Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2010/17416 Esas 2011/ 17714 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Davalının Davaya İtirazı Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğindedir:

Mahkemece "evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığı" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacının eşine müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve birliğe dair görevlerini yerine getirmediği, davalının ise kocasına mütemadi olarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı, davalıya oranla daha fazla kusurlu olup, davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Evlilik birliğinin devamında davalı ve müşterek çocuk bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanunu'nun 166/2 nci maddesi şartları oluşmuştur. Bu bakımdan davalının tam kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de, verilen boşanma kararı yukarda açıklanan sebeple sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilerek hükmün bu bölümünün onanması gerekmiştir.
(Karar Tarihi : 31.10.2011)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre kocanın velayet ve iştirak nafakasına dair temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalı kadının temyizine gelince;

a- Mahkemece "evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığı" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacının eşine müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve birliğe dair görevlerini yerine getirmediği, davalının ise kocasına mütemadi olarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı, davalıya oranla daha fazla kusurlu olup, davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Evlilik birliğinin devamında davalı ve müşterek çocuk bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanunu'nun 166/2 nci maddesi şartları oluşmuştur. Bu bakımdan davalının tam kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de, verilen boşanma kararı yukarda açıklanan sebeple sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilerek hükmün bu bölümünün onanması gerekmiştir.

b- Yukarıda belirtilen ve gerçekleşen olaylara göre, evlilik birliği davacının daha fazla kusuru sonucu temelinden sarsıldığına göre, Türk Medeni Kanununun 174/1-2 nci maddeleri gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken, davalının bu isteklerinin reddedilmesi doğru bulunmamıştır.

c- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. madde 186/1) geçimine, (TMK. m. 185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK. madde 185/2) dair geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (T.M.K. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3 üncü maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

d- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK. m. 175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.

KARAR : Temyiz edilen hükmün yukarda 2/b, c ve d bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarda 2/a bendinde gösterilen sebeple gerekçesi değiştirilmek suretiyle ve yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatıranlara iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 166 :Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 26-10-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03190708 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.