Diğerleri, yani bu dünyanın içinde olmayanlar, fakültedeki Bornin gibiler mesela, oturdukları yerden atıp tutarlar, sade vatandaşın diliymiş, sıradan insanların harika sağduyusuymuş, halkın saf duygularıymış... Sade yaşam, köylü bilgeliği, küçük esnaf filozofluğu, entelektüel saçmalığından başka bir şey değil, bunları asla analarından babalarından görmediler, evdeki hizmetçi ya da tesisatçıyı kastetmiyorum, aynı şey değil, sahilde otobüs beklerken sosisli sandviçe yumulup kağıdıyla beraber ısırmaya, Le Herisson okurken kahkahalarla gülmeye, geğirip sonra "çok özür" demeye benzemez, çok farklı bir şey. On dört yaşında, buradan asla çıkamayacağım diye düşünürsünüz, hatta bunları aklınızdan geçirmeye bile cesaret edemezsiniz. Şimdi dile getirebiliyorum, artık daha kolay, Bornin'le aynı yerdeyim, böyle bir ortamda yetiştirildiğime kimse inanmaz. Bir tek ben.