“İstikbal Göklerde değil miydi?

demirag

17 şubat cumartesi günü Avrasya Bir Vakfı – Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) ‘nde konuk olan THY Teknik A.Ş. Genel Müdür Danışmanı Halil TOKEL Beyefendinin harika sunumunu izledik.

Konu ” #Türk #Havacılık Sanayisinin Tarihi Serüveni “ idi.

Garbiyat Enstitüsü Başkanı Dr. Yalçın Koçak hocamız da moderatörlüğü esnasında çok önemli katkılarda bulundu.

Türkiye yerli ve milli otomobil markasını oluşturmak istediği bu zamandan çok seneler önce uçağını yapan bir ülkeydi.

Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ isimli iş adamlarımızın çektikleri çilelerden ben de bahsetmeden geçemeyeceğim. Buradan tarihe bir not da ben düşeyim istedim. Zira onları yazmazsak Seyir Defteri’miz eksik kalır, mahşerde yüzlerine bakamayız.

Önce Vecihi Hürkuş’tan bahsedeyim..

Hayatını göklere adayan Hürkuş, Türk havacılığını geliştirmek için elinden geleni yaptı. 1928 yılında ilk yerli sivil uçağı yaptı ama uçuş lisansı verilmedi. Havayolu şirketi kurdu, ruhsat verilmedi. Çekoslovakya’ya lisans almak için uçarak gitmek istedi, izin verilmedi, uçağın kanatlarını söktü, trenle gitti. Lisansı alıp uçarak geri döndü.

Havayolu ile posta dağıtımı yapmak istedi, 8 uçaklık filo kurdu, önce izin verildi, sonra 7 uçağı seferden alıkoyuldu.

Anlayacağınız bugün gördüğümüz “bürokratik engeller” o zaman da vardı.

“İstikbal göklerdedir!”

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müteahhitlerinden, aynı zamanda sanayici kimliği ile müteşebbis insan Nuri Demirağ da göklere gönül vermişti.

İlk havaalanını, ilk uçak fabrikasını kurmuş, uçuş okulu açmıştı.

Attığı her adımda görünmez bir ayak sürekli çelme takıyordu.

Ürettiği altı kişilik yolcu uçağının çift pilot kumandası bulunmakta, saatte 325 km hız yapabilmekte ve 1000 kilometre mesafeyle havada kalabilmekteydi. Buna rağmen THK bu uçakları almaktan vazgeçti.

Uçak testleri için piste ihtiyacı oldu, Yeşilköy‘de Elmas Paşa Çiftliği‘ni satın aldı.

Bugün Atatürk Havalimanı olarak kullandığımız yerdir.

Pilot yetişsin istedi, Nuri Demirağ Gök Okulu‘nu kurdu. Sonra biz Gök’ten Hava’ya döndük.

Hava deyince bir boşluk algılıyor insan, ya hu İSTİKBAL GÖKLERDE DEĞİL MİYDİ?

Neyse devam edelim..

Nu.D.38 ismi verilen uçak son teknoloji ile donatılmış, dünya uçak sanayicilerinin dikkatini de üzerine çekmişti ve A sınıfı yolcu uçağı kategorisine alınmıştı.

Demirağ uçaklarını hem “yolcu uçağı”, hem “ambulans uçak”, hem de “bombardıman uçağı” olarak kullanılabilecek şekilde dizayn etmişti.

THK her ne hikmet ise uçak siparişlerini iptal ettiği gibi, Demirağ’ın uçak ihracatı da engellendi.

Bunlar stratejik ürünlerdir. Dışarı çıkmalarına izin veremeyiz!”

Demirağ’dan ne uçak alınıyor, ne de satmasına müsade ediliyor. Velhasıl, Demirağ iflas edip, uçak işini bırakmak zorunda kalıyor.

Bugün nice işlerde nice “Babayiğitler” aranıyor. Bizde babayiğit çok, önemli olan doğru babayiğidi bulabilmek.

Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Bir yandan uçak yapalım diyoruz, bir yandan araba..

Savunma sanayi hızla gelişiyor. Babayiğitler olmasa biz bu günleri de göremezdik.

Önemli olan şey şu, stratejik yerleri arpalık olarak görenleri gözden çıkarmak şart!

İşi ehline vermediğimiz müddetçe devlet bütçesinden 10 liralık şeye daha çok 18 liralar ödenir!

Saygılarımla

Hasan Özkan

Yorum bırakın