde büyüyerek de devamlılığı sağlanmış olur. Dizi de ise kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur. Doğumlarının ardından hikâyede Kerem’in adı ilkin Mirza konur. Aslı’nın isteği üzerine adı değiştirilip Kerem olur. Filmde ise karakterler arasında değişiklikler yapılmıştır. Kerem yerine Aslı’nın adı Arslan Bey olmuştur. Kimliği ortaya çıktıktan sonra ismi de ortaya çıkmıştır. Dizi de ise ad almaları hakkında bilgi yoktur. Beraber büyüyen Kerem ile Aslı hikâyede de filmde de aynı yerde büyüyerek âşık olurlar. Dizide ise ilk görüşte âşık olma söz konusudur. Dizideki âşık olma şeklinin değişmesinde elbette iki binli yılların getirileri yadsınamaz. Hikâyede keşiş kızı olursa beye vereceğine söz verir. Hatta ikisinin de yaşı geldiğinde Aslı, Kerem’e nişan mendili verir. Filmde ise nişan ya da nişan mendili ile ilgili hiçbir detay bulunmamaktadır. Hikâyede nişan ile sabitleşen aşkları, filmde Arslan Bey’in kimliğinin ortaya çıkışı ile bir hüviyet kazanır. Nişan iki aşığın serüvenlerinin başlangıcı sayılabilir. Dizi de böyle bir durum yoktur. Hikâyede Aslı’nın annesi dini farklılıktan dolayı nişan olmuş olsa da bu evliliği istemez. Bu yüzden gece yarısı bir ata binip kaçarlar. Sevgililerin ayrılmasında burada en büyük etken annedir. Fakat Aslı’nın o zamanlar Kerem’i sevmediği de unutulmamalıdır. Filmde ise 42 arabozan taraf Aslı’nın babası hakandır. Hem Hakan hem de Aslı’yı seven vezir Aslı’nın Kerem ile evlenmemesini istemez. Aslı ile Kerem buluşmasın diye Aslı kuleye kapatılır. Kerem yine Aslı ile buluşur. Yakalanınca da gözlerine mil çekilir. Bu, o dönem sinemasının birçok filminde rastlanılan bir hadisedir. Her ne kadar konusunu halk hikâyesinden alsa da filmin dönemin sinema koşullarından etkilenmemesi düşünülemezdi. Konunun devamlılığı için gerekli olan engel üstelik dizide de yer almıştır. Dizi de ise Kerem ile Aslı’nın birlikte olmamasını Kerem’in annesi istemez. Aslı’nın ailesi zengin olmadığı için böyle bir durum takınan Perihan bu maddi farklılığı sürekli vurgular. Dizide en önemli fark ise Kerem ile Aslı’nın evlenmiş olmaları ve konunun devamlılığının bu şekilde sağlanmış olmasıdır. Evli oldukları halde bile annesinin onları ayırma çabaları ise hikâye ve film ile tamamen zıt bir yol çizer. Her ne kadar ayırıcı faktör olsa da hikâye de evlendiklerinde bunların hepsi son bulur. Boşanma gibi bir durum söz konusu olmadığından yaşadıkları sadece evlenene kadardır. Filmde de bu durum devam etmektedir. Aslı ile Kerem’in tek amacı evlenmektir. Hikâyede gurbete çıkan Kerem’in birçok ili gezdiğini görmekteyiz. İlk kez bahçede gördüğü Aslı’yı ikinci kez Erzurum’da, üçüncü kez de Kayseri’de görür. Kayseri’ye gidene kadar ise dağlara, turnalara Aslı’yı sorar. Hikâyenin bu kısmı sinemanın ve dönemin koşullarının el verdiği ölçü de filmde korunmuştur. Gözlerine mil çekilen Kerem dağ dağ gezmiştir. Çobana, pınarbaşındaki kızlara Aslı’yı sormuştur. Dizide ise hemen birbirine kavuşan, evlenen Aslı ile Kerem için böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Üstelik anlatılan dönem de bir âşık oğlanın elinde sazı ile sevgilisinin peşinden gidebileceğine inandırıcılık açısından ters düşmekteydi. Halk hikâyesinde türlü zorluktan geçen Kerem Hesna (Hüsna) Hanım sayesinde Aslı’ya kavuşur. Fakat bu da kolay olmaz. Babası bir kez daha onları ayırmak ister ve sihirli bir elbise diker. Kerem’in duası ile bu sihir çözülür ve kavuşurlar. Kimi varyantlarda Kerem bu düğmeleri çözemez ve aşkından yanar, kül olur. Hatta ardından Aslı da kendini ateşe atar. Bir başka varyantında ise Kerem düğmeleri açamayıp tutuşunca, Aslı küllerinin başında kırk gün bekler. Kırk günün sonunda saçını süpürge yapıp külleri toplamaya çalışırken saçına düşen bir kıvılcımla Aslı da yanar. Türkmen ve Horasan varyantında ise Kerem yandıktan sonra Aslı kırk yıl mezarının başında bekler. Sonra dua eder ve duası sonucunda Kerem canlanır. Aslı’nın da gençleşmesi üzerine Hz. Muhammed ve Hz. Ali tarafından nikâhları kıyılır. Filmde de hakan yaptıklarına pişman olur. Fakat vezir tarafından zehirlenerek öldürülür. Vezirin kapattığı kuleden kaçan Aslı vezirin tuzağına düşer. Kerem ok ile öldürülürken bu duruma dayanamayan Aslı hançer ile veziri öldürür. 43 Dizi de ise böyle bir durum yoktur. Evlenen Aslı ile Kerem ailelerin çatışmaları arasında evliliğini sürdürür. Aslı ile Kerem Epizot Karşılaştırılması Hikâye Film Dizi Kahramanların Kerem’in ailesi Aslı’nın ailesi zengin Kerem’in ailesi Aileleri zengin Aslı Müslüman zengin Aslı Hıristiyan Aslı Müslüman Kahramanların Çocuksuzluk motifi, Doğumu elma yemek (yazma Elma yiyerek ve nüsha) gülfidanı dikme Bilgi yoktur. Çocuksuz motifi ayva ve elma fidanı yetiştirip elma yemek (Anadolu varyantı) Kahramanların Ad Mirza Bey ismini Kimliği gizlenen Alması Aslı değiştirir Kerem Aslı’nın adı Arslan yapar. Bey bilinir. Kahramanların Aynı evde Aynı evde büyüyerek Âşık Olmaları büyüyerek âşık olma âşık olma Bilgi yoktur. İlk görüşte âşık olma Nişanlanma Keşiş kızı olursa beye vereceğine söz Nişanlanma yoktur. Nişanlanma yoktur. verir. Sevgililerin Aslı’nın annesi Vezir ve hakan Kerem’in annesi Buluşmasının istemez. istemez. istemez. Kerem’in Gurbete Kerem Sofu ile Yek başına Aslı’yı Çıkışı Aslı’yı arar. İlk aramaya çıkar. Gurbete çıkış ve bahçede, ikinci kez Şiir okuduğu bir karşılaşma yoktur. Erzurum’da üçüncü handa karşılaşır. Engellenmesi 44 kez Kayseri’de görür. Buluşma Kayseri beyinin Gurbete çıkmadan kör Aileden gizli kardeşi Kerem’i edilir. Kerem’in gözü evlenirler. imtihan eder. buluşmada Aslı’nın gözyaşı ile açılır. Sonuç Kerem ile Aslı Kerem ile Aslı Kerem ile Aslı muradına erer. kavuşamaz. evlenir ve onlar evlendikten sonra olaylar başlar. 3. Motiflerin Karşılaştırılması Kerem ile Aslı halk hikâyesinde ilkin Yardımcı Kuşlar motifini görmekteyiz. Kerem Aslı’nın peşinden Kars’a giderken yolda turnalara rastlar ve onlara “Gökyüzü bölük turnalar / Nedir sizin ahvâliniz hâliniz / Arzuhâl yazaram yâre sunmağa / Dost iline uğrar m’ola yolunız” der. Yola devam edip Handeresi’ne geldiklerinde ise Kerem ile Sofu yine bir bölük turnaya rastlarlar ve Kerem yine sazını eline alır: “Silkinüp boynun uzatmış / Turna ben avcı değilim / Irak yolları gözetmiş / Turna ben avcı değilim” der. Turnalar ile konuşan Kerem, onların yardımı ile Aslı’nın peşinden gitmeye devam eder. Bir diğer motif Sihir motifidir. Halk hikâyesinde çocuğu olmayan şahın sıkıntısını gezmeye gittiğinde rastladığı bir pir anlar ve ona elma verir. Uğra Dağı’na düzenlediği davetin ardından şah yatsı namazını kılıp elmanın yarısını kendi yarısını eşi yer. Çocuğu olmayan sarraf da pirin verdiği diğer elmayı isteyince şah onu da ona verir. Yedikleri elma ile keşişin bir kızı şahın bir oğlu olur. Masallarımız da ya da çocuksuzluk motifinin olduğu hikâyelerde elma yiyerek çocuk sahibi olmaya çok sık rastlarız. S. Thompson’da direk bu iki motif olmasa da çocuksuz ve elma yeme motifi bizim anlatılarımızda geniş ölçüde yer bulur. Sihir motifi içindeki bir alt başlık da Sihirli Giyecekler’dir. Keşişin Aslı’ya diktiği sihirli mintan bu gruba girer. Kerem ile aslı evlendikleri akşam bu mintan yüzünden kimi varyantlarda kavuşamazlar. Fakat bizdeki metinde mintanın sihirli düğmeleri Kerem’in duası ile açılır. İki sınavdan geçen Kerem’in hak âşıklığı da böylelikle okuyucunun ya da dinleyicinin nazarında da kesinleşir. Kerem ile Aslı Türk sinemasına aktarılırken Sihir motifi içerik olarak biraz değişikliğe uğrasa da kendini korumuştur. Sihirli Yiyecek bahsi çocuğu olmayan hakanın da yardımına 45 yetişecek, derviş hakana ve çocuğu olmayan Bektaş’a bir elma verecektir. Bunun yanı sıra iki gülfidanı da dikmelerini söyleyip gidecektir. Elma gibi önemli bir motifin sinemaya aktarılırken korunduğunu görmekteyiz. İkinci bir alt başlık ise İnsanın Farklı İnsan Şekline Dönüşmesi’dir. Arslan bey olarak bilinen ve kimliği gizlenen Aslı ormanda Kerem ile gezerken aynı derviş gelir ve Arslan Bey’in şeklini sihir ile değiştirir. Otuz bir yıl sonra bir komedi dizisinin başkahramanı olan Kerem ile Aslı’da da sihir başlığını görmek mümkündür. Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak ister ve bunun için bir büyücüye gider. Büyücü ona sihirli nesneler verir. Perihan büyücüden aldığı bu eşyaları Kerem ile Aslı’nın evine yerleştirir. Bir diğer motif ise Olağanüstülükler’dir. Hikâyede Kerem’in gittiği birçok yer Olağanüstü Yerler başlığına dâhil olur. Kerem’in türküsü üzerine düzelen Ağrı Dağı’nın dumanı da, Murat Suyu’nun köpürmesi de hatta Kızılırmak üzerinde Kerem’in türküsü ile oluşan hayali köprü de bu olağanüstü mekânlara örnektir. Erzurum’a gelmeden fırtınaya yakalanan Kerem ile Sofu sığındıkları mağaradan Hızır’ın kerameti ile de kurulurlar. Elma yiyerek çocuk sahibi oldukları için de elmayı Olağanüstü Ağaçlar Bitkiler ve Meyveler başlığına da dâhil edebiliriz. Ki bu motif filmde de kendini korur. Filmde bir de Olağanüstü Tedaviler’den birine rastlıyoruz. Hakan’ın emri ile mil çekilen Kerem’in gözleri, Aslı’nın dizinde otururken gözyaşları ile ıslanınca açılır. Dizi biraz daha yakın tarih olduğu için onda olağanüstülüklere rastlamak pek mümkün değildir. Devler başlığı altındaki Cadılar’a hem hikâyede, hem filmde, hem dizide rastlarız. Hikâyede Keşişin diktirdiği sihirli elbiseyi Aslı’ya cazu kadınları giydirir. Filmde ise kötü vezir hakanı öldürmek için cadının yanına gider ve ondan zehir hazırlamasını ister. Diziye geldiğimiz de ise yine cadılar ile karşılaşırız. Beşinci bölümde Perihan, Aslı ile Kerem’i ayırmak için büyücü bir kadına gider, onlara büyü yaptırır. İmtihanlar başlığında ise hikâyede Süs Eşyaları ile Tanıma söz konusudur. Aslı’nın Kerem’e verdiği nişan mendilini, Kerem Kayseri’ye diş çektirmeye gidince ağzında tutar. Aslı, Kerem’e verdiği mendil ile Kerem’i tanır. Kerem’in bir diğer imtihanı da evlilikte olur. Hesna (Hüsna) Hanım Bir bahçeye gönderdiği kırk kızdan Kerem’e Aslı’nın karşılığında istediğini alabileceğini söyler. Kerem illa Aslı’yı isteyince kızların isimlerini bilmesini ister. Kerem şiir ile hepsinin ismini söyleyince Hâk âşığı olduğu da anlaşılır. Böylelikle Aslı’yı da Kerem’e verirler. İki karakterin de birbirini sevdiği filmde böyle bir imtihan yoktur. Dizide ise biraz daha komik ve modern imtihanlar söz konudur. Aslı, Kerem’in sevgisini ölçmek için ona çiçek olmasını ya da her istediğini yapıp yapmamasını ölçüt alır. 46 Geleceğin Tayini motifi ise hikâye ve filmde varlığını korurken dizide bulunmamaktadır. Bey ile gezmeye çıkan keşiş pirin verdiği elmanın yarısını ister ve bunun karşılığında kızı olursa beyin oğluna vereceğine dair söz verir. Aynı durum filmde şekil değiştirip karşımıza çıkar. Bektaş ile ava çıkan bey kızı ya da oğlu için söz almaz. Karşılaştığı dervişe çocuğu olursa iyi bir hakan olacağına dair söz verir. Nitekim sözü tutmadığı için oğlu değil kızı olur. Hikâyede olan bir başka motif de Beddua’dır. Kerem’in duaları gibi bedduaları da gerçekleşir. Karadağ dumandan geçit vermeyince Kerem’in bedduası üzerine yanar. Şans ve Talih motifine geçersek Olağanüstü Yardımcılar ve İnsan Yardımcılar hem hikâyede hem filmde vardır. Hikâyemizde lalası ile gezmeye çıkan bey pir ile karşılaşırken, filmde Bektaş ile ava giden hakan da pir ile karşılaşır. Bu olağanüstü yardımcı hikâyede Kerem ile Sofu Erzurum’da fırtınaya yakalandığında da karşımıza çıkar. Onları kaldıkları mağaradan kurtarır. Filmde de bu yardımcı Aslı’nın gizlenen kimliğini ortaya çıkartır. Hikâyede Kerem’in derdini, aşkını anlayan yaşlı kadının durumu beye bildirmesi ve filmde Kasım Ağa’nın iyilikleri, Aslı’nın yardımcısı Neyran’ın onları buluşturmak için uğraşları birbirine eşittir. Dizide her ne kadar Cem, Kerem ile Aslı’nın tanışmasına yardımcı olsa da onun haricinde kayda değer bir olay söz konusu değildir. Cemiyet motifinde ise hikâye ve filmdeki yöneticilerin dizide zengin adam şeklini aldığını görüyoruz. Hikâyede Kerem’in babası Ahlaz şehrinin beyi iken filmde Aslı’nın babası hakandır. Dizide de Kerem’in babası zengin bir iş adamıdır. Filmde bir de arabozucu tip olarak vezir ile karşılaşırız. Vezir de Aslı’yı sever ve onun Kerem ile evlenmemesi için elinden geleni yapar. Sadece dizide olan motif ise Esirler ve Kaçaklar başlığı altındaki kaçırma motifidir. Dizinin dokuzuncu bölümünde Naşit Bey’den intikam almak için Aslı’yı kaçırırlar. Kerem ve bütün aile Aslı’yı kurtarmaya çalışır. Hikâye ve filmde böyle bir durum yoktur. Dönemin sineması ile büyük ilgisi olan göze mil çekilmesi filmin Anormal İşkenceler motifini oluşturur. Hikâyede ve dizide ise göze mil çekme söz konusu değildir. Hikâyede, filmde ve dizi de varlığını yegâne koruyan şey ise aşk motifidir. Hepsinde âşıkların kavuşması/kavuşmaması ve dillere destan bir aşk mevcuttur. Hikâyede evlilik ile sonlanan bu aşk film de ölümle sonuçlansa da dizide de evlilik olur. Hatta öyle ki dizi evliliği başa alır ve eylemler dizisini evlilik sonrasına bırakır. Dizide gelinlik giyme âdetine de değinilir. Hikâyenin statü farkından sonra ana temasını oluşturan bir diğer çatışma olan din ise sadece hikâyede kullanılmıştır. Film ve dizide bu motif kullanılmamıştır. Onun yerine her ikisi de statü farkına değinen bir aşk temasını ele almıştır. 47 Aslı ile Kerem Motif Karşılaştırılması Hikâye Film Dizi B. HAYVANLAR Yardımcı Kuşlar Yoktur. Yoktur. D. SİHİR Sihirli Yiyecekler Sihirli Yiyecekler Sihirli Giyecekler İnsanın Farklı Sihirli Eşyalar İnsan Şekline Dönüşmesi F. Olağanüstü Yerler OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olağanüstü Olağanüstü Yoktur. Ağaçlar, Bitkiler, Ağaçlar, Bitkiler, Meyveler Meyveler Olağanüstü Tedaviler G. DEVLER Cadılar Cadılar Cadılar H. İMTİHANLAR Süs Eşyaları İle Yoktur. Aslı’nın Kerem’in Tanıma aşkını imtihan Evlilikle İlgili etmesi İmtihanlar Anlaşmalar ve Söz M. GELECEĞİN TAYİNİ Vermeler Anlaşmalar ve Söz Yoktur. Vermeler Çeşitli Beddualar N. ŞANS VE TALİH P. CEMİYET Olağanüstü Olağanüstü Yardımcılar Yardımcılar İnsan Yardımcılar İnsan Yardımcılar Krallar Krallar Yoktur. Zengin Adamlar Kralın Vezirleri R. ESİRLER VE Yoktur. Yoktur. Kaçırma Yoktur. Zalim İşkenceler Yoktur. KAÇAKLAR S. ANORMAL ZULÜMLER Aşk T. CİNSİYET Aşk Aşk Evlilik 48 Evlilik Evlilik Adetleri V. DİN Din Yoktur. 49 Yoktur. LEYLÂ İLE MECNUN Leylâ İle Mecnun Halk Hikâyesi 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Ailedeki bireylerin isimleri hakkında bilgi yoktur. Bunun harici Leylâ ile Mecnun amca çocuklarıdır. Mecnun’un anne babası iyi insanlardır. Hatta Mecnun’un Leylâ’ya olan sevgisinden onlar da kahrolur sonra vefat ederler. Fakat Leylâ’nın babası o kadar da iyi değildir. Annesi hakkında çok bilgi yoktur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur. Leylâ’nın adı Leylâ’ydı. Mecnun’un adı önceden Gays’tır. Bade içtikten sonra pirler tarafından Mecnun adını alır. 1.3. Kahramanların Eğitimi Kahramanların eğitimi hakkında bilgi yoktur. 1.4. Kahramanların Âşık Olmaları Kahramanlar bade içerek âşık olmuşlardır. Mecnun uyurken bir gece üçler, beşler, yediler ilk Mecnun’un başına gelirler. Yedi sakallı (başları yeşilbaşlı) odanın içine doldular. Peşine kırklar geldi. Mecnun kim olduklarını sordu. Hz. Hızır kim olduğunu söyler. Sonra pir elinden badeyi doldurup uzatır. Mecnun badeyi içmeye kalkışır. Pir elinden tutar. Kimin için içtiğini sorar. Mecnun cahil olduğunu bilmediğini söyler. Pir kendi bir adı binbir adına içmesini söyler. Mecnun badeyi içer içmez üç yüz altmışaltı damarı tutuştu. Pir ikincisi söndürür diyerek ikinci badeyi sunar. Kimin için içeceğini sorar, Mecnun cahil olduğunu bilmediğini söyler. Pir, gördüğü üçler, beşler, yediler, kırklar erenler adına içmesini söyler. Mecnun ikinci badeyi içer. Üç yüz altmışaltı damarı coşar. Pir üçüncüsünü doldurur. Pir kimin adına içtiğini sorar. Mecnun yine bilmediğini söyler. Pir Leylâ’nın âşkına iç der. Pir kolunun altını kaldırır. Mecnun Leylâ’yı orada görür. Gerçek sanar, uzanmaya çalışır. Mecnun orada öylece bayılır. Leylâ odasında uyurken pirler Leylâ’nın başına toplanır. Ona da bade içirirler sonra pir kolunu kaldırır Leylâ orada Mecnun’u görür. Gerçek sanar, uzanmaya çalışır Leylâ da odada bayılır. 1.5. Mecnun ve Görmiş’in İmtihanı 50 Leylâ’nın diğer amcasının oğlu Görmiş de Leylâ’yı sever. Leylâ için her şeyi yapacağını söyler. Leylâ ikişer adamla ikisine de yazı gönderir. Yazıda “Eğer azalarından; parmağından, ayağından kesersen ya da kolunu kesersen seni alırım. Eğer seviyorsan kolunu ya ada ayağını kes yoksa almam. Beni kim severse önce sözümü sever.” Yazmaktadır. Görmiş Leylâ’nın dediklerini kabul eder, isterse canını verebileceğini de söyler. Mecnun ise bir nefis uğruna Allah’ın verdiği azayı kesmem der. Leylâ bunun bir sınama olduğunu söyler ve Görmiş’e sakat kalırsa onu nasıl bakacağını sorar. Leylâ Mecnun’u seçtiğini söyler. 