Ani Harabeleri

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

40 Kapılı Şehir veya 1001 Kilise Şehri olarak da adlandırılmaktadır. Ani, doğudan ve güneyden Arpaçay Nehri; kuzeyden ise yüksek surlar ve kuleler ile çevrilidir. Tarihi ve kültürel açıdan önemli olan Ani’nin geçmişine dair bilgiler V. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ani şehrinden, ilk olarak V. yüzyılda kurulduğu ve etrafı duvarlarla çevrilmiş bir kale olarak bahsedilmektedir. 961-1045 yılları arasında Ermeni Bagratuni Krallığı'nın başkenti olan Ani’nin nüfusunun o dönemde 100-200 bin olduğu bilgisi mevcuttur. Ani şehri 1045 yılında Bizanslılar, 1064 yılında Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1236’da Moğollar Ani’yi fethetmiştir. 1319 yılında Ani’de yaşanan bir deprem bölgenin büyük ölçüde terkedilmesine sebep olmuştur. Ancak, XIV. ve XV. yüzyıllarda basılan sikkeler orada yaşamın devam ettiğine dair kanıtlar olarak kabul edilmektedir. XIV. yüzyılın ortalarında Ani, Moğol-Tatar kabileleri tarafından tahrip edilmiş, XVI. ve XVIII. yüzyıllar arasında tamamen terk edilmiştir. Ani, 1878’de Rusya’ya, 1920 yılında ise Türkiye’ye geçmiştir.

X. ve XI. yüzyıllarda çok sayıda esnafın ve tüccarın Ani’ye gelip yerleştiği görülmektedir. Bunun sebebi o dönemde Ani’nin kalabalık ve hareketli bir şehir olmasıdır. Arpaçay Nehri üzerindeki köprü ve düzenlenen yol sayesinde İran, Arap ülkeleri, Güney Rusya ve Orta Asya ile ticari ilişkilerinin olması bölgenin hızla büyümesine sebep olmuştur. Bu sebeple Ermeni Kıralı II. Simbat Ani şehrinin kuzeyine Simbat Surlarını yaptırmıştır. Buradaki kulelerin içine küçük kiliseler inşa ettirmiştir. Bu dönemde Ani, ticaret ve zanaat anlamında büyük bir pazar olmuştur. Çanak çömlek, bakır eşyalar, altın ve gümüş takılar, halılar üretilmekteydi. Bununla birlikte şehirde saraylar, kiliseler, birkaç katlı evler, atölyeler ve dükkanlar inşa edilmiştir.

XII. yüzyılda Ani birkaç kez el değiştirse de el sanatları ve ürün işleme konularında bir merkez haline gelmiştir. Ani, XII. yüzyılda metalurji, silahlanma, mücevher, bakır, tekstil, duvarcılık, nakış ve diğer el sanatlarının daha önce görülmemiş bir şekilde geliştiği büyük bir el sanatları merkezi durumundaydı. XIII. yüzyılda, daha önce yapılmış olan surlar Şaddadyanlar tarafından onarıldı ve yeni kuleler inşa edilmiştir. Daha sonra Moğollar, İlhanlılar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safaviler bölgeye hâkim olmuş; 1514 Çaldıran Savaşı ile bölge Anadolu topraklarına katılmıştır.

Ani’ye giriş yapmak için yedi anıtsal kapı inşa edilmiştir. Bu kapılardan ikisi Arpaçay yönünde; bir kapı batı yönünde, üç kapı ise kuzey yönündedir ve en çok kullanılan kapı, Aslanlı Kapı olarak da bilinen Orta Kapı’dır. Mimari yapılar ise; Ani Selçuklu Sarayı, Selçuklu Hanı, Saray Kilisesi, Küçük Kale Kilisesi, Manuçehr Mescidi, Büyük Katedral, Büyük Hamam, şehrin surları, köprüler olmak üzere çeşitlidir. Kiliselerde yer alan fresklerde, Ermeniler için önemli bir dini figür olan Aziz Grigor Lusavoriç’in hayatından kesitler yer almaktadır. Selçuklular tarafından inşa edilen eserlerde ise Selçuklu mimarisine özgü oyma ve kabartma motifleri; halat, saç örgüsü ve lale motifleri kullanılmıştır. Ani kentindeki binalar onu inşa eden uygarlıklara dair izler taşımaktadır. Binaların inşaatında, yakın çevrede bulunan yerel volkanik kayaçlardan olan bazalt ve tüf taşı kullanılmıştır. Tüf taşının özelliği kolayca oyulup şekil verilebilmesi bazaltın ise çok sert olmasıdır. Bunlar; krem, sarı, kırmızı, siyah renkli ve kırık taşlardır. Şehrin etrafını çevreleyen duvarlar, yontulan taşlarla örüldü ve duvarlar kabartma resimlerle süslenmiştir.

Ani Harabeleri’ne dair kazı ve koruma çalışmaları, Rusya yönetiminde kaldığı 1878-1918 döneminde Nicholay Y. Marr isimli bir araştırmacı tarafından yapılmıştır. Bu bölge, Türk yönetimine geçtikten sonra buradaki kazı ve koruma çalışmaları Türk akademisyenler tarafından yürütülmüştür. Prof. Dr. Kılıç Kökten, Kemal Balkan ve Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı Ani kazılarını yönettiler ve restorasyon çalışmalarını yürütmüşlerdir. 2006 yılında ise Kars Müzesi Müdürlüğü ve Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu bu alanda çalışmalar yürütmeye başlamışlardır. 2012 yılından beri Prof. Dr. Fahriye Bayram'ın başkanlığında bölgeyle ilgili yürütülen çalışmalar devam etmektedir. 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Ani, 2016 yılında arkeolojik sit alanı olarak UNESCO Dünya Mirası listesi'ne alınmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

Marr, Nikolay Y. (2000). Ani Arkeoloji Enstitüsünün Kuruluşu Hakkında (Çev.: Hacali Necefoğlu), Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 157; https://web.archive.org/web/20140423112059/http://www.ani.gov.tr/kazilar.asp (Erişim tarihi 14.01.2021).