Ali AKPEK tarafından yayınlanan gönderi

Ülkemizde matematiğe karşı sistemli bir saldırı var. Bunun kesinlikle uluslararası güç odakları tarafından planlandığını ve ülkemizdeki maşalar tarafından eyleme geçirildiğini düşünüyorum. Olmayacak fantastik hayallere, manyak manyak projelere on milyarlarca dolar paralar gömmeye ihtiyaç yok... Türkiye bu şekilde asla süper güç olamaz. Türkiye'de bir hükümet hiçbir şey yapmasa sadece matematik eğitimine odaklansa kanım pahasına iddiaya girerim sadece bir nesil içerisinde (25 yıl) bizim ülke dünyanın en güçlü ilk 5 ülkesi arasına girer. Nasıl olacak o iş anlatayım. Bütün bilimlerin temelinde matematik vardır. Matematiğin temelinde ise mantık vardır. Matematiği güçlü olan bir insanın mantıksız davranması çok zayıf bir ihtimaldir. Çünkü rasyonel zekası aldığı eğitim sebebiyle çok güçlü hale gelmiştir. Bu adamı sümüklü bir CIA imamı manyak manyak hikayeler anlatarak herhangi bir şeye ikna edemez. Bu adamı bir parti lideri mikrofonlarda hönküre hönküre herhangi bir şeye inandıramaz. Fikirlere bakar, projelere bakar. Mantıklıysa destekler mantıksızsa desteklemez. Böyle bir toplumda sığ siyaset, sığır siyaset yapamazsın... Bu ülkede eşek gibi proje siyaseti yaparsın. İnsanlar planlara projelere bakar. Gerçekçi ise destekler, değilse desteklemez. Bu sebeple demogoji ustası demogoglar yerine, üstün yetenekli meritokratlar siyasette yükselir. Bağnaz ideoloji siyaseti yerine, insanların konuşa konuşa anlaşmak ve uzlaşmak zorunda kaldığı merkez siyaseti yükselir. Bu toplumda herkes günün sonunda kazanacağı için (bknz oyun teorisi) torpilli tiplerin yerine üstün yetenekli insanlar bilim insanı yapılır. Bu yüzden bilim gelişir, sanat gelişir, felsefe gelişir. Matematik toplumu adil bir toplumdur. Yarım adaleti kabul edemez. Gelir dağılımı eşitliği olan bir toplumdur. Emekli olduğu halde neden çalışması gerektiğini anlatamazsın. Emekli olmaması gereken insanların da milletin geleceğini çalması pahasına emekli olmasına kimse müsaade etmez (bknz aktüerya). Medeni toplum olmanın temelinde bilim toplumu olmak, onun temelinde de matematik eğitimi vardır. Zincirin ilk halkası budur. Matematik, misak-ı milli sınırları gibi korumamız gereken bir sınırdır. Matematik eğitimine yapılan bir saldırı ülkenin orta yerinde nükleer bomba patlatmaktan farksızdır. Bunu da kendi adıma tarihe not düşmüş olayım.

Rus ve Çin işgali altında büyük işkencelere ve soykırıma tabi tutulan “Esir Türkler"i sahiplenen, Türk milliyetçisi ve Turan fikriyatına sahip münevverlerin, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında “Turancılık” diye bir suç olmadığı halde, böyle bir suç atfedilerek ağır cezaya çarptırılmalarına karşı Türk Milleti’nin vatansever ve milletperver evlatlarının verdiği tepkinin yıl dönümü olan “3 Mayıs Türkçüler Günü” kutlu olsun. O dönem hayatları ve istikballerini hiçe sayarak, bu mücadeleyi veren, başta Hüseyin Nihal ATSIZ, Zeki Velidi TOGAN, Alparslan TÜRKEŞ, Reha Oğuz TÜRKKAN ve Nejdet SANÇAR başta olmak üzere, Türk Milliyetçiliğinin önder isimlerini, bugün hayatta olmayan fedakar vatan evlatlarını ve şehitlerimizi rahmetle ve şükranla yâd ediyorum. Kutlu tinleri şâd, makamları uçmağ olsun. "Vatan hainlerinin darbelerine maruz kalan Türkçülük geriledi veya zayıfladı mı? Asla!… Tırpan yiyen otlar gibi daha gür, daha sık gelişti ve yurdun dört bucağına yayılarak bir tarlaya atılan tohumlar gibi filizlenmeye başladı." - Nihal ATSIZ

Hiçbir sosyal güvencesi olmadan neredeyse 30 yaşına kadar bir hayalin peşinde koşan, 30 yaşından sonra da kazandığı para ancak kirasına ve yemeğe içmeye yeten, buna rağmen hiçbir mantıkla izah edilemeyecek bir biçimde eğitmekten, öğretmekten, bilimden vazgeçmeyen, vazgeçemeyen, bayram, seyran, tatil, izin demeden, gece gündüz durmadan, yılmadan, bıkmadan çalışmaya devam eden bütün akademisyenlerimizin, akademisyen adaylarımızın, lisans ve lisansüstü öğrencilerimizin 1 Mayıs işçi bayramı kutlu olsun.

Bu özel ve anlamlı günde İttihat ve Terakki Cemiyetini rahmet ve minnetle anıyoruz. Kutlu tinleri şad, makamları uçmağ olsun. İttihatçılar ölür, ittihatçılık ölmez.