1.6. Leylâ’nın Gurbete Çıkışı ve Mecnun’un Gurbete Çıkışı Durumdan hoşnut olmayan Leylâ’nın amcası kardeşini fitneler ve bunun üzerine Leylâ’nın babası Leylâ’yı Mecnun’dan kaçırmak için ailesini alıp diyar diyar gezer. Mecnun’a haber verirler. Mecnun da dayanamaz peşlerinden gurbete çıkar. İkisi de ayrı ayrı çimenlere oturduklarında bad-ı sabah rüzgârı onlara birbirinin kokusunu getirir. Mecnun yolda iki kere çobanla karşılaşır. Leylâ’yı ararken aç olduğu vakitlerden birinde çoban diğerinde de Hz. Hızır yardımına yetişti. Mecnun diyar diyar Leylâ’yı arayıp durdu. 1.7. Mecnun’un Leylâ’sını Mevlâ’da Bulması Mecnun diyar diyar gezer, fakat Leylâ’yı bir daha göremez. Ömrünün dörtte üçünü dağlarda geçirir. Üçler, beşler, yedilere şiirler söyler. Mecnun anlar ki Leylâ aşkı Mevlâ aşkıdır. Leylâ da zamanla yaşlanır. Bir deri bir kemik kalır. Anne ve babası yaptığına pişman olur. 2. Motifler 2.1. E. ÖLÜM Mecnun Leylâ’ya aşkından yanıp tutuşurken oğullarının bu hâline dayanamayan anne babası da Mecnun rüyada bade içtikten bir ay kırk gün sonra vefat eder. 2.2. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.790 Olağanüstü Gökyüzü ve Hava Olayları Gurbete çıkan Leylâ çimene çadır kurar. Leylâ çadırın içinde otururken bad-ı sabah rüzgârı gelir ve Leylâ’ya Mecnun’dan haber getirir. Aynı şekilde onu aramaya çıkan Mecnun da bir çimende çadır kurmuştur ve ona da bad-ı sabah rüzgârı Leylâ’nın kokusunu getirir. F.980 Hayvanlarla İlgili Olağanüstü Olaylar 51 Mecnun gurbette gezerken bir kuş kafasına yuva yapar. Hızır çobandan yemek isteyince üç seneden kalan kısır koyun dile gelip kendisini sağmasını söyler. 2.3. H. İMTİHANLAR H.300 Evlilik İle İlgili İmtihanlar İki amca çocuğunun da kendisini istemesi üzerine Leylâ ikisini de bir imtihana tabi tutar. Bir yazı yazar ve yanına iki adam katarak yazılarının birini Mecnun’a birini Görmiş’e yollar. Yazıda herhangi bir azasını kesmesi karşılığında onlardan biriyle evleneceğini söyler. 2.4. K. ALDATMALAR K.2210 Hain Akrabalar Amcası Leylâ’nın babasını fitneler. Leylâ’nın babası Leylâ’yı Mecnun’dan kaçırıp diyar diyar gezdirir. K.2220 Hain Rakipler Leylâ’nın diğer amcasının oğlu Görmiş de Leylâ’yı sevmektedir. Onun ile evlenmek için her şeyi yapacağını söyler. 2.5. N. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Mecnun’un acıktığı bir başka gün bir çobanla karşılaşır. Ondan yemek isteyemez. Mecnun’a bade sunan Hızır o sırada oraya gelir çobana kendisinin aç olduğunu söyler. O sırada Mecnun için de yemek ister. N.820 İnsan Yardımcılar Mecnun yollarda Leylâ’yı ararken bir çobana rastlar. Çoban Mecnun’un aç olduğunu anlar. Davarı sağıp Mecnun’a karnını doyurması için verir. 2.6. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR Q.520 Pişmanlıklar Mecnun’u doyuran çoban Mecnun gittikten sonra ona sıkıntısını sormadığı için pişman olur. 2.7. T. CİNSİYET T.10 Aşk 52 Gays amcasının kızı Leylâ’yı sevmektedir. Leylâ’nın kimse de gönlü yoktur. Bir gece rüyasında üçler beşler yediler kırkları gördükten sonra o da Gays’a âşık olur. 53 Leylâ İle Mecnun Film Yönetmen: Duygu Sağıroğlu Senaryo: Duygu Sağıroğlu Yapımcı: Memduh Ün Kadri Yurdatap Oyuncular: Fatma Girik Kadir İnanır Reha Yurdakul Kerim Afşar Hikmet Taşdemir Serpil Gül Baki Tamer Mine Aynur Solfy Aydan Yıl:1972 Tür: Dram, Romantik Yapım: Acar Film Ali ile Leylâ amca çocuklarıdır. Beraber büyümüşlerdir. Bir gün çobanlık yaparken bir pir ile karşılaşırlar. Pir birbiri için yaratıldıklarını söyler. Orada ayrılmayacaklarına dair yemin ederler. Leylâ’nın babası beydir. Beyin heyeti Ali’nin babasının o toprakları terk etmelerini ister. Ali küçük yaştayken ailesi oradan göç eder. Ali ve Leylâ yıllar sonra karşılaşırlar. Her ne kadar kavuşmak isteseler de araya çeşitli hileler ve arabozucu insanlar girer. Ali zindana atılır. Orada pir ona yardım için bir içecek içirir. Herkes öldüğünü zanneder. Leylâ da öyle düşünür. Zehir içerek intihar eder. Mecnun döndüğünde Leylâ’nın öldüğünü görür. Kahrolur. Kavuşamazlar. 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Ali’nin (Mecnun) babası Haşim Bey ile Leylâ’nın babası Hasan Bey kardeştirler. İkisi de beydir. Fakat nüfus arttığı için ihtiyar ağalar küçük kardeş olan Hasan Bey’in topraklarından gitmelerini isterler. Bunun üzerine Ali ve ailesi o toprakları terk ederler. Aslında iki kardeş arasında bir sorun yoktur. 54 Kahramanların anneleri hakkında bilgi yoktur. Sadece göç sırasında ve birkaç sahnede görünmüşlerdir. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur. Ad almaları hakkında da detaylı bilgi yoktur. Film çocuklar yedi, sekiz yaşlarındayken başlar. Kızın adı Leylâ’dır oğlanın adı Ali’dir. Ali zindana düştükten sonra “Sana Leylâ bana Mecnun dediler” dizesiyle kendine Mecnun der. 1.3. Kahramanların Eğitimi Kahramanların eğitimi hakkında bilgi yoktur. 1.4. Kahramanların Âşık Olmaları Şiir Söylemeye Başlamaları Leylâ ile Ali (Mecnun) sürüyü beklerken bir derviş yanlarına gelir, onlardan su ister. Su kalmadığı için Leylâ koyunlardan süt sağar. Derviş Ali’nin kenara koyduğu bir sazı görür. Bunun üzerine Leylâ’ya bir ceylan, Ali’ye bir saz verir. Ali’nin şiirleri, türküleri çok ünlenir. Leylâ da o ceylanı yanından ayırmaz. Leylâ filmde şiirler söylemektedir, fakat bunun kaynağı belirtilmemiştir. 1.5. Sevgililerin Evlenme Engelleri ve Mecnuna İftira Atılması Amca çocukları olduğu için görüşmelerinde sorun yoktur. Fakat Vezir (Haşim) Leylâ’yı sevmektedir. Ali ile Leylâ’nın birlikte olmasını istemez. Para ile bir kadın tutar ve Ali’ye iftira atar. Halk ve amcası Ali’yi dışlar hatta sokak ortasında onu taşlarlar. 1.6. Mecnun ve Ailesinin İkinci Kez Göç Etmeleri Bu olay üzerine Haşim Bey, kardeşinden yine topraklarını terk etmesini ister. Ali ve ailesi göç ederler. Leylâ da onlarla gider. Babası Leylâ’yı tehdit eder, Leylâ dönmek zorunda kalır. 1.7. Sultanın Leylâyı İstemesi Leylâ’nın türkü söylemesi ve güzelliği dilden dile yayılır. Bir sultan Leylâ’nın da gönlü olursa evlenmek ister. Babası Leylâ’yı vermek ister. Leylâ istemez. 1.8. Mecnunun Çöllere Düşmesi 55 Mecnun sıkıntısı olduğunda kendini çöllere atan biridir. Leylâ’nın sultan tarafından istenmesi ve olaya müdahale edemeyişi üzerine kendini çöllere atar. Çöllerde sürünürken, Vezir (Haşim) para ile tuttuğu kadını –doğruları söylemesin diye- bıçaklayıp çölle atar. 1.9. Gerçeklerin Ortaya Çıkması Ali çölde kadına rastlar. Kadın gerçekleri söyler ve ölür. Ali Haşim’in yanına gidip doğruları amcasına anlatması için onu amcasının huzuruna çıkartır. Haşim orada yalan söyler. 1.10. Mecnunun Zindana Atılması ve Oradan Kurtulması Amcası kızıp Ali’yi zindana attırır. Derviş gelir. Elindeki bir içeceği Ali’ye sunar. Ali içer ve olduğu yerde yığılır, onu öldü sanırlar. Gömerler. Annesi mezar başında ağlarken derviş gelip mezarı açmasını söyler. Kadın denileni yapar. Mecnun mezardan canlı bir şekilde çıkar. 1.11. Leylânın Zehir İçerek İntiharı Leylâ, Ali öldüğü için bir büyücüye gidip zehir hazırlatır. Sultanın sarayındayken onu içer. Ali gelir fakat Leylâ yavaş yavaş ölmektedir. Mecnun saraya gelir. Sultan aşklarına saygı duyar aradan çekilir. 1.12. Sonuç Buluştukları pınar başında Leylâ ölür. Ali artık Leylâ’dan geri kalmış Mecnun olarak yaşar. 2. Motifler 2.1. B. HAYVANLAR B.340 Yardımcı Hayvanların Çeşitli Davranışları Küçükken pirin Leylâ’ya verdiği ceylan Ali ile Leylâ’nın birbirlerini bulmasına yardım eder, ikisi arasında aracı görevi de görür. 2.2. D. SİHİR D.800 Sihirli Nesne Çobanlık yaparken Ali ile Leylâ’nın karşılaştıkları pir elindeki değneği yere vurur ve yerden su çıkar. 2.3. E. ÖLÜM 56 E.300 Ölümden İyi niyetle Dönme Mecnun zindan da dervişin verdiği ilacı içer. Öldü zannedilir. Gömülür sonra canlanır. 2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.1010 Diğer Olağanüstü Olaylar Ali ile Leylâ koyunları otlatırken çölden yanlarına bir yaşlı adam gelir. Adam çeşitli kerametlerde bulunur. 2.5. G. DEVLER G.200 Cadılar (Büyücüler) Leylâ, Ali’nin öldüğünü duyunca büyücüye gidip kendine zehir hazırlatır. 2.6. H. İMTİHANLAR H.0 Kimlik İmtihanları Leylâ ile Ali pınar başında karşılaşınca Leylâ Ali’nin onu tanıması için sevdiği kızın saç rengini, göz rengini sorar. 2.7. K. ALDATMALAR K.890 Kendi Kendini Öldürmeye Teşebbüs Leylâ, Ali’nin öldüğünü duyunca büyücüden aldığı zehri içer. K.1700 Yalanlar Yoluyla Aldatma Hamza yalan söyler, Leylâ hariç herkes inanır. Ali zor durumda kalır. K.1930 Hain Sahtekârlar Hamza Leylâ’yı istediğinden Ali ile Leylâ’nın arasını bozmak için uğraşır. K.2110 İftiralar Hamza para ile bir kadın tutar ve Ali’ye ahlaksız bir iftira atar. 2.8. M. GELECEĞİN TAYİNİ M.100 Ant ve Yeminler Dervişin ardından Ali ile Leylâ ayrılmamak için yemin ederler. 2.9. N. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Derviş önce birbirlerine âşık olmalarına sonra Ali’nin zindandan çıkmasına yardım eder. 57 2.10. S. ANORMAL ZULÜMLER S.400 Zalim İşkenceler Hamza’nın iftirası yüzünden Ali toplum tarafından taşlanır ve dövülür. 3. Şiirler Filmde Mecnun’un söylediği şiirler: 1 Doya doya bakamadım Gök mavisi gözlerine Bir gün başım koyamadım O Leylâmın dizlerine Bir gün başımı koymadım O Leylâmın dizlerine Gönlümde kalmadı karar Gözlerim Leylâmı arar Ben Leylâdan ayrılalı İçimde bir ateş yanar Ben Leylâdan ayrılalı İçimde bir ateş yanar 2 Of of gözleri sürmeli ceylan Bilmem nerededir Leylâm Göster bana cemalini Seni arıyorum Leylâm Göster bana cemalini Seni arıyorum Leylâm Bana hayat veren sensin Bana hayat veren sensin Gönlümün sultanı Leylâm 58 3 Dert kalmadı geldi garip başıma Felek acımadı bu gözyaşıma Sana Leylâ bana Mecnun dediler, dediler Böyle yazın Böyle yazın mezarımın taşına, taşına Böyle yazın mezarımın taşına Zindan oldu koca dünya Mecnuna Razıyım yolunda öleyim Leylâm Öleyim Leylâm Al duvaklı gelin olmuş diyorlar, diyorlar Ölmeden bir kere Ölmeden bir kere göreyim Leylâm, göreyim Leylâm Ölmeden bir kere göreyim Leylâm 4 Murada eremedik Leylâm Ömrümüzce ağladık ikimiz de Sen yoksun artık Ben de yoktan beter Gülmedik hiç bu yalan dünyada Güldürsün orada kadir Mevla’m Unutulmasın aşkımız, yazılsın 5 Feda etti canını Leylâ benim uğruma Merhamet eyle Ya Rab Leylâ Mecnun kuluna Merhamet eyle Ya Rab Leylâ Mecnun kuluna Filmde Leylâ ile Mecnun’un söylediği şiirler: 1 59 Mecnun: Şekerden baldan tatlıdır Leylâm senin dilin bana Şekerden baldan tatlıdır Leylâm senin dilin bana Damarımda kanımsın sen Canım kurban Leylâm sana Canım kurban Leylâm sana Leylâm sana Leylâ: Ayrılığın ateşten ok Senden gayrı sevdiğim yok Ayrılığın ateşten ok Senden gayrı sevdiğim yok Dünya dünya diyorlar oy Senden başka bir dünyam yok Senden başka bir dünyam yok Bir dünyam yok Mecnun: Mecnun: Ne gecenin mehtabında Ne gündüzün güneşinde Ne gecenin mehtabında Ne gündüzün güneşinde Ne Yusuf’un Züleyha’da Sende olan güzellik yok Sende olan güzellik yok Güzellik yok Leylâ: Ben peteğim sen balımsın Ben ağacım sen dalımsın Ben peteğim sen balımsın Ben ağacım sen dalımsın Sen olmazsan yaşayamam Damarımda sen kanımsın Damarımda sen kanımsın 60 Sen kanımsın 2 Leylâ: Taşa tuttular Ali'mi Her tarafı yaralandı İçime bir acı çöktü Ciğerlerim parelendi İçime bir acı çöktü Ciğerlerim parelendi Mecnun: Izdırabım çoktur Leylâm Fakat suçum yoktur Leylâm Senden sadık bu dünyada Benim dostum yoktur Leylâm Leylâ: Kadir Mevla’m sen bilirsin Suçu yoktur bu Ali'min Etrafını düşman sarmış Dostu yoktur bu Ali'min Etrafını düşman sarmış Dostu yoktur bu Ali'min 61 Leyla İle Mecnun Dizi Yönetmen: Onur Ünlü Eyüp Boz Murat Onbul Senaryo: Burak Aksak Yapımcı: Orkun Ünlü Funda Alp Oyuncular: Ali Atay Serkan Keskin Osman Sonant Köksal Engür Cengiz Bozkurt Ezgi Asaroğlu Ahmet Mümtaz Taylan Asuman Dabak Mehmet Usta Ege Tanman Ayşe Selen İştar Gökseven İpek Türktan Güliz Gençoğlu Melis Birkan Zeynep Çamcı Müge Boz Yıl:2011 Tür: Absürt Komedi Senaryosunu Burak Aksak’ın yazdığı Leyla ile Mecnun adlı dizide Mecnun ve Leyla aynı hastanede doğmuştur. Kuvöz olmadığından aynı kuvöze konulduğu zannedilir. Aslında bir ak sakallı dede tarafından ortak bir kuvöze konulmuşlardır. Dizi, Mecnun’un ailesinin yıllar sonra beşik kertmesi sayıldığı Leyla’yı istemeye gideceği sabah ile başlar. Hiçbir şeyden haberi olmayan Mecnun Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Rüyasında gördüğü bir ak sakallı dede de Mecnun’a yardım için bir sabah gerçek hayatta Mecnun’un karşısına çıkar. Bunun akabinde Leyla ile yaşanılan bir takım olayları konu edinen dizide otuzuncu 62 bölümde Leyla’nın ölmesi ile olaylar daha da karışık hale gelir. Leyla’nın organları bağış yapılır ve kalbinin verildiği Şirin ile ciğerinin verildiği Sedef arasında gel gitler ile Mecnun Leyla’sını arar. Mecnun’un Leyla’yı arayışı, bulamayışı ile sonuçlanır. Sonrasında bu iki kız da mahalleden ayrılır. Ardından Mecnun babasının çocukluk arkadaşı Ömer’in kızı Leyla’ya ilk görüşte âşık olur. Dizide Mecnun’un Leyla’sını arayışı, iki Leyla ile de yaşadıkları, mahalle halkının kendine özgü mizaçları absürt komedi ve bilim kurgu boyutunda işlenmiştir. 1. Epizotlar 1.1 Kahramanların Aileleri Mecnun’un babası yıllardır taksi şoförlüğü yapan İskender’dir. İskender evinde, işinde bir aile babasıdır. Maddi durumları orta hâllidir. Mecnun’a birçok konuda destek olur. Mecnun’un annesi Pakize Hanım ev hanımıdır. Pakize dizide belli bir bölümden sonra yoktur, Almanya’ya gider. Bu süreden sonra da İskender evin hem annesi hem babası olur. Birinci Leyla’nın annesi Sevim Hanımdır. O da ev hanımıdır, fakat eşi zengin olduğundan ev işleri yapmaz ve sürekli kürkü ile gezer. Leyla’nın babası Metin, zengin bir iş adamıdır. Mecnun’un ailesini, durumunu, küçümser ve onu serseri olarak görür. Şirin’in babası dizide yoktur. Abisi ile yaşar. Sedef’in de anne ve babası dizide yoktur. Anneannesi ile yaşar. Onun maddi durumu da Mecnun gibidir. İkinci Leyla ise annesi ölmüştür babası ile yaşar ve bir organizasyon şirketinin sahibidir. İkinci Leyla’nın babası Ömer ile İskender eski dosttur. Ömer’in otomobil lastik dükkânı vardır. O da birinci Leyla’nın babası gibi Mecnun’u serseri olarak görür. Fakat Metin kadar katı değildir. 1.2 Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları İskender ile Pakize’nin çocuğu olmaz. Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olurlar. Mecnun ile birinci Leyla aynı hastanede doğarlar. Aynı kuvöze konulurlar. Aynı kuvöze konuldukları ile aileler kaderlerinin bir olduğuna inanırlar. Bu yüzden onlara Leyla ile Mecnun isimleri verilir. Şirin’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Fakat ilerleyen bölümlerde Mecnun’un kendini sevmesi için mahkeme kararı ile adını Leyla olarak değiştirir. Sedef’in de doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Fakat onun da nüfusta yazan adı Leyladır. Fakat bu ismi kullanmak istemez. 63 İkinci Leyla’nın doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Ama Mecnun ile mahallede büyümüştür. 1.3 Kahramanların Eğitimi Dizideki karakterlerin önceki eğitim hayatları hakkında bilgi yoktur. Birinci Leyla İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde eğitim görmektedir. Şirin Fizik bölümünde okumakla beraber açık öğretimden ikinci üniversitesinde Sosyoloji bölümünü okur. Sedef üniversite eğitimi almamaktadır pizzacıda çalışır. İkinci Leyla üniversite eğitimi almış şirketini kurmuştur. Mecnun açık öğretimden işletme okumaktadır. Son bölümlere doğru okuldan mezun olur . 1.4 Kahramanların Âşık Olmaları Bir gün Mecnun’un ailesi yıllar önceki söz üzerine Leyla’yı istemeye gider. İkisinin de o güne kadar birbirinden haberi yoktur. Kız istemeye gidilir. Leyla da bu sırada dışarıdan gelir. Leyla kapıdan içeri girdiği andan itibaren Mecnun ondan gözünü alamaz. Orada ona âşık olur. Birinci Leyla ise daha sonraki bölümlerde, Mecnun’u tanıdıkça ona âşık olur. Mecnun’un Şirin ve Sedef’e aşkı da tamamen Leyla kaynaklıdır. Biri Leyla’nın kalbini diğeri ciğerini aldığı için onlarda Leyla’yı arar ve onları sevmeye çalışır. Arda’nın babasının hepsini kaçırdıkları zaman Şirin ve Sedef’i görür. Fakat ilk görüşte âşık olmaz. Kızların Mecnun’a âşık olması zamanla olur. İkinci Leyla ile de karşılaşmaları babasının çocukluk arkadaşı Ömer’in evine gittiklerinde olur. Orada İkinci Leyla’yı görür. İlk görüşte âşık olur. Leyla’nın Mecnun’a âşık olması da zamanla olur. 1.5 Leyla’nın Ölümü Otuzuncu bölümde Leyla trafik kazasında ölür. Leyla’nın ölümü ile dizinin seyri değişir. Mecnun bir yıl kimse ile konuşmaz, kendini hayattan soyutlar. Sonrasında her ne kadar Şirin, Sedef ve ikinci Leyla ile karşılaşsa da zaman zaman birinci Leyla’yı özler ve hiçbiri onun yerini tutamaz. Hatta birçok bölümde eski Leyla’yı geri getirmek için dededen yardım ister. 