10 Haziran 2018 Pazar

Genlerin Yapısı Ve Ekspresyonu | 2 (Promotor, 5' Ve 3' UTR, RNA İşlenmesi)



  • Yukarıdaki resimde ökaryotik hücrelerin genomunda bulunan genlerin tipik yapısı gösterilmektedir. 
  • DNA düzeyinde incelemeye başlarsak, çekirdekte bulunan kromozomlarda konumlanan genler genel olarak 5 temel yapıdan oluşur:

  1. Promotor:
  • Promotor transkripsiyonun başlaması esnasında RNA polimerazın ve transkripsiyon faktörlerinin bağlandığı kısımdır.
  • Tüm ökaryotlar promotorlarında korunmuş bir dizi ve transkripsiyon başlama bölgesinden yaklaşık olarak 25-35 baz uzaklıkta olan TATA kutusunu bulundururlar.
  • Promotorlar transkripsiyonu başlatma işinden sorumlu oldukları için transkripsiyonun yönünü ve hangi zincirin transkripte olacağını bir başka deyişle hangi zincirin anlamlı zincir olduğunu belirlerler.
  • Resimde de görülebileceği üzere promotorlar transkripte olmadıkları için mRNA'larda bulunmazlar.
    2. 5' UTR ( 5' Untranslated Region ) ve 3' UTR ( 3' Untranslated Region)
  • 5' UTR ve 3' UTR genin transkripte olan ama translasyona uğramayan bölümleridir. Adlarından da anlaşılabileceği üzere 5' UTR genin 5' ucunda, 3' UTR ise genin 3' ucunda konumlanır. Birçok farklı fonksiyona sahip olan 5' ve 3' UTR'ler temel olarak mRNA'ların nükleustan sitoplazmaya taşınmalarından, mRNA'ların post-transkripsiyonel kontrollerinden ve stabilitelerinden sorumludurlar.
  • Ayrıca belirtilmelidir ki geçmişte sanılanın aksine (özellikle 5' UTR'nin) UTR'lerin gen ekspresyonunun kontrolünde önemli bir rolü vardır. Yapılan araştırmalar UTR'lerinde mutasyon bulunan bireylerin çoğunda patolojik bulgulara ulaşmıştır.
  • UTR'ler tarafından gerçekleştirilen post-transkripyonel kontrolde UTR'lerin sekansları ve buna bağlı olarak oluşan birincil ve ikincil yapıları önemli rol oynamaktadır. ( Bu noktada belirtilmelidir ki DNA düzeyinde olan gen ekspresyonu kontrolünde sadece birincil yapı önemli rol oynamaktadır.) UTR'lerin birincil ve ikincil yapılarına göre farklı RNA'ya bağlanan proteinler (RNA binding proteins) ve kodlama yapmayan RNAlar ( Non-coding RNA) UTR'lere bağlanmakta bunun sonucunda da UTR'lere bağlı olarak mRNA'lar farklı verimlilikte translasyona uğramakta ve stabiliteleri farklılık göstermektedir.
  • 5' UTR genel olarak translasyonel kontrolden sorumluyken 3' UTR mRNA'nın nükleustan sitoplazmaya transfer edilmesi ve stabilitesinin belirlenmesinden sorumludur.
  • Son olarak, 5' UTR ile 3' UTR'nin hangisinin daha önemli olduğu konusunda (yukarıdaki resimde de görülebileceği üzere) 3' UTR'deki mutasyon oranı 5' UTR'ye oranla daha yüksek olduğu için 5' UTR'nin fonksiyonlarının 3' UTR'nin fonksiyonlarına oranla daha önemli olduğu söylenebilir.
  • Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için: Mignone, F., Gissi, C., Liuni, S., & Pesole, G. (2002). Untranslated regions of mRNAs. Genome Biology3(3), reviews0004.1–reviews0004.10.

    3. ORF ( Open Reading Frame )


  • ORF gene ait olan intron ve ekzonların konumlandığı kısımdır.
  • Ekzonlar mRNA işlenmesinden sonrada mRNA'da bulunmaya devam eden ve proteinin amino asit dizilimini belirleyen bir başka deyişle proteinleri kodlayan kısımdır.
  • Ve beklenenin aksine genomun sadece 1.5 - 2% 'lik bir kısmı ekzonlardan oluşur. Yani sanılanın aksine genomun büyük bir kısmını protein kodlayan ekzonlar değil, kodlama yapmayan intronlar, tekrarlayan fragmentler ve gen ekspresyonunu kontrol eden promotorlar vb.'ler oluşturur.
  • İntronlar ise mRNA'nın işlenmesi sırasında ayrıştırılan ve dolayısıyla translasyona uğramayan gen bölgeleridir.
  • İnsan genomunun %25 'i intronlardan oluşur. ( Fark edilebileceği üzere intronlar ekzonlardan çok daha fazla yer kaplıyor genomda.)
  • İntronların protein kodlamaması onların genomda boşu boşuna bulunduklarını göstermemektedir. Bir başka deyişle, intronlar ilk keşfedildiklerinde düşünülenin aksine "junk DNA" değildir. Yapılan son araştırmalar, intronların bir genden birden fazla protein üretilmesini sağlayan "alternative splicing" olayında görev aldığını ve genlerin transkripsiyon oranlarını arttırdığını göstermektedir. ( Örneğin, yapılan bir araştırmada genomuna yapay olarak intron eklenen virüsün proteinlerinin oranın intron içermeyen virüsün proteinlerinin oranına göre daha fazla olduğu kanıtlanmıştır.)
  • İntronların görevleriyle ilgili daha detaylı bilgi için: Jo, B.-S., & Choi, S. S. (2015). Introns: The Functional Benefits of Introns in Genomes. Genomics & Informatics13(4), 112–118. http://doi.org/10.5808/GI.2015.13.4.112

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Moleküler Biyoloji ve Hücre Biyolojisi ile İlgili Hafıza Kartları | Memory Cards about Molecular Biology and Cellular Biology 2

Tekrar etmek hem benim uyguladığım ve çok faydalı bulduğum bir teknik hem de bilimsel olarak bir bilginin kalıcı olmasında çok etkili olduğu...