Vatanı korumak çocukları korumakla başlar... Tabii ki hemen hemen bütün bayramlarımızın olduğu gibi 23 Nisan'ın da içini boşalttık gibi duruyor. Atatürk'ün 23 Nisan'ı kurgularken sanıyorum tek amacı çocukların türlü türlü kıyafetler giyip dans edip eğlenmelerini sağlamak değildi. 23 Nisan'ın en önemli vasfı, bütün savaşların ve felaketlerin dışında tutulması gereken çocuklarımızın sorunları üzerine konuşmak ve çözümler sunmak olmalı... Dünyada ilk olarak bizim ülkemizde başlayan bu bayram bu konularda insanlara farkındalık kazandırmalı... Misal ülkemizde 2024 yılında dahi okula imkansızlıklardan dolayı gidemeyen yüzbinler var. Misal 2024 yılında dahi okumak istediği ve istidatı olduğu halde okutulmayan yüzbinlerce çocuğumuz var. Misal 2024 yılında dahi emek sömürüsüne maruz bırakılan ve emekleri hiç edilen yüzbinlerce çocuğumuz var. Misal sokakta yaşamaya mecbur bırakılan ve suça itilen on binlerce çocuğumuz var. Misal rezil kepaze ilişkiler neticesinde rezil kepaze bir biçimde yaşama tutunmak zorunda kalan, envai çeşit tacize ve şiddete maruz kalan ve sesini çıkartamayan yüzbinlerce çocuğumuz var. Doğu Türkistan ve Filistin başta olmak üzere daha kundaktayken bombalanan ve parçalanan çocuklar var. Kendileri sağ kalıp aileleri gözlerinin önünde parçalara ayrılan yüzbinlerce çocuk var. Bu konular hakkında en küçük bir tartışma, konuşma, program, protesto ya da etkinlik duydunuz mu? Doğu Türkistan ve Filistin başta olmak üzere hem ülkemizde hem de dünyada ezilen, sömürülen ve katledilen bütün çocuklar başta olmak üzere din, dil, ırk ayırt etmeden bütün çocukların 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlu olsun. Umuyorum kendi çocuklarına bizim kendilerine bıraktığımızdan daha iyi bir miras bırakırlar.

Yüksek lisans öğrencilerimiz kaçmasın diye yaptığımız bazı küçük şirinlikler...

Bugün Oktay hocamızın vefat yıldönümü... Özellikle Türk dili konusundaki görüşlerinin ehemmiyetini her sokağa çıkışımızda her geçtiğimiz yıl daha da iyi anlıyoruz. Türkçe düşün... Türkçe konuş... Türkçe yaşa... Kutlu tini şad, makamı uçmağ olsun.

Bütün öğrencilerimize vize haftasında başarılar dilerim...

Son 24 saatte... Netenyahu'ya yönelik gösteriler sona erdi. Bu saatten sonra Netanyahu'yu protesto etmek İsrail'de vatana ihanet gibi algılanacak. ABD, İngiltere ve batı kamuoyları bir kere daha İsrail'in tam teşekküllü olarak yanında yer almaya zorlandı. Gazze soykırımı gündemden düştü. İran'ın kendini savunmasına diyecek birşeyim yok ancak attığı 300 füzenin hiçbirisi bir tek hedefi bile vuramadı. Amaç eğer kendi acizliğini bütün dünyaya göstermek ve Netenyahu'nun kendi kamuoyu ve dünya kamuoyu önünde rahatlamasını sağlamak değilse dünyanın en saçma saldırısını gerçekleştirmiş oldu.

Üniversite okusan zaten en az dört yıl... Üniversite okumasan insanların canını tehlikeye atıp, 40 yıl yalan yanlış mimarlık yapıp ceza alsan cezası 2 yıl... Bu ceza ile hapise de girmiyorsun zaten... Daha önce de sahte doktorlarımız, sahte dişçilerimiz, sahte avukat ve savcılarımız, sahte mühendislerimiz ve Ordinaryusluk kaldırıldıktan tam 20 yıl sonra sahte bir ordinaryüsümüz da olmuştu. Hepsinin yaptıkları yanına kâr kaldı... Üniversite kültür için okunur, diploma için okunmaz muhabbeti tabii ki yapabilirsiniz ama milyonlarca doktorun, mühendisin, mimarın, öğretim üyesinin hakları gasp ediliyor ve bunu yapanların yanına kâr kalıyor. Gençler zaten bunları göre göre okumaktan soğudu. Üniversitelerde boş kontenajanların kalması ve kayıtların sildirilmesi kimsenin şaşırmadığı normal olaylar haline geldi. Eskiden bir öğrenci okulu bırakıyorum hocam dediğinde aklımıza binbir türlü dram hikayesi gelirdi. Şimdi sadece gereksiz ve anlamsız gördüğü için girdikten bir süre sonra pek çok öğrenci okulu bırakıyor. Ancak sorun burada da bitmiyor. Azmedip okulu bitirenlerde bu tarz haksızlıklar yüzünden soluğu koşa koşa yurt dışında almaya çalışıyorlar. Neticede moronun bir tanesi de gidip sahte diploma ile kendileri ile aynı işi yapabilecek ve yaptığı da yanına kâr kalacaksa neden hakkının gaspedildiği bir yerde çalışmak istesin ki... Sizce haksız gibi mi duruyorlar?