1.6 Mecnun’un Leyla’sını Arayışı Birinci Leyla ile Mecnunluğu ve aşkı anlayan Mecnun Leyla’nın ölümü ile sarsılır. Leyla’nın ölümünün ardından Mecnun’un ilk çabası Leyla’yı geri getirmek olur. Sonrasında 64 onu başkalarında arar. Organlarının bağış edildiğini duyunca da Leyla’nın o kişilerde yaşadığına inanır. Hem fiziksel hem ruhsal Leylasını Şirin ve Sedef de arar, bulamaz. Bu arayışın ardından uzun süre çöllere düşer. Sonradan İkinci Leyla karşısına çıkınca eski sevgisini, Leyla’sını onda da arar. İki Leyla’yı da sürekli kıyaslar. Lakin yine görür ki hiçbiri birinci Leyla olamaz ve artık kendisi de eski Mecnun değildir. Bunun üzerine de yine çöllere düşer. 2. Motifler 2.1 A. MİTOLOJİK MOTİFLER A.1090 Dünya Felaketleri İle İlgili Motifler Doksan birinci bölümde dünyanın yok olacağı tarihi gösteren bir makine vardır. 2.2 D. SİHİR D.800 Sihirli Objeler Ak sakallı dedenin asası sihirli özellikler gösterir. 2.3 E. ÖLÜM Leyla trafik kazasında ölür. E.400 Hortlaklar ve Hayaletler Mecnunların evinde bir kralın hortlağı belli bir dönem yaşar. 2.4 F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.200 Periler Elli altıncı bölümde masalların içlerinde gezerler ve periler ile karşılaşırlar. F.700 Olağanüstü Yerler ve Eşyalar Birinci Leyla’nın babası kendine Metonya adında bir yer kurar. Mecnun Leylasını hep çöllerde arar. F.730 Olağanüstü Odalar Yedinci bölümde Leyla araba çarpması sonucu komaya girer. Mecnun dedenin yardımı ile Leyla’nın bilinçaltına girer. Leyla’nın zihnindeki yedi odanın kapısını açmaya çalışır. F.900 Olağanüstü Hadiseler Onuncu bölümde Leyla ile Mecnun sevgili olunca evrende olağanüstü hadiseler olur. Yirmi dördüncü bölümde Mecnun’un beynindeki kurşunu çıkarmak için, Leyla ve mahalle halkı Mecnun’un beynine girer. 65 Yirmi yedinci bölümde uzaylılar Leyla ile Mecnun’u kaçırır. Kırk üçüncü bölümde Mecnun Kaf Dağı’ndan masal çiçeğini almaya gider. Elli ikinci bölümde Mecnun evrenler arası gezer. Elli altıncı bölümde Mecnun masallarda gezer, prensesini arar. Doksan ikinci bölümde Mecnun ile ikinci Leyla geleceğe gider. 2.5 J. AKILLILAR VE APTALLAR J.450 İyi ve Kötü Arasındaki İlişki Karabasan kötüyü, ak sakallı dede iyiyi temsil etmektedir. Aralarında sürekli bir çekişme vardır. 2.6 K. ALDATMALAR K.510 Ölüm Emrinden Kurtulma Seksen dördüncü bölümde mahallede otururken ölümü çok anarlar. Ölüm bir anda çıkıp gelir ve bir can almadan gitmeyeceğini söyler. Mahalle halkı bu durumdan kurtulmaya çalışır. 2.7 M. GELECEĞİN TAYİNİ M.0 Hükümler ve Kararlar Mecnun, Şirin ve Sedef arasında karar veremez. M.210 Şeytan İle Anlaşma Yetmiş dokuzuncu bölümde şeytan Mecnun’a kendisi ile anlaşma karşılığında birinci Leyla’yı geri getirebileceğini söyler. 2.8 N. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Mecnun’un rüyasında gördüğü ak sakallı dede başı her sıkıştığında Mecnun’un yardımına koşar. N.300 Şanssız Kazalar Altıncı bölümde Leyla’ya araba çarpar. 2.9 P. CEMİYET P.150 Zengin Adamlar Ardanın babası zengindir. Birinci Leyla’nın babası zengindir. 66 2.10 R. ESİRLER VE KAÇAKLAR R.10 Kaçırma Dördüncü bölümde mafya birinci Leyla’yı kaçırır. On dokuzuncu bölümde birinci Leyla Mecnun’u kaçırır. 2.11 T. CİNSİYET T.10 Aşk Mecnun birinci Leylayı sevdiği kadar kimseyi sevemez. T.30 Sevgililerin Karşılaşması Birinci bölümde Leyla’yı istemeye giderken Mecnun Leyla ile orada karşılaşır. T. 130 Evlenme Âdetleri Beşinci bölümde Leyla, Arda’nın evlenme teklifini kabul eder. 2.12 U. HAYATIN TABİATI U.60 Zenginlik ve Yoksulluk Mecnun’un babası taksi şoförüdür ve durumları orta hallidir. Birinci Leyla’nın babası ise zengindir. 67 Leyla İle Mecnun Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi 1. Karakterlerin Karşılaştırılması Mecnun’un hikâyedeki ilk adı Arapça’da deli divane anlamına gelen Kays’tır. Adının anlamının aksine Mecnun aklı başında biridir. Sadık bir âşıktır. Öyleki onun Leyla’ya olan aşkı ailesini bile üzer ve kahreder. Mecnun da Kerem gibi gurbete çıkmış olsa da onun kadar gezmediğini görürüz. Mecnun’un aşkı Leyla ile başlayan beşeri aşkın ilahî aşka gidişidir. Filmdeki Mecnun karakterini ise Ali ismi ile Kadir İnanır canlandırır. Yiğit, mert ve sevdiği için her şeyi yapabilecek bir delikanlıdır. At biner, kılıç kuşanır ve çok iyi bir şekilde av avlar. Her ne kadar hikâye kadar ilahi aşka bağlanmasa da Ali de Leyla’sına kavuşamaz ve artık Leyla’nın aşkı ile yaşamaya devam eder. 2011 yılında TRT’de başlayan Leyla ile Mecnun dizisindeki Mecnun ise hikâyedeki sadık âşık tipini korumuştur. Ali Atay’ın canlandırdığı Mecnun karakteri zaman zaman kendini çöllere vuran daima Leyla’sını arayan biridir. Her ne kadar absürt komedi olsa da dizideki aşk daima üst seviyelerde tutulmuş Leyla ve Mecnun aşkının dışına çıkılmamıştır. Mecnun üniversite eğitimini uzaktan devam ettiren biraz avare bir karakterdir. Ailesi ile yaşar. Mecnun’un Leyla’sına geldiğimiz de ise hikâyedeki Leyla da en az Mecnun kadar onu sevmektedir. Bunda ikisinin de bade içmiş olmasının payı büyüktür. Leyla kendisini isteyen amcasının oğlunu ve Mecnun’u sınayacak kadar da akıllıdır. Saf aşktan gözü kör bir Leyla da yoktur. Leyla karakteri filmde nerdeyse aynı şekilde korunmuştur. Filmde de amca çocukları olan Leyla ile Ali (Mecnun) birbirini severler ve birbirine bağlıdırlar. Fatma Girik’in canlandırdığı Leyla hatta o kadar âşıktır ki Mecnun’a, Mecnun olmayacaksa hayatında ölümü tercih edecektir. Aradan yıllar geçse de Burak Aksak’ın senaryosunu yazdığı dizi bu aşkı korumuş hikâye ve filme birçok açıdan bağlı kalmıştır. Dizide oyuncular arasında çıkan problemlerden kaynaklı Leyla karakterinin değişimine gidilse de ambiyans bozulmamış aşkın devamlılığı tıpkı hikâye ve filmde olduğu gibi Leyla’sız da Mecnun’un Mecnun olabileceği verilmiştir. Yüz dört bölümlük dizinin otuzuncu bölümünde araba kazası ile ölen Leyla’nın yerini sonradan gelecek Şirin, Sedef (Leyla) ve ikinci Leyla dolduramayacak Mecnun çölünde daima Leyla’sını arayacaktır. Leyla’nın ardından Şirin’in Mecnun için seçilmesi ise bir tesadüfü değildir. Bunun dizinin sonraki bölümlerinde Mecnun söyleyecek ve Şirin’in başka aşklarının karakteri olduğunu kendi Leyla’sı olmadığını dillendirecektir. Gerçek adı Leyla olsa da Sedef de yine Leyla’nın yerini dolduramayacak hatta ilk görüşte âşık olduğu ikinci Leyla (Melis Birkan) da ilk aşk gibi 68 olmayacaktır. Mecnun, sadık âşık karakterini sözlü gelenekten sinemaya, sinemadan televizyon sektörüne taşırken Leyla’da bu özelliğini yitirmeyecektir. Bu ana iki karakterin dışında hikâyede sönük kalan, filmde kısmen canlanan ve dizide belirgin şekilde hissettiğimiz aileler vardır. Hikâyede sadece Mecnun ve Leyla’nın babasının kardeş olduğunu bilirken filmde Mecnun’un babası Haşim Bey ve Leyla’nın babası Hasan Bey için kardeşlik durumu devam ederken onların aynı obada yaşadıklarını konargöçer hayat sürdürdüklerini de görmekteyiz. Dizi de ise aileler daha da belirginleşir. Mecnun’un babası taksi şoförü annesi ev hanımıdır. İskender Bey ve Pakize Hanım dizide etkin bir role sahip olduğu gibi çoğu zaman da komedi unsuru onlar ile sağlanmaktadır. Dizide ek olarak bir de statü çatışması yer almıştır. Hikâye ve filmde amca çocuğu olan Leyla ile Mecnun dizide de çok yakın iki arkadaşın çocuklarıdır. Birinci Leyla’nın babası zengindir. Şirin’in ailesi hakkında fazla bilgi yokken Sedef bu statü çatışmasını bozar ve anneannesini ile yaşarken tıpkı Mecnun gibidir. Ama Mecnun bu sefer Leyla’nın aşkını arar. Sedef çok sadık ve cesur bir Leyla olmayacaktır. İkinci Leyla’nın babası ise zengin kendi de bir şirketin başındadır. Leyla’nın babası Ömer Bey’de Mecnun’u istemez. Lakin istese de değişen bir şey olmayacak Mecnun Leyla’sını Melis Birkan’da da bulamayacaktadır. Hikâyede, filmde ve dizide değişmeyen ve en çok göze çarpan kişi ise Hızır, derviş ya da dededir. Hikâyede Mecnun ve Leyla’ya bade sunan derviş, Mecnun Leyla’yı ararken acıkınca da onun yardımına koşar. Filmde de aynı derviş ya da Hızır Leyla ile Mecnun hayvanları otlatırken karşılarına çıkar. Ali’ye bir saz veren derviş Leyla’ya da bir ceylan verir. Mecnun zindana atıldığında da derviş gelir ve ona bir içecek sunar. Böylelikle herkes Ali’yi öldü bilir. Ali de zindandan kurtulur. Derviş, yardımcı motifi ise dizide öyle bir hâl alır ki Mecnun bir gece rüyasında gördüğü dedeyi sabahında yanında bulur ve dede ondan hiç ayrılmaz. Mecnun ne vakit sıkışsa onun yanında olur. Ak sakallı, asası elinde ve uzun beyaz kıyafeti ile daima yanında olan dedenin hatta bazen benzeri dedeler de diziye dâhil olsa da onun ehemmiyeti dizi içerisinde daima farklı kalmıştır. Hikâyede çok etkin olmasa da Görmiş’in babası ve Görmiş arabozucu tip olarak karşımıza çıkarken filmde bu vezir ve vezirin para ile tuttuğu kadın olur. Dizide de Arda Mecnun’un rakibi olarak izleyiciye aktarılır. Sadece dizide olan şey ise Mecnun’un arkadaşlarıdır. Hikâye ve filmde aşkı vurgulandığı için daima yalnız gezen Mecnun, dizide arkadaşlarına aşkını anlatan onlarla aşkını paylaşan olur. Yavuz ve İsmail, Mecnun’un mahalleden en yakın arkadaşlarıdır. Komik tiplemesi ile gönüllerde taht kuran Erdal tipi ise Mecnun’a yardımı dokunan mahalle sakinleri arasında da 69 sağlam bağlar vardır. Eğer bu isimleri yardımcı tip olarak değerlendirirsek filmdeki sultan ve dizideki çoban da Mecnun’un arkadaşı olmasa da yardımcıları olmuştur. Leyla İle Mecnun Karakterlerin Karşılaştırılması Hikâye Film Dizi Mecnun Kays Ali Mecnun Leyla Leyla Leyla Birinci Leyla Şirin Sedef İkinci Leyla Anne – Baba Adı Bilgi yoktur. Anne hakkında bilgi İskender-Pakize yoktur. (Mecnun) Haşim Bey (Mecnun) Metin-Sevim Hasan Bey (Leyla) (Birinci Leyla) Sedef’in anneannesi Ömer (İkinci Leyla) Arabozucu Tip Görmiş Vezir Görmiş’in Babası Vezirin para ile Arda tuttuğu kadın Yardımcı Tip Çoban Sultan Dede Hızır Derviş Yavuz İsmail 2. Epizotların Karşılaştırılması Hikâyede Leyla ile Mecnun’un amca çocukları olması epizotu filmde de korunmuş dizide de ailelerin iki iyi arkadaş olması hikâyenin devamlılığı ile sağlanmıştır. Hikâyede Mecnun’un annesi ve babası oğullarının aşkından kahrolur ve vefat ederler. Hikâyede çok aktif olmayan aileler filmde biraz daha etkin rol oynar. Mecnun’un babası Haşim Bey ile Leyla’nın babası 70 Hasan Bey kardeştirler. Filmde aileler arasında bir husumet söz konudur. Küçük kardeş Hasan, ihtiyar ağaların da emri le bölgeden uzaklaştırılır. Dizide ise Mecnun’un babası taksi şoförü İskender’dir. Annesi ise iki binli yılların ev hanımıdır. Birinci Leyla’nın Mecnun’un ailesi ile çatışması söz konusudur. Mecnun iş güç sahibi olmadığı için pek sevilmez. Şirin ve Sedef’in Mecnun’un ailesi ile bir sorunu olmaz. İkinci Leyla ile birinci de olduğu gibi maddi bir sıkıntı yaşamasının yanı sıra onların aileleri de eski arkadaştır. Hikâyede ve filmde kahramanların doğumu hakkında bilgi yoktur. Hikâye Mecnun’un badesi ile başlar. Asıl adı Kays iken de bu aşka düştükten sonra Mecnun adını alır. Filmde yedi sekiz yaşlarındaki iki çocuğun çobanlık yapması ile başlar ve doğumunu da bize geri dönüşler ile vermez. Mecnun’un adı filmde Ali olmasına rağmen şiirlerinde kendine mecnun der. Hikâyemizde olmasa da halk hikâyesinin genel motifi olan çocuksuzluk motifini Burak Aksak dizisinde kullanarak izleyiciyi şaşırtır. Modernleştirilen çocuksuzluk motifi elma ile değil tüp bebek yöntemi ile çözüme ulaşır. Karamanların ad almaları da bir o kadar ince detayla olur. Aynı gün aynı hastane doğan iki çocuğu hemşireler tek kuvöze koyunca aileler onlara Leyla ve Mecnun isimlerini koyar. Böylelikle onlar ilk göz göze geldiklerinde halk hikâyelerinin âşık olma şekillerinden biri olan ilk görüşte aşkı Mecnun yaşayacak ve Leyla’sının peşinden gidecektir. Mecnun ilk görüşte aşkı bir de ikinci Leyla’da yaşamıştır. Hikâye ve filmde olmayıp dizide olan bir diğer epizot da kahramanların eğitimidir. Dizide Sedef hariç diğerleri üniversite eğitimi almıştır. Aradaki statü farkının kalktığı Sedef ile aşk oluşturulmaya çalışılmış fakat komedi unsuru da böylelikle kalktığı için birinci Leyla’nın enerjisi sağlanmıştır. Leyla ve Mecnun hikâyede, hikâyenin formuna uyarak bade içerek birbirine aşık olurken dizide aynı yerde büyüyerek aşık olmuşlardır. Çocukken sürüyü beklerken yanlarına gelip onlardan su isteyen derviş onları, birbirini bırakmaması için tembihler. Beraber büyüyen amca çocukları da böylelikle birbirine âşık olur. Dizide ise ilk görüşte aşk kullanılmıştır. Mecnun Leyla’yı görür görmez âşık olur. Sedef ve Şirin’e aşkı ise Leyla’nın organlarının onlara bağışlanmasından kaynaklı bir durumdur. İkinci Leyla’ya aşkı da ilk görüşte olur. Hikâyede Mecnun’un rakibi diğer amcaoğlu Görmiş iken filmde rakibe değinilmemiştir. Dizide ise Arda, Mecnun’un karşısına çıkacak Leyla için onunla mücadele edecektir. Asıl rakip ile çekişme ise Mecnun ve Görmiş arasında yaşanır. İkisi tarafından istenilen Leyla onlara bir haber gönderir ve bir azalarını kendi için kesmesini ister. Mecnun Hâk aşığı olduğu için durumu reddederken Görmiş kabul eder. Bunun üzerine Leyla bunun bir oyun olduğunu ve inançlarını test etmek için yaptığını söyler ve Mecnun’u seçer. 71 Aileler tarafından ayrılmaya çalışan Leyla ile Mecnun birbirinin aşkı ile yanarken Aslı’nın babası Aslı’yı alıp uzak diyarlara götürür, fakat Mecnun peşlerinden Aslı’yı aramaya gider. Filmde de ayrılık sağlanmış aile arası husumetten Mecnun’un ailesi göç ettirilmiştir. Hikâyede Leyla, filmde Mecnun ortamdan uzaklaştırılır. Dizi de ise böyle bir konu yoktur. Çöllere düşmesiyle hatırlanan Mecnun filmde ve dizide bu yönü bize gösterir. Leyla’yı aramak için çöllere düşen Mecnun’a filmde iftira atılmıştır. Doğruların ortaya çıkması için uğraşırken bir de Leyla’sından ayrılır. Çöl detayını dizi de sıkça görmekteyiz. Hatta Hızır ile ilk kez rüyasında çölde karşılaşır. Dizideki Mecnun’un çöl gezileri genelde rüya ile olurken filmde Kadir İnanır gerçek çöllerde bitik ve üstü başı yırtık bir halde olur. Hikâyedeki Mecnun diyar diyar Leyla’sını arar ve onu bulamadan hikâyeyi bitirir. Filmdeki Mecnun ise dervişin verdiği ilaç ile ölü zannedilince Leyla da ardından zehir içer. Mecnun’un ilacının etkisi geçer fakat Leyla ölür. Tıpkı hikâyedeki gibi âşık ve konuşamayan bir Mecnun geride kalır. Bu Mecnun hali dizide de devam eder. Otuzuncu bölümde Leyla’nın ölmesi ile Mecnun sonrasında Leyla gibi seveceği kimseyi bulamaz. Kendini çöllerde bulur. Leyla varılacak bir nokta olmaktan çıkar, yolun kendisi haline gelir. Leyla İle Mecnun Epizot Karşılaştırılması Kahramanların Hikâye Film Dizi Amca çocuklarıdır. Amca çocuklarıdır. Yakın arkadaş çocuklarıdır. Aileleri Kahramanların Doğumları hakkında Doğumları hakkında Çocuksuzluk motifi Doğumu bilgi yoktur. bilgi yoktur. ve tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olma vardır. Kahramanların Ad Mecnun bade ile Ad almaları Aynı kuvöze Alması Kays olur. hakkında bilgi kondukları için adları yoktur. Leyla ve Mecnun konur. 72 Kahramanların Leyla bade içer. Aynı yerde İlk görüşte âşık olma( Âşık Olmaları Mecnun bade içer. büyüyerek âşık 1. Leyla ve 2. Leyla) olurlar. Leyladan parça taşıdıkları için (SedefŞirin) Kahramanların Bilgi yoktur. Bilgi yoktur. Eğitimi İngiliz Dili ve Edebiyatı (1. Leyla) Fizik Bölümü (Şirin) Üniversite Eğitimi Almaz (Sedef) Üniversite Eğitimi Almıştır (2. Leyla) Açık öğretim İşletme Bölümü (Mecnun) Mecnun’un Rakibi Leyla Görmiş ve İle İmtihanı Mecnun’u imtihan Sultan Arda Yoktur. eder. Mecnun’un Aslı’yı aramaya Mecnun ve ailesi Gurbete Çıkışı çıkar. göç ettirilir. Mecnun’un Ali, Leyla’yı çölde Zindana Atılması arar. Ali’ye iftira Ya Da Çöllere Yoktur. Düşmesi Sonuç atılır. Ali zindana Çöllere düşer. atılır. Yaşarlar, fakat kavuşamazlar. Leyla ölür. Mecnun Leyla ölür. Mecnun Mecnun Leyla’yı Leyla’sını arar. Leyla’sını arar. diyar diyar arar. 3. Motiflerin Karşılaştırılması Mitolojik motiflerin içindeki Dünya Felaketleri ile ilgili motifler başlığını sadece dizide görmekteyiz. Dizinin doksan birinci bölümünde Mecnun bir makine bulur. Bu makinenin dünyanın yok olacağı tarihi gösterdiğini düşünürler. Fakat bölümün sonunda yanılırlar. 73 Yardımcı Hayvanların Çeşitli Davranışları motifi de sadece filmde görmekteyiz. Halk hikâyelerinde kahramana yardımı dokunan turna filmde ceylan olmuştur. Çocukken Leyla ile Ali sürüyü beklemektedir. Yanlarına gelen derviş onlardan su ister. Su olmayınca Leyla bir hayvanı sağar ve sütünü dervişe sunar. Bu durum dervişin hoşuna gider ve Ali’ye saz veren derviş, Leyla’ya bir ceylan verir. Leyla bu ceylanı yanından ayırmaz ve bu ceylan Ali ile aşklarının simgesi olur. Ali’nin ailesi göç ettiğinde ava çıkan Ali, Leyla’nın ceylanını görür ve peşinden gider. Böylelikle ceylan Ali’yi Leyla ile kavuşturma da aracı olur. Ölüm motifi hem hikâyede hem filmde hem de dizide vardır. Hikâyede ölen ne Leyla ne Mecnun’dur. Mecnun’un aşkına daha fazla dayanamayan aile bireyleridir. Filmde ise Mecnun dervişin verdiği ilaç ile ölümden dönse de onun öldüğünü zanneden Leyla zehir içerek ölür. Dizide de ana karakter Leyla’nın ölmesi söz konusudur. Absürt komedi çatısının altına sığınan hortlaklar ve hayaletler motifi ile de Mecnun’un evinde bir dönem bir kralın hayaletinin yaşadığını görürüz. Cadı motifi ise sadece filmde vardır. Leyla büyücüye gidip kendine zehir hazırlatır. Hikâyede Leyla’nın Görmiş ve Mecnun’a yaptığı evlilik imtihanı, filmde ceylanın ardından giden Ali’nin gördüğü kızın Leyla olup olmadığını anlamak için sorduğu sorular ile kimlik imtihanına dönüşür. Dizide ise bu grupta bir motif yoktur. Dizide olup hikâyede ve filmde olmayan şey ise iyi ve kötü arasındaki ilişkilidir. Mecnun’un dedesi iyiydi onun karşısındaki Karabasan da kötüyü simgeler. Birkaç bölüm dede ve Karabasan’ın simgelediği iyi ve kötü mücadelesini işler. Leyla’nın amcasının olumsuz sözleri ile Leyla’nın babası Mecnun ile arasına girer ve kızını uzaklara götürür. Buna sebep olan durum ise oğlu Görmiş ile Leyla’yı evlendirememesidir. Filmde Aldatmalar motifi altında Leyla’nın intiharını ve Vezir Hamza’nın Ali’yi attığı iftirayı aralarını bozmak için uğraşlarını sayabiliriz. Dizide ise ölüm emrinden kurtulma vardır. Erdal’ın bakkalının önünde Yavuz, İskender ve İsmail ölümden konu açarlar. Ölümü o kadar çok anarlar ki ölüm gelir ve bir can almadan gitmeyeceğini söyler. Bunun üzerine ölümden kaçmak için çeşitli şeyler yaparlar. Sürüyü beklerken gelen dervişin onların birbiri için yaratıldığını söylemesi üzerine Ali ile Leyla ayrılmayacaklarına dair yemin ederler. Bu da Ant ve Yeminler başlığına girer. Dizideki Mecnun ise Leyla’nın ölümü ardından hayatına bir anda giren Şirin ve Sedef arasında kalır ve karar veremez. Sonraki bölümlerde ise şeytan Mecnun’un kararsızlığından faydalanır ve kendisi ile anlaşma yaparsa Leyla’yı geri getirebileceğini söyler. Hikâyede filmde ve dizide bulunan ortak motif ise Olağanüstü Yardımcılar’dır. Hikâyede Mecnun’a bade sunan Hızır, Leyla’yı ararken aç kaldığında rastladığı Hızır, filmde Ali’nin 74 karşılaştığı derviş, Ali’yi zindandan çıkaran derviş, dizide bir sabah uyandığında Mecnun’un yanında uyanan rüyasındaki ak sakallı dede hikâyeden diziye kadar benliğini korumuştur. Buna ek olarak hikâyede Mecnun’u aç olduğunda doyuran çoban İnsan Yardımcı’dır. Dizide de birinci Leyla’nın altıncı bölümde geçirdiği trafik kazası şanssız kazalardandır. Bu kaza yüzünden Leyla günlerce yoğun bakımda yatar. Maddi farklılığa çok fazla değinen dizide Mecnun’un rakibi Arda’nın babası ve birinci Leyla’nın babası maddi durumları iyi olan insanlardır. Hikâyede Leyla’yı arayan Mecnun aç kaldığında ona yemek veren çoban Mecnun’a sıkıntısını sormaz. Mecnun’u gönderdikten sonra da sormadığı için bunun pişmanlığını duyar. Dizinin dördüncü bölümünde birinci Leyla’yı mafya kaçırır. Mecnun ve arkadaşları onu korkutmak için uğraşırlar. On dokuzuncu bölümde ise birinci Leyla, Mecnun’u kaçırır. Filmde Hamza, Ali’nin namusuna iftira atınca Ali halk tarafından dövülür ve taşlanır. Hikâyede, filmde ve dizide varlığını koruyan bir başka motif de aşktır. Hikâyedeki aşkın temelinde bade içeme yatarken filmdeki aşk aynı evde büyüme ile dizideki ilk görüşte âşık olma ile olur. Dizide Mecnun, Leyla’yı ilk kez ailesi ile kız istemeye gittiğinde görür. Ayrıca Leyla filmde Arda’dan evlenme teklifi de alır. İlk önce kabul eder fakat sonra Mecnun’u sevdiği için vazgeçer. Dizinin genelinde Mecnun’un işsizliği babasının taksi şoförü oluşu ve Leyla’ların zenginliği –Sedef hariç- arasındaki tezatlık vurgulanmıştır. Leyla ile Mecnun Motif Karşılaştırılması Hikâye Film A. MİTOLOJİK MOTİFLER Dizi Dünya Yoktur. Yoktur. Felaketleri İle İlgili Motifler Yardımcı B. HAYVANLAR Hayvanların Çeşitli Yoktur. Sihirli Objeler Davranışları D. SİHİR E. ÖLÜM Yoktur. Ölüm 75 Sihirli Nesne Sihirli Objeler Ölüm Ölüm Ölümden İyi Hortlaklar ve Niyetle Dönme Hayaletler Olağanüstü F. Periler Gökyüzü ve Hava OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olayları Diğer Olağanüstü Olağanüstü Şeyler Yerler ve Eşyalar Hayvanlarla İlgili Olağanüstü Olağanüstü Olaylar Odalar Olağanüstü Hadiseler G. DEVLER Yoktur. Cadılar Yoktur. H. İMTİHAN Evlilik İle İlgili Kimlik İmtihanları Yoktur. Yoktur. İyi ve Kötü İmtihanlar J. AKILLILAR VE Yoktur. Arasındaki İlişki APTALLAR Kendi Kendini Öldürmeye K. ALDATMALAR Hain Akrabalar Teşebbüs Ölüm Emrinden Hain Rakipler Yalanlar Yoluyla Kurtulma Aldatma Hain Sahtekârlar İftiralar M. GELECEĞİN TAYİNİ Yoktur. Ant ve Yeminler Hükümler ve Kararlar Şeytan ile Anlaşma Olağanüstü N. ŞANS VE TALİH Olağanüstü Yardımcılar Olağanüstü Yardımcılar İnsan Yardımcılar Yardımcılar Şanssız Kazalar P. CEMİYET Yoktur. Yoktur. Zengin Adamlar Q. MÜKÂFATLAR VE Pişmanlıklar Yoktur. Yoktur. CEZALAR 76 R. ESİRLER VE Yoktur. Yoktur. Kaçırma Yoktur. Zalim İşkenceler Yoktur. Aşk Aşk Aşk KAÇAKLAR S. ANORMAL ZULÜMLER T. CİNSİYET Sevgililerin Karşılaşması Evlenme Âdetleri U. HAYATIN TABİATI Yoktur. Yoktur. Zenginlik ve Yoksulluk 77 ZALOĞLU RÜSTEM Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Zaloğlu Rüstem’in babasının adı Zal, dedesinin adı Dal’dır. Dal hükümdardır. Zaloğlu Rüstem’in annesi hakkında bilgi yoktur, fakat Zümrüt-ü Anka kuşu Zaloğlu Rüstem’i emzirip büyüttüğü için annesi olarak görülebilir. Zeynep, Zaloğlu Rüstem’in eşidir. Babası Kahraman-ı Katil’dir. Annesi hakkında bilgi yoktur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Dal oğluna yakışır güzellikte bir kız arar. Güzel bir kız bulup oğlu Zal’ı evlendirir. Güzel de bir torunu olmasını ister. Kibri yüzünden çirkin bir torunu dünyaya gelir. Ormana atılmasını ister. Ormanda Zümrüt-ü Anka çocuğu bulur. Selvi ağacındaki yuvasına götürür. Kimin oğlu olduğu bilinsin diye adını Zaloğlu Rüstem koyar. Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’e yedi yıl meme verir ve onu emzirir. Zeynep’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. 1.3. Kahramanların Eğitimi Zaloğlu Rüstem, Zümrüt-ü Anka’nın yanında hem kuş dili hem âdem dili öğrenir. Onun haricinde eğitimi hakkında bilgi yoktur. Zeynep’in eğitimi hakkında bilgi yoktur. 1.4. Zaloğlu Rüstem’in Gücünün Fark Edilmesi Zümrüt-ü Anka yiyecek bulmaya gittiği bir gün on beş yaşına gelen Zaloğlu Rüstem kardeşlerini ejderhanın elinden kurtarır. Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’in gücünü fark eder. Zaloğlu Rüstem yirmi bir yaşına kadar kılıç kalkan çalışır. 1.5. Zaloğlu Rüstem’in Adaya Bırakılışı Yirmi bir yaşından sonra Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’i yedi derya ortasına bırakır. Anka sudan iki at çıkacağını söyleyip kenarda saklanır. Atlar Zaloğlu Rüstem’i denize çekmeye çalışır. Biri denize döner, diğerini Zaloğlu karada tutar. Onu evcilleştirir. Zümrüt-ü Anka, Rüstem’e bu atla her yere gidebileceğini söyler. Zümrüt-ü Anka bir de ata eyer yapar. 78 1.6. Zaloğlu Rüstem’in Kimliğinin Ortaya Çıkması Dal’ın üzerine düşmanlar gelmektedir. Zümrüt-ü Anka bu durumda Zaloğlu Rüstem’e kimin çocuğu olduğunu söyler. Dedesine ve babasına yardım etmesi gerektiğini söyler. Zaloğlu Rüstem altı ayaklı deniz atına binip gider. Zaloğlu Rüstem yola çıkar. Gider gitmez ilk Dal ve Zal’ın üzerine gelen düşmanlarla savaşır. Kaleye girince dedesinin, babasının ve oradakilerin elini öper. Zaloğlu Rüstem, Dal’ın torunu olduğunu da söyler. 1.7. Zaloğlu Rüstem’in Devlerle Savaşı ve Kaf Dağı’na Gitmesi Devler dünyayı sorar. Zaloğlu Rüstem devlerle savaşır, devlerin üzerine yürür. Bazı devler Kaf Dağı’na kaçar. Aradan kırk elli yıl geçer. Devler kuvvet alır tekrar gelir ve halka zulüm eder. Zaloğlu Rüstem dünyadaki devleri öldürür geri kalanlar Kaf Dağı’na kaçar. Geri kalan devleri öldürmek için de atına atlayıp Kaf Dağı’na gider. 1.8. Zaloğlu Rüstem’in Kibirlenmesi Zaloğlu Rüstem devleri yenince kibirlenir. Eve dönerken bir kedi karşısına çıkar. Ona meydan okur. Zaloğlu Rüstem kediyi küçümser. Kedi Zaloğlu Rüstem’in gözünü tırmalar ve gözünden kanlar çıkar. Bu sırada gaipten bir ses duyulur. Zaloğlu Rüstem kibirlendiği için uyarılır. Elleri yüzünde yere yığılan Zaloğlu ayılınca bakar ki ortada kedi yoktur. Atına atlayıp kalesine doğru yol alır. Kaleye kavuşana kadar da gözü iyileşir. 1.9. Zaloğlu Rüstem’in İkinci Kez Kaf Dağı’na Gidişi Devler güçlerini toplayıp tekrar gelir. Zaloğlu Rüstem’e haber ederler. Zaloğlu tekrar Kaf Dağı’na gitme kararı alır ve gider. Otuz altı yıl dev harbinde kalır. Bin devden otuzu kalır, kalanlar da yer altına saklanır. Zaloğlu Rüstem geri döner. Bu sırada dünyada da öldüğü haberi yayılır. 1.10. Kahramanların Âşık Olmaları Kahraman-ı Katil adında bir adam vardır. Zaloğlu’nun kendisinden sonra gelip devleri öldüreceğini bilir bunu üç oğlu bir kızına da söyler. Zaloğlu Rüstem dünyaya gelirken bilmeden Kahraman-ı Katil’in çiftliğinden geçer. Oradan geçerken bir çınar ağacının altında dinlenirken uyuya kalır. Kahraman-ı Katil’in kızı Zeynep ağacın yanına gelir ve Zaloğlu Rüstem’i görür. Ona âşık olur. 79 Zeynep, Rüstem’in kenarda duran ayakkabısını alır. Çınar ağacını kaldırıp, ayakkabıyı da ağacın altına saklar, ucu hafif görünür. Zaloğlu Rüstem uyanınca kızı görür. Susamıştır. Zaloğlu Rüstem, Zeynep’ten su ister. Zeynep ona süt verir. Zaloğlu Rüstem de Zeynep’e âşık olur. Zaloğlu ayakkabısını arar. Ayakkabının ucu görünce çınar ağacını kaldırıp ayakkabıyı alır. Zeynep, Rüstem’in gücünü sınamak için böyle yapmıştır. 1.11. Kahramanların Evlenmesi Zaloğlu kaleye gidince durumu dedesine anlatır. Kızı isterler. Kahraman-ı Katil kızı Zeynep’i Rüstem’e verir. İkisi muradına ererler. 1.12. Zaloğlu Rüstem’in Üçüncü Kez Kaf Dağı’na Gitmesi Devler yine yeryüzüne gelir. Yine öldürdüklerini öldürür gerisi kaçar. Kaçanların peşinden gider. 1.13. Zaloğlu Rüstem’in Oğlu Zaloğlu Kaf Dağı’nda iken bir oğlu dünyaya gelir. Adını Haydar-ı Kerrar koyarlar. Babası dönene kadar oğlan düşmanlarla savaşır. 1.14. Zaloğlu Rüstem Kaf Dağı’ndayken Olanlar Zaloğlu Kaf Dağı’ndayken Beyler Zal ve Dal’a savaş açar. Hem bu sırada Kahraman-ı Katil ölür. Zaloğlu Rüstem’in oğlu Haydar düşmanlarla savaşır. Zeynep ve Zeynep’in üç erkek kardeşi de savaşa katılır. İkisi ölür biri yaralanır. 1.15. Zaloğlu Rüstem’in Üçüncü Dönüşü Zaloğlu devlerin binde yetmişini helak eder. Kalanları yer altına kaçar. Zaloğlu kibirlenir. Tekrardan gaipten bir ses duyar. Devler kaçtıktan sonra Zaloğlu tekrar dünyaya döner. Savaşa yetişir. 1.16. Sonuç Zaloğlu dönünce savaşa katılır. Düşmanları yener. Karısı ve oğlunu alır kelesine gider. Zamanla Zaloğlu Rüstem de yaşlanır. Zaten ömrünün dörtte üçü Kaf Dağı’nda geçmişti. Ecel gelince Zaloğlu da vefat eder. 2. Motifler 80 2.1. B. HAYVANLAR B. 30 Mitolojik Kuşlar Ormana bırakılan çocuğu Zümrüt-ü Anka kuşu bulur. B.210 Konuşan Hayvanlar Zümrüt-ü Anka hem kuş dili hem âdem dili biliyordu. B.450 Yardımcı Kuşlar Zümrüt-ü Anka ormanda bulduğu çocuğu alıp servi ağacındaki yuvasına götürür ve çocuğu büyütür. 2.2. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.0 Diğer Dünyalara Seyahatler Zaloğlu Rüstem bazen Kaf Dağı’na gider bazen de dünyada kalır. F.610 Olağanüstü Kuvvetli Adam Zaloğlu Rüstem on beş yaşına gelince kardeşlerini ejderhadan korur ve ejderhayı öldürür. F.700 Olağanüstü Yerler Zümrüt-ü Anka, Zaloğlu Rüstem’i yedi derya ortasında bir yere bırakır. Buraya denizden altı ayaklı atlar gelir. Zaloğlu Rüstem üç kere Kaf Dağı’na gidip devlerle savaşır. 2.3. G. DEVLER G.500 Mağlup Edilen Dev Zaloğlu Rüstem devler ile savaşır. Kaf Dağı’nda otuz altı yıl dev harbinde kalır. Devlerin birçoğunu yener ve öldürür. 2.4. H. İMTİHANLAR H.300 Evlilik İmtihanları Zeynep, Zaloğlu Rüstem’in gücünü imtihan etmek için Rüstem’in ayakkabısını alır çınar ağacının altına gizler. Rüstem uyanınca ağacı kaldırıp ayakkabısını alır. 2.5. J. AKILLILAR VE APTALLAR J.130 Hayvanlardan Öğrenilen Bilgi Zaloğlu Rüstem, Zümrüt-ü Anka kuşundan hem kuş dili hem âdem dili öğrenir. 2.6. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR 81 Q.330 Cezalandırılmış Kibir Zaloğlu Rüstem devleri yeninle kibirlenir. Bunun üzerine karşısına bir kedi çıkar ve Zaloğlu’nun gözünü tırmalar. Kediye yenilen Rüstem gaipten bir ses ile de uyarılır. 2.7. T. CİNSİYET T.10 Aşk Kahraman-ı Katil’in kızı Zeynep Zaloğlu’nu çınar ağacı altında görünce ilk görüşte ona âşık olur. Zaloğlu da uyanınca Zeynep’i görür o da ona ilk görüşte âşık olur. T.100 Evlilik Zaloğlu Rüstem ve Zeynep evlenirler. T.580 Doğum Dal, oğlu Zal’ı yakışır güzel bir kız bulur ve onları evlendirir. İki güzelden nasıl bir güzellik olacağını beklerken çok çirkin bir çocuk dünyaya gelir. 82 Zaloğlu Rüstem Film Yönetmen: Natuk Bayttan Senaryo: Natuk Bayttan Yapımcı: Haydar Üçüncüoğlu Oyuncular: Yıldıray Çınar Meral Orhon say Reha Yurdakul Muallâ Omay Atillâ Ergün Adnan Mersinli Tarık Şimşek Süheyl Eğriboz Süha Doğan Kenan Fosforoğlu Yıl: 1973 Tür: Macera, Aksiyon Yapım: Ören Film Haydar Film Zaloğlu Anadolu’da nam salmış bir yiğittir. Haçlı orduları ve düşmanlarla girdiği her savaşı kazanmaktadır. Bizanslılar onu tehlikeli güç olarak görür. Onlara göre Zaloğlu Rüstem’in hakkından gelecek tek kişi Kara Papaz Alexander Raspotin İvan İvanoviç’tir. O da Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali’yi kaçırır. Rüstem oğlunu bulmaya çalışır. Kara Papaz Ali’yi öldürür. Zaloğlu Rüstem intikamını alır. 1. Epizotlar 1.1 Kahramanın Ailesi Zaloğlu Rüstem’in annesi ve babası hakkında bilgi yoktur. Sadece Ali adında bir oğlu olduğu bilinmektedir. 1.2 Kahramanın Doğumu ve Ad Alması Zaloğlu Rüstem’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. 83 1.3 Kahramanların Eğitimi Zaloğlu Rüstem’in eğitimi hakkında bilgi yoktur. 1.4 Zaloğlu Rüstem’in Oğlu Ali’nin Kaçırılması Bizanslılar Zaloğlu Rüstem’i öldürmek isterler. Bu yüzden Rüstem arkadaşları ile savaştayken onun yaşadığı çiftliğe gelip oradaki insanları öldürüp Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali’yi kaçırırlar. 1.5 Zaloğlu Rüstem’in Oğlu Ali’yi Arayışı Rüstem arkadaşları ile çiftliğe döndüğünde etrafın dağıldığını görünce oğlunu arar, bulamaz. Yerde bir arma görür bunun hangi beyliğe ait olduğunu araştırır. Bir kaptanın bunu bileceğini öğrenir. Kaptanı ararken Prenses İlyona’nın sarayına girer. Mahzende olduğunu öğrendiği kaptan on gün önce ölmüştür. Zaloğlu orada İlyona’ya yakalanır. Orada armanın Kara Papaz’a ait olduğunu öğrenir. İlyona bir gemi ile Zaloğlu Rüstem’i Kara Papaz’a kendi elleri ile teslim etmek ister. Türkler geminin forsasında kürek çekmektedir. Gemiyi ele geçirirler. Alexipetroviç, İlyona’yı öldürüp tek başına kaçmaya çalışır, kaçarken yaralanır. Alexipetroviç gidip Kara Papaz’a haber verir. 1.6 Sonuç Kara Papaz Ali’yi asacağına dair ferman yayınlar. Zaloğlu Rüstem’i bu hile ile yakalarlar. Oğlunun başını keserler. Arkadaşları Zaloğlu’na yardım için cellat kılığına girip gelirler. Zaloğlu Kara Vezir’i öldürür. Oğlunun intikamını alır. 2. Motifler 2.1 E. ÖLÜM Kara Papaz Ali’nin başını vurdurur. Zaloğlu Rüstem Kara Papaz’ın başını keser. 2.2 K. ALDATMALAR K.2270 Zarar Verilmiş Yiğitler Zaloğlu Rüstem’in yaşadığı çiftlik yakılıp yıkılmış, oğlu Ali kaçırılmıştır. K.1900 Hileler Sahtekârlıklar 84 Zaloğlu Rüstem’in arkadaşları, Rüstem yakalandıktan sonra kadın kılığına girip saraya girmişlerdir. 2.3 N. ŞANS VE TALİH N.800 Yardımcılar Zaloğlu Rüstem oğlunu bulmaya çalışırken, mahzende zincire vurulduğunda, forsa da ve Kara Papaz’ın zindanındayken arkadaşları onu kurtarır. 2.4 P. CEMİYET P.310 Dostluk Arkadaşlık Zaloğlu oğlunu aramaya çıktığında dört dostu onu hiç yalnız bırakmazlar. 2.5 R. ESİRLER VE KAÇAKLAR R.10 Kaçırma Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali, Kara Papaz tarafından kaçırılır. R.100 Kurtarmalar Zaloğlu ve dört arkadaşı Ali’yi kurtarmaya giderler. 2.6 S. ANORMAL ZULÜMLER S.400 Zalim İşkenceler Zaloğlu Rüstem ve arkadaşları geminin forsasında çalıştırılır, kürek çekerler. Kırbaçlanırlar, ekmek ve su da verilmez. Ali’nin başı vurulduktan sonra yemek diye Zaloğlu Rütem’in önüne konulur. 2.7 W. KARAKTERİN ÖZELLİKLERİ W.100 Karakterin Çirkin Özellikleri Prenses İlyona sarayında Zaloğlu Rüstem’e kötü davranır. 3. Film Müziği Zaloğlu Rüstem Film Müziği Kalk gidelim buradan Canımın güvercini 85 Hadi oyna kız döne döne Sevdim seni bir kere İstersen bu canımı veririm seve seve Samsun’un deresi de Akar gider dersine akar gider tersine Yâri görmediğim gün Gider işim tersine Hadi oyna kız döne döne Sevdim seni bir kere İstersen bu canımı veririm seve seve Değirmenin bendine Döner kendi kendine Bize bakmayan kızlar Bizi almayan kızlar yansın kendi kendine Hadi oyna kız döne döne Sevdim seni bir kere İstersen bu canımı veririm seve seve Karanfilim çinçinim Yerim ağzın içini Kalk gidelim buradan Canımın güvercini Hadi oyna kız döne döne Sevdim seni bir kere İstersen bu canımı veririm seve seve 86 Zaloğlu Rüstem Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi 1. Karakterlerin Karşılaştırılması Destan tipi özelliklerini gösteren Zaloğlu Rüstem hikâyede de filmde de aynı isme sahiptir. Karakterlerin özellikleri ise hemen hemen aynıdır. Hikâyede geçmiş yaşamı hakkında olağanüstülükler ağır bassa da her ikisinde de Zaloğlu Rüstem mert, cesur bir delikanlıdır. Gücü ve savaşçı oluşu hikâyede devler ile savaşmasıyla filmde Bizanslılar ile savaşmasıyla sunulmuştur. Hikâyede Rüstem’in aile bireyleri hakkında bilgi yer alırken film Zaloğlu Rüstem odaklıdır. Hikâyede Zaloğlu Rüstem’in eşi babası hatta dedesi yani soyu hakkında bilgi verilirken filmde sadece çocuğu görülür. Hikâyede Zeynep, Zaloğlu Rüstem’e yakışır yiğit bir kadındır. Çınar ağacını kaldırabilecek güçtedir. Birçok talibini bu yüzden beğenmez. Zeynep Dede Korkut Kitabı’ndaki Banu Çiçek, Burla Hatun, Selcan Hatun gibidir. Erkeklerle güreşen, yarışan, ok atan, kılıç kuşanan bu kadınlar gibi Zeynep de Kahraman-ı Katil’in yiğit bir kızıdır. Filmde Zaloğlu Rüstem’in aile bireylerinden sadece oğlu Ali gösterilir. Ali’nin kaçırılması ile olay akışı sağlanır. Ali tıpkı babası gibi mert, cesur ve çocuktur. Kendinden kat kat büyük olan vezirlere, papazlara diklenir ve gururundan ödün vermez. Çocuk hareketlerinden kendini soyutlamıştır. Zindana atıldığı halde ağlamaz yahut babasını özlediğini söylemez. Hikâyede Zaloğlu Rüstem devleri yener. Bunda da onu büyüten Zümrüt-ü Anka’nın onu büyütmesi ve yetiştirmesindeki dikkatinin önemi büyüktür. Zümrüt-ü Anka’nın çocuğu gibi büyüyen Zaloğlu Rüstem dedesine ve babasına savaş açan düşmanları, devleri bu sayede yener. Filmde düşman konusunu biraz daha somutlaştırarak Rüstem’in karşısına Bizanslıları koyar. Kara Papaz, Prenses İlyona, Alexipetroviç hepsi bir Türk olan Rüstem’in düşmanıdır. Üstelik hepsi Rüstem’in ününü de duymuştur. O “yenilmez bir Türk”tür. Onu yenmek için de Rüstem olmadığı bir vakit gelip bütün ailesini ve bütün tanıdıklarını öldürüp oğlunu kaçırırlar. Böylelikle Rüstem’in oğlunu kurtarma çabası da başlamış olur. Bu yolda da onunla her savaşa katılan iki arkadaşı Rüstem’e eşlik edecektir. Her ne kadar arkadaşları anlatılsa da Rüstem’in yiğitliği ağır basar. Onlar sadece Rüstem’in çıkış bulamadığı ya da yakalandığı yerlerde gelir ve Rüstem’e yardım ederler. Zaloğlu Rüstem Karakterlerin Karşılaştırılması 87 Hikâye Film Zaloğlu Rüstem Zaloğlu Rüstem Zaloğlu Rüstem Aile Bireylerinin Adları Zeynep (Eş) Ali (Oğlu) Zal (Baba) Dal (Dede) Kahraman-ı Katil (Zeynep’in babası) Kötü Karakterler Prenses İlyona Bizanslılar Devler Kara Papaz Alexipetroviç Yardımcı / İyi Zümrüt-ü Anka Zaloğlu Rüstem’in Arkadaşları Karakterler 2. Epizotların Karşılaştırılması Rüstem’in babası Zal, dedesi Dal’dır. Hükümdar olan Dal oğluna yakışır bir güzel kız arar. Kendine yakışır güzel bir torunu olmasını ister. Dal’ın kibri yüzünden çirkin bir torunu olur ve Dal torununun ormana atılması emrini verir. Ormanda çocuğu Zümrüt-ü Anka bulur ve büyütür. Çocuk kim olduğunu unutmasın diye ona bir de Zaloğlu Rüstem adını koyar. Filmde kahramanın bu detayları tamamen atlanmıştır. Sadece aile ve halkı ile bir bölgede yaşayan Zaloğlu Rüstem gösterilir. Filmin başlangıcında da Rüstem arkadaşları ile savaştan dönmektedir. Bu sırada Bizanslılar da onun yaşadığı bölgeyi talan etmiştir. Daha filmin başında doğumunu bilmediğimiz Rüstem’in ailesi de ölür. Bir tek oğlu kalır onu da Bizanslılar kaçırır. Zümrüt-ü Anka ile büyüyen Zaloğlu Rüstem onda hem insan dili hem kuşdili öğrenir. Filmde Rüstem’in herhangi bir eğitimi hakkında bilgi yoktur. Olağanüstü büyütülen Rüstem, hikâyede devlerle savaşır. Ömrünün dörtte üçü Kaf Dağı’nda geçer. Rüstem devlerle savaşır, devler Kaf Dağı’na kaçar, Rüstem’de peşlerinden gider. Devlerle savaşan Rüstem’in önemli bir detayı ise Rüstem de dedesi gibi böbürlenir. Devleri çok yenince böbürlenen Rüstem’in bir gün dönüş yolunda karşısına bir kedi çıkar. Rüstem’in gözünü tırmalayan kedi, Zaloğlu düştüğü yerden kalkınca oradan gitmiş olur. Devlerle savaşmaya devam eden Zaloğlu Rüstem ikinci kez yine devlerin peşinden Kaf Dağı’na gider. Dönüş yolunda ise Kahraman-ı Katil’in çiftliğinden geçer. Orada gördüğü Zeynep’e âşık olur. Rüstem’in aşkı Mecnun ya da Kerem’in ki gibi olmaz. O destan tipi gibi 88 sınama ya da güreşme yöntemleri ile âşık olur. Yiğit bir kahraman olduğu için de evlenmelerinde sorun olmaz. Evlendikten sonra da Rüstem Kaf Dağı’na devlerle savaşmaya girmeye devam eder. Bu sırada da bir oğlu olur, adını Haydar-ı Kerrar koyarlar. Buraya kadar olan olay akışından hiçbir detay filmde rastlamayız. Sadece filmde de Rüstem’in bir oğlu olur ve adı Ali’dir. Ama Haydar ve Ali karakterleri benzerlik sağlanmıştır. Ali yaşına göre mert ve yiğitken Haydar da babası Kaf Dağı’ndayken Zal ve Dal’a savaş açan düşmanlar ile savaşır. Hikâyede Rüstem’in hayatı doğumdan evliliğe, evlilikten savaşlarına kadar hayatını anlatırken filmde sadece Rüstem’in hayatından bir kesit olan oğlunun kaçırılması ve Rüstem’in oğlunu kurtarma çabası ele alınmıştır. Zaloğlu Rüstem Epizot Karşılaştırılması Kahramanların Aileleri Hikâye Film Zaloğlu Rüstem’in dedesi Dal, Ali adında bir oğlu babası Zal’dır. Onu Zümrüt-ü vardır. Anka büyütür. Kahramanların Doğumu ve Zaloğlu Rüstem’ü Zümrüt-ü Ad Alması Anka büyütür ve kim olduğunu Bilgi yoktur. unutmaması için ona Zaloğlu Rüstem ismini koyar. Kahramanların Eğitimi Zaloğlu Rüstem hem kuşdili Bilgi yoktur. hem insan dili bilir. Rüstem’in Zümrüt-ü Anka Zümrüt-ü Anka Rüstem’i Tarafından Büyütülmesi ormanda bulup büyütür. Rüstem’in Devlerle Savaşı Rüstem devlerle savaşır. Bilgi yoktur. Rüstem’in Âşık Olması Rüstem Zeynep’e âşık olur. Bilgi yoktur. Rüstem’in Oğlu Haydar-ı Kerrar oğludur. Ali oğludur. Sonuç Rüstem savaşlar yapar, döner hayatını böyle sürdürür. 89 Bilgi yoktur. Oğlunun intikamını alır. 3. Motiflerin Karşılaştırılması Hikâyedeki motifler içerisinde Hayvanlar başlığı filmde hiç yoktur. Mitolojik kuşlardan Zümrüt-ü Anka onun konuşması ve onun Rüstem’e yardımları bu başlığa dâhil olmuştur. Ölüm motifi ise sadece filmde vardır. Hikâyede Zal ölür, fakat bu normal bir ölümdür yaşlandığı için ölür. Lakin Ali’nin ölümü farklıdır. Ali başı kesilerek zamansız öldürülür. Hikâyede olağanüstülükler fazlası ile yer almaktadır. Rüstem devlerle savaşmak için Kaf Dağı’na gider. Üç kez Kaf Dağı’na gitmiş orada yıllarca kalmıştır. Rüstem’in olağanüstülüğü küçük yaşlarda başlar. Rüstem on beş yaşına geldiğinde kardeşi sandığı Anka’nın yavrularını ejderhanın elinden aldığı gibi ejderhayı da orada öldürür. Ondaki bu gücün sebebi Anka’nın sütü ile beslenmesidir. Dede Korkut Kitabı’ndaki Basat da aslan sütü ile büyümüş ve ondan gelen güç ile tepegözü yenmiştir. Anka Rüstem’i sınamak için onu yedi derya ortasına bırakır. Bu mekân en az Kaf Dağı kadar olağanüstüdür. Bu adada sudan çıkan atlarda mücadele eden Rüstem’in birini kendi atı yapması da olağanüstülüktür. Rüstem’in devleri Kaf Dağı’nda mağlup etmesi de Devler motifi içinde yer alır. Devler dünyayı sarınca Rüstem devlerle savaşır devlerin üzerine gider. Hatta bazıları Kaf Dağı’na kaçar. İlkin kaçanları bırakır. Sonra oradan güçlenip geldiklerini görünce Zaloğlu Rüstem devlerle savaşmak için Kaf Dağı’na gider. Hikâyedeki Rüstem’in evlilik için bir imtihandan da geçmesi söz konusudur. Kahramanı Katil’in kızı Zeynep kendi gibi yiğit birini arar. Rüstem Kaf Dağı dönüşü Kahraman-ı Katil’in çiftliğinden geçerken bir çınarın altında dinlenir. Zeynep çınar ağacını kaldırıp ayakkabılarını ağacın altına saklar. Rüstem uyanınca kızı görür ve su ister. Kız ona süt verir. Rüstem’de Zeynep’e âşık olur. Zaloğlu Rüstem ayakkabılarını arayıp bulamayınca çınar ağacının kenarında ayakkabısının ucunu görür. Ağacı kaldırıp onları alır. Zeynep de Rüstem’in gücünü görmüş olur. Rüstem’in gücü hikâyeye göre normaldir. Çünkü onu Zümrüt-ü Anka büyütmüş, emzirmiştir ve Anka ona hem kuş dili hem insan dili öğretmiştir. Hikâyedeki Rüstem bunları yaşarken filmdeki Rüstem’in yaşadığı yer talan edilmiş, Rüstem zarara uğratılmıştır. Rüstem de arkadaşları ile bu olayı yapan kişiyi bulmaya ve oğlunu kaçıran kişilerden onu geri almaya gider. Arkadaşları onu hiç yalnız bırakmaz. Bazı yerlerde 90 Rüstem peşinden gelmemelerini söylese de arkadaşları onu hiç yalnız bırakmaz. Bazı yerlerde Rüstem gelmemelerini söylese de onlar ardından gizlice gider. Rüstem yakalanınca, kadın kılığına gidip saraya bile girerler. Hikâyede Zümrüt-ü Anka’nın yardımını filmde Rüstem arkadaşlarından bulur. Onların dostluğu filmin sonuna kadar korunur. Filmin devamlılığını sağlayan motif de Zaloğlu Rüstem’in oğlu Ali’nin kaçırılması, Rüstem ve arkadaşlarının Ali’yi kurtarma çabaları olur. Oğlunu kurtarmaya gittiğinde Rüstem ve arkadaşları esir düşünce onları gemide kürek çekmeleri için forsa da çalıştırırlar. Kürek çekerken ekmek ve su verilmediği gibi kırbaçlanırlar. Prenses İlyona, Rüstem sarayında yakalanınca da yine ona kötü davranışlarda bulunur. Filmde evliliğini bilmediğimiz Rüstem, hikâyede aşık olduğu Zeynep ile evlenir. Çocuğu olunca da adını Haydar-ı Kerrar koyarlar. Zaloğlu Rüstem Karşılaştırılması Hikâye Film Mitolojik Kuşlar B. HAYVANLAR Konuşan Hayvanlar Yoktur. Yardımcı Kuşlar E. ÖLÜM Yoktur. Ali öldürülür. F. Diğer Dünyalara Seyahatler OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olağanüstü Kuvvetli Adamlar Yoktur. Olağanüstü Yerler G. DEVLER Mağlup Edilen Dev Yoktur. H. İMTİHANLAR Evlilik İmtihanları Yoktur. J. AKILLILAR VE Hayvanlardan Öğrenilen Yoktur. APTALLAR Bilgi K. ALDATMALAR Yoktur. Zarar Verilmiş Yiğitler Hileler, Sahtekârlıklar N. ŞANS VE TALİH Olağanüstü Yardımcılar 91 Yardımcılar P. CEMİYET Yoktur. Dostluk Arkadaşlık Q. MÜKÂFATLAR VE Cezalandırılmış Kibir Yoktur. Yoktur. Kaçırma CEZALAR R. ESİRLER VE KAÇAKLAR S. ANORMAL Kurtarmalar Yoktur. Zalim İşkenceler Aşk Yoktur. ZULÜMLER T. CİNSİYET Evlilik Doğum W. KARAKTERLERİN Karakterin Çirkin Özellikleri Yoktur. ÖZELLİKLERİ 92 ARZU İLE KAMBER Arzu ile Kamber Halk Hikâyesi 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Kamber’in annesi ve babası haydutlar tarafından baskına uğrayan bir kervanda öldürülmüştür. Arzu’nun babası Horasan’ın zengin beyi Behram Bey’dir. Annesinin ismi hakkında bilgi yoktur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Behram Bey evine dönerken Kamber’i bulur ve evine götürür. Karısı da çocuğu çok sever. Çocuğa Kamber adını verirler. Kamber’in doğumu hakkında bilgi yoktur. Arzu’nun doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. 1.3. Kahramanların Eğitimi Arzu ile Kamber beraber büyür, beraber okula giderler. 1.4. Arzu’nun Kamber ile Kardeş Olmadığını Öğrenmesi Arzu bir bey ile evlendirilmek istenir. Daha önce annesi ile babası konuşurken Kamber ile kardeş olmadığını öğrenen Arzu ailesi ile konuşup bey ile evlenmek istemediğini Kamber’i sevdiğini söyler. Annesi Arzu’yu beye vermek ister. Arzu yemeden içmeden kesilir. Kimse ile konuşmaz. 1.5. Behram Bey’in Ölümü Behram Bey hasta olur ve durumu kötüye gider. Behram Bey kızı ile son kez konuştuktan sonra ölür. Kırk gün geçtikten sonra Arzu dayanamaz ve Kamber’e kardeş olmadıklarını söyler. Kamber de annesine gidip gerçeği sorar. Annesi kardeş olmadıklarını ama kardeş gibi büyüdüklerini söyler. Kamber de Arzu’yu sever fakat annesi Arzu’yu zengin beye vermek ister. Arzu herkese gerçekleri söyleyeceğini annesi de bu bilgiyi inkar edeceğini söyler. 1.6. Kamber’in Evi Terk Etmesi Kamber daha fazla dayanamaz dağlara gider. Orada yaşamak ister. Arzu günler sonra peşinden gelir fakat Kamber’i geri döndüremez. Annesinden gerçekleri herkese anlatmasını ister lakin annesi kabul etmez. Annesi Arzu’yu kilitler ve dağa yollamaz. 93 1.7. Kamber’in Öldüğünün Sanılması Kamber, Arzu gelmeyince onu terk etti zanneder ve kendini uçurumdan atar. Arzu pencereden kaçar, Kamber’i bıraktığı yerde bulamaz. Dağda çobanlardan Kamber’in uçurumdan atladığını öğrenir. Öldüğünü zanneder. Ağlayarak eve gelir ve annesine istediği kişi ile evleneceğini söyler. Arzu’nun düğün hazırlıkları başlar. 1.8. Sonuç Adamları ile ava çıkan hükümdar Malik Şah Kamber’i uçurumunun kenarında bulur. Sarayına götürür ve hekimlere tedavi ettirir. Kamber’in başına gelenleri duyan hükümdar Arzu’ya haber gönderir. Arzu getirilir, Kamber’i görür. Kamber sevgisine inanmaz Arzu Malik Şah’ın hançerini alıp sol elinin başparmağını keser. Şah duruma müdahale eder. Arzu’nun annesi ile konuşulur, gerçeği herkese anlatır. Malik Şah düğün kurar. Arzu ile Kamber evlenir. 2. Motifler 2.1. H. İMTİHANLAR H.300 Evlilik İmtihanları Kamber Arzu’nun sevgisinden şüphelenince, Arzu sol elinin başparmağını Malik Şah’ın hançeri ile keser. Kamber sevdiğine inanır. 2.2. K. ALDATMALAR K.1200 Hileler Sahtekârlıklar Kamber kardeş olup olmadıklarını annesine sorunca, annesi kardeş olmadıklarını ama kardeş gibi büyüdükleri için kardeş sayıldıklarını söyler. K.1700 Yalanlar Yolu ile Aldatma Kamber ve Arzu kardeş olduklarını zannederek büyürler. 2.3. N. ŞANS VE TALİH N.800 Yardımcılar Arzu çobanlara sorarak Kamber’in yerini bulur. 2.4. P. CEMİYET P.150 Zengin Adamlar Arzu’nun babası Behram Bey zengindir. 94 Arzu ile evlenmek isteyen adam zengindir. Kamber’in hayatını kurtaran Malik Şah zengindir. P.200 Aile Kamber aslında Behram Bey’in oğlu olmadığı hâlde onlar onu büyütür. 2.5. S. ANORMAL ZULÜMLER S.100 Korkunç Katliamlar ve Sakat Bırakmalar Kamber’in ailesinin bulunduğu kervan haydutlar tarafından katledilir. 2.6. T. CİNSİYET T.150 Düğünlerde Mutlu Olmalar Arzu ile Kamber Malik Şah’ın yardımıyla evlenirler. 2.7. U. HAYATIN TABİATI U.60 Zenginlik ve Yoksulluk Kamber yoksul olduğu için Arzu ile evlenemez. 95 Arzu ile Kamber Film Yönetmen: Mehmet Bozkuş Senaryo: Mehmet Bozkuş Yapımcı: Hasan Çakır, Mehmet Karahafız Oyuncular: Yıldıray Çınar Arzu Okay Erol Taş Mine Sun Muazzez Kurdoğlu Niyazi Er Yıl: 1972 Tür: Dram, Romantik Yapım: Osmanlı Film Başrollerini Yıldıray Çınar’ın üstlendiği Arzu ile Kamber filminde Kamber’in ailesi haramilerin yağmalaması sonucu ölür ve Kamber’i babasının en yakın arkadaşı büyütür. Arzu ile aynı evde büyüyen Kamber evlenecek yaşa geldiğinde Arzu’nun babası vefat eder. Arzu’nun annesi Kamer Hatun, Kamber’i sevmemektedir. İkisinin evliliğine de karşıdır. Kamer Hatun’un engellerinin yanı sıra Arzu’yu dağlarda gören Şamil Komutan da Arzu ile evlenmek ister ve o da aralarındaki bir diğer engel olur. Arzu komutanla evleneceği sırada kaçar. Çöllere düşen Kamber’i bulur. Haramilerle karşılaşırlar. İkisini de esir alıp pazarda satarlar. Komutan gelir ve Arzu’yu alır, Kamber’i de bir bey kızı alır. Komutan Arzu’yu sultana sunar. Arzu zehir içer. Kamber de bu sırada bazı iftiralara maruz kalır. Gerçekler ortaya çıkınca da serbest bırakılır. İlk işi Arzu’yu aramaktır. Uzun yollar geçen Kamber, Arzu’yu bulur. Arzu sultanla evleneceği akşam Kamber ile kaçar. Sultanın adamları Komutan Şamil’in önderliğinde ikisinin peşine düşerler. Kamber yaralanır. Arzu’nun zehri etkisini gösterir, Kamber’in gözü önünde ölür. Kamber de kendini bıçaklar. İkisi de ölür. 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Kamber’in babası ve annesi haramilerin saldırısı sonucu öldürülür. Kamber’i babasının yakın arkadaşı büyütür. 96 Arzu’nun babası Kamber’in babasının yakın arkadaşıdır. Kamber’i evladı gibi sever. Arzu’nun annesi Kamer Hatun’dur. İkisinin birlikte olmasını istemez, Kamber’i fakir görür. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Kamber’in doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. Arzu’nun doğumu ve ad alması hakkında bilgi yoktur. 1.3. Kahramanların Eğitimi Kamber’in eğitimi hakkında bilgi yoktur. Arzu’nun eğitimi hakkında bilgi yoktur. 1.4. Kahramanların Âşık Olmaları Kamber âşıktır, fakat saz çalmayı nereden öğrendiğine dair bilgi yoktur. Arzu da Kamber’e şiirler söyler, ama saz çalmaz. Onun âşıklığı hakkında da bilgi yoktur. 1.5. Kamer Hatun’un Yaptıkları Kamer Hatun, Arzu ile Kamber’in evlenmesini istemez. Önce Kamber’i dağlara çoban olarak yollar. Arzu’nun onunla buluşması üzerine ikisini eve çağırır ve onlar için hazırladığı ayranlardan Kamber’inkine zehir katar. Arzu durumdan şüphelenir ve Kamber’in ayranını içmek ister. Kamer Hatun dayanamaz Arzu’nun elindeki kâseye vurur. Yere dökülen kâseyi evdeki kara kedi içer ve ölür. Arzu da Kamber de durumu anlar. 1.6. Şamil Komutan’ın Arzu’ya Âşık Olması Arzu dağlara Kamber’i aramaya çıkınca komutan onu görür. Onunla evlenmek ister. Kamer Hatun ile anlaşır. Kamber ne kadar karşı çıksa da onu dinlemezler bunun üzerine de çöllere düşer. Arzu komutan ile evleneceği akşam komutanı zehirler, komutan ölmez fakat Arzu kaçar. 1.7. Arzu ve Kamber’in Esir Düşmeleri Arzu Kamber’i aramaya çıkar. Çölde Kamber ile buluşur. Haramiler gelir ve onları esir alırlar. İkisini de pazarda satarlar. Arzu’yu yüz altına komutan alır. Kamber Arzu’nun satılmasına dayanamaz onları esir alan adam ile dövüşür, adamın gözü çıkar. Sinirlenen adam Kamber’i çarmığa gerdirtir. Gözlerine mil çekecekken bir bey kızı gelir ve Kamber’i iki yüz altına satın alır. 97 Bey kızı Kamber’i sever. Onunla olabilmek için ona iftira atar. Kamber kendini aklamak için beyin adamı ile dövüşür. Dövüşü kazanır, bey kızı gerçekleri söyler. Kamber serbest bırakılır. Serbest bırakıldığı gibi Arzu’yu aramaya çıkar. Arzu sultan ile evlenmemek için zehir içer. Kamber şiirlerini okuyarak ilerlerken bir sarayda Arzu’yu görür. 1.8. Arzu’nun Saraydan Kaçışı Arzu, Kamber’i görünce saraydan kaçar. Sultan kaçtığını öğrenince Arzu’nun bulunması için emir verir. Komutan Şamil’in önderliğinde adamlar Kamber ile Arzu’yu aramaya çıkar. Arzu’nun kaçması ile sultan, Kamer Hatun için “Kızı gelene kadar yol ağzında çarmığa gerilme” emrini verir. 1.9. Sonuç Komutan ile Kamber kılıçlar ile dövüşür. Kamber yaralanır. Arzu’nun yanına gider. Arzu zehrin etkisi ile ölür. Kamber dayanamaz, kendini bıçaklar ve Kamber de ölür. 2. Motifler 2. E. ÖLÜM Arzu sultan ile evlenmemek için zehir içerek intihar eder. Arzu’nun ölmesi üzerine Kamber de kendini bıçaklar. 2.1. K. ALDATMALAR K.950 Hileli Ölümün Diğer Şekilleri Kamer Hatun ayrana döktüğü zehir ile Kamber’i öldürmek ister. K.2200 Alçaklar ve İhanet Edenler Kamber’in komutan tarafından zindana atılması ve ertesi gün asılacak olmasının üzerine Arzu komutanın yanına gider ve ondan Kamber’i serbest bırakmasını ister. Komutan ise karşılığında kendisi ile evlenmesini söyleyince Arzu kabul eder. Kamber serbest bırakılınca durumu bilmez ve Arzu’nun bir hain olduğunu, aşklarına ihanet ettiğini söyler. K.2110 İftiralar Kamber’in âşıklık yaptığı sarayın beyinin kızı, onu sever. Bir gece odasına çağırır o sırada askerler içeri girer ve Kamber’i alıp zindana atarlar. Kız kendisi ile evlenmesi için durumu devam ettirir. 2.2. M. GELECEĞİN TAYİNİ M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler 98 Komutan’ın kendisine haber göndermesi üzerine Arzu, Kamber ile kaçmak ister. Kamber Arzu’nun babasına Kamer Hatun’a ve Arzu’ya bakacağına dair söz verdiği için Arzu’nun bu istediğini geri çevirir. 2.3. P. CEMİYET P.150 Zengin Adamlar Sultan ve Şamil Komutan zengindir. 2.4. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR Q.200 Cezalandırılmış İşler Kamber Pazar yerindeki adamlarla dövüşürken oranın sahibinin gözünü çıkartır. Adam da intikam almak için gözlerine mil çekilmesini emreder. 2.5. S. ANORMAL ZULÜMLER S.400 Zalim İşkenceler Kamer Hatun sultan tarafından cezalandırılır ve yol ağzında kızı gelene kadar çarmığa gerili bırakılır. 2.6. T.CİNSİYET T.10 Aşk Kamber ile Arzu aynı evde büyüyerek birbirine âşık olurlar. Şamil Komutan dağda Arzu’yu görür görmez ona âşık olur. 2.7. W. KARAKTERİN ÖZELLİKLERİ W.100 Karakterin Çirkin Özellikleri Arzu’nun annesi Kamber fakir olduğu için onun kızı ile evlenmesini istemez. 3. Şiirler Filmde Kamber’in söylediği şiirler: 1 Gözlerimden akan yaşlar Bir gün olsun bitecektir Derdim derman bulmadıkça Bir gün ömrüm bitecektir 99 Ah bu dünya yalan dünya Bıktım senden kahpe dünya Yaktı beni kül eyledi Bir güzele kul eyledi Sevdim sevmez olaydım Sevda beni deli eyledi Ah bu dünya yalan dünya Bıktım senden kahpe dünya 2 Sevenin kaderi çile çekmek mi Ağayı dinlemek boyun bükmek mi Buna can dayanır ömür geçer mi Daha ne gelecek dertli başıma Başıma başıma başıma Daha ne gelecek dertli başıma Başıma başıma başıma Ayrı düştüm vatanımdan yurdumdan Bir haber yok ela gözlü Arzu’mdan Ulu tanrım kurtar beni acımdan Daha ne gelecek dertli başıma Başıma başıma başıma Daha ne gelecek dertli başıma Başıma başıma başıma 3 Ötüşür bülbüller gelmedi bahar Hoyrat bu bahçeden gül aldı gitti Binbir mihnet ile bir gül yetirdim Besledim büyüttüm el aldı gitti 100 Binbir mihnet çektim bin dahi gerek Hayli ömür ister de bir dahi görmek Yitirmedi o zalim felek Aktı gözüm yaşın da sel oldu gitti Nazlı yârimin kem haberi gelende Dost ağlayıp düşmanlarım gülende 4 Yârim senden ayrılalı Hayli zaman oldu gel gel Bak gözümden akan yaşım Ab-ı revan oldu gel gel Bak gözümden akan yaşım Ab- revan oldu gel gel Böyle mi olur küsüp gitmek Seni seveni terk etmek Haram oldu yemek içmek İşim figan oldu gel gel Haram oldu yemek içmek İşim figan oldu gel gel Filmde Arzu ile Kamber’in söylediği şiirler: 1 Kamber: Eğdirme kaşını bakmam yüzüne Ben gibi ataşlar düşsün özüne Yemesem içmesem baksam yüzüne Şekerden kaymaktan baldan ziyade Arzu: Âşık candan bıkar, yârinden bıkmaz Ölse de âşığın sırları çıkmaz 101 Benim gönlüm olur olmaza akmaz Kaptırdım gönlümü ben Kamber’ime 2 Kamber: Boyu uzundur beli ince Yanakları olmuş gonca Ben de sevmişsem doyunca Arzu’m ağlatma beni Arzu: Bu kara sevdaya düştüm düşeli Yaz bahar aylarım kış oldu benim Bir kara gözlüye gönül vereli Gözlerim her zaman yaş oldu benim Kamber: Gözyaşlarım durmaz akar Derya gibi coşar çağlar Yüreğim aşkınla yanar Arzu’m ağlatma beni Arzu: Rüzgâra eş oldum düştüm çöllere Derdimi arz ettiğim esen yellere Yar beni dönderdi susuz güllere Gönlüm bir yaralı kuş oldu benim Bu kara sevdaya nereden düştük Kamber Arzu: Aşkın kazanında kaynayıp coştuk Ne desek faydasız ne yapsak şaştık Çaresiz kaldık namert ellerde 3 Kamber: Şikâyetim vardır çarkıfelekten 102 Şu yalan dünya büktü belimi Evvel bülbül gibi feryat ederken Şimdi lâl eyledim şirin dilimi Kamer’im der bu dünya fani Çeken bilir ayrılığın derdini Kim sürmüş dünyada dem-i devranı Bu aşk bizi iflah etmez öldürür Canan öldürür Kim sürmüş dünyada dem-i devranı Bu aşk bizi iflah etmez öldürür Canan öldürür Arzu: Zalim anam dünya bize dar oldun Bu ayrılık yüreğimde kor oldun Kamber’imden ayrılması zor oldu Zalim anam niye yaktın bizi Kamber’imden ayrılması zor oldu Zalim anam niye yaktın bizi 4. Film Müziği Arzu ile Kamber Film Müziği Yâre pazen seçemedim Yar çok nazlı sezemedim Bana yardan geç diyorlar Gönüldür bu geçemedim Al sana fındık fıstık yiyemedim Aşk şarabından içemedim Doğmuş sabah güneşi 103 Koşar gelir kardeşi Öyle bir yar sevmişem ki Cihanda yoktur eşi Al sana fındık fıstık yiyemedim Aşk şarabından içemedim Film ortasındaki müzik Ötüşür bülbüller gelmedi bahar Hoyrat bu bahçeden gül aldı gitti Binbir mihnet ile bir gül yetirdim Besledim büyüttüm el aldı gitti Binbir mihnet çektim bin dahi gerek Hayli ömür ister de bir dahi görmek Yitirmedi o zalim felek Aktı gözüm yaşın da sel oldu gitti Nazlı yârimin kem haberi gelende Dost ağlayıp düşmanlarım gülende 104 Arzu İle Kamber Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi 1. Karakterlerin Karşılaştırılması Dizisi bulunmayan Arzu ile Kamber hikâyesinin sadece halk hikâyesi ve filmi mevcuttur. Filmin hikâyeye diğer hikâyelerden daha bağlı kaldığını görmek mümkündür. Hikâyedeki Kamber ailesi haydutlar tarafından öldürülen ve Behram Bey’in evlatlık alıp yanında büyüttüğü bir insan portresi çizerken bu durum filmde de korunur. Haramiler tarafından ailesi öldürülen Kamber’i sağ kurtulan bir kişi Kamber’in babasının yakın arkadaşına götürür. Hikâyedeki sadık âşık tipi filmde de benliğini korur. Filmde Yıldıray Çınar’ın canlandırdığı Kamber’in baskın bir karakter olmadığını görürüz. Kerem ve Mecnun’daki aşkı için her şeyi yapan âşık tipi burada biraz daha silikleştirilmiştir. Bunda Kamber’in ailesinin olmamasının da etkisi vardır. Arzu karakteri ise hem hikâyede hem de filmde aynı doğrultu da ilerler. Sevdiği kişi için annesini çoğu zaman karşısına alır. Hikâyede ve filmde göze çarpan bir nokta ise Arzu’nun Kamber’den daha baskın olmasıdır. Arzu annesine karşı gelebilmekte, Komutan Şamil ile sultan ile mücadele edebilmektedir. Bunu sadece âşık olduğu kişiye kavuşmak için yapar. Arzu diğer halk hikâyesi kadın karakterlerinden daha baskın bir portre çizer. Hikâyede ve filmde arabozucu yegâne tip Arzu’nun annesidir. Her iki karakter de Arzu ile Kamber’in birlikte olmasını istemez. Filmde bu arabozuculuğu Arzu’nun annesinin yanında destekleyenlerde olur. Arzu ile evlenmek isteyen Komutan Şamil bunlardan biridir. Erol Taş’ın canlandırdığı Komutan Şamil Kamber’i sürekli aşağılar ve küçümser. Komutanlık vasfına da güvenip Arzu ile evlenebileceğini düşünür. Arabozucu bir diğer tip ise Arzu ve Kamber haramilerin eline düşüp pazarda satıldığında Kamber’i satın alan bey kızıdır. Komutan kadar aktif olmasa da o da Kamber’in kendisini sevmesini ister. Şamil’in kimliği filmin başından sonuna kadar aynı devam ederken bey kızı kötü karakterlerden iyiye geçer ve Kamber’in durumunu anlayışla karşılar. Arzu’nun güzelliğini duyan ve onunla evlenmek isteyen sultan da bu listede yer alır. O da Erol Taş gibi kötü başlayıp kötü karakter ile devam eder. Arzu ile evlenmek ister ve evlenemeyince bunun cezasını Arzu’nun annesi Kamer Hatun’a ödetir. Böylelikle kötülük yapmış bir kişi olan Kamer Hatun’un kötülüğünün bedelini bir kötü kişi ödetmiş olur. 105 Arzu İle Kamber Karakterlerin Karşılaştırılması Hikâye Film Kamber Kamber Kamber Arzu Arzu Arzu Anne-Baba Adı Behram Bey (Arzu) Kamer Hatun (Arzu) Arabozucu Tip Arzu’nun Annesi Arzu’nun Annesi Komutan Şamil Bey Kızı Sultan Yardımcı Tip 2. Melik Şah Epizotların Karşılaştırılması Kamber ailesi haydutlar tarafından öldürünce Behram Bey onu bulur evine getirir. Behram Bey Horasan’ın zengin beyidir ve bir de kızı vardır. Kadın, Behram Bey’in çocuğu getirmesinden memnun olur. Filmde kahramanların ailelerinin yapısı neredeyse tamamen korunmuştur. Orada da Kamber’in anne ve babası haramiler tarafından öldürülür. Bu katliamdan kurtulan bir kişi Kamber’i alıp Kamber’in babasının arkadaşına götürür. Adam Kamber’i sever fakat kadın Kamber’i sevmez. Bu noktada da hikâyeden ayrılır. Kamer Hatun film boyunca Kamber’i yük olarak ve aciz görür. Hem hikâyede hem de filmde kahramanları doğumları ve ad almaları hakkında bilgi yoktur. Sadece Behram Bey ve karısının sevdiklerini yolda bulunan bu çocuğa Kamber ismini verdiklerini biliyoruz. Hikâyede beraber büyüyüp okula giden kahramanların eğitimi hakkında filmde hiçbir bilgi yoktur. Filmde Kamber’in âşıklığını da görürüz, fakat bunu nasıl sağladığı hakkında bilgi yoktur. Arzu da şiirler icra eder fakat saz çalmaz. Karşılıklı şiirleri de filmde mevcuttur. Kamber’in sazı ile dağlarda dolandığını görsek de sönük bir âşıklık vardır. Evlat alınan Kamber ile aynı evde büyüyen Arzu birbirine aynı evde büyüyerek âşık olmuştur. Bu hem hikâyede hem filmde böyledir. Hikâyede kardeş olmadıklarını bilir ve aynı mekânda büyüdükleri için küçüklükten beri birbirini severler. Hikâyedeki olaylar Arzu’nun 106 kardeş olmadıklarını öğrenmesi ile filmde ise belli yaşa gelmiş Arzu ile Kamber’in evlenme isteklerini dillendirme çabası ile başlar. Hikâyedeki Arzu kardeşi olmayan Kamber’i sevdiğini söyler. Annesi onlara karışınca Arzu yemeden içmeden kesilir ve kimse ile görüşmez. Arzu’nun babası da kızının bu durumu karşısında hastalanır, hatta ölür. Babasının ölümü ile meydanın anneye kalması filmde de hikâyede olduğu kadar mevcuttur. Hikâyede Arzu’nun annesi Arzu’yu Bey ile evlendirmek istediği için bu evliliğin önünde durur. Aynı durum filmde de vardır. Kamer Hatun Arzu’yu daha zengin biri ile evlendirmek ister. Arzu’yla evlenmek isteyen komutan da bu durumu destekler ve Kamer Hatun’un kötülüklerine yardım eder. Kamber’i öyle bıktırırlar ki Kamber dağa kaçar, hem sürüyü bekler hem evden uzaklaşır. Hikâyede de Arzu’nun annesi tarafından istenmeyen Kamber dağlara gider. Hem hikâyede hem filmde dağa giden Kamber’in ardından Arzu’da gider ve Kamber’i geri döndürmek ister. Hikâyede Kamber’den haber alamaz. Arzu bir çobandan öldüğü haberini duyar. Bunun üzerine eve döndüğünde de annesinin istediği kişi ile evlenmeye razı olur. Filmde dağa çıkan Arzu, Kamber’i bulur. Fakat onu döndürmek için ikna edemez. Kamer Hatun, Arzu’yu zorla komutana verince Kamber evi terk eder ve çöllere düşer. Çöl hikâyelerde Mecnun’un mekânı olduğu halde filmde de Kamber’in çöle düştüğünü görmekteyiz. Arzu düğün gecesi komutanı zehirleyip Kamber’in peşinden çöle gider. Orada buluşan iki âşık haramilere esir düşer. Haramilerin köle olarak satması üzerine Kamber’i bir bey kızı Arzu’yu da bir sultan satır alır. Aksiyonun devamlılığı için kahramanların başına gelen olayların filmde fazlalığı söz konusudur. Hikâyede Arzu ile Kamber Melik Şah’ın yardımıyla evlenirken filmde Şamil Komutan ve Kamer Hatun yüzünden evlenemezler. Hikâyede kötü karakter anne bir nevi cezalandırılır. Melik Şah evliliğe itiraz etmesi durumunda onu öldüreceğini söyler. Hikâyede Arzu’nun sevgisinden emin olmayan Kamber, filmde daha mazlum kalır. Hikâyede Kamer Arzu’nun aşkına inanmaz. Arzu’nun sol elinin başparmağını kesmesi ile inancı değişir. Filmde birbirinin aşkından şüpheye düşme durumu ise söz konusu değildir. Bu testten geçen Arzu ve Kamber her ne olursa olsun evlenirler. Fakat filmde başlarına birçok hadise gelmesine rağmen kavuşamazlar. Ama anne yine cezalandırılır. Sultan tarafından yol ağzında çarmıha gerilir. Kahramanlar kavuşamadıkları gibi ölürler. Kahramanların ölümü anne gibi olmaz, onlar için ölüm de bir kavuşma halini alır. Bu yüzden Kamber Arzu ölünce kendini bıçaklar ve ona kavuşur. 107 Zaloğlu Rüstem Epizot Karşılaştırılması Kahramanların Aileleri Hikâye Film Kamber’in ailesi haydutlar Kamber’in ailesi tarafından öldürülür. haramiler tarafından Arzu, bey kızıdır. öldürülür. Arzu’nun babası ile Kamber’in babası arkadaştır. Kahramanların Doğumu ve Bilgi yoktur. Bilgi yoktur. Kahramanların Eğitimi Beraber okula giderler. Bilgi yoktur. Kahramanların Âşık Aynı evde büyüyerek âşık Aynı evde büyüyerek Olmaları olurlar. âşık olurlar. Arzu İle Kamber’in Kardeş Arzu ailesi konuşurken Aile bireylerinin hepsi Olmadıklarını Öğrenmesi gerçekleri duyar. tarafından bilinir. Arzu’nun Annesinin ve Arzu’nun annesi Arzu ile Arzu’nun annesi ve Şamil Komutan’ın Kamber’i engellemeye çalışır. Şamil Komutan Arzu ile Ad Alması Yaptıkları Kamber’i engellemeye çalışır. Arzu’nun Babasının Ölümü Arzu yetişken kız olduktan Arzu küçükken babası sonra babası ölür. ölür. Şamil Arzu’yu sever, zorla Arzu ile evlenir. Arzu komutanı Kahramanın Başından Kamber dağlarda ölü sanılır. zehirleyip kaçar. Geçen Olaylar Gerçek anlaşılır. Haramilere esir düşen Kamber’i bey kızı, Arzu’yu da sultan alır. Arzu saraydan da kaçar. Sonuç Arzu ile Kamber evlenir. 108 Arzu da Kamber de ölür. 3. Motiflerin Karşılaştırılması Ölüm motifini sadece filmde görürüz. Her ne kadar hikâyede Arzu’nun babası ölmüş olsa da bu ölüm normal olduğundan motif başlığı altında incelenmez. Fakat filmde Arzu ile Kamber’in aşkları için ölmesi motiftir. Evlilik İmtihanı motifinin ise sadece hikâyede olduğunu görüyoruz. Kerem dağlara gittiğinde Arzu onu bulamayınca eve dönüp annesinin istediği kişi ile evlenir. Kamber Arzu’nun bu hareketinden dolayı onun aşkına inanmaz. Arzu, Kamber’in yaşadığını öğrenince Kamber’e aşkını ispatlamak için bir anda sol elinin başparmağını keser. Kendi uzuvlarından Kamber için vazgeçebileceğini böylelikle gösterir. Eğer Kamber aşkına inanmazsa canına bile kıyabileceğini de ekler. Bir nevi imtihan olan bu hadisenin ardından Kamber, Arzu ile evlenmeyi kabul eder. Filmdeki Kamber sözüne de gayet sadıktır. Kamer Hatun’un kötülüklerine rağmen Arzu ile kaçmaz. Çünkü Arzu’nun babası ölürken ona eşine ve kızına bakacağına dair söz verir. Hikâyede böyle bir durum yoktur ki Kamber evi terk edip dağlara gider. Filmdeki Kamer’in çöllere gidişi ise Arzu’nun evlenmesine dayanamaması ile olur ve bu uğurda Aslı’yı peşinden sürüklemez. Yalnız kendi gider. Nitekim Arzu duramaz ve peşinden gider. Malik Şah hikâyede kahramanlara yardım eder hatta evlilikleri bile onun sayesinde olur. Böylelikle mutlu son ile hikâye sona erer. Hikâyedeki olumlu yönetici filmde rol değiştirir. Arzu ile Kamber sultan yüzünden kavuşmaz. Çünkü sultan da komutan gibi Arzu ile evlenmek ister. Hikâyede de filmde de Kamber bir aile tarafından büyütülür. Hikâyede bu Behram Bey olurken, filmde Kamber’in babasının yakın arkadaşı olur. Ama bu aileler çocuğu benimser. Hatta hikâyede Kamber’in adını onlar koyar. Hikâyede iyi insanların zengin adamlar olduğunu da görürüz. Arzu’nun babası Behram Bey ve Malik Şah bunlardandır. Arzu ile evlenmek isteyen adam da zengin beydir. Her ne kadar hakkında çok bilgi olmasa da Arzu istemediği için o kişi ile evlendirilmez. Zengin adamların filmde zıtlaştığını kötü karaktere büründüğünü görüyoruz. Komutan Şamil zengin ve acımazdır. Arzu’ya da Kamber’e de zulüm eder. Onların aşkına saygı duymadığı gibi Arzu onu sevmese de onunla evlenmek için elinden geleni yapar. Arzu’yu çölden kurtaran sultan da iyi biri değildir. O da Arzu ile evlenmek için Kamer’in öldürülmesini emreder. Kamber çölde haramilerin eline düştükten sonra pazar yerine çıkartılınca oranın sahibinin gözünü çıkartır. Adam duruma sinirlenir ve Kamber’in gözüne mil çekilmesini emreder. Bu dönem sinemasında çok sık rastlanılan bir cezadır. 109 Dönem filmlerinde olan bir başka ceza da çarmıha germedir. Kamer Hatun da bu cezadan nasibini alır. Kaçan kızı Arzu gelene kadar yol ağzında gerili bırakılır. Kamber’in ailesinin katliamı ise korkunç katliamlar arasına girer. Hikâyede katliam sonucu yol kenarında bulunur filmde bir adam alıp başka diyara götürür. Hikâye ve filmde aşk motifi hâkimdir. Fakat hikâyede âşıklar kavuşur filmde kavuşamazlar. Üstelik hikâyede değerlerini Malik Şah yapar. Zenginlik ve Yoksulluk her ikisinde de varlığını sürdürür. Arzu’nun annesinin Kamber’i istememe sebebi Kamber’in durumunun iyi olmamasıdır. Kamber’in ailesi öldüğü için hor görülür bu da soy inancının topluma etkisini gösterir. Arzu’nun annesinin hem hikâyede hem filmdeki olumsuz hareketleri Karakterin Çirkin Özellikleri motifine girer. Çünkü içindeki kötülük birçok eylemi de beraberinde getirir. Hikâyede çok aktif almasa da bu özellik sevgililerin ayrılmasına yeter. Filmde ise Kamer Hatun Kamber’i zehirlemek ister. Yapamayınca onu dağlara çoban olarak gönderir. Yine kızı ile buluşmalarını engelleyemez. Evde sürekli Kamber’i küçük düşürmeye çalışır. Arzu İle Kamber Motif Karşılaştırılması Hikâye Film E. ÖLÜM Yoktur. Kamber ve Arzu ölür. H. İMTİHANLAR Evlilik İmtihanları Yoktur. K. ALDATMALAR Hileler, Sahtekârlıklar Hileli Ölümün Diğer Şekilleri Alçaklar ve İhanet Edenler İftiralar M. GELECEĞİN TAYİNİ Yoktur. Anlaşmalar ve Söz Vermeler N. ŞANS VE TALİH Yardımcılar Yoktur. Zengin Adamlar Zengin Adamlar P. CEMİYET Aile Aile Q. MÜKÂFATLAR VE Cezalandırılmış Kibir Yoktur. CEZALAR 110 S. ANORMAL Korkunç Katliamlar ve Sakat Korkunç Katliamlar ve Sakat ZULÜMLER Bırakmalar Bırakmalar Zalim İşkenceler T. CİNSİYET Aşk Aşk Düğünlerde Mutlu Olmalar U. HAYATIN TABİATI Zenginlik ve Yoksulluk Zenginlik ve Yoksulluk W. KARAKTERLERİN Karakterin Çirkin Özellikleri Karakterin Çirkin Özellikleri ÖZELLİKLERİ 111 TAHİR İLE ZÜHRE Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Tahir’in babası Horasan’ın beyi olan iki kardeşten Ahmet Şah’tır. Annesi hakkında detaylı bilgi yoktur. Zöhre’nin babası Horasan’ın diğer beyi Ethem Şah’tır. Annesi hakkında detaylı bilgi yoktur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Çocukları olmayan iki kardeş tebdil-i kıyafetle dağa yaylaya gezmeye çıkar. Karşılarına derviş çıkar. Derviş onların bey olduğunu ve sıkıntılarının çocuksuzluk olduğunu bilir. Postun altından çıkardığı elmayı iki kardeşe verir. Elmayı eliyle ikiye böler. Eşlerinin de yemesini söyler. Birinin kızı birinin de oğlu olursa birbirinden ayırmamalarını söyler. Yemin ederler. Ethem Şah kendisinin oğlu Ahmet Han’ın kızı olmasını diler. Ethem Şah kötü düşündüğü için kızı olur. Kızın adını Zöhre Banu, oğlanın adını Tahar Mirza koyarlar. 1.3. Kahramanların Âşık Olmaları Beraber büyüyen Zöhre Banu ve Tahar Mirza birbirine âşık olur. 1.4. Kahramanların Eğitimi Tahar ile Zöhre yedi yaşına gelince çocuklara hoca ararlar. Horasandaki Abdullah Efendi uygun görülür. O da yedi yıl çocukların ona verilmesi, bu süre zarfında çocuklarını görmeme ve yemeklerini medrese kapısına getirme şartlarıyla çocukları alır. On dört yaşına kadar onlara ders verir. Bir gün öğle yemeğinde çocukların oynadığını görünce Tahar’ı falakaya yatırıp değneği Zöhre’ye verir, vurmasını söyler. Zöhre vuramaz kabahatin kendisinde olduğunu söyler. Zöhre’yi falakaya yatırır Tahar’a derneği verir. Tahar, Zöhre’nin yerine kendisinin dövülmesini söyleyince hoca durumu anlar. 1.5. Âşıkların Ayrılması Hoca, Ethem Şah’a gidip Zöhre’nin eğitiminin bittiğini söyler. Evine dönen Zöhre ile Tahar’ın da ilk ayrılığı bu olur. Tahar Zöhre gidince bildiklerini de unutmaya başlar. Abdullah 112 Efendi yedi yıllık emeği gitmesin diye Ahmet Han’ın yanına gidip Tahar’ın da eğitimini tamamladığını söyler. 1.6. Zöhre’nin İstenmesi Tahar, Zöhre’ye karşı duygularını annesine söyler. Zöhre’yi isterler. Ethem Şah vermez. Ahmet Han dervişin sözünü hatırlatır. Ethem Şah’ın eşi onu fitneler bir daha gelirse başının vurulacağını söylemesini söyler. Onuncu gün Ahmet Han saraya gelir. Cellada verilen emir ile Ahmet Han’ın başı vurulur. Ethem Şah Tahar’ın annesinin ve halayıklarının başının vurulmasını söyler. 1.7. Tahar’ın Saklanması ve Sürgünü Komşuları Tahar’ı saklar Ethem Şah onu arar. Horasan’ın kenarındaki sazlığa komşular saklamıştır. Onu orada bulurlar. Ethem Şah’ın karşısına getirirler. Meclis toplanır. Hoca Abdullah da gelir. Kimse başının vurulmasından yana olmaz. Bunun üzerine Tahar’ı Mardin’e sürgüne gönderirler. Mardin civarında bahçe duvarında dövüp bırakırlar. Bir bahçıvan Tahar’ı bulur, oradan alıp evlatlık alır. Fakat bir gün bahçede bülbülün gülün dikeni yüzünden öldüğünü görünce Zöhre aklına gelir. Horasan’ın yolunu tutar. 1.8. Zöhre’nin Tahar’ı Saklaması Tahar, Zöhre’nin kapısına gelir. Zöhre durumu dadısına anlatır. Dadısı ertesi gün pazarda Tahar için bir sandık yaptırır. Zöhre’nin köşkü nehir üzerindedir. Uzun bir zincirle sandığı suya bırakırlar. Tahar gündüzleri sandığın içindeyken geceleri de köşke çıkar. Böyle kırk gün idare eder. Kırkıncı gün kuşluk vakti zincir kopar. Nehir sandığı götürür. 1.9. Zülfüsiyah’ın Rüyası Kandahar ülkesinin padişahının kızının adı Zülfüsiyah’tır. Kız rüyasında pir görür. Pir ona kırkıncı gün deryadan sandık geleceğini o sandığı kurtarması gerektiğini çünkü nasibi olduğunu söyler. Kız sabah rüyasını anne ve babasına anlatır. Padişah bilenlere danışır. Kandahar denizine ağ atıp sandığı kim yakalarsa altın verileceği söylenir. Fakir bir dalgıcın kızının duası ile kızın babası otuz dokuz gün beklemenin ardından kırkıncı gün sandığı bulur. 1.10. Sonuç Tahar’ı hükümdara götürürler. Tahar da durumu anlatır. Zöhre’yi vermesi için Ethem Şah’a haber gönderirler. Ethem Şah kızı yine vermez. Hükümdar ordusu ile gider. Ahmet 113 Han’ın başının vurulduğu yerde Ethem Şah’ın başı vurulur. Tahar tahta oturur. Önce Zöhre ile bir hafta sonra da Zülfüsiyah ile düğün yapar. 2. Motifler 2.1. D. SİHİR D.1030 Sihirli Yiyecekler Derviş, postunun altından çıkardığı elmayı Ethem Şah ve Ahmet Han’a verir. 2.2. E. ÖLÜM Zöhre’yi istemeye giden Ahmet Han’ın başı cellat tarafından vurulur. 2.3. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.900 Olağanüstü Olaylar Derviş eliyle elmayı ikiye böler. Dağda gezen Ethem Şah ve Ahmet Han’ın karşısına derviş çıkar. Onların bey olduğunu ve onların çocuklarının olmadığını bilir. Zülfüsiyah rüyasında nehirden sandık geleceğini görür. 2.4. H. İMTİHANLAR H.960 Kabiliyet ve Akıl Yoluyla Yerine Getirilen Vazifeler Tahar eve dönünce ustasının önüne geçmez ve önce hocasının sonra babasının elini öper. 2.5. J. AKILLILAR VE APTALLAR J.10 Tecrübe Yoluyla Kazanılan Bilgi Tahar bahçıvanın yanındayken bahçeye gelen bülbülden ders alır. 2.6. K. ALDATMALAR K.440 Diğer Hileler Hoca, Zöhre ile Tahar arasındaki durumu fark edince Zöhre’yi evine yollar. Zöhre’nin Tahar’ı saklamak için yaptırdığı sandığı zincirle nehre salar. 2.7. M. GELECEĞİN TAYİNİ M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler 114 Derviş çocukları olacağını fakat onları ayırmamaları gerektiğini söyleyince Ethem Şah ve Ahmet Han ayırmayacaklarına dair söz verirler. 2.8. N. ŞANS VE TALİH N.800 Yardımcılar Vezir Ethem Şah ve Ahmet Han’a yardım eder. N.810 Olağanüstü Yardımcılar Gezmeye çıkan beylerin karşısına pir çıkar. Onların çocuklarının olmayışını dert ettiklerini bilir. 2.9. P. CEMİYET P.110 Kralın Vezirleri Hükümdarların vezirleri çocuklarını sünnet için hükümdarda izin isterler. Vezirler Ethem Şah ve Ahmet Han’a yaylalarda gezmelerini söyler. P.250 Erkek ve Kız Kardeşler Şiraz ülkesinin Horasan vilayetinde iki kardeş hükümdar vardır. 2.10. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR Q. 200 Cezalandırılmış İşler Ethem Şah dervişin verdiği elmayı yedikten sonra kendisinin oğlu, Ahmet Han’ın kızı olmasını ister. Kötü düşündüğü için kızı olur. 2.11. R. ESİRLER VE KAÇAKLAR R.10 Kaçırma Ethem Şah yakalama emri üzerine Tahar’ı ve ailesini öldürmeye giderler. Komşular Tahar’ı saklar. 2.12. T. CİNSİYET T.10 Aşk Tahar Zöhre’yi, Zöhre Tahar’ı sevmektedir. T. 150 Düğünlerde Mutlu Olmalar Tahar Zülfüziyah ve Zöhre ile evlenirler. 2.13. V.DİN 115 V.50 Dua Dalgıcın kızının duası ile dalgıç sandığı yakalar. 116 Tahir İle Zühre Film Yönetmen: Lütfi Ömer Akada Senaryo: Lütfi Ömer Akad Yapımcı: Hürrem Erman Oyuncular: Sezer Sezin Kenan Artun Settar Körmükçü Temel Karamahmut Muazzez Arçay Sohban Koloğlu Yıl:1952 Tür: Dram, Romantik Yapım: Erman Film Bey ve vezirinin çocuğu yoktur. Pazarda dolaşırken biri beyden sadaka ister, beyin sadakasını verdiği kişi aslında derviştir. Verdiği sadaka sayesinde ikisinin de çocuğu olur. Çocukları büyüyünce bey kızı Zühre ile vezirinin oğlu Tahir’i evlendirmek ister fakat eşi karşı çıkar. Sarayda bulunan Bekir de aynı zamanda Zühre ile evlenmek ister. Bekir ve Zühre’nin annesinin engelleri ile iki aşığın başından türlü durumlar geçer ve en son kavuşamazlar. Ölmeden dakikalar önce gerçekler ortaya çıkar. Sultan yaptıklarına pişman olur fakar artık geç kalmıştır. 1. Epizotlar 1.1. Kahramanların Aileleri Zühre’nin babası bir beydir, adı söylenmez. Annesi de film de çok etkin olmamasına karşın onun da ismi söylenmez. Tahir’in babası ise beyin veziridir. Filmin başında çok kısa bir yerde gösterilir. Annesi ise hiç gösterilmez. Zaten Tahir büyüdüğünde annesi ve babası ölmüş olur. 1.2. Kahramanların Doğumu ve Ad Almaları Çocuk sahibi olamayan bey ve vezir pazarda bir gün dolaşırken farkında olmadan dervişe sadaka verirler. Bu derviş sonradan beyin sarayında belirir ve ona elma verir. Elmanın yarısını vezirine vermesini söyler. Elmaları yiyen bey, vezir ve eşleri çocuk sahibi olurlar. 117 Elmayı getiren derviş beye bir kızı olacağını vezirinin de bir oğlu olacağını, onlara Tahir ile Zühre isimlerinin verilmesini söyler. 1.3. Kahramanların Eğitimi Tahir de Zühre de şiirler okur. Hatta bir yerde Tahir’in saz şairi olduğu söylenir. Fakat ikisinin de eğitimi hakkında detaylı bilgi mevcut değildir. 1.4. Kahramanların Âşık Olmaları Kahramanlar aynı yerde büyüyerek birbirine âşık olurlar. Önce Zühre’nin aşkı söz konusudur. Onun aşkını fark eden Tahir de ona önceden beri olan aşkını itiraf eder. 1.5. Âşıkların Kavuşmasının Engellenmesi Bey, dervişe ve Tahir’in babasına verdiği sözden dolayı Tahir ile Zühre’yi evlendirecektir. Fakat Zühre’nin annesi Zühre’nin Bekir ile evlenmesini ister. Bekir de bey olabilmek için Zühre ile evlenmek ister. Zühre’nin annesi Abdullah’ı büyücüye yollar. Büyücüye yaptırdıkları şerbeti beye içerirler. Bey’in fikirleri değişir. Tahir ile Zühre’nin bahçede gizli gizli buluşmaları da ortaya çıkınca bey kızar ve Tahir zindana atılır. Zühre de gözetim altında tutulur. Zühre yine Tahir’le görüşmeye çalışır. Yakalanır. Tahir bu sefer uzağa sürülür. 1.6. Bekir’in Yaptıkları Aylar sonra Bekir hanedan için önemli sihirli topu kaçırır. Suçu da o sırada zindandan Zühre ile buluşmak için kaçan Tahir’in üzerine atar. Bu yüzden Tahir yakalanır ve ona zulüm yapılır. Bey Tahir’in kellesinin vurulmasını ister. Adamlarından biri ona vefalı vezirinin oğlu olduğunu söyler ve bey adamı haklı olup Tahir’in kellesini affeder. Sala bağlayıp nehre atılır. 1.7. Zühre İle Evlenecek Kişinin Seçimi Bey Zühre’yi evlendirme kararı alır. Bunun için ferman yayınlar. Yurdun dört bir tarafından kendine güvenen yiğitleri üç sınava tabi tutar. Birinci sınav hareket eden bir topun ok ile vurulmasıdır. Bekir bu sınavı geçer. Tahir de kimliğini gizleyerek sadece sınavlara atı ile girip çıkmaktadır. İkinci sınav ateşli çemberin içinden at ile atlamadır. Tahir gelir ve bu sınavı geçer fakat Bekir bu sınavı geçemez. Üçüncü test ise en değerli nesneyi getirmedir. Tahir dervişten sihirli topun yerini öğrenir ve onu getirir. 118 1.8. Sonuç İmtihanlara gizlice katılan kişinin Tahir olduğunu bilmeyen Zühre büyücüden zehir alır ve içer. Tahir kimliğini açığa çıkartır ve gerçekleri anlatır. Bekir onu ok ile vurur. Yine de Bekir ile kılıçla savaşır. Bekir ölür. Zühre zehrin etkisi ile ölürken Tahir de yarasının etkisiyle yere yığılır. İkisi de ölür. 2. Motifler 2.1. C. YASAK C.900 Yasağın İhlâli İle İlgili Cezalar Tahir İle Zühre evlenmeden, zamansız buluştukları için bey kızar ve evlenmelerine izin vermez. 2.2. D. SİHİR D.830 Hile İle Sahip Olunan Sihirli Nesne Bekir hile ile sihirli topu çalar. D.1030 Sihirli Yiyecekler Dervişin verdiği elma ile çocuk sahibi olurlar. 2.3. E. ÖLÜM Tahir, Bekir’in oku ile ölür. Zühre içtiği zehir ile ölür. 2.4. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER F.900 Olağanüstü Olaylar Tahir zindandayken bir derviş yanına gelir. Dervişin verdiği elma sayesinde beyin çocuğu olur. Tahir’in duası ile zindanda peyda olan derviş ona bir tüy verir ve başı sıkıştığında bu tüyü yakmasını ve böylelikle gelebileceğini söyler. 2.5. G. DEVLER G.200 Cadılar (Büyücüler) Abdullah sultanın Tahir’i sevmemesi için büyücüye şerbet yaptırır. Zühre kendisi için büyücüden zehir alır. 119 2.6. H. İMTİHANLAR H.90 Süs Eşyaları İle Tanıma Zühre, zindana Tahir’in yanına gidince yere düşürdüğü mendille zindana gittiğini ele verir. H.300 Evlilikle İlgili İmtihanlar Zühre’ye eş seçmek için sultan ülkedeki erkekleri üç imtihana tabi tutar. 2.7. K. ALDATMALAR K.300 Çalıntılar ve Hileler Bekir hile ile sihirli topu çalar. K.700 Aldatma Yoluyla Yakalanma Bekir, Tahir ile Zühre buluştuğunda onları yakalatır. 2.8. M. GELECEĞİN TAYİNİ M.200 Anlaşmalar ve Söz Vermeler Derviş doğacak çocukların kaderlerinin bir yazıldığını ve isimlerinin Tahir ile Zühre konulması şartını koyunca bey bunu kabul eder. Tahir ve Zühre başka kimseyi sevmeyeceklerine dair yemin ederler. 2.9. ŞANS VE TALİH N.810 Olağanüstü Yardımcılar Derviş, Tahir’e yardım eder. 2.10. P. CEMİYET P.100 Dilenciler Derviş dilenci kılığında beyden sadaka ister. P.110 Kralın Vezirleri Tahir’in babası sultanın veziridir. 2.11. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR Q.200 Cezalandırılmış İşler Tahir Zühre ile buluştuğu için sala bağlanıp nehre atılır. 2.12. T. CİNSİYET 120 T.10 Aşk Zühre Tahir’i, Tahir de Zühre’yi sevmektedir. T.80 Trajik Aşk Tahir ile Zühre bir türlü kavuşamaz. 2.13. DİN V.50 Dua Tahir zindana atılınca önce isyan eder. Muhafız ona isyan etmek yerine dua etmesini söyleyince Tahir de oradan kurtulup Zühre’ye kavuşmak için dua eder. Tahir’in duası üzerine bir derviş gelir. 3. Şiirler Filmde Tahir’in söylediği şiirler: 1 Olsa da hoş kokulu dikenlidir gül yolu Aşkın bükülmez kolu ölür inlemez gönül Zührem senindir bu can olsun yolunda kurban Mezarımsa bu zindan ölüm dinlemez gönül 2 Bir içim su gibi gözlerim seni Korkulu durumda izlerim seni Kendimi veririm gizlerim seni Gönlümün bülbülü Zührem neredesin Yıldıza sorarım her gece senden Rüzgarı içerim öyle derinden Yoksulum güzelim pembe teninden Gönlümün bülbülü Zührem neredesin Filmde Zühre’nin söylediği şiirler: 121 1 Ümit yolu serap mı ahdımıza cevap mı Tahirim söyle bana aşk böyle ızdırap mı Aşk ölümden betermiş ömrüm ölü bitermiş Her dakikan bir ölüm bu ne bitmez kedermiş Kul olmadan sa ele yalvarırım eceler Gözlerim gözlerinde can versem güle güle 2 Nedir suçum Yüce Tanrım masum sevdalar günahım Bitmez çilem dinmez ağrım nasibim gözyaşı ah mı Açılmadan eriyenin aşk yolunda yürüyenin Zindanlarda çürüyenin talihi böyle siyah mı El sitemi değdi cana yalvarırım Tanrım sana Tahiri bağışla bana doğacak günlere sevdalara 3 Ayrılık yaman kelime Benzetmek azdır ölüme Kim uğrasa bu zulme Gündüzü olurmuş gece Tatmadan aşkın tadını Duydum acı feryadını Dilimin zevki adını Sayıklarım hece hece Soldu mu neşen hevesin Seslenirim gelmez sesin Dudaklarımda nefesin 122 Özlerim seni delice 4 Yalnız seninim diye aşkıma yeminim var Gönülden inandım sevda gibi dinim var Sensiz gelen ikbale saadete kinim var Gönülden inandım sevda gibi kinim var Neden ümit goncası açılmadan kararsın Bizi kahrın elinden ölümler mi kurtarsın Yüreğimi yarsalar orada yine sen varsın Gönülden inandığım sevda gibi dinim var Filmde Tahir ile Zühre’nin söylediği şiir: Yüzün güllerden ince Sesin bülbülden tatlı Gülüşün gonca gonca Neşen altın kanatlı Günaydın sevgiliye günaydın Gönül aydın gün aydın Dalında biteviye Şakıyan ben olaydım Açarken şen duygular İçimin bahçesinde Gülümsüyor arzular Şarkımın nağmesinde Günaydın sevgiliye günaydın Gönül aydın gün aydın 123 Dalında biteviye Şakıyan ben olaydım 124 Tahir İle Zühre Halk Hikâyesi Film Dizi Mukayesesi 1. Karakterlerin Karşılaştırılması Hikâyede çocuksuzluk motifi sonucu dünyaya gelen Tahar Mirza, Ahmet ve Ethem adlı iki kardeşten Ahmet’in oğludur. Tahar Mirza sadık bir âşıktır. Zöhre Banu’ya kavuşmak için birçok fedakârlıkta bulunacaktır. Zaafa düştüğü bir gün ise bülbülün güle konmaya çalışırken dikenlerinden korkmayışını görecek kadar da akıllıdır. Hikâyedeki Tahar’ın iki eşli olduğunu da görmekteyiz. Film de ise bu durum söz konusu değildir. Filmde Tahir Zühre ile aynı yerde büyüyen ama Zühre’nin sevgisini başta fark etmeyen biridir. Zühre’nin aşkını itiraf etmesiyle o da aslında onu sevdiğini söyler. Aşk itirafı haricinde filmdeki Tahir de gayet gözü kara ve cesurdur. Bey zindanlara atsa da uzaklara sürse de Tahir bir yolunu bulup Zühre’yi görmeye gelir. Zühre için eş seçimindeki imtihanlara bile kimliğini gizleyerek katılır. Sınavların biri hareket eden topu ok ile vurmadır. Atı üzerinde maskeli gelen Tahir hem kendi hareket halinde hem top hareket halinde iken ok ile topu tam ortasından vurur. İkinci test ateşli bir çemberin içinden at ile atlamadır. Karanlıklar içinden gelen Tahir bunu da başaracak hatta bununla kalmayacak padişahın çalınan sihirli topunu saklı olduğu kuleden kuvveti ve cesareti ile kurtaracaktır. Tahir bu kadar cesur ve fedakârken Zühre’nin pasif olması da elbette beklenemez. Filmdeki Zühre Tahir’le buluşmak uğruna canını bile ortaya koyacaktır. Gizlice buluşacak kimseyi dinlemeyecektir. Hatta onunla kaçmayı bile düşünecektir. Tahir’in dikkatini çekmek için raks eden kız kılığına girip erkeklerin meclisine girer ve orada Tahir’e dans eder. Babasının bunu öğrenmesinden hiç korkmaz. Hikâyedeki Zöhre içinde aynı cesaret söz konusudur. Daha medresedeyken Tahar’ı savunur. Babası Tahar’ı Mardin’e gönderdikten sonra geri gelince Zöhre dadısına verdiği altınlar ile pazardan bir sandık yaptırır, bu sandığı da uzun bir zincirle köşkün üzerinde bulunduğu nehre salar. Böylelikle Tahar gündüzleri sandıkta saklanırken geceleri Zöhre Banu’nun yanına çıkar. Film ve hikâyede bu noktada benzer bir husus karşımıza çıkar. Hikâyede Tahar Zöhre ile evlenmek istediği için bey başını vurmak ister ama meclistekiler bu duruma itiraz eder. Bey de bunun üzerine Tahar’ı dövdürtüp Mardin civarında bir bahçeye bıraktırır. Bahçede belli süre kalan Tahar bir bahçıvan tarafından bulununca orada yaşamaya başlar. Bir bülbülün gül uğruna ölümü göze aldığını görünce utanır ve Zöhre’nin köşkünü gider. Zöhre dadısına verdiği parayla pazarda birine yaptırdığı sandığa Tahar’ı koyar ve zincirle nehre salar. Tahar gündüz sandıkta akşam köşkte olur. Kırkıncı gün zincir kopar ve Tahar’ın sandığı Zülfüsiyah’ın ülkesine gider. 125 Film de hikâyenin bu kısmını kısmen değiştirerek sinemaya aktarır. Zühre ile görüşen Tahir beyin hışmına uğrar. Bey önce Tahir’in başının vurulması kararını verir. Sonra meclistekileri itiraz edince bey bir sala bağlanıp nehre atılmasını emreder. Sala bağlanıp Nehre atılan Tahir’i Zühre’nin eş seçimlerine katılacak iki genç bulur ve kurtarır. Tahir olduğunu öğrenince de seçimlere katılmaktan vazgeçerler ve Tahir’e yol arkadaşlığı ederler. Arabozucu Tip bahsinde ise hikâyede Zöhre’nin babası beraber olmalarını istemez, filmde de annesi istemez. Bu yüzden Abdullah’ı büyücüye yollar ve kocası için sihirli şurup yaptırır. Dolaylı yoldan sultan da bu beraberliğe karşı çıkar ve hikâye ile bağ kurulmuş olur. Filmde bey olmak isteyen Bekir, Zühre ile evlenmek için birçok hileye başvurur. Hikâyede ve filmde yardımcı tip olarak karşımıza dadı çıkar. Hikâyede Tahir’in saklanmasına yardım eden dadı filmin başından sonuna kadar beraberlikleri için uğraşır. Zühre’yi dansçı kılığında hazırlayan dadıdır. Bey yasakladığı halde buluşmalarına yardım eden de dadıdır. Hikâyede olan ve filme yansımayan yardımcı ise Zülfüsiyah’tır. O da büyük ihtimal çift eşlilikten kaynaklı bir durumdur. Tahir İle Zühre Karakterlerin Karşılaştırılması Hikâye Film Tahir Tahar Mirza Tahir Zühre Zöhre Banu Zühre Anne – Baba Adı Ethem Şah (Zöhre) Bilgi yoktur. Ahmet Han (Tahar) Abdullah Arabozucu Tip Ethem Şah Bekir Zühre’nin Annesi Dadı Yardımcı Tip Zülfüsiyah Dadı Zülfüsiyah’ın Babası 126 2. Epizotların Karşılaştırılması Hikâyede çocuğu olmayan iki kardeş beyin bu dertlerine çare araması sonucu çocukları olur. Zöhre’nin babası Ethem Şah biraz daha bencil biridir. Pir onlara çocukları olması için elma verince kendisinin oğlunun olması için dua eder. Hatta bu yanlış hareketi yüzünden cezalandırılır ve oğlu yerine kızı olur. Hikâyede Tahar ve Zöhre’nin anneleri hakkında bilgi yoktur. Sadece Zöhre’nin annesinin Ethem Şah’ı Ahmet Han’a karşı dolduruşa getirdiği hikâyede söylenir. Zöhre’nin babasının beyliği filmde korunmuştur. Tahir’in babası da otuz yıl görev yapan vezirdir. Hikâye de sadece Ethem Şah’ı fitnelemesinden bahsedilen başka biri detayı anlatılmayan Zühre’nin annesi filmde daha etkindir. Sultanı fitnelemekle kalmaz etkisini artırmak için büyücüye gider. Hikâyede ve filmde çocuksuzluk motifinin korunduğunu da görmek mümkündür. Hikâyede çocuğu olmayan kardeşler vezirlerinin telkinleri ile dağa, yaylaya gezmeye çıkarlar ve böylece dervişe rastlarlar. Filmde de vezir ve bey pazar yerinde dolaşır. Beyden sadaka isteyen birine para veren bey onun derviş olduğunu sarayında otururken bir anda karşısında belirmesi ile anlar. Yiyecek olarak elma da aynı şekilde korunmuştur. Hikâyede bu elma dervişin postunun altından çıkar ve derviş elmayı eliyle ikiye bölüp kardeşlere verir. Kız ve erkek çocukları olacaklarını söyler. Ethem Şah kötü düşünür ve kendisinin oğlu olmasını ister. Kardeşinin kızı olmasını diler bunun üzerine de cezalandırılır. Filmde ise böyle bir kargaşaya girilmemiştir. Derviş beye bir kızı olacağını vezire de bir oğlu olacağını söyler. Hatta onlara Tahir ve Zühre isimlerinin verilmesini de ekler. Filmde şiirler okuyan Tahir ile Zühre’nin saz şairliğini nereden bildiklerine dair bir bilgi yoktur. Hikâyede de bu konuda bilgi yoktur, fakat ikisinin de küçük yaşlarda eğitim almaları için medreseye gönderildiği anlatılır. Abdullah Hoca eğitimlerini düzgünce almaları için onları ailelerinin yanından alıp yıllarca kendi eğitimi altında tutar. Âşık olmaları da ilk burada başlar ve bunu ilk fark eden kişi Abdullah Hoca’dır. Filmde medrese çıkartılmış ama aynı evde büyüyerek âşık olmaları bahsi baki kalmıştır. Birbirlerine karşı sevgisi ortaya çıkan Tahar ile Zöhre Ethem Şah tarafından engellenmeye çalışılır. Ondan önce ilk ayrılıkları Abdullah Hoca’nın durumu fark edip Zöhre’yi önceden eve göndermesi ile olur. Ethem Şah kızını vermemekte o kadar kararlıdır ki bu uğurda kardeşinin başını bile vurdurur. Tahar’ın ailesini de kılıçtan geçirir ve onun da başını vurmak ister. Tahar komşular tarafından saklanır. Çok geçeden yakalanır. Meclisin kararı ile başının vurulması yerine dövülüp Mardin civarına bırakılır. Filmde de kavuşmalarını istemeyen Zöhre’nin annesi kocasının fikrini değiştirmek için adamını büyücüye gönderir ve bir şerbet 127 yaptırır. Şerbeti kocasına içtirince de beyin Tahir’e karşı algısı değişir ve evlenmelerine müsaade etmez. Böylelikle hikâyedeki konu filmde devamlılığını sağlamış olur. Filmde Tahir’in her koşulda Zühre’nin yanına gelmesi söz konusudur. Hikâyede de bahçıvanın yanından çıkan Tahar Mirza Zöhre’nin sarayına gider ve onun yaptırdığı sadığın içinde kırk gün bekler. Kırkıncı gün zincir kopar ve nehrin akışına kapılır. Burada hikâye kırılma noktası yaşar ve ikinci bir vakıa vuku bulur. Kandahar ülkesinin padişahının kızı rüyasında kırk gün sonra sandıkla kısmetinin geleceğini görür. Gördüğü gibi de olur. Hikâyede Zülfüsiyah’ın babası Tahar ve Zöhre’nin kavuşması için çabalar. Ethem Şah’a haber bile yollar. Kabul etmeyince de savaşıp Ethem Şah’ın başını vurur. Tahar ve Zöhre çektikleri çilelerin ardından kavuşur ve mutlu olurlar. Hatta öyle ki Tahar, Zülfüsiyah ile de evlenir. Filmde ise Tahir, Zühre ile evlenmek için gizli gizli imtihanlara bile katılır, fakat yine de kavuşamazlar. Burada filmin başında dervişin dediği cümlenin de etkisi büyüktür. Derviş beye elmayı verirken eşit bölmesini aksi taktirde çocukların başından felaketin eksik olmayacağını söylemişti. Tahir İle Zühre Epizot Karşılaştırılması Hikâye Film Zühre’nin babası beydir. Kahramanların Horasan’ın beyleri Tahar ve Tahir’in babası vezirdir. Aileleri Zöhre’nin babalarıdır. Zühre’nin annesi beraber Anneleri hakkında bilgi yoktur. olmalarını istemez. Tahir’in annesi hakkında bilgi yoktur. Kahramanların Doğumu Çocuksuzluk motifi, elma yiyerek Çocuksuzluk motifi, elma yiyerek Kahramanların Ad Alması Bilgi yoktur. Derviş elmayı verirken söyler. Aynı yerde büyüyerek âşık olma Aynı yerde büyüyerek âşık olma Kahramanların Âşık Olmaları Âşıkların Kavuşmasının Bekir’in ve Zühre’nin Ethem Bey’in Yaptıkları Engellenmesi 128 Annesinin Yaptıkları Sevgililerin Buluşmasının Aslı’nın annesi istemez. Vezir ve hakan istemez. Engellenmesi Zülfüsiyah’ın Zülfüsiyah, Tahar’ın sandıkla Rüyası kırk gün sonra geleceğini Bilgi yoktur. rüyasında görür. Sonuç Tahar ile Zöhre muradına erer. Tahar ile Zülfüsiyah muradına Tahir ile Zühre kavuşamaz. erer. 3. Motiflerin Karşılaştırılması Zamansız buluşan Tahir ile Zühre’ye bey kızar ve Tahir’i önce uzaklaştırır sonra zindana atar. Birkaç kez yasaklanan durumun ihlali söz konusudur. Sihirli Yiyecekler motifi altında dervişin verdiği elmayı saymak mümkündür. Çocuksuzluk motifinin tedavisi olan elma yeme hikâyede vardır ve bu motif filmde korunmuştur. Buna ek olarak sihirli bir topun varlığı da filmde vardır. Bu sihirli top hükümdar için çok önemli olduğundan Bekir topu önce çalar sonra da kendi bulmuş gibi geri getirmeyi planlar. Hikâyede kavuşan Tahar ile Zöhre’nin filmde ölmesi ile ölüm motifi de kullanılmış olur. Hikâyede sadece başı vurulan Ahmet Han varken filmde ana karakterler ölür. Zühre, Tahir’e kavuşamamaktansa ölmeyi tercih eder ve zehir içer, Tahir ise Zühre’ye kavuşmak için imtihanlara kimliğini gizler ve katılır. Gerçekleri de Zühre’ye söyleme fırsatı bulamaz. Gerçekler ortaya çıktığında ise Zühre çoktan zehri içmiş Tahir de Bekir tarafından ok ile yaralanmıştır. Filmin sonunda yerde sürünerek sahnenin ortasında buluşur birbirine sarılarak ölürler. Sultan ise bu ölümün onları ayırmadığını aksine kavuşturduğunu söyleyerek filmin sonunu bağlar. Olağanüstü Olaylar ise hem hikâyede hem filmde mevcuttur. Hikâyede dervişin Ethem Şah ev Ahmet Han’a verdiği elmayı eliyle ikiye bölmesi, dağda bayırda gezerken dervişle karşılaşmaları olağanüstü hadiselerdendir. Hem iki şekilde de dervişin verdiği elma ile çocukları olur. Derviş zaten filmde de varlığını korur. Tahir zindana atıldığında dua ettiğinde derviş bir anda zindanın içinde belirir ve Tahir’e bir tüy verir. Bu tüyü başı sıkıştığında yakmasını söyler. 129 Büyücü motifi ise sade filmde geçerlidir. Sinemada büyücü hadisesine pek fazla rastlanılmaktadır. Zühre’nin annesi Abdullah’ı büyücüye yollayıp bey için şerbet hazırlatır. Zühre de zehir için büyücüye gider. Tahir Abdullah Hoca’dan öğrendikleri ile eve gidince saygı da kusur etmez. İmtihanlar başlığında Süs Eşyaları İle Tanıma da Zühre’yi ele verir. Zühre zindana gidince yere düşürdüğü mendil yüzünden babası tarafından yakalanır. Ayrıca Zühre’nin babası Zühre ile evlenecek kişiyi seçmek için yurdun dört bir tarafından gelen kişileri üç sınava tabi tutar. Abdullah Hoca’nın çocukların arasındaki durumu fark edip birini erkenden eve göndermesi ve Zöhre’nin Tahar’ı kırk gün bir sandıkta saklaması da hileler başlığı altında sayılabilir. Filmde Bekir’in sihirli topu çalması ve Tahir ile Zühre’yi konuşurken görüp durumu beye söylemesi de Aldatmalar başlığındadır. Hem hikâyede hem filmde beylerin çocukları olması koşuluyla onların kaderlerine karışmamaya dair söz verdiklerini görürüz. Hatta film bu konuda bir ekleme daha yapmıştır. Tahir ile Zühre de birbirlerine sadakatli kalacaklarına dair söz verir. Olağanüstü Yardımcı olan derviş de ikisinde de mevcuttur. Sadece çocuksuzluk aşamasında değil üstelik kahramanların ilerleyen hayatlarında başları sıkıştığında yine derviş onlara yardıma gelir. Hikâyede çocuklarının olmasının en büyük yardımcısı ise vezirlerdir. Kendi çocuklarına sünnet düğünü yapmak için izin almaya gelen vezirler beylerinin durumunu görünce onlara dağlarda ve yaylalarda gezmelerini söylerler. Beylerin kardeş oluşu Erkek ve Kız Kardeşler başlığını içindedir. Kralın Vezirleri başlığı ise hem hikâyede hem de filmde geçerlidir. Hikâyede yardımcı rolde olan vezirler söz konusu iken filmde vezir Tahir’in babasıdır ve uzun yıllar beye hizmet etmiştir. Tahir ile Zühre buluştuğu için Tahir’in sala bağlanıp nehre atılması, Ethem Şah’ın bencillik yapıp kendi oğlu olmasını istemesi ve sonucunda kızı olması Cezalandırılmış İşler’dir. Ethem Şah’ın yakalama emrine karşılık, Tahar Mirza’nın komşular tarafından kaçırılması da Kaçırma başlığı altındadır. Aşk motifi ise hem hikâyede hem filmde aynı dinamizmi devam ettirir. Hikâyede bu aşk düğünle taçlanırken filmde trajik bir hal alır ve iki âşık başlarına türlü haller gelse de kavuşamazlar. Dua motifi ise her ikisinde mevcut olup farklı yerlerde vücut bulmuştur. Hikâyede fakir dalgıcın kızının duası kabul olurken filmde Tahir zindandayken duası kabul olur. Tahir İle Zühre Motif Karşılaştırılması 130 C. YASAK Hikâye Film Yoktur. Yasağın İhlâli İle İlgili Cezalandırmalar Sihirli Yiyecekler D. SİHİR Sihirli Yiyecekler Hile İle Sahip Olunan Sihirli Nesne E. ÖLÜM Ahmet Han ölür. Tahir ve Zühre ölür. F. OLAĞANÜSTÜLÜKLER Olağanüstü Olaylar Olağanüstü Olaylar G. DEVLER Yoktur. Cadılar (Büyücüler) H. İMTİHANLAR Kabiliyet ve Akıl Yoluyla Süs Eşyaları İle Tanıma Yerine Getirilen Vazifeler Evlilik İle İlgili İmtihanlar M. GELECEĞİN TAYİNİ Anlaşmalar ve Söz Vermeler Anlaşmalar ve Söz Çeşitli Beddualar Vermeler J. AKILLILAR VE Tecrübe Yoluyla Kazanılan Yoktur. APTALLAR Bilgi K. ALDATMALAR Diğer Hileler Çalıntılar ve Hileler Aldatma Yoluyla Yakalanma M. GELECEĞİN TAYİNİ Anlaşmalar ve Söz Vermeler Anlaşmalar ve Söz Vermeler Yardımcılar N. ŞANS VE TALİH Olağanüstü Yardımcılar Olağanüstü Yardımcılar P. CEMİYET Erkek ve Kız Kardeşler Dilenciler Kralların Vezirleri Kralın Vezirleri Cezalandırılmış İşler Cezalandırılmış İşler Kaçırma Yoktur. Q. MÜKÂFATLAR VE CEZALAR R. ESİRLER VE KAÇAKLAR 131 Aşk Aşk T. CİNSİYET Düğünlerde Mutlu Olmalar Trajik Aşk V. DİN Dua Dua 132 SONUÇ Avrupa’da XVI. yüzyılda keşiflerin, icatların ve hümanizm akımının tesiri ile insanlarda doğu toplumlarını yahut yeni yerleri keşfetme arzusu peyda olmuştur. Avrupalı yazarlar, tüccarlar ve misyonerler doğuya seyahat ederek birçok çalışmaya imza atmıştır. Bu folklorik çalışmaların bizdeki kesin tarihi 1914 olmakla beraber 19. yüzyıldan itibaren Halkbilimine, halka eğilim bizde de yaşanmıştır. Bu eğilim birçok alana yansıdığı gibi sinemaya ve televizyon sektörüne de aksetmiştir. Türk romanlarından sonra halk hikâyeleri de sinemaya uyarlanmıştır. Sinema alanının getirdiği bazı kurallara uyarken de halk hikâyelerinin bazı motifleri, bazı epizotları göz ardı edilmiştir. Bazen de birkaç varyantın karışımı şeklinde bize sunulmuştur. Sinema formatındaki hikâyelerimiz her ne kadar değişikliğe uğrasa da ana motifleri barındırmışlardır. Sözlü kültürün ardından görsel olarak sunulan hikâyeler sinema ile varlıklarını başka bir boyuta taşımışlardır. 133 KAYNAKLAR ALPTEKİN, Ali Berat, Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı, Akçağ Yayınları, Ankara 2002. ARTUN, Erman, Türk Halkbilimi, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2005. ASLAN. Ensar Halk Hikâyelerini İnceleme Yöntemleri Yaralı Mahmut Hikâyesi Üzerinde Bir İnceleme, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, 1990. BORATAV, Pertev Naili, Halk Edebiyatı Dersleri, Tarih Vakıf Yayınları, İstanbul 2000. BORATAV, Pertev Naili, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2011. DALDAL, Aslı, 1960 Darbesi ve Türk Sinemasında Toplumsal Gerçekçilik, Homer Kitabevi, İstanbul 2005. DUYMAZ, Ali, Kerem İle Aslı Hikâyesi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2001. ELÇİN, Şükrü, Kerem İle Aslı Hikâyesi, Akçağ Yayınları, Ankara 2000. ESEN, Şükran Kuyucak, Türk Sinemasının Kilometre Taşları, Agora Kitaplığı, İstanbul 2010. GÖKYAY, Orhan Şaik, Dedem Korkudun Kitabı, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2006. GÖRKEM, İsmail, Halk Hikâyeleri Araştırmaları Çukurovalı Âşık Mustafa Köse ve Hikâye Repertuvarı, Akçağ Yayınları, Ankara 2000. GÜLEÇ, Hamdi, Türk Halk Edebiyatı, Çizgi Kitabevi, Konya 2002. HAKAN, Fikret, Türk Sinema Tarihi, İnkılâp Yayınları, İstanbul 2008. KAPLAN, Mehmet, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar III Tip Tahlilleri, Dergâh Yayınları, İstanbul 2005. OĞUZ, M. Öcal, M. Ekici, M. Aça, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Grafiker Yayıncılık, Ankara2005. ÖRNEK, Sedat Veyis, Türk Halkbilimi, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1995. SAKAOĞLU, Saim, A. B. Alptekin, Y. Sakaoğlu, E. Şimşek, Meddah Behçet Mahir’in Bütün Hikâyeleri II, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 1999. TÜRKMEN, Fikret, Tahir İle Zühre, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1983. 134